İş adamı traş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler. Berber, iş adamının kulağına fısıldar:
"Bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi..."
Berber çocuğa seslenir: "Ali, buraya gel!". Bunun üzerine çocuk sakince dükkana girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar. Berber işadamının kulağına sessizce, "bak şimdi" diye fısıldar ve bir elinde 5 TL, diğer eli
Yeni güne neşe ile açarsınız gözlerinizi
bir gün önce mutsuz kapamış olsanız dahi
umutsuzluğa inat umutla.
güneş girmiştir pencerenizden
kuşlarınız camda cik cik öter
kediniz ayağınızın dibinde kıvrılmış,
bir gözü açık sizi keser uyandınız mı diye
çocuklarınız mışıl mışıl uyuyordur
sevgiyle izlersiniz.
sonra__________
kocaman bir orkestra sahne alır içinizde
karnaval olur içiniz
bahar dolar ciğerlerinize
yaşama sevincini iliklerinize kadar zerkeder.
gün hızla akarken
sahne yavaş y
Yolun başındayken dört şeyi yanlış biliyordum, sonunda doğrusunu öğrendim"
Yolun başında ben Hakk'a talibim zannederdim, sonunda anladım ki Hak bana talipmiş.
Yolun başında ben Hakk'ı zikrediyorum zannederdim, sonunda anladım ki Hak beni zikrediyormuş.
Yolun başında benim için iyi olanı seçen yine benim zannederdim, sonunda anladım ki ben hep kötü olanı seçmişim, her defasında benim için iyi olanı seçen O'ymuş.
Yolun başında Hakk'a vâsıl olmayı isterdim, sonunda anladım ki daha yolun başında
Gerçeği Arian'lardan mısın?
Küçük şeylerin Kadir'ini bilmelisin o halde.
Güzel bir çiçek gördüğünde, durup seyredeceksin mesela.
Bu yolda bir Deniz gibi olacaksın.
...
Bazen durgun, bazen dalgalı
Ama balıklara yaşam olacaksın, karşılık aklına gelmeyecek.
Yaşama Sevinc'ini bulmak istiyor musun?
Yeşil yeşil otların üzerine uzanacaksın.
Parmak kadar olmuş Filiz'lere aşık olacaksın durup.
Gülseler bile sana yaşadığını gördüklerinde
Arslanlar gibi Ürk'meden çıkacaksın karşılarına
ACI TORBASI...
Bir adam çok acı çekiyormuş ve her gün Tanrıya dua edip,
Neden ben? Başka herkes çok mutlu görünüyor,
ben neden böyle acı çekiyorum? Diyormuş.
...
Bir gün büyük bir umutsuzlukla Tanrıya dua etmiş:
Bana başka herhangi birinin acısını verebilirsin,
onu kabul etmeye hazırım ama benim acımı al. Artık dayanamıyorum.
O gece güzel bir rüya görmüş güzel ve çok açıklayıcı.
O gece rüyasında Tanrının gökyüzünde görünüp herkese,
Bütün acılarınızı tapınağa getirin, dediğini
"Ahvali cihanın sırrını ferzane-i ilahiden sordum; "Ya rüyadır, ya rüzgardır, ya masaldır" dedi... Bizim ömrümüzün ahvalini söyle, acaba ömür nedir? dedim; "Ya şimşektir, veya şem'dir ve ya pervanedir" dedi... Buna gönül veren kimse için ne dersin? dedim; "Ya kördür, ya sarhoştur ya delidir" dedi... "
Ferîdüddîn-i Attâr
http://www.youtube.com/watch?v=eWsC2hbYXm8&feature=player_embedded#!
Kremalı Kek ve Gazoz
Küçük çocuk Tanrı ile buluşmak istedi. Tanrı'nın yaşadığı yere ulaşmak için uzun bir yolculuk yapacağını bildiğinden, çantasının içine kremalı kek ve gazoz şişelerini doldurdu ve yola koyuldu.
Üç blok ilerledikten sonra yaşlıca bir adama rastladı. Adam bankta oturmuş güvercinleri besliyordu. Çocuk yaşlı adamın yanına oturdu ve çantasını açtı. Çantadan içeceğini almak üzere iken adamın da aç olabileceğini düşünerek ona kremalı kekinden verdi.
Adam teşekkürle ka
Bir üstat gezinirken, nehir kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir çift görmüş. Öğrencilerine dönüp “insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?” diye sormuş. Öğrencilerden biri “çünkü sükûnetimizi kaybederiz” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? o kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız? ” diye tekrar sormuş.
Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: “iki insan birbirine öfkelen
Epeyce zamandır penceremde kuşları besliyorum.Tek bir güvercinle başlamıştım, sonra o herhalde arkadaşlarına söyledi ki çoğaldıkça çoğaldılar.Hem artık sadece güvercin de değil.Serçe, karga..aklınıza ne gelirse işte.
Eskiden yalnızca bir pencereme gelirlerdi, şimdi evimin her penceresinde kuş görebilirsiniz..Apartmanımızda benim bu aşkıma karşı çıkan komşularım olduysa da, ben hiç aldırış etmedim.Bir gün bir tanesi kapıya geldi, kapıyı kızım açmıştı.Ben sesleri dinleyip niçin geldiğini anlay
neredeyim biliyor musun?
yalnış bir dünyada
doğru bir hayat sürmeye çalışmanın kederinde
ve en kederli anımda bile
içimi yaşama sevinciyle dolduran
bir çocuk gülüşünde...
/Melih Çoskun...
Heyyyy yazmayalı çok uzun zaman olmuş..Biraz başım dumanlı ama, idare edin artık..
Kısacık birkaç kelam edip gideceğim..
Bugün mutfakta yemek yapıyordum, tam o sıra dışarıdan hoş bir kadın kahkahası işittim..Güzeldi, gülümsedim..
Ama birazda kıskandım, içim burkuldu galiba.Çünkü en son ne zaman kahkaha attığımı bile hatırlayamadım.
Neyse uzun lafın kısası..
Ben artık kahkaha atmayı özledim..
İşte öyle..
http://www.youtube.com/watch?v=FTWHDChQdGY
Belki bir şarkının her s
(Saat 3:23)
Yatağın üzerinde deli bir anne ve kızı..
Gülüyoruz.
Hayır gülmüyoruz:
Gülme krizine giriyoruz!
Neden mi?
Elimizde ki telefonun kamerasıyla ayaklarımızın en estetik görüntüsünü yakalamaya çalışıyoruz..
Ama olmuyor tabi, her bir poza kulp takıyoruz
-"Bunda bileğim kalın çıktı, benim bileklerim kalın değil ki yaa"
-"durrr bunda çok tombul"
-"ama ayaklarımı kapatıyorsun, aaaaa.."
ve içeriden ihtar gecikmiyor
-"o gülüyor benim suçum yok"
-hayır benim suçum yok sen güldürdün!
Iki cumle yazip gidicem.yazdigim blog benim mi ondan bile emin degilim cunku kafam guzel cunku bisuru blog yazarina editor olmusum.bursercan blogunu isgalediyorsam affet ablacim.kirazcim sayet senin blogtaysam fazla konusma, doverim..
Yalniz gercekten telden yazmak cok zormus
Ama evden kacmak isteye ngenc kizlara bir mesaj vermek istiyorum..
Iki gundur cekmece ve dolaplari hala annem kokan yazlik evdeyim. Cocukluk ve genclik hatiralariminla dolu olan tek ev.Ansizin odalardan birinden annem ci
İki gündür kendi çocukluğumla, çocuklarımın imkanlarını kıyaslayıp duruyorum.Benim kasaba çocuğu oluşum, onların şehirde büyümeleri, oyuncaklarımız, oyunlarımız değil kıyasladıklarım..Bilgi ve bilgiye en doğru kaynakları bulup hızla erişmekten bahsediyorum..
Annemin bize sözünü geçirebilmek için, batıl inançları nasıl kullandığı geldi aklıma.Aynı şeyi kendi çocuğuma denediğimde aldığım tepki gerçekten "vay bee" dedirtti bana.
Sizlerde küçükken çıkartır mıydınız acaba o garip sesi? Hani d
Bir şeyler anlatmam lazım benim.Aslında bu aralar anlatacak çok bir şeyler var.Şöyle takır takır beynindekileri kağıda dökebilen insanlara hayranım cidden.Benim yazabilmem için şartım şurtum o kadar çok ki.
Bugün Yarenle kitap bakıyorduk, bir de ne görelim; Tuba Ünsal kitap çıkarmış! Yaren; "yuh yani anne görüyor musun bak" diyerek esefle kınadı beni..Çünkü ona göre ben mutlaka bir kitap yazmalıyım, o öyle istiyor yani..Ben kendimde o kapasiteyi görsem bile, hani zaman nerede!
Bir gece uykusuz
Uzun cümleler kuramayacak kadar yorgunum. Kardeşimin tabiriyle "dün motoru yaktım"
Öte yandan babamın yanında yorgunluğumu bu şekilde dile getirsem aynen şöyle der:
-"Tarlaya, tarlayaaaa"
Elbet biliyorum benden çok daha zor şartlarda yaşayan kadınlar olduğunu..
Ama aynı anda hem temizlik yapıp, hem metrelerce perde ütüleyip asıp, yemek yapıp, alışverişe çıkıp, çocuğun okuluna koşup, okuldan döndüklerinde onların dertlerini dinleyip, hoş tutmaya çalışıp, kendi kafanın içindekile
Şubat' 20 de annemi kaybedeli tam bir yıl oldu.O gün teyzelerim, kuzenlerim babamın evinde toplandık dua okuyoruz.Hepimizin elinde dua kitapları.Benim elimde de annemin 40 yıllık dua kitabı var.Herkes hararetli okurken tam bir sayfayı çeviriyorum ve karşıma o çok bildik dua çıkıyor.Bir yanım kan ağlarken bir yandan da gülme tutuyor beni.Çünkü dua benim meşhur çevirgel duası.
20-21 yaşlarında filanım.Erkek arkadaşımla bir ayrılıp, bir barışıyoruz.Daha bu yıl öğrendim, yükselenim akrepmiş beni
Bu gece içimden yine fal tutmak geldi..Kitaplığımda Cemal Süreya aradım ama ne gezer, tabi ki ikinci adrese uçmuş.Zaten giyisilerim, makyaj malzemelerim kısacası hiçbir eşyam yerinde sabit durmuyor bu evde..İkinci adres pek tabi ki Yaren'in odası yada dolabı.. Gecenin bi yarısı ayak ucumda uyuyan kediyi bile sessizce gelip kendi yatağına taşıyor.
Madem ki Cemal Süreya yok, Ümit Yaşar Oğuzcan var..(Aşka Dair Nesirler)
Kitabı alıp rastgele açıyorum yine..Kitabı açıyorum ama kendim için değ
Dışarıda muhteşem bir hava var..Eve hiç giresi gelmiyor insanın.Dün kızımın okulda dişi tutunca, onu okuldan alıp dişçiye götürdüm.Geri kalan zamanda halledilmesi gereken diğer işlerimizi görüp, birkaç mağaza bakıp, bir de sevdiğimiz kitabevine uğradıktan sonra sahilde aldık soluğu.
(Gerçi kızım benimle yürürken çok sinirleniyor, çünkü ben her gördüğün kuşun, çiçeğin, böceğin resmini çekmek için yürüyüşü ve onun hararetle bana anlattıklarını kesintiye uğratıyorum.. İyi ki profesyonel bir mak
(Annem öğretmişti:
"Eğer sabah kumrular 7 kereden fazla öterse bahar gelmiş demektir"
saydım yine geçenlerde;
7'den fazla idi..)
Baharda daha bi umutla mı uyanır insan?
Bahçeni boyayan yeşillikten nasiplenmeyi umarak.
Belki birkaç tomurcuk, kurumuş dallarında
Tazecik yapraklar,
Hani belki çok uzaklardan bi kuş.
İşte hep böyle kalkarsın.
Sonra gece olur
Umudunun bütün ışıklarını tek tek söndürürsün içinde
Yalancı bahar diye bi de bahara küfredersin
Bahar küser,
Sen küsersin,
Yeş
Buraya bir şeyler yazmak benim için gittikçe zorlaşıyor.Çünkü içimde biriken,üzerime çullanan kasveti yazıya dökerken o kötü enerjiyi daha da güçlendiriyormuşum hissine kapılıyorum.
Kurdeşen döktünüz mü hiç? Kurdeşen döktüğünüzde o bölgeyi ne kadar kaşırsanız kurdeşen o denli güçlenir ve vücudunuza yayılır.Kızımın doğumundan sonra yaşadım ben, tecrübeyle sabit yani.Tek ilacı kaşınan bölgeyi kaşımamak!Yok saymak ve görmezden gelmek!Bunu canımı acıtan herşey için uygulamaya karar verdim.
Hani
Yağmur yağıyor. Mutfak camındayım. Nasıl üşüdüğümü
bilemezsin. Menekşelerim çiçek vermiyor artık anne.
Söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama…
Şimdi telefon açsam sana, sesini duymak da yetmiyor ki.
Hep aynı cümleler; “Babamlar nasıl, ilacını aldın mı?”
Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde.
Bir yerlere sığdıramıyorum yüreğimi. Bazen mutfakta
dalıp giderdin yemek yaparken, tahta kaşıkla
tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba?
Özlemek çok fena anne. Anlamak se
Dün ayakkabıların hakkından zor bela gelen ben, bugün dağları devirdim desem yeridir.Bayram ruhunu, hamaratlığını, anaçlığını bana mı yolladın Şengül'üm.
Tatlının şurubunu az önce döktüm.Hani sen bir işe başlarken "benim elim değil, fatma anamızın eli" derdin hep.Ben de bugün "benim elim değil anneciğimin eli" deyip başladım her işime.Senin yaptıkların gibi güzel olsunlar istedim.Tatlı güzel görünüyor.Sen en hasta zamanında bile babamı tatlısız bırakmazdın.Üzülme emi, babam tatlı yiyecek.Gerçi
Ayakkabı odasını düzeltecektim bugün.Oda dediğime bakmayın, ufacık bir yer.Eh o ufacık yere ayakkabı hariç önüne gelen bişeyler koyarsa, bazen kapıyı açtığınızda tepenize bişeyler düşmesi çok mümkün.
Evi toparladıktan sonra kararlıydım o odaya girecektim.Tam evi toparladım geliyorum ayakkabılarrr derken; kızımın şu telefonuma yüklediği sohbet zımbırtısının mesaj uyarısı öttü:
"anne arkadaşlarımın çoğu okula gelmedi gel beni al"
kısa ve net:
"gelemem çok işim var"
olduuu, özel