Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İnsan hatırlamadığı sözden sorumlu mudur? (Kalu bela)


Aurelius

Önerilen İletiler

KALU BELA KELİMESİ İLE İLGİLİ AYETLER

 

 

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

 

* Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir. (A'RAF SURESİ / 172)

* Ya da: "Bizden önce ancak atalarımız şirk koşmuştu, biz ise onlardan sonra gelme bir kuşağız; işleri batıl olanların yaptıklarından dolayı bizi helak mi edeceksin?" dememeniz için. (A'RAF SURESİ / 173)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tefsircilerin büyük çoğunluğu bu sözleşmenin çok eskilerde değil de ana karnında başladığını söylerler.Araf 172 bu konuda böyle demektedir. Hani Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?

 

Eğer ayrı ayrı ise nasıl berabermiş gibi bir anlam çıkıyor diye düşünülebilir.Ancak

Allah’ın zamandan münezzeh olduğu dikkate alındığında bu mânâyı kavramak kolay olur. Değişik zamanlarda yaratılan insanlar, birbirlerine göre önce ve sonra gelmiş olsalar bile, Allah’ın ezelî ilminde hepsi hazırdırlar ve bu soruya birlikte muhatap olmuşlardır.

 

 

Yine tefsircilere göre bu hitap kelamsal değil,ilham şeklindedir.Bu konuşma, bizim anladığımız mânâda, sesli, harfli, heceli bir konuşma değildir. Zaten o anda, beden teşekkül etmiş olmadığından bu konuşmayı ruhun kelamı olarak anlamamız gerekir.

 

Madem bu durumun mahiyetini bilmiyoruz hatırlamadığımızdan dolayı sorumlu da değiliz.

 

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ömer faruk yavuz'un Kuranda sembolik dil isimli eserini tavsiye ediyorum...

Kuranın neyi nasıl anlattığı ile ilgili bilgi edinildiğinde anlaşılması mümkün olur..

ve çok önemli bir kitap daha var. Muhammed Ahmed Halefullah'a ait olan KURAN'DA ANLATIM SANATI.

Bu kitabı ısrarla okumanızı tavsiye ederim.. çok faydalanacaksınız..birde FAZLURRAHMAN var.. bu iki isimi araştırın lütfen..Herşey daha kolay olcak o zaman..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sorumluysa zaten hatırlatılır. Ve burdaki sorumluluk sadece bir inanç. Ve inanca gelince tum kullar kendinden sorumludur. Baban inancsız diye senden cıkmaz. Dolaylı olarak cıkabilir, yesillik vs dikkat etmeseler sen kuraklıgı gorursun. Fakat ne olursa olsun yargı da herkes esittir. Cunku onlara da oyle bir Ata verilmistir, kısaca degisen bir durum yok burda. İnancın tamamen senle kendin arandadır. Ve hatırlamak diyorsun olay inancken onu kim hatırlamayacak ki ? Sukrettigin kim senin ? Rabbin degil mi ? Gerçeği goren tek yaradanı bilir. Ozamanki gibi baska tanrılar edinenler icindir bu bnce. Ve sonra biz Rabbimiz kim bilmezken inandık onlara dememeleri icin. Ve su gun baktıgında Allah yolunda birlige giden bir inanc vardır. Tum dinleri oyle cok yozlastırmaktaki insanlar, bu kacınılmaz gibi. Yani gormek istemeyene bile gordurulur. Ve hala baskaysa inancı Allah yardımcısı olsun diyelim. Bir bilen degilim fkt bnce denilenler budur. Ve bn suna inanırım, son dakika bile bir omur gunah islemis biri icin tum omre bedeldir. Yeter ki insan gorsun. En gunahkar kul bile en melek kul kadar degerlidir. Bagıslayıcılık Onundur. İste baska hangi batıl olan inanctaki tanrı onla esit olabilir ki daha ? Olay gucse oyle biri olun ki alın tum guc sizin olsun deyin. Cunku guc pesinde kosan gucsuzdur.

Sevgilerle Dostlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Bundan 5 sene evvel öğle yemeğinde ne yediğini hatırlayan var mı?

 

Yine bundan 5 sene evvel o gün içerisinde hangi günahları işlediğini hatırlayan var mı?

 

Yine bundan 5 sene evvel o gün içerisinde yaptığı iyilikleri hatırlayan var mı?

 

Bırakın o gün içerisinde yaptığınız iyilik ve kötülükleri emin olun O GÜNÜ BİLE hatırınıza getiremezsiniz. Ama hatırlayamasanız dahi öyle bir günü yaşadığınıza İNANIRSINIZ.

 

Örneğin doğum anını hatırlayan var mı? YOKtur.

 

Bu sizin doğmadığınız anlamına mı gelir?

 

Annenize sorduğunuzda size: " Seni şu günde şu saatte doğurdum " der.

 

İnsanoğlu nasıl ki öldüğünde yaptığı herşey ona hatırlatılacaktır (önceden yaptıklarınızı ve şu anda hatırlayamadıklarınızı bir düşünün) ve o da bu yaptıklarını inkar edemeyecektir, aynı şekilde " SUAL: elestü bi rabbiküm! CEVAP: bela!!! " bu olayı da hatırlayacaktır.

 

İnsan hatırlayamadığı şeyi inkar edebilir ama hatırladığında durum TAMAMEN değişir.

 

ATEİST yahut TEİST her ikiside bir yaratıcı olduğuna inanır. ATEİST maddecidir. Bütün bu yaratılışı maddeye bağlar.

TEİST ise bütün bu yaratılışı maddeyi de yaratana bağlar.

 

Her ikisindeki bu bağlama iç güdüsü aslında "kalu bela" denilen zamandan gelmiştir.

 

Bunu size yaşadığım bir olay ile anlatmaya çalışayım...

 

Birgün arkadaşın biri ile yürüyüş yapıyorduk. Yoldan geçmemiz gerekiyordu. Arabaların geçmesini bekledik. Daha sonra beraber yola indik. Tam karşıdan karşıya geçerken bir araba yavaşça bize doğru geldi. Ben arabanın geçmesi için biraz geri gittim. Fakat arkadaşım araba kendine yaklaştığında hızla geri çekildi. Beni bile tutup geriye itti. Araba geçtikten sonra yolun diğer tarafına geçtik. Biraz daha beraber yürüdük. Onun araba geldiğinde kendini hızla geri çekmesi ve beni bile geriye itmesi bende bir merak uyandırmıştı. Dayanamayıp ona sordum: " araba bize geldiğinde neden bu kadar telaş yaptın? Halbuki benim gibi hafif geriye çekilebilirdin. " Arkadaş: " Geçmişte küçük bir trafik kazası geçirmiştim " dedi. Ben: " Araba bize yaklaştığında yaşadığın o gün mü aklına geldi. " dedim. O: " Hayır! " dedi. Ben: " O zaman neden geriye çekildin? " O: " Araba bana yaklaştığında o gün aklıma gelmedi. Fakat sanki o günden bana bir iz kaldı. Ne zaman bir araba bana yaklaşsa kendimi hızla geri atarım. Ama diyorum ya o gün aklıma gelmiyor. Bende derin bir iz bıraktı. Yaptığım bu hareketi ben o gün yaşadığıma bağlıyorum. " dedi. Gerçekten de bir arabanın yakınından geçerken bile duraksıyordu.

 

Demek ki insanlar geçmişte yaşadıkları olayın muhtevasını hatırlayamasa dahi bu onda iz bırakmasını engellemiyor. İşte insanlarda doğuştan gelen " inanma isteği " de buna bağlı. Verdiği sözü yahut o anı hatırlamıyor ama o gün insanlarda öyle bir iz bırakmış ki her insan " inanma isteği " ile dünyaya geliyor. Ve bir zamandan sonra arayış içerisine giriyor.

 

Tabi bu olayı (kalu bela denilen zamanda verilen ahid) çoğu insan hatırlamaz. Diyorum ya insan birçok şeyi zaten hatırlamaz. ( Hz. Ali'nin bu olayı hatırladığı rivayet edilmiştir )

 

Bir insana : " bana son 1 ay içerisinde yediklerini eksiksiz olarak yaz " deseniz. Hatırından hepsini yazamayabilir. Fakat son 1 ay içerisinde yediklerini inkar edemez. Çünkü o yedikleri sayesinde halen yaşamaktadır. O kişi: " Yaşadığıma göre yemiş olmalıyım " der.

 

İnsan doğuştan inanma isteği ile doğar. Bunu nasıl açıklayacaksınız? " yaşadığıma göre yemiş olmalıyım " diyen insan nasıl olurda " bende bu inanma isteği olduğuna göre daha önceden bir olay yaşamış olmalıyım " demez.

 

Bir müslüman -hatırlayamadığı yemekleri- yediği için ayakta durduğunu ve yine -hatırlayamadığı sözü- verdiği için inanma isteği ile doğduğunu bilir.

 

Allahü Teala gönderdiği peygamberler ve onlara verdiği suhuf ve kitaplar ile defalarca insanları -bu gerçeği bildirerek- uyarmıştır.

 

" LA İLAHE İLLALLAH "

 

A'RAF SURESİ 172. AYETİ MEALEN:

Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şimdi yemek yemek ile Allah a verilen söz bir mi? biri hergün yapılan bir ihtiyacın giderilmesi diğeri insan için en önemli olay.. Allah a seni yaratana söz veriyosun.

biliyorsundur insan beyninin en fazla hatırladığı olaylar onu duygusal olarak etkileyen olaylardır.. ya da sağ lop ile sol lop ikisi birden çalışırsa en iyi hatırlama bu şekilde gerçekleşir. bir örnek çok özel günler mesela evlenme teklifinin yapıldığı an çoğu kişi herşeyi hatırlar sofra da ne yemek olduğu, üzerinde hangi kıyafetinin olduğunu hatta renkleri bile.

 

gelelim arkadaşının geçirdiği trafik kazasına.. hatırlayamamasına şaşmadım çünkü bu psikolojide sıkça rastlanan bir vaka. çoğu insan istemediği olguları bilinçaltına atıp bunu tamamen unutma eğilimi gösterir.. hatta öyle ki bazen istese de aklına getiremez.. ama o ana benzer bir olay gerçekleşmeye başlasa bilinçaltı direk uyarı gönderir ki kişi bazen bunun farkına o an varamaz..

 

doğum olayına gelirsek.. yeni doğan çocuğun beynini düşünün. karanlıktan aydınlığa yeni çıkmış.. herşeyi daha yeni öğrenecek.. id, ego ve süperego oluşmamış.. oluşma zamanları hakkında detaylı bilgi için internette araştırma yapabilirsin.. bunlar ne zaman oluşuyor..

 

 

inanma isteği ile doğma meselesine gelince.. bu insanın korku karşısında ki zamanla oluşturmuş olduğu içgüdüsüdür. kalıtım yolu en başta olmak üzere, bulunduğu toplum, yetiştiği değerler vb. örnekler çoğaltılabililr.

 

Allah ın insanları yakmak için bulduğu bahaneler olmasın. ne de olsa insaların birçoğunu cehennemde yakacağı sözü yerine gelsin. ya da muhammed insanları daha fazla ikna edebilmek için söylemiş olmasın..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kimsenin birşey hatırladığı yok hatırlatılmasına rağmen birşey hatırlayan yok

allah burada hatırlatmak isteseydiki o ayeti bunun için yazmış herkes hatırlardı

hatırlıyorsanız helal olsunda hatırlamıyorsanız allah gene bir isteğini daha başaramamış.

bunun yemeği dünü bugünü kazası falan yok söz unutulmaz verdiği sözü unutandan zaten birşey olmaz.

vermediği bir sözü hatırlamak ise gerçekten komik :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yüce Zeustan bana yeni bir vahiy geldi.

 

Hatırlatma suresi.

 

Ey katakuta deki,Zeus insanların bedenlerini yaratmadan önce hayaletler vadisinde ruhlarına söyle seslendi.Benden başka tanrı edinmeyeceksiniz.Onlarda hay hay efendim diye söz verdiler.Kim bu sözünden dönerse ceza olarak onlar öldükten sonra yok olup gidecekler.Sözünde duran kullarımı ise sonu gelmeyecek olan mükafatlarla ödüllendireceğim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsan doğuştan inanma isteği ile doğar.

 

Hiçbir insan inanma ihtiyacıyla doğmaz.

Allah'a inanma ihtiyacı hisseden bir bebek tanımadım.

 

İnsan büyüdükçe, çevresindeki davranışlara göre, yaşadığı tecrübeye göre duyguları gelişir.

 

Korkuları çoğaldıkça, güvensizlik hissi arttıkça güvenebileceği yerler arar.

 

Kimse bu güven ihtiyacına karşılayamazsa ultra güçleri olan bir varlık yaratır kafasında ve ona güvenir.

 

Ynai, inanma ihtiyacı doğuştan gelmez.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hatırlasaydık ne anlamı kalırdı, cennetten, dünyaya "düşme"nin?

 

Ayetler bu konuda açık. Sözleşme yapılmış. Ve insan kabul etmiş, düşünelim... Ya bu sözleşmede "unutmama rağmen" ibaresi vardıysa? Ayetlerde bu işin ayrıntısına yer verilmemiş ki zaten bu vurgu bu kurala aykırı olurdu. Aksine işaret eden bir ayet bulamadım.

 

Unutmak, hele de tercih edilmiş bir unutmuşlukla hafızayı silmek; kulun sorumluluğunu gidermez.

 

Şartlar açık, meydan serbest. Peygamberler, şeytan ve yardımcıları.. hepsi dünya üzerinde çabalayacaktır. Hepsi hafızası silik bu insanlara bir çağrıda bulunacaktır ve insanlar akıllarını ve diğer duyularını kullanma potansiyellerine göre seçimlerde bulunacak. Bu adil bir mücadeledir.

 

Yaşamak ve yaşamın ardındaki sahneler, bu kadar basit yorumlanmamalı.

 

Selam ile...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hatırlasaydık ne anlamı kalırdı, cennetten, dünyaya "düşme"nin?

 

Ayetler bu konuda açık. Sözleşme yapılmış. Ve insan kabul etmiş, düşünelim... Ya bu sözleşmede "unutmama rağmen" ibaresi vardıysa? Ayetlerde bu işin ayrıntısına yer verilmemiş ki zaten bu vurgu bu kurala aykırı olurdu. Aksine işaret eden bir ayet bulamadım.

 

Unutmak, hele de tercih edilmiş bir unutmuşlukla hafızayı silmek; kulun sorumluluğunu gidermez.

 

Şartlar açık, meydan serbest. Peygamberler, şeytan ve yardımcıları.. hepsi dünya üzerinde çabalayacaktır. Hepsi hafızası silik bu insanlara bir çağrıda bulunacaktır ve insanlar akıllarını ve diğer duyularını kullanma potansiyellerine göre seçimlerde bulunacak. Bu adil bir mücadeledir.

 

Yaşamak ve yaşamın ardındaki sahneler, bu kadar basit yorumlanmamalı.

 

Selam ile...

 

ben cennetten dünyaya düşmedim. bunu da hatırlamıyorum.

 

bu dünya da insanların birbirleri ile yaptığı sözleşmelerde bile taraflardan birinin unuttum dememesi için türlü yöntemler varken.. herşey en ince ayrıntısına kadar belirtilirken bu büyük sözleşmenin hiç tarafı, şahidi, ibaresi, hemen hemen hiçbirşeyi belli değilken hatta taraflardan birini bırakın görmeyi hatırlayan bile yokken nasıl oluyor bu sözleşme geçerlidir.

 

Ya bu sözleşmede "unutmama rağmen" ibaresi vardıysa?

ne diyelim ki ne söylediğinizden bile haberiniz yok sözleşme yapılırken..sadece varsayım..

 

Unutmak, hele de tercih edilmiş bir unutmuşlukla hafızayı silmek; kulun sorumluluğunu gidermez.

 

varsayımın gerçek olduğu kanıtlanmış üstüne bir de sorumluluk giderilmiyor.

 

Şartlar açık, meydan serbest. Peygamberler, şeytan ve yardımcıları.. hepsi dünya üzerinde çabalayacaktır. Hepsi hafızası silik bu insanlara bir çağrıda bulunacaktır ve insanlar akıllarını ve diğer duyularını kullanma potansiyellerine göre seçimlerde bulunacak. Bu adil bir mücadeledir.

pek yakında sinemalarda..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:)

 

Arkadaşlar unuttuğunuz bir husus var, ben müslümanım. Dinimin bana verdiği materyallerle, ona uyan bir fikir sunuyorum. Sizin anlamamanız ve itiraz etmeniz doğal, çünkü cepheden çıktığınız yok.

 

Sözleşmeyi kabul ederken, onu hatırlamamayı kabul etme çılgınlığı ve akabindeki olaylar ihtimal dahilinde mantıklıdır. Şimdi (sözüm gayri müslim meclisinin dışına) "ınga" çığlıkları ile hatırlamadığını haykırmak, ahu vah etmek müslümanlar için abes bir eylemdir. Diğerleri içinse zaten anlamsız.

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Belki benden beklenmeyecek bir yanıt olacak ama, ben bu kalu bela işinin olabileceğini söyleyeceğim.

 

Şöyle olabilir: Bu gün sahip olduğumuz bilinç, başka bağlamda başka düzeyde farklı bir bilinç formatından köken almış olabilir ve onu hatırlamıyor olabiliriz.

 

Bilincin kopyalanabilir, depolanabilir ve saklanabilir... aktarılabilir... yeniden aktive edilebilir... update... uplive... upcreate... her ne süreçse... olup olmaması ile ilgili varsayımlarımı hatırlatmak istiyorum. Bilgisayar ile insan arasında benzerlik kurma konusunda varsayımlara pek prim vermediğimin farkındayım ama bu terminoloji ve ilerisi aydınlatıcı olabilir. Türümüzün bu güne kadar yaptığı en karmaşık alet bilgisayarlar ve gelişim hızlanarak sürüyor. Teknolojinin anahtarı kesinlikle sonsuz gibi görünen ve hızla genişleyen 0 ve 1 bitlerinden oluşan veri okyanusunda...

 

Tabii ki bu dini anlamda bir doğrulama anlamına gelmiyor. "Söz vermişim, caymayayım artık" diyeceğim de yok. DBF üçlüsü arasında her zaman bazı geçişleri kullanmamız mümkündür. "Yanlış veri" vardır, ama "işe yaramaz" veri yoktur. Her veri bir işe yarar. Bu üçlü arasındaki geçiş denemelerimi daha önce aktardım.

 

Şöyle diyeyim: Kur'an sevgili Brain gibi ateist arkadaşların görüşünce insan yazımı bir kitaptır. Ama bu tartışmayı bir kenara bırakırsak tarihi bir belgedir, bir veridir. İnsanlarca yazılmış, eklenmiş çıkarılmış, ne olmuşsa olmuş. Ama sonuç olarak tarihi bir vesikadır. Bir dönemin anlayışlarına kavrayışlarına ışık tutmaktadır. Bakın olumlu olumsuz, o ayrı. Verinin kötüsü iyisi olmaz. Bomba ya da eroin yapmayı öğreten bilgi, kötü bir bilgidir, ama sonuç olarak "veri"dir.

 

Şunu diyorum ki, kavramlar bir yerlerden köken almışlardır. Zihnimize melekler şeytanlar cinler fısıldamazlar ama düşüncemizde tasavvuru olan her şeyin bilincin geçmişel derinliği bağlamında bir kökeni ve anlamı olabilir.

 

Nedensellik örüntüsünü incelerken zihin örüntümüze yabancı gelmeyen bir takım desenler yakalayabiliriz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Belki benden beklenmeyecek bir yanıt olacak ama, ben bu kalu bela işinin olabileceğini söyleyeceğim.

 

Şöyle olabilir: Bu gün sahip olduğumuz bilinç, başka bağlamda başka düzeyde farklı bir bilinç formatından köken almış olabilir ve onu hatırlamıyor olabiliriz.

 

Bilincin kopyalanabilir, depolanabilir ve saklanabilir... aktarılabilir... yeniden aktive edilebilir... update... uplive... upcreate... her ne süreçse... olup olmaması ile ilgili varsayımlarımı hatırlatmak istiyorum. Bilgisayar ile insan arasında benzerlik kurma konusunda varsayımlara pek prim vermediğimin farkındayım ama bu terminoloji ve ilerisi aydınlatıcı olabilir. Türümüzün bu güne kadar yaptığı en karmaşık alet bilgisayarlar ve gelişim hızlanarak sürüyor. Teknolojinin anahtarı kesinlikle sonsuz gibi görünen ve hızla genişleyen 0 ve 1 bitlerinden oluşan veri okyanusunda...

 

Tabii ki bu dini anlamda bir doğrulama anlamına gelmiyor. "Söz vermişim, caymayayım artık" diyeceğim de yok. DBF üçlüsü arasında her zaman bazı geçişleri kullanmamız mümkündür. "Yanlış veri" vardır, ama "işe yaramaz" veri yoktur. Her veri bir işe yarar. Bu üçlü arasındaki geçiş denemelerimi daha önce aktardım.

 

Şöyle diyeyim: Kur'an sevgili Brain gibi ateist arkadaşların görüşünce insan yazımı bir kitaptır. Ama bu tartışmayı bir kenara bırakırsak tarihi bir belgedir, bir veridir. İnsanlarca yazılmış, eklenmiş çıkarılmış, ne olmuşsa olmuş. Ama sonuç olarak tarihi bir vesikadır. Bir dönemin anlayışlarına kavrayışlarına ışık tutmaktadır. Bakın olumlu olumsuz, o ayrı. Verinin kötüsü iyisi olmaz. Bomba ya da eroin yapmayı öğreten bilgi, kötü bir bilgidir, ama sonuç olarak "veri"dir.

 

Şunu diyorum ki, kavramlar bir yerlerden köken almışlardır. Zihnimize melekler şeytanlar cinler fısıldamazlar ama düşüncemizde tasavvuru olan her şeyin bilincin geçmişel derinliği bağlamında bir kökeni ve anlamı olabilir.

 

Nedensellik örüntüsünü incelerken zihin örüntümüze yabancı gelmeyen bir takım desenler yakalayabiliriz...

 

sevgili demirefe bir örnek vermek istiyorum ve diyorum ki senin bana tam 5000 ytl borcun var. hatırlıyo musun? ben borcumu istiyorum. öyle ki senin hatırlamaman umurumda bile değil.. hatırlamıyosan bu senin problemin. bana borcumu ver yeter. sen doğmadan önce vermiştim ben sana bu parayı ve dünya da bana 03.08.2007 tarihinde verecektin. bunun için söz vermiştin. bugün istiyorum parayı zamanı geldi.. eğer borcunu ödemezsen sen öldükten sonra dünya yılı ile 1000 sene yanacaksın. öyle anlaşmıştık. yanlış veri yoktur. ben böyle söylüyorum. boş değil bu söylediğim. lütfen ciddiye al ve borcunu öde.ben bu bilgiyi farklı bir bilinç fotmatının kökeninden aldım.ama ben hatırladım. umarım sende hatırlarsın..

 

sevgili demirefe umarım yanlış anlamamışsındır..

saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aurelius, şu cümlemi gözden kaçırmışsın:

 

(Tabii ki bu dini anlamda bir doğrulama anlamına gelmiyor. "Söz vermişim, caymayayım artık" diyeceğim de yok.)

 

O yüzden ödemeyi yapmayacağım, kusura bakma...

 

NOT: Bu konu başka başlıklardaki tartışmaların bir devamı niteliğinde olduğundan izleyememiş olabilirsin. Dikkat edersen başta bunun benden beklenmeyecek bir yanıt olduğunu belirttim. Dini anlayışlara destek verme amacım yok, ama söylediklerim dine destek olur diye bir kaygı da gütmem.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aurelius, şu cümlemi gözden kaçırmışsın:

 

(Tabii ki bu dini anlamda bir doğrulama anlamına gelmiyor. "Söz vermişim, caymayayım artık" diyeceğim de yok.)

 

O yüzden ödemeyi yapmayacağım, kusura bakma...

 

Neyse canım ispat edemeyeceğim için borcunu, zaten öenmli değil. canın sağolsun..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aurelius, şu cümlemi gözden kaçırmışsın:

 

(Tabii ki bu dini anlamda bir doğrulama anlamına gelmiyor. "Söz vermişim, caymayayım artık" diyeceğim de yok.)

 

O yüzden ödemeyi yapmayacağım, kusura bakma...

 

NOT: Bu konu başka başlıklardaki tartışmaların bir devamı niteliğinde olduğundan izleyememiş olabilirsin. Dikkat edersen başta bunun benden beklenmeyecek bir yanıt olduğunu belirttim. Dini anlayışlara destek verme amacım yok, ama söylediklerim dine destek olur diye bir kaygı da gütmem.

 

 

 

farkındayım. sakın kişisel olarak algılama. güzel bir konuya değinmişssin. sadece verdiğim örneğin söylediklerine uyup uymadığını merak ettim..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.