Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ayın Kitabı: Şu Çılgın Türkler


GeceKuşu

Önerilen İletiler

***

 

975220127-X.jpg

 

***

 

Turgut Özakman

YAZARIN BİYOGRAFİSİ :

 

1930'da Ankara'da doğdu. A.Ü. Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Bir süre avukatlık yaptı. Köln Üniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsü'ne devam ettikten sonra Devlet Tiyatrosuna dramaturg olarak girdi. TRT'de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı, Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür Başyardımcılığı ve dört yıl Genel Müdürlük yaptı, Radyo-Televizyon Yüksek Kurulu'nda (1988-1994) Üyelik ve Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. DTC Fakültesi Tiyatro Bölümü'nde 30 yıl 'dramatik yazarlık' dersi öğretim görevlisi olarak çalıştı. Evli. Üç çocuğu, üç torunu var.

 

1998'de, kendisine, 'üstün hizmetleri dolayısıyla' Anadolu Üniversitesi'nce "Fahri Doktor" unvanı verildi. Başlıca oyunları: Pembe Evin Kaderi, Güneşte On Kişi, Duvarların Ötesi, Kanaviçe, Ocak, Paramparça, Ah Şu Gençler, Sarıpınar-1914, Fehim Paşa Konağı, Resimli Osmanlı Tarihi, Bir Şehnaz Oyun, Töre, Delioğlan. Başlıca senaryoları: Keloğlan Aramızda; Yatık Emine; Kurtuluş; Cumhuriyet.

 

Romanları: Korkma İnsancık Korkma; Romantika; 19 Mayıs 1999/Atatürk Yeniden Samsun'da; Şu Çılgın Türkler. Meslek kitapları: Radyo Notları; Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği.

 

Tarih kitapları: Dr. Rıza Nur Dosyası; Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele; Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi. Çeşitli ödüllerin yanı sıra 1999'da, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne değer görüldü. 2005'te yayımlanan ve büyük yankı uyandıran Şu Çılgın Türkler adlı romanı dolayısıyla Yeditepe Üniversitesi, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Ege Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi tarafından "fahri doktor" unvanı, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi ve ODTÜ tarafından ise "Topluma Katkı Ödülü" ile ödüllendirildi, pek çok kuruluştan özel ödül aldı.

 

***

 

 

Kitapta Yer Alan Önemli Konu Başlıkları :

 

Başlangıç (28 Haziran 1914 -1 Nisan 1921)

 

Birinci Kitap: Yunan Büyük Taarruzu

 

Birinci Bölüm: Kütahya-Eskişehir Savaşına Hazırlık (1 Nisan 1921 -10 Temmuz 1921)

 

İkinci Bölüm: Kütahya-Eskişehir Savaşı (10 Temmuz 1921 - 24 Temmuz 1921)

 

Üçüncü Bölüm: Sakarya Savaşı'na Hazırlık (25 Temmuz 1921 - 13 Ağustos 1921)

 

Dördüncü Bölüm: Ankara'ya Yürüyüş (14 Ağustos 1921 - 22 Ağustos 1921)

 

Beşinci Bölüm: Sakarya Savaşı (23 Ağustos 1921 -13 Eylül 1921)

 

İkinci Kitap: Türk Büyük Taarruzu

 

Birinci Bölüm: Büyük Taarruza Hazırlık (14 Eylül 1921 - 13 Ağustos 1922)

 

İkinci Bölüm: Afyon Güneyine Yürüyüş (14 Ağustos 1922 - 25 Ağustos 1922)

 

Üçüncü Bölüm: Büyük Taarruz (26 Ağustos 1922 -18 Eylül 1922)

 

Sonuç (19 Eylül 1922 - 27 Ekim 1922)

 

***

 

Kitabın Konusu:

 

1948 yılında on arkadaş, Nezih Bayman adlı bir arkadaşımızın başkan olduğu Anadolu Oymağı adlı bir derneğin düzenlediği uzun yürüyüşe katıldık. Polatlı'dan Dumlupınar-Zafer Tepe'ye kadar yürü­yecek, Sakarya siperlerinden aldığımız toprağı Zafer Tepe'deki anıtın toprağına katacaktık.

 

19 Ağustos 1948 günü Ankara'dan Polatlı'ya trenle gittik. Polat­lı'dan Zafer Tepe 'ye kadar on gün yayan yürüdük.

 

Yol çizgimiz şöyleydi: Polatlı, Beylikköprü, Acıkır, Mülk köyü, Sivrihisar, Çifteler, Seyitgazi, Türkmen ormanı, Alayunt, Kütahya, Altıntaş, Çal köyü, Zafer Tepe-Zafer abidesi.

 

Zafer Tepe'ye 29 Ağustos gecesi vardık, toprakta uyuduk. Sa­bahleyin on binlerce insan şehirden ve köylerden trenle, otobüsle ve yaya olarak tören alanına aktılar. Burada 30 Ağustos geçit törenine katıldık. Ertesi yıl da yapıldı bu yürüyüş. Ben, Kütahya-Zafer Tepe bölümüne bir daha katıldım. Bu kez Altıntaş üzerinden değil, Olucak'tan geçerek Dumlupınar'a geldik.

 

Geçtiğimiz yerler, savaşların olduğu, Yunan işgali görmüş, işgal ve zafer günlerini yaşamış yerlerdi. Savaşa katılmış, tanık olmuş in­sanlarımız sağdı. Onları dinleye dinleye yürüdük.

 

Yol boyunca not aldım.

 

Milli Mücadele ile ilgili anılan toplamam böyle başladı. Zaman içinde, kitap, dergi ve gazetelerde çıkmış yazılı anıları derledim. Bu dönemi yaşamış, görmüş asker ve sivillerle konuştum. Derleme sını­rımı genişletip Milli Mücadele ve Cumhuriyet dönemiyle ilgili özgün ya da çeviri, bütün belge, araştırma, inceleme kitaplarını da toplama­ya başladım. Alamadıklarımı ?o zamanlar fotokopi yoktu? el yazım­la çoğalttım. 1. ve 2. Dönem TBMM tutanaklarını sağladım. Harp Tarihi Dairesi'nin kitaplığındaki Yunancadan çevrilmiş kitapları oku­dum, fotokopisini alamadığım için el yazımla kopya ettim. Bu konu­daki yeni yazıya çevrilmemiş eski yazı kitapları rahmetli kayınpede­rim İlhamı Gökçekoğlu ya da annem okudu.

 

Haritalar ve fotoğraflar topladım. Sakarya ve Büyük Taarruz bölgelerini birkaç kez gezdim.

 

Milli Mücadele ile ilgili bilgi ve belge toplama tutkum elli küsur yıldır sürüyor. Hemen hiç ara vermedim diyebilirim. Bu derleme ve okumayı hâlâ da sürdürüyorum.

 

Bu kaynaklan o kadar çok okuyup inceledim ki insanları yakın­dan tanımış, bazı olaylara sanki tanık olmuş gibiyim. Bazı olayları ya­şadığım vehmine kapıldığım zamanlar oluyor.

 

Yaklaştıkça büyüyen, bir macera romanından daha heyecan ve­rici olan Milli Mücadele'yi, gençler için roman olarak yazmayı, bu uzun ve yoğun emeği böyle değerlendirmeyi düşündüm. Birkaç ro­man kişisinin çevresinde dönerek değil, bütünüyle, her cephesiyle anlatmak istedim. Bunu yapabilmek için bu tür anlatımlarda kullanı­lan zincirleme ve paralel kurgu modelinden yararlandım.

 

Okurlar bu büyük konuyu, sade ve meraklı bir roman gibi yorul­madan okusunlar istedim.

 

Bunu başarmış olmayı çok isterim.

 

Gençlerimize uzun zamandır Milli Mücadele'yi gerektiği gibi anlatmıyoruz. Bu yüzden şimdiki birçok orta yaşlılar da Milli Müca­dele'yi iyi bilmiyor. Bilmemek oranı gittikçe artıyor. O görkemli olayı eski, soluk fotoğraflara benzettik. Oysa cumhuriyetimiz o mücadele­nin ürünü ve kaçınılmaz sonucudur. Yeni devletin kuruluş felsefesini o mücadele belirlemiştir. Anadolu aydınlanması, birliği ve yurttaşlık bilir ci o büyük mücadeleyle başlamıştır. O dönem bilinmeden bugü­nü okuyamayız, yarını göremeyiz.

 

Milli Mücadele'nin emperyalizme karşı verilmiş ve kazanılmış ilk kurtuluş savaşı olduğu anlatılmadığı için gençlerimiz başkalarının kurtuluş mücadelelerine imrendiler. Kendi tarihlerine, kendi kahra­manlarına yabancılaştılar.

 

Milli Mücadele'nin bir yazarın hayal zenginliğine ihtiyacı yok. Şaşırtıcı bir yakın zaman destanı. Gerçek olaylar hayali çok aşıyor.

 

Bu gurur ve ibret verici gerçekleri, roman biçimi içinde yansıt­mak istedim.

 

Şu Çılgın Türkler, belgelere dayalı, gerçek olgu ve olayların ro­manıdır. Belgeler, mektuplar, anılar, makaleler, bilgiler, raporlar, ha­berler, gerçeğe bağlı kalınarak öyküleştirilmiştir.

 

Genel olarak bütün kişiler gerçektir. O zamanlar soyadı yoktu. Ben bu önemli insanların bilinmesi için soyadlarını da kullandım.

 

Havayı yansıtmak, ayrıntıları belirtmek ve konuyu yürütmek için Nesrin, Yzb. Faruk, Dr. Hasan, Gazi Çavuş, saatçi Ali Efendi, Panayot gibi birkaç hayali kişiye yer verdim.

 

Olaylar tarih sırasıyla anlatılmış, gün içindeki olaylar da sabah­tan geceye doğru sıralanmıştır.

 

Şu Çılgın Türkler, elbette bir tarih kitabı değildir. Bununla bir­likte o dönemi ve özellikle de insanlarımızı anlatan belli başlı tarihi ve askeri olayları ihmal etmedim. Savaşlar, teknik açıklamalardan ve ayrıntılardan ayıklanmış olarak, ana çizgileri, özellikle de ruhu koru­narak hikâye edilmiştir. Deniz olaylarının ancak bir kısmına yer vere­bildim. Örnek olarak Rüsümat'ın hikâyesini anlatmakla yetindim.

 

Yunanlılar için Yunan kaynaklarını, İngilizler için İngiliz kay­naklarını kullandım. Aleyhlerindeki bilgiler kendi kaynaklarında, uluslararası kurulların raporlarında ve yabancı gazete ve araştırma kitaplarında yer almaktadır.

 

Hiçbir şeyi abartmadım, küçültmedim de.

 

Aktarılan olayların gerçek olduğunu belirtmek için geçerli kay­nakları gösterdim. Dipnotlar sonda toplanmıştır.

 

İlk kez okurken dipnotlara hiç bakmamanızı dilerim.

 

Romanın başında, Mondros Mütarekesi'nden İkinci İnönü Savaşı'nın son gününe kadar geçen sürecin bir özeti var. Bu süreci bili­yorsanız, bu özeti okumasanız da olur. Ama isterseniz roman bitin­ce bir göz atın, belki dikkatinizden kaçmış birkaç gerçek bulursunuz. İyi bilmiyorsanız, romanı daha sıcak izlemeniz için okumanızı tavsi­ye ederim.

 

Anıları, gazete, dergi ve kitapları toplarken, birçok insandan yardım ve destek gördüm. Hepsinin adını ansam sayfalar alır. Yarı­sına yakını da rahmetli oldu. Hepsine yürekten teşekkür ediyorum, sonsuzluğa göçmüş olanlara rahmet diliyorum.

 

Bir küçük açıklama:

 

Bu çalışmamı bilen Televizyon Daire Başkanı Serpil Akıllıoğlu Kurtuluş Savaşı'nı TRT'ye dizi olarak yazmamı istemişti (1992). Mal­zemeyi roman olarak kurgulamıştım. Ama heyecanlandım. Kurtuluş Savaşı ile ilgili filmlerde halk ıska geçilir, sosyal ve siyasi yan yok sayı­lırdı. Olay genellikle bir Türk-Yunan savaşına indirgenirdi. Milli Mücadele'nin emperyalizme karşı bir istiklal ve kurtuluş savaşı, salta­nat düzenine ve anlayışına karşı da bir ihtilal olduğu yansıtılmazdı. Savaş bölümlerinde askerler ütü izi belli üniformalar giyer, subaylar pek şık gezerlerdi. Yunan, İngiliz, Fransız, Sovyet cephelerine hiç de­ğinilmezdi.

 

Bu dönemin halkımıza doğru yansıtılmasının yararlı olacağını düşündüm, 'peki' dedim. Bir yıl süre istedim. Uygun görüldü. Yirmi bölüm halinde yazdım, verdim. TRT Yönetim Kurulu bütçe sorunla­rını ileri sürerek, önce 90 dakikalık bir film olarak çekilmesini istedi, sonra üç bölüme çıktılar. Sonunda Genel Müdür Kerim A. Erdem, Yönetim Kurulu Üyesi Gültekin Samancı ve Yönetmen Ziya Öztan'ın çabalarıyla altı bölüm olmasına rıza gösterdiler.

 

Yazılan senaryonun üçte birinden yararlanılabilmiş, birçok ay­rıntıya yer verilememiştir.

 

Dizinin yönetmenliğini Ziya Öztan yaptı. Müziği Muammer Sun üstlendi. Başta Rutkay Aziz olmak üzere filme emeği geçen her­kes büyük özveriyle çalıştı. Temiz bir film oldu. Çok ilgi gördü. Genç izleyicilerin ilgisi beni mutlu etti.

 

Bu açıklamayı şunun için yaptım: Şu Çılgın Türkler, Kurtuluş adlı dizinin romanı değildir. Kurtuluş'tan daha kıdemli ve geniş bir çalışmadır. Şu denilebilir: Kurtuluş, Şu Çılgın Türklerden oldukça yararlanılarak yazılmış bir dizidir.

 

Sevgi ve saygıyla.

 

Turgut Özakman ... Mart 2005, Ankara

 

[email protected]

 

 

***

Kitabın Özeti:

 

Dünyadaki en meşru, en ahlaklı, en haklı, en kutsal savaşlardan birinin, emperyalizme karşı verilmiş

 

ve kazanılmış ilk kurtuluş savaşının, bir millileşme ihtilalinin romanı, şaşırtıcı bir yakın zaman destanı...

 

? Milli Mücadelemizin, bir serüven romanı gibi rahat okunan ve şimdiye kadar yazılmamış ayrıntılı, çok yönlü öyküsü.

 

? Gurur ve ibret verici gerçeklerin, gerçek belgelere dayalı olgu ve olayların,

 

insanı içine çeken, şaşırtan, heyecanlandıran, ağlatan, gönendiren anlatısı.

 

***

 

Kitap hakkında kişisel görüşler:

Sevgili Gençler !

 

Emperyalizmi ve yamaklarını dize getiren,

 

bir enkazdan yepyeni, çağdaş bir devlet kurmayı başaran atalarınızla gurur duyun,

 

şehit ve gazi atalarınızın onurunu yalancılara çiğnetmeyin.

 

Turgut ÖZAKMAN ? İstanbul / 2005 ? Nisan

 

***

 

"...Özakman'ın kitabı, tarihsel bir gerçeğin güzelim bir Türkçeyle roman diline dönüştürülmesidir. Kırk yıllık özel çabayla saydamlastırılan özgün tarihimizin anlamını yeniden ve bu vakitte içimize sindirmek, bize ve yeni kuşaklara her zamankinden daha çok gerekli. Bu kitabı okuyun, çocuklarınıza okutun, dostlarınıza armağan edin!"

- İlhan Selçuk, Cumhuriyet

 

***

 

 

"Şu Çılgın Türkler'i okuyun, 'çılgın' babalarınızla, dedelerinizle onur duyun."

- Hasan Pulur, Milliyet

 

***

 

"Olağanüstü akıcı, öğretici, bize yakın geçmişimizi bir kez daha yaşatan bir eser."

- Emin Çölaşan, Hürriyet

 

***

 

 

"Hiç 688 sayfa boyunca gözlerinizin sürekli dolduğu oldu mu? Hiç, bir kitap boyu acıyı, kederi, gururu ve zaferi akıl almaz med-cezirler arasında adeta yaşadığınız oldu mu?.. Hiç, hıçkırıklarınızdan övünç duyduğunuz oldu mu?.. Benim oldu. Elleri öpülesi Turgut Özakman'ın 'Şu Çılgın Türkler' kitabını okurken."

- Ümit Zileli, Cumhuriyet

 

***

 

"...Bu kitabı okurken, kendi babamdan ve amcamdan, ailemden hep duyduğum olayları yaşadım. Bunu ancak çılgın Turgut yazabilirdi. Ancak, doğrusu, haset duymadım desemyalan olur; böyle bir şaheseri kendim yazamadığım için!"

- Altemur Kılıç, Ortadoğu

 

***

 

"Şu Çılgın Türkler'i bu yaz mutlaka okuyun... Okutun... Hatta 'Çılgın Türkler' kursları açıp gençlere Kurtuluş Savaşı'nı öğretin... Mutlaka!"

- Ali Atıf Bir, Hürriyet

 

 

***

 

 

*tna

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Sevgili Gecekuşu öncelikle size bir özür borcum olduğunu düşünüyorum.Bir önceki kitabı bulamadığım için ve internet karşısında çok da fazla zaman geçiremediğim için (indirip okuyamadım) okuyamadım ve bu yüzden yorum da yapamadım.Birde bu konu da bir öneri getirmek istiyorum insanlar aynı anda aynı kitabı okuyamadıkları için yorum yapmaları mümkün olmuyor ancak önceden tesbit edilecek ve önerilecek kitaplar olursa sanırım hem okumaya vakit kalır hemde arkadaşların katkıları daha fazla olur diye düşünüyorum.

 

 

Şimdi gelelim Şu Çılgın Türkler adlı romana.Bu romanı okuyalı bir seneyi geçti.Bu kitapla ilgili özellikle Prof.Dr. İlber Ortaylı nın düzmece bir kitaptır eleştirisine katılmadığımı söylemekle başlayabilirim.Neden derseniz bütün resmi belgeler kitabın arkasında teker teker sayılmıştır bunu demek için öncelikle bu belgelerin çürütülmesi gerekmektedir.Ayrıca sevgili Turgut Özakman bu kitabı yazarken akıcılığı sağlamak için bir kaç hikyenin kurgu olarak eklendiğini zaten kendisi de ifade etmiştir.Hayatımda ikinci kez bir kitabı okurken bu kadar ağladım.İlk kitapta İlhan Selçuk'un Yüzbaşı Selahattin'in romanı adlı yine kurtuluş savaşı öncesi ve sonrasına ait kitabıydı.Çünkü bu kitaplarda geçen bir takım olayların benzerlerini ve özellikle Ankara İnebolu arasında yapılan ünlü yürüyüşü bizzat bu olayı yaşamış ve bu konuda asker toplamakla görevlendirilmiş eşimin dedesinin ağzından dinledim.

 

Bu destanı mutlaka ve mutlaka herkesin özellikle yapılan emperyalist senaryolarla ve tezgahlarla ,dil,tarih bilinci unutturulmaya çalışılan ,aşağılık kompleksi aşılanan tüm yeni nesillerin okuması gereken bir başucu kitabı olarak görüyorum.

 

Emekleriniz içinde sizi kutluyorum sevgili Gecekuşu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir önceki kitabı okuyamadım ve bu yüzden yorum da yapamadım.

Birde bu konu da bir öneri getirmek istiyorum insanlar aynı anda aynı kitabı okuyamadıkları için

yorum yapmaları mümkün olmuyor ancak önceden tesbit edilecek ve önerilecek kitaplar olursa

sanırım hem okumaya vakit kalır hemde arkadaşların katkıları daha fazla olur diye düşünüyorum.

 

Şimdi gelelim Şu Çılgın Türkler adlı romana.Bu romanı okuyalı bir seneyi geçti.Bu kitapla ilgili özellikle Prof.Dr. İlber Ortaylı nın düzmece bir kitaptır eleştirisine katılmadığımı söylemekle başlayabilirim.Neden derseniz bütün resmi belgeler kitabın arkasında teker teker sayılmıştır bunu demek için öncelikle bu belgelerin çürütülmesi gerekmektedir.Ayrıca sevgili Turgut Özakman bu kitabı yazarken akıcılığı sağlamak için bir kaç hikyenin kurgu olarak eklendiğini zaten kendisi de ifade etmiştir.Hayatımda ikinci kez bir kitabı okurken bu kadar ağladım.İlk kitapta İlhan Selçuk'un Yüzbaşı Selahattin'in romanı adlı yine kurtuluş savaşı öncesi ve sonrasına ait kitabıydı.Çünkü bu kitaplarda geçen bir takım olayların benzerlerini ve özellikle Ankara İnebolu arasında yapılan ünlü yürüyüşü bizzat bu olayı yaşamış ve bu konuda asker toplamakla görevlendirilmiş eşimin dedesinin ağzından dinledim.

Bu destanı mutlaka ve mutlaka herkesin özellikle yapılan emperyalist senaryolarla ve tezgahlarla ,

 

dil,tarih bilinci unutturulmaya çalışılan ,

 

aşağılık kompleksi aşılanan tüm yeni nesillerin okuması gereken bir başucu kitabı olarak görüyorum.

 

Sevgili gelincik önerinizi, forum yönetiminin değerlendirip, uygun olursa bir çözüm üreteceklerinden eminim...

 

İletinizin son paragrafındaki ifadelerinize ben de katılıyorum...

 

***

 

Anacak son iki aydır kitaplar bölümüne olan ilginin genel toplumsal yapımızın bir yansıması olarak

 

forumdaşların da biraz uzak kaldığını gözlemledim...

 

Hatta e- kitap bölümüne bir çok kitabın indirme adreslerini postaladığım halde

 

talep olmadığını görünce devamını getiremedim...

 

Umuyorum bir gün gelir herkesin dikkatini çeken bir bölüm oluşur

 

ve hep birlikte elimizdekileri paylaşma ve yönlendirme şansını yakalarız...

 

Bende size sevgi ve saygılarımı yolluyorum...

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Devlet Sakarya’ya

 

SAKARYA Zaferi’nin 84. yıldönümünde, 13 Eylül’de Polatlı’daydım.

 

Bu büyük gün yine Polatlı İlçesi’nin kurtuluşu gibi kutlandı.

 

Kaç zamandır böyle kutlanıyor. Ne Cumhurbaşkanı geliyor, ne Meclis Başkanı ne Başbakan,

 

Ne Genelkurmay Başkanı, ne bakanlar, ne milletvekilleri, ne kuvvet komutanları ne de Ankara Valisi.

 

O gün bir konuşma yaparak bu sayın yöneticilere sitem ettim, kırgınlığımı ve hayretimi belirttim.

 

Sakarya, Türklerin Avrupa’dan Asya’ya sürülmeleri sürecinde son çizgidir. Çekiliş Sakarya’da sona erer.

 

Sakarya, Türkiye için bir kader savaşıdır.

 

Emperyalizmin Sevr Antlaşması’nı Ankara’ya silah zoruyla kabul ettirmek için görevlendirdiği

 

Yunan ordusunun taarruz azmi burada kırılmış, Türk taarruz süreci başlamış, kısaca tarihin akışı tersine çevrilmiştir.

 

 

EN BÜYÜK SAVAŞLARDAN

 

Bu sebepledir ki tarihçi Arnold Toynbee bu savaşı ‘20. Yüzyıl’ın en büyük savaşlarından biri’ olarak nitelemektedir.

 

Çanakkale ve Sakarya, Türk tarihinin olağanüstü savunma zaferlerinden ikisidir.

 

Şu hayati farkı dikkate sunmak istiyorum:

 

Çanakkale Zaferi büyük savaştan yengiyle çıkmamızı engelleyememiştir; ama devletçe kutlanmaktadır.

 

Büyük Zafer’i de, bağımsızlığımızı da, cumhuriyetimizi de, o yüksek makamları ve görevleri de Sakarya Zaferi’ne borçluyuz;

 

ama devlet bu zafer gününe katılmıyor.

 

 

YAKIŞTIRAMIYORUM

 

Bu ihmali devlete yakıştıramıyorum.

 

Devlet, törende, şehitlikte, Zafer Anıtı’nda, Dua Tepe’de yer almalı, Türk Yıldızları uçmalı, helikopterler gösteri yapmalı,

 

Türk Kuşu uçakları mübarek Sakarya Nehri’ne, gazi dağlara, tepelere, köylere çiçekler atmalı, zafer topları gürlemeli,

 

seçkin birlikler geçit törenine katılmalı, dört bir yandan gelen kamu temsilcileriyle halk bu büyük günün gururunu

 

Polatlılarla birlikte paylaşmalı, gün şenliğe dönüşmeli.

 

Gelecek yıl Sakarya Zaferi’nin yıldönümünün böyle kutlanacağını ümit etmek istiyorum.

 

 

Turgut ÖZAKMAN (14.11.2005 )

 

 

 

Turgut ÖZAKMANın dikkatleri çekmeye çalıştığı

 

Öneri ve eleştirler dikkate alındı..? Önemsendi mi, dersiniz.?

 

 

"Gelecek yıl Sakarya Zaferi’nin yıldönümünün böyle kutlanacağını ümit etmek istiyorum." diyordu sayın yazar

 

 

13 Eylül geçti siz kutlamalara şahit oldunuz mu?..

 

Ben olmadım da... Belki içinizde gören duyan olmuştur...!

 

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Turgut ÖZAKMANın dikkatleri çekmeye çalıştığı

 

Öneri ve eleştirler dikkate alındı..? Önemsendi mi, dersiniz.?

"Gelecek yıl Sakarya Zaferi’nin yıldönümünün böyle kutlanacağını ümit etmek istiyorum." diyordu sayın yazar

13 Eylül geçti siz kutlamalara şahit oldunuz mu?..

 

Ben olmadım da... Belki içinizde gören duyan olmuştur...!

 

*tna

 

 

Bende görmedim , duymadım.. Zafer kutlamalarımız genellikle temsili düşman kuvvetlerine süngü ve silahla saldırmanın dışına çıkamıyor

 

Şu Çılgın Türkler, okullarda ders kitabı olarak okutulması gereken bir kitap.. Klasik tarih kitaplarını oflayarak puflayarak içine sindirip özümsemeden okumaya çalışan çocuklarımız , bu kitap sayesinde geçmişimizi daha iyi öğrenip bu vatana daha çok sahip çıkacaklardır bence..

Yazar şu an da kızımında eğitim görmekte olduğu Ankara Atatürk Lisesi(Taş Mektep) mezunu, geçen yıl söyleşi için geldiği okulunda tüm öğrencileri kendine hayran bırakmıştı .Çok çok büyük emekler verilmiş bir kitap, sayın Turgut Özakman'a çok şey borçluyuz böylesi bir eseri kütüphanemize kazandırdığı için...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...
  • Admin

Sayfa 643 Büyük Taarruz:

 

KIZILTAŞ VADİSİ, tabanından ince bir derenin aktığı, iki yanı sık ormanlık bir vadiydi. Silahlanmış köylüler bu vadiden geçen küçük kafilelere saldırıp yok ediyorlardı. Yine küçük bir grup geliyordu. Nefeslerini kesip beklediler.

On beş kadar Yunanlı kaçak soluya soluya yaklaşıyordu. Öndeki subay bir hışırtı duydu, başını çevirdi köylüleri gördü -ellerinde baltalar, kazmalar, satırlar, tırpanlar ve birde tüfek vardı- 'Türkler' diye bağıracaktı, bağıramadı, alnınan kurşunu yedi.

Köylüler askerlerin üzerine atladılar.

 

GÜNEŞ Murat Dağı'nın ardında kaybolup akşam alacası çökerken, top ve piyade ateşi kesildi, askerler süngü hücumuna kalktılar. Çelik süngüler akşam ışığından çakıp sönüyorlardı.

 

M. Kemal Paşa siperin içinde ayağa kalktı. Savaş heyecanı ile doluydu. Kaparıp taşarak haykırdı:

"Hacianestiii! Nerdesin? Gel de ordularını kurtar!"

 

 

ve böyle devam ediyordu sanırım....

Ne kadar abartılı olursa olsun benim tarihimi anlatıyordu...

Bazan tüylerim diken diken oluyor bazanda nasıl bu insanlara teşekkür etsem diye bir alınganlık içine giriyorum....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Çok etkileyici tüylerin diken diken eden,bazen ağlatan bazen gülümseten onca olumsuzluğa rağmen yılmadan savaşan bir milleti çok güzel anlatmış sayın ÖZAKMAN...Abartı kısmına gelince bence abartılacak kadar var bu zafer milli duygularımızın kabarması bu kadar akıcı ve abartı gibi gelen bir hikayeyle olmadımı zaten...bu kitabı okuyunca atalarımla bir kez daha gurur duydum.Onların kanla suladığı bu topraklarda biz ne kadar küçük işler yapmış meğer Cumhuriyeti ilelebet yaşatmak bizim asıl görevimiz.Atam ve silah arkadaşlarını bir kez daha saygıyla anıyorum....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...
resmi ideolojiyi sevici ve okşayıcı boş bir ilk mektep müsamere kitabı...

bozan

Ögretmenler yürekten alkisliyordu. Komutanlar ürperdiler. Anadolu kadinlari olmasaydi bu zafer acaba kazanilabilir miydi?

ama bilelim ki bugün ulastigimiz nokta gercek kurtulus noktasi degildir. Kurtulusa ancak uygar, cagdas, bilme , fenne ve insanliga saygili, istiklalin degerini ve serefini bilen, hurafelerden arinmis, akli ve vicdani hür bir toplum oldugumuz zaman ulasabiliriz.

Ögretmenler!

Ordularimizin kazandigi zafer, sadece egitim ordusunun zaferi icin zemin hazirlamistir. Gercek zaferi, .....ligi yenerek siz kazanacak , siz koruyacaksiniz. Cocuklarimizi ve gelecegimizi ellerinize teslim ediyoruz. Cünkü akliniza ve vicaniniza güveniyoruz!

Ögretmenler Gazi M. Kemal Pasa`nin ellerini öpmek icin kürsünün önüne aktilar.

S.679

 

bos bir ilk mektep kitabimi dediniz..? Isterseniz bir defa daha okuyun eminimki ne kadar dolu oldugunu, sizin bilmediginiz, belkide unutugunuz bircok hadiseleri... doldurdugunu görebileceksiniz.

 

saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ögretmenler yürekten alkisliyordu. Komutanlar ürperdiler. Anadolu kadinlari olmasaydi bu zafer acaba kazanilabilir miydi?

ama bilelim ki bugün ulastigimiz nokta gercek kurtulus noktasi degildir. Kurtulusa ancak uygar, cagdas, bilme , fenne ve insanliga saygili, istiklalin degerini ve serefini bilen, hurafelerden arinmis, akli ve vicdani hür bir toplum oldugumuz zaman ulasabiliriz.

Ögretmenler!

Ordularimizin kazandigi zafer, sadece egitim ordusunun zaferi icin zemin hazirlamistir. Gercek zaferi, .....ligi yenerek siz kazanacak , siz koruyacaksiniz. Cocuklarimizi ve gelecegimizi ellerinize teslim ediyoruz. Cünkü akliniza ve vicaniniza güveniyoruz!

Ögretmenler Gazi M. Kemal Pasa`nin ellerini öpmek icin kürsünün önüne aktilar.

S.679

 

bos bir ilk mektep kitabimi dediniz..? Isterseniz bir defa daha okuyun eminimki ne kadar dolu oldugunu, sizin bilmediginiz, belkide unutugunuz bircok hadiseleri... doldurdugunu görebileceksiniz.

 

saygilar

 

 

Yukarıda yazılanlar işte tam boş bir kitap örneği teşkil ediyor neden mi ? Çünkü bu kitap bir bilim kitabı değil hoş fakat boş bir duygu kitabı, okuyunca bizi ağlatan her cümle maalesef hakikati ifade etmiyor olabilir.

Bir de müdahale etmek istemem ama bağlaç de/da eki ile -yani arkaik Türkçe'de dakı eki ile- bulunma durumunu belirten de/da ekini hep yanlış yazıyorsunuz, farkında mısınız ? Bu husula ilgili de bir ilk mektep kitabı var, ilgilenirseniz yardımcı olabilirim...

Bozan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir de müdahale etmek istemem ama bağlaç de/da eki ile -yani arkaik Türkçe'de dakı eki ile- bulunma durumunu belirten de/da ekini hep yanlış yazıyorsunuz, farkında mısınız ? Bu husula ilgili de bir ilk mektep kitabı var, ilgilenirseniz yardımcı olabilirim...

Bozan

 

ne diyecegimi bilemedim ben bu cümlenize karsi, okadar anlayisli ve bir okadar da yardim seversiniz ki, ellinize aldiginiz bos olmayan herzaman dolu olan kitaplariniz sayesinde sanirim.

 

saygilar Bozan Bey

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

forum aynen biraktigim gibi :)

 

özellikle de Bozan Bey :)

 

kitabi okudum, su an tekrar okuyorum.

 

bu kitap bize tarihimizi, zorlamadan akici bir dille anlatiyor.. benim hiç bir zaman tarih dersim iyi olmadi keske bu kitap gibi anlatilsaydi da ben de zamaninda ögrenebilseydim :)

 

kitabi okurken hem güldüm hem agladim hem kahroldum hem gurur duydum.. yazari da tebrik ediyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KİTABI ZEVKLE OKUMUŞTUM YAZ TATİLİNDE; ANCAK YORUMLARI HAYRETLE İNCELEDİM. BAZI ARKADAŞLAR ELİNE KALEM ALIP TEK SAYFALIK BİR YAZI BİLE YAZAMAZKEN NASIL OLUYOR DA ARAŞTIRMALARA DAYANAN, AKICI BİR ANLATIMA SAHİP BÖYLE BİR ESERİ YERDEN YERE VURUYORLAR. (ANLADINIZ SİZ ONU!!!) BU ARKADAŞLARDAN RİCAM KENDİ YAZDIKLARI YA DA BEĞENDİKLERİ İÇİ DOLU EDEBİ ESERLERİ BU FORUMDA AÇIKLAMALARI. BİZ DE DOLU ESER NASIL OLURMUŞ BİR ÖĞRENELİM.

BU ELEŞTİRİLERİ YAPMADAN ÖNCE İĞNEYİ KENDİLERİNE BATIRSALAR İYİ OLUR BENCE.

BİLİYORUZ Kİ MEYVELİ AĞAÇ TAŞLANIR.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Bir solukta iki günde okuduğum bir kitap...

 

Dedelerimiz gerçekten birer çılgın Türk'tü... Onlar savaştılar ve Cumhuriyeti kurdular... Demokrasiyi kurdular...

Bize düşen görev Cumhuriyeti ve demokrasiyi geliştirerek ve Atatürk'ün gösterdiği çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak hedefini gerçekleştirmek olmalı...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yukarıda yazılanlar işte tam boş bir kitap örneği teşkil ediyor neden mi ? Çünkü bu kitap bir bilim kitabı değil hoş fakat boş bir duygu kitabı, okuyunca bizi ağlatan her cümle maalesef hakikati ifade etmiyor olabilir.

Bir de müdahale etmek istemem ama bağlaç de/da eki ile -yani arkaik Türkçe'de dakı eki ile- bulunma durumunu belirten de/da ekini hep yanlış yazıyorsunuz, farkında mısınız ? Bu husula ilgili de bir ilk mektep kitabı var, ilgilenirseniz yardımcı olabilirim...

Bozan

Siz müdahale etsenizde önmli degil Bozan,O savasi Türkler verdi ancak Türkler onu degerlendirebilirler.O masal bizim masalimiz,orda bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür.

Atatürk ve Kurtulus savasi iste<sizleri derinden yaralayan iki büyük kavram,

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

2797hs9.jpg Milli mücadele yıllarını anlatan 'Şu Çılgın

 

Türkler' 347. baskısını yaparken kitabın satış rakamları ilgiyi kanıtladı.

 

Şu Çılgın Türkler rekoru

 

Kitabı yayınlayan Bilgi Yayınevi'nin sahibi Bilgi Küflü, Turgut Özakman'ın destanlaşan milli mücadele dönemini anlatan ''Şu Çılgın Türkler'' kitabının ilk olarak Nisan 2005'de basıldığını söyledi.

Aradan geçen 2 yılda kitabın inanılmaz satış rakamlarına ulaştığını ifade eden Küflü, şunları kaydetti:

 

''Kitap, piyasaya çıktıktan sonra büyük talep gördü. Milli mücadele yıllarını bu şekilde anlatan, öyküleştiren başka bir kitabın olmaması Şu Çılgın Türkler'i zirveye taşıdı. 347. baskısını yaptığımız kitabın satışı 700 bin rakamını geçti. Türkiye'de bu rakama ulaşan başka bir kitap yok. Hatta şöyle diyelim, dünya genelinde bu rakamı yakalayan nadir birkaç kitap var.''

 

Sadece Türkiye'de değil kitabın Türkler'in yaşadığı dünyanın birçok ülkesinde bile yankı bulduğunu dile getiren Küflü, şöyle dedi:

''ABD, Avustralya, Almanya gibi birçok ülkeden özellikle bizi arayıp teşekkür ediyorlar. Bazı ülkelerde Türkler yapacakları programa Turgut Özakman'ı davet ediyor. Bir ajans aracılığıyla kitabın yabancı dilde basılıp yurt dışına gönderilmesi konusunda çalışmaların sürdüğünü biliyorum.''

 

Ülkenin dört bir yanındaki kitapçıların halen kitaptan istediğini belirten Küflü, ''Türkiye Cumhuriyeti ve tarihine sahip çıkan Türk milleti var olduğu

sürece bu kitap satmaya devam edecektir'' diye konuştu.

 

Öte yandan, büyük kitap toptancıları, korsan kitap satışının halen önlemediğini, resmi rakamların dışında korsanlarıyla birlikte ''Şu Çılgın Türkler'' kitabının satışının 1 milyonu geçtiğini tahmin ettiklerini kaydetti.

 

Haberlerden

 

saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Kitabı "boş" ya da "abartılı" bulan şahıslara şunu söylemek istiyorum. Şu çılgın Türkler'i bir roman,bir edebi eser,ya da ne bileyim,anlatım,dilbilgisi,akıcılık vs.. açısından eleştiriyorsanız;eyvallah,saygı duyarım.Yok,eğer alenen "yalan" diyemediğiniz için burun kıvırıyorsanız-ki ben aynen böyle anladım-aldığınız her nefesi bu topraklarda yatan yüzbinlerce şehit atalarımıza borçlusunuz.-Kabul etseniz de etmesenizde...-

Bir de bir arkadaş çok önemli bir konuya değinmiş: Bu kitabı yalanlamak kitabın ekindeki kaynakları da yalanlamak demek!... Bu kadar iddialı olmanız/olabilmeniz için benim gibi düşünenleri ikna etmeniz gerekmez mi? Yani "Şu çılgın Türkler" ile aynı konuda öyle bir eser gösterin ki bize, hem "gerçek" olsun,hem "abartısız" olsun,hem "dolu" olsun ki bizler "tüh yaa,kitaba boşuna para vermişiz;üstelik okurken boşuna ağlamışız,bizim atalarımız meğerse çılgın falan değilmiş yahu!!!..." diye kahrolalım.

 

Uzun lafın kısası,klavyenin başına geçip,kanla,canla,onurla,namusla ve olanaksızlıklar içinde yazılmış bir tarihe "boş" "abartılı" demek hakkaten çok ayıp değil mi?...

 

Hakedenlere saygılarımı sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.