Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Zulüm 25 Yaşında


ramell

Önerilen İletiler

25 yıl önce bugün kurulan YÖK, eğitim tarihine "kara bir leke" olarak geçecek... YÖK denince, "başörtüsü yasağı, katsayı zulmü, eğitimde kalitesizlik ve öğretim üyelerinin tepesinde Demokles'in kılıcı" akla geliyor

 

6 Kasım 1981’de “üniversitelerin bilimsel, idari ve mali işleyişini denetlemek” iddiasıyla kurulan YÖK, özgürlükleri rafa kaldırdı. Üniversiteleri bilim yuvaları olmaktan çok, adeta kışlaya çeviren YÖK, bu yılki kuruluş yıldönümünde de protestolarla karşılaşacak. Gelmiş geçmiş bütün iktidarlar “YÖK'ü kaldırma veya çekidüzen verme” vaadinde bulundu, ama hiçbiri vaadini gerçekleştiremedi.

 

12 Eylül askerî darbesinin ardından, 1981 yılında, “üniversiteler arası koordinasyonu sağlamak ve üniversitelerin idari, mali, bilimsel işleyişini denetlemek” iddiasıyla kurulan YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu), 1981 yılında uygulamaya geçti. 6 Kasım 1981’de kurulduğundan bu yana özellikle üniversitenin asli unsurları olan öğretim üyeleri ve öğrenciler tarafından eleştirilen YÖK, üniversitelerde çok şeyi değiştirdi. YÖK, öncelikle üniversitelerin idari özerkliğini ortadan kaldırırken, bütün yükseköğrenim kurumlarını denetlemek üzere de Yüksek Öğretim Denetleme Kurulu (YÖDK) kuruldu. YÖK her geçen yıl gerek bilimsel özgürlükler gerekse de inanç özgürlüklerine yönelik kısıtlamalar ile gündemden hiç düşmedi. Kuruma, İhsan Doğramacı, Mehmet Sağlam, Kemal Gürüz ve son olarak da halen görevine devam eden Erdoğan Teziç başkanlık yaptı.

 

GÜRÜZ DÖNEMİ YASAKLARLA DOLU

Kemal Gürüz dönemi YÖK tarihine kara bir dönem olarak kazındı. 1995’te, Süleyman Demirel tarafından başkanlığa seçilen Kemal Gürüz, tüm üniversitelerde başörtüsü yasağını dayatarak hem öğrencileri, hem de çok sayıda öğretim üyesini mağdur etti. Gelişen süreçte birçok başörtülü öğrenci okuldan atılırken, yüzlerce öğretim üyesi de gerek fikirleri gerekse de kıyafetleri sebebiyle üniversitelerden ihraç edildi. Üniversiteler tarihinde ilk defa bu dönemde ikna odaları kurularak başörtülü öğrenciler başlarını açmaları için ikna edilmeye çalışıldı. Gürüz döneminde başlatılan başörtüsü yasağı halen devam ediyor.

 

YASAKTA BAŞTA, BİLİMDE GERİDE

Yasaklar konusunda fazlaca mesai sarfeden YÖK, bilim konusunda her geçen yıl küme düşüyor. Türk üniversiteleri, 2005 yılında olduğu gibi 2006 yılında da dünyanın en başarılı ilk 500 üniversitesi arasında sıralamaya giremezken, bilimsel atıf konusunda da üniversitelerimiz sınıfta kaldı. 1997 yılında Türkiye’de yayınlanan bilimsel makaleler, yurt dışındaki bilimsel dergi ve kitaplarda 17 bin defa kaynak gösterilip yayınlanırken, 2005 yılında bu sayı ciddi oranda gerileyerek bin 653’e düştü. 1997 yılında her 3 öğretim üyesinden birinin bilimsel makalesi yurt dışından ilgi görürken, 2005 yılında bu oran 48’de bire geriledi. Özellikle AK Parti iktidarında YÖK, bir siyasî parti hüviyetine bürünerek hükümetin yasal düzenlemelerine her fırsatta karşı siyasî çıkışlar yaptı...

 

YÖK’ün nasıl bir “hükümdarlık” olduğunu anlamak için, aşağıdaki yetkilere bakmak yeterli:

¥ Rektörlerin disiplin işlemlerini kovuşturur, karara bağlar.

¥ Öğretim elemanlarından yetersizliği görülenler ile yükseköğretim amaç ve düzenine aykırı harekette bulunanların üniversite ile ilişkilerini keser.

¥ Fakülte dekanlarını gerektiğinde süreleri dolmadan görevden alır.

¥ Tüm üniversite ve yüksekokulların kurulup geliştirilmesi için planlar yapar, üniversitelerin kaynaklarını kontrol altında tutar, üniversitelerin profesör, doçent ve yardımcı doçent kadrolarını, öğrenci kapasitesini belirler, üniversite bütçelerini inceler ve onaylar, rektörleri belirler ve cumhurbaşkanına önerir, gerektiğinde öğretim elemanlarının üniversite ile ilişkilerini keser, özel üniversiteleri denetim altında tutar.

¥ Üniversite içi birimleri açar, birleştirme veya kapatma konusunda doğrudan karar alır, doçentlik ve profesörlüğe yükseltilme ve haftalık ders yüküne ilişkin yönetmelikleri hazırlar, ders programlarını ve bilim dallarının kaç öğretim üyesiyle hizmet vereceğini tesbit eder, üniversitelerin başarı değerlendirmesini yapıp tedbir alır...

 

Alıntı: http://www.vakit.com.tr/Default.aspx

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Amerikan çizmesi parlattığınız günleri çabuk unutmuşa bneziyorsunuz.

YÖK ü sen ve senin zihniyetini taşıyanlar armağan etti bu ülkeye..

Şimdi seve seve katlanacaksınız bu duruma...

İşine gelene değil genele adalet isteyeceksin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Amerikan çizmesi parlattığınız günleri çabuk unutmuşa bneziyorsunuz. YÖK ü sen ve senin zihniyetini taşıyanlar armağan etti bu ülkeye.

 

Ben ve benim gibilerin aslında kim olduğunu anlatabilirsen, kendimize bakıp senin kim olduğunu çıkarabilirim. Yani, acaba ben ve benim gibiler senin zihninde hangi niteliklere sahip? Buradan, o niteliklerin tam aksini sana uygulayıp sen ve senin gibilerin kim olduğunuzu anlayabilirim.

 

Ben ve benim gibiler Amerikan çizmesini parlatanlarmışız; elbette bu kesin bir sınıflandırma değil. Tanım eksikliği var. Ancak, bu şekilde bile, senin, ben ve benim gibilerin bir zamanlar Amerikan çizmesi parlattığımızı düşündüğün açık. Acaba bu ne zaman olmuştu? Biz ne zaman Amerikan çizmesini parlattık? İnsanların çizme parlatmaya kolayca razı olabileceklerini düşündüğüne göre senin bu konuda kapsamlı bir geçmişin var. Ben senin kimin çizmeleriyle uğraştığını tahmin edemem; zira hiç çizme parlatmadım.

 

YÖK, Amerikan çizmesi parlatanlar tarafından armağan edildiyse, ki bu burada oldukça havada kalan bir iddiadır ve kanıta ihtiyaç duymaktadır, Amerikan çizmesi parlatmayan senin gibiler bu ülkedeki en küçük azınlıksınız. Şu halde zaten sizin söz söyleme hakkınız yoktur; dört cümleden ibaret olan yazının da gösterdiği gibi, siz büyük sözler söylemeyi seven küçük bir azınlıksınız.

 

Şimdi seve seve katlanacaksınız bu duruma...

İşine gelene değil genele adalet isteyeceksin...

 

Bu da açıklanmaya muhtaç, muğlak bir ifade. Şöyle ki, her duruma uyarlanabilir. Adalet genele uygulanan bir kavramdır; genellik onun tabiatı icabıdır. Genele uyarlanmayan adalet adaletin yokluğuna eşdeğerdir. Bu ise bizim seve seve katlanacağımız bir durum değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Açıkçası bu ülkede türbanı yasakladığı için bir kurumun tepki aldığına şahit olmak istemiyorum ben.Yanlış anlaşılmasın yök yanlısı filan değilim ama türban,tesettür,sakal,cüppe vb.din adı altında namus adı altında insanlara dayatılan herneise ona karşıyım.Burası şeyhler mollalar ülkesi değildir olmayacaktırda.Bunu herkes böyle bilsin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu ülkede hiç kimseye zorla; örtün, cüppe giy, sakal bırak,namaz kıl, oruç tut, zekat ver... gibi bir muamelede bulunulmuyor. NİYE ŞÖYLE YAPMIYORSUN, NEDEN BÖYLE YAPIYORSUN gibi sorular sorulabilir. Bunlar normal şeylerdir zaten. Bunu herkes herkese sorar, sorabilir de.

...

Herkes inançlarını gerektirdiği gibi yaşayabilmelidir. BU HAK HERKESE VERİLMEK ZORUNDADIR Kİ ÖZGÜRLÜKLER ÜLKESİNDE YAŞIYORSAK. Bir insanın nasıl inançlarından ötürü hakları elinden alınabilir.Nasıl?

ve Neden? Benim algıladığım tek neden dine olan düşmanlık ve çekememezliktir.

BU ZULÜM BİTECEK :excl: HEMDE KARANLIĞA KALMADAN BİTECEK :excl:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben ve benim gibilerin aslında kim olduğunu anlatabilirsen, kendimize bakıp senin kim olduğunu çıkarabilirim. Yani, acaba ben ve benim gibiler senin zihninde hangi niteliklere sahip? Buradan, o niteliklerin tam aksini sana uygulayıp sen ve senin gibilerin kim olduğunuzu anlayabilirim.

 

Ben ve benim gibiler Amerikan çizmesini parlatanlarmışız; elbette bu kesin bir sınıflandırma değil. Tanım eksikliği var. Ancak, bu şekilde bile, senin, ben ve benim gibilerin bir zamanlar Amerikan çizmesi parlattığımızı düşündüğün açık. Acaba bu ne zaman olmuştu? Biz ne zaman Amerikan çizmesini parlattık? İnsanların çizme parlatmaya kolayca razı olabileceklerini düşündüğüne göre senin bu konuda kapsamlı bir geçmişin var. Ben senin kimin çizmeleriyle uğraştığını tahmin edemem; zira hiç çizme parlatmadım.

 

YÖK, Amerikan çizmesi parlatanlar tarafından armağan edildiyse, ki bu burada oldukça havada kalan bir iddiadır ve kanıta ihtiyaç duymaktadır, Amerikan çizmesi parlatmayan senin gibiler bu ülkedeki en küçük azınlıksınız. Şu halde zaten sizin söz söyleme hakkınız yoktur; dört cümleden ibaret olan yazının da gösterdiği gibi, siz büyük sözler söylemeyi seven küçük bir azınlıksınız.

Bu da açıklanmaya muhtaç, muğlak bir ifade. Şöyle ki, her duruma uyarlanabilir. Adalet genele uygulanan bir kavramdır; genellik onun tabiatı icabıdır. Genele uyarlanmayan adalet adaletin yokluğuna eşdeğerdir. Bu ise bizim seve seve katlanacağımız bir durum değildir.

 

Kendini ifade edebilmek için bu kadar lafsalatasına ne gerek vardı ki ...

 

Yap bir alıntı... vakit com.tr olsun bitsin...

 

Hem böylece büyük laflar edip boş konuşmuş da olmazdın...

 

Bu ülkede hiç kimseye zorla; örtün, cüppe giy, sakal bırak,namaz kıl, oruç tut, zekat ver... gibi bir muamelede bulunulmuyor. NİYE ŞÖYLE YAPMIYORSUN, NEDEN BÖYLE YAPIYORSUN gibi sorular sorulabilir. Bunlar normal şeylerdir zaten. Bunu herkes herkese sorar, sorabilir de.

...

Herkes inançlarını gerektirdiği gibi yaşayabilmelidir. BU HAK HERKESE VERİLMEK ZORUNDADIR Kİ ÖZGÜRLÜKLER ÜLKESİNDE YAŞIYORSAK. Bir insanın nasıl inançlarından ötürü hakları elinden alınabilir.Nasıl?

ve Neden? Benim algıladığım tek neden dine olan düşmanlık ve çekememezliktir.

BU ZULÜM BİTECEK :excl: HEMDE KARANLIĞA KALMADAN BİTECEK :excl:

 

Tabi tabi...

 

Haklısınız... Hemde çok haklısınız...

 

Hani halk arasına derler ya...

 

Yalandan kim ölmüş.?

 

 

Hem başka düşünüp...başka başka yazıp konuşmaktan...

 

Hemde nalıncı keseri gibi hep kendine doğru yontmaktan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kimse zorla müslüman olmaya, hristiyan olmaya, musevi olmaya ,ateist olmaya... ZORLANAMAZ. Kimsede zorla bişey olmuyor zaten. Herkes birbirine kendi inançlarından bahseder, vecibelerini anlatır onu kendi inancına davet eder. -Bu İslam da böyledir.- Aklına yatan kabul eder yatmayan da reddeder. Öyle değil mi?-tabiiki öyle-Birinin karşısına geçip silah dayayarak müslüman olacaksın, hristiyan olacaksın... yoksa öldürürüm seni, denilmiyor.

...

İstediğimiz tek şey var oda inançlarımızı gerektirdiği gibi yaşamak :excl:

saygılar...

 

Kendini ifade edebilmek için bu kadar lafsalatasına ne gerek vardı ki ...

 

Yap bir alıntı... vakit com.tr olsun bitsin...

 

Hem böylece büyük laflar edip boş konuşmuş da olmazdın...

Tabi tabi...

 

Haklısınız... Hemde çok haklısınız...

 

Hani halk arasına derler ya...

 

Yalandan kim ölmüş.?

Hem başka düşünüp...başka başka yazıp konuşmaktan...

 

Hemde nalıncı keseri gibi hep kendine doğru yontmaktan

Haklı çıkabilmek için yapabileceğiniz tek şey başkalarını yalancılıkla itham etmek mi?

Yanlış bir yol. Gerçekleri böyle katamazsınız sayın gecekuşu

...

"Kendini ifade edebilmek için bu kadar lafsalatasına ne gerek vardı ki ...

 

Yap bir alıntı... vakit com.tr olsun bitsin...

 

Hem böylece büyük laflar edip boş konuşmuş da olmazdın..."

 

Bazıları bişeyleri tam anlayamadıkları için arkadaşımız ramell açık açık anlatmış düşüncelerini.

Lütfen küçümseyici sözlerden uzak duralım. Çünkü onlar söyleyenden başkasını küçük düşürmüyor.

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Açıkçası bu ülkede türbanı yasakladığı için bir kurumun tepki aldığına şahit olmak istemiyorum ben.Yanlış anlaşılmasın yök yanlısı filan değilim ama türban,tesettür,sakal,cüppe vb.din adı altında namus adı altında insanlara dayatılan herneise ona karşıyım.Burası şeyhler mollalar ülkesi değildir olmayacaktırda.Bunu herkes böyle bilsin.

 

İnsanlar neden türban örterler?Şeyh yada molla olduklari içinmi?Yada türban,tesettür,sakal vs gibi kavramlar bir ülkede şahıslar tarafından kullanılıyorsa o ülke şeyhler yada mollalar ülkesi midir??

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

25 yıl önce bugün kurulan YÖK, eğitim tarihine "kara bir leke" olarak geçecek... YÖK denince, "başörtüsü yasağı,...

Ne güzel...

Hintli hint giyisisiyle girsin...

Arap arap giyisisiyle...

Bizler baş örtüsü veya çarşaf ile (ya da sıkmabaş) bize özgü oldu yeryüzünde ve başa bağlanan bir bez parçası...

Cezairli kendi kıyafeti ile...

Faslı kendi kıyafeti ile...

Tunuslu kendi kıyafeti ile..

Afgan kendi giyisisi ile...

Evet girdi..

eee n olacak...

Hiç birşey olmayacak tabiki...

Peki ne olacak...

Şu olacak...

Dinin dibi yok...

Bunlar önce kılık kıyafet özgürlüğü der...

Ardından istekleri hiiiiiiiç bitmez...

Biiiiiiir bir gelir...

Artık ele geçirmişlerdir...

Taviz verilmiştir bir kez...

Eeeeeeeeee o zaman

Üniversitenin (bilim yuvaları) misyonu ne olacak...

Peki misyon nerde kaldı....

Bilmem kayboldu gitti diyeceksiniz...

Peki ya ilim irfan vb...

Bilmem....

Oraya bilim yuvası denilebilirmi...

Hayıııııııır...

Ne denir...

Bilmem..

Bilen varsa lütfen söylesin...

:unsure:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanlar neden türban örterler?Şeyh yada molla olduklari içinmi?Yada türban,tesettür,sakal vs gibi kavramlar bir ülkede şahıslar tarafından kullanılıyorsa o ülke şeyhler yada mollalar ülkesi midir??

 

Daha şimdilik sayın glikoz...

 

Görünen o ki..,Günümüz şartlarında o kadar mesafe almalarına karşın hala olma ihtimali de görünmüyor...

 

Bu değildir ki, bazılarının amaçladığı gibi uygun koşullar yaratılırsa olmaz demekte değil...

 

yıllardır karşılıklı olarak hemde çok çetin mücadeleler de veriliyor...

 

Şeriatın bu ülke için ne menem bir tahlike olduğunun farkında olamayanlar...

 

Ben bu lafı sık sık tekrarlıyorum diye bazı arkadaşlarda hep içerleyip kızıyorlar ama...

 

Şeriat özlemi duyanlarların bir kaplumbağa gibi davranıp hareket ettiğini görmek istemiyorlar...

 

 

Bu arada sevgili glikoz;

 

Haklısınız ülkemiz mollalar ülkesi değil...Ama şeyhler var..

 

İranda mollalar yönetimi direkt olarak ellerinde bulunduruyorlar...

 

Bizde ise şeyhler dolaylı yollarla yönetime etki etmeye çalışıyorlar...

 

Yani şimdilik yönetimi ellerine almayı başaramadılar...

 

Ama çiddi bir şekilde bu uğurda çaba harcıyorlar...

 

 

Ben size tam bu noktada bir kaç soru yöneltmek istiyorum...

 

1- Siz şeyhler ve mollalar ülkesinde yaşamak, onlar tarafından uygulanan şeriat kanunları ile yönetilmek ister misiniz.?

 

2- Ülkemiz şeyhler yada mollalar ülkesi midir? (Aslında cevabınızı biliyorum hayır diyeceksiniz )... Peki, olmasını ister misiz?

 

3- Cevabınız hayır istemem olacaksa olmaması için bu amaçla ne yapmamız gerektiğini bize önerir misiniz.?

 

 

şimdiden açık ve samimi yanıtlarınız için teşekkürler sayın glikoz...

 

*tna

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bence günümüzdeki asıl tehlike Atatürkçülük ve Laiklik kisvesi altında yürütülen bölücülük çalışmalaırıdır.

Şunuda belirtmek isterimki T.C. şeyhlerin ve mollar tarafından yönetilen bir ülke değildir.

Atatürkçülüğü ve Laikliği kullananarak art niyetli iş yapanlar ve şeyhlik ve mollalık vasfını kullanarak belli bir art düşünce niyeti besleyenleri aynı kefede görmek gerekir.

Eğer T.C.'de demokrasi var diyebileceksek bu amaçlara hizmet eden kişilerin önlerini kesmek gerekir.

Türban bu ülkenin sorunu olmamalıdır modern kadınlarında fikir ve düşüncelerine saygı duyuyorsak türbanlı kadınlarında düşüncelerine önem vermeliyiz.

Sonuçta müslüman bir ülkede yaşıyoruz ve doğal olarakta herkes dinini yaşamakta özgürdür.

Türbanı bir öcü gibi göstermek çok yanlış bir düşüncedir.

Elhamdülillah müslümanım ve namazımıda kılarım,orucumuda tutarım,dini vecibelerimide yerine getiririm ve bu bu benim en doğal hakkımdır çünki T.C. dini islamdır ibaresi kimliğimde yer aldığı sürecede kimse beni inançlarımdan dolayı yargılayamayacağı gibi türbanlı vatandaşlarımızıda yargılayamaz.

 

Saygılar,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ATİLLA:

Bazıları bişeyleri tam anlayamadıkları için arkadaşımız ramell açık açık anlatmış düşüncelerini.

Lütfen küçümseyici sözlerden uzak duralım. Çünkü onlar söyleyenden başkasını küçük düşürmüyor.

saygılar...

 

Keşke bu mümkün olabilseydi. Çok haklısın ama ilim edep üzere bulunularak öğrenilir. Edepten yoksun olan insanlar başkalarının düşüncelerini laf salatası sanırlar. Ama keşke küçük düşebilselerdi... Küçük düşebilmeleri için bu dünyada bir hacim ve konuma sahip olmaları gerekiyor. Bir çukur gibi. Ama bazıları çukur olamayacak kadar edep yoksunu. Bana kalırsa bu gibiler kendi evrenlerinde bırakılmalı.

 

DİPNOT:

Üniversitenin (bilim yuvaları) misyonu ne olacak...

Peki misyon nerde kaldı....

Bilmem kayboldu gitti diyeceksiniz...

Peki ya ilim irfan vb...

Bilmem....

Oraya bilim yuvası denilebilirmi...

Hayıııııııır...

Ne denir...

Bilmem..

Bilen varsa lütfen söylesin

 

İlim bir haldir; evreni yorumlama hali. Bu çağımızda üniversiteler aracılığıyla yapılıyor. Üniversite fikirlerin ifade edilebildiği ve tartışılabildiği özel mekandır. Oraya ilim yuvası denebilir. Bir misyonu yoktur; üniversitede kimse misyoner değildir. Üniversite istibdata karşı duruşun merkezidir; dayatmalara ve empoze edilmeye çalışılan dogmalara karşı bir kaledir. Açıkçası bir misyoner gibi kendi fikirlerinin peşinde koşarsan elbette senin bulunduğun yer üniversite değildir. Orası senin bulunduğun yerdir; yani benim ve benim gibilerin olmadığı yer.

 

Gece Kuşu:

Kendini ifade edebilmek için bu kadar lafsalatasına ne gerek vardı ki ...

 

Yap bir alıntı... vakit com.tr olsun bitsin...

 

Hem böylece büyük laflar edip boş konuşmuş da olmazdın...

 

İşte buna sevinilir. Benim sözlerim sana laf salatası gibi geldiyse hiç olmazsa bir miktar A, C ve D vitamini almışsındır. Bu da günü kayıpsız kapamana yardımcı olur. Bu laf salatasıyla birlikte sana bol miktarda Demir ve Kalsiyum gönderiyorum. Bence buna ihtiyacın var. Yarın zihinsel aktivitelerini güçlendirecek bir salata hazırlayacağım senin için.

 

Sevindiğim ikinci bir şey de bu yazıların sadece sana "salata" gibi gelmiş olması. Darbu meseli bilirsin: ******************

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

türban artık örtünme biçiminden daha çok bir siyasi simge, ucuz bir siyaset aracı haline gelmiştir. bu yasak niçin geçmişte de uygulanmıyordu da sonradan çıktı. ayrıca demokrasiyi işlerine geldiği gibi anlayan bu kesim, ellerine fırsat geçince antidemokratik birçok yasak ve sansürü uygulamaktan çekinmeyecektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

türban artık örtünme biçiminden daha çok bir siyasi simge, ucuz bir siyaset aracı haline gelmiştir. bu yasak niçin geçmişte de uygulanmıyordu da sonradan çıktı. ayrıca demokrasiyi işlerine geldiği gibi anlayan bu kesim, ellerine fırsat geçince antidemokratik birçok yasak ve sansürü uygulamaktan çekinmeyecektir.

 

 

nedir bu şiddet arkadaşım sana ne zararları dokundu'da bu kadar ağır konuşuyorsun merak ettim,örnek veririmisin..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

türban artık örtünme biçiminden daha çok bir siyasi simge, ucuz bir siyaset aracı haline gelmiştir. bu yasak niçin geçmişte de uygulanmıyordu da sonradan çıktı. ayrıca demokrasiyi işlerine geldiği gibi anlayan bu kesim, ellerine fırsat geçince antidemokratik birçok yasak ve sansürü uygulamaktan çekinmeyecektir.

arkadaş insanları üzüyorsun konuyu aç

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

EMRE KONGAR'IN YAZISI,

 

TÜRBAN KİMİN YA DA NEYİN SİMGESİ?

 

 

 

Türban, neyin ya da kimlerin simgesi?

 

AKP iktidarı her türlü yasal yolun kapalı olmasına karşın niçin üniversitelerde "türban özgürlüğü" istemekten vaz geçmiyor?

 

Bu isteği neden bazı çevrelerde büyük bir olumsuz hassasiyet yaratıyor?

 

Bu soruların yanıtları, türban sorunun ülkemizdeki tarihsel, toplumsal ve siyasal öyküsü bilinmeden verilemez.

 

Üniversitelerdeki türbanlı öğrenciler 1960'lı yılların sonunda sınıflarda görünmeye başladılar.

 

Aynı yıllar, İmam Hatip okullarının yaygınlaşma yıllarıydı.

 

Soğuk Savaş bağlamında, komünizmle savaşmak için dinciliği ve milliyetçiliği eğitim yoluyla da yaygınlaştırma siyaseti bu yıllarda özel bir hız kazanmıştı.

 

"Dinci" siyaset güden çevrelerin yoz bir demokrasi anlayışını yansıtan propagandaları, "Ne yapalım, Anadolu halkı İmam Hatip okulu istiyor" biçimindeydi.

 

Yine aynı çevreler, İmam olamamalarına karşın, kızların da İmam Hatip okullarına yollanmalarını, ve hatta kızlar için özel İmam Hatip okulları açılmasını "Ne yapalım, halkımız kız çocuklarını ancak İmam Hatip okulu olursa, okula yolluyor" biçiminde desteklediler.

 

Kızların başlarının kapatılması uygulaması, İmam Hatip okullarında, esas özelliği anti komünizm olan devlet desteğiyle başladı.

 

Önce sadece Kuran derslerinde başlayan bu uygulamanın adı o zamanlar "türban" değildi; bildiğimiz "başörtüsü" deniliyordu.

 

Daha sonra, devlet eliyle üretilen bu gençler, üniversiteye gelince, orada da başlarını kapatmak istediler ve kapattılar da.

 

Önceleri hiçbir sorun yaşanmadı.

 

Daha sonra "dinci" siyaset, istismar etmeye başlayınca, üniversitelerde "başörtüsü" yasaklandı.

 

Derken YÖK Başkanı İhsan Doğramacı "Çağgerisi başörtüsü yasaklanabilir ama çağdaş bir biçimde bağlanmış türbanla öğrenciler üniversitelere girebilirler" deyince konu hem "türban" adını aldı hem de yeniden alevlendi.

 

Sonunda yasak, ulusal ve uluslar arası yargı kararlarıyla onaylandı.

 

Bu arada dört gelişme yaşandı:

 

Feodal/dinsel/erkek egemen yapıda ikinci sınıf vatandaş kabul edilen ve bu ikinci sınıflığın simgesi olarak büluğ çağına geldiğinde başı örtülen genç kızlarımıza uygulanan aile baskısı, siyasallaştı ve böylece zaten toplumsal tabanı olan bir uygulama siyasal destek buldu ve yeniden hayat kazandı.

 

Bu uygulama uluslar arası radikal İslamcı hareket ile bütünleşti ve böylece sorun, evrenselleşti.

 

Türkiye'deki bir takım "liberal" yazarlar, olayın kadın haklarına, demokrasiye ve laik düzene karşı oluşturduğu iç ve dış destekli tehdidi görmezden gelerek, "özgürlükler" adına "türbana" destek verdi.

 

Türban olayını destekleyen dinci siyasal görüş Türkiye'de seçmenlerin dörtte birinin, oy kullananların üçte birinin (yani azınlığın) desteğiyle Meclis'te üçte iki sandalye (yani nitelikli çoğunluk) kazandı ve iktidar oldu; böylece "türban" konusu "iktidarın bir vaadi" niteliğiyle, rejime ve "türban" takmayan vatandaşların günlük yaşam biçimlerine karşı "yakın ve açık tehdit oluşturan" bir nitelik kazandı.

 

Sorun da tam buradan kaynaklanmaktadır:

 

Türkiye'nin henüz çağdaşlaşamamış yarı feodal, yarı dinsel, erkek egemen toplumsal yapısının gelenekleri, dış güçlerin desteği ve siyasal iktidarın bu olayı benimsemiş olması, "türban" uygulamasının, her an hayata geçirilme olasılığı olan bir tehdit niteliği kazanmasına yol açmıştır.

 

Peki buradaki tehdit nerededir?

 

Tehdit, insanların günlük yaşam biçimlerinedir:

 

Bir an için türbanın üniversitelerde serbest bırakıldığını tasavvur edelim; mademki türban dindarlığın, ahlakın, iffetin, namusun bir simgesidir, o halde türban takmayan kızlarımızın durumu ve özellikle türbandan yana olan erkeklerin onlara karşı davranışları nasıl olacaktır?

 

Düşünmek bile istemiyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben ve benim gibilerin aslında kim olduğunu anlatabilirsen, kendimize bakıp senin kim olduğunu çıkarabilirim. Yani, acaba ben ve benim gibiler senin zihninde hangi niteliklere sahip? Buradan, o niteliklerin tam aksini sana uygulayıp sen ve senin gibilerin kim olduğunuzu anlayabilirim.

 

Ben ve benim gibiler Amerikan çizmesini parlatanlarmışız; elbette bu kesin bir sınıflandırma değil. Tanım eksikliği var. Ancak, bu şekilde bile, senin, ben ve benim gibilerin bir zamanlar Amerikan çizmesi parlattığımızı düşündüğün açık. Acaba bu ne zaman olmuştu? Biz ne zaman Amerikan çizmesini parlattık? İnsanların çizme parlatmaya kolayca razı olabileceklerini düşündüğüne göre senin bu konuda kapsamlı bir geçmişin var. Ben senin kimin çizmeleriyle uğraştığını tahmin edemem; zira hiç çizme parlatmadım.

 

YÖK, Amerikan çizmesi parlatanlar tarafından armağan edildiyse, ki bu burada oldukça havada kalan bir iddiadır ve kanıta ihtiyaç duymaktadır, Amerikan çizmesi parlatmayan senin gibiler bu ülkedeki en küçük azınlıksınız. Şu halde zaten sizin söz söyleme hakkınız yoktur; dört cümleden ibaret olan yazının da gösterdiği gibi, siz büyük sözler söylemeyi seven küçük bir azınlıksınız.

Bu da açıklanmaya muhtaç, muğlak bir ifade. Şöyle ki, her duruma uyarlanabilir. Adalet genele uygulanan bir kavramdır; genellik onun tabiatı icabıdır. Genele uyarlanmayan adalet adaletin yokluğuna eşdeğerdir. Bu ise bizim seve seve katlanacağımız bir durum değildir.

 

Şimdi bak kardeşim aşağıdaki şu alıntıları bir oku bakalım önce...

 

Bundan tam 22 yıl önce, 6 Kasım 1981’de, 12 Eylül cüler tarafından bütün üniversitelerin yönetim kurulları tasfiye edilerek yerlerine bizzat 12 Eylül cülerin atadığı rektörler getirildi. Yine çıkardığı 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile hayata geçirilen YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu) sayesinde de üniversiteler ve yüksek öğretim kurumlarında köklü değişiklikler yapılarak, rejimin istediği tipte bir düzen kurulması sağlandı.

Amacını, “Yüksek öğretimle ilgili her konuda temel, ana belirleyen olmak” ve bu amaçla “yüksek öğretim kurumlarının organize edilmesi, eğitim ve öğretimle ilgili tüm detayların belirlenmesi” görevini yerine getirmek olarak ilan eden YÖK’ün ilk icraatı; üniversitelerde okuyan ve çalışan ne kadar aydın demokrat ve ilerici unsur varsa bunları üniversitelerden dışarı atmak ve bizzat kendi elleriyle polise teslim etmek oldu. Gerici ve baskıcı 12 Eylül rejiminin çıkardığı 1402 sayılı sıkı yönetim yasası ile birlikte 3 binden fazla eğitim emekçisi işlerinden oldu ve son derece ağır baskılara maruz kaldılar.

 

12 Eylül Darbesi

 

12 Mart'tan 9.5 yıl sonra gerçekleştirilen 12 Eylül ise, 12 Mart uygulamalarını da geride bırakan bir noktada "karşı devrimi" ci askeri harekettir. 1980 yaz ve sonbaharı günlerinde Meclis'te Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılıyor, ama bir türlü sonuçlanmıyordu. Zaten terör de alıp başını gitmişti. Her gün sağ-sol çatışması nedeniyle gençler ölüyordu. Bu da askeri bir müdahale için sosyo-psikolojik bir ortam yaratıyordu. Türkiye'nin büyük illerinde ve hemen hemen yarısında sıkıyönetim ilan edilmiş, yönetim ve denetim askerlerin ellerinde olduğu halde terör her gün can almayı sürdürüyordu. Sağ sol çatışması sanki bir merkezden körükleniyordu.

 

Sonraları anlaşıldı ki, darbe tarihi birkaç kez ertelenmişti. Devlet başkanı olduktan sonra Kenan Evren, bu ertelemeyi, "ortamın daha olgun hale gelmesini bekleme" biçiminde açıklamıştı. Bunun yalın anlamı masum insanların ve gençlerin daha çok ölmesinin istenmesidir. CIA şeflerinden birisi olan ve Türkiye politikasını yakından izleyen Paul Henze , darbeyi ABD'de Beyaz Saray'a "bizim çocuklar başardı" biçiminde duyurmuştur.

 

Neymiş efendim YÖK 12 Eylül darbesinin bir ürünüymüş.Peki 12 Eylül kim ve kimler tarafından tezgahlanmıştır. ABD ve onun yeşil kuşak oluşturma çabalarının iç destekçileri ile elele verilerek

yapılmıştır. O günün yeşil kuşağının çocukları bu gün ne istemektedirler. Türbana özgürlük..

Binlerce ilerici aydının hayatları söndü.Hapis damlarında ömürleri çürüdü.Aileleri gelecekleri

birbir ellerinden kayıp gitti. Sizin ağabeyleriniz "Gebersin pis komünistler" diye ellerini ovuşturdular.

Şimdi onların çocukları çıkmış." türbana Özgürlük istiyoruz" diyorlarsa "ABD çizmesi parlatanlar

kelimesi bence çok naif kalmış bir ifadedir.Daha oturaklı bir tabir kullanabilirdim. Bilmem ne

demek istediğimi (anlayabilecek ön yargılardan uzak bir algılama yeteneğin varmı) anlatabildimmi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bence günümüzdeki asıl tehlike Atatürkçülük ve Laiklik kisvesi altında yürütülen bölücülük çalışmalaırıdır.

Demekki sizinde ciddi konular ile ilgili olarak birtakım düşünceleriniz mevcut....

Açıkçası merak ettim...

Sizi birçok yerde görebiliyoruz sevgili siyahx ama nedense burada birşey söylemişsiniz ve biz diğer yazdıklarınızdan alışık olmadığımız ve çok farklı bir anlatım, düşünce ve yaklaşım ile karşı karşıyayız...

Rica etsem şu yukarıda bahsetmek istediğinizi ya da bahsetmeye çalıştığınızi biraz daha açarmısınız...

Kimmiş bu Atatürkçü gözüken bölücüler?...

Konu bu forum olduğuna göre burda var bunlardan...

Haydi diyelim ben...

Demokratik bi ülke diyorsunuz, ibadetinizi rahatlıkla yaptığnızı, orucunuzu tuttuğunuzu, namazınızı kıldığınızı söylüyorsunuz...

E iyi güzel...

Peki bu ülkenin laik olduğunun ve hiçbir dine ve dinin giysilerine müsaade edilmeyeceğini de farkındamısınız?... (üstelik kılık ve kıyafet kanunu hala geçerli iken)

Ya da bu laik anlayış çerçevesinde bu ülkede hiçbir etnik grubun, cemaatin ve dinen giyilebilecek kılık ve kıyafetlerinin devlet kurumlarında kabul edilemeyeceğini bilmiyormusunuz?...

Hadi bilmiyorsunuz diyelim..

Peki o zaman kimliğinizde islam yazıyormuş neden...

Sana sordularmı yazarken?...

Benim kinde de yazıyor...

Ya bana..

Hayır...

Önemlimi?..

Bana göre hiç değil...

Ben bu ülkenin %20'siyim ve aleviyim desem ne olacak peki?...

devlet eliyle yapılan camileri ile orantılı olarak Cem evi de yapılması gerekmiyormu?...

Bana göre gerekiyor...

Peki kim veriyor bunların parasını..

Sen, Ben ve o vergilerimizle veriyoruz...

Fakat bu verilen vergilerin nereye arcanacağını ben belirliyormuyum?...

Hayır..

O zaman türban denen bez parçasının da dinen yeri olmadığı gibi okullarda da yeri olmamalı diye düşünüyorum...

Yaşam bu gerçeklerle dolu...

Öyle bahse konu olan ve zaman öldürülen curcuna değil yani...

...

Unutmadan hakiketen kim bu Atatürkçü bölücüler...

Gerçekten merak ettim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demekki sizinde ciddi konular ile ilgili olarak birtakım düşünceleriniz mevcut....

Açıkçası merak ettim...

Sizi birçok yerde görebiliyoruz sevgili siyahx ama nedense burada birşey söylemişsiniz ve biz diğer yazdıklarınızdan alışık olmadığımız ve çok farklı bir anlatım, düşünce ve yaklaşım ile karşı karşıyayız...

Rica etsem şu yukarıda bahsetmek istediğinizi ya da bahsetmeye çalıştığınızi biraz daha açarmısınız...

Kimmiş bu Atatürkçü gözüken bölücüler?...

Konu bu forum olduğuna göre burda var bunlardan...

Haydi diyelim ben...

Demokratik bi ülke diyorsunuz, ibadetinizi rahatlıkla yaptığnızı, orucunuzu tuttuğunuzu, namazınızı kıldığınızı söylüyorsunuz...

E iyi güzel...

Peki bu ülkenin laik olduğunun ve hiçbir dine ve dinin giysilerine müsaade edilmeyeceğini de farkındamısınız?... (üstelik kılık ve kıyafet kanunu hala geçerli iken)

Ya da bu laik anlayış çerçevesinde bu ülkede hiçbir etnik grubun, cemaatin ve dinen giyilebilecek kılık ve kıyafetlerinin devlet kurumlarında kabul edilemeyeceğini bilmiyormusunuz?...

Hadi bilmiyorsunuz diyelim..

Peki o zaman kimliğinizde islam yazıyormuş neden...

Sana sordularmı yazarken?...

Benim kinde de yazıyor...

Ya bana..

Hayır...

Önemlimi?..

Bana göre hiç değil...

Ben bu ülkenin %20'siyim ve aleviyim desem ne olacak peki?...

devlet eliyle yapılan camileri ile orantılı olarak Cem evi de yapılması gerekmiyormu?...

Bana göre gerekiyor...

Peki kim veriyor bunların parasını..

Sen, Ben ve o vergilerimizle veriyoruz...

Fakat bu verilen vergilerin nereye arcanacağını ben belirliyormuyum?...

Hayır..

O zaman türban denen bez parçasının da dinen yeri olmadığı gibi okullarda da yeri olmamalı diye düşünüyorum...

Yaşam bu gerçeklerle dolu...

Öyle bahse konu olan ve zaman öldürülen curcuna değil yani...

...

Unutmadan hakiketen kim bu Atatürkçü bölücüler...

Gerçekten merak ettim...

 

Alıntı.

Ben bu ülkenin %20'siyim ve aleviyim desem ne olacak peki?...

 

20 değil %30'u.(Belki dahada fazla)

 

Alevisi sünnisi kardeşçe yaşamalı denirken,paylaşım'a geldiğinde,siz kimsiniz denen zihniyetten ne beklenebilirki? Kendinizi fazla yormayınız dipnot;Bunlar böyledir,vede doğruyu bulacaklarınıda sanmıyorum. Baziları biryol tutturmuş vede doğruluğunu bilinç altına yerleştirmiş. O doğruları onların belleklerinden çıkarmak imkansız hale gelmişken,ne yapsan,ne desen nafile...

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demekki sizinde ciddi konular ile ilgili olarak birtakım düşünceleriniz mevcut....

Açıkçası merak ettim...

Sizi birçok yerde görebiliyoruz sevgili siyahx ama nedense burada birşey söylemişsiniz ve biz diğer yazdıklarınızdan alışık olmadığımız ve çok farklı bir anlatım, düşünce ve yaklaşım ile karşı karşıyayız...

Rica etsem şu yukarıda bahsetmek istediğinizi ya da bahsetmeye çalıştığınızi biraz daha açarmısınız...

Kimmiş bu Atatürkçü gözüken bölücüler?...

Konu bu forum olduğuna göre burda var bunlardan...

Haydi diyelim ben...

Demokratik bi ülke diyorsunuz, ibadetinizi rahatlıkla yaptığnızı, orucunuzu tuttuğunuzu, namazınızı kıldığınızı söylüyorsunuz...

E iyi güzel...

Peki bu ülkenin laik olduğunun ve hiçbir dine ve dinin giysilerine müsaade edilmeyeceğini de farkındamısınız?... (üstelik kılık ve kıyafet kanunu hala geçerli iken)

Ya da bu laik anlayış çerçevesinde bu ülkede hiçbir etnik grubun, cemaatin ve dinen giyilebilecek kılık ve kıyafetlerinin devlet kurumlarında kabul edilemeyeceğini bilmiyormusunuz?...

Hadi bilmiyorsunuz diyelim..

Peki o zaman kimliğinizde islam yazıyormuş neden...

Sana sordularmı yazarken?...

Benim kinde de yazıyor...

Ya bana..

Hayır...

Önemlimi?..

Bana göre hiç değil...

Ben bu ülkenin %20'siyim ve aleviyim desem ne olacak peki?...

devlet eliyle yapılan camileri ile orantılı olarak Cem evi de yapılması gerekmiyormu?...

Bana göre gerekiyor...

Peki kim veriyor bunların parasını..

Sen, Ben ve o vergilerimizle veriyoruz...

Fakat bu verilen vergilerin nereye arcanacağını ben belirliyormuyum?...

Hayır..

O zaman türban denen bez parçasının da dinen yeri olmadığı gibi okullarda da yeri olmamalı diye düşünüyorum...

Yaşam bu gerçeklerle dolu...

Öyle bahse konu olan ve zaman öldürülen curcuna değil yani...

...

Unutmadan hakiketen kim bu Atatürkçü bölücüler...

Gerçekten merak ettim...

 

 

Sevgigli Dipnot öncelikli olarak şunu belirtmek isterimki Atatürkçü gözüken bölücüler derken bu forumdan bahsetmedim genelleme yaptım ve altında şeyh ve molla'lık altında bu tür iş yapanlarıda belirttim ama nedense bu daha çok ilginizi çekmiş.

Söz Atatürk'ten açılmışken, Ata'nın adını dillerden düşürmeyen büyük bir partinin İzmir örgütünün bayramlaşması sırasında yaşanan rezaleti pek çoğunuz duymuşsunuzdur.

Atatürk'ün fotoğrafını ayaklarının dibine koyanlar, olay medyaya yansıyınca kamuoyundan "özür" dilemeye kalkacaksınız.

Öyle yağma yok!

Eğer bu rezaleti başka bir parti yapsaydı, bu sözde Atatürkçüler kıyameti koparırdı.

Ama... Atatürk'ün partisinin yöneticileri yapınca tık yok.

Benim bahsetmek istediğim budur işte sevgili Dipnot.

Bu ülke laik bir ülke ve hiç bir dine ve dinin giysilerine müsade edilmeyecek demişsiniz! peki ozaman size sorarım sayın dipnot bazı ruhani liderler papazlar vss..cumhuriyet balolarında dini elbiseleriyle geliyorlar hatta eşi kapalı olan bazı müslüman ülkelerin liderleride işleriyle geliyorlar bumudur laiklik sorarı arkadaşım?

Tamam alevide olabilirsin,sünnide olabilirsin yada başka bişey ama bu sana hiçbirzaman tesettüre hakaret etme hakkını vermez arkadaşım.

Saygılar,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Alıntı.

Ben bu ülkenin %20'siyim ve aleviyim desem ne olacak peki?...

 

20 değil %30'u.(Belki dahada fazla)

 

Alevisi sünnisi kardeşçe yaşamalı denirken,paylaşım'a geldiğinde,siz kimsiniz denen zihniyetten ne beklenebilirki? Kendinizi fazla yormayınız dipnot;Bunlar böyledir,vede doğruyu bulacaklarınıda sanmıyorum. Baziları biryol tutturmuş vede doğruluğunu bilinç altına yerleştirmiş. O doğruları onların belleklerinden çıkarmak imkansız hale gelmişken,ne yapsan,ne desen nafile...

 

Saygılar.

 

Gittiğiniz yolda Allah yolunuzu açık etsin arkadaşım madem doğruyu bulacağına inanıyorsun inandığın yolda yürü bakalım nereye varacaksın bende çok merak ediyorum arkadaşım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

alınan karar zulüm değil demokrasiyi korumak adına bugün bu durumdan rahatsızlık duyanların mecbur bıraktığı bir gerekliliktir!

 

 

dinini adam gibi yaşayabilenler olsaydı, dini çıkarlarına alet edenlere inananlar olarak karşı koyabilseydiniz, derdiniz sadece ibadet olsaydı bugün bunlar tartışılıyor olmayacaktı!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Acilan baslik altinda yapilan tartismayi okumaya calistim ancak sonlandiramadim. Nereden baslasam yine ayni noktaya geliyor gibi hissediyorum. Kaliplasmis dogmalardan orulu bu dongu icinde insanlar nasil yorulmaz, dogrusu hayret ederim...

 

Bir yanda yillarca milliyetcilik duygularinin etkisiyle farkli dusuncelere mensup insanlara yapilan onca zulmu alkislayan, ancak ayni zulum kendisine yoneldiginde nidayi basan bir guruh, diger yanda bu zulme muhatap olmus, zalimi ve zulmu taniyan kisilerin "simdiye kadar alkisladiniz, simdi de oh olsun size.." turunden tepkisel yaklasimlari ve ote tarafta ise turban siyasi bir simgedir diyenler.

 

Alevileri camilerinizden kovdunuz, toplumdan soyutladiniz, ayri bir mezhep olarak degil ama adeta farkli bir irk halinde tasavvur ettiniz, halkinin mutluluguna dair dusuncesini ortaya koyan insanlara terorist dediniz, zulum sistemi tarafindan iskencelere, olumlere maruz kalmalarina aciktan sevindiniz, bazi donemler o simdi size zulmettigini soylediginiz sistemle bir olup kendiniz bile vurdunuz, oldurdunuz, bir dilin, kulturun, irkin yok sayilmasina sesinizi cikarmadiniz... Bir baba kendi cocuguna annesinin ismini koyamadiginda, bir cocuk kendi dilinde konusup sarki soyleyemediginde, milyonlarca insan iki dil arasinda slklslp kaldiginda "siyasi simge" benzeri laflar soyluyordunuz. Onlarin amaci boluculuk diyordunuz. Neden simdi size de "amaciniz islam devleti, turbaniniz siyasi bir simge" dendiginde aliniyorsunuz?.. Size destek cikmayan zulmettiginiz insanlara sitemde bile bulunmaya hakkiniz yok! Hani mazlumun dini sorulmazdi?.. Neden mazlumun hem dinine hem irkina bakip yillarca zalimle bir olup ezdiniz onlari?.. Ama hayir... Ben ne diye yaziyorum ki bunlari?. Siz degil misiniz hala sizin disinizda zulme muhatap olmus insanlarin cilelerine kulaklarini kapatan, hala devletine toz kondurmayan, hala milliyetcilik teraneleriyle dopdolu olan?... Bu arada, sozlerim islam'in hakiki boyutuna yapismis, cahili hastaliklardan siyrilmis, gercek bir ozgurlugu savunan dindarlar icin degildir.

 

Ama hal boyleyken, zulme mutahap olmuslarin "oh olsun" tavri dogru mudur? Elbette degildir ve bu tur tepkisel davranislar kisiyi gonul verdigi cizgiden uzaklastirir. Ortada bir adaletsizlik varsa, bunun kime yapildigi onemsizdir cunku. Ahlaki acidan olgunlasmanin bedelidir bu... Gun gelir dusmanini dahi savunmak durumunda kalir ozgurluk sevdalilari.. Cunku onlar kendi dusuncelerinin ozgurlugune degil yalnizca ama asil olarak ozgurluk asiklaridirlar. Ne zaman nerede duracaklarini cok iyi bilirler. Bir sekilde duzenin kazdigi kuyuya yuvarlanip farkinda olmadan ayni marslari seslendirmezler. Hedef sapmasina ugrayip bir dine topyekun dusmanca bakmazlar. Asil kaynagi, hem dini, hem dusunceleri iclerini bosaltip istedigi gibi dolduran kaynagi gorurler... Yok sayet bir sekilde (sadece susarak bile) bugun kendi celladinizla sirf birilerinden intikam almak icin bir oluyorsaniz dusuncenizin soylulugundan suphe ederim...

 

Ve siz turbana siyasi simge, kurde turk, solcuya terorist-anarsist, baska dil konusulursa vatan bolunur, 'bize hakkimizi verin' diyene bolucu, gercekleri soyleyenlere vatan haini diyenler... Bunu dilemiyorum ancak bir gun size de sira gelir.. Zulum sahibinin gozettigi tek sey sadece kendi cikaridir. Bir sekilde onunde yanlislikla bile dursaniz o cikarlarin onunde, ezer gecer sizi... Ne sizin asirlarca gosterdiginiz sadakati tanir ne de merhameti vardir... Dogru ya, aslinda sizler de mazlumsunuz. Hem de mazlumiyetinin farkinda bile olamayacak kadar mazlum... Hazineleriniz talan edilsin, ic somurge motorlari calissin, milliyetcilik inine saklanmis alcaklar degerlerinizi, namusunuzu, mal varliginizi, hayatinizi... alsin elinizden kurnazca ve siz alkis tutun, marslar soyleyin, kahrolsun diye bagirin sokaklarda.. kahrolurken... aslinda siz bu ulkenin en acinasi guruhusunuz...

 

Bilmiyorum bu sekilde herkese yuklendikten sonra simdi soracagim soruyu kimse kaale alir mi ama yine de sansimi denemek isterim.. Neden hep kendi halkiyla ugrasir bu ulkenin acik gizli yonetenleri? Neden rahatca gudebilecegi bir suruye dondurmeye cabalar? Okullarda, universitelerde, devlet dairelerinde vs hep bir tektip insan olusturmaya calisir. Ayni dusunen, ayni giyinen, ayni konusan insanlar... Bir suru yani... Neden?..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.