Φ tülvent Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2012 Çook Tatlı Değiller miiii... Alıntı
Φ Nüans Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2012 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2012 Hepsi çok güzeldi sevgili @Tülvent... 1 Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2012 Çook teşekkürler sevgili @@Nüans İlgi ve beyenin için. Sevgilerimle... Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2012 Kapalı kapılar var hayatımızda... Nicedir açmadığımız, bilerek kapattığımız, üstüne kör bir kilit vurduğumuz kapılar.. Bazen açmaya korktuğumuz, bazen ardındakilerle yüzleşmekten çekindiğimiz kapılar.. Eski bir dostluk bazen, eskiden yapıp ettiklerimiz bazen.. Eski “biz”, eskimeyen izlerimiz.. Kapıların ardında kalan.. Hayatımızdan uzak durmasını istediklerimiz. Cesaretimizdir bu bazen, bazen yenilgimiz..Bazen hayretimiz, bazen isteklerimiz. Ne çok kapıyı kapattık dostlar, ne çok kapı kapandı yüzümüze. Nasıl kapılar açıldı, kapattıklarımızın yerine?... Masumiyeti, insafı kapatan insanlar gördüm, üzerlerine kör bir kilit taktıklarını..Anahtarlarını da dipsiz kuyuya attıklarını.. Nice erdemin üzerine kapatılan kapıların yerine, ardına kadar zevk-ü sefanın ışıltılı kapılarının açıldığına şahit oldu bu yeryüzü.. Kendisini sevenlerin üzerine kapılar çarptı yeryüzünde kimileri.. Kimileri kendini gelip geçici “dünya”ya kapattı.. Dünya, sadece kendisi için yaşayanlara en büyük kapalı kapı oldu. ... Kapattık bazı kapıları dostlar… Kör bir kilit vurduk üzerlerine.. Şimdi açılırlar mı yeniden, en tılsımlı sözleri söylesek?.. Yahut yeni kapılar açsak, kaybettiklerimizin peşine düşsek.. Kör kilitli kapıları açmak gerek dostlar... Biraz cesaret gerek belki.. Gerçeklerle yüzleşmeye cesaret, gerçekleri kabullenmeye cesaret.. Ve gayret, ve gayret… Sevgiyle çaldığınız tüm kapıların ardına dek açılması dileğiyle… Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 27 Kasım , 2012 Onların Gözyaşları ve Mendilleri Var… Onlar; bir kedi yavrusu ağlasa… Dayanamazlar… Siz; silah veriyorsunuz çocuklarımızın eline, birbirlerini öldürsünler diye… * Onlar; meydanlarla ağlaşıyor ne zamandır… Sokağımızdaki canlılar öldürülmesin diye… Siz; mahalleyi ateşe verdiniz… Çocuklar yandı… * Onlar; kafese karşıdır… Barınaklarda, demir kafeslerin içinde bir kedi annenin ya da bir kuğunun yaşamasına gönülleri asla razı değildir… Siz… Genç, yaşlı, hasta ve suçu kesinleşmemiş kendi insanlarınızı kafeslerinize kapattınız… * Onlar; bir tek canlı açsa… Uyuyamazlar… Köşebaşındaki çöpler arasından yemek arayan bir anne köpek gördüklerinde, içlerinde kıyametler kopar… Ceplerinde, arabalarının bagajlarında, hatta makyaj çantalarında onlar için mama taşırlar… Siz yoksul insanların, açların, muhtaçların, hastaların, fakir çocukların rızkını çala çala doymadınız… * Onlar kuşun uçuşunu sevdiler… Gölün ördeğini… Dağın geyiğini… Ormanın sincabını… Siz ormanı açıp, dağı delip, dereyi sattınız… * Siz “yaratılanı, yaratandan dolayı” sevdiniz… Onların sevgisi dolaysız… * Siz ağaca kereste olarak baktınız… Onlar için kuşun yuvasıdır dallar… * İtiraf edin… Kuzuyu görünce aklınıza ilk gelen şey; mangal… Onlar telaşlanırlar: Kuzu uzağına düşmesin annesinin… * Siz dünyanın insan için yaratıldığını söyleyip durursunuz… Onlar buna inanmazlar… İnsanın canı ne kadar kutsalsa, o kadar kutsaldır canı kurbağanın… * Siz… Hiçbir getirisi olmayan canlı dostları için çırpınan o insanların yüreklerindeki duygunun yüceliğini anlayamazsınız… Zerresi olsaydı sizde; onları dostları yüzünden otellere almayıp, kedileri için otobüslerden indirip, köpekleri için lojmanlarından atmazdınız… Gücünüz var… Olmadı; cop, dipçik, biber gazı… * Onlar… Bugün de yarın da yine sokaklarda olacaklar… Bu kez öbür canlılara getirdiğiniz “ölüm fermanı” bir yasaya karşı… Yanlarında dostları… Silahları; sevgi… Birer mendil… Ve gözyaşı… B. COŞKUN Alıntı
Φ Radya Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2013 Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2013 Bu manzarayı seveceğini biliyorum 1 Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2013 Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2013 Merhaba Tülvent, nasılsın? 1 Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 14 Mart , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 14 Mart , 2013 ÜZGÜN KEDİLER GAZELİ Hüznün tüyleri dökülür, lirik bakar kedilerin camdan gözleri Çocukluğumun kelimeleriyle şımartsam da gurbet gibi bakarlar Kedilerde gördüğüm keder üşümüş sokaklar ve akşam kokuyor Peşime takılır tenha bir şiirden atılmış masum yazlar ikindisi Güz yüzlü bir kediniz olsun boşluğunuza tutunan, kalbinize taşınan Odalar birbirinin rüyasına karışsın, gülümsesin saflığın elleri Kediler kasabasında çözülür yalnızlığın masaldan ipleri Kardeşliğin cömert bahçesinden pınar olur dostun gönlüne akarız Bir zarf gibi yırtılmasın kalbimiz, çıkarın beni mektubun içinden Kedilerin düşleriyle yıkansın şu yaralı ruhumdaki sessiz mavi Kayıp hatıralar gölgesinden dile sığmayan bir hakikat geçiyor Başkalarının kedileri de komşum olur, gözlerimizle mırıldanırız Kedim kendisini evin uysal şiiri sanıyor, şiirin aklı kısa tırnakları uzun Kedim kendisini bilge sanıyor sokakların ve aşkın ısrarla özlediği Mevsimlerin kumunu karıştırma, içinden sabah sesli bir kedi çıkar Kediler kadar yalnızım mor düşlerimden kuşlu parklar havalanır Hayallerimin toprağını eşele, ahşap kalbimi tırmala, kımıldasın her şey Çünkü bir kedi kadar gövdesi var kırılmış ve yorgun heveslerin Kedi mağrur, şehir zalim, nar küskün, kâğıt paslı, hayat maskara olmuş Bu yüzden mi şiirin üzerine kül yağdırıyorlar, hızla eskiyor kelimeler Evler kedisiz yetim, sokaklar kedisiz üvey sayılır, ben budalasıyım aşkın Beni de boynu ıssız kedilerden sayın, nasılsa ağzım var dilim yok Kedilerimin kardeşiyim, inceliği ve mahcubiyeti onlardan öğrendim Beni turnasız türkülerin beni solgun bir kedinin kalbinde unuttular Engin TURGUT 1 Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 23 Mart , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 23 Mart , 2013 Berkay, yaramaz oğlum benim. Uçurdu bugün gönlümü.... Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2013 Şimdi çocukluğun çatısı kalktı ya üstümüzden yağmurun da eski tadı yok bu yüzden yağmur yağmıyor ki artık sudur yağan kırmızı kiremitlerin serinlemeyişi bundan artık çorbası hazır çocuklar hastalansa n’olur ... okula gitmemek için eskisi gibi yalancıktan yağmur kiremitlere düşer, camlara vurur sesi içimize yağar, kalbimize düşer belki de suyun gezgin halidir yağmur dünyagörmüş, deryageçmiş, denizgezmiştir yağmur biraz da eski arkadaşların yağmasıdır eski şehirler, eski anılar, eski sevgililer yağar her zaman altında durana ya da ondan kaçana değil onu dinleyene, duyana da yağar, ona bakakalana da. Çocuklar büyüdü, yağmurlar değişti, eski geveze yağmurların yerine ki onlar yağmaz da mırıldanırdı sanki, ince geveze derlerdi sanırım, ikindinin gevezeliği gibi sessiz, kekeme ve bir buluşma olarak kendisini bekleyenlerle mırıl mırıl hişt hişt usul usul içli içli yine yağsa yağmur konuşur gibi bizimle derdalır gibi bizden, yaraörter gibi içimizden söziyileştirir gibi, hatta sessizliği de onarır gibi gibi olsa yağmur her şey yağmur gibi yağsa çocukluk yağsa, mavilik yağsa, kardeşlik yağsa kimin yağdığı belli olmasa karışsak birbirimize sırılsıklam olsak birbirimizden hangimiz yağmur hangimiz çocuk, hangimiz mavi, hangimiz şair belli olmasa da bir şiir çıksa hepimizden şimdi ne iyi gelir ne iyi gelir ne iyi gelir! -- Haydar Ergülen Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2013 Merhaba Tülvent, nasılsın? Tatlııım, şimdi gördüm desem.... İyiyim ya sen nasılsın? Sevgiyle kucaklıyorum seni. Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2013 " Ben sana hep üşüyordum, Çünkü kıştım. Nakıştım, bakıştım. İnkar etmiyorum da bunu, Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım. Ve lütfen inkar etme; Sana en çok ben yakıştım." Özdemir Asaf Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2013 Bir bakmışsın elde var sıfır, sıfır noktasındasın. Hayallerin, saçını süpürge edişlerin, başkaları için kendinden vazgeçişin... Akıp giden yıllar, anılar, sevinçler, harala gürele günler...Çocukluğun, gençliğin, ilk aşkın, kayıplar, yitip gidenler...Oyuncakların, masumiyetin, kendine verdiğin sözler, anne,baba, çocuklar, sevgili, eş... Sonra aniden çöken sessizlik... Elde var sıfır... Kendine sarılıp, nerede yanlış yaptım sorusu... Ne zaman kaybettiğimi bile anlamadan, kazanırken kaybedilmiş yaşamlar....Sen, ben, biz...A.Vartanyan http://youtu.be/hyCbPgrV-Fs Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2013 GİTMEK, HER ZAMAN GİTMEK MİDİR? Bazen, durduğu yerden bir milim kımıldamadığını anlatmak için gider insan... Orada duruşunun, neyle karşılaşırsa karşılaşsın dayanarak-direnerek duruşunun nasıl bir “sahici”lik içerdiğini anlatmak için, gider… Zorunlu olarak değil, istediği için orada kaldığını, ve eğer gitmek istese gidebileceğini göstermek için gidilir bazen. Kendine de, karşısındakine de… Anlaşılamadığını, bu yüzden de hak ettiğine inandığı saygıyı, değeri, sevgiyi göremediği için gider. Ve anlayamadıklarını anlayabilmek için... Tam da Oruç ORUOBA’nın tanımladığı gibi: “Kendi olarak, sana gelen- sana gereksinimi olmadan, seni isteyen- sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen- kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan- - O, işte...” İşte bu yüzden gider bazen de “giden”… sensiz de olabilecekken seninle olmayı seçtiğini anlatabilmek için. Böylesi gidişlerin iki çeşit sonucu olabilir: Biri, ayrı kalınma sürecinde her iki taraf da düşünür, birlikte olmanın daha iyi, daha güzel, daha zengin olacağına karar verirler ve yeniden buluşurlar… bu kez ne yaşadıklarının eskiye göre çok daha fazla farkında olarak ve değer vererek… İkinci seçenek ise, gidenin bu yolla bile hiçbir şey anlatamamış olmasıdır. Çünkü belki de örneğin şöyle biridir, geride bırakılan, örneğin Jan Ender CAN’ın tanımladığı gibidir: “dokunmaya kıyamadığın her şeyi ona verdiğindesevdiğin şarkıları, etini,daha kurulmamış kahvaltı masalarınıve hatta onun bile bilmediği bir onu, ona verdiğindebir ülkeyi baştan aşağı kolaylıkla ele geçirmişbarbarların yaptıklarını yapar sanakırar seni,kılıçtan ve cehennemden geçirirve öyle acır ki içinartık gözyaşların bile doğduğu gözleri hatırlamaz.” Eğer böyle biri ise O sahiden, o zaman giden, iyi ki gitmiş olur. Ve bu seçeneklerden hangisinin geçerli olduğunu anlamak, zamana bağlıdır. Her ikisi için de… Lale Dilligil Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.