Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

'Hitler seçimle işbaşına gelmedi'


evrensel-insan

Önerilen İletiler

Akçam: Hitler’in, tüm baskılara rağmen yüzde 43 oy alabildiği bu seçim, serbest bir seçim değildir. Sıradan herhangi bir diktatörün organize ettiği bir seçimdir.

T24

 

Tarih Pröfesörü Taner Akçam, Nazi lideri Adolf Hitler'in seçimle iktidara geldiğine ilişkin tartışmalara yönelik kaleme aldığı yazısında "Hitler seçimleri kazanarak işbaşına gelmedi ise, nasıl işbaşına geldi? Siyasetçilerin, asker-sivil elitlerin basit ayak oyunları ile. Ve Hitler işbaşına geldikten sonra da ilk iş olarak sandığı, yani demokrasiyi iptal etti" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dillendirdiği "Hitler de başa seçimle geldi diyorlar. Sandıktan Hitler çıkacak diye sandığı iptal mi edeceğiz" sözleri üzerine ivme kazanan tartışmaya ilişkin olarak, "doğrudur, Hitler iktidarı aldıktan sonra Mart 1933’te yapılan seçimleri kazandı. Ama bu seçim artık serbest seçim değildir. Hitler işbaşına gelir gelmez, 27 Şubat 1933’te meşhur Alman Parlamentosu yangını provokasyonu organize edildi; bu olay bahane edilerek Olağanüstü Hal Kanunu çıkarıldı" dedi.

Taner Akçam'ın Taraf gazetesinde yayımlanan, "Hitler’in seçimle işbaşına geldiği efsanesi" başlıklı yazısı şöyle:

Türkiye tuhaf bir ülke; birçok söz bilinmeden söyleniyor. Bu sözlerden bir tanesi de Hitler’in seçimle iş başına geldiği. Son sıralarda Başbakan dâhil herkes bu bilgiyi tekrar ediyor. “Hitler sandıktan çıktı ama bu nedenle sandıktan vazgeçemeyiz; Hitler’i çıkartmış olsa bile, demokrasiden ve sandıktan vazgeçilemez.”

Bu iddiaya göre, Almanya’da seçimler olmuş, Hitler bu seçimleri kazanarak işbaşına gelmiş ve sonra da iktidarda kalmış.

Bu bilgi büyük bir hakikat olarak tekrar edilip duruyor.

Oysa bu bilgi doğru değil!

Hitler seçim sonucu, sandıkla iş başına gelmedi.

Tamam, kabul, bir tek Türkiye’de değil, dünyanın birçok yerinde de bu yanlış bilgi tekrar ediliyor. Ama düzeltmek gerek.

Peki, Hitler seçimleri kazanarak işbaşına gelmedi ise, nasıl işbaşına geldi? Siyasetçilerin, asker-sivil elitlerin basit ayak oyunları ile. Ve Hitler işbaşına geldikten sonra da ilk iş olarak sandığı, yani demokrasiyi iptal etti... Yani sandık (serbest seçimler) kalsaydı, Hitler iktidar olamazdı.

Gerçek, 1932 ve 1933 yıllarında yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçim sonuçlarında yatıyor.

Almanya’da geniş yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanlığı için her yedi yılda bir, doğrudan halkoyuyla seçim yapılıyordu. En son seçim 1932 yılında yapıldı. 13 mart ve 10 nisan tarihlerinde iki aşamalı olarak yapılan bu seçimi Hindenburg kazandı. Hitler seçimi açık farkla kaybetti (Hindenburg yüzde 53, Hitler yüzde 36).

Alman demokrasisinin son serbest genel seçimleri ise 1932’nin temmuz ve kasım aylarında, iki defa yapıldı. Temmuz 1932 seçimlerinde Naziler yüzde 37,2 oy alarak birinci parti oldu. Aynı seçimlerde Sosyal Demokratlar yüzde 21,6 ve Komünistler ise yüzde 14,3 civarında oy aldılar.

Son serbest genel seçim Kasım 1932’de yapıldı. Nazi oylarında büyük bir düşüş yaşandı ve oylar yüzde 37,2’den yüzde 33’e düştü. Sosyal Demokratlar yüzde 20,4; Komünistler ise yüzde 17 civarında oy aldılar.

Bu seçimde “sol” oylar artmıştı ve Nazi oylarından daha fazla idi. Ama maalesef Komünistler Sosyal Demokratları sosyal faşist olarak adlandırıyor ve Nazilerden daha tehlikeli buluyorlardı. Oysa bu iki parti, birbirlerine saldırmak yerine ortaklık yapsalardı, Almanya’da Nazizm iktidara gelemeyebilecekti.

Kasım 1932 seçiminden sonra Hitler başbakan olarak atanmadı. Hindenburg, Kurt von Schleicher adlı başka bir kişiyi hükümeti kurmakla görevlendirdi.

Bundan sonra, Hindenburg’un Ocak 1933’te Hitler’i başbakan olarak atamasına kadar geçen sürede bir sürü ayak oyunları yaşandı. Sonuçta Hitler, sandıktan çıkmadı, Hindenburg ve çevresinin iktidarı ona teslim etmesi ile iktidara geldi.

Doğrudur, Hitler iktidarı aldıktan sonra Mart 1933’te yapılan seçimleri kazandı. Ama bu seçim artık serbest seçim değildir. Hitler işbaşına gelir gelmez, 27 Şubat 1933’te meşhur Alman Parlamentosu yangını provokasyonu organize edildi; bu olay bahane edilerek Olağanüstü Hal Kanunu çıkarıldı. Yangın Komünistlerin üstüne atıldı ve muhalefete yönelik sistematik saldırılar başladı. Hak ve özgürlükler askıya alındı; 20 civarında gazetenin yayınına son verildi; merkez sağ ve sol partilerin faaliyetlerine ciddi kısıtlamalar getirildi ve Sosyal Demokrat ve Komünist Parti liderleri tutuklandı.

Yani Hitler’in, tüm baskılara rağmen yüzde 43 oy alabildiği bu seçim, serbest bir seçim değildir. Sıradan herhangi bir diktatörün organize ettiği bir seçimdir. Demokrasi değil, diktatörlük seçimidir. 1934 yılında Hindenburg’un ölmesi ile birlikte Hitler Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığını birleştirdi ve diktatörlüğünü perçinledi.

Özetle, Hitler’in seçimle işbaşına geldiği bilgisi doğru değildir.

Hitler’in iktidara gelmesi ve kalmasının nedeni sandık değil aksine sandığı iptal etmiş olmasıdır.

Sandık kalsaydı, Hitler belki de başbakan olamayacak ve iktidarda kalamayacaktı.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Umarım Taner Akçam ilerde RTE yi yazmak istediğinde aşağıda yayınlayacağım şeyleri de göz ardı etmez. Aynı ayak oyunlarının RTE için yapıldığını görmezden gelmez.

 

 
Ocak 1977 “Rand Corporation” raporu 
 
1997 yılı Ocak sonunda CIA'nın yan kuruluşu olan Rand Corporation bir rapor hazırlayarak ABD Hükümetine verdi. Bu raporda, "İran'da Şah'ı terk etmede ABD gecikti. Türkiye'de aynı hatayı yapmayalım geleneksel ANAP, DYP gibi partilerle Türkiye'yi artık denetin altında tutma imkânları kalmamıştır. Türkiye'de artık İslamcı partiyle ABD, çıkarlarını koruyabilir ve Türkiye'ye uygun gördüğü misyonu uygulatabilir. Bu bakımdan gecikmeyelim. Artık Refah Partisi'ni iktidar seçeneğimiz olarak destekleyelim" deniyor. 1977 yılında basına da yansıyan bu rapordan anlaşılacağı gibi, Recep Tayip üstlendiği göreve ABD temsilcisi olarak getirilmiştir. 
 
2) İsrail Büyükelçisi David Sultan’la gizli görüşme
 
Recep Tayip Erdoğan, siyasal yükselişinde, amaçları ılımlı İslam’ı iktidara taşımak olan Pentagon ve CIA'nın Ortadoğu ve Ön Asya masalarınca desteklenmiştir. Bu kapsamda, 18 Temmuz 2001 günü, İsrail Büyükelçisi David Sultan'la gizli bir görüşme yapmıştır. Basında bu buluşmada nelerin konuşulduğu tartışılmış, açıklaması istenmiştir. “Yenilikçilerin lideri”nin, İsrail Büyükelçisi Sultan'a, "Yeni kurulacak partinin, İsrail ve Amerika'nın politikalarına ters düşmeyeceği" yolunda garantisi verip vermediği sorulmuştur.
 
3) Henüz milletvekili dahi değilken Türkiye adına yapılan görüşmeler ve verilen taahhütler
 
3 Kasım 2002 Genel Seçimlerinde, hükümlü olması nedeniyle milletvekili seçilemeyen Recep Tayip Erdoğan, seçimlerden hemen sonra “Başbakan” gibi davranmaya başlamış ve çeşitli girişim ve görüşmelerde bulunmuştur. Milletvekili sıfatı olmayan, milletvekili seçilme hakkı bile olmayan, kanunlara göre parti üyesi ve parti genel başkanı olma hakkı bulunmayan Recep Tayip Erdoğan, sorumsuz ve yetkisiz bir şekilde hükümet işlerini yürütmeye başlamıştır.
 
Yunanistan Başbakanı Simitis ile Türkiye adına, Türkiye devletinden gizli yazışmalar ve gizli görüşmeler yapmıştır. Türk Cumhuriyeti’nin resmi politikasını dışlayarak Kıbrıs için KKTC’nin haritadan silinmesine yol açacak “Belçika modeli”ni savunmaya başlamıştır. 18 Kasım 2002 günü Yunanistan Başbakanı Simitis ile yaptığı görüşmelere Türkiye Cumhuriyeti Devleti Dışişleri Bakanlığı'nın yetkilileri alınmamıştır.. Türkiye'nin Yunanistan Büyükelçisi Yiğit Alpogan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Akın Alpturan ve Dışişleri Bakanlığı Türkiye-Yunanistan İlişkileri Masası Yetkilisi Baki İlkin kapının dışında bekletilmiş ve görüşme tutanağa kaydedilmemiştir.
 
Yabancı devletlerden yetkisiz ve sorumsuz kimselerle Türkiye'yi temsil ediyormuş gibi görüşmeler yapmayı ve ilişkilerde bulunmayı ısrarla sürdürerek yabancı devletlerle Türkiye’ye karşı tertipler içine girmiştir. Denktaş’a „masadan kaçma“ diyerek düşmanın tarafında saf tuttuğunu göstermiştir.
 
4) AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’e özel kurye ile gönderdiği mektup
 
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Genel Seçimlerden hemen sonra 4 Kasım 2002 tarihinde, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’e özel kurye ile bir mektup göndermiştir. Ekte örneğini sunduğumuz bu mektup, 17 Ocak 2004 günlü Star Gazetesinde Hayrullah Mahmut’un köşesinde yayımlanmış, fakat bugüne kadar yalanlanmamıştır.
 
Mektup, içeriğinden de anlaşılabileceği gibi, gizlidir ve “ortak dostlar” olarak tanımlanan kurye kullanılarak ulaştırılmıştır. İlişkinin Türkiye halkının ve yetkililerinin bilgisi dışında yürütülebilmesi için özel cep telefon numarası da verilmektedir.
 
Mektupta, Türkiye Genelkurmayı, 3 Kasım 2002 seçim sonuçlarından rahatsız olduğu gerekçesiyle, ABD Savunma Bakan Yardımcısına şikâyet edilmektedir. ABD Savunma Bakan Yardımcısından, Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı ile kendisi arasında arabuluculuk yapması istenmektedir.
 
Mektup dikkatle incelendiğinde amir–memur ilişkisini yansıttığı görülmektedir. Mektubu yazan AKP Genel Başkanı, memur konumunu benimsemiştir ve hitap ettiği ABD Savunma Bakan Yardımcısını amiri olarak görmektedir. Muhatabına açıkça sadakat sözü vermektedir.
 
İşte bu koşullarda, ABD merkezli dış müdahale ile önce Siirt seçimleri iptal ettirilmiş, arkasından da Recep Tayip Erdoğan’ın yasağı kaldırılarak milletvekili seçtirilmiş “Başbakanlık” koltuğuna oturtulmuştur.
 
Seçimlerden en yüksek oyu alarak çıkan bir siyasi parti liderinin, kendi ülkesinin Genelkurmay Başkanı ile görüşebilmesi için yabancı bir ülkenin Savunma Bakan Yardımcısının yardımını istemesi, yabancı bir devleti ve onun yetkililerini, Türkiye’nin iç işlerine müdahaleye çağırmaktır. Türkiye Devletinin egemenlik hakkının, dış müdahale ile zayıflamasına fırsat vermektir.
 
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendi ülkesinin Genelkurmay Başkanı ile “mahrem” bir toplantı yapmak istemektedir. Ancak bu toplantı, kendi ülkesinin halkına ve yöneticilerine gizli, ABD Savunma Bakan Yardımcısına aşikârdır. Bunun, ulusal güvenlik ve bağımsızlıkla bağdaştırılması mümkün değildir.
 
AKP Genel Başkanı, eyleminin bu sonuçlara yol açtığını biliyor olmalıdır ki, mektubunu “ortak dostlar” diye nitelendirdiği özel kurye aracılığıyla ve gizlice göndermektedir.
 
Bu eylem, Türk Ceza Yasası’nın 302. maddesinde düzenlenen “Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak” (Devletin bağımsızlığını azaltmak) suçuna karşılık gelmektedir.
 
Üstelik bu eylem “Genel Başkan” sıfatıyla işlenmiştir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 13. maddesine göre Genel Başkan, siyasi partilerin “merkez organları”ndandır ve 15. madde uyarınca “Partiyi temsil yetkisi Genel Başkana aittir”. Dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan’ın “Genel Başkan” sıfatıyla gerçekleştirdiği bu eylem tüm partiyi bağlar.
 

 

 

 

Tayyip Erdoğan’ın, Wolfowitz’e mektubu

“Tayyip Erdoğan’ın 17 Ocak 2004’te Star gazetesinde Hayrullah Mahmut’un köşesinde yayınlanan, 3 Kasım 2002 seçiminin sabahında ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’e yazdığı gizli mektup şöyledir:

Dr. Paul Wolfowitz Savunma Bakan Vekili Pentagon

Washington DC 20301 Ford

4 Kasım 2002 Değerli Dr. Wolfowitz,

Ülkelerimiz arasındaki tarihsel ortaklık ve dostluğun gelecekte de sürmesi ümidimi paylaşmak için bu mesajımı ortak dostlar aracılığıyla doğrudan size ulaştırmak isterim. Seçim sonuçlarının bizim Genelkurmay saflarında biraz rahatsızlık yaratabileceğinden resmi konumunuz gereği, hiç kuşkusuz haberdarsınızdır. Bilmenizi isterim ki, onların Türkiye’nin müreffeh, seküler (çağdaş) ve birinci dünya topluluğunun güvenilir bir üyesi olması ümitlerini partim ve ben de paylaşıyoruz. Ve geçmişte hiç olmadığı kadar birleşmiş olan ülkemizin çıkarları için en iyisi olacak şekilde birlikte çalışabileceğimiz kanaatindeyim.

Bu amaçla, Org. Özkök ile mümkün olduğu kadar kısa sürede mahrem, özel bir toplantı yapabilmeyi ümit ediyorum. Özel cep numaram şudur: 05337...

Bu yardım ve ülkeme geçmişte gösterdiğiniz dostluk için çok teşekkürler.

Sizinle kişisel olarak görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Samimiyetle sizin olan Recep Tayyip Erdoğan Genel Başkan”

(Not: Bu mektup, 17 Ocak 2004 günlü Star Gazetesinde Hayrullah Mahmut"un köşesinde yayımlanmış, fakat bugüne kadar yalanlanmamıştır.)

(Kaynak: Erol Bilbilik - Derin Dünya Devletinin Adamları)

 

 

 

 

Sonuçta öyle ya da böyle  ortada bir sandık var mı? Var.  Aynı ayak oyunları  RTE için de oynandı ve bugün bu oyunlar  sayesinde başımızda.  Hiç bir şey bilmiyorsam bile kendi ilçemde açık ara farkla CHP önde giderken, bir çok ilçede olduğu gibi benim ilçemde de kesilen elektrikleri geldiği anda  AKP nin açık ara önde gösterilmesinin hiç bir açıklaması yok.

 

Ayak oyunları da olsa  ,oy çalma gibi etkenlerde olsa ,Taner Akçam apırsa da köpürse de Hitler de  önlerine konan sandıktan çıktı RTE de önümüze konan sözde demokrasi gereği sandıktan çıktı..

 

Sonuçta hepimiz seçim adı altında demokrasicilik oyunu oynuyoruz .Bu oyunla gözlerimiz boyanıyor. Kim demiş bilmiyorum ama seçimlerin yararı olsaydı kesin kaldırılırdı  diye bir söz okumuştum. Bir de "seçim sonuçlarını oy  verenler değil oyu sayanlar belirler "diye bir söz daha vardı. Bu iki sözün pek te haksız sayılmayacağını düşünüyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

RTE nasıl seçimle işbaşına geldiyse, Hitler de benzer şekilde seçimle işbaşına geldi.

 

İkisini de başarılı kılan koşullar ekonomik istikrarsızlık, kriz, ABD'nin dolaylı ekonomik ve teknolojik desteği ve sonrasındaki çeşitli hilelerdir.

 

YSK'yı sorgulayabilen / denetleyebilen bir makam var mı ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hitler ile başbakanın ne alakası var, bir laftan ne tartışmalar çıktı. Hitler seçimle gelse ne olur gelmese ne olur sonuçta ülkemizde çoğunluk başbakanı destekliyorsa birilerine ters gelen başkaları için düzgün görünüyor olmalı ki bu kadar desteği var. Tamam istemeyenlere zorla istetecek değiliz fakat isteyenleri niye göz ardı ediyorsunuz? Cahil kesim destekliyor deniyor olabilir cahili de vardır okumuşu da sonuçta destekliyor mu desteklemiyor mu olay bu.

 

Çoğunluk haklarından vazgeçsin diye dayatma yapılıyor. Soruyorum vazgeçelim de öneriniz ne ve kim? Ülkeyi kime teslim edeceksiniz var mı adayınız? Birlik olabiliyor musunuz yoksa her biriniz ayrı telden mi çalıyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu halkın % 50 si bana oy verdi deniyor . Bu hesapla %50 de  vermedi. Bu azımsanacak bir oran mıdır ? Bilenler bilmeyenlere matematik öğretsin lütfen smile.png Eylemlerde AKP ye oy verenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çok .O da ayrı bir konu smile.png

 

Efendim, mesela dedik yani. %10 oy vermemişse ne fark eder ?original.gif

 

Bu baskıcılık için geçerli sebep olmaz ki.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hitler ile başbakanın ne alakası var, bir laftan ne tartışmalar çıktı. Hitler seçimle gelse ne olur gelmese ne olur sonuçta ülkemizde çoğunluk başbakanı destekliyorsa birilerine ters gelen başkaları için düzgün görünüyor olmalı ki bu kadar desteği var. Tamam istemeyenlere zorla istetecek değiliz fakat isteyenleri niye göz ardı ediyorsunuz? Cahil kesim destekliyor deniyor olabilir cahili de vardır okumuşu da sonuçta destekliyor mu desteklemiyor mu olay bu.

 

Çoğunluk haklarından vazgeçsin diye dayatma yapılıyor. Soruyorum vazgeçelim de öneriniz ne ve kim? Ülkeyi kime teslim edeceksiniz var mı adayınız? Birlik olabiliyor musunuz yoksa her biriniz ayrı telden mi çalıyor?

Hangi cogunluk?

 

%49 mu yioksa %51 mi cok?

 

Ya %10 barajinin getirdigi avantaj.

 

Kisaca AKP secmen sayisi olarak tum secmenin sadece %35'ini alarak iktidar olmustur.

 

Bu da mecliste bir cogunluk degil; olmasi gereken azinliktir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@evrensel-insan azınlıktan bu kadar korkmayın o zaman sakince seçim zamanını bekleyin bu telaş niye?

Konu korkmak degil; sizlerin olan demokrasiyi kullanarak, milleti cogunluk olarak geldiginiz yalanina karsi uyarmak. Zaten diktatorun her bir sozu  yalan.

 

Neyi ve neden bekliyelim. Hergun attiginiz yalanlara katlanarak sadece dindar ve kindar nesil yetistirmenize seyirci kalarak mi, yoksa yapilan rant talanlarina ulke topraginin karis karissatilmasina her bir kurumu en ince ve alt duzeyine kadar ele gecirmenize v.s. kisaca 2023'e kadar mi bekleyelim.

 

Sahi 2023'te ne olacak?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Taner Akcam bir numarali Alman ispiyoncusudur.Ama bu bizi ilgilendirmiyor bizi ilgilendiren Hitler'dir yani RTE.Taner Akcam ayak oyunlari derken aslinda ayak oyunlarini kendisi yaparak bir gercegi daha dogrusu tüm dünyanin bildigi bir gercegi saptirip sözümona Erdogan'i Hitler olmaktan kurtariyor.Ne acinacak bir haldir bu.

 

Hitler secimle iktidar olmustur,secimden sonra yaptiklari ile demokrasiyi katletmistir,ayni seyler ülkemizde 3 secimde yasanmakta ve AKP'nin 12'ci yilinda Türkiyede ki demokrasi ortadan kaldirilmistir.EGER HALA birileri yok demokrasi yasiyor diyorsa bunlarda demokrasiden bihaber olanlardir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tarihci Karl Dietrich Bracher (Taner Akcam degil)"Nasyonal Sosyalizm tarihi,büyük ölcüde,onu kücüsemenin tarihidir"demisti.Ülkemizde gerici tehlike olmadigini söyleyen bir takim solcunun ve liberalin kulaklari cinlasin.

 

Alman Solu yaklasan fasizmi hic göremedi.Alman Sosyalistleri o yillarda  "sosyal fasizm" tezleri üreterek sosyal demokratlarla ugrasmayi tercih ediyordu.

 

Hic birseyi kavrayamamislardi.Bu durumun bugünün Türkiye'sinde siyasal dincilere destek veren bazi sol kesimlerin kavrama gücü yetersizligi ile benzerlikleri ilginctir.

 

1929 dünya ekonomik krizinden hemen önceki yillarda Almanya'da fasizm coktan kapiya dayanirken gözler sanki kör,kulaklar da sagirdi.

 

Hitler,1919'da Alman Isci Partisi'ne girdi (DAP)Partinin adi bir süre sonra  Nasyonal Sosyalist Alman Isci Partisi (NSDAP)olarak degistirildi.Hitler önce partinin propganda baskani 1921'de de önderi (FÜHRER)oldu.Bir sokak gücü olan SA'lar bu yollarla kuruldu,bunu tamamen kendisine bagli SS'ler (koruma Birligi)izleyecekti.

 

Bu dönemde partinin kuzey bölge sorumlulugunu  yürüten SOSYALIST STRASSER KARDESLER gibi Hitler'le calismaya baslayan sol fasistler ortaya cikti.Ülkemizde siyasal dincilere destek veren liberal ve sol fasistlerin gecmiste de benzerlerinin var oldugunu anliyoruz.

 

Hitler'in hapse girmesine neden olan Birahane darbesinden sonra Hitler cok sey ögrendi.

 

Basari icin "ORDUNUN MUTLAKA AKTIF VEYA PASIF DESTEGINI ALMAK GEREKIYORDU.Bugün Türkiyedeki fasizmin basarisi Ordunun destegiyledir.

 

Hitler zekiydi,yasadiklarindan ders cikarmasini biliyordu.

 

Sanayiciler  de Hitler'e akil almaz mali destek vermeye basladilar.Almanya vahsetin yollarini kendi eliyle dösemekteydi.

 

Hitler ordu üzerinde de cok dikkatli calisti. ve semeresinide aldi.

 

NSDAP 1931 secimlerinde yüzde 18 oy alarak ülkenin ikinci büyük partisi oldu.1933'de koalisyon ortagi olarak hükümete girdi.

 

Hitler'in yolu acilmisti.1933'de basbakan oldu.SA ve SSleri yardimci polis teskilati olarak ilan etti.Silahlandirdi.

 

Fazla bir engel kalmamisti artik.Reichstag yanginindan sonra insan haklari askiya alindi.

 

Islamci camianin rehber olarak aldigi isimlerin basinda Hitler gelir.Cünkü milyonlarca yahudiyi katletmistir.Din Iman Hz.Peygamber ALLAH deniyorsada Islamci genclerin asil idolü Hitler'di.Bugün kim?

 

Hitler'in KAVGAM kitabi ile BU SARKI BURADA BITMEZ adli kitabin ve yazarinin hicbir farki yoktur.Iclerindeki hikayeler tipatip aynidir.Ayni kaliptan cikma hikayelerdir.

 

Hitler'in :Alman kizi bir gün bir Alman annesi olacagini unutma demesi ile;Kizim sen de Fatihler doguracak yastasin diyen kisinin zihniyeti aynidir.

 

Hitler'in "Hayatinizi ortaya koymazsaniz

Hicbir zaman hayatinizi kazanamazsiniz"demesi ile

 

"Siyasetcinin iki elbisesi vardir,biri kefenlik digeri bayramlik,ben hayatimi ortaya koydum "diyen zihniyet ayni tehlikeli zihniyettir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İşin garip tarafı, Akçam'ın yazdığı yazı Hitler'in seçimle gelmediğini değil, tam tersine seçimle geldiğini anlatıyor. Böyle bir olay herhalde ülkemize mahsustur. İnsanları aklı ermez, başlığı okur geçer, yazıyı okumaz, aklında başlık kalır saflar yerine koymaktır. Ne yazık ki bu bir çok kimse için de doğrudur.

 

Adam otursun, bir başlık atsın, sonra altına yazdığı yazı o başlığın tersini anlatsın. Bu olacak şey değil, muzistan cumhuriyetinde anca olabilecek bir şey. Ülkemizi bu hale getirenlerden cidden çok utanıyorum. Ülkemizin dünya liginde bu kadar en aşağılarda sefilleri oynaması beni çok çok üzüyor. Resmen bir muzistan cumhuriyeti olduk. Hiç bir değerimiz kalmadı, tüm değer ve erdemlerimiz ayaklar altında. Susmayan aydınlar eğer suikastle ortadan kaldırılmadıysa zindanda.

 

Peki bu Hitler seçimle gelmemiş de neyle gelmiş? Askeri darbe mi yapmış? Hayır. Söz konusu değil. Böyle başlık ayrı telden çalan, altındaki yazı ayrı telden çalan bir yazı muzistan cumhuriyetinde olsa oraya bile yakışmazdı. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@evrensel-insan 2013 ü bana mı soruyorsun başbakanımız defalarca anlattı fakat bu seçimden sonra herşey daha da şekillenir.  Beklemeyip de ne yapacaksınız bir istifa haberi bekliyorsanız, olmaz boşa beklemeyin. Seçime kadar tencere - tava çalmaya devam yapacak çok bir şeyiniz yok. Bugün darbeciler insanları taradı 200 kişi öldü siz halen türkiyede demokrasi yok diye ağlaşın, müslüman ülkeler içinde en demokratik ülke biziz daha ne olsun hangi ülkeyi örnek alıyorsunuz bir anlatın bakalım hangi ülkenin demokrasisi tıkır tıkır işliyormuş?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@evrensel-insan 2013 ü bana mı soruyorsun başbakanımız defalarca anlattı fakat bu seçimden sonra herşey daha da şekillenir.  Beklemeyip de ne yapacaksınız bir istifa haberi bekliyorsanız, olmaz boşa beklemeyin. Seçime kadar tencere - tava çalmaya devam yapacak çok bir şeyiniz yok. Bugün darbeciler insanları taradı 200 kişi öldü siz halen türkiyede demokrasi yok diye ağlaşın, müslüman ülkeler içinde en demokratik ülke biziz daha ne olsun hangi ülkeyi örnek alıyorsunuz bir anlatın bakalım hangi ülkenin demokrasisi tıkır tıkır işliyormuş?

2013'u degil, 2023'u sordum. Bu tarih diktatorunuzun bir hedefi. Sence bu hedefin ne oldugunu sordum.

 

Demokrasinin ne oldugunu bilmeyenler icin, her turlu uc kagit ile ve olan antidemokratik olanaklar ile iktidara gelmek, demokrasi oluyor.

 

Istersen once su demokrasinin ne oldugunu bir ogrenelim.

 

Demokrasi, olan asntidemokratik sistemi kullanarak iktidaragelmek ve istedigini yapmak icin de her kurumu kendi politik icerigine cevirmek demek degildir.

 

Bak sana bir soru;

 

Hukumetin basi basbakan AKP ne mi hizmet eder, topluma mi?

Devlet tum toplumun mudur, yoksa sadece AKP'nin mi?

 

Vali kimin neyin valisidir?

 

Polis kimin neyin polisidir?

 

Sen istersen once iktidar hukumet ve devlet farklarini bir acikla da, demokrasiye tekrar geliriz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misir Ordusu yapmasi gerekeni yapti.Ve seriat yanlisi Mursi'nin yandaslarina gereken cevabi verdi.Kendilerini kutluyorum ve darisi bizimkilerin basina diyorum.

 

Mübarek yillarca,ABD'nin gözde adamiydi.Ancak Misir'da isler onun istedigi gibi gitmiyordu.Özenle secmis oldugu es baskan Recep Tayyib Erdogan'la birlikte yani onun taseronluguyla Orta Doguda yeni bir düzen kurma planlari yapildi.Bu planin ilk etabi halki birbirine kirdirmakti yani müslümani müslümana kirdirmak.Bu görevi BOP ES BASKANI Recep Tayyib Erdogan üstlendi.Mübarek'in karsitlarini yani ABD'nin dümen suyunda iktidar olmaya hazir bekleyenleri siyasi olarak destekledi ve müslüman müslümana kirdirilarak Mübarek devrildi yerine ABD'nin has adamlarindan Mursi denilen MÜSLÜMAN KARDESLER'in adami oturtuldu.Ilk is anayasayi dine göre uyarlamakti yani seriati getirmek.Ancak saadeti bir yil devam edebildi sonunda yobazliga karsi birlesen halk Mursi'yi alasagi etti.Misir Ordusu bu anlamda cok olumlu bir eylem gerceklesirmistir.Ülkeyi gözgöre göre sandiktan ciktilar diye yobazlara teslim etmemeye karar vermistiler.

 

Demokrasi sandiktan ben ciktim her naneyi yerim demek degildir.Dinciler demokrasiyi hep böyle yorumlarlarlar cünkü demokrasi onlar icin bir trendir duraga gelinceye kadar demokrat görünür ama sonra yobazligin geregini yapmaya baslarlar.

 

Türkiyede demokrasi yok,eger olsaydi 5 genc hayatini kaybetmezdi onca genc gözünü kaybetmezi,yüzlerce genc gözaltina alinip diktatöre karsi geldiniz diye yargilanmazdi.

 

Türkiye disinda hemen her ülkede demokrasi tikir tikir isler.hangi ülkede islemiyormus hele bir yazinda bizde ögrenelim.Demokrasi ile yönetilen ülkelerin hepsinde demokratik kurallar uygulanir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@evrensel-insan 2023 yazarken yanlışlık olmuş ne dediğimi anladın sonuçta AKPye değil topluma hizmet eder devlet bu kadar basit sorular ile neye gönderme yaptığını anlıyorum. Her yazında diktatör dediğin başbakanımıza kurumları parti çıkarlarına çalıştırıyorsun diyorsun.

 

2023de ekonomide ilk 10 ülke arasına girme hedefleniyor. Bu konuda çalışmalar yapılıyor ekonomi düzelirse herşey düzelir.

 

AKPden umudu kesmişsin anlaşılan fakat yola kimle devam etmeyi tasarlıyorsun farkındaysan seçeneğin yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@evrensel-insan 2023 yazarken yanlışlık olmuş ne dediğimi anladın sonuçta AKPye değil topluma hizmet eder devlet bu kadar basit sorular ile neye gönderme yaptığını anlıyorum. Her yazında diktatör dediğin başbakanımıza kurumları parti çıkarlarına çalıştırıyorsun diyorsun.

 

2023de ekonomide ilk 10 ülke arasına girme hedefleniyor. Bu konuda çalışmalar yapılıyor ekonomi düzelirse herşey düzelir.

 

AKPden umudu kesmişsin anlaşılan fakat yola kimle devam etmeyi tasarlıyorsun farkındaysan seçeneğin yok.

Ekonomi balonui sicak para olarak, yakinda patliyacak. Ben AKP'yi hic bir umut baglamamistim ki, umudu keseyim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peki bu Hitler seçimle gelmemiş de neyle gelmiş? Askeri darbe mi yapmış? Hayır. 

 

Hitler askeri darbe yapmak şöyle dursun, askere sivil darbe yapmıştır. Etkili bir askeri teşkilat olsan SA yerine SS yi geçirmek için 85 üst düzey subayı bir gecede öldürtmüştür. Faşizmi gören bir çok rütbeli de görevlerinden istifa etmiş, yerlerine alt rütbeleri yükselterek atamalar yapmıştır. Sonunda orduyu tümüyle emri altına alınca katliamlarını yaygınlaştırmıştır.

 

Bunları yapmak için de ses çıkarmayan, onaylayan, hatta suçluları yücelten, mağdurları yargılayan ve cezalandıran bir yargı şarttır. Onu ele geçirmeden cinayetler işleyemezsiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.