Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Taner Bayram

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.352
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    15

Taner Bayram tarafından postalanan herşey

  1. Ayrica resmi kayitlara gore Daglik Karabag'da Azerilerin en cok oldugu 19. yuzyilin sonlarinda bile nufusun yuzde 75'ini Ermenilerin olusturdugunu. Gunumuzde ise catisma sonucu Azerilerin goc etmesiyle Ermeni nufusunun yuzde 95'lerde oldugu yonundedir. Ve artik kan akmiyor oralarda Filistin'in aksine...
  2. ABD hic bir zaman Irak Kurtlerini, Barzani ya da Talabani'yi terorist olarak nitelemedi. Siz onlar sirf Kurt olduklari icin onlari terorist ilan ettiniz maalesef! Yok eger ABD ya da Avrupa onlara terorist demisse lutfen belgeleyin! Sizin burada Kurtlerin her liderini, her siyasetcisini terorist ilan etmenizi kabullenemem ben! Bulgaristan'la, Ermenistan'la, Yunanistan'la ve Irak Kurtleriyle nek adar dusman oldugumuzu herkes biliyor yillardir. Bu iliskilerin normallesmesine bile karsi cikiyorsunuz siz her gun! Simdi de kalkmis bizler komsularimizla iyi iliskiler icindeyiz diyorsunuz! Celiskili yorumlar!
  3. 'Kazan-kazan'a karşılık 'kaybet-kaybet' diyen muhalefet Döndük dolaştık, ‘Kürt sorunu’nda, daha doğrusu ‘Ayrılıkçı Kürt terörü’ sorununda bir kez daha kritik bir dönemece geldik. Geçmişte de birkaç kez benzer kritik noktalara gelinmişti ama sanıyorum hiçbiri bu kadar hazırlıklı olmamıştı. Kuzey Irak’tan gelen 34 kişinin 34’ünün birden tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmaları kendi içinde son derece önemli bir sembolizm barındırıyor. Bu insanlardan bazıları, özellikle de Kandil’den gelen sekiz kişiden bir veya ikisi tutuklansa da şaşırmazdım ve yapılan hâlâ çok önemli olurdu ama hiç kimsenin tutuklanmaması, ‘Kürt açılımı’ konusunda yargının da üstüne düşen sorumluluktan kaçınmadığını, gerekirse ve istenirse esneyebileceğinin bir örneği olarak düşünülmeli. Öyle ya, Habur’da dün Kandil’deki PKK kampında geldiğini gururla söyleyen, Abdullah Öcalan’ın adını ‘Kürt önderliği’ olarak savcılıktaki sorgu tutanağına yazdırmakta direnenler tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı ama aynı saatlerde Erzincan’da hiçbir silahlı eyleme karışmadığı bilinen 14 genç ‘PKK üyeliği’ savıyla tutuklandı. Demek ki yargı da istediği zaman esnek olabilirmiş. Yalnız bu esnekliğe ne kadar güvenilebilir, bütün süreç böyle bir esnekliğe güvenilerek nasıl sürdürülebilir, bunu bilemem. *** Türkiye, ‘Oyun Teorisi’ ile bir hayli geç tanıştı, bu teorinin kurallarını özellikle siyasette ve dış politikada uygulamaya bir hayli geç başladı. Şu anda bir tarafında PKK ve bir tarafında da Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin yer aldığı bir ‘oyun’ oynanıyor. Bilinen sebeplerle iki taraf masaya oturmuyor, karşılıklı görüşmüyor. Onun yerine birbirlerinin davranışlarını tahmin etmeye çalışıyor, birbirlerinin davranışlarından, konuşmalarından anlam çıkarıp kendilerine ona göre bir yol çiziyorlar. Yani durum tam da Soğuk Savaş döneminde ABD ile SSCB’nin durumuna benziyor. Bu öyle bir ‘oyun’ ki, toplamı sıfır etmiyor. ‘Toplamı sıfır olan oyunlar’ oyun teorisinde özel olarak tanımlanıyor. Bu oyunlar, basitçe bir tarafın kaybının öteki tarafın kazancı olduğu oyunlar. Ama bizim sözünü ettiğimiz ‘Kürt açılımı’ veya ‘Demokratik açılım’ veya ‘Milli birlik projesi’ adını verdiğimiz ‘oyun’ bu cinsten bir oyun değil! Daha doğrusu, geride kalan 25 yıl boyunca sanki toplamı sıfır olan bir oyunmuş gibi oynandı ama ne bir tarafın kazancı öteki tarafın kaybı oldu ne de bir taraf mutlak bir zafer kazanabildi. Esasen de iki taraf birden kaybetti. Yani ‘oyun’un toplamı sıfırdan küçük oldu, tipik bir ‘kaybet-kaybet’ oyunu oynandı. Şimdi olması gereken, ‘oyun’u her iki tarafın da kazançlı çıkacağı (kazan-kazan) toplamı sıfırdan büyük olan bir ‘oyun’ olarak oynamak. Burada en önemli şey, ‘oyun’un hiçbir aşamasında taraflardan birinin kaybettiği, esasa ilişkin bir konuda taviz verdiği izlenimine kapılmamasının sağlanması. *** Habur’da ve dün özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşananlara bir de anlatmaya çalıştığım bu genel ‘oyun teorisi’ ilkeleri açısından bakın, neler göreceksiniz. İktidar partisi ‘kazan-kazan’ tarzı bir oyuna dönmüş gözüküyor. Eğer ‘oyun’ iyi bir sonuçla biterse, hem Türkiye kazanmış olacak hem de kendileri bundan hiç kuşkusuz siyasi fayda elde edecek, seçim zaferi kazanacaklar. Buna karşılık Meclis’teki iki muhalefet partisi, ‘oyun’un ‘kaybet-kaybet’ olarak oynanmaya devam edilmesinden yana. Türkiye’nin dramı tam burada yatıyor işte. Sürdürülemeyeceği ve sonunda kaybedileceği biline biline statükonun, yani varolan durumun böyle ‘ne pahasına olursa olsun’ denilerek çılgınca savunulmasında... Bu tarz bir savununun adı nasıl oluyor da ‘vatanseverlik’ oluyor, buna aklım hiç basmıyor.
  4. Siz isteseniz de istemeseniz de onlar bu ulkenin vatandaslari ve su anda serbestce ozgurce istedikleri yere gidiyorlar.... Artik devir degisti! Kan dokulmeyecek artik!
  5. Ve yorumuma cevap bekliyorum. Turkiye komsulariyla surekli iyi iliskiler icinde olmustur dediniz. Hangi komsusuyla? Irak Kurtleri'yle mi? Yunanistan'la mi? Suriye'yle mi? Ermenistan'la mi? Bulgaristan'la mi?
  6. Hayir efendim ilk kani 12 Eylu Cuntasi mimarlari akitti!
  7. Sizin oneriniz ne peki? Bir 40 yil daha icimizde savasmak mi? Terrorist dedikleriniz de bu topraklarin evlatlari degil mi? Hepimize hayirli olsun!
  8. Zaten herkes oyle diyor. Israilliler zaten dedi basinda. Bizdekiler umursamiyor ki! Ama bkin baris elcileri serbest birakilmis! Ilerliyoruz barisa dogru! Gozumuz aydin!
  9. Simdi uydurma iddialarda bulunan Kurtlere Dag Turkleri diyen kesim mi yoksa tarihini kendi sinirli ve baski altinda olan imkanlariyla arastirip Medlere dayatan Kurtler mi? Allah askina, neden bugune kadar sizler ozverili davranip Kurt tarihini arastirmadiniz uydurmaca tezler atmak yerine ortaya? Bir cevabinizi alalim! Peki Kurtler o ya da bu uygarliktan gelmedi de nereden geldi sizce? Uzay'dan mi? Yil 2009 ve yaptiginiz tartismaya bakin!
  10. Ne dediniz? Turkiye butun komsulariyla iyi iliskilerde mi olmustur? Hangi komsular? Ermenistan mi? Suriye mi? Kuzey Irak Kurtleri mi? Yoksa Yunanistan mi? Vay be bunlar diyi iliskilerse, kotusu nasil olur dusunmek bile istemiyorum!
  11. - Talimati kim vermisse vermis. Onlarin Ocalan'i onder olarak alip almamasina da mi siz karar vereceksiniz? Adamlar Ocalan'in kurmus oldugu orgut uyesi. Ehhh herhalde RTE'yi ya da Baykal'i dinleyip teslim olamalrini beklemiyordunuz degil mi? - Olaylari saptirmak mi? Herhalde medyayi takip etmiyorsunuz bugunlerde. Saptirma degil, olan bitenleri aktariyoruz burada. Isterseniz gazetelere bir goz atin! - kimin baris yanlisi olup kimin savas ve kan akitma yanlisi oldugunu hepimiz berrak sekilde goruyoruz burada da... Saygilar...
  12. Ama yine de sembolik olarak dahi olsa yargilansin derim. Pasif olarak dahi olsa. Adam zaten yasli ve isledigi suclardan sonra nasil mutlu olabilir ki? Vijdani zaten rahat degildir ve bir de bundan sonrasi var onu yargilayacak. Ama dediklerinize tamamiyla katiliyorum Sayin Gelincik! Diyarbakirli...
  13. Mersin'in 35%'nin Kurt oldugu bir gercek, Istanbul'da enaz 2 milyon Kurt yasadigi soyleniyor. Sozde Turk sehri oldugu denen Antep'in yuzde 40-45'i Kurt ve gerisi Turk ve Arap. Adana hakeza... Izmir, Ankara, vs. Yani sadece Turk sehirlerindeki Kurtlere bir bakmamiz yeterli 13 milyon'un bile dogru bir yansitma olmadigini gormemiz icin!, Zira her ne kadar 1 milyon nufusu var dense de 2 milyona yaklasan bir Diyarbakir var, ayni sekilde bir Urfa var, vs. Kimse bana kalkip degil 5-6 milyon Kurt nufusunu, 13 milyonu dahi az 2009 yilinda!
  14. Ha sunu da diyeyim, yillardir PKK PKK diye diye bir hal oldunuz ve simdi bakin bir jest olarak onlar bir suru kisi gonderdi teslim olmalari icin. Bakalim bu asamadan sonra kim savasa devam ve kim baris diyecek. Hepimiz ogrenecegiz! Biraz sabir!
  15. Ilginctir, bir ulusun diline, tarihine, hak arayisina karsi cikanlar ve bunlara IRKCI diyenler hemen Turkun dostu oluveriyor ama! Vay be!
  16. Neden savunmayalim Hrant Dink'i? Ermeni oldugu icin katledilmis guzel bir insanimizdi! Tabii ki savunacagiz.
  17. Hayir sadece o nedenle degil, bir dusunun. Devletin baslica kurumlari son donemlerde arastirma yapip Kurtlerin nufusunu 13 milyon olarak belirliyor. Buna ragmen hala 5-6 milyon diyenler cikiyor, bugun dahi... Ayni aratirmalari yapan ve 13 milyon Kurt nufusuna isaret eden devlet bile daha gectigimiz yillara kadar 5-6 milyon demiyormuydu Kurt nufusu icin? Su an da Hasan Celal Guzel gibi sozde aydinlar o "13 milyon" sonucundan o kadar rahatsizlik duyuyorlar ki, her gun Kurt nufusu uzerine bir kac yorum atiyorlar gazetelere!Biz Neden TARAFLILIGINI defalarca ispatlamis devlet kaynaklarinin "13 milyon" sonucuna inanalim? Ayni kaynaklar 10 yil once bizlere dag Turkleri diyordu! Turk boyu diyordu! Neden inanalim? Inanmiyorum, en az 20 milyon vardir diyorum!
  18. Yahu PKK ile Evren'in ne alakasi var simdi isi yine PKK'ya getirdiniz dolanip donderip! PKK'nin varolmasinin en buyuknedeni Kenan Evren ve 12 Eylul Cuntasi degil mi kardesim? Yani hem adami savunuyorsunuz burada hem de onun neden oldugu PKK gibi orgutu hemen ortaya atiyorsunuz anlamsizca. Sorun bakalim su forumda PKK neden var bugun? Onun en buyuk MIMARI kim? Kenan Evren iste!
  19. Türkiye dengeyi değiştiriyor Türkiye'nin Suriye'yle yakınlaşmasıyla İsrail'den uzaklaşmasının aynı döneme denk gelmesi dikkat çekici. Bölgesel dengeler değişiyor Suriye ve Türkiye kapsamlı bir stratejik koalisyonun temel taşını koydular. Acaba bir sonraki adım İran’ın da bu koalisyona katılması olabilir mi? Bu durum İsrail’le mücadelede Suriye, İran ve Türkiye’nin bir cephede saf tutması anlamına mı gelecek? Aynı hafta içinde anlamlı bir tesadüf yaşandı. Şam’da Suriye’yle Türkiye arasında kurulan stratejik işbirliği konseyinin ilk toplantısı yapılırken, Tayyip Erdoğan hükümeti NATO’nun Türk hava sahası üzerindeki hava tatbikatlarına İsrail’in katılımını iptal etti. Burada gözlerden saklanamayacak gösterge şu: Türkiye-Suriye yakınlaşması Türkiye’yle İsrail arasındaki uzaklaşmayla aynı zamana denk geldi. İlk işaret Davos’ta geldi Bu durum ciddi ve derin anlamlar içeriyor. Zira ABD sanki Arapların temel düşmanı İsrail değil de İran’mış gibi, bu ülkeye karşı Arap ülkelerini, Washington’ı ve İsrail’i bir araya getiren geniş bir cephe oluşturmaya çalışıyor. Şam’daki toplantıda Suriye devlet başkanı yardımcısı “Bugün iki ülke arasındaki işbirliğinin içeriğini somutlaştırmak için toplanıyoruz” diye konuşuyordu. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ysa, yaşanan gelişmeleri ‘ortak bir gelecek inşa etmenin öneminin ortak bilinciyle çalışmaya başlanılan tarihi bir gün’ olarak niteliyordu. Bu büyük jeo-siyasi gelişmenin ön işaretleri de vardı. Bazı gözlemciler İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda ocak ayında yaşanan dramatik sahneye işaret ediyor. Erdoğan buradaki bir forumda ayaklanmış ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e “Siz çocukları öldürmeyi iyi bilirsiniz” demişti. Erdoğan bunun ardından toplantıdan çekilmişti. Türkiye başbakanı İsrail’in Gazze halkına yönelik saldırılarının yol açtığı felaketlere işaret ediyordu. AB’nin tavrı da etkili oldu Bu sahne Türkiye’de İsrail konusunda son zamanlarda meydana gelen stratejik değişimi açıklamak açısından önem taşıyor, fakat tek başına da yeterli bir gerekçe sunmuyor. Zira konunun temelde Türkiye’nin AB’ye üye olma çabasında yaşadığı hayal kırıklığıyla ilişkili olduğu söylenebilir. Ankara’da, 70 milyonluk Müslüman bir nüfusa sahip olan Türkiye’nin bu Hıristiyan Avrupa kulübünde hoş karşılanmayacağı düşüncesi oturmuş durumda. Türkiye’nin Batı’ya sırtını çevirme ve İslam dünyasına aidiyet yolunda Doğu’ya yönelme yönündeki hayati kararı bu bağlamda değerlendirilmeli. Böylesine stratejik bir eğilim doğal olarak aynı zamanda, Batı’nın Ortadoğu bölgesindeki ileri kalesi konumunda bulunan İsrail’e de sırt çevirmek anlamına geliyor. Bu tarihi jeo-stratejik dönüşüm ilerideki günlerde bölgedeki dengelerin tamamen değişmesine yol açacak. Bu duruma ilk sıcak bakacak ülkenin de İran olacağı ortada. Bu bağlamda İsrail’in ve Amerika’nın ciddi kaygılar duymaya başlayacağı söylenebilir. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Beyan, genel yayın yönetmeni, 16 Ekim 2009)
  20. 'Sabote edilmezse 70-100 PKK'lı geliyor' - MURAT YETKİN Üst düzey bir yetkiliye göre, 70 ila 100 PKK militanı yarın (Pazartesi) sabahtan itibaren Türkiye’ye gelerek güvenlik birimlerine teslim olmaya başlayacak. Radikal’in sorusu üzerine, isim ve makamının saklı tutulması kaydıyla bilgi veren üst düzey yetkiliye göre, PKK’lıların Türkiye’ye yalnızca Irak’tan değil, çeşitli Avrupa ülkelerinden de giriş yapmaları bekleniyor. Yetkiliye göre, süreç sabote edilmez ise, bu öncü grubun akıbetine bağlı olarak ‘Eve dönüşler hızlanabilir’. Yetkili ile dün aramızda geçen konuşmalar şöyle oldu: - Bazı PKK gruplarının Türkiye’ye dönüp teslim olacaklarından söz ediliyor. Türk Ceza Kanunu’nun 221’inci maddesinde bir değişiklik mi yapılıyor. - Hayır. Münhasıran 221’e yönelik bir çalışma şu an yok. Ancak İçişleri koordinasyonunda genel bir mevzuat çalışması sürdürülüyor. Hatta şu cumartesi günü (dün) bile çalışma devam ediyor. - PKK’lıların dönüş haberlerinin gerçek boyutu nedir? - Böyle bir çalışma, böyle bir ihtimal var. Hatta diyebilirim ki, ihtimalin de ötesinde. - İhtimalin ötesinde, artık gerçekleşmek üzere mi demek? - Diyebilirim ki, hafta başından itibaren eve dönüş süreci hızlanabilir. - Yani pazartesi mi? - Pazartesi, salı, haftanın ilk günleri bekleniyor. Birkaç gün içinde... - Sayı belli mi? - Sabote edilmez ise ilk grubun toplam 70 ila 100 kişi olmasını bekliyoruz. - Aralarında üst düzey kişi var mı? - Muhtemelen haklarında araması bulunmayan (aranma emri bulunmayan) kişiler olacak. Bu yüzden üst düzey bulunmama ihtimali yüksek. - Irak’tan, Kandil’den mi gelmeleri bekleniyor? - Karma olur; dağdan gelen de olur, Avrupa’dan gelen de... Bir kısmının Irak’tan giriş yapması bekleniyor. Avrupa’dan gelecekler belki ilk gün olmayabilir. Onların da bir kısmı kara, bir kısmı havayoluyla olabilir. - Peki gelecek olanlar, özellikle Irak’tan gelecek olanlar için soruyorum: Silahlarıyla mı gelecekler? Öyle ise silahlarını teslim mi edecekler? - O detayları veremiyorum. - İlk grup dediğinize göre arkası gelecek mi? - Gelişmelere göre, eve dönüşler artarak sürebilir. - Ne gibi gelişmelere göre? - Bu öncü grubun akıbetine göre, dönüşler hızlanabilir. - Akıbet derken neyi kastediyorsunuz? - Gelenler, mevcut yasalar çerçevesinde geliyor. Herhangi bir suça karışmamış olanlar için yapılan işlem belli. PKK’lı grupların Türkiye’ye döneceği, pazartesi günü Habur sınır kapısında karşılama töreni hazırlayan DTP’liler tarafından da dün ‘Doğru okunsun’ uyarısıyla birlikte ilan edildi. Yetkilinin ayrıntılı açıklamaları ise, Kürt açılımı sürecinde, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın ‘Somut adım aşaması başlıyor’ (Radikal, 8 Ekim 2009) demesi ardından bir dönüm noktası niteliğinde. (Atalay o demecinde sürecin Meclis’e anlatımında bazı sürprizlerin olabileceğini de söylemişti.) Yetkilinin sözleri aynı zamanda Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un birlikte verdikleri ‘Temmuz ayında 14 terörist teslim oldu, 10’u hemen serbest bırakıldı’ (Radikal, 27 Ağustos 2009) açıklamasıyla da örtüşüyor. Erdoğan bu örneği, 15 Ekim Bağdat ziyaretinden dönüşünde de vermiş ve sürecin en önemli konularından birisinin dağdan inişlerin başlatılması ve dağa çıkışların yavaşlatılması olduğunu söylemişti. Bu açıklamadan bir süre önce de İmralı Cezaevi’nde müebbet hapse mahkûm PKK lideri Abdullah Öcalan’ın ‘talimatıyla’, bir grup PKK’lının Türkiye’ye gelip teslim olabileceği haberleri çıkmıştı. Bu haberlerle birlikte 1999’da, Öcalan’ın ABD işbirliği ile Kenya’da yakalanması ardından bir grup PKK’lının gelip teslim olduğu, ancak yasaların katı işletilmesi nedeniyle devamının gelmediği hatırlatılmıştı. Orgeneral Başbuğ, 29 Nisan’da yaptığı basın toplantısında yasaların daha etkin uygulanması ile dağdan inenlerin topluma kazandırılmasında daha etkin sonuç alınabileceğini, bu konunun Milli Güvenlik Kurulu’nda görüşüleceğini söylemişti. Başbuğ, bu açıklamanın devamında 2009’un bu konuda bir fırsat ortaya çıkardığını ve sonuç almak mecburiyeti bulunduğunu (Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e Başbakan Tayip Erdoğan’dan da önce) söylemişti. Askerin bir süredir, teslim olan PKK’lılardan lider kadroda olmayan ve suça karıştığı sabit olmayanlar için yasaların esnek uygulanmasından yana olduğu biliniyor. Yetkilinin ‘sabote edilmezse’ ifadesi, muhtemelen yalnızca mevzuatın bazı mahkemelerce yine katı uygulanması ihtimaline işaret etmekle kalmıyor. Aynı zamanda bu sürece karşı olan iç ve dış grupların muhtemel engelleme çabalarına da işaret ediyor. Ankara’daki beklentinin gerçeğe dönüşüp dönüşmediğini anlamak için fazla beklemeyeceğiz. Süreçten olumlu sonuç alınırsa, bu işte Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Dışişleri’nin olağandışı çabalarının rolüne daha ayrıntılı değinmek gerekecek.
  21. SImdi sizlerden bir ozelestiri alsak nasil olur? Kurtlerin ozelestirilerini TASVIP edercekseniz once kendi tarafinizdan bir ozelestiri ile baslayin yorumunuza!
  22. Ilginctir. Siz Erdogan'in Turkiye butunlugu ve basarisi icin bir engel oldugunu soyluyorsunuz ama ABD ve hemen hemen tum Avrupa ulkeleri Turkiye'nin bugun bolgede ve Dunya'da buyuk oynamaya basladigini vurguluyor mansetlerinden. Hatta Ataturk'ten sonraki en etkin Turk siyasetcisi olarak niteliyorlar Erdogan'i. Simdi bir sorun kendi kendinize, Erdogan sahiden o kadar kotu mu Turkiye icin?
  23. Bu iletiyi paylastigin icin tesekkurler. Ben de epey ogrendim! Keske tarih kitaplarimiz bu gerceklere de yer verseydi de buradaki bazi arkadaslar da bilseydi bu gercekleri!
  24. Iki halkin farkiliklarini TEHLIKE degil ZENGINLIK olarak gorursek, belki o zaman sizler de bizler kadar Turk ya da Kurt kimsenin birbirinin DOGAL KARSITI olmadigini gorursunuz! Sadece kokenler, dil filan farkli olabilir ama bu illah AYIRIM ya da BOLUCULUK diye lanse edilmemelidir! Sirf bu paranoya yuzunden zaten Kurtlerin kulturel haklari yok sayildi yillardir. O mantigi degistirmemiz lazim. Bizlerin amaci ayirim yaratmak degil, Kurtler olarak kendi kendimizi ifade edemememizdir! Zaten Turk Kurt bu topraklarda yasayan herkes ayni... Kardes bile demiyecegim, ayniyiz. Kimisi kalkar asiri TTurk Milliyetciligi yapar kimi de Kurt milliyetciligi ve bu sanki iki halk birbirlerine karsit iki halkmis gibi bir durum atar ortaya ama bunlar sadece birbirimizi anlayamamaktan kaynaklanan paranoyalardir bence! Anlatabildim mi?
  25. Sayin politika, Bizler icin meydanlar ha dolu ha bos farketmez, ki bu ulkenin asiri milliyetci meydanlari sagolun hic bir zaman bos olmadi! Bizler bu milliyetcilerinin doldurdugu meydanlar ne kadar dolu olursa o kadar arttiririz mucadelemizi! Saygilar...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.