Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kuran-ı Kerim'de Evrim Teoirisi Var Mı? Mevlana'nın Bakış Açısı


Canraşit

Önerilen İletiler

Örneğin Kuran'da dağların önemli bir jeolojik işlevine dikkat çekilmektedir:

 

Ayette, dağların yeryüzündeki sarsıntıları önleyici özelliğinin olduğu haber verilmektedir. Kuran'ın indirildiği dönemde hiçbir insan tarafından bilinmeyen bu gerçek, günümüzde modern jeolojinin bulguları sonucunda ortaya çıkarılmıştır.

 

Yeryüzünde, onları sarsmasın diye, sabit dağlar yarattık... (Enbiya Suresi, 31)

Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı? Dağları da birer kazık? (Nebe Suresi, 6-7)

 

Minicik bir arının da yaşam süresi boyunca görevi vardır:

 

Rabbin balarısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır.(Nahl Suresi, 68-69)

Kuran bir bilim kitabı değil, bir öğüt kitabıdır.

 

Burada verilen örneklerle amaçlanan, o dönem Arap toplumunun bilgilerine dayanarak retorik sanatıyla ahlaki ve dini mesajın verilmesidir. O dönem Arapları edebiyatı iyi bildiklerinden inansınlar inanmasınlar hepsi bu mesajı anlamışlardı. Daha sonraki diğer müslümanlar da, insanlar da anladılar, ta ki HY ve Ö.Çelakıl ortaya çıkana kadar.

 

Yoksa, elbette ki, jeolojiye göre dağlar sabit değildir, elbette ki orada söz edilen arı dişi değildir.

 

Anlatmak istediğimin daha iyi anlaşılması için mesela, Nahl suresine bakalım;

 

"

74 - Artık Allah'a ortaklar koşmayın. Çünkü Allah, (eşi bulunmadığını) bilir, siz bilmezsiniz.

 

75 - Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile, kendisine güzel bir rızık verilen ve o rızıkdan gizli ve açık olarak harcayan hür bir insanı misal verdi. Hiç bunlar eşit olur mu? Bütün hamd Allah'a mahsustur. Doğrusu insanların çoğu bilmezler.

 

76 - Allah şu iki adamı da misal verdi: Bunlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez; efendisine bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayır getiremez. Şimdi, bu adamla, adaletle emreden ve doğru yolda bulunan adam eşit olur mu?

 

77 - Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah'a aittir. Kıyametin kopuşu yalnız bir göz kırpması veya daha az bir zamandan başkası değildir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. "

 

Şimdi, 75.ayetteki ifadelere göre Allah köleliğin iyi bir şey olduğuna işaret ediyor diyebilir miyiz ?

 

Elbette ki Hayır.

 

Burada o dönem bilgisine dayanan retorik anlatımla misal vererek Allah kendi büyüklüğünü anlatıyor.

 

O dönem Arapları edebiyat sanatlarını iyi bildiklerinden inansınlar inanmasınlar hepsi bu mesajı anlamışlardı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mutasyona uğramış bozuk saat..

Böyle olmaz,bozuk,bozuktur.

 

Evrimin açıklanması yalnızca mutasyonlara dayalı değildir. Mutasyonlar, Doğal Seçilim ve Genetik Sürüklenme ile evrim mekanizmasını çalıştırır.

 

Ayrıca, Mutasyonlar ve Genetik sürüklenme hakkındaki bilgiler:

 

"

Fonksiyon kazandırıcı mutasyonlar (Gain-of-Function-mutation)

 

Herhangi bir genin transkripsiyonunu artıran bir mutasyon türüdür. Burada gen etkinlik ve hareketlilik kazanır ve bu gen hipermorf olarak adlandırılır. Eğer mutasyon tamamen yeni bir fenotip oluşturursa bu durumda bu alel de hipermorf denir.

 

Fonksiyon kazandırıcı mutasyonlar fark edilir bir fenotip oluşturuyorsa bu mutasyonlar "baskın" olarak tanımlanır. Eğer fonksiyon kazandırıcı alel bir fenotipi sadece homozigot durumda ortaya çıkarıyorsa buna da resesif fonksiyon kazandırıcı mutasyon denir. "

 

" Genetik Sürüklenme, bazı genlerin popülasyon içerisinde yok olmasına sebep olabilecekken, bazı genlerin oldukça sık görülmesini de sağlayabilir. Bu, oldukça rastlantısal ve önceden tahmin edilemez doğa koşullarına bağlıdır (bir takım türleşme tipleri gibi). Bu yüzden, Evrim'e rastlantısallık katan mekanizmalardan biri Genetik Sürüklenme'dir.

 

Genetik Sürüklenme, büyük popülasyonlarda önemsenmeyecek kadar az etkiliyken, küçük popülasyonlarda en önemli Evrim Mekanizması olarak karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki, uzun yıllardır bilim insanlarınca, küçük popülasyonlar söz konusu olduğunda, Doğal Seçilim'in mi yoksa Genetik Sürüklenme'nin mi daha etkili olduğu tartışılmaktadır. Ünlü Evrim bilimcisi Ronald Fisher, Genetik Sürüklenme'nin önemsiz bir etkisi olduğunu ileri sürmüştür ve uzun yıllar bu görüş kabul görmüştür. Ancak 1968 yılında Motoo Kimura, Moleküler Evrim'in Nötral Kuramı isimli kuramını ileri sürerek Genetik Sürüklenme'yi türleşme ve Evrim Mekanizmaları'nın kalbine yerleştirmiştir. Kimura'ya göre Genetik Sürüklenme sayesinde genetik bir değişim bütün popülasyona hızla yayılabilmektedir.

 

Genetik Sürüklenme'ye ait oldukça karmaşık ve istatistik ile Biyoloji bilgisine dayanan formüller bulunmaktadır. Genetik Sürüklenme'yi anlatmanın en kolay yolu, büyük bir popülasyondan ayrılan küçük bir grubun yeni bir habitata yerleşmesi ve burada çoğalmaya başlamasını düşünmektir. Unutmayın ki, doğada, bir önceki notumuzda açıkladığımız gibi sık sık göçler yaşanabilmektedir ve bu göçler, her zaman bir türe ait bir popülasyonun, aynı türe ait bir diğer popülasyon ile buluşmasıyla sonuçlanmamaktadır. Kimi zaman göçe başlayan bir grup, yeni bir ortama ulaşmakta ve burada kalarak kendi büyük popülasyonlarını kurmaktadırlar. Dediğimiz gibi, Genetik Sürüklenme, bu gibi küçük popülasyonlarda son derece etkilidir. "

 

" Pasifik Adaları'ndaki Meyve Sinekleri

 

Meyve sinekleri, doğru rüzgarlarla veya bazı başka hayvanların üzerinde uzun mesafeler kat edebilmektedir. Pasifik'teki bazı adalara bu şekilde ulaşan az sayıda meyve sineği (Drosophila melanogaster), ana karadakilerden oldukça farklılaşmıştır. Bunun sebebi de, küçük bir popülasyonun adaya yerleşmesi sonucu meydana gelen kaşif etkisi ve Genetik Sürüklenme'dir. "

 

( Alıntılar. tr.wikipedia.org, evrimagaci.org )

" Mutasyonlar, dizilimlerde farklı türde değişimlere yol açabilirler; Bu anlamda bir mutasyon, canlı organizmanın fenotipik özelliklerinde negatif veya pozitif etkilere sahip olabileceği gibi nötr mutasyonlar hiç bir etkiye sahip olmayabilirler (durağan veya sessiz mutasyonlar). Bu tür değişimler, bir gen ürünün değişmesinde veya genin doğru ya da tamamen işlemesini engellemede herhangi bir etkileri olmayabilir. Drosophila melanogaster sineği üzerinde yapılan çalışmalar, gen tarafından oluşturulan bir proteinin mutasyonunda, bu mutasyonun yaklaşık %70'inin zararlı etkilere sahip olduğunu, geri kalanının ise ya nötr ya da zayıf faydalı etki gösterdiğini ortaya koymaktadır.[7] Mutasyonların genler üzerindeki zararlı etkileri nedeniyle, organizmalar mutasyonları gidermek için DNA onarımı gibi mekanizmalara sahiptir.[4]

 

Genetik materyal olarak RNA kullanan virüsler, sürekli ve hızlı bir şekilde çoğalıp geliştikleri için onlara avantaj sağlayan hızlı mutasyon oranlarına sahiptir,[8] ve bu şekilde insan bağışıklık sistemi gibi savunma mekanizmalarını atlatabilir ve reaksiyonlardan kaçabilirler. "

 

" Mutasyonlar birkaç sebepten dolayı meydana gelebilir.

 

1) DNA'nın kendini doğru olarak kopyalayamaması: Hücre bölünürken, DNA'sının bir kopyasını çıkarır - ve bazen bu kopyalar birebir olmaz. Orjinal DNA diziliminde meydana gelen bu farklılık bir mutasyondır. Doğal sebeplerden ötürü gerçekleşir.

 

2) Dış etkiler mutasyona sebep olabilir: Mutasyonlar ayrıca belirli kimyasallara ya da radyasyona maruz kalındığında gerçekleşebilir. Bunlar DNA'da bozulmaya sebep olur. Doğal olmayan yollarla gerçekleşmesi zorunlu değildir - en izole ve bozulmamış çevrelerde bile, DNA bozulur. Bu durumda, hücre DNA'yı onarırken, her zaman mükemmel şekilde gerçekleştiremez. Böylece, hücre orjinalinden farklı bir DNA ile son bulur; sonuç olarak, bir mutasyondur.[14]

 

Mutasyonlar; genellikle DNA'nın kopyalanması ya da onarımı sırasındaki hatalarla ortaya çıkar. Genetik çeşitliliğin ana kaynağıdır.[15]

 

Mutasyonlar; yararlı, etkisiz ya da zararlı olabilir. DNA'daki bir değişiklik organizmanın herhangi bir özelliğinde değişime sebep olabilir.[16] "

 

( tr.wikipedia.org )

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

BÖYLE İDİ..

BÖYLE OLDU..

NEDEN;RASTGELE,MUTASYON SONUCU.

 

original.gif 

 

 

 

 

http://evrimagaci.org/sayfa/makale-arsivi/

 original.gif

 

"Hurdalıktaki Boeing 747", "Rastgele Çizilen Mona Lisa Tablosu" ve Evrim ile İlgili Diğer Benzetmeler Üzerine...

 

 

http://evrimagaci.org/makale/168/
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Aslında bu betimlemenin sahipleri ufak bir teknik noktayı unutuyorlar: Hamlet'i yazan zaten bir maymundur. O da "maymunlar" (Simiiformes) infratakımına ait bir insan bireyi olan Shakespeare'dır.

evrimagaci

 

  • "Hurdalıktaki Boeing 747", "Rastgele Çizilen Mona Lisa Tablosu" ve Evrim ile İlgili Diğer Benzetmeler Üzerine...

 

 

 

Bir tane ölümsüz maymunu alıyoruz. İçinde sadece bir daktilo olan odaya kapatıyoruz doğal olarak maymun rasgele daktilo tuşlarına basmaya başlıyor ve sonsuz zamanı var. Maymun er ya da geç Shakespeare'in bütün eserlerini yazacaktır. 

 

 

Ölümsüz "maymun" ve "daktilo"..

Yazdığı eser; Shakespeare'in bütün eserleri..

Sonuç; sonsuz olan ne; maymun'mu, zaman'mı..

Maymun?sonsuz? Zaman,sonsuz?

Ve; evrim sonsuz..

 

Doğada yeni canlı grupları var eden  bir "evrim süreci" varmıdır

 

Şu an.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ölümsüz "maymun" ve "daktilo"..

Yazdığı eser; Shakespeare'in bütün eserleri..

Sonuç; sonsuz olan ne; maymun'mu, zaman'mı..

Maymun?sonsuz? Zaman,sonsuz?

Ve; evrim sonsuz..

 

3) "Şempanzelerin Yazdığı Shakespeare" Betimlemesi

 

 

Bu betimleme de özellikle Hıristiyan dünyasında sıklıkla rastlanan bir betimlemedir; ancak yeri geldiği için buraya da koyalım. Betimleme şu şekilde:

 

 

 

Düşünün ki tamamen "bilinçsiz" (ki sinir sistemi olan her hayvan gibi şempanzeler de son derece bilinçli canlılardır; ancak betimleyiciler burada canlıyı bilinçsiz kabul etmektedirler) şempanzeleri bir daktilonun başına koyalım ve rastgele tuşlara basmalarını isteyelim. Bu rastlantısal tuş basımları sonucunda herhangi bir maymunun Shakespeare'ın yazdığı Hamlet'i yazması, bu eserin kendiliğinden ortaya çıkması mümkün müdür? Demek ki her eserin bir yaratıcısı olmalıdır ki canlıların da vardır.

 

 

 

Aslında bu betimlemenin sahipleri ufak bir teknik noktayı unutuyorlar: Hamlet'i yazan zaten bir maymundur. O da "maymunlar" (Simiiformes) infratakımına ait bir insan bireyi olan Shakespeare'dır.

 

 

 

Her neyse, sonuçta betimlemenin amacı karmaşık ve insan türü için anlam ifade eden edebi bir eserin rastgele basılan tuşlardan oluşamayacağıdır. Dolayısıyla bilim düşmanları bu betimleme arkasına sığınarak Evrim gibi "rastgele" olan bir süreç sonucunda da, insan gibi mükemmel (!) bir canlının oluşamayacağını iddia edeler.

 

 

Bu kadar betimleme (ve saçmalık) şimdilik yeter. Artık açıklamalara geçelim ve bunların neden Evrim'i betimlemekten çok uzak, manipülatif iddialar olduklarına bir göz atalım. Ancak öncelikle dikkatinizi çekmek istediğimiz bir nokta var: Betimleme hangi şekilde üretilmiş olursa olsun, dikkat ederseniz hepsinin ortak noktası aynıdır: Karmaşık bir yapının bir seferde, birdenbire, kendiliğinden ve bilinçsiz bir kuvvetin etkisi altında oluşuvermesi. Ancak, önemli ve can alıcı nokta gözden kaçırılmaktadır:

 

 

 

Evrim Kuramı, hiçbir zaman kompleks bir canlının, daha basit olan parçaların ani ve tesadüfi bir  birleşimi sonucunda oluştuğunu iddia etmemiştir, iddia etmemektedir ve iddia etmeyecektir! Evrim Teorisi’ne göre, Doğal Seçilim dahilinde, aynı türün farklı bireyleri arasında yavaş ve kademeli olan bir eleme vardır. Bir "seçilim" mekanizması vardır. Bu mekanizma rastlantısal değildir; ancak bu mekanizmayı etkileyen çevre koşullarının değişimi, şimdilik bildiğimiz kadarıyla rastlantısaldır; daha doğrusu o kadar çok parametre, o kadar farklı şekilde etki eder ki bu, yaşamın kendisine bir rastlantısallık unsuru ekler. Dolayısıyla Evrim de rastlantısal olarak değişen çevre koşullarında işleyen bir mekanizma gibi görülür. İnsanların kasti ya da bilmeden düştükleri hata budur. Ancak bilinmesi gereken, Evrim Kuramı içerisinde hiçbir zaman, birimlerin rastgele birleşiminden bahsedilmez.Diğer yazılarımızda bahsettiğimiz gibi, aminoasitler, şekerler, nükleik asitler birdenbire"doğru dizilim" ile birleşerek bir canlı meydana getirmemişlerdir. Hepsi, çok küçük adımların uzun yıllar boyunca seçilip elenmesi sonucunda gerçekleşmiştir. Boeing 747 örneğinde, var olan basit parçalar, “kasırga” sebebiyle alt üst olmuş ve şans eseri bütün parçalar yerli yerine oturarak bir uçak ortaya çıkmıştır. Bunun, Evrim Teorisi ile ilgisi olmadığı çok açıktır. "

 

 

 

 

 

-http://evrimagaci.org/makale/168/-
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Doğada yeni canlı grupları var eden  bir "evrim süreci" varmıdır

Şu an.

 

 

 

 



İnsanların evrimi sona
mı ermiştir? İnsan üzerinde Evrim Mekanizmaları nasıl işler?
Evrim Nereye Gidiyor?
Gelecekte Neye Evrimleşeceğiz? Türlerin Geleceği Üzerine...
       -http://evrimagaci.org/makale/168/-
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yeni doğmuş ortalama bir bebek beyni 350-400
gram iken yetişkin insan beyni 1300-1400 gram
ağırlığındadır. oysa fil beyni 6000 gram,
tavşan beyni ise 10 gramdır. aklın gelişmişliği
beyninin fiziksel büyüklüğünden çok, beyin
hücreleri arasındaki bağlantıya bağlıdır.
beyindeki sinir hücresi sayısı ortalama 100
milyar. bir insan ne kadar çok şey öğrenir ve
düşünürse, bu sinir hücreleri arasındaki
bağlantılar o kadar artmaktadır.
kaynak:kigem

 

üzerinde en çok araştırma yapılan, en çok yazı yazılan ama hakkında en az şey bildiğimiz organımız beynimiz. tam anlamıyla bir gizem.
insan beyni 100 milyar'dan fazla nöron içerir ve bu nöronların her biri, kendi gibi 10.000 tanesiyle bağ yapar.

 

noronlar2%252035.jpg

 

Bu nedir?

 

 

eylul9res.jpg

 

VE BU.

TESADÜFLERİN,RASLANTISAL,MUTASYON ÖRNEKLERİ..

YERSEN.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

" Bol ve temiz “birinci el” oksijen beyin için çok önemlidir. Beyin vücuda alınan oksijenin dörtte birini tek başına tüketir.Farklı düşünme tarzları beyni geliştirir. Çocuklar ve hayvanlarla daha fazla vakit geçirin. Sizden farklı düşünen insanlarla konuşun.Kullanılmayan organ körelir. Sürekli TV seyrederek beyninizi düşük viteste çalıştırmayın. Beyninizin sınırlarını zorlamayan etkinlikler, beyninizi geliştirmez.

-http://www.kigem.com-
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar,

 

Fosil kayıtlarıyla ilgili internet üzerinden pekçok örnek incelenebilir, bilim adamları yıllardır yaptıkları incelemelerde evrime delil olabilecek tek bir ara geçiş kaydı bulamamışlardır.

ayrıca internet üzerinden  tescilli kayıtlı olarak satışı da yapılıyor, alınıp da incelenebilir, günümüzde yaşayan pekçok hayvan ve bitkiyi birebir karşılaştırmak mümkün

seçtiklerim aşağıdadır;

 

ringa balığı

Kanatlı termit fosili

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilimi de Allah yarattı ve dilediğine ilham etti, dileseydi canlılığın evrimini de yaratırdı buna sebep ve deliller de kılardı.

 

``Ki O, size yeşil ağaçtan bir ateş kılandır; siz de ondan yakıyorsunuz.`` (Yasin Suresi, 80)

 

İnsanın teknolojiyi geliştirmesini sağlayan tüm şartlar olabilecek en ideal yapıda ve değerde yaratılmıştır. Allah, Kuran'da bu gerçeğe işaret eder ve ateşin malzemesinin özel olarak yaratıldığını şöyle haber verir:

 

Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo), sonra yaratılışbiçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuşbir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir. (Hac Suresi, 5)

 

Ayette bir insanın yaratılış aşamaları tarif edilmektedir bu evrim değildir.

Birinci aşama olan toprak, insandaki temel mineralleri ve elementleri içeren hammaddedir.

İkinci aşama ise bu elementlerin, anne karnındaki yumurtayı döllemek için gerekli yapıya ve genetik bilgiye sahip olan spermleri içeren ve Kuran'da karmaşık bir su tabiriyle tarif edilen menide biraraya gelmesidir. Kısacası insanın temel hammaddesi topraktır. Toprağın özü, bir damla menide o insanı meydana getirecek bir şekilde toplanmıştır. Ayette bu "su" aşamasının hemen ardından insanın ana karnındaki gelişim aşamaları belirtilmiştir. Oysa evrim teorisi, canlılığın sözde kendiliğinden suda başlamasından insanın ortaya çıkması arasında milyonlarca farazi aşama (ilk hücre, tek hücreliler, çok hücreliler, omurgasızlar, omurgalılar, sürüngenler, memeliler, primatlar vs. ve bunların sayısız ara aşamaları gibi) olduğunu var sayar. Ayetteki sıralamada ise hiçbir şekilde böyle bir mantık ve tarif olmadığı çok açıktır. İnsanın bir damla su halinden sonra alak haline geldiği bildirilmektedir.

Dolayısıyla, çok açıktır ki ayette, insan türünün geçirdiği evrim aşamaları değil, tek bir insanın anne karnından önceki, anne karnındaki ve doğduktan sonra yaşlılığına kadar devam eden yaratılış aşamaları tarif edilmektedir.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@Archi

 

Archi orda birisi mi var, yoksa bir robot mu cevap veriyor.

 

Ayet konusunda biraz çalışma yapmalısın, Allahın yarattığı ayetlerle, indirdiği ayetleri birbirine karıştırmamak gerekiyor. Önceki yazılara bir göz at istersen, veya kendin biraz araştır.

 

Herşeyin kanıtı, yaratılan ayetlerdedir, evrim konusuna kanıtı kurandan çıkaramazsın, hatta yaratılışa kanıtı da kurandan getiremezsin, çünkü asıl cevap yaratılan ayetlerdedir, kuranda zaten gezin araştırın, yaratılan ayetlere bakın diyor.  

 

Kuran sadece ögüt, rehber, uyarıcıdır.  Düşünmeye vesiledir.

 

Yaratılan birşeyle ilgili kurandan kelamları kanıt gibi sunmak, kesin budur demek, bunun dışında doğru yoktur demek, düşünmenin, araştırmanın, ilmin önüne set çekmektir.

 

Kuranın böyle bir görevi yoktur.   Kuranın bu şekilde kullanılma amacı nedir? Bunun cevabını kendine vermelisin, üzerinde düşünmek gerekir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar,

 

Fosil kayıtlarıyla ilgili internet üzerinden pekçok örnek incelenebilir, bilim adamları yıllardır yaptıkları incelemelerde evrime delil olabilecek tek bir ara geçiş kaydı bulamamışlardır.

ayrıca internet üzerinden  tescilli kayıtlı olarak satışı da yapılıyor, alınıp da incelenebilir, günümüzde yaşayan pekçok hayvan ve bitkiyi birebir karşılaştırmak mümkün

seçtiklerim aşağıdadır;

 

" HY’nın hayali fosilleri bitmek bilmiyor. Bu sefer de aşağıdakilerin her ikisinin de ringa balığı olduğunu, tamamen aynı olduğunu ve yaklaşık 50 milyon yıldır hiç değişmediğini söylüyor

104.jpg?w=384&h=192

İlk olarak fosilin ne olduğuna bakalım. Fosildeki canlı Diplomystus cinsine dahildir. Bu cinsin hangi takıma dahil olduğuna bakalım: Ellimmichthyiformes.

Şimdi de alttaki resimde görülen balığa bakalım. Resimdeki balık HY’nın dediği gibi ringa balığı yani Clupea cinsine dahil. Peki ringa balığı fosildeki canlı ile aynı takımda mı? Ringa balığı Clupeiformes takımında.

İki canlı da Actinopterygii (Işısal yüzgeçliler) sınıfında olmasına rağmen bu sınıfın farklı takımlarında yer alıyorlar. Görüldüğü gibi HY bilimsel sınıflandırmadabırakın aynı familyada, cinste, türde olmayı daha aynı takımda bile olmayan canlıları tamamen aynıymış gibi göstermeye çalışıyor. "

 

-http://bilimselcevaplar.wordpress.com/2007/08/10/harun-yahyanin-hayali-fosilleri-3/-

 

 

HY'nin kanıt gösterdiği  fosillerin Çin yapımı sahte fosiller ( FAKE CHINESE FOSSILS ) olduğu Paleodirect isimli siteden kolaylıkla öğrenilebilinir.

 

http://www.paleodirect.com/fakefossils1.htm

 

 

Ayrıca, bu sahte olanlar değil ama " Yaşayan Fosiller " ( Living Fossils ) diye adlandırılan gerçek türler de, gizli saklı gerçekler değildir. O fosillerin bilgisine de buradan ulaşabilirsiniz:

 

-http://en.wikipedia.org/wiki/Living_fossil-

 

 

Ki bu " Yaşayan Fosiller "  evrimin olmadığının kanıtı da değildir. Evrim süreci fenotip olarak değilse bile genotip olarak mutlaka her türü etkilemiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

``Ki O, size yeşil ağaçtan bir ateş kılandır; siz de ondan yakıyorsunuz.`` (Yasin Suresi, 80)

 

İnsanın teknolojiyi geliştirmesini sağlayan tüm şartlar olabilecek en ideal yapıda ve değerde yaratılmıştır. Allah, Kuran'da bu gerçeğe işaret eder ve ateşin malzemesinin özel olarak yaratıldığını şöyle haber verir:

 

Ayette bir insanın yaratılış aşamaları tarif edilmektedir bu evrim değildir.

Verdiğiniz cevaplar alakasız. Şu yazımı bir daha okuyun isterseniz:

 

Kuran bir bilim kitabı değil, bir öğüt kitabıdır.

 

Burada verilen örneklerle amaçlanan, o dönem Arap toplumunun bilgilerine dayanarak retorik sanatıyla ahlaki ve dini mesajın verilmesidir. O dönem Arapları edebiyatı iyi bildiklerinden inansınlar inanmasınlar hepsi bu mesajı anlamışlardı. Daha sonraki diğer müslümanlar da, insanlar da anladılar, ta ki HY ve Ö.Çelakıl ortaya çıkana kadar.

 

Yoksa, elbette ki, jeolojiye göre dağlar sabit değildir, elbette ki orada söz edilen arı dişi değildir.

 

Anlatmak istediğimin daha iyi anlaşılması için mesela, Nahl suresine bakalım;

 

"

74 - Artık Allah'a ortaklar koşmayın. Çünkü Allah, (eşi bulunmadığını) bilir, siz bilmezsiniz.

 

75 - Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile, kendisine güzel bir rızık verilen ve o rızıkdan gizli ve açık olarak harcayan hür bir insanı misal verdi. Hiç bunlar eşit olur mu? Bütün hamd Allah'a mahsustur. Doğrusu insanların çoğu bilmezler.

 

76 - Allah şu iki adamı da misal verdi: Bunlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez; efendisine bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayır getiremez. Şimdi, bu adamla, adaletle emreden ve doğru yolda bulunan adam eşit olur mu?

 

77 - Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah'a aittir. Kıyametin kopuşu yalnız bir göz kırpması veya daha az bir zamandan başkası değildir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. "

 

Şimdi, 75.ayetteki ifadelere göre Allah köleliğin iyi bir şey olduğuna işaret ediyor diyebilir miyiz ?

 

Elbette ki Hayır.

 

Burada o dönem bilgisine dayanan retorik anlatımla misal vererek Allah kendi büyüklüğünü anlatıyor.

 

O dönem Arapları edebiyat sanatlarını iyi bildiklerinden inansınlar inanmasınlar hepsi bu mesajı anlamışlardı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

TESADÜFLERİN,RASLANTISAL,MUTASYON ÖRNEKLERİ..

YERSEN.

Yapay Seçilimle bin yıllardır insanlar yabani meyva ve hayvanları evcilleştirerek yeni türler oluşturmuşlardır. Yani; kendi ağız tadlarına ve amaçlarına uygun bireyleri ayırarak bir sonraki jenerasyonun bu bireylerden oluşmasını sağlamış, bin yıllar boyunca bu seçmeler yığınsallık oluşturarak yeni türleri var etmiştir.

 

Kurttan Köpek, Yabani Koyundan Evcil Koyun, Orman Tavuğundan Evcil Tavuk, Yabani Tavus Kuşundan Evcil Tavus Kuşu, Yabani Attan Evcil At, Yabani Kediden Evcil Kedi, Yabani Kiraz, Erik, Nar, İncir den şimdi yediğimiz meyva-sebzelere kadar vs.vs. hep böyle türetilmiştir.

 

Yapay seçilimde çevre koşullarını belirleyen insandır. Buna göre, Rastgele Mutasyonların yol açtığı gen farklılıklarından dolayı oluşan fenotipleri kendi ihtiyaç ve amacına göre yapay seçilime tabi tutan insanlar yeni türler meydana getirmiştir.

 

Burada siz rastlantıları belirleyen bir Tanrı olduğunu ve yine bir amaç doğrultusunda bu seçilimi gerçekleştirdiğini düşünebilirsiniz. Bu bilim alanı dışında bir inanç olur. Bilimsel olarak Yanlış ya da Doğru denilemez.

 

DOLAYISIYLA, EVRİM TEORİSİ TANRININ VARLIĞI VEYA YOKLUĞU İLE İLGİLİ BİR SONUCA VARILABİLECEK BİR KANIT DEĞİLDİR.

 

BİLİMİN ALANI AYRIDIR, İNANÇ / FELSEFE ALANI AYRIDIR.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar,

 

Kuran'da evrim yoktur daha önce de detaylı açıkladığım gibi, Kuran'da evrim vardır,açıklanmıştır diyenler bazı ayetleri evrimin karşılığı gibi gösterip yanılgıya düşmektedir.

 

Evrim teorisi çok kabaca yaratılışın milyonlarca yıl boyunca tesadüflerle değişebileceğini öne sürmektedir ve bu konuda pekçok bilimsel çalışma yapılmasına sahte örnekler ortaya atılmasına rağmen ispatlanamamıştır. Bu teorinin arkasındaki gerçek başkadır.

 

Fosiller canlıların evrimle değişmediğine dair günümüzde Allah'ın sebep kıldığı en kolay ulaşılabilir kanıttır.

 

Ayet mealleri farklı olunca anlamlar da farklı algılanabilir, aşağıda Nahl suresi 75. ayet e ait farklı bir mealden bakıldığında çok farklı bir anlam çıkmaktadır. Bahsedilen kölelik kavramı ya da Arap dünyasının o dönemini yansıtan bir durum değil, ŞİRK konusunda önemli bir ayettir.

 

Nahl -75-Allah, (Kendisi'ne ortak koştuğunuz ilahlar konusunda) hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan ile, tarafımızdan kendisine güzel bir rızık verdiğimiz, böylelikle ondan gizli ve açık infak eden kimseyi örnek olarak gösterdi; bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah'ındır; fakat onların çoğu bilmezler.
 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kim kabul etmiyormuş rastlantısallığı 

 

Ben etmiyorum. Rastlantı diye bir şey yoktur. Bu tamamen göreceli bir kavramdır. Nedenselliğini bilmediğimiz olgulara rastlantı diye ad takarız. Gerçekte olmayan bir kavramı göreceli olarak yaratırız. Gerçekte rastlantı yoktur. 

 

Tıpkı tanrının olmadığı, bu kavramı insanların zihinlerinde yarattığı gibi. Tanrı diye de bir şey yoktur. Bu da tamamen göreceli olarak zihinden yaratılmış, gerçekte hiç bir karşılığı olmayan bir kavramdır.

 

Tüm oluşum nedensellik tarafından yönetilmektedir ve nedensellik rastlantıya hiç bir en küçük boşluk bırakmaz, tüm varlığı doldurur ve örer. Nedensellik dışında, rastlantısal olarak en küçük bir hareket bile olamaz, hiç bir oluşum hiç bir şekilde tesadüfen meydana gelemez. Buna en küçük bir olanak yoktur. Kuantum düzeyde de durum budur, aksi iddia edilse bile. Kuantumdaki gelişmeler, bu teoriyi de determinizme eklemleyecek yönde gelişmektedir. Tıpkı Kaos Teorisinin determinizme eklemlendiği gibi.

 

Evrim tabii ki raslantılar ile olmaz. Mutasyonlar göreceli olarak, bizim bakış açımızdan evet rastlantısal gibi görünür. Ancak evrimin diğer en önemli ayağı olan doğal seçilimin, göreceli olarak bile olsa rastlantısallıkla hiç ilgisi yoktur. 

 

Bu başlıkta Kuran'da evrimin bulunduğu ile ilgili en küçük bir kanıt gösterilemedi. Bu da çok normal, Kuran'da kendi çağının bilgi düzeyinde bile bir bilgi yoktur. Kuran'da kendi çağının düzeyinde olsun, o da kabul, hangi bilimsel bilgi var ki evrim olacak? Kanıt olduğu öne sürülen Kuran ayetlerinin evrimle uzaktan yakından bir alakası bulunmuyor.

 

Tabii ki bir bilim kitabı gibi ayrıntılı bilgi beklemiyoruz. Ama küçük bir işaret bari olmalı ki, en azından ima etmiş diyebilelim. Tersine Kuran bilime ve tabii ki evrime de tümüyle aykırı bir kitaptır. Bilimsel bir imada bulunmaması bir yana, verdiği bilgiler de tümüyle yanlıştır. Bilime tümüyle aykırı ifadelerle dolu bir kitaptır.

 

Çünkü bu kitabı hiç bir bilgi edinme kaygısı bulunmayan, tek amaçları yaşadıkları yarımadayı ele geçirip zenginliklerini kendilerinde toplamak olan adamlar yazmışlardır. Bu amaçları için bir din kurmaya ihtiyaçları vardı. Bir din kurmak için bir kutsal kitap gerekliydi. Bu kitabın ise "indirildiği" bir "peygamber" gerekliydi. Bunları buldular ve teke indirdikleri tanrıdan bir adama geldiğini iddia ettikleri Kuran'ı yazdılar. Hiç bir bilimsel kaygıları olmadığı için yaşadıkları çağın bilgi düzeyinde bile bir araştırma yapmaya hiç mi hiç ihtiyaç duymadılar. Onlara bu kitabı yazmak için lazım olan tek şey mitolojik masallardı. Bu masallar da Tevrat'ta bolca vardı. Yani İbrani mitolojisinden kopya çektiler.

 

O yüzden Kuran'ı yazmaları hiç zor olmadı. Kopyala yapıştır gibi. Esasen bir kağıt hurdalığından sayfalar seçip ciltlemekle bir kitap oluşamayacağı gibi, Kuran da bir kitap bile değildir. Buna bir kitap demek kitap kavramına bile aykırıdır. Kitap böyle olmaz. Kitap denilen şeyde sistematik bir anlatım olur. Kuranda ise hiç bir sistematik yoktur. Kuran'a kitap demek, kitabın ne olduğunu bilmemekten kaynaklanır. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fosiller canlıların evrimle değişmediğine dair günümüzde Allah'ın sebep kıldığı en kolay ulaşılabilir kanıttır.

Archi bey, yazdıklarımı hiç okumadınız mı ? Çünkü, okumuş olsanız karşı bir kanıt getirmeye çalışırdınız, aynı şeyleri tekrar etmeye değil.

 

HY'nin kanıt gösterdiği fosillerin Çin yapımı sahte fosiller ( FAKE CHINESE FOSSILS ) olduğu Paleodirect isimli siteden kolaylıkla öğrenilebilinir.

 

http://www.paleodirect.com/fakefossils1.htm

 

 

Ayrıca, bu sahte olanlar değil ama " Yaşayan Fosiller " ( Living Fossils ) diye adlandırılan gerçek türler de, gizli saklı gerçekler değildir. O fosillerin bilgisine de buradan ulaşabilirsiniz:

 

-http://en.wikipedia.org/wiki/Living_fossil-

 

 

Ki bu " Yaşayan Fosiller " evrimin olmadığının kanıtı da değildir. Evrim süreci fenotip olarak değilse bile genotip olarak mutlaka her türü etkilemiştir.

 

" Yaşayan fosil, kladistikte (canlıların sınıflandırılmasında) tür olarak benzer görünen ya da sadece fosillerde görünen ve geriye başka da yaşayan akrabalar bırakamamış canlı organizmalara tanımlamak için kullanılan gayri resmi bir tanımdır. Bu türler büyük kitlesel yok oluşlardan kurtulmuş ve canlılar sınıflandırmasında genel olarak diğer türlerden daha düşük taksonomik çeşitliliğe sahip olan canlılardır. Olası bir genetik tıkanmadan sonra birçok yeni türler oluşturabilmiş ve başarılı şekilde yayılım göstermiş olan canlı türleri "yaşayan fosil" olarak tanımlanamayacak derecede başarılı oldukları kabul edilir. Bunun yanında "yaşayan fosil" olarak tanımlanan türlerin yapı planları çoğu zaman milyonlarca yıl içinde ancak çok az değişerek günümüze kadar gelmiş oldukları kabul edilir.

 

Gayri resmi bir tanım olan yaşayan fosil teriminin yanıltıcı tarafı , bu canlıların milyonlarca yıl önce fosilleşmiş olan ön atalarından bugüne kadar hiçbir şekilde evrim geçirmemiş olduklarının ve günümüzde yaşayan örneklerinin fosil bulgulardaki örneklerle tamamen uyuştuğunun sanılmasıdır. Yaşayan fosiller de zorunlu olarak evrimsel değişiklikler geçirmişlerdir. Buna örnek olarak, bulunan Coelacanth balık fosilleri bir zamanlar kıyılarda ve sığ denizlerde yaşayan bir canlı türü iken, günümüzde bu balık sadece derin denizlerde yaşayan ve bu ortama uyum sağlamış bir canlı türüdür. Bunun yanında evrim, pratik olarak sürekli hücresel ve moleküler biyolojik seviyede de baş gösterdiği için fosillerde her zaman bu incelenemez. Bu nedenle "yaşayan fosil" tanımı daha ziyade canlıların morfolojik yapı planları ile ilişkilidir. "

 

( tr.wikipedia )

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrim teorisi çok kabaca yaratılışın milyonlarca yıl boyunca tesadüflerle değişebileceğini öne sürmektedir ve bu konuda pekçok bilimsel çalışma yapılmasına sahte örnekler ortaya atılmasına rağmen ispatlanamamıştır.

 

Öncelikle, Teoriler ispatlanmaz. Bilimsel teoriler, günlük kullanımdaki " iddia " gibi değildir ki ispatlansın. Bilimsel teoriler için tek ölçüt " geçerlilik" tir. Geçerlilik de, teorinin yeni gözlem ve bulgular, deneylerle desteklenmesi ile ilgilidir. Evrim teorisi de biyoloji alanında kabul görmüş geçerli tek teoridir. 

 

Ona bakarsanız, BİG BANG TEORİSİNİN ispatlanmış olduğunu düşünen ve bunun Kuran'da bulunduğunu iddia eden birisi çelişkiye düşer. Çünkü, Big Bang Teorisi de ispatlanmamıştır.

 

Çünkü, dediğim gibi Teoriler ispatlanmaz.  Teoriler için ispatlanma kavramı yoktur. Yalnızca " Geçerlilik " söz konusudur.

 

O nedenle, hem Big Bang hem de Evrim teorileri her ikisi de kendi alanlarında geçerli teorilerdir.

 

Sahte fosillere gelirsek;

 

Bu fosillerin sahte olduğundan şüphelenip sahteliğini ortaya çıkaranlar Bilim İnsanlarıdır, Evrim Karşıtları değil.

 

O nedenle, " Bu teorinin arkasındaki gerçek başkadır. " teziniz de sağlam bir temele oturmuyor, o gerçek her ne ise...

 

Evrim olgusunu destekleyen binlerce fosil arasından bir iki tanesinin sahteliği de Evrim olgusunu olgu olmaktan çıkarmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ayet mealleri farklı olunca anlamlar da farklı algılanabilir, aşağıda Nahl suresi 75. ayet e ait farklı bir mealden bakıldığında çok farklı bir anlam çıkmaktadır. Bahsedilen kölelik kavramı ya da Arap dünyasının o dönemini yansıtan bir durum değil, ŞİRK konusunda önemli bir ayettir.

 

Nahl -75-Allah, (Kendisi'ne ortak koştuğunuz ilahlar konusunda) hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan ile, tarafımızdan kendisine güzel bir rızık verdiğimiz, böylelikle ondan gizli ve açık infak eden kimseyi örnek olarak gösterdi; bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah'ındır; fakat onların çoğu bilmezler.

 

Elbette, ayetin konusu Şirk ile ilgilidir de meal farklılığı anlatmak istediğim anlamı geçersiz kılmıyor.

 

Ayette geçen; " hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan " kimdir ? 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş


Başlıkta yer almasına rağmen mevlana olarak adlandırılan Celaleddin Rumi'nin evrim konusunda ne söylemiş olduğundan ise bahsedilmedi. Ne dediğini merak ettiğimden değil. Kayda değer bir şey söylemiş olmasına hiç ihtimal vermiyorum. Esasen söylemiş olsa da söylediklerinin İbn Miskeveyh'in söylediklerinden fazla olması olanaksız. Fakat Kuran'da evrim konusunda en küçük veri bulunmadığı açıklığa kavuştuğuna göre, belki Darwin'den önce evrim konusunda kim ne demiş konusu gündeme gelebilir. 


Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başlıkta yer almasına rağmen mevlana olarak adlandırılan Celaleddin Rumi'nin evrim konusunda ne söylemiş olduğundan ise bahsedilmedi. Ne dediğini merak ettiğimden değil. Kayda değer bir şey söylemiş olmasına hiç ihtimal vermiyorum. Esasen söylemiş olsa da söylediklerinin İbn Miskeveyh'in söylediklerinden fazla olması olanaksız. 

 

Haklısınız, alıntıladığım yazının başlığı ile içeriği çok uyumlu değildi, bu beni de rahatsız etmişti.

 

O nedenle, Mevlana'nın Evrim konusunda düşüncesi olarak yorumlanan bir alıntıyı da buraya ekleyeyim:

 

Hz. Mevlânâ’dan Evrim’e destek

 

İnsanoğlu önce cansız varlıklarda gözüktü,

Sonra cansız varlıklardan bitkilere geçti.

Yıllarca o fidanlardan bir fidan gibi yaşadı,

Çok farklı olan cansız halinden  habersiz;

Bitki halden hayvanî hale geçince,

Bitki halinden hiçbirşey hatırlamadı,

Bitkiler âlemine duyduğu meyilden başka…

Bilhassa ilkbahar ve çiçeklerin açtığı zamanda,

Yavruların annelerine olan meyilleri gibi,

Ve anne göğsüne olan meyillerin sebebini anlamadan…

Yine biliyorsunuz ki ulu Yaratıcı,

İnsanoğlunu hayvan vaziyetinden insan vaziyetine çıkardı.

Böylece insan iklimden iklime geçti,

Şimdiki gibi akıl, irfan ve kudret sahibi oluncaya kadar.

Evvelki akıllarından hiçbir hatırası yoktur,

Şu andaki akıl durumu da değişecektir…*

 

Hz. Mevlânâ’nın o büyük, aşkın hissiyatına bir bakın. Varlığın yaratılışından bu yana olan tekamülün insanda sonlandığını anlatan bu bakış açısı aslında önceleri İbni Miskeveyh gibi islam alimlerinin ilahi sünnet olan “evrim”in idrakine ne kadar vakıf olduklarını göstermektedir.

 

* M. İkbal, Dînî Tefekkürün Yeniden Teşekkülü, s. 140 "

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran'da evrim konusunda en küçük veri bulunmadığı açıklığa kavuştuğuna göre

Bu alıntının buraya alınmasının nedeni Evrimin Kuran'da var olduğunu ispatlamak değildir. Burada amaçlanan, bilimin diğer bulgu ve teorilerinin Kuran'da mucizevi bir şekilde bulunduğunu iddia eden dindarların, bilimsel Evrim olgu ve teorisinin de mucizevi şekilde Kuran'da var olabileceğine neden karşı çıktıklarının sorgulanmasıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.