Zıplanacak içerik

hangisi kullanılmıyo

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

hangisi kullanılmıyo tarafından postalanan herşey

  1. Hoş buldum Tamam işte, ben de tam bundan bahsediyorum, lunaparkta obez yoksa o lunapark kesin İngiltere'dedir. Amerika'da bir lunaparkta obez olmaması ihtimali göç eden bir leylek sürüsünün arasında bir kutup ayısının bulunması ihtimali kadardır
  2. hangisi kullanılmıyo şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Radya, evinin terası var mı bilmiyorum, ama seni paklasa paklasa o terasa bir kümes yapmak paklar bu saatten sonra Kuşçuluk çok zor bir iştir ve azim ister, çaba ister, sevgi ister, istikrar ister. Sende hepsi olduğuna göre yap bir kümes, işin en güzel kısmı, yani yavrularla oynama kısmını kaçırma
  3. Raif arkadaş, soruyu değiştir istersen, ben sana nedenini söyleyeyim, ondan sonra soruyu değiştirip değiştirmeyeceğine sen kendin karar ver. Sadece tanrı için değil, neye inanırsak inanalım, yani ister materyalist olalım, ister yaradılışa inanalım, ister evrentanrı/tanrıevren modele inanalım, sonuçta inandığımız şeyin tanrısı, ilk maddesi ya da bilinci olan evrentanrısı ya da enerjisi, yani ne dersek diyelim başlangıçta varolandır ve bu yüzden sebebi yoktur, sebebi varsa başlangıçta varolan olma ihtimali yoktur. Yani siz Allah'a inanıyorsanız ki inanabilirsiniz, benim açımdan hiçbir sakıncası yoktur, Allah'ın varlığının nedeni olma ihtimali yoktur.
  4. du bi, site kurallarını bir kez daha okuyup gelem, galiba cinsiyetçi söylem de yasaktı, yasak değilse cevap yazcam ona göre
  5. hangisi kullanılmıyo şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Yabancı Sinema
    işin komik yanı ben tarih ve isim hatırlama özürlüyümdür, gerçi biraz da bilinçli bir tercihtir bu, ama tam oturmasa da filmin başka bir gözle seyredilebilmesini sağladığı kesindir. Zaten tam anlamıyla öyle saçmalıklar yapıldığına ben de inanmam, ama bir etkilenme olduğu kesindir
  6. Arkadaşlar, ayakkabı atmaları, yumruk atmaları, taş atmaları, yumurta ve domates atmaları, küfür etmeleri, kısacası şiddet kullanarak yapılan her nevi protestoyu doğru bulan tüm insanların nelere kapı açtıklarının farkında olup olmadıklarını merak ediyorum. Bir şeyi onaylamak demek bir kapı açmak demektir, o açtığınız kapı siz isteseniz de istemeseniz de yarın başka kapıları açar ve ama ben o kapının açılmasını onaylamıyorum deme hakkınız kalmaz. Lütfen, duygularınıza kapılıp hukuksuzluk, şiddet ve en önemlisi de eninde sonunda bu zihniyetin gideceği yer olan linçin kapısını açmayın, açılan kapı linçin kapısıdır, lütfen daha fazla özen.
  7. ohooo uzman üyeden süper üyeye topril, kayırma, adam sendecilik, vurdumduymazcılık, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık, el elden üstündürcülük, kadı kızında da o kadar kusur olurculuk, ne diyorum ben yaaa Açıkça bir web site eski üyeliği şovenizmiyle karşı karşıyayım, yönetim uyuma, yeni üyeye sahip çık Gloria'nın çürütme sebepleri geçerliymiş, ya tüm turist gruplarını ruh hastası yaptı, nesi, nasıl geçerli? Kim grup halinde bir ülkeye turistik geziye gidip de orada bütüan grup halinde lunaparka gider, örneğin olmuş mudur obez teorimde ısrarlıyım, ölmek var dönmek yok, işçiyiz haklıyız kazanacağız
  8. Mondieu arkadaş, insaf et biraz, postalanmalıdır diye bahsettiğin şey zarf ya da koli değil, insan, biraz daha hassasiyet lütfen.
  9. Açık adresi yayınlamayı anlarım, birtakım kişileri başka birtakım kişilere hedef göstermek kendini aydın gören yazar çizer takımının genlerinde var sanırım, özellikle son 100 yıllık tarih bunun sayısız örneğiyle doludur. Ancak ada, parsel, pafta numarasıyla hedef göstermek, sanırım bu dünya tarihinde bir ilktir. Yılmaz Özdil böyle bir şeyi yaptıysa mutlaka gidip patentini almalı ve bundan sonra ada, parsel, pafta numarasıyla birilerini hedef göstermek isteyen herkesten bedel talep etmeli :)
  10. ya ille de bir ülkeden büyük bir gruba binlerce kilometre yol yaptırıp gittikleri yerde sürü halinde lunaparka sokacaksınız, bırakın efenim, ruh hastası mı bunlar, binlerce kilometre yol yapıp gittikleri ülkede niye lunaparka giriyor bu insanlar Sırf benim son derece haklı obez teorimi çürütmek için yapılıyor bunlar biliyorum, ille de obez, obezler, eşcinseller, sözü sizlere, grup halinde turistik gezi yapmayın, yaparsanız da gittiğiniz yerde sürü halinde lunapark gezisi yapmayın
  11. hop hop, hile yok, görüntüdeki konuşmalarda ve yazılarda ipin ucu yok diyor, devamı var mı bilinmez obez fikrimde ısrarlıyım, Amerikalıları dünyadaki diğer toplumlardan ayıracak en büyük özellik
  12. Çok basit, lunapark küçük büyük obezle doluysa Amerika'dadır, değilse İngiltere'de
  13. hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: eflatun81 başlık Erkekçe
    Soru evli erkeklereymiş, kirada oturan erkeklerin ne günahı var, bırak onlar da cevaplasın di mi ama
  14. Kim ne derse desin, bu adamlar pazarlama ve beyinleri şekillendirme ustası, kendilerine hayranlığım gün geçtikçe artıyor ve hiçbir şey bulamazsam bir ara kapitalist olacağım. Küçücük reklamda bunca şey bu kadar ustalıkla bir arada kullanılabilir mi, bu ne tür bir beceridir
  15. Malesef ki çok sayıda inananı var hala, ama Raif arkadaş sen de biraz insaf et, biz kendi türümüzden olan varlığı ve onun oluşturduğu toplumları çözemedik,kimin neyi, neden, nasıl yaptığını hala anlayamıyoruz. Şimdi sen kalkıyorsun işin içine bir de uzaylı diye bir şey karıştırıyorsun, yapma, etme, aklımız bize lazım, alma onu bizden
  16. Emir gelmiş, içindeki nakaratı yaz diye, yazak gayri Gül ağacı değilem, her gelene eğilem. Çek eline elimden, ben sevdiğin değilem. Bu sefer eğildiysek tevazudan, açıklama yaptıysak kibrimizdendir, şımarmayın, esas duruşunuzu bozmayın
  17. hangisi kullanılmıyo şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Yabancı Sinema
    Benden bir tavsiye, nasıl olsa iki sene varmış madem, okumayanlar bu süre içinde söyleyeceğim kitabı edinip okuyabilir. Kitap adı: Sihir ve Ütopya/Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi'nde Romantik Eleştiri, Versus Yayınlarından çıkmıştı, iki sene kitabı bulup okumak için yeterli süre olabilir. Aynı filmi başka açılardan da izleyebilmenizi sağlıyor
  18. :) Bu arada, mumunada ve meşalenede derken da ve de ekleri ayrı yazılır
  19. Kıyas metodunuz şu, bir yerde silahlı bir terör örgütü ve onunla mücadele eden bir devlet varsa burada kıyaslama yapmak için diğer ülkeler ve terör örgütlerinin mücadele şekilleri örnek alınır ve benzeyen mücadele şekilleri, yani teknik özellikler üzerinden kıyaslama yapılır. Bir başka konu altında bir başka arkadaşıma belirtmiştim, size de belirteyim, insanlar sayılardan ibaret olsaydı dediğiniz doğru olabilirdi, ama insanlar sayı, toplumlar sayılardan ibaret değildirler. Yani kıyaslama usulünüz başlangıç anında insana ve topluma yabancı olmakla maluldür. Şimdi gelelim benim mantığıma, öncelikle TSK’nın başarısızlığına dayanak olarak bir kıyaslama yapmıyoruz ilk planda, öyle bir düşünme modeli, öyle bir inceleme metodu yoktur. Doğru düşünme, doğru analiz metodu şudur, ilk planda sorunlu bölge, sorun, bölgenin yapısı, tarihi, sorunun kaynağı, gelişim süreci ve benzerleri gibi öğeler açısından benzerlikler arıyoruz ve usul de elbette ki bu olmalıdır. Kaldı ki bunların dışında bir de toplumların karekteristikleri konusu vardır, yani birbirlerine birebir benzeyen durumlarda bile toplum karekteristiği denilen şey aynı eylemlerin bambaşka sonuçlara yol açmasını sağlamaya tek başına yeter. Yani özetle her türden toplumsal eylemlilikler için kıyasta çok fazla seçeneği göz önünde bulundurmak ve yine de benzeme ihtimali olmayacağından hareketle en yakın gibi duran toplum ve eylemleri seçmek gibi bir usul kullanmak. Şimdi bakalım, ETA ve IRA’yı kabul etmeyen arkadaşımız neleri örnek olarak göstermiş, bir kere gösterdiğiniz örnekleri bir başlık altında ele almayı nasıl uygun gördünüz, bunu anlamak gerçekten de imkansız. İlk planda Kolombiya, Nepal, Kamboçya, Anpola, Peru. Bir kere bu bahsettiğiniz ülkelerin tarihi nedir, devlet gelenekleri, geçmişleri nedir, bu ülkelerdeki ayrılıkların kökeni nedir ve nasıl bu sorunla bağlantılandırabilmeyi başardınız gerçekten anlamıyorum. Bunların hepsi hakkında okuduklarım Kamboçya’yı hariç tutarsam basın haberleri diyebileceğimiz haberlerden ibarettir, belki en fazla birkaç kitapta bunlarla ilgili bölümlere rastlamışımdır, ama devlete karşı mücadele veren bir örgüt olmaktan başka nasıl bir ortak noktaları vardır, gerçekten merak ediyorum, bir de hepsi PKK da dahil olmak üzere çıkışta sol tandanslıdır, ama solculukları da farklıdır bildiğim kadarıyla. Yani düşünürken en azından geride bir 600 yıllık Osmanlı var, yaklaşık 90 yıllık bir Türkiye Cumhuriyeti var ve bu süreçte bir arada yaşamış iki ayrı toplum var, hiç olmazsa bunları dikkate alalım. Daha sonra artık trajikomik diyebileceğim bir örnek, Cezayir ve FİS, Cezayir ve FİS örneğiyle Türkiye ve PKK sorununu kıyaslanabilir kılmak nasıl bir zihnin ürünüdür bilemiyorum, ama ilgili örnek üzerine biraz daha araştırma yapmanızı önereceğim size. Bahsettiğiniz FİS tarihte yanılıyor olabilirim, ama galiba Cezayir’in bağımsızlığını sözde kazanmasından sonra yapılan ilk seçimde, yani 1991 seçimlerinde Fransız ve Batı kaynaklarının kerhen kabul ettikleri rakamlara göre yüzde 50’lerde, kendi kaynaklarına göre yüzde 80-90 arasında bir oy almıştır. Yani burada bir düşman-düşman durumu yoktur, bir tarafta Fransız sömürgesini fiili olarak sürdüren işbirlikçi hükümet ve yandaşları, diğer yanda halk, yani FİS vardır. Burada ilgili tarihte en çok bilinmesi gereken husus şudur, FİS ve halk birdir, yapısal herhangi bir ayrılıkları yoktur. PKK en basit tanımıyla kuruluşundan 90’lara kadar Marksist-Leninist bir çizgide diretmiştir ve ancak 90’lardan sonra söylemlerini yumuşatma, feodal yapıyı kabul değilse de muhatap alma, dine karşı hafiften bir hoşgörü gösterme gibi bir siyaset izlemeye başlamış ve yine aynı dönemlerde artık ayrı bir Kürdistan söyleminden vazgeçip bugünlere kadar gelen farklı bir söyleme yönelmiştir. Yani FİS ve Cezayir halkı arasındaki 1991’de olan ve daha sonra nispeten de olsa dağılan ilişkinin aslında tam tersi bir ilişki türü vardır burada. 1990’lara gelene kadar halktan kopuk, halka ulaşmayı büyük oranda başaramayan bir PKK vardır ve söylem değiştirmeler büyük oranda bu kopukluğun sonucudur. Benzerlikler vardır ve o da ancak feodal yapı üzerinden kurulabilecek bir benzerliktir. Ben size yalnızca şu kadarını söyleyeyim, PKK’ya dair tek sorun çıkışında ve 90’lara kadarki süreçteki haliyle Marksist-Leninist söylemi olsaydı bugün PKK sağda solda yılda bir eylem yapan, kendilerince solculuk oynayan üç beş çapulcuya dönerdi, ama PKK’nın bu halinin hiçbir tartışmada dile getirilmiyor olması bile bunun çıkıştaki halinin hiçbir öneminin olmadığının, çok daha büyük başka bir sorundan beslendiğinin delilidir ve sorunu çözülememe noktasına getiren de bu temel sorundur, örgütün kuruluşuna temel olan sözde ideolojik yaklaşımlar değil. Oldukça somut bilgiler sunuyorsunuz bizlere, organizasyonların kontrolden çıkması gibi mesela. Yani burada size kolaylık getireyim, söyleminizin gizlediği gerçeği ben dile getireyim, tepeden bir yönlendirmeyle olmadı bunlar, süreç içinde gerçekleşen ve birçoğu münferit olan olaylardır. Ne diyeyim, sizinle kavramlar konusunda anlaşmakta güçlük çekiyoruz, somutun ne olduğu konusunda da anlaşmakta güçlük çekeceğiz sanırım. Dediğim gibi dostum, hem 90'lı yıllarda o bölgede yaşanan şeylerin bugünki tablonun sebebi olduğunu söylüyorsun. Hem de 2000'e kadar oranın halkı böyle düşünmüyordu diyorsun demişsiniz. Evet, aynen böyle diyorum ve hatta oranın halkıyla yetinmiyorum, ülkemizin Batı bölgelerinde yaşayanları da katıyorum ve anlamanız için daha net söylüyorum bir kez daha, PKK’nın tüm çabasına rağmen 90’lara gelene kadar hiçbir zaman o toplum kendisini bu ülke halkından genel olarak ayrı görmedi, 2000’lerden sonra da hala ayrı görmeyenler vardır ve sayıları hiç de az değildir, ama ayrı görenlerin sayısı anormal denecek kadar artmıştır ve bunun temelinde 1990-2000 arası uygulanan sizin meşhur “kontrolden çıkmış organizasyonların” şiddeti vardır. 90’lı yılların özelliğini açıklamıştım ve 1990-2000 arası sürecin tek amacı ilgili hareketi halka yaymaktır ve başarı varsa dediğiniz gibi tam olarak budur, hiçbir zaman halk desteğini tam olarak almayı başaramamış bir örgüt, hatta akılcı bir politikayla halk düşmanı olarak o halka kabul ettirilebilecek bir örgüt ordunun sizin de bahsettiğiniz türden eylemleriyle halk kahramanı yapılmış, halk kendini artık bu örgütle neredeyse özdeş görmeye başlamıştır. Ve sonuç olarak size şunu da aktarayım somut veri olarak İlginçtir sizin 2000’lerden sonra siyasilerin hataları sonucu bu hale gelmiştire getirmeye çalıştığınız şeye ilişkin birkaç SOMUT veri vereyim size, belki bakmak istersiniz. AKP bilindiği gibi Amerika ve İsrail desteğiyle bugünlere geldi. AKP’nin bu oranda halk oyu almasını sağlayan ana sebeplerden birisi 28 Şubat denilen süreçtir, Erbakan tasfiye edildi, birtakım eylemlerle mazlum icat edildi bu süreçle birlikte, halk da doğasının gereğini yaptı ve mazluma meyletti, AKP böyle doğdu. Yine benzer bir mazlumlaştırma 367 kararında da vardır ve yine ne gariptir ki orada da AKP oy patlaması yapmıştır. Ne tuhaftır ki bu ülkenin aklı eren isimleri AKP’nin böyle bir kararla oylarını çok arttıracağını biliyorlardı, ama o krizi çıkaranlar, o kararın alınmasını sağlayanlar bilmiyorlardı ve AKP’yi tek hakim yaptılar, tabii ki bilmeden yapmışlardır bunu, bu konuda somut bir şey söyleyemeyiz öyle değil mi? Şimdi elimizde bir de AKP ve avanesine karşı olduğu bilinen ya da öyle görülmesi istenilen ve 28 Şubatın mimarlarından biri olarak görülen Çevik Bir Paşamız var. Aynı Paşamız sizin o başarı sağlandı, PKK eylem yapamaz hale getirildi dediğiniz dönemin de paşasıdır, bir yıllık Somali macerasını saymazsak Çevik Bir Paşamız 1990-2000 yılları arasındaki o meşhur sürecin Genelkurmay Harekat Başkanıdır her ne hikmetse, yani sizin kontrolden çıkmış birimleriniz Çevik Bir’e bağlıydı. Bakalım Çevik Bir Paşamız emekliliğinden sonra neyle iştigal etmektedir, aşağıda Meral Akşener’in açıklamaları yer almaktadır. Meral Akşener açıklamaları, Bugün de sayın Bir ne işle meşguldür ? İktidarla olan ilişki biçimi nedir ? Türkiye´de kimler ABD´de bir Yahudi kuruluşundan cesaret madalyası almıştır ? Baktığınız zaman çok ilginç bir resim ortaya çıkar. Sayın Çevik Bir´le beraber sayın Erdoğan bu cesaret madalyasını alan iki kişi. Buradan baktığımızda AK Partili bir milletvekili çıkıyor diyor ki ´Bir emekli paşa gitti, İsrail silah fabrikasında danışmanlık yapıyor. Bu adam vatan hainidir. Bu İsrail projesidir.´ Büyük Ortadoğu Projesi bu da büyük yanlışlıktır. Eş başkanı Başbakan. Ben de katılıyorum bu milletvekiline. Evet bir İsrail projesidir. Dediği doğrudur. Şimdi bakın ´tavşana kaç, tazıya tut´ politikası. Bir diğer konu şu: Diyor ki "Hem bunlar hem İsrail danışmanlık yapanlar hem de AKP´ye karşı olanlar kanı bozuktur´ diyor. ´Bunların tahlile götürülmesi lazım.´ Şimdi bu arada bakıyorsunuz İsrail ve ABD´ye danışmanlık ötesinde yakınlıkları olan emekli askerlerin bir kısmı senin söylediğin arkadaş da (Çevik Bir) olmak üzere AK Parti çeşitli alanlarda yardım ve danışmanlık hizmeti veriyorlar. Bu nasıl iştir? Madem açık fikir beyanı isteniliyor, şöyle ifade edeyim. Ak Parti bir projedir ve bu proje bahsettiğiniz 1990-2000’ler arasındaki süreçten bağımsız bir proje değildir ya da 1990-2000 süreci Ak Parti’den bağımsız bir süreç değildir. 1990 ve 2000 arasındaki o vahşeti sergileyenlerle AKP aynı merkezin güdümündedir ve aslında birdirler ve tabii ki aynı yere hizmet etmektedirler. Hatta ve hatta daha ileri giderim, nasıl olsa somut sizin, afakilik benim tekelimde, bugün Ergenekon adı altında yürütülen tasfiye hareketi Çevik Bir’i tasfiye eden sürecin rövanşıdır da diyebiliriz, ben derim, nasıl olsa somutluk gibi bir kaygım yok benim öyle değil mi? Tartışmanın istediğiniz türden devamı için ne tarz dayanaklara itibar ettiğinize dair bir liste sunarsanız biz de o listenin sınırlarının dışına çıkmamaya özen gösteririz efendim.
  20. Din

    hangisi kullanılmıyo şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Öneri ve Eleştirileriniz
    Onlar zebraydı, bunlar eşek denilen türden oluyorlar ve hiçbir sıkıntım da yok, beni tüm derdim suyu kaçıran ve sandal sefası yapanlarla. Aslında temel eğilimim bunları toptan yok etmek şeklindeydi, ama nasıl olsa kabul etmezsiniz diye öneriyi değiştirdim
  21. Din

    hangisi kullanılmıyo şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Öneri ve Eleştirileriniz
    Evet, görüldüğü gibi neymiş efendim, uzun kulaklarıyla meşhur güzel gözlü hayvanımızın kulağına birisi bir su kaçırdığı zaman diğerlerinin o suda sandal sefası yapmak gibi bir ihtiyaç içine girmeleri kaçınılmaz oluyormuş. Bu yüzden çok zordur kanun ve anayasa metni yapmak, herbir kanun ve anayasa eninde sonunda o güzel gözlü hayvanımızın kulağına nice kereler su kaçırmak gibi bir sorunla karşı karşıyadır, tabii halk da nice kereler sandal sefası yapmak gibi bir istek duyacaktır kaçınılmaz olarak. Demek ki çözüm neymiş insanlığın kurtuluşu için? Bütün o anılan hayvan cinsini öldürürsek hiçbir sorun kalmayacak
  22. Gerçekten de ben sizinle aynı ülkede yaşamadığımı düşünüyorum artık. Peki, o toprak ağalarının partisi iktidara gelmeden önce böyle bir düşünce var mıydı diye soracağım size, siz de tabii ki vardı diyeceksiniz ve burada daha önceki birkaç yerde olduğu gibi gene kilitleneceğiz. Sorarım size, toprak reformunu düşünen birisinin ilk yapması gereken toprak, orman, mera envanterini çıkarmak değil midir? Bu ülkede yapılmış toprak, orman, mera envanteri var mıdır? Cevabını ben vereyim, yoktur. Hatta sırf bu yüzden orman davaları 25, 30 yıl sürebilmektedir bu ülkede. Sürüyor dediğim Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da değil, yanlış anlaşılmasın, Tekirdağ'da ve benzeri pekçok yerde sürüyor. Bir toplumun üzerinde yaşıyor olması o toprak üzerinde hak sahibi olması için yeter sebepse ki gördüğüm kadarıyla öyle değerlendiriyorsunuz, babasından, dedesinden miras kalan çok büyük topraklar neden zenginlerin, ağaların hakkı olmasın ki?
  23. hangisi kullanılmıyo şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    yaf uzunluk konusunda suç sizde değil, tamamen Can Yücel'de, kardeşim işini gücünü zamanında yap diyecek bitecek, ama olmaz, ne yapıyor efendi, 185 milyon kelimeden şiir yazıyor, tamamen harf israfı, başka hiçbir şey değil
  24. hangisi kullanılmıyo şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Gazete Haberleri Paylaşımı
    Sayın politika, bana yazıyorsunuz, AKP'li vekillere ya da yaltakçılarına değil, ilkönce bu konuda anlaşalım. Ancak siz ille de beni bir yerlere sabitlemek ihtiyacındaysanız, illaki beni bir yerlerden yana görmek ihtiyacındaysanız öncelikle şunu ifade edeyim ki ben demokrat değilimdir, hiçbir zaman olmadım ve oy da kullanmadım. Uygulanan haliyle demokrasinin bizim gibi ikinci, üçüncü dünya ülkelerinde o çok şikayet edilen sömürünün aracından başka bir şey olmadığına inanırım, dolayısıyla demokrasiyle benim aramda nasıl bir ilgi kurduğunuzu anlayamadım. Ben bu ülkede tartışılan birtakım soru ve sorunlara farklı bir bakış açısı getirebilme ihtimaliyle birkaç soru sordum, sadece cevaplamak ya da görmezden gelmek gibi bir davranış daha iyi olabilirdi gibime geliyor.
  25. Ancak bu gülünmesi gereken bir yazı mı arkadaşım, rica ederim. Yani şuna açık açık İngilizce'ye olan dehşetli hakimiyetinizi kıskandım desenize siz, utanmayın, utanmayın, deyin :) Yani ben bile bir dile nasıl bu kadar hakim olduğuma şaşmıyorum desem yalan olur

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.