Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2005 Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı. Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara. Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim. Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi. Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa. Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana Hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri. Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona Ellere yar olur. öpmemden önceki gibi. O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla Artık sevmiyorum ya severim belki yine Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca Belki bana verdiği son acıdır bu acı Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona PABLO NERUDA Kolay Gelsin Alıntı
Misafir hakanbaranyildirim Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2005 Hüz'nün Isyan Olur Suya düşen bir karanfilse yüreğin Bırak kendini ırmağın türküsüne gülüm Vursun seni o taştan bu taşa O çağlayandan bu çağlayana Kavgadan uzak kalmışsan Sevdadan da uzaksın demektir Devinmez yüreğinin mağması Çatlamaz sabrın kara taşı Ahmet Telli Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 HOŞÇA KAL HÜZÜN Hoşça kal hüzün, Yeter seni bir derviş gibi sükunetle taşıdığım... Bak bahar gelmiş, güneş gülümsüyor, İçim içime sığmıyor bugün... Şimdi bir kelebek olmalı, Uçmalı sevinçlerle renklere, Ve koklamalı baharı tüm benliğinle... İçine çekmeli derince bir nefesle... Suları özledim, suları, Koyu yeşil yaprakları, dalları, budakları, Engin bir tepeyi, kuşbakışı manzaraları, Ah, bahar seni özledim, seni... Doğa canlanıyor şimdi, Bırak peşimi tutma beni hüzün, Şarkılar yazmak istiyorum rüzgarlara, Şiirler okumak istiyorum durgun sulara, Düşlere dalmak istiyorum çılgınca... Git başımdan hüzün, Bahar gelmiş bak dışarıda... Deniz kokusu getirmiş rüzgar, Martılar selam göndermiş, Kır çiçeklerim açmış, Gidip, görmeliyim onları... Ve kucaklamalıyım baharı... NURAY LALE Alıntı
Misafir hakanbaranyildirim Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 Hüzün Geldi Türküler bitti Halaylar durdu Horonlar durdu Al damar, mor damar, şah damar sustu Bahçeler put kesildi birer birer Meyveler salkım saçak taş. Bir bulut uçardı Başı boş bedava Yandı kül oldu. Hüzün geldi baş köşeye kuruldu Yoruldu yüreğim yoruldu. Ağaç büyür arkasında koşamam Kervan yürür peşi sıra düşemem Yıldız akar uçsam da yetişemem. Hüzün geldi baş köşeye kuruldu Yoruldu yüreğim yoruldu. Bedri Rahmi Eyüboğlu Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 Yokluğuna beş kala Bir akrep yandı gözlerimde Yokluğuna beş kalayı getirdi zaman Acım yelkovanla savaştı da Seninle birlikte bitmedi yaşam Anılarımın firarı,intiharı temmuz Yakınım da,uzakta tut ki herşey mahpus Canımı acıttı,aldı benden sorgusuz Seninle birlikte bitmedi yaşam Ne manalar çözerim artık Ne içimde cevapsız sorular Yokluğuna alıştım,hep o bildiğin çabalar Seninle birlikte bitmedi yaşam Birkaç kırık hatıra Gözümde dinmeyen yaşlar Çağlayan olup aktı yeniden Seninle birlikte bitmedi yaşam Saatleri durdursam ellerim yanar Yandıkça içimden bir parçam kopar Sökün akrebi yerinden,içim ölümü anar Seninle birlikte bitmedi yaşam Gülden Karabudak Kolay Gelsin Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 Yeniden Hüzünle İşte yine can sıkıntısı bana bir şiir yazdıracak. Tırnaklarım uzamış, İçimde yaralı bir aşk. İçimde yaralı bir aşk ve birkaç piyes ölüsü, birkaç gözyaşı kırıntısı, intihar gelgiti birkaç. Sırtüstü uzandım dünyaya, odamın ampülüne bakıyordum, ampulün bağlı olduğu borunun tavanda kıvrılışına. Tavanda kıvrılışına birkaç damla gözyaşının birkaç damla tentürdiyot, kalbim ağrıyordu, bir yaz- günü düştüm sokaklara, karanlık sokaklara düştüm, bir yaz gecesiydi galiba, ürpererek indikçe bayırlardan, kimsesiz ve boş alanlara, çaresiz, bomboş bir cesettim, bir suyla dolu bir kova olarak kalmışım dünyada. Herkes kim bilir nerdedir- şimdi? sevgilim...Kim bilir- nerdesin? Kalbim -ki bir gün durur- var mıydı acaba? Ölümü ve tuzlu fıstıkları unutmadım, bayat tuzlu fıstıkları. Sarhoşlar kusardı bir de ben varken orda.Dünya'da. 1965 yılında. Bir savaş ve hüzün korkusuyla kahvelere dolardı insanlar Sevgilim! Sevgilim! 'Kanayan yerim benim' çürük yumurta, bayat pastırma ve .......... .......... Ataol Behramoğlu Alıntı
Misafir DeLİ eMİn Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 Sevgilim! Sevgilim! 'Kanayan yerim benim' Alıntı
Misafir hakanbaranyildirim Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2005 ?????????????? BACANAK????????? Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 AYNI GÖĞÜN EZGİSİ Abdülselam Daha aşksız ve kitapsız lisede ipince esmer yürekli bir oğlan Bu yağmur nerden gelir: Sular bulanır Bu çığlık nasıl büyür: Yürek daralır Bu kavga ne de bıçkın Meydan aranır Aranır Abdülselam Bilmez bir oğlan Diyarbakır'ın göğsünde terli bir akşam Daralan sokaklarda bir yaşamı çaldılar Abdülselam kardeşimi arkasından vurdular ... Koştum kan mevsimine erken sarıldım Bir kanlı geçitte vuruldum kaldım YILMAZ ODABAŞI Alıntı
Misafir hakanbaranyildirim Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 AYNI GÖĞÜN EZGİSİ Abdülselam Daha aşksız ve kitapsız lisede ipince esmer yürekli bir oğlan Bu yağmur nerden gelir: Sular bulanır Bu çığlık nasıl büyür: Yürek daralır Bu kavga ne de bıçkın Meydan aranır Aranır Abdülselam Bilmez bir oğlan Diyarbakır'ın göğsünde terli bir akşam Daralan sokaklarda bir yaşamı çaldılar Abdülselam kardeşimi arkasından vurdular ... Koştum kan mevsimine erken sarıldım Bir kanlı geçitte vuruldum kaldım YILMAZ ODABAŞI sakın kızma ama, Y.ODABAŞI'nın direkt kitabından alsaydın daha güzel olurdu;kizılırmak'tan almak yerine... Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 Kulağımdaki ezgisi dilimden düşmezdi ama seni rahatlatacaksa yüreğime işlemiş mısralarıda yazarım..... Ayni Gögün Ezgisi -Abdülselam Aydin'in anisina- (vuruldugumuz kentlere yasak diliyle elinden tutsa öfkenin büyümeyi ögretecek ve büyüyecekti...) abdülselam, daha asksiz ve kitapsiz lisede, ipince, esmer yürekli bir oglan bu yagmur nerden gelir: sular bulanir bu çiglik nasil büyür: yürek daralir bu kavga ne de biçkin: meydan aranir aranir abdülselam bilmez bir oglan... diyarbakir'in gögsünde terli bir aksam daralan sokaklarda bir yasami çaldilar abdülselam kardesimi arkasindan vurdular mezarini ziyaretimde söyledikleridir: ''-kostum kan mevsimine erken sarildim bir kanli geçitte vuruldum kaldim...'' Yilmaz Odabasi Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 yer altında çürür aşklarım her an, sızar topraklara yağmur hafiften, sevdiğimiz su sesinden var olan gizemi duyurmak için yeniden... ve kovarlardı bir önceki yılın yeni ölmüş yapraklarını rüzgar, kovalardı yollarda yığın yığın kovalardı bazen de azar azar, yahut da tümünü göklere kadar. rüzgarla savruluyor bütün yapraklar... fırtına rüzgarı değil bu rüzgar. yakınan bir sestir hatırlamaktan hüzünlü aşklarını, ki o aşklar, cesurca toprağa gömülmüş çoktan. Alıntı
Misafir hakanbaranyildirim Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 Kulağımdaki ezgisi dilimden düşmezdi ama seni rahatlatacaksa yüreğime işlemiş mısralarıda yazarım..... Ayni Gögün Ezgisi -Abdülselam Aydin'in anisina- (vuruldugumuz kentlere yasak diliyle elinden tutsa öfkenin büyümeyi ögretecek ve büyüyecekti...) abdülselam, daha asksiz ve kitapsiz lisede, ipince, esmer yürekli bir oglan bu yagmur nerden gelir: sular bulanir bu çiglik nasil büyür: yürek daralir bu kavga ne de biçkin: meydan aranir aranir abdülselam bilmez bir oglan... diyarbakir'in gögsünde terli bir aksam daralan sokaklarda bir yasami çaldilar abdülselam kardesimi arkasindan vurdular mezarini ziyaretimde söyledikleridir: ''-kostum kan mevsimine erken sarildim bir kanli geçitte vuruldum kaldim...'' Yilmaz Odabasi İnternet'ten indirmişsin ama yine de teşekkürler...zahmet verdim... Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Bir Hüzün Mevsiminden Çıkarken Kalbim Ayrılıkların puslu aynasındadır bekleyişlerin solgun yüzü Bekleyişler ki demlenişidir sabrın damıtır sessizliği ve üzüncü damıtır gurbetin kavruk memesinden ve emzirir hasretin yanık yüzlü çoçuğunu Sen ey sabrın ve üzüncün dervişi başını zamanın göğsüne koy ve dinle yalnızlığın iç çekişlerini Yalnızlıklar ki suskun bir akşam üstüdür usulca örtülecektir gecenin sessiz tülünü ve düşecektir ince bir rüzgarla hüznün harmaniyesi Ey yenilgilerin bezgin kuşu suskunun sarı sıcağındasın bunca zaman bataklıklardan sızan sinsi ve pis bir kokudur içinde tortulaşan kuşku Ve bulutsu bir ağırlığın yüküdür gittikçe ağırlaşan gittikçe yüreğini zonklatan Sen ki şafağın göğü müsün imbikle göğsünde göğün sütünü ve emzir sönmekte olan yıldızları sonra başını solgun bir demet gibi hasretin kuru dallarına koy dinle köpüklü kıyıların çağlayanını imbatın serin elidir yüzünü okşayan Güneşi kopar dalından ellerine al ve durmadan canını yakan sözü bitir şiirin kalbine akıt artık umudun billur ırmağını kavruk çölüne yüzümün ve bir sevda gibi yanaş hayatın kıyılarına Yoksa ey kalbim tel bile olamazsın şiirin sazına AHMET TELLİ Alıntı
Misafir hakanbaranyildirim Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 karçiçeği_m'e özür maiyetine.. AĞULU BİR HÜZÜN Beklenmedik bir anda terk edilmişsindir bütün sevdiklerince Suçlamak istemesen de hiç kimseyi, üzünçle yanmakta yüzün Adını bile koyamadığın bir boğunç dolmakta şimdi yüreğine Ve usulca akmaktadır gözlerinin peteğine ağulu bir hüzün... AHMET TELLİ Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Sancı Bu İçimizdeki Yalnız Sancı/Bu Yazılanlar Senin İçin Bizim İçin Sancı bu içimde ki yalnız sancı. Bir mucizeydi belki anlattıkların Ya da benim aradığım bir mucize Ne kadar da çok şey istemişim aslında Derdine dert katacak kadar Ve bu kaçmana. Özümdü sevmek koklamak Bir nihavent makamıydı gözlerimizdeki ışıltı. Açtık ikimizde bu duygulu melodilere Ya dinleyemedik içten ya da çalan yanlış çaldı. Buz dağının görünen yüzüymüş meğer benim gördüğüm Köklerin derindeymiş aslında Kızmadım kızamam sana Suç senin değil biliyorum Kapalı kapılar ardında yatanlarda İstesek yaşayabilirdik sevmeyi Görünen yanımızla değil görünmeyen köklerimizle Bir barışa bilseydik keşke hayatla. Korku sarmış içimizi bir kere ne yapalım Belki de teğet geçiyoruz her şeye Gökkuşağının renkleriyken içimiz Korku bize siyahı sevdir di ne yapalım Uzun yollar kat etmişiz belli halimizden En kötü anımızda bile bir an arıyoruz Tam kelimeye nokta koyacakken Fosilleşmiş aşklar geliyor aklımıza korkuyoruz. Bir melek kanadında dünyayı gezdik Hem de aklımız alamayacak bir kısa zamanda Hiç kötü bir şeye rastlamadık düşlerde Bulutlardan seyrettik dünyayı Dünyada bizi elbette Gıptayla seyretti bizi ağlamaklıydı farkındayım O bile unutmuş güzellikleri biz hatırlattık farkında mısın? Olimpus un sakinleri seyretmişler Cam bir küreden yaşadıklarımızı Bir anlamı olmalı diyerek avuçlarımıza imza atmışlar Onlar bile görmüş içimizdeki yangını. Güneşleri sığdırmışlar içimize Hem de yüzlerce Bir bardak su bile söndürürdü belki bu ateşi Bir tebessüm bir gülüş bir güzel söz belki Hatta en yalnız kaldığımızda ki yalnızlığımız Kadehimizde ki son yudum belki Veremedik bir birimize sadece körükledik belki Hep gemileri seyrettik Hep o gemilerden gelenleri Bir de gelmenin dönmenin sevincini seyrederdik Ama hiç düşünmedik o gemilerle gidenleri. Sonbaharın sıcaklığıydı bizi hayata döndüren Bir kenar büfede yediğimiz soğuk tost acımsı şalgam Belki görmedik ya da görmek istemedik Aslında dünya görsün istiyorduk Geçenler çocuklar yaşlılar en içten âşıklar Bize de bir dal uzandı tutunmaya görün diyorduk Ellerimiz kelepçe ya görmedik ya da görmek istemedik. Çaldık bildik ama unuttuğumuz duyguları birbirimizden Belki daha çoktu alıp vermek istediklerimiz Belki her şeyimizi vermek istedik Ya veremedik ya da alamadık ikimiz. Ya dolunun dolu olduğu yandaydık Ya da hiçbir zaman dolmayan boş da Çelişkilerle doluyduk dolu dolar mı boş boşalır mı diye Neden olmasın biz aşklaşmayı seçtik neden olmasın Biz uğruna ölmeyi değil Biz uğrunda ölümsüzlüğü seçtik Ama ne ölmeyi becerdik nede ölümsüzlüğü. Çocuk resimlerinin âşıklarıydık Çöp adam ve çöp kadın En temiz kalplerin en küçük ellerin kahramanlarıydık biz Ya çöp olamadık ya da âşık. Bir anda kabuk olmuştuk En derin kanamalı yaramızda Durdurmuştuk kısa bir zamanda olsa kanı Düşündük kapanmaz dediğimiz yaralarımızı Nasıl oldu da kapandı unutmuşuz damarlarımızda dolaşmasını Nerden de bilirdik ikimizde Kapatırken başka bir yara açtığımızı. Kolay Gelsin Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 karçiçeği_m'e özür maiyetine.. AĞULU BİR HÜZÜN Beklenmedik bir anda terk edilmişsindir bütün sevdiklerince Suçlamak istemesen de hiç kimseyi, üzünçle yanmakta yüzün Adını bile koyamadığın bir boğunç dolmakta şimdi yüreğine Ve usulca akmaktadır gözlerinin peteğine ağulu bir hüzün... AHMET TELLİ TEŞEKÜR EDERİM...NASIL OLSA HER DEFASINDA DEŞİFRE EDECEK BİŞİ BULUYORSUN YAZILARIMDA .EN İYİSİ BUNU HEPSİNİN YERİNE KABUL EDEYİM ... VE SEVGİLİ AHMET TELLİ'DEN BİR ŞİİRDE BEN ARMAĞAN EDEYİM SANA... KALBİM UNUT BU ŞİİRİ Uğuldayan ve hep uğuldayan bir orman kadar üşüyorum şimdi yanlış rüzgarlar esiyor dallarımda yanlış ve zehirli çiçekler açıyor Kanımda kocaman gözleriyle bir çığlık Su ve ses kadar beklediğim ne kaldı geride,bilmiyorum uzanıp uyumak istiyorum gölgeme ve sarınmak o kocaman gözlerin uğuldayan rüzgarlarına Bir acıyı yaşarım ben zehirden çiçekler üretirim kömür karası uçurum kadar bir yalnızlık yaratırım kendime,atlarım Anısı yoktur küçük rüzgarların Yapraklarım yok artık kuşlarım yok büsbütün viran oldu dağlarım ezberimdeki türküler de savrulup gitti ömrümün karşılığı kalmadı sesimde sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü Yanlış.. daha baştan yanlış bir şiirdi bu, biliyorum ve belki ömrümüzün yakın geçmişi bu kadar doğruydu ancak, kimbilir Kalbim unut bu şiiri AHMET TELLİ Alıntı
Misafir hakanbaranyildirim Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Sensizlikle flört etmeyi sen değil Sensizlik bilir Sesi ses/sensizliği sensizlik bilir Korkma, sana aşkı öğretmeyen kendinin Ellerinden tut! Çok ağrımış kendinin, siyah Ve ayaz kendinin Hep avuttuğum düşler için bana bir gül ver... Bak, palandöken dağlarında karlar erimiş Teknelerde kol kola bahar sulara inmiş Dağlar için, sular için bana bir gül ver Bir gül ver söküldüğüm günler için - ve önce kendinin ellerinden tut! - Kendimin ellerinden tutunca İçimden nehirler gibi akmak geliyor Yollara çıkmak, yolculuklara bakmak geliyor Geberesiye içip salaş meyhanelerde Buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor Tutunca kendimin ellerinden Pusulasız gemilerde yatmak Yaşlı ve şefkatli bir azizenin koynunda Sabaha dek kıpırtısız susmak geliyor Sevgilim, iyi insan, tutunca ellerimden Ömrümün içinden akmak geliyor... Sessizlik sensizliği ezbere bilir Sensizlik her şeyi bilir... YILMAZ ODABAŞI Umarım,bir daha sorun çıkarmam,sevgilerimle.... Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 MASUM ŞİİR Sabah nefes alıyor ve bağrı kabarıyor toprağın Bana geliyorsun Kanatları sedef yağmur damlalarından beyaz kelebekler salıyor ruhuma dudakların Yüreğimden koparak ışıldayan yüzündeki o gülümseyiş sanki kırlarda koşuşmaktan sağrısı sancılanan beyaz bir tay gibidir terli narin sokulgan Sabahın ilk nefesiyle damla damla çözülürken kırağı ağzın geceden kozalanmış ay tadıyla uyanır; sisli köpüğü gibi ırmakların ağarır omuzların Aralanan gökyüzü sana kıvır kıvır alnından oğlakların ipek beyazı bir parıltı bırakır Ah, yanan yüreğin taç yaprağı açıl alevinle durula beni Sabah nefes alıyor ve bağrı şen şarkılarla kabarıyor kuşların Bana geliyorsun. Serpiştiren kar değil artık, papatyalardır.. NİHAT BEHRAM.... Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Kalbim, unut bu sevdayı! Kirpiğinden süzülen yaşı sil kalbim Yamalı sevinçler tak takıştır yüzüne Delidolu bir nehirsin işte! Hayat! Bırak beni akayım, Döküleyim şiirin serinliğine... orda bir yerlerde, belki dünyanın öbür ucunda yazan biri var adımı buğulu camlara... ben delidolu bir nehirim ey hayat! bırak beni akayım kendi içime... kendi içimden taşayım, döküleyim şiirin serinliğine bir heyecan istiyorum ey hayat! çılgın bir aşk ver bana kapılıp akıntıma gitmek istiyorum bilinmez uzaklara... orda bir yerlerde, dünyanın hiçbir yerinde yazan biri galiba yok adımı buğulu camlara ve bu yüzden ben hep kendi adımı yazdım yüreklere, bulutlara, aşklara ta ki bir gün adımı unutuncaya dek bana, adımı fısılda bir sevgi ver sevgime denk adımla çarpsın kalbin! çarpsın, sonsuza dek! Kolay Gelsin Alıntı
Φ askmiracle- Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 BİR AŞK ÖLÜYOR KAZA MAHALLİNDE OLUK OLUK KAN KAYBEDİYOR GÖNÜL ARIYOR SEVGİLİYİ SEVGİLİ HER AMBULANS GİBİ KURTARMAYA YETİŞEMİYOR...! AŞKMİRACLE Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 .............. bu evleri bizmi yaptık bu yolları bizmi çizdik ölümlerden bizmi kaçtık bizmi düştük ölümlere senleştirip giriyorum koynuna gecelerin senleştirip açıyorum gözlerimi sabaha bir şey eksik biliyorum bir şey artık sen değil şafak diye söken sendin sendin gülen penceremde çayımdaki bahçe sendin içkimdeki bulut sen içimdeki kuş sürüsü çabamdaki arılardınnere gitsem karşımdaydın ama sen yoktun sen sahi niçin yoktun ......................... Alıntı
Misafir DeLİ eMİn Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Yok Karşılığı Yüzünün Senin sana rağmen bir yüzün var herkesin ilk aşkına benzeyen beklemek kadar acı, anlamak kadar zor nedensiz ölümlerin suskunluğu gibi yok karşılığı yüzünün... Senin sana rağmen bir yüzün var herkesin ilk aşkına benzeyen yakınlaştıkça imkansız uçurumlar nedensiz hayatların o büyük acısı gibi yok karşılığı yüzünün... Cezmi Ersöz Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 Düşünbaz Düşündüm de, Hayatımda olmadığın zaman diliminde Sanki, Hiç yaşamamış gibi hissettim kendimi Ve belki de, Hiç yaşamadım seninle. Düşünsene, Haykırmak istediğim binlerce düşünce varken, Bir düş kurmuşum düşümde Ve sen, Sadece bir düşten ibaretsin bu alemde. Ya da ben, yaşadıkları bir yana, Kurduğu düşlere bile inanmayan Bir düşünbazım sadece! Biraz Don Kişot, biraz Diyojen vari olmazsam olmaz Ama, o romanlardaki gibi değilim ben Benim romanlarımdaki, kılıçsız kuşaksız bir düşünbaz.... Kolay Gelsin Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, ***** yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza, Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamlardan, Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... Ahmet Arif Ahmet ARiF Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.