Taner Bayram tarafından postalanan herşey
-
ZAZADAN MEKTUP
Kurtce dil yasagi. yer isimlerinin degistirilmesi, yayin yasagi, k imlik yasagi, faili mechuller, hepsi BIRLESTIRICI TURKCULUK oyle mi? O yuzden PKK olayi cikti ortaya zaten. O kadar birlestiriciydiniz ondan!
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Oh ne ala, Devlet yaptigi yanlis siyasetle, asimilasyon politikalariyla bir suru insani isyana tesvik etsin, sonra bunlarla basedebilmek icin koyleri atese verip insanlari zorlu goce tabii tutsun! Vay be... Ne devlet!
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Peki his dusundun mu neden insalar daglara cikti? 5 yildizli tatil beldesi mi daglar beyefendi?
-
Radikal: Derecik Taburu'nda kazı çalışmaları başladı
Sonuc ne mi: Kaybolan sucsuz Kurtlerin olulerinin araniyor olmasi! Sonuc bu! Olduruldukleri ve kimin tarafindan olduruldukleri asikar! TSKnin kendi adamlari bile itiraf ediyor artik. Siz de kalkmis hala KEMIK SAKLAMBACI oyunlari oynuyorsunuz! Pes yani! Kazida bulunamamis olmasi gercekleri degistirmiyor!
-
Ismet Berkan yaziyor: 'Kürt açılımı'
'Kürt açılımı' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün gazetecilere ‘Kürt açılımı’ dedi. Neyi kastetti, açılımın içeriği nedir falan bunları bilmiyoruz ama bir hazırlık yapıldığı ortada. Belki herkesin bildiğini ve ona göre davrandığını varsaydığımız için ‘Kürt sorunu’ konusunda neredeyse hiç konuşmadan üstünü kapadığımız bir konu var: Muhatap konusu. Artık çoğumuz bu ‘sorun’u adlandırırken sadece bir ‘bölücü terör’ sorunundan söz etmiyoruz ve topyekûn bir ‘Kürt sorunu’ ismini kullanıyoruz. Peki ama nedir ‘Kürt sorunu’? Bu konuda bir anlayış birliği var mı, yoksa her birimizin ‘Kürt sorunu’ndan anladığımız şey farklı mı? Bana öyle geliyor ki her birimiz ‘Kürt sorunu’ndan farklı bir şey anlıyoruz. Mesela bu konuda kuvvetli şüphelere sahibim ki, hükümet ve devlet ‘Kürt sorunu’ dendiğinde, Cizre’de yakınları gözlerinin önünde kimliği de belli olan kişilerce alınıp götürülen ailelerin hukuk ve adalet savaşını değil, sadece terör sorununu anlıyor. Mesela ben, ‘Kürt sorunu’ denince eşit vatandaşlık idealinden ve insan haklarından ne kadar uzak olduğumuzu anlıyorum, Cizre’de 14 yıl önce babaları, kocaları, ağabeyleri sokak ortasından alınıp götürülen ve onca zamandır adalet arayışları bir sonuca ulaşamayan insanların kendilerini Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk önünde eşit vatandaşları hissetmekteki imkânsızlıklarının giderilmesini anlıyorum. Ama PKK’ya yakın veya değil bir Kürt milliyetçisi, ‘Kürt sorunu’ dendiğinde, sadece eşit vatandaşlığın hayata geçirilmesiyle ilgili aktif önlemleri, insan haklarının ve hukukun egemenli-ğinin hayata geçirilmesiyle ilgili aktif önlemleri değil, bundan daha fazlasını, Kürt kimliğinin Anayasa seviyesinde tanınmasını da anlıyor. Ben kabaca üç örnek vermeye çalıştım ama aslında ‘Kürt sorunu’ndan ne anladığımız konusunda belki onlarca birbirinden epey farklı görüş var. Ve unutmayın ki, böyle bir sorunun hiç bulunmadığını düşünen geniş kitleler ve onların siyasi örgütleri de mevcut. Zaten bu tanımsızlık halinin bizatihi kendisi, meseleyi bir müzakere konusu olmaktan uzaklaştırıyor. Çünkü o zaman da şu sorunla uğraşacaksınız: Müzakereyi kim kiminle yapacak? Diyelim ki müzakere hapisteki Abdullah Öcalan’la veya PKK ile yapılacak, peki Öcalan ve PKK bütün Kürtler adına konuşma yetkisini nereden alıyor? Veya müzakere masasına oturacak başka birinin temsil yeteneği ne kadar olacak? Bu teknik gibi gözüken ama aslında çok önemli olan sorun yüzünden, ‘Kürt sorunu’ konusunda bir ‘müzakere’ hiçbir zaman olmayacak, olamayacak. Olması gereken ve muhtemelen olacak olan şey, hükümetin (hükümetlerin) bu sorunu çözmesini umduğu bazı adımları tek taraflı olarak atması, Başbakan Erdoğan’ın deyimiyle ‘açılım’ları tek başına yapması. Bu ‘açılım’ların hangi alanlarda ve hangi içerikte olduğu da biliniyor, daha doğrusu uzun zamandan beri hararetle tartışılıyor. En basiti, değiştirilen, Türkleştirilen yer isimlerinin yeniden Kürtçe’ye dönmesi. Burada hükümet, ahalinin kendi köyünün adına verilen yeni isme itirazını beklemek gibi pasif bir tutuma gireceğine doğrudan eski isimleri iade eden aktif bir tutum benimsemeli. Kürtçe eğitim konusunda mutlaka bir açılım yapılmalı, isteyen lise öğrencilerinin bazı temel derslerini Kürtçe alması yakın bir gelecekte sağlanmalı. Ama hepsinden önemlisi, adaletin ve idarenin terazisi Kürtler için de eşit tartmalı, yasa önünde eşitlik meselesi mutlaka sağlanmalı. Bunların ardından siyasi ve idari düzenlemeler gelmeli. Yani yerel yönetimlerin yetkilerinin artması, belki valilik kurumunun kaldırılıp yerine seçimle gelen il yöneticilerinin konması gibi önemli adımlar. *** Bu konuları onlarca defa yazdım, başka pek çok ‘açılım’ imkânı ve önerisi var ama hepsini sıralamayacağım burada. Önemli olan, hükümetin bu işte yalnız olması ve bütün hareketlerini tek başına atacak olması ve sonra da bu adımların sonuçlarıyla yaşayacak olması. Öcalan’ın yapması beklenen açıklama gibi şeyler, hükümetin işini kolaylaştıran değil tam tersine zorlaştıran şeyler. Ama kim dedi ki onlara hem hükümet olacaksınız hem de çok rahat bir hayatınız olacak, diye...
-
Bir astsubayın ifadeleri ile faili meçhul cinayetler
Astsubay'ın ifadeleri ile faili meçhul cinayetler Diyarbakır'da görülen JİTEM davası, Güneydoğu'da işlenen faili meçhul cinayetleri tekrar gündeme getirirken, bölgede görev yapan Astsubay Hüseyin Oğuz, Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu'na verdiği ifadelerde faili meçhul cinayetlerin nasıl planlandığını ve işlendiğini ayrıntılarıyla anlattığı ortaya çıktı. Diyarbakır’da görülen JİTEM davası, Güneydoğu’da işlenen faili meçhul cinayetleri tekrar gündeme getirdi. TBMM Susurluk Araştırma Komisyonuna Yüksekova çetesini ilk kez anlatan ve Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ı deşifre eden Hüseyin Oğuz’un ifadeleri Güneydoğu’daki faili meçhul cinayetlere ışık tutuyor. Oğuz, verdiği ifadelerde cinayetlerin nasıl planlandığını ve işlendiğini ayrıntılarıyla anlattı. "MENFAATÇİ GÖREV VERİYOR, TETİKÇİ İNFAZ EDİYOR"- Oğuz’un, 18 Şubat 1997’de Susurluk araştırma komisyonuna verdiği çarpıcı ifadeler şöyle: "Diyarbakır’daki sistem, şimdi siz hep çete diyorsunuz; fakat ben onu ayırmak istiyorum. Tetik timi ve menfaat timi diye ayırmak istiyorum. Siz menfaat timlerini şu ana kadar dinliyorsunuz. Menfaatçi tetikçiye görev veriyor, ‘Sen şunu -tespit ediyor hedefini- resmi olarak aldır’ diyor. Nasıl aldırıyor? Özel Harekat elbisesiyle aldırıyor. Polis olarak kapıyı çalıyor, alıyor, aldırıyor, ondan sonra da infaz ediyor; ama Jandarma bölgesine atıyor. Polis bölgesinden Özel Harekat elbisesiyle alıyor, götürüyor. Jandarma bölgesine atıyor. Jandarma bölgesine atarken, o karakol komutanının haberi olmuyor mu; oluyor. Ben de karakol komutanlığı yaptım. Benim bölgemde affedersiniz, kimin, neyin ne olduğunu, hepsini bilmek mecburiyetindeyim; çünkü benim görevim bu. Yani, bir bölgeden alınıp diğer bölgeye atılan bir cesedi kesinlikle bilir ve araştırmasını yaptığı zaman, bilgi sahibidir diyorum ben." "YÜZBAŞI ELBİSESİYLE CİNAYET İŞLENDİ" "Ben gece Veli Albayla (Küçük) görüştüm. Dedim komutanım, Doğan Erşahin buraya gelmiş diyorsunuz, Doğan Erşahin burada yok. Bu arada Doğan Erşahin’in uğrayacağı Tekin var Baddalgazi’de oturuyor, hatırladığım kadarıyla Coşkun olması lazım soyadı, kendisiyle de görüştüm, sürekli onunla irtibata giriyordu, daha sonra Doğan Erşahin aynı şekilde firar ederken yüzbaşı elbisesiyle geldi ben Jandarma komutanıyım diye Baddalgazi’de bir vatandaşı öldürdü gitti. Veli Küçük bana telefonda ‘oraya geldiğini biliyoruz biz; hatta Gülbahar Ateş’le de görüştüm ben’ dedi." "TERÖRE YARDIM ETMESE BİLE KÜRTSE ADAM HEDEFTİR" "İnfaz edilecek, kaçırılacak kişiler tespit edilir. Şöyle tespit edilir: Terör yanlısı mı değil mi, gerçi bütün birimler bunu hedef olarak almazlar. Şimdi öldürülecek dediği zaman kim öldürülecek? Yalnız sözde terör örgütlerine yardımcılık yaptığı değerlendirilir; ancak terör örgütüne yardım etmese dahi orijini Kürtse bu adam hedeftir. Şimdi bunların içinde orijini Kürt olan isterse ülkeyi bizden fazla sevsin o birimlerde çalışanlar eğer onu hedef göstermişlerse kesinlikle infaz edilir. Müzahir(destekleyici) olanla gidilir konuşulur, Kürt olanla gidip konuşulmaz. Oraya da bir netlik getireyim. Müzahir olan Kürt değilse kulağı çekilir, sen böyle yanlış yapıyorsun, sakın yapma, evine ailesine de gidilir." "DEVLET YANLISI BİRİ BAŞKASI İÇİN PKK’LI DESE HEMEN ALINIR" "Orada Diyarbakır’da biri devletin yanındaymış gibi gözükse, dese ki? Başkanım kusura bakmayın- Mehmet Elkatmış PKK yanlısı dediği zaman hemen alınır; yani hiç değerlendirmeden alınır. Alındığı zaman zaten yapılan bir işlemle örgüte yönlendirilir o. Yani kötü niyetle yönlendirilir, yapılan baskı, işkence şeyinde o şahıs istemese dahi, kesinlikle artık örgüte karşı bir yol çizmek mecburiyetinde kalır." "TETİĞİ ÇEKENLER DE İNFAZ EDİLİR"- "Resmi elbiseyle infaz edilecek şahısların alındığını, infazdan sonra zaten zaten fazla kişinin infaza katılmadığını biliyorum en fazla 3 kişi katılır. Pişmanlık yasasından yararlananlar var. Onlar her zaman zor durumda bırakılması için onlara tetkik çektirirler. Bu zaten faili meçhullerin çıkacağına ben inanmıyorum; çünkü neticesinde tetiği çekenler de infaz edilir." (anka)
-
Radikal: Derecik Taburu'nda kazı çalışmaları başladı
Ve bor okuyucudan gelen bir yorumu size iletmek istiyorum: Sarikams'tan giden asker de Agrida koy yakmislardi. - 23/7/200915:45 1994-1995 yillarinda Sarikamis Ulastirma Bolugu kogusunda bir askerin yalniz bir kosede durdugunu gordum. yanina gittigimde gozleri dolmus agliyordu, bir basina... Nedenini sordum Giresunlu Ulastirma Ere... Erzak goturdukleri Agri'da askerlerin yaktigi koy, kendi koylerine benziyormus, Otlar alev alev, Evler ve bahceleri yakiliyormus... Bir diger hikaye ise 1996-1997 yillarinda Tokat'tan Siirte askerlige giden, oksuz bir devlet personelinin anlattigi olay, yataklarini yirttik, kimi yerlerde bunlari yaktik. Hasat ve diger depolanmis (un, bugday) tahillari da arama bahanesiyle kirip doktuk... Ancak kizdigi en buyuk sey ise Uzman Cavus'un neden traktorleri yakmadiniz diyerek ogle yemegine goturmemesiymis.. Musta'da Ulku ocaklarindan birinin anlatimi su: Koyde bir sakat Kürt vardi... Kollarini ve Bacakalrini kirasiya kadar dovduk.. Sebep? Onun kopekleri karakol kopeklerinden gucluymus... Tabii butun bunlar basina yansimamis olaylar. Basina yansiyan olaylar ise mesel Bingol ili Yedisu ilcesinde Karakolun Kopekleri havlarken, kopegi havladi diye Avrupa'dan izine gelen isci birinin komalik edilip Erzurum Hastanesine kaldirilmasiydi. Kisacasi Durust olmak gerekli, Tabii bu da her keste olmayan birsey...
-
Radikal: Derecik Taburu'nda kazı çalışmaları başladı
Derecik olayini bilmeden ileri geri yorum atanlara ithaf ediyorum: 'Askerler köyü bastı, evleri ateşe verdi, yakınlarımızı götürdü' Derecik Taburu arazisinde gömülü oldukları düşünülen kayıpların yakınları, yaşadıklarını anlattı: Ali Yarbay dedikleri, beni dövdü; karnımdaki çocuğumu kaybettim. O günden sonra eşimden haber alamadım." Yüksekova Haber - Erkan Çapraz 24 Temmuz 1994'te, Şemdinli ilçesine bağlı Ormancık köyündeki bu 14 kişiden birinin köyde, biri köy yolunda, 12'sinin ise gözaltında kaybedildiği iddia ediliyor Cesetlerinin bulunabilmesi için, 15 yıl önce götürüldükleri Derecik Taburu'ndaki arazide yapılan kazıda kemikler ve 1994'e ait atıklar bulundu. Kayıp yakınları, o gün, nüfus cüzdanlarının ateşe atılarak yakıldığını, baskın esnasında Şemdinli Derecik İç Güvenlik Taburu Komutanı olan Kurmay Yarbay Ali Çamurcu'nun kendilerini, "Hepiniz teröristsiniz, Irak'a, İran'a gidin, Türkiye'ye dönerseniz hepinize benzin döküp yakarım" diye tehdit ettiğini, Şemdinli merkeze dönmelerine izin vermediklerini söylüyor. Olayın yıldönümünde kayıplarını anacak olan yakınları, yaşadıklarını şöyle anlatıyor. Emrullah Öztürk (Hayrettin Öztürkün kardeşi, DTP Şemdinli İlçe Başkanı): 23 Temmuz 1994'te, Ormancık köyü yakınlarındaki Sılo yaylasının Habişti mevkisinde PKK'lilerle askerler arasında çatışma yaşandı. Çatışmadan bir gün sonra, Şemdinli'de bulunan, aralarında ağabeyimin de olduğu 10 kişi iki araçla köye hareket ediyor. Sılo yaylası mevkisinde araçlar askerler tarafından durduruluyor. Burada ağabeyim Hayrettin Öztürk, Casım Çelik, Hurşit Taşkın, Abdulaziz İnan, Sıdık Şengil ve Mirhaç Çelik olmak üzere altı kişi gözaltına alınıyor, diğer dört kişi serbest bırakılıp araçları da orada yakılıyor. Serbest bırakılan dört kişi köye ulaştıktan bir müddet sonra, köye askerler tarafından baskın düzenleniyor, evler ateşe veriliyor. "Bebeğimi ve eşimi kaybettim" Emine Çelik (Yusuf Çelik'in eşi): O zamanlar Türkçe bilmiyordum. Köyü birden askerler bastı. Hepimizi evlerimizden çıkardılar. Kadınları ve erkekleri ayırdılar. Bize sürekli bağırıp çağırıp bir şeyler söylüyorlardı. Türkçe bilmediğim için de ne istediklerini anlamıyordum. O dönemler Ali Yarbay diye biri vardı. Ben de o zaman hamileydim. Ali Yarbay (Çamurcu) dedikleri şahıs beni acımasızca dövdü ve karnımdaki bebeğimi kaybettim. Daha sonra kadınların toplandığı yere kaçıp onların arasına sığındım. O esnada evlerimiz ateşe verildi. Ahırlarımız, içerisindeki hayvanlarla birlikte ateşe verildi. Atlar kurşuna dizildi. Sonrasında eşimle birlikte köyden altı kişinin daha alındığını duydum. O günden sonra da eşimden haber alamadım. O vahşet günü ömrüm boyunca unutmayacağım. Karnımdaki bebeğimi ve eşimi aldılar benden. 15 yıldır bu insanlarımız kayıp. Bunların akıbetlerini öğrenmek istiyoruz. Yetkililer o dönemin komutanı Ali Çamurcu'nun arkadaşları değilse, gelip bu olayı ortaya çıkarsınlar. "İşkence sabahtan akşama kadar sürdü" Abubekir Selvi (Cabbar Selvi'nin oğlu, Reşit Selvi'nin kardeşi): Biz erkekleri kadınlardan ayrı bir yere alarak, üzerimizdeki elbiselerimizi çıkarmamızı istediler. Hepimizi darp etmeye başladılar. Hepimizin nüfus cüzdanları toplanarak ateşe atıldı. Aklınıza gelebilecek her türlü işkenceyi köy meydanında uygulamaya başladılar. Sürekli havaya ateş ediyorlardı. Silah sesleri hiç durmuyordu. Kızaran namlu uçlarını sırtımızda soğutuyorlardı. Sırtımda halen o günden kalan izler var. O esnada aramızda bulunan Kerem İnan isimli köylüyü alarak biraz ötemizde kurşuna dizdiler. Ardından aralarında babam Cabbar Selvi ile kardeşim Reşit Selvi'nin de bulunduğu yedi kişi daha aramızdan alındı. Sabah saatlerinden akşam saatlerine kadar sürdü işkence. O zamanlar köyü basan askerler arasında bizimle gizliden Kürtçe konuşan bir asker vardı. Bir köşeye çekilip halimize ağlıyordu. Bir ara yanımıza yanaşıp bize, "Dikkatli olun askerler geri çekildikten sonra köyü top atışına tutacaklar" dedi. Akşam saatlerinde askerler gittikten sonra köye top atışları yapılmaya başlandı. Hepimiz bulabildiğimiz kayalıkların altına gizlenerek kendimizi korumaya çalıştık. "Ot yığınıyla birlikte yakıp öldürdüler" İsmet Taşkın (Hurşit Taşkın'ın kardeşi): Aramızdan bir arkadaş Ali Yarbay'a yaptıkları işkenceleri durdurmak için Kuran-ı Kerim uzatarak durmasını istedi. Fakat Ali Yarbay hakaret edip arkadaşımızı ölesiye dövdü. Köye yapılan top atışlarından sonra aramızdan alınan yedi kişiden Avşir Seçkin, köy yolunda indirilerek saatlerde süren işkencenin ardından ot yığınlarının içerisine atılarak ateşe verildi. Diğer altısı da ilk alınan altı kişiyle birlikte Derecik Taburu'na götürüldü. O günden sonra onlardan bir daha haber alamadık. Meryem Çelik (Casım Çelik'in eşi): Ben o zaman Şemdinli merkezdeydim. Çocuklarım köydeydi. Eşimin alındığını sonradan duydum. Çocuklarımla birlikte bütün köy sakinleri sınırı geçip Irak'a gittiler. Yedi gün yedi gece süren bir yolculuğun ardından Kuzey Irak'ta bulunan Etruş kampına yerleştiler. Ben aradan beş ay geçtikten sonra gidip çocuklarıma kavuştum. 1997'ye kadar orada gözaltına alınan eşim ve diğer köylülerin aramıza dönmelerini bekledik. Gelmediler. Biz de onların izine ulaşmak için tekrar Türkiye'ye gelip Şemdinli'ye yerleştik. Gelip dava açtık, o günden bugüne hiçbir ize rastlayamayınca davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdık. Sonucu bekliyoruz. Simdi ne diyeceksiniz. Magdurlarin agzindan ne oldugunu duyuyoruz, Simdi ne diyeceksiniz?
-
Radikal: Derecik Taburu'nda kazı çalışmaları başladı
Olen sucsuz insanlardan bahsediyoruz beyefendi! PKK militani oldurulse dahi, uluslararasi anlasmalara gore olulere bile DOGRU MUAMELE edilmesi sarttir! Kafalarini kulaklarini kesip poz vermek ne bu uluslararasi mantiga, ne insanliga ne de dinimize sigar!
-
ZAZADAN MEKTUP
Tabii Kurtce, Kurtce isimler, Kurt tarihi Kurtculukle ozdeslestigi icin yasaklaniyor. Turkiye'de hersey Turkculukle ozdeslenmis durumda, yasaklasaniza!
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Siz AB'nin Guney Dogu'ya yamaya calistigi bir suru yardimin devlet tarafindan bizzat engellendigini biliyormuydunuz Ilker Bey? Bu konuda Diyarbakir Buyuksehir belediyebaskani Beydemir'in RTE'ye defalarca resmi sikayette bulundugunu biliyormusunuz? DTP belediyeleri elinde tutuyor diye, devletin yardim muslugunu kistigini biliyormusunuz? Neden Elektrik, Su ve ppetrolun hepsi Guney Dogu'dan geliyorken Istanbul'a Izmir'e Ankara'ya dokuluyor asfaltlar? Neden 10-15 yil oncesine kadar Kurt koyleri elektriksizdi? Bir de kalkmis "Devlet vergi almiyor" gibi ifadelerde bulunuyorsunuz cekinmeden! Devlet ne verdi ki vergi alsin bes kurusu olmayan Kurtlerden? Aldigi vergi nereye gidiyor devletin? Yahu ne yapti devlet koyleri yikip insanlari goc ettirmekten baska ne yapti o bolgelerde son zamanlarda soylesenize?
-
Radikal: Derecik Taburu'nda kazı çalışmaları başladı
Taburdan iki kemik parçası çıktı Şemdinli ilçesi Derecik beldesinde 1994 yılından bu yana haber alınamayan 12 kişinin, İç Güvenlik Tabur Komutanlığı içinde öldürülerek gömüldüğü iddiaları üzerine savcılık gözetiminde kazı çalışması başlatıldı. Kazı çalışmalarında iki kemik parçasıyla çöplere rastlandı. Derecik İç Güvenlik Tabur Komutanlığı’nda 1994- 95 yıllarında askerlik yapan bir kişi, ilçedeki 12 korucunun, tabur komutanlığı içerisinde öldürüldüğünü öne süren ihbar mektubu ve krokiyi Diyarbakır Başsavcılığı’na göndermişti. İhbar üzerine o tarihlerde yakınları kaybolanlar harekete geçti. Öldürüldüğü öne sürülen 12 kişinin yakınları, avukatları aracılığıyla Şemdinli Cumhuriyet Savcılığı’na dilekçe verererek kazı yapılmasını istedi. Hakkâri Baro Başkanı Necip Korkmaz öncülüğündeki 11 avukat da Şemdinli Cumhuriyet Savcılığı’na giderek, ‘Kazı yapılsın’ talebini içeren dilekçeler verdi. Şemdinli Savcısı Mustafa Dağlı başvuruyu işleme koyarak, kazının başlayacağını bildirmişti. Kazı çalışmaları dün saat 11.30’da Şemdinli Belediyesi’nin iki iş makinesiyle başlandı. Tabur komutanlığının önünde kayıpları yaklaşık 100 yakını bekliyordu. Kazı çalışmalarında kimlikleri gizli tutulan iki görgü tanığı da hazır bulunduğu öğrenildi. Saat 19.20’ye kadar süren kazı çalışmalarında iki kemik parçasıyla, çöpler bulundu. Kemik parçaları insana mı yoksa hayvan mı ait olduğunun anlaşılması için Adli Tıp Kurumu’na gönderilecek. Kazı çalışmalarının bittiğinin açıklanması üzerine Tabur Komutanlığı önünde bekleyen kayıp korucuların yakınları oturma eylemi yaptı ve kazıda kullanılan iş makinesi taburdan ayrılmasını engelledi. Kayıp korucuların yakınlarını temsilen kazı çalışmalarında bulunan avukat Mehmet Ekinci, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na ihbar mektubu ve kroki gönderen askerin Derecik Tabur Komutanlığı’na gelerek yer göstermesini beklediklerini bunun sonucunda bir bulguya rastlanabileceğini sözlerine ekledi. Ekinci’nin bu açıklamaları üzerine de Derecik İç Güvenlik Tabur Komutanlığı önünde bekleyen grup sessizce ayrıldı. (dha) Bu na ne diyeceksiniz?
-
Radikal: Derecik Taburu'nda kazı çalışmaları başladı
Iste size donemin bir milletvekillinin 12 kisinin oldurulmesiyle ilgili aciklamalari: "Eski Hakkâri milletvekili Esat Canan, 'Ormancık'ta 1994 yılında 12 kişinin öldürülmesi' olayını dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e ilettiğini ve “Devlet vatandaşını öldürmez” cevabını aldığını iddia etti. Şemdinli’deki Derecik İç Güvenlik Tabur Komutanlığı’nda 1994- 95 yıllarında askerlik yapan bir kişinin, 12 korucunun, Tabur Komutanlığı içinde öldürülüp aynı birlik içinde gömüldüğünü iddia etmesiyle ilgili açıklamada bulunan 19 ve 22. dönem Hakkâri Milletvekili Esat Canan, olayın bilinen bir olay olduğunu, konuyu Meclis gündemine getirmek için TBMM’de açlık grevi bile yaptığını ancak gündeme getirmeyi başaramadığını söyledi. ‘İddia değil herkesçe bilinen bir olay’ Derecik’te iddia edilen olayın, ‘iddia değil yaşanmış herkesçe bilinen bir olay olduğunu’ savunan Esat Canan, “Herkes çok iyi biliyor ki o dönem çok karanlık bir dönemdir. O kadar faili meçhul cinayet vardı ki hangisi ne zaman yaşandı, çok iyi bilinmiyor. Yüksekova Tabur Komutanlığı niye gündeme gelmiyor, araştırılsın Yurtseven ailesinin üç ferdi Yüksekova Taburu’nda gömülmüş. O dönem ben SHP’den Hakkâri milletvekiliydim. Bize her gün bir yerden bir faili meçhul haberi gelirdi” dedi. O dönemde Şemdinli’nin Derecik beldesine bağlı Ortaklar köyünün Ormancık mezrasında böyle bir olayın yaşandığı duyumu üzerine Şemdinli’ye geçtiğini anlatan Canan şöyle dedi: “Vatandaşlar şikâyetlerini dile getirdi. Ben de konuyu gündeme taşımak için basınla paylaştım. Ancak bir türlü konuyu gündemde tutmayı başaramadık. TBMM’de bir günlük açlık grevi eylemi yaptım. Daha sonra DYP- SHP Koalisyon Hükümeti’nin İnsan Haklarından Sorumlu Bakanı Algan Hacaloğlu’nu Şemdinli’ye getirdim, vatandaşları bizzat dinledi.” Başka çaresi kalmadığı için konuyu dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e de ilettiğini belirten Canan, görüşmeyi şöyle aktardı: “Demirel’in bana verdiği cevap şöyle oldu: ‘Böyle bir şey yok, devlet insan öldürmez, vatandaşını hiçbir şekilde öldürmez.’ Hükümetin SHP kanadı olayın üstünde durmaya çalıştıysa da dönemin Başbakanı Tansu Çiller bu tür sorunların hükümetin gündemine getirilmesini istemiyordu.” (dha) " Simdi soruyorum size sayin Kaplan: - Kim oldurdu bu 12 kisiyi? - Oldurenden mi hesap sormalisiniz yoksa carseizce oluleri arayanlardan mi? Bakalim ne cevap vereceksiniz!
-
ZAZADAN MEKTUP
Size ornegini verdim! Asilime yok dediginiz icin! Buda sizi tatmin etmiyorsa ya da tatmin olmak istemiyorsaniz o sizin sorununuz! Ermenilerle Kurtler beraber yasadi! Bir de sizin 1.5 milyon Ermeni'nin yok olusundan sonra yorumlarinizda Ermenileri KOZ olarak kullanmaniz cifte stanarttir! Bir yandan Ermenilere yapilanlari inkar edin, diger yandan Ermeni Ermeni diye diye yorum da bulunun! Daha neler!
-
Radikal: Derecik Taburu'nda kazı çalışmaları başladı
Ortadan kayip 12 insan var. Ve hala kayiplar. Oradan cikmasa baska yerden cikar. Herhalde sizin son gunlerdeki JITEM davalrindan, Muglali davasindan filan haberiniz yok ki hala sanki kimse kimseyi oldurmemis gibi konusuyorsunuz! Sanki 17 bin kisi yer tyarildi da yerin dibine indi! Ne munasebet! 17600 kisi yok edildi ve bunlarin hseabi tek tek sorulacak, ne kadar ortbas etmeye kalkilsada!
-
Radikal: DTP'den 'Muğlalı Kışlası' karşısına 33 kurşun anıtı
Ben hala Politika arkadasin "bir nedeni vardir mutlaka" yorumunu aciklamasini bekliyorum!
-
Radikal: Derecik Taburu'nda kazı çalışmaları başladı
Derecik Taburu'nda kazı çalışmaları başladı 1994'ten bu yana kayıp 12 kişinin gömülü olduğu öne sürülen , İç Güvenlik Tabur Komutanlığı'nda kazı çalışmaları başlatıldı Hakkari'nin Şemdinli İlçesi Derecik Beldesi'nde 1994 yılından bu yana haber alınamayan 12 kişinin, İç Güvenlik Tabur Komutanlığı içerisinde öldürülerek gömüldüğü iddiaları üzerine, Van Cumhuriyet Başsavcı Vekili Bahadır Sakaoğlu ve Şemdinli Savcısı Mustafa Dağlı gözetiminde kazı çalışması başlatıldı. Derecik İç Güvenlik Tabur Komutanlığı'nda 1994-95 yıllarında vatani görevini yapan bir kişi, ilçedeki 12 korucunun, tabur komutanlığı içerisinde öldürüldüğünü öne süren ihbar mektubu ve krokiyi Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. İhbar üzerine o tarihlerde yakınları kaybolanlar harekete geçti. Öldürüldüğü öne sürülen 12 kişinin yakınları, avukatları aracılığı ile Şemdinli Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçe verererek kazı yapılmasını istedi. Hakkari Baro Başkanı Necip Korkmaz öncülüğündeki 11 avukat da Şemdinli Cumhuriyet Savcılığı'na giderek, “Kazı yapılsın” diye dilekçe verdi. Şemdinli Savcısı Mustafa Dağlı başvuruyu işleme koyarak, kazının bugün için başlayacağını bildirdi. İŞ MAKİNELERİYLE KAZILIYOR Şemdinli Savcısı Mustafa Dağlı ve 4 avukat, ilçe merkezine 70 kilometre uzaklıkta bulunan Derecik Beldesi'ne karayolu ile Van Cumhuriyet Başsavcı Vekili Badır Sakaoğlu da helikopterle geldi. Kazı çalışmasına saat 11.30'da Şamdinli Belediyesi'nin 2 iş makinesi ile başlandı. Avukatlar ile birlikte öldürüldüğü iddia edilen 12 kişinin aileleri de kayıp olan yakınlarının fotoğrafını ellerinde taşıyrak Derecik Tabur Komutanlığı önüne geldi. Savcılık talimatıyla kadınların da aralarında bulunduğu kayıpların birinci derece yakanları olan 8 kişi içeri alındı. Derecik İç Güvenlik Tabur Komutanlığı'ndaki kazı çalışmalarına, 2 görgü tanığının da getirildiği öne sürüldü. Kimlikleri gizli tutulan görgü tanıklarının yer gösterecekleri belirtildi. Kazı çalışmalarını izleyen 4 avukattan Mehmet Ekinci, bu olayın aileler ve kamuoyu tarafından merakla izlendiğini söyledi. Avukat Ekinci, “Umuyorum, yapılacak olan kazı çalışması sonucunda bu olay netlik kazanır” dedi.(dha)
-
ATATÜRK'ün Suclari...
Yine Ataturk adini kullanarak siyaset!
-
AKP'li Arslan: PKK'lıların hiçbiri keyiften dağa çıkmadı
Teror'den medet umanlar teroru bu hale getiren o sevimli generallerdir! Bitirilmemesi de o nlarin isine geliyor terorun. Yoksa coktan bitirilirdi!
-
Zaman: Albay Temizöz'e 9 kez müebbet talebi
Cetelerin devlet eliyle estirdikleri bu terore neden kimseciklerin sesi cikmiyor anlayamiyorum. Diyarbakirli...
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Her zaman ayni adimlar ve ayni nutuklar... Sonucta binlerce olum ve husran.
-
Zaman: Albay Temizöz'e 9 kez müebbet talebi
Albay Temizöz'e 9 kez müebbet talebi Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'nın hazırladığı iddianamede, Albay Cemal Temizöz'ün 1993'te atandığı Cizre'de uzman çavuş, korucu ve itirafçılardan oluşan bir ölüm timi oluşturduğu ve çok sayıda kişiyi bizzat emir vererek infaz ettirdiği belirtiliyor Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, aralarında Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün de olduğu 7 kişi hakkındaki iddianameyi tamamladı. Sanıkların yargılanması için ağır ceza mahkemesinde dava açan savcı, 9 kişinin ölümündenbizzat sorumlu tuttuğu Cemal Temizöz için 9 kez müebbet hapis talep etti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün de bulunduğu 7 kişi ile ilgili iddianameyi tamamladı. 20 kişinin ölümünden sorumlu tutulan sanıklar hakkında açılan davayı ağır ceza mahkemesi kabul etti. Savcı, 9 kişinin ölümünden bizzat sorumlu tuttuğu Cemal Temizöz'ün 9 kez müebbet hapis cezasına çarptırılmasını istedi. Soruşturma kapsamında geçtiğimiz aylarda tutuklanan Temizöz'le beraber şu isimler yargılanıyor: Eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ, oğlu Temer Atağ, itirafçı Adem Yakın, itirafçı Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ, Kukel Altuğ. İddianamede Cemal Temizöz'ün 1993'te atandığı Cizre'de uzman çavuş, korucu ve itirafçılardan oluşan bir ölüm timi oluşturduğu ve çok sayıda kişiyi bizzat emir vererek infaz ettirdiği belirtiliyor. Sanıklar cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve bu teşekküle katılarak mensubu olmak, adam öldürmeye azmettirmek ve öldürmek suçlarından yargılanıyor. Cumhuriyet savcısı tarafından hazırlanan iddianamede başka bir suçtan tutuklu bulunan Mehmet Nuri Binzet ile gizli tanıklar 'Tükenmezkalem' ve 'Sokaklambası'nın beyanlarına yer verildi. Savcı, tanık beyanları ile dosya kapsamına alınan öldürme olaylarına ilişkin soruşturma dosyalarının değerlendirilmesi ışığında şüpheli Cemal Temizöz'ün 1993 yılı Haziran ayında Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı'nda bölük komutanı olarak göreve başladığı ve göreve başlamasından itibaren Cizre ilçesinde terörle mücadele ediliyor görüntüsü altında korucu, itirafçı ve uzman çavuşlardan oluşan bir grup oluşturduğunu belirtti. Söz konusu ölüm timinin Şahin-Bedran kod adlı Adem Yakın, Ferit kod Fırat Altın (Abdulhakim Güve), Tayfun kod Hıdır Altuğ, Yavuz kod, Selim Hoca kod, Tuna kod ve Cabbar kod isimli uzman çavuşlardan oluştuğu kaydedildi. Şüphelilerden Yavuz kod, Cabbar kod ve Selim Hoca kod isimli kişilerin soruşturma evrakı tefrik edildi. Ölüm timinin süreç içerisinde asli görevinden ayrılarak yasadışı PKK terör örgütüne yardım ettiğini değerlendirdiği, ya da özel sebeplerden dolayı gözaltına aldığı kişileri sorgulayarak bir kısmını öldürdüklerinin yazıldığı iddianamede, şüpheli Cemal Temizöz'ün göreve başladığı sırada, korucubaşı olan Kamil Atağ'ı kurduğu ekip içerisinde değerlendirerek yine Atağ'ın emrinde bulunan bir kısım koruculardan da yararlandığı belirtildi. Cemal Temizöz'ün 1994 yılı yerel seçimlerinde ilkokul diploması şartı aranan belediye başkanlığı için gerekli altyapıyı oluşturarak Kamil Atağ'ın belediye başkanı olması için faaliyet yürüttüğü kaydedildi. Cemal Temizöz'ün bu dönemden başlamak üzere Metin kod adını kullandığı ifade edilirken, emrinde bulunan kod isimleri belirtilen uzman çavuş rütbesindeki kişilere talimatları bizzat kendisinin verdiği, bu kişilerin de kendilerine verilen talimatları yerine getirdikleri ve eylemlerini Temizöz'e rapor ettikleri belirtildi. Kod isimli uzman çavuşların itirafçı diye isimlendirilen kişiler ile birlikte öldürdükleri kişilere ait kimlik belgelerini eylem akabinde şüpheli Cemal Temizöz'e teslim ettikleri, Temizöz'ün vermiş olduğu talimatı yerine getirdiklerini bildirdikleri, iddianamede ele alınan birçok eylemde öldürülen kişilerin üzerlerinden kimlik belgelerinin çıkmamasının da bu hususu doğruladığı ifade edildi. 1993-1994-1995 yıllarında toplam 48 adet faili meçhul adam öldürme dosyasının varlığından bahsedilirken, 1996-1997 yıllarında ise toplam faili meçhul adam öldürme dosya sayısının 7 olduğuna dikkat çekildi. Cemal Temizöz'ün de aralarında bulunduğu sanıkların işlediği suça ve istenilen cezalara Yargıtay'ın Susurluk davası ile ilgili 2002 tarihli karar metnindeki ifadeler delil olarak gösterildi.
-
tüm müslüman arkadaşlarım cevaplasın
Sizce bir takim insanlar Allah'in sozune kendi sozlerini katti mi katmadi mi Kuran'da ya da tefsirinde?
-
tüm müslüman arkadaşlarım cevaplasın
Ayni gorusteyiz sizinle. Ama size sorum su o zaman: Islam neden bizlere asirlardir bu molallar, imamlar ve hocalar tarafindan doktrine edildi madem eger Insan ile Allah arasinda olan kisisel bir seyse? Neden bu kadar fobi ve tabu yaratildi? Faiz haram, Yahudiler kotu, ureme disinda seks gunah, escinsellik gunah, vs, vs. Demek istedigim su: Kimisi uzerimize nur akitan guce Allah diyor, kimisi bunu fiziki bir enerji oldugunu soyluyor, kimisi ise buna karma diyor. Yorumlar ve gorusler farkli olabilir ama sonucta her insan iyiyi kotuden ayirma gucune sahiptir. Madem b oyle bir guc var, neden insanlar hala milliyetcilik yapiyor? Neden hala savaslar var? Neden hala KOTULUK yapiyoruz? Hani bu gucun hersey degistirmeye de yeterdi gucu? Neden degistirmiyor? Neden kotuluklere izin veriyor?
-
SİVAS MADIMAK'TA DUMAN HALA TÜTÜYOR. 16 yıl önce bugün Sıvas’ta Pir Sultan Abdal’ı anmak için toplanan insanlar diri diri yakılmıştı.
Bu ulke sadece Madimak olayini unutup gormemezlikten degil, Semdinli olayinda da ayni tutumda oldu.