
hangisi kullanılmıyo
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
161 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
hangisi kullanılmıyo tarafından postalanan herşey
-
Bir devletin süper devlet olma kriterleri nelerdir diye bir belirleme var mıdır, süper devlet neye göre belirleniyor gibi soruların en azından günümüz dünyasında bir cevabının olduğunu sanmıyorum. Çünkü Roma İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu gibi imparatorluk dönemlerinde belki böyle bir şeyden bahsedilebilirdi ve ölçü nispeten de olsa rakipsizlik ya da tek rakiplilik olarak görülebilirdi. Bugünkü hale bakıyoruz, Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin, İsrail ve hatta Almanya süper güç diye anılıyor. Dünyanın bu kadar süper gücünün bulunması çok fazla mantıklı değildir. Ancak süper değilse de güçlü olabilmenin bir kriteri olarak gündeme alınması ve tartışılması gereken bir husus vardır ki o da bugünkü gazete haberlerinde yer almaktadır. Haberlere göre (çeşitli gazete haberleri) Türkiye'nin gelir vergisi mükelleflerinin ilk 100 listesinde 87 kişi İstanbul ve Ankara'dan, 79 İstanbul, 8 Ankara). Bu veri bırakın süper güç olmayı, çökmeye yüz tutmuş bir ülke olup olmadığımızın delili olarak değerlendirilebilir mi, değerlendirilemez mi? İkinci bir soru, listede ilginç bir durum var, bu listede ilk yüz sıralamasında Beyazıt Öztürk, Cem Yılmaz, Acun Ilıcalı ve Mehmet Ali Erbil yer almaktadır. Bu kişilerin reel üretime ne gibi katkı sağladıkları konusu tartışılmalı mıdır, tartışılmamalı mıdır?
-
İntihar eden bir devlet memuru...
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: bekir başlık Güncel Konular
Ancak bu bahsettiğiniz durum da zaman içinde birincisi insanların kendi aralarında ve iyi niyetle yaptıkları borç alışverişlerini -ki ülkemizde hala büyükşehirler hariç düzen büyük ölçüde böyle işliyor ve bu bence doğru olandır- zamanla yok edip insanları bence en büyük tefeciler olan bankalara zorunlu hale getirir. Daha da kötüsü insanlar arası ilişkilerin iyice azaldığı bir düzende bu ilişkilere bir darbe daha vurmaz mı? Daha da ötesi sosyolojik olanı bırakıp hukuksal olana gelirsek bahsettiğiniz düzenleme sözleşme özgürlüğüne aykırı değil midir? Neticede ben bir insana herhangi bir ticari ilişki, daha doğrusu menkul, gayrimenkul devri, satışı, kiralaması olmaksızın borç verip alma özgürlüğüne sahibim, benim bu özgürlüğümü kim, neye dayanarak kısıtlayacak? Çok pesimist bir yaklaşım gibi olacak, ama dünyanın en eski suçları kategorisinde birkaç suç sayılır genelde ve tefecilik de bunlardan biridir ne yazık ki. Çözüm derseniz yoktur, insanları ispiyoncu yapmayacağız, ama belli birtakım suçlar için, mesela uyuşturucu satıcısı, tefeci, kadın ticaretiyle uğraşanlar ve benzerleri için halkta ihbar mekanizmasını işletecek bir düzen kurulabilmesi yoluyla belki mücadele edilebilir diye düşünüyorum. Çünkü bu ülkenin halkı çevresinde kim tefeci, kim uyuşturucu satıyor, kim kadın ticareti yapıyor bilmektedir. Medya eğitimi vasıtasıyla bu tip suçları ihbar etmenin vatandaşlık görevi olduğuna halk ikna edilebilirse ve ihbar edenlerin kimliklerinin gizli kalacağı, zarar görmeyecekleri garanti altına alınabilirse belki çözüm olur diye düşünüyorum, ama emin de değilim. -
seni çok seviyorum hangisi kullanılmıyo, ne kadar güzel, ne kadar ihtişamlı, ne kadar bilgesin
-
güncel olma özürlü birine durumunu güncelle demek ne şekilde yorumlanabilir ki?
-
ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
şimdi sen kendini tanıtmış mı oldun diyeceğim, olmayacak, ***** e kardeşim ne meşale istiyon, benden binlerce mesaj önce gelmişsin, hala meşale, mum, fener, ampul derdindesin, yok sana meşale filan diyeceğim, ama yeni ve internette pek çok siteden kovulabilme kapasitesine sahip biri olarak (azımsamayın, hor görmeyin, bunu hiç hakarek, küfür etmeden başarabiliyorum ) bir süre buralarda kalmak istediğimden hoş geldin demek istiyorum, ahan da sana mum, yeni üyenin verebileceği bundan ibarettir- 1.141 cevap
-
- Birbirimizi Tanıyalım
- Üyelerimiz Hakkında Herşey
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Allah Bizi Sınava Sokarken Sordu mu?
hangisi kullanılmıyo şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
yapmayın, etmeyin, arabistan yarımadası demeyin, tamam boyut moyut, vesaire gibi binlerce yıllık konular var, hatta bunlar günümüz biliminde yavaş yavaş aydınlanıyor gibisinden kopuk kopuk bir şeyler de okuyoruz, bunlar mümkün dlsa bile bizim bilgimizi aşan konular da arabistan deyince iş bozuluyor, şöyle Cannes, ne bileyim Havai, vesaire deseniz bir meyil oluşacak, ama o ihtimali yok ediyorsunuz bu yer tespitiyle. -
Allah Bizi Sınava Sokarken Sordu mu?
hangisi kullanılmıyo şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
Şimdi anlamadıysam düzeltin hocam, bunlar dünyada, şeytan secde etmiyor, cezalandırılıyor, kovuluyor, süre istiyor, kendisine süre veriliyor, vesaire, bunlar hala dünyadalar. Sonra şeytan bunların aklını çeliyor, yasaklanmış olanı yaptırıyor, yani sizin deyiminizle viraja fazla hızlı giriyorlar ve güm. Sorun şu, bunlar ceza olarak dünyaya gönderiliyorlar, e şimdi bunlar zaten dünyadaydı ve viraja hızlı girdikleri için kovulup tekrar dünyaya gönderilmiş oluyorlar, burada bir terslik mi var, ben mi idioya bağladım -
PKK'NIN SONUNU NEDEN GETIREMIYORUZ?
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: dominik başlık Politika Bilimi
Daha sonra kavram kargaşasına son vermenin en kolay yolu olarak iletimde belirttiğim üzere cumhuriyetin pekçok tanımıyla uğraşmaktansa karşıt olduğu, benzer olduğu rejimleri inceleyip bizim ülkemizde kuruluştan bu yana hangi rejimin olduğunu sormuştum, yanıt alamadığımı görüyorum, bunu cumhuriyet değildir demeniz olarak kabul ediyorum kurnazlığına sapmadan cevabınızı alayım, ondan sonra devam edelim. Bunu söylemiştim, o kurnazlığa sapmadan demiştim, sanırım bir yanlış anlaşılma oldu. Öyle bir kurnazlık mı var derseniz şayet, emin olun ki vardır -
PKK'NIN SONUNU NEDEN GETIREMIYORUZ?
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: dominik başlık Politika Bilimi
Tamam şimdi devam edebiliriz, pratikte net bir uygulama alanı bulamamak, ben de tam olarak bundan bahsediyorum. Gelelim kavramsal kargaşaya son vermeye, aslında kavramsal kargaşaya son verme ihtimali avrosantrik kelime, kavram ve/veya bunların karşılığı olarak dilimize yerleşmiş kelime ve kavramlarla konuştuğumuzdan pek mümkün gözükmemektedir, ama deneyeyim. Rejim bir ülkede halka hükmetmenin yoludur temel olarak, aslında bunu da açmak için devlet kavramından ve onun gerek şartı olan yönetici kavramından meseleye yaklaşmak gerekir, ama neticede kısa kesmek gerekirse her ülkede bir yönetenler vardır, bir de yönetilenler. Rejim diye bize aktarılan şey benim anladığım kadarıyla -tabii siz daha iyi bilirsiniz- bu yönetici ve-veya yöneticilerin nasıl seçileceği sorununa karşılık gelir. Yani rejim daha önceki mesajımda da açıkladığım gibi bir hükmetme şeklidir, kısaca bir lider seçme sorunudur rejim ve bunu halkın seçtiği rejime de cumhuriyet denmiştir. Monarşi ve oligarşiden yola çıkılmasını bu yüzden istedim, çünkü ne olduğunun değilse de cumhuriyetin ne olmadığının anlaşılmasının en kolay yoludur bu. Lider seçme sorunu bu liderin halk tarafından seçilmesiyle halledilecek, burası tamam, soy-sop, oligarşik yapı engellenecek, ama bu sefer de ortaya başka bir sorun çıkar, bu liderin tek başına verdiği kararlarla halkı-ülkeyi uçuruma sürüklemesine nasıl engel olunacak? Burada da devreye demokrasi ve meclis sistemi sokulmuştur ve ortaya çıkan rejim aslında demokratik cumhuriyet olmuştur. Gerçi bunun da pekçok çeşiti ve tartışması vardır, ancak burada başka bir sorun çıkmıştır, çoğunluğun azınlığı ezmesine, onların haklarını ellerinden almasına, rahat, huzur içinde yaşamalarına ne engel olacaktır? Burada da anayasa konusu gündeme gelmiştir ve olmuştur size anayasal demokratik cumhuriyet. Peki, anayasa hangi kurallara göre şekillenecektir? Elbette ki dini kurallara göre değil, çünkü ülkede her dinden insan var, dinsiz var ve olmuştur size laik, anayasal, demokratik, cumhuriyet. Yani sizin kavram olarak cumhuriyet dediğiniz şey aslında tüm dünyada -bazı ülkeler hariç- laik, anayasal, demokratik cumhuriyettir ve bahsettiğiniz anayasallık (hukukilik), laiklik, demokrasi cumhuriyetin ilkeleri değil, işleyen rejimin tam olarak adıdır şayet rejim bir yönetme, düzenleme biçimiyse. Başka bir rejim, cumhuriyet tanımınız varsa bildirirsiniz, ben basit olarak aktardım ve bu basit olarak aktardığım şeylerin arkasında bir kısmını okuduğum, çok büyük kısmını da okumamış olduğuma inandığım yüzyıllar boyu süren tartışmalar vardır. Bu tanım cumhuriyetin çıkışından ziyade ülkemizde yürürlüğe konuşuyla alakalıdır, ama Avrupa'daki ülkelerde de çok farklı bir tarihsel gelişim seyri yoktur kavramın. Şimdi mesela burada İran islam cumhuriyeti de vardır, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri birliği de, ama bunlar gerçekten cumhuriyet midir sorusu çıkar burada ortaya. Yani bir islam cumhuriyeti olabilir mi ya da komünist bir cumhuriyet olabilir mi, faşist bir cumhuriyet olabilir mi soruları gelir gündeme, ama önce yukarıdaki paragrafta farklı görüşleriniz varsa aktarırsınız, bu konuda anlaşırız ve ondan sonra ideoloji ve rejim, ideoloji ve cumhuriyet konularına geçeriz. Bu soruyu kasıtlı olarak soruyorum, ilke dediğiniz şey rejimden ayrılabilir mi, ayrılmaz mı, onun cevabına geçeceğiz buradan. Adım adım gitmekte fayda vardır. Son olarak bunlar anlamı gerçekten de olmayan kelimelerdir ve anlaşmama sebebimiz ne sizin çok bilmeniz, ne benim az bilmem. Bunlarda kolay kolay anlaşılamamasının yegane sebebi bu saydığınız kelimelerin öncelikle dilimize ait olmamaları, bizim dilimizdeki tartışmalarda şekillenmiş olmamaları ve en önemlisi de anlamlarının teorik olarak değil uygulamayla şekil bulmuş olmalarıdır. Tartışmanın adapları konusunda pek çok şey söylenebilir, ama birinci mesajda sen kelimelerin anlamlarını bilmiyorsun diyerek tartışmaya başlanmaz. İlle de adap öğretme isteğiniz varsa tartışmanın birinci adabıyla başlayın, kazanmanın amaç edinildiği bir tartışmada tarafların hepsi kaybeder. Karşıdakinin bildiğini öğrenmenin, onun bakış açısından görülen başka gerçeklerin de görülebilmesinin hedeflendiği tartışmada herkes kazanır. Bir tartışmacı adaptan bahsediyorsa kazanma kelimesini ağzına almaması gerektiğini iyi bilir. Tamam, rakibi öfkelendirmek "cumhuriyetin" üretimi aydının öğrendiği en iyi şeydir ve öfke kontrolü konusunda kendini eğitmemiş insanlarda işe yarar, ama inanın ki bu size hiçbir şey kazandırmaz, tıpkı "cumhuriyetin" aydınına hiçbir şey kazandırmadığı gibi. -
EĞER MESELE KURSATOTCU GİBİ DÜŞÜNÜLÜRSE
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: adba başlık Din Felsefesi
yok, bem kibirliyimdir, başarıdan pay almak isterim, e bunu isteyince de mecburen başarısızlıkların da sorumluluğunu yüklenmem gerekiyor. Yani kibirlenebilmek için rahat rahat sorumluluk almayı tercih ederim -
EĞER MESELE KURSATOTCU GİBİ DÜŞÜNÜLÜRSE
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: adba başlık Din Felsefesi
bakın bu daha mantıklı, hiç olmazsa eylemlerin sahipliği ve sorumluluğu konusunda daha makul görünüyor yenebilir yani -
PKK'NIN SONUNU NEDEN GETIREMIYORUZ?
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: dominik başlık Politika Bilimi
Söylemek istediğim ortada bir rejim yok, bunu anlamak bu kadar zor olmasa gerek. İlkeler ve sizin kabul metniniz olan resmi öğretinin gerek şartmışcasına sunduğu rejim ilkeler ilişkisine daha sonra geleceğiz ki orada hükmetmenin aracı olarak sunulan rejimle onun gerek şartı olan ilkeleri de uygun ve de uzun bir zamanda teorik ve pratik olarak ele alacağız, ama şimdi maçın ikinci yarısı var Hatta ve hata sunulan ilkelerle rejimin uyuşmazlığı acaba olabilir mi diye de bir bakacağız. Daha sonra kavram kargaşasına son vermenin en kolay yolu olarak iletimde belirttiğim üzere cumhuriyetin pekçok tanımıyla uğraşmaktansa karşıt olduğu, benzer olduğu rejimleri inceleyip bizim ülkemizde kuruluştan bu yana hangi rejimin olduğunu sormuştum, yanıt alamadığımı görüyorum, bunu cumhuriyet değildir demeniz olarak kabul ediyorum kurnazlığına sapmadan cevabınızı alayım, ondan sonra devam edelim. Sorumu tekrarlıyorum, karşıtlarıyla, benzerleriyle incelediğinizde Türkiye'deki rejim kuruluş anından itibaren cumhuriyettir diyebilir misiniz? Parça parça gideceğiz, başka çare yok Hasarlar konusunda bu kadar kaygılı olmayın, kaygı dediğiniz şey hasardan daha tehlikeli olabilir -
PKK'NIN SONUNU NEDEN GETIREMIYORUZ?
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: dominik başlık Politika Bilimi
İlk defa söylüyorum arkadaşlar kavramları bilmek yetmez uygulamayı takip etmek zorunludur fiili söyler insanın halini, dili değil. Arkadaşım ben ne dediğimi gayet iyi biliyorum, ama siz teorik olanla pratik olanı ayırmak ihtiyacı gibi bir ihtiyacın içinde değilseniz ve söyleneni gerçek kabul etmek eğilimindeyseniz o da tamamen sizin sorununuzdur. Ben bu ülkede her anayasada Türkiye devletinin şekli hükümeti cumhuriyettir yazmasından yola çıkarak aa ne güzel, biz cumhuriyetle yönetiliyormuşuz diye yoluma devam etmeyi tercih etseydim Anayasayı gerekçeleriyle okur ve gider muhasebecilik yapardım, siyasetle, dinle, felsefeyle, vesaireyle ilgim bundan ibaret olurdu. Şimdi cumhuriyet pekçok şekilde tanımlanabilse de aslında monarşinin karşıtı olarak ortaya konulabilir. Şimdi size sorum, bu ülkede rejim sizce ilk kurulduğu andan bugüne kadar monarşiye mi benzer ve hatta oligarşiye mi benzer, yoksa cumhuriyeti mi? Kavramın varlığının anlamını bilmenin en iyi yolu onu karşıt ve benzerleriyle karşılaştırmaktır, bu size söylenenle uygulanan üzerinde daha fazla düşünme imkânı verir. Siz cumhuriyete benzer derseniz ve rejimin bir adının olması yeterlidir derseniz benim söyleyecek başka bir sözüm olmayacaktır, ama ben yine iddia ediyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin rejimi yoktur, ille de fiili bir rejim yakıştırmak isterseniz oligarşiye yakındır, cumhuriyete değil. Devamına müsait olduğum bir anda bakacağım, ama tamamına yakınına karşı bir şeyler söyleyeceğimden emin olabilirsiniz. -
Allah Bizi Sınava Sokarken Sordu mu?
hangisi kullanılmıyo şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
diğerlerini bırakmayalım, asıl cevap diğerlerinde ve yanılmıyorsam ikinci maddede Rab konusunda bir şeyi kastedecek bilgi sahibi değilim, ama birkaç yerde ayrı yerde okudum anlamını ve genel olarak öğreten anlamı çıkıyor karşımıza. Ancak dediğim gibi bilgim yok, emin değilim. Ancak sorun şu, şimdi bir tanrı var, tüm insanların tanrısı ve kalkıp insanlara ben sizin tanrınız değil miyim diye sorması gerekiyor islam mantığına göre. Mesela islamın giriş cümlesinde Allah'tan başka ilah yoktur diye başlar, besmelesinde rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla diye başlar. Yani ön planda olan ilahlık, Allah'lıktır, ama burada ilginç bir şekilde tanrınız değil miyim, Allah'ınız değil miyim, ilahınız değil miyim demiyor, hiç alakası yok gibi görünen bir yerde rabbiniz değil miyim diyor. bu bana enteresan gelir hep, size gelmeyebilir, bende bir terslik olabilir, bu konuda itiraz etmemeyi öğrendim, kabullenirim Öyle bir soru sorulmuşsa dinsel metin üzerinden gittiğimize göre o dinsel metinde bunun karşılığının olması gerekir, mesela ben sizin rabbiniz değil miyim sorusunun, içki yasağının, kumar yasağının karşılığı yazılı olarak var. Sınavın sorulu olduğuna dair bir karşılık da varsa bildirirseniz bu görüşümden de dönerim -
EĞER MESELE KURSATOTCU GİBİ DÜŞÜNÜLÜRSE
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: adba başlık Din Felsefesi
Kaderle alakası var demedim zaten, bahsedilen kader tanımıyla alakası olabilir mi dedim Bakın bahsedilen kader tanımı attığımız her adımın belli ve değiştirilemez olduğundan bahsediyor Ancak mesela rad 11 şöyle, İnsanı önünden ve arkasından izleyen (melekler) vardır, onu Allah'ın emri ile gözetlerler. Herhangi bir toplum tutumunu değiştirmedikçe Allah onun konumunu değiştirmez. Allah, bir toplumun herhangi bir kötülüğe uğramasını dileyince, onu hiç kimse önleyemez. İnsanların Allah'dan başka hiçbir koruyucusu, kayırıcısı yoktur. Toplum tutumunu değiştirirse Allah da onların konumunu değiştirir sonucu çıkıyor buradan, yani toplum ve de insan çaresiz, değişmez bir döngünün içinde değildir, bulunduğu konumu, şartları değiştirebilir anlamı vardır burada. Enfal 53 de benim okuduğum tanımda şöyle, Bu böyledir. Çünkü bir toplum, sahip olduğu ïyi bir niteliği değiştirmedikçe, Allah da o topluma vermiş olduğu nimeti değiştirmez. Hiç şüphesiz Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir. Burada sorun var biraz, çünkü benim okuduğum bir metinde kendinde olanı değiştirmedikçe Allah da hükmünü değiştirmez yazıyordu, ama çok da aykırı şeyler değiller birbirine o değişmez kodeksin içinde hareket etme zorunluluğu bağlamında düşündüğümüzde. Burada da aynı şey var, yani her şeyin önceden kesinkes belli olduğu ve değiştirilemeyeceği yorumunu aşan anlamlar yüklü bunlar. Yani burada ister verilen nimetten, ister sizin dediğiniz gibi kalbinde olandan diye geçsin fark etmez, sonuçta insana ve topluma bir şeyleri değiştirebilirsin sen mesajı var gibi geliyor bana, tabii yanlış anlıyor da olabilirim -
PKK'NIN SONUNU NEDEN GETIREMIYORUZ?
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: dominik başlık Politika Bilimi
Bunlar ne kadar gerçekse bugünkü rejimin bir adının olmadığı da o kadar gerçektir. Bizim söylemek istediğimiz ve sayısız tartışmaya konu açan şey de tam olarak bu belirsiz belirliliktir. Rejimin adını koyarsınız, ama bunun adı laik demokratik hukuk sistemi gibi ipe sapa gelmez bir isim olmaz, herhangi bir isim olur, işine gelen biat eder, işine gelen isyan eder. Öyle bir sistemde isyan da biat da o sisteme güç verebilecek nitelik arz eder. Belirsiz belirlilikte kimin neye hizmet ettiğinin belli olmadığı, amiyane tabirle atın izinin itin izinden ve hatta atın da artık itten ayrılamadığı bir tablo ortaya çıkıyor ki bu günbegün zayıflamayı getiriyor. Daha önceki bir mesajımda belirtmiştim, Türkiye'nin tek sorunu halkının ittfakla biat ettiği bir modelinin olmamasıdır. Bu sorunun aşılmasının tek yolu bu model üzerine düşünmek, konuşmak, tartışmak ve bunun için de artık herkesin rahatça konuşabildiği bir ortamı oluşturmaktan geçer. İmkansız gibi gelebilir, saçmasapan gibi gelebilir, yıkılmanın parçalanmanın neredeyse garantisi gibi gelebilir, iç savaşların garantisi gibi bile gelebilir, ama bir türlü itiraf edemesek de aslında güçlü değiliz, aslında zayıf ve sömürülen, güdülen bir ülkeyiz ve zaten batıyoruz. Süte düşmüş kurbağanın hikayesini hepimiz biliriz, onun çırpınışları da saçma sapandır sütün üzerinde ta ki süt teslim olana kadar. Bu demokrasi, hukuk masalları, güçlü, yükselen ülke, muhteşem ırk yalanları çırpınmamızı önlemekten başka hiçbir işe yaramıyor -
PKK'NIN SONUNU NEDEN GETIREMIYORUZ?
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: dominik başlık Politika Bilimi
Tüm ülkeler bu şekilde yaparlar eğitim, hukuk ve askeriye düzenlerini, ama dediğiniz gibi bunun tepesinde bir üst model vardır ve aslında sistem tüm halktan o üst modele bağlanmalarını talep etmektedir. Yani Muhammet halkının müslüman olmasını istemekte, Lenin Marksist-Leninist yapmaya çalışmakta, Hitler de faşizme göre yapmaktaydı, sorun burada değil. Sorun şurada, bu adamlar mertçe ben şeriat devleti kuruyorum, ben faşist devlet kuruyorum, ben komünist ya da marksist-leninist devlet kuruyorum ve hukuk, eğitim, siyaset, bilim, teknik her şeyi buna göre şekillendiriyorum dediler. Bunlar açısından sorun yoktur, beğenirsiniz ya da beğenmezsini, o tamamen size kalmış. Yeni dönemin insanlarıysa tam tersi bir mantık içindeler, yani namert bir mantık, şöyle ki, laik, demokrat hukuk devleti kuruyorlarmış. Bu laik, demokrat hukuk devletinin anlamı şudur, benim bir iktidar sistemim var ve ben hukuku, siyaseti, üniversiteleri istediğim an istediğim gibi şekillendiririm, bunun başka bir anlamı yoktur. Çünkü laiklik ve hukuk kendi başlarına islam, komünizm, faşizm ve hatta kapitalizm gibi bir şeyler söyleyemezler, bu doğalarında yoktur. Birileri kalkıp bize aslında bir şey söylemeyen şeylerle yönetildiğimizi söylüyorsa bilin ki niyeti kötüdür ve/veya gizlemeye çalıştığı ve olmaması imkansız olan ana sistemi açıkça ortaya koyacak yeterli güce sahip değildir. Yani kendi başına hukuk hiçbir şey ifade etmez, sosyalist hukuk olur, kapitalist hukuk olur, şeriat hukuku olur, uzakdoğu dinlerinin hukuku olur ve hukuk ana argümanlarını üst modelden alarak yasaklar ve hürriyetleri belirler. Ana ve bir şeyleri net olarak ortaya koyan bir argüman yoksa hukuk da yoktur. Dolayısıyla burada sorun şu, tamam, üniversiteler, hukuk, askeriye şekillenecek, ama tam olarak neye göre? Cevap laiklik, demokrasi olamaz, dinsizlik derseniz olur, ama o da mesela aynı anda kapitalizmi, sosyalizmi, faşizmi, liberalizmi, anarşizmi doğrulayabilir, hangisi ve neden? -
EĞER MESELE KURSATOTCU GİBİ DÜŞÜNÜLÜRSE
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: adba başlık Din Felsefesi
Teşekkürler, ama kavram dinsel bir kavram olduğuna göre ben daha fazlasını istiyorum, yani bu şekildeki açıklamayı biliyoruz her birimiz zaten. Benim istediğim dinsel metinlerden alıntılarla delillendirilmiş bir açıklama ve net bir anlam, böyle açık bir anlam var mı dinsel metinlerde? Benim okuduğum ve en fazla açılmış olan anlam sanırım Hz. Ali'ye sorulduğunda verdiği cevaptır, Allah'ın emri ve hükmüdür. Şimdi Kuran'ı ayet ayet hatırlamam, ama hatırladığım bir bölümde siz kendi hakkınızdaki hükmü (ya da kendinizdekini) değiştirmedikçe Allah da sizin hakkınızdaki hükmünü değiştirmez diye bir şey var, ayet demiyorum, çünkü anlamı buna geliyor, kelime kelime bu şekilde olmayabilir. Ancak buradan şu çıkıyor ya da çıkabiliyor, biz kendi hakkımızdaki hükmü ya da kendimizdekini (artık o neyse, onu da bilmiyorum) değiştirirsek Allah da bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirecek şeklinde de okunabilir bu metin. Yani kader Allah'ın emri ve hükmüyse ve biz o hükmü değiştirebiliyorsak değişmez olmama ihtimali ortadan kalkmış olmaz mı? -
Allah Bizi Sınava Sokarken Sordu mu?
hangisi kullanılmıyo şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
1-) kişiselleştirmenin alemi yoktur, ama anlamı vardır ve genel olarak menfidir, o yüzden kişiselleştirmeden devam edersek daha iyi olur diye düşünüyorum. 2-) cevap bir bütün olarak incelenirse daha iyi olabilir, aynı cevapta "Ancak tanrı varsa ve birilerini imtihan ediyorsa bu imtihan edilenin imtihandan önce -hayat,beden,yaşam- varolduğu anlamına da gelmez mi acaba? Yani dinsel metinlerde anlatılan şeyler şöyle de düşünülemez mi?.. Vardın, şu anda da varsın, ölüm denilen şeyden sonra da var olacaksın" diye bir bölüm de var. 3-) Allah insanları yarattığında bu sınavı isteyip istemediklerini sormadı, sadece rabbiniz değil miyim diye sordu ve bu kelime üzerinde düşünülmesi gerektiğini özellikle belirttim, tanrınız değil, rabbiniz değil miyim diye sordu. Sınav verilen cevabın doğruluğu ya da yanlışlığını ortaya koymmak için bir araçtır sadece ve bütün araçlar gibidir, isteme ya da istememe, sevme ya da sevmeme diye bir şey yoktur, araç araçtır ve gerektiğinde kullanılır. Araca bunun ötesinde bir anlam yüklemek aracı özneleştirir ki aracın özneleştiği her durumda siz nesneleşirsiniz. 4-) Tatmin edecek cevabı felsefede ya da düşüncede arıyorsanız dediğiniz gibi boşuna felsefeyle ya da düşünceyle uğraşmayın. Çünkü her ikisi de, yani felsefe de, düşünce de araçtan ibarettirler, tıpkı bilgi gibi ve araçlar nihai anlamda tatmin edici olmak özelliğinden yoksundurlar. Yolculuktur bu sadece ve sizler için ben, benim için sizler yolda rastladığımız araçlardan ibaretizdir diğer tüm her şey gibi. 5-) Amaç ne diye soracak olursanız ki bunca araç iddiasının ardından böyle bir sorunun gelmesi tabidir, işte onu bilmiyorum :) süper derecede açıklayıcı oldu değil mi -
Allah Bizi Sınava Sokarken Sordu mu?
hangisi kullanılmıyo şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
Sanırım siz de cevabı anlamamışsınız, ben size iki soru daha sorayım o zaman, belki daha açıklayıcı olur. İstemediğiniz bir sınava sokulmanızın adaletsiz olduğunu nereden çıkartıyorsunuz, sınav isteyenler ya da istemeyenler için değildi dinsel metinlere bakarsanız, yalan söyleyenler ve söylemeyenler içindi. İkinci soru hayat istemeyen biri olmaktan bahsetmişsiniz, bunun mümkün olduğunu nereden çıkartıyorsunuz? Şöyle düşünün, hayat bu bedenden ibaretse ve materyalizm gerçekse zaten bu konuların tamamı boştur, kafanıza göre takılın. Ancak tanrı varsa ve birilerini imtihan ediyorsa bu imtihan edilenin imtihandan önce -hayat,beden,yaşam- varolduğu anlamına da gelmez mi acaba? Yani dinsel metinlerde anlatılan şeyler şöyle de düşünülemez mi vardın, şu anda da varsın, ölüm denilen şeyden sonra da var olacaksın. Son olarak sizin hayat istemeyen biri olma ihtimaliniz yok, hayat istemeyen biri olmanız için dahi hayatta olmanız lazımdır ve hayatta olduğunuz için hayat istemiyorsunuzdur. Yani hayat istemiyorum diyen biri dahi aslında hayat istiyordur, sadece şekline dair beğenmeme, razı olmama durumu vardır, ama bunda da haddim olmayaraktan tavsiyem şekiller değişir, yeterince denediğinizde emin olun ki her şekil değişir, vaktinizi hayattan razı olmamakla harcadığınız kadar şekli değiştirmek için de harcarsanız bu dediğimin doğru olduğunu göreceksiniz. En kötü hayatın içinde bile güzellikler vardır, Afrika'ya dair programlarda açlıktan bir deri bir kemik kalmış, çok zor şartlar altındaki çocukların gözlerindeki parıltılara bakın, ufacık da olsa yiyecek, içecek bir şeyler bulduklarında yüzlerine yayılan o eşsiz gülümsemeye bakın ve onların sahip olduğunun binlerce katına sahip olurken neden o denli güzel gülümseyemediğinizi, gözlerinizin niye o şekilde parlayamadığını düşünün. Hayatta, tanrıda, sınavda, maddede, bilimde, ilimde, ötekinde bir sorun yoktur belki de ve her şey zannettiğimizden daha adil olabilir uğraşmamız gerekenle uğraşmayı öğrendiğimizde. O cümleyle, yani ben sizin rabbiniz değil miyim sorusuna da biraz daha fazla bakın, kelimelerin her birine tek tek bakın. Mesela soruyu soran tanrı, ama ben sizin tanrınız değil miyim diye sormuyor, normalde tanrınız değil miyim diye sorması gerekmez miydi? Rabbiniz değil miyim diye soruyor, ilginç olabilir mi? İkincisi sorunun soruluşu ilginç, bu soruya evet ya da hayır diye cevap verilemez, yani ya evet, sen bizim rabbimizsin ya da hayır, sen bizim rabbimiz değilsin demek zorunluluğu vardır sorunun soruluş şeklinde, bu haliyle soruya evet ya da hayır derseniz cevap olmaz, sizce bu da ilginç olabilir mi? Sınava fazla takmayın, değiştirebileceğiniz şeylerle uğraşın, değişteremeyeceklerinizle değil. -
Allah Bizi Sınava Sokarken Sordu mu?
hangisi kullanılmıyo şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
Bu soru bir bakıma insanoğlunun (kızının demiyorum, onun tuhaflığına ispat gerekmez, bu malumun ilanı olur ) tuhaflığının delilidir. Şöyle düşünün, doğarız, hadi büyüme faslını geçelim, ama o aşamada da yargılanırız, ilkokula başlarız ve her bir senede sayısız kez sınava gireriz, yani hocalarımız tarafından yargılanırız. Yargılamada suçlu bulunursak o saçma sapan sınıfa bir yıl daha gitmeye mahkum ediliriz. Yok, suçlu bulunmazsak başka bir üst denilen saçma sapan sınıfa gitmemize izin verilir ve bu benim zamanımda üniversiteyi de sayarsak 15 sene sürüyordu, 15 sene aralıksız kimse bana sormadan beni sınavlara soktu, yani yargıladı. İkinci aşama, işe girmeyi denedik, patron bakar, inceler bizi ve ilk anda imajımızla, sorulara verdiğimiz cevaplarla, daha sonra çalışmamız, uyumumuz, bilgimiz, becerimizle sınanırız, yani yargılanırız ve yine cezalar ya da ödüller bizi beklemektedir. Biz bunlara da ses çıkarmayız. Serbest çalışacağım, ben böyle patron, müdür sınavını çekemem arkadaş deyip de kurtulacağınızı sanmayın, esnaflık, zanaatkarlık ve hatta sanatkarlık yapsanız dahi alıcılarınız ve hatta çevre tarafından sürekli sınava alınmaktasınızdır ve tabii ki de yargılanmakta, bunun sonucunda da ödüllendirilmekte ya da cezalandırılmaktasınızdır, biz buna da aldırış etmeyiz aslında. Üçüncü kısım, bir kızı seversiniz, yanaşmaya çalışırsınız, o sizin yanaşmaya çalıştığınızı anladığı ilk andan itibaren sizi sürekli sınavlara sokacaktır, buna emin olabilirsiniz. O kızla konuşmayı başardınızsa ve bu konuşma devam ediyorsa bilin ki attığınız her adımdan, söylediğiniz her kelimeye kadar sınav oluyorsunuzdur ve tabii ki makus talihimiz değişmez, cezalandırılır ya da ödüllendiriliriz. Bunun gibi sınavları milyonlarca, milyarlarca kez yaşarız ve karşılaştığımız her insanın bizi sürekli yargıladığını aslında biliriz, ama gıkımız çıkmaz. ve netice, Allah da insanları sınar deniyor ve burada film kopuyor. Vay efendim, sen bana mı sordun, niye beni sınıyon, vesaire türünden sayısız tepki alıyor Allah. Ya arkadaşlar, insaf edin, milyonlarca, milyarlarca kez sınava alınırken-yargılanırken, hem de bu yargılayanlar biçim gibi insanlar olurken bir kez olsun gıkımız çıkmıyor da Allah sınav yapınca niye sorgulamaya girişiyoruz? Bırakın bir de o sınasın, çok görmeyin, bir kere sınayacak. Biz her birimiz her birimizi aslında hiç hakkımız olmadığı halde her gün sayısız kez yargılıyoruz ve hatta bazen öldürüyoruz bile -
YOĞUN İSTEK ÜZERİNE - Haftanın Dişisi- Sezon 1 Bölüm 1
hangisi kullanılmıyo şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
Bir kere kesinlikle bir kıskançlık yok blog yazarımızda, bunu her kelimede hissedebilmeniz mümkün, son derece objektif bir şekilde ilgili hatun kişiyi değerlendirmiş kendileri. Hele hele İsrailli olan şahsiyetin mason olacağı ve ülkemizi böleceği yönündeki tespitine kim aha işte gerçeğin özü budur demez ki değil mi Deee benim merak ettiğim bişi var, bu yaratık kadınsa benim yolda gördüklerim ne ola ki, yolda gördüklerim kadınsa bu ne de denebilir tabii kü, ama kesin olan şey iki yaratık türü kesinlikle aynı olamaz, kıskanılmaması gayet makul yane -
İyi erkek nereden bulunur?
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: meliskoo başlık Kadın Erkek İlişkileri
Başlık iyi erkek nereden bulunur olduğu halde daha ilk mesajlarda efendi erkek = iyi erkek moduma geçilmiş. Buradaki efendiden kasıt muhtemelen köle sahibi erkek değildir, alınıp evirilebilecek, çevirilebilecek, istenildiği gibi kullanılabilecek, bir sürü halt yense de sessiz sedasız katlanacak erkek modeli aranmaktadır kanaatimce ve buradan da yola çıkarak bunu arayan kişinin bir kere kötü niyetli olduğu sonucu çıkıyor. Gerçi iyi niyetli bir kadın olma ihtimali galatasarayın fenerbahçeyi yenebilme ihtimali kadardır, ama tarihte galiba bir kaç kez yenmişler, o yüzden yoktur demiyorum Yaf uğraşmayayım diyorum şu kadın denen yaratıkla, ses etmeyeyim, kendi hallerinde gezinsinler dünyada diyorum, ekolojik dengeyi bozmama adına bunu yapayım diyorum. Ama bi rahat durun kardeşim siz de, iyi erkek ararken bile iyiliğin ölçütü olarak adamın kullanılabilirliğini ön planda tutan bir türe karşı ekolojik dengenin bozulma ihtimalini bile kabullenebilir hale geldim. Pragmatizmin de sınırları vardır sanıyordum, bu tür o düşüncemi de yıktı )) -
EĞER MESELE KURSATOTCU GİBİ DÜŞÜNÜLÜRSE
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: adba başlık Din Felsefesi
Arkadaşlar, bu kader konusu tartışılıyor, iyi, hoş, tartışılsın da bu arada lütfen tartışmacılardan birisi kaderin ne olduğunu ağyarını mani efradını cami bir şekilde açıklayabilir mi? Bu eleştiri değildir, gerçekten de bu kelimenin ya da kavramın ya da neyse artık, o şeyin ne olduğu konusunda kesin bir tanıma ihtiyaç var gibime geliyor, yani en azından benim ihtiyacım var -
ben gelmişim
hangisi kullanılmıyo şurada cevap verdi: hangisi kullanılmıyo başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
Bakın, bir de kendine özgü kelimelerle bölümü vardı ki o kısma hiç girmedim, bu da site yönetimine kıyağım olsun ))