Φ irinçköl Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2013 Haklı bir dava için meydanlara toplanmış yüzbinlere, bir iktidar , hiç bir aciliyeti ve hatta gereği olmadığı halde neden müdahale eder?Milyonları arkasında hisseden bir güç, hem de bütün devlet gücü elindeyken, bedeninden başka hiç bir gücü olmayan ve zamana karşı sürekli yıpranan bir kitleye karşı neden orantısız güç kullanma ihtiyacı hisseder?Masum insanların üzerine neden polislerini, TOMA'larını, askerlerini salar?Bu akıl ve vicdan tutulmasına teslim olarak neden meşruiyet zeminini bir daha onarılmayacak şekilde zedeler?Bu soruları bir ay önce soruyor olsaydık muhatabı Türkiye'nin otokratı Tayyip Erdoğan olurdu...Bugün ise Mısır'da katliam gerçekleştiren Sisi ve şebekesi...Ortadoğu'nun jeopolitik düzleminin iki ucundaki iki memlekette iki zıt meydan kuruldu ve başlarındaki otokratlar bu iki meydanın ikisini birden kucaklamak yerine birini diğerine tercih etti ; tercih etmekle kalmadı birini diğerine karşı kışkırttı.Mısır ve Türkiye'de yaşananlar sebepleri ve boyutları ne kadar farklı olursa olsun, sonuçları itibarı ile iki ülkeyi de ortadan ikiye bölmeyi başardı. Demokrasi tecrübesi çok daha güçlü olan Türkiye bu süreci daha az kanlı atlatırken, Mısır kan gölüne döndü. Dünyanın bütün dış güçleri birleşse başarılamayacak toplumsal kırılımları, bu iki ülkenin otokratlarının akıl ve vicdan tutulması tetikledi ve geri dönülemeyecek noktaya gelindi.Artık ortada birbirine diş bileyen kitlelerin uğultusundan ve bu kitlelerin üzerine salınan köpeklerin bağırtısından başka bir şey duyulmuyor. Mazlumlarla zalimlerin sonsuz bir kısır döngüde meydanlar dolusu hercümerc olacağı bir çağa giriyoruz. Biri çıkıp bu ulusal ve küresel çıldırmayı durdurmadığı takdirde, ülkelerin başına musallat edilen Deccal'ler ve orduları insanlığa ister Gezi'de olsun, ister Adeviye'de daha çok kan kusturacak. İntikam hakkından vazgeçilmediği sürece bu oyun bozulmayacak.Açık İstihbarat Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2013 Bir yerde din palazlandırılır, korunur, teşvik edilir, şımartılırsa, orada kin, nefret, düşmanlık, ölüm olmaması olanaksızdır. Bu virüs girdiği her yeri hastalandırır. Bu virüsün bulaşmasından her alan, her yer titizlikle korunmalı ve dezenfekte edilmelidir. Aksi halde sonuçları son derece vahim olur. İş işten geçtikten sonra da temizlemenin, kurtarmanın bir yolu kalmaz. Tüm bünyeyi sarar. Parçalanma, iç savaş, katliam kaçınılmazdır. Virüs bünyeyi istila etmiştir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2013 Her olayı tek bir nedene indirgemek bilimsel bir yaklaşım değildir. Her ideoloji, her ilke karşıtı ile anılır ve karşıtı ile anlam kazanır. Konu Demokrasi yanlılığı / karşıtlığı meselesidir. İki ülke için eleştirilen " kendine demokratlık " tır. Chavez Venezuella'sında din yok muydu da, insanlar barışa, eşitliğe, refaha kavuştu ? Pol-Pot Kamboçya'sında din mi egemendi de, milyonlarca insan öldürüldü ? Emperyalizmin müdahaleleri olmazsa, din savaşları da, etnik savaşlar da, iç savaşlar da, katliamlar da, parçalanmalar da olmaz. Neden ABD'de din savaşları, etnik savaşlar, iç savaşlar, katliamlar, parçalanmalar, darbeler olmuyor ? ABD'de Din yok mu ? Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2013 Dinin olmadığı hiç bir yer yoktur. Kullanışlılık meselesi... Kullandığında ne kadar verim alabildiğin, insanları birbirine ne kadar düşman edebildiğin ve savaştırabildiğin önemli. Ülke vardır dini kullanarak sadece bazı küçük tartışmalar yaratırsın, ülke vardır dini kullanarak soykırımlar, katliamlar yaptırır, paramparça eder, yok eder, iliğine kadar sömürürsün. Kullanışlılık ve verim fark gösterir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 17 Ağustos , 2013 Dinin olmadığı hiç bir yer yoktur. Kullanışlılık meselesi... O halde bu cümlenizi revize etmeniz gerekecek " Bir yerde din palazlandırılır, korunur, teşvik edilir, şımartılırsa, orada kin, nefret, düşmanlık, ölüm olmaması olanaksızdır. " Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 Ortada herhangi bir cümlemi revize etmemi gerektiren en küçük bir gereklilik göremedim. Cümlelerim aynen geçerlidir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 Bir yerde din palazlandırılır, korunur, teşvik edilir, şımartılırsa, orada kin, nefret, düşmanlık, ölüm olmaması olanaksızdır. Ülke vardır dini kullanarak sadece bazı küçük tartışmalar yaratırsın, ülke vardır dini kullanarak soykırımlar, katliamlar yaptırır, paramparça eder, yok eder, iliğine kadar sömürürsün. Bu ikisi aynen nasıl geçerli olabilir ? Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 Sandiktan cikmayi tek basina demokrasi icin yeterli görmenin sonuclarini yasiyor iki ülke. Türkiye'de ki hükümetin basbakani tutturmus bir "milli irade"gidiyor.Ya bu sözlerin anlamini bilmiyor ya da bile bile konusuyor.Secmenin yüzde 50'sinin oy vermedigi bir hükümet eger "milli iradenin kendisini is basina getidigini iddia ediyorsa"bu cok vahimdir.Cünkü o basbakan icin kendisine oy vermeyenler "milli irade"yi temsil etmemektedir yani ötekilerdir. Halk bizi secti,biz istedigimizi yapariz,istedigimiz yasayi cikartiriz.Bize kimse karisamaz karismak isteyen olursa iste TOMA'lar,iste Destanci polis ordusu!demektedir basbakan.Halk bizi secti diyerek kendisine o vermeyen yüzde 50'yi yok saymak zaten diktatörlügün vasiflarindandir.Bizi halk secti bu nedenle Laikligi kaldirmakta bir sakinca görmeyiz.Halk bizi secti,Alkolü yasaklamakta bir sakinca görmeyiz.Halk bizi secti,milleti imamlastirmakta bir sakinca görmeyiz. Demokrasilerde,ordunun görevi kisladadir veya iktidarin verdigi bir görevi yerine getirmektir.Ancak,sivil iktidar,yillardir özlemini cektigi ideolojik isteklerini yerine getirme zeminini bulupta,ülkedeki mevcut demokratik sistemi felc ediyorsa,kendi ideolojik yasalarini halka dayatiyorsa,Ülke kritik dönemecin basinda bulunuyorsa kimse kusura bakmasin ama bu gidise dur diyecek en son güc; eger diger gücler islevini yitirmisse Ordudur. Darbelerden korkanlar önce su soruya yanit verme durumundadirlar:Ülkenin bütün tersanelerine girilmis,kaleleri tek tek fethedilmis,ülkenin yeralti ve yerüstü zenginlikleri peskes cekilmis ve cekilmekte,ideolojik isgal ülkenin her kurumunda,her alaninda mevzilenmisken,ülke yikima giderken bu gidise dur diyecek olan halk afyonlanmis gibi uykuda ise,basin susturulmus ve ele gecirilmisse,kime yönelmek gerekiyor? Darbelerden korkanlara bir teselli olarak diyebilirim ki korkmayin,Türkiye'de darbe yapacak hicbir güc kalmamistir.Türkiye kaderin cizdigi yolda basibos gitmektedir.Nereye ve ne zaman toslayacagi bilinmez.Ancak tosladigi zaman emin olunsun ki Türkiye Misir'dan daha korkunc sahnelere maruz kalacaktir. saygilarla Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 Benden yapılan alıntılarda en küçük çelişki göremedim... Yanıt verilecek bir durum gözükmüyor. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 Herhangi bir yerde, yani her yerde din palazlandırılırsa kötü sonuçlara yol açar ama bazı yerlerde açmayabilir. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 E iyi işte kullanışlılık meselesi, verim alabilme meselesi dedik ya... Bunu da anlayamayınca artık denecek söz kalmıyor. Olabilir yani, dert etmemek lazım. Her şeyi anlayacağız diye bir zorunluluk bulunmuyor... Anlayamayınca kıyamet kopmuyor. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2013 Kullanışlılık açısından oradaki din başka, buradaki din başka mı diyorsunuz yani ? Ya da oradaki halk başka, buradaki halk başka mı diyorsunuz ? Bunu deseniz kabul edeceğim çelişki olmadığını. Alıntı
Φ irinçköl Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2013 Mısırdaki sorun din olabilir. Ama bunu, her yerde din böyle yapar diye genellemek mümkün değil. Aslında toplumların yumuşak karınları neyse o kaşınır. Bu kimi yerde dindir kimi yerde etnik köken.Emperyalizmin oyunları bitmez . Zamana ve mekanı göre değişir. Şimdilerde bir de yumuşak güç kullanımı eklendi mesela bunlara. Görsel ve yazılı medya aracılığı ile halkın ne düşünmesi isteniyorsa o pompalanıyor topluma. Örneğin, gezi olaylarından sonra bize olayları tümüyle yansıtmayan basının, doğudaki olayları senelerdir doğru yansıttığını söyleyebilir miyiz? Senelerdir. Kürt -Türk ayrıştırmasını bu basınla yaptılar. Yani halkın gözünde her kürt pkklıdır , vatan hainidir düşüncesi yaratılmaya çalışıldı. Artık bir çok insan ,kürtlere ev vermiyor ,iş vermiyor ya da en basit örneği benim bir arkadaşım evini taşıyacaktı. Firmaya "yollayacağın işçiler arasında Kürt istemiyorum " dedi..Senelerdir aramızdaki kaç kişi oradaki sivil halkın neler yaşadığından haberdar oldu? Bu arada anti parantez belirteyim PKK ile sonuna kadar mücadele yapılması taraftarıyım. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2013 Emperyalizmin oyunları bitmez . Dünyada kaşınıp kanatılabilecek iki yara var: Din ve etnik. Kullanışlılık ve verimlilik değerlendirmeleri sonucu ayrı ayrı ya da birlikte kokteyl olarak sunulabilir ve toplumlar zehirlenebilir. Kullanışlılık ve verimlilik şartlara göre değişir. Koşullar neyse ona göre böler, düşmanlaştırır, çatıştırır ve lokma lokma yutarlar. Fakat eğer bir halk dini aşırı önemsiyor, her şeyden önde tutuyorsa, o halkı bir iç savaşa sürüklemek dünyadaki en kolay ve verimli işlerdendir. Çünkü din dünyadaki icat edilmiş en şiddetli düşmanlaştırıcıdır. Eline su dökecek bir kinleştirici araç daha icat edilemedi. Irkçılık filan dincilikle düşmanlaştırmada boy ölçüşemez. Hem dincilik, hem ırkçılık, en etkili kokteyl. Düşmanlaşmamakta, kinleşmemekte, katliamlara girişmemekte ısrar edenlere bu karışım uygulanır. Oturulur birbirlerini öldürmeleri sigara kahve içerek keyifle izlenir. Gelecek hammadde ve kaynakların nerelerde kullanılıp zenginliğe dönüştürüleceği planlanmaya başlanır. Alıntı
Φ Haneke Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2013 Mısır'da yaşananları din ile nasıl ilişkilendirdiğinizi anlamak zor, aynı dine mensup olduklarına göre din nasıl bu ülkeyi bu hale getirmiş olabilir anlayamadım. Bu çok zorlama bir iddia gibi görünüyor. Mısır'da yaşananlar dinin sonucu değil dinin yanlış yaşanmasının sonucu olabilir ancak çünkü silahsızlara ateş açmak hiçbir dinde savunulmaz. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2013 Dünyada tarih boyunca din kadar düşmanlaştırıcı, kinleştirici ve nefret ettirici bir bölme aracı daha icat edilememiştir. Çünkü din, ebediyen bağdaşmayacak bir ayrım, (ebedi cehennemlik şeklinde) bir ayrım öngörür. Bu vahşi öngörünün insanlıkla bağdaşır yanı yoktur. Bunu inanç bazında yapar. Belirlediği bir inanç standardının dışında kalmak, ebedi ötekileştirmeye ve düşman ilan edilmeye yol açar. Bununla kalsa iyi... Kendi inanırlarını da münafık diye ötekileştirir. Ne dediği belli olmayan, özellikle muğlak ifadeler bilerek kullanılarak yazılmış ayetleri farklı yorumladılar diye mezhepleri de icat eder, yine ötekileştirme yapar. Müslümanların yetmişiki fırkaya ayrılıp sadece bir fırkanın cennete gideceği inancı yaygındır. Dindeki ötekileştirme, düşmanlaştırma ve kin gütmenin bir sınırı bulunmamaktadır. En sorumlu makamı işgal etmiş adamın "kininin davacısı gençlik" söyleminden yandaş basınının bile utanıp bu sözleri sansürlediği meşhurdur. İşte din iktidarı bunu getirir... Din iktidarları, insanlığın felaketidir. Kan, ölüm, katliam getirir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Avrupa tarihinde 30 yıl savaşları olarak bilinen savaşlar Protestanlar ile Katolikler arasında yaşanmıştır ama 400 sene evvel. Ya günümüzde var mı böyle bir çekişme Hristiyan dünyasında ? Demek ki, sorun din veya mezhep de değil, anlayışta. Hristiyan dünyasında o günlerden günümüze evrilerek gelen din ve mezhep anlayışları öyle çağdaş bir çizgiye oturmuştur ki artık bu tür çekişmelere izin vermedikleri görülüyor. O halde bir 400 sene beklemek değil, mevcut geri anlayışları ıslah etmek gerekir. Bu da insanların kimlik saydığı değerlere saldırmak suretiyle onları daha da radikalleşmeye iterek değil Aydınlanmanın getirileri olan Demokrasi, Laiklik, İnsan Hakları gibi değerleri anlatmaya çalışmak, benimsetebilmekle olur. Aksi ne şekilde olursa olsun emperyalizmin ekmeğine yağ sürmek demektir. Alıntı
Φ Haneke Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Dünyada tarih boyunca din kadar düşmanlaştırıcı, kinleştirici ve nefret ettirici bir bölme aracı daha icat edilememiştir. Çünkü din, ebediyen bağdaşmayacak bir ayrım, (ebedi cehennemlik şeklinde) bir ayrım öngörür. Bu vahşi öngörünün insanlıkla bağdaşır yanı yoktur. Bunu inanç bazında yapar. Belirlediği bir inanç standardının dışında kalmak, ebedi ötekileştirmeye ve düşman ilan edilmeye yol açar. Bununla kalsa iyi... Kendi inanırlarını da münafık diye ötekileştirir. Ne dediği belli olmayan, özellikle muğlak ifadeler bilerek kullanılarak yazılmış ayetleri farklı yorumladılar diye mezhepleri de icat eder, yine ötekileştirme yapar. Müslümanların yetmişiki fırkaya ayrılıp sadece bir fırkanın cennete gideceği inancı yaygındır. Dindeki ötekileştirme, düşmanlaştırma ve kin gütmenin bir sınırı bulunmamaktadır. En sorumlu makamı işgal etmiş adamın "kininin davacısı gençlik" söyleminden yandaş basınının bile utanıp bu sözleri sansürlediği meşhurdur. İşte din iktidarı bunu getirir... Din iktidarları, insanlığın felaketidir. Kan, ölüm, katliam getirir. Din ile bu saydıklarınızın bağlantısı var gibi görünse de gerçekte böyle birşey yoktur. Sadece din değil hangi konu olursa olsun mesela ırkçılık gibi durumlarda insanlar birbirini ötekileştirebilir. 3 farklı din gibi görünen 3 dinin de kaynağı aynı olduğuna göre bu ayrımcılık insanların yarattığı yapay bir ayrımcılıktır. Bu ayrımcılıktan faydalanan kişiler ya da gruplar olduğu doğru bir tespittir fakat bu problemin kaynağı yine insanların kendi bilinçsizliğidir. Günahlarından arınmak için papaza günah çıkartmaya giden bir Hristiyan, bu da benim gibi bir insan nasıl olur da benim günahımı bağışlayabilir diye düşünemiyorsa burada sorunu dinde değil insanlarda aramak gerekiyor. İsa peygamber bir kitap yazmamışken 4 ayrı incil olmasını sorgulamayan insanlar mı hatalıdır yoksa din mi? 30 yaşında peygamber olmuş, 33 yaşında çarmığa gerilmiş bir peygamberin kitap yazacak, yazdıracak vakti olmadığı insanlar tarafından bilinmiyor diye Hristiyanlık diye bir dinin gerçekte olmadığını söyleyemeyiz. Böyle bir din vardır fakat yazılmış bir kitabı yoktur. Tevrat'da bir çok bölüm Musa peygamber'e ait değildir. Şimdi insanlar ekleme yapmış ve birileri de bunu kabul etmiş diye dinleri mi suçlamalıyız? Kuran harici uydurma hadisler, farklı mezhepeler, tarikatlar,şeyhler dikkate alınmış ve takip edilmiş diye dini mi suçlamalıyız yoksa bilinçsiz insanları mı? Ayrımcılığı yaratan dinler değil insanlardır. İnsanın içinde fesatlık olduğu sürece bu ayrımı yaratacak bir materyal her zaman için bulacaktır. Din olmaz da başka şey olurdu hiç şüpheniz olmasın. İnsanın doğasında var ayrımcılık, ötekileştirme, bencillik, sahip olma arzusu, hırs ve başkalarına hükmetme güdüsü v.s. bu sebeple kısacası ayrımcılık yaratmaya meraklı insanlık için dinler iyi bir bahane olmuştur. Mısır'da yaşananlar ise çıkarcı grupların oynadığı büyük bir oyundur. Bu oyunu oynayanların milliyeti ve dini falan da yoktur bu sebeple dinlermiş, demokrasiymiş, aliymiş veliymiş hepsi hedefe yönelik yolda birer bahanedir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Mısır'da yaşananlar ise çıkarcı grupların oynadığı büyük bir oyundur. Bu oyunu oynayanların milliyeti ve dini falan da yoktur bu sebeple dinlermiş, demokrasiymiş, aliymiş veliymiş hepsi hedefe yönelik yolda birer bahanedir. Haklısınız. Bu çıkarcı grupların her ikisi birden ŞERİATÇI dır. Darbeciler, bizim RTE'nin çarpıttığı gibi Laik falan değildir. Darbecilerin arkasında Suudiler, Selefiler, EL-EZHER İmamı vs vs. vardır. Yeni hazırladıkları Anayasa taslaklarında da Şeriat hükümlerine atıf vardır. Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Misir veya Suriyede ve Turkiye arasindaki olaylardaki "siddet" farklarin bir nedeni vardir. Islam dini butun Musluman ulkelerindeki yerli kulturleri zapt edip, maruz bırakmistir. %80 Arapca bilmeyen Islam dunyasinda, bu etkiler, Arap ulkerinde olduklari kadar olmamistir. Arap ulkelerinin kendi yerli kulturleri Islam tarafindan tamamiyle mahvolup silinmistir. Bunun sebeplerinden biri Turkler ezbere bildigi kuran dualarini, namazlarini anlamamis olmasidir. Tamamen araplasmayan Turkler, Islamin ogrettigi nefreti, kinleri, ve vahsiligi özümsemeyi, Araplar kadar beceremistir. Turkler yine kendi kulturlerine sahip cikip, Islam etkisini azaltmislardir. Turkler turkcede kullanilan "vahsi" kelimesinin nerden geldigini bile bilmezler. Yani, Muhammedi olduren adamin isminin "vahsi" oldugunu bile bilmezler. Bu yuzden, Suriyede, Urdunde dogan ve buyuyen bir "hristiyan" arap, Turkiyedeki bir Muslumandan, gorus ve dusunce acilarindan daha da fazla İslami davranir. Alıntı
Φ democrossian Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Bir karıştırma yapmadığınızdan emin misiniz sayın Süheyla? Bir bildiğiniz elbette olabilir ama, benim tahminime göre Muhammed'i eşi Ayşe zehirleyerek öldürmüştür. Çocuk yaşta yaşlı ve çok eşli bir adama verilen bu kızcağız, intikamını böyle almıştır diye düşünüyorum. Öldürtenler ise İslam'ı yaratan ve Muhammed'i de peygamber diye lanse eden Mekke'nin muhalif ekibidir. Amaçlarına ulaşıp Mekke'yi yani iktidarı ele geçirince Muhammed'e ihtiyaçları kalmadı. Onu önce Medine'ye gönderdiler, sonra da zehirlettiler. Hayatını yaşayamayan zavallı Ayşe bu işi zevkle yapmıştır. Ölürken kağıt kalem getirmelerini istedi, onu bile getirmediler. Ölür ölmez rahat bir nefes alıp ölüsünü öylece bıraktılar ve kim halife olacak görüşmelerine başladılar. Muhammed'in toplu olarak cenaze namazı bile kılınmadı, öylece yatağında kaldı. Kokmaya başlayınca da gece vakti aceleyle yatağının yanına gömüp ondan ebediyen kurtuldular... Kullandılar, işi bitince yok edip işlerine baktılar. Hamza'yı da bu ekip öldürtmüştür diye tahmin ediyorum. Çünkü Hamza deli dolu dobra kişiliği ile her an her şeye itiraz edebilecek ve Ömer dahil kimsenin gıkını bile çıkaramayacağı bir adamdı. Onu derhal yok edip önlerinden kalkmasını sağlamaları şarttı. Öyle de yaptılar... Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Yani, Muhammedi olduren adamin isminin "vahsi" oldugunu bile bilmezler. Hamza'yı demek istediniz herhalde. Türkler, Türk Devriminden sonra Kuran'ı, Hadisleri Türkçeye çevirdiler, Kuran'ı anlamanın kitleselleşmesi yönünde aşama kaydettiler. Peki daha mı vahşileştiler ? Yoksa, Türkçe Kuran, Hadis vs. olmayan Osmanlı döneminde mi daha az vahşi idiler ? Arapların coğrafyasının, Emperyalizm tarafından 100 yılı aşkın süredir işgal, ambargo, darbeler, müdahaleler, iç savaş manüpülasyonlarına maruz kaldığını görmek gerekir. Devrim yapmaya kalkan Mısır'da Nasır, Suriye ve Irak'ta BAAS, Libya'da Kaddafi bu ambargoya, darbelere, işgallere maruz kalmadı mı ? Türkiye'de bugün bile Türk Devrimlerinin oturmamasının nedeni Emperyalizm destekli darbeler, ekonomik krizler değil midir ? Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Din paranoyasi olanlar icin din hep bir öcü olmustur,halbuki hicbir zulmü öngörmez ve din paranoyasi olanlarin aksine dinler insanlara insan olmayi ögütler. Özellikle Islam'a karsi yapilan yorumlarin dine karsi degilde özellikle Islama karsi olmasi bu yorumlari yapanlardaki Islam Fobisi ve karsitligini ortaya koymaktadir. Ayetleri islerine geldigi gibi yorumlayip gercek anlamindan uzaklastirip onlara gercek anlamda yapilan yorumlari da "hadi ya"diye ciddiye almayanlarin Islam Ülkelerinde yasanan olaylari dine mal etme acelecilikleri onlarin Islam karsitligini ayan beyan ortaya koymaktadir. Konu aslinda din degildir konu Gezi ile Misir'da olanlarin analizidir. Gezi'de demokratik haklarini kullanmak isteyenlere karsi verilmis olan savas bir din savasidir fakat dindarlarla Laiklerin savasi degildir.,Birlik ve bütünlüge,cumhuriyete,Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulus felsefesine ve Cumhuriyeti kuranlara sahip cikanlarla onlara düsman olanlarin savasidir. Gezi,AKP kadrolarini korkutan bir ayaklanmadir ve tam bir demokrasi savasidir.Bu korku nedeniyle,orada ve tüm Türkiye'de bu demokrasi savasini verenlere karsi tam bir dinci fasist saldiri gerceklesmistir. Misir'da ise yobazlar ve Laikler arasinda bir savas baslamistir.Aslinda gerek Türkiye'de gerekse Misirda.Laikler derken bunlarin icinde dindarlarin oldugunuda söylemeden gecemeyiz.Dikkat ederseniz bu iki ülkede ki savasta taraflar Laikler ve yobazlardir.Dindarlar ve Laikler degil.Cünkü dindarlik yobazligi reddeder. Zaten,Anti-Kapitalist Müslümanlar adli örgütün bu savasta yobazlara karsi Laik,lerin safinda yer almalarida bu iddiamizi dogrular. Misir'da,yobazlari hedeflerine varma da engelleyecek tek güc askerdi ve asker geregini yerine getirdi.Buna yobazlarin safinda olanlar veya gercekleri görmekten rahatsiz olanlar DARBE diyor,hayir bu bir darbe degildir.Basbakan Erdogan ve cevresi darbe diyerek aslinda Misir halkina ihanet etmekte ve onlarin demokratik haklarini yok saymaktadirlar cünkü Müslüman Kardesler denilen terör örgütü daha dün Alman Turistleri Gizeh'te katleden örgüttür bu örgütten insanlik ve de Islam adina birseyler beklemek büyük bir gaflettir.Basbakan Erdogan suya düsen hayallerinin verdigi hirsla ne söyledigini bilmeyecek kadar bu terör örgütlerine baglidir.Ve dünya da ondan baska hicbir ülkenin siyasi lideri Misirda ki olaylara darbe dememis diyememistir.Yani Türkiye Misir konusunda da tek basina birakilmistir siyasi yönetim tarafindan. Türkiyede ise yobazlari hedeflerine varmakta engelleyecek hicbir güc mevcut degildir artik.AKP-PKK Koalisyonu uygun adimlarla hedeflerine yürümektedirler.Hedef Türkiye'dir. saygilarla Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Türkiye'de bugün bile Türk Devrimlerinin oturmamasının nedeni Emperyalizm destekli darbeler, ekonomik krizler değil midir ? Tabii ki, "Muhammedin Amcasi Hamza" demek istedim ama, hata yaptim Tesekkurer. Ben genelikle "Emperyalizm" kelimesini sevmem cunku yanlis kullaniliyor. Yani tek tarafli. Emperyalizm kelimesindeki manasinda "batiyi kast etmek", Amerikayi veya Ingilizleri veya Fransayi kast etmektir. Bin yildan fazla suren Araplar ve Osmanlilarin aldiklari topraklara "Emperyalizm" denilmez. Galiba, onlar haklarini aliyorlar gibi ogretilir. Iste bu sacmaliktir. Tabii ki bati devletleri kendi cikarlari icin calisirlar. Tabii ki Turk devletini etkilemek isterler. Ama, sizin secimde sectiginiz Turk Hukumeti isterse. 1950 lerde, Amerikan Hukumeti, Turkiyeye bir cok yardimda bulundu. Turk ogrencilerini beslemek icin okullara besin maddeleri dagitti, yag, sut gibi. Niye Turk hukumeti bunu kabul etti? Etmesin. Bunu zorlami verdiler. Cocuklara ilk okullarda zorlami yedirttiler? Sizinle ayni fikirdeyim, hic bir hukumetin diger devletin ic islerine karismamasinda. Tamam. 1950 lerde solculara, komunistlere karsi, benim sevmedigim dindar bir hukumetini desteklediler [Demokrat Partisini]. Niye? Cunku, Turkiyenin Rusya altidaki tesirlerine dusmesinler diye. Bir denge kurmak icin. Bilmiyorum, Turkiyenin batilasmak yerine, rusyalasmakla daha mi iyi olurdu? Su anda, Musluman ulkelerinde olan olaylar, kendi problemleri. Bu problemlere sahip cikmazlarsa, senin gibi gidip ya yahudilere, ya Amerikalilara, ya da batiya mal ederlerse, bunun altindan hic cikamazlar. Sorunlari kendi sorunlari. Sorunlari kultur sorunlari. Sorunlari din sorunlari. Sorunlari egitim. Baskalarina mal etmekten vazgec. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2013 Elbette Arapların işgalleri de, Osman'lı imp.nun işgalleri de emperyalizmdir. Ancak, devir farkı vardır. Yani; bu zamanda başka ülkeleri sömürmek bu zamanın değerler bütünü olan Evrensel İnsan Haklarına aykırıdır. Marshall Planına gelince. Bu yardımları Türkiye Hükümeti, 1- Türkiye SSCB tarafından tehdit edildiği ve boğazlarda Türkiye'den üs istendiği için ( veya Yunanistan'ın Dedeağaç bölgesinden üs istenmiştir ) 2- 2. Dünya savaşına girmemiş olduğu halde tüm Avrupa gibi ekonomik olarak çok etkilendiğinden, kabul etmiştir. Bu yardımlar yalnızca Türkiye'ye değil, Yunanistan başta olmak üzere Avrupa ülkelerine de yapılmıştır. nedeni Sovyet propogasının etkili olmasına engel olmaktır. Yalnız, Avrupa ülkelerine bundan önce de önemli bir yardım yapılmıştır yalnızca bu nedenle, o başka. Bu yardımlar, Türkiye'nin Emperyalist Batı'nın yörüngesine girmesi demek değildir. Asıl derinden bağlılık NATO'ya girişle başlamıştır. Fakat, 1960'larda Kruşçev ile birlikte SSCB'nin Emperyalist politikası değişmiştir. Ama NATO'nun politikası ve Türkiye'nin NAt0'ya bağlılığı değişmemiştir. NATO ve SÜPER NATO, Türkiye'yi hep kontrol altında tutmuş ve NATO ve ABD çıkarlarına aykırı bir hükümetin gelmemesi için ellerinden geleni yapmış, gelen olursa da Darbelerle müdahale etmiştir. Yani, Kruşçev'le birlikte SSBC emperyalist politikasını terk etse de, NATO, kendisine bağlı ülkeleri ABD çıkarlarının gereği kontrolde tutmuştur. SSBC'ye karşı Yeşil Kuşak projesi ile Türkiye'de İslamcı-Muhafazakar akımları desteklemiştir. NATO olmasaydı ne olurdu ? Türkiye SSCB güdümüne mi girerdi ? Elbette ki hayır. NATO ve VARŞOVA'dan başka bir de " Bağlantısızlar " bloğu alternatifi de vardı . Onlar " Rusyalaştılar " mı ? Tüm toplumlar sorunlarını kendi çözebilir, yeter ki başka ülkelerin çıkarları gereği müdahaleleri ile sorunlar gangren halini almasın. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.