Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

mistik, hayata bakış açın bence çok yerinde! hayatın anlaşılması basit değil, cennetin kazanılması ise hiç basit değil..hatta bunu insanın tek başına başarması daha da zor..Kur'an ve Hz. peygamber bunun için var..Kuran hayatımızı anlamlandırmamıza ışık tutacak, Hz. peygamber de hayatı anlamlandırmış bir önder olarak bize örnek olacak...Bu yola yalnız koyulanlar çıkmaza düşebilir..Bu yol ya Allah'a ya şeytana varacak..

 

 

bende dilku arkadaşımın yazısına katılıyorum ve nokta koyuyorum

umarım bunu dalkavukluk olarak adlandırmazsınız

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hayat keşke senin dediğin kadar basit ve anlaşılması kolay olsaydı selika!

 

solucandan farklı olanlar için gerçekten hayatı anlamak zordur, o kadar basit değil!

 

kusura bakma ama ben şahit olduğum hiç bir olaya dışarıdan bakmam, en derinlerine kadar sorma hastalığım vardır benim. cennetin de bu kadar kolay kazanılacağını düşünmüyorum, o sadece sizin hüsnü kuruntunuz ve tembelliğinizdir bence...

 

sedelinanın sana yaptığı da ********* başka bir şey değildir...

 

Selika'nın yazdığına bende katılıyorum,sedelinaya yazdığın tabiri ise kınıyorum.. :angry:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hayat keşke senin dediğin kadar basit ve anlaşılması kolay olsaydı selika!

 

solucandan farklı olanlar için gerçekten hayatı anlamak zordur, o kadar basit değil!

 

kusura bakma ama ben şahit olduğum hiç bir olaya dışarıdan bakmam, en derinlerine kadar sorma hastalığım vardır benim. cennetin de bu kadar kolay kazanılacağını düşünmüyorum, o sadece sizin hüsnü kuruntunuz ve tembelliğinizdir bence...

 

sedelinanın sana yaptığı da ********* başka bir şey değildir...

 

Vay adamın terbiyesi,dini bilgisiyle paralelmiş meğer ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kullandığım kelimenin ağır olduğunu foruma tekrar girdikten sonra farkettim. o anki heyecanımla yazılmış bir ifadeydi o.

 

aslında yaptığı şeyin adını başka bir kelimeyle ifade edebilirdim, ya da cümlelerle anlatabilirdim.

 

müslüman kardeşimin kalbini kırdığım için özür diliyorum!

 

umarım beni affeder.

 

...mistik...

 

ama iş dönüp dolaşıp birilerinin sen hiç bir şey bilmiyorsun demesine gelince elektrikleniyorum. sen nerden biliyorsun benim hiç birşey bilmediğimi aramis!

 

anlaşılan çok bilge birisisin!

 

çünkü bu konuda benim bilgili veya bilgisiz olduğumu bilmen için bahsettiğimiz konuda oldukça bilgili olman gerekir. en azından bu konuda hüküm verebilmen için en iyisi sen olmalısın.

 

yani bir doktorun ne kadar iyi bir doktor olduğunu ya da çok kötü bir doktor olduğu konusudaki hükmü ancak o konuda çok uzman bir doktorun vermesi gerekir. sıradan halktan bir insanın bu doktor çok iyi veya kötü demesinin bence hiç birdeğeri yoktur.

 

aynı şekilde senin de benim bu konuda çok bilgisiz olduğunu söylemen, bu alanda uzman olduğunu bana kanıtlamanla değer kazanacaktır.

 

ispatlar mısın lütfen bu konudaki uzmanlığını....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

şunu sorgulamamızgerekir: acaba allah benim günah işleyeceğimi biliyor mu bilmiyor mu? eğer biliyor dersek, o zaman kötülükleri neden engellemiyor? o mutlak anlamda kullarının iyiliğini isteyen bir varlık değil miydi. o sonsuz ihsan sahibi değil miydi? bir annede bulunan şefkatin milyonlarca belki daha fazlası onda mevcut değil miydi? suç işleyecek bir kulunun bu günaha girmesine nasıl izin verir allah? izin verir mi? veriyor. niye izin veriyor. yoksa aslında izin vermek istemiyor da gücü mü yetmiyorl. yani gücü yetmediği için mi böyle bir duruma göz yumuyor? şüphesiz gücü yetiyor. ama neden böylebir olay vuku buluyor? buradabir çelişkiyle karşı karşıyayız. ya tanrının herşeye gücü yetmiyor ya da bizim iyiliğimizi istemeyen kıskanç bir tanrı var ortada. o nasıl bile bile böyleb ir olaya şahit olur. böyle bir durumda tanrının sıradan birinsandan farkı ne olabilir ki?

 

demek ki böyle bir çıkmaz içinde b ir çözüme ulaşmalıyız. işte bunoktada diyorum ki yukarıdaki saydığımız özelliklerde bir tanrı yok?

 

bir çözüm olmalıdır? böyle birdüğümü nasıl çözeceğiz?

 

 

Tanrının her şeyi bildiğini kabu l ettiğimiz zaman ortaya böyle bir seyirci çıkıyor!

 

bunu tartışalım ve sonuca bağlayalım önce.

 

sizce böyleb ir problem yok mu?

 

Saygılarımla cevaplarınızı bekliyorum!

 

Allah insanlara diğer varlıklardan ayırabilecek en önemli özelliği vermiş..Akıl ...

Neyin günah ve sevap olduğunuda belirtmişmi ? Belirtmiş..

Düşününki Anne rahmine düştüğünüz andan itibaren öleceğiniz tarih ve saate kadar herşeyi düşünmüş ve planlamıştır Yüce Allah.. Kaderi ve Şer ' i veren Rabbim aklımızı nasıl kullanacağımızıda bize bahşetmiş.. Bir günah işlediğimiz zaman bunun sorumlusu nefsimizdir.Nefsimize sahip olamayıp bir günah işliyorsak yeri göğü yaradan ve bizede can veren Rabbimizi suçlayıp sorgulayamayız.Nefis şeytana yenik düşüyorsa iman gücümüzde ki zayıflığın muhasebesini yapıp sorgulamak gerekir.

Allah yoktur diyen arkadaşlar nasıl yaratıldıklarını hiç düşündülermi ? Bu dünya düzenin nasıl döndüğüne akıl sır erdirebildilermi? Kaldıki her canlıyı yaratırken mutlak bir sebebi vardı Rabbimizin..

 

Sevgiler.... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

insan bir konu ya da bir kişi hakkında fikir beyan edecekse, 1000 defa düşünüp bir defa konuşması (yazması) daha yerinde olur... burada kimse benim bilgim senin bilgini geçer/yener diyemez ve demez... sadece fikir tartışıyoruz burada, bence/sence bilgi birikimimizle beraber tabiki...

 

benim şahsi inancım farklı bakış açılarını yakalayarak zihnimde daha farklı pencereler açabilmek... oralardan dünyaya bakabilmek...

 

yalnız bir aydın ya da bir fikir adamı hakkında yorum belirtirken, onun herhangi bir eserini okumadan, ya da kendisinin ne söylediğini tam olarak anlamadan yorum yapmak doğru değildir... başkalarının fikrini kendi fikrimizcesine ortaya koymamalıyız...tam aksi eğer toplumun genelinde bir tepki oluşmuşsa bu aydına karşı, büyük ihtimalle o toplumda din diye yerleşmiş örf ve adetlere bağlılıktan (yani bilinçsizce) bir tepki doğmuştur... o bakımdan tepkinin nedenini iyi anlamak gerekir...

 

mistik arkadaşım sedelina ya söylemiş olduğun söz hiç hoş değildi. ama özür dilediğini yazmışsın umarım kabul eder. bundan sonra daha dikkatli olursun umarım...

 

burada birbirimizin kalbini kırmaya çalışmıyoruz, aslında burada çok medenice bir tartışma oluyor, kendilerince çok marjinal kişilikler ve fikirler özgürce ve rahatça fikirlerini açıklıyorlar, keşke ülkemizin ve dünyanın heryerinde bu böyle olabilse...

 

birbirimizden öğrenecek çok şeyimiz var, kalıplaşmış ve kopyalanmış fikirlerden kurtulmalıyız...

 

davet arkadaşım epeydir yoktun hoşgeldin yine aramıza... :clover:

 

diğer dostlar sizede selamlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kullandığım kelimenin ağır olduğunu foruma tekrar girdikten sonra farkettim. o anki heyecanımla yazılmış bir ifadeydi o.

 

aslında yaptığı şeyin adını başka bir kelimeyle ifade edebilirdim, ya da cümlelerle anlatabilirdim.

 

müslüman kardeşimin kalbini kırdığım için özür diliyorum!

 

umarım beni affeder.

 

...mistik...

 

ben orada o arkadaşımın fıkrıne katılarak bişeler dedim.senın adını zikretmemiştim..

benim her tür inanca sahip çok yakın arkadaşlarım var,din noktasında olmasa bile hayatın birçok noktasında buluşabiliyor bırbırımıze insan olmanın gerektiği dostluğu sergıleyebılıyoruz..

burada düşünmek,düşündüğünü yazmak suç olacaksa laylaylom yapmamız gerekır sadece!!!

kavga edılen tartışma dan kazanç olmaz ama anlayışla yapılan tartışmadan çok şey öğrenılır

özrun kabul edildi bu arada :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Soru: kabul etmek zorundayız. yoksa sahip olduğumuz türden bir inançla hiç bir yere varamayız!

Cevap : EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDUHU VE RESULUHU...

 

Şahadet ederimki Allah (c.c.) birdir eşi benzeri yoktur yaratılmamıştır...

Ve yine Şahadet ederimki ondan başka ilah yoktur

Ve yine şahadet ederimki HZ. Muhammet Mustafa (s.a.v.) onun kulu ve Rasuludür.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Soru: kabul etmek zorundayız. yoksa sahip olduğumuz türden bir inançla hiç bir yere varamayız!

Cevap : EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDUHU VE RESULUHU...

 

Şahadet ederimki Allah (c.c.) birdir eşi benzeri yoktur yaratılmamıştır...

Ve yine Şahadet ederimki ondan başka ilah yoktur

Ve yine şahadet ederimki HZ. Muhammet Mustafa (s.a.v.) onun kulu ve Rasuludür.

 

Bende şehadet ederim kendi varlığımda şüpHE ederimde ALLAH'IN VARLIĞINDAN VE BİRLİĞİNDEN ŞÜPHE ETMEM.

 

EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDUHU VE RESULUHU

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kullandığım kelimenin ağır olduğunu foruma tekrar girdikten sonra farkettim. o anki heyecanımla yazılmış bir ifadeydi o.

 

aslında yaptığı şeyin adını başka bir kelimeyle ifade edebilirdim, ya da cümlelerle anlatabilirdim.

 

müslüman kardeşimin kalbini kırdığım için özür diliyorum!

 

umarım beni affeder.

 

...mistik...

 

ama iş dönüp dolaşıp birilerinin sen hiç bir şey bilmiyorsun demesine gelince elektrikleniyorum. sen nerden biliyorsun benim hiç birşey bilmediğimi aramis!

 

anlaşılan çok bilge birisisin!

 

çünkü bu konuda benim bilgili veya bilgisiz olduğumu bilmen için bahsettiğimiz konuda oldukça bilgili olman gerekir. en azından bu konuda hüküm verebilmen için en iyisi sen olmalısın.

 

yani bir doktorun ne kadar iyi bir doktor olduğunu ya da çok kötü bir doktor olduğu konusudaki hükmü ancak o konuda çok uzman bir doktorun vermesi gerekir. sıradan halktan bir insanın bu doktor çok iyi veya kötü demesinin bence hiç birdeğeri yoktur.

 

aynı şekilde senin de benim bu konuda çok bilgisiz olduğunu söylemen, bu alanda uzman olduğunu bana kanıtlamanla değer kazanacaktır.

 

ispatlar mısın lütfen bu konudaki uzmanlığını....

 

 

Sayın mistik bakalım ne yazmışım;<<<<''Vay adamın terbiyesi,dini bilgisiyle paralelmiş meğer ''>>>

Bu kelimede yazanı anlayıpta bana bu tepkiyi gösteriyorsan,durum baya vahim demektir.Kızılması gereken terbiye bölümüyken ki o söylediğinden sonra kızmaya pek hakkın yok,bilgi kısmına takılmışsın.Benim burada sana kendimi ispatlamaya ihtiyacım yok,sen zaten bu başlığı açarak benden az şey bildiğini ispatlıyorsun.Ha illa muhattap arıyorsan forumda senin hakkından gelecek (bilgi olarak) bir dolu inanan var,kendini bu kadar önemseme.Muhattabın ben değilim,saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili suheda nın daha önce yazmış olduğu gibi onun sözlerine katılarak ben kendimce bir daha bu başlık altında yorum yazmayacağım, ALLAH VARDIR başlığına yazacağım, diğer inanan arkadaşlarımı da oraya davet ediyorum...

 

selamlar

sevgili Sardunyam Allah Vardır başlığındaki yazımı okursan sevinirim. Gerçekten yapmamız gereken bu.

ayrıca Ben sadece İnan arkadaşları değil İnanmayan arkadaşları da Allah vardır başlığı altında tartışmaya davet ediyorum Alalh Yoktur yeterince tartışıldı .Allah vardır'ı tartışmaya var mısınız?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Forumun amacını hala anlayamamış olmanıza akıl erdiremiyorum. Ben diyorum ki allah vardır,ama sizin inandığınız gibi bir allah yoktur. Allah vardır kısmında sizin yapacağınız sadece zihinsel ******* olacaktır. size hiçbir şey kazandırmayacağı hususunda sizi temin edebilirim...

 

yani bu durum körler sağırlar birbirini ağırlar hikayesinden başka bir şey olmayacaktır, bu sadece tartışmaya cesareti ve yüreği olmayanların tercihidir...

 

saygı duyarım...

 

bizler se burada sizin inandığınız türden bir allahın olmadığını onun bambaşka ve keşefedilmesi gereken bir varlık olduğunu tartışmaya devam edeceğiz, dostlarım.

 

öncelikle konuya doğrudan giriş yapmamak için bir ön giriş yapmak ve durumu ortaya koymak istiyorum:

 

bildiğimiz gibi tanrının varlığını ispat etmek felsefede ve ilahiyatta en temel konulardan biridir. düşünce tarihine baktığımız zaman ilk çağ filozoflarından çağdaş filozoflara kadar bütün felsefeciler tanrı konusun ele almadan edememişlerdir.

 

bu anlamda problem çok karmaşıktır. diyebilirim ki tanrının varlığına inanmamak kadar inanmak da aslında bir o kadar zordur, arkadaşlarımın söylediğinin aksine. bunun nedenini ilerde göreceğiz.

 

bir takım düşünürler tanrıya inanmanın insan doğasındavar olduğunu söylerler. bizlerden pek çok arkadaş da insanın doğasında tanrıya inanmanın var olduğunu savunurlar. gazzali ve descartes de bunlar arasındadır. bunun böyle olduğunu bizzat kendileri söyleyen bu iki dindar şahsiyet bile onun varlığını ispatlama ihtiyacı hissetmişlerdir, nedenini anlayamasam da...

 

aslında onun varlığını ispatlama çabalarının pek çok arka planı olabilir. bunlardan ilki kutsal metinlerin kendisidir. her din aynı zamanda kendini kabul ettirme çabasıdır da. bunu göz önüne alırsak daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum.

 

bir diğer sebep ise, insanların bu konuda araştırmalar yapması ve imanının taklit aşamasından tahkik aşamasına ulaşmaya başlamasıdır. aslında bu açıdan bakıldığında tanrıyı sorgulamanın küçümsenecek yanı yoktur. insan onu anlamaya çalışır, kafasıda şüpheler meydana gelir. bu onun imanının zayıflığından değil aksine daha inanır hale gelme çabasından dolayıdır. çünkü insan aşama aşama bu ihtiyacı hisseder. taklitten ilim dercesine, oradan da zevk haline gelenbir sorgulama dönemi başlar.

 

bir diğer sorgulama sebebi de gerçekten şüphe içinde olunmasıdır.yani adam gerçekten de şüphe edebilir, bu na da kimsenin itirazı olamaz. yalnız ben bu aşamada değilim, dikkatinizi çekerim.

 

ya da insanoğlu kafasında sahip olduğu diğer bilgilerle çeliştiği için böyle bir sorğulamayay girişmiş olabilir. teknolojik ilmi vs. gelişmeler diniylle çelişiyor olabilir. hangisinin güvenililri olduğunu anlama çabasıdırbu noktada sorgulama.

 

ve bunun gibi pek çok sebep işte..

 

biz burada herşeyi olduğu gibi kabul eden fideist bir tutum sergilemeyeceğiz...

 

lafı çok fazla uzatmadan konuya girmek istiyorum.

 

ilk konum ontolojik delil olacak,

 

şunu da ifade edeyim, bu tartışmada amaç sizleri bir şeylere inandırmaya çalışmak değil, tamamen kendimi tatmin etmek vebazi şeylerden dahafazla emin olmaya çalışmam olacaktır.

 

hep beraber göreceğiz ki aslında bizim inandığımız tanrı, şu andaki inandığımız tanrı değildir. insanlık gelenek vegöreneklerin etkisiyle onun şeklini bambaşka bir hale getirmiştir. allah vardır, ancak o bizim inandığımız gibi bir varlık değildir. onun iiçin diyorum ki inanın öyle bir allah yok. islamın tanrısı daha farklı. ona inanmanın ise farklı bir şey olduğunu kendi kendime göstermek istiyorum... lütfen beni muhatap v edüşman olarak algılamayın, sadece içimdeki bir sorgulamayı sizlerle paylaşıyorum...

 

başlıyoruz........

 

----ontolojik delil----

 

öncelikle şunu söylemek istiyorum, ontolojik delil her şeyden önce apriori bir delildir. yani hiç bir duyu verisine dayanmaz. duyulardan yola çıkarak bu delili anlayamayız. tamamen düşüncedir.

 

burada çıkış noktası mükemmel varlıktır.

 

aslında bu delilin çıkış noktası islam felsefesidir. ama hıristiyan ilahyiatçı anselmle meşhur olmuş bir delildir

ontolojik delil.

 

aslında anselmin(kendisi bir azizdir) yaptığı çok basit bir şey, aristo mantığını kullanarak tanrıyı ispatlamaya çalışmak.

 

baştan görüşümü söylemek istemiyorum ama konuyu bildiğim için söyliyeyim, ama sizi yönlendirmek istemiyorum, bu delil hiç de inandırıcı bir delil deği.

 

tabi o olaya sadce aristoteles açısından bakmamış, o aynı zamanda yeni platonculuktan da son derece faydalanmış sahsiyettir anselm amcam.

 

yöntemi gayet basit, bakın:

 

işe tanrı kelimesinin tahlilinden başlanır.

 

şöyle der, eğer biz bir kavramı birvarlığa atfediyorsak, o varlık var demektir(aristo mantığı). tanrı kavramının da bir varlığı vardır, diyor.

 

zaten buradan fasollü bir ifade. yani eleştirilebilir durumda.

 

benim kafamda insan başlı bir at kavramı var, ama insan başlı bir at yok!

 

siz ne diyorsunuz bu işe, sizce düşünülen her şey var mıdır? aristo düşünüyorum o halde varım dedi ama düşünebiliyorum o halde o da varı pek iyi düşünemedi galiba?

 

mesela ben kuş kafalı, dinazor gövdeli, keçi boynuzlu ve kedi ayaklı bir insan düşünebiliyorum, ama yok böyle bir varlık,

 

sizler de aynı kanıda mısınız?

 

bence olmak zorundasınız!

 

şunu ifade etmek istiyorum, burada konunun dağıtılmasını istemiyorum, lütfen konuşacaksınız bu delil, yazılanlar ve yorumlar hakkında konuşunuz.

 

çünkü böyle bir durumda onları dikkate almayıp konuyu anlatmaya devam edeceğim.

 

tanrı fikrinin ne kadar karmaşık ve sandığınız kadar ispatlanmasının kolay olmayacağını burada sizlere kanıtlayacağım.

 

bundan sonraki bölümlerde, bu konuları çok iyi bildiğimden değil, ama sırf kendi araştırma merakımdan dolayı tanrının varlığı konusunda ortaya atılan delilleri inceleyeceğim..

 

sizlerden de bu konuda görüş ve katkı bekliyorum...

 

buyrun hep beraber onun varlığını ortaya koymaya, daha doğrusu ispatlamaya çalışanlarındelilllerini inceleyelim.

 

evet, görelim bilginizi,işte size fırsat!

 

............................................................................................

 

aksi görüşlere rağmen anselm daha baştan tanrının varlığını kabul ederek, tanrıyı ispatlamaya çalıyır.

 

tanrı nedir? ona göre "tanrı, kendisinden daha mükemmeli tasavvur edilemeyen varlık"tır. aziz anselmin tanrıya inanmayanlara karşı ön yargılı olduğu ifadelerinden anlaşılır. o allah yoktur diyen bir aptalın bile bir tanrı fikrine sahip olduğunu söyler, ki ön yargısı meydandadır.

 

sonra onun nerede olduğu tartışılır. tanrı fikri bizim içimizde midir yoksa dışımızda mıdır? yani sadece bir kavram mıdır, değilse kavram çerçevenin ötesinde bir gerçekliği var mıdır? anselmin ontolojik kanıtına göre, zihnimizin dışında bir varlığı olması diğer seçeneğe göre daha mükemmeldir, diyor anselm. ama burada da delilin pek çok çıkmazları vardır, sadece zihnimizde olanın, zihnimiz dışında da olandan daha mükemmel olduğunu neye göre belirleyeceğiz? nereden biliyoruz dışarda da varlığı olanın daha mükmmel olduğunu?

 

devam edelim, ansel buradan hareketle bir tanrıya varır, dolayısıyla kendisinden daha mükemmeli tasavvur edilemeyen nihai birvarlığa ulaşırız, bu da tanrıdır demektedir.

 

dikkat ederseniz ortada varlığı ispatlanan bir tanrı ya da allah falan yok, sadece mantıki olarak kabul edilmiş bir varlık hakkında başlangıçtaki noktaya geri dönülen bir delil(!) vardır ortada.

 

.................................................................................................

 

............................

aslında anselmin delili o kadar da dikkat çeken bir delil değildir, sadece sonradan popülerlik kazanmış ve descartes ve spinozanın omuzlarında ön saflara çıkmıştır.

 

tabi işi daha da abartmışlar bunlar. özellikle malcolm denilen düşünür. mal-colm, bakmış ki varlık kelimesinden daha mükemmel bir kavram daha var hemen onu devreye sokmuştur.

 

nedir o? tabi ki islam dünyasından intikal edilen zorunlu varlık fikri. yani bizim tabirimizle vacibül vücud!

 

bilirsiniz işte, bir mümkün varlıklar vardır, bir de zorunlu varlıklar. amaç tanrıyı en yukarıya çıkarmaksa vacibül vücud daha fonksiyoneldir. mal colm da bunu yapmıştır.mukayese zorunlu olarak var olmayla, zorunlu olarak var olmama arsındadır. zorunlu olarak var olma daha mükemmeldir. dolayısıyla tanrı zorunlu olarak vardır(!) bak bak...

 

....................................................................

 

......................

 

sonra bir akımdır başlar gider. her şeyin en yücesi tanrıdır. bunları mükemmelleştireceğiz diye iyice çığırı aşmışlardır. biz her şeyin bir başlangıcını düşünürüz oysa tanrı başlangıcı olmayandır. alın işte, size ulaşılamaz mükemmellikte bir nokta!

 

tanrı sonu da olmayandır, o kamil değil ekmeldir, onun yokluğğnu düşünmek mantıken muhaldir(!).

 

laf dönüp dolaşıp yokluğu düşünülemeyen varlığa geliyor, ki bu da tanrıdır.

 

 

burada descartesin analizlerini işlemek çok uzar diye düşünüyorum. ama görülen sonuçsuz sonuç işte bu...

...............................................

 

....................................................

 

 

gelelim bu delil hakkındaki çarpıklık söylemlerine:

 

her şeyden önce bu teknik ve psikolojik olarak ele alınanbir delildir. oysa olaya sentetik açıdan bakılması gerekirdi. yani biz tanrının varlığını bu yolla değil alemden yola çıkarak kanıtlamalıydık. oysa biz anselmde buna rastlamıyoruz, adam zaten kabul etmiş tanrının varlığını kardeş.

 

gerçi kant da bu yalanın peşinden epey gitti. ama ortaya bir şey çıkmadı görüldüğü gibi.

 

descartes iyice işi zıvanadan çıkarttı. ben tanrıyı düşünüyorum o halde tanrı vardır saçmlığına diyorum. yani ben düşündüm diye tanrı olmaz, tanrı varsa ben düşünürüm daha mantıklıydı. ama zeki descartes böyle diyor.

 

daha kanta da geleceğiz, bakın o ne diyecek.

.......................................................

 

......................................................................................

 

gelelim kant'a.

 

kant, iki önerme kabul eder. hepimiz biliriz: analitik önermeler, sentetik önermeler. analitik önermeler bir tür totolojidir. sentetik önermelerse değildir.

 

mesela, ben üçgen üç kenarlıdır diyorum. burada üç kenarlılıkla üçgen değerlendirildiğinde yüklem üçgen öznesine yeni hiç birşe katmaz. zaten üçgen deyince üç kenarlıyı anlıyoruz. tekrar üç kenarlı demeye ne gerek var demek istiyor kant. aynı örneği tanrıya uygular, "tanrı vardır". tanrı zaten vardır diyor, var olduğunu söylemeye ne gerek var. adam zaten kabul etmiş, karşısındaki çocukları da iknaetmeye çalışıyor. bunun tanrıyı kanıtladığı ise hiçsöylenemez. sizce kanıtlıyor mu, yoooooooo!

 

...................................................................................

 

islam düşünürlerine girmiyorum, onlar zaten bunları yorumlamışlar,hepsi bu!

..........................................

 

yanlış anlaşılmasını istemiyorum, kant bunları , eleştiri olarak geliştirir. yani o da bunların tanrının varlığını ispatlamadığını biliyordu. o da bizden yani:)

 

...............................................

 

aslında kantın bu görüşü etkili de oldu. onun varlık yüklem değildir sözü bu alandaki tartışmaları da bitirdi denilebilir. dolayısıyyla varlık hakkında biz ancak sentetik önermelerdebulunabiliriz. analitik değil. yani burada allah vardır demenin hiç biranlamı yoktur. tanrı bilgedir desek belki anlamı olarabilr ama tanrı vardır, insan vardırın mantıki hiçbir yanı yoktur.

 

aslında çok basit, tanrı vardır da diyebilirsiniz tanrı yoktur da diyebilirsiniz. bundan hiç bir sonuç çıkmaz. yani biz varlık hakkında bir yüklem kullanırsak her şeyi kullanabilirz ve her biri de mümkün olur. onun için varlığa dair hiç bir hüküm doğru olamaz. çonkü mantıken zaruri bir hükmün doğruluğu kavramlar arasında var olan ilişkiye göredir.

 

 

david hume da beni bu anlamda destekliyor. o da bir varlığın varlığını düşünebileceğimiz gibi yokluğunu da düşünebilir diyor , ki haklı, helal olsun humuma.

 

....................................................

 

arkadaşlar tabu bu konuda tartışmalar bitmemiş. neden acaba insanlar bu şekilde düşündü diye de düşünülmüş. tabi bunu suçluluk hissene bağlayanlar var... siz bir suç işliyorsunuz ama çok büyük birsuç. pişmanlar oluyorsunuz, yerlere kapaklanıyorsunuz, vicdan azabı duyuyorsunuz ve tabi bu duygudan kurtulmak istiyorsunuz, burada devreyedin giriyor ve sizi sizin günahınızı bile affedebiecek mükemmellikte bir varlığı düşünmeye götürüyor, bu kadar da basit.

 

.......................................

 

Norman mal-colm da (aslı malcolm'dur) mantıksız izahlarını yapmaya devam ediyor, o diyor ki: tanrının varlığını mantıken ya zaruridir ya da imkansızdır. onun varlığının mantıken imkansız olduğunu gösteren olmamıştır,o yüzden onun varlığı mantıken zaruridir. yani pesssssssssssss........ mal colm.

 

...................................................

 

sonuç olarak arkadaşlar, ontolojik delil çıkmazların içinde çabalamaktadır, charles hartshorne ve alvin plantiga kollarından tutup çıkartmaya çalışsalar da....

 

 

bence ontolojik delil tanrının varlığını ispatlayamamaktadır, o kadar....

 

...............................................................

 

 

var mı itirazı olan?

var mı itirazı olan?

var mı itirazı olan?

var mı itirazı olan?

var mı itirazı olan?

var mı itirazı olan?

 

 

 

...............................................................

 

onotoljik delille ilgili sorunları kabul ediyorsanız kozmolojik delile geçiyorum arkadaşlar!

 

........................................................................................

 

arkadaşlar, kozmolojik delil adından da anlaşılacağı gibi kozmozdan, yani alemden yola çıkarak tanrının varlığının ortaya konulmasıyla ilgilidir. burada kısmen bir takım sonuçlara varılabilir, arkadaşlar bu delilden memnuniyet duyacaklardır diye düşünüyorum....

 

...................

 

aslına bakılırsa tek bir kozmolojik delil diye bir şey yoktur. kozmolojik delil kendi içinde imkan delili ve hudus delili diye ikiye ayrılabilir. yani burada değişik stratejiler uygulanabilir. isterseniz alemdeki tek tek varlıkları ele alarak bir delil oluşturabilirsiniz isterseniz de bütün varlıkları tekbir varlık görerek onun varlığnı ispatlama yolunu tercih edebilirsiniz. ama burada zaman kavramı işleri karıştırmaktadır. yani zaman kavramını ele alış tarzlarına göre de deliller farklılık gösterebilmektedirler sevgili arkadaşlar. bunlardan bir kısmı alem ile zamanı ayırırken bir kısmı da alemle zmanı ayırmazlar. ayıranlar zamanın alemden önce var olduğunu savunurlar.

 

....................

 

 

delil olarak ele alındığında felsefenin ve ilahiyatın en eski delilidir diyebiliriz kozmolojik delil için. bu yüzden onun pek çok çeşidiyle karışılaşacağız şimdi.........

.................................

aslında biz kozmolojik delilin nüvelerini ilk çağ filozoflarına kadar götürebiliriz, ama bu günkü anlamıylabir delil aramak doğru olmaz tabi. sadece kullanılan malzemelerin temelioraya dayanır.

 

felsefe tarihi okuduysanız bilirsiniz, ilk çağ filozoflarında hep alemin ilk prensibi araştırılmıştır. bütün eşyayı meydana getiren şeyi araştırmışlardır. tabi onlardaki tanrı fikri bizdekinden çok farklı ve din anlayışları da oldukça çeşitlidir. ama thales ten başlayarak anaxinemes, anaximandros, herakleitos, parmenides, demokritos, platon, aristoteles bu anlamda çok şey söylediler.

 

müsade ederseniz sırayla başlamak istiyorum:

....................................................................

 

platon; nevi şahsına münhasır tarihi şahsiyetlerden birisi.

 

platon hareketi merkeze alarak olaları açıklamay çalışırken hareketi varlığa iki şekilde dahil eder. ona göre bir varlığa hareket ya içerden gelir ya da dışarıdan gelir. aslında platon burada söylediğimiz şeyleri ifade ederken amacı tanrının varlığını falan ispat etmek değildir. hangi uyanık bunu böyle anlıyor anlamıyorum. o sadece bunu renkleri açıklamak ve bir takım şeylerin oluşun dışında olduğunu ifa de etmek için söylemiştir. ama bizim dindarlar platonu bu yöndeyalan söylemeye itmişlerdir. onlara göre hareet eden şeylerin ruhu vardır. evet platon da bunu savunur ama buradan kalkıp da alemin debir ruhunun olduğunu söylemez. nereden çıkarıyorlar anlamıyorum. tam bu noktada alemin ruhunu da tanrı yerine koyarlar.

 

gelelim aristotelese, aynı doğrultuda bir incelemeyle başlar aristoteles de:

...................................................................

 

(şunu da nott olarak izah etmek istiyorum: platonla ilgili söylediklerime yerinden bakmak isteyen arkadaşlar onun theaitetos diyaloğunun orta kısımlarına bakabilirler.)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

boşuna uğraşmayın bilimsel yöntemle Allah'ın varlığı veya yokluğunu ispatlayamazsınız.bilim önce bir cinleri ispatlasın ondan sonra tanrıya sıra gelsin:)

böyle bir ispat olsaydı inanç veya iman diye bişeyin bir anlamı olmazdı.islam bize inanacaksak kurana, peygambere ve çevremizdeki olaylara bakarak inanın diyor.

en basitinden abese suresinde "insan, yediğine bir baksın! "diyor.evet yediğimiz şeylere bir bakın hepsi bizim için hazırlanmış şeyler.henüz o çok gelişmiş bilimiz bize yeni bir yiyecek türü geliştirebilmiş değil.inanacaksanız böyle inanın yoksa bilimsel kanıt bekleyenler daha çok bekler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazı mı tam olarak okumamışsın mistik arkadaşım(Gerçi gayet doğal karşılıyorum, çünkü ben de senin yazılarını tam olarak okumadım).”HAYAT KEŞKE SENİN DEDİĞİN KADAR BASİT VE ANLAŞILMASI KOLAY OLSAYDI SELİKA!” diye yazmışsın.Ben HAYAT BASİT VE ANLAŞILMASI KOLAY” demedim.Dikkat edersen “HAYAT ÖYLE KARMAŞIK BİR GİRDAP Kİ…” diye yazdım. “VE BİR O KADAR DA BASİT!..”.

Mistik arkadaşım, ben burada bir çok arkadaşımın yapmaya çalıştığı gibi sana Allah’ın varlığını ispat etmek, kabullendirmek ya da anlatmak gibi bir derdim yok.Zaten bu boş uğraşıdan başka bir şey de olmaz.YANİ İSTESEM DE KABUL ETTİREMEM.(Aynı şekilde sen de Allah'ın yok olduğunu bana ispat edemezsin,kabul ettiremezsin ve de anlatamazsın.Senin bunu yapmaya çalışman da aynı şekil de boş bir uğraşıdan başka bir şey olmaz.BİLMEM ANLATABİLDİM Mİ ACABA?)

“SOLUCANDAN FARKLI OLANLAR İÇİN GERÇEKTEN HAYATI ANLAMAK ZORDUR…” demişsin ama ne demek istemişsin kusura bakma inan anlamadım!?..Şunu mu demek istedin acaba:

 

Hayatı gerçekten anlamak için SOLUCAN MI YA DA SOLUCAN GİBİ Mİ OLMAK GEREKİYOR? Bilmiyorum ben bu sözünden bu anlamı çıkardım.Eğer sen başka bir şey kastetmişsen lütfen bize bunu açıkla.Ya da bu yazıyı okuyan birisi olursa lütfen bana bu sözden ne anladığını açıklasın.

Ben dedim ki mistik arkadaşım; “YA DA BİR SOLUCANLA BENİM ARAMDA FARK YA DA KARKLAR VAR MI?VARSA BU FARKLILIKLARI KİM BELİRLEMİŞ? BEN Mİ YOKSA SOLUCANLAR MI?(EĞER BU FARKI BEN BELİRLEMEMİŞSEM SOLUCANLAR HİÇ BELİRLEMEMİŞTİR. O ZAMAN KİM?BELKİ BENİ ÇOK SEVEN BİRİDİR HA OLABİLİR Mİ?...)”

Yani BEN BİR İNSANIM.BANA GÖRE BU DÜNYADAKİ EN YÜCE VARLIĞIM.BENİM HARİCİMDE DE CANLILAR VAR VE BEN BU CANLILARDA GERÇEKTEN DE ÇOK FARKLI BİR KONUMA SAHİBİM(HERHALDE BU KONUDA FARKLI DÜŞÜNEN YOKTUR.VARSA LÜTFEN BİLDİRSİN) HA BEN DİYORUM Kİ MİSTİK ARKADAŞIMBU FARKLILIKLARI BEN BELİRLEMEDİM.SEN Mİ BELİRLEDİN? HAYIR!..DİĞER CANLILAR MI BELİRLEDİ DE BENİ KENDİKLERİNDEN DAHA ÜST BİR KONUMA YERLEŞTİRDİLER?(HERHALDE HİÇBİR CANLI BAŞKA BİR CANLININ KENDİSİNDEN DAHA ÜSTÜN OLUP KENDİSİNE HÜKMETMESİNİ İSTEMEMİŞTİR)DAHA ÖNCE DE DEDİĞİM GİBİ HERHALDE BUNU YAPAN ŞEY BENİ GERÇEKTEN ÇOK SEVİYORDUR Kİ BANA BU ÜSTÜNLÜĞÜ VERMİŞTİR.

PEKİ O ZAMAN MİSTİK ARKADAŞIM SEN DİYORSUN Kİ “SOLUCANDAN FARKLI OLANLAR İÇİN GERÇEKTEN HAYATI ANLAMAK ZORDUR…”.YANİ SOLUCANLARDAN FARKIMIZ YOKTUR.DOĞRU MU ANLADIM ACABA?HAA, YOK YANLIŞ ANLADIM SELİKA ARKADAŞIM DİYORSAN , NE OLUR BANA BU KONUYU AÇIKLA.ÇÜNKÜ BU NOKTA ARTIK BENİM TIKANDIĞIM VE BİTTİĞİM NOKTADIR.

 

Cennet meselesine gelince dostum ; TABİ Kİ CENNET DE O KADAR KOLAY KAZANILMIYOR.Aslında mistik dostum , cennet dediğimiz şeyi de bir tanımlamak gerekmez mi?(tabi sana göre!?..)Aslında CENNET DİYE BİR ŞEY DE YOKTUR. (CEHENNEM DİYE DE BİRŞEY YOKTUR) Sadece yaptıklarımız vardır(ve de YAPMADIKLARIMIZ).

“KURU BİR İNANÇ” DEĞİLDİR CENNET(TABİ CEHENNEM DE “KURU BİR İNAT” DEĞİLDİR).GERÇEKTEN DE O KADAR OLSAYDI EĞER BU DÜNYADA HİÇBİR SINAVIN ANLAMI OLMAZDI.HİÇ ÇALIŞMADAN HER SINAVI GEÇERDİK.AMA SENDE BİLİYORSUN Kİ MİSTİK ARKADAŞIM ÇALIŞMAK BİRŞEYLER YAPMAK GEREKİYOR.NE TABİ KAZANACAĞINA İNANMAK!..

“CENNETİN DE BU KADAR KOLAY KAZANILACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM, O SADECE SİZİN HÜSNÜ KURUNTUNUZ VE TEMBELLİĞİNİZDİR BENCE...” DEMİŞSİN.BU KONUDA SANA AYNEN KATILIYORUM.AMA TEMBELLİK KONUSUNU SEVMEDİM.ÇÜNKÜ SEN BENİ TANIMIYORSUN BEN DE SENİ.ONUN İÇİN HANGİMİZİN DAHA ÇOK ÇALIŞTIĞINI BİLEMEYİZ DEĞİL Mİ ARKADAŞIM?(HERHALDE ARKADAŞLARIN BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞU KATILIYORDUR.NE DERSİNİZ ARKADAŞLAR, MİSTİK ARKADAŞIMIZ BU KONUDA HAKLI DEĞİL Mİ?)

 

NE GÜZEL DEMİŞ YUNUS EMRE:

Cennet cennet dedikleri

Birkaç köşkle birkaç huri

İsteyene ver sen anı,

Bana seni gerek seni." - Yunus Emre

 

SAYGILARIMLA…

SELİKA

 

NOT:Bir önceki yazımda bana katılan tüm arkadaşlarıma teşekkürlerimi ve saygılarımı iletiyorum.Özellikle de SEDELİNA ve TAURUSMUTİS arkadaşlarıma..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Selika;

Solucan göndermesi,gen benzerliği ile alakalı.Ama söz konusu solucan nematod solucanıdır.İnsan ve bu solucanın genleri arasında % 75 benzerlik görülür ve anladığım kadarıyla solucandan farklı olan %25 lik bölümü kasdederek “SOLUCANDAN FARKLI OLANLAR İÇİN GERÇEKTEN HAYATI ANLAMAK ZORDUR…” demiştir..

 

Mistik aklınca bilgisinin enginliğini bize gösterecek ya,baştan aşağı beyin olsa ve %100 kapasite ile çalışsa ne yazar.Bu başlığı atıp ardından bir dolu safsatayı okuyup yorum yapmamızı isteyen aklı neyleyeyim?

 

Sedelika sadece takıldığın yerde sana yardımcı olabilmek amacı ile yanıt yazıyorum.Yoksa bu arkadaşı artık ne dikkate alıyorum nede önemsiyorum .ALLAH VARDIR diyenler benim için hepsinden değerlidir.Sevgiler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bence taurusmutis konu başlığına fena halde takmış görünüyor. bu sadece ön yargısına dayalı olarak sahip olduğu bir duygudur.

 

 

insanın dünyadaki en yüce varlık olduğu fikri bana açık gelmiyor. ne demek bu? yüceyle neyi kastediyorsunuz? eğer dili olsaydı muhtemelen göklerde uçan kartal kendini bizden daha şanslı hissedecekti. ya da denizin dibindeki bir balık belki bizden daha şanslı ve mutludur, nerden biliyoruz? ben insan olarak bazen bulunduğum konumdan bile memnun değilken, bazen gerçekten bir solucan bile olmayı arzu ederken benim en yüce varlık olduğumu nereden çıkarıyorsun. bence bir ağacın dalında yuvası ve yavruları olan bir kuş benden daha yüce!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

olmayan bir şeyin adı olmazla neyi kastettiğini açar mısın?

 

ek olarak, olmayan şeylerin de adı olur diyorum. ayrıca sadece olmayan şeylerin değil olan şeylerin de bazen adı olmaya bilirir. aynı şekilde olan şeylerin de iki ve dafa fazla adı da olabilir. niye bu kadar basit düşünüyorsunuz?

 

bir akıl yürütme var, paylaşmak istiyorum, bilmiyorum mantıklı bulur musunuz:

 

eğer tanrı bir ise, sıfatlarını da düşünürsek şöyle sonuçlar çıkıyor:

 

 

eğer allah bir olacaksa, ne bütün olacaktır ne de parçaları olacaktır. çünkü birin doğası bunu gerektirir. çünkü bütün olsa parçalardan oluşması gerekecek, artık bir olmayacak; parça olsa bütünün parçası olduğuna göre artık gene bir olmayacaktır. parçası yoksa ne başı ne sonu ne de ortası olacaktır. başı sonu olmadığına göre sonsuz olacaktır. biçimi de olmayacaktır, çünkü yuvarlak olsa ya da düz olsa mutlaka parçaları olması gerekecektir. kendi içinde ya da bir başka şeyin içinde de olamaz, çünkü bir başka şey içinde olsa kendini saran bir başka şeyin içinde olması gerekecek ve artık bir olmayacak; kendi kendinin içinde olsa, birin kendisi hem kendini kuşatacak hem de bu kendini kuşatan şeyin içinde bulunacaktır, bu ise olanaksızdır; çünkü bir nesne aynı anda hem etkin hem de edilgin olarak bulunamaz. öyleyse allah, kendi kendinin içinde de olamaz, bir başka şeyin içinde de. bu böyleyse o hir bir yerde değildir.

 

düşünmeye devam ediyorum:

 

allah böyle bir şey olarak tasarlandığı zaman, onun devinmesi de olanaksızdır, durması da. çünkü devinme ya yer değiştirme ya da biçim değiştirme yoluyla olur. oysa allah, biçim değiştirse kendi kendinden başka bir şey olması gerekecek, bu durumda da artık tek bir allah olmayacaktır. yer değiştirme açısından bakıldığı zaman ise iki tür yer değiştirme söz konusu olur: ya kendi ekseni çevresinde dönmesi ya da bir yerden başka bir yere gitmesi gerekir, oysa allahın ortası yoktur. yer değiştirerek de devinemez çünkü onun bir şey içinde olamayacağı kanıtlanmıştır. böyle bir şeyin oluşması da olanaksızdır, çünkü birşeyin içinde oluşsa, onun ne içinde ne de dışında olacaktır, aynı anda bir şeyin hem içinde hem de dışında olsa, parçaları olması gerekecektir, oysa allahın parçaları yoktur. demek ki bir yerde oluşması olanaksızdır bizce. allah hangi tür devinim açısından ele alınırsa alınsın, devinimsiz olduğuna göre ve bir şeyin içinde ya da kendinin içinde olmadığına göre, o neredeyse orada da olamaz. öyleyse allah, hiç bir zaman aynı yerde değildir. hiç bir zaman aynı yerde olmayan bir şey olduğuna göre, durağan bir şey de değildir. o halde allah ne durağandır ne de devinir.öte yandan allah kendi kendinden ya da başka bir şeyden değişik değildir, bir şey aynı değildir. çünkü kendi kendinden değişik olsa, artık allah olmaz değişik bir şey olur; başka bir şeyde aynı olsa artık o nesne olur, kendisi olmaz. ayrıca kendisi bakımından da değişik olmayacaktır.. kendi kendisiyle aynı da olamaz, cünkü allahın doğası ile özdeşliğin doğası ayrı ayrı şeylerdir. nitekim bir şeyle bir şey özdeş olsa artık bir olmaz, çok olur.allah ile özdeşlik arasında hiç fark olmasa, bir şey birse hep özdeş olurdu, özdeş olduğunda da hep bir olurdu. demek ki allah, kendi kendisiyle özdeş olsa, kendi kendiyle birolmayacaktır.

 

buradan çıkan sonuç şudur: allah, bir olmasına karşın bir olmayacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bilmem istersen cevabını sen ver.OLMAYAN BİR ŞEYİ DÜŞÜNEMİYORUM DA..bir şeyi düşünüyorsam DEMEK Kİ VARDIR(tabi yine bana göre)

 

BASİT MASİT AMA SONUÇTA DÜŞÜNÜYORUM VE VAR OLDUĞUNA İNANIYORUM(senin dediğin gibi mistik arkadaşım VAR ETMİYORUM.EĞER DÜŞÜNEREK VAR ETME GİBİ BİR YETENEĞİMİZ OLSAYDI DÜŞÜNSENE BİR İNSANLAR BUGÜN ŞİMDİ NELER YAPMAZLARDI Kİ?!..)

 

AMA SEN O KADARINI DA YANİ BASİT BİLE DÜŞÜNEMİYORSUN..

 

ÖNCEKİ YAZDIKLARINA CEVAP:ZATEN ARKADAŞLAR BİRİNCİSİNİ VERMİŞLER.YANİ İNSAN VAR Kİ YÜCELERİN YÜCESİDİR(Kİ BİZ BUNA EŞREF-İ MAHLUKAT ADINI VERİYORUZ) VE İNSAN VAR Kİ AŞAĞILIKLARIN AŞAĞILIĞIDIR(BUNA DA ESFELE SAFİLİN-SEFİLLERİN DE SEFİLİ-DİYORUZ)

 

HOŞ GERÇİ SENİN VERDİĞİN CEVAP DA BU ŞEKİLDE OLMUŞ YA ZATEN.BEN DEMİŞTİM Kİ İNSAN EN YÜCE VARLIKTIR SEN DEMİŞSİNKİ KUŞLAR BENDEN DAHA YÜCE..

 

İŞTE SANA CEVAP HEMDE KENDİN VERMİŞSİN BU CEVABI..

 

NOT:TAURUSMUTİS ARKADAŞIMA DA TEKRARDA TEŞEKKÜRLER VE SEVGİLER..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.