Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2013 11 yıl Yazar Görsel hafızası güçlü insanlarda sanırım bu öyle oluyor... Bende de öyle, birçok şey hafızamda fotoğraf gibi saklı duruyor. mesela kardeşimin doğduğu gün hala gözümün önünde... renkleriyle birlikte hem de... bak o zamanlar renkli fotograf bile yokmuş ama benim hafızam renkli çekmiş o fotografı Bazen düşünürüm hep gözümün önüne gelen görüntüleri, acaba hangileri kaldı öyle.. travmatik etkisi olanlar, mutlu edenler, hüzünlü anlar, şimdi bunları yazarken her biri gözümün önüne geliyor öyle...
Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2013 11 yıl Bir de belleğin bilerek kurtulmak istediği için silip yok ettiği ve bilinçaltına giden kareler var. Ben yıllardır çabalayıp çok sevdiğim kartopu kuzumun bazı görüntülerini hatırlamayı başardığım halde, kesildiğini nasıl öğrendiğimi ne yapsam hatırlayamadım. O anı beynimden tamamen yok edilmiş. Sanırsam bilinçaltımdan bile silinmiş ya da çok çok derinde, kesinlikle çıkmıyor. Babamı artık kaybettim ama hâla kuzuma nasıl kıyıp kesebildi diye hafif bir öfke içimden hâla geçiyor.
Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2013 11 yıl Hiç düşünür müsün Gloria, anılarımız videolardan çok fotoğraflar gibidir. Bu fotoğraflar gibi. Pek kesintisiz bir video izleyemeyiz belleğimizden. Donmuş enstantaneler, bir ses, bir koku, bir yüz, bir duruş... Aklımıza takılanlar bunlardır. Bazen ayrıntılar bile silinir, bakışlar donuklaşır. Geçenlerde çocukluk kız arkadaşımı gördüm. Gözlerime inanamadım. Nasıl da değişmişti! Anılarımda saklanan o masum, neşeyle gülen yüz çoktan yok olmuştu. Yorgun bir yüzü vardı artık. Keşke görmeseydim. O çocuk yüzü kalsaydı belleğimde... Ünlü fotoğrafçı Steve McCurry'nin 1984 yılında Pakistan'da Afgan mültecilerin kaldığı bir kampta çektiği bu kare bugün dünyanın simge fotoğraflarından biri. 1985'te National Geographic'e kapak olan bu fotoğraf ile o dönemde 13 yaşında olan Şerbet Gula'nın parlak yeşil bakışları insanlık tarihinin ortak belleğinde yer etmişti. Steve McCurry'nin 2003'te bulduğu 32 yaşındaki Şerbet Gula'nın yüzü oldukça değişmişti.
Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2013 11 yıl Yazar Evet hem de nasıl değişiklik değil mi? Yaşanmışlıkların her biri vurmuş sanki yüzüne... ve ilk fotografta yüze yansıyan merak ve şaşkınlık ikinci fotoğrafta umursamazlık ve acı olmuş sanki...
Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2013 11 yıl Hayata dair azalan umutları, insanı daha yaşarken postmortem görünüme sokuyor. Ama sanki Aysel Gürel zamanı tersine çevirmiş gibi. Gençliğindeki donuk bakışlar, yaşlandıkça yerini capcanlı bir insana bırakmış. Demek ki iş yine, insanın hayata bakış açısında bitiyor.
Gönderi tarihi: 27 Eylül , 2013 11 yıl Vaaav! Bu resimdeki sarışın Aysel Gürel ha? Bakışları donukmuş monukmuş, boşver. Pencüse. Severler güzeli gencise...
Gönderi tarihi: 27 Eylül , 2013 11 yıl Hayata dair azalan umutları, insanı daha yaşarken postmortem görünüme sokuyor. Ama sanki Aysel Gürel zamanı tersine çevirmiş gibi. Gençliğindeki donuk bakışlar, yaşlandıkça yerini capcanlı bir insana bırakmış. Demek ki iş yine, insanın hayata bakış açısında bitiyor. Emin misiniz bunun Aysel Gürel olduğuna .Yaşlandıkça bir insanın ağzı burnu da değişmez ya .Mesela kızlarıyla çekildiği siyah beyaz bir fotoğraf var.Bu sunduğunuz resimle oldukça alakasız gibi geldi bana.
Gönderi tarihi: 27 Eylül , 2013 11 yıl Yazar Hayata dair azalan umutları, insanı daha yaşarken postmortem görünüme sokuyor. Ama sanki Aysel Gürel zamanı tersine çevirmiş gibi. Gençliğindeki donuk bakışlar, yaşlandıkça yerini capcanlı bir insana bırakmış. Demek ki iş yine, insanın hayata bakış açısında bitiyor. Bu Aysel Gürel değildir yaaa, onun gençlik zamanında renkli fotoğrafçılık henüz yoktu, yanlış bilgi bence bu.. Eğer oysa ki mümkün değil, buralarda henüz 20 li yaşlarda görülüyor... Hani çekildiği yıllar 50'li yıllar diyelim ama bizim ülkemizde renkli fotoğrafçılık ilk olarak 1979 yılında başlamış diye biliyorum Aysel Gürel bu dönemde 50 yaşındaydı...
Gönderi tarihi: 27 Eylül , 2013 11 yıl Yazar Petek Dinçöz e daha çok benziyor ya da ben bilmiyorum emin değilim tanıyamıyorum bu magazinel kişileri ben fazla...
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Ben olayı çözdüm. Sarışın kız Ruhat Mengi'nin kızı Nazlı Mengi arkadaşlar... Ruhat hanım çok sevdiğim bir insandır, kızı da yüzü gibi güzel bir insandır mutlaka. Her ikisine saygılar, sevgiler... Yanlışlık ise şurdan kaynaklanıyor: Aysel Gürel Müjde Ar'ın Bodrum'daki evinde Ruhat Mengi ile görüşmüş. Bu sırada Nazlı Mengi ile tanışmış. Bu haber magazin basınında çıkınca böyle bir yanlışlık olmuş. Tabii Aysel hanıma da müziğe katkılarından dolayı saygılar yollamayı ihmal etmeyeyim bu arada...
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Gerçekten de öyleymiş. Aysel Gürel yazınca o resim çıktı karşıma. Ben de sazan gibi ne kadar değişmiş diye atlayıvermişim,
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Hayata dair azalan umutları, insanı daha yaşarken postmortem görünüme sokuyor. Ama sanki Aysel Gürel zamanı tersine çevirmiş gibi. Gençliğindeki donuk bakışlar, yaşlandıkça yerini capcanlı bir insana bırakmış. Demek ki iş yine, insanın hayata bakış açısında bitiyor. Aslında resim yanlış olmakla beraber bu söylediklerinize katılıyorum. Modernleşme ve teknoloji ne yazık ki insanları mekanikleştiriyor ve topluma pompalanan güzellik anlayışları ile neredeyse tüm kadınlar aynı gibi. Donuk bakışlar, dolgun dudak ve göğüs ve sıfır beden .Aynı tip saç, aynı tip makyaj. Bana göre felaket bir durum.
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Aslında insanların asıl ihtiyaçlarından biri takdir edilmek, övülmek ve böylece duygusal yönden tatmin olmak. Farkedilmek, işte tüm problem bu. Kimi bunu bilgili olmakta, kimi güzellikte, kimi güç ve parada, kimi yeteneklerinde, kimi de akla hayale gelmeyecek her türlü çılgınlık yada farklılıkta arıyor. İnsanlar ise yaşam keşmekeşi içinde hiçbir şeye şaşırmaz oldu. Artık şaşıramıyoruz. Bu yüzden ilkel bir toplumda hayret uyandıracak farklılıklar, toplumsal seviye arttıkça önemsizleşiyor. Hele medya ile her gün en küçük değişik şaşırtıcı olaya dahi derhal ulaşabiliyoruz. Geçmiş zamanda mucize kabul edilen ve uyandırdığı hayretle yapanı toplumdaki en yüksek noktalara taşıyan şeyler, günümüz için sıradan olaylar. Kısacası artık toplumlar ilerledikçe, önemli biri olabilmek, övgü ve beğeni almak ve hatta aranılır olmak giderek zorlaşıyor. İlgiyi diri tutabilmek için medyada atılmadık takla kalmıyor, yine de popülerlik belli bir süre sonra bitiyor. Yüzyılları aşan kalıcı etkiler yok mu. Var elbette ama popüler konular arasında yerlerini koruyabildiklerini söylemek zor. Kadınlardaki bu estetik arayışın sebebi de bu olsa gerek. Birgün Harun Reşit Mecnun’un aşık olduğu Leyla’yı sokakta görür. Saraya geldiğinde Mecnun’u çağırıp sorar: “Leyla Leyla diye yanıp tutuştuğun kızı gördüm sokakta, kara, kuru, cılız bişey. Sen onun nesine vuruldun?” Mecnun cevap verir: “Sen O’nu bir de benim gözümle gör…” Kısacası "Sendeki bu güzellik on para etmez, bendeki aşk olmasa"
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Eveeet, bu güzel de Kate Bosworth. Superman' da oynamıştı. Masum yüzlüdür. En fettan baksa ancak bu kadar bakabilir:
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Victoria döneminde evcil hayvanların da postmortem fotoğrafları çekiliyormuş. Ve tabi bu arada fake postmortem fotoğraflar da var
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Yazar Eveeet, bu güzel de Kate Bosworth. Superman' da oynamıştı. Masum yüzlüdür. En fettan baksa ancak bu kadar bakabilir: Van kedisi gibi duruyor burada sanki tek gözü ela tek gözü mavi Öyle mi yoksa? Ben emin olamıyorum, çünkü birçok resimde öyle görünüyor...
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Yazar Bu da çok ilginç bir post mortem fotoğraf, annenin yüzünün gizli olması... Bu da bir gelin... Aklıma Tim Burton'ın Ölü Gelin isimli animasyonu geldi.. Bu arada da fark ettim ki bu fotoğrafları buraya eklerken bir yandan da Melis Danişmend'den Haberin Yok Ölüyorum'u dinliyorum.. Sonunda da "Ölmeyin" diyor
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Bu da çok ilginç bir post mortem fotoğraf, annenin yüzünün gizli olması... Ben de karaçarşaf bir bizde var sanıyordum.
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Van kedisi gibi duruyor Yok yahu, olur mu! Yani olur da, çok ender olarak, Kate öyle değil. Benim resmin üstünde yakın plan resmi var ya! Bu arada kimse "aaa sen de her kadını şıp diye tanıyorsun" demedi... Neyse kabahat bende. Bu resimdeki kızı tanıdım, o Kate demeliydim. Ondan sonra farklı resmini koymalıydım. Yahu kasvet dağılsın diye güzel resimleri koyduk, gene getirip doldurdunuz ölü resimlerini. Üstelik bunların ölü olduğu çok belli. İnsan kızın gözlerinin altındaki morlukları pudralar, bir şey yapar yahu!
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Yazar Yok yahu, olur mu! Yani olur da, çok ender olarak, Kate öyle değil. Benim resmin üstünde yakın plan resmi var ya! Bu arada kimse "aaa sen de her kadını şıp diye tanıyorsun" demedi... Ben içimden dedim
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Yazar Yahu kasvet dağılsın diye güzel resimleri koyduk, gene getirip doldurdunuz ölü resimlerini. Üstelik bunların ölü olduğu çok belli. İnsan kızın gözlerinin altındaki morlukları pudralar, bir şey yapar yahu! Hehhehe ama bu kısmı sonra eklemişsin ne yapsak acaba senin için sırf güzel kadınlardan oluşan bir başlık mı açsak acaba
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Hehhehe ama bu kısmı sonra eklemişsin ne yapsak acaba senin için sırf güzel kadınlardan oluşan bir başlık mı açsak acaba Yok, "sen böyle her kadını hemen şıp diye nasıl tanıyorsun, konunun uzmanı mısın" filan deseniz de azıcık kasılsam yeterdi! Fakat bu arada benim aklıma kötü bir şey geldi. Bu cesetler öyle sıradan bir aparatla böyle dik tutulamazlar. Omurların gergin tutulması lazım, boyun ile bel arasında. Eğer elbisenin içinden bir kayışla bağlasalar vücut deforme durur. Yoksa... Aparatın ucunda omurları sıkıca kavrayan mengene gibi bir şeyler mi var? Ölü için sakıncası yok da, bu işle uğraşanlar iyice duyarsızlaşmış olmalılar...
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Yazar Yok, "sen böyle her kadını hemen şıp diye nasıl tanıyorsun, konunun uzmanı mısın" filan deseniz de azıcık kasılsam yeterdi! Fakat bu arada benim aklıma kötü bir şey geldi. Bu cesetler öyle sıradan bir aparatla böyle dik tutulamazlar. Omurların gergin tutulması lazım, boyun ile bel arasında. Eğer elbisenin içinden bir kayışla bağlasalar vücut deforme durur. Yoksa... Aparatın ucunda omurları sıkıca kavrayan mengene gibi bir şeyler mi var? Ölü için sakıncası yok da, bu işle uğraşanlar iyice duyarsızlaşmış olmalılar... Aaaaa kaçırmışsın o zaman burayı sen Bu başlıktaki 18. ileti
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Yok yahu, ne kaçırması? Tabii aparatların çizimlerini inceledim. Ama bak ben teknikten acayip anlarım. O çizimler teknik açıdan bir hiç. Onlara eskiz bile denmez teknik resimde. O çizimlerde kesinlikle ayrıntı yok. Bu aparatın bedeni nasıl tuttuğu ile ilgili bir ayrıntı hiç yok. Daha kötüsü, mengene değil de kaburgaların arasına saplanan kancalar da olabilir. Nasılsa toprağa gitmeyecek mi bu?
Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2013 11 yıl Ben içimden dedim Ha yani "marifet yaptım sanmasın budala" dedin. E haklısın. Belki de bir düzine kadın resmi dizin, bakın hepsini tanımazsam bana da uzman demesinler diye havalara filan girecektim!
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.