sardunyam

sende öylesisin

sahil

ben sana oyun fanı derim ortam buzzzz gibim olur sankim

galiba sanırsam öyle dedim komiğim benim

sayın BrainSlapper siz yenisiniz benim önceki iletilerimden haberiniz olmaya bilir, ortaya atıp net cevap veremediğimden değil aynı şeyleri tekrar etmekten sıkıldığım için ve bir kısım insanların bazı tavırlarından ötürü detaylara girmiyorum. en azından şimdilik. birgün istersem yine tartışmaya girebilirim. ama şuan istemiyorum. sorduğunuz pek çok soruya çok güzel ve doğru cevap veren fikirdaşlarım var bende onlardan çok farklı düşünmüyorum sadece ayrıntılarda farklı bakıyoruz hepsi o... selamlar hepinize...

ben mi, mümkün mü? beni güldürenisin

neşesisin

gülüm demek geliyor

ben kurt kuş adına endişe ettim zaten, yazık hayvancıklara

KIRAN KIRANA Unutma sen yine Sardunyalara su ver ben yokken, unutma gazeteleri oku kahvaltı ederken, unutma haberleri dinle her saat başı lütfen sen ki acı çekmenin en kibarını bilirsin sen ki mum gibi içine içine erirsin dayan gözümün nuru kavuşacağız elbet birgün bağbozumu kıran kırana bu hayat yaşayacağız boynumuzun borcu unutma... bahardır kışın sonu... (sezen aksu) şiirim kaynadı arada artık kısa cümleler kuruyorum demişti, sebnem ferah ne güzel demişti. yoksa bizemi demişti, ne demişti.

yok van gölü canavarının reankarnesi balesi (nasıl kurdum ben bu cümleyi yaw)

takiptemisin sedoşum, aman o zaman daha dikkat filazofların sultanı teftişe çıktı demekki?

kız ben incecik bir zarifeyim ne iftira atıyon ahanda resmimi yoluyom bakınızda görünüz nasıl bir zerafetim var!!!

size bir acı hikayesi anlatayım. bakın acılar nasıl çeşit çeşit... hikayeye göre... gencecik bir kız, birine sevdalanmış aldanmış, bir çok kadın gibide bedenini o çok sevdiğine vermiş. ama adam ona aşık değilmiş. onun ki hevesmiş... ama bir kez elde etmiş ya kızı artık yüzüne bakmamış bir daha... kaçmış köşe bucak neresi olursa... aradan aylar geçmiş kız hamileymiş... söylememiş hiç kimseye, ne ailesine, ne arkadaşlarına söyleyememiş. adam ise biliyormuş ama bildiği halde kızı görmezden ve duymazdan gelmiş... neyse işte 6 ay geçmiş kızın annesi şüphelenmiş. kızı alıp götürmüşler bir hastaneye, doktorlar demişler kızınız 6 aylık hamile. anne yığılmış hastane koridorlarında, kız ayrı bir köşede utanç içinde... ne yapacaklarını bilemeden çıkmışlar hastaneden yürümüşler saatlerce, bir dostlarına gidip açılmışlar, ağlayarak ve utanarak... bir bebek gelecek dünyaya, hiç bir günahı olmayan, bir bebek gelecek dünyaya ama hiç istenmeyen... dostları teskin etmiş onları, yapacak ilk iş kızın günahına girenle konuşmak ve evlendirmek demiş... hep beraber gitmişler adamın evine, toplanmış aile meclisi ve bebek bizdense kabulümüz demişler... dna istemişler. kabul edilmiş... kız ve ailesi umutla evlerine dönmüşler ama ne kızın sevdiği adamdan ne de aileden bir daha haber alınamamış... gel zaman git zaman bebeğin doğma günü gelmiş. herkes çaresiz doğan bebeği ne yapacaklarını düşünüyorken bir dosttan haber gelmiş!!! ben bir aile buldum bebeğe. ailenin 16 yıllık evliliklerinde hiç çocukları olmamış ve bir bebeğe öyle hasretler. aile ve genç anne hiç karşılaşmamış o dost aracı olmuş bebeği hastaneden almış... almış almasına da, kız doğana kadar ölmesini istediği bebeğini görünce ona bağlanmış, o masuma bakarken ağlamış, ağlamış, ağlamış... kadın çocuğu almış ve tam arkasını dönüp giderken bebeğin annesi seslenmiş... "ablacım, bir kez daha sevebilir miyim?" "son kez öpebilir miyim?" acı mı, işte çeşit çeşit...

onun aşkı depreşti gene, gene özlemlere dalmış ben oksijen tüpümü alıp dalıyorum onu çıkarayım vurgun yemeden... hadi nataliacım sende gel bu deluu ağırdır kaldıramam tek başıma ben

Bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş yavaş Bir bakarsın volkan olmuş, yanmışsın arkadaş Dolduramaz boşluğunu ne ana ne gardaş Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş Ortak olmak her sevince, her derde, kedere Ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele Olmasın hiç o ta içten gülen gözlerde yaş Bir gün gelip, ayrılsak bile seninle arkadaş (Yollarımız ayrılsa bile seninle arkadaş) Evet arkadaş;kim olduğumu, ne olduğumu Nerden gelip, nereye gittiğimi sen öğrettin bana Elimden tutup, karanlıktan aydınlığa sen çıkardın Bana yürümeyi öğrettin yeniden El ele ve daima ileriye Bir gün. Bir gün birbirimizden ayrı düşsek bile Biliyorum, hiçbir zaman ayrı değil yollarımız Ve aynı yolda yürüdükçe Gün gelir ellerimiz yine dostça birleşir Ayrılsak bile kopamayız

sen neden bu kadar tatlısın ki, alıştırma bana kendini özlerim sonra çok. insanları anlamak çok kolaydır bebişim, yeterki dinlemesini bilelim... bak bir söz var çok güzel derki: insanları dinliyormusunuz, yoksa sıranın size gelmesini mi bekliyorsunuz? anlatmak istediğin herşeyi anlatabilirsin bana sakın unutma... papatyayı sakladım kalbimin bir köşesine orda hiç solmayacak emin ol...

çaltaklar ne ediyonuz bakiim nataliacım yolu bulman zor oldumu gıı? fazla arayı açma sonra gidipte gelmiyon sen cadı... neyi yaşayıp neyi anlatamıyoz banada söyleyin yaww?

kısım sedoşum sen başka topicten bana şarkı armağan ettinde ben sana bu topicten armağan etmiştim... adres şaştı mı ne? canımıniçi bak bu şarkıda sana gelsin... bilmiyorum seninle sonumuz ne olacak belki bu ask olumsuz belki yarim kalacak her gun degisiyorsun avutuyorsun beni bir bilmece gibisin cozemedim ben seni seninle basim dertte ne yapsam bilmiyorum canimdan bir parcasin sokup atamiyorum bazi gun darilirsin bazi gun barisirsin bazi gunde kaybolur hasrete karisirsin

wayy kaanım, çok Necati gördüm seni Öz ağlamadan, göz ağlamaz

nataliacım... hoşgeldin canım... sen benim sayfamın yolunu bilirmiydin? şiir için çok teşekkür ederim güzelim saolasın... öpüyorum... Sezen Aksu'ya olan deli sevdamı duymayan kalmadı sanırsam. kaldıysada onlarda duyar, belki birgün Sezen de duyar... şimdi bugünkü hürriyet gazetesinde bir yazı okudum ve Sezen'imin bir şiir kitabı çıkmış, 1975/2006 yılları arasında yazdığı şiirler ve şarkı sözlerinden oluşan 197 şiir. Kitabın adı Eksik Şiir. haberi yaptıklarında ekledikleri şiire bakarmısınız ya, beni delicesine mutlu etti. yoksa bu kadın biliyor olabilir mi ona olan aşkımı... KIRAN KIRANA Unutma sen yine Sardunyalara su ver ben yokken, unutma gazeteleri oku kahvaltı ederken, unutma haberleri dinle her saat başı lütfen sen ki acı çekmenin en kibarını bilirsin sen ki mum gibi içine içine erirsin dayan gözümün nuru kavuşacağız elbet birgün bağbozumu kıran kırana bu hayat yaşayacağız boynumuzun borcu unutma... bahardır kışın sonu...

ohooooo bende daha ne besteler var murticim haberin yok. bak buda benim... onda bunda şundadır, şunda onda bundadır mavi boncuk kimdeyse benim gönlüm ondadır... laylaylaylaylay (ben böyle değildim beni bu hale, frozen, diloş ve sedoş getirdi)

sedelina benim adııımm, heryeri siler parlatırım, eriyip gitmem, çabucak bitmem... ekonomik, hemde hijyenik... akşam temizliğine kalkışmışın bacım, hayırdır misafirmi gelsek, bak orda örümcek ağı kalmış almamışın, heeç beğenmedim olmazki böyle, elin işte, gözün pcde, kulağın içinde ölen birinde...

eğer diloşumla ben deliysek sen delilerin şahısın kısımmm sen reklamı kaçtan alıyon bacım, bu aralar işler kesat ben evin camına da (dr.pimapen) ilan yapıştırdım da... nereye çıkıyon sen benden izinsiz bakem, kurda kuşa yem olcak akşam akşam.

diloşum aynı duygular mı bilemiyorum ama çok güzel duygular yaşattığını söyleyebilirim. insana aşk gerektir ya, işte insan illaki kadın/erkek aşkı yaşamaz, aşkla bağlı olduğumuz çok şey vardır. bazen bir kitaba, bir insana, bir çiçeğe, bir arkadaşa, bir vatana, bir millete, bir her ne ise... işte ona, aşkla bağlıyızdır. bende çok aşk var mesela, ALLAH aşkım en başta... anneme, babama, kardeşlerime, çocuklarıma, arkadaşlarıma, ülkeme aşığım... Sezen Aksuyu sevmem ben ona aşığım... Atatürk'e, Mevlanaya aşığım, Yunus Emreye aşığım... Bektaşiye, Farabiye... düşünen güzel beyinlere... onlarsız bir yaşam düşünemem... işte öyle, şimdi aşklarıma eklemeyi düşündüğüm birileri daha var ama isimlerini söylemem... bu bir sır...