Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kuran neye denir? neyin adıdır?


Evrensel

Önerilen İletiler

Sayın omursun;

 

Ya ben çok safım okuduklarımı iki kelimeyi bir araya getirip anlıyamıyorum...

 

Yada evrensele verdiğiniz cevaplar ile onun sorguladıkları arsında tam bir bağ kuramıyorum...

 

Ya siz çok akıllısınız ki iddialı üslubunuz bu havayı yaratıyor...

 

yada bizim saflığımızdan yararlanmaya çalışan bir çarpıtma uzmanısınız...

 

***

 

oysa ben yaptığınız alıntılarla verdiğiniz cevaplar arasıda tam bir tutarlılık ve uyumu bir türlü kuramıyorum...

 

Bizim kavramamamız için biraz daha açılık getirmeniz gerekli...

 

Vede biz türkce bilenlere, sizi daha iyi kavramamız, kavram karışıklıklarının olmaması için türkce kelimeler kullanın lütfen...

 

***

soru:

Buna göre henüz tamamlanmamış haline ne adlar verebiliriz?

1- Sureler. 2- Ayetler.

Neden? çünkü henüz kuran oluşturulmamıştır.

Yani henüz Kuran yoktur

cevap:

Kur'an'ın şimdiki durumu ile dizilmiş haline Habeşçe bir kelime ile "Mişhaf >>> Mushaf" denir, (kitap) bu-1.

KUR,AN ın tamamlanmamış halinede KUR,AN denir sebebi KUR,AN levhi mahfuzda Kitap halindedir ve peyderpey indirilmiştir.TAMAMLANMAMIŞ halınede KUR,AN ın sureleri ve Ayetleri diyebiliriz niye o kadar zorlanıyorsunuz.buda-2.

 

sorulan soruda kuran vardırı ispatlamak için "tamamlanmamış halinede KUR,AN denir" diyorsunuz...

 

gerekcenizde "KUR,AN levhi mahfuzda Kitap halindedir." demişsiniz...

 

 

Ardından cümlenizin sonunda buda-2 diyerek,

 

"TAMAMLANMAMIŞ halınede KUR,AN ın sureleri ve Ayetleri diyebiliriz niye o kadar zorlanıyorsunuz." demişsiniz...

 

Şimdi Hangisi doğru, kafalar karıştı!

 

"tamamlanmamış halinede KUR,AN denir" mi ?

 

yoksa

 

""TAMAMLANMAMIŞ halınede KUR,AN ın sureleri ve Ayetleri diyebiliriz " mi?

 

bu iki cümlede aynı paragraf içinde size ait...

 

niye o kadar zorlanıyorsunuz diye bizle kafa buluyorsun kardeşim ama zorlanılmayacak gibi değil ki,

 

bir öyle bir böyle diyorsun sen galiba bizi aptal yerine koymak için kelime oyunları yapıyorsun...

 

ayrıca tamamlanmış haline habeşce mişhaf>>>Mushaf>>>Kitap denir diyorsunuz...

 

yani şimdi biz nasıl adlandıracağız musaf mı? ... Kuran mı?

 

 

Ayıca siz "Neden? çünkü henüz kuran oluşturulmamıştır." sorusuna bu açıklamalarla cevap mı vermiş oldunuz?..

 

bence hayır!

 

Bir yerdee şöyle demişsiniz.:::

 

"anlamadıysanız polemik yapmaya ajite etmeye gerek yok o zaman anlıyamadım dersiniz bizde aydınlatırız."

 

bakın ben hiç polemik falan yapmadan anlayamadıklarımı yazacağım bakalım aydınlana bilecekmisiniz...

 

Soru:

(...) Üstelik, yine islami kaynaklara göre, Kuranı yazma fikri Allaha veya Muhammede ait değil, sonrasındaki bir takım insanlara aittir.

 

Cevap:

(...) KUR,AN ALLAH Kelamıdır Peygamberimize vahy olmuştur Peygamberimizin vefatından sonra mushaf haline getirilmiştir.

 

İkinizde diyorsunuz ki, kuran peygamberin ölümünden sonra yazılmıştır...Mushaf haline getirilmiştir..

 

Bakın ben bunu ve bunun gibi yazmaya üşendiğim yazdıklarınızda ki daha bir çok çelişkiyi anlayamadım...

 

Bilmem aydınlanabildiniz mi?

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 109
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Sayın gece kuşu şöyle yazmışsınız.

( Bakın ben hiç polemik yapmadan anlayamadıklarımı yazacağım bakalım aydınlanabilecekmisiniz)

 

İslami kaynaklara göre KUR,AN ı yazma fikri ALLAH a veya MUHAMMED e ait değil sonrasındaki bir takım

İnsanlara aittir.

 

Sayın gece kuşu benim de anlatmak isteyipte anlatamadığm hasbelkader bu işte KUR,AN peygamberimizin

vefatından sonra yazılmadiki (haşa) Peygamberimizin vefatından sonra Mushaf haline getirildi.

Yani vahy edilen hafızların (ehli suffa) hafızasında olan kemik deri parçası vs halinde muhafaza edilen KUR,AN Peygamberimizin vefatından sonra YAZILMADI zaten var olan Mushaf haline getirildi anlaşılmıştır

umarım.

 

Sonra sizin anlayamadıklarınızdan ben nasıl aydınlanacağım.

Çok değerli tiyatrocu Nejat Uygur un bir oyununda söylediği bir söz var hangi oyun olduğunu şu an anımsamıyorum benim hoşuma gider (ANLAYAN ANLADI) saygılar.

 

 

OMURSUN.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın gece kuşu benim de anlatmak isteyipte anlatamadığm hasbelkader bu işte KUR,AN peygamberimizin

vefatından sonra yazılmadiki (haşa) Peygamberimizin vefatından sonra Mushaf haline getirildi.

Yani vahy edilen hafızların (ehli suffa) hafızasında olan kemik deri parçası vs halinde muhafaza edilen KUR,AN Peygamberimizin vefatından sonra YAZILMADI zaten var olan Mushaf haline getirildi anlaşılmıştır

umarım.

Değerli Omursun,

Şuna musaf değilde, herkezin anlayacağı şekilde kitap desek daha doğru olmazmı?

Yoksa kitap ayrı, musaf ayrı şey mi diyeceksiniz?

Eğer böyle birşey söyleyecekseniz, dikkatli olmanız lazım çünkü, kuran meallerinde daima kitap olarak çevrim yapılmıştır.

Siz farklı fikirdeyseniz, onu bilemem ama islam alimlerine göre "mushaf haline getirildi" demek, "kitap haline getirildi" ile aynı şeylerdir.

Gördüğünüz gibi, sizde kurana bir kitap dememek için türlü türlü yollar bulmak zorunda kalıyorsunuz.

Oysaki konunun nereye gideceğini anlamadan önce, sizde kuranı bir kitap olarak nitelendiriyordunuz.

Kur'an'ın şimdiki durumu ile dizilmiş haline Habeşçe bir kelime ile "Mişhaf >>> Mushaf" denir, (kitap)

 

Eğer anlamadıysanız, tekrar anlatayım, kuranın içinde bazı ayetler, sanki kuran daha öncedende varmış gibi, kurandan bahsediyor.

 

Hatta defalarca açıkladım, sanki kuran daha önce kitap haline getirilmiş, (Hoşunuza gidecekse mushaf olsun) sonrada insanlara dağıtılmış ve bunun neticesinde de bazı insanlar inanmış ve bazıları inanmamış gibi bahsediyor.

 

Sizce burda bir mantık hatası yokmu?

 

Kuran eğer içinde şimdiki kurandan bahsediyorsa, içine o ayet nasıl girebilmiş?

Kuranda dağıtılmış olarak anlatılan kuran hangi kuran?

Şimdiki kuransa eğer içinde o ayetlerin ne işi var?

 

Saygı ve sevgilerimle.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizce burda bir mantık hatası yokmu?

 

Kuran eğer içinde şimdiki kurandan bahsediyorsa, içine o ayet nasıl girebilmiş?

Kuranda dağıtılmış olarak anlatılan kuran hangi kuran?

Şimdiki kuransa eğer içinde o ayetlerin ne işi var?

 

Sayın Evrensel den alıntı.

............................................................................................................................................................

 

KUR,AN eğer içinde şimdiki KUR,AN dan bahsediyorsa içine o ayet nasıl girebilmiş doğrusunu isterseniz

mantık tan bahsedebilmek için evvela ne demek istediğini anlamak lazım ki karar verelim.

(KUR,AN eğer içinde şimdiki KUR,AN dan) kusura bakma Evrensel ama konu şu dam üstünde saksağan vur

beline kazmayı.

 

KUR,AN da dağıtılmış olarak anlatılan bir KUR,AN lafzı nerede nasıl geçmiş Sure veya Ayet verebilirmisin

kanıt olmadan iddia olmaz.

 

Şimdiki KUR,AN sa eğer içinde o Ayetlerin işi ne sayın evrensel KUR,AN ın şimdiki sonradaki si olmaz hangi

Ayet nerede ne zaman ne olmuş şimdiki sonraki ciddiyet lütfen mantıklı olun saygılar.

 

omursun.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ciddiyet lütfen mantıklı olun saygılar.

 

omursun.

Sevgili Omursun,

Size ne yazıkkı daha fazla açıklama yapamayacağım.

Konunun ne olduğunu size defalarca anlattım, hangi ayet ve ayetlerden bahsettiğimide söyledim.

Ama siz malesef ya anlamıyorsunuz veya anlamak istemiyorsunuz.

Eğer anlamak isterseniz, lütfen topici baştan sona tekrar okuyunuz.

İlginize teşekkür ederim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok komik. Biri gelmiş buraya propaganda yapıyor, sonra da yazdıklarının hepsine bir kılıf uyduru kendini haklı çıkarmaya çalışıyor.

 

Kuran nedir? Bu soruyu somut olarak cevaplandırmaya çalışmak anlamsız. Yok kuran sayfadır, sayfalardır, tamamlanmış halidir vs.

 

Kuran Allah sözüdür. Ne bir kitap olarak bakmak doğru olur sadece, ne de başka birşey olarak. Yani Kuran, Allah tarafından son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) e gönderilmiş Allah kelamı, hayat kılavuzu ve İslam ansiklopedisidir bir bakıma. Bunun neyini anlamak sana zor geliyor Evrensel, onu söyle ona göre cevap verelim.

 

İnanmadığın birşey sana saçma geliyor da olabilir tabii ki. Öyleyse de uğraşmayalım. Veya öğrenmek istiyorsan da önyargılarını yık, öyle gel.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu foruma yeni katıldım, ancak Evrensel'in sorduğu soru, yani kuran'da "kuran" olarak bahsedilen şey nedir sorusu, benim de uzun süredir aklımda olduğu için, cevap arıyorum, o nedenle buradayım.

 

Tam olarak kuranı yeni okumaya başladım, henüz "nüzul" sırasına göre 45. ayetteyim. Ancak, inanın, okudukça dinden çıkıyorum.

 

Tekraralar bıktırıcı derecede. Isa, Musa, Lut, İbrahim, Ad kavmi, Semud Kavmi, Ress kavmi, yaratılış (adem, havva, şeytan) hikayeleri ayrı ayrı surelerde defalarca, defalarca anlatılmış. Hatta, kısa bir sureyi, başka uzun bir surenin içinde tamamen tekrarlanmış halde gördüm :)

 

Ayetlerin yüzlercesi, ağaca, taşa, toprağa, deveye, geceye, gündüze yeminden ibaret..

 

Defalarca, ama defalarca inananlar cennete, inanmayanlar cehenneme tehdidi var, cennet ve cehennem tarifleri var. (Cennet tarifi de tam araplara yönelik, gölgeli ve serin. Bir ara Petersburg'a gitmiştim, oradaki insanların isteyebileceği bir cennette, sıcacık yuyalar, bizon kürkler, hiçbatmayan bir güneş olurdu yani.)

 

Ve "kişiye özel" (Muhammed'e özel) ayetler var. (tam benim kuranı okuduğum sıralarda, Tcüppeli hoca haberleri ortaya çıktı. Cemaate başka tavsiyeler, kendisine başka tavsiyeler cuk diye oturdu. Demek ki kişiye özel ayet bu nedenle oluyor dedim. Muhammedin şahsı ile Cüppeli veya benzer kişiler arasında fark kalmıyor)

 

Kureyş, Tebbet gibi tamamen bir kabile veya bir kişiye yönelik, evrensellikle alakalı olmayan sureler var.

 

Azhab suresini okuyunca koptum zaten... Azhap suresini okuyup da dinden çıkmamak mümkün değil..

 

(şu ana kadar okuduğum yerden bahsediyorum) Mevcut Kuran'daki tekararları bire indirirseniz, inananlar şöyle ödüllendirilecek, inanmayanlar şöyle yapılacak tartışması sırasında kullanılan, "biz onların içini, dışını, yaşını biliriz" gibi demagojiler ve yeminleri de çıkarırsan veya teke indirisen, Kuran denen şeyin aslında hiçbirşey olduğu çıkıyor ortaya.

 

Ne biliyim, mevcut kuran, daha çok "asıl" bir Kuran vardı da, ona insanların inanmalarını sağlamak, ona karşı gelen eleştirirleri savunmak için yazılmış savunma gibi duruyor.

 

Bitiriken, saklıgerçek adlı arkadaşımızın yaptığı kuran tarifi çok güzl, benim yukarıda söylemeye çalıştıklarımı bir güzel ifade etmiş, ağağıya alıntılıyorum.

 

Kuran muhammedin zamanın şartlarına göre allah vahyi diye insanlara sunduğu,kendi sıralamasına göre şu ayeti şurdaki sureye ekleyen bunu da diğerinin yanına katın diyerek oluşturduğu ancak muhammedin ölümünden sonra tekrar bir sıralama ile iyice karıştırılan ayetler ve sureler bütünüdür.

 

....

 

Sümer kaynaklarındaki efsanelerden tevrat,incil ve zerdüşt dininin karması çelişkiler yumağı bir kitaptır.Ancak ne hikmetse içindeki çelişkiler müfessirler tarafından cilalanmaya çalışılsada akıllı bir beynin tek,tek çelişkileri çıkarabileceği,fakat eyrisi ve doğrusu ile araştırırsan dinden çıkılacağından korkulan sonsuz cennet,sonsuz cehennem vaad eden bir kitaptır.

 

Saygılarımla

 

Kuran hakkında forumda şimdiye kadar yapılan en güzel tanım :)

 

Şunu da ekle, tamamlanır: Anlaşılmayan veya akla, mantığa, ahlaka ters ayetlerle karşılaşınca, "vardır bir hikmet" denerek geçiştirilen..

 

Saygılarımla.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Merhabalar,

Konuyu anlamak istiyenler anlamış, anlamamak istiyenler ise konunun yanından bile geçmemiş.

Böyle olacağını biliyordum ama bu kadarınıda tahmin etmemiştim doğrusu.

Kuranda teknik olarak olamaması gereken ayetleri defalarca gösterdim, hala hangi ayetler diyenler var. Pes doğrusu.

Olur ama bu kadarı olmaz dedirten cinsten bir durum.

O yüzden, ben bu topicte artık kimseye cevap yazmayacağım ve gerekli tüm ayetlerle (Burda verdiklerimden hariç) başka topicte aynı soruyu tekrar soracağım.

Eminimki anlamak istemeyenler,o topicte de hiçbirşey anlamayacaklar.

Yada kasten topici alakasız cevaplarla bombalayacaklar.

Fakat şunada eminimki anlayan kesinlikle dinden çıkıyor.

Bu yüzden işin peşini bırakmaya niyetim yok.

Saygı ve sevgilerimle.

 

Bu foruma yeni katıldım, ancak Evrensel'in sorduğu soru, yani kuran'da "kuran" olarak bahsedilen şey nedir sorusu, benim de uzun süredir aklımda olduğu için, cevap arıyorum, o nedenle buradayım.

Aramıza hoşgeldiniz sevgili BrainSlapper,

Gördünüzmü arkadaşlar? Anlayan nasıl anlıyor?

Demekki suç bende değilmiş. Anlamak istemeyendeymiş.

Saygı ve sevgilerimle.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Merhabalar,

Konuyu anlamak istiyenler anlamış, anlamamak istiyenler ise konunun yanından bile geçmemiş.

 

 

Fakat şunada eminimki anlayan kesinlikle dinden çıkıyor.

Bu yüzden işin peşini bırakmaya niyetim yok.

Saygı ve sevgilerimle.

 

 

 

 

konuyu gayet güzel anlattığına şüphe yok evrensel

ama ikinci paragrafa katılmadığımı belirtmek isterim. -_-:)

 

bunun nedenine gelince bu topic altında bir yazımda da belirttiğim gibi benim dinim araştırmayı emreder yani en azından benim öğrendiğim bu

ha bu araştırma sonucunda ne olur orasını yine ben bilemem allah bilir diyeceğim senin için yine yanlış olacak :)

ama inan gerçekten güzel bir konu ve müslümanım diyen herkesin körü körüne elhamdülillah müslümanım demeyip, elhamdülillah müslümanım araştırdım düşündüm sorguladım gerçekten müslüman olmam gerekiyormuş demesi lazım. en azından yapabilenlerin bunun için çaba sarfetmesi lazım.

 

şimdi belki çok farklı bi konu olacak ve bir çok dinsiz (lütfen bunu yanlış anlayıp alınmasın kimse bir dine inanmayan insanlar için kullanıyorum bunu) bak sadece bunun için millet müslümanım diyor diyecek ama bu bir gerçek. ve o da şudur ki; birçok insan sadece anasından babasından gördüğü için etrafındaki insanlar sırf böyle dikte ettiği için müslümanım diyor.

müslümanlık ne hristiyanlık ne musevilik ne dinsizlik ne bilmeden

ufak bir anımı anlatmak istiyorum sizlere

ramazanda yengem kur'an okutup yemek verdi mahalledeki komşulara hoca falan geldi okudu kur'an sonra iftar açtık sohbet falan edildi ben annemle aşağıdaki komşumuza çay içmeye indim. allahın hikmeti komşunun da kardeşi evdeydi. konu döndü dolaştı islama geldi.

ben islam hakkında yorum yapan ya da konuşan insanlara hep sorma gereği duyarım.

Neden müslümansın diye

orada da sordum. annem dahil neden müslüman olduklarını tam anlamıyla bilmiyorlardı. ama inandıkları dinin gerektirdiklerini yerine getiren insanlar.

Bu gerçekten de tuhaf ve garipsenecek bir durum. bir şeye inanıyorsunuz onun istediklerini yapıyorsunuz ama niye inandığınızı bilmiyorsunuz

 

o yüzden ben inandığım şeye niye inandığımı ve inandığım şeyin isteklerini niye yerine getirip getirmediğimi araştırıp bilmek isteyen birisiyim.

ve bunu herkesin yapması gerektiğini defalarca dile getiren birisiyim.

 

bu konu da gerçekten bu anlamda tabiri caizse herkesin kafasında bir şimşek çakmasına neden olmuş ya da olacaktır.

tekrardan teşekkürü bir borç bilirim sayın evrensel

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Size tekrar teşekkürlerimi sunarım değerli dostum Shatin,

 

Bende Kuranı islama inandığım zamanlarda okumuyordum.

Daha doğrusu inandığımı zannettiğim zamanlarımda diyeyim.

Çünkü onu okumaya korkuyordum.

Zira okuduğum zaman içinde işime gelmeyen şeyleri görüp, ve sonrasında da onları yapmazsam cehennemde nasıl yanacağımı okuyup, kendimi bunalıma sokmak istemiyordum.

Örneğin 5 vakit namaz kılmadığım için, kendimde bir suçluluk duygusu ve korku hissediyordum.

Yani hem yaşlanmadan önce namaz kılmak istemiyordum hemde Kurandaki namaz veya benzeri emirleri duyup korkmak istemiyordum.

 

Kuran okumamama bir başka sebep daha vardıki oda şuydu:

Ya kuranı okuyupda onun hakkında şüpheye düşsem ne olacaktı?

Ya o bir gerçektiysede ve ben buna rağmen onu mantıksız bulursam ne olacaktı? Direk cehennemlik olacaktım.

Bu yüzdende istemeden cehennemlik olmamak için onu okumuyordum.

 

Fakat en sonunda bunun böyle olmayacağını anladım.

Bunun kendimi aldatmak olduğunu bilerek, bu endişelerimi yenmem gerektiğini anladım.

Ve Kuranı okumaya başladıktan sonra, islam dinine inancım kalmadı.

 

Ben şimdiye kadar Kuranın surelerini ve ayetlerini parça parça yüzlerce kere okudum.

Fakat baştan başlayarak sonuna doğru tamamını hiçbir zaman okumamıştım.

Şu sıralar ise Kuranı baştan sona hatmediyorum.

Daha önce okumadığım bazı ayetleri gördükçede; "iyiki bu dinden çıkmışım" demekle kalmayıp, insanların böyle bir kitaba nasıl olurda inanabildiklerine hayretler içinde kalıyorum.

 

Ve hatta islam alimi denen kişilerin bile aslında birer ateist olduklarını düşünmeye başladım.

Çünkü içinde bu kadar mantıksızlık varki, mantıklı yerleri neredeyse azınlıkta kalmış.

 

İçinde o kadar çok, kötülük, adam kayırma, şiddet ve tehdit varki; bunları bu kitabın içinden çıkarsanız, mutlaka kitabın 90% uçar gider.

İyilikle ilgili olan çok az bölümler ise komple tevrattan kopyalanmış.

 

Yani adeta tevrat alınmış, muhammed ve yandaşlarının(Özellikle muhammedin) isteğine ve menfaatlerine uygun bir şekilde modifiye edilmiş.

 

Sevgili BrainSlapper da çok güzel söylemiş.

Azhap suresini okuyupda dinden çıkmamak gerçektende müthiş bir inat veya korkma gerektirir.

O sureyi okuyupda dinde kalmak bence normal şartlarda asla mümkün olamaz.

 

Sevgili Shatin,

O sureyi okumanızı gerçekten tavsiye ederim.

Sure hakkında yorum bile yapmıyorum, okuyunca göreceksiniz.

O zamanlar hangi olayların döndüğünü görünce hayrete düşeceksiniz.

 

Bu topicin konusu olan, kuranda normal olarak, kesinlikle olamaması gereken ayetleri ise biriktiriyorum.

Şu anda elimde 9 tane var.

Sanırım kuranın tamamını okuduğumda çok daha fazla çıkacak.

Tamamladığımda ayrı bir topicte onları yayınlayacağım.

Bu topici sağ olsunlar (Kasten) iyice dağıttılar çünkü.

 

En derin sevgilerimle.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KURAN'I KERİM TÜRKÇE MEALİ

(ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR)

 

 

 

33-AHZAB:

 

1 - Ey peygamber! Allah'tan kork, kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Muhakkak ki Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

2 - Rabbinden sana ne vahyediliyorsa onun ardınca git. Muhakkak ki Allah ne yaparsanız haberdardır.

 

3 - Allah'a güven, vekil olarak Allah yeter.

 

4 - Allah bir adam için içinde iki kalb yapmamıştır. Kendilerinden zıhar yaptığınız eşlerinizi analarınız kılmamıştır. Evlatlıklarınızı da oğullarınız kılmamıştır. O sizin ağzınızdaki lafınızdır. Allah ise hakkı söylüyor ve doğru yolu gösteriyor.

 

5 - Onları (evlatlıkları) babaları adına çağırın. Allah yanında o daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Bununla beraber hata ettiklerinizde üzerinize bir günah yoktur. Fakat kalblerinizin kasdettiğinde vardır. Allah, çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.

 

6 - Peygamber, müminlere kendi nefislerinden önce gelir. O'nun hanımları da onların analarıdır. Akraba da Allah'ın kitabında birbirlerine, diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza bir maruf (uygun bir vasiyet) yapmanız müstesnâdır. Bu, kitapta yazılıdır.

 

7 - Unutma o peygamberlerden mîsaklarını (kesin sözlerini) aldığımız vakti! Hele senden, Nuh, İbrahim, Musa ve Meryemoğlu İsa'dan ki onlardan ağır bir mîsak (sağlam bir söz) aldık.

 

8 - (Bunu Allah), sadıklara sadakatlerinden sormak için yaptı. Kâfirler için ise acı verecek bir azab hazırladı.

 

9 - Ey iman edenler! Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Hani size ordular gelmişti de üzerlerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salıvermiştik. Allah ne yaptığınızı görüyordu.

 

10 - O zaman onlar, hem üstünüzden gelmişlerdi, hem aşağı tarafınızdan, ve o vakit gözler kaymış, yürekler gırtlaklara dayanmıştı. Siz Allah'a türlü türlü zanlarda bulunuyordunuz.

 

11 - İşte burada müminler imtihan edilmiş ve şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmışlardı.

 

12 - O vakit münâfıklar ve kalblerinde bir hastalık bulunanlar: "Allah ve Resulü bize bir aldanıştan başka bir vaad yapmamış." diyorlardı.

 

13 - O vakit bunlardan bir grup: "Ey Medine halkı! Sizin için duracak yer yok, hemen dönün." diyorlardı. Yine onlardan bir kısmı da Peygamberden izin istiyor, evlerimiz gerçekten (düşmana) açıktır." diyorlardı, halbuki açık değildi, sadece kaçmak istiyorlardı.

 

14 - Eğer onların her tarafından üzerlerine girilse de sonra fitne çıkarmaları istenilse derhal onu yapacaklardı. Ama onunla da pek az duracaklardı.

 

15 - Halbuki bundan önce Allah'a ahid vermişlerdi. Arkalarını dönmeyeceklerdi. Allah'a verilen ahid ise mesuliyetlidir, mutlaka sorulur.

 

16 - De ki: "Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermez. Vereceğini var saydığınız takdirde de ancak pek az faydalandırılırsınız."

 

17 - De ki: "Eğer Allah size bir felâket diler veya bir rahmet murad ederse, sizi Allah'tan saklamak kimin haddine?" Hem onlar kendilerine Allah'tan başka bir veli de bulamazlar, bir yardımcı da.

 

18 - Şüphesiz Allah, içinizden o savsaklayanları ve kardeşlerine: "Bize gelin" diyenleri biliyor. Onlar harbe pek az geliyorlardı.

 

19 - Size karşı kıskançlık ediyorlardı. Derken o korku hali gelince, gördün onları ki, ölümden baygınlık sarmış kimse gibi gözleri dönerek sana bakıyorlardı. O korku gidince, size keskin keskin diller sıyırdılar. Onlar hayra karşı kıskançlık ediyorlardı. İşte bunlar iman etmediler de Allah amellerini boşa çıkardı. Bu Allah'a göre önemsizdir.

 

20 - Onlar ahzabı (düşman birliklerini) gitmedi sanıyorlardı. Eğer o birlikler bir daha gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp, sizin haberlerinizden (başınıza geleceklerden) sormayı isterler. Onlar içinizde kalacak olsalar da pek az harb ederler.

 

21 - Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah'da pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve son güne ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için.

 

22 - Müminler, ahzabı (düşman birliklerini) gördükleri zaman: "İşte bu, Allah'ın ve Resulü'nün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resulü doğru söyledi." dediler. Bu onların imanını ve teslimiyetini artırmaktan başka bir şey yapmadı.

 

23 - Müminlerdendir o erler ki Allah'a verdikleri ahde sadakat gösterdiler. Kimi adağını ödedi (canını verdi), kimi de beklemektedir. Onlar, ahidlerini hiç değiştirmediler.

 

24 - Çünkü Allah sadıklara sadakatleriyle mükafat verecek, dilerse münafıklara da azab edecek veya tevbe nasib edecektir. Şüphe yok ki Allah çok bağışlayıcıdır. Çok merhamet edicidir.

 

25 - Hem Allah kâfirleri herhangi bir hayra ulaşmadan hınçlarıyle defetti. Bu şekilde Allah, müminlere savaşta kâfi geldi. Allah çok güçlüdür, çok üstündür.

 

26 - Hem de kitap ehlinden onlara yardım edenleri kalplerine korku düşürerek kalelerinden indirdi, siz onların bir kısmını katlediyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz.

 

27 - (Allah) onların arazilerini, yurtlarını ve mallarını size miras kıldı. Bir de henüz ayak basmadığınız bir yeri (size miras kıldı). Allah, her şeye kâdirdir.

 

28 - Ey peygamber! Hanımlarına şöyle söyle: "Eğer dünya hayatını ve zinetini istiyorsanız, haydi gelin, sizi donatayım ve güzellikle bırakıp salıvereyim.

 

29 - Yok eğer Allah ve Resulünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, haberiniz olsun ki, Allah içinizden güzellik edenlere pek büyük bir ecir hazırlamıştır.

 

30 - Ey peygamberin hanımları! sizden her kim bir terbiyesizlik ederse ona azab iki kat katlanır. Bu Allah'a göre çok kolaydır.

 

31 - Yine sizden her kim Allah'a ve Resulü'ne boyun eğer, salih bir amel işlerse, ona da mükâfatını iki kat veririz. Hem onun için bol bir rızık hazırlamışızdır.

 

32 - Ey peygamberin hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takva ile korunacaksanız, konuşurken kırıtmayın da kalbinde bir hastalık bulunan kimse tamaha düşmesin. Güzel ve dosdoğru söz söyleyin.

 

33 - Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor.

 

34 - Oturun da evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti anın. Şüphe yok ki Allah lütuf sahibidir ve her şeyden haberdardır.

 

35 - Şüphe yok ki müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadınlar, sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevazi erkeklerle mütevazi kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkeklerle ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkeklerle Allah-'ı çok zikreden kadınlar var ya, işte onlar için Allah bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.

 

36 - Bununla beraber Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, gerek mümin bir erkek ve gerekse mümin bir kadın için, o işlerinde başka bir tercih hakkı yoktur. Her kim de Allah ve Resulüne âşi olursa açık bir sapıklık etmiş olur.

 

37 - Hem hatırla o vakti ki, o kendisine Allah'ın nimet verdiği ve senin de ikramda bulunduğun kimseye: "Hanımını kendine sıkı tut ve Allah'tan kork" diyordun da nefsinde Allah'ın açacağı şeyi gizliyordun. İnsanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyıktı. Sonra Zeyd o kadından ilişiğini kestiği zaman, biz onu sana eş yaptık ki, oğulluklarının ilişkilerini kestikleri hanımlarını nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın. Allah'ın emri de yerine getirilmiştir.

 

38 - Peygambere Allah'ın takdir ettiği, mübah kıldığı şeyde bir darlık yoktur. Bundan önce geçen bütün peygamberler hakkında Allah'ın sünneti böyledir. Allah'ın emri ise biçilmiş bir kaderdir.

 

39 - Onlar, Allah'ın gönderdiklerini tebliğ ederler ve O'ndan korkarlar, Allah'tan başka kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak da Allah yeter.

 

40 - Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Ama Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkiyle bilendir.

 

41 - Ey iman edenler! Allah'ı çokça anın.

 

42 - Ve O'nu sabah akşam tesbih edin.

 

43 - Sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için melekleri ile birlikte üzerinize rahmet ve bereket indiren O'dur ve O, müminlere çok merhametlidir.

 

44 - O'na kavuşacakları gün müminlere esenlik dileği selâmdır. (Allah) onlar için cömertçe bir mükafat hazırlamıştır.

 

45 - Ey peygamber! Biz seni hem bir şahit, hem bir müjdeci, hem bir uyarıcı olarak gönderdik.

 

46 - Ve hem de izniyle Allah'a bir davetçi ve nurlar saçan bir kandil (olarak gönderdik).

 

47 - Müminlere müjdele! Onlara Allah'tan bir mükafat vardır...

 

48 - Kâfirlere ve münafıklara itaat etme, onların ezalarını bırak (aldırma) da Allah'a tevekkül et. Allah vekil olarak hepsine yeter.

 

49 - Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâh edip de sonra onlara dokunmadan boşadığınız zaman, sizin için üzerlerinde sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Derhal müt'alarını (mehirleri belirlenmediği takdirde yararlanacakları bir mal) verip onları güzel bir şekilde salıverin.

 

50 - Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

51 - Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini yanına alırsın. Sırasını geri bıraktığın kadınlardan dilediğini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Onların gözleri aydın olup üzülmemelerine ve kendilerine verdiğin ile hepsinin hoşnut olmalarına en elverişli olan budur. Allah kalblerinizdekini bilir. Allah her şeyi bilir ve yumuşak davranır.

 

52 - Bundan başka kadınlar sana helâl olmaz. Bunları başka eşlerle değiştirmek de olmaz. İsterse güzellikleri hoşuna gitsin. Ancak sahip olduğun cariyen başka. Allah her şeye gözcü bulunuyor.

 

53 - Ey iman edenler! Peygamberin evlerine vaktine bakmaksızın ve yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. Fakat çağırıldığınız vakit girin. Yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu haliniz peygambere eziyet veriyor, ama o sizden utanıyor. Fakat Allah gerçeği söylemekten utanmaz. Hem O'nun hanımlarına bir ihtiyaç soracağınız vakit de perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz ve hem de onların kalbleri için daha temizdir. Hem sizin Resulullah'a eziyet etmeye hakkınız yoktur. Ondan sonra hanımlarını da ebediyyen nikâh edemezsiniz. Çünkü bu Allah katında çok büyük bir günahtır.

 

54 - Siz bir şeyi açıklasanız da gizleseniz de şüphe yok ki Allah her şeyi bilmektedir.

 

55 - Onlar (peygamberin eşleri) için babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (kadın dostları) ve sahip oldukları köleleri hakkında bir günah yoktur. Bununla beraber (ey Peygamberin hanımları) Allah'tan korkun. Çünkü Allah her şeye şahit bulunuyor.

 

56 - Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin.

 

57 - Şüphesiz ki Allah'a ve Resulü'ne eziyet verenlere Allah hem dünyada, hem ahirette lânet etmiştir. Onlara aşağılayıcı bir azab hazırlamıştır.

 

58 - Mümin erkeklere ve mümin kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler de bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir.

 

59 - Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

60 - Andolsun ki, eğer münafıklar ve kalblerinde bir hastalık olanlar ve Medine'de dedikodu yapanlar, bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, mutlaka seni onlara musallat ederiz. Sonra seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar.

 

61 - Melun olarak nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve öldürülürler.

 

62 - Allah'ın bundan önce geçenler hakkındaki kanunu budur. Ve sen Allah'ın kanununu değiştirmeye asla çare bulamazsın.

 

63 - İnsanlar sana kıyamet saaatini soruyorlar. De ki: "Onun ilmi ancak Allah'ın nezdindedir. Ne bilirsin belki kıyamet yakında olur."

 

64 - Şu muhakkak ki, Allah kâfirleri lânetlemiş ve onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır.

 

65 - (Onlar) orada ebedî kalırlar ve ne bir dost bulabilirler, ne de bir yardımcı.

 

66 - O gün yüzleri ateş içinde çevirilirken: "Ah keşke Allah'a itaat etseydik, peygambere itaat etseydik!" derler.

 

67 - Yine derler ki: "Ey Rabbimiz! Biz beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler."

 

68 - Ey Rabbimiz! Onlara azabın iki katını ver ve kendilerini büyük bir lânet ile lânetle."

 

69 - Ey iman edenler: Sizler Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın. Eziyet ettiler de Allah onu, onların söylediklerinden temize çıkardı. O, Allah yanında mevki sahibi idi.

 

70 - Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sağlam söz söyleyin,

 

71 - Ki (Allah) işlerinizi yoluna koysun ve günahlarınızı bağışlasın. Her kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse, o gerçekten büyük murada ermiştir.

 

72 - Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik, onlar, onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi. O gerçekten çok zalim ve çok cahildir.

 

73 - Çünkü Allah münafık erkeklerle münafık kadınlara, müşrik erkeklerle müşrik kadınlara azab edecek, mümin erkeklerle mümin kadınların da tevbelerini kabul edecektir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

 

Bu surede dinden çıkmaya sebeb olunan şey nedir çok merak ettim ben her okuduğumda İman etmiş olmanın huzurunu bulurum ama inanmayanlar için gerçekten dehşet bir sure herhalde başlarına gelecekleri düşünüp yorumluyor ki arkadaşlar,korkunun üzerine gitmektense saklanmayı tercih ediyorlar kafirler için tüm söylenenleri okuyunca korkan bir insanın psikolojine kapılıp"olmaz bunlar olmayacak çünkü ben hiç birine inanmıyorum ki"yok böyle birşey tesellisi değilmi???

 

73 - Çünkü Allah münafık erkeklerle münafık kadınlara, müşrik erkeklerle müşrik kadınlara azab edecek, mümin erkeklerle mümin kadınların da tevbelerini kabul edecektir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

İnşallah azhab görenlerden olmayacağız oysaki bilmez ki insanlar hiç bir zaman geç değildir yüreğinizi dinleyin ateist arkadaşlar emin olun o size doğruyu söyleyecektir bırakın korkmayın insanların sizi tenkid etmelerinden çekinmeyin hadi içinize gömmeye çalıştığınız unutmaya çalıştığınız ne varsa salıverin çıksın gün ışığına daha mutlu daha huzurlu yaşamanın tek yolu budur.Ben hepsini yaşadım sözüme güvenin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ahzap 6 - Peygamber, müminlere kendi nefislerinden önce gelir. O'nun hanımları da onların analarıdır. Akraba da Allah'ın kitabında birbirlerine, diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza bir maruf (uygun bir vasiyet) yapmanız müstesnâdır. Bu, kitapta yazılıdır.

 

Bu ayet indikten sonra Ebubekir, kızı ayşe,ye, Ömerde kızı hafsa,ya anne demesi gerekiyor.Evet yanlış duymadınız bu insanlar kızlarına anne demesi gerekiyor.

 

Şimdi diyecekler ki, anne demesine gerek yok,bu ayet peygamberin hanımları ile evlenmenin yasak olduğu anlamındadır.

 

İyide bu ayet neden indi? Yoksa bu muhterem sahabilerin (haşa),kızları ile evlenmek gibi gibi bir eğilimleri mi vardı ?

 

Neden peygamberin hanımları, müminlerin anaları ilan edilip, ebedi dul olmaya mahkum edilmiştir.Yazık değilmi bu insanlara?Zira peygamber öldüğünde hanımlarının bir çoğu çok genç yaşta idiler.Peygamber, savaş ganimetleri cariyelerden tutunda ,evlatlığının hanımına varıncaya kadar istediği kadınlarla evlenirken,hanımlarına neden böyle bir yasak konmuştur?

 

50 - Ey peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık: Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

 

Bu kadar çok kadın arasında peygamber neyin darlığını çekmiş ?

 

Peygamberin cinsel ihtiyacı için bütün kapılar sonuna kadar açılırken,hanımlarının, neden en doğal evlilik hakları bile ellerinden alınır ?

 

Bumudur allahın adaleti ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ahzap 6 - Peygamber, müminlere kendi nefislerinden önce gelir. O'nun hanımları da onların analarıdır. Akraba da Allah'ın kitabında birbirlerine, diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza bir maruf (uygun bir vasiyet) yapmanız müstesnâdır. Bu, kitapta yazılıdır.

 

Bu ayet indikten sonra Ebubekir, kızı ayşe,ye, Ömerde kızı hafsa,ya anne demesi gerekiyor.Evet yanlış duymadınız bu insanlar kızlarına anne demesi gerekiyor.

 

Şimdi diyecekler ki, anne demesine gerek yok,bu ayet peygamberin hanımları ile evlenmenin yasak olduğu anlamındadır.

 

İyide bu ayet neden indi? Yoksa bu muhterem sahabilerin (haşa),kızları ile evlenmek gibi gibi bir eğilimleri mi vardı ?

 

 

 

 

sureyi baştan sona okudum. gerçekten üzerinde düşünülecek tartışılacak çok yön var. ama surenin sonunda senin yazını okuduktan sonra hakikatten güldüm.

bunun nedenine gelince her bizden yaşlı insana amca dede teyze dediğimizde o öz amcamız teyzemiz dedemiz mi oluyor. az biraz tarafsız yorum yapalım ya

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

(Shatin) sureyi baştan sona okudum. gerçekten üzerinde düşünülecek tartışılacak çok yön var. ama surenin sonunda senin yazını okuduktan sonra hakikatten güldüm.

bunun nedenine gelince her bizden yaşlı insana amca dede teyze dediğimizde o öz amcamız teyzemiz dedemiz mi oluyor. az biraz tarafsız yorum yapalım ya

 

Neresine güldünüz merak ettim.Sapla samanı karıştırdığınıza mı ?Bir insanın evladının annnesi sayılmasının, yaşlı insana saygı gereği amca veya teyze demekle ne alakası var ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Neden peygamberin hanımları, müminlerin anaları ilan edilip, ebedi dul olmaya mahkum edilmiştir.Yazık değilmi bu insanlara?Zira peygamber öldüğünde hanımlarının bir çoğu çok genç yaşta idiler.Peygamber, savaş ganimetleri cariyelerden tutunda ,evlatlığının hanımına varıncaya kadar istediği kadınlarla evlenirken,hanımlarına neden böyle bir yasak konmuştur?

 

Bumudur allahın adaleti ?

 

Ne kadar düşüncelisin arkadaşım dul olmaya mahkum edilmiş kadınlar ha :D yine bilmeden ordan burdan kulaktan duyma şeylerle ahkam kesiyorsun uslubunu beğenmiyorum en azından şöyle diyebilirsin "bu böylemi olmuştu olmuşsa neden?"

Peygamber efendimizin eşlerinden Hz.Aişe dışında yaşı genç olan tek bir eşini söyle desem bilmezsin,bilmediğin birşey daha var eşlerinin Hz.Aişe dışında ki hepsi dul ve yaşları ilerlemiş kadınlardı.

Peki yukarda ki ayetin hangi olay karşısında indiğini biliyormusun?eminim onuda bilmiyorsun,Peygamber efendimiz tüm eşlerine boşanma hakkı vermiştir ve hepsine bunu bizzat kendisi bildirmiştir "ben size dünya malı (ipekler,ziynetler)ve luks yaşam veremem eğer sizden herhangi biri bunları tercih ederse boşanabilir"bunun üzerine tüm hanımları"hayır biz senin eşlerin olarak yaşamayı ve öyle ölmek isteriz"demiştir.

 

Bu konuyla ilgili açıklamaları birçok yerde bulabilirsin azcık araştır olurmu?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne kadar düşüncelisin arkadaşım dul olmaya mahkum edilmiş kadınlar ha yine bilmeden ordan burdan kulaktan duyma şeylerle ahkam kesiyorsun uslubunu beğenmiyorum

 

 

 

Arkdaş, zaten siz beğenesiniz diye yazmıyorum ki.

 

en azından şöyle diyebilirsin "bu böylemi olmuştu olmuşsa neden?

 

Öyle diyemem efendim,huyum kurusun işte idare edin

 

Peygamber efendimizin eşlerinden Hz.Aişe dışında yaşı genç olan tek bir eşini söyle desem bilmezsin

 

tabi canım sizin gibi ******** varken ne haddimize bilmek

 

 

,bilmediğin birşey daha var eşlerinin Hz.Aişe dışında ki hepsi dul ve yaşları ilerlemiş kadınlardı.

 

Peki sen nerden bildin öyle olduğununu?.İsimleri ve yaşlarıyla beraber listesini verin.

 

Peki yukarda ki ayetin hangi olay karşısında indiğini biliyormusun?eminim onuda bilmiyorsun,Peygamber efendimiz tüm eşlerine boşanma hakkı vermiştir ve hepsine bunu bizzat kendisi bildirmiştir "ben size dünya malı (ipekler,ziynetler)ve luks yaşam veremem

 

Boşanma hakkımı vermiş? Ne büyük lütuf değilmi.Niye dünya malı veremiyor efendim elbette verecek.O kadınlar insan robot değil elbette isteyecekler.Vermeyecekse neden evlenmiş ?

 

Nalıncı keseri gibi, rabbena rabbena, hep bana hep bana mı, şey pardon muhammede mi ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne kadar düşüncelisin arkadaşım dul olmaya mahkum edilmiş kadınlar ha :D yine bilmeden ordan burdan kulaktan duyma şeylerle ahkam kesiyorsun uslubunu beğenmiyorum en azından şöyle diyebilirsin "bu böylemi olmuştu olmuşsa neden?"

Peygamber efendimizin eşlerinden Hz.Aişe dışında yaşı genç olan tek bir eşini söyle desem bilmezsin,bilmediğin birşey daha var eşlerinin Hz.Aişe dışında ki hepsi dul ve yaşları ilerlemiş kadınlardı.

Peki yukarda ki ayetin hangi olay karşısında indiğini biliyormusun?eminim onuda bilmiyorsun,Peygamber efendimiz tüm eşlerine boşanma hakkı vermiştir ve hepsine bunu bizzat kendisi bildirmiştir "ben size dünya malı (ipekler,ziynetler)ve luks yaşam veremem eğer sizden herhangi biri bunları tercih ederse boşanabilir"bunun üzerine tüm hanımları"hayır biz senin eşlerin olarak yaşamayı ve öyle ölmek isteriz"demiştir.

Bu konuyla ilgili açıklamaları birçok yerde bulabilirsin azcık araştır olurmu?

 

Sn.Sessizgece bu taralı kısmı ayet olarak gösterebilirmisin.

 

Peygamber efendimizin eşlerinden Hz.Aişe dışında yaşı genç olan tek bir eşini söyle desem bilmezsin,bilmediğin birşey daha var eşlerinin Hz.Aişe dışında ki hepsi dul ve yaşları ilerlemiş kadınlardı.

 

Sn.Sessizgece siz nereden biliyorsunuz ayşe dışındakilerin yaşlı olduğunu.Gece baskınlarında cariye edilenler allahın kendisine helal kıldıkları vs.vs bunların hepsimi yaşlı kaynağınız ne?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Peki sen nerden bildin öyle olduğununu?.İsimleri ve yaşlarıyla beraber listesini verin.

Boşanma hakkımı vermiş? Ne büyük lütuf değilmi.Niye dünya malı veremiyor efendim elbette verecek.O kadınlar insan robot değil elbette isteyecekler.Vermeyecekse neden evlenmiş ?

 

 

 

Hayhay;

 

ilk evliliğini 25 yaşında gerçekleştirmiş ve bu izdivacı da, kendisinden 15 yaş büyük olan Hatice validemizle yapmış olmasıdır.

 

 

Efendimizin (S.A.V.) bu evliliği, günümüzün en büyük inkârcılarını dahi yarı yolda bırakan Mekke müşriklerini susturmuş ve Peygamberimize hiç olmayacak şeyleri isnad eden bu müşrikler, evlilikleri konusunda O’na bir şey söyleme cüretini gösterememişlerdir. Üstelik Hz. Hatice validemizin başından, önceden iki evlilik daha geçmiştir.

Hz. Hatice validemizin vefat ettiği tarihte Peygamberlik vazifesinin 8.senesinde olan Efendimiz (S.A.V.), omuzunda kâinat çapında bir yük bulunmasına rağmen 5 yıl daha evlenmemiş, yani 53 yaşına kadar sadece tek evlilikle yetinmiştir.

 

Zevcelerden Ümmü Seleme, Ümmü Habibe, Hz.Safiye ve Hz. Sevde, daha önceden evlenmiş ve eşlerinin savaşlarda ölmesi üzerine, bazısı çocuklarıyla birlikte ortada kalmış kimselerdir. 60 yaşları civarında olan Peygamberimizin çok daha genç ve evlenmemiş zevceler yerine bu kişileri tercih etmesindeki ana sebep, İslâm nurunun yayılmasına hız kazandırmaktır. Nitekim Ümmü Habibe’nin nikâhlanmasıyla, bütün Emevîlerde tesir icra edebilecek Ebû Süfyan ailesinin gönlü fethedilmiş, Hayber emirlerinden birinin kızı olan ve Müslümanlarla yaptıkları savaşta ailesini kaybeden Hz.Safiye’nin nikâhlanmasıyla da birçok Yahudinin yumuşaması sağlanarak İslâmiyetin yayılmasına hız kazandırılmıştır.

 

Efendimizin ikinci eşi olan Hz. Âişe-i Sıddıka ile olan izdivacı, kendisine rüyada bildirilmiş ve bu izdivaç, kadınlık âlemi için bir şeref vesilesi olmuştur. Emsalsiz kabiliyetleriyle Efendimize (S.A.V.) aynı zamanda bir talebe olan Âişe-i Sıddık’a, büyük bir mürşid ve mübelliğe olarak Peygamber ümmetinin yarısını teşkil eden hanımların irşad vazifesini yüklenmiştir.

 

Efendimizin (S.A.V.) Hz.Zeynep’le olan ve Cebrail Aleyhisselâmın Cenâb-ı Hak’tan getirdiği emirle gerçekleşen izdivacı ise, Arap Yarımadasında kök salmış olan âdetlere karşı bir tür ilân-ı harp hükmünü taşıyordu.

 

Peygamberimizin eşleri şunlardır.

 

Hz. Hatice ®; Hz. Sevde binti Zem’a ®; Hz. Aişe ®; Hz. Hafsa binti Ömer ®; Hz. Zeynep binti Huzeyme ®; Hz. Zeyneb binti Cahş ®; Hz. Ümmü Seleme ®; Hz. Ümmü Habîbe (Remle binti Ebî Süfyan) ®; Hz. Cüveyriye binti Hâris ®; Hz. Safiyye binti Huyey ®; Hz. Mâriyetü’l-Kıbtiyye (Ümmü İbrahim) ®; Meymûne binti Hâris ®

 

Hz. Sevde 53 yaşında ve dul. Hz. Zeyneb binti Huzeyme, 5O yaşında ve dul. Ümmü Seleme 4 çocuklu ve 65 yaşında bir dul. Ümmü Habibe dul ve 55 yaşında, Meymune 2 çocuklu ve dul.

 

Çok evlilikleri, nefsanî duyguların büsbütün gerilemeye yüz tuttuğu 53 yaşından sonraki dönemde gerçekleşmiş olduklarına göre, bu evliliklerde mantığın gereği olarak başka gayeler aramak zaruridir. Bu sadece aklın ve mantığın değil, insan tabiatının ve insaflı bir değerlendirmenin de zorunlu bir gereğidir.

kaynak Sorularlaislamiyet.

 

Umarım yardımcım olmuşumdur.

 

 

 

 

Sn.Sessizgece bu taralı kısmı ayet olarak gösterebilirmisin.

 

 

Ayetmi öyle bir ifademi kullandım nereden çıkartıyorsunuz ayet olduğunu ayetin iniş nedeni dedim.Hz. Aişe tarafından rivayet edilen bir olay anlaşılmıştır herhalde.Ha bu arada cariyeler derken abartmayalım tek bir cariye var Mariye bunun dışında yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Muhammedin evlendiği kadınlar

1. Hatice

2. Sevde Binti Zem'an

3. Ebubekir kizi Ayse

4. Omer kizi Hafsa

5. Huzeyme kizi Zeynep

6. Ummu Seleme (Hine)

7. Haris kizi Cuveyriye

8. Zeyd kizi Reyhane

9. Zeynep Binti Cahs

10. Ebu Sufyan kizi "Ummu Habibe" (Remle)

11. Huvey kizi Safiye

12. Haris kizi Meymune

13. Sem'un kizi Marya Kibri

 

Muhammed'in bosadigi kadınlar:

1. Dahhak kizi Fadime

2. Zabyan kizi Aliye

3. Kab kizi Mileyke

 

Muhammed'in nikahlayıp sonradan ayrıldığı kadınlar:

1. Numan kizi Esma

2. Kays kizi Kuiteyle

3. Esma veya Seba (Sena) Binti Salt

4. Necdet kizi Selma

5. Huzeyl kizi Havle

6. Seraf binti Halife

7. Yezit kizi Amre El-Gifariye

8. Yezit kizi Hind El-Kitabiye

9. Davud kizi Mileyke

10. Rufaa kizi Nesatlsat

11. Kab kizi Esma

12. Haris kizi (Saire) Kuteyle

13. Amr kizi Senba/Seyba/Sabiye

14. Cundup bin Dimre Cind-i'nin kizi

15. Serahil kizi Imeyme (Binti Cevn)

16. Muaviye kizi Amre

17. Sufyan kizi Seba (Sena)

18. Ummul Haram

19. Hakim kizi Leyla

 

Muhammed'in mehir parasını odemeden aldığı kadınlar:

1. Haris kizi Meymune

2. Huzeyme kizi Zeynep

3. Ummu Serik

4. Hakim kizi Havle

 

Muhammed'in cariyeleri:

1. Nefise

2. Cemile

 

Muhammed'in sözlendigi kadınlar:

1. Amir kizi Dubaa

2. Nuame Bel'anberi

3. Sehl kizi Habibe Ensariye

4. Cemre Binti Haris Bin Avf Bin Kab bin Zabyan

5. Sevde Kiresiye

6. Besame kizi Safiye

7. Ebu Talib'in kizi Ummu Hani (Fagite)

8. Ismi bilinemeyen bir kadin

 

Muhammed'in bazi nedenler yuzunden evlenemediği kadınlar:

1. Abbas kizi Ummu Habibe

2. Hamza kizi Emame (Ammare)

3. Muhammed'e önerilen Baldizi

 

Muhammed'in ev islerinde bakan cariyeler:

1. Bereke (Ummu Eymen)

2. Emetullah binti Ruzeyme

3. Hudre

4. Redva

5. Sad kizi Meymune

6. Ruzeyne

7. Selma (Ummu Rafi)

8. Marya (Ummu Rebab)

9. Marya (Ceddetu'l Musenna)

10. Ummu Iyas

11. Havle (Ceddetu Hafs)

12. Meymune binti Ebi Abis

13. Ummu Dumeyre

14. Ummu Ayas

15. Rebiha

16. Saibe

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok evlilikleri, nefsanî duyguların büsbütün gerilemeye yüz tuttuğu 53 yaşından sonraki dönemde gerçekleşmiş olduklarına göre, bu evliliklerde mantığın gereği olarak başka gayeler aramak zaruridir. Bu sadece aklın ve mantığın değil, insan tabiatının ve insaflı bir değerlendirmenin de zorunlu bir gereğidir.

kaynak Sorularlaislamiyet.

 

Umarım yardımcım olmuşumdur.

 

+1 :clover::clover:

 

Birde şunu merak ediyorum..

Acaba eskilere ait herhangi bir kaynakta, İslam karşıtlarının Peygamberefendimizin çok evliliğini eleştirici yazılara rastladınız mı..

Mesela yine peygamber efendimiz döneminde yaşamış olan ve müslüman olmayan biri, bu sizin eleştirdiğiniz gibi eleştirmiş midir peygamber efendimizi..

Şu sonuca varmak için bunu soruyorum..

Belki bir gün çok evlilik maharet olacak ve gelecek nesillerimiz bizi bir evlilik yapmakla suçlayacaklar, :) nereden biliyorsunuz bunun böyle olmayacağını..

Demek istediğim, içinde bulunulan toplumun ve zamanın şartlarıyla, içinde bulunmadığınız toplumun ve şartların birbiriyle kıyası ne kadar tutarlıdır..

Ayrıca katakutayı bu verdiği bilgilerin kaynağını göstermeye davet ediyorum..

 

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

(sessizgece) Çok evlilikleri, nefsanî duyguların büsbütün gerilemeye yüz tuttuğu 53 yaşından sonraki dönemde gerçekleşmiş olduklarına göre, bu evliliklerde mantığın gereği olarak başka gayeler aramak zaruridir. Bu sadece aklın ve mantığın değil, insan tabiatının ve insaflı bir değerlendirmenin de zorunlu bir gereğidir.

kaynak Sorularlaislamiyet.

 

Umarım yardımcım olmuşumdur.

 

Yedi dereden su getirerek Muhammed’in evliliklerine başka bir anlam vermeye çalışıyor ama boşuna.

Zaten, Muhammed’in evliliklerine başka anlamalar verme ihtiyacı başlı başına burada ahlaki sorunların olduğuna dair iyi bir göstergedir. En fazla hakareti ise bizzat Muhammed’e ediyor.

Muhammed’i hadım gibi göstermeye çalışıyor, hiç cinsellik gücü kalmamış bir erkek olarak anlatıyor. Muhammed, bunca kadınları sadece siyasi sebeplerden, Allah emri üzere ama her zaman sadece gözlerine bakmak için almış.

 

Muhammed’in 30 erkek gücüne sahip olduğunu söyleyen sahih hadisler bir çırpıda yalan oluveriyor.

 

"5677 - Yine Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, hanımlarına gece ve gündüzleyin aynı saatlerde ziyarette bulunurdu. Onlar onbir tane idiler. Enes'e: "Buna takat getirebiliyor muydu?" denmişti. O: "Biz ona otuz kişinin gücü verildiğini konuşurduk" diye cevap verdi." Buhârî, Gusl 12; Nesâî, Nikah, 1, (6, 53, 54)."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Yedi dereden su getirerek Muhammed’in evliliklerine başka bir anlam vermeye çalışıyor ama boşuna.

Zaten, Muhammed’in evliliklerine başka anlamalar verme ihtiyacı başlı başına burada ahlaki sorunların olduğuna dair iyi bir göstergedir. En fazla hakareti ise bizzat Muhammed’e ediyor.

Muhammed’i hadım gibi göstermeye çalışıyor, hiç cinsellik gücü kalmamış bir erkek olarak anlatıyor. Muhammed, bunca kadınları sadece siyasi sebeplerden, Allah emri üzere ama her zaman sadece gözlerine bakmak için almış.

 

Muhammed’in 30 erkek gücüne sahip olduğunu söyleyen sahih hadisler bir çırpıda yalan oluveriyor.

 

"5677 - Yine Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, hanımlarına gece ve gündüzleyin aynı saatlerde ziyarette bulunurdu. Onlar onbir tane idiler. Enes'e: "Buna takat getirebiliyor muydu?" denmişti. O: "Biz ona otuz kişinin gücü verildiğini konuşurduk" diye cevap verdi." Buhârî, Gusl 12; Nesâî, Nikah, 1, (6, 53, 54)."

 

 

 

Saklı gerçek siz bana değil 11tane 111111111 tane hanım ismi hazırlasanızda bu bir şey ifade etmiyor.

 

Zira sizin ve sizden evvel bu yazıları yazanların ihmal ettiği bir konu var:

 

Her toplum kendi kültürüyle değerlendirilir.

 

Bitmiştir....siz yazmaya devam edin :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Saklı gerçek siz bana değil 11tane 111111111 tane hanım ismi hazırlasanızda bu bir şey ifade etmiyor.

 

Zira sizin ve sizden evvel bu yazıları yazanların ihmal ettiği bir konu var:

 

Her toplum kendi kültürüyle değerlendirilir.

 

Bitmiştir....siz yazmaya devam edin :)

 

Sayın azadi,

 

Heyecandan kime itiraz ettiğiniz bile okumamışsınız.İtiraz ettiğiniz kişi ben,im ama saklı gerçek yazmışsınız. Neyse önemli değil geçelim.

 

Şunu mu demek istiyorsnuz.Kuran, arap toplumunun kültürü ile ilgilidir, sadece onları bağlar.Evrensellik gibi bir iddası yoktur.

 

Eğer öyle ise,neden hala bu kitaba inanma ve bu kitaba göre yaşama gereği duyuyorsunuz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Belki bir gün çok evlilik maharet olacak ve gelecek nesillerimiz bizi bir evlilik yapmakla suçlayacaklar, :)

 

Sayın xlark tades, senin söylediğin şeye katılıyorum. Olaylar, olayların olduğu zaman ve şartlar dikkate alınarak değerlendirilmelidir.

 

Tropikal iklimde yetişen bir ağacı götürüp sibiryada yetiştirmeye kalkarsanız, büyümez.

Tropikal iklimde yaşayan biri için, palmiye harika bir ağaçtır. Hızla büyür.

Aynı ağaç sibiryalı için, kötü bir ağaçtır, büyümeyi boşver, dikilir dikilmez kuruyan bir ağaçtır.

 

Ama, ama...

 

Bu forumda yazan arkadaşların Hz. Muhammed'in evlilikleri konusunda itiraz ettiği noktalar çeşitlidir: çok evlilik olabilir, sübyanla evlilik olabilir, esirlerle zoraki evlilik olabilir.

 

Benim bu evliliklerle ilgili olarak takıldığım husuları söyleyeyim: Binim eleştidiğim takıldığım konu poligami/çok evlilik değil, başka hususlar. Yani, zaman ve şartlara göre değişmeyen hususlar.

 

1. Kişiye özel uygulamalar, ayrımcılık: Hz. Muhammed dışındaki erkeklerin eşlerinin kocaları öldükten sonra evlenebilmeleri, ancak Hz. Muhammed'in eşlerinin evlenememesi. Bunun bugün devam eden bir versiyonu var Güneydoğu Anadolu'da: Ağanın b.ku üstüne b.k olmaz. Yani getirilen kural şu: Hz. Muhammed'in erkeklik organının girdiği yere başka erkeklik organı giremez. Güneydoğu Anadolumuzda yaşayan gelenekle, Hz. Muhanmmedin getirdiği kural arasında bir benzerlik görebiliyormusun??

 

İslam evrensellik iddiasında bulunuyorsa, kurallar da evrensel olmalıdır, Ahmet'a ayrı, Mehmet'e ayrı değil. Eğer Kz. Muhammed'in yaşamı ile insanlığa örnek olduğu iddia ediliyorsa, bu konuda da örnek olmalıdır, ayrıcalıklı değil. Her konuda örnek olduğu iddia ediliyor. Her konuda örnek olmuş da bunda mı olamamış?Kabe'deki 300 küsür ilahı tedavülden kaldırmak kadar radikal bir adım atabilen bir adam, bu konuda da örnek olabilecek kadar kendini sıkamamış mı?

 

Neden Hz. Muhammed istediği kadar kadın alabiliyor da, diğer müslümanlar "iyilik için" istedikleri kadar alamıyorlar ? Mantığı, açıklaması var mı? Madem maksat iyilik yapmaktı, neden diğer müslümanların bu iyiliği yapmaları yasaklanmış?

 

(ayrımcılık konusunda, istanbul/fatih'deki cübbeli hoca'nın cemaate vaazettiği şeylerle, kendi yaşamı arasındaki uyumsuzluk da güncel örnek olarak değerlenndirilebilir.)

 

2. Yakın çevresine ilişkin ayrıcalıklar: Mesela, Hz. Muhammed'in en çok tanıdığımız çocuğu hz. Fatma'dır. Hz. Fatma, Hz. Alinin kaçıncı karısıdır? Veya Hz. Ali, Hz. Fatma'nın üstüne kadın almaya cesaret edebilmiş midir? Hz. Muhammed'in kızları ayrıcalıklı evlilikler mi yapmışlardır? Hz. Muhammed'in kızlarının kocaları birkaç tane daha kadın alabilmişler midir? Hz. Muhammed'in kızları, yaşlı eş, tercih edilmeyen eş, dördüncü eş falan gibi konumlara düşürülmüş müdür, yoksa bunu yapmaya kimsesin cesareti olamamışmıdır?

 

Hz. Muhamme elalemin kızını 9 yaşında eş edinmiştir. Peki kendi kızlarını da 9 yaşında kocaya vermişmidir? (Bu konuda bilgim yok, suçlamıyorum yani, sadece soruyorum)

 

(Burada birşey daha söylenebilir: Hz. Ayşe'nin çocuğu oldu mu olmadı mı bilmiyorum. Ama, çocuğu olmadıysa, Tanrı'nın/Doğa'nın bir kadına verdiği en büyük özelliklerden/duygulardan biri olan analık duygusunu yaşaması da, sırf ağanın b.kunun üstüne b.k olmaz mantığıyla evlenmesi yasaklanarak engellenmiştir.)

 

3. Sübyancılık: Sübyancılıkta sorun nedir anlayabiliyor musun xlark dates kardeş? İklim dolayısıyla vücudu gelişmiş olabilir, fakat bu demek değildir ki, vücudu gelişmiş kız evlenme çağındadır. Buradaki kıstas: Evlendirilen kız, evlenme kararını kendi mi vermiştir. Bu kız kendi iradesini kullanabilecek yaşta mıdır? Neler olup bittiğini anlayabilecek yaşta mıdır? Evlilik çift taraflıdır. Her iki tarafın da neler olup bittiğini anlaması gerekir. hangi iklimde olursa olsun, 9 yaşında olup da evliliğin ne demek olduğunu kavrayabilecek çocuk yoktur. Bu yaştaki çocuklar, salıncakta oynarlar, bebeklerle oynarlar, onların gözünde herşey oyundur. Herşeyi oyun gören bir çocukla, oyunla alakası olmayan evlilik gibi ciddi bir sosyal müesses kurmak akla, mantığa, vicdana sığar mı??

 

Sen 9 yaşındaki, daha salıncakta oynayan kızını, verirmiydin 50 küsür yaşındaki bir adama?

 

9 yaşındaki çocuğu, 11 yaşına kadar gerdeğe bile giremeyecek kadar küçük bir çocuğu, 9 yaşında beşik kertmesine tabi tutmak doğru mu?? (Evlilik yapan taraflar akli olgunluğa ermişlerse, evlilik mutabakatına nişan denir, taraflardan ikisi veya biri, akli olgunluğa ermemişse, evlilik mutabakatı, evlenecek insanlar tarafından değil, evlenecek kişilerin velilerince yapılır ki, buna da beşik kertmesi denir. .) Hatta Dogu/Güneydoğu Anadolumuzda peygamberin sünnetinden yola çıkan veya çıktığını iddia eden binlerce insan da, çocuklarının hayatını zehir eder. Bugün kültürümüzde töre sorunu olarak önümüze çıkar.

Beşik kertmesini savunabilirmisin bana?

 

4. Esirlerle zoraki evlilik: Birsürü insanın hayatını kaybettiği bir savaş sonucu esir olan insanlarda ortaya çıkan en önemli güdü hayatta kalma güdüsüdür. Bu insani bir güdüdür. Bununla bağlantılı güdü de, kurtulma ve mümkünse diğer esirleri de kurtarma arzusudur. İntikam duygusu başka bir duygudur.

 

Düşmanın eline esir düşmüş bir kadının eşini, babasını, oğlunu öldürmüş olan düşman ile evliliği kabul etmesinin 3 nedeni olabilir:

 

1. Yaşamak. Diğer seçenek ölüm olduğu için.

2. Başkalarını kurtarmak. Ben evliliğe razı olayım, kendimi feda edeyim, bari ailemdeki, kabilemdeki diğer esir kadınlar kurtulsunlar. Belki onların kurtulması için ricada bulunabileceğim bir fırsat doğar.

3. İntikam. Evleneyim, belki intikam alabileceğim bir fırsat oğar.

4. Tecavüzden kaçamıyorsan bari zevk al felsefesine boyun eğmiştir.

 

Bu seçenekler arasında ben hiç, kendi iradesi ve arzusu ile evlendiğine ilişkin bir seçenek göremiyorum. Hepsi zorlanmışlıktan kaynaklanan, özgür irade ile tercih edilmeyecek seçenekler.

 

Başka bir başlıkta başka bir formdaşa sordum, sana da sorayım, Iraklı olsan, kızının Bush ile evlenmesine nasıl bakardın? "O evlilik benim sevgimi, dostluğumu kazanmak, beni şereflendirmek için yapıllıyor" mu derdin?

 

Yani xlark tades kardeş, zaman ve şartlara göre değişecek bir din, evrensellik ve bütün zamanları kapsayıcılık iddiasında bulunamaz. Böyle bir din, zamandan, mekandan, şartlardan münezzeh bir Tanrı'dan gelmişlik iddiasında bulunamaz.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her toplum kendi kültürüyle değerlendirilir.

 

Yukarıdaki yazımı oku.

 

Her toplum kendi kültürüyle değerlendirilirse, bu kendi kültürüyle değerlendireceğimiz toplumdan çıkan bir din, evrensellik ve tüm zamanları kapsayıcılık iddiasında bulunamaz.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.