Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Allah Olgusu Nasil Olustu ?Neden ihtiyac Duyuldu ?


PhenomeNUC

Önerilen İletiler

  • 3 ay sonra...
  • Cevaplar 105
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

tarayıcı yazdıklarına katıldığımı bildirerek diyorm ki..

 

ateist arkadaşım..gözümüzn ve kulağımızn ve hislerimzn belli frekansların altını ve üstünü algılayamadığı gibi..aklımızda Allahın varlığını kanıtlayacak cevabı algılayacak kapasiteye sahip değil..ve bu soru işaretleri içinde kaybolmaktansa red etmek belki en rahatlatıcı olanı..

ama war olma ihtimali karşısında değişen bu hayatı ve diğer hayatı yalanda olsa -ki ben inanıyorum tabiki- bu yalanı yaşamakla kaybedeceğim bişey yok..ama inanmazsam kaybedeceklerim..?? işte bu soru karşısnda bazı şeyleri sorgusuz kabul ederek dewam ediyorum hayatıma..ve öldükten sonra gerçekse kazananlardan olmayı ümid ediyorum..ama yoksa da kaybedecek birşeyim yok..? haksız mıym..

 

arman ve kralx karşınızdaki insan sizinle aynı fikirde değil diye neden böyle bir saldırgan savunmaya geçtiğinizi anlamıyorum..insanların inançları okadrda önemli değil..ve bunu yargılayacak olan belliyse..bize ne oluyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

merhaba

 

 

 

Panteizm (Pan: Bütün-Theos: Allah. Yani bütün herşey Allah’tan bir parçadır eşdeyişle, herşeyin toplamı Allah’tır) fikri Kadîm Yunan’ın ortaya koyduğu bir fikir olup, bir taraftan yanlış anlaşılmış diğer yandan da, çok ince bir yanlışı içinde barındırmıştır. Yanlış anlaşılmıştır çünkü, düz ve dolayısıyla da yanlış mantık, Allah’ın bir sürü (sayısız) parçaya bölünerek, kâinatı kapsadığına ve dolayısıyla bütün parçaların birleşmesiyle Allah’ın oluşacağına hükmedilmiştir ki, İslâm bu tezi, "Allah âlemlerden berîdir" nassıyla boşa düşürür. Oysa, “Pantheon” (Bütün İlâhlar) kavramı Mitolojik kökenlidir ve Olympos ilâhlarını kasden kullanılır, yani felsefî menşeinde mitoloji vardır, öte yandan son resûllerin gelmediği bir dönemde Kadîm Yunan’da ortaya atılan “Pantheizm” tezi ve fikri, izâfî olarak ileri bir fikir olarak kabul edilebilir. En nihâyetinde Platoniyen devrin de Olympos din-ideolojisinin etkisi altında olduğunu kabul edersek, Pantheizm’in aslında, Olimpik ilâhlar referans alınarak, Politheist (çok ilâhlı) bir safhadan, Monotheist (tek ilâhlı) bir safhaya sıçrama vasıtası olduğunu görürüz. Hak Din’in tüm insanlık tarihi boyunca ve başka başka peygamberlerin bayraktarlığında daima mevcudiyeti, bunun da “mitolojik” olsa bile her devrenin kainat tasavvurunda bir payı olduğu unutulmamak kaydıyla tabiî. Nedense bu durum genelde es geçilmiş ve devrî “bağlam”ından kopuk ele alınmış ve durup dururken monotheist bir vetirenin başladığı intibâı verilmiştir / alınmıştır. Bütün zamanlarda içerdiği yanlış ise, bir sürü parçanın birleşmesiyle, tek “ideal” bütünün (Allah’ın) elde edilemeyeceği hakikatidir. Evet, varlık Allah’tandır (mânâ buuduyla) ama, bu mânâların yekűnu Allah etmez. Çünkü, Meryem Suresi, 31. Ayet’te de belirtildiği üzere, "Allah birşeyi halketmek istediğinde ona yalnızca “Kün” der, o hemen oluverir". Bu bakımdan Allah her ân yeni bir “şe’n-iş”te, doğurmamış ve doğurulmamış iken, parçalar mahlûk, fânî ve “ikincil”dirler (secondary), bu sebeble çok kolay bir bakışla panteizm çürür. Hadid suresi de, “Hüve’l evvelü ve’l âhiru vezzâhiru ve’l bâtın” diyerek, mahlûk’u Hâlık’tan mutlak-keskin çizgilerle tefrik eder. Teşbihte hata olmaz, Su’yun birçok formu vardır, örneğin donar ve buza dönüşür, oluşturduğu form (fizik) ve içinde bulunduğu hâl (kimya) itibâriyle su ve buz birbirlerinden farklıdır ancak özde her ikisi de ‘su’dur, buzdan bir kule, ısı değişimiyle erir, su olur, aslına rücû eder. Yani, ‘Su’ hakikatine nisbetle ‘buz’, ‘sanal-hayalî’dir. Kezâ, aslı olan ‘gaz’a nisbetle de ‘su’ ‘sanal-hayalî’dir, buharlaşır ve uçar. Bu durum, tamamen aynı olmamakla birlikte, varlığın lâtif tekvin (genesis) katmanlaşmasına benzetilebilir, zira işin sırrına tam vâkıf olmak için herhâlde ‘Kader’ (Πεπρωμένα-Peprom¨Ίn) ve ‘Vahdet’ Ένότης (Ênôtis), ilimlerini bihakkın bilmek lâzım gelir ki, bu devâsa bir fikrî aksiyonu gerektirir.Tasavvuf’un en kesif ve karmaşık (kompleks) mevzularından biri “Vahdet-i Vücud” “Ένότης τον ύπάρχων" (Ênôtis ton Îpârhon) konusudur. Orthodoks hristiyanlığın bir cemaati olan “Eski Takvimciler” bu durumu “Allah’ın vahdeti” (Eνιαΐον τού Θεού-Ênieon tü Theü) biçiminde ifâde ediyorlar. Aslında onların bu kavramdan muradı, Tasavvuf’taki, “Fenâfillah”a (Allah’ın varlığında fânî olma-έξόντωςις εν τελει [Êksôndosis en teli-Nihaî fânî oluş]) benzer yani "Allah’ın vahdeti" yegâne hakikattir ve "ikincil" varlık (mahlûk), Mutlak Varlık’ın (Allah-Oν Εξάπαντος [On Eksâpandos]) vahdetinde fenâ bulur. Bir farkla ki, Eski Takvimciler, tâlî varlığı insan gözünün (algısının) bir illüzyonu (yanılsaması) olarak yani sanal olarak kabul ederler, görünür-görünmez hakikat ise yalnızca "Allah’ın vahdeti"dir (Eνιαΐον τού Θεού- Ênieon tü Theü). Takvimciler, "Allah’ın Vahdeti"nin hakikî mânâda anlaşılabilmesi için, “Έν Έτει Σωτηρίω”yu (Ên Êti Sotirîo-Kurtarıcı’nın-Hz. İsa’nın devri içinde, Mesih’in gelişinden sonra) beklerler.

 

Vahdet-i Vücud mektebine göre, Allah’ın varlığından başka “hakikî” varlık yoktur, Tabiat ve eşyanın varlığı ancak Allah’ın varlığıyla kaim ve daimdir. Bu mânâda, Kâinat ve eşya (nesneler) Allah’ın bir tecellisinden ibârettir. Allah ile kâinat asla “aynî-özdeş” (Όμοιον-Ômion) değildir, kâinatın bidâyetinde (bidâyette-Άρχή [Ârhî]), formdan (morfos), maddeden (îli), nitelikten (keyfiyetten-ίδιότης [îdiôtis]-προσόν [prosôn]) ve nicelikten (kemiyetten-προσότης [prosôtis]), zamandan (χρόνος [hrônos]) ve uzaydan (mekândan-διάστημα [diâstima] münezzeh bir Gaib-i Mutlak (Εξάπαντος Аγνωστός- Eksâpandos Agnostôs veya Εξάπαντος Άόρατος [Eksâpandos Âôratos]) mevcuttur, Kadîm Yunan’ın bazı filozofları buna ‘Khaos’ da derler ki, bu mânâda ‘Khaos’ (Haos), kargaşa ve düzensizlik değil bilâkis düzen ve sistemdir. Khaos’u ‘kargaşa’ olarak niteleyenler modern ilmin (fiziğin) ‘Big Bang’ (Büyük patlama) teorisine gönderme yapmakta ve bu ‘denenemez’, ‘sınanamaz’ (ampirik-görgül olmayan) dönemi, bir kargaşa dönemi ilân etmektedirler ki, bu İslâmî verilerden bihaber olmanın bir tezâhürüdür. Aynı ‘hastalık’, bazı İslâmî çevrelere de sirâyet etmiş durumdadır. Tekrarda yarar var, khaos ‘sistem’dir, ‘sistemsizlik’ değil. Bu safha tedricen nesnelleşerek (görgülleşerek), Bâtın’dan (έσωτερικός-êsoterikôs) zâhir’e (προστάτης-prostâtis veya έξωτερικός-êksoterikôs), doğru muhtelif varlıklar biçiminde (örn. Ruhlar, melâike, cisimler vs…) doğru gelişir, yayılır. Yani, Allah ve tecellisi aynı değildir, Allah tecellisinden berîdir. İşte, bilerek yahut bilmeyerek Pantheizm’den bahsedenlerin yaklaşmak istedikleri (özellikle Platonas-Platon (Aristokles)) buydu, fakat çıkış noktası belki "vahdet-i vücud" iken, başka bir noktaya, muhtemelen “Vahdet-i Mevcud" (Ένότης τον Όντα- Ênôtis ton Ônda) neticesine ulaşılmıştır. Buna göre, görünen herşey Allah’tır. Ebedî kâinat, ihtivâ ettiği eşyayla birlikte Allah’tan ibârettir. Bu teoride, Allah ve kâinat “özdeş”tir ki, bu panteizm’dir.

 

kaynak-ısus theodorus(ibda külliyat)

 

Ve bir vakit: "Ey Musa, biz allah'ı açıkça görmedikçe, senin sözüne kesinlikle inanmayacağız." dediniz. Bunun üzerine sizi o yıldırım yakalayıverdi; siz de bakakalmıştınız.(bakara/55)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...
******

Mesela sen bir kitabı 2008 yılında yazmaya başladın ve 2009 yılında bitirdin. (yani 1 yıla)

Aradan 10 yıl geçti. Ve çıkıp biri "ANTON bunu 1 yıla yazmış yani bu kitap 1 yıl önce yazıldı" diyebilir mi?

akla mantığa sığıyor mu? cevap bekliyorum.

 

1 yıl önce yazmaya başladı dersiniz olur biter :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

galiba anlatamadım.

şimdi 2008 de kitaba başlayıp 2009 da bitirdin. 2019 yılında çıkıp biri "antonun bunu 1 yıla yazdığı söyleniyor.Yani bu kitap 1 yıl önce yazıldı" diyebilir miyiz?

ben konuya daha yeni geldim. antonun ilk sayfalarda söylediği söze karşılık veriyorum. demiş ki "Allah kendi katında 6 güne yaratmış dünyayı. yani 6000 yıla. oysa ki dünyanın ömrü yaklaşık 14 milyon yıl. bu nasıl oluyor?"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bakın abilerim.

Allah'ın varlığına tüm kalbimle inanıyorum.

eskiden yalnızca babam,annem öğrettiği için "Allah vardır" kanısına varıyor ve Allah'a inanıyordum.

fakat son zamanlarda artık kendi duygu ve düşüncelerimle, kendi aklımla Allah'ın olduğunu anladım.

tabi ateist abilerimin neden bu sonuca halen varamadıkları beni düşündürse de onu bunu boşverelim bence.

 

Ateist abilerim,

bir düşünün. Sizin inancınıza göre aklınızda "Allah" denilen bir kavram yok. Mesela Allah gerçekten yoksa(haşa) o zaman sizin Allah'a inanmanız veya inanmamanız birşey ifade etmez. Çünkü Allah yoksa(haşa) ahiret yaşantısı da olmaz.

Fakat YA VARSA? O zaman Allah'a inanmamanız ahiret yaşamında o kadar çok şey ifade eder ki! Allah'a inanmadığınız sürece ahiret yaşantısında o güzelim cennete kavuşamazsınız. Cehennemin sonsuz ızdırabında can çekişirsiniz.

 

Sizi gerçekten düşünmeye çağırıyorum. Allah madem ki yok (inancınıza göre) sizin Allah'a inanmanız birşey kaybettirmez yaşantınızda. Hem müslümanlık o kadar kötü birşey mi? Müslümanlıkta çok kötü, canice şeyler mi var? Kumar oynamamak, içki içmemek, cana kıymamak, saygılı olmak size çok mu birşey kaybettirecek?

 

Yalnızca şu soruyu bir düşünün derim size. YA VARSA?

 

bu arada death abim sana kesinlikle katılıyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben zaten öyle bi varlığa inanmıyorumki allahın """O her an diri , güç sahibi ve melik-ül-mülktür""" olmadığını ispatlayayım...

 

Benim zaten öyle bi kavram yok beynimde...düşüncemde...

 

Eğer allahın """"O her an diri , güç sahibi ve melik-ül-mülktür""""" olduğu siz iddia ediyorsanız bunuda siz ispatlamalısınız...

 

Biz zaten allahın """"O her an diri , güç sahibi ve melik-ül-mülktür""""" sözününtersini de iddia etmiyoruz..Çünkü allahın varlığını reddeiyoruz.

 

Bir ateist allahın yokluğunu ispatlamak zorunda değildir..ki zaten kafasında öyle bir varlık teması olmadığı için inanmaz...

 

Ayrıca aksi ispat edilmeyen herşey doğrudur düşüncesine nasıl varıyorsunuz...

Ben mesela size "hırsızsın" iddiasında bulunsam, sen bana aksini ispatlayana kadar hırsız mı olacaksın?

 

Sizlerin mantığı çok yanlış..yanlış mantık üzerine düşüncelerinizi kuruyorsunuz...

 

 

 

 

yaratıcının var olup olmadığını düşüncelerle ispatlayamazsınız.insan denen canlı vücudunda saniyede 20 000 000 000 000 000 yirmi bin trilyon işlem olduğunu bilim araştırmacıları söylüyor.insan akıllı bir varlık olduğuna göre bunun ahenkli bir biçimde kendiliğinden olamayacağını bilir.yaratıcının muhatap aldığı tek varlık ta insanoğlunun ta kendisidir.inanıp inanmamak kendi hür iradesine kalmıştır.yeryüzünde milyarlarca inanan ve inanmayan insan vardır.birde işin başka yönüne bakarsak inanmamayı öğreten insan sonuçta neye ulaşacak.inanmayı öğretenin ise mutluluğu artacak.bir insanın inanmasını sağlayan mutluluktan başka bir şey kazanmaz.inançsızlaşmayı sağlayanlar ise nasıl mutlu olurlar kendilerine sormak lazımdır.insan vücudu dünya malından dır.yani toprak su ve diğer elementlerin mükemmel bir dizilişleri sonunda katrilyonlarca atom ve moleküllerden oluşmuştur.insan canını ruhununu nerden almıştır.bilmiyorsak yok mu sayacağız.ben sizleri bilmiyorum siz yokmusunuz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

galiba anlatamadım.

şimdi 2008 de kitaba başlayıp 2009 da bitirdin. 2019 yılında çıkıp biri "antonun bunu 1 yıla yazdığı söyleniyor.Yani bu kitap 1 yıl önce yazıldı" diyebilir miyiz?

ben konuya daha yeni geldim. antonun ilk sayfalarda söylediği söze karşılık veriyorum. demiş ki "Allah kendi katında 6 güne yaratmış dünyayı. yani 6000 yıla. oysa ki dünyanın ömrü yaklaşık 14 milyon yıl. bu nasıl oluyor?"

 

Bir yıl önce yazıldı diyemezsiniz,bir yılda yazıldı dersiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...
tamam işte ben de onu demeye çalışıyorum. anton demiş ki "Allah 6000 yıla yarattı dünyayı. dünyanın ömrü 14 milyon yıl olduğuna göre bu nasıl oluyor"

 

ben de buna bir cevap verdim.

 

Onu bilemem:)yalnız şu bir gerçek ki;insan varolduğu günden beri bir ALLAH var,nedeni ne olursa olsun,bu insanın bu varlığa olan ihtiyacıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yani insan kendine koruyucu bir varlığa güven duyması yapısında var demek istiyorsunuz sanırım.

 

Koruyucu bir varlık,sığınılacak bir varlık...her ne isim verirsek verelim,insanoğlu bu yaratıcıya muhtaç.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cehennemde cinlerle beraber yanmak içinmi muhtacız acaba ben cinleri sevmem neden onlarla beraber yanmak için bizi yaratmışki.

 

 

siz herhalde yanmayı çok istiyorsunuz,eğer yanmak gibi bir niyetiniz yok ise lütfen kuran'a uyun yeter.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben zaten öyle bi varlığa inanmıyorumki allahın """O her an diri , güç sahibi ve melik-ül-mülktür""" olmadığını ispatlayayım...

 

Benim zaten öyle bi kavram yok beynimde...düşüncemde...

 

Eğer allahın """"O her an diri , güç sahibi ve melik-ül-mülktür""""" olduğu siz iddia ediyorsanız bunuda siz ispatlamalısınız...

 

Biz zaten allahın """"O her an diri , güç sahibi ve melik-ül-mülktür""""" sözününtersini de iddia etmiyoruz..Çünkü allahın varlığını reddeiyoruz.

 

Bir ateist allahın yokluğunu ispatlamak zorunda değildir..ki zaten kafasında öyle bir varlık teması olmadığı için inanmaz...

 

Ayrıca aksi ispat edilmeyen herşey doğrudur düşüncesine nasıl varıyorsunuz...

Ben mesela size "hırsızsın" iddiasında bulunsam, sen bana aksini ispatlayana kadar hırsız mı olacaksın?

 

Sizlerin mantığı çok yanlış..yanlış mantık üzerine düşüncelerinizi kuruyorsunuz...

 

 

o halde ölüme çare bulabilirmisin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cehennemde cinlerle beraber yanmak içinmi muhtacız acaba ben cinleri sevmem neden onlarla beraber yanmak için bizi yaratmışki.

 

Bakınız,ben burada Allah vardır yada yoktur demiyorum,insanoğlu var olduğu günden beri sürekli böyle bir varlığı hayatının merkezine koymuştur.Nitekim,inanmayan arkadaşlarımız,Tanrı'yı insan yarattı derler.Ki,böylesi bir açıdan baktığınız zaman,sonsuz olan varlığın gerçekliğinden çok insan için yaratıcının ne anla taşıdığı daha da tartışılır.

 

Bazı düşünürler varlığı kabul ettikten sonra bile,onu insan yaşamına oturtma konusunda büyük çelişkiler yaşamıştır.Kimi,Tanrı insanı dünyaya attı çekip gitti der kimi ise herşey Tanrının kendisinden bir yansıma diyerek Tanrı kavramını insan yaşamı ile açıklar.

 

Ölümden sonra ki yaşam,beni ciddi anlamda düşündürür.Sonsuz bir varlığı kabul ettiğimizde,ceza-mükafat;red ettiğimizde ise hiçlik olur insan ve insana dair herşey.Ben,onca yaşanana rağmen bir hiçliği kabullenmiyorum,ceza ve mükafata gelince;işin aslı o ceza ve mükafatın terazisine dair de bazı sorularım var.

 

Muhtaçlık ve cin,ilginç bir yaklaşım.Yanmak için muhtaç olunmaz,çünkü kimse yanmayı istemez.Kendi adıma,cinlerle herhangi bir tanışıklığım olmadığı için nefret yada sevgi adına hissettiğim herhangi bir şey yok.Ama görmesemde bir Tanrının varlığı beni psikolojik olarak rahatlatıyor.

 

Şöyle düşünün,size sorumluluğu çok fazla bir iş verdiler,siz o işin altında ezilmez misiniz?Ben ezilirim,ancak işin sadece benimle sorumluluk kazanamayacağını bilmek beni ezmekten kurtarırır.Yani,komik ama gerçek;yaptığımız tüm yanlışlarda bile başka bir varlıkla yanlışı yada sorumluluğu açıklama durumu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanrı olgusu kimine göre bir savunma olgusu

kimine göre bir sığınma

kimine göre benci bir davranışla görmediğime inanmam diyerek inkar

kimine göre ise formalilte.....

 

Sorun şu mantığa ne kadar yakınız yada mantık bize kendini yaklaştırdıkça biz nelerden uzaklaşıyoruz.Altını çizerim mantık bizi uzaklaitırmıyor biz nelerden uzaklaşıyoruz.Hani cehaletle suçladığımız aşırı din aşırı şer-i düşünen insanların sert bir şekilde bağlılığını genelde eleştirir herkes ama kimse bilmez orda öyle bir sığınma vardır ki inkar edenden daha çok huzur veren hayatı vardır.Çünkü kaderci bir inanış.Tanrı böyle istedi şeklinde.

 

Bir kısım mesela genelde bende olan bir mantık.Tanrının varlığı yada Allah'ın varlığı inkar edilemez.Gerçi ben bir aralar ettim.Sonradan bazı şeyler beni terbiye etti.Özele girmeyecem değinmek istediğim nokta eğer bir iş ile uğraşırken emeğini sonuna kadar harcayıp zafere ulaştığında kökten bir bağlılığın yok ise ben başardım duygusu ile hareket edersin.Ama Başına bir felaket geldiğinde Tanrının zulmü dersin.İşte bu ince çizgi çok önemlidir.Ben bir ara yanlış zıhniyette biri idim mesela...İnanmıyorsan zulmune niye inanıyorsun o zaman ?? İşte bu da otomatikman oluşan savunma mekanizması.

 

İnanışlar bazen kişileri tercihlerinde tetikler.Ne bilim bu ahlaki yönelim olsun hayat tarzı olsun etkiler.Kişi yeteneklerinin sıkışıp yapamıyacam artık dediğinde genelde direk şu sözü söyler Tanrım bana yardım et...

 

Tanrı inancı yada Allah inancı bence kişi sorumluluklarından ibarettir.Kişileri üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmediği sürece sürekli düzene yaşayışa isyan eder.Otomatikman da Tanrı ya isyan başlar.Fakat kendinden yola çıkarak hareket eden insan çok azdır.Bİr çok insan Tanrı inancını orta yaşın üstüne çıktıktan sonra artırır çünkü hayatta hedef kalmamıştır ve yavaş dönemsellik süreci sinyal vermeye başlamıştır ister istemez Allah Korkusu Başlar....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Akıllı varlık olarak nitelediyimiz insan oğlu için tarih boyunca baskılar inançlar ile savaşlar kurbanlar verilmiş kocaman bir hiç uğruna.

 

işte asıl sorun bu,nedir tüm bu yaşananlar?

 

sadece kocaman bir hiç mi,yoksa...?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

işte asıl sorun bu,nedir tüm bu yaşananlar?

 

sadece kocaman bir hiç mi,yoksa...?

 

HİÇ kocaman olamaz..HİÇ HİÇ,tir..yani en ufak bile bir şeydir..HİÇ kocaman olamaz..HİÇ hiçbirşeyse kocamanlığı söz konusu olmaz..olamaz.. :D

 

Mavi OLAN gök yüzü.. :)

 

Her şey herkes bir HİÇ olabilir..fakat SEN asla bir HİÇ değilsin..en azından anan baban kardeşin yada akraban için..sen bir şeylerin birilerinin İÇisin..sana olan sevgilerinin DIŞA vurumusun.. :D

 

Diyarıbekir nire Bursa(çabuk çabuk hızlıca söyle bak..SABUR..sabır oluyor BURSA..) nire.. fakat iletişim sanki aynı şehir aynı mahalledeki gibi..anlayabiliyoruz birbirimizi..tek nedenimiz birilerinin yada BİR,in SEVGİSİ.. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Merak eden edebilen ve bu merakının peşinde koşabilen tek canlı İNSAN.. :D yarasa değil.. :D

Elbette :) Yine çok güldürdün beni sağol sevgili dayı...

 

Kısa bir biçimde "merakten" dememin sebebi şuydu. İnanan da inanmayan da, kendisini ve aradığını, bir şeyleri merak ettiği ve merakının peşinden gittiği için bulmuştur ve bulacaktır. İnsan olarak (yarasa ya da yaramasa farketmez :D ) merak edelim ve peşinden gidelim.

 

Sevgiler dayı...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.