Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

diloş

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

diloş tarafından postalanan herşey

  1. Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde, Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını, Dağlara dönmeli yüzünü insan. Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak; Yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak.... Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, gerçekleştirmeyi denemeli! Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir, Kendisinin bir sal olup da, o dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı. Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, Her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa, Değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri; Küçük şeylerle başlamalı belki; örneğin, bir kaç durak önce inip Servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş gözlüklerini; Gördüğünü hissedebilmeli! Sağlığını kaybedip, ölümle yüz yüze gelmeden önce, Değerli olabilmeli hayat! İlla büyük acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek için! Başkasının yerine koyabilmeli kendini; Ağlayan birine "gül", inleyen birine "sus" dememeli! Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli! Şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı; Sevgisiz, soysuz kalarak! Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden, Derin bir soluk alıp, hapsetmeli kokusunu içine... Güneşin doğuşunu seyretmeli arada bir, seher yeli okşamalı saçlarını... Karda, yağmurda; sevincine, coşkusuna; fırtınada boranda; öfkesine, isyanına ortak olabilmeli doğanın! Bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir gencin düşlerinde geleceği;bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli! Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden mutlu olmayı beklememeli! Ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı, her acı; bir fırsat yaşamdan yeni bir şeyler öğrenebilmek için; kaçırmamalı! Çünkü; hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye kalkması için, hiç çaresiz kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin; ağlamayı bilmiyorsan, neşesizdir kahkahaların; Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların... Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne; kendini düşünmekten herkesi unutmamalı! Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep almak için... Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil, Söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli! Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere... Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması için! Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak! Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak! Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi; Ama, kapasitesi sınırsız olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin sevdiklerinin; Zaman bulabilsin; bir teşekkür, bir elveda için... Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten; Ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan! Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi... Zamanın ninnisiyle uykuda geçirmemeli hayatı...! ...... yoksa derin bir uykuda mı geçiriyoruz hayatı..bakarak ama göremeyerek...dokunarak ama hissedemeyerek...ne dersin Frozen? ne dersin canım arkadaşım
  2. pişmansın dimek ..anladım bu sevgi yordu seni iyi o zaman...biraz dinlen öyle gel...biz bekleriz seni..
  3. güzel arkadaşım... dün yazdıklarımın bir kısmı latifeydi...seninde belirttiğin gibi benimde emrimde hazır ve nazır bi şekilde bekleyen mangal yapıcılarım yok maalesef... üzülme..yalnız değilsin ...bende dün hayalini kurdum sadece... ama akşam yemekte mantar vardı...sözünü tutup yerken seni düşündüm
  4. Hayat alabildiğine esrarengiz bir serüvendir güvenli bir limana ulaşmaya çabalarken geçirdiğimiz.. Gökkuşağından daha canlı ve renkli. Ne yoruldum deyip durabilirsin ne de geldim deyip inebilirsin. Bir tek dostlarındır kazandığın baş döndüren bir hızla ilerleyen zamanda. Bazen kara bulutlar kaplar o masmavi dünyanı. Karamsarlık vakti değildir, hemen toparlamalısın alabora olmuş geminin parçalarını. Kırmalısın hayat dümenini yeni umutlara, gençsin, yorulmamalısın mücadeleden. Bazen tam bitti derken başlar yeni umutlar, köpürür yine o sütliman deniz. Kalbin yeni yeni heyecanlarla çarparken mutluluğu bütün kalbinle yaşarsın. Sakın ola ki kaçırma bu fırsatı. Gereksiz üzüntülerle, kuruntularla karatma kalbini, yeşert artık bütün solmuş umutlarını. Hayat gülen yüzüyle bakarken sana sen de aç kollarını olabildiğince deli esen rüzgarlara. Bil ki heyecan ancak harekettedir, paylaşımdadır. Silk üstündeki bütün küskünlüklerini, kopar eskiyle, hüzünle olan bütün bağlarını. Ve de ki "Hoşgeldin Hayat"..........
  5. ne güzel konuşmuşsun Sardunyam..şiir gibi bana diycek bişey bırakmamışsın...ağzına sağlık canım
  6. Yüzyıllar önce yüzyıl uyuyan bir prenses varmış ,bir büyücünün zulmününesaretinde kimbilir belki olabilecek bir uyanışı beklemiş yüzyıl boyunca. İşte o masal; Her masalın ,her söylencenin uzun uykusundan bir uyanma vakti vardır. Ve o gelmeden girişilen her eylem bir serüven yalnızlığı olarak kalır.Öyle anılır. Ve yüzyıl sonra vadesi erişip bir prens çıkmış ortaya.Masalın ve yüzyılın kendisine verdiği bu görevi seve seve üstlenmiş; zaten uyuyan güzel hakkında yüzyıldır söylenegelenlerin etkisinde daha onu görmeden deliler gibi tutulmuş ona.Kendisine verilmiş misyona mı,uyuyan güzele mi aşık olduğunu ayıredemeyecek kadar toymuş o zamanlar.Böylelikle hayranlığın ,sevginin,sevdanın,aşkın,cinselliğin ve beraberliğin bir kulak dolgunluğu olduğunu birkez daha görüyoruz "Bizim"sandığımız birçok duygunun,düşüncenin,değerin ve doğrunun içimize usul usul işlenmiş bir kulak dolgunluğu olduğunu... Ve prens dudaklarında yüzyıldır beklettiği öpücüğüyle birlikte saraya doğru yollandı. Masalına kahraman olma zamanı gelmişti. Prensesin odasına geldi.Prenses uykusunun içersinde batık bir gemi gibi gizemliydi.Uykusuyla bütünlenmiş güzelliğine,efsanesinin güzelleştirdiği yüzüne uzun uzun baktı Prens.Çok uzaktan ,çok uzaklardan,tam yüzyıl sonrasından baktı. Sonra kararını verdi: Aradan yüzyıl geçse de uyandırmayacaktı onu. O gün gelse de. Uyandırdığında bu sevdanın,bu büyünün,bu tılsımın bozulacağını biliyordu çünkü; bir bakış,birkaç söz,bir dokunuş herşeyi bozacaktı.Sevmek suskunluktu, sevmek kesin sessizlikti,sevmek uzaklıktı,sevmek dokunamamak,erişememek, sevişememekti. Ya da yüzyıldır böyle öğretilmişti sevmek. Gözlerini açar açmaz ,yüzyıldır gördüğü düşlerin anımsayamadıklarından ve o düşlerin tümünden,sızıya benzer bir duygu olacaktı kalakalmış olan. Biliyordu bu sızı hep olacaktı.Kaldı ki,o düşlerin tümüne eğemen olan ortak motifler,zaman zaman,yani yaşadıkça;yaşamını,ilişkilerini yoklayacaktı elbet. O düşlerin tümü anımsanmak içindi.Sonsuz bir anımsayıştı herşey;anımsayış ve unutuş.Ömrünün bundan sonrası düşlerinde gördüklerini yaşamakla geçecekti.İnsan uzun uykulardan sonra yalvaç bir yalnızlığa uyanıyor. Aradan yüzyıl geçtikten sonra hiçbir uyanış mutlu olamaz. Benim için artık çok geç kalmış bir sevgi bu,ben seversem yüzyıl öncesinin sevgisiyle seveceğim,o severse, beni üzerinden yüzyıl geçmiş bir sevgiyle sevecek.Aramızda kaç takvimin uzaklığı duruyor.Bir öpücük,yalnızca bir öpücük bu uzaklığı kapatmaya yeter mi? Sevgi, Zehirli bir düşün,büyülü sözcüğü... Öte yandan sevmek göze almaktı,sonuna dek gitmekti,gidebilmek yürekliliğiydi. Biliyordu prenses uykusundan uyandığında,ya da uyanır uyanmaz onu eskisi kadar sevmeyecekti.Çünkü sevmek sessiz ve tek başına birşeydi.Sevmek yalnızlıktır.Onu eskisi kadar sevemeyeceğinden korkuyordu.Onu uyandırmaktan korkuyordu. Eskisi kadar sevemeyecekti,belki de hiç sevemeyecekti.Çünkü arada o orman, o karanlık,o geçit vermez,o giz olmayacaktı artık.İşte odasında duruyordu. Duman inceliğinde bir boşluk dolanıyordu yüreğini. Arada ne ormanın, ne de yüzyılın karanlığı olmadan onu nasıl sevebilirdi?Bu kadar büyük sorumluluğu yüklenebilirmiydi?Sevmenin zahmetini,birlikte omuzlanacak olan zahmeti yüklenebilirmiydi? Paylaşmaya,tartışmaya,özveriye,anlayışa gereksinen iki kişilik ilişkiyi göğüsleyebilir,götürebilirmiydi? Sevmek imkansızlıktı. Kendimizde beslediğimiz,kendimizde büyüttüğümüz,kendimizde saklı duran bir şeydir sevmek.O hep bizdedir,bizledir,usul usul biriktiririz onu,içimizde yığılı durur.Ve günün birinde ansızın karşımıza biri çıktığında sanırız ki içimizden boşalıveren bütün bu duyguları o taşımıştır bize. Sevmek,kendi kendimizi büyülemektir; kendi kendimize yaptığımız büyü. Oysa yeniden başlayacaktır arayışlar,pişmanlıklar,yanılgılar.Herşey "tamamlanmak" içindir.Çoğu kez ölümün tamamlayıcı ellerine dek aynı umut, aynı arayış,aynı çırpınış ve aynı perişanlıkla sürükleniriz. Gözümüz arkada kalmıştır. Ansızın anladı ki uyuyan güzelin kendisini değil,masalını seviyordu Prens. Masalın bittiği yerde hayat başlar. Murathan Mungan
  7. Güneşli bir bahar günüydü…işyerindeydim.. sıkılıyordum..bilgisayar başında oyalanırken birden burada buldum kendimi..tabii misafir olarak…şöyle bir gezindim…ve burada gerçekleşen diyalogların seviyesi beni hayretler içinde bıraktı..kişiler sanki bunun için özel eğitim almışlardı…en ateşli tartışmalar veya çok çabuk seviyesi düşebilecek hassas konularda dahi arkadaşlarımızın o görünmez ama hissedilir saygı çizgisinden şaşmamaları, böylesi platformlara oldukça uzak olan beni dahi düşünmeksizin üye olmaya itti…peki bu nasıl başarılıyordu?..gerçi bu sorunun cevabını benden önce yazan arkadaşlar çok güzel bir şekilde dile getirmişler…forumu bu kalitede tutabilmenin ve bu kadar çok ve çeşitli kişiyi denetleyebilmenin hiçte öyle kolay olmadığını tahmin edebiliyorum…bu vesileyle yönetimi yürekten tebrik ediyorum…bu çiçekler sizin için… Dini konularda tartışmama prensibime karşılık bu bölümü takip ediyor ve arkadaşlarımızın birbirlerine çok aykırı fikirlerde olmalarına karşılık seviyeli bir biçimde tartışabilmelerini ve arkadaşlıklarını sürdürebilmelerini büyük bir takdirle karşılıyorum…bu çiçeklerde onlara… Sonuç olarak bu konuya ilk iletiyi yazmış olan Sevgili Taurusmutis’in de belirttiği gibi bende burada paylaşılan ve yaşananları ve bu öykülerin sahiplerini sanal olarak görmüyorum…hatta insanlar reel hayatta olduklarından çok daha samimi.. çok daha gerçekler…zira burada etiketler yok…çıkar çatışması yok…düşünceler var…duygular var…belki en yakınımızdakiyle paylaşamadıklarımızı burada dile getirebiliyoruz…dahası kendimizle yüzleşiyoruz kimi zaman…kurulan dostluklar…girilen kalplerde cabası… Barışsever arkadaşım..umarım burada yakalanmış olan kaliteyi ve güzellikleri sizde kendi sitenizde yaratabilirsiniz…size başarılar diliyor..ve Turkis-Media ailesinin her bireyine sevgi ve saygılarımı sunuyorum…
  8. reca ederim... ...hakkında daha neler neler tasavvur ettiğimi asla bilemezsin..bence de bilmemen yerinde olur
  9. anladında anlamamazlıktan gelirsin ... yaw...Sardunyam nerde yahu???...ses ver canımın içi.. yoksa bu hain Frozen ikimizi çekemedi de ayağını mı kaydırdı senin???
  10. o yantirik yantirik bakan gözlerde ağlayan bir ifade göremedik ya...neyse... dimek para önemli...biliyordum bana o niyetle yaklaştığını...hain Frozen...ama baltayı taşa vurdun...bende de yok
  11. demek anladın sen onu ...güzel eveeeeet...gelelim tariflerimize...benim klasik bir anlayışım vardır yemek hususunda...öyle portakal soslu ördek tarifleriyle işim olmaz anlıyacağın...iş bu sebepten sana iki dene tarifim olcek...yaz canım... bu tarif mangal için;kız ne diyim ben şimdi sana...nasılda canım çekti... ...bir boğa burcu boğazına nasla dur diyemez...ben şimdi akşama mangal yaptırırım...illaki 1 yemek kaşığı domates salçası yarım yemek kaşığı yoğurt yarım çay bardağı ayçiçek yağı yarım çay bardağı su 1 tatlı kaşığı tuz,karabiber,kekik.. 3 diş sarımsak bu tarifteki miktarlar etin miktarına göre ayarlanmalıdır elbette...tavuklar bu sosla iyice karıştırılıp 1 saat kadar sabırsızlıkla beklenilir...akabinde köz köz olmuş mangalın üstüne dizilir ve o mis gibi koku taaa içe çekilir...ve el yana yana afiyetle yenilir...yenilirken Diloş düşünülür böyle bir arkadaşa sahip olmanın ne büyük bir şans olduğu bir kez daha derinlerde farkedilir...
  12. mühim olan insanlık di mi canım???
  13. canikom..oyunlar bölümünde hani ıssız adaya düşüyo ya uçağımız ben onunla ilgili bişey yazdım...ordada sen Leyla 24'ten..Leyla 42'liğe terfi ettin canım ...sevgili arkadaşımız belkim ordan esinlenerek şeettirmiştir...
  14. iyidir beraber olmamız gülbeşekerim... ...ama niye saat beş suları şööle üç suları olmaz mı? çok hoş bir şiir...teşekkür ederim bitanem kimin acaba?...
  15. evet..bu ciddiyetli halinle gözüme daha bi hoş görünüyosun sardunyam o şahsiyete gelince....amaaaaaaannnn...bırak ne düşünürse düşünsün cicim cürmü kadar yer yakar hem sizce ben esarete meyilli bir görüntü arzediyormuyum? şu asalete bakın yaw? başka söze hacet var mı???
  16. aa.. delinin zoruna bak!!! kaçan ben değil sendin ayrıca... adada sardunyam'la ben ayıyla boğuşurken hemide... kara vicdanlı Frozen!!! neyse...kadehimi çukurdan çıkman şerefine kaldırıyorum İmza;bütün tuhaflıklarına rağmen seni anlıyan ve seven..karabatak,silahşör diloş
  17. hıh...neyini özlesin ki senin ...söz konusu ben olsam özlerdi tabiii
  18. Leylacım o listenin işine yaramasına çok sevindim...benim her yemek için kullandığım farklı soslar vardır...sen hangi yemekte kullanacağın bir sos tarifi istiyosan söyle...hemen veriyim cancağızım...bu işte iyiyimdir..söylemesi ayıp
  19. kıskanç şey nolucak ...ayrıca kimi çok sevdiği belli bence... evet..yokluğunda birbirimize iyice kenetlendik... var mı itirazın???
  20. bende senin,farkındalığımın farkında olma farklılığını seviyorum ne dediğimi anlayan olduysa elime mum diksin ayrıca burnuma bir tehdit kokusu geliyor...bana ha...tehdit ha...adıyla sanıyla silahşör diloşum ben göz oymak falan...talihsiz sözler bunlar...
  21. geçenlerde bir mönü vermiştim hatırlarsan..zannımca onu deniyor. ..sahi..yaptın mı dediklerimi gülbeşekerim??
  22. bildim ki nasibim yalnız sen.. ekmeğim senden gelirmiş insan uyuyabilirmiş izin verirsen..
  23. aramıza kutuplardan katılan sevgili dostum...okurmusun bu adamı?...1882'lerde şöyle demiş;"beni öldürmeyen şey, güçlendirir!"...
  24. başkasını bulmak mümkün mü? ..sen varken ...aramadım da zati

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.