Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AED

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    915
  • Katılım

  • Son Ziyaret

AED tarafından postalanan herşey

  1. İki Milyon Gökada Katkı Sağlayanlar : S. Maddox (Nottingham Üniversitesi) ve diğerleri, APM Gökada Araştırması, Oxford Üniversitesi Gök Fiziği Bölümü Açıklama : Evrenimiz gökadalarla doludur. Devasa yıldız, gaz ve toz yığınları olan gökadalar ile gizemli karanlık madde, büyük ölçekli evrenimizin temel yapı taşlarıdır. Uzak gökadalar, evren genişlediği için birbirlerinden uzaklaşsalar da; kütleçekimi komşu gökadaları birbirine doğru çekerek, gökada gruplarını, gökada kümelerini ve hatta daha da büyük alanları kaplayan sicimleri meydana getirmektedir. Bu yapılardan bazıları, şimdiye kadar gökadalar bazında yapılmış en kapsamlı haritalardan biri olan ve 1990 yılının başlarında tamamlanan APM gökada araştırması haritasında görülebilmektedir. Yukarıda, Samanyolu Gökadamızın güney kutbuna doğru merkezlenmiş 100 derece genişliğindeki bir alanda, iki milyondan fazla gökada işaretlenmiştir. Parlak alanlar daha fazla sayıda gökadaya işaret ederken, mavimsi renkteki alanlar ortalaması daha büyük gökadaları göstermektedir. Parlak yerel yıldızların baskın olduğu yerler ise, koyu renkli elipsler biçiminde resimden çıkarılmıştır. Harita verilerinin incelenmesi sonucu, büyük ölçeklerde evrenimizin şaşırtıcı derecede karmaşık olduğu konusu da dahil olmak üzere, bir çok keşif yapılmıştır.
  2. NGC 3603 İçinde Yıldızla Dolup Taşan Küme Katkı Sağlayanlar : Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Hubble Miras Takımı (Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü [sTScI] / Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği [AURA]) - ESA / Hubble İşbirliği Teşekkür : J. Maiz Apellaniz (Endülüs Gök Fiziği Enstitüsü) ve diğerleri, Davide de Martin (skyfactory.org) Açıklama : Güneşten yalnızca 20.000 ışıkyılı uzaklıkta, aynı zamanda Samanyolu Gökadamızın yakınlarda bulunan Karina (Yay-Karina) sarmal kolunun da bir sakini olan, NGC 3603 yer almaktadır. NGC 3603, gökbilimciler tarafından Samanyolu'nun en büyük yıldız oluşum bölgelerinden biri olarak gayet iyi bilinmektedir. Merkezdeki açık yıldız kümesi, büyük bir ihtimalle bir veya iki milyon yıl önce meydana gelmiş tek bir yıldız oluşum patlamasında ortaya çıkan, Güneşimizden daha büyük kütleli binlerce yıldızı içermektedir. Aslına bakarsanız, yanı başımızda yer alan NGC 3603'ün, yıldızla dolup taşan çok daha uzak gökadaların nüfusunu artıran büyük kütleli yıldız kümelerinin uygun bir örneğini içerdiği düşünülmektedir. Kümenin çevresinde ise, enerji yüklü yıldız ışınımı ve rüzgârlarıyla biçimlendirilmiş ışıldayan yıldızlararası gaz ve örtücü tozlardan meydana gelmiş, doğuma hazır bulutlar yer almaktadır. Hubble'ın Gelişmiş Araştırma Kamerası tarafından çekilmiş olan yukarıdaki görüntü, yaklaşık 17 ışıkyıllık bir alanı göstermektedir.
  3. Samanyolu Kuşağı Katkı ve Telif Hakkı : John P. Gleason, Gökyüzü Görüntüleri Açıklama : Gökadamız Samanyolu'ndaki parlak yıldızların çoğu bir disk içerisinde yer almaktadır. Güneşimiz de bu disk içerisinde yer aldığından, bu yıldızlar bize gökyüzümüzü saran dağınık bir kuşak gibi görünmektedir. Samanyolu diskinin kuzey kuşağını gösteren yukarıdaki panorama 90 derecelik bir alanı kapsamakta olup, birbirinden ayrı pozlardan sayısal olarak oluşturulmuş bir mozaiktir. Ekranı sağa doğru kaydırarak, bu nefes kesici görüntünün geri kalan kısmını görebilirsiniz. Görüntü içerisinde bir çok parlak yıldız, koyu renkli toz şeritleri, kırmızı salma bulutsuları, mavi yansıma bulutsuları ve pek çok yıldız kümesi görülebilmektedir. Gökbilimciler, bu resimde görebildiğimiz bütün bu maddelere ek olarak, göremediğimiz daha büyük miktarda karanlık madde olduğundan şüpheleniyorlar.
  4. Satürn'ün Iapetus Uydusunun 4000 Kilometre Üzerinde Katkı Sağlayanlar : Cassini Görüntüleme Takımı, Uzay Bilim Enstitüsü (SSI), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) Açıklama : Satürn'ün gizemli uydusu Iapetus'un yüzeyi neye benzer? Bunu keşfetmeye yardımcı olmak için, şu anda Satürn'ün etrafında yörüngede bulunan robot uzay aracı Cassini, geçen hafta çift tonlu ve ceviz biçimindeki olağan dışı uydunun eşleğindeki benzersiz dağ sıralarının sadece 2000 km üzerinde uçmaya gönderilmişti. Cassini'den gelen yukarıdaki görüntü, yaklaşık 4000 kilometreden çekilmiştir ve 100 metreden küçük nesnelerin ayırt edilebilmesine olanak sağlamaktadır. Cassini kraterlerin, eğimli tepelerin ve dünyadaki 8,8 km yüksekliğindeki Everest'e rakip 10 km yüksekliğindeki dağların eski ve tahrip olmuş manzarasını keşfetti. Bu görüntünün merkezinin hemen üzerinde küçük parlak bir leke vardır ki; orada, çarpan bir kaya derindeki su buzunu açığa çıkarmış olabilir. Uzay bilimciler, Iapetus'un sıra dışı biçimi ve rengi ile ilgili ipuçları bulmak için bunun gibi geçiş görüntülerini özel bir önemle çalışacaklar; çünkü bu esrarengiz dünyaya başka yakın geçişler yapılması düşünülmüyor.
  5. Uzayda Serbestçe Uçmak Katkı Sağlayanlar : Uzay Taşımacılık Sistemi (STS)-41B, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) Açıklama : Astronot Bruce McCandless II, uzay mekiği Challenger'ın yükleme bölmesinden yaklaşık 100 metre uzaklıkta, şimdiye kadar hiç kimsenin olmadığı kadar uzakta bulunuyordu. İnsanlı Manevra Aracı (İMA-MMU) ile hareket eden McCandless, yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi uzayda serbestçe uçuyordu. McCandless ve diğer NASA astronotu Robert Stewart, uzay mekiğinin 1984 yılındaki 41-B seferi sırasında zincirsiz uzay yürüyüşünü deneyen ilk insanlardı. İMA azot püskürterek çalışmakta olup, o zamandan beri uyduları konuşlandırmak ve mekiğe geri yüklemek için kullanılmaktadır. İMA, 140 kilogramlık kütlesiyle Dünya'da ağırdır; fakat diğer her şey gibi, yörüngede sürüklenirken o da ağırlıksızdır. İMA, daha sonra sırtta taşınan bir itiş gücü birimi olan Araç Dışı Çalışmalarda Kurtarma İçin Basitleştirilmiş Yardım Aracı (SAFER) ile değiştirilmiştir.
  6. Norveç Üzerinde Altı Gökkuşağı Katkı ve Telif Hakkı : Terje O. Nordvik Açıklama : Siz hiç altı tane gökkuşağını bir arada görmüş müydünüz? Böyle bir şeyi görmek yalnızca ender bir olay değil, aynı zamanda çözülmesi gereken bir bulmacadır da. Sıradan bir gökkuşağı, güneş ışığının yağmakta olan yağmur damlalarının iç arka taraflarından yansırken, aynı zamanda hava/su sınırında kırılması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bir gökkuşağı görebilmek için, güneşin aksi yönünde yer alan bir yağmur fırtınasına bakmak gerekir. Buradaki asıl gökkuşağı, resimde görülen en parlak renk demetidir. Bazı durumlarda, su damlalarının içerisinde meydana gelen birden fazla sayıdaki yansıma, ilkinin dışında görülen ve renkleri tersten dizilmiş ikinci bir gökkuşağı yaratır. Tam da bu şekilde meydana gelen ikinci bir gökkuşağı, resmin en solunda görülebilmektedir. Açıklaması daha zor olanı ise, ortada, ikisinin arasında yer alan gökkuşağıdır. Bu gökkuşağı, büyük bir olasılıkla uzaktaki yağmur damlalarına çarpmadan önce sudan yansımış olan güneş ışığının, bu damlalar tarafından gözlemciye doğru yansıtılması sonucu ortaya çıkmaktadır. Resimde yer alan gökkuşaklarının her biri gölün sakin yüzeyinden yansıyor gibi görünüyor ve her ne kadar gökkuşaklarının yeri gözlemcinin bulunduğu yere göre değişiyor olsa da, gerçekte görüntülenmekte olan şey her bir gökkuşağının hafifçe yer değiştirmiş olan kopyalarıdır.
  7. Olağanüstü Bir Akrep Göğü Katkı ve Telif Hakkı : Stéphane Guisard Açıklama : Akrep Takımyıldızı çıplak gözle bu kadar güzel görünseydi, insanlar bu takımyıldızı daha iyi hatırlarlardı. Akrep, parlak birkaç yıldızı görünen, iyi bilinen ama parmakla çok ender olarak gösterilen bir burçlar kuşağı takımyıldızıdır. Yine de bunun gibi muhteşem bir görüntü çekebilmek için iyi bir fotoğraf makinesine, renk süzgeçlerine ve bir sayısal görüntü işleme yazılımına ihtiyaç vardır. Yukarıdaki görüntüde, detayları ortaya çıkarabilmek için yalnızca birkaç farklı renkte çekilen uzun süreli pozlar değil, hidrojen gazı tarafından salınan çok özel bir kırmızı dalga boyunda çekilmiş ayrı bir poz da gereklidir. Bunların sonucunda ortaya çıkan görüntü, birçok nefes kesici özellik içermektedir. Resmin solunda, yukarıdan aşağıya doğru dikine görülen kısım, Samanyolu Gökada düzleminin bir parçasıdır. Resimde, kocaman parlak yıldız bulutları ile koyu renkte uzun toz lifleri de görülebilmektedir. Görüntünün merkezinde, çapraz olarak Samanyolu'ndan uzanan şeyler ise "Karanlık Nehir" olarak bilinen toz şeritleridir. Bu nehirler, parlak yıldız Akrep Yüreği (α Sco) de dahil olmak üzere, sağ tarafta yer alan ve Akrep'in başını ve kıskaçlarını oluşturan birçok parlak yıldıza bağlanmaktadır. Çok sayıda kırmızı salma bulutsusu ve mavi yansıma bulutsusu da resmin her tarafında görülebilmektedir. Akrep Takımyıldızı, yılın ortalarında, güney yarımküre göklerinde güneş battıktan sonra belirgin olarak görülebilmektedir.
  8. Satürn'ün Uydusu Tethys'teki Büyük Havza Katkı Sağlayanlar : Cassini Görüntüleme Takımı, Uzay Bilim Enstitüsü (SSI), Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL), Avrupa Uzay Dairesi (ESA), Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) Açıklama : Bazı uydular böyle bir çarpışmada ayakta kalamazlardı. Satürn'ün büyük uydularından biri olan 1000 kilometre çapındaki Tethys bu çarpışmada ayakta kalmayı başardı; ama bugün büyük bir çarpma krateri olan Odysseus'u gösterişle taşıyor. Bazen Büyük Havza olarak da adlandırılan Odysseus, Tethys'in önde giden yarımküresinde yer alıyor ve o büyük yaşını kule gibi yükselen duvarlarının iç taraflarında bulunan daha küçük kraterlerin göreli miktarıyla sergiliyor. Bir diğer büyük krater olan Melanthius ise uydunun gece gündüz çizgisi yakınlarında görülebiliyor. Tethys'in yoğunluğu su buzuna yakındır. Sayısal olarak iyileştirilmiş olan yukarıdaki görüntü, geçen Temmuz ayında, Satürn'ün yörüngesinde bulunan robot uzay aracı Cassini tarafından, araç bu büyük kar topunun yanından hızla geçerken çekilmiştir.
  9. Mars'taki Victoria Krateri'ne İnen Patika Katkı Sağlayanlar : Mars Keşif Aracı Görevi, Cornell Üniversitesi, Jet İtiş Gücü Laboratuvarı (JPL), Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA); Teşekkür : Eduardo Tesheiner Açıklama : Victoria Krateri'nin içerisinde ne var? İlerleyen Mars gezginlerini hareketsiz hale getiren bölgesel Mars toz fırtınalarıyla kalkan tozlar bu aralar yatıştı ve önümüzde bekleyen görev belirginleşti. Opportunity, Victoria Krateri'ne geçen ay ulaşmış ve toz fırtınaları aniden patlak verince inme işi askıya alınmıştı. Yukarıdaki görüntü, 750 metrelik çarpma kraterine inen ve muhtemelen üzerinden geçilebilecek bir eğimin yanına tüneyen Opportunity tarafından, geçen hafta içerisinde çekildi. Victoria Krateri, her iki Mars gezgininin keşif yolculukları sırasında rastladıkları en büyük kraterdir. Bu kraterin duvarları, Victoria Krateri'ni yaratan o büyük çarpışma meydana gelmeden önce var olan Mars yüzeyi hakkında ipuçları içeriyor olabilir.
  10. Ro Yılancı'nın Renkli Bulutları Katkı Sağlayanlar : Adam Block, Kitt Peak Gece Gözlemi (KPNO ) Ziyaretçi Programı, ABD Ulusal Optik Gökbilim Gözlemevi (NOAO), Gökbilim Araştırmaları İçin Üniversiteler Birliği (AURA), ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF) Açıklama : Ro Yılancı içerisinde yer alan bulutların görülmeye değer farklı renkleri, orada süregelen farklı süreçlere dikkat çekmektedir. Mavi bölgeler asıl olarak yansıyan ışıkla parlamaktadır. Ro Yılancı ve yakınlardaki diğer yıldızlardan gelen mavi ışık, kırmızı ışığa kıyasla bulutsunun bu bölgesinden daha verimli yansır. Gündüzleri Dünya'nın gökyüzü de aynı sebeple mavi renkte görünmektedir. Kırmızı ve sarı bölgeler ise asıl olarak bulutsunun atom ve molekül gazından salınan ışımayla parlamaktadır. Yakınlardaki mavi yıldızlardan gelen ve parlak yıldız Akrep Yüreği (Antares)'ninkinden daha fazla enerji yüklü olan ışık, gazdaki elektronlara çarparak uzaklaştırmakta, gaz ise daha sonra elektronlar kendisiyle tekrar birleşince parıldamaktadır. Koyu renkli bölgeler ise genç yıldızların havakürelerinde meydana gelen ve arkalarından salınan ışığı etkili bir biçimde engelleyen toz zerrecikleri nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Ro Yılancı yıldız bulutları, yukarıdaki görüntünün sol alt tarafında görülen küresel küme M4'ün oldukça önünde yer almakta ve insan gözünün görebileceğinden çok daha fazla renk içermektedir. Bu bulutlar, radyodan gama ışınına kadar her dalga boyunda ışık salmaktadır.
  11. Yılan Takımyıldızı'nda Yıldız Oluşumu Katkı ve Telif Hakkı : Avrupa Güney Gözlemevi (ESO), HAWK-1 Aygıt Takımı Açıklama : Yılan Takımyıldızı'nın kuyruk kısmında (Serpens Caput), bizden yalnızca 1000 ışıkyılı uzaklıkta, yoğun bir molekül bulutu içerisinde yıldızlar oluşuyor. Yılan yıldız oluşum bölgesinin en hareketli kısmını yakın kırmızı ötesi dalga boyunda gösteren bu net, yakın çekim görüntü, tahmin edilen bu uzaklıkta yaklaşık 2 yay dakikalık veya yarım ışıkyılının biraz üzerinde bir alanı kaplamaktadır. Böyle yakın kırmızı ötesi gözlemler, dağların tepesinde yer alan ve özel algılayıcılara sahip teleskoplarla yapılabiliyor olsa da, yakın kırmızı ötesi ışık gözle görülemeyecek kadar uzun bir dalga boyuna sahiptir. Yukarıdaki görüntü, Şili'deki Paranal Gözlemevi'nde daha yeni hizmete sokulmuş olan hassas Yüksek Duyarlılıklı Geniş Açılı K Bandı Görüntüleme (HAWK-1) kamerası tarafından çekilmiştir. HAWK-1'in etkileyici yeteneklerini gözler önüne serebilmek için alınan bu çekici görüntü, oradaki bulutsu gazı ve tozunda ortaya çıkan ve büyük bir olasılıkla birkaç milyon yaşında olan kırmızımsı genç yıldızları ve ön yıldızları göstermektedir.
  12. Hidrojen Peroksit Yaşamı Mars Üzerinde Canlı Kalabilir Miydi? Katkı Sağlayanlar : Viking Projesi, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) Açıklama : Mars'ta yaşam var mı? Mars üzerinde yerel yaşama dair kesin olan hiçbir kanıt bulunamamış olsa da, "herhangi bir yaşam biçimi Mars üzerinde canlı kalabilir miydi?" gibi çok daha kuramsal bir soru yeni bir anlama büründü. İki gezegen bilimci, kısa bir süre önce, aşırı sert koşullarda yaşayabilen mikropların hidrojen peroksit (H2O2) ve su (H2O) karışımı içeriyor olmaları durumunda, Mars'ın ince, soğuk ve kuru havaküresinde rahatlıkla canlı kalabileceklerini ileri sürdü. İkili, hidrojen peroksit içeren yaşamın burada, Dünyamızda da var olduğuna ve böyle bir yaşamın Mars'ta çok daha kolay bir biçimde su soğurabileceğine dikkat çekti. İki bilim adamı, ayrıca böyle bir yaşamın eski Viking iniş araçları üzerinde yer alan yaşam tespit deneylerinden gelen sonuçlarla da tutarlı olacağını öne sürdüler. Bu tür iddialar kusursuz olmasa da, Mars üzerinde yaşamın var olmasına yönelik tartışmaların eğlenceli olduğunu ve basının dikkatini üzerlerinde topladığını tekrar kanıtladı. Yukarıda, 1979 yılında Viking 2 iniş aracı tarafından Mars yüzeyinde çekilmiş olan ve yüzeyde ince bir katman mevsimsel su buzu olduğunu gösteren olağanüstü bir resim görülmektedir.
  13. AED

    MUHABBET MEKANI

  14. AED

    MUHABBET MEKANI

  15. AED

    MUHABBET MEKANI

  16. AED

    MUHABBET MEKANI

  17. AED

    MUHABBET MEKANI

  18. AED

    MUHABBET MEKANI

  19. AED

    MUHABBET MEKANI

  20. AED

    MUHABBET MEKANI

  21. AED

    MUHABBET MEKANI

    -------------------------------GÜNÜN KOMİĞİ------------------------------------------
  22. hah ha ha.. böyle gergin bir siyasi ortamda güldürmeyi başardınız..
  23. Tarantula Bulutsusu'nun Duyargaları Katkı ve Telif Hakkı : Geniş Alan Görüntüleyici (WFI), Max Planck Topluluğu / Avrupa Güney Gözlemevi 2,2m Teleskobu, La Silla, Avrupa Güney Gözlemevi (ESO) Açıklama : Tüm Yerel Grup gökadaları arasında bilinen en büyük ve en zorlu yıldız oluşum bölgesi, bizim komşu gökadamız olan Büyük Macellan Bulutu (BMB) içerisinde yer alır. Eğer Tarantula Bulutsusu, yerel bir yıldız oluşum bölgesi olan Avcı Bulutsusu ile aynı uzaklıkta olsaydı, gökyüzünün yarısını tek başına kaplardı. 30 Kılıçbalığı olarak da adlandırılan bu bölgede, üstnova kalıntıları ve bir karanlık bulutsu yer almasına rağmen, kırmızı ve pembe renklerdeki gaz büyük kütleli bir salma bulutsusuna işaret ediyor. Merkezin solunda yer alan parlak yıldız düğümü R136 olarak anılmakta olup, bilinen en büyük kütleli, en sıcak ve en parlak yıldızları içermektedir. Avrupa Güney Gözlemevi (ESO)'nin Geniş Alan Görüntüleyicisi tarafından çekilen yukarıdaki görüntü, bu devasa yıldız oluşum bölgesinin şimdiye kadar alınmış en detaylı görüntüsüdür. ESO, bu bağlantıya tıklayarak, yukarıdaki detaylı görüntünün etrafında ve içerisinde dolaşmanıza imkân sağlamaktadır.
  24. Bayram tatilimi biraz uzattım:))))

  25. Yıldızlar ve Toz İçindeki Üç Boğumlu Bulutsu Katkı ve Telif Hakkı : R. Jay GaBany (Cosmotography.com) Açıklama : Sözle ifade edilemeyecek bir güzellik ile hayal bile edilemeyecek bir karmaşa Üç Boğumlu Bulutsu içerisinde aynı anda bir arada bulunabilir. M20 olarak da bilinen bu fotojenik bulutsu, iyi bir dürbün ile Yay Takımyıldızı yönünde görülebilmektedir. Yıldız oluşumunun enerji dolu süreci, yalnız renkleri değil, karmaşayı da beraberinde getirmektedir. Kırmızı renkte ışıldayan gaz, yüksek enerji ile yüklü yıldız ışığının yıldızlararası hidrojen gazına çarpması sonucu ortaya çıkmaktadır. M20'yi dantel gibi saran koyu renkli toz lifleri ise soğuk dev yıldızların havakürelerinde ve üstnova patlamalarından arta kalan enkaz yığınlarında ortaya çıkmaktadır. Parlak ve genç yıldızlardan hangilerinin mavi renkteki yansıma bulutsusunu aydınlattığı halen araştırılmakta olan bir konudur. Her ne kadar tam uzaklığı hâlâ bilinmese de, M20'den gelen bugün gördüğümüz ışık belki de 3000 yıl önce yola çıkmıştır. Işığın M20'yi bir uçtan diğer uca aşması ise yaklaşık 50 yıl sürmektedir.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.