Φ enkas Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2006 dedi:ha birde ilim maluma tabi değildir cevap. bununla NE DEMEK İSTEDİN İZAH ET KARDEŞ KUSURA BAKMA YANLIŞ SÖYLEMİŞİM İLİM MALUMA TABİDİR MALUM İLME TABİ DEĞİLDİR şöyle kibir şeyi bilmek bilinen şeye tabidir,yani allah bildiği için biz belli amelleri yapıyor değiliz bu klas bir cevap olduğu için bensana daha açık ve net şöyle anlatayım beyninden zaman mevhumunu sil ve dün bugün yarından ziyade anı düşün Allah'ı bu üç boyutlu alemde zamana sıkıştırma birde cüz i ihtiyari nin mahiyetini tam kavrayamasak ta bu onun olmadığı anlamına gelmez,külli iradenin yoğun işlediği yerler genelde bizim cüzi irademizin bittiği işlemediği yerler oluyor hani bir söz vardırya bununla ilgili"sen çık aradan , kalır yaradan" diye beyinle hücrelerimiz arasındaki ilşkide böyle çoğu zaman beyin yönetir,ama bazan vücutta bir dengesizlik olur hücrelerden haber gider , yani etkileşim halinde herşey,zaten kainattan madde perdesini kaldırdığında saf bir ilmin yönetimini görürsün,beynin olağanüstü durumlardaki müdahalesini mucize diye adlandırabiliriz,adetullahın kalktığı dönemler çünkü ihtiyac var hülasa etkileşim etkileşim etkileşim kardeşim sibernetik sistem seradan süreyyaya alemi, kuşatmışken ve herşey külli bir bilinç tarafından açık ve net yönetilirken beynimizin üç boyutlu halinden çıkmalı şöyle bir dördüncü boyutu düşünmeliyiz ki anlaşılsın bazı hakikatler,yoksa aklı gözünde şeklinde bilinmez kürşat kardeşim,sana tebliğ yayınlarından /vahy ve medeniyet/ adlı kitabı tavsiye ederim.içinde ki rad suresinin tefsiri bu mevzuyu çözüyor sanırım,faydalı olur inşaallah selametle Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2006 dedi:"İLİM MALUMA TABİDİR MALUM İLME TABİ DEĞİLDİR şöyle kibir şeyi bilmek bilinen şeye tabidir,yani allah bildiği için biz belli amelleri yapıyor değiliz" cevap: ezeli olan bir şey mi sonradan olana tabidir yoksa sonradan olan mı ezeli olana tabidir Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 13 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 13 Eylül , 2006 dedi:"İLİM MALUMA TABİDİR MALUM İLME TABİ DEĞİLDİR şöyle kibir şeyi bilmek bilinen şeye tabidir,yani allah bildiği için biz belli amelleri yapıyor değiliz" cevap: ezeli olan bir şey mi sonradan olana tabidir yoksa sonradan olan mı ezeli olana tabidir aslında bu soruları zaman kavramından bir türlü çıkamadığın için soruyorsun senin beynin şöyle çalışıyor,dün,bugün ve yarın şu zamanın "zam"ını bırakıp "an"ına bir gelde birde öyle seyret varlığı anla o zaman kaderi neymiş kader son haliyle biliyormuydu allah şu an benim bilgisayarda sana ce vap yazdığımı yoksa ihtimaller içinden bir ihtimaldide ben irademle onumu seçtim,yada neyi seçeceğimi bilmiyormuydu, dikkattini çekmek istediğim şey şu neden hep "di"li geçmiş zaman kullanıyorum,halbuki şimdiki zamanı kullansam soru basit ve bedihi şekilde ewt allh biliyor şuan çünkü zaten yapıyorum tarzında olur. tekrar söylüyorum kardeş akıllı olduğunu sanıyorsun ama başında oturduğun bilgisayar verileri nasıl işler bilmiyorsun,büyük dosyayla küçük dosya ilişkisini çözemiyorsun,beynini zamandan soyutlayamıyorsun,3 boyutlu alemde sıkışmaktan kurtulamıyorsun, dua edeceğim,inşaallah kurtulursun selametle sakın bana "kurtulup kurtulmayacağımı allah bilmiyormuydu"diye bir kere daha di-li geçmiş zamanı kullanarak cevap yazma .ey zamanın kulu an'a gel... Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2006 soru: allah zamanı durdurabilir mi? evet dersen ne dicemi bulamadım şimdilik.. Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2006 soru: allah zamanı durdurabilir mi? evet dersen ne dicemi bulamadım şimdilik.. GÜZEL KARDEŞİM ALLAH ZAMANLA KAYITLI DEĞİLDİR,MEKANLA SINIRLI DEĞİLDİR.bununla birlikte bütün zaman ve mekanlarıda kuşatmıştır,kur-an'da kader meselesinden bahseden ayetin sonunda ALLAH kendini şöyle tanımlar"O EVVELDİR AHİRDİR ZAHİRDİR BATINDIR,VE O İLMİYLE HERŞEYİ KUŞATIR"yani hem içinde hem dışında hem evvvelinde hem ahirinde.demekki Allah uzayın bir köşesinde elinde asası olan sakallı bir kral değildir,o aslı itibariyle ilimdir,eğer sibernetik yapıyı bilseydin başında oturduğun bilgisayara biraz vakıf olsaydın o zaman kaderle ilgili tüm sorularına cevap bulurdun. zamanın durduğu öyle anlar vardır ki o anları bilmeyenler için zamanı anlamakta mümkün olmaz. şimdilik bu kadar ,aslında sana bununla ilgili bir kitap tavsiye etmek isterdim;ama anlamak isteyen yok gibi sanki..imtihan kardeşim,herşey yüzde yüz somut anlaşılırsa sıırrı imtihan bozulur,ve gelişme olmaz..selametle ,dualarıım kürşat otçu kardeşim için... Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2006 dedi:dualarıım kürşat otçu kardeşim için... cevap: peki bu duan kaderden mi değil mi? kaderden dersen duanın ne manası kaldı. zaten allahın ezeli olarak olacağını bildiği olayın olmaması imkansızdır. dolayısıyla senin inancına göre allahın iradesi ezelidir. yani olacakları ezelde diledi. o halde bana söyle: senin duan sonradan olduğuna göre, ezelde ne olacağı sana göre allah tarafından irade edilmiş, yani belirlenmiş olduğuna göre bu duanın ne anlamı kalır? nasılsa allahın ilmindeki olaylar cerayan etmeyecek mi? sen dua etmeden önce de allahın ilminde neyin ne olacağı belliydi ya.... Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2006 dedi:dualarıım kürşat otçu kardeşim için... cevap: peki bu duan kaderden mi değil mi? kaderden dersen duanın ne manası kaldı. zaten allahın ezeli olarak olacağını bildiği olayın olmaması imkansızdır. dolayısıyla senin inancına göre allahın iradesi ezelidir. yani olacakları ezelde diledi. o halde bana söyle: senin duan sonradan olduğuna göre, ezelde ne olacağı sana göre allah tarafından irade edilmiş, yani belirlenmiş olduğuna göre bu duanın ne anlamı kalır? nasılsa allahın ilmindeki olaylar cerayan etmeyecek mi? sen dua etmeden önce de allahın ilminde neyin ne olacağı belliydi ya.... BAK KARDEŞİM KENDİ KONUŞMANA VE BEYNİNİN NASIL ZAMANLA MUKAYYET OLDUĞUNA DİKKAT ET. NE DİYORSUN "ALLAHIN BİLDİĞİ"YANİ ALLAHI EZELE SIKIŞTIRDIN ORDA BIRAKTIN,HALBUKİ BEN SANA NE DİYORUM -ALLH BÜTÜN ZAMAN VE MEKANLARI KUŞATMAKLA BİRLİKTE O ZAMAN VE MEKANDAN MÜNEZZEHTİR VE AYETİ TEKRARLIYORUM"O HEM EVVL HEM AHİR HEM ZAHİR HEM BATIN OLANDIR.VE ONUN İLMİ HERŞEYİ KUŞATMIŞTIR"YANİ ASLINDA VAROLAN HERŞEY İLİMLE AYAKTA DURUYOR MADDE SADECE O HAKİKATİ İLME BİR ELBİSEDİR. vede maalesef bizim şu cüz'i beynimiz 3 boyutlu düşünmekten başka birşey bilmediği için 4.boyuttan bi haber olduğu için KADER MESELESİNDE TAKILIP KALIYOR,ASLINDA MESELENİN KÖKÜ ŞU ALLAH'I ZAMANA HAPSEDİYORUZ,SONRA SENİN GİBİ İŞİN ÇİNDEN ÇIKAMIYORUZ.ZAMAN DAN ZAM I SİL AN A GEL VESSELAM Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2006 BAK KARDEŞİM KENDİ KONUŞMANA VE BEYNİNİN NASIL ZAMANLA MUKAYYET OLDUĞUNA DİKKAT ET. NE DİYORSUN "ALLAHIN BİLDİĞİ"YANİ ALLAHI EZELE SIKIŞTIRDIN ORDA BIRAKTIN,HALBUKİ BEN SANA NE DİYORUM -ALLH BÜTÜN ZAMAN VE MEKANLARI KUŞATMAKLA BİRLİKTE O ZAMAN VE MEKANDAN MÜNEZZEHTİR VE AYETİ TEKRARLIYORUM"O HEM EVVL HEM AHİR HEM ZAHİR HEM BATIN OLANDIR.VE ONUN İLMİ HERŞEYİ KUŞATMIŞTIR"YANİ ASLINDA VAROLAN HERŞEY İLİMLE AYAKTA DURUYOR MADDE SADECE O HAKİKATİ İLME BİR ELBİSEDİR. vede maalesef bizim şu cüz'i beynimiz 3 boyutlu düşünmekten başka birşey bilmediği için 4.boyuttan bi haber olduğu için KADER MESELESİNDE TAKILIP KALIYOR,ASLINDA MESELENİN KÖKÜ ŞU ALLAH'I ZAMANA HAPSEDİYORUZ,SONRA SENİN GİBİ İŞİN ÇİNDEN ÇIKAMIYORUZ.ZAMAN DAN ZAM I SİL AN A GEL VESSELAM [/quotBİRDE KÜRŞAT KARDEŞİM DİĞER YAZILARINDAN OKUDUĞUM KADARIYLA BİRAZ MATERYALİST VE DETERMİNİST GÖRDÜM FİKİRLERİNİ ISRARLA SANA /VAHY VE MEDENİYET/VE TURAN DURSUNA CEVAPLAR/kitaplarını tavsiye ediyorum.eğer samimiysen al oku ondan sonra sorun varsa sor.parasını ben ödeyeceğim hazır bulunacak yayınevinde,ücret ödemenede gerek yok.yeterki bir faydamız dokunabilsin,içinde buşlunduğun karanlıklı sıkıntıdan kurtulmana bir nebze faydası olsun... adres:büyükreşitpaşa cad.yümni işmerkezi istanbul kitap kültür merkezi no:22/47 vezneciler/istanbul isminizi söylerseniz alırsınız.Allah bir çıkış yolu ihsan etsin,ediyor,edecek,etmeli,etse ne güzel olur selam ile... Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2006 dedi:Allah bir çıkış yolu ihsan etsin,ediyor,edecek,etmeli,etse ne güzel olur cevap: etmeyebilir mi ve etmedikleri de var mı? ve hidayet etmediği halde onlara doğru yola gelmelerini emretti mi Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2006 dedi:Allah bir çıkış yolu ihsan etsin,ediyor,edecek,etmeli,etse ne güzel olur cevap: etmeyebilir mi ve etmedikleri de var mı? ve hidayet etmediği halde onlara doğru yola gelmelerini emretti mi karşııklı etkileşim halinde,ezelde karar verilmiş ve ALLAH hem kendini hemde kullarını o karara mahkum kılmış değil,sürekli güçlü bir etkileşim var,yani dedimya sibenrnetik yapı,bilgisayar örneği üzerinde bir düşün! Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2006 ya ezelde dilemedimi kulunun ne yapacağını bunu bi söle Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2006 ya ezelde dilemedimi kulunun ne yapacağını bunu bi söle allahı hala ezele sıkıştırıyorsun biz zaman la kayıtlı değildr diyoruz sen ısrarla "önceden"dı,di"gibi zamanla münasebettar kavramları kullanıyorsun.bak tekrar ediyorum"O BÜTÜN ZAMAN VE MEKANLARI KUŞATMAKLA BİRLİKTE ZAMAN VE MEKANDAN MÜNEZZEHTİR"ALLAHI zamana sıkıştırma ve 3 boyutlu düşünen ve bundan da kolay kolay çıkamayan beyninle bunu pekte kolay kavrayamayacağını bil,,çünkü insan hep maddesel düşünür ve soyut olan kavramları, misal ilmi anlamaz.ilmin nasıl zamanla mukayyet olmadığını anlamaz ancak kaderi ya bilgisayarla çözersin normal bir zihinle yada 4.boyuta çıkar daha iyi anlarsın Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2006 soru: allah olayların hangi vakitte olacağını ezelde bilir mi? ever denirse, "ezel + şu kadar süre" şeklinde mi olayın ne vakit olacağını bilir? yani ezeliyetin başlangıç noktası olmadığına göre, "bu olay şu vakitte olacaktır" şeklinde bilmek nasıl açıklanabilir? Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2006 soru: allah olayların hangi vakitte olacağını ezelde bilir mi? ever denirse, "ezel + şu kadar süre" şeklinde mi olayın ne vakit olacağını bilir? yani ezeliyetin başlangıç noktası olmadığına göre, "bu olay şu vakitte olacaktır" şeklinde bilmek nasıl açıklanabilir? ALLAH ZATEN SAF BİLİNÇ TİR İLMDİR,ONUN İRADESİ KUDRETİ VE İLMİ BÜTÜN EŞYAYI KUŞATMIŞTIR ASLINDA SEN ALLAHI UZAYIN BİR KÖŞESİNDE ELİNDE ASASI OLAN SAKALLI BİR DEDE OLARAK TAHAYYÜL ETTİĞİN İÇİN ONUN İLMİN KENDİSİ MANANIN ,ÖZÜN KENDİSİ OLDUĞUNU ANLAMADIĞIN İÇİN SANKİ AYRI BİR VARLIKMIŞ GİBİ DÜŞÜNDÜĞÜN İÇİN,KAİNATTAN KOPARDIĞIN İÇİN BU TÜR SUALLER SORUYORSUN,VE ISRARLA ANLAMAK İSTEMİYORSUN ALLAH MADDE DEĞİLDİR,BİLAKİS MADDEYE ŞEKİL VEREN RUH KATAN AYAKTA TUTAN MANADIR,MADDESİYLE MANASIYLA O VARLIĞIN KENDİSİDİR.BİZE GÖRE DÜN BUGÜN VE YARIN VARDIR DEMİ.BİZ YARIN NE OLACAĞINI BİLEMEYİZ,ACİZİZ,AMA ÇOĞU ZAMAN BEN RÜYALARIMDA ERTESİ GÜN İRADEM DIŞI GELİŞECEK OLAYLARI GÖRÜYORUM,MESELA BİR YAKINIM TATİLDEN DÖNECEKTİR,KARAR VERMİŞTİR,VE CUMARTESİ GÜNÜ EWİNE DÖNECEKTİR,BEN BUNU CUMA GÜNÜ YADA KARAR ALDIKLARI GÜN RÜYAMDA GÖRÜYORUM,DEMEKKİ MÜTHİŞ BİR İLİM KAİNATI ÇEVİRİYOR,DEMEKKİ VARLIKLAR ARASINDA SİBERNETİK BİR ETKİLEŞİM VAR.DEMEKKİ ŞU KABUK HÜKMÜNDE OLAN MADDE ORTADAN KALKSA ARKADA ÖZ OLARAK SADECE İLİM GÖRÜLECEK,DEMEKKİ BÜTÜN ZAMANLARI KUŞATAN BİRİ VAR,ALLAH BİZİM NEYİ TERCİH EDECEĞİMİZİ BİLİR AMA "AN" DA BİLİR,YANİ HÜCRELERLE BEYİN ARASINDAKİ ETKİLEŞİ,M GİBİ.. çoğu zaman beyin yönetir=külli irade bazan hücrelerden beyne sinyal gider=yani bizim günahlara yaklaşmamız aslında bir sinyaldir maalesef.o yüzden ayette"zina etmeyin"yerine "ZİNAYA YAKLAŞMAYIN "DENİR.YANİ BİZ YAKLAŞARAK GÖSTERDİĞİMİZ EĞİLİMLE ARTIK O GÜNAHI İŞLEMEYE MEYİLLİ BİR HALE GELİRİZ,VE BELKİ İRADEMİZ GİDER BİTER,AÇIKÇASI NEREDE CÜZ'İ İRADE NEREDE KÜLLİ İRADE DEVREYE GİRER BUNU TAM KESTİRMEK MÜMKÜN DEĞİL. AMA BUNU EN İYİ VİCDAN ÖLÇER KENDİ İRADEMİZLE YAPIP GÜNAHA KARŞI MEYİLLİ BİR HALE GELDİKTEN SONRA DAHA ALLAH BİLİYORMUYDU BİLMİYORMUYDU DİYE SORULMAZ,O BİLİYOR HERŞEYİ ÇÜNKÜ ZAMANLA MUKAYYET DEĞİL,AMA BİZİ 3 BOYUTLU ALEMDE ZAMANLA MUKAYYEDİZ,BU YÜZDEN ZAMANSIZLIK NASIL BİRŞEY BİLMEK MÜLK BOYUTUNA İŞLER Mİ TAM OLARAK KESTİREMEYİZ İYİDE BİLDİĞİM BİRŞEY ŞU Kİ,SUDA YÜZEN BALIĞA KARADAN BAHSEDİLSE ÇOK FAZLA ALGILAYAMAZYA BİZDE ZAMANLA MUKAYYET OLDUĞUMUZ İÇİN ZAMANSIZLIĞI KAVRAYAMIYOR"O HALDE ALLAH BİLİYORSA BİZ MAHKUMUZ ,İLLEDE ONUN BİLDİĞİ GİBİ İŞLERİZ,BUNUN DIŞINA ÇIKAMAYIZ "DİYE VESVESE ÜRETİYORUZ.HERHALDE BALIKTA KARAYI HAYAL EDERKEN HER NE KADAR FARKLI BİRŞEY OLDUĞUNU BİLSEDE YİNE İÇİNDEN ÇIKAMADIĞI SUYU MİHENK TAŞI YAPACAK ,KARAYI HEP SUYUN BİR BENZERİ OLARAK HAYAL EDECEKTİR SANA TAVSİYE,BEN PEK İYİ ANLATAMIYORUM,BİLGİSAYARIN VERİLERİ NASIL İŞLEDİĞİNİ,BÜYÜK DOSYA KÜÇÜK DOSYA İLŞKİSİNİ ÖĞREN BUNUNLA BİRLİKTE ŞÜPHEN KALMAZ SELAMETLE Alıntı
Φ HİMYATA Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2006 ALLAH ZATEN SAF BİLİNÇ TİR İLMDİR sevgili enkas kardeşim. şu alıntısını yaptığım cümleni açıklarmısın. Allahın sıfatları zaten bellidir.saf bilinç saf ilimdir tabiri bence eksik ve sanki birazda tescime kaçmış... birde mana demişsin Allah için onuda anlıyamadım... saygılar. Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2006 dünydaki adaletsizlikler de allahın iradesiyle oluyorsa eğer, o halde allaha adaletli denebilir mi. veya adaletsiz denebilir mi Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2006 sevgili enkas kardeşim. şu alıntısını yaptığım cümleni açıklarmısın. Allahın sıfatları zaten bellidir.saf bilinç saf ilimdir tabiri bence eksik ve sanki birazda tescime kaçmış... birde mana demişsin Allah için onuda anlıyamadım... saygılar. sevgili kardeşim himyata öncelikle teistik mantıkla düşünerek ALLAH ile kainatı ayrı görmekten vazgeçersek bazı hakikatler daha güzel anlaşılır zannediyorum ilim eşyanın hakikatidir,ilim irade kudret allahın sıfatlarıdır evet ama ben sıfatlarını allah tan ayrı düşünmemki ben ehli tevhidim,belki şöyle diyemeyiz"allah sadece ilimdir".çünkü allah sadece ilim değil varlığın kendisidir ve o sonsuzdur,isimleri ise onun belli noktalarda belirlenişidir,yani taayyünü,seni r.nur külliyatından 16.söze havale ediyorum,diğer yazılarındananladığım kadarıyla araştıran ve öğrenmeyi seven birisin,bir zahmet bakıver sözlere.eğer zaten okudum ben diyorsan beynindeki şlekillenişi kaldırarak oku ,ben bazan öyle yapıyorum,hiç bilmiyormuş gibi okuyorum o zaman yeni hakikatler açılıyor sonra konuşalım şimdilik bu kadar selam ve dua ile Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 27 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 27 Eylül , 2006 dünydaki adaletsizlikler de allahın iradesiyle oluyorsa eğer, o halde allaha adaletli denebilir mi. veya adaletsiz denebilir mi dünyada adaletsizlik yoktur ki kürşat otçu hakkat manada bir dengesizlik olsa sistem müdahale eder,çünkü allah ın en büyük isimlerinden biri el-adl'dır,yani varlık adeta dengeden ibaretttir eğer bazı zulümler devam ediyorsa ya hakedilmiştir,eğer hakedilmediyse ahirete ertelenir,acı çekenler mükafatla,zulmedenler cezayla karşılanır hz.peygamberi,n bir hadisi var"küfür devam eder zulüm devam etmez "çünkü zulüm dengesizliktir,sistemden kopuştur,bizim için kaos gibi görünen haller aslında kendi içinde kozmosu barındırır yani biz zahiren adaletsizlik gibi görürüz bazı şeyleri.niye?çünkü biz sadece ana kilitlenmişizdir,birde hikmet ile bakıştan yoksun isek,halbuki ALLAH geçmişi ve geleceği kuşattığı için o asla dengesiz ve adaletsiz bir iş yapmaz ben çok dağınık yazıyorum,çünkü ruh dünyam dağınık bu aralar,ama siz inşaallah ne söylemek istediğimi anlamışsınızdır selam ile Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2006 anladım ama sen doğan insanların nerede doğacağını seçmediğini biliyorsun bu en basitinden bir ayrım değil mi Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2006 anladım ama sen doğan insanların nerede doğacağını seçmediğini biliyorsun bu en basitinden bir ayrım değil mi evet seçmiyorlar,herkes bulunduğu koşullar ile imtihana taabidir kürşat.mesela geçenlerde çok canımı sıkan vede ruhumu elem içinde bırakan bir haber izledim,kainatta herşeyi sistem içinde güzel görmeyi adet edindiğim için bu olayada da güzellik aradım ve çok şükür bir ağabeyimin yardımıyla bunu aştım.diyorduki"kainatta 0dan sonsuza varlık mertebesi var,tıpkı matematikteki 0 dan sonsuza uzayıp giden sayılar gibi..zaten Allah'ın kainatı yaratmasındaki amaçta bir şekilde bu idi,yani varlığı çeşitlemdrimek,hani bilgisayar veri,leri işlerken bir sürü ihtimali hesaba katarak işlerya,kjainattada bu çeşitli ihtimaller adeta yaşanıyor misal:zina eden ve devam eden kişi,zina edip pişman olan kişi,zina edip aynı zamanda zulmeden ama bununla birlikte cömert olan kişi,zina edip tevbe-i nasuhla HAKKA dönen kişi,katil ama yalan söylemeyen kişi,yalancı korkak,ama kimseyi incitmeyi sevmeyen kişi,riyakar ama şefkatli kişi,çirkin ama güzel ahlaklı kişi,kulağı duymayıp gözleri çok iyi gören klişi,hem kulağı duymayıp hem gözü görmeyen ama zeki bir kişi.ilh.sürer gider.yani kardeşim anlayacağın herderde derman sonsuzluktur,sonsuzu düşünmektir,ve neylerse güzel eylediğini bilmektir.çünkü eğer bebakler öldüyse bu bir rahmettir,çünkü öyle kimseler var ki keşke bebekken ölsedimde şu hataları işlemeye fırsat bulamasaydım diye samimi isterler bunu,yada işte şu musibetler gelmezdi başıma diye düşünürler,imtihana tabi tutulmadan ölmüş yavrucuklar cennette güzel bir mertebede olurlar varlıkta bir yer bulurlar,ama ya sefihane eğlencelerle sarhoş olanlar ben ölen bebeklerden daha çok onlara acırım,kürşat kardeşim biraz ahiret eksenli düşün,kainatta irade-i ilahiye ile olan hiçbirşey çirkin değildir,ne zaman bizim sadece dar bir noktayı gören cüz-i irademiz girer o zaman nisbi bir çirkinlik oluşur,ama dikkat et nisbi dedim,yoksa mutlak değildir,zaten mutlak anlamda çirkinlik olamaz,bir cemil-i mutlaktan çirkin hiçbirşey sadır olamaz bu örneği fehmine şöyle takrib edelim mesela insan ne zaman kendini çirkin diye niteler,güzel birini gördüğünde,yada ne zaman fakir hisseder,zengin birinin olduğunu nasıl rahat yaşadığınnı bildiğinde,ama eğer herkes kendi gibi olsa güzellik çirkinlik diye birşey oluşmayacaktı,yada herkes fakir yada herkes zengin olsa böyle bir mertebe farkı hissedilmeyecekti.aslında mutlak olan güzellik ve zenginlikse, ve bu varlıkta varsa,ve bu varlık aciz ve fakir aslında hiçbir şekilde haketmeyen insanlara verilmişse demekki emaneten verilmiştir,taki varlık çeşidi ve mertebeleri oluşsun ve imntihan yani gelişme gerçekleşsin. mesela hadiste vardır"fakirler zenginlerden 500 yıl önce girecek cennete" diye aslında hadiisin esprisi şu olabilirher lezzetin zevali elemdir,her elemin zevali lezzettir.yani fakir adam dünyada bir nimet içinde değildiki ölümle birlikte üzülsün ,bilakis daha çok hasret ve muhtac olduğu için cennet nimetlerinden daha çok istifade eder,ama zengin adam zaten rahattı,mutluydu,her ne kadar imanlı bir kişide olsa bu lezzetin ölümle zevali ona elemli olacaktır ve cennet halini yaşaması fakir birine göre uzun sürecektir.hülasa kardeşim daha öncede dediğim gibi varlık dengeden ibarettir,allah er geç varlığı dengeler,kimine et veriri diş vermez taki dişçilik sanayisini kursun geliştirsin,kimine diş verir et vermez oda gitsin avlansın ekolojik dnge sağlansın,er geç bozuk gibi görünen haller durulur,yoluna koyulur,endişen olmasın sanamı yazdım bunları kendimemi bende anlamadım, biraz kendime varlığın güzelliğini gösterir gibi oldum, ben istifade ettim,inşaallah sende istifade edersin ediyorsun edeceksin etmelisin selam ile... Alıntı
Φ muta Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2006 "Sendedir mahzen-i esrar, muhabbet sende Sendedir maden-i envar-ı fünün sende Gizli gizli dahi vardır,nice halet sende Ma,rifet sende, hüner sende, hakikat sende Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen Şeyh Galip. Soru soranlar evvela kendinize bakın kendinizi anlayın sonra Esmaya akıl yürütün. Soru 31: evrim raslantı varyasyonlarla açıklanabilir mi? Kuşkusuz evrim kuramının bugün bile çeşitli noktalarda yetersizliği gösterilebilir. Bilindiği gibi, "canlı" dediğimiz organizma değişik işlevli organlarıyla koordine edilmiş bir bütündür. Bir parçasında oluşan bir aksaklık organizmanın tümünün işleyişini etkiler. Örneğin, görme işlevine ilişkin yapılaşmayı alalım. Görmek için çok sayıda düzeneğin işbirliğine ihtiyaç vardır: göz ve gözün iç düzeneklerinin yanı sıra beyindeki özel merkezlerle göz arasındaki bağıntılardan söz edilebilir. Bu karmaşık yapılaşma nasıl oluşmuştur? Biyologlara göre evrim sürecinde, gözün oluşumunda ilk adım kimi ilkel canlılarda deri üzerinde ışığa duyarlı küçük bir bölümün belirmesiyle atılmıştır. Ancak doğal seleksiyonda bu kadarcık bir oluşumun kendi başına canlıya sağladığı avantaj ne olabilir? Öyle bir oluşumla birlikte beyinde görsel merkez ile ona bağlı sinir ağının da kurulması gerekir. Oldukça karmaşık olan bu birbirine bağlı düzenekler kurulmadıkça "görme" dediğimiz olayın ortaya çıkması beklenemez. darwin varyasyonların rasgele ortaya çıktığı inanandaydı. Öyle olsaydı, görmenin gerektirdiği o kadar çok sayıda varyasyonun organizmanın değişik yerlerinde aynı zamanda oluşup uyum kurması gizemli bir bilmeceye dönüşmez miydi? Bu güçlüğü darwinciler iki yoldan açıklamayı denemişlerdir: İlkin organizmadaki bir değişikliğin herhangi bir noktada sınırlı kalmadığı, organizmanın tümünü etkilediği savına başvurulmaktadır. darwin "korelasyon ilkesi" dediği bu savı kimi örneklerle desteklemeye çalışmıştır. Örneklerden biri mavi gözlü beyaz kedilerin sağır, tüysüz köpeklerin dişlerinin zayıf oluşudur. Ne var ki, kimi eleştiricilerin de belirttiği gibi, bu tür olaylar korelasyon ilkesini değil, olsa olsa birlikte giden değişiklikleri örneklemektedir. Tüyler ile dişlerin gelişimi aynı koşullara bağlıdır; birini aksatan nedenler diğerini de etkiler. Oysa görme için birbirini tamamlayıcı bir dizi değişikliklere ye bunların tam bir uyum ve eşgüdüm içinde çalışmasına ihtiyaç vardır. Bu nedenle görmenin oluşmasını gelişigüzel varyasyonlardan yola çıkan doğal seleksiyonla açıklama yerine, belki de darwincilerin kolayca içlerine sindiremeyecekleri içten gelen yönlendirici bir ihtiyaç ya da eğilime bağlamak daha yerinde olur. Böylece değişik düzeylerdeki organizmaların (örneğin, omurgalılar ile mollusc'ların) görme düzeneklerindeki raslantı sayılamayacak yakın benzerliği de açıklama olanağı doğmaktadır*. Sıradan bir mollusc olan Pecten'in gözünde bizimkinde olduğu gibi retina, kornea ve selüloz dokulu lens vardır. Şimdi evrim düzeyleri bu denli farklı iki türde bir dizi raslantıyı gerektiren bu yapılaşmayı salt doğal seleksiyonla nasıl açıklayabiliriz? Bu soruyu soranlardan biri de Yaratıcı evrim adlı kitabında darwinciliğin mekanik anlayışına karşı çıkan filozof Henri Bergson'dur: Nasıl olur da sonsuz denecek kadar çok birtakım küçük varyasyonlar, eğer bu varyasyonlar salt raslantı ise, evrimin birbirinden bağımsız iki kolu üzerinde aynı planı izlesin? Evet, nasıl olur da tek tek alındığında hiçbir işe yaramayan birtakım varyasyonlar iki kolda da doğal seleksiyonla aynı sıra veya düzende korunarak biriktirilmiş olsun? darwincilerin bu soruya doyurucu yanıt verip vermedikleri tartışılabilir. Bu yazıyı yazan evrimci bir prof tur başka söze gerek yok galiba evrim masaldır diyo. Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2006 dedi:çünkü eğer bebakler öldüyse bu bir rahmettir,çünkü öyle kimseler var ki keşke bebekken ölsedimde şu hataları işlemeye fırsat bulamasaydım diye samimi isterler cevap: o halde yetişkin olup kafir ölen kimse de şöle dese, yarabbi benim büyüyünce sana isyan edenlerden olacağımı zaten biliyordun. neden beni de küçük bir bebekken öldürmedin. böylece sana karşı kafirlik yapmazdım. bende senin kulun değil miyim? acaba ne olur bir yanıtla Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2006 dedi:çünkü eğer bebakler öldüyse bu bir rahmettir,çünkü öyle kimseler var ki keşke bebekken ölsedimde şu hataları işlemeye fırsat bulamasaydım diye samimi isterler cevap: o halde yetişkin olup kafir ölen kimse de şöle dese, yarabbi benim büyüyünce sana isyan edenlerden olacağımı zaten biliyordun. neden beni de küçük bir bebekken öldürmedin. böylece sana karşı kafirlik yapmazdım. bende senin kulun değil miyim? acaba ne olur bir yanıtla eğer yetişkinken önüne yeterli delil çıkmadıysa ehli fetret sayılır,ama çıkmasına rağmen inkarda ısrar ediyorsa cehennem sadece onun o karanlık inadını kırmak için bir ameliyathanedir,yoksa allah kimseyi keyfinden cehenneme koymak istemiyor(haşa)hani kendi düşen ağlamaz derlerya,aslında kafirler ki küfür (örtmek)demektir,yani nimetlerin nimetiyetini güzel görmeyerek çi,rkin sahipsiz başıboş görerek örtüyor,küfranı nimet sözü oradan gelir,yani nankörlük,allah öyle bir kalp vermişki sonsuzluğa açılıp sonsuz güzellikler yaşayabilecekken sen o kalbi önce küfürle sonra gafletle felç ediyorsun,çünkü kafir eğer gaflete dalmaza dünya dahi ona zindandır,cehennemdir,çünkü hadsiz ihtiyaçlarına karşı bir medet noktası,hadsiz korkularına karşı bir dayanak noktasına muhtactır,şimdi allah kafiri cennetede koysa adam yine yanar ,çünkü kendisi olmuş potansiyel bir cehennem..vede gerçekten küfrün vebali büyük,adeta bütün kainatı tahkir etmektir küfür,yani emir tahtında işleyen vazife perver zerratı sen başıboş bir serserisin her an ahvalin meçhuldür diye itham ediyorsun,o yüzden bütün kainat şikayetçi olacak kafirden eğer hakka gözlerini açıp telafi sistemine başvurup zerreleri tekrar güzel görerek gönüllerini almazsa.aslında imanın en zahir hassası odur kürşat.kainatı güzel görebilmek,en karışık gibi görünen hadiselere dahi hikmet çerçevesinde bakabilmek.eğer bakamıyorsak bizde imanın zayıflığına delalet eder.ama bu akli araştırmalardan kaçıp haydi aklı devreden çıkarıp kendimizi adeta kandırarak herşeyi güzel görelim değil,hayat memat,evvel ahir,zahir batın bütün ihtimalleri düşünerek bütün zıtları birleyerek en önemlisi sonsuzu düşünerek hadiseyi alem içnde bir yere yerleştirmektir.bak şuan bile zamanın kaydından zerre kadar çıkamıyor,dün neyaptığımı yarın ne yapacağımı bugün ne yapıyor olduğumu düşünüyorum,ey zaman nehrinde yüzen balık kardeşim,biliyormusun kara durgundur orda akıp gitmek yoktur dese biri balığa,balık akıp giderken nereden bilsin durgunluk nedir,o yüzden hz.peygamber bu konuda senin benim gibi küçük kafalı kimselere kader konusundan bahsetmemeyi tembih etmiştir,küçük kafa derken 3 boyutlu düşünen soyut düşüncede bir yerlere varamamış olan ,zaman ve madde kaydından kurtulamamış olanları kastediyorum.şimdilik bu kadar selametle Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2006 dedi:aslında kafirler ki küfür (örtmek)demektir,yani nimetlerin nimetiyetini güfzel görmeyerek çi,rkin sahipsiz başıboş görerek örtüyor cevap: peki kafirde, kafirlik düşüncesini allah mı yaratmaktadır Alıntı
Φ enkas Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2006 dedi:aslında kafirler ki küfür (örtmek)demektir,yani nimetlerin nimetiyetini güfzel görmeyerek çi,rkin sahipsiz başıboş görerek örtüyor cevap: peki kafirde, kafirlik düşüncesini allah mı yaratmaktadır küfür fikrini allah yaratmıştır neden?çünkü insan zaman zaman bazı hakikatleri görmeyip gafletle örtsünki değişik mertebeler oluşsun,ama daimi küfürde kalmak o insanın seçeneğidir,ısrardır,allahta cehennemde kafiri o ısrarı inattan alıkoymak ona varlığın güzelliğini göstermek için yakar zaten .yanan günahlardır,günahkar değil,yanan inattır küfürde ısrardır kafir değil,yanan cüzi iradenin yanlış seçimidir irade değil,ve yanmakta bir ameliyat gibidir,inat illetine dermandır ateş.vesselam Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.