Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

arkadaşlar sizce bu sorun nasıl çözülür

 

bu sorunun çözülmesi çok zor be vacib... bikere ekonomik durumu kötü olan aileler çocuklarini mecburen çalismalari için disari saliyor. ekonomi gerçekten çok önemli. yoksa hangi çocuga yetisebilirsin?

 

egitim de var tabi... geçenlerde bir aile tv'ye çikti. 150 ytl maasla geçinen 11 nüfustu sanirim. düsünsene bu ailenin halini? bir çok aile çocuk yapiyor sonra da bakamicam diyip ya çocuk yetistirme yurduna birakiyor ya da birilerine gönderiyor...

 

bu gerçekten çözülmesi zor... ekonomik sartlar, egitim durumu, is potansiyeli herseyi kapsiyor.

Gönderi tarihi:

geel olarak sokak .ocukları ailenim isteği yada sorumsuzluğundan kaynaklanan bir sorundur tabiki bunda en büyük etken maddiyattır gözünü para bürümüş ailelerin ve insanların para ulaşmak için araç olarak kullandıkları bu yöntem çocuğun büyümesi ve ilgisizlik yüzünden tinercilerin ve gaspçıuların oluşmasına sebep olur

ama çözülmesi için bilinçli toplum doğru yatırımların devlet tarafından doğru yerlere dağıtılıarak bölünmesi ve insanların zihniyetlerinin değişmesi gerekir

bir çok kurum ve isim çocukların okula gitmesi için okadar çok kampanya açarken hala bu sesi duymamamazlıktangelen insanlar var yazıkk

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Her ne kadar çözüm olmasada sokaklarda çocuklardan alış veriş yapmamayı adet haline getirebiliriz.Tabii işte vermememiz lazım..AMA YİNEDE EN BÜYÜK İŞ AİLELERE DÜŞÜYOR...

 

nasil almazsin ki??? gözlerinin içine bakiyor.. öyle derine isliyor ki... o sokaklarda perisan olurken yattigim yatak bana dar geliyor. satamadiklari zaman dayak yiyor o çocuklar.

 

ben alirim. alabildigim sürece alirim çünkü eve eli bos döndüklerinde dayak yiyorlar..

Gönderi tarihi:

Sokak çocukları sorunu

 

bu ülkede, tıpkı

 

işsizlik sorunu gibi

 

enflasyon sorunu gibi

 

cari açıklar sorunu gibi

 

dış ve iç borçların dayanılmaz baskısı gibi

 

dışa bağımlılık gibi

 

eğitim ve sağlık alanlarında yaşadığımız sorunlar gibi

 

aile içi ve toplumsal şiddet olayları gibi

 

ödenmeyen binlerce kredi kartının yarattığı sorun gibi

 

Yolsuzluklar, hırsızlıklar vs. gibi

 

Bir büyük sistem sorunudur.

 

Bu sorunlar çoğunlukla

 

Kapitalist dünya düzeni içerisinde

 

belli bir zümrenin yüksek standartlar içerisinde yaşamasını

 

sağlayabilmek adına

 

kurban edilen yığınların üzerine

 

yıkılan sorunlardır.

 

İnsanı temel alan ekonomik ve sosyal politikalar yerine

 

İnsanların kuralsızca yarışmalarından insanlık adına

 

yarar uman bir düşüncenin ifrazatlarıdır.

 

Bunu böyle görmekte fayda vardır.

 

Ve her onurlu insanın talep etmesi gereken şey

 

emeğinin karşılığı olarak

 

ailesiyle beraber insan gibi bir yaşam sürmek

 

olmalıdır.

Gönderi tarihi:

nasil almazsin ki??? gözlerinin içine bakiyor.. öyle derine isliyor ki... o sokaklarda perisan olurken yattigim yatak bana dar geliyor. satamadiklari zaman dayak yiyor o çocuklar.

 

ben alirim. alabildigim sürece alirim çünkü eve eli bos döndüklerinde dayak yiyorlar..

 

 

yapma be mara. onların (yani çocukları sokağa salanların) amacı bu zaten.. insanların vicdanlarına dokunup daha çok para kazanmak. haklısın benimde içim kan ağlıyor ama para vermem. açsa karnını doyur yada nebileyim üstünü giydir ama para verme.

bazen oturup konuşurum onlarla. ilgilendiğimi görünce ezberledikleri yardım cümlelerini sayar önce. babam hapiste, annem hasta yada babam öldü, annem yok gibi... ama birazdaha konuşunca (çocuk işte) kendi ağzıyla itiraf eder herşeyi farkında olmadan. genelde anne-baba gidin para kazanın diye gönderiyorlarmış.

 

aklım almıyor doğrusu. insan istediği kadar yokluk içinde olsun kar kış demeden çocuğu nasıl sokağa salarsın.

Gönderi tarihi:

Her sabah, her akşam, her saat hatta her an onlarla karşılaşmamak için yolumuzu değiştirsek de aynı havayı teneffüs ederiz. Biz evimize, işimize, okulumuza, çarşıya-pazara gitmek için kullanırız sokakları, onlar uyumak için. Biz kışın soğuğunu bedenimizde hissederiz, onlar yüreklerinde... Her olayda gündeme gelirler ve televizyon programlarında genişçe yer bulurlar.

 

Programlarda bir park köşesinde yumruk yaptığı elini koklayan sokak çocuklarının görüntüleri ekrana getirilir önce. Ardından elindeki bıçağı savuran bir çocuk görüntüsü... ''Eğer bakışları donuksa, hala kullandıkları maddenin etkisindedirler. Tartışmaya girmeyin. Uzak durun!” diyerek potansiyel tehlike olarak gösterilen sokak çocukları hakkında kamuoyunu uyarmaktan öteye gitmez programlar. Onların da çocuk olduğunu, umutlarının, isteklerinin olduğunu görmezden gelirler.

 

“Tinerci” dedikleri çocukların sokaklarda yaşamasında toplumun da sorumluluğunun olduğunu hatırlatmazlar topluma. Sadece habere başlarken “toplumsal yara” ifadesi ya kullanılır ya kullanılmaz sokak çocukları için. Görmezden gelsek de, anlamak istemesek de hepimizin sorunudur çocukların sokakta yaşaması...

Sokakta yaşayan çocuklara toplumun büyük bir önyargısı var. Bu önyargının oluşmasında medyaya yansıyan birçok olumsuz olay da önemli etkiye sahip. Aslında düşünülmesi gereken en önemli şey bu çocukların neden sokakta yaşamak zorunda kaldığı, yetkililerin bu durum karşısında yıllardır neden ciddi önlemler almadığıdır.

Sokak çocukları toplumsal bir sorun...

Çünkü sokak çocukları sadece bireyleri değil, toplumu ilgilendirir ve etkiler. Çocukların sokakta yaşaması, toplumsal nedenlerle ortaya çıkmıştır. Sokak çocukları özellikle büyük kentlerde başımızı çevirdiğimiz her yerde toplumun içinde yaşamaktadır. Sokakta veya başka bir yerde yaşanan bir olay karşısında suçlanan, olayın sorumlusu olan kişi değildir. İlk hedef sokak çocuklarıdır ve olayın sorumluluğu bu çocuklara yüklenir.

 

Öncelikle sokak çocukları sorununa ilişkin insan haklarına uygun önleyici ve destekleyici politikalar ve uygulamalar yapılmalıdır. Sokak çocukları sorunu için disiplinler arası çalışmaların yapılması, daha önemlisi devletin ciddi önlemler alarak gelir dağılımı dengelenmesi çok önemlidir. Bir ailenin kendine yetecek kadar gelirinin olması ve insanca yaşaması için eğitim ve sağlık gibi her türlü temel olanaklarından yararlanabilmeleri sağlanmalıdır. Bu alanda çocukların rehabilitasyonunu sağlayabilecek başta Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı Çocuk ve Gençlik Merkezleri ve emniyet müdürlüğüne bağlı çocuk şubelerinde hizmete yönelik destekleyici, önleyici çalışmalar yapılmalıdır. Bu kurumlarda çocukların tekrar ailelerinin yanına dönmeleri için destekleyici çalışmalar yapılmalıdır. Madde bağımlılığı sorunu ciddi anlamda ülke gündemine yerleşmediği ve devletin bu konuda köklü önlemler almadığı sürece özellikle çocukları tehdit etmeye devam edecek ve ülkenin en ciddi toplumsal sorunlarından birisi olacaktır.

 

 

geriye dönüp bakıldığında sokak çocukları için neler yapılmış

*1917’de Hatip Akıncı bu tür çocuklar için bir sepetçi okulu açmış, başarısız olmuş.

*1921’de Atatürk’ün emriyle savaş sonrası yetim kalan çocuklar için çocuk cemiyetleri kurulmuş.

*23 Nisan 1929’da 4 bin tane çocuk TBMM’ye dilekçeyle başvurmuş. Evsizlere çatı, çocukların sokaklarda, okullarda evlerde dövülmemesi, hamallığın önlenmesi gibi birçok istekleri var.

*1945’lerde daha iyi imkânlar bulmak için İstanbul’a göçlerin başlamasıyla “Köprüaltı çocukları” adı altında bir çocuk grubu meydana geliyor. Göçle birlikte ailelerin büyük şehre tutunamaması, çocukları koruyamaması nedeniyle çocuklar aileden kopup sokakta yaşamaya başlıyor.

*1952’de linyit çıkarılan Kemerburgaz’ın Ağaçlı köyünde kömür bittikten sonra, Etibank Sosyal Tesisleri sokak çocuklarına tahsis ediliyor. Orada çalışanlar ‘Çocukları anlamanın yolu önce onlar gibi hareket etmek ve içlerine girmek’ diyorlar. İstanbul’a uzaklık nedeniyle burası kapanıyor.

*1957’de Korumaya Muhtaç Çocuklar Kanunu çıkıyor. Bu kanun devletin korunmaya muhtaç çocuklara sahip çıkacağını söylüyor. Kanun uzun süre, bu çocukların kurumlara alındığı takdirde diğer çocukları da etkileyeceği düşüncesiyle işletilmiyor. Sorun görmezlikten geliniyor.

* 1992 yılında Türkiye’de bu anlamda kurulan sivil toplum örgütü olarak işin içine Umut Çocukları Derneği giriyor.

* 1997’de devlet sokakta yaşayan ve çalıştırılan çocuklara müdahale ediyor.

 

yani 1957 den 1992 yılına kadar bu konu ile ilgili hiç bişey yapılmamış. nerdeyse 40 yıl bu büyük bir kayıp. bunun sağcısı,solcusu, ilericisi, gericisi yok. Bu sorun herkesin sorunu.

Gönderi tarihi:

Her ne kadar çözüm olmasada sokaklarda çocuklardan alış veriş yapmamayı adet haline getirebiliriz.Tabii işte vermememiz lazım..AMA YİNEDE EN BÜYÜK İŞ AİLELERE DÜŞÜYOR...

 

Bu Maraminda dedigi her ne kadar zor olsada, bende para vermiorum, veya birsey almiorum, cünkü ailenin yaptigini desteklemis olurum o cocuga para verdigim taktirde...

Sistemi deigstirmek, insanlari degistirmek zor ve zaman alio, fakat kück adimlarla baslar her uzun yolculuk...

her birimiz birey olarak topluma karsi sorumlulugumuzu bilmeli ve benimsemeliyiz...

herseyi devletten milletten bekledigimiz icin zaten bir cok zorunla bas edilemio..

Yine sizi baymak pahasinada olsa Almanya dan örnek verecegim, burda sivil toplum örgütleri cok yaygin, devletin yetisemedigi yere onlar el atio... ve yasamin her alanina girio...

Tr de son yillarda bu yönden olumlu gelismeler var, ama hala yetersiz bana göre...

Bilincli bir toplum olmamiz lazim... yeterince duyarliyiz zaten,ama herkes ben ne yapabilirim ki die gününü gecirio.. iyi kötü...

Gönderi tarihi:

sokak çocuklarının korunmasıda devletin sorumluluğudur

 

ama bugün devlet bütün altınlarını teker teker bozduruyor

 

elinde ne kadar kurum varsa sattıkça satıyor

 

bu durumda sokak çocuklarını kim düşünüyor

 

yarın birgün eğer sosyal hizmetlerde satılırsa hiç şaşmayın

 

TR de sivil toplum örgütüde ne demek insanlar örgüt kelimesini duyunca kaçıyor zaten

 

örgütlü bir toplum olmak hala bu ülkede korkulan ve insanların kendini olabildiğince uzağa çektiği bir

 

kavramdır

 

bugün avrupada her beş insandan biri herhangi bir sivil toplum örgütüne üyedir

 

bu bilinç umarım bir gün bizdede gerçekleşir

 

ve sokak çocukları onlar bu yanlızlıkla önyargılarla büyüyecekler ve sanılmasınki unutacaklar ;)

Gönderi tarihi:

onların gözlerine bakamıyorum ben,neden mi,korkudan değil...UTANIYORUM...

 

şuursuz bir şekilde bu durumda olmalarında benim de payım varmış gibi hissediyorum

 

belki de var...

 

konuşmaktan ve yazmaktan daha faydalı birşey yapılıyormu onlar için :(

 

kim ne derse desin bu sorunun da çözümü kesinlikle eğitimden geçiyor...

 

eğitim için ne lazım: mali kaynak

 

mali kaynağın bu çocuklar için kullanılması da dengeli bir ekonomi ile mümkündür ancak

 

yine aynı noktaya geliyoruz.... eğitim ve ekonomi politikası iyi işleyen bir düzen......

Gönderi tarihi:

nasil almazsin ki??? gözlerinin içine bakiyor.. öyle derine isliyor ki... o sokaklarda perisan olurken yattigim yatak bana dar geliyor. satamadiklari zaman dayak yiyor o çocuklar.

 

ben alirim. alabildigim sürece alirim çünkü eve eli bos döndüklerinde dayak yiyorlar..

 

 

 

 

 

Onların aileleride bizi ve çocuklarını böyle sömürüyorlar. DUYGUSALLIK BAZEN İŞE YARAMIYOR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.

Gönderi tarihi:

ne kadar ıyı nıyetlı olursa o kadar zarara ugruyoruz bu konuda belkı bıraz hatalı duruma dusebılırız sahsen kac kez denedım ama sokakda gordugum cogu cocuk sadce bı oyunun pesındeler bızdekı temız duygularıda bu sekılde olduruyorlar el uzatmak ıstesekde onlar bızi kullanınca bır daha taraflarınabakasım gelmıyor

Gönderi tarihi:

sokak çocukları sorununun en mantıklı ve tek çözümü nüfus planlamasıdır. zira kimsesiz olduğu için sokaklarda yaşıyan çocukların oranı tüm sokak çocukları diye tabir edilenlerin arasında %5 tir

 

ailelerin köydeki gibi çocuklarının temel masraflarını karşıalyamaması, sonucu bu çocukların günlük yaşamı sokaklarda geçmeye başlıyor. bu çocuklar hakkında polisin yapabildiği tek şey ailelerine teslim etmek. tabi ardından yien çocuk dışarıda olacak.

 

sokak çocukları mendil vs satmazlar. onlar aileleri tarafından bir şeyler satsın diye sokağa salınan çocuklar. kesinlikle onlardan birşey almamak gerekir. zira onlardan mendil alarak o çocuğa hiç bir iyilik yapmış olmuyorsunuz. zira bu olduğu takdirde bu çocuklar tekrar aynı amaçla sokağa salınmaz.

 

tamamen sokaklarda yaşayan ve madde bağımlığına yakalanmış çocukların ise rehabilitasyonları çok zordur. zira onları rehabilite edebilmek için ıslahevleri denen kurum lazımdır. yani çocukların bir tutuklu gibi kapalı kalması gerekir. diğer vakıfların ve devletin merkezleri çocukların karınlarını doyurup kaçtıkları yerlere dönüştü. işin öbür yanı ıslahevinin amacının ne olursa olsun çocuğun psikolojisinde travma yaratıcak olması. bu tam bir paradoks. zira gönüllü rehabilitayon kimsenin çabası ve isteğiyle mümkündür madde bağımlılığında.

 

kimsesiz yetim olduğu için sokaklarda yaşıyan çocukların yani devletin hamiliğinde olan çocuklarla ilgili ise. her ne kadar bu oran sokak çocukları arasında %5 olsa da. bunlarla ilgili oalrakta türkiyenin acilen sosyal hizmetler reformuna ihtiyacı vardır. malatya vakasından sonra.

Gönderi tarihi:

İlk önce olaya şurdan bakalım : sokak çocukları tehlikeli demek yerine sokak çocukları TEHLİKEDELER demek daha doğru bence.ben zonguldakda yaşıyorum ama duyduğuma göre Anadoludan trenle çıkan insanların nerede inecekleri belli.hani istanbula izinli giriş olayı varya onun gibi bişi yapılabilir.mesela trenden inildiği gibi en azından yaşı küçük olanların aileleri beklenmeli.elini kolunu sallaya sallaya nereye gidebilir ki bi çocuk ?

 

ramazan aylarında kurulan iftar çadırlarını tüm yıla yaymak kimsenin aklına yada işine gelmiyor.devlet baksın dicem ama adamların çoooooooooook önemli sorunları var meselaaa Taksim Meydanına Camii yapmak gibi :)))) arkadaşlar lütfen yormayalım devletimizi :)

Gönderi tarihi:

Artık gerçekten birşeyler yapmak gerekiyor. Yalnızca çocuklar değil, yaşlı insanlarımız da bu durumda. Hepimiz üzülüyoruz farkındayım. Ama keşke kişisel menfaatlerimiz için gösterdiğimiz teşkilatlanmayı, başkalarının menfaatleri için de gösterebilecek kadar duyarlı olsak!

Gönderi tarihi:

valla istanbul ankara ve izmire kontrollu giriş çıkış şart oldu. otobüs firmalarına, çocuklar için ebeveyni olmadan taşımama yasakları vs getirilmeli. birde eskiden olduğu gibi terminal kontrolleri. eskiden tek bşaıan oaln çocukları terminalden alıp geri gönderiyorlardı.

  • 4 ay sonra...
Gönderi tarihi:

bir ben, bir insansız şehir vardı yenişehir istasyonunda, trenin rayda bıraktığı seslerin izleri duruyordu bir de gecenin ortasında, simit ayran satan büfe de kapanmıştı. öyle yorgundum ki, öyle üşümüş, öyle aç, öyle yalnız... saati geçmiş banliyö trenini gereksiz olasılıklarla bekleyerek ve nerede konaklayacağımı düşünerek bir uçtan bir uca dolanırken arkamdan gelen sesle irkildim. dokuz on çocuk hepsi erkek, alüminyum kutu dolu çuvalı sürterek geliyorlardı, öyle arsız, öyle kirli, öyle güzel dokuz on çocuk. beni önemsemediler, biri olsun yüzüme bakmadı bile.

 

iki çocuk öpüşmeye başladı, sonra diğerleri yaşamlarında ilk kez öpüşüyorlarmışcasına acemi ama ürkmeden, benden, şehirden, birbirlerinden çekinmeden üstelik. bir ara birkaçı yanlarındaki battaniyelerini geçirdiler kafalarına, soğuğun etkisini azaltmak içindi sanırım.

 

biliyorum ki insanlar tarafından tasarlanmış bir düzenin tasarım hatası olarak varoldukları dünyada kendileri gibi birilerine sığınıp, yeryüzünde gezinirken birbirlerinin dudaklarında bildikleri ama bulamadıkları sıcaklığı arıyorlardı.

 

her adımlarında geride kalan yaşamlarında horlanmış olmaya karşı başkaldırışlarını soylulaştırmak, varlık ve yokluk arasındaki o ince çizgide yürüyüşlerini sürdürebilme kavgasıydı dudaklardan alınan güç, bir birlik tokalaşmasıydı.

 

atacakları her adımda geleceğin onlar için gelmeyeceğiydi, tükenişin geciktirilmesiydi, şehirdeki dengesizliğin bir dengesiydi aynı düzeye getirilen iki çift dudak.

 

biliyorum ki anlamsızlığın kurallaştırıldığı, aşkların katledildiği bir dünyada yaşamlarındaki soru işaretlerini azaltmaktı tek amaç. her şeyin yanıtını bulmak bu kadar kolay, yalın olmalıydı belki de kazanmanın veya kaybetmenin, doğru veya yanlışın olmadığı bir dünyada.

 

şehre ve kendime baktım, yaşamımı sorguladım. sığındığım evimi, sığındığım kaygılarımı, gitarımı, kitaplarımı, kasetlerimi, ailemi, dostlarımı, otel odalarını, yalnızlığımı süzdüm içimde. bir yığın soru sorabilirdi insan kendine, kendini afyonlayacak bir yığın yanıt da bulabilirdi. insanı uysallaştırmanın bir deneyimi mi bu bizim için, bizim adımıza kurgulanan yaşam? yoksa yeniden kurgulasak her şeyiyle, başka bir aşk, başka bir dünya yaratır mıyız en baştan?

 

ÖMER GENÇER...

Gönderi tarihi:

Cocuklardan Alisveris Yapanlara Ceza

 

Denizli Valiliği'nin çocukların çalıştırılmasını önlemek amacıyla yönetmelik hazırladı.Çocuklardan alışveriş yapanlar para cezasına çarptırılacak. Ceza çocuklardan bir şey satın almayı ya da ayakkabı boyatıp, cam sildirmeyi de kapsıyor.

Denizli'nin Sesi

26/01/2006

 

Bu gercekten uygulaniyormudur acaba..?

 

Ugulaniyor ise, oncasi neden peki daha sokaklarda..?

  • 2 yıl sonra...
Gönderi tarihi:

Mimar Sinan Ünv. Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ünal Emiroğlu, sokak çocukları meselesini gündeme getirerek, "Bu sorunu ‘Sosyal

Devlet, Milli Devlet’ tezi çözüyor" dedi.

 

 

Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Emiroğlu, Bursa’nın Ovaakça Belediyesi Kültür Merkezi’nde

 

düzenlenen 4. Uluslararası Sosyal Devlet, Milli devlet Kongresi’nde yaptığı sunumda, Batının 200 yılı yakın bir süredir

 

‘sosyal devlet’, ‘sosyal haklar’, ‘sosyal hukuk’ gibi kavramlarla uğraştığına işaret ederek, bu kavramların 1960 sonrası

 

Türkiye’sinde sözü en çok edilenlerden olduğuna dikkat çekti. Özellikle sosyal haklarla ilgili alanda genel ve çözüm

 

üreten çalışmaların Türkiye’de bulunmadığını dile getiren Emiroğlu, "İşte Sayın Prof. Dr. Haydar Baş’ın ‘Sosyal Devlet,

 

Milli Devlet" başlığını taşıyan kitabı, gerek öğretide gerekse bireysel ve toplumsal yaşamımızda, bu alanda duyulan

 

ihtiyaca büyük ölçüde cevap getirebilmiştir" dedi.

 

 

Sayın Baş ‘ın bu eserinin bu ülkenin evladına, ulusal bilincinin yükselmesinde çok önemli katkıda bulunduğunu vurgulayan

Emiroğlu, şunları söyledi: "Yeryüzünü kan gölüne çevirip, sömürü düzenini insanlığın yok olması pahasına sürdürmeye

 

çalışan, militanizmi kapitalist sermayenin emrine veren Amerikan gücünün ülkemizdeki uzantılarından ve yerli

 

işbirlikçilerinden Milletimizin hesap sorma gününü olabildiğince çabuklaştıracak bir projeye, bu eseriyle imza atmıştır

 

Sayın Baş."

 

Sokak çocukları olgusu

 

Bu çerçevede sokak çocukları meselesininin altını çizmek istediğini dile getiren Emiroğlu, soruna ilişkin şu tespitlerde

 

bulundu: "Sokak çocukları konusu gerek nedenleri, gerekse sonuçları açısından, makzodan uzanan bir ölçekte yer alan

 

çok faktörlü bir olgudur.

 

Sokak çocukları ‘korunmaya muhtaç kent çocukları’dır. Deyim yerindeyse, sokak çocukları sorunu sadece bir

 

‘semptom’dur. Hastalık ise, toplumsal yapının içinde giderek yaygınlaşmaktadır. Bu semptomun önleyici boyutta eğitim,

 

sağlık, gelir, adalet, aile, çocuk, gençlik, çalışma ve sosyal güvenlik v.b. politikalarla yakından ilişkisi bulunmaktadır ve

 

sosyal devlet’ in şemsiyesi altında bulunması gerekmektedir. Sokak çocukları olgusu ve genelde ‘çocuk’ sorununa

 

çözümler getirebilmek için makro düzeyde önlemler almak şarttır.

 

Ayrıca sokak çocuklarının, ‘Çocuk Hakları Sözleşmesi’ doğrultusunda acil olarak yaşam, gelişme ve korunma

 

ihtiyaçlarının da karşılanması acil olarak yaşam, gelişme ve korunma ihtiyaçlarının da karşılanması söz konusudur. Bu

 

alanda oluşturulması gereken hizmetlere hemen hiç başlanamadığı görülmektedir.

 

Sokak çocukları olgusuna köklü bir çözüm bulabilmek için, Cocuk Hakları Sözleşmesi çerçevesinde, tüm çocukların

 

yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlayan çağdaş bir yasal – örgütsel yapılanmaya acilen gereksinme vardır."

 

Çözümü Haydar Baş sunuyor

 

"Çağdaş bir yasal örgütsel yapı, doğum öncesinden başlayarak bağımsız bir yetişkin oluncaya kadar bireyi aile ve toplum

içinde desteklemek için gerekli önlemler olur" diyen Ünal Emiroğlu, sorunu Prof. Dr. Haydar Baş’ın tezlerinin çözdüğünü

 

şu sözleriyle ortaya koydu: "Nitekim Sayın Baş, ‘doğum ikramiyesi’ ve ‘okul öncesi dönem masrafları’ adı altında ‘devlet

 

yardımı’ projesiyle ‘sosyal devlet’ in bu konudaki politikasını çizmekte, çözüme yönelik bir profil ortaya koymaktadır."

 

 

25 Nisan 2008

Gönderi tarihi:
Cocuklardan Alisveris Yapanlara Ceza

 

Denizli Valiliği'nin çocukların çalıştırılmasını önlemek amacıyla yönetmelik hazırladı.Çocuklardan alışveriş yapanlar para cezasına çarptırılacak. Ceza çocuklardan bir şey satın almayı ya da ayakkabı boyatıp, cam sildirmeyi de kapsıyor.

Denizli'nin Sesi

26/01/2006

 

Bu gercekten uygulaniyormudur acaba..?

 

Ugulaniyor ise, oncasi neden peki daha sokaklarda..?

 

Denizli Valiliği tarafından hazırlanan bu yönetmenliğin olması gereken veyaptırım gücü olan başka yasalarla desteklenmesi bu soruna bir nebze de olsun çözüm sunacaktır.Değerli forum arkadaşlarım,biz önce kendimizden başlayalım ve ÇOÇUK SATICILARDAN KESİNLİKLE ALIŞVERİŞ YAPMAYALIM;sadece bununla da kalmayalım,dilenen çoçuklara para yerine paylaşacağımız bir çikolatayı uzatalım.

 

Ugulaniyor ise, oncasi neden peki daha sokaklarda..?

 

Cevabı çok zor değil;etrafımıza kulak vermemiz yeterli...

  • 3 ay sonra...
Gönderi tarihi:

Söz konusu sokakta yaşayan çocuklar oldu mu,herkes burada olmalı.Sokakta yaşamak,yaşamak zorunda bırakılmak gerçekten zor.Peki neden çocuklar sokakta yaşar?Birçok cevabı var bunun kuşkusuz.Ekonomi,siyasi,toplumsal...bir çok nedeni vardır.

Doğu ve Günydoğu kökenli çocuklarımız bunlar içinde en fazla olanıdır.Çoğu Diyarbakır,Mardin,Kars...gibi doğu illerinden gelmiştir.Neden acaba?

Temmuz ayında sokak çocukları ile ilgili bir araştırma için Diyarbakıra gitmiştik.Sevgili Mavi olmayan gökyüzü bizi karşılamış,o çalışmalarda bizzat yer almıştı.Diyarbakırda dikkatimi çeken ilk şey sokakta çalışan ve yaşayan çocukların fazlalığıydı.Daha havaalanı çıkışında çocuklar etrafımızı sarmış,kimi su satmaya çalışmış kimi de eşyaları taşıyalım mı abi hesabından iş kapmaya çalışmıştı.Ben belki de biraz safça bir soruydu ama Mavi ol... neden diye sormuştum.Mavi olmayan gökyüzü hemen bir anket sonuçlarını bana göstermiş,işte bundan diye cevaplamıştı.

Çocukların çoğu çevre illerden veya köylerden gelen ailelerdendi.Genelde8-9 kardeş,anneleri okuma yazma bilmeyen,babaları en fazla ilkokul mezunu olan bu çocukların çoğu köyleri yakılmış,koruyuculardan kaçmış,toprağı elinden alınmış çocuklardı.Bir şekilde büyük şehirlere göç etmiş,evde eksik olan para ve ahlak onları suçlu durumuna getirmiş.Bunlar Mavi... arkadaşımızın da içinde bulunduğu bilimsel bir anketin sonuçları.

Mavi olmayan Gökyüzü(of asi desem,çok uzun nick)bunu bizimle paylaştıktan sonra ekledi.''Bunlar sadece bizde olanlar.Bir çocukta ağa köyden kovduğu için göç ettiklerini söylemişti.Bu çocuklar hasta,kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlar.Bende artık korkuyorum bu çocuklardan.''

Asi bunları daha iyi anlatır.Yayamaz da sıcak yüreği ile bu anlatıma ortak olur.Değerli arkadaşlar lütfen çocuklara sahip çıkın.Mavi olmayan gökyüzü umarım senin adını kullanmamın bir sakıncası yoktur.İletiler okudumda Doğuda çalışan birinden yola çıkarak onu ve yardım etmek istediği çocukları anlatmaya çalıştım.Sevgiler.

Gönderi tarihi:
Söz konusu sokakta yaşayan çocuklar oldu mu,herkes burada olmalı.Sokakta yaşamak,yaşamak zorunda bırakılmak gerçekten zor.Peki neden çocuklar sokakta yaşar?Birçok cevabı var bunun kuşkusuz.Ekonomi,siyasi,toplumsal...bir çok nedeni vardır.

Doğu ve Günydoğu kökenli çocuklarımız bunlar içinde en fazla olanıdır.Çoğu Diyarbakır,Mardin,Kars...gibi doğu illerinden gelmiştir.Neden acaba?

Temmuz ayında sokak çocukları ile ilgili bir araştırma için Diyarbakıra gitmiştik.Sevgili Mavi olmayan gökyüzü bizi karşılamış,o çalışmalarda bizzat yer almıştı.Diyarbakırda dikkatimi çeken ilk şey sokakta çalışan ve yaşayan çocukların fazlalığıydı.Daha havaalanı çıkışında çocuklar etrafımızı sarmış,kimi su satmaya çalışmış kimi de eşyaları taşıyalım mı abi hesabından iş kapmaya çalışmıştı.Ben belki de biraz safça bir soruydu ama Mavi ol... neden diye sormuştum.Mavi olmayan gökyüzü hemen bir anket sonuçlarını bana göstermiş,işte bundan diye cevaplamıştı.

Çocukların çoğu çevre illerden veya köylerden gelen ailelerdendi.Genelde8-9 kardeş,anneleri okuma yazma bilmeyen,babaları en fazla ilkokul mezunu olan bu çocukların çoğu köyleri yakılmış,koruyuculardan kaçmış,toprağı elinden alınmış çocuklardı.Bir şekilde büyük şehirlere göç etmiş,evde eksik olan para ve ahlak onları suçlu durumuna getirmiş.Bunlar Mavi... arkadaşımızın da içinde bulunduğu bilimsel bir anketin sonuçları.

Mavi olmayan Gökyüzü(of asi desem,çok uzun nick)bunu bizimle paylaştıktan sonra ekledi.''Bunlar sadece bizde olanlar.Bir çocukta ağa köyden kovduğu için göç ettiklerini söylemişti.Bu çocuklar hasta,kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlar.Bende artık korkuyorum bu çocuklardan.''

Asi bunları daha iyi anlatır.Yayamaz da sıcak yüreği ile bu anlatıma ortak olur.Değerli arkadaşlar lütfen çocuklara sahip çıkın.Mavi olmayan gökyüzü umarım senin adını kullanmamın bir sakıncası yoktur.İletiler okudumda Doğuda çalışan birinden yola çıkarak onu ve yardım etmek istediği çocukları anlatmaya çalıştım.Sevgiler.

 

Emre yüreğine sağlık.Yine bekleriz Diyarbakıra...ama bu ara gelme,pişiyoruz burada.Çocuklar için yazılacak,söylenecekler şimdi sadece bir çığlığa dönüşüyor.O çığlıkta seni arayan arkadaşın için kendine çok iyi bak.Sevgiler

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.