BOŞVER AYAKKABILAR DAĞINIK KALSIN, SEN SONUCA BAK!
Ayakkabı odasını düzeltecektim bugün.Oda dediğime bakmayın, ufacık bir yer.Eh o ufacık yere ayakkabı hariç önüne gelen bişeyler koyarsa, bazen kapıyı açtığınızda tepenize bişeyler düşmesi çok mümkün.
Evi toparladıktan sonra kararlıydım o odaya girecektim.Tam evi toparladım geliyorum ayakkabılarrr derken; kızımın şu telefonuma yüklediği sohbet zımbırtısının mesaj uyarısı öttü:
"anne arkadaşlarımın çoğu okula gelmedi gel beni al"
kısa ve net:
"gelemem çok işim var"
olduuu, özel şöförüm ben çünkü zırt deyince uçacak, okul 45 dakika yol...Kararlıyım ya, ayakkabı odası düzelteceğim ben..
Ama bi dakka...Zırrrr..... Kapı zili yani; Arkadaşım...Bayramda görüşemeyeceğiz diye kahveye gelmiş..Hoş gelmiş sefa getirmiş, şeytan dedi sok ayakkabı odasına!
Biz fallarımızı bakarken ( bir gün önce de bakmıştık) o mesaj zımbırtısı yine:
"Anneee bizi bilmem kim arkadaşımızın babası getirecek (artık zavallı adamı nasıl kandırdılarsa) ama ben oradan arkadaşıma gidicem"
uzun ve net:
"hayırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr"
Arkadaşımı uğurladıktan sonra, hala kararlıydım ben.Ayakkabı odası düzeltecektim.Tam odaya yönelmiştim ki telefonum!
Arayan babam;
"Didem ben annen için kurban kesmekten vazgeçtim, cuma namazında hoca da söyledi, ölenin arkasından kurban kesilmezmiş, ben bayram için yemeklik et alayım"
"tabi baba ben de dedim ya, onun yerine bağış yap.!" (aslında sağ iken niye kesmedin demek istedim ama demedim...Anacım; "bak her kurban bayramı kendine kesiyor" derdi.Galiba bir kere kesilmişti ya çok da emin değilim.)
Neyse bu habere sevinmiştim bir kuzucuk kurtulmuştu.
Oda... Ayakkabı odası...düzeltecektim gerçekten de.Girdim odaya, bütün kışlık botların çizmelerin olduğu büyük kasaları indirdim yukarıdan raftan, onları çıkartıp, yazlıkları doldurdum.Sonra daha az giyilen kutuları indirdim.Tam kaptırmıştım kendimi...O da ne!
Zil, zil zilllllllllllll.....
Unutmuşum oğlum erken geliyordu cumaları.Odayı öyle bir boşaltmışım ki kapı tarafına geçmem için epeyce bir efor sarfetmem gerekiyordu.Tam oğlumu içeri aldım, yine zil!!!
Gelen babam:
"Benim kirayı yatırmadık, bugün yatırman lazım"
Kapıyı kapadığım gibi o ayakkabı tepesinden bi atlayışım var, sanırsınız engelli koşu rekortmeniyim ben...
Oğlum:
"anneeee bankaya gidince beni hamburgerciye götürürsün demi?"
Gerisini yazmaya lüzum görmüyorum...
Beni boşverin..ayakkabıları da boşverin...Şöyle güzel bir şarkı dinleyin siz en iyisi mi...
Belki çok uzakta sevdiğiniz biri vardır, belki çok özlemişsinizdir onu... Birlikte çekilmiş bir resminizi de koyun önünüze..."Onun yanında ne kadar güzel gülmüşüm, gözlerim nasıl da parlıyormuş" deyin, mutlaka öyledir çünkü...Aşağıda ki şarkıyı yıldızlara bakıp söyleyin, unutmayın bir yerlerden o da, o yıldızlara bakıyordur nasılsa...Çok canınız çekerse bir kadehte rakı içiverin canım... Ama mutlaka şalgam suyu ile için...
5 Yorum
Önerilen Yorumlar