Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

di-lara

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    59
  • Katılım

  • Son Ziyaret

di-lara tarafından postalanan herşey

  1. En Haykırdığım Yerden Sustur Beni Ey AŞK yağmursuz bir çöl, susuz bir göl yolcusuz bir yolum ey aşk durmadan akrepler sızıyor içime ihanet yüklü kamyonlar geçiyor üzerimden. İçime acı yağıyor, dışıma kahır kan kusuyor duvarlar her öksürdüğümde dikiş tutmayan en ince yerinden yırtıldı kalbim solgun gelincikler sızıyor yaralarımdan şimdi durmadan kan kaybediyor ömrüm durmadan can kaybediyor ömrüm Ey! ömrümü verdiğim aşk, ey sebebi çilem bir bahar sevdasına koşarken kelebekler dallar bir rüzgar masalını anlatırken kuşlara duygulardan yapılmış bir darağacına asıyorum ömrümü dudaklarımı sonsuza mühürlüyorum aşkla öldür beni ey aşk öldür beni kırılgan düşlerime kar yağmadan düşmeden mahşer ateşi çocuk sevinçlere öldür beni ey aşk öldür beni ki, hüzün kokulu gidişler kalsın ardımda Yüreğim, gün be gün erirken hasretlere hayatın gri rengine ürperirken yapraklar kör bir bıçak mı zaman kırılmış aynalarda? söylenmemiş sözlerin ağrısı mı içimdeki fırtına? bu hüznümde taşıdığım, kırılgan duygular oteryosu nedir söyler misin? Kirlendi hayalimdeki uçuk mavi ey ömrüm vuruldu en güzel düş martısı denizlerin konuşmak artık bir şey anlatmıyor kimselere ey dünya varsın sessiz kalmış çığıklar örtsün bedenimi en haykırdığım yerden sustur beni ey aşk ey sebebi ezam, cennetim, cehennemim solgun bir gül gibi sustur beni varsın susuşum kendime küsüşüm dünyaya isyanım hayatın sancısına olsun anla Anla ve Öldür beni teneşirlere yatır son arzumu ölümsüz aşklara, adsız sevgilere kalsın sevdam... Nuri CAN
  2. Sevdasına Yandığım Hayat sesli http://www.edebiyatdefteri.com/sesli_siirler/139801.mp3 Kalabalık kentler ürkütür yüreğimi uğultular doldurur beynimi yürüdükçe tüm gözlerden incinmiş bir bakış sızar istasyonlara kirli vagonlarda taşınan ince bir hüzün gibi ki, hep aynı yerimi burkan bu yüzü kirli şehirde kimse kimseyi sevmiyor bilmiyor avuçları kar çiçeği kokan bir çocuğun saçlarına dokunmayı şiirler okumayı bir alacaşafağa kaç kez ittiysem uçuruma yüreğimi bir çift göz gördüm deltalarda yalvaran bir ses kırıldı içimde yıllarca gizlediğim ayna kalbime batıyor şimdi kırıkları nehirler boyu kanıyorum ateşler boyu yanıyorum alın götürün beni buralardan allah aşkına dayanamıyorum nereye baksam denizi duman neye dokunsam ah hüznün acıyla öpüştüğü bir kıyıda kaldım yok, yok gidemem başka bir liman anla anla ve al bu acıları koy bir yana kör bir sevdanın imgeminde bir yanı Mecnun’dur çöllerimin bir yanı Leyla bir yanı Yusuf’tur zindanımın bir yanı Züleyha yorgunum her akşam yollara bakıp ağlamaktan yüregimde hasret ateşleri yakmaktan her kıyıda başka bir cehennem bekler beni nereye baksam güz bahçeleri nereye gitsem üstüme devrilir gök kime nasıl anlatırım sancıyan yanlarımı ah, kim anlar beni hasretin bin çeşidiyle delik deşik yüreğim kimsem de kalmadı halime ağlayacak yaralarımı saracak böyle boynu bükük duruşum ondan ondan bir yanım hep vurgun, hep yetim, hep kırgın ömrüm oy ömrüm oyy şiir cıvıltıları oysa gönül ormanımda yıldız ışıltıları uzanıpda tutamıyorum hüznün en kuyu gecelerde boğuldu sevinçlerim yıldızlar örtmüyor artık yaralarımı gözyaşlarımı saklamıyor en ucuz şarkılar yıkıyor ruhumu karanlık sularda unutulmuş bir sokak ortasında düş denizlerine bırakıyorum soluğumu ellerim üşüyor, yüreğim, gözlerim üşüyor dönüp bakmıyor kimse, bölüşmüyor sevinçlerini benimle uzak bir kıyıda tutsak kalıyor hayallerim bütün iskeleler yıkılıyor bütün iskeleler yıkılıyor hiç bir gemi almıyor beni bir damla gözyaşı olup akıyor yüreğim avuçlarıma yüreğim ki, deliboran, delipoyraz, kızılkan hasretim kızıl alev bir güldür yangınlara koparıp göğsümden ateşlere atıyorum hiç kimse çekip almıyor kalbimi ateşler içinde kanıyor en katı yerinde gece, yanıyor yüreğim yüreğim alev topu yüreğim kanrevan yüreğim nar yüreğim ateş yüreğim ah! tutunduğum dallar kırık sokulduğum kucak çiçek açmıyor aldırmıyor çığlıklarıma sevdasına yandığım hayat acının ve ateşin burgacında ince bir sızı gibi geçip gidiyor ömrüm nasıl katlanacaksa kalbim bunca ağrıya ömrüm oy ömrüm oy gülüm oy Nuri CAN
  3. . Ne Giysek Yakışmıyor Hüzünden Başka Yüzümüzü sulara bıraktık hayallerimizi sıvası dökülmüş duvarlara sardıkça yangınlar içimizi yoksul bir yaşamın cenderesinde yaralarımız üşüdü... Önce miydi, sonra mıydı, kar mıydı? yağmur muydu? bilemedik? üşüdükçe içimize çöktü sis... Hep sancısını çektik kahreden hayatın ne giysek yakışmıyor hüzünden başka eğilip bakmaya korktuğumuz, sahipsiz mezarlara döndü içimiz. her akşam tanımadığımız bir hicran görmediğimiz bir ıstırap çaldı kapımızı... Kalbimizi bir vefasız, ömrümüzü bir hayırsız aldı hayatın çıkmazında hep teselli aradık buruk gülümsemeler dindirebilir mi hüznü ah! Can? kime ne verebiliriz ki, gönül mü? ömür mü? can mı? mal mı? yok, yok yüreğimizden başka servetimiz Her baktığımız göz yuttu gönlümüzü hançerini sapladı her tuttuğumuz el hangi adaya sığınsak ihanet kokuyor. nereye gidebiliriz ki ah! Can, yüreğimizden başka sokaklar çıkmaz sokak ömrümüzde, kahretsin... Çıktığımız her yolculukta düştüğümüz her kalabalıkta ıssız bir kıyıda üşüdü ömrümüz yetim ruhumuz, nemli gözlerimizle her gece sarılıp bir hayale, yalnızlığımızı alıp bastık bağrımıza... Yetimdik mevsimlerin koynunda, yaralıydık acılarla yattık, acılarla kalktık, bir ömür acılara acılar kattık. kurudu gözpınarlarımız, karanlığı siper edip gözlerimize yüreğimizle ağladık. Kimsesiz bir çocuğun yüreğine çizip resimlerimizi kayıp mezarlara gömdük, yüzümüze siper ettiğimiz gülüşleri ve yükleyip sevdalı bir kuşun kanadına kaygılarımızı ardında el açıp aşka ve acıya ağladık... Hep yüreğimizde saklı tuttuk sevgimizi, gözlerimizde, yüzümüzün hüznünde saklı tuttuk... gökyüzünü doldurup soluğumuza isyanımızı kilometrelere zincirleyip kayıp bir vadide idam ettik geçmişimizi... Gidenler dönmedi ah! Can solgun bir güz bahçesi renginde, boynu bükülü gelincikler gibi kaldık yaralı uçurumları birer birer koşarak boş yere yollara baktık, türküler yaktık kurudu gözpınarlarımız, yüreğimizle ağladık. Yaralı bir ülkeyiz şimdi, terkedilmiş bir şehir nehir nehir acılar damlıyor bedenimize önümüzde dağ dağ uçurumlar ardımızda ölümün ayak sesleri nasılda acıyor hayatımız ahh! Gurbet ki, kahreden yanımız acılara gömdüğümüz isyanımız derdimizi kime nasıl anlatırız, kimimiz var ki, ah! Can lime lime yüreğimiz, ilmik ilmik gözyaşlarımızdan başka… Hasret ki, göçmen kuşların kanadında taşıdığı gamdan bir dağ gibi oturmuş gözlerimize... buruk gülümsemeler dindire bilir mi hüznü ah! Can? kime ne anlatabiliriz ki, ağızdan çıkan her söz yaralıyor yüreğimizi.... . Nuri CAN .
  4. Sustum! SESLİ YORUMLARI dinle http://www.hanedan.info/Gulnaz/Sustum.mp3 Sustum! "Herkes konuştuğunu yazar,bense sustuklarımı" Herkesin konuştuğu dünyada ben sustum! ne kadar susulacaksa o kadar sustum! kendimle konuşuyorum şimdi yalnız... yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime kimse duymuyor... Sustum! Bin ah sürüp dudaklarıma ne kadar susulacaksa o kadar sustum! sustu benimle deniz, sustu deli dalgalar, sustu martılar... umutlarımı sarıp rüzgarlara uzaklara savuruyorum her gece yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne kimse görmüyor... Sustum! Tam acılarımı haykıracaktım ki, sustum ne kadar susulacaksa o kadar sustum! bir çığlık kanıyor demedim, en derininde yüreğimin... içimdeki volkanları boğarak sustum! açmadım kimselere yüreğimi hançeri sadece kendime sapladım sapladım ve sustum! hüznü yüzümde, acıları gözlerimde topladım sustum!.. Sustum! sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir yaraları yalayan rüzgar sokaklarında kahrolduğum şehir gözlerim konuşuyor yalnız! Saçı ağarmış hayaller nemli kirpiklerle bulutlandığında gözlerim gökte şimşek olup çakıyorum kimse görmüyor... Sustum! tuz basıp yaralarıma! ne kadar susulacaksa o kadar sustum! içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi yaslanıp yalnızlığın duvarına gül döküp kalabalıklara her gece kimsesiz geziyorum gönül ülkemi kimse bilmiyor... Sustum! tam sevdiğimi haykıracaktım ki, sustum sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak acılar konuşuyor şimdi yalnız yaralı gönlümün sızıları konuşuyor tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir atıyorum uçurumlardan kimse görmüyor Ne zaman dudaklarından öpmeye kalksam hayatı saçlarını koklasam rüzgarların içimde incecik bir sevgi ürperiyor sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme gelmiyor beklediğim bahar yaralar merhem tutmuyor gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara kimse silmiyor yağmur dinmiyor sevdiğim bilmiyor Sustum! sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata kimse duymuyor Sustum! İçimde dalgalar kabardıkça volkanlar gibi sustum sustu dudağımdaki şiir gözlerimdeki nehir gönlümdeki yara bulutlar haykırdı isyanımı şimşekler haykırdı sadece ben duydum sadece ben Ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat ey kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi yaralar merhem tutmuyor geceler avutmuyor ben sustum acılarım konuşuyor yalnız yaralı gönlümün sızıları konuşuyor Ben sustum! susmuyor yüreğimi kavuran kasırga pencereme vuran yağmur damlaları susmuyor dışarda inleyen rüzgar yıldızlar küs ay üzgün yağmur dinmiyor içimde binlerce şiir kanıyor her gece kimse bilmiyor kimse duymuyor sustum! sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu hayat, sustu zaman acılar konuşuyor yalnız acılarım konuşuyor kimse duymuyor... duymuyor... duymu... duy... Nuri CAN
  5. İkimizin Masalı Sen bir çiçek olsaydın sevda çöllerinde ömrümce yaş dökerdim kurumayasın diye seni yalnız güneşin aklığı güllerin sıcaklığı ile beslerdim ve mehtabın büyüsü ile süslerdim yapraklarını her sabah kızıllığında yeniden koklamak için sen bir defter olsaydın, ben kalem olurdum seni yazardım gece gündüz şiirlere, romanlara, dağlara, bulutlara, rüzgarlara elimin ulaştığı, gözümün gördüğü heryere seni yazardım dilime destan, yüreğime mühür kazardım bir ömür seninle yaşamak, seninle yaşlanmak için sen bir ceren olsaydın avcıların önünde sevgimi siper ederdim vurulmayasın diye yaralarını rüzgarın diliyle okşar güllerin eliyle sarardım ve seni dağların moruyla gizler pınarların diliyle seslerdim kem gözlerden, katı yüreklerden korumak için sen bir çoban olsaydın sürüler peşinde kalbimde taşırdım hep yorulmayasın diye ve kavalını rüzgarın nefesi ile üfler çağlayanların sesiyle dinlerdim her gece ayışığında duygularını okşamak için sen bir kardelen olsaydın dağların eteğinde ben yaprak olurdum rüzgarda titreyen dört bir yana kokular saçar dururdum her dem aşkın ile sarhoş olmak için sen bir dal olsaydın, ben toprak olurdum sen bir göl olsaydın, ben ırmak olurdum kalbine akardım gece gündüz senden uzak kaldığımda ağlar dururdum sen güneş olsaydın, ben dünya olurdum dönerdim ekseninde durmadan her sabah, her akşam yeniden buluşmak için ve saçlarını gökyüzünün mavisi ile yıkardım her dem güzelliğinden sarhoş olmak için Nuri CAN www.nuricann.com .
  6. . Geldi hazân, Yine hüzün, Yine gam Cümbüş kırık, neyzen suskun, ney suskun geldi hazân, yine hüzün, yine hüsran, yine hicran şarkı suskun, meyhan suskun, mey suskun geldi hazân, yine giryân, yine figan ,yine efgân gönüllere elem konuk her akşam ... Bülbülü bir güle zar eylemişler dünyayı sevene dar eylemişler sevdayı göğsüme nar eylemişler geldi hazân, yine giryan, yine hüsran, yine gam yine hicran, yine hüzün, yine efgân, yine figan bir ince sızıdır nereye baksam… Bahçe mahsun, gül mahsun, gönül hicran bülbül bi-zar-ı figan, bi-zar-ı fizan, bi-zar-ı efgân ey vah yine hicrân, yine giryân, yine hüsran, yine gam bir ince sızıdır düşer sineye her akşam Hicran dilsiz, yaş gözsüz, mevsimler güz şair suskun, şiir suskun, tar sözsüz yine boyun büktü akşamlar öksüz ey vah yine hazân, yine efkar, yine ah-u zar yine firgat, yine hasret, yine gurbet, yine gam var bir ince sızı düşer sineye her akşam ah leyli yar Rüzgar hicran inler gönül secdede nağmeler aşkı kanar her hecede ay küser bir efkâr basar gecede yine hazan, yine hüzün, yine hicran, yine gam yine figan, yine efgân, yine giryân, yine hüsran bir kara dumandır iner her akşam Felek ki, demirden örmüş ağını ceylanlar aşk için yakmış dağını gazeller savurmuş gönül bağını geldi hazân, yine hüzün, yine hüsran, yine gam yan ey deli gönül dermansız derdine yan Yine efkar vakti, yine her yer karardı bahçe gazel döktü yaprak sarardı her sokak başını bir elem sardı geldi hazân, yine giryan, yine hüsran, yine gam yine hicran, yine hüzün, yine giryan, yine hicran bir ince sızıdır nereye baksam Tipi bize, boran bize, kar bize feryat bize, figan bize, zar bize hicran bize, fizan bize, har bize yine firgat, yine gurbet, yine hasret ey Ozan dinmez bir sızıdır yüreğinde ne yapsan gönüllere elem konuk her akşam Geldi hazân, yine hicran,yine hüsran, yine giryân bana düştü... yine firgat, yine hasret,yine figan, yine efgân cana düştü... attı felek, her birimiz bir yana düştü yan ey gönül yan, şimdi dermansız derdine yan ah ile vah ile geçip gidiyor zaman hüzünlere yazılmış bir ömür bizimkisi ah! neylersin leyli yar... Nuri CAN www.nuricann.com .
  7. di-lara

    Sustum!

    Sustum ve Gülümsedim.. Sustum ve gülümsedim.. bir çığlık kanıyor demedim, en derininde yüreğimin... Gülümsedim... gülümsedim ve sustum... içimdeki volkanları boğarak... Sustum ve gülümsedim.. susturarak içimdeki sabır taşını hüznü yüzümde, acıyı gözlerimde toplayarak... Demedim kimselere bir çığlık kanıyor, en derininde yüreğimin... bilirim acının dili olmaz... Sustum! sadece sustum ve gülümsedim! bastırarak içimdeki depremleri... hançeri sadece kendime sapladım. sapladım ve sustum!... Görmedi kimse, kimselere göstermedim. içime akıttığım gözyaşlarımı... öldürdüm, ıslatmadan kirpiklerimi... Ama ağlamadığım hiç bir çiçek konuşmadığım hiç bir yıldız kalmadı bu şehrin parklarında... İnadına, açmadım yüreğimi kimselere kimselere ağlamadım, inadına hançeri sadece kendime sapladım. sapladım ve sustum!... sustum ve gülümsedim!... Sadece sustum ve gülümsedim! boğarak içimdeki dalgaları... kıyısız denizler gibi... Sadece sustum… sustum ve gülümsedim!... gülümsedim ve sustum içimdeki çocuğa!... açan çiçeğe, uçan kuşa, gökteki aya!... yüreğim kan ağlarken de gülümsedim. gülümsedim acılara, ihanetlere… gülümsedim baharlara!... yağmurlara,bulutlara rüzgarlara, sulara gülümsedim!... gülümsedi!.. gülümse... gülüm... gülü... gül... Nuri CAN
  8. di-lara

    Sustum!

    . Dinlemek için Linklerin üzerine tıklayın Erkek Sesi http://www.hanedan.info/Asksiirlerim/Sustum.mp3 Bayan sesi http://www.hanedan.info/Gulnaz/Sustum.mp3 Sustum! Sustum! Ne kadar susulacaksa o kadar sustum! kendimle konuşuyorum şimdi yalnız... yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime kimse duymuyor... sustum sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir yaraları yalayan rüzgar sokaklarında kahrolduğum şehir gözlerim konuşuyor yalnız! sustum! bin ah sürüp dudaklarıma ne kadar susulacaksa o kadar sustum! sustu benimle deniz, sustu deli dalgalar, sustu martılar... umutlarımı sarıp rüzgarlara uzaklara savuruyorum her gece yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne kimse görmüyor... saçı ağarmış hayaller nemli kirpiklerle bulutlandığında gözlerim gökte şimşek olup çakıyorum kimse görmüyor... Sustum! tuz basıp yaralarıma! sustum içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi yaslanıp yalnızlığın duvarına gül döküp kalabalıklara kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece kimse bilmiyor... sustum! sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak acılar konuşuyor şimdi yalnız yaralı gönlümün sızıları konuşuyor tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir atıyorum uçurumlardan kimse görmüyor sustum! saçlarını kokluyorum rüzgarların dudaklarından öpüyorum hayatı içimde incecik bir sevgi ürperiyor sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme gelmiyor beklediğim bahar yaralar merhem tutmuyor gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara mendil silmiyor yağmur dinmiyor sevdiğim bilmiyor sustum sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman sustum yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata kimse duymuyor sustum! İçimdeki dalgalar kabardıkça volkanlar gibi sustum sustu dudaklarım, sustu gözyaşlarım sustu gözlerimdeki şiir gönlümdeki nehir bulutlar haykırdı isyanımı şimşekler haykırdı sadece ben duydum sadece ben ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi yaralar merhem tutmuyor geceler avutmuyor ben sustum acılarım konuşuyor yalnız ben sustum! susmuyor yüreğimi kavuran kasırga pencereme vuran yağmur damlaları susmuyor her gece dışarda inleyen rüzgar gelmiyor bahar kuşlar sevinmiyor yıldızlar küs ay üzgün güneş doğmuyor acılar dinmiyor içimde binlerce şiir kanıyor her gece kimse bilmiyor sustum! sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu hayat sustu zaman acılar konuşuyor yalnız acılarım konuşuyor kimse duymuyor... duymuyor... duymu... duy... Şiir: Nuri CAN. .
  9. Sizin Hiç Anneniz Öldü mü? Sizin Hiç Anneniz Öldü mü? Benim Öldü Kalk anam kalk, Allah aşkına kalk Bak mevsim umut mevsimi papatya mevsimi, gül mevsimi mevsim bahar dağlar kar suların coşup taştığı zamandır kalk yarasına merhem olduğum kalk ben geldim uyan da bir bak yatma öyle sessiz, öyle nefessiz n’olur yatma öyle çaresiz aç gözlerini yaşadığını bileyim gülersen güleyim ağlarsan gözyaşını sileyim oynat kirpiklerini bulutlar uçsun gözlerinde bahar yağmurları yıkasın saçlarını ölmek gerekiyorsa ben öleyim... kalk anam allah aşkına kalk ben geldim bak kime bu nazın, kime bu küsün bu inat niye konuş benimle, allah aşkına konuş yatma öyle sessiz, öyle nefessiz kurban olduğum bir ses ver, bir nefes yaşadığını bileyim kalk anam kalk allah aşkına kalk ben geldim uyanda bir bak saklandığımız kovuklarda şidetli yağmurlar yağsın yine rüzgarlar essin, fırtınalar kopsun, şimşekler çaksın koynuna al beni, sarıl sımsıkı başımı göğsüne yaslayayım yeneyim bütün korkularımı ve sen beni hiç bırakma, bıkma n'olur koynuna al yine, sarıl sımsıkı, üşüyorum korkuyorum yıldızlar uykuya yattığında tut elimden güneşe götür beni saçları sümbül anam, yanağı gül anam sayki, küçük bir çocuğum daha hiç büyümedim şimdi ben ne yaparım, nereye giderim kime gösteririm kanayan dizlerimi uyan anam bak sümbül vakti, gül vakti bin hayat tomurcuğu umuda kızarır dallarda usul, ağır, yorgun uyuyor bedenin ah ne kadarda güzelsin anam uyan kurban olduğum uyan bak rüzgar vakti dağlarda tut elimden kırlara gidelim beyaz papatyalar toplayayım sana düşersen yalnız kalırım gidersen öksüz taşıyamaz yüreğimin ağrısını hiç bir beden kalk allah aşkına kalk böyle yapayalnız boynu bükük koma beni senin sıcaklığından ayrı, sevginden uzak kime koşarım, nasıl yaşarım böyle bir başıma teninin kokusunu özledim anne, sımsıcak nefesini yavrum diyen o nazlı yumuşacık sesini hadi uyan canyoldaşım, gözbebeğim sarı gülüm, altın kalplim, iyilik meleğim gözlerime acılar yağdıran kalk ki, yine sana türküler söyleyeyim Ey dağlar taşlı dağlar başı telaşlı dağlar ben anamı yitirdim gözlerim yaşlı dağlar bağların gülü kaldı gamlı bülbülü kaldı ah komşular komşular ben annemi yitirdim boynum bükülü kaldı kalk anam kalk allah aşkına kalk bu yürek nasıl dayanır derdini kalem olup yazmaya, dil olup söylemeye sana sarılmayı özledim, nazlanıp darılmayı kanayan gözlerimde sızılar akıyor bak kırmızı yağmurlar yağıyor üzerime ıslanıyor sensíz kalan yanım hadi uyan yüreğini öptüğüm koma beni buralarda yalnız bırakıp gitme yıkılırım bir kez değil, her gün bin kez ölürüm Sarılki kokun sinsin tenime anne sevgin işlesin yüreğime bu yalancı dünyada kimim varki senden başka gözlerimden öpecek, üstümü örtecek karanlık soğuk gecelerde kalk anam allah aşkına kalk karanlık çöküyor bak goncagül sevinçler üstüne boynunu büküyor yaşam yaralı ceylanlar meliyor uzak dağbaşlarında turnalar da geçmiyor artık kalk allah aşkına kalk sen bir maral ol, ben ceylan dağlar gökkuşağı olsun, ovalar seyran Sarıl sımsıkı tenim ol, beni bırakma tut ellerimi benimle ağla, benimle yan benimle uyu, benimle uyan birlikte çıkalım dağlara bak yayla zamanı ben munzur suyu olayım, sen teyran sen nisan ol, ben haziran... ben küçük bir pınar, sen çağlayan akıp gidelim koyun koyuna Sen yoksan kurur kurnalar dereler susuz, koyunlar kuzusuz kalır melemez bir daha ardından koyunlar kan süzülür kirpiklerden yüreklere keklikler de ötmez bir daha, turnalar da geçmez buralardan bir daha koşamam çayır kuşlarıyla, yarışamam deli sularla bastırıp göğsüme acılarımı küserim yaşama kalk anam kalk allah aşkına kalk bulutlarda ağlıyor bak kalk şiirler dizilsin yollara, türküler dizilsin eğilsin önünde kavak ağaçları akakasyalar çiçekler dursun selama yaşamın adı sensin, senin adın yaşam düşersen omuzuma üşürsen yüreğime yaslan tut ellerimi sevinçlere yürüyellim ana nasıl taşıdıysan beni dokuz ay karnında ben sırtımda taşıyayım seni bir ömür ....... ah nazlı anam uzansam dokunabilir miyim? yüreğindeki incinmişliklere durdurabilir miyim? zamanı gözlerinin içindeki yaşları öpebilir miyim? anlayabilir miyim? yaşamı ve ölümü anlatabilir miyim? acının dayanılmazlığını yaşamın umursamazlığını kim dinler beni ey benim dağ dağ kalbime gömdüğüm nazlım benki, düşleri ıssız nehirlere akan o küçük çocuğum daha kar yağıyor, rüzgar uğultuları dışarda al sıcaklığına sar beni, üşüyorum ya gece, gecede üşür mü anne kimsesiz kalınca bırakıp gitme n’olur ......... ben başımı nasıl taşlara çalmazım dağlar oy gözyaşımı nasıl çaylara salmazım dağlar oy ah komşular komşular hele deyin ya ben nasıl, ya ben nasıl ağlamazım dağlar oy... Sizin hiç anneniz öldü mü? Benim öldü Nuri CAN www.nuricann.com
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.