Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

adrenalin

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    821
  • Katılım

  • Son Ziyaret

adrenalin tarafından postalanan herşey

  1. yukarıda yazdıklarınıza sizinde inandığınıza inanmakta güçlük çekmekteyim ki şöyle; evet bu ülkede korku ve şiddet örnek alınmadığı için sokaklarda yüzlerce polat alemdar gezmekte değilmi?? doğru söylüyorsunuz....kurtlar vadisi ve onun türevleri olan bir dünya diziyide şiddetin ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatmak için çeviriyorlar biliyorum... ayrıca 18 yaş dünya görüşünün yeni yeni filizlendiği bir yaştır... diye düşünüyorum... ---------------------------------------------------- whertusun açıklamasınıda anlayabilmiş değilim... reyting kaygısı güdüyormuş gibi...alaturkanında dediği gibi pornografiye izin vermeyen sizin buna niçin izin verdiğinizide anlayabilmiş değilim..
  2. İnsan dilediği kadar bilgisiyle şişinip dursun, dilediği kadar nesnel görünsün, boşuna ! Sonunda her zaman ancak kendi yaşam öyküsünü elde edecektir... ----------- Bir düşmanla savaşarak yaşayan kişinin, düşmanını hayatta bırakmakta yararı vardır. ------------ Ruh arayanda, hiç ruh yoktur. Friedrich Nietzsche
  3. valla kanyonunu temmuzda geçemez isem...
  4. şu sıralar... Yine sabaha vardım Aynı yüzleri gördüm Ne yaptıysam aklımı,kaçıramadım... Yalan gerçek başımı aştı Usanmadan aradım aşkı Buldum ama senden çok uzaktı,vazgeçemedim... Bir oyuncak gemi yaparım Kara kara sayfalardan Uçak yaparım Alır seni uçarım Giderim bu diyardan Günler aylar beni dinlemez Durmuş zaman beni anlamaz Sevdanın katı kuralını çiğneyemedim, çiğneyemedim Kaldırımda yağmurun sesi Ne gündüzü var ne gecesi Hani nerde aşkın adresi ulaşamadım, ulaşamadım... KAÇIŞ..HALUK LEVENT
  5. amacım seninle atışmak değil,önce bunu söylemek isterim... ankarada yaşıyorum ama ankaralı değilim...vede avatardakini biliyorum ama seni değil.. --------------------------------------------------------------------------- bu yukarıdaki iletindeki ikinci paragrafın..... ------------------ buda birincisi... nereye gidersen kendinide götürürsün ve kiminle yola çıkarsan çık.... bu sarmaldan bir an önce çıkman dileğiyle...
  6. yaklaşık 6-7 kere okuduğum henri çeri'nin(henriee charrie gibi bişi) kelebek adlı romanı... fransız guyanasından defalarca kaçma girişiminde bulunup sonunda kaçan ve filmi çevrilip steve mc. queen ve dustin hofman'ın oyunculuğuylada filme çevrilen bir şaheser bence... bu insanın özgürlüğüne olan aşkı beni hep hayran bırakmıştır...pek edebi bir roman olmasa bile.
  7. adrenalin

    66.SONE

    çok iyiydi gece gece...aklıma çok sevdiğim bir şiirin bir iki mısrasını getirdi ... bir dipsomania'dan... ahmet erhan dan.. Ben parmak hesabıyla bir ömür yaşadım Yükseklik korkusundan başım hiç dik durmadı İğreniyorum kendimden bile bazan Dünyadan her zaman...
  8. olay daha vahim o zaman... beklenti bir ilişkiyle ilintili olmamalı sanki..önce senin kişisel mutluluğu bulman ve bir ilişkideki beklenti mutluluk vermesi değilde sana mutluluk katması gerek gibi geldi bana....
  9. adım sapığa çıkacak ama neyse... en son kız arkadaşım 22,5 du ve yaşda hiç sorun değildi ama yaştan çok beklentiler biraz önemli... sinema,tiyatro,konser gezerken eğer birdenbire çarpışan otolardan bilet alırken yakalıyorsan kendini...yada evde başbaşa mum ışığında beraber ve solo şarkılar dinlemekte isen... çalılıkların arasından kaybol derim....
  10. üç nokta ... üç noktayı susmak mı zannettiniz siz? üç nokta, çok şey anlatılmak istenen ve anlatılan her bir noktanın zerreleri adedince birer nokta daha anlatılamayan, anlaşılamayan; insanın kendine de anlatamadığı, dinletemediği üç nokta, araları bin yıllık mesafe pergelin iğneli ayağı bir nokta yüreğimizde; diğer ayağı, sabit kalemle konulmuş diğer noktalar arasında gidip gelmekte tekrar aynı noktaya dönmekte üç noktayı susmak mı zannettiniz siz? üç nokta, söz geçirememek yüreğe, zincirlemeye çalışmak nefsi; günahtan kaçmak, günaha batmak üç nokta merhamet; sizin alınganlığınız, benim kırılganlığım olumsuzluk eklerinin yanlış okutulması üç nokta, tereddüt kimi zaman, pervasızlık çoğu zaman üç nokta imkânsızlık, araları muamma üç noktayı susmak mı zannettiniz siz? üç nokta, yüreği dinlemek ara sıra, konuşmaktan men etmek sık sık sevdayı çiçek gibi değil bir kurşun gibi taşımak; çiçek gibi taşıyamayacak olmak üç nokta, İstanbul’u taşıyamamak, altında kalmak kâinatın yardım dilemek bir dosttan ve yine kendimize ihânetimizden ve de dostluğa, ağırlaştırmak yüreğimizde dostluğu çaresizce üç noktayı susmak mı zannettiniz siz? üç nokta, konuşmak, hiç susmadan konuşmak kendi kendine bir cinnet üç nokta. aklını sakınmak delirmekten, deliliğini korumak aklından ve şimdi üç nokta ağlamak bir Kur’an kıraatinde günahkârlığına ve de günahsızlığına; olmayan çârelerine, var olan çâresizliğine üç noktayı susmak mı zannettiniz siz? üç nokta, mahkum olmak mesafelere; boyun eğmek nâfileye üç nokta, çâresiz çığlıklarla uyanmak rüyadan; açılmayan kapıları yumruklamak üç noktayı susmak mı zannettiniz siz? üç nokta bilmek yanlışlığı ve devam etmeyi istemek yanılmaya üç nokta yaşamak başka hayatlar için; yaşamaya mahkûm olmak diğerlerinin hayatını ve öldürmek kendininikini.
  11. İnce hicivle yola çıkıp kaba saba soytarılığa dönüşmüş bir eğlence düşkünlüğünün bataklığındayız artık... Pespayelik çukurunun dibindeyiz. Öyle bir mezbaha ki kurulan; kurban edilenlerin cellatları da kurban... Cellat, çaresizliğin son kertesinde kendisine hayranlık duyan fukaraya, sakata, naçara takla attırıp nafile yalvartarak eğlenirken, onun celladı da onun taklalarını izleyip eğleniyor. Ama unutmayın: "Yoksulların gözleri" bu hunharlığı izliyor. Elbet bir gün yol, kazaya doyacak. Ve muhtemelen o gün indirilen, sizin pantolonunuz olacak. M.A.E in ********* karşısında can dündar'ın yazısının son paragrafı...
  12. Henri Charrière fransız guyanasından kaçma hikayesini birinci elden dinlemek isterdim.... Gary Oldman müthiş bir oyuncu..elini sıkmak isterdim.. Bonjasky bence gelmiş geçmiş en iyi K-1 dövüşçüsü,o tekmeleri atmanın sırrını sormak isterdim...
  13. DJİVAN GASPARYAN.. armenian duduk..
  14. Bu fikre katılır.. ve oğlunuza sağlıklı ve onurlu bir hayat dilerim...
  15. insanda niyetini bu kadar baştan belli eder heeee... bide DANGER yazmış şuna bak.... saol be... aydınlattın bizi..
  16. dolar 1600 olmuşş yuro 2100'e dayanmış.. dünya borsaları çökmüş, mazota yılbaşından beri yüzde onyedi zam gelmiş... sanki müjdeymiş gibi bide ben geldim diyor şuna bak ya....de get yüzünü görmeyeyim.. mazot yüzünden esat hattınada zam geldi zaten burnumdan soluyorum...
  17. ....... ........ Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek. Zaman alır. Zaman Alır sizden bunların yükünü O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir. O boşluk doldu sanırsınız Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir gün gelir bir gün başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide o eski ağrı ansızın geri teper. Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten Bitmişsinizdir. MURATHAN MUNGAN
  18. Dün okumuştum bu yazıyı,henüz hiç bir yorum yapılmamışken daha... birşeyler yazmayı düşünmüştüm ama konuyu saptırmamak adına yazmamıştım ama şunu eklemek istiyorum bugün; Eğer anne ve babanızı ilk defa görüyorsanız 8 yaşınızda.. Eğer sırtınızda bir bilek kalınlığında bir odun kırılıyorsa henüz 10 yaşınızda... Eğer 19 yaşınızda babanız tarafından bıçaklandıktan sonra evden kaçıp başka bir şehirde inşaatlarda çalışırken üniversiteyi kazanıp bir başınıza, yine daha başka bir şehirde bir başınıza alıyorsanız soluğu... Eğer yeğeninizin bile sesini telefonda duyduğunuzda boğazınız düğümleniyorsa... Yaş yolun yarısına geldiğinde ve anne ve baba figürü kafanızda tamamen oturduğunda sorguluyorsanız eğer geçmişinizi,yaşadıklarınızı,yaşattıklarını... Galiba diyorum "var iken yok olmaları" daha acı verici....
  19. PZT-SL-ÇARŞ-PERŞ...CNBC-E SAAT 19:30 EVLİ VE ÇOCUKLU.....AL BUNDY'İ KAÇIRMAYIN DERİM..
  20. HAYIR HAYIR HAYIR Hayır hayır hayır hayır Gökyüzünde bir çapak gibi duruyorken güneş Evlerde oturmak bana göre değil Elimde pergeller, gönyeler, iletkiler Bir gülün hacmini ölçmeye kalktım Yanıldığım kesin Yenildiğim belli değil Hayır hayır hayır hayır Bütün şiirlerimi odanın duvarına astım Ağzım kurudu tükürmekten Ömrümü cm2'lere böldüm de bir türlü anılarımı Yazamadım Sarı peruka takmış bir acı Sokaklarda sürtüyor boyuna, barlarda benim adıma beş tek bir duble konuşuyor Ancak ölümle diyor, ancak ölümle sağalır yara Cebimde jeton var, uluslararası Sylvia Plath'ı arıyorum, mezarında buluyorum konyağını yudumlarken Bana daha bir incelmiş, ne bileyim daha bir güzelleşmiş gibi geliyor Thank you very much! diyorum ve jetonumun soluğu tükeniyor Cüzdanımda mor bir biletten başka bir şey yok Gecenin son otobüsü çoktan gitti Durdum ardından baktım Güneşi sabah sabah burnunu karıştırırken yakaladım Ay ağlıyordu ve bilmem kaç milyonuncu kez öldüğünü sanıyordu Parkta çükünden su fışkıran o tuhaf melek heykelinin önünde yüzümü yıkadım Kar yağıyordu usul usul Hayır hayır hayır hayır Paltomun yakasını bir daha kaldırdım, atgözlüğü gibi Yalnızca önümü görmek istiyorum artık Kızılay'dan Ulus'a doğru yürürken yolda Pink Floyd için üç şarkı sözü yazdım Küllerini suyla yoğurup bir hamur yapmak istedimse de boşuna Doymadı karnım Radikal takılıyorum son günlerde Ultra-yalnızlık sokağından geçtiğimden beri Dün annemin aynasına bir boyunbağı astım Ve üstüne yapıştırdım on yıl önceki resmimi Bu kadar bendeki nostalji Hayır hayır hayır hayır İpsizin biriyim, doğru Kendime oniki formalık kara bir defter aldım Oturdum sarı şiirler yazdım Artık bana kim inanır Güneş ve ay yerli yerinde duruyorken Ve ben sonsuza dek kova burcunun çocuğu Sanki bir yağmur yağsa oluklardan gök boşanır Yüzüme öyle dönüp dönüp bakma Bana artık herşey yakışır Terzim dünya çünkü, o ki kimlere neleri yakıştırdı günlerini ölüme teğelledi ölümlerini unutuşa kopçaladı Hayır hayır hayır hayır Duymak istemiyorum artık tek sözcük bile Niye ben, neden, böyle mi olmalıydı Aklımı her hafta temizleyiciye vermek Aç karnına yuvarlamak binlerce birayı Niye ellerim ceplerimde hala Niye bir yumruk durumunda değil Dünyada bir tek insanın bile Kuracağı bir şeyler vardır Hayır yaşam hayır ölüm hayır su hayır toprak Hayır hayır hayır hayır Çok mürekkep yaladım ama tükürüyorum burada hepsini Bütün sözcüklerini Okuduğum kitapların Yazdıklarımınsa arasından bilmem ne kalır Aynalarda her sabah her sabah O cam kırıklarından oluşmuş yüzü görmekten bıktım Hiç değilse elişi kağıtlarım olsaydı İpsiz uçurtmalarım Göğe fırlatılan bir naylon tabak gibiyim Ve kendi kollarıma atılıyorum her keresinde Hayır yalnızlık hayır kimsesizlik hayır sıla hayır gurbet Hayır hayır hayır hayır Gezinip dururum yıllardır Koltuğumun altında Radarlardan kurtulmuş üç beş kitap İyi demlenmemiş bir çay gibi kaldım Kırdım dolduğum tüm fincanları Bana iyilik edenlerin yüzüne tükürdüm Ve sevdim düşmanlarımı (Atılan güller solar, geride hep taşlar kalır) Hayır hayır hayır hayır Ne saptan yanayım şimdi ne de baltadan Kırdığım ceviz sayısı kırkı geçmedi daha Ama hiç değilse az kaldı Hele bir geçsin Olurum iyi bir aile babası Hayır akşam hayır yol hayır otobüs hayır ev Hayır hayır hayır hayır Ölüm ki ancak bir başka ölümle yıkanır Teneşirler bu yüzden hep beyaz kalır Kandan, pıhtılaşmış kandan bir anıt yükseliyor önümde Gece artık bütün günü içeriyor Ve ben umutsuzluk hakkımı elimde tutmak için Bir sürü saçmalık yapıyorum Bay garson, sizden özür diliyorum Demek saat 0.2, demek ki servis çoktan kapandı Bahşişin güneş olsun iyi mi Hayır hayır hayır hayır Toprakta yaralar açıyor her damla yağmur Kovulacak bir kapı daha bulmak için Yangın merdivenlerine tırmanıyorum ben Annem niye böyle uzakta oturuyor Ve otobüsler niye bu kadar erken Geçip gidiyorlar ufkumdan Şöförleri ölü, yolcuları uykusuz Her gece oniki kilometre yürüyorum Köstekli saatimi rehin bıraktığım için Hayır hayır hayır hayır Kardeşler, bu dünya bana göre değil Kötü basılmış bir kitap gibiyim Çamur duygusu veriyorum okuyana Elimde bir gümüş zincir Alnımda bir derin leke Kar mı yağmur mu ne yağdığını bilmediğim bir gecede Ey hayat, seni sevdiğim için özür diliyorum Duruyorum önünde, düğmelerim ilikli, aklımın ipleri çözük Hayır hayır hayır hayır Yazmak umurumda bile değil Okumak da bir rastlantıdır artık Annem üzümlü kek yapıyor mutfağında Karım akvaryumdaki balıklarla oynuyor Okul-aile birliğinden gelen bir yazıyı okuyorum bense Çiçekler bile sulanmaktan bıktılar Ellerim titriyor, neden bilmem Belanı mı arıyorsun be adam! Böyle diyor kimi görsem Ne yapsam yağmurdan kaçırılmış bir şemsiye kadar saçma kalıyorum şu dünyada Bütün insanlar tutuklanır sanıyorum Ellerimi göğsümde kavştursam Güneşi masturbasyon yaparken yakalıyorum o an Hayır hayır hayır hayır Ey hayat Başımda lacivert berem Önümde konyak durur Beni oğlum, beni oğlum diye Saracaksın ne zaman Radikal bir çiçeğim ancak kendi saksısında açan Annesini seven Oğlunun okul taksitlerini ödemeye hazırlanan Karısını ancak barışırken görebilen Böyleyim, sulak toprakta gövermeyen tek ekin Bilmem bir yerde durur muyum, durulur muyum Alnıma dövülürse kara bir yalnızlık gibi ölüm Arkamdan üç kulfallahi bir enam okunsun Sonra naaşım Tekel kibritiyle yakılsın Nasılsa gözyaşları söndürür Hayır hayır hayır hayır Bırakmayın, beni ölüm götürür...AHMET ERHAN
  21. süper bir çalışma bence... KARDEŞ TÜRKÜLER KERWANE....
  22. oyuncu değişikliği hakkınıda kullan derim nico... tamam... biliyorum berbattı...
  23. babam ve oğlum filmini izliyorum vede arkamda birisi tesbih çekiyor ve tesbihin sesi ilk yarının ortalarına doğru nerdeyse tek replik gibi gelmeye başladığı bir sıra; "artık sağa sola bi selamınızı bir versenizde namaz bi sona erse ve filmimizi izlesek"demiştim... defalarca özür dilemişti,sonra kendime kızmıştım daha düzgün söyleyebilirdim diye....
  24. sadece yazmayı düşünmüştüm ama epey bir uğraştan sonra resimde bulabildim... çit adlı filmde üçüncü kızkardeş yollarını ayırdıktan sonra küçük kardeşine sıkı sıkı sarıldığı ve çiti takip etmeye devam ettiği sahne...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.