Zıplanacak içerik

evrensel-insan

 Saygıyla Anıyoruz
  • Katılım

  • Son Ziyaret

evrensel-insan tarafından postalanan herşey

  1. Lutfen 16 nolu mesaji bir daha oku ve orada yazilanlarin hangisinin kuranda yazmadigini ve de hangisinin insanlikdisi olmadigini ve hangisini ISID'in uygulamadigini acik ve net bir sekilde izah et. ISID uyelerinin musluman olup olmamasi degil konu; neyi kullanarak eylem yaptiklarini dile getirmesidir. Sen Diktatorun ya da biatcilarinin musluman oldugunu mu zannediyorsun? Politik da bir seyi olmak tan ziyade, bir seyi cikar olarak kullanmak soz konusudur. Burada da ISID islami ve Kurani kullanmaktair. Yalniz Islam ve Kuran'da olmazsa zaten kullanamaz.
  2. Genelde toplumumuzda bir fark algilanamamaktadir. Eger bir kisi bir konu ya da bir kavram hakkinda birseyler dile getiriyorsa; bu otomatikman "onun kisisel fikri/tarafi" olarak algilanmaktadir. Halbukmi bir bireyin iki farkli ikade cesidi vardir. Birincisi kendine ait olan kendisi icin olan kendi ile ilgili olan fikrini ortaya koymak Ikincisi ise, bir konu ve kavramda genel olarak ve kendi fikrini katmadan bilgi ve dusunce paylasmak. Iste bir konu ve kavram ile ilgili yazilmis bir yaziyi okurken, okuyan kisinin o yazinin yukaridaki hangi temelde yazildigi algisi genelde yoktur ve ustelik okur her okudugu yaziyi yaziyi yazan yazarin kendi ile ilgili fikri olarak algilar. Aslinda bu ikisi arasinda cok onemli farklar vardir. Birincisinde konu ve kavram ne olursa olsun; kisi bunun disina cikamadigi gibi, ifade ve sahiplenme olarak ta kendi fikrini taraf olarak koymak durumundadir. Buradaki ilk sorun, bunu okuyan ve yanit vermek isteyen kisinin; bu temelde yazisini yazilan yaziya degil; direk yazinin yazarina yoneltmesi ve tum dile getirdiklerini yazi yonunde degilde, yazar yonunde dile getirmesidir. Iste bu durum genelde, dusunce ve bilgi paylasimi yerine; iki tarafin biri biri ile kutuplasmasini ve denecek bir sey kalmayinca da karsilikli atismayi satasmayi ve polemigi getirir. Halbuki bilgi ve bilisim toplum ve caginda; bu tip karsilikli bireysel fikir paylasini; kisilerin birbirlerini konu ve kavramda daha iyi algilamasini saglar. Yani kisiler genelde kendi dogrusu ile karsi tarafi degerlendirmezler ve sadece kendi fikirlerikni ortaya koyarlar bu dusunce ve bilginin ortaya kondugu ve karsilikli paylasildigi bir durumdur. Yani kimse karsi tarafi kendine ters rakip v.s. olarak almaz. "Benim bu konu/kavramdaki dusuncem fikrim tarafim bu" yanitina karsilik "guzel, benimkisi de bu" seklinde bir yanit verir. Halbuki olan tamamen tersi bir algidir, yani "senin dedigin benim dogrularima ideolojime inancima uymuyor, o yuzden ben de elestiriyor ve karsi cikiyorum, sen yanlis dusunuyorsun" seklinde bir yanit halini alir. Burada diger tarafin yapacagi sey iki turldur. Ya kendini bir "savunuya" koyar ve "hayir ben oyle dusunmuyorum, benim aslimda dusuncem bu" seklinde bir yanit verir; ya da ustune alinir ve ayni sekilde bir karsilik verir " Asil sen yanlis dusunuyorsun, soyle soyle dusunmen yanlis" seklinde bir yanit verir. Boylece ortada paylasim da dusunce de bilgi de kalmaz. Hem konusulan konu ve kavram dagilir hem de yazisma yazidan fikirden cok "ben/sen" temelli "savunu/saldiri" ya donusur. Bunun disinda bir konu ve kavramin bireyin kendine ait kendini ortaya koyan degilde; sadece dusunce bildiren ve bilgi paylasan genel yonu ise algi olarak ortada yoktur. Halbuki genel yonde konu ve kav ram ile ilgili taraf ve kendi fikrin degil; aksine analitik diagnostik analojik v.s. temelli bir bakis acisina gore; bir teshis tesbit v.s. ortaya konur. Burada okuyanin yapacagi, bu teshis ya da tesbiti algilamak ve kendisi boyle bir teshisi tesbiti genel olarak ortaya koyamiyorsa; birincisi bunu kendine yonelik algilamamak ikincisi de; burada karsi cikilacak elestirilecek bir sey varsa; onu da ancak kendi genel teshisi tesbiti ile yapmak. Mesela ben bu farkin daha detayli algilanabilmesi icin; diyelim tanri konusundan ornek vereyim. Eger direk "tanriya inaniyor musun/inanmiyormusun?" ya da "Tanri var mi/yok mu?" Ya da "Muslumanmisin, dini inancin var mi?" gibi kisisel sorulara verilecek bireysel yanit baskadir. Tanrinin varliginin ya da inancinin genel olarak ne oldugunu neye gore bunlarin degerlendirildigini bu konu ve kavramlarin felsefedeki ve bilimdeki yerini toplum kisi uzerindki izdusumsel etki ve iliskilerini v.s. genel olarak ortaya koymak baskadir. Yukaridaki kisisel sorularda ve alinacak yanitlarda amac sadece karsidaki kisinin konu ile ilgili tarafini algilamak olmalidir. Halbuki amac bu olmamakta ve soran kisi kendi ile mukayese ederek ya ayni tarafta fikirdse ya da karsi tarafta fikirde olmaktadir. Hal boyle olunca da yazisma dusunce ve bilgi paylasimindan saparak; her iki tarafin kendi tarafini karsi tarafa bir cesit dayatmasi olarak yansimaktadir. Yani bilincli ya da bilincsiz bir ikna etme cabasi ego tatmini kendi dogrusunun galip gelmesini istemek v.s. ortaya cikar. Cunku amac karsidakinin konu ile ilgili oldugu tarafi ogrenmekten ziyade; onu kendi tarafi ile mukayese etmek ve kendi tarafinin savunusunu yaparken karsi tarafa saldirmak ve onu otekilestirmek kendinden ayirmak soz konusudur. Maalesef bilgi ve dusuncenin onemini algilayamamis birey olamamis toplumlarin bilgi ve dusunce alis verisi ve paylasimi gibi bir algilari yoktur. " Ben bu konu ve kavramda kendi dogrularimi dile getiririm, bu dogrulara uymayanlar ya da karsi olanlari da kendi dogruma yonlendiririm/zorlarim" algisi hakimdir. O yuzden de bu toplumlarda birakin karsilikli fikir alisverisini yani taraflarin kendilerine ait olan degerleri ortaya koyabilmesini, genel anlamda bir konu ve kavram degerlendirmesi ise nerede ise hayaldir. Yani genel bir dusunce ve bilgi paylasiminin algisi ancak o kisinin kendine ait fikri tarafi olarak algilanir. Ustelik bu genel ortaya koyumda taraf yerine kavramin ya da konunun kendi analiz edildiginden de; taraf bekleyen kisi ya kendince burada bir taraf arar ve onu kendi dogrularinca degerlendirir, ya da boyle bir taraf bulamazsa sadece "sacma" v.s. gibi kisa anlamsiz yanitlarla karsi tarafi kendini savunuya iter ya da geneklden kendi ozeline donmesine zorlar. Zaten burada ozele donus oldugunda da artik konu ve kavramin geneldeki ortaya koyumu mumkunlugunu kaybeder. Buradaki bir sorun da genelde degerlerinden bireysel olarak arinmis bir beynin; o konu ve kavramda paylasacak kendine ait bir tarafi olmadigindan; konu ve kavrami ancak genel yani kendini katmadan degerlendirecegi oldugudur. Iste lakabimin "evrensel-insan zihniyeti" ile "bireysel taraf ve degerleri" farki burdan gelir. Cunku"evrensel-insan zihniyeti" nin ortaya koydugu herhangi bir yazi, "bireysel taraf ve degerleri" icermez. Daha dogrusu "her turlu olabilecek taraf ve degerleri" ortaya koyar ve "taraflar/degerler" resminin tumunu sorun olarak ortaya koyar. Yani "taraflama/degerleme" sorununu yapilandirilmislik olarak ortaya koyar. O yuzden bir kisinin "Su konudaki dusuncen nedir?" sorusuna iki turlu yanit veerilebilir. Birey olarak kendine ait olan tarafli degerli yanit. Ya da kisiyi her turlu sorgulamaya ve degerlendirmeye olanak taniyacak; genel konu ile ilgili olabilecek her turlu dusunce tabiki ....e goresi temel olarak insanoglu ve de ...e gore hedefi olarak insansal evrensel bilimsel bilissel cagdas bilgi ve bilisim toplumunun yasam ve iliskisine yonelik olanin sorunu ve bu temel ve hedefte olmasi ya da olabilecek olmasi gereken durum/tutum. Iste lakabim genelde verdigi yanitlarda bireysel olani degil; genel olani dile getirmektedir. Tabi ki ortada bireysel olarak sorulmus bir soru ya da bireysel olarak belirtilmis taraf ve deger yok ise.
  3. Senin bu dediklerine Hristiyanlarin ve de musevilerin katildiklarini mi dusunuyorsun? Bu resmen uc ibrahimi dinden Islami diger ikisine gore one cikarmak tarafliligidir. Eminim onlarda kendi dinleri adina ayni senin yaptigini yapiyorlar. Yani kendi dinlerini diger ikisinin onune koyuyorlar. Islamin "gercek anlami" hangi mezhebe ve fikiha gore nedir? Neden farklilasir? Islami sence hangi mezhep ve fikih biliyor ve digerleri neye/kime gore bilmiyor? "Islam budur" nedir? Neyin kimin islami mezhebi fikihi bunu neye gore ortaya koyar? Neden her mezhep icin farkli "islam budur" vardir? Kim kime neye gore "islam budur" diye dayatma hakki vardir? ISID cihat savasimi veriyor/vermiyor mu? Neye/kime gore veriyor/vermiyor? Buradaki baris nedir? "islami kabullenmek mi?" ya da "tovbe edip islama dionmek mi?" Kabullenmezse ne oluyor? tovbe etmezse ne oluyor? Islam tarihte cografi olarak nasil genisledi? Ulker ve tgoplumlar "buyrun ulke ve toplumumuz sizin olsun" diye elleriyle hediye mi ettiler? Tarihi ters yuz eden kimdir? Sadece kendi imaninin inancinin ve uygulamasinin dogrulamasina kalb ile iman etmis olanlar ve bunlarin mezhepsel algi ve iman inanc ve uygulama farklari degil midir? Hangisi tarihte olandir, kime/neye gore? Ya Kuran'da yazan insanlikdisi vicdandisi uygulamalar ve emirler ne olacak?
  4. Islam teslimiyet demektir. Neden yasaniyor boyle bir durum Irak'ta? Sen Kuran'i hic okudun mu? Islam hangisidir? Kalb ile Kuran sunnet ve hadislere iman ve harfiyen dil ile ikrar mi? Yoksa aklini kullanarak Kuran, sunnet ve hadislere yorum getirebilmek ve kendi aklini katabilmek mi? Kuran'a gore hangisi? Mezhep farklarini fikih farklarini nasil acikliyorsun? Akli devrede tutan mezhepler ve fikihlar hangileridir? Burada akil Kuran'da yazanlara iman edilsin diye mi, yoksa yorumlansin diye mi vardir?
  5. Tabi, sen cihad diye saldiracaksin, istediklerin kabul edilmezse tehdit edeceksin, ondan soinra da sana karsi cikilinca, oldureceksin ve bu nefs-i mudafa olacak! Ayrica o genel bir sunumdu. Eger mesaji tam okuduysan, ISID'in hangi Kuran ayetlerine uygun hareket ettigini gorursun. Istersen benim verdigim ayetlerden birini nefs-i mudafa olarak acikla, ne dersin?
  6. Konuyu ulke ve toplumumuz adina degerlendirirsek; T.C. devleti ve 1980'lere kadar; ISLAM DINI INANCI IMANI UYGULAMASI v.s. sadece kisiye ya da kisinin cevresine endeksli degerlendirilmis ve hic bir zaman NAKLI ICEREN YAZIT VE SOYLEMLER YANI KURAN, HADIS AYET v.s. onemli olmamistir. Iste boyle bir durumda basvurulsun diye, diyanet kaynagi ya da bulunan bolgedeki bir din kisisi topluma rehber olmustur. Yani bir kisi bir inanir olarak imani uygulama ile bir sorun hissettiginde, KENDISI BUNU ARASTIRMAK YERINE; DIN KISILERININ BILGISINE BAS VURMUSTUR. Dolayisi ile kisiler tamamen kendi iman inanc uygulama temelinde bir "serbestlik" icindeyetismislerdir. Yani dini bilgi alip almamak ya bir arastirma ya da bir danisma seklinde gelismistir. Bu arada "kuran okumak/dinlemek, mevlit, sunnet, namaz, oruc, zekat, islami defnetme, mezar ziyaretleri, kurban-seker bayramlari, dini geceler, ezan, camide namaz kilma v.s. gibi uygulamali aliskanliklar topluma kazandirilmistir. Bu uygulamalarda bile bir "serbestlik" hakimdir. Yani istek arzu israr v.s. nin disinda bir zorlama baski v.s. pek kurulmamistir. O yuzden TURKIYE TOPLUMUNDAKI ISLAM INANC IMAN VE UYGULAMASI, TAMAMEN KISISEL VE KISININ KENDI UYGULAMA VE TALEBI TEMELINDE GELISMISTIR. Iste "carpik" laiklik yani "sekuler olmayan laiklik te" budur. Iste bu toplumun alistirildigindan farkli davrananlar, ya bir DINI ICERIK YA DA BIR DIN DISI ICERIK algisi vermislerdir. Burada onemli olan konu "KIMSENIN KIMSENIN IMANINI INANCINI UYGULAMASINI OLCMEMESI VE DEGERLENDIRMEMESIDIR" Yani "herkes kendinden sorumludur, sevabi/gunahi kendinedir, mahserde kendi adina hesap verecektir, bu dunyada da kimseye hesapo vermek zorunda degildir." v.s. Iste bu sekkilde bir alisilagelmislik ve yetismislik tamamen 1980 sonrasi bir "hucuma ugramis" neyin ne oldugunu algilayamadan, kendini bugunlerde bulmustur. Iste bu da sunu gosterir. Madem "zaman sana degil, sen zamana uyacaksin" ise; ayni SORGULAYAN BEYINLER GIBI; INANIRLARIN DA ARTIK KENDI BEYINLERINI SORGULAMA ZAMANIDIR. Cunku toplumsal yapi olarak o 1980 oncesi din icerikli yasam bir yerde yetmemektedir. Cunku bugun, O GUNLERDE OLMAYAN BIR KENDINI SAVUNU GELISMISTIR. Cunku inanirlarin, IMANI INANCI UYGULAMASI SORGULANIR ELESTIRILIR DEGERLENDIRILIR hale gelmistir. Iste bu yukaridaki cumlede geceni, INANIR BASKASININ KENDISINE YAPMADAN; ONCE KENDINDE KENDI YAPMALIDIR. Yoksa ister istemez o guzelim insanligi vicdani yara alir. Cunku artik insanlik ve vicdani yaralayan BIR ISLAMI IMAN INANC VE UYGULAMA ILE KARSI KARSIYADIR. Ya bunu "islam butunlugunde" savunacak ama neden savundugunu kendi de bilmeyecek ya da ister istemez imani inanci uygulamasi v.s. sarsilacak insanlik ve vicdana olumlu ya da olumsuzyonde gelisecektir. O yuzden bir inanirin en azindan artik kendi adina neye neden ve nasil inandigini imani ve uygulamasini kendi insanligi ve vicdani adina gerekmektedir. Aksi hic arzulamadigi kolelik ve emir kullugudur. Bugunun inanirlarina tarih boyle bir misyonu kendi kisiler sagliklari acisindan yuklemektedir. Yoksa ISID gibi canavarlasan bir teror uygulamasinin nedenini ne kendine ne debaskasina anlatabilir. Kendinin farkini ISID'A GORE ortaya koyabilmeli ve bunu da bilerek ve algilayarak yapabilmelidir. Bunun icinde bugune kadar sahip oldugu aanlayis, hosgoru, saygi, karismama v.s. temelli almis oldugunu; tersine yani kindarliga otekilestirmeye nefrete ayristirmaya kisaca insanliktan ve vicdandan cikmaya yoneltmemelidir. Cunku ve maalesef, o hic okumadigi kuranda BUNLAR VARDIR VE OLDUGU ICIN ISID INSANLIKDISI VE VICDANDISI UYGULAMA YAPMAKTADIR. Iste bu gercegi algilamak, YA BIR ISID OLMAK YA DA OLMAMAK ALGISIDIR. Unutmamak gerekir ki; ISID OLMAK BULUNDUGU TARIHTEN EN AZ 7 ASIR GERIYE GITMEKTIR.
  7. Aslinda bu konuda ciltler yazilalabilir. Yalniz onemli olan basligin ne anlam ve icerik kapsadiginin algilanmasi. Islamda HER TURLU UYGULAMA FARKI VARDIR. Iste bu farklar mezhepleri ve mezhepseldallari dogurmustur. Bunun ANA NEDENI islami uygulamadir. iSLAMI UYGULAMA bir inanirin yasam ve iliskisinde yer verdigi pratik eylemdir. Peki Islamda bir inanirin yasaminda islasmini uygulamassini ne belirler? Iste bu soruya verilen her bir yanit, her bir inaniri biribirinden farkli kilar. Cunku INANMAK, UYGULAMAYA YANI EYLEME YANI IMANA TASINMADIGINDA; ORTADA INANANIN HIC BIR EYLEMI YOKTUR. Aciklayalim. Allah'a inanmak- Nedir bunun uygulamali eylemi? Allah'a iman- Iste eylem burada baslar. Yani ALLAH'IN DEDIKLERINE HARFIYEN UYMAK. Peki Allah'in dedikleri nerdedir? Kuran'da sunnette ve hadislerdedir. Demekki ALLAH'A INANANIN AMA IMAN ETMEYENIN HIC BIR EYLEMI YOKTUR. Allah'a iman da ise kiyamet kopar. Cunku HER BIR INANIR ALLAH'INA IMAN EDERKEN FARKLILASMAKTADIR. Iste bu farklar; Allah'a imanin bulundugu Kuran, Sunnet, hadis v.s. farkli algilanmasindan gelir. Yalniz burada bir sorun vardir. ALLAH'A IMAN ETMEDEN YANI UIYGULAMA YAPMADAN, EYLEMSIZ "KURU KURU" INANMAK; ISLAM DININDE MUMIN OLMAK ICIN YETERLI MIDIR? Dedigim gibi konu cok detayli ve kendi bunyesinde coklanan bir konu. O yuzden bir ornek ile aciklayacagim. ISID' KENDI IMANINCA KURAN'DA YAZAN BIR AYETI HARFIYEN UYGULARKEN; BASKA BIR INANIR, KENDI IMANINCA UYGULAMAMAKTADIR? Iste buradaki "neden bu boyledir?" sorusunun yanitini algilamak cok onemlidir. Cunku burada ISID'IN UYGULADIGINI UYGULAMAYAN, BILEREK YA DA BILMEYEREK; INANCINI O UYGULAMADA IMANA TASIMAMAKTADIR. iSLAM DUNYASINDA DUNDEN BUGUNE HERHANGI BIR YERDE BU KONUDA HERHANGI BIR ACIKLAMA VAR MIDIR? Mesela soyle bir aciklama. ISLAMDA UYGULAMA YA DA IMAN SART DEGILDIR, INANC YETERLIDIR. ISLAMI UYGULAMAK ICIN INANCI IMANA TASIMAK ESASTIR. ISLAM BIR UYGULAMA DINIDIR. ISLAM BIR INANC DINIDIR. Burada BILINCINE VE FARKINA VARILMAYAN KONU; INANIRIN INANCINI IMANA TASIMA VE VERILENI HARFIYEN UYGULAMA ADINA YAPTIGI YORUM, SECIM, AKIL YURUTME ONU IMANA YONLENDIRECEK HER TURLU YAZILI VE SOZLU NAKILDEN UYGULAMA OLARAK UZAKLASMASIDIR. Iste islam dininin celiskisi budur. Yani UYGULAMA. Sonucta HER ISLAMA IMAN EDEN, ISLAMI IMANINI KENDI INANCI TEMELINDE UYGULAR. Iste islamdaki her turlu mezhebi ya da mezhep bunyesindeki farklilasma da ISID'IN UYGULADIGINI, BASKA BIR INANIRIN UYGULAMAMASI DA BUDUR. Buradaki mezhepler arasi savasim ve katliam uygulamasi da burdan gelir. Yani diyelim ISID, baska bir inaniri "IMANINI UYGULAMIYOR" diye katleder. Cunku bu ondan ayet olarak istenmistir. O yuzden inanir arkadaslarin her birinin kendisine su soruyu sormasi gerekir. Benim islam ile bagim nedir? Nerede iinanc nerede imandir. Ben eger bu ayeti uygulamiyorsam, bu, benim 'bu ayete inandigim ama iman etmedigim' anlamina mi gelmektedir? Peki ben Islama neye gore inaniyor ya da iman ediyorum, bu secimimi nasil ve neden yapiyorum?" v.s. Iste her bir inanirin kendine soracagi bu ve benzeri sorular; en azindan onun kendini tanimasina yariyacak; neye inandigini neye iman ettigini neye iman etmedigini ve neden iman etmedigini v.s. yani; ISLAM DIN VE INANCINI NEYE GORE UYGULAYIP UYGULAMADIGINI ALGILAMASINI SAGLAYACAK. Ornek; A ayeti- Uyguluyor muyum? Neden uygulamiyorum, uygulamiyorsam ben bu ayete iman etmiyorum bu benim icin musluman olmam da yeterli midir? Yani hangi Kuran ayetine, sunnete v.s. IMAN EDIP UYGULUYORUM, YA DA UYGULAMIYORUM. Bu ayeti uygulamamam ve o ayete iman etmemem, benim islam dini ve inancimda bir sorun mu/degil mi? Iste boylece en azindan inanir arkadaslar neden dini mezhepler farkini ve bunca dini dallanip budaklanmayi iyice algilaacaklar. Iste "BEN ISLAMIN HANGI MEZHEBININ HANGI DALINDANIM?" sorusunun farkindaligi ve bilinci bu asamadan sonra gelecek ve yine bu sorunun yanitini kendine verebilen bir inanir, bunun temelinde ve bu kendince ait oldugu dala IMAN OLARAK UYGULAMALI MI YOKSA INANC OLARAK MI BAGLI OLDUGUNU su soru ile ortaya cikaracaktir. Ornek; "Ben islamin sunni mezhebinin hanefi dalindanim, bu dalin fikihi maturidiliktir." Iste bu tesbitten sonra, bu tesbite inanirin IMAN EDIP ETMEDIGI YANI BU TESBITIN GETIRDIGI UYGULAMALARI YAPIP YAPMADIGINI ALGILAMA duzeyi gelecek. Boylece en azindan kendi inanc ve uyguladigi olcu de imanini bilerek ortaya koyabilecek ve diyecek ki; "Ben sunni hanefi olarak iman ve inancim temelinde, ISID'in yaptigi ve onun imani olan selefiligin uygulamalarini kabul etmiyorum v.s." diyebilmelidir. Aksi hem INANMADIGINI SAVUNMAK ALTINDA KALMAK VE NEYI NEDEN SAVUNDUGUNU DA BILMEMEKTIR. En azindan neye neden inanildigini ve de uygulamali iman edildigini inanirin kendinin bilmesi; kendi inanci imani uygulamasi adina daha tutarli ve sagliklidir. Butun bu aciklamalar oz olarak surada birlesir. HER INANIR KENDI INANCI TEMELINDE IMAN EDER VE KENDISINDEN ISTENEN UYGULAMALARI KENDISI SECER. Iste o yuzden islam dini inanc ve imani farkli mezheplerden ve mezhebi dallardan olusur. Bu da bir dalin diger dali kendi inanc ve imani temelinde karsi kilar ve bu karsi kilis da katliama kadar gider. Cunku katliami UYGULAMA VE ONA IMAN ETME KURANDA YAZMAKTADIR.
  8. Ayrica Kuran'dan harfiyen algiya gore; Hangi mezhep ve fikih cesidi; kendine gore mumin? Kendine gore, digerleri; Kafir, munafik, musrikdir? Kuranda olmayani Inanca gore degerlendirmek, imansizlik ile esdegerdir. Bu konuda bir kac aciklama var. Mumin- iman esaslarini kalb ile tasdik, dil ile ikrar. Iman ile islamin butunlesmesi Kafir- Kalben inkar ve tesvip edip, bunu dil ile soylemek. Kafir, muminin zittidir. Munafik- Dil ile iman ettigini soyledigi halde, kalbiyle tasdik etmeyen Kufur- Inanc esaslarini toptan ve temelden inkare ve tekzip etme. Sirke nazaran daha genel bir anlam ifade eder. Musrik- ZATINDA, SIFATLARINDA VE FIILLERINDE Allah'a es ve ortak kosan, ve onun ile birlikte baska ilahlar edinen kimse. Musrik, elh-i tevhid'in zittidir. Tevhit- Allah'ın birliğine inanma, bir sayma, bir olarak bakma. ehli- evcil, uysal. Bizler dil ile soylemeyi, KALB YOLUYLA DEGIL DE; BEYIN YOLUYLA YAPTIGIMIZDAN butun bunlar bizim icin gecerli degil. KALB ILE TASDIK, DIL ILE IKRAR hakikaten kolay olmasa gerek! Cunku ufak bir sapma, yukarida aciklanan kavramlardan birine esdeger olmaktir. Mazallah vahsilesmektir. (Ehlinin zitti vahsidir) Dedigim gibi, buradaki anlamlar birer Kuran'a ve kalb ile imana ya da dil ile ikrara gore sapmadir. Yani MUSLUMAN BIR TEMELI OLMAYAN HIC BIR TEOLOJIK OLUMLU/OLUMSUZ GORUSU/INANCI v.s. ICERMEZ.
  9. Bak, simdi sana Kuran'daki ISID'in yaptigi ile paralel ayetleri verecegim. Sence Isid bunlari neden yapiyor/baskalari yapmiyor? Yapan mi Kuran'a uyuyor/yapmayan mi? Kuran'da ateist, deist, agnostik v.s. algisi var mi?/ yoksa sadece "Islama uymayanlar mi var. Yani KALB ILE IMAN ETMEYEN, YA DA AKIL ILE DIL IKRARINDA kurana harfiyen uymayan. Yukaridaki aciklama, ateisti, deisti, agnostigi v.s. icermez. SADECE ISLAMDAN YOLA CIKIP, ISLAMDAN SAPANI YA DA KURAN'I HARFIYEN UYGULAMAYANI ICERIR. Kuran'dan; (2-191)öldür,(4-34)döv,(4-89 ve 91)öldür,(5-33)öldür-as-kes,(5-38)kes,(8-12)doğra-parçala,(9-5)öldür,(24-2)sopala-değnekle-kırbaçla,(47-4)boyunlarını vur... 4:93 - Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır. Demekki ISID'a gore oldurdukleri/katlettikleri muslumanlar mumin degil. Islam dinine gore/Kuran'a gore kim mumindir. Eger muminin kim olduguna dair tam bir aciklik yoksa; bu kimin hatasidir? 17:33 - Haklı bir sebep olmadıkça, Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı canı öldürmeyin. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki verdik. O da öldürmede aşırı gitmesin. Çünkü ona (dinin kendisine verdiği yetki ile) yardım olunmuştur. Demekki ISID'a gore katlettikleri "Allah'inin oldurmesini helal kildiklari" 5:33 - Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır. Demekki, ISID'a gore kendi inanclarindan olmayan diger muslumanlar" Allah ve Muhammed'e ve yeryuzunde fesat cikarmaya calisanlar" Neden digerleri icin ayni degil? Bunu uygulayanlar mi/ yoksa uygulamayanlar mi Kuran'i uyguluyor? 8:12 - İşte o anda Rabbin meleklere şöyle vahyediyordu: Ben sizinle beraberim, müminlere sebat verin. Kâfirlerin yüreğine korku salacağım, hemen boyunlarının üstüne vurun, parmaklarına, parmaklarına vurun". Demekki ISID'a gore katlettikleri muslumanlar" kafir" Digerlerine gore kim kafir? Bir kafiri oldurmeyen, Kuran'a uymus oluyor mu? 47:4 - Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da fidye ile salıverin. Allah'ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz. Iste ISID'da fidye istiyor. Allah yolunda olenlerin Yani ISID'A GORE TERORISTLERININ AMELLERI BOSA CIKMIYOR. ALLAH'ININ EMRINI UYGULUYOR. 2:191 - Onları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne, öldürmeden daha şiddetlidir. Yalnız Mescid-i Haram yanında onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir. ISID'in uyguladigi "kafirin cezasi" 4:91 - Diğer birtakım kimseleri de bulacaksınız ki; hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak isterler. Fitne için her davet olunuşlarında onun içine başaşağı dalarlar. Eğer bunlar sizden çekinmezlerse, kendilerini bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün. İşte bunlar aleyhinde size açık bir ferman verdik. ISID'in verilen emre uymasi. 4:89 - Onlar, küfür işledikleri gibi, sizin de küfür işleyip kendileriyle bir olmanızı arzu ettiler. Onun için, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün; Onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinmeyin. ISID'in uydugu emir. 9:5 - Şu haram aylar bir çıktı mı artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun. Eğer tevbe ederler ve namaz kılıp zekatı verirlerse onları serbest bırakın. Muhakkak ki, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Isid'in uydugu emir. Tovbe edenleri bagislamak ETMEYENI OLDURMEK. Simdi, lutfen demogoji yapmadan ve KAFIRI BIR ATEIST, DEIST, AGNOSTIK V.S. DEGIL DE; ISLAMDAN YA DA KALB ILE IMANDAN SAPMIS BIR MUSLUMAN OLARAK DEGERLENDIREREK YANIT VER. kIM BU KURALLARI NEYE GORE UYGULUYOR/KIM UYGULAMIYOR? Islam dini mezhepler arasi savaslarin nedeni; BIR MEZHEBIN KENDINCE DIGER MEZHEBI MUMIN GORMEMESI DEGIL MIDIR?/ ONU KURAN'DAN KALB ILE IMANDAN "SAPMIS" OLARAK ALGILAMAK DEGIL MIDIR? Kuran'in YAZANLARI HARFIYEN UYGULAMAYAN VE DE KALB ILE IMANDAN "SAPANLARA" EMRETTIGI CEZAYI UYGULAMAK/UYGULAMAMAK KARARINI INANIR VEREBILIR MI? Mezhepler arasi katliamlar "verdigini" gosteriyor. Bu, Kuran'a gore kalb ile imandan sapmak degil mi? kisaca kuran'iniza gore inancsiz yok. Ya diger iki ibrahimi dinin inanci var, ya da KURAN'IN DEDIKLERINI HARFIYEN UYGULAMAYAN, KALB ILE IMANDAN SAPAN DIL ILE IKRARDA KENDI YORUMUNU YAPAN var. O yuzden KURANDAKI KURAN'IN KARSISINA ALDIKLARI; ATEISTLER, DEISTLER, AGNOSTIKLER V.S. DEGIL; KALB ILE IMAN ETMEYEN VE DIL ILE IKRARDA AKIL KULLANAN YA DA YORUM YAPAN MUSLUMANLAR. Eger boyle dusunmuyorsan, o zaman neden Islam'da mezhep katliamlari oldugunu acikla.
  10. Türkiyenin %96.1 ve %99.8 arasındaki Müslüman Nüfusundan %80i Sünni olarak bilmekdedir. Türkiyedeki Türk Sünnilerin coğunluyla Hanefi Mezhebinden olurken Kürtler Şafii Mezhebinden bilinirdir. Diğer İslam inançları. Müslüman Nüfusunun kalan %20′i Alevi ve Şii olarak tamamlanır. Alevilik Türk Tarihinde önemli bir rol oynardı ve Türkiye Cumhuriyetin ikinci İslam inancı diye bilinirdir. Buna ne diyeceksin peki? Ya da madem mezhep yok ta, neden O.Doguda musluman muslumani olduruyor?
  11. Nasil islam da mezhep yoktur. Sunni sii harici ve bunlarin fikih farklari. Turkiye toplumu inanc olarak sunni hanefi ve maturidi olarak bilinir. Akli one cikaran mezhepler vardir, nakli one cikaran mezhepler vardir. Halef olanlar vardir, selef olanlar vardir. Bence islami tum detaylari ile bilmek gerekir ki; O.Dogu da oynanan mezhebi katliamlari iyi algilayalim.
  12. ISID terorunun, dun 1700 sii mezhebine mahsus kisiyi katlettigi bildirildi. Bugun de turkmenler, katledilme kaygisini dile getirdi. Butun bu olanlar insanoglunu INSANLIKDISI KATLEDENLER ILE, BU KATLIAMLARA INSANLIK ADINA KARSI CIKANLAR ARASINDADIR. Konu, katliamlarin etik olarak mezhebi ya da etnik kokeni bir farka yonelik katliamlar degil; INSANOGLUNUN VE INSANLIGIN KATLIAMLARIDIR. Bir kisi bu farki algilamayip "bu katliamlar beni ilgilendirmiyor, cunku 'benden' degil" diye dusunuyorsa; o da bu katliamlara katledenler kadar ortaktir. Cunku o da INSANLIGA KARSI INSANOGLU DEGERLERINI TERCIH ETMIS OLUR. Zaten bu tercih degilmidir ki, bu katliamlari yaptiran?
  13. Sorumu yanitlamamissiniz. Bu dedikleriniz islam mezheplerinden hangisinin hangi fikihina gore? Ya da O.Dogu'daki "inanirin inaniri katletmesi" ni islam dini olarak nasil acikliyor sunuz? Hangi mezhep hangi fikiha dayanarak diger mezhep ve fikihtan olanlari katlediyor? Bunu Kuran'a dayanarak yapmiyor ise, neye dayanarak yapiyor?
  14. Bilindigi gibi, diktator her konuda ve kavramda mikroayrimcilik yapmakta ve bu ayrimcilikta kendini SUNNI OLARAK tanitmaktadir. Bir seyi ayirmak ya da mikroayrimcilik yapmak baska; neyin ne oldugunun farkini ortaya koymak baskadir. Diktatoruin SUNNILIGI, HEM OSMANLI'YA HEM DE TURKIYE SUNNILIGINE TAMAMEN TERSTIR. Bugun diktatore inanan ve onun uyguladigi ISLAMI KENDI ISLAMI SANANLAR, buyuk bir yanilgi icindedirler. Islam inancinin, kendi icinde ana olarak uc farkli mezhebi vardir. Sunni sii ve harici. Dunyadaki Islam dini mezheplerinden en kitlesel olan da sunniliktir. Turkiye'de islam inanci olarak sunniligi benimsemistir. Ylniz sunnilik te kendi bunyesinde fikih olarak kollara ayrilir ve bu kollardan HANEFILIK TURKIYE ISLAM NUFUSUNUN COGUNLUGUNU OLUSTURUR. Diktator, HANEFI DEGILDIR. Diktatorun yaptiklari ve soylemleri, tamamen SELEFILIK temelindedir. Selefiler ise Hanefilikten iki ana yonde farklilasir. Birincisi AKLIN ONECIKMASI, digeri ise, HALEFILIK tir. Hanefiler, AKLI ONE CIKARIRKEN; SELEFILER TAMAMEN AKLA KARSIDIR. Hanefiler, HALEFLIGI DESTEKLERKEN, SELEFILER; SELEFLIGI DESTEKLERLER. Selefiligin en son dali vahabiliktir. Vahabilik ise, selefiligin en son kolu olarak; S.Arabistan'daki Osmanli HALIFELIGINE KARSI AYAKLANMADIR. Dolayisi ile, DIKTATOR; NE BIR HANEFI NE MATURIDIDIR. Diktator, HANBELI VE SELEFIDIR. Bundan sonra diktatore ISLAM OLarak boyun egenler ve biat edenler iyi dusunsunler. Cunku diktatorleri onlar gibi, ne hanefidir ne de maturidir. Sunniligin hanefi ve maturidiliginin, en onemli ozelligi; HER TURLU MEZHEP FARKINI KUCAKLAMASI iken, DIKTATOR ISE MEZHEP AYRIMCILIGI TEMELINDE BERTARAFI UYGULAMAKTADIR. Ayrica Hanefiligin temsilcisi Imam-i Azam Ebu HANIFE, Emeviler'e karsi cikmis; ve Abbasiler tarafindan oldurulmustur. Diktator, NE MUHAMMEDI, NE 4 HALIFEYI DEGIL; ISLAM OLARAK EMEVI/ABBASI'YI savunmaktadir. Ben burada cok kisa bir giris yaptim. Bu konuda daha genis bilgisi olan arkadaslar, konuyu daha derinlemesine ve detaylamasina degerlendirebilirler ve bilgi verebilirler. Cunku artik, Diktatore destek veren ISLAMI DINI SAVUNAN VE BU DINE INANMIS vatandaslarin, DIKTATORLERININ, INANC/IMAN UYGULAMA v.s. OLARAK KENDI IMAN/INANCLARINDAN OLMADIGINI ALGILAMAK DURUMUNDADIRLAR. Turkiye'deki sunni mezhepli hanefilerin hic bir zaman alevi y da diger mezheplerle sorunu yoktur. HANEFILER MEZHEP AYRIMCILIGI YAPMAZLAR. Bundan sonra diktatorun inanc ve imaninin vatandastan yana ve vatandasa uygun olmadigini herkes bilsin ve ona gore diktatore biat etsin. Ayrica diktatorun islam mezhepsel ayristirici dini iman inanc ve uygulamasi; hic bir tarihi donemde Anadolunun Osmanli'nin ve bugunku T.C.'nin dini iman ve inanci degildir. Eger bir O.Dogu ulkesi ve toplumu olmak istenmiyorsa, diktatorun bu MEZHEPSEL AYRIMCILIGINI COK IYI ALGILAMAK VE BU OYUNA GELMEMEK GEREKIYOR. Kisaca bugun inanirlarin Diktatoru desteklemesi; Ayni, Misir'daki "Musluman kardesleri" ve de Su an Irak'ta VAHSI TEROR ESTIREN ISID TERORIST ORGUTUNU DESTEKLEMESI demektir. Diktator, selefidir ve selef olma yolunda kendince ilerlemektedir. Zaten otokratligi mikroayrimciligi ve diktatorlugu de bu selef olmak istemi ile baglidir. O yuzden "dindar/kindar nesil yetistirmek" ve "taraf olmayani bertaraf etmek" icin yola cikmistir. Selefligini de, IMAN VE INANCI OLANLARI DINI SOMURU VE KANDIRMACA temelinde yurutmektedir. Selefilerde, insanlik vicdan sevgi saygi ve benzeri tum insani degerler yoktur. Tek degerleri KENDILERINI SELEF OLARAK DINLEYECEK VE SADECE BU DENILENLERE BIAT EDECEK AKLINI, DUSUNCESINI BEYNINI RAFA KALDIRMIS; DIKTATORUN SELEFLIGINE KALB ILE IMAN EDECEK VE ONU HARFIYEN DIL ILE IKRAR EDECEK KOLELER ELDE ETMEKTIR. Kendisi bir selefi olarak; Turkiye' de, KENDI SELEFILIGI OLAN "TAYYIBILIK" INANCINA KALB ILE IMANI VE DIL ILE IKRARI YARATMAK UTOPYASINDADIR. Diktatorun yolunda olanlar ona biat edenler, bunu algilayarak hareket etmelidirler.
  15. Hangi mezhebe ve o mezhebin hangi fikihina gore?
  16. Bilindigi gibi mutelize, "aklin kullanimi" anlamindadir. Eger KURANDA YAZILANLAR SADECE KALB ILE IMAN VE DIL ILE IKRAR ISE; Mutezileye yer yoktur. Yani Kuran'da yazanlari nakletmek yerine, aklini kullananlar Kuran'a ters duser. Kuran'da akil ile ilgili bir ayet var midir? KURAN'I YORUMLAMAK, KURAN'A GORE GECERLI MIDIR? Yoksa Kuran sadece yazilanin harfiyen ve oldugu gibi nakledilmesi midir? Mu'tezile (Arapça: المعتزلة), İslam dininde bir itikadi mezhep. Mu'tezile, kelime olarak (i'tezele sözcüğünden türeyerek) "ayrılanlar, uzaklaşanlar, bir tarafa çekilenler" anlamına gelir. Mu‘tezile ise kendini "ehlü'l-adl ve'ttevhîd" ("adalet ve tevhid ehli") diye adlandırır. İslâm dininin çoğunluğunu oluşturan mezheplerden, Ehl-i Sünnet, Mu'tezile'yi İslam dışı saymamaktadır. Akılcı bir mezhep olan Mu'tezile, mantık kurallarıyla çelişir gördüğü âyet ve hadisleri Ehl-i Sünnet'ten farklı biçimde yorumlamış ve bu yorumlarında akla öncelik vermiştir. Sünnilik ya da Ehl-i Sünnet (Arapça: أهل السنة), İslam dininin günümüzde Dünya üzerindeki iki büyük kolundan biri (Diğeri bknz. Şiîlik) ve en fazla mensubu olanıdır. Müslümanların % 83'ünün mensup olduğu mezheptir. Zaman zaman Sünni İslam veya Sünni Mezhebi de denir. Sünniliğin kendi içerisinde itîkâdî açıdan üç, fıkhî açıdan dört mezhep bulunmaktadır. Ehli Sünnet mezhepleri Hanefi, Şafiî, Maliki ve Hanbelî mezheplerinden oluşur. Bu dört mezhepten ilki olan Hânefî mezhebi Mâtûridîlik'e bağlı iken Şâfiî ve Mâlikîler Eş'ârîye, Hanbeliler ise Selefiyye'ye bağlıdırlar. Mâtûridîlik, (Arapça: الماتريدي) ünlü Türk din bilgini Matüridî'nin, Hanefî Mezhebi'nin kurucusu İmam-ı A'zam'ın düşüncesini tâkip eden, akla önemli bir yer veren İslam dini itikad mezhebidir. Türkiye, Afganistan, Pakistan, Hindistan ve Orta Asya ülkelerinde yaygındır. Eş'ârîyye veya Eş'ârîlik, (Arapça: الأشاعرة) İslam itikadi mezheplerinden birisidir. Ebu'l-Hasen el-Eş'ârî'nin (324/935-36) öncülüğünde kurulan kelâm ekolüdür. Ehl-i Sünnette, Mâtûridîlik ile birlikte yaygın olan ikinci itikâdî mezheptir. Aklı Mu'tezile kadar önemsememekle birlikte, Selefîyye kadar da küçük çapta ele almaz. Selefîyye ya da Selefîlik, (Arapça: السلفية) Temelleri Takiy’ûd-Dîn İbn-i Teymiyyet’ûl-Harrânî tarafından atılmış olan İslâm Dîni İtikadî mezheplerinden biridir. Selef halefin tersidir ve tarihsel olarak önde olanlar anlamına gelir. Selefîyye, dinde selef kabul edilen kişilere hiçbir değişiklik yapmadan tâbi olmayı esas alır. Evet, MUSLUMAN KIMDIR, KURAN'I OLDUGU GIBI NAKLEDEN MI, YOKSA KURAN'I OKURKEN AKLINI KULLANAN MI? Hanefi- Akli benimseyen Maturidilik Safii ve Maliki- Akli Hanefi kadar onemsemeyen, Esarilik Hanbeli- Akli benimsemeyen, Selefilik (ISID INANCI) Mutezileyi red eden. T urkiye cografyasinda ARAP VE O.DOGU COGRAFYASINDAN FARKLI OLARAK SUNNILIK MEZHEBININ, HANEFI YANI AKLI BENIMSEYEN INANCI COGUNLUKTA. Selefilere gore Hanefiler MUSLUMAN MIDIR? Ya da Muhammed'in her dedigini harfiyen uygulama adina, HENUZ ORTADA HALIFELIK TE YOKKEN, OLAN SELEFILIK MIDIR? Muhammed bir selef midir? Halifelik Donemini SELEFILER halefiligi red ederek kabul mu etmezler? Evet katilim oldukca yeni sorular ve yanitlar cikacaktir. ISLAM HANGISI, AKLINI KULLANMA MI/SADECE KURAN'I NAKLETME MI?
  17. Aslinda buradaki sorunun ana temeli, AKLIN NAKLETTIGININ, NAKLEDEN AKIL SAHIBI ile, Bu NAKLEDILENI BASKA BIR AKLIN DILE GETIRMESI sorunudur. Buradaki sorunun temeli, AKLINDAKINI NAKLEDENIN NAKLETTIGINDE KENDI BEYIN DUZEYININ ALGISI BILGISI BILINCI VE NAKLETTIGINI NEYE DAYANARAK, NE AMACLA NAKLETMESININ, kisaca neyi naklettiginde vermek istediginin SADECE AKLI NAKLEDENE AIT OLDUGU SORUNUDUR. Yani, diyelim baska bir akil; bir aklin naklettigini, kendi dili ile dile getirirken; BU DILE GETIRDIGININ, ILK NAKLEDENIN VERMEK ISTEDIGI ILE OZDESLESIP, UYUM SAGLAYIP, AYNI OLUP OLMADIGI sorunudur. Burada iki nokta vardir. Birincisi AKLIN NAKLETTIGINI OLDUGU GIBI TEKRARLAMAK. iKINCISI aklin naklettigine KENDI OZNELLIGINI KATMAK Bir kisi, AKLIN NAKLETTIGINI EGER KENDISI KENDI OZNESI ILE NAKLEDERSE, BU NAKLEDIS; NAKLEDEN AKLIN YERINE OLUR. Bir, kisi AKLIN NAKLETTIGINI, ONUN ADINA ARACI OLARAK NAKLEDERSE, KENDI OZNELLIGINI NAKLETTIGINE KATMAMIS OLUR. Bir kisi, AKLIN NAKLETTIGINI BENIMSERSE KENDI DE AYNI NAKLI YAPAR. Bir, kisi AKLIN NAKLETTIGINI HEM KENDI AKLINA AIT BIR NAKIL OLMADIGINI HEM DE KENDININ BU NAKLI BENIMSEDIGINI ILETEBILIR. Tum bu orneklerde, AKLIN NAKLETTIGINI HARFIYEN NAKIL VARDIR. YANI NAKLEDILEN AKLIN NAKIL TEKRARINDA NAKLEDENIN KENDI YOKTUR. Kisaca ideoloji inanc ya da bir izmin temelini teskil eden bir akil naklinin aynen nakledildigi gibi dile gelmesi. Diger bir yonu de, AKLIN NAKLETTIGINI; AYNEN NAKLEDENIN, YA KENDINDEN BIR SEYLER KATMASI YA DA KATMASA BILE NAKLETTIGININ BIR CESIT AKLIN NAKLETTIGI ILE AYNI OLMAMASI. Iste buradaki "aynilik" bu akil nakillerinde cok onemlidir. Nakleden kendini de katsa, kendini de katmasa AKLIN NAKLETTIGINI AYNI TEKRARLAYARAK SADECE BIR ARACI GOREVI GORMEKTEDIR. Iste buradaki aklin nakli esnasinda kisi bilerek ya da bilmeyerek NAKLEDILENE KENDI OZELLIGINI KATARAK; NAKLEDILENE BIR FARK EKLEYEBILIR. Fakat burada, AKLIN NAKLETTIGININ HARFIYEN AYNI OLMASI HALINDE BILE; O AKLIN YERINI ALMAK, YA DA O AKLI BENIMSEMEK OLUP OLMADIGI ALGILANAMAZ. Iste o yuzden TAMAMEN KISININ BEYNININ FONKSIYONUNU ORTADAN KALDIRARAK DIL ILE AKLIN NAKLETTIGINI TEKRAR ETMESINDEKI OZNELLIK FARKI DOGAR. Burada aslinda kurulmus bir makine ornegi verebiliriz. Cumlede eger AKLI NAKLEDENIN KENDI OZNE OLARAK BULUNUYORSA, BURADAKI NAKIL AYNENDIR. Cumlede eger, AKLI NAKLEDENIN KENDI OZNE OLARAK BULUNMUYOR DA; SADECE NAKLI VARSA; BURADAKI AYNEN NAKIL, NAKLEDENIN KENDISININ OZNE YERINE GECMESINI SAGLAR. Iste o yuzden AKLIN NAKLETTIKLERI KITAPLASIR, YAZILASIR, REHBERLESIR v.s. Bu temelde de aklin naklettigini dil ile dile getirme sorunu ancak AKLI NAKLEDEN OZNE OLMAYARAK DILE GETIRENIN KENDISINI HIC BIR SURETTE DILE GETIRDIGINE KATMAMASI ILE MUMKUNDUR. Cunku bir akil naklini, baska birinin nakletmesindeki BEYIN YETI KULLANIMI, ISTER ISTEMEZ; ILK NAKLEDENDEN OYLE YA DA BOYLE FARKLI BIR ILETIM OLACAKTIR. Yoksa zaten bir AKLIN NAKLETTIGINI BASKA BIR OZNE KENDINI ORTAYA KOYARAK AYNI NAKLI SAGLAYAMAZ. O yuzden ya BIR AKLIN NAKLETTIGINI KENDI AKLINI KATMADAN AYNEN SADECE BIR ARACI OLARAK NAKLEDEBILIRSIN, YA DA KENDINI ONUN OZNESI YERINE KOYARAK AYNISINI NAKLEDEBILIRSIN. Cunku bir aklin naklettigine dile getirme adina dile getirenin kendisini ortaya koymasi, ister istemez; ilk aklin naklettiginde vermek istediginin aynisi olamaz. Zaten bir aklin naklettigi ile yasamak ve o nakile harfiyen uymak; sadece bir robot olmak ya da emir kulu olmak, KENDININ HIC BIR ZAMAN ORTADA OLMAMASIDIR. Aslinda konu AKIL NAKLEDENIN OZNESI OZNELLIGI VERMEK ISTEDIGI v.s. ile NAKLEDILMIS AKLI DILE GETIRENIN, OZNESI OZNELLIGI, FARKInda ve de NAKLEDILMIS AKLI DILE GETIRENIN KENDISINI BU DILE GETIRISTE NE KADAR KATIP KATMADIGINI ALGILAMASINDA Farklilasir. Kisaca HER TURLU EMIR VE UYGULANMASININ ISTENMESI AKLIN NAKLIDIR. Iste burada EMRI VERENCE EMRI UYGULAYACAK OLANDAN NE ISTEYIP ISTEMEDIGININ ALGISI, EMRI UYGULAYANIN EMRI VERENI MEMNUN EDIP ETMEMESI ILE PARALELDIR. Cunku EMRI UYGULAYAN EMRI VERENI MEMNUN ETMEZSE, ORTAYA CEZA, KORKU, BASKI, ZORLAMA, SIDDET v.s. temelli EMRE BOYUN EGDIRME UYGULAMASI GELIR.
  18. Insanoglu tarihine baktigimizda TUM NAKLI, YANI ORTAYA KOYDUGU KAVRAM VE ONUN KAVRAMSAL BILGISI; iki farkli alanda ve her iki alanin da iki farkli temelinde gelismistir. Iste ana olarak insanoglunu zihinsel insallastirmayan bu dogal/fenomenal zihniyetin; temeli HEM AKILDAN ZIYADE NAKLEDENI MUTLAKLASSTIRMASI HEM DE GOZLEM YERINE AKIL NAKLINE YONELMESI sorunudur. Simdi bunlari acalim; Akil ile nakil iki turludur; Birincisi, AKLI ILE NAKLEDENIN, AKLI ILE NAKLETTIGINI BELIRLI IDEOLOJIK INANCSAL IZMSEL CERCEVEDE SINIRLAMASI, MUTLAKLASTIRMASI. naklettigi uzerinde de BASKA AKILLARIN DEVREYE GIRMEMESINI SAGLAMASI. Iste felsefe dilinde buna "dikta etmek" diyoruz. Burada AKLI NAKLEDENIN, NAKLEDILEN AKLA HARFIYEN UYANLARDAN FARKI; AKLIN SAHIBI OLUSUDUR. Aklin sahibinin NAKLETTIGINI SAHIPLENMEK DE; IDEOLOJI VE INANCIN TEMELIDIR. Bu temelde nakledilen akla yapilan katki ya da harfiyen uyum tarihte NAKLEDILENLERIN DEGISIMI YA DA NESILLER BOYU AYNI KALIMINI SAGLAR. Bu temelde, dogal zihniyette akil ben temellidir. Dolayisi ile, Sahiplenmede, hem aklin sahibi, hem de aklin naklettigini harfiyen uygulayanin sahiplenmesidir. Iste bir inanc ve ideolojinin kitlesellesmesinin altinda yatan budur. Boylece BIR AKLIN NAKLETTIGI HEM AYNEN KALABILIR, HEM DE ZAMANLA BASKALARI AKLI ILE BU NAKLEDILENI GELISTIREBILIR, DEGISTIREBILIR, YA DA REFORME EDEBILIR. Iste bir inanctaki farkli mezheplerin ve ideolojilerde ki farkli fraksiyonlarin da temeli budur. Buradan tamamen yeni ideolojiler ve inanclar da dogar. Iste buradan TAM BIR ZITLIK VE KITLESEL SAVASLAR CIKAR. Yani BIR AKLIN NAKLETTIGINI HARFIYEN UYGULAYANLAR ILE, BASKA BIR AKLIN BU NAKLEDILMISE KENDI AKLININ KATTIGININ GETIRDIGI FARKI BENIMSEYENLER; BIRBIRI ILE MUCDELE EDERLER. Iste ideolojiler ayni gozukse bile ya da inanc ayni olsa bile bu faragman icerikli ve mezhep icerikli farklar; biri biri ile KENDI NAKIL DOGRULUKLARI TEMELINDE savasirlar. Burada insanoglunu zihinsel insanlasmaktan engelliyen nokta; AKLIN MUTLAKLASTIRILMASI VE DOKUNULMAZ KILINMASI YA DA ORTADAKI NAKLE YENI AKIL KATIMININ ALTERNATIFLIGI, kisaca aklin benligidir. Hlbuki nakleden akil, hem naklettigini serbest birakmali hem de yeni akillarin yeni nakillerine acmalidir. Iste dusuncenin akli bu benlikten kurtarmasi, ancak boyle mumkundur. Degisim yenilenim ancak boyle mumkundur. Bu sahiplik, ya bir devamlilik kazanir ki bu bir inanctir, ya da bu akli devam ettirenlerin kendi akil katimlari nakle eklenir ki bu da ideolojidir. Aslinda bu konu oldukca detayli bir konudur. Simdi diger farki ele alalim. Yani aklin nakli ile gozlemin nakli farkini. Birincisi bu farkin algisi ve bilinci ancak; AKLIN BENLIKTEN KURTARILARAK AKLIN VE NAKLIN DEGISIMINE VE YENILENIMINE ACILIMININ FARKINDALIGI ile mumkundur. Cunku burada NAKILLERIN NITELIGI ORTAYA CIKMAKTADIR. Yani NAKLEDILENLERIN INANCSAL IDEOLOJIK IZMSELLIGINDEN ZIYADE; BILIMSEL BILISSEL VE BILGISELLIGI nin ortaya cikmasi. Daha once aciklanmis olan; gozlemsel/gozlemci ALGI/ALGILAMA ILE, akilsal/akilci algi/algilama farki. Buradaki kilit nokta, AKLIN DIREK VARLIK ILE GOZLEMIN DE DIREK BILGI ILE ORTAYA KONMASI FARKIDIR. Akil YA GOZLEMSEL BIR VARLIKTAN YOLA CIKAR, YA DA AKIL YARATIMI BIR VARLIKTAN YOLA CIKAR; GOZLEM ISE SADECE FENOMENDEN YOLA CIKAR. Diger kilit nokta da, AKLIN VARLIKTAN CIKTIGI YOLDA; NAKIL VARLIK ILE OZDESLESTIRILIR. Gozlemde ise, NAKIL FENOMEN ILE DEGIL; ONDAN EDINILEN BILGISI OLARAK ORTAYA KONUR. Kisaca NAKIL, YANI INSANOGLUNUN HER TURLU ORTAYA KOYUMU; Akilsal ya da gozlemseldir. Akilci ya da gozlemcidir. Akilci hem naklettigini mutlak kilar ve sahiplenir, gozlem ise bilgiyi ortaya koyar. INSANOGLUNUN NAKLETTIGI NE OLURSA OLSUN, NASIL NAKLEDILIRSE NAKLEDILSIN; MUTLAKA BEYIN YETISI ILE SORGULANMALI YENILENMELI VE YERI GELDIGINDE DEGISMELIDIR. Aksi NAKLIN GETIRDIGI DOGMA, INANC, IDEOLOJI VE AKLIN NAKLEDILENE EKLEDIGI DOGMA INANC VE IDEOLOJI OLARAK KENDI NAKILLERI FARKI SAVASIMIDIR. Aklimizi nakil edileni harfiyen uygulamak, ya da nakledileni mutlaklik temelinde algilamaktan ziyade, NAKLEDILEN UZERINDE AKIL YURUTME SEKLINDE KULLANALIM. Iste bilimsellige bilissellige bilgiye yenilige degisime cagdasliga acilan yol, budur.
  19. IŞİD’den haritalı mesaj! O ülkeler arasında Türkiye de yer aldı. IŞİD terör örgütünün medya kolu tarafından twitter’da paylaşılan bir haritada örgütün İslam devleti kurarak şeriat ilan etmek istediği ülkeler gösterildi. O ülkeler arasında Türkiye de yer aldı. IŞİD’in haritasında Yunanistan ve Bulgaristan’ın da olması dikkat çekti. İŞTE O HARİTA
  20. Nerede Kuran'a gore hareket etmiyor, mesela?
  21. Su anda Irak'ta teror estiren ISID (Irak/Sam Islam Devleti)'in tum yaptiklarinin rehberi Kuran midir? Ya da Muhammed, diger halifeler ve sonraki SUNNI/SIA Islam devletlerinden farki var midir? Kendilerini SUNNI HANEFI diye tanitmaktalar. Kisaca ISID 7 asir oncesinin dunyasini cografi ve toplum olarak yeniden kurmak mi istiyor? Eger sunni muslumanlar ISID'a karsi ise, hangi konularda ve neden karsi? IŞİD ne istiyor? Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD), Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren silahlı bir örgüt. Selefi ideolojiye sahip IŞİD Irak, Suriye, Filistin ve Ürdün topraklarını içine alan bölgede Şeriat’a dayalı bir devlet kurmak istiyor. IŞİD ve lideri Ebu Bekir Bağdadi, ABD, AB ve Türkiye’nin “terörist örgütler listesi”nde yer alıyor. Selefîyye ya da Selefîlik, (Arapça: السلفية) Temelleri Takiy’ûd-Dîn İbn-i Teymiyyet’ûl-Harrânî tarafından atılmış olan İslâm Dîni İtikadî mezheplerinden biridir. Selef halefin tersidir ve tarihsel olarak önde olanlar anlamına gelir. Selefîyye, dinde selef kabul edilen kişilere hiçbir değişiklik yapmadan tâbi olmayı esas alır. Eş'ârîlik ve Mâtûridîlik kurulana kadar Sünni Müslümanlar itikadi yönden Selefîyye'ye bağlı sayılırdı. Müslümanlar arasında mezheplerin kurulmuş olduğu 8. ve 9. asırların öncesinde yaşayan sahabe ve tabiin gibi Müslümanlar Selefi kabul edilir ve doğru yolda olduklarına inanılırdı. İslam tarihindeki en eski hareketlerden biri olan Selefi gelenek; Ehli sünnet-i hassa, Ehli hadis, Ashabul hadis gibi isimlerle de anılmıştır. Hanbeliliğin de kurucusu olan imam Ahmed bin Hanbel ile ilk devresini yaşayan Selefilik, Harranlı İbn-i Teymiyye ile ikinci aşamasını geçirdi. Günümüzde de devam eden üçüncü kuşağın öncüsü, 18. yüzyılın başında doğmuş olan Muhammed bin Abdülvahhab'dır. Selefiyye terimi günümüzde çoğu kez Hanbeli ekolünden Muhammed bin Abdülvahhab'ın öğretilerini benimseyen ve İslam Coğrafyası'nda karşıtları tarafından yaygın şekilde Vahhâbîlik olarak tanımlanan inanç sistemine mensup kişileri tanımlamak için kullanılmaktadır. Selefîyye itîkâdî konulara aklın karıştırılması konusunda Mu'tezile mezhebinin tam tersidir. Mu'tezile mezhebi aklı birinci sıraya koymakla beraber akıl ile naklin çeliştiği durumlarda aklı kullanarak tevile gider ve genel olarak felsefeci bir tutum benimserken, Selefiyye mezhebi ise itîkâdî konularda akla yer vermez, sadece nakil (Kur'an ve Sünnet) ile hareket eder. Müteşabihler konusunda müteşabihi olduğu gibi kabul ederek, bu ayetlerde kastedilen mânâyı insanların bilemeyeceğini, konunun mânâsını Allah'a havâle ettiklerini belirtirler.
  22. evrensel-insan şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    ISID teror orgutunun guncel olarak uygulamakta oldugu Irak Cikarmasi, geriye donussuz olarak "yeni" bir Irak cografyasina dogru gidiyor. Gorunen uc farkli Irak cograsfyasi Etnik kokensel Kurd Cografyasi-Kuzey ve dogu Irak ISID (Eski Saddam Bolgesi)-Orta Irak Sii bolgesi (bugunku Irak resmi hukumeti) Guney Irak. Aslinda ISID' in amaci, Saddam'dan ABD'nin elinden aldigi Irak'i yeniden kurmak. ISID, su an pesmergeler ile savasiyor olsa da, Irak askerlerinin birakarak cekildigi bolgeleri elegeciren pesmergeler, topraklarini genisletmis durumda. Ayrica ISID'in "Kurdler ile bir sorunumuz yok" dedigi de biliniyor. Burada yasanacak ana sorun, petrol bolgelerinde ISID'in ne kadar israr edecegi. Aslinda durum o kadar farkli gelismelere gebe ki! Kisaca hatirliyalim. ISID- SUNNI/SIA Iran-sii Suriye-sii Turkiye- sunni yanli diktator Irak'in eski hali hatirlandiginda, Sunni Saddam'dan Sii irak hukumetine gecildi ve ABD bolgeyi terk etti. ISID eger BAGDAT'A GIRIP SIILERI TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAYA YONELIRSE; NE OLACAK? Kim kime nasil destek verecek? ABD/Israil/AB/BM/NATO/Rusya/Cin/ tutumlari ne olacak. ABD gudumundeki Sunni devletler (S.Arabistan, Katar v.s.) nasil bir tutum izleyecek? Herhangi bir cikar algisinda; bir SUNNI-SII ITTIFAKI SOZ KONUSU MU? Diger O.Dogu ulkelerinin tavri ne olacak? Urdun, Lubnan, Misir, Filistin? ISID'in hedefinde, Suriye, Irak, Lubnan ve Urdun cografyasi var. Kim kiminle ne temelinde bir ittifak ve itilaf yasayacak? Eger Irak hukumeti ISID tehlikesi altina girerse, KENDI ORAYA GIRMEK ISTEMEYEN ABD'nin Turkiye'den IRAK'A GIRMESINI ISTEMESI OLASILIGI ve buna Iran/Rusya/Cin ve IRAK hukumetinin tavri ne olur? Sunni temelli diktator, Sunni olan mezhepdasi ISID'a ABD istese bile savas acabilir mi? Evet simdilik bu sorular da basligi birakalim. Yanit geldikce zaten sorular da farkli dusunce ve bilgilerle yanit bulur.
  23. evrensel-insan şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Bilindigi gibi ISID (Irak/Sam Islam Devleti) son olarak Musul'u isgal etti ve ilerliyor. ISID'i once Suriye'den hatirlayalim. En basta ISID, NE SADECE BOLGESEL NE DE SADECE MUSLUMANLARDAN OLUSAN BIR TEROR ORGUTU DEGILDIR. I SID, El-Kaide'ye bagli; BOP ve Suriye'den "Esad'i devirme" planlarinin bir parcasidir. ISID'in ne insanlikla ne de vicdan ile ne de adletle, bir bagi olmadigi gibi; Islamin da temsilcisi degildir. Diktator'un Esad'i devirme adina, ISID'a yaptigi yardim ve yatakliklari hatirlayalim. ISID'in gorunen amaci; ele gecirdigi yerde; kendince vahset iceren bir seriat devleti kurmaktir. Birincisi Bayrak provakasyonu ile ISID'in Musul'u ele gecirmesi ayni zamandadir ve diktator'un bayrak ile aciklamasi esnasinda ISID' dan hic bahsedilmemistir. ISID once 28 TIR soforunu rehin almis ve daha sonra da MUSUL KONSOLOSLUGUNU BASARAK 48 GOREVLIYI REHIN ALMISTIR. Bayrak provakasyonunda diktatorun yukseltmeye calistigi milli duygusalligin, bir yerde ISID'A ACILACAK BIR SAVASA DONUSMESI AN MESELESIDIR. Aslinda, ISID olayi diktatorce bilinmekte ve planlamasinda da diktator'un rolu bulunmaktadir. Bayrak ile yukseltilen milli duygu somurusu ustune, TSK'nin ISID' a rehineleri adina bir operasyon duzenlemesi olasiligi buyuktur. Isin diger bir yonu de petrol konusudur. ABD ve emperyalistlerin; TSK'nin boyle bir Irak hareketine nasil yanascaklari asil bu konuda one cikacaktir. Cunku ne Irak ne ABD oradaki petrolu Turkiye'ye "yedirmez" ayrica ABD ve Irak'in orada bir ISID cografi hakimiyetini kurmasini ve bunu devlete cevirmesini de ayni Misir Mursi nedenlerinden dolayi kabul etmez. Dini bir duzen icin yola cikan diktator ise; gorunuste bir Islam devletine yonelmekte ve bunu kurd temelli bir federe yapi ile genisletmek istemektedir. Evet onumuzdeki gunler yeni gundemlere gebedir. Ayrica unutmamak gerekir ki, diktator Cankaya'ya ustelik baskan olarak cikmak icin gerekli oyu; MILLI DUYGULARI SOMUREREK SAGLAYACAGINI PLANLAMAKTADIR. Bu arada bir ISID teroristinin eylem yapmak icin Turkiye'ye girdigi de bildirilmistir. Diktator: Turk temelli milli somuruyu- Musul cikarmasi ile saglamak Kurd temelli milli somuruyu- Ozerklik/federe yapi ile saglamak Islam temelli dini somuruyu de- ISID ile isbirliginde ulkede dini bir devlet kurmak ile saglamak pesindedir. Boylece sadece turk/islam sentezini degil; kurd destegini de almayi dusunmekte ve 2015 deki secimlere BASKAN OLARAK GIRMEYI DUSUNMEKTEDIR. Bu arada diktatorun diger kozu da; olasi secilememe durumunda, ulkeyi O.Dogu gibi yeni patlamalar ile tanistirmaktir. Bu da zaten her turlu yetkinin tek elden yonlendirilmesi demektir. Evet tum olaylari ve olacak olanlari degerlendirirken; Diktatorun kurmak istedigi din devletini, kurd federe yapilanmasini, O.Dogu seriat yapilanmalarini, BOP projesini KURD VE ISLAM TERORUNU ve aralarindaki baglari gozonune alarak degerlendirmek gerekir.
  24. Zimmî İslam devletinin egemenliğini kabul eden gayr-ı müslim kişilerdir. Etimolojisi Zimmet kökünden gelmekte olup, zimmetli olan veya zimmetle ilişkili olan demektir. Hukuki Niteliği İslâm devletler hukuku (siyer) kavramıdır. İslâm hukukçularına (fakihlere) göre zimmî ya da ehl-i zimme, anlaşma gereği cizye verme yükümlülüğünü (bkz. Tevbe Suresi, 29'uncu ayet) yerine getirmelerine karşılık İslâm ülkesinde (dârülislâm) sürekli oturma hakkına sahip olan, bir İslâm devletinin gayrimüslim vatandaşlarıdır. Tarihsel ve hukukî olarak bazı siyasal ve kamusal hakları Müslüman vatandaşlara nazaran sınırlandırılmışken, can, mal, namus, çocuk, eğitim, ibadet gibi hakları devletin güvencesi altındaydı. Devlet istinai olan meşru nedenler haricinde anlaşmayı bozup vatandaşlıktan ihraç edemez, güvencesini kaldıramazdı. Zimnî vatandaş ile Müslüman vatandaş adli ve cezai hukuk davalarında yargı önünde eşitti. Zimmîlerin can, mal ve namus güvenliği, uyrukluğuna girdikleri İslâm devleti tarafından sağlanır. Buna karşılık zimmîler de devlete cizye vermekle yükümlüdür. Mesela Osmanlı Devletinde bulunan Hristiyan ve Yahudilere zimmi denilir. Yahudi ve Hristiyanların zimmi, yani zimmet altında olması demek, epistemolojik olarak Yahudi ve Hristiyanların Osmanlıda korunmasını getirmiştir. Çünkü zimmet hukukunda; zimmet borç demek olup, karşıtı matluptur. Ceza hukukunda "beraatı zimmet esastır." Zımmilikte ise, zimmet esastır. Yani zimmilerin tüm haklarının korunması ve mevcudiyeti esastır. Zimmete para geçirmede olduğu gibi. Hukukta vaz'ul yed denilir ki bu para alıp vermeye yetkili olan kişi olup, yedindeki yani elindeki vazıyet ettiği para ve emvali tam olarak vermesi ve hukukunu koruması gereken kişi olup kormadığı takdirde zimmet suçu işlenmiş olur. Millet, Osmanlı Türkçesi'nde dini grupları belirtmek için kullanılan terimdir. 19. yüzyılda Tanzimat reformlarıyla, hakim sınıf olan Sünniler dışındaki, kanunen korunan dini azınlıkları ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nda tüm Sünni gruplar bir millet kabul edilirken, azınlıklar yani gayrimüslimler sadece dine veya mezhebe göre değil aynı zamanda etnik gruplarına göre de ayrı milletler oluştururlardı. Örneğin Ermeniler tek bir millet olmayıp Ermeni Katolik ve Ermeni Protestan milletlerine ayrılırlardı. Millet kelimesi Arapça bir kelime olan mille (ملة) 'den gelmektedir. Millet kelimesi günümüzde, Osmanlı'da kullanılandan farklı olarak, dinsel bir anlam değil dilsel bir anlam ifade etmektedir.
  25. aciklamalardaki asagidaki padisahlarla; elini vahsice kana bulayan padisahlar arasindaki zihniyet farki nedir ve neden fark vardir? Elini ilk kardes kanina bulayan, 1.Murat'tir. Ustelik bir onceki O.Gazi, elini kana bulamamistir. Fatih Sultan Mehmet, sanki o gune kadar yapilmiyormus gibi; Kardes katliamini kanuna baglamistir. Buna neden gerek duymustur? Bu nasil bir psikolojidir, kafeste yasayan ve sonra padisah olandan ulkesine toplumuna nasil bir yarar gelir, o padisah nasil bir psikoloji ile ulke yonetir? Fatih sultan mehmet ile, 1. Ahmet arasindaki zihniyet farki nedir? Biri digerinden daha bir "insancil/vicdanli" midir? Ya da adaletli midir? Bir kisinin hem yenilikci olup hem de "sanssizligi/cok eziyet cekmesi" nasil bagdasir. Demekki tum padisahlar ayni zihniyete ve uygulamalara sahip degillerdir. Ustelik padisahlik genelde babadan ogula gectigi halde.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.