Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

GeceKuşu

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

GeceKuşu tarafından postalanan herşey

  1. Asmidar-Biar Sampai Ke Bintang~lirik~
  2. Bizim katkımızı şu anlamda ele almak gerekiyor. Bu toplum için de bizlerde yer aldığımız göre ondan soyutlanmamız mümkün mü?.. Hayır.. Toplum içinde diğerlerine göre daha farklı olduğumuz düşünebilir miyiz? Evet diğerlerinden bir adım ilerde olduğumuzu düşünebiliriz belki... Ama; Bu düşüncemiz bir taraftan, bütün bu yaşananlara engel olabilmek adına katkılarımızın ne kadar yetersiz kaldığının bir göstergesi olmaz mı? Biraz daha açılması istenirse buna aşağıdaki alıntı katkıda bulunabilir...
  3. GeceKuşu şurada bir başlık gönderdi: Evrim Kuramı
    2010 yılının bilim dünyasındaki en flaş haberlerinden biri hiç kuşkusuz Neandertal insanı genomunun taslağının yayınlamasıydı. Taslağın en ilgi çekici yönü de modern insan (Homo sapiens) ile Neandertal insanı arasında gen alışverişi olduğunu göstermesiydi. Diğer bir ifadeyle bu iki insan grubu arasında zamanında çiftleşme olmuş ve günümüzde en azından bir grup insan kısmen Neandertal genleri taşıyor. Bu aynı zamanda iki grubun genellikle farzedildiği gibi ayrı türler olmayıp aynı türün alt grupları olduğu anlamına da geliyor. Son moleküler bulgular ışığında Neandertal insanıyla modern insanın son ortak atasının 270 ila 440 bin yıl önce yaşadığı tahmin ediliyor. 30,000 yıl kadar önce de Neandertaller yok oldular. (...) Neandertallerin neden yok olduğu kesin olarak bilinmiyor. Bu muhtemelen paleoantropolojideki en ilginç cevaplanmamış soru. Önerilen hipotezler arasında Neandertallerin 25-30 bin yıl önceki iklim değişikliğine (soğuma ve beraberinde gelen ekolojik değişliklikler) uyum sağlayamaması, modern insanlarla aynı kaynaklar için rekabet etmenin gerektirdiği mücadelede yenik düşmesi, modern insanlar tarafından doğrudan katledilmesi, ve modern insanlarla çiftleşip onların arasına karışarak yokolması var. Bunların birden fazlası da rol oynamış olabilir tabii. Son araştırmalar ışığında antropologlar yokolmaya giden sürecin başlatıcısı olarak iklim değişikliği hipotezine ağırlık veriyorlar. Bu konuda ayrıntılı bir yazı geçen yıl Scientific American'da çıkmıştı: The Mysterious Downfall of the Neandertals http://www.scientificamerican.com/article.cfm?id=the-mysterious-downfall Genomlarımızın yüzde 99.84’ü aynı. İlk bulunan fosil örneklerinden biri 1856’da Almanya’nın Neander Vadisi’nden (Neander Thal) geldiği için Homo neanderthalensis adı verilmiş. Daha sonra Almanca’da “vadi” anlamına gelen kelime “tal” şeklinde yazılmaya başladığı için türün ismi de zaman içinde Neanderthal’den Neandertal’e dönmüş. Neandertal fosillerine kuzeyi hariç bütün Avrupa’da, ayrıca Orta Doğu’nun ve Orta Asya’nın bazı kısımlarında rastlanıyor. Pääbo ekibinin daha önce Neandertal mitokondriyel DNA’sı üzerinde yaptığı karşılaştırma Neandertaller’in modern insanın mitokondriyel DNA’sına herhangi bir katkı yapmadığını göstermişti. Fakat mitokondriyel DNA nükleer DNA’ya göre çok küçük olduğu için buradan gen alışverişi olup olmadığıyla ilgili kesin bir sonuç çıkmayacağı biliniyordu. Pääbo ekibi bu sefer Hırvatistan’daki Vindija Mağarası’nda bulunan 38–44 bin yıllık üç Neandertal’in kemiklerinden hareketle nükleustaki (hücre çekirdeği) DNA’ları karşılaştırmış. 5 yıl önce başlayan bu proje Neandertal genomunun ancak yüzde 60’ını tarayabilmiş. 4 milyardan fazla nükleotit incelenmiş. Doğru dizilimden emin olmak için bugünkü şempanze ve insan genomları referans olarak kullanılmış. Yeterince güvenilir bir dizilim ortaya çıktıktan sonra Neandertal genomu Fransa, Çin, Papua Yeni Gine, Güney Afrika (San) ve Batı Afrika’dan (Yoruba) beş modern insanın genomuyla karşılaştırılmış. Avrupa, Asya ve Okyanusya genomları Neandertaller’le yüzde 1–4 arası ortaklık gösterirken iki Afrikalı genomu herhangi bir ortaklık göstermemiş. Burada ilginç olan Neandertal kalıntılarının hiçbir zaman Çin ve Papua Yeni Gine kadar doğuda bulunmamasına rağmen buralarda yaşayan modern insanların Neandertaller’e Avrupalılar’la aynı ölçüde benzemesi. Bundan haraketle araştırmacılar modern insanların Afrika’yı yaklaşık 100,000 yıl önce terk ettikten sonra, muhtemelen Orta Doğu’da veya Doğu Akdeniz’de, 45–80 bin yıl önce Neandertaller’le gen alışverişi yaptığını düşünüyorlar. Bu bulgu aynı zamanda Neandertaller’in modern Asyalı ve Avrupalı insanlara Sahra-altı Afrikalılar’dan daha yakın olduğunu gösteriyor. Tabii bütün modern insanlarda ortak olan ve bizi Neandertaller’den ayıran genler de var. Araştırmacılar kodlanan proteinde farklılık yaratan 78 nükleotit farklılığı saptamış. Bunların bazılarının enerji metabolizması, yaraların iyilişmesi, bilişsel gelişim, iskelet gelişimi, sperma hareketliliği ve deri fizyolojisiyle ilgili olduğu biliniyor. Mesela bilişsel gelişimle ilgili genlerin mutasyonunun Down sendromu, şizofreni ve otizmle bağlantısı var. Diğer farkların neyle ilgili olduğu ve modern insanlara herhangi bir avantaj sağladığı için mi seçilime uğradığı henüz cevaplanmamış sorular. Bunun cevabının verilmesi neden Neandertaller’in yok olduğunu ve tek insan türü olarak Homo sapiens’in kaldığını da açıklayabilir. Bulgular modern insanın evrimiyle ilgili iki rakip teori arasındaki tartışmayı da yeniden alevlendirdi. Genel olarak kabul edilen “Afrika’dan Dışarı” (Out of Africa) teorisine göre modern insan (Homo sapiens) 200,000 yıl önce Afrika’da ortaya çıktı ve 100,000 yıl kadar önce Afrika’dan dünyanın diğer kısımlarına yayılmaya başladı. Bu süreçte Homo cinsinin diğer türleri modern insanın gen havuzuna herhangi bir katkıda bulunmadan yok oldular. Bu görüşün baş savunucusu İngiliz antropolog Chris Stringer yeni bulguların teorinin tamamen doğru olamayacağını gösterdiğini kabul ediyor. Rakip teori olan “Çokbölgeli Evrim” (Multiregional Evolution) teorisi ise modern insanın dünyanın değişik bölgelerinde değişik Homo türlerinin karışmasıyla ortaya çıktığını, yani sadece Afrika kökenli olmadığını söylüyor. Bu görüşün baş savunucusu ABD’li antropolog Milford Wolpoff yeni bulguların kendi teorisini desteklediğini söylüyor. Fakat muhtemelen paleoantropologların çoğunluğu hala Afrika’dan Dışarı teorisine yakın durmaya devam ediyorlar. Konuyla ilgili daha ayrıntılı ama çok teknik olmayan bilgi almak isteyenler aşağıdaki sayfalara göz atabilirler. Science dergisinde yayınlanan iki rapor ve konuyla ilgili diğer haberler http://www.sciencemag.org/special/neandertal/ Science dergisinden Ann Gibbon’ın dergide yayınlanan iki raporla ilgili haberi: Close Encounters of the Prehistoric Kind http://www.sciencemag.org/cgi/content/full/328/5979/680 Scientific American’dan Kate Wong’un haberi: Neandertal Genome Study Reveals That We Have a Little Caveman in Us http://www.scientifi...-genome-study-r Nature News’dan bir haber: European and Asian genomes have traces of Neanderthal http://www.nature.co...s.2010.225.html İnternet’teki en popüler bilim bloglarının ikisinden nispeten uzun yorumlar. İlki paleoantropolog John Hawks’un blogundan: NEANDERTALS LIVE! http://johnhawks.net...ncing-2010.html Ve bilim yazarı Carl Zimmer’ın blogu: Skull Caps and Genomes http://blogs.discove...ps-and-genomes/
  4. Senin, benim ve diğerlerinin "Oluşturulan bu sorunlara" katkılarımızı da göz ardı etmemek gerekiyor sevgili dominik...
  5. Finlandiya ziyareti sırasında kendisini karşılamak için hava alanına bisiklete binerek gelen Finlandiyalı mevkidaşıyla yaptığı basın açıklamasında sizde nüfus çok az, 3 çocuk yapmanız lazım diyerek hınzırca gülen Erdoğan’ın bisiklete binen mevkidaşına kısırlık göndermesi yaptığı iddia edildi. Başbakanın uzun süre gülerek sizde doğum oranı kaçtı, iki mi, oooo çok düşük şeklindeki sözlerinin bisiklete binerek hava atan Fin başbakana ders verme amaçlı olduğu belirtildi. Dışişleri kaynaklarından edindiğimiz bilgiye göre bisiklete uzun süre binmenin erkeklerde kısırlık yaptığını bilen Erdoğan bu yolla hava atan başbakan Jyrki Katainen’a gönderme yaptı. Durumu anlayan Fin başbakan anlamamış gibi yaparak geçiştirmeye çalıştı. Erdoğan ise keyifle uzun süre mevkidaşının haline güldü. Erdoğan Finlandiya'da Yakın Arkadaşlarına Dert Yanmış Erdoğan’ın yakın çevresine: “yaa adama bak pisikletle gidiyor her yere, şimdi millet bir şey sanacak. Biz boşuna mı helikoptere biniyoruz, kısırlık önemli bir mevzu. Gerçi bizden geçti ama olsun halkıma örnek olmalıyım. Bu bana hava atınca dedim şunun ifadesini alayım basın toplantısında, hemen yapıştırdım cevabı. Sizin doğum oranı kaç dediydim nasıl sarardı gördünüz demi…” dediği bildirildi. Bisiklete Tövbe Etti Fotoğrafta "Jyrki Katainen" bisikletle işine giderken görülüyor... Öte Yandan Finlandiya başbakanının bu olaydan sonra bisikletini attığı ve özel otomobiliyle işe gittiği belirtiliyor. Erdoğan’ın verdiği dersten çok etkilenen Finlandiya başbakanının arabasında “kızımız olacaktı” isimli şarkıyı dinlediği de iddialar arasında. (Bu bize de saçma gelmedi değil). Lazetta – Oslo_ Nisan 21, 2012
  6. http://youtu.be/OtwyKwZt5xc&autoplay=1
  7. Adam haklı aslında. Bu Ülkede işi damacanaya tecavüz etmeye götürecek kadar cinsel açlık yaşayan ve bu Yrd.Docent Doktorun zihniyetinde olan o kadar çok insan var ki... Bir an önce bu sakat zihniyetten kurtulmak gerekiyor...
  8. Notlar: *1 Eksaptasyon (Exaptation) bir özelliğin asıl evrimleşmesine neden olan fonksiyonundan farklı bir fonksiyona geçiş yapmasıdır. En genel örneği kuşlarda sıcaklık düzenlemesi özelliği için evrimleşen tüylerin daha sonra uçmak için kullanılmaya başlamasıdır.) *2 Stanovich kitabında insanların memlere karşı isyanda olduğunu da anlatır. Bu fikrine şahsi olarak katılmadığım için sadece insanın biyolojik evrime isyanı fikrini yazıma almayı uygun buldum. Kaynakça: Dawkins, R. (1976). The selfish gene. Oxford: Oxford University Press. Dukas, R. (2004). Evolutionary biology of animal cognition. Annu. Rev. Ecol. Evol. Syst., 35, 347–374. Harris, J. D. (1943). Habituatory response decrement in the intact organism. Psychological Bulletin, 40, 385–422. Hauser, M. D., Chomsky, N. & Fitch, W. T. (2002) The faculty of language: What is it, who has it, and how did it evolve? Science, 298, 1569–79. Moore, B. R. (2004). The evolution of learning. Biological Review, 79, 301–335. Pavlov, I. P. (1927). Conditioned Reflexes. Oxford: Oxford University Press. Pinker, S. (1997). How the mind works. Londra: Penguin. Shettleworth, S. J. (2010). Cognition, evolution, and behavior. New York: Oxford University Press. Stanovich, K. E. (2004). The robot’s rebellion: Finding meaning in the age of Darwin. Chicago: The University of Chicago Press. Whiten, A., Goodall, J., McGrew, W. C., Nishida, T., Reynolds, V., Sugiyama, Y., Tutin, C. E. G., Wrangham, R. W. & Boesch, C. (1999). Cultures in chimpanzees. Nature, 399, 682–85. ***
  9. Dile Geçiş ve Robotların İsyanı Daha önce de belirttiğimiz gibi dil en önemli sosyal öğrenme aygıtı olarak evrimleşmiştir. Dil; "vokal taklit", "ayrıştırma", "iki nötr uyaran arasında birleştirme" ve "beceri öğrenme" gibi birçok zihinsel ve dolayısıyla evrimsel sureci barındırır. Şüphesiz sadece dilin veya vokal taklidin evrimi üzerine ayrıntılı yazılar yazmak mümkündür. Ancak kısaca belirtecek olursak, dilin tamamının bir adaptasyon mu yoksa tümünün ya da bir kısmının bir “eksaptasyon”*1 mu olduğuyla ilgili tartışma devam etmektedir. Saka kuşlarının yeni şarkı öğrenmek için, insanlarda mutasyona uğraması konuşma ve dil bozukluklarına yol açtığı bulunan FOXP2 genini kullandığının gösterilmesiyle dil ve vokal taklit arasındaki bağlantı daha açık hale gelmiştir. Hauser, Chomsky ve Fitch 2002 yılında yayınladıkları makalelerinde dili geniş ve dar anlamda olmak üzere ikiye ayırmışlardır. Buna göre geniş anlamda dil, dilin tüm bilişsel, motor ve algısal özelliklerini kapsar ve bu özellikleri insanlar diğer canlılarla da paylaşmaktadır. Dar anlamda dil ise dilin sadece insanın sahip olduğu özelliklerini kapsamaktadır. Buna göre sadece insanların sahip olduğu düşünülen dilin “özyineleme” (recursion) özelliği dar anlamda dile gösterilebilecek tek örnektir. Bu özellik bize cümle içine yeni sözcük grupları ekleyerek sonsuz uzunlukta cümleler yaratma ve böylece düşünce içine eklenmiş düşünceler şeklinde düşünme yetisi verir. Dilin harici iletişim fonksiyonunun yanında dahili bilişsel bir fonksiyonu da bulunmaktadır. Dil sayesinde insan dış dünyayı daha kolay ve verimli bir şekilde temsil etme ve modelleme şansına da sahip olmuştur. Böylece dilin de evrimiyle kültürün oluşumu için gereken 3 önemli yetiye sahip olmuş oluruz: * Öğrenme yoluyla dış dünyadaki ilişkileri gözlemlemek, * İçsel olarak dış dünyayı modellemek, * Öğrenilmiş bilgileri toplumun diğer bireylerine ve gelecek nesillere aktarmak. Ünlü evrimsel biyolog Richard Dawkins’e göre kültürün ortaya çıkışıyla birlikte kültürel evrim biyolojik evrime paralel bir şekilde ilerlemeye başlamıştır. Burada Dawkins’in önerdiği kültürel evrim kavramlar, semboller, fikirler ve benzeri kültürel birimlerin, yani Dawkins’in verdiği isimle memlerin, Darwinci bir seçilim süreci izleyerek kendilerini zihinden zihine kopyalayarak hayatta kalmalarıdır. Buna örnek olarak şiirleri gösterebiliriz. Sevilen şiirler kendilerini daha çok sayıda zihne kopyalayabildikleri için hayatta kalmaları daha az sevilen bir şiire göre daha kolaydır. Dilin evrimi, yazının ve daha sonrasında sosyal iletişim araçlarının ortaya çıkışıyla insan zihni en karmaşık sosyal öğrenme araçlarını kontrol etmeyi basarmış ve kültürel evrim bugünkü çok hızlı formunu almıştır. Bu kopyalama esnasında daha önce bahsettiğimiz şekliyle yanlış öğrenme sonucu oluşmuş batıl inançlar da tekrar deneyimlenmeye gereksinim duymadan hayatta kalabilirler. Bu aşamada artık kültürel evrimin biyolojik evrimle uyuşma zorunluluğu da ortadan kalkmıştır. Dawkins’in “Gen Bencildir“ kitabının (1976) ana fikri bütün canlıların, genlerinin hizmetindeki robotlar olduğudur. Buna karşın Keith Stanovich 2004 yılında çıkan kitabi “Robotun İsyanı”nda artık biz robotların genlerimizin emrine uyma zorunluluğu hissetmediğimizi anlatmaktadır*2. Öğrenme işte tam bu noktada çok merkezi bir rol oynamakta. İnsan, öğrenme ve bunun sonucunda ortaya çıkmış kültür sayesinde herşeyi her nesilde tekrar keşfetme yükünden kurtulmuştur. Uygarlık belki de batıl inançlarımız (ve bunun karşısında bilim) sayesinde insan davranışını evrimden daha güçlü bir şekilde etkilemeyi başarmıştır. Uygarlığın gerçek anlamı evrimin yarattığı hayvan içgüdülerimizi toplumun yararına baskılamak, kısaca evrime boyun eğmemektir. Modern insan için bu dönüşüm bazen tek eşlilik, bazen doğum kontrolü, bazen de toplumsal tepkilerimizin evrimsel reflekslerimizin yerini almasıdır. Ve Kanadalı-Amerikan psikolog Steven Pinker’ın da dediği gibi eğer genlerimiz bundan hoşlanmıyorlarsa gidip kendilerini göle atabilirler (Pinker, 1997). ***
  10. Sosyal Öğrenme: Gözlemsel Koşullanma ve Taklit Öğrenmenin bu ilk adımları henüz gelişmiş bir kültürü ortaya çıkarabilecek karmaşıklıktan uzaktır. Bu anlamda en ileri öğrenme mekanizması koşullanma olan hiçbir canlı türünde bugün sahip olduğumuz türde bir kültürden söz etmek de mümkün olmayacaktır. Şüphesiz bu yeti ileri derecede sosyal öğrenme gerektirmektedir. Sosyal öğrenmenin en basit formu olan taklit canlının bir davranışı gözlemlemesini, bir iç temsil oluşturmasını ve davranışı tekrarlamasını gerektirir. Taklidi mümkün kılan yetilerden biri de yine bir koşullanma çeşidi olan gözlemsel koşullanmadır. Kedi yavrularının ancak annelerinin bir saldırgana karşı korku tepkisi gösterdiğini gözlemledikten sonra aynı saldırgana karşı korku geliştirmeleri bu tip koşullanmaya bir örnektir. Sıçanlarda ise bir sıçanın önünde bulunan iki yemek kabı seçeneğinden birini seçip bunun sonucunda ölmesini gözlemleyen bir başka sıçanın diğer kabı seçmeyi öğrenmesi de yine bu tip bir sosyal öğrenmeye örnek gösterilebilir. Taklidin en yaygın ve üstünde en çok çalışılmış örneklerinden biri de kuşların birbirlerinden şarkı söylemeyi öğrenmeleri, yani vokal taklittir. Şarkı genellikle erkek kuşlar tarafından üreme dönemlerinde söylenen ve kuş cinsine özel bir seslendirmedir. Şarkı söyleme yetisi ve dolayısıyla vokal taklit 9000’den fazla kuş türünde gözlemlenebilmekte ve bazı kuş türlerinde erkek kuşlar 100’den fazla birbirinden farklı şarkıyı barındıran bir repertuara sahip olabilmektedir. Sadece bu örnek bile ötücü kuşlarda şarkı söylemenin ne kadar önemli bir özellik olduğunu göstermeye yeterlidir. Kuşlarda şarkı öğrenmenin iki safhası vardır. İlk safhada kuşlar diğer kuşlardan duydukları şarkıların algısal özelliklerini pasif bir biçimde hafızalarına depolarlar ve ikinci safhada bu bilgiyi kullanarak öğrendikleri şarkıların kendilerine özgü versiyonlarını söylemeye başlarlar. Bu anlamda vokal taklit hem gözlemsel koşullanmadan daha özelleşmiş ve daha karmaşık bir sosyal öğrenme çeşididir hem de insan dilinin evrimi için bir temel hazırladığı düşünülmektedir. ***
  11. Alışmadan Dile, Öğrenmenin Evrimi Dilin ve kültürün ortaya çıkmasına kadar geçen sürede öğrenme de basit bir mekanizmadan daha karmaşık ve çok yönlü bir hale doğru evrilmiştir. Sosyal öğrenme ve dilin evriminin kabaca; "Alışma", "Pavlovcu ve Operant Koşullanma", "Gözlemsel Koşullanma", "Vokal Taklit", "Dil"yolunu takip ettiğini söyleyebiliriz. Daha önce bahsi gecen sabit tepkilerin öğrenme yoluyla değişmesine en basit seviyede örnek alışmadır. Alışma, tekrarlı uyarılma sonucunda organizmanin sabit tepkisinin azalmasi olarak tanımlanır (Harris, 1948) ve bugüne kadar birçok çalışma ile basit yaşam formları dahil bütün hayvan türlerinde gösterilmiştir. Örneğin; göz kırpma refleksi yüksek sese karşı evrimleşmiş sabit bir tepkidir. Buna rağmen, aynı yüksek sesin hiçbir neticeye neden olmaksızın tekrarı göz kırpma refleksinin azalarak yok olmasına neden olacaktır. Yine alışmaya benzer olarak duyarlılaşma genellikle tiksindirici/itici bir uyarana karşı organizmanın tepkisini arttırmasıdır. Bu tür öğrenmeye örnek olarak acı verecek şiddetteki bir sesin ardından daha düşük bir sese karşı göz kırpma tepkisinin artması gösterilebilir. Herhangi bir uyaranın hiçbir sonuca yol açmaması karşısında o uyarana uygun gelişmiş refklekslerin alışma sonucunda azalması (ya da duyarlılaşma sonucu artması) ve organizmanın o uyaranı göz ardı etmesi yine aynı organizmanın hayatta kalması için öğrenilmesi gereken bir bilgidir. Alışma ve duyarlılaşma esnasında herhangi iki uyaran arasında bir ilişki öğrenilmez. Peki ya uyaran güvenilir bir şekilde organizma için pozitif veya negatif bir sonucu haber veriyorsa? Alışmadan farklı olarak bu tür uyaran-ödül ya da uyaran-ceza ilişkilerinin öğrenilmesi ünlü Rus bilim adamı ve koşullanmanın kurucusu İvan Pavlov’un adıyla Pavlovcu koşullanma olarak adlandırılır. Pavlov klasik koşullanma deneyinde denek olarak kullandığı köpeklere yemek vermeden önce bir zili çalarak bu zili yemeğin bir öncülü olarak belirlemiştir. Tekrarlanan zil-yemek eşleşmesi sonucunda ortaya çıkan ve tek başına zile gösterilen tükürük salgılama tepkisi artık evrimle sabitleşmiş bir refleks değil, koşullu uyarana gösterilen koşullu bir tepki halini almıştır (Pavlov, 1924). Duyarlılaşma ve Pavlovcu koşullanma arasında tek bir ara mekanizmanın evrimleştiği düşünülebilir. Bu ara mekanizmanın uzun sureli duyarlılaşma veya kısa-süreli birleştirme mekanizmalarından biri olduğu düşünülmektedir (Moore, 2004). Bu aşamada elimizde bulundurduğumuz Pavlovcu koşullanma yetisi canlılara ilk defa evrimin sabit yollarını gerçek anlamda esnetme olanağı sunmuştur. Tabii bu yetinin sınırlı olduğunu da görmemiz gerekir. Koşullanma sabit reflekslerimizi başka uyaranlara yönlendirse de varolan refleksler halen “hayatta kalma ve üreme” amaçlarına hizmet etmektedir. Örneğin; artık zile tükürük salgısı refleksi gösteren bir köpek bunu hala yemek beklentisi nedeniyle gerçekleştirmektedir. Buna rağmen koşullanma yetisine sahip canlı türleri sadece alışma yetisine sahip daha basit canlı türlerinin aksine “yanlış davranma” sorunuyla da ilk kez karşı karşıyadırlar. Bu tür davranışlara koşullanmanın bir diğer türü olan “operant” koşullanmada sıkça rastlanılır. Operant koşullanmada denek yemeğe ulaşabilmek ya da şok benzeri bir cezadan kaçabilmek için bir levyeye basmak gibi bir davranışta bulunmayı öğrenir. İşte bu aşamada birçok canlı öğretilmeye çalışılan davranış yerine reflekslerine uygun davranışlara yatkınlık gösterir. Yemek için çelik bir levyeye basmayı öğrenen bir sıçanın bu süreç içinde yemekle bağdaştırdığı levyeyi ısırmaya çalışmasını bu yanlış davranışlara örnek gösterebiliriz. Bu tür yanlış davranışların kültürün bir parçası olan batıl inançların ortaya çıkmasında da etkili olduğu düşünülmektedir. ***
  12. Öğrenme ve Kültür Bağlantısı: Modern insan atalarından miras kalmış evrimsel mekanizmalarla atalarınınkinden çok farklı bir çevrede sağ kalabiliyorsa bunun nedeni kültürün öğrenme yoluyla insanı her nesilde tekrardan şekillendirmesidir. Bu süreç kültür ve uygarlığın evrime paralel şekilde gelişimine ve insan davranışı üzerinde bu iki etkinin çekişmesine dönüşmüştür. Örneğin; atalarımızın yaşadığı çevrenin aksine modern ve uygar toplumlarda çok eşlilik ve şiddet gibi bireyin hayatta kalma ve genlerinin devam şansını arttıran davranışlar kabul görmemekte ve bu tür davranışlar cezalandırılmaktadır. Kısacası uygarlığın öğretisi çoğu zaman bize evrimin itici güçlerinin tam aksini öğütlemektedir. Bu durum birçok bilim adamı tarafından evrim tarafından programlanmış modern insanın isyanı olarak yorumlanır. Kültür öğrenilmiştir ve öğrenme olmadan kültürün ortaya çıkması düşünülemez. Bu açıdan evrimin şekillendirdiği öğrenme mekanizmasının nasıl kontrolden çıkıp insanda evrimsel anlamda irrasyonel davranışların doğuşuna neden olduğu sorusunun cevabı yine öğrenmenin evriminde saklıdır. Birçok bilim adamı tarafından kültür son bir milyon yılda sadece insanların ortaya çıkardığı bir olgu olarak görülmek yerine daha basit formlarını da dahil edecek şekilde tanımlanmaktadır. Bu anlamda kültür, dil ve öğrenme/öğretme yoluyla nesiller arası devredilebilen topluma özel davranışlar, inanışlar ve yargılar anlamına gelmektedir (Shettleworth, 2010). Kültürün tam olarak ne kadar geniş tanımlanması gerektiği hususunda tam bir fikir birliği olmasa da birçok bilim adamı hayvanlarda kültüre benzer sosyal mekanizmaların ipuçlarını göstermişlerdir. Örneğin; birbirinden bağımsız bölgelerde yaşayan şempanze gruplarının bazılarının kullandığı termit avlama yöntemlerinin diğerlerinde olmamasını, gruplar arası genetik farklılık bulunmamasından dolayı, araştırmacılar farklı gruplarda ortaya çıkan icatların sosyal olarak iletilmesine bağlamışlardır (Whiten ve arkadaşları, 1999). Şempanzelerde görülen bu sosyal davranışlar insan kültürünün de öncülleri olarak görülürler. Bu örnekte de görülebileceği gibi kültürün en önemli göstergelerinden biri bireyler ve nesiller arası bilgi alışverişidir. Bu açıdan kültürün ortaya çıkabilmesi için gerekli koşul sosyal öğrenmenin evrimleşmesidir. Sosyal öğrenme bir birey tarafından öğrenilen bilgi veya becerinin bir diğer bireye iletilmesi olarak tanımlanır. Bu açıdan dilin evrimi kritik bir önem taşır. Dilin evrimi sadece topluluk bireyleri arasındaki bilgi alışverişini daha etkin hale getirmekle kalmaz. Dil sayesinde bilişsel anlamda sembol kullanma ve soyut düşünme becerisine sahip daha verimli bir zihin ve arkasından önce sözlü sonra yazılı bir dış bellek aracı olarak kültür de ortaya çıkabilmiştir. ***
  13. GİRİŞ; Doğada bulunun canlıların hayatta kalabilmesi ve üreme yoluyla sonraki nesillere genlerini ulaştırabilmesi için gerek duyduğu davranışlar iki farklı kaynaktan beslenmektedir. Bunların ilki refleksler gibi evrimsel yolla gelişmiş ve nesiller arası sabit davranışlardır. Diğeri ise klasik koşullanma, gözlemsel ve nedensel öğrenme gibi tecrübe ve çevre ile etkileşim yoluyla kazanılmış “esnek” davranışlardır. Genel anlamda öğrenme sabit evrimsel işleyişin kırılmadan esnemesini sağlayan ve yine evrimin ortaya çıkardığı bir bilişsel mekanizmadır. Bu iki tip davranış da canlıların sahip olduğu tek bir problemi çözmek için kullanılır: Hayatta kalma. Bu problem canlıların yaşamak için gerekli besin kaynaklarını bulabilmesi, besin zincirinde kendinden üstte olan canlı türlerinden korunabilmesi ve üreme ile kendi türünü devam ettirmesini kapsar. Buna göre ilk kaynaktan gelen sabit davranışlar canlının çevresine uygun olmaktan çıktığı takdirde canlının bu davranışı değiştirme şansı kendi nesli içinde bulunmaz. Bu davranışa sahip canlıların soyu tükenir; uyumsuz davranışa sahip olmayan türler ise genlerini bir sonraki nesile aktarma şansı bulurlar. Bunun aksine, öğrenme yoluyla edinilmiş davranışlar çevreye uygunluklarını kaybettikleri takdirde nesil içinde yeni bir davranış kalıbı edinilmesi yoluyla değiştirilebilir. Bu açıdan öğrenme “fenotipik esneklik” olarak adlandırılabilir (Dukas, 2004). Bu iki tür davranış aynı problemi değişik seviyelerde çözmeye yönelik olarak gelişmiş olsalar dahi modern insanın ve dolayısıyla uygarlığın ve kültürün ortaya çıkışıyla birbirlerine zıt sonuçlar doğurmaya başlamışlardır. ***
  14. 2016 yılında akıllı telefon sayısı yaşayan insan sayısını geçecek!.. Cisco, mobil cihaz ve mobil internet kullanımı üzerine, gelecek 5 yılı kapsayan raporları açıkladı. Skynet adım adım gerçeğe dönüşüyor. Cisco, akıllı telefonların yaygınlaşmasına dair beklentilerini açıkladığı raporunu yayınladı. Rapora göre akıllı telefonların bu hızla yaygınlaşmaya devam ettiği taktirde, 2016 yılında akıllı telefon sayısının insan nüfusunu geçmesi bekleniyor. 2016 yılında piyasada 10 milyar akıllı telefon olacağı düşünülüyor ki, bu rakam kişi başına 1.4 mobil cihaz anlamına geliyor. Bu gelişme ışığında küresel mobil veri trafiği ve küresel sabit veri trafiği büyüme oranları açısından 2011 yılını üçe katlayacak. Bunun yanı sıra önümüzdeki 5 yıl içinde video içeriklerine olan taleplerin artması da beklentiler arasında. Artacak mobil bağlantı hızıyla birlikte, 5 yıl içinde mobil veri trafiğinin üçte ikisi videolardan ve görsel içeriklerden oluşacak. Rapora göre küresel veri transferinde en hızlı büyüme yüzde 104 ile Orta Doğu ve Afrika’da olacak. Bu rakamı yüzde 84 ile Asya Pasifik bölgesi takip edecek.
  15. Gece olunca yıldızları seyretmenin keyfi bir başka oluyor. Bir de fotoğrafçı Randy Halverson‘ın objektifi ve müzisyen Bear McCreary‘in özel müzikleri ile 2 yılda yaratılan time-lapse videodan geceyi mutlaka izleyin. Videoyu İzlemek için aşağıdaki resme tıklayın... İzlerken Videoyu tam ekran yapmayı ihmal etmeyin Lütfen... Fotoğraf makineleri geliştikçe üretilenler de ortaya çok farklı güzellikler çıkarıyor. Randy Halverson da 2 yıl boyunca çektiği fotoğrafları 4 dakikada sunmaya karar vermiş. Canon 5D Mark II and Canon 60D ile çekimlerini gerçekleştiren Halverson, Battlestar Galactica ve The Walking Dead dizilerinin müziklerini yapan Bear McCreary’den özel müzikler yaratmasını rica etmiş. Ortaya çıkan video ise kesinlikle görülmeye değer.
  16. Fotoğraf makineleri geliştikçe üretilenler de ortaya çok farklı güzellikler çıkarıyor. Randy Halverson da 2 yıl boyunca çektiği fotoğrafları 4 dakikada sunmaya karar vermiş. Canon 5D Mark II and Canon 60D ile çekimlerini gerçekleştiren Halverson, Battlestar Galactica ve The Walking Dead dizilerinin müziklerini yapan Bear McCreary’den özel müzikler yaratmasını rica etmiş. Ortaya çıkan video ise kesinlikle görülmeye değer.
  17. Google geçmişini nasıl sileriz? Google, 1 Mart 2012'den itibaren yeni gizlilik politikasını hayata geçirdi. İnternetteki kişisel bilgilerinin yeni politika altında nasıl etkileneceği üzerine birçok soru işareti dolanırken, bu “şimdilik” iyi bir çözüm olabilir. Google, yeni gizlilik politikasının, sunduğu hizmetlerin daha iyi ve etkin kullanılması için hazırlandığını belirtmişti. Ayrıca, kişisel bilgilerin kullanıcıdan izin alınmadan veya kullanıcının talebi olmadan üçüncü partilerle paylaşılmayacağı da ifade edildi. Ancak, yeni döneme geçiş sürecini iyi takip edememiş olanların içini rahatlatacak bir yöntem, Google geçmişlerini silmek olabilir. İnternet geçmişi, kişinin neleri beğenip takip ettiğini, nelerden hoşlanmadığını, siyasi görüşünü, dini görüşlerini, cinsel tercihlerini, yaşını ve hatta sağlık durumu hakkında birçok bilgiyi kapsayabilir. Bilgilerinin sunucularda saklanmasını veya siber korsanların eline geçmesini istemeyen kullanıcıların yapması gereken, çok basit iki basamağı takip etmek. 1) İlk olarak google.com/history adresine giderek, Google hesabınıza giriş yapmanız gerekiyor. 2) Ardından tek yapmanız gereken “Tüm Web Geçmişi’ni kaldır” butonuna basmak ve onay sorusunu “Tamam” diyerek onaylamak. Eğer geçmişinizi gösteren ekranda “Duraklat” butonuna tıklarsanız, arama motorunda yapacağınız aramaların kaydedilmesini durdurmuş olursunuz. Kısaca geçmişi silmek, bağlantıları teker teker seçip “Çıkart” diyerek ayıklamak veya aramaların kaydedilmesini durdurmak, kullanıcının vereceği bir karar. Geçmişin silinmesi yeni hareketlerinizin kaydını engellemeyecektir. O nedenle bu işlemi arada bir yaparak reklamlara malzeme olmaktan kurtulabilirsiniz.
  18. E-posta attığınız herhangi biri bilgilerinize ulaşabilecek Arama motorunun değiştirdiği ayarlar arasında eğer Blogger’da bir blog sahibiyseniz, Google hesabınızına oradaki bilgileriniz daha sonra kullanılmak üzere eşleştiriliyor. Eğer bir kullanıcı sizden gelen bir e-postaya ya da başka bir bilgiye sahipse sizi algılıyor ve Google profilinizin o kişiye görünebilmesini sağlıyor. Bu da neredeyse hiç tanımadığınız kişiye sadece e-posta gönderdiğinizde, en azından isminiz ve fotoğrafınızın görüleceği anlamına geliyor. Geçtiğimiz yıl da Facebook’un silinen bilgileri kendi sunucularında barındırmaya devam etmesinin ortaya çıkmasıyla sorun yaşamıştı. Ancak Google’ın da bu yola doğru ilerlediği görülüyor. Kullanıcı sözleşmesinde, “Siz bilginizi servislerimizde sildikten sonra hemen aktif sunucularımızdan ve sizin yedekleme sisteminizden kaldırmayabilirz” bilgisi veriliyor. Ne gibi tehditler ortaya çıkabilir? Google’ın bilgilerimizi kullanarak milyar dolarlar kazanmasının dışında tüm kullanıcı bilgilerinin bir noktada toplanması, Sony’nin geçtiğimiz yıl başına geldiği gibi veri sızıntısı riskini ortaya çıkarıyor. Tüm kredi kartı bilgileri ve kullanıcı detaylarının saldırganların hedefi olacağı görülüyor. Bunun dışında Google, kullanıcıların internet üzerindeki tüm hareketlerini kaydedebilecek. Bu da yine internette ifade özgürlüğünün önüne geçmek için kullanılabilir. Zira Facebook da daha önce FBI ya da diğer kurumların istemesi durumunda tüm bilgileri paylaşabileceğini açıklamıştı. Google kendini nasıl savunuyor? Google kendisini savunmak ve değişiklikleri açıklamak için bir blog yazısı yayımladı. Google’a giriş yaptığınızda tüm Google ürünlerinin uyum içinde çalıştığı bildirildi. Örneğin, eğer Google Docs’ta çalışıyorsanız ve bunu Gmail üzerinden birisiyle paylaşmak isterseniz, doğrudan aynı ekranda gönderim yapabilirsiniz. Gizlilik ayarlarındaki değişikliğin farklı ürünleri birbirine bağlayarak daha kaliteli bir hizmet sunduğu belirtilen yazıda, “Yine de isterseniz YouTube ve arama geçmişinin bilgilerini diğer bilgilerle eşleştirmeyeceğiz” denildi. Japonya’nın uyarısının ardından Google’dan yapılan açıklamada Japon yasalarına uygun bir gizlilik sözleşmesi hazırladıklarını değinildi. Yine de Japon ve diğer düzenleyici kurumların tamamıyla konuyu tartışmaktan memnuniyet duyulacağı bilgisi verildi. Google’daki arama geçmişinizi silmenin yolunu öğrenmek için http://www.turkish-media.com/forum/topic/269130-google-gecmisini-nasil-sileriz/ başlığından bilgi alabilirsiniz.
  19. Mart başı itibari ile hayata geçen Google gizlilik ayarları ile daha fazla kişiselleştirilmiş aramalara kavuştuk. Peki ya bizler bunun karşılığında Google’a neler vereceğiz? Google’ın yeni gizlilik ayarları tüm dünyada tepkilere neden oldu. Son olarak Japon hükümeti, Google’ı yeni ayarlar konusunda uyardı. Yeni ayarlarla birlikte kullanıcı bilgilerinin depolanması ve kullanılması öngörülürken, kullanıcı bilgilerinin Japon yasaları tarafından koruma altında tutuluyor. Tokyo Times’da yer alan habere göre, Japon hükümeti Google’dan yeni uygulamayla birlikte nelerin değişeceğini açıkça belirtmesini ve gelecek kullanıcı bildirimlerine net cevaplar vermesini istedi. İnternet devinin yeni gizlilik ayarları birçok ülkede endişelere yol açtı. Avrupa’nın soruşturma başlattığı değişiklikler Güney Kore’de de soruşturmaya konu oldu. Google Amerika Birleşik Devletleri’nde de Kongre’ye bir mektup yazarak değişiklikleri açıkladı. Benzer bir mektup Avrupa Birliği’ne de gönderildi. Bu açıklama mektubu yeterli gelmemiş olacak ki Fransa’daki düzenleyici kurum, soruşturma başlatıldığını duyurdu. Yeni gizlilik ayarları neleri getiriyor? Yeni ayarlar Google’ın kullanıcı bilgilerini bir yer depolamasına ve çok daha aktif şekilde kullanarak kullanıcılara özel sonuçlar çıkarılmasını getiriyor. Google’ın tüm servislerindeki verilerin toplanması, Youtube, Picassa, Blogger, Docs, Gmail ya da Google+ kullanıcılarının tüm hareketlerinin arama motoruna yansıtılmasını anlamını taşıyor. Örneğin Youtube’da kedi videoları izliyorsunuz. Google aralamalarda karşınıza kedi maması reklamları çıkartacak. Bu sayede kullanıcılar daha kişiselleştirilmiş aramalar yapabilirken, reklam verenlerin de daha hedefli kampanyalar düzenlenmesi hedefleniyor. Kullanıcı bilgilerinin üçüncü partilerle paylaşılarak paraya dönüştürülmesi tepki çekiyor.
  20. Doğru tespit. Karşımızdakilere kendi duygularımız ve anlayışımız doğrudur yargısıyla bakıyor olmak. Asgari müştereklerde bile uzlaşma şansını ortadan kaldırıyor... Bundan daha olumsuz olanı ise, bizim duygu ve düşüncelerimiz paylaşıyor diye bir başkasının yaptığı hataları görmemezlikten gelmek ve onay vermek...
  21. Sevgili dennise, senin dürüstlüğünü sorgulamadım. Bir şeye kaygı duyarak karşı çıkmak ile konuya vakıf olarak görüş belirtmek arasında ki farkı vurgulamak istedim... Canlılığın evriminde etken olan doğal seçilim kavramını, tesadüf kelimesinin izah etmekte eksik kalacağını, mekanik davranışlar örnek gösterilerek açıklanamayacağını ifade etmek istedim
  22. Amy Winehouse - Back To Black He left no time to regret, […] O üzülecek zaman bırakmadı, […] With his same old safe bet Aynı eski güvenli bahsiyle Me and my head high and my tears dry Ben ve benim yukarda başım ve kuru gözyaşlarım Get on without my guy Erkeğim olmadan sürdü You went back to what you knew so far removed Şimdiye kadar bilip çıkarılan şeylere geri gittin From all that we went through Yaşadığımız her şeyden And I tread a troubled track, my odds are stacked Ve belalı bir iz sürdüm, garipliklerim yığınla I'll go back to black Siyaha geri gideceğim We only said goodbye with words Sadece kelimelerle güle güle dedik I died a hundred times Yüz kere öldüm You go back to her Ona geri gittin And I go back to, I go back to us ve ben de geri gidiyorum, ben bize geri dönüyorum I love you much, it's not enough Seni çok seviyorum, bu yeterli değil You love blow and I love puff Sen esmeyi seviyorsun ben esintiyi And life is like a pipe Ve hayat bir düdük gibi And I'm a tiny penny rolling up the walls inside Ve ben içerde duvarlarda gezinen küçük sıska peniyim We only said goodbye with words Sadece kelimelerle güle güle dedik I died a hundred times Yüz kere öldüm You go back to her Ona geri gittin When I go back to Ben geri gittiğimde We only said goodbye with words Sadece kelimelerle güle güle dedik I died a hundred times Yüz kere öldüm You go back to her Ona geri gittin And I go back to Ve ben de geri gittim Black, black, black, black Siyah, siyah, siyah, siyah Black, black, black siyah, siyah, siyah I go back to Geri gidiyorum I go back to geri gidiyorum We only said goodbye with words Sadece kelimelerle güle güle dedik I died a hundred times Yüz kere öldüm You go back to her Ona geri gittin And I go back to Ve ben de geri gittim We only said goodbye with words Sadece kelimelerle güle güle dedik I died a hundred times Yüz kere öldüm You go back to her Ona geri gittin And I go back to black Ve ben siyaha geri döndüm
  23. Someone Like You lyrics Songwriters: Adele Laurie Blue Adkins;Daniel Dodd Wilson I heard that you're settled down That you found a girl and you're married now I heard that your dreams came true Guess she gave you things I didn't give to you Old friend, why are you so shy? Ain't like you to hold back or hide from the light I hate to turn up out of the blue, uninvited But I couldn't stay away, I couldn't fight it I had hoped you'd see my face and that you'd be reminded That for me, it isn't over Never mind, I'll find someone like you I wish nothing but the best for you, too Don't forget me, I begged, I remember you said Sometimes it lasts in love, but sometimes it hurts instead Sometimes it lasts in love, but sometimes it hurts instead You know how the time flies Only yesterday was the time of our lives We were born and raised in a summer haze Bound by the surprise of our glory days I hate to turn up out of the blue, uninvited But I couldn't stay away, I couldn't fight it I had hoped you'd see my face and that you'd be reminded That for me, it isn't over yet Never mind, I'll find someone like you I wish nothing but the best for you, too Don't forget me, I begged, I remember you said Sometimes it lasts in love, but sometimes it hurts instead, yeah Nothing compares, no worries or cares Regrets and mistakes, they're memories made Who would have known how bittersweet this would taste? Never mind, I'll find someone like you I wish nothing but the best for you Don't forget me, I begged, I remember you said Sometimes it lasts in love, but sometimes it hurts instead Never mind, I'll find someone like you I wish nothing but the best for you, too Don't forget me, I begged, I remember you said Sometimes it lasts in love, but sometimes it hurts instead Sometimes it lasts in love, but sometimes it hurts instead

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.