Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2006 Şimdi şunu merak eder oldum,Sabetaylık hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyim arkadaşlar.Teist ve ateist arkadaşlar fikirlerini yazarlarsa bende bişeyler yazmak isterim.Şimdi iyi geceler diliyorum hepinize.. Saygı ve sevgilerimle.. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2006 Din ona mensup olan herkesin ilgi alanına girer ve bundan dünyasal bir çıkar gütmezler (şimdi akıllarına ahiretsel çıkar gelecektir) ama buda değil sadece gönüllülük... Değer verdiğiniz herşeyi savunursunuz hepimiz savunuruz dinde bizim değerlerimiz arasında o yüzden ilgi alanımıza giriyor. Bu bizim burada dinci görünme çabası gösterdiğimiz anlamına gelmez. Bilakis akademiksel bir tartışmada varlığı ve yokluğu (saygı çerçevesinde) tartışmak gelişim açısından faydalıdır. Sevgili Taurusmutis Sabetaycılık hakkında pc'mde bulunan bilgilerin bir kısmını burada paylaşayım. Bir Sabetaycının dinî kimliğini devam ettirip ettirmemesi önemli değildir.Yahudilik, bir din olduğu kadar bir kültürdür. Dünyanın her yerindeki Yahudilerin belli ortak özellikleri vardır. Sabetaycılar da Yahudi kültürünün bir parçasıdırlar. Sabetaycılar son derece organizedirler çünkü Yahudilik dünyanın her yerinde organizedir.Bunun en belirgin kanıtı da İsrail'in kuruluş sürecidir. Bir Sabetaycı hiçbir zaman İslam'a inanamaz, bu mümkün değil. İnandığını söylüyorsa da yalan söyler.Şeyhülislam olabilmiş ya da Nakşibendilik gibi bir tarikata girmiş bir Sabetaycı ya da İstanbul'un varoşlarında yaşayan bir Sabetaycı gösteremezsiniz. Onlar, Etiler-Teşvikiye-Maçka üçgeninde yaşar. Türkiye'de ve siyasi hayatta bugün egemen bir Sabetaycı kültürü, Yeni Türkiye Partisi ile bir kez daha ortaya çıktı. Bir Sabetaycı, Ben Sabetaycı değilim diyebilir. Mesela, Orhan Pamuk gibi Kemal Derviş, İsmail Cem, Rahşan Ecevit, Çevik Bir, Halil Bezmen ve Can Paker en medyatik olanları. Takiyye yapıyor diye müslüman-milliyetçileri suçlayanlar asıl takiyyeciler ! Devleti ele geçirmek için YTP oluşumunu sahneye sürmek Yahudi veya Sebataycıların şeytani zekalarına yakışıyor. Sabetaycılığın devlet içindeki rolünün anlaşılabilmesi için Türkiye tarihindeki iki noktanın aydınlatılması gerekiyor.1924'teki mübadelede Sabetaycıların Türkiye'ye getirilmesiyle müslümanlaşmış Yahudiler Türkiye'nin resmi tarihini yazdılar ve CHP içinde sol içinde yuvalandılar. 1924 mübadelesinde Türkler ve Türkiye'de yaşayan gayri Müslimler yer değiştirdi. Sabetaycılar,Müslüman kabul edilerek Türkiye'ye getirildi. Sabetaycılar, Osmanlı Devleti'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kayıtlarına göre Müslümanlar. Ben, Müslüman olmadıklarını iddia ediyorum. Sabetaycılık Yahudiliğin ta kendisidir. Takiyye yapan en büyük örgütlü bir teşkilattır. 1924'te 25 bin Sabetaycı geldi, bugüne kadar toplam nüfusları 100 bin civarına ulaştı.1950'lerde cemaat içinde asimilasyon evlilikler yoluyla başladı. Faruk Aslan (alıntıdır) -http://www.imwar.com/thread.php?threadid=456&sid=10b0d36123a46dec9368f34b1b64b277- Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2006 Sabetay gerçeği Tıklayınız... Sabetay Sevi tıklayınız... sabetaycilar, sabetaycilik, sabetaycilik enstitüsü ve daha fazla bilgi için... -http://www31.brinkster.com/sabetayist/sayfa2.htm- Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2006 Sevgili Sardunyam ve Gece Kuşu; Yazılarınız ve vermiş olduğunuz linkler için teşekkür ederim.Ben yazmak için birkaç ileti daha bekliyorum.İletilerinizde kendi görüşlerinizi de belirtirseniz sevinirim.. Bu arada iletimi ''Sadece Merak''tan alarak bu topic'i benim adıma açan ve buraya taşıyan Admin veya Cloud kimse ona da ayrıca teşekkür ederim.. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2006 Benim bildiğim kadarıyla sabetaycılığın kurucusu Savi Türkiye'ye yerleşiyor ve burada müslüman gibi görünen ve yaşayan ama aslında Yahudi olan bir oluşum başlatıyor. İlkeleri de şu "müslümanlar gibi görün ama asla onlardan olma" bu günlerde çok gündemde olan bir kitap var "Efendi/Beyaz Türkler" burada da Türkiyedeki sabetaycıların kim oldukları yazmakta. Sabetaycılar birbirlerini sürekli destekliyorlar ve önemli mevkilere geliyorlar. Yoksul bir sabetay göremezsiniz. Siyaset, ticaret ve sanat alanlarına yerleşiyorlar genellikle. Adetleri arasında bir yakınları öldüğünde ardından tıpkı bir müslüman gibi 7 gün Kuran okutuyorlar mevlit yapıyorlar ama 7. günden sonra Tevrat okumaya başlıyorlar ve çocuklarına belli bir yaşa gelmeden Yahudi olduklarını söylemiyorlar. Ancak Yahudiler sabetayları tam olarak Yahudi görmeselerde ekonomik anlamda destek oldukları biliniyor. Sayılarının 100.000 civarında olduğu söyleniyor. İslam adı altında bazı hurafeleri yerleştirenlerde onlar. Yahudi geleneklerine sahip çıkarlar. Toplum içinde çok iyi tanınırlar, kibar ve naziktirler, herhangi bir çıkarlarına aykırı bir davranışta bulunmadığınız sürece. Selamlar Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2006 Yahudiler ta Peygamberimizin zamanindan bu yana Islama hurafelerle en büyük zarari vermislerdir ve hzalada vermektedirler.Yahudilerden dinimize saygi duymalarini zaten bekleyemeyiz,düsünün ki Hz. Isa'yida Hz.Musa'yida yalanlayan onlardi. saygilarla Alıntı
Φ sule70 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2006 Ben bu konuda biraz araştırmıştım. Türkiye de var olan geniş bir aile, bir tarikat belki de bir lobi sonuçları çıkartılmış. Henüz Efendi'yi okumadım. Ancak bu benzeri konularda önceden beri bir ilgim ve araştırmam vardır. Bu akımın nerden geldigine bakmak gerekirse Sabetay Sevi kimdir onu tanımamız gerekli... Sabetayizm ile dönmelik eş tutuluyor çogu kaynakta. Eger hayatını okuduysanız, Sevi, önce islamı kabul etmiş ardından da kendi yoluna devam ettigini belirtmiş. Konu oldukça ilginç ve elle tutulur veriler yokki, çogu kaynakta şu şu şu sabetay iddiaları dolanmakta, ancak ne kadarı dogrudur tartışılır. Bunların bazı destekçileri, bazı savunmaları da mevcut aslında. Davut Güloğlunun, Tarkan a verilen şansın çok azı bile bana sunulsa ben şu an ki yerimde olmazdım şeklindeki bir açıklaması.... Bu iddia oklarının genelini zenginlerin ve de ünlülerin oluşturması son derece ilginç. Bu konuyada burda girmek pek istemiyorum aslında. Ancak tek birşey de söylemeden geçemeyecegim, Menderesin sabetay oldugu hemen hemen tüm kaynaklarda mevcuttur. İdamının ise yine sebebinin bu oldugu düşünülüyor. Bir insanı,bir devlet adamını önce "çıkarıp" sonra "indiren" kaç güç tanıyorsunuz Türkiyede?? ve Türkiyedeki sabetayist lerin isim listesi sizlerle paylaşmak istedim.. sebateist listesi sevgiler Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2006 Ancak tek birşey de söylemeden geçemeyecegim, Menderesin sabetay oldugu hemen hemen tüm kaynaklarda mevcuttur. İdamının ise yine sebebinin bu oldugu düşünülüyor. Bir insanı,bir devlet adamını önce "çıkarıp" sonra "indiren" kaç güç tanıyorsunuz Türkiyede?? kardeş aynı mantıkla bakılırsa ; sayın erdoğanda sabetaycı olmuyor mu?adamın geçmişi belli! yoksa yanılıyor muyum? yani bu adamların dışında kimse söz sahibi değil mi? bir başka hususta şu; ABD ' nin bu işle ilgisi var mı? varsa ne türlü bir ilgi? tarihi mi? yoksa menfaat üzerine mi? bence birazda bunları kurcalayalım Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2006 kardeş aynı mantıkla bakılırsa ; sayın erdoğanda sabetaycı olmuyor mu?adamın geçmişi belli! yoksa yanılıyor muyum? yani bu adamların dışında kimse söz sahibi değil mi? bir başka hususta şu; ABD ' nin bu işle ilgisi var mı? varsa ne türlü bir ilgi? tarihi mi? yoksa menfaat üzerine mi? bence birazda bunları kurcalayalım Henüz yazmayacağım ama bu iltide değinmem gereken 1-2 nokta var; Erdoğan'ı koruyor değilim ama sabetaylıkla alakası olduğuna inanmıyorum.. Bu işle ABD nin alakası var mı derken ABD yüceltiliyor.Oysa ABD İsrail'e kuyruk sallayan ve tüm pis işlerini yapan İsrail'in maşasından başka birşey değildir.Bu konuyu da uzatmayacağım,sadece bir tespitte bulundum.. Sevgilerimle.. Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2006 Erdoğan'ı koruyor değilim ama sabetaylıkla alakası olduğuna inanmıyorum.. Bu işle ABD nin alakası var mı derken ABD yüceltiliyor.Oysa ABD İsrail'e kuyruk sallayan ve tüm pis işlerini yapan İsrail'in maşasından başka birşey değildir.Bu konuyu da uzatmayacağım,sadece bir tespitte bulundum.. Sevgilerimle.. erdoğan hakkında bu mantıkla bakılırsa dedim zaten. kesin bir ifadem yok .alıntıya bakarsanız!. ABD biraz farklı , yahudilik şu sıralar popüler orada, sermayedarları dolayısıyla...ama yarın ne getirir bilinmez. yahudi lobileri ABD ' de hakim sınıf oldu, evangelistlerin baskın nufüsü konuyu biraz özetler sanıyorum.zaten bu mezhep yahudiye destek çıkan bir örgüt halinde bu gün...vs' leri çok...sabetaycılık sanki daha ziyade özelde bir hareket. tımar ocaklarına benziyor...bence biraz açın bu konuyu. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2006 bence biraz açın bu konuyu. Sabetay Sevi İzmirlilerin "Kara Menteş" dedikleri Haham Mordahay Sevi'nin ailesi, kentteki Yahudilerin büyük çoğunluğu gibi, 1492 tarihinde İspanya'dan kovulmuştu. . XV yüzyılın son yılları ve XVI. yüzyılın ilk yıllarından itibaren İspanya (1492), Sicilya ile Güney İtalya (1493), Portekiz (1497) ve diğer Avrupa ülkelerinden kovulmuş çok sayıda Yahudi Osmanlı Devletine sığmdı. Sevi ailesi önce Mora'ya sonra İzmir'e yerleşti. Kara Menteş"in oğlu, Sabetay Sevi, 7 temmuz 1626 tarihinde İzmir'in Agora semtinde doğdu. Her Yahudi çocuk gibi o da eğitimine önce kutsal kitap Tevrat'ı öğrenerek başladı. Tevrat'ın özel yorumu sonucu ortaya çıkan gizemli "kabala" öğretisine merak sardı. Haham olarak yetiştirilen Sabetay Sevi, otuz dokuzuncu yaşının eşiğinde yoğun bir mistisizme saplandı. Yahudi toplumunu kurtaracak tanrısal ilahî güce sahip Mesih (kurtarıcı) olduğunu söylemeye başladı. Agora'daki Portugal ve Galante sinagoglarında ilk vaazlarına başladı. Ve 31 mayıs 1665 tarihinde "Mesih" olduğunu ilan etti. Yahudi inancına göre Mesih, kendilerine, bugünkü İsrail topraklarında bağımsız bir devlet kuracak ve dünyanın dört bir yanma dağılmış olan Yahudileri bir araya toplayacaktı. Mesih olduğunu iddia eden Sabetay Sevi, sinagoglarda ateşli konuşmalar yapmaya başladı. Taraftarlarının sayısı her gün arttı. Bu heyecanlı konuşmalar, Avrupa'dan Yemen'e, Kuzey Afrika'dan Anadolu'ya kadar geniş bir coğrafyada yaşayan insanlar arasında dalgalanmalar yarattı. Bu akım, Hıristiyanları da, Müslümanları da etkiledi. Avrupa'daki Milleneryan Hıristiyanlan da 1666 yılında İsa Mesih'in ikinci kez dünyaya gelişini bekliyorlardı. Bu kehanete göre İsa'dan önce Yahudilik içinden bir Mesih çıkması, bu Mesih'in bütün Yahudileri Hıristiyanlığa döndürmesi ve "Kutsal Topraklar"ı işgal eden "Türk" imparatorunun sonunun gelmesi gerekiyordu. Sabetay Sevi'nin ortaya çıkışı bazı Hıristiyanlara göre bu kehanetin habercisiydi! Gelişmelerden rahatsız olan Osmanlı yönetimi Sabetay Sevi'yi tutukladı ve yargıladı. Sultan IV. Mehmed, çok uzun süren yargılamayı perde arkasından takip etti. Yargılama sonunda Sabetay Sevi'nin önüne iki seçenek kondu: iddialarından vazgeçmezse öldürülecek ya da Müslümanlığı kabul ederse hayatı bağışlanacaktı. Yahudi dönmesi bir şeyhülislam! Burada bir parantez açmak gerekiyor: Sabetay Sevi'nin sarayda sorgulanışı sırasında orada bulunanlardan biri de sultanın doktorlarından Hayatîzade Mustafa Fevzi Efendi'ydi. Hayatîzade aslında, gerçek adı Moses ben Raffael Abrabanellan, Yahudilikten Müslümanlığa dönmüş biriydi. Gershom Scholem Hayatîzade için Sabetay Sevi adlı kitabında, Sultan'm kız kardeşiyle evliydi ve 1670'te Erzurum valisiydi. 1665'e kadar Temeşvar (Macaristan) valiliği yapmıştı. (2001, s. 338) diye yazıyor. Hayatîzade Mustafa Fevzi Efendi'nin torunu Mehmed Emin Efendi, Osmanlı'da şeyhülislamlık yapan, -bilinen- ilk Yahudi dönmesidir! Oğullarından biri müderris olmuş, torunu Hayatîzade Mehmed Emin de dedesinin izinden gitmiş, hekimbaşı, kazasker, kadı ve müderris olduktan sonra şeyhülislamlığa kadar yükselmiştir. Yani bir Yahudi dönmesi Osmanlı'nın şeyhülislamlığını yapmıştı. Dönelim tekrar Edirne Sarayı'ndaki sorgulamaya... Hayatîzade Mustafa Fevzi Efendi, Edirne Sarayı'ndaki sorguda Sabetay Sevi'nin tercümanlığını yaptı. Sonuçta Sabetay Sevi kendisine önerilen iki seçenekten birini kabul etti. "Bu can bu bedende olduğu sürece Müslüman'ım" dedi ve "Mehmed Aziz Efendi" adını aldı. Kansı Sara ise "Fatma Hanım" adını seçti! Taraftarlarının bazıları bu hareketi ihanet olarak görüp, Sabetayist olmaktan vazgeçti. Hatta kimileri, "yeni durum"a karşı çıkıp intihar etti. Çoğunluk ise Müslümanlığı kabul etti. Kabul edenler kendilerine "maaminler" (inananlar) diyorlardı. Sabetay Sevi ve yandaşlanna, dinlerinden döndükleri için, "avdetî" (dönme) denilmeye başlandı. Sabetayistler, islamiyet'i kabul ettiklerini söylemelerine, görünüşte Müslüman gibi hareket etmelerine rağmen, gerçekte Musevîliğe inanmaktaydılar. En belirgin özellikleri güçlü saklanma yeteneği olup, (...) gerçek Müslümanlara karşı kendilerini iyi korumasını bilirler. Gerçek Müslümanların hayatını yaşamak, özel yaşamlarında onlarla beraber olarak, onların doğru ve hatalı taraflarını iyi taklit etmek, görünüşte müslümanlığın amaçlarına iyi hizmet etmek, ancak buna karşılık kendi iç dünyalarında Müslüman vatandaşlardan binlerce fersah ötede olmak. Ne vicdan esnekliği! Ne irade gücü!" (M. Danon, Tarih ve Toplum, aralık 1997) Her birinin, hem Türkçe hem de İbranîce adı vardı. Türkçe adlar toplumsal yaşamda, İbranîce adlar ise aile ve "cemaat içinde" kullanılıyordu. (www.geocities.com'da Sabetayist isimlerin kökenine ilişkin yapılan araştırmada bu kitapta karşımıza çıkacak bazı isimlere rastlamak mümkün: Beria, Berrin, Güzin, Nejat, Kemal, Ethem, ibrahim Ethem, Baha, Fatin, Sevin, Siret, Yasemin, Leyla, Nâzım, Kerem, Vedia, Yahya, Mehmet, Mehmet Ali, Sibel, Bahar, Feriha, Suzan, Melike, Esra, ipek, Niyazi, Talat, Tahir, Ata, Alp, Ender, Can, Kenan, Nuri, Cavit, izzet vb. Türkiye'de özel ad bilim (onomastik) konusunda yapılan çalışmalar genellikle küçümsenerek izlenir. Oysa Yahudi kültüründe isimlerin önemi büyüktür. Kabalaya göre her harfin bir sıra numarası, temsil ettiği bir gücü bulunmaktadır. Yani, harflerin kendi aralarında gizemli bir ilişkisi ve bunun mistik bir açıklaması vardır. Bu nedenle gerek Yahudiler ve gerekse Sabetayistler sanılanın aksine isim koyma konusunda son derece özenlidirler. Bir noktanın daha altını çizmek isterim: arama sitesi www.google.com'a "Sabetayist- Evliyazade" diye yazıp, arama yaparsanız, karşınıza, Evliyazade ismini Sabetayist ailelerin kullandığı bilgisi çıkar! Ama Türkiye'de Evliyazade soyadını kullanan her aileyi Sabetayist sanmak yanıltıcı olur.) Sabetayistlerin büyük çoğunluğu İspanyol göçmem, yani "Sefarad" dı. Bu nedenle anadilleri Îbranîce-İspanyolca karışımı Ladino'ydu. Çoğu Türkçe'yi ve Rumca'yı da iyi derecede konuşuyordu. Sabetaycılık sadece İzmir, Selanik gibi Osmanlı kentlerinde değil, Orta ve Kuzey Avrupa kentlerinde de yayılmıştı. Sabetay Sevi 1675 tarihinde öldü. Ve gerçek gizem bundan sonra kök saldı. Çünkü Mesih'e inanan büyük bir kesim Sabetay Sevi'nin gövdesel olarak Müslümanlığa döndüğünü, ancak ruhsal olarak göğe uçarak yeniden dünyaya döneceğine inandılar. Sabetay'm 1666'da din değiştirmesini izleyen on yıl boyunca yaklaşık 200 aile de Mesihlerinin izinden giderek Müslüman olmuştu, bu ailelerinin çoğu Edirne, Selanik, İstanbul, İzmir ve Bursa'daydı. Anadolu'da ve Balkanlar'da da din değiştiren bazı aileler vardı. 1683 yılında Selanik'teki Yahudiler arasında kitlesel din değiştirmeler görüldü ve kısa sürede yaklaşık 300 aile Müslüman oldu. Bilinen en eski kaynak olan Danimarkalı gezgin Karsten Nibeuhr'un 1784 tarihli eserinde, burada (Selanik'te) 600 dönme aile bulunduğu belirtiliyor. (John Freely, Kayıp Mesih, s. 254-255 ve 258) Gershom Scholem, Sabetay Sevi adlı çalışmasında nüfusun 60 000 olduğunu yazar. (s. 326) İnananlar Sabetay Sevi'nin ölümüne inanmamışlardı; o ölmemişti, sadece beden değiştirmişti ve yeniden dünyaya gelecekti. Sabetay Sevi öldükten sonra Sabetaycılığın merkezi durumuna gelen kent Selanik'ti. sabetay Sevi'nin son eşi Ayşe, Selanikli'ydi. Ayşe kardeşi Yakov Kerido'nun (Abdullah Yakub) ölen eşinin ruhunu taşıdığını öne sürdü. Sabetay Sevi (Maşiah) ile cemaat arasındaki bağlantıyı ancak Yakov Kerido'nun sürdüreceğini söyledi. Böylece Kerido'ya inanan taraftarlar oluşmaya başladı. Yakov Kerido, yani Müslüman adıyla Abdullah Yakub, İslam'ın emirlerini eksiksiz yerine getirmeye dayalı bir esas kurdu. Kendilerini "mümin" olarak gören bu grup üyeleri namazını, orucunu, zekâtını ihmal etmiyordu. Çokeşlilik ve boşanma konusunda Müslümanlardan farklıydılar. Sabetayistler birden fazla eşe karşıydılar. Evlilik, sünnet, seyahat, işe başlama, hatta ameliyat konusunda bile liderlerine danışıyorlardı. Din, giysiler, örf ve âdetler hususunda mevcut olan düzene ayak uydurmakta hiç güçlük çekmiyorlardı. Hatta, Abdullah Yakub cemaat mensuplarına örnek olmak için, yanma "müritlerinden" Mustafa Efendi'yi alarak Kabe'ye hacı olmaya gitti. Ancak Mekke'ye giderken deve üzerinden düşerek öldü. "Hacı" olup dönen Mustafa Efendi "tarikatın" başına geçti. Hacı Mustafa Efendi kendisine iki halef seçti: Mehmed Ağa ve İzak Ağa. Bunların unvanları "Zişan"dı! Yakov Kerido'nun sağlığında başlayan grup içindeki tartışmalar bitmedi, daha da alevlendi. Muhalif grubun başını Mustafa Çelebi çekiyordu. Mustafa Çelebi, sadık adamlarından Abdurrahman Efendi'nin Sabetay Sevi'nin ölümünden dokuz ay sonra doğan oğlu Baruchiah Russo Maşiah'ın ruhunu taşıdığını ileri sürdü. Yani Sabetay Sevi'nin ruhunu Yakov Kerido değil, Baruchiah Russo taşıyordu. Sabetayistler ikiye bölündü. Baruchiah Russo, yani Müslüman yla Osman Baba'ya inananlar gruptan ayrıldı ve bunlara Karakaş (Karakaşîler) dendi. Kalanlara, Yakov Kerido'nun Müslüman adı Abdullah Yakub'dan dolayı "Yakubîler" denildi. Zamanla Karakaş grubu da parçalandı, takasların bir süre sonra, kırk yaşma gelen Osman Baba'yı mesih ilan etmesi grup içinde tartışmalara yol açtı. İbrahim Ağa, Osman Baba'nın Mesih değil Mesih temsilcisi olabileceğini söyledi. Tartışmalar sürerken, Osman Baba'nın ölümü grupta ayrılığı kesinleştirdi. Çünkü ibrahim Ağa, "Mesih ölmez, bedeni çürümez" görüşünü ileri sürerek, mezarın açılmasını istedi. Mezar açılmadı ve İbrahim Ağa başkanlığındaki grup Karakaşlardan koptu. Çoğunluğu İzmirli olan ve başını İbrahim Ağa'nm çektiği gruba "Kapancı" (Kapanîler) denildi. "Yakubîler", "Karakaş" ve "Kapancı" adlı bu üç Sabetayist grubun toplumsal ve ekonomik konumlan birbirlerinden farklıydı. Yakubîleri, Selanik'teki üst sınıf Osmanlı memurlan oluşturuyordu. En kalabalık grup olan Kapancılar, çoğunlukla İzmir'de oturuyorlardı; üst ve orta sınıfı oluşturan tüccarlardı. Muhafazakâr olmalarıyla bilinen Karakaşlar ise, zanaatkar, esnaf ve işçilerden oluşuyordu. Örneğin berberler, kasaplar, kunduracılar ve hamallar bu gruba dahildi. Öyle ki, ilk dönemlerde Selanik'teki berberlerin tamamı Karakaş'tı. Bu üç ayn grup, ayn yerlerde ibadet ediyorlar, ayn mezarlıklarda toprağa veriliyorlardı. Birbirlerinden kız alıp vermiyorlardı. Osmanlı döneminde böyleydi, peki örneğin yarım yüzyıl önce nasıldı? Bu nedenle araya girip bir not yazacağım: Türkiye'nin en ünlü Sabetayist ailesi İpekçiler, Karakaş'tı. Bu grubun tutuculuğuna bir örnek vermek istiyorum. Gazeteci Abdi İpekçi Büyükada'da tanıştığı Esin Dölen adlı genç kızla nişanlandı. Ancak bu birlikteliği Abdi İpekçi'nin babası ve ağabeyi hiç tasvip etmedi. Sonunda nişan bozuldu. Yazılanlara bakılırsa İpekçiler, Dölen ailesinin yaşam tarzlannı çok farklı bulduklan için nişanı bozmuşlardı. Ben size gerçeği yazayım: Esin Dölen, ünlü tütün tüccan Kâtipzade Mehmet Dölen'in kızıydı. Kâtipzadeler, Kapancı grubuna dahildi. Esin Dölen'in annesi Nermin Hanım, İzmir Belediyesi eski başkanlarından Osman Kibar'm amcaoğlu Sanm Kibar'ın kızıydı. Kibar ailesi Karakaş'tı... Kapancı Mehmed Efendi ile Karakaş Nermin Hanım'm evlenmesi, o yıllarda bu iki grup arasında hayli fırtınalar yarattı. Karakaşîler, Yakubîlere değil ama aynldıklan Kapanîlere aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ hınç doluydular. ( "Kapanî" ibranîce'de "izmirim" demektir. (Yalçın Küçük, Tekeliyet, 2003, s. 243) Baskılar olsa da, Nermin Hanım'ın güçlü kişiliği bu evlilik ündeki tüm engelleri kaldırdı. Ama Karakaşlar bu evliliği hiç anlayamadı. Başta baba Süleyman Cevdet İpekçi ve büyük ağabey Mehmet î ekçi, bu evliliğine karşı çıktılar. Abdi îpekçi'nin, annesi Karakaî* bile olsa, Kapanî bir adamın kızıyla evlenmesine razı olmamış- Hayat tarzlannın farklı olduğunun söylenmesi sadece bir kılıftı Çünkü Abdi İpekçi, Esin Dölen'den sonra kimle evlendi dersiniz- Nermin Hanım'ın kardeşi Ali Kibar'm damadı Emir Dilber'in kız kardeşi Sibel Dilberle... Dilberler Karakaşîler arasında en muhafazakâr aileydi. Abdi İpekçi'yle nişanı bozan Esin Hanım da "Altınyıldız" markasını Türkiye'ye kazandıran Kerim Kerimol'la evlendi. İpekçi, Dilber, Kibar, Şamlı, Aker, Cezzar, Başkurt, Gencer, Atam, Ülger, Biren, Oğan, Atatür, Gerçel, Mısırlı gibi Karakaşî aileler cenazelerini genellikle, Sabetayistlerin mezarlığı olarak bilinen Üsküdar'daki Bülbülderesi Mezarlığı'na defnediyorlar. Bülbülderesi Mezarhğı'ndaki mezarların hemen tamamı Karakaşî'dir! Örneğin yukanda adları geçen Ayla (Kibar)-Emir Dilber çifti bu mezarlığa defnedilmiştir. Bülbülderesi Mezarlığı'nın girişindeki caminin adı Feyziyehatun Camii'dir. Bugüne kadar yazılan kitap ve makalelerde, Feyziye Mektepleri için "Sabetayistlerin okulu" diye yazılmaktadır. Bu okulu 1873'te Selanik'te kuran Şemsi Efendi (ki mezan Bülbülderesi Mezarlığı'ndadır), okulun ilk müdürü Cavid Bey, 1900 yılında tüm mallarını okula bağışlayan Mısırlı ailesi ve okulun Türkiye'deki on kişilik kurucu listesinin tümü Karakaşî'dir. Ölülerini hâlâ Bülbülderesi Mezarlığı'na defnetmelerinin ve Feyziye Mektepleri'nin yüz otuz yıldır dimdik ayakta durmasının bir tek sebebi vardır: Karakaşîler, Yakubîler ve Kapanîler gibi asimile olmamıştır! Ama şunun altını da çizmek zorundayım: Feyziye Mektepleri'nin Karakaşîlerin olması, okulda Türk, İngiliz, Fransız, Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, Sabetayist (Kapanî, Yakubî) yani hemen her ırk, din ve dilden, her gruptan öğrencinin ders görmesine engel değildir. Soner Yalçı'nın Efendi Kitabından alıntıdır... Bence Herkesin bu kitabı okuyarak yakın tarihimizde ve günümüzde nasıl kuşatılıp yönetildiğimizin anlaşılmasında yarar var... *tna Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2006 Soner Yalçı'nın Efendi Kitabından alıntıdır... Bence Herkesin bu kitabı okuyarak yakın tarihimizde ve günümüzde nasıl kuşatılıp yönetildiğimizin anlaşılmasında yarar var... *tna alıntı dahi olsa , emeğin için teşekkürler arkadaşım saygılar Alıntı
Φ sule70 Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2006 Erdoğan'ı koruyor değilim ama sabetaylıkla alakası olduğuna inanmıyorum.. Peki Erdoğanın sabetayist olmadığını yada alakasını olmadığını nerden biliyorsunuz sayın taurusmutis? bu ülkede kimin sabetayist olup olmadığı meçhul Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2006 Peki Erdoğanın sabetayist olmadığını yada alakasını olmadığını nerden biliyorsunuz sayın taurusmutis? bu ülkede kimin sabetayist olup olmadığı meçhul Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 Sevgili Şule ve Şule'yi yonca'sıyla destekleyen Sardunyam; Bakın,Gece Kuşu başta olmak üzere Sabetaylık hakkında bir sürü açıklayıcı ileti gönderdi arkadaşlarımız.(Sardunyam,buna sen de dahilsin..)Erdoğan yazılanlara uyuyor mu sizce..? Neyse yazılanlar elbet okunacak,tespitler elbet yapılacak.Şimdi beni asıl ilgilendiren ve içimi kemiren soru,aramızda hiç sabetay var mı..? Eğer varsa bunu açıkgönüllülükle yazabileceğini sanmıyorum ama yine de davet ediyorum söylemeye.. Saygı ve sevgilerimle.. Alıntı
Φ FAUST Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 Eğer varsa bunu açıkgönüllülükle yazabileceğini sanmıyorum ama yine de davet ediyorum söylemeye.. hiç şüphen olmasın,bıçağın 2 yüzü gibi Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 işin rast gele diyelim adam geldi söyledi ! sen onunla tarihi bir röpörtaj mı yapmayı düşünüyorsun? veya ağzından işimize yarar laf mı alacan Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 Sevgili Şule ve Şule'yi yonca'sıyla destekleyen Sardunyam; Bakın,Gece Kuşu başta olmak üzere Sabetaylık hakkında bir sürü açıklayıcı ileti gönderdi arkadaşlarımız.(Sardunyam,buna sen de dahilsin..)Erdoğan yazılanlara uyuyor mu sizce..? Neyse yazılanlar elbet okunacak,tespitler elbet yapılacak.Şimdi beni asıl ilgilendiren ve içimi kemiren soru,aramızda hiç sabetay var mı..? Eğer varsa bunu açıkgönüllülükle yazabileceğini sanmıyorum ama yine de davet ediyorum söylemeye.. Saygı ve sevgilerimle.. Sayın taurusmutis şule arkadaşımın sözlerini iyi anlamadığın aşilar. kendisi sen nereden biliyorsun sebatay olmadığını bu ülkede kimin sebatay olduğu belli değil diyor. ama sen Erdoğan'ın olamayacağını savunuyorsun. tabi savuna bilirsin bu beni alakadar etmiyor. yazılanların dışında olan pek çok olayda var. Erdoğan'ın bu ülkeye ne kadar zararının olduğu ortadadır. ve kendisi hiç bir zaman ben Türk'üm diyemeyen bir başbakandır. ama bu sizi ilgilendirmiyor sanıyorum. ne diyeyim. gerçek şu ki bu ülkede iktidarda ve muhalefette ya da meclis dışında "damat ferit"ler çok fazla. ve gerçekten kimin ne olduğu belli değil. maskeler düşmedikçe de belli olmayacak ama maske adı üstünde takma yüz uzun süre saklamaz insanı.(!) selamlar Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 işin rast gele diyelim adam geldi söyledi ! sen onunla tarihi bir röpörtaj mı yapmayı düşünüyorsun? veya ağzından işimize yarar laf mı alacan Hele cevap gelsin,elbet sorularımız olacaktır.. Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 Sabetaylar genelde çok farklı görünürler başka birşey söylüyormuş gibi yapıp çok başka bişey söylerler bunu görmek için iyi bakmak gerekir. Genel tavırları sıkışınca çekilirler ve bir süre beklerler. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2006 Erdoğan yazılanlara uyuyor mu sizce..? Neyse yazılanlar elbet okunacak,tespitler elbet yapılacak.Şimdi beni asıl ilgilendiren ve içimi kemiren soru,aramızda hiç sabetay var mı..? Eğer varsa bunu açık gönüllülükle yazabileceğini sanmıyorum ama yine de davet ediyorum söylemeye.. Saygı ve sevgilerimle.. aramızda hiç sabetay var mı..?... Soru şöyle olmalıydı Taurus, Asimile olmayan kaç sebetay kaldı ülkede... *** Üst kimliğimiz olan "İNSAN" kavramı, kim olursanız olun, hangi amaç yada yöntemle beyinler yıkanmış olursa olsun... Bir gün gelir o kişi İNSAN olduğunu hatırlar... İnsan sevgisi ve kardeşlik kavramı her zaman ağır basar... İnsanın her zaman İnsana ihtiyac duyduğunu, yararlı olduğunu anlar... Hatırlayamayacak kadar tutucu ve İnsan olma vasfını taşımayanlar ise öldükleri anda etkileri ortadan kalkar... Ayrıca her kavramında bir yaşam süresi vardır... Doğar, büyür, gelişir, gerçekliği ve yararı ölçüsünde ömrünü sürdürür ama yine de eskir... ve yerini daha yeni şeylere bırakır... Hele de zararlıysa yaralar da açsa, Hepimize dersler vererek insanlık tarihindeki yok oluşların arasında yerini alır... Yok olmayacak bir kaç olgudan biri Sevgi diğeri ise çıkarlara dayalı ilişkilerdir... *** Evet Sebetaylık yaşamış,yaşanmış, parçalanmış kollara ayrılmış ve halen kökleri çok derinlere indiği için varlığını sürdüren bir olgudur... (Sebetay olan yada olmayan) İnsanlara yararı ve sağladığı çıkar ölçüsünde devamını sürdürecektir... Sanırım senide bu konuda ki bazı gerçekler sarsmış... Konunun derinliklerine indikce seninde ağzının benim gibi bir karış açık kalacağına... Kuşatılmışlığın ve yönetilişimizin gerçekleriyle karşılaştıkca kafanın dahada karışacağına eminim... Ama sana tavsiye bu konuda tek taraflı araştrma ve yayınlarla yetinme... Bunu kendi örgütlenme ve çıkarları için, ülkeye yararlı olmuş yada olan insanlar için çamur atma ve önlerini kesme amacıyla kullananlarda var... Örneğin, Atatürk'e Selanik doğumlu olduğu için ima etmek amaçlı "Efendi" yakıştırması yapanlarda var... Emperyalizmin ve çıkar guruplarının hala en yoğun olarak kullandıkları, ihtiyaç duydukları bu tür dinsel ve cemaat kökenli örgütlenmeler sadece bizim değil bütün toplumların gerçeği... Bir tarafta Musevi kökenli Sebetaylar...Diğer tarafta Müslüman kökenli Nur cemaati... Her ikiside ülkemizin gerçeği...Ve kökleri çok eskilere, derinlere iniyor... *** Gelelim Erdoğana...Evet köyünde hala ölenlerin tabutla gömüldüğüne dair söylentiler var... Ama bu gerçekte olsa bir şeyler söylemeden önce, Araştırmak, kanıtlarını görmek ve ne yaptığını, yapmaya çalıştığını kavramak gerekir... Çünkü yaşamı ve icraatlarıyla göz önündedir... Bundan ötesi, gerçeklere dayanmıyan söylemler ve haksızlık olur diye düşünüyorum... *** *tna Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2006 aramızda hiç sabetay var mı..?... Soru şöyle olmalıydı Taurus, Asimile olmayan kaç sebetay kaldı ülkede... *** . . . Çünkü yaşamı ve icraatlarıyla göz önündedir... Bundan ötesi, gerçeklere dayanmıyan söylemler ve haksızlık olur diye düşünüyorum... *** *tna Sevgili Gecekuşu; Bana ilk defa önyargıyla yaklaşıyorsun galiba.Bu sabetayizmin amacını ve gerçekleştirdiklerini farketmiş olmana dayanıyor sanırım.Oysa benim aramızda sabetay olup olmamasındaki merağımın sebebi kasdettiğin gibi o kişi/kişileri aşağılamak için değil kesinlikle.Ayrıca ben ''Efendi'' romanlarını okumuş değilim.Sebatayizmi birkaç kaynaktan araştırdım,en kısa zamanda ''Efendi'' 1 ve 2 yi edinip okumayı da düşünüyorum.Benim derdim ta Osmanlı'dan beri süregelen parçalama,lokmalara ayırma ve yenme organizasyonunda bir pay sahibi olan bu oluşumun kazanımlarının nereye vardığını iyice kavrayabilmek.. Erdoğan hakkında yazmayı pek istemiyorum aslında ama ben seçimlerde başka bir partiye oy vermeme rağmen Erdoğan'ın lider duruşu,kararlılığı,ekonomideki icraatı,dış siyaset ilişkilerindeki dik duruşu beni tatmin etti.Elbette hataları da var,ama değilmi ki bu devleti iyi bir yere taşıyacak,çöl bedevilerinin yüzüne tükürmesine göz yummayacak,oy kaygısı taşımadan kararlar alabilecek,hastalandığında borsa dibe döviz ve altın tavana vurmayacak beni sağı solu pek ilgilendirmiyor... Sevgi ve saygılarımla.. Alıntı
Φ ÇINAR Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2006 pek kimsenin gelip ben sabetayım diyeceğini sanmıyorum ama benimde şüphelendiklerim var. ve sayın taurusmutis başbakanın hangi duruşunu beğeniyorsunuz kasımpaşalı duruşunu mu, dış siyasetteki dik duruşumu? hangi dış siyasetinde Türkiye birşey kazanmıştır? bush ile görüşmeye gitti pkk konusunu bile açamadı, abd Türk askerinin lübnana gitmesini istedi erdoğan hemen atladı. avrupa birliğine girmek adı altında bir sürü antlaşmanın altına imzalar atıldı ama bu anlaşmaların Türkiyenin faydasına olduğunu hiç sanmayın. ekonomideki istikrarmı buna katılmıyorum. ona sizin tuzunuz kuru denir yada cebiniz dolu. ama çiftçinin, işçinin, köylünün, kısaca üreticinin hali ortada ve onların cebi dolu değil. avrupanın enpahalı gazını ve dünyanın en pahalı benzinini kullandığımız gerçeğini unutuyorsunuz ve türkiye gittikçe tüketen avrupanın pazarı ve üretemeyen bir ülke haline geliyor. ama derlerya tok açın halinden anlamaz. Alıntı
Φ RAMAZAN DAVULCUSU Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2006 Bahşiş almaya burayada geleceğim.. Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2006 pek kimsenin gelip ben sabetayım diyeceğini sanmıyorum ama benimde şüphelendiklerim var. ve sayın taurusmutis başbakanın hangi duruşunu beğeniyorsunuz kasımpaşalı duruşunu mu, dış siyasetteki dik duruşumu? hangi dış siyasetinde Türkiye birşey kazanmıştır? bush ile görüşmeye gitti pkk konusunu bile açamadı, abd Türk askerinin lübnana gitmesini istedi erdoğan hemen atladı. avrupa birliğine girmek adı altında bir sürü antlaşmanın altına imzalar atıldı ama bu anlaşmaların Türkiyenin faydasına olduğunu hiç sanmayın. ekonomideki istikrarmı buna katılmıyorum. ona sizin tuzunuz kuru denir yada cebiniz dolu. ama çiftçinin, işçinin, köylünün, kısaca üreticinin hali ortada ve onların cebi dolu değil. avrupanın enpahalı gazını ve dünyanın en pahalı benzinini kullandığımız gerçeğini unutuyorsunuz ve türkiye gittikçe tüketen avrupanın pazarı ve üretemeyen bir ülke haline geliyor. ama derlerya tok açın halinden anlamaz. Hayır!!!Bu hale getirmeyin lütfen.Başbakanın savunuculuğuna soyunmak istemiyorum.Sadece kendi görüşümü dile getiriyorum,bence başbakan ve genel olarak kabinesi başarılıdır.. Saygılar.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.