Zıplanacak içerik

AKLA YATKIN KADINMI?, EYECAN KATAN KADINMI?... (Bir ERKEK GÖZÜYLE... Erkekler “akla yatan kadınlarla evlenmek isterler, ama hayatları “heyecan katan.)

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Akla Yatan Kadın mı, Heyecan Katan Kadın mı?

 

Mükremin abi, Bir Demet Tiyatro dizisinde eskisi kadar güldürmese de, geçen gün güzel bir söz etti, “akla yatan kadın, heyecan katan kadın” dedi. Bu sözü de uzatmalı sevgilisi ile hayatı sürerken , karşısına birden çıkan, futbol oynayan, espri yapan kıza gönlü kayınca, “ne oluyor” diye soran kız kardeşine “sister bacım, akla yatan kadın başka, heyecan katan kadın başka” dedi. Bu mudur acaba erkek milletinin beyninin kıvrımlarında yerleşik olan düzen. Kılcal damarlarına kadar işlemiş olan “akla yatan kadın” evde bekleyecek, “heyecan katan kadın” ile yaşamın adrenalin kısmı çözülecek.

 

Kadınlar ise; “kadınlar öküzlerle evlenmek ister, ama boğa hayal eder” yazısı bir nevi erkek kısmına çevirisi oldu Mükremin’in sözü. Yani erkekler “akla yatan kadınlarla evlenmek isterler, ama hayatları “heyecan katan kadınların “peşinde koşmakla geçer. Galiba bu cümle kadınların kafalarındaki soruların yanıtını da içeriyor.

 

Evli kadın heyecan yaratma yoksunu olarak mı yaşıyor? Sanmıyorum. Evlilik aslında erkeklerdeki genetik bakış açısı nedeniyle mazbut bir yaşam oluyor. Mafya babası rolünde Robert de Niro bir psikiyatra başvurmak durumunda kalıyordu filmde. Psikiyatr karısı ve sevgilisi ile ilişkilerini sorduğunda, Niro sevgilisi ile seks yaparken yaşadığı fantezileri, karısı ile hayal bile edemediğini söylemişti, yani karısını kutsal kısmına koyduğu için, sevgilisinde denediklerini karısında deneyemiyordu.

Akla yatan kadınlar sadece bizim toplumda değil, ABD de bile mazbut ve kutsal ve sıkıcı sınıfına sokuluyor, heyecan katan kadınlar ise yaşamın tadı olarak ortaya çıkıyor.

 

Sorun akla yatan kadının heyecan yaratamamasından ziyade erkeğin o kadını nereye koyduğu ile ilgili olarak ortaya bir sıkıcılık çıkıyor. Erkek akla yatan kadın figürünü kutsal ve dokunulmaz bir yere oturtuyor, ve kadına içindeki heyecanları yaşamasına izin vermiyor. Eğer kadın öyle heyecanlı olursa belki de kocası tarafından kötü karşılanır hale geliyor. Erkek kadına , akla yatan dediği evindeki kadına hayatına heyecan katma iznini vermiyor. Mazbut bir kadının heyecanlı sevişmesine, hayata neşe dolu bakmasına erkek bizzat kötü gözle bakıyor. O zaman kendisinin yarattığı abuk mazereti ortaya sunuyor, akla yatan kadın heyecan katmıyor diyor. Ve hakikaten de akla yatan kadın kocasının veya hayat arkadaşının bu tutumu karşısında kendini koyveriyor, balinalara dönüşüyor. Peki diyeceksiniz ki “medyadaki bazı ünlü ve sürekli kendine bakan kadınların kocaları niye dışarılarda dolaşıp heyecan arıyorlar?”. Bunu yanıtı basit, artık o kadın da ya evde kutsal ana pozisyonuna düşmüştür onunla heyecan ve fanteziler ayıptır, ya da çocuk yoksa yine de kutsallık kazanmıştır.

 

Geldiğim noktada ortaya çıkan durum yine erkeklerin bazı konulardaki tutumları neticesinde oluşuyor. Anamız, bacımız, karımız üçlemesindeki kutsal değerler bu üçlüyü adrenalin üretmeyen ama akla yatkın sığınılacak liman haline getirirken, sevgili, metres, ikilisini de heyecan katan ama güvenilmez sınıfına sokuyor. Bu güvenilmezlik, erkeğin adrenalini artırdıkça artırıyor.

 

Ne dersiniz?

background9am0.gif

 

 

 

 

Oğuzkan Bölükbaşı / 7 Mayıs 2007 / üç nokta...

Gönderi tarihi:

Heyecan katan kadınla evlenmek ona yazık etmek olur.sandra bullock un bi filminde(divine secrets of yaya sisterhood) vardı heyecan katan kadın evlenince hayatı kendine ve kocasına zehir ediyordu

heyecan katması için heyecan duyması lazım evlilik ve getirdikleri ( çocuk) de buna engel galiba

 

ama en şanslı erkekler başbaşayken heyecan katarken dışarda toplumun aklına yatacak şekilde davrananı bulmuş olanlar

 

ha birde JUDE gerçeği var:kate winslet bakınız.

Gönderi tarihi:

sevgili DİPNOT , herbir kelimesine aynen katılıyorum diğerleri için değil ama kendi toplumumuzda kadınlar hiçbir duygularını özgürce yaşayamadıkları gibi yaşayanlarada iyi gözle bakılmıyor , özellikle hayatlarını aile yapısı içinde sürdürmek isteyen bayanlar seninde yazdığın gibi kötü algılanmamak için erkeğin kafasında çizdiği akla yatan kadın modeline uyma zorunluluğunda kalıyor ve bu aşılması bence mümkün olmayan bi kavram.

Gönderi tarihi:

Sevgili Dipnot

Harika bi yazıydı yani bir konu anca bu kadar iyi anlatılabilirdi.....

 

.......................

Sorun akla yatan kadının heyecan yaratamamasından ziyade erkeğin o kadını nereye koyduğu ile ilgili olarak ortaya bir sıkıcılık çıkıyor. Erkek akla yatan kadın figürünü kutsal ve dokunulmaz bir yere oturtuyor, ve kadına içindeki heyecanları yaşamasına izin vermiyor. Eğer kadın öyle heyecanlı olursa belki de kocası tarafından kötü karşılanır hale geliyor. Erkek kadına , akla yatan dediği evindeki kadına hayatına heyecan katma iznini vermiyor. Mazbut bir kadının heyecanlı sevişmesine, hayata neşe dolu bakmasına erkek bizzat kötü gözle bakıyor. O zaman kendisinin yarattığı abuk mazereti ortaya sunuyor, akla yatan kadın heyecan katmıyor diyor. Ve hakikaten de akla yatan kadın kocasının veya hayat arkadaşının bu tutumu karşısında kendini koyveriyor, balinalara dönüşüyor

...........................................

Özellikle bu kısıma bayıldım.Yani siz erkekler ne tuhaf mahluklarsınız vede doyumsuz. :) Yani hep konusu olurya tecrubeli erkek ooo iyidir görmüş geçirmiş deriz,ama iş kadına gelince hayasız edepsiz falan olur tecübeli kadınlar....Bu ne yaman çelişkidir böyle.

Gönderi tarihi:

Akla yatan kadın mı, heyecan katan kadın mı? sorusuna karşılık sorulacak bir sorum daha var aslında benim... Akla yatan kadın da başta heyecan katan kadın değil midir? Eğer bahsettiğimiz günümüz koşulları ilişkileri ise, şöyle de bir gerçek vardır ki, (ABD, Türkiye, Fransa, İngiltere farketmez) bu insanların çoğunluğu zaten evlenmeden once bir flört dönemi yaşayıp, sonrasında evlenmeye karar vermişlerdir. Unutmamak gerekir ki insanların en zayıf noktalarından birisi olan "sahip olma arzusu" ilişkiler göz önüne alındığında ancak evlilikle sağlanabilir. İşte asıl talihsizlik bu aşamada başlar. Çoğu insan evlenerek "sahip olma arzusu"nun "sahip olma" kısmını elde ederlerken "arzu" kısmını ise kaybederler... Öncelikli amaç, sahip olmak ise, amacına kavuşmuş olan insan da bir süre sonra kendisine başka amaçlar bulmakta gecikmeyecektir. Bu durumda yeni amaç, akla yatan degildir artık, çünkü akla yatan zaten sahip olunandır. Heyecan katan ise sahip olunacak olandır... Bunu açıklarken özellikle kadın veya erkek ayrımına gitmedim cunku bu butun insanlara mahsus birşeydir... Şöyle bir geçmişimize baktığımızda elde etmiş olduğumuz herşeyin, aslında sahip olmak istediğimiz herşey olduğunu da görürüz. En basiti, arabalarımızı düşünelim... Herşeyine kadar özenle seçtiğimiz, inanılmaz itina gösterdiğimiz arabalarımızı ilk kullandığımız seferle, ikinci kullandığımız sefer bile duyduğumuz heyecan aynı olmayacaktır. Bir süre önce sahip olmak için borçlara girdiğimiz, hatta ilk aldığımızda belki de heyecandan ne yapacağımızı şaşırdığımız arabalarımız, bir süre sonra bizi bir yerden bir yere götüren araçtan başka hiçbir şey ifade etmeyecektir... bunun devamında da , "eskidi artık değiştireyim" düşüncesinin, gelişmesi de gecikmeyecektir tabii ki... Bunu daha birçok örnekle geliştirmek mümkündür, bi düşünsenize mesela okul bitiririz, meslek sahibi olmaya çalışırız, meslek sahibi oluruz, daha çok para kazanmak, daha çok prestije sahip olmak isteriz, bunlara da sahip olunca bu sefer yaşam standartlarımızı yükseltmeye çalışırız, ev alırız, ev yetmez, yazlık sahibi oluruz vs. vs... bunlardan birine ulaşmak demek, diğerlerine sahip olmak arzusunu hep körükleyecektir... Sonuç itibariyle geldiğimiz nokta bunun aslında bir kısır döngüden ibaret olduğudur...Yani AMAÇ OLMA-SAHİP OLMA-ARAÇ OLMA döngüsü... Amaç aşamasındaki "heyecan" , sahip olma aşamasında "ulaşılan" olur ve ulaşılan ise son aşamada artık "araç"tır... Bu durumda döngünün yeniden başlaması ise kaçınılmazdır...

 

İlişkilere geri dönünce, ben tüm bunların yanısıra bir yandan da mantığın, "sahip olmak" degil de "hayatı paylaşmak" olduğu evliliklerde aklın ve heyecanın her zaman yerini korumaya devam edeceğinden yanayım... Unutmamak gerekir ki bazı şeyler vazgecilmezdir... Vazgecilmez olma sebepleri de onlara yüklediğimiz anlamlarla ilgilidir... Bu durumda sahip olmuş olmak, onun vazgeçilirliğini artırmaz, kaybetmeme çabasını artırır... Eğer evlendiğimiz kişi, kaybetmeyi göze alamadığımız kişi ise her adımımızda dikkatli olmak da bu durumda yapmamız gerekendir... Kimbilir burada da belki heyecan duyulan, kaybetmeme arzusudur..

 

Bir de elde edemememişlik, yarım kalmışlık vardır ki sanırım insanı en cok zorlayan da budur... Sahip olmak istediğimiz ama elde edemediğimiz ya da sahip olduğumuz ama bizim vazgectigimiz degil de vazgeçilen olduğumuz ilişkiler... hangimiz "en aşık olduklarımızın ya elde edemediklerimiz ya da bizden vazgeçenler" olduğunu farketmetmemiştir ki... Bu durumda akla yatan, onu unutmak mıdır, yoksa elde etmeye çalışmak, bize heyecan katan mıdır? Bunun cevabını bile vermeye gerek yok sanırım... Bu ki bence en sağlıksız düşünce yapısıdır, çünkü hedefe ulaştığınız anda aslında aşık olunanın, aşık olunan kişi degil de kafamızda yarattığımız kişi olduğu (ya da çekici olanın aslında sahip olmak degil de sahip olmak arzusu olduğu) ortaya çıktığında harcanmış olan çaba ve zamanın geri getirilemeyecek olması da vurgunu yediğimiz an olmaktadır... Geçen zamanda kaçırılmış fırsatlar da cabası tabii... Acaba, egomuzu tatmin etmeye çalışmak, herşeye sil baştan başlamaktan, hayatında yeni bir sayfa açmaktan daha mı önemlidir, daha mı iyidir, daha mı akıllıcadır, yoksa aslında zayıflığın ta kendisi denilen aslında bu mudur?

 

Tüm bunların ardından benim geldiğim nokta aslında, "akla yatkın olan mı, heyecan katan mı"sorusuna verdiğimiz cevaptan ziyade, sahip olduktan sonra kaybetmeyi göze almak mı yoksa göze alamamak mı sorusuna verdigimiz cevaptır... Ve tabii ki kaybetmeyi göze almamız ya da göze alamamamız ise sahip olduğumuzun niteliği ve vazgeçilmezliğiyle ilgilidir...

 

Vazgeçilen olmanın da, vazgeçilemeyen olmanın da elimizde olduğunu acaba hiç düşündünüz mü?... Vazgeçilen olmadan önce, vazgeçilemeyen olmak için ne kadar çaba sarfettiniz? Vazgeçildiyseniz, bu artık vazgeçilen olduğunuzdan, vazgeçilmediyseniz de bu vazgeçilemeyen olduğunuzdan değil midir? Vazgeçilemeyen iseniz, hep vazgeçilemeyen olarak kalmaya devam mı edersiniz yoksa bir gün geldiğinde siz de o vazgeçilenlerden biri olmayı çoktan göze almış mısınızdır? ve tabii ki asıl önemli olan ve asıl cevap verilmesi gereken sorular bunlar mıdır? Yoksa, "akla yatkın olan mı? heyecan katan mı?" sorusunun cevabı herşeyden daha önemli olan mıdır?

 

Hoşçakalın...

Gönderi tarihi:

Ha bu arada unutmadan, bunu sadece erkeklere mal etmek bence büyük haksızlıktır... Soruyu "akla yatkın olan erkek mi yoksa heyecan veren erkek mi" şeklinde değiştirmek de mümkündür. Kadınlar için de aynı şeyler neden geçerli olmasın ki... Durum şu ki bunu inkar etmek asıl mümkün olmayandır... Bunu sadece erkeklere mal etmek asıl mümkün olmayandır ve tabii bunu sadece erkeklere mal eden zihniyetin varlığı da asıl mümkün olmaması gerekendir... Değişin artık beyler, dünya değişiyor, herşey değişiyor, vazgeçilmeyen artık tek sizler değilsiniz... Gözünüzü açın ve sahip olduğunuzu kaybetmemeye çalışın, çünkü değişmeyen, hala geçerliliğini koruyan neredeyse artık bir takım atasözleridir... Tıpkı "Dimyada pirince giderken evdeki bulgurdan olmak atasözü gibi... Üzüm üzüme baka baka kararır atasözü gibi...

 

Tabii bir de bunu eğer dünyaya aklı başında, önyargısız ve geniş açılarla bakamıyorsa bir erkeğin yazmasını beklemek de çok mümkün değildir...

ve yine tabii bunu bir erkek yazmazsa bir kadının yazması ve yazdığında da akıllardan gececek önyargılı cümleleri engellemesi de mümkün değildir...

Ama umursamaması mümkündür...

Önyargılı olmak, önyargısız olmak, yazılanları önemsemek ya da gözardı etmek de mümkün olanlar arasındadır... Ya da mümkün olmayanlar... ve bunun seçimi ancak algılanılabilen ya da algılayabildiğiniz kadarıyla ilgilidir...

Gönderi tarihi:

Sevgili Dipnot çok güzel bir konuya değinmişsin tşk ederim... :clover:

 

Sevgili Gloria son iletinde sana sonuna kadar katılıyorum...Nedense buna benzer durumlarda her zaman kadınlar öne sürülüyor...Fakat erkek içinde bu durum aynıdır..

 

Erkek heyecan aramak için evdeki eşini bırakıp dışarıya yön veriyor kendini ama şu tartışılmaz ve kesindir ki aynı durumu bayanda yapıyor..Evlendikten sonra eşi ile heyecanlarının bittiklerini ve gözlerinin dışarda başka erkeklerde olduğunu söyleyen nice kadınlar var..Sadece Avrupa ülkelerine has bir durum da değil üstelik..Türkiye de Avrupa ülkelerinden daha da fazlası yaşanmakta...Ya da eşinin kendisini başka bir bayanla aldattığını öğrenen kadınlar sırf kıssasa kısas yaparak intikam alanlar ve bundan da ayrıca heyecan duyduklarını belirten bayanlar...

 

Evlenmeden önce flört ediliyor ve yaşanılacak heyecanlar zaten bu devre içerisinde yaşanıyor..( Bu heyecan her anlamda olabilir :D ) Evlendikten sonra Aşk'ın bittiğini söyleyenler aslında biten şeyin heyecan olduğunu da bilmektemidirler yoksa bütün suçu Aşka mı atmaktadırlar ?

 

Akla yatan kadın evde beklesin...Heyecan katan kadın dışarda beni beklesin...Ya da tam tersi...

 

Herşeyden önce kişinin kendi ile çatışmaması gerekir...Flört et ve sonra evlen ( ya da diğer açıdan evlen ) bu zamana gelene kadar aklına yatan kadında ( erkekte ) bütün heyecanı bul ve hisset ama İmzayı attıktan sonra evrim değiştir...Nerde kaldı kutsal merci...Nerde kaldı verilen sözler ve hissedilenler... '' Ya evde ki aklıma yatıyor da heyecan katmıyor be abi '' <_<

 

İnsanoğlu doyumsuzdur..Hep bir fazlasını ister..Hep daha fazlasın da gözü vardır..Asla ama asla elindeki ile yetinmeyi bilmezler..Kaybedince de aslan kesilirler..İlk önce elindekinin kıymetini bilsen de kaybetmesen olmaz mı ?

 

Madem ki aklına yatan kadını (erkeği) buldun heyecanı da sen kat... :clover:

Gönderi tarihi:
Madem ki aklına yatan kadını (erkeği) buldun heyecanı da sen kat... :clover:

 

:):clover: BU son cümlenn canımmmm tammmm süper olmuşşşş :D:w00t::clover:

Gönderi tarihi:
:):clover: BU son cümlenn canımmmm tammmm süper olmuşşşş :D:w00t::clover:

Bencede tam süpper oldu kanımca :D:w00t::lol::stuart::clover:

Gönderi tarihi:

Akla yatan kadin ayni zamanda heyecan veren kadinda olabilemezmi?

Aslinda hersey toplumumuzdaki tabulardan kaynaklaniyor.Birazda heyecan veren konulardaki yetersiz ve yanlis bilgiler bilgilendirmeler ve yönlendirmeler sonucu heyecani var olanda bunu saklamaya calisiyor.Cünkü yanlis anlasilmakan korkuyor ve en iyisi kendini akla yakin olarak göstermeye calisiyor veya kendi icine kapaniyor.Hala ülkemizde ana babanin makbul gördügü evlilikler yapilmaktadir.

BU tarz evlilikler dogal olarak ilk baslarda akla yatan bir insan bulmanin gecici mutlulugunu yasatirsada ilerleyen yillarda bunun böyle olmadigi gercegi ile karsi karsiya kalinir.Surasi bir gercekki, bu tarz evliliklerin co0k büyük bir kesiminde ice atilan mutsuzluklar yatar,fedakarlik yapan iki taraf olmasina ragmen bence en büyük fedakarligi kadin yapmak zorunda kalir cünkü kadin olarak sartlandirilmisligin baskisi vardir.

Bence,iki tarafta duygularini birbirine acabilecek medeni cesarete sahip olabilirseler akla yatan her güzelligi birbirlerinde bulup yasayabilirler.

Akla yatmak kadar yatakta yatabilmekte önemlidir..

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
  • Yazar
Acaba, egomuzu tatmin etmeye çalışmak, herşeye sil baştan başlamaktan, hayatında yeni bir sayfa açmaktan daha mı önemlidir, daha mı iyidir, daha mı akıllıcadır, yoksa aslında zayıflığın ta kendisi denilen aslında bu mudur?

 

Vazgeçilen olmanın da, vazgeçilemeyen olmanın da elimizde olduğunu acaba hiç düşündünüz mü?... Vazgeçilen olmadan önce, vazgeçilemeyen olmak için ne kadar çaba sarfettiniz? Vazgeçildiyseniz, bu artık vazgeçilen olduğunuzdan, vazgeçilmediyseniz de bu vazgeçilemeyen olduğunuzdan değil midir? Vazgeçilemeyen iseniz, hep vazgeçilemeyen olarak kalmaya devam mı edersiniz yoksa bir gün geldiğinde siz de o vazgeçilenlerden biri olmayı çoktan göze almış mısınızdır? ve tabii ki asıl önemli olan ve asıl cevap verilmesi gereken sorular bunlar mıdır? Yoksa, "akla yatkın olan mı? heyecan katan mı?" sorusunun cevabı herşeyden daha önemli olan mıdır?

 

Hoşçakalın...

Sevgili gloria... :clover:

Nereye el atsan hemen derleyip toparlıyor ve insanı ilgilendiren ve sosyal yaşama yön veren konularda inanılmaz berak düşünceler bırakıyorsun...

Kaldı ki bu bile "almasını ve okumasın bilenler için her insan bir kitaptır" cümlesini kanıtlamak için yeterli bir neden :)

Hayrıca konuya gösterdiğin hassasiyet içinde candan teşekkürler, sevgiler...

 

Sevgili Dipnot çok güzel bir konuya değinmişsin tşk ederim... :clover:

Madem ki aklına yatan kadını (erkeği) buldun heyecanı da sen kat... :clover:

İşte bu kadar ve gerçekten son darbeyi vurmuşsun sevgili arkadaşım Gece Yağmuru... :)

Ellerine ve yüreğine sağlık...

Fakat bu konu daha çok tartışma getirecek gibi...

Paylaşımlarınızın devamı dileğiyle...

Sevgiler.. :clover:

Gönderi tarihi:

benin anlayamadığım bi nokta var..

günümüzde cinsellık evlenmeden önce bırçok genç arasında yaşanıyor..

bu insanlar evlenmeden önce heyecanı da,akla yatkınlığı da yoğunlukla yaşıyorlar..

evlenince değişen nedir..

bence evlenince neyın değiştiğine,heyecanın neden azaldığına bakmalı..bence sorunun kaynağı burası..

çünkü erkek evleneceğinde aklada,heyecana da uyan bir bayanı zaten seçıyor..

ama yıllar geçtıkçe evlılıkte heyecan da değişen birşeyler var ki heyecan veren kadına yönelme oluyor..

ve ikinci eş durumundaki ehyecan veren kadının amacı zaten o,çünkü karşısındaki erkeğin eksık olduğu noktayı biliyor ve ordan yakalıyor..yani bunu koz olarak kullanıyor ve işini de iyi yapıyor :)

Gönderi tarihi:

EVLENMEDEN ÖNCE HEYECAN KATAN KADINLAR, EVLENDİKTEN SONRA AKLA YATAN KADIN MODUNA GİRİYOR.FLÖRT DÖNEMİNDE GİYİMİYLE ZERAFETİYLE, BEĞENİLERİYLE TARZIYLA ERKEĞİ CEZBEDEN KADIN EVLENİNCE FARKLI BİR HAVAYA GİRİYOR BENCE.BUN ÇEVREMDE EVLİLİK YAPMIŞ ARKADAŞLARIMDAN GÖZLEMLERİME DAYANARAK YAZIYORUM.ÇEVRENİN VE AİLELERİN ETKİSİYLE FARKLI BİR MODA GİRİYOR.BUNDA ERKEĞİN PAYINIDA GÖZARDI ETMEMEK LAZIM.

EN BAŞTA ANNELER 'SEN ARTIK EVLİ Bİ KADINSIN' UYARISIYLA DAHA ÖNCEDEN TEPKİ GÖSTERMEDİĞİ HATTA DESTEKLEDİĞİ[KOCA BULANA KADAR:) TABİRİ CAİZSE BİTAKIM ŞEYLERİ ÇOK GÖRÜYOR.

YİNE FLÖRT EDERKEN SEVGİLİSİNİN KILIĞINA KIYAFETİNE OTURUP KALKMASINA AYILIP BAYILARAK EVLENEN ADAMLAR SONRA KISITLAMALAR YAPIYOR NE HİKMETSE.

DÜNE KADAR EĞLENİP VAKİT GEÇİRDİKLERİ BEKAR ARKADAŞLARINI ARTIK EVLENDİKLERİ AİLE OLDUKLARI İÇİN KENDİİLERİ GİBİ EVLİ İNSANLARLA TAKILMAYA YEĞLEMEKTEDİRLER.YİNE EVLENMEDEN ÖNCE BAY YADA BAYAN FARKETMİYO ,ÖNCEDEN BİRBİRLERİNİN ORTAMINA GİRMEK İÇİN CAN ATTIKLARI YADA KENDİLERİNİ KABULLENDİRMEK VE SEVDİRMEK İÇİN BİN TAKLA ATTTIKLARINI UNUTARAK YİNE NE HİKMETSE EVLİLİK SONRASI BU GÖRÜŞMELER KISITLANIYOR.FLÖRT DÖNEMİNDE HER HAFTA GİDİLEN SİNEMA GÜNLERİ ARKADAŞ TOPLANTILARI,AZALTIYORLAR.BİRBİRLERİNİN KİŞİSEL ALANLARINI DARALTIP KSITLADIKLARI İÇİNDE HEYECEAN DENEN ŞEY YOK OLUYOR TABİKİ.

EVLİLİK SONRASI ELBETTE Bİ TAKIM ŞEYLER DEĞİŞMELİ. ÇÜNKÜ ARTIK İKİ KİŞİLİK YAŞAMAYA BAŞLIYORSUN. BU DEMEK DEĞİLDİRKİ,ESKİ ALIŞKANLIKLARINA ZEVKLERİNE ORTAMINA SÜNGER ÇEKİLSİN.GİTAR ÇALARKEN ÖNCEDEN ROMANTİK ROMANTİK DİNLEYEN ADAM EVLENİNCE UYUKLAMAYA BAŞLIYORSA BUNDA DÜŞÜNECEK ÇOOOK ŞEY VAR.AKLA YATAN OLURKEN HEYECANIMIZI KAYBETMEMEK LAZIM.BU HEM ERKEK HEM DE KADIN İÇİN GEÇERLİ.

Gönderi tarihi:
EVLENMEDEN ÖNCE HEYECAN KATAN KADINLAR, EVLENDİKTEN SONRA AKLA YATAN KADIN MODUNA GİRİYOR.FLÖRT DÖNEMİNDE GİYİMİYLE ZERAFETİYLE, BEĞENİLERİYLE TARZIYLA ERKEĞİ CEZBEDEN KADIN EVLENİNCE FARKLI BİR HAVAYA GİRİYOR BENCE.BUN ÇEVREMDE EVLİLİK YAPMIŞ ARKADAŞLARIMDAN GÖZLEMLERİME DAYANARAK YAZIYORUM.ÇEVRENİN VE AİLELERİN ETKİSİYLE FARKLI BİR MODA GİRİYOR.BUNDA ERKEĞİN PAYINIDA GÖZARDI ETMEMEK LAZIM.

EN BAŞTA ANNELER 'SEN ARTIK EVLİ Bİ KADINSIN' UYARISIYLA DAHA ÖNCEDEN TEPKİ GÖSTERMEDİĞİ HATTA DESTEKLEDİĞİ[KOCA BULANA KADAR:) TABİRİ CAİZSE BİTAKIM ŞEYLERİ ÇOK GÖRÜYOR.

YİNE FLÖRT EDERKEN SEVGİLİSİNİN KILIĞINA KIYAFETİNE OTURUP KALKMASINA AYILIP BAYILARAK EVLENEN ADAMLAR SONRA KISITLAMALAR YAPIYOR NE HİKMETSE.

DÜNE KADAR EĞLENİP VAKİT GEÇİRDİKLERİ BEKAR ARKADAŞLARINI ARTIK EVLENDİKLERİ AİLE OLDUKLARI İÇİN KENDİİLERİ GİBİ EVLİ İNSANLARLA TAKILMAYA YEĞLEMEKTEDİRLER.YİNE EVLENMEDEN ÖNCE BAY YADA BAYAN FARKETMİYO ,ÖNCEDEN BİRBİRLERİNİN ORTAMINA GİRMEK İÇİN CAN ATTIKLARI YADA KENDİLERİNİ KABULLENDİRMEK VE SEVDİRMEK İÇİN BİN TAKLA ATTTIKLARINI UNUTARAK YİNE NE HİKMETSE EVLİLİK SONRASI BU GÖRÜŞMELER KISITLANIYOR.FLÖRT DÖNEMİNDE HER HAFTA GİDİLEN SİNEMA GÜNLERİ ARKADAŞ TOPLANTILARI,AZALTIYORLAR.BİRBİRLERİNİN KİŞİSEL ALANLARINI DARALTIP KSITLADIKLARI İÇİNDE HEYECEAN DENEN ŞEY YOK OLUYOR TABİKİ.

EVLİLİK SONRASI ELBETTE Bİ TAKIM ŞEYLER DEĞİŞMELİ. ÇÜNKÜ ARTIK İKİ KİŞİLİK YAŞAMAYA BAŞLIYORSUN. BU DEMEK DEĞİLDİRKİ,ESKİ ALIŞKANLIKLARINA ZEVKLERİNE ORTAMINA SÜNGER ÇEKİLSİN.GİTAR ÇALARKEN ÖNCEDEN ROMANTİK ROMANTİK DİNLEYEN ADAM EVLENİNCE UYUKLAMAYA BAŞLIYORSA BUNDA DÜŞÜNECEK ÇOOOK ŞEY VAR.AKLA YATAN OLURKEN HEYECANIMIZI KAYBETMEMEK LAZIM.BU HEM ERKEK HEM DE KADIN İÇİN GEÇERLİ.

 

son derece haklısın, sana sonuna kadar katılıyorum :clover:

 

Sevgili gloria... :clover:

Nereye el atsan hemen derleyip toparlıyor ve insanı ilgilendiren ve sosyal yaşama yön veren konularda inanılmaz berak düşünceler bırakıyorsun...

Kaldı ki bu bile "almasını ve okumasın bilenler için her insan bir kitaptır" cümlesini kanıtlamak için yeterli bir neden :)

Hayrıca konuya gösterdiğin hassasiyet içinde candan teşekkürler, sevgiler...

 

Abimm, sana da sonuna kadar katılıyorum sen de son derece haklısın :w00t::clover: bu işin esprisiydi tabii, güzel düşüncen için çok teşekkür ederim :blushing::clover:

Gönderi tarihi:

Heyecanı nerede aradığımız da önemli galiba... İnsan yaratılış itibarıyla sürekli yenilik peşinde... Hayatında sıradan hale gelen herşey heyecanını yitiriyor zamanla... Bir otomobil alıyorsunuz çok severek alıyor öyle kullanıyor kullanırken heyecan duyuyorsunuz, sonra bir üst modelini düşlemeye başlıyorsunuz... Doyumsuzluk tabiatımızda var ne yazık ki...

 

İnsan sahip olduğu herşeyden zaman içerisinde sıkılıyor... Kaçınılmıyor... Belli alışkanlıklarımızda yok değil tabi, onlarsız da olamıyoruz, bir aidiyet tarafımızda var... sorumluluk duygumuz gelişmişse heyecan ihtiyacımızı çocukça oyunlarda da giderebiliyoruz...

 

Ulaşılamayan, ulaşılmayacak olan heyecanlandırıyor bizi... Ulaşılmış elde edilmiş olan cazibesini yavaş yavaş yitiriyor... Bunu en çok erkekler uyguluyor... Evlilikten beklenen ve düşlenen durumlar kadınlara ve erkeklere göre çok farklı... Erkekler bu konuda ne düşünür bilmiyorum ama evlenmeden önceki tutumları ile evlendikten sonraki tutumları çok değişiyor... Bunun nedenlerini nasıl değerlendirirler bilemiyorum...

 

Evlilikte erkeğin en çok aradığı şey galiba, sukunet, huzur, dinginlik... Evde heyecan aramıyor... :P Heyecan dışarıda yeterince var belkide... Eve taşımak istemiyor olabilirler... Salt heyecan olsun diye uğraşılmaz ki canım... :D hadi heyecan yaşayalım adrenalin olsun yemekten sonra tabakları kıralım nasıl olur? :lol:

 

Akla yatkınlık ya da heyecan veren... Ben her ikisinin bir arada olacağına inanıyorum... biri noksan olursa sorunlar artıyor... evlilik zaten zor, biriyle hayatı paylaşmak bir sürü güzellik getirdiği gibi bir o kadarda zorluk getiriyor...

 

Herkesin aklına yatkınıda, aradığı heyecanda farklı... Dilerim bulduğunu kaybetmesin hiç kimse... -_-

Gönderi tarihi:

Arkadaslar benim bu konuya bir iletiyle katkida bulanamiyacagim icin bu bir baslangic,,CÜNKÜ TOPLUMUMUZU,,,AILE BOYU ILGILENDIREN

Cok ama cok yararli olabilecek konu.,.,

Onun icin Sayin DiPNOT Konuyu cok güzel yakalamis vede ,,buraya tasimis,., :clover:

 

evet konun baslangictaki yazi bir bütün haliyle,.,Bir cinsin Aslinda karsilikli.,.yakalamak istedigi ilk Andir,,!!!

iKi CÜMLE ,,Hayalindeki,,,veyahutta,,insanlarin dogustan var olan hisslerin özünü tasir ilk anda ikisini birden yakalamak ister,,,prens ,prenses heyacani.,.,.,ilk ask ,,ilk mutluluk,,,özgürlüge ilk giden yol ,,yol ayrimi,,,ilk düsler,,Aslinda bir daha unutamiyacagi,,vizyonun icine girmek.,,Aslinda dogustan beri o vizyonun icindedir.,,.onun icinden ciksa bile ömür boyu o vizyonu ,,,hep gönlünde beraber bir kolye gibi tasiyacaktir,.

belki o kolye hayatin yikilisini,,belkide,,mutlulugun zirvesini anlatacaktir.,,belkide bir irmagin icinde özgürce akip gidecektir,beraber.,!!!

o kolyeyi tasimak ,,ömür boyu beraber tasimak hicde kolay olmayacaktir.,.kolyede olsa bakim ister,,sevgi ister

seninle beraber yasamak ister.,ister o kolyeden nefret et ister etme,,istersen bir daha aklina gelmesin.,

Ama o seninle beraberdir.,.,hangi yeniligi güzelligi eklersen o kolyede ,,onun kokusunu alacaktir,,seninle beraber ruhunla beraber karisacaktir,,...

evet heyacan nerde aradigimiz ,,da önemli kelimesini kullanan arkadasimizda cok güzel vurgulamis.,insanoglu ehliyetini alir,,ilk arabasini alir.,.,

nede olsa onun özgürce ,,ilk ucabilecegi bir aractir,..ilk topa vurdugu ,,ilk basketbolu oynadigi,,evet bunlar ilk özgürlüklerdir.,vucudunu kullandigi.,.

ilk misket oynuyorsun,., ilk defa saklaniyorsun saklanbac oynarken.,.,.ilk defa zipliyorsun ip atlarken,.,.tabii bunlari

kapidan ciktigin zaman Ailenin seni yetistirip hayata ilk yavas yavas ,,denize acilir gibi yaptigin hareketler,.bu senin ailenin senin tenin sana dokunmasina benzemez,,bu senin ellerinin özgürlügü,bagimsizligi,,yakalama hamlesidir,,bu bir isyandir,,

bu daha fazla heyacan ,,doganin kanunu olarak Aileden kopmanin heyacanidir,,bedeni istemez ruhunu dinleme isyanidir.

EVET GÜN GELIYOR BÜTÜN BEDENIN EVDEN CIKIYOR BU COK PAHALI BIR BEDEN ,,,VE COK PAHALI BIR ÖZGÜRLÜK

Dünyanin neresinde olursa olsun bunun bir bedeli var,.,.,cok tatli bir aci bedeli var.,.,

Ülkelerin gelismis yönüne göre bu bedel cok büyük farkliliklar olusturmaktadir,.iste konuda burda dügümleniyor..Akla yatkin kadinmi.,.Eyacan katan kadinmi,.,.,yoksa bedel ödeyen kadinmi.,.,.yalniz sunu belirteyim kadinlar ,,Dünyanin neresinde olursa olsun,,hangi irktan olursa olsun..,onlar hep,, gururlari vede,,,.serefleri üzerine durmasini bilirler,,.,ONLARIN HEYACANI KALPLERIN SEVGiSiNiN iCiNDEDiR .,.,O HEYACANI HERKESE ACMAZLAR ,.!!!

Birinci bölümü burda bitirmek zorundayim,.,.zannediyorum,,konu cok genis .,.,vede cok yönlü...!!! ve cocuklarimizi

bu girdaba nasil hazirlariz.

 

Saygilar

 

:shuriken: yamyam frankfurt

Gönderi tarihi:

Akla yatkın kadınmı, heyecan veren kadınmı?

 

Bu daha çok bizim toplumumuza özgü bir durum sanıyorum. Gelişmiş ülkelerde yaşayan erkek ve kadınlar evliliğe bizim gözümüzle bakmıyorlar. Bizim için aile kutsal bir kavram ve eş bu kutsaliyete uymalı diye düşünüyoruz. O kutsaliyetide belirleyici yine bizleriz. Belli kalıplarımız var bunlar çoğunlukla geleneksel. Özellikle kadına biçilen rolde gelenek çok belirleyici.

 

Yeni yetişen neslin evlilikten beklentileri daha farklı, onlar evliliklerinde heyecan ve eğlence arıyorlar. Bunlar bilinçlenmeden ve gelenekçiliğin yavaş yavaş kendisini yenilenmeye terk etmesinden kaynaklanıyor.

 

Her erkek eşinde anne şefkati, ilgisi, sıcaklığı bulmayı düşünüyor. Heyecan veren kadından korkuyor. Hakimiyet kuramamaktan, kontrol altında tutamamaktan. Ama heyecan elbette herkes için çok cazip.

 

Akla yatkın kadınları bize genelde annelerimiz seçer. Nasıl tarif eder annelerimiz bize uygun gördükleri kızları, hanımhanımcık, hamarat, tutumlu, ev kızı. Bizim aradığımızda bu mudur diye sormazlar. Genelleme yapıyorum elbette çünkü toplumumuzda hala bu çok yaygın. Birikimli, eğitimli, seviyeli ve heyecan veren kadın hiç bir erkeğin hayır diyemeyeceği kadındır diye düşünüyorum.

 

Heyecan vermesi için onun sürekli kendisini yeniliyor olması ve sürekli şaşırtması şart. Kadınlar sürprizleri seviyor, inceliği seviyor bunu hayatınızda alışkanlığa dönüştürürsek heyecan verecekleri garanti.

Gönderi tarihi:
Akla yatkın kadınmı, heyecan veren kadınmı?

 

Bu daha çok bizim toplumumuza özgü bir durum sanıyorum. Gelişmiş ülkelerde yaşayan erkek ve kadınlar evliliğe bizim gözümüzle bakmıyorlar. Bizim için aile kutsal bir kavram ve eş bu kutsaliyete uymalı diye düşünüyoruz. O kutsaliyetide belirleyici yine bizleriz. Belli kalıplarımız var bunlar çoğunlukla geleneksel. Özellikle kadına biçilen rolde gelenek çok belirleyici.

 

Yeni yetişen neslin evlilikten beklentileri daha farklı, onlar evliliklerinde heyecan ve eğlence arıyorlar. Bunlar bilinçlenmeden ve gelenekçiliğin yavaş yavaş kendisini yenilenmeye terk etmesinden kaynaklanıyor.

 

Her erkek eşinde anne şefkati, ilgisi, sıcaklığı bulmayı düşünüyor. Heyecan veren kadından korkuyor. Hakimiyet kuramamaktan, kontrol altında tutamamaktan. Ama heyecan elbette herkes için çok cazip.

 

Akla yatkın kadınları bize genelde annelerimiz seçer. Nasıl tarif eder annelerimiz bize uygun gördükleri kızları, hanımhanımcık, hamarat, tutumlu, ev kızı. Bizim aradığımızda bu mudur diye sormazlar. Genelleme yapıyorum elbette çünkü toplumumuzda hala bu çok yaygın. Birikimli, eğitimli, seviyeli ve heyecan veren kadın hiç bir erkeğin hayır diyemeyeceği kadındır diye düşünüyorum.

 

Heyecan vermesi için onun sürekli kendisini yeniliyor olması ve sürekli şaşırtması şart. Kadınlar sürprizleri seviyor, inceliği seviyor bunu hayatınızda alışkanlığa dönüştürürsek heyecan verecekleri garanti.

 

:clover:

Gönderi tarihi:

Akla yatkın kadın aynı zamanda heyecan veren kadındır.

Akla yatkın olmayan kadın heyecan vermez ancak sıkıntı verir.

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:
Yani siz erkekler ne tuhaf mahluklarsınız vede doyumsuz. :) Yani hep konusu olurya tecrubeli erkek ooo iyidir görmüş geçirmiş deriz,ama iş kadına gelince hayasız edepsiz falan olur tecübeli kadınlar....Bu ne yaman çelişkidir böyle.

Yok be HaYaT...

Herkes öyle bakmıyor aslında.

Bir çok yaşantıyı "Kendisinden Önce" bırakmayı kabullenebiliyor...

 

Akla Yatan Kadın mı?

Heyecan Katan Kadın mı?

 

İkisinin bir arada olması en iyidir bence...

 

Yaa!

Hem heyecanı yaşayacaksın her şeyiyle,

Hem de aklına yatacak...

 

Mesela oturup en ciddi tartışmaların kavgasını yaparken,

O hırçılıkla ve sinirle saatlerce birlikte olabileceksin...

 

Bağırırken birbirinize, birden sarılıp öpüşebileceksiniz...

Kendinizi kaybedebileceksiniz yani...

 

En güzel anlarınızda birbirinizin olurken,

Tatlı bir gerginlik yaşayabileceksiniz mesela...

Yatağın bir ucuna kaçıp, sizi deli edecek, omuz silkip sizi itekleyecek...

Sonra tatlı bir huzur yaşayacaksınız sarılarak...

 

Bir ömürü paylaşırken birlikte, aynı zamanda en hararetli kavgaları da yaşayabileceksiniz...

Kaybetmenin korkusunu yaşatacak kardeşim kadın dediğin...

Ürkeceksin "Ulan elimden kayıp gidiyor göz göre göre" diye, hiç gitmeyeceğini bilsen bile...

Döneceğini bilsen bile...

Sonra tabi özleyeceksiniz.

Döndüğünde bakıp gözlerine "Hoş Geldin" diyeceksiniz ve yine o heyecanları daha bir güzel yaşayabileceksiniz...

 

Hem aklınıza yatacak,

Hem heyecan katacak...

 

Böyle kadınlar var mutlaka...

Lakin hep kaybediliyorlar sonunda...

 

Kalmıyorlar hayatınızda...

Neden bilmiyorum...

 

Sadece ona kırılmayacaksınız ve sadece size kırılmayacak...

Her şeye rağmen birbirinizin olma kararlılığında olacaksınız...

Zor olsa da...

Seveceksiniz işte...

 

Gerçekten severseniz

O kadın hem aklınıza yatar,

Hem de heyecan katar...

Gönderi tarihi:

her çocuk doğuran kadındır ama..her kadın dişi değildir..dişi olma hali bambaşka bişey..heralde heyecan da onlarda diye düşünüyorum.. :stuart: ...

Gönderi tarihi:
her çocuk doğuran kadındır ama..her kadın dişi değildir..dişi olma hali bambaşka bişey..heralde heyecan da onlarda diye düşünüyorum.. :stuart: ...

 

Hımm...

 

Bununla ilgili açtığın konuda cevaplayacağım...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.