-
İçerik Sayısı
3.633 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
1
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
diloş tarafından postalanan herşey
-
bir yıl daha bitiyor...biraz daha büyümüş..biraz daha öğrenmiş...biraz daha yorgunuz şimdi...aklımdan geçirdiklerimin çoğunu Murathan Mungan şiire dökmüş...herzaman ki gibi... BİR YILIN SON GÜNLERİ I. bir yıl daha bitiyor İşte bu kadar duru,bu kadar yalın bu kadar el değmemiş sıradan bir gerçeği daha kolları bağlı hayatımızın bir şiire nasıl dahil edilir bir yılın son günleri her sonda her başlangıçta ve her defasında alır gibi bir başkasını karşımıza perdeler çekip,ışıklar söndürüp oturup yatağın içine bir başımıza sorgulamak kendimizi öğrenmek ikizin anadilini,ikinci belleğimizi öğrenmek kendimizle hesaplaşmanın buzul ilişkilerini bu aynaların dehlizlerinde gezinirken görürüz karanlık günlerimizin kenar süslerini biterken bir yılın son günleri biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini gençlik ikindilerini kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri II. bir yıl daha bitiyor düşlerim,tasarılarım,yarım kalmış onca şey her yıl biraz daha kısalıyor öncekinden bana mı öyle geliyor yoksa daha mı hızlı ilerliyor zaman insan yaşlanırken? III. kırdım mı incittim mi birilerini kimleri kazandım,yitirdiklerim kimler? kendimi yineledim mi yazdıklarımda? yeniden düşünmeliyim dostluklarımı,ilişkilerimi dağınık yatağım,mutsuz yatağım çoğalttın mı eksiklerimi gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı yitirdim mi yoksa masumiyetimi? borçlarımı ödedim mi? doğru seçtim mi soruların fiillerini? tırnaklarım kesilmiş,dişlerim fırçalanmış,saçlarım taranmış, giysilerim ütülü,odam düzenli mi? ödünç aldığım kitapları geri verdim mi? geri verdim mi aldıklarımı: aşkları,dostlukları,sevgileri,güvenleri,bağları kitaplara,sayfalara,satırlara borcumu ödedim mi? yokladım mı duygularımı hala sevebiliyor muyum insanları? ovmalı gümüşlerimi,bakırlarımı,cila geçmeli ahşaplarıma ovmalı umutları saklı tutumalı gelecek inancını,yarınları,eksik etmemeli ağzımızdan hançer kıvamındaki karamizah tadını şimdi oturup uzun bir hasretlik mektubu yazmalıyım Yavuz'a sonra köşe başından bir demet çiçek alıp öyle başlamalıyım akşama yeni bir yıla ama nedense her şeyin tadı dağılıyor ağzımda bir sap çiçek mi taşısam yoksa ağzımın kıyısında aydınlık rengi vursun diye gözlerimdeki buluta... MURATHAN MUNGAN....
-
Bu forumda edindiğim ilk arkadaşım...Tepeden tırnağa duygu o!...Onunki kadar güzel bir yüreğe az rastlanır...sahiden...Filozofluğu da cabası...düşünen...irdeleyen...anlayan...Farklı biri o...çok farklı...tanıdıkça şaşırtan sıradışı bir kişilik... ve ben...onu tanıdığım için çok şanslı ve çok mutluyum... onu tanıyanlarda eminim benimle aynı fikirdedirler... tanımayanlarsa..vakit aleyhinize işliyor...tanıyın derim-benden size tüyo "vahh...vahh"topici... evet...bu ilk anı defteri açma girişimimi umarım yüzüme gözüme bulaştırmamışımdır... Figgaro defterinin ilk sayfasına bugün okuyup çok etkilendiğim Can Dündar'dan bir alıntı yapmak istiyorum... Dilerim arka bahçende zor anlarında sarılıp ağlayabileceğin,seni koşulsuz anlayan vefalı bir ağacın vardır... ve tüm güzellikler seninle olsun... Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın... "Nereden çıktın bu vakitte" dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; "Gözünün dilini" bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı... Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin. Kucaklamalı seni güvenli kolları, ...dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı... En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz... Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli. Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, "hak ettim" diyebilmelisin. Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi... Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş... Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş...
-
Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın... "Nereden çıktın bu vakitte" dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; "Gözünün dilini" bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı... Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin. Kucaklamalı seni güvenli kolları, ...dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı... En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz... Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli. Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, "hak ettim" diyebilmelisin. Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi... Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş... Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş... ................................ Can Dündar'dan bir alıntı Frozen...umarım arka bahçende böylesine vefalı bir Çınar ağacın vardır...
-
Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın... "Nereden çıktın bu vakitte" dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; "Gözünün dilini" bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı... Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin. Kucaklamalı seni güvenli kolları, ...dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı... En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz... Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli. Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, "hak ettim" diyebilmelisin. Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi... Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş... Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş... .......................................................................................... Can Dündar'dan bir alıntı bu.Var mı senin arka bahçende, sessiz sedasız ve sonu gelmez bir vefayla bekleyen Çınar ağacın...?
-
budamı senin kaleminden Sardunyam? senin yazdıklarını okurken fonda ne çalıyordu biliyormusun? çiçeği burnunda ozanlarımızdan-ki kendisinde istikbal görüyorum-Nil Karaibrahimgil şöyle diyordu; -aşkın şudur sözlük anlamı;arıyosun sen belanı..
-
siz ikiniz! Frozen ve Sardunyam!!!yokluğumdan yararlanıp buralarda at koşturmuşsunuz bakıyorum...neyse...
-
evet,sorumluyuz gülümüze karşı...teşekkür ederim Frozen...çok güzeldi
-
inanılmazsın!...sahiden...
-
sen Sardunyam ...artık şuna eminim beynimi okuyorsun bugün dilimde hep bu şarkı var...ah bu şarkıların gözü kör olsun...onu bildin...tamam yabu şiir...buna ne demeli...hiç duymuşluğum yok...ama sanki...kimin bu söylermisin?
-
insanları seçimlerinden dolayı yargılamak zalimce...onu o seçime iten sebepler irdelendiğinde anlayabilirsiniz...ama insanlar genelde böyle yaklaşmazlar...yargılamakta ve eleştirmekte üstümüze yoktur...bol keseden ahkam keseriz...ve çekeriz ipini.. oysa Sardunyam seninde dediğin gibi bize yansıttıkları,bize düşündürdükleri, verdikleridir aslolan...Murathan Mungan beni hep düşündürmüştür...bunu yapabilmesidir önemli olan...sanatçı budur zaten...Sezen Aksu...bir ekoldür...bir ozan...bugün atacağı sıradışı bir adım ona olan sevgini değiştirebilecek midir? ya da onun niteliklerini...hayır... gözler konusunda da haklısın Sardunyam asla yalan söylemezler...
-
"İnsan kendi eli ile yazdığı masaldan bile mutlu sonla çıkamıyor artık!" İlyada ben bu cümleyi çok sevdim
-
onu ilk keşfettiğim de şaşkınlığım doruklara ulaşmıştı...onun bir erkek olduğuna inanmak oldukça zordu...zira bir kadın ruhunu bu denli net anlıyabilen ve ifade edebilen az insan vardır...ve birgün onunla ilgili bir şey öğrendim...öğrendiğim bu şey, herşeyi açıklıyordu... şok oldum ilkin,kabullenemedim...sonra o da geçti...ona olan sevgim ve hayranlğımda en ufak bir azalma olmadı...onunla karşılaşmak ve konuşmak gibi bir hayal kurmadım hiç!belki de hayal kırıklığına uğrama korkumdan...
-
Frozen sana bugün saplantım Murathan Mungan'dan-sende seversin biliyorum-bir şiirimsi armağan etmek istiyorum... yüksek müsaadene sığınarak tabii... İNAN BATMIŞ ŞEHİRLER GİBİ ONARILMAZ ANILAR Biri beyaz biri kara iki kedi.. birbirlerinin omzuna kollarını dolamışçasına birbirlerine şefkatle sarılarak, birbirlerine dayanarak yola çıkmışlar. Gölgeler akşamüstünü söylüyor. Yorgun bir günün sonunda eve dönüyorlarmış gibi. Yüzlerini görmüyoruz ama eminim mırıl mırıl konuşuyorlardır. Belli sınanmış, denenmiş bir dostluk bu, uzun yolları da göze alabilen bir dostluk. Ya biz, binde bir karşımıza çıkan dostluk, arkadaşlık, sevgililik fırsatlarını ne yapıyoruz? Akşam üstünün bir saatinde yorgun gövdemizi yaslayıp mırıl mırıl konuşabileceğimiz, omzumuza dolanan bir kolun, başımızı yaslayabileceğimiz bir omzun, belimizi kavrayan bir elin, uzun yollara dayanıklı ayakların sahibi karşımıza çıktığında tanıyabiliyor muyuz onu, değerini biliyor, biricikliğini, benzersizliğini anlayabiliyor muyuz? ... Yoksa hayatı sonsuz, fırsatları sayısız sanıp kendimizi hep ilerde bir gün karşılaşacağımızı sandığımız bir başkasına, bir yenisine ertelerken hayat yanımızdan geçip gidiyor mu? karşımıza erken çıkmış insanları yolumuzun dışına sürüklerken bir gün geri dönüp onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz? Hayat her zaman cömert davranmaz bize, tersine çoğu kez zalimdir, her zaman aynı fırsatları sunmaz, toyluk zamanlarını ödetir. Hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskitmeden yıprattığımız dostlukların savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün... Bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz, ya da olanlar olması gerekenler değildir. Yıldızların bizim için parladığını göremeyen gözlerimiz, gün gelir kayan yıldızların gömüldüğü maziye kilitlenir... Kedilerin özel bir anını yakalamak gibidir kendi hayatımızdaki olağanüstü anları ve olağanüstü kişileri yakalamak. Bazılarının gelecekte sandıkları 'bir gün' geçmişte kalmıştır oysa; hani şu karşıdan karşıya geçerken, trafik ışıklarında rastladığınız, omzunun üzerinden şöyle bir baktığınız sonra da boşverip 'Nasıl olsa ilerde bir gün tekrar karşıma çıkar.' dediğinizdir. Oysa tam da o gün bu zalim şehri terk etmiştir O, boş yere bu sokaklarda aranırsınız... MURATHAN MUNGAN
-
İSTERSEN HİÇ BAŞLAMASIN İstersen hiç başlamasın Bu hikaye eksik kalsın Onca yaraların ardından Yeni bir aşk yaratamazsın Örselenmiş bir çocukluk İşte benim bütün hikayem Kaç sevda geçse de yüreğimden Bu yıkıntıları onaramazsın İstersen hiç başlamasın Geç kalmışız birbirimize Yanlış kapılarda geçmiş bunca yıl Dönemeyiz artık ilk gençliğimize İstersen hiç başlamasın Söz verelim kendimize MURATHAN MUNGAN Yeni Türkü söylerdi...anımsıyor musun?
-
Taurusmutis... Seninle ve sana ait duygularla Nostalji köşesinde tanıştım..her yazdığını büyük bir keyifle ve içim titreyerek okudum...duygusal,hassas ve sevecen bir yapın var...ve güzel ifade yeteneğinle birleşince her satırından bal damlıyor...ve ben sabırsızlıkla bir sonra yazacaklarını bekliyorum..diğer bir topicden anladığım kadarıyla (bilmeceler) oldukça da zekisin...hoş bir karışım yani...zeki,duygusal ayrıca inançlı...sevgili babacığın(mekanı cennet olsun) ve anneciğinden aldığın eğitim ve terbiyeyi tabii üzerlerine kendinden de birşeyler ekleyerek oğlun Ege'ye en güzel şekilde aktardığına şüphem yok...şanslı bir çocuk o! ve bizlerde şanslıyız seni tanıdığımız için... herşey gönlünce olsun
-
güzelde ne demek Sardunyam!...harika!!! bazen diyorum ki kendi kendime...şu kelimeler..şu sözler..şu şarkılar olmasaydı yaşanmaz olurdu bu dünya... bazende diyorum ki...Aragon'un dediği gibi...kelimeler zehirli hançer...kanatır yarayı...insafsızca...
-
hah şöyle...yola gel gözüm üstünde, haberin olsun...
-
Figgaro... anılar tuhaftır gerçekten...can acıtır
-
Defteri bu güzel öykünle daha bir anlamlı hale getirdiğin için teşekkür ederim Taurus... gönül ister ki hiç açılmasın o parmaklar...dağılıp saçılmasın avucun içindekiler...ama işte olamayabiliyor bazen... kaybettiğimiz değerlerle beraber bizde kayboluyoruz biraz... sen...dilerim hiç mi hiç kaybetmezsin avucundaki o güzellikleri...ve hatta her geçen gün yeni değerler yeni mutluluklar eklersin üstüne...
-
Nostalji köşesinin vazgeçilmezi Taurus.. Yazdıklarımı yaşamış gibi hissetmenin nedeni duyarlı ve sevgi dolu bir yürek taşımandır…ve ben o yüreğin farkındayım… Ferdi Özbeğen’i bende seyrettim o gece…ve mest oldum…içimden lütfen kandil’i söylesin diye dua ederken…eskilerden o bildik ezgi doldurdu tüm odayı…vefa…dost…şefkat… ve aşk aramak için gözünde mendil, elinde kandil dolaşan bir an için ben oldum…devamını da ben yazmak istiyorum müsaadenle… Vefa uzaklarda kalan bir his... Dost, eski şarkılardan bir iz... Şefkatse bardaki sarışın kız... Dizlerimde derman, kandilimde yağ bitti Bulamadım..bulamadım gitti...
-
evet...bırak şifreli konuşmayı...yol yakınken benim için düşündüğün iyilik nedir? uçurumdan mı yuvarlıyacaksın? yoksa Gaffur gibi elektrik mi vericeksin? çayıma fare zehiri? hııı...hangisi? ayrıca şu yolun sonunda ne var? bende seni öptüm
-
şiiri sen yazdın diil mi?...sen yazdın...hissediyorum beni anladığını...bu kadar kısa bir zaman diliminde...hem de bu kadar... al sana diloş bir şaşkınlık daha... hep böyle şaşırt beni olur mu?... Sardunyam
-
külyutmazım... aman sen de yanlış anlama beni ne olur?...yorgunum çok... bu arada hangi kapıyı açar hangisini açmaz bilmem ama... Seni seviyorum Sardunyam...
-
yahu Sardunyam...siteden çıktım tekrar girmek istedim gerçekliğimi ispat için... ama gel gör ki senin şifre siteyi açmıyor... ne tuhaf diil mi?...oysa ki ben her kapıyı açar sanıyordum...