Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Buzulkuşu

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    311
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Buzulkuşu tarafından postalanan herşey

  1. Vedalaşıp ayrılanda deyilir.
  2. Buzulkuşu

    Allah

    Bütün kâinatın yegâne yaratıcısı ve idare edeni: Yaradan, Tanrı, Rab.
  3. Buzulkuşu

    alkol

    Terkibinde çoklu nişasta ve şeker olan (buğday, patates vs.) mahsullerden damıtma yolu ile alınan alışkan mayi. Öz terkibinde hidrojen atomu ile oksijen atomu birleşmeleri olan bir sıra uzvi birleşmelerin adı.
  4. Buzulkuşu

    alkışlamak

    Birini tebrik etmek için veya bir şeyi beğenme ifadesi olarak el çalmak. Tebrik etmek. Çok beğenmek, tariflemek, tam razılığını izhar etmek.
  5. Buzulkuşu

    alkış

    Birini tebrik için veya bir şeyi beğenme ifadesi olarak el çalma. Ahsent, aferin, merhaba. Şifahi edebiyatta necip, hayırhah dileği ifade eden ve muayyen merasimlerle bağlı arzuları bildiren söyleme.
  6. Buzulkuşu

    âlim

    Herhangi bir ilim sahasında mütehassıs olan adam. İlimli, bilikli, malumatlı, çok okumuş.
  7. Buzulkuşu

    alışmak

    Odlanmak, alevlenmek, od tutup yanmak. Şiddetle yanmak. Alev renginde parlamak, alev gibi al kırmızı renge çalıp parıldamak. Kızarmak. Öğreşmek, verdiş etmek, âdet etmek. Ünsiyet bağlamak, ısınışmak, öğreşmek. Dadanmak, öğreşmek. Ehlileşmek, ele öğrenmek, ısınışmak.
  8. Buzulkuşu

    alışık

    Ocağı alıştırmak için gözüne yahut semaverin odluğuna koyulan yongu vs. Alışmış, verdiş olmuş, öğreşmiş.
  9. Buzulkuşu

    alıntı

    İktibas: Bir sözü, cümleyi veya fikri aynıyla veya mazmunca başkasının eserinden alma, götürme. Alınma söz: Başka dilden alınmış söz.
  10. Buzulkuşu

    alınmak

    «Almak»tan meçhul. Söylenilen bir sözü öz hesabına götürüp tez pert olmak, incimek, sınmak, müteessir olmak.
  11. Buzulkuşu

    alıngan

    Hassas: Çok tez tesirlenen, müteessir olan, rikkatli.
  12. Buzulkuşu

    alın yazısı

    Yazmış, talih, kısmet, kader.
  13. Buzulkuşu

    alın

    Yüzün saç ile kaş arasında olan ön hissesi. Bir şeyin ön tarafı.
  14. Buzulkuşu

    alıkoymak

    Saklamak: Gitmesine, ileri hareketine mani olmak, kabağını kesmek, dayandırmak. Bir yerde kalmağa, durmağa mecbur etmek. Sözünü, işini vs. devam ettirmeye koymamak, yarımcık kesmek.
  15. Buzulkuşu

    algılamak

    Derk etmek: Objektif âlemin kanuna uygunluklarını başa düşmek, aklen kavramak.
  16. Buzulkuşu

    alfabe

    Elifba: Bir dilde işlenen ve muayyen kaidede sıralanan harflerin mecmusu. Elifbayı öğreten kitap. En basit, en sade, hamıya malum olan şey.
  17. Buzulkuşu

    aleykümselam

    «Size de selam olsun!» (Selamunaleyküme cevap ifadesi.)
  18. Buzulkuşu

    alev

    Yanan bir şeyden çıkan od.
  19. Buzulkuşu

    alet

    Bir iş görmek, yahut şey kayırmak için işletilen tekniki vasıta. Musiki sesleri çıkarmak için hususi cihaz. Herhangi maksadı elde etmek için vasıta.
  20. Buzulkuşu

    âlem

    Kâinat, dünya, yeryüzü. Dünya ve onda olan bütün varlık, mevcudat, insanlar; tabiat. Kâinatın, tabiatın herhangi bir sahası, kısmı. Mefhumlar, hisler, teessürat, tasavvurlar, heyecanlar muhiti. Halk, cemaat, el, bütün adamlar, insanlar. Herhangi alametlerine göre birleşmiş insan cemiyeti, ictimai muhit. İnsanların ictimai pişe, medeniyet, maişet vs. cihetten götürülen ayrıca bir kısmı, tabakası, sınıfı, grubu. İnsanların muayyen faaliyet sahası. Muhit. Çok meraklı, cazibeli, dikkati celbeden, zevk ve neşe veren, temaşalı, özüne mahsus güzelliği olan şey hakkında deyilir ve başka keyfiyet bildirir.
  21. Buzulkuşu

    aldatmak

    Kasten yayındırmak, başını tavlamak, yoldan çıkarmak. Yalan danışmak, aslı olmayan bir şeyi doğru bir şey gibi göstermek. Sözünün üstünde durmamak, vaadini yerine yetirmemek, vaadini bozmak. Hıyanet etmek (erine, avradına, yoldaşına).
  22. Buzulkuşu

    aldanmak

    Hileye uymak, yalan vaatlere uymak, yalan sözü doğru saymak, baştan çıkmak. Ümidi boşa çıkmak, yanılmak.
  23. Buzulkuşu

    alçı

    Jips: Ak veya sarı renkli mineral; kireç (yandırılıp hurdalanmışı dikinti materyali gibi heykeltıraşlıkta, cerrahlıkta işletilir). Sınmış, çıkmış sümükleri bitiştirmek ve bedenin zedelenmiş hissesinin hareketsizliğini temin etmek için hemin mineralden düzeltilen muhkem sargı. Aşık oyununda aşığın bir yüzü, tohan yüzün arka tarafı.
  24. Buzulkuşu

    alçalmak

    Aşağı düşmek, gödelmek, boyu kısalmak. İnmek, aşağı salınmak. Azalmak, zayıflamak, düşmek. Rütbede, vazifede küçülmek, hürmetten, nüfuzdan düşmek. Özünü alçaltmak, yaltaklanmak, izzetinefsini yitirmek.
  25. Tevazukâr, tevazulu: Öz üstünlüğünü, meziyetlerini göze çarptırmayı, öz hizmetleri ile gurrelenmeyi sevmeyen, lokalıktan uzak olan, özünü sade aparan.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.