Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

En Sevdiğim Şiirler


di-lara

Önerilen İletiler

HİKÂYE

 

Senin dudakların pembe

Ellerin beyaz,

Al tut ellerimi bebek

Tut biraz!

 

Benim doğduğum köylerde

Ceviz ağaçları yoktu,

Ben bu yüzden serinliğe hasretim

Okşa biraz!

 

Benim doğduğum köylerde

Buğday tarlaları yoktu,

Dağıt saçlarını bebek

Savur biraz!

 

Benim doğduğum köyleri

Akşamları eşkıyalar basardı,

Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem

Konuş biraz!

 

Benim doğduğum köylerde

İnsanlar gülmesini bilmezdi,

Ben bu yüzden böyle naçar kalmışım

Gül biraz!

 

Benim doğduğum köylerde

Kuzey rüzgârları eserdi,

Hep bu yüzden dudaklarım çatlaktır

Öp biraz!

 

Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!

Benim doğduğum köyler de güzeldi

Sen de anlat doğduğun yerleri,

Anlat biraz!

 

 

CAHİT KÜLEBİ

 

 

 

 

 

 

Dostları Olmalı İnsanın

 

Dostları olmalı insanın,

aynen gemilerin limanları gibi

zaman zaman ugradığın

yükünü boşalttığın

dalgalar dininceye kadar bekledigin koynunda

 

Sonra açık denizlere uğurlamalı seni,

geri döneceğin günü bekleme umuduyla

bazen rüzgara o açmalı yelkenini

yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla

halatlarını çözmeli

seni çok ama çok özlemeli

 

Dostları olmalı insanın,

ermiş,bilge, hayatı ezbere okuyabilen

düşünmediklerini düşündüren

seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen

gerektiginde senin için ateşi yutabilen

yolunu ısıtan ustan olmalı,

şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini

sana vermeli soğuk bir kış gününde

üzerindeki tek gömleğini.

 

Dost dediğin; fanatik olmalı;

Bütün dünya seni üzdüğünde

Sana moral vermeli,

Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli,

Ve ağladığında, seninle ağlamalı...

Ama hepsinden daha çok;

Dost matematiksel olmalı;

Sevinci çarpmalı...

Üzüntüyü bölmeli...

Geçmişi çıkarmalı...

Yarını toplamalı...

Kalbinin derinliklerinde ihtiyacı hesaplamalı...

Ve her zaman

Bütün parçalardan daha büyük olmalı...

 

Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip

bükmeden söylemeli, yanlış

anlaşılmayacağını bilmeli.

Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında

yanında durup koluna

girebilmeli.

 

Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen

öyle güvenmelisin ki ona,

övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten

olduğunu bilmelisin, "hak ettim"

diyebilmelisin.

 

Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının

Yegane şahidi...

Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş...

Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.

Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş..

 

Yazarı Bilinmiyor

 

 

 

 

 

 

Liman Kırntıları

 

 

Bahamalı martılar beni çağırdı,

bir ikinci bahar gecesi

Yalan söyledim,

yırtık blucinli tayfalara,

Seni sevmediğimi söyledim.

Oysa rıhtımlar

en şarkılı dalgalarla yıkanıyordu,

Midye kabuklarında sakladım gözyaşlarımı;

Hastaydım,

kırık kötümser bir öksürük yapışmıştı boğazıma

Seni unutmak gerekiyordu......

* * *

Bahamalı martılar beni çağırdı,

bir ikinci bahar gecesi,

İskele fenerlerinin altında oturup

seni bekledim sevgilim

Ellerim ıslaktı,gözlerim ıslaktı

Gelip caydırabilirdin beni gitmekten

Oturup sigara içer,anlaşabilirdik..

Sana tapacağım yalan değildi

benim olursan

Seni seviyordum,seni istiyordum......

* * *

Bahamalı martılar beni çağırdı,

bir ikinci bahar gecesi

Filler gibi içtim liman meyhanelerinde;

seni unutmak için içtim..

Senin sokağında geceler yıldızsızdı,

senin sokağında gece yağmur yağıyordu

Ben zayıftım,çabuk ıslanıyordum

Bana sevmek yaramıyordu,

ben sevilemiyordum...

Bahamalı martılar beni çağırdı,

bir ikinci bahar gecesi

Sana bırakacağım bu kentin

üç semtinde üç damla gözyaşı döktüm,

Birincisi seni ilk gördüğüm yerdi,

ikincisi seni ilk öptüğüm yerdi

Üçüncüsü..... söylemeye dilim varmıyor,

üçüncüsü bana git dediğin yerdi

İşte bu mısraları orda karalıyorum;

işte demir aldı şilebimiz,

Gidiyor,gidiyor,gidiyorum........

 

Edgar Allan Poe

 

 

 

 

 

 

 

Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim

 

 

Hayatta ben en çok babamı sevdim

Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk

Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-

Nasıl koşarsa ardından bir devin

O çapkın babamı ben öyle sevdim

 

Bilmezdi ki oturduğumuz semti

Geldi mi de gidici-hep, hep acele işi! -

Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi

Atlastan bakardım nereye gitti

Öyle öyle ezberledim gurbeti

 

Sevinçten uçardım hasta oldum mu

40'ı geçerse ateş, çağrırlar İstanbul'a

Bir helalleşmek ister elbet, diğ'mi, oğluyla!

Tifoyken başardım bu aşk oyununu

Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu

 

En son teftişine çıkana değin

Koştururken ardından o uçmaktaki devin

Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için

Açıldı nefesim, fikrim, canevim

Hayatta ben en çok babamı sevdim.

 

Can Yücel

 

 

 

 

 

Adam Gibi Adam Olmak

 

çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse

sen aklı başında kalabilirsen eğer

herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır

hem kendine güvenebilirsen eğer

 

bekleyebilirsen usanmadan

yalanla karşılık vermezsen yalana

kendini evliya sanmadan

kin tutmayabilirsen kin tutana

 

düşlere kapılmadan düş kurabilir

yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer

ne kazandım diye sevinir

ne yıkıldım diye yerinir

ikisini de önem vermeyebilirsen eğer

 

söylediğin doğruyu ve gerçeği büken düzenbaz

kandırabilir diye safları dert edinmezsen

ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz ve

yeniden koyulabilirsen işe

 

döküp ortaya varını yoğunu

bir yazı turada yitirsen bile

yitirdiklerini dolamaksızın diline

baştan tutabilirsen yolunu

 

yüreğine, sinirine dayan diyecek

direncinden başka şeyin kalmasa da

herkesin bırakıp gittiği noktaya

sen dayanabilirsen tek başına

 

herkesle düşüp kalkıp yine de erdemli kalabilirsen

unutmayabilirsen halkı krallarla gezsen de

dost da düşmanda incitemezse seni

ne küçümser nede büyültürsen çevreni

 

her saatin her dakikasına

emeğini katarsan alın terine

hakçasına bölüşürsen vicdanındaki adaleti

her şeyiyle dünya önüne serilir

korktuğun yerde el öpmez

hükümran olduğun yerde ezmezsen

oğlum adam oldun demektir

üstelik adam gibi bir adam.

 

Şiir: Rudyard KPLİNG

Çeviri: Bülent Ecevit

 

 

 

 

 

 

 

Eski Bir sevda Masalı

 

 

Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde

Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter

Ve serin serviler altında kalan kabrinde

Her seher bir gül açar, her gece bülbül öter

Beyatlı

 

Menekşe rengi bir çiçekti sevdiğim kız

Anadolu yaylalarında karanfil kokan

Yanaklarında güneşin gül öpücükleri

Dudaklarında hayatın nazlı gülücükleri

Pınarlara her akşam aşk masalları anlatan

 

Erguvan rengi bir çiçekti sevdiğim kız

Munzurun eteklerinde nergiz kokan

Bakışı ayışığı yüklü bir ceylandı

Sevda ve gül işlerdi yüreklere

İpek saçlarında çayır çiçekleri

Esmer alnında duygu gelincikleri

Her gece yıldızları alıp koynuna yatan

 

Bende sevmiştim ah deli gönlüm bende

Hasret rengi bir çiçekti sevdiğim kız

Gözlerinde dağların ilkyaz gülücükleri

Dilinde sevdanın içli sözcükleri

Saçlarında bahar yelleri eserdi

Yaşamak bir şarkıya benzerdi dudaklarında

Dünyanın bütün dillerini konuşan

 

Bende sevmiştim ah ömrüm bende

Kar rengi bir çiçekti sevdiğim kız

Nefesinde dağgüllerinin kokuları

Kalbinde sevdanın gizli korkuları

Üşüyen yüreklere beyaz çiçekler sunardı her gece

Türkü türkü seher yeliydi yüzü

Şiir şiir ay güzeli

Doğanın bütün renklerine yakışan

 

Bende sevmiştim ah dostlarım bende

Hayat rengi bir çiçekti sevdiğim kız

Hala özlem kokuyor bir köşesinde anadolunun

Hala sevda kokuyor uzaklarda sesizlikler içinde

Kimselerin uğramadığı bir yerde

Yıldızlara bakıp üşüyor her gece

 

Şimdi güller gülümsemiyor artık, uzak dağbaşlarında

Cerenler inmiyor sulara

Derin uykuya dalmış gözlerinde sevdiğimin

Nergizler uyanmıyor sabahlara

Sarmıyor yaşamı maviler

Sonsuz bir hüzün gibi devrildi düştü gecelere

Bir hüzünki ne yazgılara sığar ne yıldızlara

 

Ya ben nasıl ağlamam dostlarım ya ben nasıl

 

Nuri CAN

 

 

 

 

 

 

ANNABEL LEE

 

Senelerce senelerce evveldi

Bir deniz ülkesinde

Yaşayan bir kız vardı bileceksiniz

İsmi; Annabel Lee

Hiç birşey düşünmezdi sevilmekten

Sevmekten başka beni

O çocuk ben çocuk, memleketimiz

O deniz ülkesiydi

Sevdalı değil karasevdalıydık

Ben ve Annabel Lee

Göklerde uçan melekler

Kıskanırlardı bizi

Bir gün işte bu yüzden göze geldi

O deniz ülkesinde

Üşüdü bir rüzgarından bulutun

Güzelim Annabel Lee

Götürdüler el üstünde

Koyup gittiler beni

Mezarı oradadır şimdi

O deniz ülkesinde

Biz daha bahtiyardık meleklerden

Onlar kıskanırdı bizi

Evet! Bu yüzden 'Şahidimdir herkes ve deniz ülkesi'

Bir gece rüzgarından bulutun

Üşüdü gitti Annabel Lee

Sevdadan yana kim olursa olsun

Yaşca başca ileri

Geçemezlerdi bizi

Ne yedi kat göklerdeki melekler

Ne deniz dibi cinleri

Hiç biri ayıramaz beni senden

Güzelim Annabel Lee

Ay gelir ışır, hayalin erişir

Güzelim Annabel Lee

Orda gecelerim uzanır beklerim

Sevgilim sevgilim hayatım gelinim

O azgın sahildeki

Yattığın yerde seni...

 

Edgar Allan Poe

 

 

 

 

 

 

 

Bir Ayrılış Hikayesi

 

Erkek kadına dedi ki:

-Seni seviyorum,

ama nasıl?

avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp

parmaklarımı kanatarak

kırasıya,

çıldırasıya...

 

 

Erkek kadına dedi ki:

-Seni seviyorum,

ama nasıl?

kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,

yüzde yüz, yüzde bin beşyüz

yüzde hudutsuz kere yüz...

 

 

Kadın erkeğe dedi ki:

-Baktım

dudağımla, yüreğimle, kafamla;

severek, korkarak, eğilerek,

dudağına, yüreğine, kafana.

Şimdi ne söylüyorsam

karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...

 

 

Ve artık

biliyorum:

Toprağın

Yüzü güneşli bir ana gibi

En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...

 

 

Fakat neyleyim

saçlarım dolanmış

ölmekte olanın parmaklarına

başımı kurtarmam kâbil

değil!

 

Sen

yürümelisin,

yeni doğan çocuğun

gözlerine bakarak...

 

Sen

yürümelisin,

beni bırakarak...

 

Kadın sustu.

 

SARILDILAR

 

Bir kitap düştü yere...

 

Kapandı bir pencere...

 

AYRILDILAR...

 

 

 

Nazım Hikmet Ran

 

 

 

 

 

ÜÇ SELVİ

 

Kapımın önünde üç selvi vardı.

Üç selvi.

Selviler rüzgârda sallanırlardı.

Üç selvi.

Kökleri yerde, başları yıldızlarda

üç selvi.

Selviler sallanırlardı rüzgârda.

Üç selvi.

Bir gece düşman bastı evi .

Üç selvi.

Yatağımda öldürüldüm ben.

Üç selvi.

Kesildi selviler köklerinden.

Üç selvi.

Artık ne kökleri yerde, başları yıldızlarda

üç selvi.

Selviler sallanmıyorlar rüzgârda.

Üç selvi.

Mermer bir ocakta parçalanmış yatıyor

üç selvi.

Kanlı bir baltayı aydınlatıyor

üç selvi.

 

1933

 

Nazım Hikmet

 

 

 

 

 

 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim birşey var....

 

 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim birşey var;

Yaşadın mı yoğunluğuna yaşayacaksın herşeyi

Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten

Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

 

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne

Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çoçuğa

Yaşamak; yeryüzünde onunla karışmaktır

Kopmaz kökler salmaktır oraya

 

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını

Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin

Ve uzandın mı birkez kızgın kumlara

Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi,

Bir taş gibi dinleyeceksin

 

İnsan bütün müzikleri dinlemeli olabildiğince

Hem de bütün benliği seslerle ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın

Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

 

Uzak ülkeler çekmeli seni tanımadığın insanlar

Bütün kitapları okumak bütün hayatları

tanıma arzusuyla yanmalısın

Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin

mutluluğunu

Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

 

Ve kederi de yaşamalısın namusluca bütün benliğinde;

Çünkü acılarda sevinçler gibi olgunlaştırır insanı

Kanın karışmalı hayatın dolaşımına

Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim birşey var

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın

ırmaklara, göğe, bütün bir evrene karışırcasına

Çünkü, ömür denilen şey hayata sunulan armağandır

Ve hayat sunulmuş bir armağandır insana...

 

ATAOL BEHRAMOĞLU

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 74
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

sevgili dilara sana izninle bir öneride bulunmak isterim

 

şiir bölümünde her şairin altına bir başlık açmaya çalıştık sende ünlü ozanların şiirlerini bu baslık altına atmayı düşünürsen yada orda eksik gördügün şairler varsa sende yeni bir başlık açıp herkesin şiirini o baslıklar altında toplarsak bence hem suan bu forumu okuyan arkadaslar hemde bizden sonra bu sayfalara katılacak olanlar için hem toparlayıcı hemde zengin bir şiir arşivi olabilir

 

sevgiler :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir hakanbaranyildirim

EN SEVDİĞİM ŞİİR BUDUR.HEM YAZANDAN,VAHİM ÖLÜMÜNDEN DOLAYI HEM DE SANKİ BANA YAZILMIŞ GİBİ DURDUĞUNA İNANDIĞIM İÇİN...

 

 

Sonra fark ettim ki su akıyor,rüzgar esiyor,yağmur yağıyor

Her şey yine aynı şekilde oluyor

Öyle bir yere geldim ki

Sıcak ve soğuk,aşk ve nefret,savaş ve barış

Üşümek ve sonra ısınmak gibi

 

Gidersem ben de hasret olur ve beliki beni sevenler de özler

Derken

Anladım ki kimse özlemden ölmüyor

Ama ben ölüyorum

Nefes alıyorum,önemsiyorum ve gitmek istiyorum

Anladım ki hasret yeni bir aşka kadar sürüyor

 

TUNCAY AKDOĞAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili sevval uyarınız için teşekkürler.

Ne mutlu ki edebiyatı gerçek sevenlerde var dünyada.

Yoksa bu dünya salt duygusuzlara kalsaydı çekilmez olurdu...

Derslerden zamanım olursa uyarınızı yerine getireceğim...

Şiirle kal

 

 

 

 

Sevgili hakanbaranyildirim,

Eklediğin bu içtenlikli ve incelikli şiir için teşekkür ederim.

Çok etkilendim ve çok duygulandım.

Bu kadar güzel şiir yazabilen insanın kendisi de mutlak güzeldi.

Varsa diğer şiirlerini de ekleyin lütfen, özellikle okumak isterim...

Size sabır ve güç diliyorum...

 

Sabırla kal

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili sevval uyarınız için teşekkürler.

Ne mutlu ki edebiyatı gerçek sevenlerde var dünyada.

Yoksa bu dünya salt duygusuzlara kalsaydı çekilmez olurdu...

Derslerden zamanım olursa uyarınızı yerine getireceğim...

Şiirle kal

Sevgili hakanbaranyildirim,

Eklediğin bu içtenlikli ve incelikli şiir için teşekkür ederim.

Çok etkilendim ve çok duygulandım.

Bu kadar güzel şiir yazabilen insanın kendisi de mutlak güzeldi.

Varsa diğer şiirlerini de ekleyin lütfen, özellikle okumak isterim...

Size sabır ve güç diliyorum...

 

Sabırla kal

 

uyarı degildi sadece bir öneri dikkate aldıgın için teşekkürler benden

 

sevgiler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BELKİ YİNE GELİRİM

 

 

 

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir

her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü

Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa

bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse

ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de

yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka

hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler

 

Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent

ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü

 

Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini

bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki

onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan

kadınları güzelleştiren herhalde onlardı

"Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi

tükürsek cinayet sayılıyor artık

ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların

 

Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara

tek yaprak bile kımıldamıyor nedense

ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar

alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor

kanımın pıhtılarında güllerin serinliği

ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki

Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

 

Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum

okuduğum bütün kitaplar paramparça

çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma

bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent

bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum

sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler

bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma

 

Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor

ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere

kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak

Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık

biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri

ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu

ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

 

İçimde zaptedilmez bir kırma isteği

dizginlerini koparan bir at sanki bu

soluksoluğa kalıyorum her sonbahar

ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa

bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum

bütün gençliğim böylece geçip gitti işte

ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim

 

Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa

birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez

şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı

geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye

Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür

sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak

ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

 

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir

bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa

bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem

oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü

ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne

sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz

Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün

 

AHMET TELLİ

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Tuncay AKDOĞAN’a* dair

 

 

 

Bu ölüm sana yakışmadı be Tuncay

 

Veda edemeden dostlarına

 

Türküleri yarıda bırakmak da ne öyle

 

Yeni moda mı oldu yoksa

 

Madımağın ***** yangını

 

Yetmedi mi ateşe verdiğimiz

 

onca canı

 

Kalk Tuncay

 

al eline

 

bağlamanı

 

Saklanmıştım

 

yangından önce

 

Görmek istedim de…

 

dostu düşmanı

 

ben ölünce…

 

 

 

27.11.2004, 1 Mayıs Mahallesi

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

(*) Geçtiğimiz ay içinde evinde çıkan bir yangın sonucu aramızdan ayrıldı Tuncay Akdoğan… Müzisyendi… Adana'da dünyaya geldi. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olan Akdoğan, profesyonel müzik yaşamına 1987 yılında Grup Yorum'da başladı. Akdoğan'ın Grup Yorum'un "Haziranda Ölmek Zor" albümünde "Soluk Soluğa" parçasına imzasını attı. Bestekâr, söz yazarı ve bağlamacı Akdoğan, grubun albümünde yer alan, "Sen Ozgürlüksün" ve "Bir Dağ Türküsü" adlı bestelere imza attı. Akdoğan, 1990 yılında İlkay Akkaya ve İsmail Ilknur’la birlikte Grup Kızılırmak'ı kurdu. Grubun 1998 yılına kadar çıkardığı dokuz albümünde yer alan Akdoğan, aralarında "Ölum Tatlı Bir Turkudur", "Güneşin Olsun", "Aynı Göğün Ezgisi", "Hazar", "Uyur İdik", "Dilan" adlı bestelerin de bulunduğu 30'a yakın beste yaptı. 1998 yılında gruptan ayrılan Akdoğan, bir yıl sonra da "Seruvenciler" adlı müzik grubunu kurdu. Grupla bir albüm çıkaran Akdoğan, grubun dağılmasının ardından çeşitli albümlerin prodüktörlüğünü yaptı. Akdoğan son olarak Beyoğlu'nda bir yıl once kurduğu stüdyosunda, piyasaya çıkarmayi planladığı albümünü tamamlamıştı. Tuncay Akdoğan’ın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. — GÜNEY

 

 

 

 

<

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yaşamak şakaya gelmez,

 

Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın

 

Bir sincap gibi mesela,

 

Yani, yaşamın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,

 

Yani, bütün işin gücün yaşamak olacak

 

Yaşamayı ciddiye alacaksın,

 

Yani o derecede, öylesine ki,

 

Mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,

 

Yahut kocaman gözlüklerin,

 

Beyaz gömleğinle bir laboratuarda

 

İnsanlar için ölebileceksin,

 

Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,

 

Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,

 

Hem de en güzel, en gerçekçi şeyin

 

Yaşamak olduğunu bildiğin halde....

NAZIM HİKMET

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir hakanbaranyildirim

Sevgili hakanbaranyildirim,

Eklediğin bu içtenlikli ve incelikli şiir için teşekkür ederim.

Çok etkilendim ve çok duygulandım.

Bu kadar güzel şiir yazabilen insanın kendisi de mutlak güzeldi.

Varsa diğer şiirlerini de ekleyin lütfen, özellikle okumak isterim...

Size sabır ve güç diliyorum...

 

Sabırla kal

Dediğin gibi yazanda keramet, okuyan sadece kendine pay çıkarabiliyor....Bu da MAHZUNİ'nin en sevdiğim şiiri...Benzer konu ama Derviş'in fikri ne ise zikri de odur misali...

 

BOŞLAYIN BENİ / Haşlayın Beni

 

Ah neyleyim düşkün oldum dünyada

Ateşle tığ ile şişleyin beni

Sevda dedikleri bir(yaman) belaymış

Gelmeyin yanıma boşlayın beni

 

Yiğit olan yiğit durur ahdında

Çünkü bu dert gider bulur lehdinde

Şeytana rey verdim Ali tahtında

Küfreyleyin(Lanet edin) bana haşlayın beni

 

Mahzuni Şerif'im hal beyan eder

Müslime düşmanım elinde(başımda) teber

Bilmem ki bu yolum nereye gider

Ben öldükten sonra işleyin beni.

 

 

O değil ben yakında intihar bile ederim...acaip koyuyor bu şiirler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir hakanbaranyildirim

Bu da başka bir minval üzerine bir şiir...ama güzel bir şiir...

 

 

Turan Emeksiz

 

Bir yürüyüş eylediler sabahtan

Ilgit ılgıt kan gider loy loy!

Dayan dizlerim dayan!

Ağla gözlerim ağla!

Namlu puşt olmus, at ayağı puşt.

Yine düşman elindeydi vatan

Bir oğul çıktı Malatya'dan:

Anası Yılmaz çağırırdı

Haram süt emmemişti anadan.

Ve Beyazıt derler bir büyük alan

Düşman sarmıştı sağı solu

Düşman çok, cephane yoktu.

Yetişmemisti daha Cemal Paşa kolu

Amandı el aman!

Tank paletleriydi alanda dönen

Kusan namlularda, kalleş ölümcül

Ve vuran ve kıran ve haykıran

Malatyalı şöyle baktı bir

Ana baba günüydü herhal

Her yönde toz duman!

Vay anam vay!

Bu belalı başına

Kime ne diyem

Nerelere gidem

Ya derdime derman

Ya katlime ferman!

Başı daralınca Yilmaz'ın

Baktı atacak taşı yoktu

Baktı eli durmuş, ayağı durmuştu

Vurulmuştu.

Çıkardiı yüreğini kan içinde

Çarptı kötünün kafasına

Hay bu nasıl devran?

28

Nisandı

Yavri

Hey!

Ham

Meyveyi

Kopardılar

Dalından.

 

Enver Gökçe

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

NÂZIM'IN YÜREĞİ

 

Usanınca gerçeklerin yalanından,

kaygan, yüzsüz baskıdan,

tunç Nâzım'ı anımsarım

ve sesini

biraz hançerimsi :

"Merhaba kardaşım...

Ne o, neden yüzün asık öyle

Boş ver!

Yoksa şiir mi takıldı bir yerde?

Gel, birlikte bitirelim.

Paran mı yok?

Bakarız bir çaresine, dert değil.

Kız mı?

Aldırma bulunur..."

Oysa asıl kendisinde var bir şey,

içini kemiren

yüz çizgilerinden dehşetle akan :

"Hepsi iyi de,

şu yürek ağrısı...

Adam sen de

ağrıyadursun, yaşıyoruz ya..."

Kimisi için şiir bir roldür,

Kimisine bir dükkân,

kazançtır.

Onun içinse ağrıdır şiir,

rol değil.

Nâzım'ın yüreği de ağrıdı durdu işte.

Üzerine titreyen doktoru bir gün,

hani pek de güvenemeyerek,

uyarmıştı beni :

"Bakın" demişti,

"keskin konulardan kaçının ki

ağrımasın Nâzım'ın yüreği..."

Hey gidi doktor...

Hastanız gitti.

Yaramadı çabalarınız.

Yüreğiyse onun

gizli gizli çarparak

sürdürdü ağrısını

ölümünden sonra da.

İçindeki acı için ağrıyor,

Türkler için, Ruslar için ağrıyor,

kendisi gibi mahpusta özgür olanlar için

özgürlükte mahpus gibiler için

ağrıyor.

Hapishane acılarıyla yanan o yürek

- ölümden sonra bile -

dinlemiyor doktorları,

korkak olduğumuz zaman

ağrıyor.

Neme gerek dersek

ağrıyor.

Onun gibi açık yürekle :

"Merhaba kardaşım..."

diyemezsek ağrıyor...

 

Varsın ağrısın

hepsi için yüreklerimiz,

tek ağrımasın Nâzım'ın yüreği.

 

Yevgeni Yevtuşenko (d.1933) Sovyet şairi ( Nazım Hikmet'e yazdığı bir şiir)

 

Kolay Gelsin

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gün Kararmasın Geldiğinde

 

Güz yakmadan gülün pembesini

avuçlarımda o, sokul yanıma

gülüşünle ısınsın bedenim

ve dudaklarımda acılaşan ıslık

adınla çiçeklensin

 

Serçeler göçe dayanmaz bilirsin

ne özleyen bir bakış kalır

ne de sımsıcaklığın

sular donar yürek üşür

sende kalır seni yakan

 

Uçurumlar açılır yollarında

buharlaşır çiy damlaları

Terli bir kısrak gibi gel kapıma

savrulsun saçların

yastığım kekik koksun

 

Uzağı yakın et

pembeleşsin çarşafın

ölüm kapımın tokmağında

ayrılığı iyi bilirim

ferhat olmıyayım dağlarda

 

Ey gülün pembesi ile

bir gülümseyişi paylaşan

kar yağıyor yatağıma

avuçlarım kutuplara döndü

gün kararmasın geldiğinde

Şair : Ahmet Telli

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Suskunum Sana

.

Hangi siire baslasam suskunum sana

Dag gögsünde bir kaya diliyle suskun

Güneste kavrulan bir kum tanesi

Çatlayan dudaklarim oluyor her gece

Yagmura suskun yasamaya suskun

Haykirabilsem

Belki bir nehir köpürebilir sesimde

Silinebilir kurakligin bütün izleri

Upuzun çöller vadilesebilir içimde

 

Hangi güzelligi özlesem suskunum sana

Yürek boslugunda bir of kadar suskun

Özlüyorum seni masmavi

Kosuyorum sana bembeyaz

Ve kahroluyorum bir anda kapkara

Ah oluyorum

Of oluyorum

Ve susuyorum

Oysa haykirabilsem

Isik yumagi bir pinar olur solugum

 

Hangi türküye uzansam suskunum sana

Agit agit, özlem özlem suskun

Tut ki vurulmusum

Asktan ve kandan bir damla olmusum

Bir saçlarinin rüzgarina

Bir de agzinin kiyilarina konmusum

Hangi dalga silebilir beni senden

Hangi kasirga koparabilir

Ben saç tellerinde bir ezgi olmusum

Coskularin her sahlanisinda

Sana deprem deprem susmusum

Ve sana susmaktan inan ki yorulmusum

 

Yeter olsun gözlerinde isik firtinasi

Sözlerinde baski yasasi yeter

Hangi kavgayi özlesem suskunum sana

Zafer sabahlarinda gece kadar

Bayram sabahlarinda yas kadar suskun

Böyle güzelliklere de

Böyle suskunluklara da lanet olsun

Al bu suskunlugumu al artik

Al ki

Bütün gürültüler kahrolsun

.

Adnan Yücel

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

MELANKOLİ

 

Ey sokaklarında yıllarca avare dolaştığım

İçinde ilk aşkımı yaşadığım küçük şehir

Umutsuz akamlarımda sesini duyduğum lir

Sihrinde ilk acıyı tattığım

 

Ey sarhoş akşamlarımın biricik tesellisi

İlk şiirlerimdeki biricik dert ortağım fener

Soğuk kış geceleri ısındığım kalorifer

Gitgide uzaklaşan tren sesi

 

ey en masum arzularımı gizleyen oda

Yıldızlarla dost eden küçük pencere

Her akşam gönlümün dilediği yere

Götüren sihirli araba

 

Ey en içli en yanık türkülerimi duymayan

rüzgarı saçlarımı dağıtan sokak

Ve ey saçı ak gönlü ak

Anneciğim pencerede ağlayan

 

Ah biliorum güç gelecek sizlere

Ama artık gitmek geliyor içimden

Bir sabah masmavi bir bulutun peşinden

Dönüşü olmayan yerlere

 

ATAOL BEHRAMOĞLU

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

MUTLU AŞK YOKTUR

İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman

Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini

Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi

Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi

Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an

Mutlu aşk yoktur

 

Hayatı bu silahsız askerlere benzer

Bir başka kader için giyinip kuşanan

Ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan

Onlar ki akşamları aylak kararsız insan

Söyle bunları Hayatım Ve bunca gözyaşı yeter

Mutlu aşk yoktur

 

Güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim

İçimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi

Ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri

Ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri

Ve hemen can verdiler iri gözlerin için

Mutlu aşk yoktur

 

Vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye

Yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek

En küçük şarkı için nice mutsuzluk gerek

Bir ürperişi nice pişmanlıkla ödemek

Nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine

Mutlu aşk yoktur

 

Bir tek aşk yoktur acıya garketmesin

Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara

Bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda

Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da

Bir tek aşk yok yaşayan gözyaşı dökmeksizin

Mutlu aşk yoktur ama

Böyledir ikimizin aşkı da

Louis Aragon

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:clover:

İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman

ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini

ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi

ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi

hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an

mutlu aşk yoktur

 

hayatı bu silahsız askerlere benzer

bir başka kader için giyinip kuşanan

ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan

onlar ki akşamları aylak kararsız insan

söyle bunları hayatım ve bunca gözyaşı yeter

mutlu aşk yoktur

 

güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim

içimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi

ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri

ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri

ve hemen can verdiler iri gözlerin için

mutlu aşk yoktur

 

vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye

yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek

en küçük şarkı için nice mutsuzluk gerek

bir ürperişi nice pişmanlıkla ödemek

nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine

mutlu aşk yoktur

 

bir tek aşk yoktur acıya garketmesin

bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara

bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda

ve senden daha fazla değil vatan aşkı da

bir tek aşk yok yaşayan gözyaşı dökmeksizin

mutlu aşk yoktur ama

böyledir ikimizin aşkı da

 

aslında hiç bir şey kar değil insana

ne gücü ne zayıf yanları ne de yüreği

gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa

ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği seyi

tuhaf bir ayrılıktır hayatı kapkara

mutlu aşk yok ki dünyada

 

hani giydirilmiş erler bir başka yazgıya

işte o silahsız askerlere benzer hayatı

sabahları o yazgı icin uyanmış olsalar da

tükenmiştirler ve kararsızdırlar akşamları

söyle yavrum şu sözleri ve sakın ağlama

mutlu aşk yok ki dünyada

 

yaşamayı öğrenmek bizim icin geçti çoktan

ağlasın gece içinde kalplerimiz yan yana

en küçük şarkıyı mutsuzluktur kurtaran

her ürperiş borçlu baştan bir hayıflanmaya

ve gitar havası beslenir hıçkırıkla

mutlu aşk yok ki dünyada

 

acılara batmamış bir aşk söyle bana

yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle

bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama

inan ki senden artık değil yurt sevgisi de

bir aşk yok ki paydos demiş gözyaşlarına

mutlu aşk yok ki dünyada

ama şu aşk ikimizin öyle de olsa :clover:

 

 

 

ARAGON

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yine Sana Dair

 

Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,

Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,

Sende uzaklığı,

Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.

 

Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine

Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,

Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.

 

Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,

Fakat asla ümitsizliği değil...

 

(1948)

 

 

Nazım Hikmet Ran

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yine Sana Dair

 

Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,

Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,

Sende uzaklığı,

Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.

 

Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine

Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,

Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.

 

Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,

Fakat asla ümitsizliği değil...

 

(1948)

Nazım Hikmet Ran

 

 

Bizim şiirimiz olsun.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KARA GÖZLERİN

 

Kara gözlerindeki umut

Siyah saçları kadar karamsardı

ve kadere küsmüştü O, bir kere

Sevgiyi öldürdü diye...

Sanki ona uzanan ellerde

Keskin bir bıçak

Ha vurdu ha vuracak

Bu, benim karanlıklarım,

Bu benim sırlarım diyor hep

Bir gün gelecek

Şefkatle kollarına saracaklar...

Asılsız sevgilerdi onu yıkan aslında

Umutları umduğu gibi çıkmamış

Beklentileri hep korkuları olmuş

Sanki bütün hayatı,

Kupkuru bir odadaymış kopamadıklarıyla..

Gülüşleri bir sigara içimi zamanı kadar az

Her nefeste biraz daha kısalırken

Bütün beklentileri

Duman duman uçuyorlardı.

Kurallar koymak isterken dostluklarına,

Kuralları bozduğunun farkında değildi aslında...

Şimdi o gözlerde,

Vakitsiz yağan yağmurlar var,

Hasat mevsimi bitmiş bahçelere

Sağnak sağnak yağacaklar.,

Belki gönlünde gökkuşağı açacak

Ama, altından çocuklar geçmeyecekler.

Su yerine zehir akacak ırmaklarından,

Hiç kimse içmeyecek...

ya Ben,

Şimdilerde bir bağ bozumu hüznü var içimde,

Üzümlerim gazap üzümü

Şaraplarımsa gözyaşları...

Sen güz güneşinde, sanki kanadı kırık bir kuş,

Konmuştu bahçeme,

Ona şefkatle eğilirken

Pır diye uçtu birden

Kırık sandığım kanatlarındaki sahtelik,

ve inancımla birlikte.

 

AHMET MUHİP DIRANAS

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SEN BİR ÇİÇEK OLSAN BEN BİR YAZ OLSAM

 

Her sabah her sabah suya giderken

Yar yolunda toprak olsam toz olsam

Bakıp dört köşeyi seyran ederken

Kara kaş altında ela göz olsam

 

Uğrunu uğrunu giderken yola

Nice dilsizleri getirir dile

Gövel ördek gibi inerken göle

Ya bir şahin olsam ya bir baz olsam

 

Veysel ördek olsun sen de göl yarim

Yeter artık kerem eyle gel yarim

Lale sümbül mor menekşe gül yarim

Sen bir çiçek olsan ben bir yaz olsam

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

GÖZLERİN

 

Gözlerin gözlerin gözlerin,

ister hapisaneme, ister hastaneme gel,

gözlerin gözlerin gözlerin hep güneşte,

şu Mayıs ayı sonlarında öyledir işte

Antalya tarafında ekinler seher vakti.

 

Gözlerin gözlerin gözlerin,

kaç defa karşımda ağladılar

çırılçıplak kaldı gözlerin

altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak,

fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.

 

Gözlerin gözlerin gözlerin,

gözlerin bir mahmurlaşmayagörsün

sevinçli bahtiyar

alabildiğine akıllı ve mükemmel

dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın.

 

Gözlerin gözlerin gözlerin,

sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa@nın

ve yaz yağmurundan sonra yapraklar

ve her mevsim ve her saat İstanbul.

 

Gözlerin gözlerin gözlerin,

gün gelecek gülüm, gün gelecek,

kardeş insanlar birbirine

senin gözlerinle bakacaklar gülüm,

senin gözlerinle bakacaklar.

 

Nazım HiKMET

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SEN GİDİNCE

 

sen gidiyorsun ya işine yetişmek için

saçlarını, gözlerini, ellerini

neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya

her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak

termometrede yükselen çizgi

kimbilir nerelerde soğuyorsun

 

senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen

insan insan bakan gözbebeklerin

beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta

beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder

 

ne gelirse onlardan gelir bana

çalışma gücü yaşama direnci

mutluluk gibi kazanılması zor

mutluluk gibi yitirilmesi kolay

 

bir açarsın ki mutluyum

bir kaparsın ki herşey elimden gitmiş

 

 

RIFAT ILGAZ

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.