Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

kaplan-200

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.082
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

kaplan-200 tarafından postalanan herşey

  1. ''Taraf olmayan bertaraf olur'' Tarafımız Türkiye. Biz hak'tan Adaletten ,Türkiyeden,Atatürk'ten yanaız.
  2. Sevgili Radya, siz her seviyedeki insanın anlayacağı dilde duygu ve düşüncelerini en iyi şeklide anlatan ve bu konuda gerçekten profesyonel düşünen ve yazan bir insanız o nedenle uygun bir zamanınızda bu konulardaki düşüncelerinizi bizimle paylaşabilirimsiniz? Bizim kadar bir başkaları da düşüncelerinizden yararlanacaktır.
  3. Biliyorum sevgili radya sizin ne demek istediğinizide inanın anlıyorum. Tesadüftür ki bu gibi konular bölücelirin dilinde dolanıp duruyor sizin bu yazınız vesilesi ile genel olarak düşünerek yadım. :=))
  4. Yahu arkadaşım birgün olsun pkk terörünü lanetleyin,kınayın. İnsaf be arkadaşım her fırsatta insan hakları,demokrasi,özgürlük,kardeşlik ,analar ağlamsın gibi değerli sözlerin ardına sığınıp her fırsatta pkk terörünün yaptığı katliamları gizlemeye çalışıyorsunuz. Üstelik hak'tan Allahtan adaletten söz ediyorsunuz!Onca terör olayları oldu insanlar kaçırıldı birgün olsun kınamadınız. Asker opersayonları durdursaymış! Pkk terörü karakol basıyor,yol kesiyor,haraç alıyor opersayonlar durdurulsun diyorsunuz. Asker hayrına mı operasyon yapıyor, terör olduğundan,karakol bastığından,mayın döşediğinden,adam kaçırdığından,haraç aldığından operasyon yapıyor.
  5. Her fırsatta eklerler: Bu bir süreç... Ha senin sürecine! Haklı talepler ile PKK terörünü birbirinden ayırmak lâzımmış.. Ardından aynı terane: 30 yıldır kan akıyor... Verdin istediler! Verdin istediler! Verdin istediler! Bunun sonu neresi biliyor musunuz? Irak!!! 30 yıldır kan döküyorlar... Hep basiretsiz, beceriksiz, art niyetli politikacılar yüzünden. 13 askerimizi yaktılar, kurşunladılar...Aktütün baskınında şehit Nurullah oymak’ı parçalara ayırdılar. Ne sözde insan hakları savunucuları nede sözde barış annelerinin dikkatini çekti. Ölülerin üzerinden nemalanan ,öldürülen teröristler için orantısız güç ,kimyasal silah kullanıldı deyip insan haklarına şikayet eden her fırsatta sözde insan hakları,barış,demokrasi gibi temel değerlerin ardına sığınan bölücüler şehit edilen askerleri ve şehit cenazelerine yapılan işkenceleri görmeyip kandile yapılan hava harekatı için anlar ağlamasın,karakollara saldırıp,yollara mayın döşeyen teröristlere karşı operasyonlar durdurulsun diyerek kalkan olmaya çalışan topluluğa katkıda bulunduğumuzun farkına olmalıyız. Elbette analar ağlamasın, fakat ağlamayan analar yalnız teröristlerin analarıda olmasın. Pkk terörünün yaptığı saldırıları bile barış sürecini baltalıyor diyerek derin güçlere mal etmeye çalışanlarda aynı zihniyet. Her seferinde “yandaşlar” ve “yandaşlar”ın yandaşları “derin” derler, şahin, güvercin derler. “Saldırı, yeni anayasa yapım sürecini sabote etmeye yönelik!” Biri de köşe yazısına başlık vermiş: “Karanlık el sürece uzandı” Kimsenin bir şeye uzandığı, kimsenin bir şeyi engellediği, kimsenin şahin olduğu, güvercin olduğu, derin olduğu falanda yok... PKK-KCK-DTK... Daha hangi harf yığını varsa hepsi bir hedefe kilitlenmiş: Ülke içinde ülke kurmak! Tek “süreç” budur... Bunun için sözle saldırıyorlar, silâhla saldırıyorlar... Ellerine ne geçerse onunla saldırıyorlar. PKK içinde, siyasîsi, militanı farklı bir şey söylemiyor. Bunu anlamayanlar “gaflet, dalâlet ve hatta ihanet” içindedirler! Basın-yayın organlarının yüzde 80’i PKK’nın(AB/D) emrinde Nasrettin Hoca’nın işediği karpuz kabuklarını ayıkladığı gibi şuna değdi, şuna değmedi, absürdlüğünden vazgeçin... Safınızı belirleyin... Bahane arayıp PKK’yı, siyasî uzantılarını temize çıkarmaya uğraşanlar, en az eline silâh alanlar kadar suçludur!
  6. Sevgili radya; Bir insanın ölümüne alkış tutulmaz elbet söz konusu olan insan değil,insan görünümündeki canavar. Tek suçu vatanını korumak olan askerleri ve suçsuz günahsız vatandaşları kaçırıp öldüren bu canavarlara insan denilebilrmi bilemiyorum. İnsan olan insana kıyarmı? Son zamanlarda moda oldu analar ağlamasın diye,nasıl oluyorsa yalnız teröristler öldüğü zaman analar ağlamsın oluyor! Son günlerde onlarca şehit verdik hiç bir anne çıkıpta anlar ağlmasın demedi,ne zaman kandile hava operasuonu yapıldı o zaman malum analar canı kalkan olarak ortya çıktı anlar ağlamsın diye ! İnsan olmak insana değer vermektir,insanları katleden ocakları söndüren,ele geçirdikleri cesetleri barçalara ayıran katil sürülerine insan gözüyle bakılabilirmi? Çocuklar ölürken vatan nasıl sağolsun demişsiniz ne güzel söylemişsiniz. Çocuklarımızı öldüren kim?insanmı? Paylaşılan video yürekleri yanmış insanların isyanıdır,ya şehit edilenleri kendi çocuğu gibi görüyor yada vucudu parçalara ayrılmış uzm.çavuş Nurullah OYMAK gibi şehitlerin yakınlarıdır. 13 askerimizi yaktılar, kurşunladılar...Aktütün baskınında şehit Nurullah oymak’ı parçalara ayırdılar. Ne sözde insan hakları savunucuları nede sözde barış annelerinin dikkatini çekti. Ölülerin üzerinden nemalanan ,öldürülen teröristler için orantısız güç ,kimyasal silah kullanıldı deyip insan haklarına şikayet eden her fırsatta sözde insan hakları,barış,demokrasi gibi temel değerlerin ardına sığınan bölücüler şehit edilen askerleri ve şehit cenazelerine yapılan işkenceleri görmeyip kandile yapılan hava harekatı için anlar ağlamasın,karakollara saldırıp,yollara mayın döşeyen teröristlere karşı operasyonlar durdurulsun diyerek kalkan olmaya çalışan topluluğa katkıda bulunduğumuzun farkındamıyız.
  7. kaplan-200

    Mutluluğum

    Yeğenmi geliyor ??
  8. PKK terör örgütü kurulduğu yıllarda sözde bayrağı örs ve çekiçten oluşuyordu Marksizm-Leninizm ideolojisine sahipti. Militanları ise sünnetsiz ırak, Suriye ve sol örgütlerin(dhkpc-tikko) gibi elemanlardan oluşuyordu. Bölge halkından bu Marksizm-Leninizm ideolijden dolayı destek alamayınca, örs çekiç olan bayrağını ,ideolojisini ve takdiğini değiştirdi hacı hoca ayağına yatarak öldürülen teröristlere mevlütler okutmaya başladılar. Asker kıyafetleri ile köylere baskınlar düzenlediler, asker ile bölge halkını karşı karşıya getirdiler. Eruh baskını ve ödürdükleri bebekleri biz unutmadık...
  9. CHP artık yeni gandisi ile ulusal çizgiden çıkmıştır kenileride artık ‘’eski chp yok Yeni CHP anlayışı var ‘’dediler. Geçtiğimiz seçimler öncesinde Y- CHP Kürt sorunu çözümü hakkındaki çalışmalarını hatırlayın her seferinde özerklikten,kürt sorunundan(Terör sorunu değil) dem vurdular. Y-CHP çıktığı tv kanallarında AKP gibi Kürt politikasını uygulamaya çalıştı. Hakkaride belediyelere özerklik getireceğiz dedi, Ardahanda ise belediyelere değil belediyelerin ekonomisine özerklik getireceğiz deyip alay konusu olmuştu. Ayrıca CHP içindeki Kürt kökenli milletvekilleri, bu çalışma doğrultusunda, 'Kısmi Af', 'Kürtçe Eğitim' ve 'Kürt Kimliğinin Tanınması' yönünde bir rapor hazırladı. CHP'nin bu rapor doğrultusunda güneydoğu bölgesinde seçmene Kürtçülük mesajlarının sunduğunu hepimiz gördük bunun yanı sıra TKP zaten parti değil zaten terör örgütü İP Desen Doğu perinçek’in Öcalan dostluğunu bilmeyen yok.
  10. kaplan-200

    BENİ İZLEYENLER PARMAK KALDIRSIN

    Yazıların çok güzel beğenerek ve heyecanla okuyorum profesyonel yazarlar gibisin..
  11. Sevgili politika söylediklerinize kısmen katılıyorum fakat bu gün pkk terörünü kullanalar madımak katillerini de sakladılar bu merkez bugünün herşeyini yönetiyor Akp, CHp ,MHP,Dtp İP, vs hepsini bir merkez yönetiyor bunu görmek çok zormu anlamış değilim. CHP ye gelince: CHP artık yeni gandisi ile ulusal çizgiden çıkmıştır kenileride artık eski chp yok Yeni CHP anlayışı var dediler. Geçtiğimiz seçimler öncesinde Y- CHP Kürt sorunu çözümü hakkındaki çalışmalarını hatırlayın her seferinde özerklikten, kürt sorunundan(Terör sorunu değil) dem vurdular. Y-CHP çıktığı tv kanallarında AKP gibi Kürt politikasını uygulamaya çalıştı. Hakkaride özerklik getireceğiz dedi, Ardahanda ise belediyelere değil belediyelerin ekonomisine özerklik getireceğiz deyip alay konusu olmuştu. Ayrıca CHP içindeki Kürt kökenli milletvekilleri, bu çalışma doğrultusunda, 'Kısmi Af', 'Kürtçe Eğitim' ve 'Kürt Kimliğinin Tanınması' yönünde bir rapor hazırladı. Rapordan haberiniz vardır sanırım. CHP'nin bu rapor doğrultusunda güneydoğu bölgesinde seçmene Kürtçülük mesajları her fırsatta Binnaz TOPRAK ile sunduğunu hepimiz gördük bunun yanı sıra, TKP zaten parti değil zaten terör örgütü İP Desen Doğu perinçek’in Öcalan dostluğunu bilmeyen yok. Şimdi Bunların ortak noktalarını özetleyelim. 1-PKK sorununa Kürt sorunu i AKP+CHP+DTP 2-Başkanlık sistemi ve özerklik AKP+CHP+DTP 3-Kürt kimliğinin tanınması AKP+CHP+DTP Vs… En önemlisi ise Atatürk’ün partisi ulusalcı çizgisi olan CHP bu konular hakkında rapor hazırladı… Şimdi bilmiyorum ya da Yapmazlar yapamazlar diye basit gerekçeler göstermeyin eğer rapordan haberiniz yoksa, bulamasanız tekrar yazarız.
  12. Türk milleti çocuklarını davul zurna ile Askere gönderiyor. Bir koç’u kurban ederken birde oğlunu askere gönderirken kına yakıyor. Millet, askerin ne bütçesini nede hatasını sorguluyor, orduya güvenip ordu için hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor. Dünyanın en büyük ordularından birisi Türk ordusudur . Buna rağmen dünyanın en büyük ordusu 40 yıla yakın bir süredir üç-beş çapulcu teröriste karşı silahlı mücadelede neden başarısız oluyor? Biliyoruz ki terörle mücadele sadece askerle ve silahla olmaz. Terörle mücadele aklın akılla mücadelesidir. Bu başarısızlıktaki en büyük etkenler Terörle mücadelenin temel üç boyutlarıdır. 1-Uluslar arası boyut. 2-Siyasi boyut. 3-Askeri boyut. Bu üç temel maddeleri ele alırsak terörle mücadelenin en önemli boyutu uluslar arası boyutudur. pkk terörü eylemlerine ilk olarak sünnetsiz Suriye-Irak-İran ve Ermeni vatandaşları ile başladı. Başbakan Erdoğanda, Radikal Gazetesinin 03/07/2005 tarihli ‘’Teröre dış destek var’’başlıklı yazısında da İskandinav ülkeleri ve Almanya’nın DEHAP(dtp) bu belediyelere para aktardığını ifade ettiği gibi,katil Öcalan yakalandığında da bir çok ülkelerden destek aldığını açıklamıştı.O nedenele Geliştirilecek dış politika çok önemlidir.. Diğer boyut ise siyasi boyut; Pkk teröründen tutuklu Sebahat TUNCEL ceza evinde iken Milletvekili yapıldığı gibi dokunulmazlık aldı. 24 Aralık 2009’da KCK operasyonuna tepki gösteren Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Hükümete ve devlete küfür ederek, devleti kabul etmediğini gösterdiği gibi Hükümet, PKK’ya Habur’dan, “Öcalan’ın talimatıyla geldik. Pişmanlık duymuyoruz” diye giren 34 teröristin ayağına hakim ve savcı gönderecek kadar düşünülmesi bile mümkün olmayacak tavizleri vermemeli.Terörün yoğun olduğu yerlerde hayati önem taşıyan ve terörün yuvalandığı kritik bölgelerin baraj yapılması 30 yıldır gündemdeyken siyasi nedenlerle yapılmaması ve caydırıcı cezaların olmaması. Bir de askeri boyutu olduğunu inkâr etmemek gerek, konunun diğer boyutlarında yapılan hataları ya da eksiklikleri bahane göstermeden, askeri boyutta neden bu kadar başarısız kalındığının da izah edilmesi gerek. Komutanlarımızın da operasyonlarda verdiği kararlarında sorgulanması gerek. “Bu ölümler kaçınılmaz mıydı, yoksa önlenebilir miydi? Hata neredeydi; istihbarat, planlama ya da taktikte hata varmı? Teknik silahlardan ve teknolojiden ne kadar faydalanıyor? Özel eğitimli komutanların birliklerinde özel eğitimli askerlerin olması . Ölümlere sebebiyet verebilecek, yardımın gelmesine engel olacak ya da geç gelmesine sebep olacak gibi konularda da hesap sorulması gerek. Bu üç temel maddelerin uygulanması ekonomik boyutu da etkileyecektir. -www.güncelardahan.com-
  13. Ve benzerleri dediğin sanırım TKP-İP(Öcalanın dostu perinçek)-Başkanlık sistemi ve kürt politikası yapan gandi Yeni CHP oluyor.....?
  14. Olayın ergenekona bağlantısı değilde PKK terörünün temiz gösterilmesine anlam veremiyorum,pkk terörünü yöneten AB/D kanlı örgütü kullandığını görmek çokmu zor. Madımak olayını BBP ye mal etmeye çalışıyorlar. BBP onlarca insanı yangından kurartardığını ve bunların içinde Türkücü Arif SAĞ'ında olduğunu söylüyorlar. Arif SAĞ çıkıp açıklasın diyorlar... Olayın içinde pkk teröristleri resimler ve videolar ile belgelenmesine rağmen PKK terörünü masum gösterip Yok efendim BBP yapmış,Dindarlar yapmış,yok efendim Ergenekon yapmış diyerek PKK teröristlerini çaktırmadan hiç kimse masum gösteremez.
  15. 37 kişinin yanarak can verdiği Madımak Katliamı'yla ilgili çok gizli bir soruşturma yürüten Özel Yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı katliamın faillerine ilişkin önemli bir ipucuna ulaştı. Katliama katılan binlerce kişi içinden, sadece birkaç kişiye verilen göstermelik cezalarla geçiştirilen olayda, gerici yobazların yanısıra, PKK ve İşçi Partisi'nin de parmağı bulundu. Sabah Gazetesinin haberine göre, 2009 yılında Sivas Emniyet Müdürlüğü'ne başvuran bir gizli tanığın ifadeleri üzerine yeniden açılan Madımak Katliamı'nda PKK izine rastlandı. Yaklaşık 2 yıldır çok gizli bir soruşturma yürüten savcılık şüpheli 4 kişiyi tespit etti. Yapılan incelemede 4 kişinin de PKK terör örgütü üyesi olduğu ve hiçbirinin şuan hayatta olmadığı belirlendi. SİVAS EMNİYETİ'NE 2009'DA İHBAR GELDİ Sivas Madımak Otel'de 2 Temmuz 1993 günü yaşanan olayda 37 kişi hayatını kaybetti. Madımak Katliamı'na dair 20 Mayıs 2009'da Sivas Emniyet Müdürlüğüne başvuran bir kişi çok önemli bilgiler verdi. Özel Yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı 18 yıllık dosyayı yeniden açtı. Açılan soruşturmayla katliama ilişkin tüm resmi yazışmaların yeniden temini ve o güne ait görüntülerin sil baştan incelenmesi talimatı verildi. Bu talimat üzerine polis ve jandarma 21 ilde 400'den fazla kişinin bilgisine başvurdu. İfade ve teşhis işlemleri yapılırken, konuyla ilgili birçok şahıs "Gizli Tanık" yapıldı. Aylar süren çok kapsamlı çalışmada olayı izleyen gazetecilerin çektikleri ham video görüntüleri, fotoğraflar, çevredeki kameralara ait görüntüler yeniden incelendi. İstihbarat raporları tekrar okundu. 1993 ve sonrasında yayınlanan yazılı basın da yer alan haberler de mercek altına alındı. Deliller incelemeye tabi tutuldu. İncelemeler sırasında Özel Yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı 18 yıldır karanlıkta kalan çok gizli bir bilgiye de ulaştı. O bilgi katliamdaki PKK parmağına işaret ediyordu. Görüntüleri izleyen teknik ekip Madımak Oteli'nin yakıldığı sırada kalabalığın arasından seri biçimde ayrılan 4 kişi tespit etti. Hareketleri oldukça şüpheli bulunan bu 4 kişinin peşine düşen savcılık 2 yıl süren çalışmaların ardından şahısları deşifre etti. 4 kişinin o dönem Sivas bölgesi kırsal alanında faaliyet gösteren terör örgütü PKK üyeleri olduğu belirlendi. Bu şahısların; PİRAN (kod) Ahmet Aydın, KÜÇÜK MÜSLÜM (kod) Erdal Yıldırım, CUDİ (kod) Sinan Kaya ve MED (kod) Müslüm Şanlı oldukları tespit edildi. Özel Yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı kaynakları bu tespitin kesinlik derecesinde olduğunu söyledi. İŞÇİ PARTİSİ İLE BAĞLANTILARI TESPİT EDİLDİ İsmi belirlenen bu 4 kişiyi aileleri de teşhis etti. Ancak bu 4 teröristin şu anda hayatta olmadığı belirlendi. Özel Yetkili Savcılık, yaşadıkları dönemde bu dört ismin irtibatlarını mercek altına aldı. 4 kişinin tamamının PKK'nın üst düzey bir ismiyle irtibatlı olduğu ortaya çıktı. Adı geçen üst düzey PKK yöneticisinin Sivas merkez olmak üzere Alevi ve Sünni kesime yönelik çapraz eylemlerin organizatörü olduğu iddia edildi. Özel Yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı, o dönem Sivas'ta aktif olduğu iddia edilen İşçi Partisi'nin faaliyetlerini de soruşturdu. Savcılık, deşifre edilen 4 PKK'lının o dönem İşçi Partisi Sivas sorumlularıyla bağlantılı olduğunu tespit etti. DEVLET'İN İHMALİ DE İNCELEMEDE Madımak Katliamı'yla ilgili olarak dönemin devlet yetkililerinin yeterli önlem almadığı iddiaları da Özel Yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma konusu oldu. Bu iddianın yanı sıra savcılığın cevap aradığı diğer sorular ise şöyle: "Pir Sultan Abdal etkinliklerinin neden o yıl ilk kez Sivas merkezine alındı? Aziz Nesin istekli olmamasına neden ısrarla etkinliğe davet edildi? Aziz Nesin'in o dönem yazmakta olduğu 'Şeytan'ın Ayetleri' yazı dizisine yönelik protestolar neden göz ardı edildi? Katliamda can verenler saatlerce otelde mahsur kalmalarına rağmen neden kurtarılamadı?" Resimleride bu linkten görebilirsiniz... -http://www.sonhabersitesi.com/siyaset/1258-sivas-katliami-nda-pkk-ve-ip-izleri.html-
  16. kaplan-200 doğum gününüz kutlu olsun!

  17. Kesin ergenekon işidir,bu teröristler bu tür eylemler yaparmı!!
  18. Asıl, cevap vermesi grekenlerin düşünclerini yazması gerekir...Nedense bu konudada sus,pus.
  19. Pınar Selek;Terörist Güler Zere'nin diğer versiyonu. Sosyolojik açıdan PKK ve Türkiye’deki Savaşı inceleyen Selek, araştırmaları çerçevesinde Apo’yla bile görüşmüştür. Pınar Selek cezaevinden çıktıktan sonra da çalışmalarına devam etmiştir. Şu an kendisi PKK’nın yayın organı olarak bilinen Özgür Gündem Gazetesi’nde köşe yazarıdır. Bir süredir malum gazetenin yayın danışmanlığını yapmaktadır. sözde barış yanlısı olarak tanıtılan Selek, cezaevinden çıktıktan sonra kaleme aldığı ''Başaramadık'' adlı kitapta değil Silahların bırakılmasını, isyanların, katliamların, soykırımların sisli tarihini okunmadan, silah tutun ellerin motivasyonunun anlaşılamayacağını anlatmakta. 1996’da kendini askerlerin içinde patlatan Zilan adlı bir kadın teröristin propagandasını yapmaktadır. Pınar Selek silahlar Türk Devleti’ne karşı çevrilince sus pus olup, Silahlar teröristlere doğrulunca da savaş karşıtı kesilmektedir. Ayrıca bu patlamanın sonucuda sebebide 2005 yılında yakalanan itirafçılarla , belli oldu: Yakalanan pkk tröristlrinden ikisinin itirafçı olması ile dava seyir değiştir. Mısır Çarşısı davasının diğer sanıklarından Alaattin Öğet ve kız arkadaşı Kadriye Kübra Sevgi 3.5 yıl sonra itirafçı olmuş, patlamanın bombadan kaynaklandığını ve Pınar Selek’in ''Leyla'' kod adlı PKK üyesi olduğunu ileri sürmüşlerdir. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç, deliller bir bütün olarak incelenmesinin ardından patlamanın bombalı saldırı sonucu gerçekleştiğinin anlaşıldığını belirtmiştir Böylece 7 yıldır süren davanın ardından çelişkili bilirkişi raporlarının incelenmesinin ardından patlamanın bombalı saldırı sonucu gerçekleştiği anlaşılmış, mahkeme bu sonuca göre karar verebilme noktasına gelmiştir. 22 Aralık 2005’teki duruşmada Savcı Saraç, sanık ifadelerine göre, ''Leyla'' kod adını kullanan Pınar Selek’in atölyesine ''Azadâ'' kod adlı Abdülmecit Öztürk’ün bomba yapımında kullanılan malzemelerin getirdiğini, patlama düzeneğini hazırlayan bombayı Mısır Çarşısı’ndaki Ünlüoğlu Büfe’ye bıraktığını ileri sürdü. Savcı, yasadışı PKK örgütünün üyesi olmak, patlayıcı madde atmak ve TCK’nın 125. maddesi uyarınca devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya kalkışmak suçundan müebbet hapis istedi. Şimdi bu teröristide diğer terörist Güler Zre gibi masum ve kahraman ilan etmeye çalışırsınız. Artık bu tür propagandalar ve sistemli örgütlenmelerin hic bir fayda vermemektedir.
  20. Milonlarcası benim gibi düşünüyorsaeğer buna ''genel''denir. Genel demek;Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan demektir.Eğer milyonlar benim gibi düşünüyorsa geneli benim gibi düşünüyor demektir. Ahmet Ay arkadşımızın sölediği ise istisnadır'ki bununda doğru olma olasılığı yok denecek kadar azdır....en azından kendi yaşadığımız insanları biliyor grüyoruz. Ayrıce her fırsatta aleviliği ortaya atıp yeni nifak tohumları ekiyorsunuz bununla beraber eskiden öyleydi yok böyleydi bunu yaptılar onu yaptılar deyip eski yaraları kaşıyıp yeniden canlandırmaya çalışıyorsunuz. Sanki yanlız sizlere yanlış yapılmış yalnız bir siz haklıymışsınız gibi. Her fırsatta hoşgörüden,kardeşlikten barıştan sözedersiniz ama hala kan davası güdersiniz kin tohumları ekersiniz...Hayatın kabul gördüğü evrenselliklerden hoş grüden insan haklarından,kardeşlkikten sz ederek bu bu değerlere sığınıp onca güzelleikleri,kardeşliği birliği gremiyorsunuz. Türkiye bu forumda yazdıklarımızdan ibaret değildir sevgili dominik. Size yanlız yaşadığımız küçük bir il den örnek vereyim. Bugün Ardahanda kürtler,lazlar,azeriler kardeşçe yaşıyorlar,kimsenin kimseyle derdi yok sorunu yok...herkes istediği gibi dilini konuşuyor istediği gibi davranıyor,ayrıca bir ilçemiz alevi ilçesi onlarıda çok seviyoruz onlara da zamanında hatalar yapıldıysada bugün istedikleri gibi ibadetlerini yapıyorlar ben 25 yaiıma kadar o ilçemizin alevi olduğunu bilmiyordum çünkü hiç kimse buna gerek bile duymuyordu... Yani diyeceğim;Sizin gençlik zamanınız değil,her şey bu forumda yadıklarımızdan'da ibaret değil.yıl oldu 2011 ...
  21. ''Bu davranisinizi her tartismada gösteriyorsunuz.'' Ya arkadşım ben Türkiyede yaşıyorum ve işim gereği türkiyenin bir çok yerinde'de çalıştım 1993-1996 tarihlerinde Tekirdağ-Çorluda İkamet ettim ve işim gereği Edirne,Lırklareli,Tekirdağ ve ilçeler dahil olmak üzere 3 yıl bir fiil trakya bölgesinde çalıştım... İstiyorsan Adımı soyadımı vereyim Nufus müdürlüğünden öğren! Böyle bir olayın olması söz konusu olamaz,tamamen uydurma yada kendileri o şekilde algılamışlardır. Bu tür insanlarda bu tür kompleksler her zaman olmuştur,Bu durumda o komplekslerden kaynaklanıyor olabilir. Ayrıca yazıyı tam olarak okumuş olsaydınız(yada anlamış olsaydınız)hakkari insanının kötülük yaptığı aksine ,yardım etmek isteyen insanların tehtit aldığını o nedenle yardım edemediklerini yazmış... Yani sorunun terör sorunun olduğunu insanların terörden nasıl korktuğunu anlatmış... Şimdi, yanlışa verilen yanlış cevabınız bunun doğru olduğunu göstermez.
  22. Bu sözler diyarbakırlı arkadaşa ait.. ''Turkluk bir IRK meselesi degildir..... Hala anlatamadik! Turkluk demek TURK MILLETI'nden gelmektir! IRK dedigin sari, beyaz, siyah diye degisik bolumlere ayrilir! Yani bu'da demekki her kürt senin gibi düşünmüyor. Türk'lük ırk meselesi değil. Millet demektir !! Bu gerçeği anlata anlata bazılarına anlatabildik sizde zamanla ne demek istediğimizi anlayacaksınız
  23. Vallahi arkadaş bende doğuluyum kürt arkadaşımla beraber,Ege ve Trakya bölgesinde gitmediğimiz yer kalmadı kimsede bize siz oralısınız,siz kürtsünüz demedi,Fakat askerliğim haricinde ve ayrıyeten 3 yıl hakkaride görev yaptım. Bu yazılanların eksiği var fazlası yok.
  24. YAZIYI OKUDUM VE YAYINLIYORUM... TEK YORUMUM:BU ACILARI BİZE "AÇILIM" ADI ALTINDA... YAŞATANLARA BİN DEFA,BİN DEFA,BİNLERCE DEFA LANET EDİYORUM.....!!!!!!!!!! ------------------------------------------- BAYAN ÖĞRETMENİN HAZİN MEKTUBU................. BU MEKTUBU YÜKSEKOVA'DA GÖREV YAPMIŞ, HENÜZ DÖNMÜŞ,BİR BAYAN ÖĞRETMENİMİZ GÖNDERMİŞ. UZUN AMA VİRGÜLÜNE DOKUNMAYA KIYAMADIM. LÜTFEN SABIRLA OKUYUN VE OKUTUN...OKUTUN Kİ, ASLINDA ORADA NELER YAŞANDIĞINI,BİR ÖĞRETMENİN KALBİ VE GÖZÜYLE NASIL GÖRDÜĞÜNÜ ANLAYASINIZ... “Eğer tayini Doğu'ya çıkan herhangi bir memursanız, karşılaşacağınız Batıdaki hayattan çok farklıdır.Öncelikleriniz değişir, sizle beraber sizi tanıyanların ve ailenizin de ayni şekilde.Anne baba ve yakınlarınızın gözü televizyonda kulağı radyodadır. Evet, çok zor Doğu'da Batılı olmak..Memur olmak..Polis, asker, doktor hemşire öğretmen ve hatta bunlardan birinin eşi olmak.Ben Yüksekova’da yaptım doğu görevim, sık sık da Van ve Hakkari’ye gittim.Bu yazdıklarım oralarda hayatı paylaştığımız tüm arkadaşlarımın ortak duygularıdır! Biz daha gelmeden Güneydoğu için,’çok fakirlik var’ denmişti. Oysa Yüksekova’da büyük kentlerde bile zor görülen son model lüks arabalar, cipler vardı. İlk günlerde en çok dikkatimi çeken, devamlı her tınısını ve nerdeyse sözlerinin tamamını öğreneceğim 'Gerilla şarkıları' dinletildi bize. Benim için, bir öğretmen olarak, hele hele Ata'nın adını taşıyan bir ilkokul,lise ve üniversite bitirmiş, bir öğretmenseniz.. Ülkenin her yanı eşittir sizin için. 'Her ne olursa olsun, tüm çocukların eşit ve feda edilemez olduğudur''beyninize kazılan. Onların ihtiyacı öğretmense, doktorsa, polisse, askerse hepsi var orada. Yokluk da var; ancak Kayseri'de, Çorum'da, Adana'da Gümüşhane'de, Sivas’ta olduğundan daha fazla değil. Siz gitmeden bölgeye namınız gider: 'bilmem nereli öğretmen, bilmem kimin karı(!)sı' Size hoş geldin denmez…Batılı meslektaşlarınız selam vermek için, öğretmenler odasında oralı öğretmenlerin olmadığı anları kollarlar.Öğretmenler odasında sessizlik hakimdir..Yorum yapılmaz espri kaldırmaz tuhaf bir gerilim vardır havada. Adını koyamazsınız.. Şaşıp kalacağınız yutkunduğunuz çok anlar yaşarsınız bölgede: Hele halkın içindeyken, içinde eşinizin olduğunu düşündükleri helikopterin düşmesi için ellerini birleştirip gözlerinize baka baka :''Allah'ım inşallah düşer!'' Derler. Ülkemin her yanında öğretmenler çocukları eğittiği için saygı görür. Ama burada bırakın takdir edilmeyi, aşağılanma, hakaret, taciz her şey yaşadık biz... Sabah erken okula vardığınızda; yakınlarında taş biriktirmiş bekleyen çocuklar görürsünüz.Nedenini sorduğunuzda size mantıklı bir cevap veremeyen, öğrencinizle göz göze geldiğinizi düşünün bir...Çelik gibi sinirleriniz olmalı.. Beşikten gelen bir düşmanlıkla büyütülen, her üniformalıyla korkutulan çocuklar. Dillerini ancak okula başladıklarında zar zor öğrendikleri, kendilerinden çok farklı sandıkları bir milletin memurlarına karşı geliştirilmiş bir duygusal siper vardır. Sadece 2 yılımı bir kız öğrencimi gülümsetmeye harcadım! Benimle gülümsemedikçe ne dediğimi anlama isteği duymayacağını kendimden bildiğim için. Okulda yerli meslektaşlarınız, öğretmenler odasında Batılı öğretmenlerin artmasından rahatsızlık duyar. Daha sonra samimi olmayı ve samimiyetine güven duymayı öğrendiğim oralı bir meslektaşım 'ben gelemem sizlerin de olduğu yerde, ezik kalırım aykırı dururum' demişti çekinerek. Benimle aynı eğitimi almış, çok kaliteli sevdiğim bir öğretmendi kendisi. Bayramlaşmayı neden hep okulda yaptığımızı, birbirimize gidip gelebileceğimizi söylediğimde okulun kantincisi olan bey:' Siz bize gelin hocanım, biz sizin oraya (lojman) girerken çıkarken görülürsek, başımız belaya girer' demişti. Eylem olacağı zaman tüyo gelir. Okul saatlerinde duyum alınmış ve okulu terk edip hemen kendimi lojmana atmam söylenmişti. Daha ilk ayımdı orada. Müdür beye ilettim,'durmayın eylem hazırlığı varmış' dedi. Eylem olduğunda şunlar olasıdır: Memurlar dairelerde kısılır kalır. Şanslı olanlar öğretmenevi, eş-dost evine, polis noktasına sığınır. Kendi ülkenizde trajikomik bir durum değil mi? Asla toplanılacak ev, bir uzman çavuş evi olamaz çok tehlikeli ve saldırıya açıktır. İlçede sivil bölgede ev tutmuşlarsa en çok onlar tehdit altındadır. Ev sahipleri bir gün ya ‘evi boşalt ya da...’ deyiverirler. Bekar öğretmenler erkekse şanslıdır. 5-10 demez küçücük bir evde kalırlar. Bayan arkadaşlardır asıl mağdur olanlardır. Okulunuz taşlanıyorsa ve çıkamadıysanız ya içeride güvenebileceğiniz dostlarınızla olmanız lazım gelir. Ya da Allah'a dua etmekten başka çareniz kalmaz.Kadın öğretmenler oraya onların çocuklarını eğitmeye gitmiştir. Ama Her yerde saygısızlığa, tacize maruz kalırlar. O nedenle toplu gezer topluca ayni evde kalmaya gayret ederler. Yaşadığım bir olay: Okulun kapısına çıkmamla bir taksiye denk gelerek elimi kaldırdım, adamcağızın gafletinden de yaralanarak bindim. Parayı hemen uzatarak soldan aksi istikamete dönmesini rica ettim. Bir 5 metre gitmemiştik ki, lojmanlara gideceğimi söylememle birlikte beni taksiden zorla indirdi...’BAŞIMI DERDE SOKMA BENİM! Diye de bağırdı. İlk aylar eşimi de benim gibi öğretmen sanırlarken esnaftan yana sıkıntımız olmadı. Bir iki ay içerisinde kim olduğu öğrenildi. Asker eşiydim, eşimin infaz listesinde adı bile çıktı bir terörist cesedinden. Neyse, o ilk aylar ekmek almayı tercih ettiği fırına Ramazan akşamı girdiğimde, fırıncıdan 'pide kalmadı' cevabını aldığımda şok oldum. Perde arkasındaki dizili pide ve ekmekleri görmüştüm. Gözümün içine bakarak o unutulmaz cevabı suratıma yemiştim: SANA YOK! Yine Ramazan ayıydı, iftar saatine yakın bir gürültü duyduk.O fırından pidelerini aldıktan sonra evlerine iftar açmaya giden iki uzmanımız havaya uçuruldu. Birini kaybettik. O gün bir daha çöp konteynırlarının yakına park etmek ne kelime yakınından geçmemem. Bölgede yaşam hepimiz için bildiklerimizden farklıydı. Hiç bir anne benim yaşadıklarımı yaşamak zorunda kalsın istemem. Lojmanların içerisinde korunaklı (yani yoldan geçen bir araçla yapılabilecek bir saldırıda 'menzil dışı' ) sandığımız çocuk bahçesinde Oynayan oğlumu seyrederken; kolundaki bileklikten adını sildirip, kan grubunu yazdırmanın daha faydalı olacağını düşünürken yakalamıştım kendimi. Bir pazar öğleden sonrası trafikçi bir polis memurunu havaya uçurulmuştu. Camlarımızın zangırtısıyla çocuk parkının isabet aldığını sanarak, apartmandaki annelerin merdivenlerden feryat ederek çocuklarına koşuşlarına şahit olmuştum. Bazen bir patlama olduğunda hele ki dışarıdaysam, eşim benim için, bense içerde bıraktığım oğlum için perişan olurduk sağ haberi alıncaya dek. Aslında gece çıkan çatışmaları gelen giden helikopterlerin sesinden, eşinizin eve gelmemesinden bir şeylerin ters gittiğini anlarsınız.Telefonlarınız kesiktir. Jammerdan olmasını umarsınız. Frekansların sizinkilerce kesilmiş olmasını dilersiniz. Operasyonlarda ceplerle birbirimizin eşinden sağlık haberi almaya çalışırken, karşı tarafın da dinlemiyor olmasını dilersiniz. Ki konvoya bir saldırı olmasın. Komutanlar gece karanlığında sessizce dönerler evlerine. Apartmanda ayak seslerini dinlersiniz. Postal sesini eşinizinkiyle uyuşması için beyninizi zorlarsınız. Ve aynı apartmanda başka dairenin kapısında postal görürseniz, içten içe sizinki gelmediği için onları kıskanırsınız. Aileniz sizi aradığında, metanetli konuşmak zorundasınızdır. Hem onları endişelendirmemek hem de örgütten dinleyen varsa onları mutlu etmemek, bilgi vermemek, hem de akıl sağlığınıza mukayyet olmak içindir bunlar. Pencerenizden çatışmadan getirilen cenaze ve yaralıları, bunların taşınışını ve bir sigara bile yakmak için durmaksızın koşuştuklarını görürsünüz. Az önce cenazesini indirdiği arkadaşının yerine, gidecek timle beraber elleri titremeden dizleri çözülmeden; ve abartmıyorum bir salise duraksamadan tekrar helikoptere atlayanlara bakarsınız. Sonra hiç bir anormallik yokmuş gibi, oğlunuz o manzaraya şahit olmasın diye uzaklaştırırken pencereden, diğer yandan ailenize akrabalarınıza tesadüfen aramış dahi olsalar olanlar için MIŞ MİŞ gibi yapmanız gerekir. Ağlamamış gibi, içiniz 1000 parçaya parçalanmamaktaymış gibi, sanki geceleri yataktan sıçramıyormuşsunuz gibi! Geceleri dinlediğimiz çatışma ve helikopter seslerini o kadar kanıksadığımı, bir gece sessizlikte uyanıp 'acaba baskın mı yedik? Nöbetçiler mi uyudu?' diye korktuğumu unutamam.. Karanlığın bu yüzünü hiç bilmezdim. Mesela karartma yapılacağını önceden bilemezsiniz. Önceden çamaşır, bulaşık, ütü, banyo, ev temizliği, ders hazırlığı, sınav kağıdı ne işiniz varsa halletmiş olmanız gerekir, gündüz elektik varken..Her şeyi bitirmiş bile olsanız karanlıkta mumlarınız yeterince ışık vermez. Gece bebeğinize süt hazırlamanız gerekmekteyse yandınız vay halinize! Dışarı ışık sızmasın diye karartmalarda camlara battaniye astığımızı, belki birkaçınız bilir. Ama ben bunun, saldırıda camlar patladığında kırıklardan korumak için de kullanılan ilkel bir yöntem olduğunu lojmanımız roketlendiğinde öğrendim.. Tv izliyorum, var mısın yok musunun reklam arasında, yolun tam karşısındaki bir evden 3 roket atıldı. Camın önünde, nöbetçi olan eşime çocuğu yeni yatırdığımı söylerken..Daha uykuya dalmakla dalmamak arasındaydı yavrum.(Bu nedenle halen anksiyete tedavisi görüyor). Roketlerden İlkinin havada süzülüşünü görüp 'SEN TOP ATIŞI MI YAPTIRIYORSUN?' demiştim eşime. ilki açığa düştü gürültüyle, eşimin hayır! Dediğini ve askerlere emirler vererek koştuğunu duyuyordum. Elim kulağımda oğlumun odasına koşup onu yorganla kucakladığım gibi, penceresiz olan tek dört duvarlı yer sayılacak banyoda emniyetini sağlarken, diğerlerinin nasıl bir kavis ve ışıkla hedefe ulaştığına şahit oldum. Sonra sessizlik..Oyun oynadığımızı söylediğimi hatırlıyorum taşırken oğluma..Sımsıkı sarıldığımı da..Telefon irtibatı kesilmeden ne olursa olsun aileme haber verme alışkanlığı edindim. Sms'le, kısa ve net: BİZ İYİYİZ MERAK ETMEYİN! O esnada onları korkutmaktan ve kendini yalnız hissetmemek adına yapılan bir alışkanlık. Ben o mesajı attığımda hayattaydım. Çünkü evladını kaybeden bir babanın 'şehit olan oğluyla, en son 1 hafta önce konuştuğunu' söylediğinde, ailemi endişelendirmemekten daha kötüsünün; altyazıyı okuyup da telefonla bize ulaşamamaları olduğunu öğrendim. Ne o günün sabahı ne de Aktütün ve Gediktepe karakol baskınları... Çukurca, Şemdinli, mayınları gibi tekrar eden bir çok olaydan sonraki sabahlar, idari izinli olmama rağmen, işimi aksatmamaya dikkat ettim. Çocuklarım saydığım küçük Kürt talebelerimi asla ihmal etmedim. METANET..aslında burada daha farklı bir anlam içermekte.. Bize eşi asker polis memur olan herkese, bilhassa o şehit haberlerinin akabinde; işyerimize güler yüzlü inadına neşeli, makyajlı gitmemiz salık verildi. Haklılardı. O kanlı baskınlardan sonra örgütün her zırt pırt yıldönümünde, bebek katilinin Suriye'den çıkışı, yok efendim,yakalanışı gibi…1 Mayıs,nevruz gibi tarihlerde ama özellikle şehit verdiğimiz günün sabahı, başlayarak akşamına kadar lojmanların karşısındaki kolonlardan zorla dinletilen Gerilla(!) türkülerine katlanmak sadece metanet olamaz! Bir kere çok mecbur kaldım.Her 2-3 ayda bir erzak almak (ve hatta nefes) için Van'a karayoluyla gideceğimizde (emniyetli günse ve konvoy varsa ancak) yazmayı adet edindiğimiz vasiyetimizde belirtmeme rağmen, aileme her ikimize de bir şey olduğu takdirde oğlumuzun kimler tarafından büyütülmesini istediğimizi ve ne olursa olsun üzülmemelerini söyleyiverdim. Babamın sesinin buğulandığını hatırlıyorum. Bir kaç defa çocuğu aileme emniyette olacağı bir yere bırakıp da dönmeyi de çok düşünmüş ve konuşmuştuk. Arabada kendimizce önlemler alırdık,2,5 yaşındaki oğlum HER NE OLURSA OLSUN durmamamız gerektiğini gerekirse içeri istifra etmesi (süratli giderek o virajları almamız gerektiğinden) ya da tuvalet ihtiyacı duymaması konusunda sıkı sıkı tembihlenirdi. Camları karartılmış ve dönüş yolunda artık sahte plaka takmak zorunda kalarak, yolculuk yaptığımız aracımızda her ikimiz de silahlı olurduk. Mermi her zaman namluya sürülü ve elimizin altında seyahat ederdik. Her virajın arkasında ne çıkacağını sizi neyin beklediğini bilmeden yol alırken hep bildiğim tüm duaları hatmederdim. Ve ne olursa olsun 2 mermiyi saklayacağıma söz vermiştim; bir şey olursa kaçamayacağıma, oğlumu da kurtaramayacağıma kanaat edersem, kendime ve yavruma sıkılmak üzere saklanacak son iki mermi. Helalleşilerek dönülen izinlerden sonra, tekrar oraya dönmesi en zoruydu. Öğrencilerimi okulumu arkadaşlarımı özlemiş olurdum ama beni bekleyenin tam olarak ne olduğunu asla bilemezdim… Karlar altında geçmekte olan -20lerde seyreden günlerden birinde artık evde tutulmaktan iyice bunalmış olan oğlumu da aldım. Kantinin önüne kamyonet gelmesini fırsat bilerek dışarı çıktım. Kamyonet demek yeni mal geldi demektir. Oğlunuz için aylardır reklamlarda görülüp imrendiği çikolatayı bulma ümididir..Misafirliğe giderken giyilecek kadın çorabı kalmadığında kamyonet yolu gözlenir. Gıda şöyle böyle tamam da, oyuncak ve ihtiyaçlar hiç bitmez.. O akşam içerideki kalabalığı görünce kenarda beklemenin daha iyi olduğunu düşündüm. Ve aile kantininde bu kadar telaşla neden keklere bisküvilere meşrubatlara saldırırcasına hücum etmekte olan askerlerin, raf filan dinlmediğini aksine yağma edercesine boşalttıklarını izlemiştim. Anlam verememiştim. Bir ara kasadaki bana seslendi :'hanıma yer açın önce o alsın, buyrun bayan?' sadece neler olduğunu sorabildim, aldığım cevapla afalladım. Göreve gidecek olanlar sırt çantaları çok ağır olmasın diye verilen kumanyayı yolda atıp, bunları yemeyi tercih ediyorlardı. Henüz 19-20 yaşında, lise öğrencilerinden daha güçlü gözükmeyen çelimsiz sıska Mehmetçiğin o telaşının arkasındaki gerçek beni kahretmişti. Ekmek alarak dışarı çıktığımda ağlıyordum. Oğlumun 'elimi sıkıyorsun anne' sesiyle kendime geldim.Çok gücüme gitmişti,çocuk görünümlü çocuk ruhlu çikolata kapışan gülüşen Mehmetçikler..Baskınların ertesinde sessizlik hakimdir işyerlerinde çarşıda sanki hiç olmamış o canlar gitmemiş gibi.. Delirmeniz işten değildir. Geçmiş olsun var mı sizden zayiat? Densin, hatırınız sorulsun istersiniz. Ancak yalnızken koridorda yakalarlarsa sorabilir arkadaşlarınız: 'Dün eviniz roketlenmiş, nasılsınız var mı yapabileceklerimiz bir şey?' diye. Eylem günleri okula gelmektense polis taşlamaya giden öğrencilerim de var.O gün öğreneceklerini kaçırdıklarından yakınan da. Ve beni hala arayıp soran, özleyen özlediğim ve bir şekilde birbirimizi sevmeyi öğretebildiğim öğrencilerimi de hatırlıyorum. Yüksekova’dan ayrılırken, Allah'a emanet ettim oradakileri. Bayrağı da bir diğer öğretmene devrettim. Ama beni sorarsanız, ben eski ben değilim artık.. Sırf bir polisle çıktığı için taranan öğretmen kızı nasıl unuturum? Ben yokken çocuğuma bakması için aradığım, her oralı kızın 'tehdit edildik abla kusura bakma' diye işi bırakmasını? Ancak bir korucunun kız kardeşine tek evladımı emanet edebildiğim günden sonra, o kızın da benim bir kardeşim olduğunu? Hiç bir normal karne günü öğrencilerime karne veremedim. Milli eğitim tarafından ilçeye baskın yapılma olasılığına karşı, özellikle bayan öğretmenlerin can güvenliğini sağlayamama endişesiyle 'siz seminere katılmayın. Aslında ne kadar erken ayrılsanız o kadar iyi' dendiğini?Devletimin beni korumakla görevli polisinin değil beni, kendini koruyamayacak kadar aciz kaldığını.. Savciların elinin kolunun bağlı çaresizliğini… Bunları Geride bıraktığımı sananlar var ama… BIRAKMADIM... BIRAKMADIK. BİLENDİK AKSİNE. HABUR’DAKİ PKK AÇILIM KEPAZELİĞİNİN ERTESİ GÜNÜ GÜLÜMSEMEKTE ZORLANDIM, NEFES ALMAKTA DA... BİR EL BOĞAZIMI SIKIYORDU… YARGI DEPREMİNİ… İMRALI'IN TEHDİTLERİNİ HALA DUYMAK SİNİR ASAP BIRAKMADI BENDE..ARTIK YETER YETER YETER.. Hani bir yazısı vardı Yılmaz Özdil'in, o baskının ertesi günü ''biz şimdi öldük'' diyordu.. Aileler memurlar öğretmenler apar topar tahliye edildi … Güvenlik güçlerinin ve askerin izinleri askıya alındı… BİZ O TEHDİTLERE BOYUN EĞDİĞİMİZ GÜN ÖLDÜK! Sadece cenazemizi kaldıracak kimsemiz yok..Ne o öğrenci çocuklarımın yüzlerini ne de o Mehmetçiklerin yüzlerini asla unutamayacağım Oradayken 1Eylül barış günü kutlamalarına katılmak istemiştim hatta, ben de BARIŞSEVER bir insandım o zaman. (Ama bugün artık değilim çünkü beni ben'den aldılar!) Ve hala yeni tayin olduğum bir Ege şehrinde bile birçok psikolojik sorun yaşıyorum. Uykumda dinliyorum sessizliği ve sıçrıyorum. Eşim de çocuğum da aynen... Hala orada görev yapan tüm memur ve güvenlik görevlilerine selam ve sabırlar diyorum. Burada olmadığımız 3 yılda bile, sahillerdeki ve büyük kentlerdeki en güzel yerleri Kürtler almış. ŞİMDİ SORMALIYIM: BİR TEK TÜRK, DİYARBAKIR’DA ŞIRNAK’TA, HAKKARİ’ DE BİR BAKKAL DÜKKANI AÇSA KAÇ GÜN YAŞAR, YAŞATILIR? ” *** Burhan ÖZBEY
  25. Hani referandumdan sonra 12 eylül darbecilerinden hesap sorulacaktı??
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.