Buzulkuşu tarafından postalanan herşey
-
anket
Kabakçadan hazırlanmış suallere cevap almak için sorgu varakası.
-
anı
Hatıra: İnsanın yadında, hafızasında koruyup sakladığı herhangi bir hadise, iş vs., geçmişte olmuş herhangi bir hadiseyi, işi vs. hatırlatan şey. Bir adam veya hadise hakkında yadda kalan şey. Yadigâr manasında.
-
ancak
Lakin, ama. Çetinlikle, zorla, güç bela ile. Mahz, sırf, yalnız, tek.
-
anayasa
Bir devletin ictimai ve devlet kuruluşunu, seçki sistemini, devlet organlarının faaliyet teşkilat prensiplerini, vatandaşların esas hukuk ve vazifelerini muayyen eden esas kanunu.
- anahtar
- ana vatan
-
ana dili
Bir adamın doğma dili, körpelikten öz ata anasından öğrendiği dil.
-
ana
Evladı olan kadın. Öz balalarına nispeten hayvan, balası olan hayvan. Yaşlı kadına müracaat. Bir şeyin esas kısmı, merkezi, kökü manasında. Besleyici, gıdalandırıcı, terbiyelendirici. Muhtelif oyunlarda başçı.
-
an
En cüzi bir zaman, lahza, dem, bir göz kırpımlık müddet. Umumiyetle vakit.
-
ampul
İçinde derman maddeleri saklamak için her tarafı kapalı şişe borucuk. Elektrik lambası.
-
amir
Buyuran, emreden, hükmeden, başçı, büyük.
-
âmin
Kabul olsun, arzun yerine yetsin, olsun (adeten dua ve senaların ahirinde söylenir).
-
ameliyat
Muayyen bir maksat güden ve birbiri ile alakalı olan işler. Bazı hastalıklar, yahut yaralanmalar zamanı mualece maksadı ile bedenin herhangi bir yerinde icra edilen cerrahlık işi. Muharebede bir maksadı, tapşırığı yerine yetirmek için aparılan dövüş işleri. Maliye, ticaret idaresinin gördüğü işlerin mecmusu.
-
amca
Emmi: Atanın kardeşi. Yaşlı, yakın adama müracaat gibi işletilen söz. Hürmet için özünden yaşlı kişinin adına koşulur.
-
amblem
Herhangi bir anlayışı ifade eden şarti alamet, nişan, remiz.
-
ambar
Tahıl, erzak, mal vs. saklanmak için hususi bina, dikili.
-
amatör
Heveskâr: Bir şeye, bir işe hevesi, meyli olan, bir şeyi seven, ona çok merak ve meyil gösteren. Hoşuna geldiği bir işle pişekâr gibi değil, bir meraklı gibi meşgul eden (adam). Kifayet kadar hazırlığı olmadan bir işle meşgul olan (adam).
-
aman
Emin amanlık, emniyet, tehlikesizlik, korkusuzluk, dinçlik. Mühlet, mecal, imkân. Rahim, merhamet. İmdat, yardım, kömek, necat, merhamet dileği. Takat, kuvvet, güç. Can ağrısı, heyecan, feryat, ızdırap, korku vs. hisleri ifade eder. Rica, hahiş, yalvarış bildirir. Narazılık, şikâyet, nefret bildirir.
- amaç
-
ama
Cümleleri, haböyle cümle uzuvlarını (esasen hemcins uzuvları) birleştirerek karşılık bildirir.
-
altmış
Altı onluk, elli dokuzdan sonra gelen adet.
-
altın
Kızıl: Rengi sarı, pahalı bezek şeyleri vs. kayrılan ve değer vahidi gibi işletilen kıymetli metal. Altından kayrılmış. Altın çerçeveye salınmış, altına giydirilmiş, altınla bezetilmiş.
- altı
-
alt
Bir şeyin aşağı hissesi, üstünün aksi tarafı, satıh üzerine koyulan tarafı. Evin alt mertebesi. Altta, alt tarafta olan. Bir şeyin sathından aşağı taraf. Bir adamın, hayvanın durduğu, yattığı, oturduğu yer. Bilavasıta yakınlık manasında işlenir. Bir şeyin tesir dairesini gösterir. Bir şahsın veya şeyin düştüğü veya içerisinde olduğu vaziyeti, keyfiyeti bildirir. Alttan giyilen.
-
almak
Eline götürmek, el ile tutup götürmek, kaldırmak. Celt kapmak, tutmak, ele geçirmek, avlamak. İcra için kabul etmek. Satın almak. Kaldırmak, götürmek, çıkarmak, açmak. Ahzetmek, götürmek, istifade etmek. Gönderilen, verilen, teklif edilen, gözlenilen, istenilen bir şeyi kabul etmek, götürmek, elde etmek. Rütbe, ad, derece, vazife sahibi olmak, kazanmak. Özü ile beraber getirmek, özü ile aparmak, yanınca getirmek. Aparmak, götürmek, getirmek. Ele geçirmek, fethetmek, istila etmek, tutmak, özüne tabi etmek. Zaptetmek, eline geçirmek, tutmak, ihtiyarına geçirmek. Evlenmek, özüne avrat etmek. Bürümek, kaplamak, ihata etmek, basmak, sarmak, örtmek. Yemek, içmek, tatmak. İstihsal etmek, hasıl etmek, hazırlamak. Dahil etmek, iştirake yol vermek. Muayyen bir şekle düşmek, mahiyet kesbetmek. Kesmek, gödeltmek, kısaltmak, küçültmek. Anlamak, düşünmek, derk etmek. Çıkartmak, götürmek. Meşgul etmek, meraklandırmak, dikkatini celbetmek, heyecanlandırmak. Tesir etmek, eser etmek. Çalışarak elde etmek, rabıta kurmak. Mahrum etmek. Sarf etmeye mecbur etmek, aparmak. Rüşvethor olmak, rüşvet kabul etmek. Bir sıra isimlerden sonra getirilerek, mürekkep fiil ve muhtelif ifadeler düzeltilir.