-
İçerik Sayısı
196 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Pantheaa tarafından postalanan herşey
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
Pantheaa şurada cevap verdi: ahirzaman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Arkadaşım, Menfi Milliyetçilikten kastın ne yaa? benim ne kazancım olacak Milletten? Milliyetçi olmam bana hiç para kazandırmadı şimdiye kadar? hatta diyorum ki, canımı veririm... neresinde bunun kazanç, bedeni olarak? Her nevi Vahdeti sevdiğiniz pek ala ortada... HAKK'ın ne olduğunu bilmiyorsunuz zira... çünkü hala bir ayrım yapmaktan bahsediyorsunuz... Bizde Vatan'dan, Milletten, Anadan geçmiş değiliz... yani bunları nasıl kendinie mal ediyosunuz anlamıyorum... Kardeşim ben Atatürkçüyüm, Müslümanım ve Milliyetçiyim... yani bunlardan hangisinden gocunursanız gocunun... Adam Hakk'ı tanımasın kardeşim, sanan ne yaaa... Sen kimsin ki Hakk'ın savunulmaya, korunmaya ihtiyacı olsun? Hakk'ı anladığınız söylüyosunuz ama şu söyledikleriniz bile Hakk'ı hiiiiç anlamadığınızız ortaya koyuyor... zira yazdığım yazıdan zerre kadar bir şey anlamadığınız çok çok belli... Kardeşim Hakk'ı anlamış olsan, karşındaki Kafirden işleyenin de Hakk olduğunu çok iyi bilirdin... valla o yazımdan bişey anlamıyosan, daha da bir şey yazmama gerek yok...- 123 cevap
-
- Bediüzzaman
- Nur Cemaati
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
Pantheaa şurada cevap verdi: ahirzaman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sizin var ya, çok büyük bir..... sorununuz var.. yani bırakın külliyatı, ilkokul din kitabını anlarsanız, takdir ederim... Kardeşim, Birincisi BEN KİMSEYİ AYNI KEFEYE KOYMUYORUM... Yani bunu illa oraya gelip kafanıza ******* mıyım? Kaç kere yazıcam daha "Herkes Öyle Olmayabilir" diye? e yuh yani... Atlara o gözlükleri, etrafı görmesinler diye takarmışlar... sahibi, onu çıkarmadığı sürece, At sadece önünü görürmüş... yani sahibinin, görmesini istediği yeri... İkincisi ise; arkadaşım bak "Hoşgörüyü Emreden" Allah... Şimdi sen, yolda fakir görsen, önce itikadını, dinini falan mı soruyosun? Bunlar neyse de, verdiğiniz örnekle, Kafir olmanın ne alaksı var? Hem diyosunuz bir çok yazıdan Allah yarattıklarından ayrıdır, hemde işinize gelmedi mi, Allah'a iftira atılabileceğini, korumak gerektiğini, savunmak gerektiğini söylüyorsunuz... Oysa bir kafirin Allah'a iftira atmasının imkanı yoktur, çünkü öncelikle varlığına inanmıyor... İkincisi, Allah sizin savunmanıza muhtaç değildir (Tabi Kainata İftira etmekten kastınız, Allah'ı yalanlamak ise eğer)... Allah, kendisi ile hesabı olanların hesabını ayrıca görecektir ve bunun zamanıda bellidir ve hakim yada yargılayıcı olarak ta seni seçmemiştir... Yani, merak etmeyin kimse ne Allah'a, ne İslam'a iftira atma yeteneğine sahip değildir... Çünkü bir Kafir, inanmadığı bir şeyi suçlayamaz... Öyle ki, hadi diyelim ki İslamın savunulmaya ihtiyacı var... Siz mi her şeyiyle tam tamına anladınız da, İslam'ı savunacaksınız? yada siz kimsiniz? yada Mevlana veya Yunus, yada o çok sevdiğiniz Nursi kim ki İslamı veya Allah'ı savunacak? bakın Mevlana ve Yunus'u çok çok severim ancak Allah, İslamı ve Kendisini koruma görevini hiç kimseye vermemiştir... İslam'ın korunmaya ihtiyacı yoktur çünkü... İnsan sadece kendi İdrak edebildiğini koruma ihtiyacı duyar... Allah "Size Bir Tek Ben Yeterim" diyor, hiç mi okumadın... Sana İslam'dan sorarlarsa sadece Allah savunabilir onu bilmiyor musun? bana kalkmış, yok biriyle tartışmışmışta, yok bilmem ne demişte... Bırakın hocam bunları... Ben "Yaratılanı Seviyorum Yaratandan Ötürü"... Benim gittiğim yol, bu yoldur... Yunus'un, Mevlana'nın yoludur... "Yetmiş İki Millete Bir Göz İle Bakmayan, Halka Müderris Olsa, Hakk'a Asi Olur" demiş Yunus, duymadın mı hiç? "Ne Olursan Ol, Gel" Demiş Mevlana... Ama Senin bunları idrak edememen normal, kaldı ki apaçık yazdığım şeylere rağmen beni herkesi aynı kefeye koymakla bile itham edebiliyorsun... Pes doğrusu... Ayrıca Can'ı, Canan'ı, Vatan'ı, Millet'i, Aşkı öğreneceğim en son kişi, neyazık ki bir AVAM'dır... Bunları bana siz öğretemezsiniz efendim... Ben Aşk'ın da, Can'ın da, Vatan Perverliğinde ne olduğunu çok çok iyi biliyorum kardeşim, hiç merak etme... Alakası yok kardeşim verdiğiniz örnekle Milliyetçiliğin... zerre kadar da Milliyetçiliğin ne olduğunu bilmiyorsunuz... Bakın, ne yazık ki, aynen sizde o gördüğüm Nurculardan farksız düşünüyorsunuz... hep aynı martavallar... Umarım, tüm Nurcuların aynı olmadığı iddiasında bulunan arkadaşlarımız da sizin gibi düşünmüyorlardır... Ve umuyorum ki, tüm Nurcular sizin gibi değillerdir... Kardeşim, bu toprakları bir arada tutan ateş Millet Şuurudur... Kurtuluş savaşını yakan kıvılcım budur... Siz bu kıvılcımı yadsırsanız, ortada ne Millet kalır, ne Din... Merak etmeyin "Din" öyle sandığınız kadar birleştirici değildir... Müslümanın Müslümanı katlettiğin onlarca savaş vardır, birbirini katleden onlarca Müslüman Millet vardır... en basitinden sorayım, Cemel savaşında birbirini katledenler kimlerdi? ilk kıyımdır bu ve kimler vardır taraflarında? kim ne düşünmüştür bu savaşta? Bırakın kardeşim, Din hiç bir zaman birleştirici olmamıştır... Tarih duruyor önünüzde... Sizin söylediğiniz şu basit örnek sadece kıvırmaktan ve gözboyamaktan başka bir şey değildir... Bakın, hep diyorum; İslam'a, İnandığım her şeyden daha çok inanıyorum... Ancak bu İmanlı ile İmansız ayrımı yapmam gerektiği manasına gelmez... Varlığımı, tümüyle Türk Milletine adamaktan çekinmem; ve bu da Menşei veya Türk-Kürt ayrımı yapmamı gerektirmez, aksine varlığımı bu vatan için varlığını adamaya hazır Türk,Kürt,Laz,Çerkes vs için adayacağımdan şüpheniz olmasın, hepsi tek bir Milletin birer evladıdır... Siz, benim tanıdığım Nurcu tipinin en bariz örneğisiniz ve siz o bahsettiğiniz kefedesiniz arkadaşım... Zira söyledikleriniz, benim yazdıklarımı kelime kelime tasdikleyen bir örnek niteliğinde... Siz'de Atatürk'ü benimsiyemiyorsunuz, sizde bu Milleti sindiremiyorsunuz, sizde kendinizden başka kimsenin Hakikati bilebileceğine inanmıyorsunuz, sizde Külliyatdan başka bir şey bilmiyorsunuz... Verdiğim örneklere bakın ve birde sizin yazdıklarınıza bakın... Söylediklerimin "Yalan" yada "Uydurma" olduğunu düşünen siz, o örneklerle birebir örtüşüyorsunuz nedense? Allah'ın takdiri olsa gerek... Eeee Allah bu... öyle de işler insandan, böyle de... Hakikati öyle bir söyletir ki; Kafir'in ağızından, en imanlıdan bile duyamayacağınız sözler bile duyabilirsiniz zamanı gelince... Tek İnanmanız gereken her yaratılmışın bir NUR'dan (Külliyatlar değil bu Nur), yani Kafir olsun olmasın, herkesin HAKK'tan berii/ibaret olduğunu idrak ettiğiniz gün, kimin ne olduğunu sizde önemsemiyeceksiniz... Çünkü bileceksiniz ki, Herşeyden, Herkesten işleyen Allah... Herşeyin özünde O var... Herşey O'ndan ibaret... Her baktığın yerde O'nu görürsün... Kafir bana gelir "Allah Yok" der, bana o an "Allah"ı hatırlattığı için, ben o şükrederim o Kafire... Sen Şükredebilir misin? Yoksa bu açıdan bakmadın mı hiç? Sen orda Kafir'i İslam düşmanı olarak görür; yargılarsın, ben Hakk olarak görür, "Allah Kendini Hatırlattı" derim... Yunus'un imanı budur, Mevlananı imanı budur... İslam'ın özü budur... Bak ne diyo "Yetmiş iki Millete BİR göz ile bakmayan... ... ..." hepsi BİR'dir kardeşim... Kim olursa olsun, herşey sana Allah'tan bahseder... Mevlana kimseye kızmanın, kin gütmenin faydasız olduğunu söyler, der ki; her zerre, kafir de olsa her insanın bile her hücresi Allah'ı tasdik eder, Allah'a yönelmiştir ve O'nu selamlar... Sen, Allah'ı selamlayan zerreleri mi hor göreceksin? onları mı Kafir ilan edeceksin? Bak bence şükretmeyi öğren... Burada aşağıladığın yada hakir gördüğün Kafirler yada Ateistler, ne hikmettir ki, senin buraya girip Allah'ı anmanı sağlıyorlar... Eğer buradan işlediğin tek bir sevap, Allah'ın gözünde tek bir hoşnutluk varsa, bu da onlara verdiğin, onların vesile olması ile verdiğin cevaplarındandır... A-aaa, bak yoksa Allah, sana, kendisini hatırlatmak istemiş olmasın? Belki sen hiç dilinden düşürmüyosun O'nun adını ama, O bide böyle anmanı istedi belki? Dur bakiim; yoksa sen hiç bu açıdan düşünEmedin mi? dur dur... bunun nedeni yoksa HAKK'ın ne olduğunu bilmemen olmasın? tüüüh, yazııık... Ama bak ben sana çok çok teşekkür ediyorum, öyle ki sana cevap vercem diye, HAKK sohbetine kaydı mevzuu... neme lazım, tevekkeli dememişler, "Söyleyene Değil, Söyletene Bakmalı" diye... Bence neyi tart biliyo musun? önce Allah'a en hakaret içeren yazıyı bul bu site de, sonra o yazıyı başından sonuna doğru, Allah'a teslim olarak oku... bundan sonra yapacakların iki koşula bağlı; birincisi Sinirlenmemen (Allah senin kalbinde aşkını zevkettiyse eğer sinirlenmezsin) ikincisi; herşeyi Hakk'tan görebilmen... bunlar yerindeyse eğer, o yazıya cevap verirken girdiğin hissiyatı düşün... neyse, gerisini anlatmiim... ama şonuçta eğer, Allah'tan bahsedebildiğin için, o Kafir'e ve Yazısına şükredebiliyor ve teşekkür edebiliyor musun? Hiiiç merak etme arkadaşım... Emin ol, Allah senin Kafirle Müslümanı, İNSAN olarak aynı kefeye koymandan son derece memnun... Çünkü Kafirden de işleyen O, senden de işleyen o... Bak"Pentagram" diye çok dinlediğim bi grup var, onların BİR adlı şarkısı var. Şimdi sözlerini yanlış anlarsınız diye yazmıyorum, Rock sever misin bilmem ama, bence bi dinle... Bakalım sen ne anlam vercen buna? Bence dinle, belki sana kılavuz olur...- 123 cevap
-
- Bediüzzaman
- Nur Cemaati
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
Pantheaa şurada cevap verdi: ahirzaman başlık Dini Konular - Din - Dinler
A-aa evet... ben bunu unutmuşum... kimsenin değil ama, Enkas'ın bu konuda görüşünü çok merak ediyorum... çünkü kendisi, yukarda açık açık bi atıfta bulundu... Bir de şu "İmanlı bir Kürt ile Kafir bir Türk" hakkındaki anlayışımı yorumlamamış nedense, ne düşünüyor bu konuda onu çok merak ediyorum aslında...- 123 cevap
-
- Bediüzzaman
- Nur Cemaati
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
Pantheaa şurada cevap verdi: ahirzaman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Ben hiç bir Nur Talebesinin Mesneviyi falan karşıtı olduğunu söylemedim ki... çünkü Türkiyedeki tüm Nur Talebelerini tanıma fırsatım olmadı... ama bellki siz hepsini tanımışsınız... Ben diyorum ki size, benim tanıdığım adamlar bırakın Mesneviyi falan bir yana, daha bir Fatiha'yı Kur'an-dan okumuş değillerdi... bundan kastım yani öyle açıp manasızca okumak değil... Adam külliyat'ı okuyo, tmm okusun... ama açığ Kur2an-dan da bakmıyo manasına? yada ruhuna oradan ulaşmıyodu... e şimdi bunu yapmaması benim suçum mu? Ayrıca Risaleleri karalamadığımı ısrarla söylüyorum, siz ısrarla karaladığımı iddia ediyorsunuz... ben hiç öyle bir şey söylemedim... ben sadece diyorum ki, bana yeterli gelmiyo... beni doyurmuyo... yani bunu nasıl anlatabilirim ki size... hiç karalamadığım şeyi karaladığımı iddia ediyorsunuz, öyle ki anlaşılan Milliyetçi olmam size batıyor... Evet, kim ne derse desin ölene kadar da Milliyetçi kalıcam... ancak bunun risaleleri okumamla alaksı ne anlamadım... karalamak niyetimde de değildim risaleleri okurken... çünkü bilmiyodum ne olduğunu. ama okuduğumda beni tatmin etmedi... diğerleri daha doyurucu geldi... Ne yani, şimdi tek müslüman siz misiniz? müslüman olmanın kıstası Risale okumak mıdır? güldürmeyin beni Allah aşkına... "Bence Nursi, söylediğiniz sözle, kendisini, Mevlananın mesnevisin kullanarak meşru göstermeye çalışmış... teyid ettiğide ettirdiğide kendisi..." diye düşünen insanlar olur bu söylediğiniz örnekle onu da söyleyeyim... Çünkü dediğim gibi, İnanç bir Vicdan meselesidir ve Vicdan'da İdrakınız olduğunda gerçektir... anlatabildim mi... Kardeşim Nursi, sizin için Kutub yada Müceddid olabilir... Size hitap ediyodur... bunun için karşı-delil sunmama gerek yok ki? çünkü sizin yada kimsenin nasıl inandığı beni ilgilendirmiyor... Her Koyun Kendi Bacağından Aslılır... ben hayatta hiç kimseye de İslamı savunmamışımdır ve savunmamda... İslamın savunulmaya ihtiyacı yoktur çünkü... ben sadece kendi inandığımı, yada idrak ettiğimi savunabilirim; o da Allah'ın izin verdiğince, kabımın genişliğince ve dilim döndüğünce... Bana göre de bu yüzyılın Müceddid'i Nursi değil... ama diyorum ya, yazdığı risaleler İslam hakkında olduğu için, yazdıklarına da bişey demiyorum... ve karalamıyorum da zaten... beni ilgilendirmiyor... hala karaladığımı söylüyorsunuz yaa... kardeşim, kaç kere yazıcam... İlgilenmiyorum Külliyatlarla... İslami yazılar oldukları için hiç bir şey söylemiyorum... Bana, benim idrakıma hitap etmiyor... bakın hep, illa ki bir anlaşmazlık, bir tartışma ve taraflılık olmasın diye, hep taşı kendime atıyorum ve diyorum ki "Risaleyi İdrak Edemiyorumdur belki"... yani buna insaf ederek konuşun... ha ben okudum risaleleri ve biliyorum ama varsın ben idraksız olayım, ki beni hiç yaralamaz, hakaret etseniz de yaralamaz, çünkü söz; karşısındaki haketmiyosa eğer, sahibine aittir... neyse; bu söylediklerim karalama ise eğer, size kalmış... Ayrıca Nurcular istediği kadar çok olsun yada istediği kadar yayılsın, benim umrumda değil... hiç bir Nurcu, eğer hakettiyse, benim yüzümden cennetten olacakta değildir, cehennemden kurtulacakta değildir... Ben İslamın güzelliğini Külliyata bağlı kalmadan da yaşıyabiliyorum sizin içiniz rahat olsun... ve biliyorsunuz ki, sizin gördüğünüzden daha Hakk görüyorum İslamı merak etmeyin...- 123 cevap
-
- Bediüzzaman
- Nur Cemaati
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Konu bu değildi ama verdiğiniz bilgi içn sağolun... Şimdi, söylediklerinize katılıyorum da, sorumu biraz yanlış anlamışsınız yada ben yanlış sordum... Bakın; yönetici zümrenin bir aileye bağlı olması koşulunu biliyorum... mesela Orta Asya'da görülen bir gelenektir bu, Türklerde "Aşina" soyundan olmak gerekir, türk olmak bile yetmez... Moğol-Türk'lerde ise Cengizhan soyundan olmak gerekir. Hatta Özbek Hanı "Şibani Muhammed Han" başa geldiğinde, özellikle öncelikle şeceresini Cengiz Han'a dayandırmıştır. Timur ise, Cengiz soyundan gelemediği için, ancak Mirza olarak görülmüştür... ancak benim sorduğum, yöneticilerin kim olduğu yada olması gerektiği veya bu yönetici kesimini soyunun diğer halklarla karışıp karışmadığı değil... benim almak istediğim cevap, işgal edilen bölgelerdeki asıl unsurdan başka olan, yani hakimiyet altına alınmış olan halkın, devlete karşı vatandş yada bağlılık olarak vasıfları nedir? Hunlar, tabii ki halkla karışmazlardı, ancak bir kaç yerde, Hunlarıni hakimiyetlerine aldıkları halk için "Onlar Hun Oldu" terimini kullandıklarına rastladım. Bu Hunların diğer halka karıştıkları manasında ele alınmamalı... o halkın kimliği olarak ele alınmalıdır diye düşünüyorum... öğrenmek istediğim, Hakimiyet altına alınan halkın durumu nedir devlete göre... yani Türk ırkında değiller... kölecilikte yok Türklerde, yada olanlarda hepsini köle olarak kullanmıyor, aynı dine de sahip değiller... bu kimseler sadece vergilendiriliyor... acaba o zaman, o devletler "Vatandaşlık" esasını gözetmiyorlar mıydı? yani yönetim nasılsa belli kimselerde ve vatandaşın kimliği yada devlet karşısındaki kimliği önemli değil diye mi bakılıyordu? diyelim ki "Ey Türk Ulusu" diye seslenilirken, sadece yönetici zümre mi göz önünde bulunduruluyordu... Yani benim asıl öğrenmek istediğim, Hakim ve Yönetici tebaanın, hakim olunan unsur karşısındaki durumu değil, tam aksine hakim olunan unsurun, devlet karşısındaki kimlikleri ne idi... Şimdi, tabii ki Osmanlı'da, Selçukluda, yada o dönemdeki tüm Beyliklerde; Devlete bağlılık için kıstas olarak Tarih, Kültür vesaire birliğini kıstas olarak almamıştır... ben "Tarih, Kültür biriliği" olarak, bu düşüncenin o zamanlarda da var olduğunu kastetmemiştim... O anlayışın, bugün uygulanabilirliğinin bir tarihi geçmişinin olduğunu söylemek istemiştim... mesela, dediğiniz gibi Turancılık'ı uygulamak mümkün değildir, çünkü tarihi bir geçmişi yoktur... yani geçmişte öyle bir yapı görülmemiş yada şimdi o yapının uygulanabilir olması için gerekli koşullar geçmişten beri oluşmamıştır. Ancak, bir Milletin "Tarih, Kültür Birliğine Sahip İnsanlar" olarak nitelenebilmesi için, Anadolu'da bu koşulu sağlayacak bir tarihi geçmiş yaşanmıştır. Selçuklular ve Osmanlılar hakkında yazdıklarınız zaten buna örnektir... Yani Hıristiyan olsun, Yahudi/Sabetayist olsun, Kürt olsun, Laz olsun... geçmişte bu topraklarda beraber yaşamışlardır... yani bu su götürmez bir gerçektir... yani dediğim tanımlamanın, o zamanlar esas alındığını söylemiyorum...o tanımlamanın, bugün uygulanabilir olmasının, Tarihi bir geçmişi ve gerçekliği olduğunu ima ediyorum... Ayrıca, şu da var, Osmanlı Devletinin Ümmet anlayışına sahip olup olmadığı, Örfi bir devlet mi, yoksa Şer'i bir devlet mi olup olmadığı, baktığımız yöne göre değişmektedir... Zira dediğiniz yönden bakılacak olursa, Osmanlı devleti tamamen Ümmetçilik anlayışına sahiptir... Ancak baktığınız yön "Ekonomik/Vergilendirme" yönüdür. Yani Vergiler Müslim ve Gayri Müslim ayrımına göre yapılıyordu... Hukuk ise tam bir karmaşadır... Kimi dönemlerde İmtiyaz verilen milletler (Fransızlar, Venedikler) kendi yargılamalarını yapabiliyorlardı... Örfi mahkemelerde bulunuyordu, İmtiyaza sahip olmayan kimselerin yargılandığı Şer'i mahkemelerde... Bu açıdan bakıldığında, Osmanlının Şer'i mi yoksa Örfi'mi bir devlet olduğu gerçekten kafa karıştırıcıdır... Yayılmacılık olaraksa hem Darb'ül İslam anlayışına sahiptir, hem de bir bakıma Eski Türk Yayılmacı geleneği olan Kızıl Elma ülküsünün esintileri vardır... Zira hiç bir yayılmacı harpte ne Halifelik Osmanlıya geldiği zaman, ne de gelmeden önce Cihat ilan edilmiş değildir... Halifelik makamının kullanılışı da iki kere olmuştur... Birisi Kırım Halkının Osmanlıya kültürel olarak! bağlı kalmasını etkin kılmak için Kırım Harbinden sonraki anlaşmada, bir diğeri de işe yaramadığı Cihan Harbinde... Bu bana Osmanlının İslam anlayışına göre yayılmacı bir anlayışa sahip olmadığını gösteriyor. Gerçi İstanbul'un Fethinin "Peygamberin Övgüsüne Layık Olma Amacı" inancı var ama, şimdi o konuya girmek çok tartışma yaratır gibime geliyor... Yani yayılmacı anlayışta bir bakıma İslam Temelli değildir Osmanlının... Zira Öyle ki gittiği yerlere uyguladığı İskan politikası, oraları Müslümanlaştırmak amacından ziyade aslında Türkleştirmeyi de temel olarak amaç edinmemiş, Anadolu'da huzursuzluk yaratan yada yönetim isteyen Beylikleri ve nesillerinin ilgasını hedef almıştır diye düşünüyorum... Türklerştirmek ikinci planda kalmıştır... öyle ki Osmanlı yayıldğı alanlarda yaşayan insanların (Yunanistan, Bulgaristan... taa Viyana kapılarına kadar) Dinlerine de dokunmamıştır, değiştirme eğiliminde olmamıştır... Osmanlı İslamı Yayma amacıda gütmemiştir ve bu yöndende ne kadar ümmetçi olduğu şüphelidir... Yani Osmanlıyı hangi yönden ele alırsanız, ayrı bir yapı çıkıyor karşınıza... tek bir sistemle adlandırmak mümkün olmuyor Osmanlıyı... Türk devleti de diyemiyorsunuz, değil de denmiyor... Bir Dönemi Türk Devleti, bir dönemi İmparatorluk ve hatta Türklerin yönetimde hiç olmadığı bir dönem... Ayrıca Fatihten sonra bir tek Genç Osman'ın bir Türkle evlendiğini düşünürsek, Hükümdar ailesinin de ne kadar Türk olduğu şüphelidir... Osmanlı'ya bir Din devleti de diyemiyoruz aynı zamanda... Sanırım Osmanlı'ya uyan tek tanım İmparatorluk olduğudur ve Atatürk'ün dediği gibi "Zorla ve Erkle Türk Milletinin Temsil Hakkını Elinde Tutmuştur."...
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
Pantheaa şurada cevap verdi: ahirzaman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Bakın, ister siz olun, ister başkası... şimdiye kadar ne bu forumda, ne de başka bir forumda hiç kimse ile taraf yada karşı taraf olma gibi bi adetim olmadı ve sizinde ne karşınızda olurum ve ne de yanınızda olurum. ne sizi, ne de başkasını inancından dolayı da yargılamadım? diyorum ki "İslam'a, İnandığım Herşeyden Daha Çok İnanırım, ancak Nursi ve Külliyatı beni tatmin etmiyor, mutmain değilim yani Külliyatları okudukça" anlatabildim mi? çok açık ve net? herkesin anlamasını, idrak etmesini yada kanmasını bekleyemezsiniz arkadaşım... eğer Külliyatları anlamamak eksliklikse ben bu eksikliği seve seve kabulleniyorum, varın siz tam olun, anladınız mı? Nedense Atatürk'e saldırmanıza hiç şaşırmadım... yazdıklarımdan daha da emin oluyorum sizin bu yazdıklarınızı okudukça... Ben Said Nursi'nin o Nur! dediğiniz Külliyatları yazmasına bişey demedim ki? yada Külliyatlara hakarette etmedim... zira İslama dair bilgiler içerdiği için hiç bir şey söylemiyorum bu konuda, ancak şu var ki, Külliyatlar benim için yeterli değil, bunu nasıl anlatabilirim? Nursi ne için yazmışsa yazmış, beni alakadar etmiyor, İslamı nasıl anladığı da ilgilendirmiyor... Ben Külliyatları okudum ve benim için, bugün dahi yayınlanan bir çok İslam dini kitaplarından pek bi farkı yok, hatta diyorum ki size Mesnevi beni daha çok tatmin ediyor ve ben onu tercih ediyorum İslamı anlamak için, bu mu size batıyor anlamıyorum, onu da mı okumayayım? illa ki Külliyatla mı yetinmek gerekiyor kardeşim? ayrıca sizin gibi Atatürk'e bir çok kimse "Kafir" gözü ile baktıkça, hiç şüpheniz olmasın Nursi'ye olan sevmezliğim devam edecektir... bu sevmezliğin müsebbibi de siz ve sizin gibi düşünenlerdir arkadaşım... mutlu olabilirsiniz... eğer ben Menfi Milliyetçi isem, bu söylediğiniz şeyleri ve yaptığınız haksızlığı Allah'a havale ediyorum. Said Nursi'yi sindiremememin nedeni, sizin gibi şahıslardır efendim... Bakın kimse ile taraf olmak istemiyorum ancak zorla insanı bir cepheye sürüklüyorsunuz... Arkadaşım ben M. Kemal'e Deccal diyen, onun gösterdiği yolda şehit olanlara da "Deccal'in Yolcusu" yaftası yakıştıran insanlara pul kadar değer vermiyorum ve veremem... evet Milliyetçiyim, bundan gocunmam ve hatta Şeref duyarım... Siz bunu Menfi olarak yorumluyorsanız hiç bir şey demiyorum... Benimde soyum bellidir efendim, kimlerden geldiğim sonuna kadar bellidir... bunu size sayabilirim... Türk Kürt meselesinde ben sizin gibi yapmam arkadaşım; ben kuyuya atılacak Kafir bir Türkle, Müslüman bir Kürt önüme konsa; ikisini de seçerim... Zira Mevlana "Ne Olursan Ol Gel" demiştir... bu yol herkesin yolu... Nurculara ait değil... Allah herkesi sevmeyi emretmiştir... Yunus der ki "Yaratılanı sev yaratandan ötürü" inancı ve takvası ne olursa olsun... daha burada ortaya çıkıyor işte ışığını Nursi'den almış bir zihniyetle, Işığını Mevlanadan almış bir zihniyet arasındaki fark... buyrun... Zira o iki kişi arasında, kalplerindekini ancak Allah bilebilir, ne Kürdün İmanını ölçebilirisiniz, ne de Türkünkini... Ben ikisini de seçerim arkadaşım, zira İkisinde de Hakk tecelli etmiştir ve Yunus der ki "72 Millete Bir Göz İle Bakmayan, Halka müderris olsa, Hakk'a asi olur"... Ben Irk ayrımı yapmam efendim... ancak siz öyle ki Takva ayrımı yapıyorsunuz, din ve inanç ayrımı yapıyorsunuz, ki bunu Hz. Muhammed efendimiz dahi yapmamıştır... benim gönlüm herkese açıktır arkadaşım... eğer bir lafım dahi bir Kürt'e kırıcı gelmişse, Özür Dilerim kendisinden ve hatamdan dolayı Allah'a sığınırım, o Kürt ister Kafir olsun, ister Müslüman... Hem öyle ki İmanlı ve Takva sahibinin üstünlüğünün nerede olduğunu dahi bilmiyorsunuz arkadaşım... e külliyat bunu öğretmiyor tabii ki ne de olsa... Takva Sahibini üstünlüğü Allah katındadır arkadaşım. Allah kimseye, dünyada iken; Takva sahibi ile Takva sahibi olmayanı ayırt etme görevi vermemiştir... Allah yapacaktır bu seçimi ve böyle bir kisveyi üstünüze örnek olarak almanız bile Nursi'nin fikriyatnın derecesini gösterir kabiliyettedir, ancak hakiki Mü'min Allah'ın sıfatlarını Allah'a bırakır, Allah dağıtmıştır tüm sıfatlarını ancak, yine de Allah'a bırakır, çünkü tek var olan O'dur.. bun bilen bir insanda sizin verdiğiniz örneği vermekten bile uzak olur... verdiğiniz örnek bile sizi ve anlayışınızı açıklayabiliyor... eğer Hakk'tan bakarsanız yazdılarınıza, Nursi'yi temsil eden görüşlerinizle, Mevlana yada Yunus arasındaki farkı anında anlayabilirsiniz... Külliyatları okursanız ancak Avam olursunuz böyle... Çünkü Külliyatların herşeyi açıkladığını sanıp ona tevekkül ediyorsunuz... ancak biz hiç bir şeye tevekkül etmeyiz... biz sadece Allah'a tevekkül ederiz ve Külliyatlar çok basit kalır... Sizin aslında hemen şimdi öğrenmeniz ve anlamanız gereken budur efendim: Takva sahiplerini ayıracak olan yalnız ve sadece Allahtır... siz değilsiniz... iki muhtaç olsa, biri müslüman diğeri kafir olsa, kafiri de doyuracaksın kardeşim... Adalet budur, Hakk budur... ikisinin de özünde olan Hakk'tır... kalplerdekini Allah bilir diye boşuna demiyorlar... dediğiniz ayrımı bir tek Allah yapar ve siz bunu üstünüze örnek olarak dahi alınamazsınız... Siz İmanlı ile İmansız ayrımı yapmaya devam edin arkadaşım... umarım bir gün Nursi ile gerçek evliyalar arasındaki farkı idrak edebilirsiniz... sizin gibi böyle Avami örnekleri gördükçe, Nursi ile yetinmediğime şükrediyorum Allah'a...- 123 cevap
-
- Bediüzzaman
- Nur Cemaati
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
Pantheaa şurada cevap verdi: ahirzaman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Budur işte... Ben burada Ateist, Hıristiyan yada Yahudi, Nurcu yada herhangibir Tarikat yada yol... kimsenin inancına laf söylemedim şimdiye kadar ve söylememde... Çünkü Atatürk'ün dediği gibi bu bir Vicdan meselesidir. Demişler ki: "Ne kadar anlatırsan anlat, karşındaki anlayabileceği kadar anlar.", bu yüzden herkesin idrakı farklıdır ve herkes kendi gönlünün tatmin olduğu düzeyde inanır... ikincisi, Bahsettiğim ithamları yapmaları, benim için çok kötü hisler doğurdu... yani Atatürk'e Deccal demeleri, yok toprak kabul etmemişte betona gömmüşler, içkicinin tekiymişte ondan ölmüş falan... yani "Müslümanım" diyen kimselere hayatta yakıştıramıyacağım şeylerdir bunlar... Kimse Atatürk'ü sevmek zorunda değildir, ancak "Saygı Duymak Zorundadır" ve saygısızlık yapamaz... O'nun nezdinde silah arkadaşlarına da saygı duymak zorundadır... bana açıkça "Deccal"in yolundan mı gidersin yoksa Evliya'nın mı dedi adam... Peki, şehitlerimiz ne? Atatürk Deccal'se, dedelerimiz O'nun gösterdiği yolda, O'nun verdiği emirle Şehit oldular, onlar Deccal'in yolcusu muydu? hanginizin atası yok ki o yolda Şehit olmamış? yani yazık... böyle iftiralar görmek son derece üzücü... bakın bunları üstünüze alınmayın sakın, siz böyle inanıyorsunuz demiyorum ama ben böyle gördüm ve hakkaten yediremedim... Ayrıca şunu söylemek istiyorum, benim Kürtlerle falan bi alıp veremediğim yoktur ve çokça da Kürt arkadaşım vardır, şükür ki hiç birisinin bu vatana bağlılıklarından şüphe de etmem... Kürtlere karşı bi hıncımın olmadığının bilinmesini isterim. Eğer öyle bir şey hissettiriyorsa yazdıklarım, gerçekten Özür Dilerim... Saygılarımla...- 123 cevap
-
- Bediüzzaman
- Nur Cemaati
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
sayın CYRANO, alakanız için sağolun... bir iki sormak istiyorum, izin verirseniz. yalnız, yanlış anlamayın, sizi tenkid etmek manasında değil bu... Milliyetçilik, Alt-Kimlik (Menşei) ve Üst-Kimlik (Vatandaşlık) konuları çok sömürülen konular ve hep tarih araştırmalarında nedense ihmal edilen konular. Bunların açığa çıkması ve doğru anlaşılması için sormak istiyorum. Aslında direk olarak size de değil bu sorular ama sizin yazınız bi şekilde buna aracı olucak izin verirseniz... Çok doğru; Siyasal, İdeolojik, Politik ve Fikir akımı olarak tamamen Fransız İhtilali ile doğmuştur Milliyetçilik. Ancak, bu özelliklerinden başka, acaba Yönetim Geleneği olarak, yani insan düşünü ürünü olarak değilde, toplumların geleneksel yönetim şekilleri olarak Milliyetçilik yada Ulusçuluk'un temelleri nedir? bilindiği gibi yada bildiğim kadarıyla, Hıristiyanlıktan önce Avrupa'da Paganizm vardır ve farklı inançlar özellikle Roma Devleti bünyesinde bir arada tutuluyordu. şöyle ki Romalıların "İnsancıl Olan Biziz, Çünkü Biz Romalıyız" anlayışları vardır. Bu anlayış en temel olarak Helen Olmamayı ve dünyanın neresinde olursa olsun Roma devletini bağlılığı ifade eder. Helenlerin ise "Barbar" tanımları "Helen Olmayanları" ifade eder. Türklerin Kağanları ise hep "Türk Ülüşü=Ulusu" diye hitap ederler... Ayrıca Osmanlı, Fransız İhtilalinden çok önce, birden çok inanca sahip millete hükümdar olmuştu, yani bu insanları bir arada tutan şey İnanç değildi... ayrıca Saka=İskitler bir Türk Devleti olarak anılmasına rağmen halkının çoğunluğu Fars kökenli Soğd'du. Hunlar'da işgal ettikleri yada aldıkları bir bölgenin halkı için "Onlar Artık Hun Oldu" tanımını kullanırlardı. Hazarlar Yahudi olduğu halde, halkının çoğunluğu Yahudi değildi, hatta sadece sarayın Yahudi olduğu iddia ediliyor. Yani şunu demek istiyorum, Siyasal, Politik yada Fikir Akımı olarak değilde, Yönetim Geleneği ve Kültür olarak "Milliyetçiliği" (ırka dayalı olmadan) bir Üst-Kimlik olarak yaşatan ve bu manada bir "Milliyetçilik" güden devletler var olmamış mıdır? yada bu mana da bir Milliyetçilikten söz edebilir miyiz? Türklerin "Kızıl Elma" anlayışının, bu manadaki "Türklerin Ayak Basmadığı Yer Kalmaması" ereğinin anlamı nedir? veya şöyle sorayım, belki yanlış adlandırıyorumdur, yukarıdaki gibi devlet anlayışları ne olarak adlandırılmalıdır? Bu da doğru bir tespit... Ümmet, aynı inançtan olan insanların bir arada yaşadığı topluluktur... ancak burada yine bir soru sormak istiyorum; Acaba İslam dini "Ümmet Anlayışı"na dayalı bir Devlet öngörmüş müdür? yani, sadece Müslümanların yaşadığı ve yaşayabileceği bir devlet öngörmüş müdür? Öyle ki, İlk İnsan Hakları Beyannamesi olarak adlandırılan ve Hz. Muhammed'in bizzat kendisi yazdırdığı 622 Medine Sözleşmesine bakacak olursak, Hz. Muhammed'in kurduğu İslam devleti de, aynı Dinden olan insanların yaşadığı bir devlet değildir ve Hz. Muhammed'in bizzat yazdırdığı bu beyanname, aynı devlette farklı inançlara sahip (Hıristiyan, Yahudi, Müslüman) insanların yaşayabileceğini öngörüyor. Öyleyse, "Ümmetçilik" anlayışının temelleri nedir? İslam'da ve bizzat Hz. Muhammed'in kurduğu devlette bile olmayan bu anlayış nereden çıkmıştır, nasıl gelişmiştir... İşte, ben de bu tespitin doğruluğuna inanıyorum ancak birde şöyle bir şey eklemek istiyorum; kanımca Milliyetçilik, Liberal yada Anayasal düzende var olmak üzere, sadece Siyasal, Politik ve Fikir Akımı olarak Fransız İhtilali ile ortaya çıkmıştır... Toplumların Kültürel ve Yönetim Gelenekleri olarak bir "Millet" anlayışları, belki biraz farklı da olsa, mutlaka olmuştur... ve Bence, Osmanlı'dan başka diğer Türk Devletleri, aynı zamanda bir Üst-Kimlik olarak ta "Türk" (Hunlara göre HUN Olmak) adını kullanmışlardır diye düşünüyorum. Bu açıdan "Turancılık", Atatürk'ün dediği gibi tarihsel bir kökene sahip olmadığı gibi, "Türkiye Türkçülüğü" veya "Atatürk Milliyetçiliği"; yukarıda tarihsel kökenini ve Anayasal dayanağını da verdiğiniz açıdan, Türkiye Cumhuriyetinde hem Tarihsel (Kültürel ve Yönetim Geleneği) olarak, hem de Siyasal ve Politik yada Anayasal anlamda bir kökene sahiptir. Bu açıdan bakıldığında "Geçmişte Beraber yaşamış, bugün beraber yaşayan ve gelecekte de beraber yaşama azminde olan insan topluluğuna Millet" denir kavramının ben Tarihsel olarak bir kökeni ve Türk devletleri için ayrı bir önemi olduğuna inanıyorum. Kaldı ki, "Tarihsel kökeni" olmamakla suçladığı "Turancılığa" bakarak, Atatürk'ün Tarihsel Kökeni olan bir anlayış getirmiş olması çok normal geliyor... Genel olarak sormak istediğim kanım şudur ki; "Türk" kimliği bir ırk yada menşei (Alt Kimlik) adı olması bir yana, aynı zamanda Üst-Kimlik (Vatandaşlık Bağı-Adı) olarak kullanılmaya müsait, bu anlamda da tarihsel kökeni olan bir "Kavram" ve "Anlayış" mıdır? Türklerin "Yönetim Gelenekleri" açısından, bu kullanımın çok uygun olduğunu düşünüyorum. Ve "Türkiye" adı da bu yüzden tarihsel olarak, bu topraklara verilmiş bir addır diye düşünüyorum. Çünkü Osmanlı adı bir yana, coğrafi anlam yada bölge adı olmaktan çok "Türkiye" adı, özellikle Osmanlı'nın son döneminde ve bildiğim kadarıyla Selçuklular döneminde, Siyasi ve politik bir kavram olarak Anadolu2nun bütün için kullanılmış bir kavramdır... Tabi "Türk" ve "Türkiye" adından gocunanların ne düşündüğünü bilemem...
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
Pantheaa şurada cevap verdi: ahirzaman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Muhiyiddin Arabi'ye Türk demiyorum zaten... Kladı ki, ben yine Arap olan Veysel Karani gibi Evliyaları da çok severim, zaten sevmemek yada tanımamak falanda onlara çok büyük haksızlıktır... Ahmed Yesevi'de benim için çok önemlidir, Dede Korkut'ta... ne mutlu ki, Evliyalıkta Irk yada Menşei ayrımı yapmıyorum... ha Nursi'yi ben Evliya olarak kabullenmiyorum... Evliya ise bile, beni ilgilendirmiyor bu... derler ya "Bana Uzak, Allah'a Yakın Olsun"... Allah ona yanından bir makam verdiyse ne mutlu ona, keşke her insanoğluna makam verse Allah... ama ben onun öyle olduğuna inanmıyorum... içime sindiremiyorum ve benimsemiyorum... ve inanın böyleyken vicdanım çooook rahat... sizinde öyle rahatsa, bence hiç soru yok... kimin Mevlanaya ya da Muhiyiddin Arabi'ye "Kafir" dediği umrumda değil... ben kendilerini anladığını düşünüyorum ve "Enel Hak" dediği için derisi yüzülen Nesimi'yi de idrak edebiliyorum ve saygı duyuyorum... umarım sizde ve değer verdiklerinizde, ne olursa olsun, onlar gibi Allah'a yakın olursunuz... Saygılarımla...- 123 cevap
-
- Bediüzzaman
- Nur Cemaati
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
Pantheaa şurada cevap verdi: ahirzaman başlık Dini Konular - Din - Dinler
bakın, ben bu konuda açıkça söyledim ama hala taraf olma çabasındasınız... sizin bir çok yazınızı düşüncenizi takdir ediyorum, ve bir çoklarının da... ama bu konuda isterseniz birbirimizle karşı taraf olmayalım... çünkü, bakın diyorum ki, ben aralarında yaşadıklarımı anlattım... Nursi'nin de belli bir misyonu var gözümde... ben aralarında bulunduğum sürece gördüklerim bunlar... herkesin böyle olmayabileceğinide açık açık yazdım... herkes olmayabilir öyle ve beni de ilgilendirmiyor zaten bu... ben sevmiyorum kendisini ve söyledikleri beni tatmin etmiyor... Nurcuların kendi içlerindeki anlayışları da beni tatmin etmiyor... Bana Mevlana, Yunus... yada Melamilik yetiyor... anlatabildim mi? kimseye haklısın yada haksızsın demiyorum bu konuda... çünkü Nursi hakkında siz de sayfalarca kanıt getireceksiniz kendinizce, başkaları da kendince karşı-kanıt getirecekler... her forumda rastladığım olay bu ve hiç kimse de fikrinden caymış ya da feragat etmiş değil hiç birinde... herkes mutlaka bir kanıt sürecek... Siz Külliyat'ı çağdaş bir yorum olarak görebilirsiniz, ama külliyat beni tatmin etmedi... yani ne yapabilirim ki... sonuçta bu vicdan meselesi ve benim vicdanım külliyatla yetinmemekle çok rahat... Emin olun mesela, Yunus'u okudukça daha mutluyum ben... ve o Nurcuların arasında gördüğüm Türklüğü Reddetme yada Kültürümüzü yadsıma, Toylarımızı "Eğlence" diyerek küçümseme gibi olayları gördüğüm sürece zerre kadar da onlara bir sıcaklık hissedemem... Çünkü ben İslama inandığım kadar, o yola baş koyacağım kadar Türklüğüme de baş koyarım... Bu vatanın Gelenekleride benim için herşeydir... o gelenekleri yadsıyanlarla da işim olmaz ve ben yadsıdıklarını gördüm... bu topraklarda ve Türkler var olduğu sürece Düğün=Toy denen olay var, er Müslüman Türk Düğün yapar, bu adamlar henüz 100yıllık bir birikimleri bile yok, gelmişler kaç bin yıllık geleneği küçümsüyor, yadsıyorlar... bu bir yana; Atatürk'e Deccal dediklerini biliyorum ya, gördüm, işittim... ya gördüklerim yukarıda yazılı işte... o şeyler benim karakterime uymamaktadır... ha demiyorum ki "hepsi öyledir" çünkü Türkiye genelinde görmedim, tanımadım hepsini... ama tanıdığım kadarıyla sevmiyorum... "Ege"de yada "Marmara"da gördüm ben bu adamları... sizin dediğiniz yer, Çanakkale'de ki Nurculardan da tanıdım hatta... Adamlar beni arasına almak için İslam hakkında sıktığı palavralar yetmiyo gibi bir de Atatürk hakkında, benim Kültürüm hakkında atıp tutuyo... ben bu adama nasıl ısınabilirim? Ha sizin dergahınız öyle değildir... bilemem... Allah nasip ederde görmeye fırsatım olursa, hiç çekinmeden gözlemleyeceğimdem şüpheniz olmasın... çünkü şimdiye kadar bir çoklarını incelemişimdir merak etmeyin... neyse, umarım beni anlarsınız ve umarım bu konuda bana ithafen cevap vermezsiniz... yazdıklarınıza ve düşündüklerinize saygı duyuyorum ve size ithafen bir cevap vermiyorum... yine açık açık söylüyorum ki, benim tanıdığım, benim bildiğim, gördüğüm Nurculardır bunlar... sizde takdir edersiniz ki, Nursi'yi sevmemek yada Nurcu olmamak, Müslüman yada Mü'min olmaya engel değildir... Nursi'yi sevmiyorum ve Nurcu değilim, ancak İslama; inandığım herşeyden daha çok inanıyorum ve gördüklerimden ötürü de kimse beni yargılayamaz... Kalplerdekini, biliyorsunuz ki, yalnız Allah bilir... Nurcular beni günaha düşmüş olarak görebilirler, çünkü sadece Külliyattan başka bir şey okumamış bir çok Nurcu, ona laf etmeyi nedense Şirk bile sayarlar, ama benim inandıklarımla vicdanım rahat... Bakın ben Külliyata laf etmiyorum zaten... ben sadece benim için yeterli olmadığını ve beni tatmin etmediğini söylüyorum... Benim için Külliyat, İslama nazaran tatmin edici bir açıklayıcı değildir... Külliyatları küçümsemememin tek nedeni de İslam hakkında yazılmış olmasından başka bişey değildir... Ancak yurt dışından tanıştıklarınız size Risaleyi övebilir, olabilir... Ancak biliyorsunuz ki Nasreddin Hoca, Mevlana ve Yunus'ta tüm dünyada tanınır ve bilinir hemde hakkıyla, hiç şüpheniz olmasın... Bana bunlar yetiyor ve Nursi'ye ihtiyaç duymuyorum... ve kimseyle de karşı karşıya kalmak istemiyorum... o yüzden bana cevap verme zahmetine girmeyiniz lütfen... çünkü diyorum ya, ne derseniz deyin, ben gördüklerimi ve yaşadıklarımı yazdım... bunun için kimsenin "hayır sen böyle bi şey yaşamamışsındır, yalandır bunlar, palavradır" deme hakkının olduğunu sanmıyorum... inanmayan inanmamakta özgürdür... bir hesabım, bir yalanım varsa da (ki olmadığından emin olabilirsiniz) Allah onu en iyi bilendir ve haksızlık yapıyorsam hesabını soracak olan da bir tek'te O'dur... o yüzden kimse görmediği ve bilmediği, ancak benim yaşadığım şeyler için beni yargılamasın... yargılamanız yada suçlamanız gereken birileri varsa, o da "İyi" (öyleyse eğer) olarak nitelediğiniz Nurculuğu, bu şekilde lanse edenler yada bu şekilde anlayanlar ve Atatürk'e, Kültürümüze dil uzatanlardır... Saygılarımla- 123 cevap
-
- Bediüzzaman
- Nur Cemaati
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
Pantheaa şurada cevap verdi: ahirzaman başlık Dini Konular - Din - Dinler
bakın, kimseyle taraf olmak istemiyorum... bunlar benim o cemaat içinde bizzat yaşadıklarımdır... yukarda Allah var, yalan söyliyecek değilim... hiç kimsenin Said Nursi'ye sahip çıktığı yok efendim... Bakın isterseniz deneyelim... bi konu açın ve içine üç dört tane istatistik/oylama koyun... Nasreddin Hoca, Mevlana, Yunus Emre ve Said Nursi olsun. birisine oy veren bir kişinin diğerine de oy verme mecburiyeti olsun. ve şöyle bir soru *Bu kimse Evliya mıdır? 1-Evet 2-Hayır. bakalım Said Nursi ne kadar alcak puan... Tabi forumun tümüne uygulanacak olan bir sorgulama olsun bu... bakalım kaç kişi Nursi için olumlu not vercek... ya bakın, burada bile o adama karşı nasıl cebelleşiyoruz... Bir Evliya olsa gerçekten, bu konuşmalar olur muydu sizce aramızda? niye hepimiz diğer bahsettiğim Evliyalar için hem fikirken, o kimseler hepimizi birleştirebiliyorken, bu adam ve misyonu niçin bizi birleştiremiyo? yani bizden kastım sadece burdakiler değil... Atatürkçü olsun olmasın, Nurcu olsun olmasın, o kşi bütün Müslümanlara hitap edemiyor kardeşim, gerçek bu... apaçık ortada yaaa... bana Mevlananın, Yunus'un evliya olduğndan şüphe eden tek müslüman getirin her dediğinizi şüphesiz kabul etcem. ama ben size binlerce Türk getirebilirim Nursi'yi kabullenmeyen... Nur Külliyatına gelince, merak etme, okumuşluğum vardır... Nursi'ye göre Hürriyet'i anlatan kitaplar falan mevcut, Nurculardan elde etmek çok basit bu kitapları bulmak. Ama ben bahsettiğim kitapları okumanın, Külliyattan kat kat daha yararlı olduğnu düşünüyorum ve Külliyet bence okuyacağım en son kaynaktır... benim için pek bir önem arzetmiyo ve tek önemi İslam hakkında yazılmış olması... günümüzde İslamı anlama ve açıklama çabasında bir çok kitap yazılıyo ve basılıyo, onlar gibi bi değeri var anca... fazlası değil...- 123 cevap
-
- Bediüzzaman
- Nur Cemaati
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Pantheaa şurada cevap verdi: netman başlık Dini Konular - Din - Dinler
yav kardeşim, bu kadar da kör noktadan bakmayın yaa... İslamın neresinde yazıyo "şu ecnebi icadıysa almayın" diye bi şey... yapmayın gözünüzü seveyim yaaa... Ben dinime inandığım kadar bilimede inanıyorum, siz diyosunuz ki "yok şu ecnebi buluşu, şu ecnebi icadı" gibi bi anlayışa sahipmişiz... insaf arkadaşım... bakın, ecnebi buluşu olan internetten iletişim kuruyoruz... insaf yani... her neyse, bu bir yana da, siz bana Müslüman ve Müslümanken ateist olmuş bilim adamlarına dair bi liste vercektiniz, onu göreyim ben bi zahmet...- 298 cevap
-
- Düşündürücü Sorular
- Din
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
arkadaşım, açıklamaların için sağol ama hala "Göçebelik" ile "Yarı Göçebelik" veya "Konar-Göçerlik" arasında fark olduğunu düşünüyorum ve Hunların "Konar-Göçer" olduklarını düşünüyorum. Çünkü yapıları Orta Asya Türkleriyle birebir benziyor. dediğiniz gibi ilk yerleşik yaşama geçenler Uygurlardır ancak şehirleşme anlamında uygurlardan önce Konar-Göçer şehirler kurulmuştur ve yine bunlar bugün yok olmuşlardır. bu yerleşik yaşama geçmek değildir ancak göçebelikte değildir... mesela şöyle örnek vereyim; Selçukluların yıkılmasında rol oynayan Oğuzlarda Konar-Göçer bir yapıdadır mesela. Bugüne bırakacak şehirler kurmamış olmaları bir yana, Yaylak ve Kışlak anlayışları ile yerleşkeler kurdukları bilinmektedir. Bu oğuzların göç şekliyle Avrupa Hunlarının ki ile benzer durumda... tani siz Avrupa Hunlarının göçmesini Haçlı Akınlarıyla bir tutuyorsanız bilemem... Ben "Akın" dediğiniz zaman Haçlı, İskender gibi işgal yada harp amaçlı eylemleri kastettiğinizi sanıyorum. takdir edersiniz ki Hunların "Akın" dediğiniz göçleri bundan çok çok farklıdır diye düşünüyorum. yani sosyolojik bir göç var ortada... yurt edinme yada yeni bir yurt bulma (ki yurttan kastım çadır manasında değildir) amacı vardır... çünkü eski yerlerini terketmez zorunda kalmışlardır... dolayısıyla o terkettikleri bölgedeki Konar-Göçer yaşamlarını aynıyla devam ettirecekleri bir toprak aramaktadırlar... o yüzden Göçebe olduklarını düşünmüyorum, Konar-Göçer bir yapıdadırlar... Konar-Göçer olmakla sizin tespit ettiğiniz manada Göçebe olmak arasında çok çok fark vardır. Hunlar "Tamamen Göçebe" bir yapıda olmamışlardır. Bu uydurma bir kanıt yada tez değildir... Orta Asya'daki Hunların toplumsal yapısı ne idiyse, Avrupa Hunları'da o yapıyı sürdürmüşlerdir. Büyük Hun Devletinde bir Başkent anlayışı olduğunu bildiğinizi sanıyorum arkadaşım. Avrupa Hunlarını, geldikleri Yönetim Geleneğinden ayrı olarak ele almayın bence. Bir toplum bulundukları bölgeden göçsede, eğer uzun yıllar varlıklarını koruyabilmişlerse, demektir ki, geldikleri köklerin geleneklerini yaşatma çabasında olmuşlardır ve yok olana kadar da yaşatmışlardır demektir. ve siz hala ısrarla "Hunlar Yerleşik Yaşam Sürmemişlerdir" diyorsunuz. Ben Yerleşiktirler dediğimi hatırlamıyorum, niçin bunu tekrarlama ihtiyacı hissediyorsunuz onu da anlamış değilim... Ben Konar-Göçer bir toplumdan bahsediyorum... Hala bana yerleşik toplumlar taştan bilmem neyden ev yapar diyosunuz, ben Hunların böyle evler yaptığını da söylemedim ki? Avrupa ve Büyük Hunları birbirinden ayrı olarak düşünmeyin bence. Avrupa Hunları, göç etmek zorunda kalan bir toplum olarak, göç ettikleri yerin yaşantısını yaşayabilecekleri bir yer arama azminde olmasalar zaten göç etmezler, oldukları yerin yeni koşullarını kabullenirlerdi diye düşünüyorum. yani biliyorum Yerleşik hayat neyi gerektirir ve göçerlik nedir... sizin bilmeniz gereken Hunların yapı bırakacak gibi yerleşik bir hayata sahip olmadığı kadar, devlet kurma yada yurt edinme kabiliyeti ve bilinci olmayan Göçerlik gibi bir yaşantıya sahip olmadıklardır... Avrupa Hunları, Büyük Hunlar gibi Konar-Göçerdirler ve onlar gibi bir toplumsal yapıya sahiptirler.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Pantheaa şurada cevap verdi: netman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Kardeşim, ben diyorum ki inanıp inanmamanın bilim adamı olmakla, bilimsel araştırma yapmakla falan bir alakası yoktur... ama örnek istiyorsanız, illa ki bir alakası vardır diyorsanız Oktay Sinanoğlu Kimya'da en genç Profesör ünvanı almış bir Müslüman olarak örnek verilebilir... kendisini tanıyorsunuzdur ve bir manada Tasavvufla ilgilendiğini de belirtir kitabında falan... Yani sizin meşguliyetiniz insanların dinlerini araştırmak mı bilmiyorum ama, madem o kadar iddialısınız, siz bana sayınız lütfen; Müslümanken bilimle uğraşıp Ateist olmuş bilim adamlarını ve hala Müslüman kalan bilim adamlarını... Ben İnancın Bilime Engel teşkil ettiğine inanmadığım için insanların inançlarıyla ilgilenmiyorum... hayır bu %10 genellemesini tüm bilim adamlarının inançlarının ne olduğunu tek tek tesbit ederek mi elde ettiniz merak ediyorum doğrusu. eğer böyle kesin bi tespitiniz varsa demek ki elinizde bir liste var ve yayınlarsanız çok memnun olurum, kim inanıyomuş kim inanmıyomuş merak edenler öğrenir ayrıca, hem sizde haklı çıkmış olursunuz... bırakın kardeşim böyle safsataları... Sanki tek bilim dalı Doktorlukmuş gibi de saçma bi çaba içersine girmişsiniz nedense... Tıp mıdır tek bilim dalı? Fizik, Kimya cart curt bi ton bilim dalı var... Dinin yada İnanmanın Bilime engel olduğunu düşünen bir kimsenin; Müslüman olupta İslamın Bilim'i yasakladığına inanan bir kimseden zerre kadar farkı yoktur... ayrıca sizin pek muhteren teyzeciinizle ne alakası var konunun onu da anlamadım... yoksa %10luk kısmı sadece ikisi mi oluşturuyor? teyzenizin İngilterede okumalarının yada Felsefenin o yıllarda Türkiyede olmamasının İnançla falan alakasını da kurabilmiş değilim affedin... Türkiye de Felsefe olmamasının nedeni Osmanlı devletinin yanlış eğitim politikasındandır... İslam Dünyasını incelerseniz sizin teyzelerinizden daha sağlam filozoflar görebilirisiniz... Farabi, İbn-i Sina falan bir çok isim saymak mümkün... Felsefenin de inançsızlıkla bir alakası yoktur ki zaten... Felsefe tamamen düşünme ve anlama çabasıdır... bu bir İnanç içinde olabilir bir Düşünce sistemi içinde olabilir... sorularınızı cevaplama yeteneğine sahip olduğunuz oranda inanırsınız yada inanmazsınız bir dine... yok yani teyzeleriniz kadar olamasakta Felsefeyle yada İslam Felsefesiyle uğraşmışımdır, anlarım yani ucundan biraz...- 298 cevap
-
- Düşündürücü Sorular
- Din
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Pantheaa şurada cevap verdi: netman başlık Dini Konular - Din - Dinler
ne yani, Allah Ay'a çıkma mı diyo? yada Deney yapma mı diyo? ne biliim, belki Hayvan klonlamanın yasak olduğuna dair ayet falan gösterirsiniz bize, aydınlatıcı olursunuz... Belki de Araba yapmayın, benzini damıtmayın, uçak kullanmayın, sabun üretmeyin, organ bağışlamayın gibi ayetler bile bulursunuz bize... Kur'an-da, genç beyinleri frenleyen ayetlere bir kaç örnek verirseniz ayrıca sevinirim... İslamın hangi inancı Genç Beyinleri frenliyor onu merak ediyorum... Hazerfen Ahmet Çelebi'nin ceset çalıp incelediği söyleniyor, ki kendisi Müslümandı... hadi o dönemde yaşasak dicem, tamam haklısınız ama artık o çağı geride bıraktık... gidin bakın tıp fakültelerine Müslüman tıpçılar kadavraları kesip biçiyo, ne güzel tetkikler yapıyolar... Benim biyolog Müslüman kız bir arkadaşım, öğrenciliği gereği erkek kadavralar üzerinde çalışmalar yapıyordu... yani kardeşim Müslümanlık, inanç falan bilim önünde engel değildir... ama şunu söyleyeyim, sen bu anlayışınla Müslüman olsaydın eğer, kesin yobaz olurdun... yani inancın bilim'i engellediğini düşünen birisi, şüphesiz ki inansaydı, o yadırgadığı şey olurdu... çünkü sen inancı yobazlıkla karıştırıyorsun... yazık...- 298 cevap
-
- Düşündürücü Sorular
- Din
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
Pantheaa şurada cevap verdi: ahirzaman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Şimdi Evliyalar, Nurcular ve Said'i Nursi'nin Evliyalığı yada Kutub'luğu hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Aslında Nucuların arasındakeyken, kendi gördüklerimi yazsam daha yerinde olur diye düşünüyorum... Bu Nurcuların Atatürk sevmezliği falan ortadadır, kendisine Deccal diye atfederler... Kaldı ki bu Nursi denen şahsın yaşadıkları falan bir yana, asıl önemli oaln konu misyonudur. Şimdi bu adam, benim aralarında gördüğüm ve bildiğim kadarıyla (ki herkes bildiği kadar konuşur) Türk Milliyetçilğine, Atatürkçülüğe karşıt bir yapılanma içinde, şöyle ki size sadece beni aralarına almak için sarfettikleri o inanılmaz önem arz eden noktaları yazayım: Deyiş 1= "Türkçülük nedir ki? Müslümanın Milleti olmaz. Bak Allah Kürtten Evliya çıkarmış, onun yolundan mı gidersin, Deccal'in yolundan mı?" (burada Deccal, Atatürk oluyor, yolu'da Türk Milliyetçiliği) *Said Nursi, yaşadığı zamanda Kürtlerin temsilcisi olarak görülmüş, ancak nedense hiç bir Kürt ayaklanmasına engel ol(a)mamıştır. Doğu-Anadoluda üniversite açılması isteğini ise üniversitedeki dilin Arapça ve Kürtçe olması şartıyla istemiştir... O yüzden Abdülhamit, son derece haklı olarak bunun çıldırdığını anlamış ve tımarhaneye tıkmıştır bunu. Türkçülüğü etkisiz kılmak için bun Nucular, Müslümanların dini duygularını kullanıp Nurcu yapmaktadırlar. Ben içlerinde gördüm bu olayı, şahsen yaşadım. Türkçülüğe demedikleri laf kalmıyor bunların. En baba laflarıda yukarıdaki laflarıdır... Deccal dedikleri de Atatürk ya tabi... öyle korkuuyorlar adamı. önce Deccal'in nasıl bişey olduğunu anlatıyorlar, sonra "Atatürk onun bir Tezahürü" diyorlar... bizim saf Müslümanda kokuyor tabi, inanıyoru, Atatürk'ten tiksiniyor. Deyiş 2= "Bak, her dönemde, her yüzyılda bir gavs, kutub gönderilir, en son kutub Nursidir. Ondan başka var mı İslamı çok iyi bilen? Evliyadır o, her sözü Hikmettir." *En büyük yalanlarından biriside budur. şimdi şöyle ki, Anadolu ve Türk Milleti bağrından onlarca evliya çıkarmıştır. ve şu var ki Evliyalık Kurumu Müslümanları birleştiricidir. Türk Milleti öyle bir Din-i vicdaniyeye sahip ki, Evliya ile Sahtekarı birbirinden çok rahat ayırabiliyor (zaman zaman kansa da). Bakın Yunus Emre olsun, Mevlana olsun, Nasreddin Hoca olsun... bu Millet tüm evliyaları bilmiş, tanıyabilmiş ve bağrına şüphe etmeden basmıştır. Ancak Nursi'ye baktığımızda, nedense öteki Evliyaların o Birleştiriciliklerini görememekteyiz. Bağrından onlarca evliya çıkarmış Türk Milleti, bu adamı sindirememektedir. Bu adam nedense diğer Evliyalar gibi, tüm Müslümanlara hitap edememektedir... Ayrıca Kürt Sait, diğer evliyalar gibi Birleştirici de olamamıştır. Nedense Kürtlerin temsilcisi olmuş ama Kürt ayaklanmalarını önle(ye)memiştir. =peki önlememişse niçin Önlememiştir: önleme çabası sadece perdedir ve öyle bir çabası yoktur. =yada önleyememişse niçin Önleyememiştir: ya bu adam Evliya diil mi? İsyan etmeyin dediyse ve Kürt Sait olarak Kürtleri temsil ettiyse, bunu dinlemeleri gerekmez mi? ama adamı sallamıyorlar ki? çünkü o dönemde Kürt Said kimsenin umrunda değil... Evliya olarak görünmeyi bırakın, sadece basit bir din görevlisi bu adam. sadece biraz sivrilmiş o kadar. Sivrilmesinin nedeni de dini çok iyi bilmesinden değil, bu adam İttihat ve Terakki kadrosundaki bir şahıstır, ilk kuruluşundan beri o örgüttedir. Bildiğiniz gibi Atatürk, İttihatçılar yeniden Temmuz devrimi gibi bi devrim yaparlar diye, İzmir Suikastinin vesile olmasıyla bir çok ittihatçıyı ortadan kaldırdı. Bunun gibi adamlar kaldı ve zıtlaşmaları o yüzdendir. eski bir anlaşmazlıkları vardır Atatürkle İttihatçıların ve Said Nursi ile büyük oranda bu yüzden anlaşamazlar. Hiç bir İtthatçı, Atatürk'ün önder olmasını sindirememiş ve hep kendilerini ön plana atmak, bir önder konumuna gelmek için çeşitli yollar denemişlerdir. Mesela Enver Paşa, Yeşil ordu kurmuş ama Türkiye'den umudu kesince, yalın kılıç rus ordusu üzerine taarruz edip şehit olmuştur... Said'de Dinsel bir kimlikle kendini ön plana çıkarmak istemiş ama Atatürk yaşarken bunu yapamamıştır... Atatürk uçmağa varınca da yani vefat edince de insanlar yada dış mihraklar bakıyor ki Atatürk karşısında dikilebilecek alternatif bir unsur yok. Ata'dan sonra yaşayan en önemli ve eski ittihatçı bu adam kalmış. Hemen bir propagandayla bu adam yüceltiliyor. Atatürkçülüğün karşısında bir İslamcılık yaratılıyor ve bu adam Türkçülük karşısında sadece misyonu kullanılan bir maşa olmaktan öteye gidemiyor. Fethullah Gülen'e, yani Nursi'nin öğrencisine bakın, bunun iç yüzünü çok iyi görürsünüz. bide girin aralarına, bir kaç sohbetlerine katılın, zaten kendileri itiraf dahi edebilirler. bunların Abileri var böyle kademe kademe... akıl hocaları var. onlar her şeyi biliyolar. Türk Kültürüne bizzat düşmandırlar. neyse ipucunu verdikten sonra 3üncü yaşantımıza geçelim." Deyiş 3= Bir gün bu Nurcuların bi düğün(?)lerine gittim, yav ne düğünü? adamlar kaset koymuşlar, sadece ilahi falan... ya ilahiye falan karşı değiliz, şükür Allah'a Müslümanız da... şimdi be egeliyim; zeybek, harmandalı falan görmek isterim düğünde, gelenek bu di mi?... nerde diye sorunca cevap çok ilginç: "Eğlencenin abartılısı haramdır. insanı zevke sürükler ve günahtır. şöyledir böyledir..." düğünde harmandalı falan çalana kadar bu adam iki saat bana ipe sapa gelmez açıklama yaptı düğün bitti zaten... "Şimdi diyorum ya, bu adamlar Türkçülüğe düşmandır. Türkçülük olduğu gibi, bu adamlar Türk Kültürüne de düşman. Yok efendim eğlenmek harammış, yok fazla sefa günahmış... cart curt... hikaye gırla... o adamlar öyle inanmış ama, İslam'da düğünün falan yasaklanmışlığı yok! kardeşim bu oyunları oynamak, toy=düğün düzenlemek benim kültürüm yaa... benim özüm bu? dinin bununla ne alakası var? ama amaç başka... yabancılaştırmak... bana gelmiş eğlencenin günahlığından bahsediyo. kardeşim eğlence diil bu yaa... kutlama... gelenek... görenek... ben onları yapmayınca nerde kaldı benim Türklüğüm... bana Arap adetini getirmiş, İslam budur diyor... değil kardeşim, İslam bu değil... Sen at gözlüğü takmışsın, Nurcuyum diyosun... Adam cübbe giyiyo, sakal bırakıyo, misvak taşıyo cebinde; diyor ki "Bunlar peygamberin sünneti..." yav kardeşim, diç macunu icat edilmiş olsa, peygamber misvağı aazına sürmezdi... hem madem o kadar sünnet meraklısısın, yani peygamberin her yaptığı, giydiği, adım attığı falan sünnet (ki sünnet o diildir aslında), e peygamber saçını da uzatmış omuzlarına kadar? sen niye uzatmıyon? uzatana da, hakemlere yakıştırılan küfrü ediyosun? çelişki diil mi? tüm peygamberler de uzun saçlıymış hem? yani öyle olduklarına inanılıyor, napcaz şimdi? e ben söyliim niye böyle, adamın işine gelmiyo çünkü... yani bu tür adamların tek derdi Arapçılıktır, başka bişii diil. Üniversitedeyken (ki okuduğum il hakkaten bunlarla doluydu) hocamızın verdiği tez için bi kişiyle görüşmeye gittik. Gittiğimiz adam, Osmanlı Devletinin varisleri ile ilgili kendi çapında önemsiz bir kitap yazmış bir kimsedir. Neyse, adamın bulunduğu yere gittik ve mekanına gireceğiz. içerisi halılar döşeli, adamın odasında fesler falan. önemli olan adamın Türk Yasalarının yasakladığı giysilerle dolaşıyor olması değil, duvardaki bilmem kimin resimleri falan da değil. Adamın yanındaki bazı kimselerin, sırf Meclis zabıtlarında geçsin diye Nursi'den bahsettiklerini söylemeleri ve ağızlarından kaçırdıkları bu konuda arkadaşımızı "yok canım bunlardan zarar gelmez" diyerek göz dağı vermeleri... İslam'da Tehdit sevap mı artık bilemem ama... artık domuz bağı mı yapar yoksa kellemizi mi vurur valla orasını da hiç bilemem... neyse, uzatmayalım, bu adamların iç yüzü Türk Kültürünü de sindirememiş olmalarıdır. Hala Misvakla bilmem neyle dolaşan var yaa... Cübbe giyiyolar. İslam'da cübbenin emredildiği bi ayet yada hadis hatırlamıyorum oysa ki..." Deyiş 4= "İslamı en iyi yorumlayan kişidir Said Nursi'dir. Çağımızda, onun kadar İslamı anlayan kişi yoktur ve bundan sonra gelmesi zor zaten." "Gidin okuyun Nur Külliyatlarını. Hz. Peygamberin sadece hadislerini okusanız eminim kat ve kat daha çok bilgi edinirsiniz. Kaldı ki, İslam Nursi denen adamın açıklamasına ihtiyaç duymamaktadır. İslamı Hz. Muhammed ve zamanında gelen Evliyalar son derece net bir şekilde açıklamışlar zaten. Nursi kim oluyorda İslamı anlayıp açıklıyor. Ondan önceki Mevlana, Yunus Emre, Akşemseddin, Ahmed Yesevi, Taptuk Emre ne oluyo? gidin Yunus Emre divanını okuyun, Said Nursi onun eline su dökemez... Bu kadar mı açık olur bir divan. bu kadar mı güzel anlatır İslamı, Tasavvufu... Muhiyiddin Arabi okuyun yada... onları okuyan bir insan Nursinin külliyatına vakit ayırdığına pişman bile olabilir. Çünkü ancak çok kötü bir tekrardan ibaret bunun kitapları. inanmayan gitsin okusun, baksın... herşey elinizin altında... ama şu var ki, Koskoca Peygamberin ve her Müslümanın şüphesiz inandıkları Evliyalar dururken, Nurcular Türkleri bırakın diğer Arap yada Farsi Müslümanların bile sallamadığı, evliya olarak görmediği bu adamın külliyatını her şeyden üstün tutuyorlar ve ne sorsanız ondan cevap veriyorlar. ya aralarında Kur'an-ı okumayıpta Külliyatları ezberleyen adam var yaa... Adam Kur'an-ın Fatihasını bile açıp Kur'an-dan okumamış... o derece yani... bu adam Avrupalıların "Kur'an-ın Özünü Aldık, Posasını Müslümanlara Bıraktık" düzenlerinin bir maşasıdır yaa... bunun Külliyatı öyle abartılıyor ki, Adam Kur'an-ı sadece evine asıyor ama bu adamın o külliyatını kelimesi kelimesine biliyor ve komik tarafı çok önemli sanıyor... bunun örneği şudur ki; ömrü boyunca mağaranın duvarından başka bişey görmeyen zincirli adamlar, o duvardaki gölgelerini gerçek sanırlarmış ya. bunlar da öyle, başka bir şey görmedikleri için o külliyatları gerçek sanıyorlar. oysa ki adı üstünde; "Kül-liyat". başka bişey değil... şimdiye kadar külliyatdan başka ne Yunus Emre Divanını okumuş, ne Mesnevi'yi okumuş bir Nurcuya rastlamadım... oysa ki o kitaplar kat ve kat daha önemlidir... ama bilmezler ki, sadece onlar için Külliyar fazladır bile... yazık... Peygamberin hadislerini bile okumazlar belki, çünkü varsa yoksa Külliyat... herşey vardır onda... yuh artık... Öncelike Peygambere, sonra da Diğer gerçek Evliyaların eserlerine çok büyük haksızlıktır bu... insafsızlıktır bu... bu gibi insanlar yüzünden Nasreddin Hoca, Akşehirde yaşamış bir Komedyen sanılıyor... Eşeğe ters binmiş, komik bir adam sanılıyor koskoca evliya... niye? çünkü Nursi gibi sahte Evliyalar, o gerçek Evliyaları perdeliyor... Yunuz Emre basit bir Şair gibi görülüyor... Mevlana ise çağınn "İnsan Hakları Savunucusu" olmaktan öteye gidemiyor nedense... çok büyük haksızlık yaa... gördüğüm hiç bir Nurcu; Mevlananın eserinin adını bilmiyodu kardeşim... nasıl Müslümansın sen yaa... hakkaten çok büyük haksızlıktır bu, çok büyük bir gaflettir... Deyiş 5= "Atatürk bununla karşılaşmış, bu Atatürk'ü tehdit etmiş. Atatürk ayaklarıyla halıyla oynayacak kadar yerin dibinie girmiş ve Atatürk'ün gözüne iki parmağını işaret ederek o ünlü lafını söylemiş -paşa paşa, ....... vs vs vs- herkesin bildiği o tehdit lafları işte..." Deyiş 6= "Atatürk Nursi sayesinde bi ara İmana geldi ama ne yazık ki sonra yine yolunu şaşırdı. Öyle ki İçkiden öldü zaten. hem Toprak ta kabul etmedi Atatürk'ü, o yüzden betona gömdüler. Anıt Kabri'de o yüzden yaptılar zaten..." "yani şimdi bu olayı kimin aktardığı çok merak konusu, acaba Atatürk mü anlattı mecliste "Ulan adam beni bir tehdit etti, hakkaten korktum haa... sağlam adammış, tırstırdı beni" mi dedi? yoksa kendisi ve yardakçıları mı uydurdu böyle bir şeyi? ama bunlar çok şey uydurabilme yeteneğine sahip... 6ncı deyişlerindeki gibi mesela... Bi kere Atatürk'ün imana gelip gelmemesi kimsenin meşguliyeti değildir, isterse Atatürk Ateist olsun, kimseyi alakadar etmez. ancak şu var ki, Atatürk'ün öğrenciliği ve gençliği boyunca Mevlevihanelerden çıkmadığını düşünürsek (tabi yaz aylarında ve tatillerde, Selanikteyken= Andrew Mango), Atatürk'ün en az Nursi kadar din bilgisine sahip olduğunu anlayabiliriz... bunu geçelim... İçkiden öldüğü iddiası ise; şu sıralar kanıtlanmıştır ki Atatürk İçkiden değil; Sıtma hastalığında kendisine fazlaca Kinin verilmesi nedeni ile (Adnan Menderes'te zamanında Kinin tedavisi görmüş sıtma için ama iyileşmemiş o) karaciğeri İflas etmiş ve hastalık Siroz'a çevirmiştir ve bu yüzden ölmüştür... Ayrıca bir insanın içki yüzünden siroz olabilmesi için en azından 10 yıl boyunca her gün rakı içmesi gerekir, bu bilimsel bir tesbittir. Ama buna cevapları da hazır bu şahısların "İçiyodu zaten" derler... niye, çünkü çokta espri anlayışları vardır. e şimdi Atatürk'ün içkiden ölmediği kanıtlandııııı? noldu? Nursi demek ki yalancıymış... Atatürk'ün Topraktan cesedinin atılması mevzuusu vardır ki, son derece gülünesi bir vakadır ve Nur toplantılarında falan böyle kişisel konuşmalarda Atatürk'ten konu açtığınızda, size anlatılacak ilk olay budur... "Zaten Toprak bile kabul etmemiş onu" demeleri işten bile değildir... bu saçmalıklar bir yana, Fethullha'ın mucizeleri vardır size anlatacakarı. yok efendim bu adamın bi komşusu varmış, tavuk yüzünden mi ne bi anlaşmazlıkları olmuş. Fethullah bi dua etmiş, bi tek o adamın bahçesine, sel alcak kadar yağmur yağmış, telef olmuş adamın erzağı falan... bi ton böyle hikaye var... He y Allah'ın yaa... bunlarıda gördüm ya, gülüyorum şimdi..." "Neyse, işte benim gördüklerin KISACA bunlar. yani, üniversitede geçirdiğim 4 seneyi düşünürsek eğer bunlar az bile o gördüğüm saçmalıklar yanında... sonuçta şu var ki, Said Nursi, Atatürk yaşarken pek önem arz etmeyen, güya temsil ettiği Kürtler tarafınca iplenmeyen, Evliyalığını! kimsenin sallamadığı ufak bi kişilikti. ama Atatürk öldükten sonra buna öyle bir misyon yüklendi ki... adam bir anda Evliya oldu nedense... kendisi de gaza gelmiş ve buna inanmış Atatürk'e Deccak diyecek kadar küçülmüştür... yani öyledir ki, Nursiyi seven bir kimse Atatürk'ü sevemez, Atatürk'ü seven bir kimse de Nursi'yi sevemez... bu budur... ve alternatifi yoktur... Çünkü en başta Nursi'nin kendisi Atatürk'ü sindiremez... Bunun bi tespiti var, işte Atatürk daha Cumhuriyeti kurmadan önce bi kitap yazmış bu Nursi, işte o yazıkları taa Atatürk tarihte sivrilmeden önce yazılmış ama aynen Atatürk'ü anlatıyomuş... işte o yüzden Nursi ileriyi gören bir Kutub'muş... neyse, mahkeme savunması da böyle bunun "Siz Atatürk'e hakaret ettiğim için beni yargılıyosunuz ama, benim o kitabı yazdığım sıralarda M. Kemal ortalarda yoktu, nasıl olurda yazarım" gibisinden zırvalamış... bu konunun geçtiği kitaplardan birisi "M. Kemal'e Karşı Çıkanlar" adlı bi kitap, yazarı Nurcudur... şimdi öncelikle olay, Atatürk hakkında yazdığı saçmalıklar değildir zaten, o bahanedir. Olay bu adamın misyonudur aslında... yargılanmasının nedeni bunun Kürtleri falan temsil ettiği ama nedense ayaklanmaları önlemediğidir... ama şahıs bunu idrak edemicek kadar aydın birisi işte... neyse, zaten Eskişehir Savunması var bunun (Bahsettiğim kitapta aynen anlatılır), orada "Çarşaf ve Peçe Allah'ın emridir, aksi yönde bir şey diyemem, dersem şirk olur" gibisinden laflar edebilen bir insanın Kur'an-dan zerre kadar anlamadığını ve etrafındaki olayları ne kadar algılayabildiğini düşünmek zor olmasa gerek. Zira ben Kur'an-ın hiç bir yerinde Çarşaf ve peçe'nin emredildiğine dair bi ayete rastlamadım... sadece örtünmekle ilgili bir ayet var, Allah muhafaza inkar edemem ama Çarşaf ve Peçenin reddi nasıl oluyoda şirk oluyo, anlamış değilim hala... Nursi işte, naparsın... ha eğer benim gözümden kaçmışsa, öyle ki, yüzyıllardır peçeye girmemiş, çarşaf bürünmemiş Türk (Yörük) Müslüman köylü kadınlar, yüzyıllardır günah ve şirk içindedirler... Zira ben Ege yörüğüyüm ve bizim köylerde çarşafmış, peçeymiş hayatta bilmezler... Ne ilginçtir Yarabbim... bu adamın hayatını okudumça tiksiniyorum yaa... haa,ama şu var ki, Nurcuların arasına giripte, inancında çok samimi olan adamlarda yok mu? var tabii ki... tamam belki kandırılmış ama... onlarında doğru yolu bulmasını diliyorum... Ha Said Nursi hakkında ne mi düşünüyorum? kendisinin diğer Evliyalar yanında hiç önemi olmadığını düşünüyorum... Kendisini suçlu da görmüyorum pek... sadece kullanıldığını düşünüyorum... yaani hayatından edindiğim şeylere bakınca, bende bu izlenim oluştu... bence kendisi sakin durup dururken, birilerinin!!! gazına gelmiş ve bi şekilde önderlik isteği duymuş... zaten eski İttihatçıların hepsinde bu azim görülmüştür... yani ben kendisini suçlamak istemiyorum aslında ama pek te değerli bir kimse olduğunu sanmıyorum... ondan önce nice değerli evliyalar var diye düşünüyorum... kendisi, onların kötü bir tekrarı bence... diyorum ya, kendisinin ve fikrinin kullanıldığını düşünüyorum ben... öyle abartılcak derecede de İslam'da çığır açacak fikirler ortaya koyduğu izlenimi uyandırmadı bende Külliyatı nedense... Yunus'u falan okuyunca daha çok tatmin oluyorum... tabi Nursi ile tatmin olanlarda beni ilgilendirmiyor aslında. Nurculuğun ise tamamen art niyetli bir oluşum olduğunu düşünüyorum ve güvenmiyorum hiç... Bence (ki herkes bildiğince konuşur) kendilerine Atatürk karşısında bir güdüm arayanlar, bu adamı yaratmışlar... bu güdüm arayanlarda tabi art niyetli kimseler... bu da, garibim bişiiler söylemiş ve oluşturduğu bilgi birikimi, Atatürk göçtükten ve Nursi öldükten sonra sistemli bir şekilde başkalarınca kullanılır olmuş yani Nursi bir şekilde kullanılmış... Fethullah Gülen'i görünce daha çok anlıyorum... Benim gördüklerim bunlar... tabi, her yerin Nurcusu aynı olcak diye bişey yok... belki son derece Atatürkçü Nurcular falanda vardır, bilemiyorum, ama benim Nurcu diye biliğim adamlardan gördüğüm şeyler bunlar. kimse de "Hayır, bunlar yalan" diyemez... çünkü bizzat yaşadım ben bunları... Ha anlattıklarım tüm Nurcuları kapsar mı? bilemem... çünkü Türkiye genelindeki Tüm Nurcuları görmüş değilim... hama şu ana kadar da gördüğüm hiç bir Nurcu'yu, bundan başka bir anlayışta görmüş değilim... genelleme yapmak yanlış aslında, tüm nurcular böyle demek hata olur belki, bilmiyorum, kimsenin günahını almak istemem... ama Nurculuğun ana hedefi ve düşmanı konusunda eminim ya da emin olduğumu düşünüyorum, onu da söyleyeyim... ama dürüst olmak gerekirse Nursi'yi, peygamberle eşdeğer tutan birisine dahi rastlamadım... Yukarda Allah var... Aksini iddia etmek yalan olur... ama diyorum ya... belki de ben hep kötü Nurculara denk gelmişimdir... Belki de ben Yanlış Anlamışımdır... olabilir yani, insanım bende... hatalarım mutlaka var... ama ne biliim, bana iyi bir izlenip uyandırmadılar... her Nurcunun aynı olmadığını düşünüyorum, umarım haklıyımdır... Atatürk'e dil uzatanları ve Mevlana ve Yunus gibi Evliyaları göz ardı edenleri kaldıramıyorum ben napiim? kimse beni, Nurcular hakkında gördüklerimden dolayı yargılayamaz... çünkü ben bunları uydurmuyorum, ben bunları gördüm... bu açıklamayı niçin yapıyorum: kimse ile taraf olmamak için yapıyorum... yani Nursi'yi seven kimselerle yada tarafsız kalan kimselerle veya nefret eden kimselerle taraf olmak istemiyorum bu konuda... Benim İslam konusundaki düşüncelerim az çok bilinir, ilk defa bir konuda sadece yaşadıklarımı, gördüklerimi yazıyorum, hata ettiysem affola Saygılarımla...- 123 cevap
-
- Bediüzzaman
- Nur Cemaati
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Burada sorgulamak istediğim şey Milliyetçiliğin ne olduğudur. yani; 1- Milliyetçilik acaba sadece Fransız İhtilali ile doğmuş bir fikir akımı mıdır? 2- Millet ile Ümmet ne demektir, farkları nelerdir, geçmişte aynı anlamda kullanıldıkları olmuş mudur? 3- Geleneksel Milliyetçilik diye bir şey var mı? 4- Siyasi Doktrin olarak Milliyetçilik nedir? 5- Toplumsal olarak Milliyetçilik nedir? 6- Türk Milliyetçiliği, Atatürk Milliyetçiliği, Turan Milliyetçiliği nedir? 7- Türklerde Milliyetçiliğin tarihsel temelleri ve ilk Türk devletlerindeki izleri nelerdir? 8- Türklerdeki "Türklük" kavramı, (İskitler, Selçuklular, Osmanlılar, Hunlar, Gök-Türkler, Memlükler vs vs vs ele alındığında) bir "Üst Kimlik" midir, yoksa bir "Alt Kimlik" midir? yada hem menşei olarak "Alt Kimlik, aynı zamanda devlete bağlılık olarak da "Üst Kimlik" midir? 9- Atatürk niçin Millet olmanın şartları için "Geçmişte beraber yaşamış, bugün beraber yaşayan ve gelecekte de beraber yaşama azminde olan insanlar" ve "Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran halka Türk denir" koşullarını koymuştur? 10- Siyasal/Politik Milliyetçiliğin doğruğu topraklar olan Fransa'da Milliyetçiliğin anlamı nedir, Almanlar için Milliyetçilik ne ifade eder, Amerikalılar için neyi ifade eder yada Dinsel olarak Millet kavramı Yahudiler ve Müslümanlar için neyi ifade eder? 11- Irkçılık ile Milliyetçilik aynı anlama gelebilir mi? 12- Millet olmakta Dil'in önemi nedir? 13- Toplumlar; tarihin bir diliminde kaybolup, siyasi varlıklarını ve büyük oranda da kültürel varlıklarını yitirip, bir kaç bin yıl sonra tekrar ortaya çıkabilirler mi? yoksa Ahmet Taner Kışlalı'nın tesbit ettiği "Toplumlar Akarsuyun dağın bir eteğinden girip diğer eteğinden çıktığı gibi, tarihin bir diliminde kaybolup, binlerce yıl sonra tekrar ortaya çıkamazlar" fikri gerçek midir? 14- Geçmişte Ataları Türk olmuş olmak mı önemlidir, yoksa Atatürk'ün dediği gibi "Türk Doğmak değil, Türk gibi düşünmek"mi önemlidir? 15- Günümüzde "Milliyetçilik" yada "Ulusçuluk" niçin basın organlarınca hor görülüyor, küçümseniyor yada abartılıyor. Türk Bayrağının yakılmasına tepki göstermek, Milliyetçi bir davranış olarak niçin yerinde bir davranış olarak değerlendirilmiyor... ... ... ... gibi bir çok Tarihsel ve Güncel soruların cevabını bulmak için açılmıştır bu konu... Elbette ki, hemen herkesin bu konuda az veya çok fikri vardır diye düşünüyorum...
-
neden Türk kavmine bir peygamber gönderilmedi
Pantheaa şurada cevap verdi: dilku başlık Dinler Tarihi
EN'AM SURESI : 42 Andolsun ki, senden önce de ümmetlere elçiler göndermiştik. O ümmetleri, bize yaklaşıp sığınsınlar diye zorluklar ve darlıklarla yakalamıştık. YÛNUS SURESİ: 47 Her ümmet için bir resul öngörülmüştür. Resulleri gelince, aralarında adaletle hüküm verilir. Hiçbir zulme uğratılmazlar. NAHL SURESİ : 36 Yemin olsun, biz her ümmette şöyle tebliğ yapan bir resul görevlendirdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin, tâğutttan kaçının. Sonra bunlardan kimine Allah kılavuzluk etti, kimine de sapıklık hak oldu. Şimdi, yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş görün. NAHL SURESİ : 63 Yemin olsun Allah'a ki, senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik de şeytan onlara amellerini süslü gösterdi. O, bugün de onların dostudur/ o gün de onların dostu idi. Onlar için acıklı bir azap var. KASAS SURESI : 75 Her ümmetten bir tanık çıkarmış da şöyle demişizdir: "Getirin susturucu kanıtınızı!" Bunun üzerine onlar hakkın Allah'a ait olduğunu bilmişlerdir. O iftira aracı yaptıkları şeyler de onları yüzüstü koyup kaybolmuşlardır. Bir Müslüman'ın, diğer tüm milletler gibi Türklere de peygamber geldiğine inanması kadar doğla bir şey yoktur diye düşünüyorum. Ayrıca şu var ki, zaten Hz. Adem'den beridir indirilen Tek Din; İslam Dinidir. ben şahsen, bu yüzden diğer dinlerin Tek Tanrılı yada Çok İlahlı dinlerin o tek dinden başkalaştığını düşünüyorum. Ayrıca Türklerin Gök-Tanrı dinlerinin İslama benzerliği çok önemli bir noktadır bence. Zira Gök-Tanrı'ının sıfatları İslamdaki "Allah'ın Sıfatları"na çok benziyor... Tektir, Yaratıcıdır, İnsanları hesaba çekecektir falan gibi. Türklerin Kamu ve Uçmağ ile İslamın Cehennem ve Cennet anlayıları da örtüşüyor. Türklerin "Doğan varlıklarının ruhu olduğu" inançları da, İslam Tasavvufunun "Her Maddenin özünde Hakk'ın olduğu" inancına çok büyük şekilde benziyor... bu gibi bir çok benzerlik bulabiliriz. Sanıyorum ki Gök-Tanrı dini, Türklere, Allah tarafından tebliğ edilen Allah'ın Tek Dininin bir uzantısıdır. Olmaması için hiç bir neden yok bence... özünden biraz da olsa farklılaşması muhtemeldir tabii ki ancak o Tek Dinden geldiği aşikardır diye düşünüyorum. -
İnkılap Tarihi, Batılılaşma Çabaları Tarihi ve Osmanlının son dönemi anlatılırken unutulan yada kasten dile getirilmeyen en mühim nokta Atatürk ve tüm Silah arkadaşlarının Osmanlı Asler olduğu ve onları Osmanlı'nın yetiştirdiğidir. Bu konu nedense hep yarım ağızla, istemye istemye dile getirilmiştir. Osmanlı devleti hataları ile ve güzellikleri ile bizim atamızdır. şöyle ki, hiç bir toplum, durduk yere ortaya çıkmaz. hele Türk tarihi devamlı olarak bir süreklilik arzeder... mesela ünlü tarihçi Osman Turan, Türk Devletinin hiç yıkılmadığını, sadece yönetim merkezinin ne hanedanların değiştiğini söyler. Yani Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı devletinin bağrından çıkmış öz ve öz evladıdır. bakın Osmanlı Türkleri elbette aşağılamış, savaşlara gözü kapalı göndermiş-belki de kıydırtmış ve hakir görmüştür... ancak yine de kabul etmek gerekir ki, Atatürk'ün dediği gibi, "Türk Milleti; Hasta adamı yeni bir zihniyetle tekrar ayağa kaldırmıştır". Ben, açık söylemek gerekirse Osmanlı devletini politikaları bakımından, daha açık söylemek gerekirse Türklere karşı yaptığı şeyler yüzünden, bu açıdan sevmem pek, ancak şunu unutmamalıyız ki, Osmanlı Devleti; yeryüzünde Medeniyet oluşturabilmiş en önemli devlettir. bugünkü en basitinde tatlılarımızdan tutun türk sanat müziği makamlarına kadar bir çok unsurumuzu hep Osmanlı şekillendirmiştir. Osmanlı2yı yadsımak demek, Anadoludaki 1000 yıllık varlığımızın ve bunun sonucu olan kültürümüzün 600 yılını yadsımak demektir. ki bu 600 yıllık birikim, bizi biz yapan değerlerdir. Bence her Türk, Osmanlı Siyasal Sistemini değil ama Medeniyet olarak Osmanlı devleti medeniyetine saygı duymalıdır. Her ne kadar Osmanlı devleti Türklere üvey evlat muamelesi yapmışsa da (ki bu yüzden Osmanlı'ya pek te Türk Devleti demek gelmiyor içimden), her halükarda bizim ililklerimize işlemiş bir medeniyettir... Ancak Osmanlının Türk olup olmaması konusunda ise şunu söyleyebiliriz, Dünya devleti olmayı amaçlayan birden çok milleti barındıran bir devletin, tek bir milleti temsil etme iddiasında bulunmasını bekleyemezsiniz. Osmanlı devleti Fatih Sultan Mehmet'e kadar Türktür... Ondan sonra bir İmparatorluktur... bu İmparatorluk olmaklık Türklükle yada herhangi bir millet olmakla alakalı değildir diye düşünüyorum...
-
Hayatımda bu kadar kısa, net, öz ve cuk diye oturan bi cevap okumamıştım... tebrik ederim kardeşim... kesinlikle sayfalarca yazı yazmaya falan, açıklama yapmaya gerek yok, dediğiniz gibi, kesinlikle KUYRUK ACISI...
-
Ayrıca birde şu va ki, Sizin mantığınızla gidilirse, tarihte ilk defa bir Türk Kavmi, başşehre sahip olmayan bir devlet kurmuşlardır. Eğer Türklerin devlet geleneğini biliyorsanız, ki öyle görünüyor ki biliyorsunuz, Türklerin Başşehri olmayan bir devlet kurmak gibi bir tahayyüllerinin olmadığını bilirsiniz. yani Türkler daima bir merkeze sahiptirler. Devlet gelenekleri budur... Bu merkezin bugüne kalmamış olmasının nedeni Yerleşik yapıyı bilmemeleri değil, Çadır yaşam tarzına sahip olmalarıdır. sanırımı biliyorsunuzdur ki, çadırlar kalıcı değildirler. mesela, Orta Asya'da Türklerin kurmuş oldukkar, ancak bugüne kalmamış olan bir çok şehir adı bir çok yerde geçmektedir. ancak bu şehirlerin yerleri bugün tesbit edilememektedir. nedeni ise dediğim gibi Çadır yaşam tarzındandır. bu şehirlerin kalmamış olması demek, şehir anlayışına sahip olmadıkları anlamına gelmemektedir. yani "Türkler Avrupa'da bugüne kalan şehir bırakmamışlar" ve "Türkler Süvari idiler" gibi iki tespitle "Türkler sadece akın yapmıştırlar, göçebedirler, şehir kurmamışlardır" çıkarımını yapmak çok sığ bir tesbit gibime geliyor. şuda vardır ki, Orta Asya'daki Türklerde büyük oranda Atlı idiler, Büyük Hunlarda atlı idilier büyük oranda... yani Süvari olmak şehir kurmaya engel değildir. Kaldı ki söylediğimiz gibi, Abbasilerin Atlı birliklerini oluşturan Türkler, Samerra kentinde yerleşik olarak kalmayıda bilmişlerdir. hem demişsiniz ki, "At sırtında olan bir millet, nasıl şehir savunması yapabilir?" dikkat edin, dönemde akınlarda bulunan toplum Hunlardır. Türklere, savunma yapmalarını gereken baskınlar olmamaktadır dönemde, çünkü zaten Türkler halihazırda baskınlarda bulunmaktadırlar ve diğer toplulukları ilerletmektedirler. kaldı ki şehir kurmak ayrı, Kale kurup savunma yapmak ayrıdır. sanırım sizin için Şehir kurmanın temel şartı savunma yapacak olmak, kalıcı eser bırakmış olmak ve kale gibi savunma amaçlı üsler kurmuş olmaktır. ancak şehir kurmanın temel koşulları bunlar değildir ne yazık ki... İlla ki sur, kale yapmanız gerekmiyor... dikkat edin, Orta Asya'da da Kale ve Sur gibi Savunma amaçlı yapılar yoktur. kaldı ki Çinlilerin saldırıları esnasında dağılan ve göçen Türklerde bir Savunma Kaleleri yada şehirleri tesis etmemişlerdir ve onlarda Atlı bir yaşam geleneğine sahiptirler. yani söylediğiniz kriterler çok düz mantık içermektedir. bakın burada Tarihi olaylardan falan bahsetmiyoruz... Siz Avrupa Hunlarını, Orta Asya Türklerinden ayrı olarak düşünüyorsunuz, ancak "Atlı Olmaları" "Kalıcı Şehirlerinin olmaması" "devlet geleneği" gibi koşullara, Orta Asya'yı da göz önünde bulundurarak ele alın bence... Çünkü pek bir fark yoktur. tek fark, Avrupa Hunlarının Asimile olmuş olmalarıdır. ayrıca siz cevap verin Orta Asya'da Türkler Taş yada Ahşap evlerde mi oturuyorlardı? orda da günümüze kalmayan şehirler var... bunun nedeni göçebe olmak mı, Konar-Göçer bir tolum olarak Çadır geleneğine sahip olmak mı? ben sizin tesbitlerinizden sadece Türklerin Göçebe oldukları ve Şehir kurmadıkları tesbitinize hiç inanmıyorum ve inandırıcı da bulmuyorum. Zira bu tesbitleri yaparken, Avrupa Hunları ile ORta Asya Türklerini bir arada düşünmek lazımdır, zira aynı yaşam anlayışına sahiptirler. Bildiğiniz gibi, Türklerin Devlet anlayışlarının temelinde bir başşehir olması vardır. ve bir devlet olarak Hunlarda bir başşehre sahiptirler. sürekli akınlarda bulundukları yerlerde yerleşkeler kurmadıklarını düşünmek biraz abes kaşıyor. Çünkü, mesela Osmanlı'da da Akıncılık anlayışı vardır, ancak akıncılar aynı zamanda Uç görevi görerek yerleşkeler kurarlardı. Orta Asya'daki çifte prenslik anlayışıda bunun ilk yansımasıdır. Yani Türkler Merkezden uzak akınlarda yine yerleşkeler kurarak akınlar yapmaktadırlar. Avrupa Hunlarıda yine sadece süvarileri alıp göçmemişler aileleriyle birlikte topyekün bir göç gerçekleştirmişlerdir. yani konar-göçer geleneği devam ettirmişlerdir. Hunların göçmeleri, Osmanlının Kosova savaşına falan gitmesi, İskenderin doğuya sefer düzenlemesi yada Haçlıların haçlı seferleri gibi salt askeri bir harekat değildir. Hunların göçmeleri Toplumsal bir harekattır ve tüm meslek anlayışları ile birlikte, ailelerle birlikte bir göç gerçekleşmiştir. ancak çadır gelenekleri şehirlerinin kalıcı olmasını engellemiştir, siyasi güçlerini kaybetmeleri varlıklarını yitirmelerine neden olmuştur, ancak bunlar Hunların şehir kurmadıkları manasına gelmemektedir... Sonuçta Hunlarda ait oldukları millet gibi bir Başşehir anlayışına sahiptirler ve o geleneği miras alarak göçmüşlerdir. sanıyorum ki, siz Türklerin akınlarını İskenderin yada Haçlıların harb ve işgal amaçlar akınları ile karıştırıyorsunuz. Oysa olay sosyal bir gçten başka birşey değildir. En küçük ferdinden en yaşlısına kadar Asker olarak yetişen bir toplumunda akınlarda bulunarak yerleşlke edinmeleri gayet normaldir...
-
Arkadaşım, o zaman şöyle ifade edeyim ki, senin anlattığın şeylere bakılırsa Türklerin yaşam tarzları, daha doğrusu Avrupa Hunlarının yaşam tarzları Çingenelerinkine benziyor. yani böyle bir anlama geliyor. Oysa ki, Bir devlet kurmuş olmak, o devleti kuran insanların sınır, yerleşke, yaşam alanı, devlet geleneği vesaire gibi kavramları biliyor olmalarını gerektirir. Yani demek istediğim Türkler senin dediğin gibi sadece akınlarla yetinmemişlerdir. Bugün Türklerin Avrupada sahip oldukları yerleşkeler hakkında bilgi sahibi değiliz, nedeni ise, dediğin gibi taştan falan ev yapmayışlarıdır. ancak şu da vardır ki Orta Asya Türkleri de taştan ev tapmazlardı yada çadırlarda otururlardı diyelim. sizde bilirsiniz i Kurganlardan başka bir yapıya öyle sıklıkla rastlanmaz... Türklerin çadır geleneğinde olmaları, sizin dediğiniz gibi Göçebe olamaları manasına gelemez. Türkler Yarı-Göçebedir ve Devlet anlayışına sahip her millet gibi Şehir Merkezi yada Başşehir anlayışları vardır. Ben sizin tamamen Göçebedir tanımınızı anlayamıyorum. Göçebe olamk başkadır, Konar-Göçer olmak bambaşkadır. Konar göçerlik; Ülkesizlik olmadığı gibi bilirsiniz ki yaylak ve kışlak anlayışı ile mevsimlik yerleşke kurma anlayışına sahiptir. Türklerin kurdukları yada belki daha doğru tabiri ile yerleştikleri şehirlerin bugüna kalmamasının nedeni süvarilikle ilgili değildir. bilindiği gibi Türkler için kurulan Samerra şehrinin kurulmasının nedenlerinden biri de, Süvari yani atlı olan Türklerin, ulaşımları ve şehir içindeki intikallerinde kaza ile insan ezimlerine neden olmaları ve halkla bu yüzden anlaşmazlık çıkmasıdır. Yani, Süvari=Atlı geleneğine sahip olmak demek şehir kuramamak yada vatan edinememek demek olmadığı aşikardır. Orta Asya'da da çünkü bu adamlar aynı şekilde atlı idiler ve yine mesela ötükende falan o döneme ait evler falan yoktur günümüzde... yani Türklerin Avrupa'da yapı bırakamamış olmasının nedeni dediğiniz gibi Göçebe olmaları değil, çadır geleneğidir. ve Türkler Çingeneler gibi Göçebe değil, Yarı-Göçebedirler. Devlet kurmuş olabilmeleri ve burada Roma'yı ve Bizans'ı etkeleyebilecek bir devlet kurmaları da, sadece akınlarda bulunmadıkları, siyasi bir yapılanmaya da girdiklerinin kanıtıdır... zira bu devletlerle olan antlaşma ve ilişkileri elde edebildiğimiz kadar ortadadır... yani Türkler dediğiniz gibi öyle sadece akın yapıp yok olmakla etinmemişlerdir... aralarında meslek gruplarının varlığı da şehir anlayışlarının olduğunu ortaya koyar, zira Avrupa Hunları sadece savaşçılarla beraber göçmemiş, bir kavim olarak göçmüşlerdir Avrupaya... ve Asalak bir toplum gibi diğer toplumları istila ederek sadece onların ürettikleri ile geçinmemişlerdir... bir devletin var olması için gerekli iktisadi koşullar sadece işgal ve ganimet değildir...
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Pantheaa şurada cevap verdi: netman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Bilgiler için sağol... ama Güneş tutulması sırasında Ay'ın o karanlık yüzü Güneş görür... ay dünya ile güneş arasına girmişken, bize; zaten hep dönük olan yüzü durur, güneşe ise o karanlık yüzü durur ve böylese güneş ışınlarının dünyaya gelmesini engellemiş olur... senede ortalama 10-12 kadar parçalı güneş tutulması olmaktadır. Arkadaşım Ay ile ilgili böyle bilgi, belge, fotoğraf, çizim falan varsa paylaşır mısın? Ay çok ilgimi çekerde...- 298 cevap
-
- Düşündürücü Sorular
- Din
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Pantheaa şurada cevap verdi: netman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Ayın Karanlık Kısmı: Ay, dünyanın etrafında, Dünyanın kendi etrafındaki dönüş hızına eşit bir hızda ve dünya ile biraber günşin etrafına Helezon bir yörüngede seyreder. Bunun doğal sonucu olarak, Dünyadan ayın hep bir yüzü görünür. hangi gün bakarsanız bakın, hep aynı yüzünü görürsünüz ayın. Karanlık kısım dene yer, aslında güneş görür ancak, biz orası aydılıkken, dünyadan hiç bir zaman göremeyiz ve o yüzden o kısmı Karanlık Kısım olarak nitelendirilir. Uzaya çıkan astronotların, bu kısımda "Işıklı Oyunlar" (artık ne demek bu bilmiyorum) gördüklerini söylemeleri kimi insanların, Ayın bu kısmının dünyadan görünmemesini fırsat bilen Uzaylıların, bu tarafı üs edindikleri iddiasına neden olmuş. Bide bazı hesaplamalarda bulunmuşlar; güya ay'ın ağırlığı, boyutuna göre olması gereken ağırlıktan hafifmiş. ve ay'ın oluşumu hakkında kesin bir teoride yokmuş. Bu yüzden bazı kimselerde Ayın yukarıdaki uzaylı teorisini destekleyerek şöyle bir teori sunmuşlar... güya ay, uzayda seyahat etmeye çok müsait yapıda bir uzay aracı imiş ve dünyanın oluşumunda, burada ileride bir canlı formu üretecek olan uzaylılar, kasten dünyanın yörüngesine oturtmuşlar ve dünyayı buradan takip etmişler. o arkadaki yarıktanda ay'ın içndeki sisteme giriyomuşlar. Ay'ın hafifliğinin nedeni, içini üs olmasındanmış... falan falan işte... bi ton iddia var böyle... ama iddiaları gördükçe insan şaşıyo... insan aklı neler üretiyo yaa... ilginç valla...- 298 cevap
-
- Düşündürücü Sorular
- Din
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Pantheaa şurada cevap verdi: netman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Bende onu diyorum işte, gerçekliği yada yalanlığı konusunda sağlam bilgisi olan varsa yazsın diyorum... Sonuçta böyle bi iddia var ve gerçekse gerçek olduğunu bilen gerçekliğini yazsın yada gerçek değil, aspagaras bişeyse o zaman tabi ki ispatı daha kolay yazılabilir... mesela adamlar "öyle bir yarık var" diyorlar, resimfalan filan yayınlıyorlar... şimdi bu resimlere falan yalan uydurma deniyorsa, olmadığını söyleyenlerin de ona dair bilgiler getirmeleri gerekmez mi mesela... hem böylece, bu iddianın doğru olduğunu söyleyebilenlere daha sağlam ve inanılır kanıtlar sunmuş olursunuz... bir de sizce mucizelerle avunan kimselere aklınızca cevap vermişte olursunuz, daha sağlam olur... ben o ay'da ki yarık olayının doğru olup olmadığını bilmiyorum, sadece olduğuna dair iddialar var, onları sunuyorum... eğer yoksa, yok diyenlerinde bişeyler sunması gerekmezmiydi diye düşünüyorum... zira bilimsellikten dem vuruyorsanız eğer, çürütmeniz için o iddiayı, bu şekilde cevap vermeniz gerekirdi diye biliyorum... yoksa iki satır yazı ile cevap vermeniz çok basit kaçar... başkası da çıkar o zaman "Hayır kardeşim ver öyle bişey" der, kalırsınız... ne o kimse kanıtlayabilir, ne de siz... anlatabildim mi... şimdi var yada yok diyenler, yada kısaca ilgilenenler daha ciddi kanıtlar sunabilirler mi acep?- 298 cevap
-
- Düşündürücü Sorular
- Din
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler: