-
İçerik Sayısı
1.234 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
29
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
irinçköl tarafından postalanan herşey
-
Ulusalcılığın Ateşle İmtihanı (Erdoğan'ı Kurtarmanın Vebali)
irinçköl şurada bir başlık gönderdi: Politika Bilimi
Türk siyasetindeki 17 Aralık kırılması, yeni bir irin patlaması olarak gündemi kapladı. Herkesin malumu olan "sırlar" ortalığa saçıldı ve bugüne kadar kolkola onlarca kumpas kurmuş olan şebekeler, iktidar yorganının yırtılması ile birlikte birbirlerine düştüler. MİT'çinin Savcıya silah çektiği; Tayyar'ın daha geçen randevu almak için yalvar yakar olduğu Öz'e galiz küfürler savurduğu; polisin savcının emrini yerine getirmeyerek Anayasal suç işlediği, ayakkabı kutularından milyon dolarların fışkırdığı ve bunun gibi nice gerçek ötesi sahnenin yaşandığı bu süreçte herkes çevresine siyasi bir içtima çekmeye başladı. "Önce safları toplayalım, sonra yeni itttifak arayışına girelim" heyecanı kokusuz ama baş döndüren bir gaz misali her tarafa yayılmaya başladı. Bir "Paralel Devlet", diğer "Paralel Devlet"'i , "Paralel Devlet" ilan etti. Dünkü "kahraman savcı", bugün yolsuz oldu. Dünkü savcı, bugün mağdur oldu. Erdoğan'ın kontratının iptal edildiğini duyan üşüştü iktidar sofrasının başına. Herkes bu masanın yakında devrileceğinin ve yakın zamanda yeni bir masa kurulacağının farkında. Erdoğan bile. İşte bu hengame içerisinde nice ahlaksız teklif de havada uçuşmakta. Eski ortaklar, yeni ortak arayışı içerisinde, ucunda bir iki özeleştiri yapıp, daha geçen kanına ekmek doğradıklarına doğru seyirtmeye başladı. "Sizler de artık taktik olarak cemaate karşı AKP'yi desteklemelisiniz" diyeni mi ararsınız... "Cemaate karşı AKP desteklenmeli, zaten başından beri biz bunlara karşı değil miyiz" diyen mi ararsınız... At izinin it izine karıştığı günleri özleyeceğiz. Bu kaotik tablo içerisinde , doğal olarak, "Ergenekon" sürecinin mağdurları da, uğradıkları büyük haksızlığın kumpasından kurtulma peşindeler. Fakat bu hain süreçte, "Ergenekon"/"Balyoz" ve türevi davalardan yatanlar aynı zamanda bir siyasi izdüşüme sahipler; isteseler de istemeseler de. Bu siyasi izdüşümün emlak değeri, özellikle kartların yeniden karıldığı bu dönemde çok yüksek ve birileri çoktan bu emlak değeri yüksek "Ergenekon" arazisi üzerine kat çıkmaya başladı bile. Toplumda meşruiyetini kanıtlamış bir siyasi damar olarak "Ulusalcılık" artık sadece "marjinallerin" tütün kutusundaki egzotik bir tad değil; paketlenmeye hazır siyasi bir toplumsal ürün. Sözcü , Aydınlık, Yurt ve Cumhuriyet gazetelerinin tirajlarının toplamı bu tabloda önemli bir gösterge. Tayyip Erdoğan'ın ; Doğu Perinçek'ten fazla "dış güçler/CIA" jargonuna sapması birazda bu siyasi işportacının piyasayı koklama yeteneğinden kaynaklanıyor. 17 Aralık kırılması sonrasından, bu tecrübeli siyaset işportacısının cemaate karşı "Ulusalcı" cenahtan kendine ittifak devşirmesi de tesadüf değil. Herkes artık Silivri tarlalarından megakente doğru yönelen bu akıma talip. Peki, "Ulusalcılar" yıllardır cefasını çektikleri bu süreci ülke adına neye tahvil edecekler? "Bakın biz masumuz, bakın Zekeriya neler yapmış" cümlelerinin ardındaki o psikolojik itibar iadesine mi? Eli kanlı bir örgüt olan PKK ile , "toplumsal barış" adı altında pişirilecek utanç verici bir birlikteliğe mi? Bir Meclis sandalyesine mi? Hükümette bir koltuğa mı? Bir "yeniden yargılanma" süsü verilmiş affa mı? "Özgürlüğe" mi... "İktidar'da ortaklığa mı?" Bunların hiç biri konjonktürel kazanımlar ve anlık ferahlığın ötesinde bir anlam ifade etmeyecektir. Aksine bu tarz "kazanımlar", şu anda iktidar dengeleri açısından siyasi maniveladan öte bir gücü olmayan "Ulusalcılığın" , küresel güçler tarafından herhangileştirilmesinin de önünü açacaktır. Masumların suçlu ilan edilip bir torbaya atıldığı bu süreçte çeşitlenen ve demir parmaklıklar ardında marjinallikten doğal yatağına doğru akmaya başlayan Ulusalcılık ; suçluların masum ilan edileceği yeni dönemin manivelası yapılmamalıdır. Özel Yetkili Mahkemeler kaldırıldığında Türkiye'nin üzerine bir hukuk güneşinin doğacağını varsaymak en hafif tabirle safdilliktir. Türkiye'nin hukuk kitaplarında; doğru , vicdanlı ve ahlaklı zihniyetler tarafından uygulandığı takdirde herkese yetecek hukuk mevcuttur. Sorun ÖYM'lerin varlığı değil, bu mahkemeleri işgal etmiş zihniyetin varlığıdır. TCK'daki "Tutuklanabilir" ifadesini "tutuklanır" olarak yorumladığı sürece hakim/savcı her yerde "özel yetkili" etkisi yapacaktır. Bilgisayarınızdaki CV'yi, TCK'daki "özel veriyi kaydetme" suçuna soktuğu sürece her savcı Zekeriya Öz kıvamında olacaktır. Bugüne kadar onlarca kişinin onlarca makam nezdinde yaptığı sonuçsuz kalmış girişim varken, birden sahneye çıkartılan Metin Feyzioğlu'nun , bu ihanet sürecinin baş mihmandarı Erdoğan'la masaya oturmasının parlatılması Ulusalcılığın araçsallaştırılmasında atılacak yeni bir adımdır. Halbuki bu ülkenin vatanseverlerinin ne Erdoğan 'ın himmetine, ne Gülen'in duasına ihtiyacı bulunmaktadır. "Ulusalcılık" ne Feyzioğullarını, Kocasakalları CHP milletvekili /lideri yapmak, ne de Perinçek'i iktidar yapmak için bir araç değildir. "Ulusalcılık" , eski zaman "sağcılık" ve "solculuğun" olduğu gibi küresel oyun tarafından araçsallaştırıldığı takdirde uzun vadede kaybedecektir. Vatanseverlerin bu süreçte yapması gereken tek şey ; hiç kimsenin himmetine başvurmadan, haklı olduklarının bilinci ve özgüveni ile, birbirlerinden başka yiyecek bir şeyi kalmayan bu iktidar sürüsünün birbirini yemesini izlemektir. Tayyip Erdoğan 'da, Fetullah Gülen de bu sürecin hesabını vermekle yükümlüdür. Bugün konjonktürel/taktiksel olarak yaptığınız her ittifak sizi ileride suçluyu aklar konuma taşır ki; kişisel olarak büyük kazanım gibi görünen bu hamleler ülke için ciddi bir stratejik hataya denk düşecektir. Günün birinde Öcalan gibi bir katilin Meclis sıralarında oturmasının vebalini taşımak istemiyorsak, bu oyunu yıllarımızı feda etmek pahasına bozmakla yükümlüyüz. "Ulusalcılığı" ; ekranlarda boy boy vatan-millet edebiyatı yapmak ve kafiyeli konuşma sanatı zannetmiyorsak. Açık İstihbarat -
Tesadüfün böylesi. Ben de iki gün önce kitap yurdundan bir kaç kitap sipariş vermiştim. Bu kitapta onlardan biri. Henüz elime geçmedi.Okumaya başlayınca düşündüklerimi yazarım
- 7 cevap
-
- 1
-
-
Ben niyet falan okumuyorum arapça da mülkün anlamları bellidir. Keza bu sözde de bellidir. Bu sözün TC tarihi ile ilgisi yoktur. Bu söz var diye de TC tarihinde güçlüler korunmuş ve üstünlük sağlanmış diye de bir durum söz konusu değildir. Ayrıca TC tarihinde sürekli insan hakları ve farklılık korunmuştur diye bir iddiam olmadı .Böyle bir şeyi de iddia etmem. Yazdıklarınıza cevap verilmiştir anlamak isteyen için. Ama bu forumda bilinç ve düşünce sahibi bir tek şahsınız olduğundan karşı iddia da bulunan herkes nedense ya düşünemiyor ya da bazı şeylerin ayırdına varamıyor. Sizin orta yol anlayışınız nedir ?Herhalde "sizin her dediğinize evet "demek . Arapça diline ve dilbilgisine vakıf değilsiniz ama çok rahatlıkla bunun devlet anlamına da gelmediğini iddia edebiliyorsunuz. . Mülk kullanılır çünkü mülk daha geniş kapsamlıdır.. Bu sözü TC tarihi ile özdeşleştirdiğiniz için bu sözün çok çok eskilere dayanan bir söz olduğunun farkında değilsiniz görüldüğü kadarıyla. Neyse benim için de tartışma bitmiştir.
-
Sn evrensel insan, benim elimde çok geniş kapsamlı bir Osmanlıca -Türkçe sözlük mevcut. İlla link istiyorsanız TDK nın ülke tanımlarından bir devletin hüküm sürdüğü topraklar diye geçer. Oraya bakabilirsiniz. Mülk için ülke tanımını bulduğunuz için söylüyorum. Ayrıca bir örnekle açıklamak istersek eğer; i'tibar sözcüğü arapçadır ve ibret almak anlamındadır. Oysa Türkçe kullanımı :saygı görme, saygınlık. Abr kökünden gelir .Abr'ın anlamı ise; rüya / geçmek suyu geçmek Bu köke baktığınızda itibarı nasıl anlamlandırıcaksınız merak ettim doğrusu Mül te aynı Türkçe de daha çok gayrimenkul ,taşınmaz mal anlamında kullanılır . Diğer anlamı devlettir . Yani sözümüzde olan anlamı. Bu söz milli devlet temelli nasıl oluyor ? Bu söz cumhuriyet dönemine ya da Atatürk'e ait bir söz değil ki Pardon Kim neyi karıştırıyor. Adaletin insanlar için olduğunu yazdım sanırım öyle değil mi? Eksik anlam sadece işinize geleni almışsınız. Arapça bir sözcük olan mülkün diğer anlamı devlettir yani ülke. Üstelik mülk malik olmaktan gelmez. Malik olmak mülkten türetilmiştir. Benim de itiraz etmediğim gayrimenkul anlamına binaen.Mal yer bina taşınmaz yani. Farzedelim oradaki mülk taşınmaz anlamında . O zaman söze uyarlayalım. Adalet, malın, taşınmazın temelidir. Özneye ve yükleme gerekli sorular sorulduğunda çıkan anlam şu :Malın taşınmazın temeli adalet olmalıdır. Ya da saptırılmış anlamıyla adalet sadece taşınmazlar için vardır. Böyle bir anlam nasıl çıkar buradan? Yani şöyle demiş olsaydı tamam; "mülk adaletin temelidir." Yani mülk varsa ya da mülk sahibiysen adalet olur hiç bir şeye sahip değilsen adalette yoktur. Tavaif-ül Mülk diye bir şey vardır duydunuz mu ? Anlamı tayfa devletlerdir. Endülüs Emevi devletinin yıkılmasından sonra İber yarımadasında kurulan küçük müslüman devletçiklerdir. Sizin mantığınızla baktığımızda bunlara tayfa taşınmazları ya da malları demeliyiz Mülkü gerçek anlamıyla yorumluyorum zaten.Bunu politik temele indirgemeye çalışan sizsiniz.
-
Ha bu arada TDK ya göre ülke tanımı: 1. Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü, diyar, memleket: Artık vatan toprağı, Rumeli'deki hudutlarından Anadolu'daki hudutlarına kadar yekpare bir ülke olmuştur. -Y. K. Beyatlı. 2. Devlet: Vicdan hürriyetine riayet eden tek ülke Osmanlı İmparatorluğu idi. -F. R. Atay. 3. Bir özelliği ön plana çıkarılarak düşünülen bölge: Sonsuzluk ülkesi. Belki gözünüzden kaçmıştır
-
Tam anlamı devletin hüküm sürdüğü ülke. Adalet nedir? Haktan, hukuktan ,doğruluktan ayrılmama ,hak ve hukuku koruma ,gözetme O zaman şöyle soralım: "Adalet ülkenin temelidir" Yani; bir ülkenin temelinde ,hak, hukuk , doğruluk yani adalet olmalıdır. Buradaki ülkeye nasıl maddi bir anlam yüklüyorsunuz? Maddi anlam yüklediniz peki ,bu ülke üzerinde adaleti sağlamakla yükümlü olan hangi otoritedir? Devlet değil mi? Toprak parçası ,hak hukuku ve doğruluğu, bitki gibi kendiliğinden mi yetiştirecek ? Ya da adalet diye bir ot, toz var da temeli olsun diye onlar toprak kazılıp içine mi saklanacak?
-
Sn evrensel insan , TDK da çıkmaz zira arapça kökenli bir sözcük Osmanlıca Türkçe bir sözlük bulursanız oradan öğrenmeniz mümkün. Neden devlet denmemiş sorusunun cevabı ise; bu cümlenin ne zamandan beri kullanıldığı konusunda araştırma yaparsanız ortaya çıkacaktır. Bu söz Osmanlıdan beri vardır. O zaman ki dili düşünecek olursanız nedenini de anlamış olursunuz. Mülk=Ülke ; devletin hüküm sürdüğü ülke tam anlamı Sizin sorduğunuz gibi sorayım bende. Bu ülkede kim hüküm sürer ? Devlet değil mi? Devleti kimler oluşturur ya da devlet kimler için var ? İnsanlar için değil mi? Devlet içinde vatandaşları olan bir ülke üzerinde hüküm sürer .Dolayısıyla bu ülke vatandaşlarımıza ve devletimize aittir. Bu ülkeyi devlet , adalet temelli yönetmelidir. Adalet nedir? Haktan, hukuktan ,doğruluktan ayrılmama ,hak ve hukuku koruma gözetme. Ayrıca adalet te arapça kökenli bir sözcüktür. Kelimelerin doğru anlamları yüklendiğinde bir problem var mı ? Yok Şimdi gerçek anlamları yerli yerine konduğunda sözümüzün anlamı ne oluyor:? Bir devlet hüküm sürdüğü ülkede hak ve hukuku koruyarak, gözeterek ve doğruluktan ayrılmayarak hüküm sürmek zorundadır. Peki sorun nerede ? Bu sözün gerçek anlamıyla uygulanmıyor oluşunda. Bu konuda sanırım bir problemimiz yok değil mi.? Siz de ben de adaletin, insan temelli değil güç ve iktidar temelli işlediği konusunda hem fikiriz. Yani altın kural burada da işliyor : ALTINI OLAN KURALI KOYAR Kafanıza göre sözcüklere anlam yükleyemezsiniz. "Ben yükledim oldu " böyle bir şey yok. Onu geçin bir kere. Bana derseniz ki ; adalet devletin temeli olmalıymış ,devlet nere adalet nere ,adalet parası ve gücü, iktidarda olanın isteğine göre var ya da yok. Tamam buna sözüm yok ve sonuna kadar da haklısınız derim ama. Siz daha işin başında bu sözdeki anlamı yanlış değerlendirerek yola çıkmışsınız. Bir kavramın iki anlamından bahsetmişsiniz ; buna anlamdan çok, kavramı lafzıyla yorum ya da ruhuyla yorum olarak adlandırmak daha doğru. Adalet mülkün temelidir sözünün lafzı yorumu: "Adalet devletin yönettiği ülkede temel ilke olmalıdır" Yani sözün tam anlamı Ruhuyla yorumu ise : "Adalet gücün ve iktidarın ,sermayenin varolması ve hüküm sürmesi için vardır" Tabi bugünkü koşullar içinde .
-
Sn evrensel insan konuyu saptırıyorsunuz. Sizin kurduğunuz iki cümle aynen şöyle; Mulk-insanoglunun sahip oldugu her sey Adalet mulkun degil, insanligin vicdanin sayginin hak ve ozgurluklerin antiayrimciligin v.s. temelidir. Mülkün tanımı : 1-Devlet ki bu sözdeki anlamı budur. 2- Gayrimenkul yani taşınmaz mal yani ev ,arsa ,tarla gidip alıp bir yerden bir yere götüremeyeceğimiz mallar. Birinci cümleniz toptan yanlış çünkü mülk gayri menkul anlamındadır. İnsanın sahip olduğu her şey içine menkul mallar da girer. Bazılarını hiç gayrimenkulü olmayabilir de. İkinci cümlenizde ise kasdettiğinizde oldukça açık maddi temelli bir adaletten söz ediyorsunuz. Şimdi ; mülkün "devlet" anlamını biliyor olsaydınız ya da anlamlandırmadan önce bu sözün anlamını araştırıp öğrenseydiniz. Konuya şöyle başlamanız çok daha mantıklı olabilirdi: Adalet devletin temelidir. Devlet insan içindir. Yapılan her şey adil ve insan hakları ,farklılıkları vs temelli olarak işlemelidir. Oysa günümüz devlet yapısı içinde ,adalet devletin temelini oluşturmaktan öte ,sermayeyi ve gücü elinde tutanın çıkarları doğrultusunda uygulanmaktadır. Benim devletin insan için olmadığı ya da devleti oluşturanların insanlardan başka şeyler olduğu gibi bir iddiam yok. Ama sizin yanlışınız adalet mülkün temelidir sözündeki mülkü maddi şeyler olarak anlamlandırmanızdan kaynaklanıyor.
- 63 cevap
-
- 1
-
-
Polonezköy Tabiat Parkı'na imar izni verilecek!
irinçköl şurada bir başlık gönderdi: Çevre Bilimi - Ekoloji
24 Ocak'a kadar plana itiraz edilmezse koruma altındaki Polonezköy Tabiat Parkı'na, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nce imar izni verilecek siyle İstanbul'u talan edeceğini ifade eden CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu da İstanbul'da ormanların korunması gerektiğini kaydetti. Erdoğdu, "İstanbul'a yapabileceğimiz en büyük kötülük kalan ormanları imar açmak olacaktır" diye konuştu. Sıfır arsa maliyeti Geçtiğimiz aylarda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yetkililerinin, Polonezköy Milli Parkı'nın zarar görmemesi gerekçesiyle 3'üncü köprü güzergahında düzeltme yapıldığım hatırlattığımız Erdoğdu, "Büyükşehirlerde hemen hemen boş alan kalmadı. Kuzey ormanlarının neredeyse tamamı devlete ait. Planlanan yatırımlar bakımından bunun anlamı, sıfır arsa maliyetidir" şeklinde konuştu. Fatih Ormanı'ndan sonra İstanbul'un son Kuzey ormanı olan Polonezköy de talana açılıyor. İSTANBUL'un kalan son Kuzey ormanlarından olan Polonezköy için hazırlanan imar planı askıya çıktı. 24 ocak 2014'e kadar planlara itiraz edilmezse orman alanları içerisine AVM'ler ve siteler inşa edilecek. 26 Aralık'ta askıya çıkan imar planında 1994'te "Tabiat Parkı" statüsüyle korumaya alınan Polonezköy'deki yapılaşma yasağı ortadan kalkmış olacak. TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, imara karşı hukuki süreci başlatacaklarını kayetti. Kahraman, "İstanbul, köprü ve havaalanı gibi projelerle yapılaşma baskısı altında kalıyor" dedi. AKP talan yapıyor AKP'nin giderayak ne götürsek kârdır düşünce150 dükkanlı AVM yapılacak Askıdaki imar planında 150 dükkân yapabilecek bir ticaret merkezi yer alıyor. Ayrıca mevcut köy yolları genişletilecek. 14 metre genişliğinde çıkarılacak. Yeni yollar ve otoparklar yapılacak. Büfe, kafe, manej gibi yeni yapılara izin verilecek. Yüzde 6 olan imar durumu yüzde 7.5 çıkacak. İki bakanlıktan farklı uygulama Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 3'üncü Köprü yolunun 4 noktasında değişiklik yapmıştı. Bakanlık yetkilileri, Belgrad, Fatih Ormanları ve Polonezköy Milli Parkı'nın zarar görmemesi gerekçesiyle de güzergahta düzeltme yapıldığını açıklamıştı. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu açıklamadan 3 ay sonra Polonezköy'ü imara açacak düzenleme yaptı. Sözcü -
Sn evrensel insan , genellikle kelimelerin anlamlarının doğru olması konusunda duyarlısınız. Ancak bu söz hakkında nasıl böyle bir yanılgı içindesiniz anlamış değilim. "Adalet mülkün temelidir" Buradaki mülkün anlamı "devlet" tir.Mülkün iki anlamı vardır. Biri ; devlet ,diğeri ise gayrimenkul yani taşınmaz mal . Yani der ki bu söz; devletin temeli adalet olmalıdır. Yani şu söylediğiniz gibi; "Adalet .......insanligin vicdanin sayginin hak ve ozgurluklerin antiayrimciligin v.s. temelidir." Devlet bunu gözetmek temelli olmalıdır. Temeli adalet olmalıdır der. Adaletin güce ve parası elinde olana göre işlemiş olması buradaki mülkün anlamını gayrimenkul ya da taşınmaz mal yapmaz ya da yine yanlış anlamlandırdığınız biçimde "insan oğlunun sahip olduğu herşey." Bir başlıkta böyle anlamlandırmıştınız.
-
İzmir’de ‘Berkin Elvan Çocuk Parkı’ ismi resmileşti İzmir’de Güzeltepe- Şirintepe Halk Forumu’nun kararıyla açılan Berkin Elvan Çocuk Parkı’nın ismi belediye meclisinden geçerek resmileşti İzmir Çiğli’de Güzeltepe- Şirintepe Halk Forumu’nun kararı ve mahallelilerin ortak çalışmalarıyla Berkin Elvan Çocuk Parkı açılmıştı. Parkın 1 Aralık’taki açılışında Çiğli Belediye Başkanı da konuşarak halk forumunun bu parkı söke söke aldığını belirtmiş ve Berkin Elvan ismini belediye meclisinden geçireceği sözünü vermişti. ”Berkin Elvan Çocuk Parkı ” ismi 3 Ocak’ta Çiğli Belediye Meclisi’nde onaylandı ve resmileşti. Açılış videosunu izlemek için : http://capul.tv/izmirde-berkin-elvan-parki-acildi/
-
Berkin Elvan'a doğum günü hediyesi: "Sen uyan, ekmeği biz alırız" Dilek fenerleri Berkin için uçuruldu
- 3 cevap
-
- 1
-
-
Berkin Elvan yaşam mücadelesinin 204. gününde 15 yaşına girdi, liseliler “Uyan Berkin” dileklerini sokakta dillendirdi Haziran İsyanı’nda ekmek almak için evinden çıktığı sırada polisin hedef gözeterek gaz bombası atması sonucu yaralanarak hastaneye kaldırılan Berkin Elvan, 16 Haziran’dan bu yana verdiği yaşam mücadelesinin 204. gününde 15 yaşına girdi. Berkin Elvan’ın doğumgününde liseliler başta olmak üzere ülkenin dört bir yanında etkinlikler ve eylemler düzenleniyor, “Uyan Berkin” dilekleri dillendiriliyor. Ankara’da da Liseli Genç Umut üyeleri Konur Sokak’ta açtıkları stanttan Berkin Elvan’a seslendi ve “İyi doğdun”, “Artık uyan” mesajlarını iletti. İşte Genç Umut’un hazırladığı video: http://www.youtube.com/watch?v=4cpx37F9FBI
- 3 cevap
-
- 1
-
-
22.00 : KAPANIŞ
-
Seçiminizi Yapın: Bu On Kadından Hangisiyle Rakı İçerdiniz?
irinçköl şurada cevap verdi: Admin başlık Üye Anketleri - Anketler
Sizce bu doğru bir tanışıklık olur mu? Sanalda hepimiz yazılar yazıyoruz. Ama gerçek hayatta hiç birimiz birbirimizi tanımıyoruz. Sizce kaç kişi olduğu gibidir ya da burada yazdıklarını gerçek hayatta da birebir uygular:? Bakıyorum da herkes sütten çıkma ak kaşık ? Romanlardan bir insanın karakterini ,kişiliğini doğru olarak tesbit etmemiz mümkün mü ,kendini anlatıyor olsa bile ? Ankette oy kullanmadım. Sadece o seçim mantıklı geldiği için onu alıntılayarak iletime aldım. Dediğim gibi hiç birini şahsen tanımıyorum. Sadece , öyküler, romanlar ,şarkılar vs öyle. Tanımadığım insanlarla içki masasına oturmadığımı ayrıca belirttim. Demek ki bu başlıkta yorum yaparak hata etmişim neyse artık oldu bir kere -
Ek bilgi diye yazmak istedim. "Ne olursan ol gel" sözü Mevlana'ya ait değil. Orta Asyalı sufi Ebu Said Ebu'l Hayr'ın. Mevlananın hiç bir eserinde bu söz geçmez. En azından ben, Mesnevisini ve fih-i ma fih'i okudum.Böyle bir söze rastlamadım. Ama uzun bir süre, belki diğer eserlerinde geçmiş olduğunu düşünerek, bu sözün Mevlana tarafından söylendiğine açıkçası ben de inandım..Tasavvuf edebiyatında uzman Prof. Dr. İskender Pala ile Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç ,bu sözün Mevlana'nın hiç bir kitabında yer almadığını belirttiler.Ayrıca tarihçi İlber Ortaylı hoca ile Murat Bardakçı da bu sözün Ebu Said Ebu'l Hayr'ın bir şiirinde yer aldığını açıkladılar.
-
Omuzlarımız üzerinde taşıdığımız yuvarlak şeyin içinde beyin denen bir organ var ve organı kullanmak gerekiyor düşünmek için.
-
Seçiminizi Yapın: Bu On Kadından Hangisiyle Rakı İçerdiniz?
irinçköl şurada cevap verdi: Admin başlık Üye Anketleri - Anketler
RAKI !!!Bu meret öyle bir merettir ki, acıyla içilir, tatlıyla içilir, neşeyle içilir, ağlayarak içilir, kavunla içilir, peynirle içilir, ikisi beraber çok güzel içilir, yemekle içilir, mezeyle içilir, suyla içilir, susuz içilir, sodayla içilir, şalgamla içilir. Ama işte,bir tek salakla içilmez. ... Nazım Hikmet -
.....::Radya::.....
irinçköl şurada cevap verdi: sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm... başlık Anı Defteri - Defterleri
Anlamaz olgun adamdan bil ki ham, Söz uzar, kesmek gerektir vesselam!/ Mevlana -
Seçiminizi Yapın: Bu On Kadından Hangisiyle Rakı İçerdiniz?
irinçköl şurada cevap verdi: Admin başlık Üye Anketleri - Anketler
Birincisi tanımadığım insanlarla içmem. "Kadın erkek farketmez" sözüm tanıdığım kişilerle alakalıydı.İkincisi karşımdaki insanın fiziki yapısıyla hiç ama hiç ilgilenmem.Roman kahramanı olduğunu saymazsak eğer bir tanışıklığımız olsaydı neden olmasın? Sizin için eksik olan ne olurdu fiziksel özellikleri mi? Cevaplarınızdan çıkardığım kadarıyla hüznü şart gibi görünüyorsunuz rakı içmek için - benim için değil bu arada- Quasimodo da yeterince hüzün var bana göre , neyi eksik peki görünüşten mi kaybediyor? -
İletişim:0216 548 20 29 - 0505 774 9667 Yer:Ataşehir /İstanbul Köpük güzel bir aileye sahiplendirilmişti. Fakat ailenin kızına allerjik astım teşhisi koyuldu.Şimdi yeniden ömürlük yuva arıyor. 2 aylık, iç ve dış parazit uygulamaları yapıldı. Oldukça sakin ve tam kucak kedisi. Bu güzel kızın şansı açılsın ve kalıcı yuvası olsun. İstanbul dışı sahiplendirilmeyecektir.
-
İletişim: 0505 709 01 77 Yer:Ankara Toprak (siyah,russian sipaniel/rus finosu)dişi, Ateş(beyaz,papillon)erkek, ikisi de 6 yaşındalar,kısırlaştırıldılar,tuvalet eğitimleri var ve evdeki eşyaları kemirme, zarar verme, havlama,saldırganlık gibi zorlayıcı huyları yok aksine oldukça uyumlu ve zekiler.Ailenin ciddi özel sebeplerinden dolayı yeniden yuva aramak zorunda kaldılar.Ankara içi onları ayırmadan sahiplenebilecek ve kalan ömürlerinde sevgi gösterebilecek iseniz lütfen arayınız
-
İletişim: Yer:İstanbul Onlar gönüllü ablalarının himayesinde kurtarılan Kurt melezi bebekler.3 aylıklar beş dişi iki erkek..Apartman imza toplamış ve bebeklerin atılmaları için karar çıkmış.Çok acil yeni yuvalar aranıyor.Yerleşik düzeni oturmuş ,maddi manevi sorumluluğunu alabilecek ve ömür boyu terketmeyecek kişilerin iletişime geçmeleri rica olunur.İstanbul içi kısırlaştırma şartı ile yuvalandırılacaktır