Zıplanacak içerik

evrensel-insan

 Saygıyla Anıyoruz
  • Katılım

  • Son Ziyaret

evrensel-insan tarafından postalanan herşey

  1. Diktatorun 11 yillik iktidarindaki ortaya koydugu "karizmatik silahi" cok iyi algilamak lazim. Iste belki bu algilandiginda, diktatore rakip olabilecek karizmadaki bir liderin nasil vasiflar tasimasi gerektigi de ortaya cikar. Diktatorun ilk "karizmatik silahi" carpik fakat bir cesit toplumun cogunluguna kabul ettirdigi "demokrasi silahidir" Nedir, bu silah "Ben sandik demokrasisi ile geldim, ancak sandik demokrasisi ile giderim. Madem beni sectiniz, benim her dedigimi ve yaptigimi kabullenmek zorundasiniz. Kabullenmezseniz, bertaraf olur gereken muameleyi gorursunuz." Ikinci "karizmatik silahi" uyguladigi pragmatik siyasi silahidir. "Siyaseti siyasetciler yapar, siyaset yapmak istiyenler siyasetci olurlar." Ucuncu "karizmatik silahi" ise carpik fakat hem birinci ile "uyum saglayan" hem de toplumun cogunluguna kabul ettirdigi "bana karsi geldiginiz her sey siyasetin konusudur" Yani diktatorun algisinda, etik degerler, insan haklari evrensel hukuk, her turlu hak ve ozgurlukler her turlu yasam ve iliski uzerine konusmak hak talep etmek savunu destek olmak ya da diktatorun icraatlerine bu temelde karsi cikmak, eylem yapmak, gosteri yapmak, sokaklara cikmak, toplanti yapmak, aciklama yapmak yardimci olmak ve her turlu diktatorun soylem ve yaptiklarini bu temelde degerlendirmek; SADECE POLITIKANIN VE POLITIKACILARIN YAPABILECEGI BIR SEYDIR. Dolayisi ile bu "uclu karizma" diktatoru ulke ve toplum bazinda TEK YETKILI YOL GOSTERICI kilmakta ve bu yolda yapilan her bir uygulamasi ve soylemi ise GUC VE OTORITESI TEMELINDE "o dogruyu soyler/yapar. O dogrunun/haklinin yanindadir." izlenimini ve algisini vermektedir. Boyle bir diktatorun kendisine bagli otokratlar eliyle bir teokratik sistem/duzen kurmasi yolundaki her adimi da; sadece "onun dogrulugunu/hakliligini cekemeyenler" olarak algilanmaktadir. Aslinda diktator bugunlere de OLAN SIYASETI KENDI YONTEMIYLE PRAGMATIST OLARAK DEGISTIRMEK ISTEMESIYLE gelmistir. Eski olanin ASKERI VE MILL BASKI tasidigini topluma kabul ettirmis, BU IKI BASKIYI KALDIRMAK ICIN geldigini de kanitlamistir. Yalniz butun bunlari, SIVIL VE DINI BASKI ile yaparken, basta "yetmez ama, evet" ciler bunu algilayamamis; sanki diktatorun HER TURLU BASKIYI KALDIRACAGINI dusunerek, sadece BASKI YON VE YONTEM DEGISTIRDIGINI algilayamamistir. Bu yol ve yontem degisimi, aslinda diktatorun 1980' ler ile dile getirdigi isteme uygun olarak ilerlemekte ve hedef alinan T.C. her turlu degerleri bir bir geri cekilerek; DEMOKRASININ ARAC OLARAK KULLANIMI ILE; TAMAMEN ORTADAN KALDIRILMASINA dogru gitmektedir. Sonucta diktatorun kaliciligi sandiktan cikmak olunca ve sandiktan cikmak icin de her yol mubah ve mesru olunca; sandiktan cikamama olasiligina yonelik olarak TEK PARTININ SISTEMINDE SANDIGA DA GEREK KALMAYACAKTIR. Ya da sandik sadece DIKTATOR SIYASETININ CIKABILECEGI bir arac olacaktir. Bu da TEOKRATIK OTOKRASI den baska bir sey degildir. Tabi ki bu OTOKRASI sandik ya da parlementer bir gorunume de burunebilir. Yalniz halkin secimine sunulanlar ancak TEOKRATIK OTOKRASI politikasi yapabilirler. Tek bir diktator ya da otokratlarin basi SADECE BUNU SAGLAMAK ILE GOREVLI OLUR. Bunun disinda kalan her bir ses KANUN ILE SUSTURULUR. Iste demokrasinin sandigi ve parlementerligi kimse istemese de dusunmese de boyle bir olasiliga gebedir. Tarihte birileri cikar ve bunu kendi cikarina kullanir. Cunku Anayasa buna musaittir.
  2. Antropoloji, insanoglunun kendi turu ve birini tarihler boyu birbiri ile her turlu yasam ve iliskisini bilimsel inceleyen bilim dalidir. Sadece sosyaloji, psikoloji gibi dallari degil; ayni zamanda geneloji, etoloji, ve de bunlarin bilimi (budun bilim) ni de isler. Genelojinin ana dallarindan biri de; ethogeni dir. Yani gen ile etik arasindaki her turlu insanoglunun iliskisi ve gecmisidir. Simdi bu temelde cografyamiza ve toplumumuza bir goz atalim. T.C. ( Etik/siyasi) ve ANADOLU (cografi/genetik) sorunu/celiskisi ve bir turlu iliski olarak uzlasilamamasinin nedeni; ETHOLOJIK ve onun dali olan ETHOGENIK tir. Kisaca sorun cografyaya cografi uygun olan genetik yapi ile, cografyadan uzak olan etnik deger veri ve tabularin biribirine olan uyumsuzlugunun TARIHLER BOYU, FENOTIP OLARAK, ILISKI YERINE CELISKIYE DONUSTURULMESI ve bunca tarihi donemde bunca etik fark yasamis cografya toplumunun ETIK TEKLESTIRMEYE ZORLANMASI VE MARUZ BIRAKILMASIDIR. Buradaki etik genelde, toplumun farkli sosyal, siyasal, ahlaki, dini, mezhepsel, milli kokensel gelenlerin yonlendirmesi ve yaptirimi ile almaya zorlandigi ve bilincalti olarak otomatik dusunce ve davranis getirdigi deger veri ve tabulardir. Ne yazikki ayni etik; uzlasma yerine iliski yerine; celiski teklestirme, otekilestirme catisma distalama tek bir etige zorlama ya da tek bir etigi digerlerinden ayirma v.s. temelinde bir TEK ETIK HAKIM VE USTUNLUGU SORUNUDUR. En basta Anadolu toplumunun yapisi tarihsel olarak etik temelde teklestirilemez. Cunku Anadolu cografyasi tarihte herzaman cok sesli ve cok kulturlu farklari olan etige sahiptir. Bu sorun algilanmadikca da sadece HAKIM VE USTUN ALGISI VE BUNUN OTEKILESTIRMESI DISTALAMASI ve catisma, atisma, distalama, kendine zorlama baski v.s. kulturu devam edecektir. Tarihte bu o kadar insanlikdisi ve vicdandisi etik deger veri tabu temelli dusunce ve davranislar getirmistir ki; toplumu iskence, linc, taslama, katliam, kavga/dogus, saldirgan, sovenist, ataerkil, efe, kabadayi, kotuluk kahramani, kulhanbeyi v.s. ve buna paralel olarak; yalan, dolan, hile, uckagit, rusvet, yolsuzluk, hirsizlik, namus katili, kan davasi katili, mahpus sevileni/ozenileni,v.s. canavari yapmistir. Bu canavarlik kimilerinin cikarina da her daim koruklenmekte, toplum normalligi sosyalligi ve de sivilligi (cunku askeri/baskici zihniyet) bir turlu saglayamamistir. Gen ile etik arasinda FENOTIP CELISKISI CIKARCILAR ICIN EN UYGUN KULLANIM VE KORUKLEME ARACIDIR. Burada onemli olan bir algi da; genetik her turlu ozelligin, zaman dilimi icin de; KENDI COGRAFYASINA AIT OLMAYAN bir etige adapte ya da asimiliye olabilecegi olgusudur. Yani toplum, genetik olarak cografyasinin ozelliklerini fenotip olarak korusa da; tum tarihi etik farki cografi isgallerinin etkisinde kalarak zaman icinde degisime ugrar. Boylece, insanoglunun dogumu ile gelen genetik her turlu ozelligin, yasam ve iliskiden ogrendigi her turlu etik ile FENOTIP OLARAK DEGISIME UGRADIGI BIR BILIMSEL OLGUDUR. Buradaki bir durumda, yasam ve iliskiden ogrenilen, etigin CESITLILIGI VE DEGISKENLIGINE MARUZ KALAN GENETIK YAPININ GENETIK OZELLIGINI KOLAY KOLAY YITIRMEDIGI VE ETIK OLARAK OGRENDIKLERININ DE BASKAVE FARKLI BIR ETIK ILE DEGISEBILECEGIDIR. Iste bu nedenden, ayni genetik ozelligi tasiyanlar bile, etik ile elde ettikleri acisindan ayni FENOTIP OZELLIK TASIMAYABILIRLER.
  3. Bu baslik sadece turkce temelli ve de bugun konusulan dahil dillerin tarihi ve cografi gelisimini tarihsel ve bilimsel olarak islemek icindir. Lutfen, Turk kavramini gen ya da irik ya da kavim ya da millet v.s. olarak bu baslikta islemeyelim. Bu baslik sadece dil basligidir. Herseyden once dil etigin toplumlar ve kisiler arasi biribiri ile iletisimi ve dialogu saglamak icin bir aractir. Su an Turkiye de konusulan resmi dil olan turkce dili hakkinda gecmiste ve gunumuzde bir suru tezler sunulmustur. Bu tezler bati ve turkiye temelli tezler olarak yerin e gore uyusmakta ve yerine gore uyusmamaktadir. Bu temelde turkce dili ile ilgili, gerek bugun konusulan, gerekse tarihte turkic diller grubunda yer almis bir dil olarak hem tarihdeki cografi bolgeleri ortaya cikarmak hem de ana cografyasini ve de anadolu cografyasini ortaya cikarmak adina turkce dili ile ilgili tum bilinenleri onerileri aciklamalari ve hipotezleri bu baslikta isleyebiliriz. Benim asil bu basligi acmamin nedeni, kendimce yaptigim arastirmalar sonucu; Turkce dilinin, HEM COGRAFI HEM TARIHSEL OLARAK BUGUNKU TURKCE ILE ANADOLUDA KONUSULAN DILLER ADINA BIR BAGINI ORTAYA KOYMAKTIR. Buradaki once ana sorunlari ortaya koyalim. Anadolunun yerli dilleri bugun yok olmustur ve tarihi baslangic olarak ta hitit ve sumer bulgularindan dilin cesitli yapilanmalari temelinde ortaya konulmaya calisilmaktadir. Bilinen ve ortak kabul edilen ilk olgu; Anadolu dillerinin BUGUNKU TURKCENIN VE ESKI TURKCENIN VE DE TURKIC DIL GRUBUNUN DAHIL OLMADIGI INDO-EUROPIAN DIL GRUPLARININ ILK FARKLILASAN VE YOK OLAN DALI OLMASIDIR. Yine bilinen turkic dillerden biri olan turkcenin dil temelinin ALTAY-URAL DILLER ailesine mensup olmasidir. Iste bu iki bilinen olgu, Anadolunun yok olmus dilleri ile Altay grubundaki turkic diller grubundan biri olan turkcenin HERHANGIBIR TARIHSEL VE COGRAFI BAGI OLMADIGI UZERINEDIR Yine bilinen bu gruba dahil olan turkcenin selcuklular tarafindan oguz diller grubu bunyesinde Anadoluya tasindigidir. Bulmus oldugum son bulgular; ASLINDA ANADOLU DILLERI ILE TURKIC DILLERI AILESINDEN OLAN TURKCE DILININ BIR BAGI OLDUGUNU ORTAYA KOYMAKTADIR. Tercume-Pecenekce dili, Pecenekler tarafindan dogu Avrupa (bugunku ukraynanin cogu bolumu, guney Rusya, Moldova ve Macaristan) da 7-12. yuzyillar arasi konusulan ve sonradan yok olmus, turkic dilidir. Tercume-Buyuk ihtimalle, turkic dilleri ailesinin oguz dalinin bir uyesidir.Pecenekceye ait eldeki zayif deliller ve bagli bir dil temeli bulunamamasi linqiistleri tutarli bir siniflama yapmaktan onlemistir. Cogu uzman, pecenekceyi oguz dillerine uye yapmakta oldukca emindirler yalniz, daha ileri bir siniflamayi da red etmektedirler. Kisaca uzmanlar Pecenekcenin oguz dillerinin bir uyesi oldugunu oldukca emin bir sekilde kabullenmislerdir. Iste asagidaki cizelge tum diller arasi bagi ve iliskiyi aciklamaktadir. Turkic languages Alti cizili olan diller yok olmus dillerdir. Arghu- Khalaj Karluk- Aini1 · Chagatai · Ili Turki · Lop · Old Turkic · Uyghur · Uzbek Kipchak- Ponto-Caspian (Crimean Tatar · Cuman · Karachay-Balkar · Karaim · Kipchak · Krymchak · Kumyk · Urum2) · Aralo-Caspian (Altai · Baraba · Fergana Kipchak · Karakalpak · Kazakh · Kyrgyz · Nogai) · Uralo-Caspian (Bashkir · Old Tatar · Tatar) Oghur- Bulgar · Chuvash · Hunnic2 · Khazar · Turkic Avar Oghuz- Afshar · Azerbaijani · Crimean Turkish · Gagauz · Balkan Gagauz- Turkish · Khorasani Turkic · Old Anatolian Turkish · Ottoman Turkish · Pecheneg · Qashqai · Salar · (Anatolian) Turkish · Turkmen · Urum2 Siberian- Chulym · Dolgan · Fuyü Gïrgïs · Khakas · Shor · Tofa · Tuvan · Sakha/Yakut · Western Yugur2 Bilgiler, Pecheneg_language basligindan bulkunabilir. Yukaridaki cizelgede goruldugu gibi; oguz basligi altinda; turkce, eski Anadolu Turkcesi, Osmanli Turkcesi, pecenekce ve Anadolu Turkcesi gorulmektedir. Asagidaki cizelge bu bagi daha acik bir sekilde gostermektedir. Tercume-Asagidaki cizelge, Lars Johanson (1998) un siniflama temeline dayanarak verilmistir. Proto Turkic Turkic Southwestern Common Turkic (Oghuz) Lenguas Oguz.png West Oghuz Pecheneg (extinct) Old Anatolian Turkish (extinct) Ottoman Turkish (extinct) Turkish Iraqi Turkmen Gagauz Azerbaijani Balkan Gagauz Turkish East Oghuz Turkmen Khorasani Turkic South Oghuz Afshar Dialects of Iran such as Qashqai, Sonqori, Aynallu, etc. (Arghu) Khalaj[19] Northwestern Common Turkic (Kipchak) Kipchak (extinct) West Kipchak Kumyk Karachay-Balkar Crimean Tatar, Urum[20] Krymchak Cuman (extinct) Karaim North Kipchak (Volga–Ural Turkic) Kazan Tatar Mishar Tatar West Siberian Tatar[21] Bashkir South Kipchak (Aralo-Caspian) Kazakh Karakalpak Kyrgyz[22] Kipchak Uzbek (Fergana Kipchak language) (extinct) Nogay Southeastern Common Turkic (Karluk) West Uzbek East Uyghur Taranchi Western Yugur (Yellow Uyghur)[23] Salar[24] Old Turkic (extinct) Chagatay (extinct) Aini[25] Ili Turki Northeastern Common Turkic (Siberian) North Siberian Sakha (Yakut) Dolgan South Siberian Sayan Turkic Tuvan (Soyot, Uriankhai) Tofa Yenisei Turkic Khakas Fuyü Gïrgïs Shor (Saghay Qaca, Qizil) Chulym Turkic Chulym (Küerik) Altai Turkic[26] Altay Oirot and dialects such as Tuba, Qumanda, Qu, Teleut, Telengit Oghur Chuvash Khazar (extinct) Turkic Avar (extinct) Bulgar (extinct) Hunnic (extinct) Yukaridaki cizelge ve bilgiler, dil ornekleri ve detayli aciklamalar v.s. asagidaki ingilizce linkten bulunabilir. Turkic_languages
  4. Past continious tense; yani simdiki zamanin hikayesi ingilizce de yardimci fiillerin gecmis hali ve mastarsiz fiil kokunun "ing" eki almasi ile soylenir. Yani am-was is-was are-were alir. Kisaca present continious tense in gecmise tasinmasidir. Duz cumle; I was going- Gidiyordum He, she, it was going We, you, they were going Olumsuz cumle; I was't (was not) going We weren't (were not) going Soru cumlesi; Was I going? Were we going? Olumsuz soru cumlesi; Wasn't I going- Was I not going? Weren't we going-Were we not going. Genelde bu zaman sart cumlelerinde de kullilir. Ornek; Kitap okuyorken, kapi caldi. The door knocked, while I was reading a book. Burada mutlaka bir gecmis zaman kullanimi gereklidir. Cunku gecmiste olan iki harekettir ve biri surekli digeri ise zaman belirtimlidir. Surekli olan da, past continious tense dir.
  5. Herseyden once, daha once aciklandigi gibi; dusunce bir isim, dusunmek ise bir eylemdir. Iste burada onemli olan DUSUNCE ISMINE VERILEN SIFATIN ILK EYLEM OLMASIDIR? Konumuz o andaki bizde olan dusuncenin, SIFAT OLARAK; KOTUMSER/RAHATSIZ EDICI/NEGATIF v.s. olmasidir. Yani "Su andaki dusuncemiz, nasildir?" dusunmek eyleminin sifat vermesi temelinde "Rahatsiz edici bir dusuncedir." Simdi bu temelde bakalim. Yalniz burada once dusuncenin de icerdigi, cemberimizin diger ogelerini ortaya koyalim. Fiziksel/sinirsel uyari Hisler/seziler/duygular Davranis Dusunce. Iste bu cemberin, herhangibirindeki OLAN HERSEY, DIGER OGELERI DE ETKILER. Yani sizin eger rahatsizlik verici bir dusunceniz varsa, bu otomatikman; size bir uyaridir, hislerinize/sezginize/duygunuza, davranisiniza ve de dusuncenize etkir. Once rahatsizlik veren dusuncelere herkesin yasaminda ve iliskisinde yer alan ornekleri verelim. Zihinsel suzgec- uymayanlari red etme, ve neyi alabiliyorsak onu alma, sadece olan bitenin negatif yanini one cikarma her turlu uygun dusunceyi ve aslinda olani bertaraf etme, kovma. Zihin okuma- Baskalarinin ne dusundugu hakkinda bildigine yonelik ahkam kesme. Tahmin- Gelecekte ne olacagini bildigine inanmak Mukayese ve rahatsizlik- Her seyin uygununu baskalarinda gorme ve kendini bu yonde negatif olarak digerleri ile karsilastirma Kendini/Baskasini yerme- Kendin ile ilgili dusunurken, kendini suclama, yerme ve her seyden sorumlu tutmaya da tamamen sucu baskasina yukleme. Meli/Mali- Bir seyi tamamen bir kesinlik icinde degerlendirme ve kendini bu sartlanmisliga zorlama Boylece kendi uzerinde baski kurma. Ayrica gerceklesmeyecek beklentiler saptama. Muhakeme- Her sey hakkinda olani gormek yerine, kendince degerler ortaya koyma. Duygusal Sorgulama- iyi hissetmedigin icin, iyi olmadigini dusunme ve evhama kapilma. Evhami buyutme- her turlu evhami daglar gibi yukseltme her seyi olumsuzluga tasima ve olmayan tehlikeler yaratma Cileden cikma- Cok kotu seyler olacagini hayal etme ya da inanma. Siyah/beyaz- Bir seyi iki kutup arasinda tikama "Ya iyidir, ya da kotudur" gibi. Kutuplara savrulma. Ortadaki griyi algilayamama. Hatiralar- Icinde bulundugun olumsuz dusunceyi, gecmisteki olumsuz hatiralar ile ozdeslestirme Gecmiste olan olumsuzluklarin da bu sefer olacagina inanma. Iste butun bu ornekler, olumsuz bir dusuncenin, dusunme eylemleridir. Simdi butun bunlari bir ornek ile isleyelim ve yapilabilecekleri gorelim. Diyelim yolda yururken, karsi tarafta bir tanidiginizi gordunuz ve el salladiniz. Sonuc olarak ta hic bir karsilik almadiniz. Iste burada en basta OLUMLU MU YOKSA OLUMSUZ MU BIR DUSUNCE AKLINIZA GELIYOR? Diyelim, akliniza ne geldi ise; bu gelen dusunce sizi rahatsiz etti. Burada yapilabilecek ilk sey; BU OLUMSUZ DUSUNCENIN ALGISI OLARAK FARKINA VARMAKTIR. DAHA SONRA BU OLUMSUZ DUSUNCEYE BIR ETIKET/AD/ANLAM VE ICERIK VERMEKTIR. Iste bu ikisini yaptiktan sonra, ILK YAPILABILECEK SEY; BU OLUMSUZ DUSUNCE ILE MUCADELEYE GIRMEKTIR. Iste burada sorun, ne kadar nasil ve ne sekilde mucadele edilirse edilsin, BU OLUMSUZ DUSUNCEDEN KURTULAMAMAKTIR. Peki burasi yolun sonu mudur? DEGILDIR. Bilim bizlere, "neuroplasticity" denilen, KISININ ISTERSE VE BASARIRSA BEYNINDEKI DUSUNCENIN KENDISINI RAHATSIZ ETMEYECEGINI GOSTERMISTIR. Bunun bilinen adi "mindfulness" tir. Ingilizcesini yazdim, cunku turkce olarak tam bir karsiligini bulamadim. Bu bir yerde RAHATSIZ EDEN DUSUNCEYE, TAMAMEN FARKLI VE BASKA BIR YONDEN YANASMAKTIR. Aslinda bir suru bilinen terapiler mesela yogo, bu amac ile yapilir. Buradan soylenmek istenen sey nedir? Birincisi DUSUNCE ILE MUCADELE ETMEMEKTIR. DUSUNCEYI BASKA BIR YERE/SEYE ODAKLAMAKTIR. TUM VUCUDU KONTROL EDEBILECEK BIR DUSUNCENIN VUCUDA KONSTRASYONU GEREKIR. DUSUNCEDEN KURTULMAYA CALISMAMAKTIR Soyle dusunun, birden bire elinizde bir torba oldugunu algiliyorsunuz, bu sizi rahatsiz ediyor ve bu TORBADAN KURTULMA OLANAGINIZ DA YOK. Yine soyle dusunun, bu torbayi oraya buraya salliyorsunuz, gozunuzun onune koyuyorsunuz, yani TORBAYI KENDINIZE DERT EDINIYORSUNUZ. Iste bu torba ile olumsuz dusuncenizi ozlestirin. Yani TORBADAN KURTULAMAYACAGINIZIN BILINCINE VARIN. Kisaca, TAKI DUSUNCE ODAGI DAGILANA KADAR, NE YAPARSANIZ YAPIN; O TORBA ILE BIRLIKTE YAPACAKSINIZ. Burada aslinda yine deprem "dede" devreye giriyor. Yani "o torba ile yasamayi RAHATSIZ OLMADAN ogrenmek" Bu ne bir kabullenmektir, ne de bir red etmektir. Kisa olarak TORBAYI TORBA OLARAK ALGILAMAK BILISSELLIGINE VARMAK VE DE ONA SAYGI DUYMAKTIR. Onu sevmenize, onun ile mucadele etmenize hic gerek yok; SADECE VARLIGININ BILISSELLIGINE VARIN VE SAYGI DUYUN YETER. Yani NE OLUMSUZU OLUMLUYA DONUSTURUYORSUNUZ, NE ONU OLUMSUZ OLARAK KABUL YA DA RED EDIYORSUNUZ. Sadece ve sadece ONUN VARLIGININ BILISSELLIGINDE OLARAK ONA SAYGI DUYUYORSUNUZ. Burada onemli olan, diger her turlu yasam ve iliskilerinizde dusunce ve davranislarinizda ONUN VARLIGININ BILISSELLIGINDE VE ONA SAYGIDA DEVAM EDEREK, ONUN SIZI ETKILEMESINI YA DA SIZE YON VERMESINI ONLEMIS OLUYORSUNUZ. Bunun bilim olarak hic te kolay bir sey olmadigini bilim cevreleri de kabulleniyor ve soyluyor. Iste bunun basarilmasinin tek olanagi, O RAHATSIZ EDEN DUSUNCEYI; SIZDEN ALIP AYRI BIR MUSTAKIL VAR OLAN VARLIKMIS GIBI GOZLEMINIZE TASIMAK Iste mindfulness bilimselligi ve bilisselliginin yaptigi da budur. Bunun terapi yonu de soyledir. Bir sandalyeye ayaklariniz yere basarak ve sirtinizi yaslayarak oturun, eger sorun olmazsa gozlerinizi kapayin. Tum beyninizin dusuncesini BIR NOKTAYA ODAKLAYIN VE DUSUNMEDEN SADECE DINLEYIN. Mesela bunu tum vucudunuz icin de, dunyayi ve her turlu fenomenlerini beyninizde canlandirarak ta yapabilirsiniz. Mesela once ayaklarinizdan baslayin, ayaklariniz ile beyniniz arasindaki uyariyi saglayin ve sadece ona odaklanin. Bunu tum vucudunuzu dolastirarak yapabilirsiniz. Ya da diyelim duraktasiniz ve aklinizdan rahatsiz edici bir dusunce gecti. Onu SIZIN VUCUDUNUZDAN VE BEYNINIZDEN ALARAK, DIYELIM GELEN BIR OTOBUSUN REKLAM TABLOSUNA ASIN. ORDAN DA OKUYUN. Kisaca SIZIN OLAN VE SIZI RAHATSIZ EDEN DUSUNCEYE TAMAMEN ODAKLANARAK ONU BIR TORBA GIBI BEYNINIZDEN VE VUCUDUNUZDAN CIKARIN VE MUSTAKIL VAR OLAN BIR VARLIK GIBI YANINIZA ALIN. Aslinda tam olarak ne dendigi belki algilanamayabilir, yalniz; benim daha once bu konuda yazmis oldugum yazilar var. Mesela " BIR KISININ KENDISINI GOZLEMLEMESI" gibi. Size ilginc bir not. Bugun bilim cevreleri, bunun basarilabildigi zaman, her turlu sinirsel uyarilarin da kontrol edilebilecegi ve hatta degisebilecegini soyluyor. Iste bu "neuroplasticity" henuz bilissel bilimde yeni bir olgu ve de HER TURLU ZIHINSEL DEGISIMI KISININ BILISSELLIGI FARKINDALIGI ILE YAPABILECEGINI ORTAYA KOYUYOR. Ustelik bunun fiziksel degisime de neden olabilecegi dusunuluyor. Yani kimse FIZIKSEL YAPISININ/UYARISININ ESIRI DEGIL.
  6. Wikipedia'dan tercumedir. Turkiye Halkinin Genetik Tarihi; Nufus genetiginde, bugunku modern Turkiye nufusunun, diger Turki Halklardan mi veya Anadolunun yerli halkinin orta cagda KULTURU ASIMILIYE OLMUS kesiminden mi geldigi uzerinde tartismalar vardir. Orta asya genetiginin, bugunku modern Turkiye halkina sagladigi katki/etki ye bir cok yerde karsi cikilmistir. Sonuc olarak cesitli calismalar gostermistir ki; tarihi olarak islam oncesi ve Anadolunun yerli gruplari bugunku modern turkiye nufusunun ana kaynagidir. Buna ek olarak; balkan halklari ve orta asya turki halklari gosterilebilir. Buradan su sonuc cikmaktadir. Bugunku modern turkiye halkinin ana kaynagi ORTA CAGDA KULTUR OLARAK ASIMILIYE OLMUS ANADOLUNUN YERLI HALKLARIDIR. Orta Asya ve Ural Bagi; Orta asya'dan anadoluya Turkiye halkinin gen havuzuna ne duzeyde bir aktarim oldugu sorusu gelir. Burada, 11. cagda'ki oguz turklerinin Anadolu'yu isgalinin rolunun ne oldugu cesitli calismalarla incelenmistir. Tamamlanan calismalarda, turkiye nufusunun ana kaynaginin tarihi ve yerlesik anadolu gruplari oldugu anlasilmistir. Turkler Turk dili ve Islam olarak oldukca kulturel bir isgale ugramis olsalarda; orta asya'dan gelen genetik ozelligin yeri gayet azdir. Orta Asyadan gelen turki halklar, xiongnu (Hiung-nu) ile iliskisi muhtemeldir. Xiongnu'nun %89'u Asya, %11'i avrupa grubuna dahildir. Bulgular asya ve avrupa nufuslarinin biribiri ile olan iliskisi xiongnu kulturunden oncedir. Bu aciklama, M.O. 3. yuzyilda iskit-siberya nufusundan alinan iki ornekle aciklanmis ve kanitlanmistir. R1a xiongru halklinda bulunmustur. Su andaki orta asya nufusu ve gunumuz mogallarinda da xiongnu bulgulari vardir. Bu konu ile ilgili farklilasmanin bulgusunun semasi asagidadir. Turkiye nufusunda haplogrup dagilimi; Turkiye nufusunda oldukca Y-DNA haplogruplari mevcuttur. Bunun cogunlugu bati asya ve kafkasya komsularidir. Aksine orta asya cok nadirdir. N and Q)- 5.7% (fakat bu 36% ya yukselir,eger K, R1a, R1b and L- ( ki bunlar orta asya da gorulur, fakat bir suru bati turki gruplarinda da rastlanmistir), India H, R2 - 1.5% and Africa A, E3*, E3a - 1%. Saptanmis bazi yuzdeler asagidadir. J2=24% - J2 (M172)[5] Typical of west Mediterranean populations R1b=14.7%[5] Widespread in western Eurasia, with distinct 'west Asian' and 'west European' lineages. G=10.9%[5] - Typical of people from the Caucasus and to a lesser extent the Middle East. E3b-M35=10.7%[5] (E3b1-M78 and E3b3-M123 accounting for all E representatives in the sample, besides a single E3b2-M81 chromosome). E-M78 occurs commonly, and is found in northern and eastern Africa, western Asia[20] Haplogroup E-M123 is found in both Africa and Eurasia. J1=9%[5] - Typical amongst people from the Arabian Peninsula and Dagestan (ranging from 3% from Turks around Konya to 12% in Kurds). R1a=6.9%[5] - Common in various Central Asian, Indian, and Eastern European populations. I=5.3%[5] - Common in Balkans and eastern Europe, possibly representing a back-migration to Anatolia. K=4.5%[5] - Typical of Asian populations and Caucasian populations. L=4.2%[5] - Typical of Indian Subcontinent and Khorasan populations. Found sporadically in the Middle East and the Caucasus. N=3.8%[5] - Typical of Uralic, Siberian and Altaic populations. T=2.5%[5] - Typical of Mediterranean, Middle Eastern, Northeast African and South Asian populations Q=1.9%[5] - Typical of Northern Altaic populations. Grafigi; Diger bulgu ve calismalar; Butun bu aciklamalardan cikan ozet; Turkiyenin gunumuz nufusunun, ORTA CAG ISGALI ILE GELEN TURK DILI VE ISLAM KULTURU DEGIL, ANADOLUNUN KULTUREL ASIMILASYONUNA UGRAMIS YERLI HALKIDIR. Dolayisiyle biz ANADOLU YERLILERI, NE ORTA ASYADAN GELDIK, NE DE MUSLUMANDIK VE NE DE TURKCE KONUSUYORDUK, NE GOCEBEYDIK, NE DE BARBARDIK. GENETIK YURDUMUZ ANADOLU IDI VE HEP ORADA KALDIK. BUGUNE KADAR DA TUM YERLILIK ETIGIMIZI KAYBETTIK VE DILIMIZI TURKCE DINIMIZI DE ISLAM OLARAK DEGISTIRDIK. TURKLUGUMUZ,VE DINIMIZ ORTA CAG BASKINI ILE BIZE ADAPTE ETTIRILDI.
  7. Neden verilmesin. Tarih bir yasanmisliktir ve bulunan cagin oncesi tarih olarak bilinir.
  8. Diktatorun, kendi politik ayristirma temelli baski ve uygulamalarinin, yargiyi ele gecirme cabalarinin sonucu; en son geldi HUKUKUN TEMSILCISI ANAYASA'NIN TEMSIL EDICISI Hasim Kilinc'a geldi; dayandi. Twitter ile baslayan ve HSYK taki otokratiklesmeyi bozma ile devam eden diktator anayasa cekismesi, en son diktatorun "Anayasa'ya saygi duymuyorum" demesi ve en son bireysel olarak KENDI DEVLETINI ANAYASAYA SIKAYET ETMESI olarak suruyordu. Bugun ise, Anayasa'nin 52. yildonumunde H.Kilic kelimenin anlami ile kilicini cekerek; basta diktator ve siyasi iktidar olmak uzere herkese "hukuk siyasetten ustundur" dersi verdi. Tabiki hemen ardindan AKP biatcilari kendince H.Kilic'i elestirdiler. Oyle goruluyor ki, bundan sonra Diktator kendine yeni bir bertaraf buldu, HASIMILER. Kimler Hasimilerden olacak bilinmez ama; H.Kilic'in bu cikisi; her ne neden ile olursa olsun, HUKUKUN VE YARGININ POLITIKANIN ELINE GECMEMESI ADINA SON CIKISIDIR. Diktatore, 1980 yeminini hatirlatacak belki de son bir cikis kalmistir, o da acikca "ben olan demokrasi ile geldim ve bu demokrasiyi tanimiyorum" demesi ve Anayasa mahkemesini ve Anayasayi KENDI POLITIK CIKARI TEMELINDE TAMAMEN DEGISTIRMESIDIR. Aslinda 2023 hedefi ve secimler ile ilgili, dar bolge onerisi tam da meclisi ele gecirerek anayasayi belki de tamamen degistirmek adina ortaya konandir. Gorunen o ki, her turlu kirintisi kalan yargi ve hukuk ta; artik son kale Anayasa mahkemesi ve buraya yapilacak kisisel basvurulardir. Umariz anayasa mahkemesi ayni hukuki algi ile MIT yasasini da red eder. Diktatorun bir zamanlar en guvenbdigi bas adamlarindan biri olan, H.Kilic'in bu girisimi; aslinda tam da bir muhalefet cikisidir. Demekki diktatoru dize getirecek olan, yine kendi bunyesinden gelecektir. Hashasiler devri kapanmis, hasimiler devri baslamistir. Burada aslinda bir atasozunu anmadan olmaz. "Bizi, bizden baskasi yenemez" Yani diktatoru su an yine kendi bunyesindeki bir kisi hedef almistir. H.Kilic'in bu cikisi diktatore karsi neden yaptigi ise, ayri bir tartisma konusudur. Yani isin ozu gercekte anayasa yargi ve hukuk mudur? Yoksa kisisel bazi beklentiler mi soz konusudur?
  9. günlerin bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır (2) ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez (2) yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde (2) 1 mayıs, 1 mayıs işçinin, emekçinin bayramı (2) devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı (2)-Nakarat yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından(2) mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından(2) yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir (2) 1 mayıs, 1 mayıs işçinin emekçinin bayramı devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor(2) halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor(2) devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor(2) gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider (2) devrimin şanlı yolunda kül gibi savrulur gider (2) http://www.youtube.com/watch?v=tnWcszIoYj4
  10. Her zaman oldugu gibi, 1 Mayis kutlamalari ve isci ve de emekci siniflarin kendi taleplerini dile getirme hak ve ozgurlugu ulke ve toplumumuzda BIR BIRLIK VE BERABERLIKTEN ZIYADE yine uce bolunmus durumda. Nedir bu uclu bolunmusluk? Diktator ve otokrassisinin Taksim'e cikarmama baskisi ve oyunlari. Taksim'de kutlama direnci Taksim yerine ikinci adres Kadikoy'un one cikarilmasi. Ucuncu secenek aslinda bir cesit, TAKSIM'DEN KACIS CIKMAZI. Yani, bu cikmazdaki bahaneler bir kac sekilde tezahur ediyor. "Taksim'e cikmayi basaramayan kitlenin istemlerini dile getirememesi" "Taksim' de kutlayacak olanlarin, Isci ve emekci sinifi temsil etmemesi" Ilk ve ikinci bahanenin cikmazi, tam da buradadir. Yani KADIKOY'DE TAKSIM GIBI YASAKLIDIR. Yani yine isci sinifinin istemlerini her turlu devlet ve polis teroru temelindfe dile getirememesi olanagi vardir. Ikincisi ise, kendi gercek yuzunu aciga cikaran, D.Perincek ve yandaslarinin bir secimi ve politik cikar soylemidir.
  11. Burada bir kac konu ortaya cikiyor. Birincisi, boyle bir mesajin ustelik 24 Nisan'a isaret etmesine ragmen; 23 Nisan gununde aciklanmasi. T.C. tarihinde ilk defa bu duzeydeki bir yetkilinin yaptigi ilk aciklama. Aciklamanin genelligi ve olan olaylara yonelik bir sorumlu belirtilmemesi. Tamamen politik cikar ve her turlu emperyalist zihniyetin yonlendirmesini icermesi. Turkiye cografyasinin ve siyasi cumhuriyetinin, girmis oldugu 100 yillik doneme yonelik bir mesaj olmasi. Boyle bir mesajin, mesajin iceriginde bulunan ve dile getirilen her seyin, diktatorun bizzat kerndi soylem ve yaptiklari ile celismesi. Yani hipokritiklik icermesi. Kisaca, tarihte olanlari tam bir politik cikar somurusu ile diktatorun kendi lehine kullanmak istemesi. Her turlu insanliktan, sosyo-etik farklarin varligindan soz eden mesajin, diktatorun soylemleri ve yaptiklari ile tamamen celiskisi. Buna en guzel ornegi bugun, tam da 23 Nisan kutlamalari sirasinda B.Elvan ile ilgili "B.E.lvan olumsuzdur" slogani atan bir cocugumuzun, susturulmasi ve baskiya maruz kalmasi ile izah edebiliriz. Tarih aslinda ilginc bir zamanlama caliskisi tasir. Kisaca Iktidarlar, yonetimdekiler ellerinde gucu ve otoriteyi tutanlar; HER ZAMAN TARIHI KENDI IKTIDAR POLITUIK CIKARLARI TEMELINDE HER TURLU SOMURU VE ISTISMARE TASIRLAR. Aslinda iste tam da bu temelde ustelik mesajdakinin tam tersini bugun soyleyen ve yapan diktator tarafindan bu yayinlanan mesaj; belki de duran saatin gunde iki kere dogruyu isaret etmesi gibi, INSANLIK VICDAN SAYGI HAK VE OZGURLUKLER VE TARIHI SORUMLULUK ADINA bir anlam ve icerige sahip. Daha once de dedigim gibi, insanliktan toplumdan farkli halklarinin ve kesimlerinin hak ve ozgurluklerinden yana olmak; ister istemez bunlari kendi cikari icin kullananlar ile ayni tarafa dusmek olarak gorulebilir. Burada onemli olan BIR TARAFIN AYNILIGI ILE DIGER TARAFININ POLITIK CIKAR TEMELLI SOMURUSUNUN ISTER ISTEMEZ BU AYNI ILE CAKISIYOR OLMASIDIR. Ayni durum, Misir'daki askeri darbeye karsi cikmakta, da oretaya cikmistir. Iste buradaki en buyuk tuzak ta, baskalarinin "hani sen diktatore karsi idin, nasil oldu da bu konuda onun ile ayni dusunuyorsun?" sorusunun cikmazi ve sirf bu soruya maruz kalmama adina, baskalarinin KENDI POLITIK CIKAR SOMURUSU ICIN YAPTIGI CARKTIR. Ayni D.Perincek orneginde oldugu gibi. Cunku onlar kendi cikarlari adina DIKTATORLE BIRLESIR, DIKTATORDEN FARKLI GOZUKURLER. Yalniz toplumdan, insanliktan, evrensel hukuktan, farkli halklarin farkli sosyo-etiklerinden ve farkli kesimlerin ortak haklarindan yana olanlar ise, her zaman bu temelde konuya bakarlar. Bugunde dunde ve yarinda. Ta ki bu temeller saglanana kadar. Oyuzden diktatorun kendi soylem ve yaptiklarina tamamen ters olan bu mesaji iyi algilamali, BOP projesini O.Dogu da donen her turlu emperyalist oyunlari ve cikarlarini da unutmadan ve de T.C. devletinin ulke toplum ve cografi birligi ve butunlugu adina degerlendirmeliyiz.
  12. Bugun diktator, 1915 olaylari ile ilgili bir aciklama yapti. Aciklama Basbakanlik adina ve diktatorun imzasini tasiyor. Bu acidan, aciklamayi "diktatore ait aciklama" olarak degerlendirmerk tutarli olur. Aciklamanin Metni; Erdoğan'ın Ermeni sorununa ilişkin açıklaması Başbakanlığın internet sitesinde yayınlandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ermeni sorununa ilişkin açıklaması Başbakanlığın internet sitesinde yayınlandı. İşte Başbakanlığın yayınladığı o mesaj: “Ermeni vatandaşlarımız ve dünyadaki tüm Ermeniler için özel bir anlam taşıyan 24 Nisan, tarihi bir meseleye ilişkin düşüncelerin özgürce paylaşılması için değerli bir fırsat sunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarının hangi din ve etnik kökenden olursa olsun, Türk, Kürt, Arap, Ermeni ve diğer milyonlarca Osmanlı vatandaşı için acılarla dolu zor bir dönem olduğu yadsınamaz. "ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR" Adil bir insani ve vicdani duruş, din ve etnik köken gözetmeden bu dönemde yaşanmış tüm acıları anlamayı gerekli kılar. Tabiatıyla ne bir acılar hiyerarşisi kurulması ne de acıların birbiriyle mukayese edilmesi ve yarıştırılması acının öznesi için bir anlam ifade eder. Atalarımızın dediği gibi ‘ateş düştüğü yeri yakar’. Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı herkes gibi Ermenilerin de o dönemde yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir. 1915 olaylarına ilişkin farklı görüş ve düşüncelerin serbestçe ifade edilmesi; çoğulcu bir bakış açısının, demokrasi kültürünün ve çağdaşlığın gereğidir. Türkiye’deki bu özgür ortamı, suçlayıcı, incitici, hatta bazen kışkırtıcı söylem ve iddiaları seslendirmek için vesile olarak görenler de bulunabilir. Ne var ki, tarihi meseleleri hukuki boyutlarıyla birlikte daha iyi anlamamız, kırgınlıkları yeniden dostluklara dönüştürmemiz mümkün olacaksa, farklı söylemlerin empati ve hoşgörüyle karşılanması ve bütün taraflardan benzer bir anlayışın beklenmesi tabiidir. Türkiye Cumhuriyeti hukukun evrensel değerleriyle uyumlu her düşünceye olgunlukla yaklaşmaya devam edecektir. "HEPİMİZİN ORTAK ACISI" Fakat 1915 olaylarının Türkiye karşıtlığı için bir bahane olarak kullanılması ve siyasi çatışma konusu haline getirilmesi de kabul edilemez. Birinci Dünya Savaşı esnasında yaşanan hadiseler, hepimizin ortak acısıdır. Bu acılı tarihe adil hafıza perspektifinden bakılması, insani ve ilmi bir sorumluluktur. Her din ve milletten milyonlarca insanın hayatını kaybettiği I. Dünya Savaşı esnasında, tehcir gibi gayr-ı insani sonuçlar doğuran hadiselerin yaşanmış olması, Türkler ile Ermeniler arasında duygudaşlık kurulmasına ve karşılıklı insani tutum ve davranışlar sergilenmesine engel olmamalıdır. "TARİH KOMİSYONU KURULMASI ÇAĞRISINDA BULUNDUK" Bugünün dünyasında tarihten husumet çıkarmak ve yeni kavgalar üretmek kabul edilebilir olmadığı gibi ortak geleceğimizin inşası bakımından hiçbir şekilde yararlı da değildir. Zamanın ruhu, anlaşmazlıklara rağmen konuşabilmeyi; karşıdakini dinleyerek anlamaya çalışmayı; uzlaşı yolları arayışlarını değerlendirmeyi; nefreti ayıplayıp saygı ve hoşgörüyü yüceltmeyi gerektirmektedir. Bu anlayışla biz Türkiye Cumhuriyeti olarak 1915 olaylarının bilimsel bir şekilde incelenmesi için ortak tarih komisyonu kurulması çağrısında bulunduk. Bu çağrı geçerliliğini korumaktadır. Türk, Ermeni ve uluslararası tarihçilerin yapacağı çalışma, 1915 olaylarının aydınlatılmasında ve tarihin doğru anlaşılmasında önemli bir rol oynayacaktır. "ARŞİVLERİMİZİ ARAŞTIRMACILARA AÇTIK" Bu çerçevede arşivlerimizi bütün araştırmacıların kullanımına açtık. Bugün arşivlerimizde bulunan yüzbinlerce belge, bütün tarihçilerin hizmetine sunulmaktadır. Türkiye, geleceğe güvenle bakan bir ülke olarak tarihin de doğru anlaşılması için ilmi ve kapsamlı çalışmaları her zaman desteklemiştir. Etnik ve dini kökeni ne olursa olsun yüzlerce yıl bir arada yaşamış, sanattan diplomasiye, devlet idaresinden ticarete kadar her alanda ortak değerler üretmiş Anadolu insanları, yeni bir gelecek inşa edebilecek imkân ve kabiliyetlere bugün de sahiptir. "TAZİYELERİMİZİ İLETİYORUZ" Kadim ve eşsiz bir coğrafyanın benzer gelenek ve göreneklere sahip halklarının, geçmişlerini olgunlukla konuşabileceklerine, kayıplarını kendilerine yakışır yöntemlerle ve birlikte anacaklarına dair umut ve inançla, 20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz. Aynı dönemde benzer koşullarda yaşamını yitiren, etnik ve dini kökeni ne olursa olsun tüm Osmanlı vatandaşlarını da rahmetle ve saygıyla anıyoruz.” AÇIKLAMA BAŞBAKANLIK SİTESİNE ERMENİCE İLE BİRLİKTE KONULDU Erdoğan’ın olay yaratan Ermeni açıklaması Başbakanlık internet sitesinde Doğu ve Batı Ermenicesi dillerinde de konuldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gündem değiştiren açıklamasını öğle saatlerinde yaptı. Ardından Başbakanlık internet sitesi 1915 olaylarına ilişkin açıklamaları Başbakanlık’ın internet sitesine “Doğu ve Batı Ermenicesi, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, Arapça ve Rusça” dillerinde de konuldu. Farklı dillerdeki çeviriler siteye alt alta yerleştirildi
  13. Ateizm Derneği İlkeleri Bu metin taslak halindedir. Son aşaması değildir. 1. Irkına, diline, cinsiyetine bakılmaksızın her non-teistin kendi felsefi görüşlerini hukuki zeminde özgürce ifade edebilmesi için teşvik etmek 2. Felsefi görüşleri yüzünden yargılanmakta olan ve yargılanacak olan, hukuki yaptırım uygulanan non-teistlere hukuki destek sağlamak 3. ”Tanrı yoksa herşey mübahtır” önyargısına karşı, non-teistlerin ve dinsizlerin de; tek tek bireylerin değil, toplumun bütününün ortak yararını gözetebilecek ahlaki/vicdani kriterleri olduğunu toplumdaki önyargılı insanlara gösterebilmek için “Ateizm Derneği” kurumsal kimliğiyle çeşitli hayır kurumları ve vakıflarla kamu yararına sosyal yardımlaşma projeleri düzenlemek 4. Uluslararası ateist/non-teist, bilimsel kurumlarla işbirliği halinde, ortak eğitim projeleri düzenlemek 5. İmam olamayacakları halde aileleri tarafından imam-hatip meslek lisesine gönderilen kız çocuklarına yönelik sosyal sorumluluk projeleri düzenlemek 6. Gerek resmi devlet okulları, gerek devletin resmi organlarından bağımsız, kontrolsüz-denetimsiz özel kuran kursları yoluyla küçük yaştaki çocukların korkutularak; sorgulamasını, analitik-bilimsel düşünce sistemi geliştirmesini yavaşlatan ya da engelleyen eğitim sisteminde köklü değişimler yapılması, mümkünse 16 yaşından küçük çocuklara din eğitimi verilmemesi için kamuoyu oluşturacak etkinlikler düzenlemek 7. Okullarda ve tüm resmi kurumlarda din ayrımcılığına karşı, aktif ve etkin öğrenci/memur/işçi kollektifleri oluşturmak 8. Konvansiyonel ve sosyal medyada, ateizm/non-teizm hakkında yayılmış olan ve yayılmakta olan önyargılara karşı “ateizm nedir/ne değildir” konulu bilimsel ve felsefi çalışmaları tanıtmak, eğitici projeler düzenlemek 9. Üniversiteler ve akademik çevrelerle işbirliği halinde evrim/bilim/felsefe konulu sempozyumlar, paneller, söyleşiler, seminerler düzenlemek 10. Sahte bilim alanında kitap yazan, sahte fosil sergileri açan kişi ve kurumların, “argüman” adı altında ortaya koydukları materyal ve belgelerin gerçek niteliğini ortaya çıkarmak yayınlamak ve yaymak 11. Bilimsel verilere önyargısız, deontolojik açıdan yaklaşmak, lehte ve aleyhte değiştirmemek, dejenere etmemek, herhangi bir bilimsel konuyla ilgili olası bilgi dezenformasyonunu önlemeye çalışmak. ateizmdernegi.org
  14. Dernegin Tanimi: Ateizm Derneği Amaçları; 1. Günümüzde laik olduğu iddia edilen ülkemiz de dahil dinsiz, agnostik ya da ateist olmak, mevcut dinsel inançları reddetmek tehlikeli hale getirilmiş, bu yönde görüş bildiren insanlar hukuki yaptırımlara maruz bırakılmış, alenen hakarete uğrayıp aşağılanmaları, “din düşmanı” oldukları iddiasıyla hedef gösterilmeleri bir alışkanlık haline getirilmiştir. Ateizm Derneği; semavi din, mezhep ve dogmatik inançları reddeden insanların, kendi felsefi görüşlerini hiçbir kaygı duymadan özgürce ifade etmesini teşvik eden, gerek ailede, gerek sosyal yaşam çevresinde ve kamuda, sözkonusu din ve mezheplerin mensupları tarafından dışlanmasını, felsefi görüşleri nedeniyle aşağılanmasını, hakarete uğramasını, linç kültürüne ve psikolojik baskıya maruz kalmasını önlemeyi, gerektiğinde hukuki yollarla, ücretli ya da gönüllü avukatlar aracılığıyla haklarını savunmayı amaçlamaktadır. 2. İnsanın varoluşundan bu yana, doğayı ve evreni açıklama biçimi değişmiş, gelişmiş ve ilerlemiştir. Bilimsel ve felsefi gelişmeleri yavaşlatan ya da engelleyen dini kaygılar, çoğu zaman ahlaki gerekçeleri kullanmış, bilgi ve aydınlanma çağının ve modern yaşam kültürünün gereklerini karşılamayan din temelli ahlakı “genel ahlak kabulü” şeklinde topluma dayatmış, bireylerin mevcut din ve inançlardan bağımsız, doğal ve bilimsel yasaları esas alan, kendilerine özgü bir ahlak anlayışı geliştirmelerini de engellemiştir.. Türkiye’de de bu dayatmaların bir uzantısı olarak görülen “bilim-etik kurulu” gibi modern bilimle bağdaşmayan kurumlar bulunmaktadır. Ateizm Derneği; doğal olayları, doğanın ötesinde ya da doğanın dışında değil, neden-sonuç ilişkileriyle ve bilimsel-doğal yöntemlerle açıklayan ve mevcut dinleri, geleneksel, sosyo-kültürel olgular olarak görüp, uluslararası bilimsel ve akademik araştırmaların desteklenmesini savunan, bu tür çalışmalarda bulunan kurumlarla uluslararası işbirliği yapan, din kaynaklı kaygıların bilimsel araştırma ve gelişmeleri, yavaşlatmamasını, sınırlamamasını ve engel olmasını önlemeyi amaçlar. 3. İnsanın doğumunda, insanda doğuştan bulunmayan dini ve dogmatik inançların, kişilere sonradan ailesi ve çevresi yoluyla “sanki kendisinde doğuştan varmış gibi” öğretilmesi, gerek aile içinde gerek okulda ve çevrede dini propagandaya ve baskıya maruz kalması, çocukların psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkilemekte, sorumluluk almak yerine özgür iradeyi manipüle ya da pasifize eden, sorgulamayan, bağımlı, kaderci bireyler yetişmektedir.. Bebeklerin doğuştan, “x bir dini inanca mensup doğdukları” iddiası, coğrafi konumu ve etkisini hiçe sayan, zamanı ve mekanı hiçe sayan bir önyargıdır.. Ateizm Derneği; çocukların geleceğini daha doğuştan sahiplenen güdümlü eğitim sistemine karşı bilimsel eğitimi savunmayı ve desteklemeyi ve teşvik etmeyi, henüz ailede başlayan dini baskıların etkisini asgari düzeye indirmeyi, çocukların birer yetişkin olduklarında kendi felsefi görüşlerini ve inançlarını kendilerinin seçmesini sağlamayı, kişiler hangi felsefi görüş, din ve mezhepten olurlarsa olsunlar resmi kurumlar önünde eşit ve önyargısız muamele görmeleri için T.C kimliklerinde bulunan din hanesinin, yeni doğan çocuklar için önce boş bırakılmasını, sonra da tümden kaldırılmasını amaçlar.. 4. Ateizm Derneği; cinsiyet ayrımcılığını besleyen dinlere karşı tarafsız değildir. Erkek egemen ataerkil kültür, dini ve dinsel dogmaları, kutsal olduğu iddia edilen metinlerdeki kadınlarla ilgili sosyal ve ahlaki düzenlemeleri birer baskı aracı kullanmaktadır.. Kadınları; “tohum ekilmesi gereken tarlalar” olarak görmüyoruz. Ateizm Derneği; Kadınların toplumda sosyal statü kazanmaları için “evlilik ya da mutlak annelik” öğütleyen toplumda kazanabileceği saygınlığın doğurmak yoluyla sağlanabileceğini telkin eden ve dinler tarafından da beslenen mevcut sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik şartların yerine, kadınların erken yaşta aile zoruyla ve/veya izniye evlendirilmemelerini, fırsat eşitliği ve eğitim konusunda erkeklerle eşit olanaklardan ve aynı oranda faydalanmalarını, evlenip evlenmeyeceklerine, ne zaman doğuracaklarına, doğurup doğurmayacaklarına, doğum süreciyle ilgili her detaya eşlerinin ya da ailelerinin değil, kendilerinin karar vereceği, bununla ilgili yasal düzenlemelerin yapılmasını ve ivedilikle hayata geçirilmesini amaçlar ve eşleri ya da yakınları tarafından şiddete, tacize, tecavüze ya da tehditlere maruz kalan kadınlar için de ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde ortak projeler üretir.. 5. Doğası gereği sosyal bir varlık olan insanların, kurduğu siyasi partiler, sosyal yardımlaşma kurum ve vakıfları, kâr amaçlı şirketler aracılığıyla düzenledikleri reklam ve kampanyalarda -sanki din kendi tekellerindeymiş gibi- dini öğeleri kullanarak, din üzerinden maddi, manevi, siyasi ya da mesleki çıkar sağlamalarını asgariye indirmek, toplumsal insan ilişkilerinde de dinin belirleyici etkisini azaltmak ya da mümkünse engellemek için, Ateizm Derneği; faaliyetlerinde dini öncelikli bir kriter olarak kabul eden kişi ve kurumlara karşı bütün demokratik ve hukuki zeminlerde mücadele etmeyi amaçlar. 6. Toplumda halen hüküm süren cinsiyet ayrımcılığının, kadına ve eşcinsellere karşı yürütülen sistematik/psikolojik baskının temelinde de dinin, din temelli ahlak anlayışının, sosyo-kültürel, muhafazakar etkisini yadsımayan Türkiye Ateistleri Derneği, sosyal ya da mesleki statüsü yüzünden cinsel kimliğini gizlemek zorunda kalan her bireyin cinsel kimliğini özgürce ifade edebildiği, salt cinsel kimliği yüzünden mesleki ya da sosyal kaygılar taşımadığı, nefret suçuna, hakarete, aşağılanmaya ya da ikinci sınıf muameleye maruz kalmadığı, ayıplanmadığı bir sosyal yaşam alanı oluşturabilmek için, kadınların ve farklı cinsel kimliği olan insanların da yasal haklarını savunabilmesi için hukuki danışmanlık sağlamayı amaçlar, destekler ve gerektiğinde demokratik protesto hakkını kullanmayı hedefler.. 7. İnsanın varoluşundan bu yana “bilinmeyenlerden beslenen dogmalar” günümüzde de araştırmak ve keşfetmek yerine kendi mistik inançlarını usulca bir adım ötesine taşımaktadır. Dünyada ve Türkiye’de de yaygınlaşmakta olan “kişisel gelişim”, “spiritüel mistisizm”, “fosil sergileri”, “ufoculuk”, “kuantum yaşam koçluğu” vb. yeni mesleki alanların, yeni oluşumların; bilginin dezenformasyonu yoluyla popülarite ve/veya maddi çıkar peşinde olan fırsatçılar tarafından art niyetle kullanıldığını görmekteyiz. Hiçbir geçerliliği olmayan, bilimsel bir temele dayanmayan, tutarlı olmaktan uzak, bu tür bilimdışı-metafiziki argümanlardan beslenen kişi ve kurumların; “dolandırıcılık” suçuna yeni bir tanım gerektirdikleri aşikârdır. Ateizm Derneği; bünyesinde bulunan ve uluslararası bağlantıda olduğu bilim insanları ve kuruluşlarının da katkılarıyla, sahte bilim alanında faaliyet gösteren kişi ve kurumlara karşı halkı bilinçlendirmeye yönelik eğitim çalışmaları, panel, konferans ve sempozyumlar düzenlemeyi amaçlamaktadır. 8. Ateizm Derneği; edebiyat, müzik, resim, karikatür, tiyatro, sinema vb. gibi sanatsal faaliyetlerde bulunan ve kimi zaman icra ettikleri sanatsal eserlerde non-teist görüşleri ifade ettikleri gerekçesiyle, hukuki yaptırımlara maruz kalan ve/veya konvansiyonel-sosyal medya yoluyla psikolojik linç kültürüne ve baskılara maruz kalan sanatçılara hukuki yollardan sahip çıkmayı ve sanatı din eksenli sınırlamalardan arındırmayı amaçlamaktadır.
  15. Türkiye'de ateistler bir araya gelerek dernek kurdu. Radikal.com.tr - Türkiyeli bir grup ateistin örgütlenme çalışmalarının sonunda 'Ateizm Derneği' kuruldu. Derneğin sosyal medyadaki açıklamasında açıklamasında "Uzun uğraşlarımız sonucu onaylanmış- resmi olarak kurulmuştur. Artık hiçbir ateist ne mahkemede, ne de sokakta yalnız kalmayacak.Kadıköy'deki dernek merkezimize çayımızı içmeye, salyangozumuzu yemeye bekleriz arkadaşlar" denildi. ‘Ateizm Derneği Girişimi’ adıyla çalışma yürütenlerden Tolga İnci ve Ahmet Balyemez’le geçen mart ayında AGOS'tan Özgür Çağlar'a konuşmuştu. İnci ve Balyemez özetle şunları anlatmıştı: "Bir grup ateist olarak internet üzerinden bir araya geldik. Birinin başı sadece ateist olarak derde girdiği zaman çalabileceği bir fiziki kapı olmalı, hukuki destek verilmeli dedik. Türk Ceza Kanunu’nunda yer alan bazı maddeler nedeniyle Sevan Nişanyan ve Fazıl Say gibi göz önündeki ateistler yakın zamanda bazı davalara muhatap oldu. Türkiye’de artık neredeyse ‘Ben ateistim’ demek dine hakaret anlamına gelmeye başladı. Başbakan’ın ‘Ateist teröristtir’ tarzında lafları normal karşılanır hale geldi. Ateistler olarak ‘Biz de buradayız!’ dememiz gerekiyor. ‘Artık ne mahkemede, ne sokakta hiçbir ateist kendini yalnız hissetmeyecek’ dedik ve bu şekilde başladık.(...) Ateistlere açılan davalara bakarsak, bu davalar gerçek! (...) Biz herhangi bir ideolojiye bağlı değiliz. Ateizme ideolojik değil, bilimsel yaklaşmak istiyoruz."
  16. http://www.turkish-media.com/forum/topic/322958-kemalizm-fasizm-bagi-iliskisi/?hl=%2Bkemalizm+%2Bfasizm+%2Biliskisi
  17. Dini çeşitlilik listesinde yer alan Avrupa ülkeleri arasında en yüksek puanı 6,3 ile Hollanda alıyor. Türkiye ise aldığı 0,4 puanla son sıralarda yer aldı T24 ABD merkezli veri kuruluşu ‘Pew Research Center’, 2012’den bu yana süren çalışmaların sonunda, 4 Nisan’da Dünya Dini Çeşitlilik Endeksi’ni açıkladı. Belirli bir metodolojiye göre 0’dan 10’a kadar puan verilen 232 ülke arasında Türkiye, aldığı 0,4 puanla son sıralarda yer aldı. Agos gazetesinden Emre Can Dağlıoğlu’nun haberine göre, ABD merkezli veri kuruluşu ‘Pew Research Center’, 2012’den bu yana süren çalışmaların sonunda, 4 Nisan’da Dünya Dini Çeşitlilik Endeksi’ni açıkladı. Belirli bir metodolojiye göre 0’dan 10’a kadar puan verilen 232 ülke arasında Türkiye, aldığı 0,4 puanla son sıralarda yer aldı. Asya-Pasifik ve Afrika ülkeleri, sıralamanın zirvesinde yer alırken, listede en yüksek puan alan ilk on ülke arasında Avrupa ve Kuzey Amerika’dan hiçbir ülkenin yer almaması dikkat çekici. Dünyadaki dini çeşitliliğe dair araştırmalarıyla tanınan Pew Research Center’ın hazırladığı endeks puanı, belirlenen 8 dini kategorinin ülkenin nüfusuna oranına dayanılarak hesaplanıyor. Hıristiyan, Müslüman, Yahudi, Hindu, Budist, yerel dinlere mensup, diğer dinlere mensup ve herhangi bir dine mensup olmayan şeklinde oluşturulan kategorilerin, özellikle piyasa araştırmalarında kullanılan Herfindahl-Hirschman Endeksi metodunun bir versiyonuna göre sıralandığı listede ilk sırayı, 9 puanla Singapur alıyor. 8 kategoriden de insanların yaşadığı ender ülkelerden biri olan Singapur’un nüfusunun yüzde 34’ü Budist, yüzde 18’i Hıristiyan, yüzde 14’ü Müslüman, yüzde 5’i Hindu, yüzde 2’si yerel dinlere mensup ve yüzde 1’i Yahudi. Hiçbir dine bağlı olmayanlar ise ülke nüfusunun yüzde 16’sını oluşturuyor. En zengini Asya-Pasifik 7’nin üzerinde puan alan ilk 12 ülke arasında Singapur dışında 5 Asya-Pasifik ülkesi (Tayvan, Vietnam, Güney Kore, Çin, Hong Kong) bulunuyor. Asya-Pasifik bölgesi bütün olarak ele alındığında da 9,2 endeks puanı, dünyanın dini çeşitliliği en yüksek bölgesi. Listenin zirvesinde Afrika’nın Sahra Altı bölgesinden 5 ülke (Gine-Bissau, Togo, Fildişi Sahilleri, Benin, Mozambik) bulunurken, Surinam da Latin Amerika’nın tek temsilcisi olarak yer alıyor. Listede yer alan Avrupa ülkeleri arasında en yüksek puanı ise 6,3 ile Hollanda alıyor. Hollanda’yı takip eden Bosna Hersek, Fransa, Belçika, Letonya, Estonya, İsveç ve Almanya da dini çeşitliliği yüksek olan ülkeler arasında yer alıyor. İngiltere, Finlandiya, İspanya, İtalya, Danimarka ve Norveç’in dini çeşitlilik puanları ise ortalama olarak kabul edilen düzeyde. AB üyesi ülkeler arasında 0,1 ile en düşük puanı alan Romanya, aynı zamanda dünyanın dini çeşitliliği en az ülkeleri arasında yer alıyor. Avrupa, bütün olarak ele alındığında ise karnesi daha parlak bir hal alıyor. 4,6 puanla dünya üzerinde dini çeşitliliği ortalamanın üstünde kalan üç bölgeden birisi. ABD ortalarda Kuzey Amerika’da da tablo Avrupa’dan çok farklı değil. Kanada 5,3 puanla son anda dini çeşitliliği yüksek ülkeler arasına girerken, ABD 4,1 puanla ancak ortalama ülkeler arasında yer alıyor. Kuzey Amerika’nın genel puanının da 4,2 olması, bir hayli şaşırtıcı. Hıristiyanlık, İslam ve Yahudilik’in doğduğu Ortadoğu’nun dini çeşitlilik karnesi ise epey zayıf. Ortadoğu coğrafyasında kabul edilen ülkeler arasında, dini çeşitliliği yüksek olarak kabul edilen yalnızca üç ülke var: Katar (5,7), Lübnan (5,5) ve Bahreyn (5,4). Sıralamada ortalama olarak kabul edilen puanları alan ülkeler listesinde ise bu coğrafyadan yalnızca Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Kıbrıs ve İsrail yer alıyor. Coğrafyada diğer ülkeler ise sıralamada en düşük puanı alıyor ve bu tabloyla Ortadoğu, 1,5 puanla dünyanın dini çeşitliliği en düşük bölgesi. Nüfusunun yüzde 98’i Müslüman olan ve geriye kalan kategorilerde (yüzde 0,4’ü Hıristiyan, yüzde 0,1’den azı Yahudi ) yüzde 1’e bile yaklaşamayan Türkiye, 0,4 puanla bu çorak coğrafyanın tipik bir ülkesi. Türkiye’den daha düşük puan alan ülkeler arasında bu coğrafyadan Ermenistan (0,3), Irak (0,2) ve İran (0,1) da yer alıyor. Türkiye’nin diğer komşuları, Azerbaycan 0,7; Suriye 1,6; Yunanistan 2,5 ve Bulgaristan 3,5 puana sahip. ............................................................................. Yukaridaki harita ve aciklama makalesi, dunya ulkeleri bunyesinde DINDEKI DEGISIMI ortaya koyuyor. Makalede de belirtildigi gibi, Turkiye her konuda oldugu gibi (eger konu olumsuzsa o zaman baslarda yer aliyor) bu konuda da sonda. Burada aslinda anlatilmak istenen "bir ulke de zaman icinde o toplumda bulundugu dini inanc/inancsizlik nasil ve ne kadar bir degisime ugruyor?" Bu sorunun yaniti Turkiye icin "yok denecek duzeyde cok dusuk" Bir ulke de toplumun dini inanclarinda degisim olmasi icin, neler gerekir ve bu degisim nasil olur? Turkiye'de boyle bir degisimin olmamasinin ya da cok dusuk olmasinin nedenleri nedir? Listeye gore en yuksek oran Hollanda olarak belirtilmis. O zaman Hollanda'da dini uygulama ya da inanctaki degisikligi saglayan nedir? Dini uygulama ya da inanctaki degisiklik, ulke ve toplum adina genelde ne anlama gelir? Bu degisimi saglayacak etmenler nelerdir?
  18. evrensel-insan şurada yorum gönderdi evrensel-insan'nın blog başlığı içinde evrensel-insan'in Blogu
    Aslinda baska bir mantik var. Mesela, cag bilisim ve bilgi cagi olmasina ragmen ve milliyetcilik cag disi olmasina ragmen; diyelim bir ulke ve toplumu hala endustri ve hatta tarim cagini yasiyor. Dini ya da milli bir idareye sahip. Simdi buradaki algi farki; ULKE KENDI BUNYESINDE CAGDAS OLSA BILE, GELINEN DUZEYDE CAG DISI. Iste burada etik ve etik olmak zaten o toplumda, ayni Turkiye gibi; 21. yuzyilda da, 14. yuzyilda da 18. yuzyilda da ve hatta 7. yuzyilda da yasayan beyinlerin varligini ortaya koyuyor. Iste bir cografi toplumda yasayanlar arasinda 14 yuzyil bir farkin olmasi; tabiki her bir duzey farki alginin ancak kendi duzeyi ile algilanabilecegini gosteriyor. Iste bilinc birey noncognitivizm algi ve de ZIHINSEL DEVRIMIN ONEMI DE BURDA CAGI ETIK OLARAK YAKALAMADA ORTAYA CIKIYOR. Ayrica zaten bir toplum cagdas duzeyde degilse, istense de orada bir cagdas etik kurulamaz. Henuz demokrasinin ne oldugunu algilayamayan bir toplumsal kisilik sahibine, birey olmadan bunu anlatamazsiniz. Iste o yuzden diktator icin sandiktan cikmak ile demokrasi biter. O da ordan cikmak icin her turlu sayi hilesine basvurur. Zaten bilisim cagindaki hak ve ozgurluklerin onemi de budur. Dini degerler milli degerler, belki cag disi ama; dunyada bir suru kisinin toplumun bu degerleri var. O zaman ZIHIN DEVRIMI GERCEKLESENE KADAR, bu toplumun bu cag disi hak ve ozgurlukleri taninmak durumundadir. Eger onlenirse HAK VE OZGURLUK IHLALI YAPMIS OLUNUR. Ayni SSCB'nin din uzerindeki yasak baskisi gibi. Iste o yuzden zihin devrimi cagdaslasma da beynin her bir fonksiyonu adina en onemli olmassi gerekendir. En azindan asama, asama konu konu kavram kavram v.s. Etigin diger bir yanida; hem olumsuz cikarda, hem de adalette; TUM DEGERLERINI VE O DEGERLERI YONLENDIREN; IDEOLOJIK INANCSAL VE IZMSEL NITELIKLERI BIRLESTIRICI olmasidir. Bunun en guzel ornegi, ulkemizdeki diktatorun KENDI TEMELINDEKI MIKROAYRIMCILIGINDA YANSIR. Olumsuz temelde korku felsefesi, suru psikolojisi ve her turlu basta ekonomik cikar; BU BIRLIGI SAGLARKEN; Adalet, hak, hukuk ve ozgurluk mucadelesi de bu Birlestiriciligi saglar. Bunun en guzel ornegi gezi bilinci direnisidir.
  19. evrensel-insan şurada yorum gönderdi evrensel-insan'nın blog başlığı içinde evrensel-insan'in Blogu
    Ideolojilerin, inancsallarin ciktigi doneme gore etik olarak cagdasligi mumkundur. Tabiki mesela endustri caginda, milliyetcilik ve milli devletler cagdastir. Bugun bu temelde butun bunlarin cagdasligi; bilisim caginin temeli hak ve ozgurluklere dayanir. Bu yonlendiren degerlerin beyinlerden arinmasi ise, cag ustudur. Yani serbest dusunce. Bugun dinler, ancak sekuler temeldeki bir sistemin her seye oldugu gibi onlara da evrensel hukuk v e insan haklarinin tanidigi hak ve ozgurlugu vermek ile. Yani POLITIK OLMAYAN OZGUR BIREY devletlerindeki durum. Tabi bu hak ve ozgurlukler, dinsizler, tanrisizlar ya da ayni cografi toplumdaki farkli din inanirlari icin de gecerlidir. Buradaki ana konu, BIRININ DIGERINE YAPTIGI BASKI ZORLAMA MUDAHELENIN BIR HAK VE OZGURLUK IHLALI OLMASIDIR. Buradaki sorun ise, BUNUN DILE GELMESIDIR. Yani bir kisi, boyle bir durumda oldugu halde hak ve ozgurlugunu talep etmezse, ortada hak ve ozgurluk ihlali yoktur. Mesela Ataturk'un bir cesit islami ARAP TEMELINDEN KURTARIP, ANADOLU TEMELINDE ELE ALMASI VE YARI LAIKLIGI GIBI. Aslinda butun mesele inanctir. Toplum sana lider olarak guvenir ve sen de "iste islam ve muslumanlik budur" dersen, zaten onu kabul eder. Buradan ister istemez "gercek islam/dogru olan islam" v.s. gibi bir sonuc cikar. Yalniz bugun dunyada islamin din oldugu ulkelere bir bakilirsa, hepsinin dini uygulamalari ve inanclari arasinda farklar oldugu gorulur. Buradaki EN ONEMLI CASGDASLIK, DINI SISTEMDE YA DA DEVLETTE DE; DEMOKRASININ SAGLANABILMESIDIR. Iste o yuzden bazi din ulke ve devletleri yasam ve iliski olarak cag disi ve etik degildir. Ayrica bilgi ve bilisim caginda; DIN TEMELLI TOPLUMU TEK BIR IZME YONLENDIREN VE BUNUN NICELIK MUCADFELESINI VEREN VE TOPLUMU SADECE KENDI IZMI ILE YONLENDIREN; TUM IDEOLOJILER DE ETIK DEGILDIR. Cunku kendi izmi disindaki izmlere veya ideolojilere inancsallara eger iktidarda ise izin vermez ve bu bir hak ve ozgurluk ihlali olarak etik degildir.
  20. Evrim bir olgudur ve gozlem verir. Bu temelde evrimin olup olmadigi tartisma disidir.
  21. Cumhuriyet.com.tr son bir haftadır yoğun saldırı altında. Medyanın "Penguen" moduna geçmesi nedeniyle yurtiçi ve yurtdışından cumhuriyet.com.tr'ye artan ilgi birilerini rahatsız etti. Cumhuriyet, hırsızlık, yolsuzluk iddialarına sessiz kalmadı. "Seçim kazanmak için Suriye'ye savaş çıkarma" planlarının ortaya çıkması üzerine ses kayıtlarını yayınlaması iktidarın tepkisini çekti. Ardından cumhuriyet.com.tr'ye büyük bir siber saldırı başlatıldı. Parayla tutuldukları belli profesyonel hackerlar, çeşitli programlarla milyonlarca kullanıcı aynı anda siteye giriyormuş gibi sürekli saldırı düzenledi. Seçim gecesi, Anadolu Ajansı'ndan başka seçim verilerini sağlayan tek kuruluş olan CİHAN ajansını çökerttiler. Aynı gece cumhuriyet.com.tr 'yi de 15 dakikalığına çökermeyi başardılar. Bu büyük ölçekli siber saldırı sürekli devam etti ve halen de devam ediyor. Hacker saldırısını bahane eden Telekom, cumhuriyet.com.tr'nin kullanıcılarını "kara liste"ye aldı. Telekom’la görüşmelerimizin sonucunda bir kısım kullanıcı kara listeden çıkarıldı. Dünyanın en büyük servis sağlayıcılarından biri olan Telia şirketinin, cumhuriyet.com.tr'nin IP adresini bloke ettiğini öğrendik. Yurtdışından okurlar sitemize giremiyor. Telia şirketine yolladığımız yazıya, "DDOS saldırılarında çok fazla trafik üzerinden geçtiği için kapattığını. İki gün içinde açılacağını" söyledi. Ancak, siber saldırı sürekli devam ettiği için, yurtdışından gelecek okurlar bir süre daha sıkıntı yaşayabilir. Twitter ve Youtube yasağıyla birlikte tüm DNS'lerle oynayan Telekom'un uygulaması da özellikle sosyal medyadan (Facebook ve Twitter) gelişlerde büyük sıkıntı yarattı. Çok sayıda okur, telefon ve e-posta ile sitemize giremediğini belirtti. TELEKOM DNS'LERLE NASIL OYNUYOR Twitter ve Youtube'un engellenmesinin ardından, Telekom, en büyük internet operasyonu için düğmeye bastı. OpenDNS, Google DNS ve Public DNS teker teker kapandı. DNS'leri değiştirmek suretiyle yapılan yasaklı sitelere giriş yöntemi çoğunlukla işe yaramaz hale geldi. Türkiye’deki internet sağlayıcıları hükümet baskısıyla DNS zehirleme ve kaçırma yöntemiyle yasak siteleri engellemeyi başardı. Buna ilk tepki Google'dan geldi. Steven Carstensen tarafından yayınlanan makalede yazdıklarıyla "Türkiye’deki servis sağlayıcıların DNS’ler üzerinde çalışmalar yaptığını" doğruladı. Turkcell Superonline ve Turkcell 3G kullanıcıları, OpenDNS ve Google DNS üzerinden internete bağlanamıyor. Smile ve D-Smart aboneleri de benzer sorun yaşıyor. Türkiye’deki servis sağlayıcıların sahte DNS sunucuları işletmeye başlatarak, Google DNS ve diğer büyük DNS adreslerini taklit ettiği, böylece siz bilgisayardaki DNS’i değiştirseniz bile, internet sağlayıcınız sizi olması gereken çıkış kapılarına yönlendirmeyip, kendi kapılarına yönlendiriyor. Sonuç olarak DNS değiştirme işleminiz amacına ulaşmamış oluyor. DNS sunucuları domain isimlerini çözen ve sizi ilgili sunucuya aktaran yönlendiren bir yardımcıdır. Herhangi bir siteye, hizmete erişemediğimizde "herhalde onu da yasakladılar" diyoruz ama emin olamıyoruz. Netice olarak DNS'e yapılan bu müdehale 'suç'tur. ENGELLERE RAĞMEN CUMHURİYET.COM.TR DİMDİK AYAKTA Tüm engellemelere, siber saldırılara rağmen, cumhuriyet.com.tr günde 1.5 milyon ziyaretçi sayısını aştı. Baskılarla, tehditlerle, engellemelerle, saldırılarla Cumhuriyet'i susturacaklarını sananlar yanılıyor. 90 yıldır olduğu gibi Cumhuriyet gerçekleri yazmaya devam edecek.
  22. Konu Ataturk'un yerinin alinmasi degil; ONUN YERININ DOLDURULAMAMASININ GETIRDIGI BOSLUGUN DOLDURULMASIDIR. Bu boslugu dolduranlar, parti kurarak ve dis guclerin medya yayinlariyla geldiler. DP-Menderes AP-Demirel Anap-Ozal Iste diktator de yukaridakiler gibi LIDERDIR. Menderes askeri dikta ile, digerleri de CUMHURBASKANI olarak gittiler. Sonra da partileri tarihe karisti. 90 yil onceki lideri OLDUGU GIBI BUGUNE TASIMAK, GECERLI DEGILDIR. T.C. degerlerini (laiklik, sosyal, evrensel hukuka ve insan haklarina bagli, demokratik cumhuriyet) LIDERLIK VASFI ILE DIKTATORE ALTERNATIF OLARAK GETIREBILECEK VE DE BUGUNE VE BUGUNUN ULKE GERCEGINE UYARLIYABILECEK BIR LIDERE IHTIYAC VARDIR.
  23. Onumuzdeki ana soru iki tanedir. ilki; Liderlik vasfidir. Yani diktatore rakip yeni bir lider (90 yil onceki Ataturk degil) cikarma konusudur. Ikincisi de; Ortadogululasma yolundaki ilerlemenin durdurulabilme konusudur. Turkiye bunlari basarmak durumundadir, aksi T.C.'nin tum degerleri ile birlikte tarihe gomulusunu seyretmek olacaktir.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.