Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 30 Mart , 2012 Gönderi tarihi: 30 Mart , 2012 İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından başarı ile yürütülen okul sütü projesinin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yönetiminde ülkeye yayılması kararı verildi. Bakanlar Kurulu kararı 25 Mart 2012 tarihli Resmi Gazetede yayınlandı. Ana sınıfından ilkokul beşinci sınıfa kadar öğrencilere uzun ömürlü denilen kutu sütler dağıtılacak. Kararın amacı öğrencilerde dengeli beslenmenin ve süt üretiminde istikrarın sağlanması olarak belirtildi. İzmir’de belediye öğrencilere süt dağıtımı projesini 2005 yılından bu yana uyguluyor ve İzmir’de bu yıl yararlanan öğrenci sayısı 207 bine ulaştı. İzmir deneyimi süt üreticisi köylülerin de bu uygulamadan yararlandığını göstermektedir. Bu projenin bütün Türkiye’ye yaygınlaştırılması kararı iyi olmuştur. Ancak bu uygulamanın nasıl yapılacağı da çok önemlidir. Elde edilmek istenilen hedefler şöyle olmalıdır: 1. Çocukların iyi beslenmesi, süt içme alışkanlığı edinmeleri (Bakanlar Kurulu kararında açıklanan ilk amaç bunu ifade etmektedir) 2. Süt üreticilerinin adil bir fiyat elde etmeleri (Kararda bu amaç dile getirilmiyor, ancak üretimde istikrardan söz ediliyor) 3. Tüketicilerin de makul fiyattan süt alabilmeleri (Kararda bundan hiç söz edilmiyor) İzmir Büyükşehir Belediyesi dağıttığı sütleri Tire Süt Kooperatifinden almaktadır. Böylelikle süt tekellerinin etkisi bir ölçüde sınırlandırılmıştır. Türkiye çapında uygulamada sütler şirketlerden alınacaktır. Ülkemizde süt sektöründe büyük bir tekelleşme söz konusudur. Sütte çiftçinin eline geçen fiyat 70-80 kuruş iken (ki yazın bu 50 kuruş gibi çok düşük bir düzeyde idi) tüketici sütü 2-2,50 TL. düzeyinde hatta 3 TL’nın üzerinde alabilmektedir. Süt ve ürünleri üreten büyük şirketler birbirleri ile çok iyi anlaşmakta, nereden hangi fiyattan, kimin süt alacağını saptayabilmektedirler. Şirketler birbirlerinin ambalajlarına sahiptir ve istenildiğinde birbirleri için üretim yapabilmektedirler. Okul sütü projesinde sütler büyük tekellerden alındığı takdirde bu elde edilecek yarardan büyük ölçüde bunlar yararlanacaktır. Hâlbuki yapılması gereken üretici eline geçen fiyatı arttırırken, tüketicinin de daha az fiyat ödemesini sağlamaktır. Çiftçinin eline geçen süt fiyatı 50 kuruşa düştüğünde marketlerde satılan süt fiyatları düşmemiştir. Önerimiz Bakanlığın sütleri kooperatiflerden ve köylülerden almasıdır. Böyle yapılırsa kooperatifler gelişecek ve yatırımları ile çiğ sütü büyük şirketlere devretmekten çıkıp tüketiciye dönük sağlıklı ürünler üretebilir hale geleceklerdir. Bu durumda uzun erimde tekellerin hegemonya etkisi kırılacak ve bu hem çiftçi hem de tüketici için iyi olacaktır. Dağıtılacak olan sütlerin sadece uzun ömürlü kutu sütü olması da eleştirilebilir. Uzun ömürlü süt pastörize süte oranla daha değersiz ve lezzetsizdir. Çocuklar üç dört yıl kutu sütlerini içerlerse artık pastörize veya çiğ sütten kaynatılmış sütler onlara itici gelecektir. Böylelikle uzun ömürlü kutu sütlerinin hegemonyası pekişecektir. En azından büyük tüketim merkezlerinde pastörize süt sağlanabilirdi. Denilecektir ki köylere ve küçük ilçelere pastörize süt ulaştırmak ekonomik olmayacaktır. Sanırım köylere uzun ömürlü veya pastörize süt ulaştırmak gibi bir zorunluluk olmamalıdır. Süt deyince aklımıza sadece uzun ömürlü süt gelmesi ve çiğ sütün aşağılanmasının sonuçları kötü olmuştur. Köy ve süt sözcüklerinin bu kadar birbirinden uzak kabul edilmesi acı bir durumdur. Ne yazık ki birçok köyde inek sayısı biri ikiyi geçmemektedir. Çünkü süt üretmek ve satmak köylü için artık çoğu yerde kârlı olmuyor. Bu durumu tersine çevirmek için bazı köylerde veya kasabalarda süt doğrudan köylüden alınamaz mı? Bu bir şekilde kaynatılarak öğrencilere ulaştırılabilir. Böylelikle süt üretmek tekrar birçok noktada teşvik edilmiş olacaktır. Bu çözüm buralara kutu sütü ulaştırmaktan da daha ekonomik olacaktır. Kısa vadede kooperatiflerden yeterli ürün bulunamayabilir. İstenirse kooperatiflere yatırım için destek verilerek bu bir iki yılda sağlanabilir. Sütte uygulanan politikalardan bugüne kadar daha çok tekeller yararlanmıştır. Artık buna bir son verme zamanı gelmedi mi? Öğrencilere süt sağlamak çok iyi, ancak bu tekelleri ve onların lezzetsiz uzun ömürlü sütlerini destekleyerek olmamalı. Prof. Dr. Tayfun Özkaya Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi- Tarım Ekonomisi Bölümü Alıntı
Φ Radya Gönderi tarihi: 2 Mayıs , 2012 Gönderi tarihi: 2 Mayıs , 2012 Bu programa hiç sıcak bakmamıştım zaten..Süt gibi çabuk bozulan bir gıda, üstelikte tam da sıcaklar başlamışken..Alın işte dakka bir, gol bir: Okul sütü' 50 öğrenciyi zehirledi Yurt genelinde bugün başlatılan "okul sütü projesi" kapsamında Diyarbakır'da bir okulda dağıtılan süt zehirlenmeye yol açtı. Yurt genelinde bugün başlatılan "okul sütü projesi" kapsamında Diyarbakır'da bir okulda dağıtılan sütler iddiaya göre 50'ye yakın öğrencinin zehirlenmesine neden oldu. Zehirlenme olayının yaşandığı Hürriyet İlköğretim Okulu’na çok sayıda ambulans sevk edildi. Öğrenciler, sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldı. Dinçer, Diyarbakır’da dağıtılan sütten bazı öğrencilerin zehirlendiği yönündeki iddiaların üzerine "Sütü daha bugün dağıttık" diye konuştu. Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 2 Mayıs , 2012 Gönderi tarihi: 2 Mayıs , 2012 Yanlış hatırlamıyorsam bu zehirlenme olayı daha öncede yaşanmıştı..O değilde hiç verilmese daha iyi..Olmadık yere çocukların sağlığıyla oynanıyor..Madem güzel bir işe imza atıcaksın neden işini güzel yapmazsın. Ne kadar güzel bir açıklama yapıldı...Psikolojikmiş..Çocukların hepsi aynı anda bunalıma girdi herhalde..Zaten bu tür vakalarda ört-pas etmeye çalışmak farzdır..Kabul edecek dürüst insanlar bulunmaz..Doğa'nın kanunu budur 1 Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2012 Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2012 Bugün bir öğretmen arkadaşımdan duydum..Bana bu okul sütlerinin çocuklara dağıtılmadan önce okulun sıcak yerlerinde bekletildiğini söyledi..Ve bu sütlerin dağıtılmasının mecburi olduğunu,dağıtılmadan önce çocukların sağlığı hakkında ailelerden bir form aldıklarınıda belirtti.. Alıntı
Φ gloria Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2012 Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2012 RedHack, Milli Eğitim Bakanlığı’nın süt dağıtım projesinde öğrencilerin zehirlenmesine de sessiz kalmamış. Kızıl Korsanlar, süt ihalesini alan Gülsan Gıda adlı şirketin internet sitesini hacklemiş. Redhack'in açıklaması şu şekilde: “Duyduk ki bozuk sut ihalesini alan sizmissiniz, o bolgede dagitan da sizmissiniz .. Ugrayalim da bu “sutu bozuklar” kim bir gorelim dedik..Yok yanlis anlamayin, sadece siz suçlu degilsiniz, sizin gibilerin “badem biyigina” ve haci yagi kokusuna bakarak ihaleleri “peşkeş” cektirenlerdedir asil suc.. “Sutu bozuk insanlarin iktidar oldugu bir ulkede sutlerin bozuk olmasi normaldir” Size de cemaatinize de bundan sonra rahat yok! Cunku artik RedHack var! Tesekkurler: Anonymous, RedHack/DG, RedHack/BR, AnarcyCr3w ve tum dunya ezilen halklari.. Not: Savci Hakan’a selam olsun ve bizden bir sut içsin ya da bos verin, asiri doz alir felan en iyisi bir bardak “soguk su” icsin" Alıntı
Φ Radya Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2012 Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2012 Çocuklar süte “bayıldı...” Serumla ayılttılar. Aşırı doz’dan diyen var. Sanırsın damardan bastılar. Halbuki... İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2005’ten beri, yedi senedir aralıksız, her gün, 207 bin öğrenciye süt içiriyor. Henüz psikolojisi bozulan görülmedi. Doğuştan “psikopat” demek ki bizim oralı çocuklar! Peki, orda nasıl öyle oluyor da, burda niye böyle oluyor derseniz? Bu iş kömür dağıtmaya benzemez. Hükümet, okullara beş günlük sütü toptan veriyor, depola, gün gün dağıt diyor. Süt bu, gazoz değil, bozulur. Sınıf kadar buzdolabı yapsan, gene yetmez. Nerede koruyacaksın? İzmir Büyükşehir Belediyesi, Tire Süt Kooperatifi’yle çalışıyor. Kooperatif’in ortakları, o gün sağıyor, o gün dolduruyor, klimalı araçları var, her sabah saat 4’te yola çıkıyor, 246 okulu tek tek dolaşıyor, gazete dağıtır gibi, öğretmenlere teslim edilmesiyle, çocukların sütü içmesi bir oluyor. Taptaze. Hükümet, uzun ömürlü süt dağıtıyor. İyi korunursa, altı ay bile dayanıyor ama, raf ömrünü uzatmak için kullanılan yöntemler tartışılıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, annelerin tercihi olan, günlük üretilen ve günlük tüketilen “pastörize” süt dağıtıyor. Daha az işlemden geçirildiği için, besleyici açıdan çok daha faydalı olduğu biliniyor. Hükümet, güya uzun ömürlü süt dağıttı ama, belli ki soğuk zincir kopmuş, bismillah, daha ilk günden binlerce çocuk hastanelik oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin soğuk zincir’i yedi senedir buz gibi. Bakanlar Kurulu kararında açıkça görüldüğü üzre, üretim fazlasının değerlendirilmesi amaçlanıyor. Oysa, fazlasını çocuğa verelim demek, yemek arttı, dökmeyelim de, köpeğe verelim demek gibi bi şeydir. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Tire Süt Kooperatifi aracılığıyla “sözleşmeli üretim” yaptırıyor. Kim, ne kadar üretecek, parasını ne zaman alacak, hesabını kitabını taaa en başından biliyor, elde kalmıyor. Hükümet, sanayiciden alıyor. Sanayici elbette canımız ciğerimiz ama, üretici üvey evlat mı? Sanayicinin cebine doldurulan paranın, anca “harçlık” kadar bölümü üreticinin cebine kalıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, kooperatif’ten, yani direkt üreticiden alıyor, aracı yok, komisyon yok. Ödenen paranın tamamı üreticinin cebine giriyor. Aportta bekleyen tüccarın kucağına oturmuyor. Tarım Bakanı’nın mebus olduğu Diyarbakır’da bile çocuklar zehirlendi, dünyaya film olduk. Tire Süt Kooperatifi’nin uygulamaları, Birleşmiş Milletler tarafından “dünyanın en iyi kalkınma modeli” seçildi. (İneğin kaç memesi olduğunu bilmeyen yalaka tipler, tarım uzmanıyım diye ortalıkta gezinirken... Tekelleşme karşıtı, üretici odaklı projeleriyle “dünyanın en başarılısı” seçilen Tire Kooperatifi’nin Başkanı Mahmut Eskiyörük’e, merak edip, bu işi nasıl başardın diye soran bile olmadı.) (Bakın iddia ediyorum, adam gibi adam Mahmut Eskiyörük’ü Tarım Bakanı yap, bu memleket en geç beş sene içinde, yeniden “kendi kendine yeten yedi ülkeden biri” olmazsa, Tire’ye gider anırırım.) Ve, şimdi sıkı durun! Hakkında 400 sene hapis cezası istenen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir’in çocuklarına, her gün, 200 mililitre sütü kaç liraya satın alıp, içiriyor? 37 kuruş. Hükümet, aynı İzmir’de, aynı çocuklara, aynı inekten, aynı miktarda sütü, kaç liraya içiriyor? 53 kuruş! Yılmaz Özdil Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.