Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

diloş

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    3.633
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    1

diloş tarafından postalanan herşey

  1. Taurusmutis... -adının anlamını öğrenmek isterim sence de bir mahsur yok ise...- Evlilik dışı çocuk dünyaya getirmek çok çok istisnai durumlar dışında hele ki ülkemizde,tam bir delilik olur!!! Ben evlilik içinde bile gereksiz üremeye karşıyken buna nasıl sıcak bakabilirim?..duyan..hisseden..ve tamamen korunmasız ufacık bir canlı getiriyorsunuz dünyaya...herşeyiyle size muhtaç...bu sorumluluğu her anlamda taşıyabilecek donanımda, yürekli kişiler yapmalı bu işi...donanım derken;bilgi...sevgi...para...mutluluk...işte bunların hepsi olmalı...ne yazık ki...birşeyler ya hiç olmuyor...ya da çokça eksik...bu durumda eksik insanlar yetiştiriyoruz demektir...eksik ve mutsuz insanlar yetiştirmektense hiç yapmayalım daha iyi... Aşık çiftler birbirlerini tanısınlar demişsin...aşk biten bi kavram...eni konu son bulacak...evliliğin aşkı öldürdüğü düşüncesine değilde hızlandırdığı düşüncesine katılıyorum...aşkın bitişi evililik içinde gerçekleşmişse insanlar suçu doğal olarak evliliğe yüklerler...oysa evlenmeden yaşanmış ve bitmiş milyonlarca aşk vardır...zira aşk uçucudur...işte asıl problem aşk bittiğinde elinizde kalandır...yaşadığınız kasırga bavullarını toplayıp başka bir limana yelken açtığında, sahilde elinizi tutan bir sıcaklık varsa-ki bu sevgidir-korkmanıza gerek yoktur...giden aşka beraberce ve gülümseyerek el sallayabilirsiniz...misafirlerin en güzeliydi O!...ama misafirdi işte!!!... Gelmek istediğim şey şu Taurus...aşkın rüzgarına kapılmadan hatta mümkünse durulmasını bekleyerek evlilik kararının alınması...sonunda elinizde kalanın ne olduğunu görebilmek için...ya hiçbirşey kalmamışsa???... Tavsiye veya öğüt demiyelimde-zamanında çokça dinlediğim ve içgüdüsel olarak bir tepki geliştirdiğim için bu iki kelimeyi sevmiyorum-bi kenarda tutulup günü geldiğinde değerlendirilirse işe yarayacağını düşündüğüm bir tespiti paylaşmak istedim sadece...
  2. diloş

    Romantik Egoist

    neden olmasın Lilac ? fakat öncelikle tanışalım...kısaca diloş ben...ve sende Lilac... ne tür seversin Lilac? bak açık söyliyim herşeyi okumam ben... sevdiğim tarzda şeyler okurum... eğer uyuyarsa zevklerimiz..paylaşmaktan mutluluk duyarım...
  3. canım o şarkıların hala dinleniyor ve etkiliyor olmasının nedeni sahici duygularla yazılmış olmasıdır... şimdiki şarkıların uçuculuğunu da bu şekilde açıklayabiliriz..
  4. diloş

    figgaro...

    "ne içindeyim zamanın..ne de büsbütün dışında" Ahmet Hamdi Tanpınar söylemiş vaktiyle...aklından neler geçerek söyledi kimbilir...bir rüyada olduğunu mu hissetmişti-belki de sahiden öyleyiz- yada bir "eşik" bir türlü geçemediği...ait olamama hissi belki de...yaşadığı zamana... sende de oluyor değil mi?...oluyor,biliyorum ondan bu bağırma isteğin... boşver...bağırsanda değiştiremezsin zaten... valla Amerika'yı bilmem ama ben başka şeyler keşfettim... daha keyifli... hem Amerika'nın nesini keşfedecekmişim...sevmem o memleketi...
  5. diloş

    Romantik Egoist

    sanada selam ... evet kitabı okudum...ve büyük bir merakla sonunu bekledim...pekçok şey gibi trajikti oda...nedense insanoğlu herşeyin sonunu görmek istiyor...oysa son tekbaşına hiçbirşey ifade etmiyor...hayat gibi...öyküsünü bilmedikçe,yaşamadıkça sonunu bilmenin ne önemi var?... herneyse...varolmanın dayanılmaz hafifliği...filmine gitmiştim yıllar önce...şu Romantik Egoist'le o film arasında önemli bir benzerlik var...her ikiside aynı malzemeyi kullanmışlar...şimdi Frederic B.duysaydı bu dediğimi eminim şöyle derdi; "Bütün mutsuzluklarımız aynı malzemeyi kullanmak istemeyişimizden geçiyor..Sanki farklı bir malzeme varmış gibi... e haksız da sayılmaz...en dikkat çekici malzeme bu!..fakat filmde dozaşımı vardı...asıl söylenmek istenen bu kitapta olduğu gibi yok olmuştu...ben memnuniyetsiz ayrılmıştım o filmden...ama kitabını okuyan arkadaşlarım çok güzel olduğu konusunda ısrarcıydılar... ama ben senin şu gözlerini yaşartıp iki gecede okuduğun Monte Kristo Kontu'nu merak ettim doğrusu...bakarsın yakında beraberce onu tanıtırız...kimbilir?
  6. zaman... kaplayan...kavrayan...içinde yok eden...silip süpüren...bir yok edicisin sen... hainsin sen hain!!! Duman söylüyor...dumanlı dumanlı... Nereye gider başını alıp sorarsın Kimbilir durmadan nasıl susarsın Bilmeden boşuna atıp tutarsın Su gibi akıp geçer zaman... Gezdin tozdun aman aman aman Sazdın sözdün aman aman aman Giderek üzdün bizi zaman Yazdın çizdin aman aman aman İncecik izdin aman aman aman Sıraya dizdin bizi zaman Hep kaçıp yeni bir adım atarken Dibine kadar çileye batıp çıkarken İçine atıp atıp yoluna basıp giderken Su gibi akıp geçer zaman... giderek üzdün bizi zaman...
  7. senden şüphelenmek mi? asla!!! komiklik olsun diye şeetmiştim de
  8. dün işten eve dönerken...radyoda bir şarkı çalıyordu...eskilerden..bir zamanlar Nükhet Duru söylerdi..şimdi kim olduğunu bilmediğim bir erkek seslendirmiş...ama çok güzel söylüyordu... Ayrılmadan evvel Güzel sevgilim Bütün ızdırabı hep,hep bana yükle Ne diyecektim Tutuldu dilim Al gönlümü diyar diyar sürükle.. İster kaldırıp at! Solmuş gül gibi İster sende davran Bana el gibi Kökünden koparıp Götür sel gibi Al gönlümü diyar diyar sürükle.. "Elveda" diyince Şaşırdım birden Kalbim kopacaktı ahh sanki yerinden Armağan olsun sana içimden Al gönlümü diyar diyar sürükle... Al gönlümü diyar diyar sürükle... Al gönlümü diyar diyar sürükle... yazarken söyledim aynı zamanda...
  9. Sardunyam...??? dün sana yazmış olduğum Küçük İskender-napıyım adı böyle -'in şiirini beğenmedin mi yoksa yoksa..yoksa..sen artık...
  10. buyrun benim...romantik silahşör
  11. hem nasıl farklı bak..kız önsezi sahibi...tanımaya çekinmiş..bize yaptıklarını görüp,korktu tabii onun defterinde ve gıyabında konuşmakta garip diil, çok zevkli oluyo bence
  12. diloş

    Romantik Egoist

    Leylacım...bu kitapta sıkça geçen tema beni rahatsız etti...bu sebepten seni de rahatsız edeceğini düşünüyorum...yazar romantik tarafını satır aralarına saklamış...her ne kadar kitabının ismi bu olsada! bu sebepten burda seçtiğin cümleleri koy cebine...gerisinde çokta merak edilecek bişey yok...biz Çalıkuşağı ekolündeniz..ben sana başka kitaplar önericiim bekle canım
  13. diloş

    HEYHAT!

    zazagrin... öncelikle sükunetini kaybetmemen gerekir...sakin ol sonrasında yapılacak şey..neden diye sormak yerine nasıl çözerim? diye düşünmek... kolay olmadığını biliyorum.. ne diyim? Allah sabır versin...
  14. Dipnot ... O süreci bahsettiğimiz sosyal kalıplardan çok uzak geçirmenin olsa olsa bir koşulu vardır;o da bu ülkede yaşamamak!!!ha,vatanımızda bu süreci o sosyal baskılardan hafif şekilde etkilenerek yaşamanın da bir koşulu vardır;erkek olmak!!! bu ülkede ve de kadınsan işin çok ama çok zor olurdu...erkek olduğuna hiç değilse bu sebepten şükretmen gerekir katlanmak kelimesini de çok yerinde kullanmışsın...zira günümüzde çoğu evlilik "katlanma"..ve "sabır"..kavramları sayesinde yaşıyor...başka kavramlarda var mutlaka...hem de çok güzel kavramlar...amma iş bu akit evli çiftlere sadece bu ikisini reva görüyor... bu girdaptan bu şekilde hasarsız çıkmış olmandan dolayı seni tebrik ediyorum... Taurusmutis... Sevgili arkadaşım...senin ne kadar sevecen bir yürek taşıdığını bildiğimden "evlilik" kavramına olan yaklaşımını da o gözle görüyorum...evliliği destekleyelim evet ama lütfen dikte etmiyelim...belli bi yaşa gelmiş genç kızlarımıza karşısına o insan çıkmadığı halde "hadi ama zaman geçiyor" demiyelim...onların üstünde baskı kurmayalım...sonra sırf çift görünmek adına üç tane gri insan kazanmayalım... Şu an en genç nüfusa sahip ülkelerden biriyiz...ve evet.. evli insanlar süratle ürüyorlar...kalabalık ve genciz...peki...sonuç?...mutlumuyuz???çoğu genç işsizlikten buhranlar yaşıyorken..insanlar dünyaya çokta fazla düşünmeden getirdikleri çocuklarıyla kıt kanaat bir yaşamı kan ter içinde sürdürmeye çalışıyorken bu mümkün mü?... evliliği destekleyelim ama sebebimiz çoğalmak olmasın...çoğalacaksak eğer...bırakın iki mutlu insan yapsın bunu...ve mutlu,sağlıklı bir birey yetiştirsinler...çok ama gri bir topluluktansa...az ama mutlu insanlar tercih sebebimdir...
  15. diloş

    Romantik Egoist

    Frederic Beigbeder..bu adam tam bi çılgın..onu anlatmak zor..Aşkın Ömrü Üç Yıldır..Aşkın Ömrü Evde Uzar isimleriyle çıkardığı kitaplar Türkiye'de en çok satanlar listesinde yer aldı uzunca zaman..diğer iki kitabını da geçmişte okumuştum..fakat bu kitap bir günlük olarak düzenlenmiş ve çok enteresan...kitapta ilk bakışta ağırlıkla tek bir konu işlenmiş olarak gözüksede...satır aralarında çok yerinde ve mizahi bir uslupla yakalanmış gerçekler var...sanki yazar asıl söylemek istediklerini o konunun aralarına sıkıştırmış... bilmem niye böyle bir yol seçmiş?...çok okunmak için olabilir mi?...belki... belki de asıl söylemek istediklerinin anlamını ve etkisini kuvvetlendirmek için yapmış..bu da olabilir...yine de kalkan olarak başka bir malzemede kullanılabilirdi...öylesi sanki daha şık olurdu... kendi adıma ben o paravandan kurtarıp-sansürleyerek- sadece ilgilendiğim kısımlarını aldım...ve böylece kitaptan aklımda kalanlar; ilk cümle; ***Söyleyecek bir şeyim olduğunu mu sanıyorsun?Önemli birşey yaşadığımı mı?Belki de değil! Belki de değil..Ben sadece bir insanım.Herkes gibi benimde bir hikayem var.Yürüyen bandımın üzerinde bir saat koştuğumda bir metafor olduğum duygusuna kapılıyorum... ***Dün sabah Claire'den bir kart aldım:"Sevgili Oscar,seni sevmiyorum.Seni sevmiyorum.Seni sevmiyorum."...Hayatımda aldığım en güzel aşk mektubu. sanal alem üzerine; ***...evlerinde ekran karşısında yalnız yaşamaya fazla alıştıklarından,kalabalığın içinde artık kimseyi aramadan,ellerinde boş bir bardak sabit bakışlarla tek başına duran benim gibi internet müptelalarına rastladım.Şeffaf binalarda modern zombiler olmaya fazla alışmış tipler.Kim olursa olsun birilerine ilgi göstermekten aciz insanlar.Yalnızlık bireyciliğin mantıksal sonucu..Ekonomik bencilliğimiz bir yaşam tarzı haline geldi.Yazıyla cevap vermek için çeyrek saat harcamaya alışmış biri,biriyle yüz yüze konuşurken nasıl parlar?Sanal olan bizim gerçek karşısındaki sığınağımız... ***Erkekler her zaman bir eski sevgili ile müstakbel sevgilinin arasındadırlar,çünkü şimdiyle ilgilenmezler.Geçmişe özlem ile umut,kaybedilen kişi ile hayali kurulan kişi arasında sörf yapmayı tercih ederler.Bizler hep mevcut olmayan iki kadın arasında sıkışıp kalmış durumdayızdır. Erkekler hakkında; ***Kendi bedeni üzerinde bile kontrolü yokken,ondan dünyanın geleceğini kontrol altında tutmasını nasıl istersiniz? ***Korkunç şeyler yaşadım,büyük acılar çektim,iflahım kesildi,yerlere serildim,yenilip aşağılandım,çamurların içinde yuvarlandım,baştan savıldım,kaderime terk edildim,ama asla,hiçbir şey seni aramamak için harcadığım çaba kadar büyük bir çaba istemedi benden.Claire,sadece"sana telefon etmemenin" benim için ne kadar güç olduğunu kimse bilmeyecek.Sevmeyi bırakmak,içkiyi bırakmaktan daha beter. ***En büyük hayalim? Kendimde tekdüzeliği kabul edecek gücü bulmak. ***Zekayla saadet olmaz. ***Asıl zor olan insanın neden yaşadığını bilmemesi değil,bu soruyu aklına getirmemeyi başarması. ***annesiyle diyalog halinde; -Ee Claire'i hala görüyor musun? -Hayır sürekli avga ediyorduk.Durmadan birbirimizi terk ediyorduk.Başka şeylerden konuşalım.Çatlağın teki.Cürmü kadar yer yakar.Umurumda bile değil.Aramızda herşey bitti. -A...Demek onu bu kadar seviyorsun... ***Neyin gitmediğini nihayet anladım sanırım;ben bir kahraman olmak isterdim.Titanic'in pruvasına çıkmak ve "Ben dünyanın kralıyım" diye bağırmak.Baldıran zehri içmek,imparatorluklar fethetmek,güneş sisteminin çehresini değiştirmek,Danone'yi alaşağı etmek isterdim.Başımdan tarihsel olaylar geçmesini ve birbirini izleyen ilginç hikayelerden başka hiçbirşey yaşamamayı isterdim.Dünya kilitlenmiş durumda,üzerinde hiçbir söz hakkım yok. ***Birinci kaçınılmaz felaket:Dünya'nın sonu gelecek.İkinci kesin gerçek:bende öleceğim.Günün sorusu:ilk kim yok olacak?Dünya mı ben mi?Ben önce dünyanın yok olmasını tercih ederim,çünkü benim açımdan sonuç aynı olurdu.Madem ölüyorum,bari başkalarıyla aynı anda olsun.Ben dünyanın sonunu narsist olduğum için bekliyorum.Belki de bütün insanlar benim gibidir;bu,neden var güçleriyle kıyameti koparmaya çalıştıklarını açıklıyor olabilir;yalnız başlarına ölmemek için. ***Ben mutsuzluğumu seviyorum;bana arkadaş oluyor.Bazen bir anlığına mutlu olduğumda acı yoksunluğu gibi birşey hissediyorum.İnsan çok çabuk keder bağımlısı oluyor. ***İnsan,birşeyi ya da birini aramakla yıllar geçirip sonunda,aslında aradığının kendisi olduğunu fark edebilir. Tanrıtanımaz bulamadığı bir şeyi arar. Sanatçı aramadığı şeyi bulur. ***Sık sık,erkekler için iktidar neyse,kadınlar için de güzelliğin o olduğu söylenir:güzellik kadınların en önemli baştan çıkarma silahıdır.Güzel bir yüzün aynı zamanda bir engel olduğu söylenmez.Güzellik bayağı ve tipsiz budalaları çeker,akıllı ve müşvik çekingenleri ürkütür.Kötü bir dağılım gerçekleştirir;güzel kızların hep ahmaklarla birlikte olmasının nedeni budur.Fiziksel güzelliğin iktidardan çok şöhrete benzetilmesi gerekirdi;şöhret gibi geçici,onun kadar yapay ve yıkıcı olan güzellik,bir buluşmanın en kötü ölçütüdür. ***Bütün mutsuzluklarımız kendimizi tekrarlamayı reddetmemizden kaynaklanıyor.Sanki birden fazla hakikat varmış gibi. ***Farkındalık isyanın yeni biçimi.Hareketsiz bir kin,kırık bir ayna. ***Benden istedğin şey imkansız.Seni sevmemeyi asla başaramayacağım. Uyuşturucuların en kötüsü hala aşk.Sen beni hayata geri döndürdün,kaybettiğim heyecan duygusunu geri verdin.Nereye gidersem gideyim,senden başka birşey görmüyordum ve sen yanımda olmadığında,gözlerim buğulanıyordu.Bir masumiyet kalıntısı yanaklarımı kızartıyordu.Şu andan itibaren ve ölene kadar,biri ne zaman önümde adını ansa,bakışlarımın biraz dalgınlaşması mümkün.Başkaları "çok içti,kafası gidip geliyor" diyecektir,ama ben bunu umursamayacağım,oradan çok uzaklaşmış,karşılıklı aşk cennetinde,bir gün yeniden girmemi sağladığın o imkansız düş aleminde olacağım...
  16. şu verdiklerine bi bak...o güzel mısraların karşılığı..kurukafa..maskeli bi surat..ve hain bakan gözler..öyle mi?...bide bana nankör der!!!
  17. tek gözümle haklıyorum seni naber?? ya çift gözlü olsaydım...olucakları bir düşün istersen...
  18. haahahaahahahahaha.... akıllı kızdı vesselam... sonunu bile bildi bu sana attığım son kahkaham olucak...zira birazdan başka birşey atıcam... güle güle canım..sevmiştim seni...
  19. diloş

    HEYHAT!

    reca ederim The Boss ...kişinin kendini bilmesi gibi bi erdem yoktur.. bu arada 4 oy kullanılmış...dördüde aynı adrese...tam isabet!!!
  20. diloş

    HEYHAT!

    reca ederim The Boss ...kişinin kendini bilmesi gibi bi erdem yoktur..
  21. anlamsızdı dimek...yazıklar olsun...oysa..oysa senin için ben senin için şu şiiri hazırlamıştım; bu durumda bi bu bi şu ha bi de unutmadan bide buuu Niceleri geldi , neler istediler, Sonunda dünyayı bırakıp gittiler: Sen hiç gitmeyecek gibisin , değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler. ÖMER HAYYAM
  22. Bir sancaktır bakışları sevgilinin Düşmana kaptırılmaz Yere düşürülmez Bu sancağı bu gece göğsüme dikiyorum sevgilim! Dikkat! Acı sonsuzluğunu, Buğulu kalp oyunlarından temin eder... Küçük İskender inanılır gibi diil...Küçük Emrah bile büyüdü...gelgelelim bu İskender olayını aklım bitürlü almıyor
  23. olur ama sana vermedikten sonra o pastanın senin için ne anlamı olur?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.