Taner Bayram tarafından postalanan herşey
-
Kürt Milliyetçiliği ve Türkiye
Bence Ali arkadasin demek istedigi su: 19 yy.'a kadar daha cok Turk-Islam (yani bir nevi islami bir UMMET) tanimlamasi vardi bur topraklarda yasanlar icin sonralari ulusalciligia gecildi. Ve bunu siz de kabul ediyorsunuz. Yani bugunku Turkluk kavrami yeni! Osmanli doneminde Turk Kurt ayirimi degil de daha cok Musluman/Diger dinler ayirimi yapildi. Mesela o donemde Kurtlerle Turkler arasinda bugunku gibi milliyetciligin neden oldugu bir kutuplasma olduguna bende inanmiyorum.
-
MHP-CHP elele Türkiye'yi bölüyorlar mı?
Hayir Almanya'daki Turklerle Turkiye'deki Kurtleri ayni paydada birlestiren ve KIYASLAYAN sizdiniz. Sizin yorumunuza yorum attim. Almanya'daki Turkler GOCMEN, Turkiye'deki Kurtler bu topraklarin YERLILERI... Zaten kiyaslanamaz! KIYASLAMAYIN demistim yorumumda. IYI OKUYUN!
-
İşte CHP'nin yeni Kürt Raporu...
Biji Turkiye arkadas tabii ki CHP'nin de artik gercekleri gorup baris yolunda bir adim atmasini umuyor. Bu yuzden ona elestiri yonetmeniz ilginc. Diger yandan da "CHP bu raporu hazirladigini yalanladi" diye bir yorum var bir takim linklerle. Iste bu da size yine Biji Turkiye arkadasin "CHP Kurt Sorunu konusunda cozumsuzluge oynuyor" ifadesini pekistiriyor. Yani adamlar birseyler yapsalar bile hala onlarin adim atmasina karsi cikanlar var iclerinden. Eeee gidin CHP'yi elestirin. Bizleri degil! Bizler sadece UMUT ediyoruz. Lutfen gidin yillardir bu konuda cozumsuzluge oynamis CHP ve MHP'yi elestirin!
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Iste sozde ULUS ama gonulde TURK MILLIYETCILIGI yapiyorlar, ve bizden de buna kanmamizi bekliyorlar.
-
“OPERASYONLAR DURSUN, ASKER DAĞDAN ÇEKİLSİN!” SÖYLEMİ GERÇEKÇİ Mİ?..
Bakin sizin bu gorusunuze saygi duyuyoruz ama cidden sizlere ulasmayan kirli oyunlar da var. Yani sizin gibi dusunmeyenler de var asker PKK'li militanlara nasil muamele etmelidir" konusunda. Bir dusunun... Bu kanin durmasi icin bizlerin guvene, guvenceye ihtiyaci var, Kurtler olarak... Ve daga cikip omrunu bir davaya adamis bir adam sizce karsi tarafin ona ne yapacagini bilmeden elini kolunu sallayarak teslim olur mu? Yani size mantikli geliyor mu bu? Gercekci olalim... Eger amacimiz gercekten bu kani durdurup BIRLIK ve BARIS icinde yasamaksa, o zaman yapilacak olan budur! Bu ulkeye barisi getirecek, Turk/Kurt catismasini engelleyecek baska bic bir yol yoktur. Hepsi denendi. - Asimilasyon yok diyorsunuz ama denendi, en buyuk ornegi Kurtce konusamayan benim... - Silahlar, iskenceler, ceza evleri denendi... O da olmadi. Her iki taraftan cok kan akti... Baska yol yok! Eger bu kani durdurmak istiyorsak devletimizin Kurtlerin guvenini kazanmasi sart!
-
Psikolojik savaş şimdi başlıyor:
Iste aci gercegimiz: Aleviler hepimizin icinde sayilari cok buyuk bir sekilde yasiyor ve bizler hala onlari tanimiyoruz. Tanimak istemiyoruz. Herkese sesleniyorum: Gidin bir Aleviye Sii oldugunu soyleyin bakin size nasil guluyorlar. Aleviler Sii degiller. 100 Aleviye sorsan 99'u sana bunu soyler. Lutfen ileri geri tezler atmadan once o insanlari biraz taniyalim! Yahu acayip bir milletiz be! Komplo teorileri uretmek iliklerimize islemis. - ABD destekli Kurtler, - Dis destekli Ermeniler - Dis destekli Kurtler - ABD destekli Erdogan - Vesaire... Simdi de, Iran destekli, Sii destekli Aleviler!
-
DTP ve demokratik sistem
DTP'lilerin zorla ifadesini almak - ORAL ÇALIŞLAR DTP’li milletvekillerinin savcılık tarafından ifadelerinin alınmak istenmesi belki de başlangıçta bir hukuki sorun olarak kabul edilebilirdi. Savcıların, yasalarda ve Anayasa’da iddia edildiği gibi bazı uygun maddeleri bulduklarını ve bugüne kadar uygulanmamış bir yöntemle DTP’li milletvekillerini sorgulamak istedikleri, mahkemeye çıkarmak istedikleri düşünülebilirdi. Onların kişisel olarak ne niyetle hareket ettiklerini kestiremesek de bugüne kadarki uygulamalardan anladığımız şeyler var: Türkiye’deki hukuk sistemi, DTP’lilere karşı, iddia edilenin, son dönemde çokça vurgulanın tersine sert işliyor. DTP’nin merkez, il ve ilçe yöneticileri, eski ve yeni birçok belediye başkanı, başkan yardımcısı ‘PKK ile ilişkileri’ olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Bu tutuklamalar aralıksız olarak sürdürülüyor. Bu sürecin sonunda milletvekilleri dışındaki DTP yöneticilerinin tamamı tutuklanacak gibi görünüyor. ‘Bu süreci, bir hukuk süreci olarak adlandırabilir miyiz?’ sorusunu soruyorum kendime. Diyarbakır’dan yeni döndüm. Orada yaşayanlar bu süreci hiçbir şekilde hukuki olarak görmüyorlar. DTP’ye son yerel seçimlerde 2 milyondan fazla oy çıktı. Bu oyların büyük çoğunluğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yoğunlaşmış durumda. Yani bölgenin insanların ezici bir çoğunluğu kendi seçtiklerine yönelik uygulamayı hukuki değil siyasi olarak görüyorlar. Bunu kendilerine yönelik bir baskı olara kabul ediyorlar. Gazetelerdeki köşe yazılarına bakıyorum, ‘Bu bir hukuki süreçtir’ diyen çokça yoruma rastlıyorum. Bunların samimi olduklarına inanıyorum. Ancak, Güneydoğu’da yaşayanlar, yani Kürtlerin önemli bir çoğunluğu bu görüşte değiller. *** Hukuk, bir toplumsal düzeni meşru kurallarla yönetmenin en önemli aracı olarak tanımlanabilir. Yani insanlar haklarını, hukuklarını, şikâyetlerini o ülkenin yargı sistemine güvenerek dile getirirler... Türkiye’de yargıya egemen olan temel anlayış, milliyetçidir, devletçidir. ‘Hukuku değil, devletin âli çıkarlarını düşünerek karar veririm’ diyen yargıçların ve savcıların egemen olduğu bir ülkede yaşadığımızı belirtmeye bile gerek yok. Araştırmalar bu düşüncelerimizi doğruluyor. Şimdi, bizler kendimizi DTP’lilerin ve Kürtlerin yerine koyalım. Daha önce Meclis’e gönderdikleri temsilcileri enselerinden bastırılarak gözaltına alındılar, tutuklandılar, siyasi hakları ellerinden alındı. Devletin kurduğu JİTEM isimli yasadışı bir güç tarafından milletvekilleri öldürüldü, il ve ilçe başkanları kaçırıldı, işkence edildi ve öldürüldü. Bunların hiçbirinin hesabı sorulmadı, sorulamadı. Binlerce Kürt muhalif, devlet güçleri tarafından baskı altına alındı, kaçırıldı, kayıp edildi, yargısız infazlara, faili meçhul cinayetlere kurban gitti. Bu konuda tereddüdü olanların bölgeye bir ziyaret yapmalarını, oradaki insanları dinlemelerini öneririm. Örneğin eski TİP milletvekili doktor Tarık Ziya Ekinci’yle konuşsunlar. Ekinci’den avukat kardeşinin Ankara’da kaçırılarak kurşuna dizilmesinin öyküsünü dinlesinler. Bunları kimin veya kimlerin yapmış olduğuna ilişkin bir izlenim edinsinler. *** Güneydoğu’da yaşayan bir Kürt olsaydınız ve Hülya Avşar’ın son derece insani kaygılardan yola çıkarak duyarlıklarını dile getirdiği apaçık belli olan barışçı çözüm yönündeki çağrısının savcılar tarafından bir suçmuş gibi soruşturulduğunu görseydiniz ne düşünürdünüz? Bu girişimin hukuki duyarlıkların harekete geçmesi, adaletin yerini bulmasını isteyen savcıların demokrasiyi koruma girişimi olduğuna inanır mıydınız? DTP’liler hakkındaki soruşturmanın, hukuki bir olay olarak başlamış olduğunu varsaysak da, bu konu hukuki bir sorun olmaktan çıkmış, tamamen siyasi bir nitelik kazanmıştır. Bunu siyasi hale getiren DTP’liler midir, yoksa bugüne kadar onlara yönelik uygulamalar mıdır? Bu soruya farklı cevapların verilmesi mümkündür, ama ne olursa olsun bu konu artık siyasidir. DTP’liler de kendilerince haklı olarak ifade vermeye gitmeyecekler. Götürülmeye kalkılırlarsa gelişecek olayların ulaşacağı boyutları kestirmek zor. Ama kesin olan şu ki, Güneydoğu’da, milyonlarca insan bu uygulamayı kendilerine yönelik bir haksızlık algılayacak ve tepki gösterecektir. Haklı olup olmadıklarının da artık eskisi kadar büyük bir önemi kalmadı. Çünkü, onlar bu uygulamaların adaleti yerine getirmek için değil, kendilerini susturmak için yapıldığını düşünüyorlar. Böyle inanıyorlar. Siz ne derseniz deyin...
-
Haluk Sahin: Hepimiz Diyarbakırsporluyuz
Hepimiz Diyarbakırsporluyuz Televizyonda söyledim, yazıyla da söyleyeyim: “Hepimiz Diyarbakırsporluyuz.” Hangi bağlam içinde söylediğimi biliyorsunuz. Bursaspor-Diyarbakırspor maçında çıkan olaylar ve atılan sloganlar, Diyarbakır ilimizi ve tüm bölgeyi temsil eden bu takımın maçlarının etnik bölücülük kusmak isteyenler için bir bahane olarak kullanılabildiğini bir kez daha gösterdi. ‘Bir kez daha’, çünkü daha önce de başka maçlarda da olmuştu. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, daha nice yerlerde olabilir. Koskoca bir yörenin gönül verdiği bir spor kulübüne etnik terörist muamelesi yapmak ne korkunç duyarsızlık ve ne büyük haksızlıktır! Ve ne kadar tehlikelidir. PKK ile filan hiçbir ilgisi olmayan Diyarbakırlıları derinden yaraladığı için tehlikelidir. Şu ya da bu nedenle PKK’ya sempatisi olsa bile hiçbir şekilde Türkiye’den kopmak istemeyen yöre insanlarının kalbini kanattığı için inciticidir. Yalnızca inciti değil, iticidir. Dışlayıcıdır, bölücüdür. TV 8’de anahaber bülteni içindeki yorumda ‘Hepimiz Diyarbakırsporluyuz’ diyerek döviz çıkartmam üzerine bölgeden gelen mesajlar bu söylediklerimin ne kadar geniş bir taban bulduğunu ortaya koydu. Anladım ki, bölge halkı en çok bugünlerde onu dışlamayacak, dostca sarışılacak, kardeşce kucaklayacak jestlere ihtiyaç duyuyor. Kendisine, “Evet, sorunlarımız var, ama biz bunları birlikte çözeriz” denmesini istiyor. O yorumda şöyle bir öneride bulundum: Ey futbol kulüpleri, ey federasyon! Ey açılım çığırtkanları! Gerçekten futbolda ırkçılığa ve etnik nefrete karşı çıkmak istiyorsanız eveleyip gevelemek yerine somut adımlar atın. Örneğin, bu hafta oynanacak maçlara liglerde bulunan tüm takımlar ‘Hepimiz Diyarbakırsporluyuz!’ yazan bez afişlerle çıksın. Yaptığım öneriye Diyarbakırdan nice teşekkürler geldi, ama futbol camiasından ses seda çıkmadı. Eğer televizyonda görmedilerse, bu yazıyı okuyanları olacaktır. Şu unutulmasın: Stadyumlar dünyanın en etkili duyuru panolarıdır. Başka türlü erişemediğiniz topluluklara oradan erişirsiniz. Nefret tüccarları bunu biliyorlar. Bakalım onlara karşı çıktıklarını söyleyenler de biliyorlar mı? Ya da öğrenmeye niyetleri var mı?
-
Psikolojik savaş şimdi başlıyor:
Alevilerle Siiler ayni degiller ki yonlendirsinler. Alevilik ve Aleviler uzerine bir cok tez var: Mesela onlarin Ermeni olaylarindan sonra Turk kimligine burunen Ermeniler oldugu, ya da Aleviligin Zerduslukten gelme bir din oldugu gibi! Ama bir cok Sii Musluman taniyorum, Aleviligin pek te bir alakasi yok Siilikle. Yani bunlar bana bos gibi geliyor!
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Bizlerde o topraklarda buyup yetistik. Ve hic te kardesce bir yasam tarzi yok. Sizler daha bir Kurtceye ya da Kurt kimligine tahammu8l edemezken bana kalkip ta Allah askina kardeslikten soz etmeyin! Ben Diyarbakirda 16 yasima kadar gorduklerime inanirim. Onun bunun yazdigina degil arkadas! O ya da bu TV kanalinin ya da O ya da bu gazetenin yazdigina degil! Acaba hangimiz daha iyi haberdariz olan b itenden Kurtlere? Merak ediyorum!
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
yahu bari sen yapma yahu Cyrano kardes, zira saygi duydugum birisin forumda. Iki gercek var ortada: 1 - Sizin daha dune kadar "5-6 milyon Kurt var" diyen kaynaklarinizin aynilari gecen yil "13 milyon Kurt var Turkiye'de" dediler mi demediler mi? 2 - Ayni tarafli kaynaklar yine tarafli sonuclar atabilir mi ortaya atamaz mi? Ben siz ematematik degil biraz amntik dersi versem nasil olur? Sizin yani karsi tarafin (ki oyle davraniyorsunuz) 13 milyonuna neden guveneyim ben Kurt olarak? 5-6 milyon diyip YALAN atan da ayni kaynak degilmiydi? Sonuc: Kurtlerin nufusu isteseniz de istemeseniz de 20 milyon ve hatta fazla bile olabilir.
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Vallahi ayni seyi siz de bizlere tekrar tekrar soyletiyorsunuz ama biz bikmayiz Tekrarliyayim size: Turkiye'deki Kurtlerin Turkiye Cumhuriyeti vatandaslari olduklari ve bu durumun aynen devam etmesi: DOGRU Kurtler Turktur: YANLIS Bizlerin sorunumuz Turkiye Cumhuriyeti vatandasi olup olmamakla degil. Biz Kurtlere ait olan haklari, esit haklari yasaklayanlardan almaktir!
-
Irkçı tezahurat yapan cezayı yer!
Irkçı tezahurat yapan cezayı yer! Türkiye Futbol Federasyonu Bursasporlu bazı taraftarların ırkçı tezahüratından sonra Disiplin Talimatı'na yeni bir fıkra ekledi İSTANBUL- Turkcell Süper Lig'de geçtiğimiz hafta sonu oynanan Bursaspor- Diyarbakırspor karşılaşmasında yaşanan tribün olaylarını değerlendiren Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, TFF Disiplin Talimatı'na yeni bir fıkra ekledi. TFF Disiplin Talimatı'nın 52. maddesinde yer alan "Çirkin ve Kötü Tezahürat" başlığı altına eklenen 12. fıkranın tam metni şu şekilde: "Herhangi bir takımın mensuplarını veya taraftarlarını aşağılamak, tahrik veya taciz etmek amacıyla; etnik veya bölgesel ayrımcılık içeren ya da herhangi bir takımın mensuplarını veya taraftarlarını suç failleri veya suç örgütleriyle özdeşleştirecek şekilde toplu olarak ve devamlılık arz eden bir biçimde tezahürat yapılması ya da bu içerikte pankart açılması veya benzeri eylemlerde bulunulması halinde sorumlu kulübe ilk ihlalde; Süper Lig için 160.000.-TL'den 320.000.-TL'ye kadar, 1. Lig için 50.000.-TL'den 100.000.-TL'ye kadar, 2. Lig için 20.000.-TL'den 40.000.-TL'ye kadar, 3. Lig için 10.000.-TL'den 20.000.-TL'ye kadar para cezası, saha kapama cezası veya seyircisiz oynama cezası eylemin ağırlığına göre birlikte veya ayrı ayrı verilebilir. Anılan yasağın aynı sezon içerisinde ikinci kez ihlali halinde sorumlu kulübe bir müsabakayı seyircisiz oynama cezası ve bir üst paragrafta gösterilen para cezalarının üst sınırı kadar para cezası birlikte verilir. Anılan yasağın aynı sezon içerisinde üçüncü kez ihlali halinde sorumlu kulübe iki müsabakayı seyircisiz oynama cezası ve bir üst paragrafta gösterilen para cezalarının üst sınırının 2 katı kadar para cezası birlikte verilir. Anılan yasağın aynı sezon içerisinde dördüncü kez ihlali halinde ve takip eden her ihlalde sorumlu kulübe üç puan indirme cezası verilir." Türkiye Futbol Federasyonu ayrıca şu açıklamayı da yaptı: "Sahalarımızda görmek istemediğimiz bazı eylemler karşısında sadece Türkiye Futbol Federasyonu'nun çabalarının yeterli olamayacağını, futbolumuzun her paydaşına önemli görevler düştüğünü bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Türkiye Futbol Federasyonu olarak aldığımız bu kararlar, futbol ailemizin tüm fertlerinin ortak iradesiyle desteklenmediği takdirde tribün ve saha olaylarının devamı kaçınılmazdır. Değerli yöneticilerimizden futbolcularımıza, teknik adamlarımızdan sporseverlere ve spor medyamıza kadar herkese çok önemli görevler düşmektedir. Türk futbol ailesi olarak el ele verdiğimiz, güç ve akıl birliği yaptığımız takdirde çözemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Tüm bu istenmeyen olayları da ailemizin tüm fertlerinin ortak çabasıyla kısa sürede geride bırakacağımıza inancımız sonsuzdur." (dha)
-
DTP'li vekiller zorla mahkemeye goturulecek
Sadece o degil, Tansu Ciller hanim'da beraber hareket etti Mehmet Agar'la Kurt isadamlarini tasfiye etmek icin! Hepsi yargilanmali!
-
İnsan hayatı bu kadarmı ucuz?
Bu insanlar sadece paraya yemege sagliga ac degil. FIKIR OZGURLUGUNE AC!
-
DTP ve demokratik sistem
Kardesim, KULTUREL KIMLIKten bahsediyoruz biz burada. Bu kadar dar dusunmeyin. Tabii ki hepimiz Turkiye Cumhuriyeti kimligi tasiyacagiz. yani her cevabimiza anlamsiz bur NUTUK ekleyeceseniz birbirimize soru sormayalim o zaman nasil olur? Yada soru sorarken cevaplari gonulden bir TAKIP etseniz diyorum? Guzel olurdu!
-
Ülkemizdeki okullarda ana dilde Kürtçe eğitime izin verilmeli mi?
Nasil mi oluyor. CUNKU TURKCE ONLARIN DILI DEGIL. Iste oyle oluyor. Neden anlamak istemiyorsunuz? Bu halkin da sizin Turkceniz gibi Kurtce denen bir dili var. Siz benim sorumu cevaplayin. Neden bir yandan Kurtceye ve Kurtlere baski var ve siz bunu destekliyorsunuz, diger yandan "Kurtler Kurtce konusamiyor?" ya da "Kurtce gelismemis bir dildir" gibi seyler soyleyip kendinizi hem suclu hem de guclu durumuna koyuyorsunuz? Kurtlerin Kurtce konusamamasinin sebebi ne? Kim neden oldu buna? Kurtce neden gelisemedi? Kim sebep oldu buna?
-
MHP-CHP elele Türkiye'yi bölüyorlar mı?
Almanya'da Turkce belediye hizmeti ve okullar var. Turkoloji bolumleri var. Almanya'da "Ne Mutlu Almanim Diyene" gibi baska halklari rencide edici seyler soylenmiyor. Almanya'da yillardir Turkce kanallar ve yayin serbest! Kiyaslarken bari dogru kiyaslama yapin. Zaten Almanya'da Turklere verilen haklarin Turkiye'de Kurtlere verilmesini istiyoruz.
-
Koruculuk sistemi kaldırılıyor
Zaten sizin karsı oldugunuz Kurtlerin Kurtlerle catismasina verilen sondur bence. Neden Afyon'dan. Usak'tan. Yozgat'tan ve Denizli'den ve diger Turk illerinden toplayip halki korucu yapmiyoruz? Ama hayir olur mu oyle sey? Milletin oglu olup gidiyor
-
Ülkemizdeki okullarda ana dilde Kürtçe eğitime izin verilmeli mi?
Siz y ine kurnazca herkesi ak cikartip Kurt Sorunu'nu cozme yolunda en kararli ve Kurt asilli Ozal'a yuklenmissiniz! Yani sizce baska hic kimsenin hic bir sucu olmadi oyle mi? Ve eger bu kadar yandasiysaniz Kurtce kanallarin olmasinin, neden daha dune kadar TRT6'nin acilmasina karsiydiniz?
-
Ülkemizdeki okullarda ana dilde Kürtçe eğitime izin verilmeli mi?
Eger bugun bir Kurt Kurtce konusamiyorsa bu o Kurdun sucu degildir. Bu, Kurtceyi YASAKLAYAN, bu dilin gelismesini onleyen zihniyetin sucudur! Yani sizin destek verdiginiz zihniyetin. Kurt halkinin Kurtce konusundaki hassasiyetinin nedeni de zaten bu. Yasaklarla, baskiyla anadillerini OGRENEMIYOR olmalari. OGRENMEMEK ISTMEME diye bir sey soz konusu olmadi ve olmaz da! Bunu anlayamamaniz cok uzuntu verici.
-
DTP'li vekiller zorla mahkemeye goturulecek
DTP'li Ayna ve Demirtaş zorla mahkemeye getirilecek. DTP'liler tepkili: Demokrasi ayıbı, gitmeyeceğiz ANKARA - DTP'lilerin mahkemedeki ifade krizi sürecinde Mardin Milletvekili Emine Ayna ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş mahkemeye zorla getirilecek, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'e ise yeni bir tebligat yapılacak. DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkındaki, "suçu ve suçluyu övdüğü" iddiasıyla açılan dava görüldü. Tuğluk ve avukatının katılmadığı dava 29 Aralık'a ertelendi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, DTP Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ile Genel Başkan Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna'nın, talimatla ifadelerinin alınması için polis zoruyla mahkemeye getirilmesine karar verdi. Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, Tuğluk hakkında müzekkere yazılan TBMM Başkanlığı'nın mahkemeye cevap gönderdiğini bildirdi. Şatır, cevapta, Tuğluk'un sekreterinin almaktan imtina etmesi nedeniyle yazının teslim edilemediğini, bununla ilgili tutanağın da mahkemeye gönderildiğini açıkladı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, önceki celse, Tuğluk'un 22 Mart 2007'de Van'da yaptığı iddia edilen konuşmayla ilgili Van Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'ne müzekkere yazarak, konuya ilişkin tutanak düzenlenip düzenlenmediğini, soruşturma açılıp açılmadığını sormuştu. Mahkeme Başkanı Şatır, müzekkere uyarınca Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nden gönderilen cevapta, 2007/273-302 sayılı "durma kararı" suretinin gönderildiğini bildirdi. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili, Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nden, "durma kararı" ile ilgili dava dosyasının incelenmek üzere istenilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin dosyasının incelenmek üzere istenilmesini, Tuğluk'un savunmasının alınıp alınmaması hususunun bu dosyanın incelenmesinden sonra karara bağlanmasını kararlaştırarak, duruşmayı erteledi. İddianamede, Aysel Tuğluk'un, DTP'nin 1. Olağanüstü Büyük Kongresi ve Van'daki Nevruz konuşması ile 2 Mart 2007'de DTP Genel Merkezi'nde yaptığı basın açıklamasında, "Terör örgütü PKK'nın amacı doğrultusunda suçu ve suçluyu övme" fiilini işlediği öne sürülüyor. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna ve DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş'ın 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılanmaları da, TBMM ile Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi arasında krize neden olmuş; polis zoruyla getirilmeleri bile gündeme gelmişti. DTP'LİLER KARARLI: GİTMEYECEĞİZ DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, DTP’li Selahattin Demirtaş ile Emine Ayna’nın zorla mahkemeye getirilmesi kararının, "tamamen hukuksuz olduğunu" ileri sürdü. Türk, şunları söyledi: "Tamamen hukuksuz bir karar olduğuna inanıyoruz. Bu kararın, Anayasanın 14. maddesi ile hiçbir ilgisi yok. Biz bugüne kadar düşüncelerimizi özgürce ifade etmeye çalıştık. Bütün söylemlerimizde Türkiye’nin bütünlüğü içinde sorunların çözümünü gündeme getirdik. Bu nedenle 14. maddeye göre yorumlanması doğru değildir. 14. maddeye göre, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü aleyhine işlenen suçlarla ilgili fiili bir durum varsa, bu konu gündeme gelir. Ancak parlamento gerçekten düşüncelerini ifade eden siyasetçilere, milletvekillerine sahip çıkacak bir duruşu ortaya koymamıştır. Bunu, yargının değil parlamentonun özgür düşünceye karşı davranışının ve tutumunun bir sonucu olarak değerlendiriyoruz. Hukuktan, yargıdan kaçma gibi durumumuz yok. Bütün dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyoruz. Vermeyecek hesabımız yok. Ama farklı düşündüğümüz için, Türkiye’de demokrasiyi, özgürleşmeyi, tartışma ortamını yarattığımız için, Kürt sorununu Türkiye gündemine getirdiğimiz için bugün adeta parlamento tarafından sahiplenmeyen, ötekileştirilen bir tutum ve davranışla karşı karşıyayız. Sonuç olarak, demokrasi mücadelesi veriyoruz, inançlarımız doğrultusunda çalışmalarımızı, çabalarımızı ortaya koyacağız. Zorla götürürlerse diyeceğimiz bir şey yok. Bunun haksız bir uygulama olduğuna inandığımız için bugüne kadar gitmedik. Bundan sonra böyle bir yöntem ortaya çıkarsa Türkiye kaybeder, bizim kaybedecek bir şeyimiz yok." AYNA: DEMOKRASİ AYIBI DTP Milletvekilleri Emine Ayna ve Aysel Tuğluk, kararı NTV değerlendirdi. Emine Ayna, tebligatı aldığını ama yaşananları teşhir etmek için 29 Aralık’taki mahkemeye de gitmeyeceğini söyledi. Ayna şöyle konuştu: “Bu kararın uygulanabilmesi için öncelikle dokunulmazlıkları kaldırılması gerekiyor. Dokunulmazlık varken mahkemenin sürüp gidiyor olması bir hukuki skandaldır. Bize ilk kez dava açılmıyor. Daha önce de mahkemelere gittik, içimizde ceza alan arkadaşlarımız var. Bizim korkumuz bu değil, bunlar mahkemeye gitmeme nedenimiz değil. Süreçte çarpık bir işleyiş var. Dokunulmazlıklar varsa bu bütün milletvekilleri için de Başbakan için de geçerli olmalı. Ancak diğer milletvekillerinin içlerinde yolsuzluk davalarının da olduğu davaları dondurulmuşken davamızın devam etmesi bir demokrasi ayıbıdır. Biz karalardan çekinmiyoruz. Dokunulmazlık zırhının ardına saklanmıyoruz. Benim elime tebligat geçti ancak bu çarpıklığı teşhir etmek için 29 Aralık’ta mahkemeye gitmeyeceğim. TUĞLUK: GÜVEN BUNALIMI YARATACAK Emine Ayna hakkında verilen kararın bir benzerinin yarın kendisi için de verilmesi söz konusu olan Aysel Tuğluk ise şunları söyledi: “Bu yaşananlar devletin Kürt sorununa çözümsüz yaklaşımının bir sonucudur. Karşımızda hukuk olduğun düşünmüyorum, yargının siyasallaşmasıyla ilgili bir durum söz konusudur. Karşımızda siyasal bir hukukun ve ayrımcı bir durum söz konusu. Problem bu mantıkta yatıyor. Yeni bir dönem de bu ve benzeri uygulamalar güven bunalımı yaratacaktır. 367 krizi de benzer bir mantığın sonucudur. Çözümde rol oynayabilecek bir partinin vekillerine baskılar devam ederse, bunalım yaşanabilir. Legal siyasette, DTP’nin bir kontrol unsuru olduğu görülmelidir. Bunlar ülkeye yarar getirmiyor." DTP'liler hakkında dava açılmıştı "Terör örgütünün propagandasını yaptığı" iddiasıyla DTP Genel Başkanı ve Mardin Milletvekili Ahmet Türk hakkında İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Mardin Milletvekili Emine Ayna hakkında Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş hakkında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında ise İstanbul ve Diyarbakır ağır ceza mahkemelerinde dava açılmıştı. Mahkemeler milletvekillerinin ifadelerinin talimatla alınması için Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne müzekkere yazmıştı. DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in de arasında bulunduğu DTP Kadın Meclisi Üyesi 23 kişi ile DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında "suçu ve suçluyu övdükleri" iddiasıyla Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2 ayrı dava daha açılmıştı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, davaların önceki celselerinde, TBMM Başkanlığına yazı yazarak milletvekillerini ifade vermeye çağırmıştı. TBMM'nin mahkemeye verdiği cevaplarda ise "milletvekillerinin sekreterlerine yazının ulaştırıldığı, ancak milletvekillerinin çalışmaları dolayısıyla sık sık Ankara dışında bulunduğundan yazının kendilerine ulaştırılamadığı" belirtilmiş, gerekli işlemler tamamlandığında mahkemeye bilgi verileceği kaydedilmişti. Mahkeme, son celsede TBMM Başkanlığı'na bir kez daha yazı göndererek, müzekkerelerin akıbetini sormuştu. Mahkeme, yazıya, yeni duruşma günü ve saatini de ekleyerek, duruşmaları ertelemişti. Edinilen bilgiye göre, TBMM Başkanlığı, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine, Emine Ayna'nın sekreterine çağrı kağıdının tebliğ edildiğini, diğer milletvekillerine ise tebliğ edilemediğini bildirdi. Mahkemenin kararı ne olacak? Milletvekillerinin duruşmalara katılmamaları halinde nasıl bir yol izleneceğine Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi karar verecek. DTP Genel Başkanı Türk ile milletvekilleri Ayna ve Demirtaş'ın talimatla ifadesinin alınması yönündeki duruşma yarın görülecek. Tuğluk hakkında, "suçu ve suçluyu övdüğü" iddiasıyla açılan davanın görülmesine de yarın devam edilecek. Tuğluk hakkında, İstanbul ve Diyarbakır ağır ceza mahkemelerinde açılan davalarla ilgili talimat duruşmaları ise 30 Eylül Çarşamba günü görülecek. Mahkeme, DTP İstanbul Milletvekili Tuncel'in de arasında bulunduğu DTP Kadın Meclisi Üyesi 23 kişinin yargılandığı davanın görülmesi de aynı gün devam edecek. (Cnntürk, ntv, aa)
-
DTP ve demokratik sistem
DTP Kurtlere Turklerle ESIT SEKILDE yqasama hakki vaad ediyor. Hepsi bu. Ayrilma vaadinde bulunmuyor! Adalet vaadinde bulunuyor! Ve biraksaydiniz belki de yapardilar yapacaklarini. Ki bakiniz acilima kadar gelindi bugun. Herhalde sizin iyi niyetinizle de degil. DTP ve onun g ibilerin verdigi mucadeleyle! Kurtlerin neden mi devleti olmadi? Devlet olup olmamasi fark etmez. Nihayetinde Kurtler var. Detaylara girecek olursak ta, Ingiliz, Fransiz ve Italyanlarin 1. Dunya Savasi sonrasi Kurtlere nasil bagimsizlik vaad edip (Sevr) sonra tukuruklerini yaladiklarini (Lozan) da biliyoruz. Yani yine dis guzlerin oynadigi oyunlara bir ornek! Gonul isterdi ki sizler oyuna gelip kardesiniz olan Kurtleri boyle baski altinda tutmasaydiniz! Ama sizler o hatayi yaptiniz ve hala inkar ediyorsunuz! Aslinda ugruna savastigimiz bir devletimiz var. Ve adi da Turkiye. Ama maalesef Turk halkinin buyuk bolumu bu ulkeyi sadece kendilerinin olarak goruyor ve sonuc olarak Kurtleri Turklestirmeye calisiyor. Dilleri yasaklaniyor! Kulturlerini IMHA etmeye calisiyor. "TURKUM" demedigin ve kimligini inkar etmedigin surece bu ulkeye yaranamiyor Kurtler! Yani devletimiz var ama siz bu devletin hem Kurtlerin hem de Turklerin devleti oldugunu analamk istemiyorsunuz! En az sizin kadar biz de savastik Turkiye icin! Ama siz bir Kurtceyi bile sindiremiyorunuz daha! Yazik, cok yazik! Umarim cevabimi yeterli bulursunuz!
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Alinti: "And yet it moves" or "but it moves" is a comment Galilei is alleged to have made in regard to the Earth after his recantation before the Inquisition. Giuseppe Baretti was apparently the first person to record the story.
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
- 2-3 yil oncesine kadar Kurtlerin nufusu sizin kaynaklariniz tarafindan 5-6 milyon olarak lanse ediliyordu. Yine sizin kaynaklariniz bu sayinin gecen yil 13.5 milyon oldugunu acikladi. SIZIN KAYNAKLARINIZ. - Ben konusmayayim Kurtler adina da baskalari konussun oyle mi?