Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ALLAH'IN OLMADIĞINI SEN BANA İSPAT ET


niyogara

Önerilen İletiler

"Hurafelerin kaynağı din değildir" mi demek istiyorsunuz? Bilmiyor iseniz söyliyeyim. Bu hurafelerin büyük çoğunluğu hadislerden gelir. Büyü, sihir gibi inançların İslam'da olmadığını mı söyliyeceksiniz? Kendi dini, büyü ve sihir gibi absürdlükleri içinde barındırıyor iken, kendine büyü yapıldığına inananıp büyücülere gidenleri hurafe ile mi suçlayacaksınız? Ya da kendisine cinlerin musallat olduğuna inanıp cinci hocalara gidenleri hurafe ile mi suçlayacaksınız?

 

hadisler dinden değildir.ancak şeytanın veya insanın nefsinin bunu güzel göstermesinden dolayı çoğu insana dindenmiş gibi gelir.şeytan sadece müslüman olmayanlarla değil hatta daha çok müslümanlarla uğraşır.

Büyü sihir fal kumar içki bunlar kuranda hep şeytanın pislikleri olarak geçer ve bunları yapanların doğru yolda olmadıklarını söyler.cincilere gidenler gerçekten dine göre bir iş yapıyor olsalardı Allah'ın izni olmadan hiçbir büyü veya cinin zarar veremeyeceğini bilerek sadece Allah'tan yardım isterlerdi.

 

Senin dinin değil mi ki, "hristiyan ve yahudileri dost edinmeyin" diyen? Ya da "din yalnızca Allah'ın olana kadar onlarla savaşın" diyen? Hadi bakalım söyle şimdi... Açık seçik ayet var iken, gayrimüslimleri dost edinebilir misin? Lafa gelince sallamasını biliyorsunuz... "Dinime küfreden müslüman olsa" diye bir lafınız vardır... Kendi bağnazlığınızı görmezden gelip bizi mi bağnazlıkla suçlayacaksınız?

 

gene ayet cımbızlamışız:) başka bir ayette de size düşman olarak en şiddetliler yahudilerdir en yakın olanlar ise biz hristiyanlarız diyenlerdir demiştir.

onlarla savaşın diyen ayet sanırım tevbe suresinden ve bu savaş halinde iken gelen bir sure.dolayısıyla ortada bir savaş yoksa bu ayetler uygulanmaz.

ayetler hakkında hüküm verirken ne zaman hangi şartlarda geldiğine de bakılır.o ayeti tam vereyim de manası anlaşılsın

maide

51ey iman edenler! yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). içinizden onları dost tutanlar, onlardandır. şüphesiz allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.

52. kalblerinde hastalık bulunanların: "başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasına koşuştuklarını görürsün. umulur ki allah bir fetih, yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır.

53. (o zaman) iman edenler: "bunlar mıdır sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle yemin edenler?" diyeceklerdir. onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir de kaybedenlerden olmuşlardır.

 

işte ayet gösteriyor ki iman edenlerden bir topluluk varken birisi gidip yahudilerle veya hristiyanlara oturup kalkıyorsa onlarla dost oluyorsa onlardandır.yoksa bir insan başka dinlerden arkadaş edinebilir.ama topluluk olarak onlardan olmamalıdır.

 

Neye göre algılayacağız yahu? El-kol kesmenin daha neresini savunabiliyorsunuz? Sizin zina anlayışınız ile, bizim zina anlayışımız aynı değil. Biz, çiftlerden en az birinin evli olması durumunda "zina" deriz. Bunu biz de tasvip etmiyoruz. Ancak siz, evli olmayan iki kişi arasındaki ilişkiyi zina olarak değerlendiriyor, buna karşılık da onların 100 sopa darbesine maruz bırakılmasına ses çıkaramıyorsunuz. Zira dininizin bağnazlığı vicdanınızın önüne geçiyor. İnsanlık, ahlak kurallarına aykırılığa ceza olarak fiziksel şiddet kullanmaktan vazgeçeli yüzlerce yıl oldu. Ama bizim müslümanlarımız, "insan olmanın" ne demek olduğunu daha kavrayamadı. Bu zihniyetle daha da kavrayamayacaklar.

 

el kol kesme işi hırsız tevbe edip dönmeze gerçekleşebilir.insan bile bile hala hırsızlığa devam ediyorsa eli kesilebilir tabi.

zina evli olmayan insanlar arasındaki ilişkidir.bunu yapanlar evli olsun veya olmasın.ilişkiye girmek istiyorsa evlenecek. beğenmesenizde islamda bu böyle.

 

Kurban ibadetinin amacı fakirlere et yedirmek değildir. Eğer amaç bu olsa idi, kasaptan alarak dağıttığın etin de ibadetten sayılması gerekirdi. Olması gereken de budur. Ama sizin tanrınız kan istiyor. Binlerce yıl öncesinin ilkel inancı... Tanrı için "kan" akıtmak. Ehliyetsiz, beceriksiz, amatörce eline bıçağı alıp hayvanları eziyet içinde hunharca boğazlıyorlar. Ama siz bunları da görmezden gelebiliyorsunuz... Ne dedik: "Dininiz, vicdanınızın önüne geçiyor" İnsanlar elbette hayvanlardan faydalanacaklardır. Ama onları dini inancı için göz göre göre işkenceyle öldürmek hangi vicdana sığar? Gözlerinizi öyle bir kapamışsınız ki, kendinizin de aslında "düşünen (!) birer hayvan" olduğunuz gerçeğini bile kabullenemiyorsunuz... Kendini canlıların en üstünü görerek topraktan yaratıldığını düşünen sizlere, gorillerle aynı tip ve sayıda kemiklerinizin olduğunu, dna yapınızın birbirine çok benzediğini, onlarla akraba olduğunuzu hatırlatmak isterim? İster kabul edin, ister etmeyin...

 

kurban ibadetinin amacı sanırım İbrahim'in oğlunu kurban etmesini anmak ve Allah'a bir can feda etmektir.

ben bunun her sene bayram şeklinde herkesce yapılmasını doğru bulmuyorum.insan hayatında 1 kere kurban kesse yeterli olur.ama insanlar herşeyi abartır.

kasaptan et alıp fakirlere vermek de bir ibadettir tabiiki ama kurban değildir.

evrim konusunu buraya taşımayalım başka bir başıl var zaten.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 349
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

"Hurafelerin kaynağı din değildir" mi demek istiyorsunuz? Bilmiyor iseniz söyliyeyim. Bu hurafelerin büyük çoğunluğu hadislerden gelir. Büyü, sihir gibi inançların İslam'da olmadığını mı söyliyeceksiniz? Kendi dini, büyü ve sihir gibi absürdlükleri içinde barındırıyor iken, kendine büyü yapıldığına inananıp büyücülere gidenleri hurafe ile mi suçlayacaksınız? Ya da kendisine cinlerin musallat olduğuna inanıp cinci hocalara gidenleri hurafe ile mi suçlayacaksınız?

 

hurafeler eski inanç ve kültürlerin sonucudur. hadisler demişsiniz, inanç hususunda hadisin bağlayıcılığı yoktur. büyü ve sihir dinimizce varlığı kabul edilen unsurlardır. çare olarka da dua, kıraat ve alimlere danışma sunulmuştur. büyücü ya da cincilere gitmek günahtır. dinen yasaktır zira büyü yapan da yaptıran da bizden değildir. büyücünün kendisi büyük günahkarken çare için müslümanların onlara başvurması tabi ki mantıken de dinen de saçma ve anlamsızdır. ve tabiki o insanlar hurafeye takılmışlardır.

 

Senin dinin değil mi ki, "hristiyan ve yahudileri dost edinmeyin" diyen? Ya da "din yalnızca Allah'ın olana kadar onlarla savaşın" diyen? Hadi bakalım söyle şimdi... Açık seçik ayet var iken, gayrimüslimleri dost edinebilir misin? Lafa gelince sallamasını biliyorsunuz... "Dinime küfreden müslüman olsa" diye bir lafınız vardır... Kendi bağnazlığınızı görmezden gelip bizi mi bağnazlıkla suçlayacaksınız?

 

TDK (türk dil kurumu)nın tanımına göre dost : "Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimse, düşman karşıtı"dır. yani güven, gönüldaşlık ve amaç birlikteliği gerekir. oysa farklı dinlere sahip insanlar dinlerini ancak diğer dinleri ve peygaberlerini reddetmekle yaşayabilirler. böylesi bi ayrılık varken "dost" olmak gerçekten zor. bence olsa da sahte olur.

 

ayetleri yine kesmişsiniz. bahsettiğiniz ayet bakara ve enfal surelerinde geçmektedir.

 

bakara 190. Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez.

191. Onları (size karşı savaşanları) yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Eğer onlar size karşı savaş açarlarsa siz de onları öldürün. İşte kâfirlerin cezası böyledir.

192. Eğer onlar (savaştan) vazgeçerlerse, (şunu iyi bilin ki) Allah gafûr ve rahîmdir.

193. Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.

 

"fitne" çıkaranlar hakkında indirilmiş bir ayet ve verilmiş bir hükümdür bu. kaldı ki ayetlerde mümkün olduğunca imkan verme, karşılıksız ya da sebepsiz saldırmama emirleri vurgulanıyor.

 

aynı ayet enfal suresinde :

38. İnkâr edenlere, (sana düşmanlıktan) vazgeçerlerse, geçmiş günahlarının bağışlanacağını söyle. Yok geri dönerlerse kendilerinden öncekilerin hali gözlerinin önündedir!

 

39. Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür.

 

40. Eğer (imandan) yüz çevirirlerse, bilin ki Allah sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!.

 

38. ayette inkar edenlerin vazgeçmeleri durumunda günahlarının bağışlanacağı vurgulandıktan sonra "fitne" yapanlarla savaşılması hususu ve son ayette de "imandan yüz çeviren"ler hakkında hüküm verilmiştir. yani inkar edenler, fitne çıkaranlar ve imandan yüz çevirenler için ayrı ayrı ayetler indirilmiştir. tüm gayri müslimler fitnecidir, denmiyor.

 

bir de nuzül sebepleri var konu daha fazla uzamasın diyerek bu bahsi geçiyorum.

 

Neye göre algılayacağız yahu? El-kol kesmenin daha neresini savunabiliyorsunuz? Sizin zina anlayışınız ile, bizim zina anlayışımız aynı değil. Biz, çiftlerden en az birinin evli olması durumunda "zina" deriz. Bunu biz de tasvip etmiyoruz. Ancak siz, evli olmayan iki kişi arasındaki ilişkiyi zina olarak değerlendiriyor, buna karşılık da onların 100 sopa darbesine maruz bırakılmasına ses çıkaramıyorsunuz. Zira dininizin bağnazlığı vicdanınızın önüne geçiyor. İnsanlık, ahlak kurallarına aykırılığa ceza olarak fiziksel şiddet kullanmaktan vazgeçeli yüzlerce yıl oldu. Ama bizim müslümanlarımız, "insan olmanın" ne demek olduğunu daha kavrayamadı. Bu zihniyetle daha da kavrayamayacaklar.

 

el kol kesme olayı büyük alimlerden maturidi ye göre o dönemin ve kültürün ceza usulüne uygun olduğundan dolayı kuran'da işlenmiştir. yani bu cezalar "caydırıcı" olası kaydıyla zamanın ve kültürün ekseninde değiştirilebilir. maturidi hicri 238-333 yılları arsaında yaşamış bir alim. anlayacağınız kültürü çok değişmemişti. günümüzde de pek çok islam alimi bu konuda hemfikir. benim demek istediğim bu yorum "minare-kılıf" misali bir olay sonucu sonradan doğmuş değildir. kuranın en doğru şekliyle anlaşılması çabalarının bir ürünüdür. kuran'da bu gibi tarihsel örnekler vardır. ancak hükümler ve örneklerin gerisindeki mesajlar zaman ve mekan tanımaz özelliktelerdir.

 

recm cezası yani taşlama olayı ise daha Resulullah sav yaşarken terk edilmişti. kültürün getirdiği bir ceza şekliydi, değişebilirliği de bu şekilde Resulullah sav tarafından onaylanmış oldu.

 

Kurban ibadetinin amacı fakirlere et yedirmek değildir. Eğer amaç bu olsa idi, kasaptan alarak dağıttığın etin de ibadetten sayılması gerekirdi. Olması gereken de budur. Ama sizin tanrınız kan istiyor. Binlerce yıl öncesinin ilkel inancı... Tanrı için "kan" akıtmak. Ehliyetsiz, beceriksiz, amatörce eline bıçağı alıp hayvanları eziyet içinde hunharca boğazlıyorlar. Ama siz bunları da görmezden gelebiliyorsunuz... Ne dedik: "Dininiz, vicdanınızın önüne geçiyor" İnsanlar elbette hayvanlardan faydalanacaklardır. Ama onları dini inancı için göz göre göre işkenceyle öldürmek hangi vicdana sığar? Gözlerinizi öyle bir kapamışsınız ki, kendinizin de aslında "düşünen (!) birer hayvan" olduğunuz gerçeğini bile kabullenemiyorsunuz... Kendini canlıların en üstünü görerek topraktan yaratıldığını düşünen sizlere, gorillerle aynı tip ve sayıda kemiklerinizin olduğunu, dna yapınızın birbirine çok benzediğini, onlarla akraba olduğunuzu hatırlatmak isterim? İster kabul edin, ister etmeyin...

 

ben cevabımda kurban ibadetinin faydalarından bahsettim "amaç" kelimesini dahi kullanmadım. zira tüm ibadetlerde amaç itaattir. getirileri hayatın nizamını sağlar. pek çok ve çeşitli getirisi olduğundan dünya hayatı düzene girer. Allah bizim itaatimizin sonucundaki güzellikleri hem bu dünya da hem ahirette bize gösteriyor ve gösterecektir.

 

kurban kesilirken dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. işin ehli hayvanı kesmelidir, kurbanın gözleri bağlanmalı, sakinleştirilmelidir. amaç kan da mal da para da değil, itaattir. dinimizde ihtiyaç dışında (spor için ya da sebepsiz) hayvan öldürmek veya onlara eziyet vermek günahtır. ve hak gasp etmeye girer.

 

hem, kaldı ki bizim inancımıza göre onlar bizim gerekli tasarruflarımız için kullanılmalıyken bu şekilde kendimizde hak görürken size bu hakkı kim veriyor? kendinizi akraba gördüğünüz hayvanları yeme, spor ya da başka isimler altında onlara eziyet etme, deneylerde kullanma hakkını kendinizde nasıl buluyorsunuz? kendi türünüzden gönüllü olanları kullanmanız gerekmez mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

İnanmayan kişiler de duygu yoktur kendilerini her türlü yaratıktan aşağı görürler ve öyledirler de

Çünkü hayvanlar bile dünyaya geliş amaçlarını bilirler ve öldürülseler dahi Allaha isyan etmezler. İnanmayan insanlar ****** kendilerini bilmeyecek kadar *******, başkalarını bilecek kadar kahin.

Onun için söylediklerinin hiç bir önemi yoktur. Hiç kimseyle dost ya da düşman olamazlar İnsanlık alemi onları kabul etmez hayvanlar alemi desen maymunlar bile gülüyor hallerine . Bir ikisi klavye başında tuşlara vurarak zeki olduğunu kanıtlamaya çalışsa da bilmezler ki bilgisayara internet bağlanmadıktan gerekli programlar yüklenmedikten sonra bilgisayar bile aptal bir teneke kutusudur tıpkı başında klavyenin tuşlarına vuran ****** gibi. Bilgisayara bilgiyi yükleyen insandır bilgisayar ancak insandan aldığı kadarını bilir Tıpkı insanların Allahtan aldıkları kadarını bilmesi gibi. :P:P:P:D:D:D

 

*** " Bu ne seviyesiz üsluptur böyle..."

 

 

Bu iletiyi geç fark edip, O (********) engellenen kelimeleri okumamış olmakla kendimi çok şanslı olarak görüyorum...

 

Senin inanıyor olman, bir başkasına inandığı yada inanmadığı için bu kadar ön yargılı ve seviyeden nasibini almamış

 

Yaklaşım içinde olma hakkını sana asla vermez...

 

 

Ortaya çıkan şey, senin gizlemeye çalıştığın gerçek kişiliğinin açığa çıkması olur...

 

 

Senin türünden, senin gibi düşünen insanların bu düşünceleri öyle bir aydır başını örterek oluşmaz...

 

Kendini gizlemeye çalışarak, masum ve haksızlığa uğramış gibi göstererek, çeşitli maniplasyonlar yapman,

 

Kendini kandırmaktan öteye gitmez...

 

 

Sana karşı hissettiğim iyi ve olumlu düşüncelerimi, bu davranışınla bir kalemde silip attın...

 

 

Bu senin için pek önemli olmayabilir, benim yâda başkalarının senin hakkında olumlu düşünceler içinde olması,

 

Sana saygı duyması, seni sevmesi, seni örnek alınacak bir kişi olarak görmesinin bir anlamı olmaya bilir...

 

Bu tür sosyal ilişki ve etkileşimlerin önemli olmadığını düşünebilir,

 

Kendince inanıyor olmanın yeterli olduğunu kabul edebilirsin...

 

Ama böyle düşünüp, böyle davranarak kaybeden başkaları değil sen olursun...

 

Öyle sanıyorum ki inançlı olmakla kazandığın bu katı tutum ve bireysel yaklaşım tarzı,

 

Kendi inancında olup ta farklı düşünen kişilere de aynı seviyeden uzak ve yargılayan bir üslupta olacaktır...

 

Örneğin, Müslüman olup ta başını örtmeyenleri günahkar ilan etmek..,gerçek Müslüman olmamakla yargılamak gibi...

 

 

Bu bakış açısının sonuçta varacağı yerde ...

 

Aynı inanca sahip kimselerin bile senin gibi düşünmeleri ve davranmaları için dayatmacı yaklaşım olacaktır...

 

Sonuçta senin cennete, senin gibi düşünüp davranmayanların da cehenneme gideceğinden kesin olarak emin olabilirsin...

 

Unutma ki; herkesin düşünceleri kendi doğrularıdır, başkaları için yada gerçekte doğru olduğunu göstermez...

 

Söylediklerinin doğru kabul edilip diğer insanlar tarafından benimsenmesi,

 

Tutarlı duruş, davranış ve örnek bir kişiliği gerektirir...

 

 

Senin hakaret içeren bu söylemin ve sergilediğin kişisel duruşun örnek bir kişilik olarak görünmüyor...

 

Bu yaklaşımını takdir edecek tutumlarda, sırf işlerine geldiği seni kullanan davranışlardan öteye gitmez ..,

 

ve bu yaklaşımındaki kişiliğin onlar tarafından bile saygı görmez.İçten içe onlarada öyle davranacağını düşünürler...

 

Üstelik bu tür eleştirilerin, insanların araştırıp daha doğruya ulaşma,

 

Olaylara farklı yönlerden de bakıp gerçekleri tespit etme, inançlarının doğru yönlerini tespit ederek onları uygulama,

 

Eksik yönlerini bularak tamamlama, daha iyiye güzele makbule doğru yönlendirmesi gibi faydalarda var...

 

 

Sen, inançlarını ele alıyor diye onların önünü keser, yok edersen, at gözlüğü takıp kör olursun,

 

Çevrende ve dünyada olan bitenlerden o gözlüğün izin verdiği kadarını görürsün...

 

Bu da sana sana dar bir düşünce ve çevre içinde yaşamaktan öte bir şey vermez...

 

Ve her şeyi inançlar kavramıyla açıklamak gibi 'sapkın bir görüşün' içinde hapis olup kalmanı sağlar...

 

 

LÜTFEN;

 

Biraz hoşgörü..,

 

Biraz sağduyu...,

 

Biraz nezaket...,

Gelecekte, çağdaş, iyi ahlaklı, bu dünya için iyi şeyler yapacak, yararlı, inançlı çocuklar yetiştirmeye aday bir genç kızımız,

 

Bir anne adayı olarak kendinize ve çevrenize daha olumlu bakmalısınız...

 

 

Çünkü insan yetiştirmek ciddi bir sorumluluk ister,

 

Ve bunu salt başınızı örterek, dünyayı sadece inançlarla yorumlayarak,

 

Sizin gibi olmayanları yok etme mantığıyla, hakaret eden bir üslup ve düşünce tarzıyla yapamazsınız...

 

 

Sonunda varacağınız yer o yetişen çocukların,

 

Diğer ana ve kız kardeşlerine reva gördükleri, kişi hakları ve özgür yaşamdan uzak, baskıların uygulandığı

 

İran İslam Cumhuriyetinden başkası olmayacaktır...

 

 

Siz böyle "kişi hakları ve özgürlüklerden uzak" bir yaşamın içinde olmayı inançlarınız gereği kabul edebilirsiniz ama

 

Bunu kabul etmeyecek genç kız ve erkeklerinde olabileceğini, anlamak ve kabul etmek zorundasınız...

 

Kabul etmediğiniz sürece inaçlarımızı huzur mutluluk ve rahatlık içinde yaşayamayacak

 

ve yukarıda bahsedilen hurafelerle yaşamaya devam ederek sıkıntı, kahır, ızdırap, kan ve göz yaşları içinde boğulacağız...

 

 

Bir aydır başını örterek yaşamış olduğun mutluluğu anlıyorum da..,

 

Senin gibi düşünmeyen ve olmayanlara (*) hakaret etmek ve onları yok sayman sana nasıl bir mutluluk veriyor...

 

İşte Bunu Pek Anlayamıyorum...

 

 

 

 

 

 

(*) Not: "Daha önceki iletilerinden birinde de bir Nasrettin hoca fıkrası anlatıp,

 

karşındaki kişiyi ince bir lisanla bir hayvana benzetmeni sürçü lisan kabul etmiştim.

 

Ama bu iletinle gerçek kimliğin ve kişiliğini iyice ortaya serdin... "

 

....hoca da sen şu benim ak sakalımla bana inanıyorsun yoksa eşeğe mi demiş bu da yorumsuz...

Bir insana, genç bir kıza yakışmayacak bu tutum ve davranışlarını değiştir ve bir daha yapma istersen...

 

Çünkü insan olanlar her zaman hatalarını görür öğrenir ve iyi bir kişi olmak için sürekli çaba harcarlar,

İnsan olmayı beceremeyenler " Allah " Katında da makbul değildir...

 

*tna

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

Tüm bunlar kayıptan ziyade nizamdır. İnsanın nizama ihtiyacı vardır. ve en doğru nizamı da insanı Yaratan verir. Asıl kargaşa ve yük, başı-boşluk ve kendi fikirlerini ilah edinmektir. Çünkü bu durumda her birey ilah gibidir. Ve yaşamın kendisi haksızlıktır. Üstelik hayvanlarla aynı konumda olduğunuzdan sizin yaşam koşullarınız dahi -onların haklarını yediğinizden- büyük bir katliamdır... Çünkü eğer hayvanlar insan için yaratılmamışsa onların meskenlerini, derilerini, canlarını sürekli kullanmaya hakkınız yok. Hele deneyler ve kobayların hayvanlar üzerinde yapıldığını düşünürsek asıl zalim ve egoist inançsızlar olur.

 

Sayın ve çok sevgili 'Su DaMLaSı';

 

Yazdıklarınızı büyük bir zevkle ve yararlanarak okudum...

 

Tartışmalarınızda, kullandığınız düzeyli üslubunuz ve kendi görüş ve inanışlarınızdaki tutarlılığınızı kutluyorum...

 

 

' Yam yam' la olan tartışmalarınızda ikinizin de karşılıklı saygı ve

 

inançlarınızı sonuna kadar bilinçli olarak savunma yaklaşımlarınızın örnek teşkil ettiğine inanıyorum...

 

Bu açıdan sizleri takdir ediyorum...

 

 

Sizin bu yaklaşımla gayet yerinde örneklerle yapmış olduğunuz açıklamalar

 

diğer Teist arkadaşlara yararlı ve her açıdan doğrulara yönlendirici olduğunu düşünüyorum...

 

 

Ben Agnostik bir bakış açısıyla konuyu değerlendiren bir kişi olarak,

 

Bu yaklaşım inanış ve duruşunuza son derece saygı duyuyorum...

 

 

Maalesef her Teist arkadaş, çoğu iletinizde göstermiş olduğunuz bu bilinç,

 

yaklaşım ve tutarlı duruşu sergileyemiyor...

 

 

Aynı şekilde Teizm karşıtı salt inkârcı zihniyete sahip kişilerde aynı yanlışların içinde olabiliyorlar...

 

Sizinde belirttiğiniz gibi…

bir insan hem Müslümanım diyip hem ayetlere ters düşmeyi dini görev sayıyorsa bu onun cehaletidir. bu cehaleti görüp dine atfetmek de dışarıdakinin ya cehaletindendir ya da kasıtlı yaklaşımındandır.

cehaletlerinden kaynaklanan bakış açılarıyla, " inan ve inanmayan reddedici zihniyet ", seviyesiz yaklaşım,

 

bilgi birikiminden uzak bakış açılarıyla sırf kendileri gibi düşünülmediği için anlamsız ve yararsız iletişim içinde olabiliyorlar...

 

***

 

Şimdi size sormak istediğim şeye gelirsek, Yukarıda da iletinizi ilgiyle dikkatle ve yararlanarak okuduğumu belirtmiştim...

 

Okuduktan sonra son satırınızda ifadeniz biraz kafamı karıştırdı... Orada şöyle demişsiniz

 

"çünkü eğer hayvanlar insan için yaratılmamışsa onların meskenlerini, derilerini, canlarını sürekli kullanmaya hakkınız yok. Hele deneyler ve kobayların hayvanlar üzerinde yapıldığını düşünürsek asıl zalim ve egoist inançsızlar olur."

 

Bu söyleminize "yaratılmamışsa" ve “inançsızlar” ifadelerine itirazım yâda farklı bakışım dışında aynen katılıyorum...

 

Anlayamadığım kafamı karıştıran yada daha doğrusu sizi anlamak açısından karar veremediğim cümle ise..,

 

"hele deneyler ve kobay hayvanlar üzerinde yapıldığını düşünürsek"

deyip, cümleyi...

 

asıl zalim ve egoist inançsızlar olur."

diye bağlamanız...

 

Burada bu deneyleri yapanları, yâda toptan bilimsel araştırmalar yapanları inançsız olarak mı değerlendiriyorsunuz...

 

Çünkü cümlenin son kısmından bu anlam çıkıyor...

 

***

 

Bir sonraki iletinizde de yaptığınız bazı genellemeler de bizi ister istemez farklı noktalara götürüp,

 

yazılarınızın bütünündeki anlamın kaybolmasına kabul edilebilir doğru tespitlerinizi de ortadan kalkmasına neden oluyor…

 

Hem, kaldı ki bizim inancımıza göre onlar bizim gerekli tasarruflarımız için kullanılmalıyken bu şekilde kendimizde hak görürken size bu hakkı kim veriyor? Kendinizi akraba gördüğünüz hayvanları yeme, spor ya da başka isimler altında onlara eziyet etme, deneylerde kullanma hakkını kendinizde nasıl buluyorsunuz? Kendi türünüzden gönüllü olanları kullanmanız gerekmez mi?

Yukarıda aldığım cümlede olduğu gibi…

 

 

Yani Av ruhsatı almış namazında, niyazında bu kadar insan varken,

 

bütün bunları inançsızlar yapıyormuş anlamının çıktığı bu son ifadeler.., hele…

 

…Kendinizi akraba gördüğünüz hayvanları yeme,…

…Kendi türünüzden gönüllü olanları kullanmanız gerekmez mi?

Diyen Cümleleriniz çok şaşırtıcı…

 

 

Tam olarak kendi görüş ve inanışlarınızdaki tutarlılığınızı bozmasa da,

 

tartışmalarınızda kullandığınız düzeyli üslubunuzu biraz yaralıyor…

 

Bu ifadelerinizin sizin görüşleriniz mi yoksa maksadını aşan cümleler mi olduğumu öğrenmek istiyorum…

 

Bu konuda beni aydınlatmanızı rica ediyorum...

*tna

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili gecekuşu yorumlarınız için teşekkür ederim. sorularınıza gelince imla hatalarından doğan yanlış anlaşılmalar olmuş.

"Hele deneyler ve kobayların hayvanlar üzerinde yapıldığını düşünürsek asıl zalim ve egoist, inançsızlar olur." zalim ve egoistten sonra virgül koymayı gözden kaçırmışım. tabi ki bilimsel çalışmalar da öenmli bir "gereklilik"tir. hayvanlar üzerinde hiçbir hakları olmadığını vurgulayan inançsızların -hele de- deneylerde hayvanları kullanmaları ahlaken çok daha tutarsız, demek istemiştim.

 

av hususuna gelince geçim kaynağı ya da beslenme dışında spor için hayvanları öldürüp zayi etme dinene haramdır. ancak sürekli vurguladığım gibi "gereklilik" varsa sorun yok. zevk ya da eğlence için bir canlı öldürmek dinimizin reddettiği bir husus.

 

son konuya gelince

"Kendinizi akraba gördüğünüz hayvanları yeme,…

…Kendi türünüzden gönüllü olanları kullanmanız gerekmez mi?" ifadelerim tamamen yamyam arkadaşın inanç sistemini kendi belirttiği hal üzere ortaya koyup değerlendirmek içindir. yoksa hakaret ya da incitme taraftarı değilim. yamyam arkadaşın yorumlarından canlılar arasındaki tek farkın "tür"leri olduğunu anladığım için de "madem tek farkımız türümüz o halde kendi türümüzden denekler kullanmamız daha ahlaki olacaktı" demek istedim. bu şekilde kurban ibadetiyle egoist (bu kelimeyi de yamyam arkadaşın yorumundan aldım) olduğumuz söylemlerinin kendi halleriyle çelişki doğurduğunu belirtmeye çalıştım.

 

Kendini canlıların en üstünü görerek topraktan yaratıldığını düşünen sizlere, gorillerle aynı tip ve sayıda kemiklerinizin olduğunu, dna yapınızın birbirine çok benzediğini, onlarla akraba olduğunuzu hatırlatmak isterim? İster kabul edin, ister etmeyin...

 

umarım açıklayıcı olmuştur. yine de daha dikkatli olmaya çalışacağım.

 

selam ile...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hurafeler eski inanç ve kültürlerin sonucudur. hadisler demişsiniz, inanç hususunda hadisin bağlayıcılığı yoktur. büyü ve sihir dinimizce varlığı kabul edilen unsurlardır. çare olarka da dua, kıraat ve alimlere danışma sunulmuştur. büyücü ya da cincilere gitmek günahtır. dinen yasaktır zira büyü yapan da yaptıran da bizden değildir. büyücünün kendisi büyük günahkarken çare için müslümanların onlara başvurması tabi ki mantıken de dinen de saçma ve anlamsızdır. ve tabiki o insanlar hurafeye takılmışlardır.

 

Size her türlü hurafenin kaynağının din olduğunu bir türlü anlatamıyoruz... Hep mazeretler üretiyorsunuz...Hurafeler dinin birer parçasıdırlar... Sen hiç hurafelere inanan bir ateist gördün mü? "inanç hususunda hadisin bağlayıcılığı yoktur. " demişsiniz. Dininizdeki pek çok uygulamanın sünnet olduğunu, ve bu sünnetin de hadisler yoluyla aktarıldığını size öğreten olmadı mı?

 

2/102- ........ Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah'ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi......

 

Kendisine büyü yapıldığına inanan birine, "büyü bozdurmak için büyücülere gitmeyin" demek, hasta olan birine "hastaneye gitmeyin" demeye benzer... Zira inanana göre her ikisi de tanrının isteği ile tanrı tarafından gönderilmiştir.

 

"büyücü ya da cincilere gitmek günahtır." demişsiniz... Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz ? Kur'an'a göre ise, ayet gösterebilir misiniz? Yok hadislere göre ise, hani hadislerin bağlayıcılığı yoktu ?

 

TDK (türk dil kurumu)nın tanımına göre dost : "Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimse, düşman karşıtı"dır. yani güven, gönüldaşlık ve amaç birlikteliği gerekir. oysa farklı dinlere sahip insanlar dinlerini ancak diğer dinleri ve peygaberlerini reddetmekle yaşayabilirler. böylesi bi ayrılık varken "dost" olmak gerçekten zor. bence olsa da sahte olur.

 

Bu paragrafın üzerine başka söz etmeye gerek yok... Tamamen beni haklı çıkaran ifadeler. Demek din ayrılığı dostluk için bir engeldir. Yazık... Çok yazık... Siz isteseniz de hümanist olamazsınız...

 

el kol kesme olayı büyük alimlerden maturidi ye göre o dönemin ve kültürün ceza usulüne uygun olduğundan dolayı kuran'da işlenmiştir. yani bu cezalar "caydırıcı" olası kaydıyla zamanın ve kültürün ekseninde değiştirilebilir. maturidi hicri 238-333 yılları arsaında yaşamış bir alim. anlayacağınız kültürü çok değişmemişti. günümüzde de pek çok islam alimi bu konuda hemfikir. benim demek istediğim bu yorum "minare-kılıf" misali bir olay sonucu sonradan doğmuş değildir. kuranın en doğru şekliyle anlaşılması çabalarının bir ürünüdür. kuran'da bu gibi tarihsel örnekler vardır. ancak hükümler ve örneklerin gerisindeki mesajlar zaman ve mekan tanımaz özelliktelerdir.

 

recm cezası yani taşlama olayı ise daha Resulullah sav yaşarken terk edilmişti. kültürün getirdiği bir ceza şekliydi, değişebilirliği de bu şekilde Resulullah sav tarafından onaylanmış oldu.

 

Demek ki Kur'an evrensel olarak değil, dönemsel olarak indirilmiş ki her döneme uygunluk gösteremiyor... Size sormazlar mı; "Sen kim oluyorsun da '48/23- Allah'ın öteden beri gelen kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın' ayeti var iken Allah'ın hükümlerini değiştirmeye kalkıyorsun?"

 

ben cevabımda kurban ibadetinin faydalarından bahsettim "amaç" kelimesini dahi kullanmadım. zira tüm ibadetlerde amaç itaattir. getirileri hayatın nizamını sağlar. pek çok ve çeşitli getirisi olduğundan dünya hayatı düzene girer. Allah bizim itaatimizin sonucundaki güzellikleri hem bu dünya da hem ahirette bize gösteriyor ve gösterecektir.

 

kurban kesilirken dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. işin ehli hayvanı kesmelidir, kurbanın gözleri bağlanmalı, sakinleştirilmelidir. amaç kan da mal da para da değil, itaattir. dinimizde ihtiyaç dışında (spor için ya da sebepsiz) hayvan öldürmek veya onlara eziyet vermek günahtır. ve hak gasp etmeye girer.

 

hem, kaldı ki bizim inancımıza göre onlar bizim gerekli tasarruflarımız için kullanılmalıyken bu şekilde kendimizde hak görürken size bu hakkı kim veriyor? kendinizi akraba gördüğünüz hayvanları yeme, spor ya da başka isimler altında onlara eziyet etme, deneylerde kullanma hakkını kendinizde nasıl buluyorsunuz? kendi türünüzden gönüllü olanları kullanmanız gerekmez mi?

 

Yeterli bir cevap bulamayınca konuyu saptırmaya çalışmışsınız. Besin ihtiyacı için hayvansal gıda tüketimine karşı olduğumu hangi ifademden çıkardınız? "Ehliyetsiz, beceriksiz, amatörce eline bıçağı alıp hayvanları eziyet içinde hunharca boğazlıyorlar." ifadesi size ne anlatıyor ? Spor ya da başka isimler altında hayvanlara eziyet edilmesini tasvip ettiğimi nereden çıkardınız? Ya da bunları yapanlar teistler değil de, ateistler mi? Böyle bir genellemeyi neye dayanarak yapabiliyorsunuz? Konu saçmalamaya geldiğinde üzerinize yok doğrusu... Araştırmalar için labaratuvarlarda kullanılan hayvanları örnek göstermeniz pek hoş olmamış. İkisi arasında amaç ve nicelik bakımından dağlar kadar fark var. Kendi pisliğinizi örtmek için sağa sola çamur atmayın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Size her türlü hurafenin kaynağının din olduğunu bir türlü anlatamıyoruz... Hep mazeretler üretiyorsunuz...Hurafeler dinin birer parçasıdırlar... Sen hiç hurafelere inanan bir ateist gördün mü? "inanç hususunda hadisin bağlayıcılığı yoktur. " demişsiniz. Dininizdeki pek çok uygulamanın sünnet olduğunu, ve bu sünnetin de hadisler yoluyla aktarıldığını size öğreten olmadı mı?

 

 

2/102- ........ Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah'ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi......

 

Kendisine büyü yapıldığına inanan birine, "büyü bozdurmak için büyücülere gitmeyin" demek, hasta olan birine "hastaneye gitmeyin" demeye benzer... Zira inanana göre her ikisi de tanrının isteği ile tanrı tarafından gönderilmiştir.

 

"büyücü ya da cincilere gitmek günahtır." demişsiniz... Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz ? Kur'an'a göre ise, ayet gösterebilir misiniz? Yok hadislere göre ise, hani hadislerin bağlayıcılığı yoktu ?

Bu paragrafın üzerine başka söz etmeye gerek yok... Tamamen beni haklı çıkaran ifadeler. Demek din ayrılığı dostluk için bir engeldir. Yazık... Çok yazık... Siz isteseniz de hümanist olamazsınız...

Demek ki Kur'an evrensel olarak değil, dönemsel olarak indirilmiş ki her döneme uygunluk gösteremiyor... Size sormazlar mı; "Sen kim oluyorsun da '48/23- Allah'ın öteden beri gelen kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın' ayeti var iken Allah'ın hükümlerini değiştirmeye kalkıyorsun?"

 

hurafelerin kaynağı eski inançlardır. eski dinler. büyü hurafe değil gerçekliği olan bir kavramdır. hasta ve hastahane ikilisi eksik bir benzetme olmuş. hastanın mikrop yuvasına girmesi deseydiniz daha doğru olacaktı. büyüye duçar olmuş insanların yapmas gerekenler de dinen belirtilmiş.

 

Sihir. İlme, fenne uymayan gizli sebebler kullanarak garib işler yapmayı sağlayan ilim.

...Kâhinlik yapan ve kâhine giden ve büyü yapan ve yaptıran ve bunlara inanan, bizden değildir. Kur'ân-ı kerîme inanmamıştır. (Hadîs-i şerîf-Hadîkat-ün-Nediyye)

Müslüman büyü yapmaz. Allah saklasın îmânı gittikten sonra, büyüsü te'sir eder. (Hadîs-i şerîf-İhyâ)

Fâtiha (Elhamdü), Âyet-el-Kürsî ve dört Kul, yedişer kerre okunup hastaya üflenirse, bütün âfetler, dertler için, büyü ve nazar (göz değmesi) için iyi gelir. Tuz üzerine okunup, suda eritip içirmek de tecrübe edilmiştir. Dört Kul, Kâfirûn, İhlâs ve M uavvizeteyn (Felak ve Nâs) sûreleridir. (Muhammed Osman Sâhib)

Semâvî dinler (Hak dinler), büyüyü yasaklamıştır. Bu arada, İslâmiyet de, kendinden önceki bütün dinleri neshetmiş, büyüyü (sihiri) de yasaklamış ve çok çirkin bir iş olarak vasıflandırarak, müslümanların büyü yapmaktan ve yaptırmaktan kesinlikle uza k durmalarını emretmiştir.

 

(Mûsâ aleyhisselâma inanan sihirbâzlar Fir'avn'a) "Bize zorla yaptırdığın sihrin vebâlini mağfiret buyurması için Rabbimize îmân ettik" dediler. (Şuarâ sûresi: 50)

 

kaldı ki başka bir ayeti kerimede taha suresi :69 - "Sağ elindekini atıver, o, onların yaptıklarını yutar. Çünkü onların yaptıkları ancak bir büyücü tuzağıdır. Büyücü ise, her nerede olursa olsun başarıya ulaşamaz."

 

bakın amelde yani uygulamada hadis gereklidir ama imani yani inanç hususunda hadis yetersizdir. imanın şartları ayetlerden belirlenir. bilmeden anlamadan yazıyorsunuz. bir dinden bahsediyoruz tüm sosyal hayatı yorumlayan ve düzene sokan bir din. ayrıntıları uygulamaları ve pek çok alternatifi olmazsa yetersiz kalır. siz üstün körü bakıp hemen olaya atlamakla ne bu dini konuşmuş olursunuz ne de bi adım atmış olursunuz.

 

Kuran ın tarihselliği kısmîdir. cevabımda atladığınız pek çok husus gibi uyarımı da atlamışsınız. "kuran'da bu gibi tarihsel örnekler vardır. ancak hükümler ve örneklerin gerisindeki mesajlar zaman ve mekan tanımaz özelliktelerdir. " cümlemi anlayacağınız şekilde değiştireyim. kuranda bu gibi tarihsel örnekler de kısmen vardır. ancak bunların dahi gerisindeki mesajlar ve hükümler zaman ve mekana bağlı değildir.

 

 

Yeterli bir cevap bulamayınca konuyu saptırmaya çalışmışsınız. Besin ihtiyacı için hayvansal gıda tüketimine karşı olduğumu hangi ifademden çıkardınız? "Ehliyetsiz, beceriksiz, amatörce eline bıçağı alıp hayvanları eziyet içinde hunharca boğazlıyorlar." ifadesi size ne anlatıyor ? Spor ya da başka isimler altında hayvanlara eziyet edilmesini tasvip ettiğimi nereden çıkardınız? Ya da bunları yapanlar teistler değil de, ateistler mi? Böyle bir genellemeyi neye dayanarak yapabiliyorsunuz? Konu saçmalamaya geldiğinde üzerinize yok doğrusu... Araştırmalar için labaratuvarlarda kullanılan hayvanları örnek göstermeniz pek hoş olmamış. İkisi arasında amaç ve nicelik bakımından dağlar kadar fark var. Kendi pisliğinizi örtmek için sağa sola çamur atmayın...

 

sayın yam yam öfkeyle kalkan zararla oturur. üslubunuz gitgide basitleşirken mantığınız da pasifize olmuş. ben size hayvanlar bizim gerekli kullanımlarımız için yaratılmıştır buna inanıyoruz ve bu nedenle kullanma hakkını kendimizde görüyoruz diyorum. ve ekliyorum size bu hakkı veren nedir? sizin "akrabalık, soy birliği" inancınıza ahlaken ters düşmüyor mu onları kullanmak? av, beslenme ve kobay olarak, örnekler verdim. madem canlılar üzerindeki tek fark türdür. o halde başka türleri kullanma hakkını nasıl kendinizde görürsünüz? tüm bunlar saçmalıksa emin olun sizin inancınızdan esinleniyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

....* Hadi bana saygı duymuyorsun da, bu forumu okuyanlara karşı da mı saygın yok? Bu tür fotoğrafları nasıl olur da buraya koyabilirsiniz? Güya nickime atıfta bulunup espri yaptığınızı zannederek, bu fotoğrafları gören bazı kişilerin psikolojisinin nasıl etkilenebileceğini düşünmediniz mi? "Yuh" demekten başka söylenebilecek bir şey yok...

 

Bu noktada son derece haklısın...O resimleri gördükten sonra uzun süre kendime gelemedim...

 

Midelerim kalktı...Bence o linklerin kalkmasında yarar var...

 

Sanırım 'Su DaMLaSı' istemiyerekte olsa hatayı yapan kendisi olduğuna göre Admine başvurup linklerin ve adreslerin silinmesini istemeli...

 

Bekide bu rahatsızlığı verdiği için centilmence hepimizden özür diler...

 

Kendisinin bu hassasiyeti göstereceğine inanıyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sevgili gecekuşu üzülerek görüyorum ki taraflı eleştirilerdeymişsiniz. yine de taraflılığınıza rağmen sizi ciddiye alarak uyarıma dikkat etmeden resimlere bakan arkadaşlardan özür diliyorum . konuyla bağlantılı görmeseydim, eklemezdim.

 

rapor ettim ve linkler ve beraberinde yazılarımın bir kısmı da silindi... sanırım söyleyecek tek bir söz kaldı

 

"benim dinim bana, sizin dininiz de size..."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

genelleme yapmak gibi yanlışlara düşüyorsunuz,hayat sizin tanıdığınız insanlardan ibaret değildir :excl:

ben inancımı yaşıyorum,hurafelerle ve falcılarda gezinmiyorum,ve ayrıca falcılara giden medyumlara gıden inançsız ınsanlarda var hatırlatırım :excl:

ateist arkadaşım da var,Alevi arkadaşımda var,Hrıstıyanda hepsi ile insanlık noktasında buluşabiliyorum..

inancımı yaşadığım için huzurluyum ve içimde herhangibir baskı hısstmıyorum,her alanda kendımı geliştiriyorum,gelişmiş çocuklar yetiştiriyorum..

herkesi kendi dar kalıplarınızda genellemeyın,benim ateıst arkadaşlarım sizler kadar dar görüşlü değiller..

dünya sizin gördüğünüzden ibaret değildir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Su Damlası'ndan İnciler(Objektifçe)...

genel de olsa kişisel olanı baz alıyorsunuz. oysa biz fikirlerle ilgileniyoruz

 

Diana x’e...

soru neden sorulur, saygı nedir, önce bunları öğrenmenizi tavsiye ederim.

 

Cyrano’ya...

muhatab olarak seçtiğiniz kişi kimse, düşünce seviyeniz o kadardır. kasıtlı olun ya da olmayın, durumunuz budur.

 

Dipnot’a...

şiire gelince gerçekten çok seviyesiz. bu nedenle yazılarınızı bundan sonra ciddiye almama kararı aldım. madem bilinçli hareket etmeliyiz. kendi adıma sizi protesto ederek başlıyorum.

 

sayın dipnot sizin konularınıza cevap yazmayarak sizi protesto edeceğimi belirtmiştim

 

sözümde durmadığım için öncelikle kendimden özür diliyorum...

 

haliyle "maksadınız fikir alış-verişi olmasa gerek" diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Gecekuşuna...

sevgili gecekuşu üzülerek görüyorum ki taraflı eleştirilerdeymişsiniz.

 

Yamyama...

çok bağnaz bir zihin dünyanız var.

 

sayın yam yam öfkeyle kalkan zararla oturur. üslubunuz gitgide basitleşirken mantığınız da pasifize olmuş.

Bilimselci'ye...

sayın bilimselci yine kişilere yöneldiniz oysa burası fikir platformu, sorularımız havada kalıyor.

 

oysa biz pek çok sorunuzu bize saçma abes ve hakaretvari gelse de cevaplamaya çalışıyoruz.

 

çok bilimsel bi cevap olmuş. teşekkür ederim.

 

Genele...

uyarıma dikkat etmeden resimlere bakan arkadaşlardan özür diliyorum
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

 

Sevgili DİL BÖCEĞİ göndermiş olduğun mesajını aldım;

 

Sana sadece mesaj yazabilirdim ama içimde hissettiklerimi herkesle paylaşmak istedim...

 

***

 

Çok değerli DİL BÖCEĞİ;

 

Kendimi ve çevremi algılamaya başladığımdan bu yana farklılıklarımın neler olduğunu sorgulamayı öğrendim…

 

 

Sonra kızmayı öğrendim yapamadıklarıma ve yaptıklarımı anlaşılmamasına…

 

 

Daha sonra gereksizliğini öğrendim kızmanın…

 

Bir şeyleri değiştirmediğini..,

 

Anlaşılmazlığı arttırdığını gördüm…

 

 

Daha sonra hoşgörüyü öğrendim, farklılıklarımızdan dersler almayı…

 

Yeni farklılıkları kavradıkça kazançlarımın arttığını…

 

 

Anladım ki en sonunda; farklıda olsak, aynı acılar göz yaşlarımızı akıtıyor..,

 

Aynı şeylere gülebiliyoruz..,

 

Farklıda olsak her birimiz bir anadan doğuyoruz…

 

 

İnançlarımız farklıda olsa…

 

Yâda yok oluş nedenlerimiz,

 

Bir hastalık, bir savaş yada kaza sonrası düşünmeyi yitirince bedenimiz..,

 

Gördüm ki hepimiz ölebiliyoruz…

 

 

Bütün farklılıklarımıza rağmen farklı olmadığımızı öğrendim…

 

 

Sonunda kavradım ki;

 

Dilimiz, İnancımız, Irkımız ne olursa olsun bizler birer insanız…

 

Ayrımların yanlış, hastalıklı düşüncelerin ürünü olduğunu anladım…

 

 

Sonra bir gün bir Afrikalının şu yazdıklarını okudum bir yerde..,

 

Şöyle diyordu, Afrikalı Siyah insan…

 

 

“Sen beyaz adam, beni derimden ötürü bu güne kadar hep horladın…

 

Kölen yaptın beni..,

 

Sorgusuz sualsiz öldürdün…

 

Rengimden ötürü aşağıladın..,

 

Yaşamımı her koşulda sınırlamak için olmadık şeyler yaptın…

 

 

Bak beyaz adam..,

 

Ben Doğarım Siyahım…

Büyürüm Siyah..,

Güneşlenirim siyahım…

Üşürüm siyahım..,

Korkarım yine siyah…

Hastalanırım Siyahım…,

Ölürüm hala siyah

 

Oysa sen beyaz adam

 

Doğarsın pembe..,

Büyürsün beyaz,

Güneşlenirsin Kızarırsın…

Üşürsün Morarırsın..,

Korkarsın yemyeşil olursun…

Hastalanırsın Sararırsın..,

Ölürsün grileşirsin…

 

Ve sen Beyaz adam sen bana hala UTANMADAN Renkli diyorsun…

 

***

 

Güneşin aydınlık yarınlara doğduğunu gördüm, iyice açınca gözlerimi…

 

İnsan sevgisinin, ayrımsız olmanın,

 

Canlı cansız her şeyin değerini bilebilmenin günlük çıkarlarımızın üzerinde olduğunu..,

 

 

Sevgilerimizde çoğalmanın, farklılıklarımızda olgunlaşmanın en büyük değer..,

 

Kim olursak olalım mutluluklarımızın birbirimiz de arttığını öğrendim…

 

***

 

Ve bütün bunları en içten, duygusal bir anımda yazıyorum içimden geldiğince..,

 

 

Ve ben bu ruh halinden çıkıp ta gerçek yaşamın acımasızlığıyla karşılaştığımda..,

 

Üzdüğümüzü, kırdığımızı, hırpaladığımızı..,

 

İnanç, dil, ırk ayrımlarını öne çıkararak yok etmeye çalıştıkca birbirimizi

 

Ben gördükçe bütün bunları..,

 

Yüzümü hep aydınlığa döneceğim.., Kör olasıya güneşe bakacağım bütün inadımla…

 

Hiç aklımdan çıkmayacak bütün bunlar hatırlayacak ve hatırlatacağım...

***

 

Bilmiyorum anlatabildim genç arkadaşım…

 

Daha yaşamın başında ,ortasında bile değilsin..,

Bir gün elbet sende öğreneceksin Üzmeye çalışmanın anlamsızlığını…

Başkalarına kına yaktırmanın gereksizliğini…

 

Gençsin heyecanlısın anlıyorum seni..,

her şeyin merkezinde kendinin olduğunu düşünüyorsun…

 

Hata yaparsan eğer ve bu hatanı birileri sana hatırlatırsa…,

Başka nedenler aramak kolayına geliyor anlayabiliyorum seni…

 

Ve bu kendine olan utancına, utandırıldığına kızdığının anlaşılması için..,

 

Hakarete uğradığını düşünüp hakaret ettiğinin anlaşılmasını istiyorsun…

 

Şimdi elbette “Ben gerçekten başkalarının inandıklarına saygı duyarım” diyerek..,

 

Yinede Senden farklı düşündükleri için hakaret ettiğimin anlaşılmasını isterim diyeceksin…

 

 

Ve bir gün gelecek sende benim gibi..,

 

“yaşamın baharının heyecanı ve düşüncelerini taşıyan” genç bir kardeşine benim bu yazdıklarımı yazacaksın…

 

Ne olursa olsun sen bir değersin, bir insansın, sen bu yaşamın geleceğisin…

 

Ürettiğin değerler ve katkıların ölçüsünde geleceğe senin ve benim torunlarımıza..,

 

Onlar için en iyisi ve güzelini miras bırakacaksın…

 

Eğer varsa hakaretlerini Hoş gördüğüm ölçüde üzüntülerim az olacak…,

 

Ama bu üzüntülerim artarsa bu benim acılarım..,

 

Fakat asla senin kazancın değil maalesef zaafların olacak…

 

Ve ben buna daha çok üzüleceğim…

 

Ve inançlı, Allaha inanan bir insan olan sana Onun kullarını sevmeni, değer vermeni, senin gibi olma salarda..,

 

Onları incitmemenin, yüceltmenin Allah katında senin kazancın olacağını…

 

“Yaratılanı yaratandan ötürü sevmen gerektiğini” sana hatırlatmak istiyorum…

 

Umarım seni daha çok kızdırmamışımdır…

 

Sen her ne kadar her seferinde iyi günler …Selamlar yada sevgiler demekten uzak durmaya çalışsan da…

 

Ben bir büyüğün olarak sana örnek olmak adına bunu bir gurur sorunu yapmadan, sana…

 

Mutlu ve başarılı bir yaşam dileyip ve sevgiler göndererek… Sağlıcakla kal diyorum…

 

*tna

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Su Damlası'ndan İnciler(Objektifçe)...

Diana x’e...

Cyrano’ya...

Dipnot’a...

 

Gecekuşuna...

Yamyama...

 

Bilimselci'ye...

Genele...

 

 

***

 

Kendimi ve çevremi algılamaya başladığımdan bu yana farklılıklarımın neler olduğunu sorgulamayı öğrendim…

Sonra kızmayı öğrendim yapamadıklarıma ve yaptıklarımı anlaşılmamasına…

Daha sonra gereksizliğini öğrendim kızmanın…

 

Bir şeyleri değiştirmediğini..,

 

Anlaşılmazlığı arttırdığını gördüm…

Daha sonra hoşgörüyü öğrendim, farklılıklarımızdan dersler almayı…

 

Yeni farklılıkları kavradıkça kazançlarımın arttığını…

Anladım ki en sonunda; farklıda olsak, aynı acılar göz yaşlarımızı akıtıyor..,

 

Aynı şeylere gülebiliyoruz..,

 

Farklıda olsak her birimiz bir anadan doğuyoruz…

İnançlarımız farklıda olsa…

 

Yâda yok oluş nedenlerimiz,

 

Bir hastalık, bir savaş yada kaza sonrası düşünmeyi yitirince bedenimiz..,

 

Gördüm ki hepimiz ölebiliyoruz…

Bütün farklılıklarımıza rağmen farklı olmadığımızı öğrendim…

Sonunda kavradım ki;

 

Dilimiz, İnancımız, Irkımız ne olursa olalım bizler birer insanız…

 

Ayrımların yanlış, hastalıklı düşüncelerin ürünü olduğunu…

Sonra bir gün bir Afrikalının şu yazdıklarını okudum bir yerde..,

 

Şöyle diyordu, Afrikalı Siyah insan…

“Sen beyaz adam, beni derimden ötürü bu güne kadar hep horladın…

 

Kölen yaptın beni..,

 

Sorgusuz sualsiz öldürdün…

 

Rengimden ötürü aşağıladın..,

 

Yaşamımı her koşulda sınırlamak için olmadık şeyler yaptın…

Bak beyaz adam..,

 

Ben Doğarım Siyahım…

Büyürüm Siyah..,

Güneşlenirim siyahım…

Üşürüm siyahım..,

Korkarım yine siyah…

Hastalanırım Siyahım…,

Ölürüm hala siyah

 

Oysa sen beyaz adam

 

Doğarsın pembe..,

Büyürsün beyaz,

Güneşlenirsin Kızarırsın…

Üşürsün Morarırsın..,

Korkarsın yemyeşil olursun…

Hastalanırsın Sararırsın..,

Ölürsün grileşirsin…

 

Ve sen Beyaz adam sen bana hala UTANMADAN Renkli diyorsun…

 

***

 

Güneşin aydınlık yarınlara doğduğunu gördüm, iyice açınca gözlerimi…

 

İnsan sevgisinin, ayrımsız olmanın,

 

Canlı cansız her şeyin değerini bilebilmenin günlük çıkarlarımızın üzerinde olduğunu..,

Sevgilerimizde çoğalmanın, farklılıklarımızda olgunlaşmanın en büyük değer..,

 

Kim olursak olalım mutluluklarımızın birbirimiz de arttığını öğrendim…

Ve bütün bunları en içten, duygusal bir anımda yazıyorum içimden geldiğince..,

Ve ben bu ruh halinden çıkıp ta gerçek yaşamın acımasızlığıyla karşılaştığımda..,

 

Üzdüğümüzü, kırdığımızı, hırpaladığımızı..,

 

İnanç, dil, ırk ayrımlarını öne çıkararak yok etmeye çalıştıkca birbirimizi

 

Ben gördükçe bütün bunları..,

 

Yüzümü hep aydınlığa döneceğim.., Kör olasıya güneşe bakacağım bütün inadımla…

 

Hiç aklımdan çıkmayacak bütün bunlar hatırlayacak ve hatırlatacağım...

 

Bilmiyorum anlatabildim genç arkadaşım…

Daha yaşamın başında ,ortasında bile değilsin..,

Bir gün elbet sende öğreneceksin Üzmeye çalışmanın anlamsızlığını…

Başkalarına kına yaktırmanın gereksizliğini…

 

Gençsin heyecanlısın anlıyorum seni..,

her şeyin merkezinde kendinin olduğunu düşünüyorsun…

 

Hata yaparsan eğer ve bu hatanı birileri sana hatırlatırsa…,

Başka nedenler aramak kolayına geliyor anlayabiliyorum seni…

 

Ve bu kendine olan utancına, utandırıldığına kızdığının anlaşılması için..,

Hakarete uğradığını düşünüp hakaret ettiğinin anlaşılmasını istiyorsun…

 

Şimdi elbette “Ben gerçekten başkalarının inandıklarına saygı duyarım” diyerek..,

Yinede Senden farklı düşündükleri için hakaret ettiğimin anlaşılmasını isterim diyeceksin…

Ve bir gün gelecek sende benim gibi..,

 

“yaşamın baharının heyecanı ve düşüncelerini taşıyan” genç bir kardeşine benim bu yazdıklarımı yazacaksın…

 

Ne olursa olsun sen bir değersin, bir insansın, sen bu yaşamın geleceğisin…

 

Ürettiğin değerler ve katkıların ölçüsünde geleceğe senin ve benim torunlarımıza..,

Onlar için en iyisi ve güzelini miras bırakacaksın…

 

Eğer varsa hakaretlerini Hoş gördüğüm ölçüde üzüntülerim az olacak…,

Ama bu üzüntülerim artarsa bu benim acılarım..,

Fakat asla senin kazancın değil maalesef zaafların olacak…

 

Ve ben buna daha çok üzüleceğim…

 

Ve inançlı, Allaha inanan bir insan olan sana Onun kullarını sevmeni, değer vermeni, senin gibi olma salarda..,

Onları incitmemenin, yüceltmenin Allah katında senin kazancın olacağını…

 

“Yaratılanı yaratandan ötürü sevmen gerektiğini” sana hatırlatmak istiyorum…

 

Umarım seni daha çok kızdırmamışımdır…

 

Sen her ne kadar her seferinde iyi günler …Selamlar yada sevgiler demekten uzak durmaya çalışsan da…

 

Ben bir büyüğün olarak sana örnek olmak adına bunu bir gurur sorunu yapmadan, sana…

 

Mutlu ve başarılı bir yaşam dileyip ve sevgiler göndererek… Sağlıcakla kal diyorum…

*tna

***

 

İyiki varsınız...

Yüreğimizde biraz sevgi ve saygı varsa inanın sizler içindir ...

İçimizde biraz umut varsa inanın bu tür dostlar sayesinde yeşermekte...

Ülkeme bahar gelmektedir...

Bir gelincik, bir papatya, bir karanfildir...

Kokusu yedi düvele ulaşan...

Boyunlarında çiçeklerle bezenmiş...

Toprak olmak düşüncesinden uzak umut rüzgarları estiren... :clover:

.

DİPNOT...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

 

sevgili gecekuşu üzülerek görüyorum ki taraflı eleştirilerdeymişsiniz. yine de taraflılığınıza rağmen sizi ciddiye alarak uyarıma dikkat etmeden resimlere bakan arkadaşlardan özür diliyorum . konuyla bağlantılı görmeseydim, eklemezdim.

 

rapor ettim ve linkler ve beraberinde yazılarımın bir kısmı da silindi... sanırım söyleyecek tek bir söz kaldı

 

"benim dinim bana, sizin dininiz de size..."

Sevgili 'Su DaMLaSı' , İletinden bana kırgınlığını, üzüldüğünü anlayabiliyorum...

 

Ama biraz sakinleştikten sonra iletileri tekrar gözden geçirince ifadelerimin taraflı olmadığını anlayacağını biliyorum...

 

 

Bir insanın özür dileyebilmesi, Eğer, gerekli kültür ve insani değerleri özümseyemediyse çok zordur...

 

Sen doğru olanı yaptın, kültürlü ve Forumdaşlarına saygı duymanın onurlu davranışını gösterdin bizlere...

 

 

"Kendisinin bu hassasiyeti göstereceğine inanıyorum..." dedikten sonra,

 

senin bu örnek davranışı göstermen, senin hakkında yanılmadığımı görmekten ben kendi adıma mutlu oldum ama,

 

Esas olan senin bu kişiliği, sağlam ayaklar üzerinde duran davranışının, forum var olduğu sürece örnek olarak duracağıdır.

 

 

Taraflı olma konusuna gelince elbette benimde bir görüşüm var, kendim ve yaşam üzerine..,

 

Hatta size duruşunuzdan ötürü taktirlerimi ifade ederken;

 

Ben Agnostik bir bakış açısıyla konuyu değerlendiren bir kişi olarak,

 

Bu yaklaşım inanış ve duruşunuza son derece saygı duyuyorum...

diye kendi görüşlerimi dile getirmiştim...

 

 

Ama hiç kimse benim bu sayfalarda kimseye öyle inanıyor diye eleştirimi, inançlarına saygısızlık ettiğimi söyleyemez...

 

İnsanlar nasıl hissediyorlarsa, nasıl mutlu oluyorlarsa öyle inanıp öyle davranmaya hakları var...

 

Ben yaşama böyle bakıyorum..,

 

 

Benim karşı duracağım tek nokta kendi inançlarını üstün görüp diğer inanışları yok sayan dayatmacı zihniyetler olur.

 

Bunun dışında tabiki herkes, inanışlarını,görüşlerini, bildiklerini, eleştirilerini uygun üslupla dile getirecektir...

 

Burası bir fikir platforumu, dinsel inanış çatışmalarının değil, görüşlerin sergileneceği ortamlar...

 

 

O nedenle ne kimse kimsenin inanışlarıyla alay etme, yok sayma hakkına..,

 

Ne de hiç kimse bir diğerinin inanışlarını açıklama, karşı görüşünü ifade ederken eleştirel bakışını,

 

inancına hakaret olarak görme hakkına sahip değil...

 

 

Formun bu bölümü değişik fikirlere açılırken, olması gereken karşılıklı düzeyli ilişkiler...,

 

Başlığı 'İnsanların En Duyarlı Olduğu Konu' diye attık çünkü öyle olduğunu düşünüyoruz.

Karşılıklı saygı bazında her konu bu bölümde tartışılmalı diyoruz.

Bunu yaparken tartışan her iki tarafada eşit mesafede olmaya çalışacağız

 

diye açıklanmış,herkes bu başlığa girerken bunu okuyarak bunu bilerek giriyor...

 

 

Bu kurallar ve değerlerin dışındaki hiç bir yaklaşım ve davranış elbetteki seninde benimde,

 

ve bunun bilincinde olan diğer arkadaşlarında hoş göreceği bir durum değildir.

 

Bu formu kullanan onun sahipleri olan bizler, bu kurallara sahip çıktığı ölçüde formun ve inançlarımızın saygınlığı artacaktır...

 

Eğer yam yam'ın var olması ve bu eleştirileri yapmasının,

 

seni ve diğer arkadaşlarla birlikte hepimizi araştırma yapmaya yönlendirmesini görebilirsek zaten sorun ortadan kalkacaktır...

 

Aynı şey yam yam için ve diğerlerimiz içinde geçerli değil mi...

 

Bunun dışında tutumlarda olan kişilerin inancını savunacağım derken, ne çatışmalara neden olduğunu,

 

kendi inançlarını kendi davranışlarının, nasıl hırpaladığına yaraladığına hepimiz şahit olduk...

 

 

***

 

Ben yine yazarken konuyu uzattım, her seferinde iki satır yazamak amacıyla oturuyorum, uzadıkca uzuyor...

 

Sıkıcı olabileceğinin farkındayım... o nedenle başa dönüp kırgınlıklarımız ve üzüntülerimizi hatırlarsak,

 

Seni istemeden de olsa üzmüş olmak beni rahatsız etti...

 

Dediğim gibi ifadelerimi daha rahat ve sakin bir anında ele alırsan, eleştirimin sana değil o resimlere olduğunu göreceksin...

 

***

 

"Sanırım 'Su DaMLaSı' istemiyerekte olsa" ifadesini kullanarak,

 

"Bu rahatsızlığı verdiği için centilmence hepimizden özür diler.." dedim...

 

 

Yine de yanlış anlaşılmada olsa seni kırmış yada üzmüş olmanın,

 

En az senin olduğun kadar benide rahatsız ettiğini ve buna neden olmaktan üzüldüğümü belirtmek istiyorum...

 

 

Sevgiyle ve sağlıkla kal..

 

 

*tna

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Su Damlası'ndan İnciler(Objektifçe)...

Diana x’e...

Cyrano’ya...

Dipnot’a...

 

Gecekuşuna...

Yamyama...

 

Bilimselci'ye...

Genele...

 

 

sevgili bilimselci hâlâ aynı noktadasınız. kasıt varsa eğer, bir insanın pek çok tartışma içerisindeki sözlerinin arasından seçme cümleler alarak çok "objektif(?)"çe yorumlar yapılabilir. siz bunun en güzel örneğiniz sergilemişsiniz.

 

size o sözü söylememdeki sebep soru sorup konunun ilerlemesini beklerken sizin "yöntem nasıl olmalıdır vs" gibi derslerinizle konudan uzaklaşmanız ve konuyu kilitlemenize uyarı göndermek içindi.

 

diana x arkadaşımızın sorusu önemli bir soru idi ancak "çok bilmişler buyrun bakalım" diye ekleme yapmıştı. bu nedenle Benim Dinimle ilgili bana soru sorarken "çok bilmişler" diye hitap etmesinin sorudan ziyade hakaret maksatlı bir yazı olduğunu vurgulamak içindi.

 

cyrano arkadaşa yazdığım ise Mevlana nın bilindik sözünün değişik versiyonuydu. "ne kadar bilirsen bil, bildiklerin karşındakinin anladığı kadardır."

 

savunduklarınızı bilmiyorsunuz zira dipnot ise yam yam arkadaşın küfürlü bir şiirine beğenilerini yazmıştı. ve o küfürlü şiir müslümanlara atfen yazılmıştı. hâlâ da sözümün arkasındayım.

 

yam yam arkadaşın yazısında din bağnazca anlatılmıştı. dinimin bağnaz olmadığını ve bahsetti şekilde olmadığını bildiğimden bağnazlığın kendi bakış açısında olduğunu belirttim.

 

gecekuşu'na samimi eleştirisinden dolayı teşekkür etmiştim. fakat sonra yam yam arkadaşın bir sürü hakaretini atlayıp beni uyardığı bölümü alıntılayıp desteklemesi beni şaşırttı ve üzdü. tarafsız olmadığını görmek samimiyetinden şüpheye düşürdü.

 

resimler için özür dilemem gerektiğini şikayet alınca farkettim. çünkü ben resmi anlatan yazıyı görünce o resimlere bakamamıştım. Admin arkadaşa gerek rapor gerekse mesaj göndererek silmesini rica ettim. o da sildi.

 

ve size cevap vereyim derken konu yine kişiselleşti. benimle ilgili probleminiz varsa lütfen özel mesaj bölümüne aktarın yok eğer tüm forumdakilerin benimle ilgili belgesel takip etmelerini istiyorsanız bana dair başlık açın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

Bu topic'te açılan ana konuya dönersen şunları söylemek mümkün aslında...

.

Dogmanın yanıtları vardır,soruları yoktur.

Bilimin ise soruları vardır, yanıtları yoktur, onları insanlar arayıp bulacaktır.

 

Bilim insanlarının bütün çabası işte bu yanıtı olmayan soruların yanıtlarını bulmaktır.

 

Onun için de 'bilim kuşkuyu sever',

'dogma ise kuşkuyu yasaklar'.

 

Bir toplumun yaşamında da "soru sorma, seçenek oluşturma, tartışma,d aha doğru olanı arama" özel bir gelişmişlik ölçütüdür.

 

Gelişmemiş toplum ise bunun bir şekliyle farkına varmış ve yaşamının bir barçası haline getirmiş,

 

Bugün doğmatik ve geri kalmış toplumlar ise;

merak etmeyen,

soru sormayı sevmeyen,

seçenekleri olmayan,

tartışmayan insanların toplumudur.

 

Gelişmenin ve ilerlemeni ölçütü olarak Neden? diye sormak gerekiyor aslında...

Soru soracaksınız, merak edeceksiniz, peşini bırakmayacaksınız ki geleceği oluşturacak adımların büyüklüğünü küçük bir adım olduğun farkındalığını yakalayacaksın...

 

Örneğin bugün siyasal iktidarın başarılı medya ilişkileriyle geçip giden zaman. Yönlendirilmiş bilgi ile doldurulmuş beyinler. Merak dedikodu düzeyine indirgenmiş, orada kalmış. Sorulan sorular futbol takımlarının teknik direktörleri ile sınırlanmış. Doğmatizma saplanmış bir toplum ve hala ortaçağ yaşam biçimini, felsefi yapısını ve kurallarını bugüne entegre etme çabasında ve yaşamını ona göre sürdürmekten başka bir amacı olmayan, yarını sormayan bir yaşamın peşine takılmış giden toplum...

 

Merak mı? Kim kiminle ne yapmış?

Soru mu? Ne var ne yok?

Peşine takılmak mı? Kim önde yürüyorsa onun peşinde.

Maalesef ortada hiç bir şeyin yanıtı yok.

Nedeni de çok açık. Sorusu olmayanın yanıtı da olmaz Olay budur.

Şaşılacak bir şey de kalmıyor aslında...

 

Sevgi ve saygılarımla...

.

fgdf8hz.jpg

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

Bu topic'te açılan ana konuya dönersen şunları söylemek mümkün aslında...

.

Dogmanın yanıtları vardır,soruları yoktur.

Bilimin ise soruları vardır, yanıtları yoktur, onları insanlar arayıp bulacaktır.

 

Bilim insanlarının bütün çabası işte bu yanıtı olmayan soruların yanıtlarını bulmaktır.

 

Onun için de 'bilim kuşkuyu sever',

'dogma ise kuşkuyu yasaklar'.

 

Bir toplumun yaşamında da "soru sorma, seçenek oluşturma, tartışma,d aha doğru olanı arama" özel bir gelişmişlik ölçütüdür.

 

Gelişmemiş toplum ise bunun bir şekliyle farkına varmış ve yaşamının bir barçası haline getirmiş,

 

Bugün doğmatik ve geri kalmış toplumlar ise;

merak etmeyen,

soru sormayı sevmeyen,

seçenekleri olmayan,

tartışmayan insanların toplumudur.

 

Gelişmenin ve ilerlemeni ölçütü olarak Neden? diye sormak gerekiyor aslında...

Soru soracaksınız, merak edeceksiniz, peşini bırakmayacaksınız ki geleceği oluşturacak adımların büyüklüğünü küçük bir adım olduğun farkındalığını yakalayacaksın...

 

Örneğin bugün siyasal iktidarın başarılı medya ilişkileriyle geçip giden zaman. Yönlendirilmiş bilgi ile doldurulmuş beyinler. Merak dedikodu düzeyine indirgenmiş, orada kalmış. Sorulan sorular futbol takımlarının teknik direktörleri ile sınırlanmış. Doğmatizma saplanmış bir toplum ve hala ortaçağ yaşam biçimini, felsefi yapısını ve kurallarını bugüne entegre etme çabasında ve yaşamını ona göre sürdürmekten başka bir amacı olmayan, yarını sormayan bir yaşamın peşine takılmış giden toplum...

 

Merak mı? Kim kiminle ne yapmış?

Soru mu? Ne var ne yok?

Peşine takılmak mı? Kim önde yürüyorsa onun peşinde.

Maalesef ortada hiç bir şeyin yanıtı yok.

Nedeni de çok açık. Sorusu olmayanın yanıtı da olmaz Olay budur.

Şaşılacak bir şey de kalmıyor aslında...

 

Sevgi ve saygılarımla...

 

dogmadan bahsettiğiniz için konu dışında kalmışsınız diyebiliriz. zira biz burada İslam dan bahsediyoruz ve aslında asıl konu sizlerin "Allah ın yokluğuna deliller getirmeniz"dir.

 

dogmatizme karşı pek çok ayetimiz mevcut. ilk önüme geleni yazayım:

 

en'am: 80 - Kavmi onunla tartışmaya başladı. O da onlara dedi ki: "Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? O'na ortak koştuklarınızdan hiç korkmuyorum, ancak Rabbimin dilediği şey hariç. Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Hiç düşünmez misiniz?"

 

düşünmenin de İslam ı vurgulayacağına hiç şüphemiz olmadığını ispatlayan ve düşünmeyi gerekli gören bir ayet...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ve ben tüm bunları söylerken dahi konuların aksamasına sebep olmadım. ta ki bugüne kadar... açıklamamı istediğiniz başka cevaplarım varsa belirtin, beraber işleyelim.

 

incinin değerini sarraflar bilir... mahalle esnafı boncuk sanıp güler geçer...

 

Su damlası arkadaş,

 

Duygusallaştın şu sıra, söylediklerin biribiri ile çelişiyor.

Yukardan aşağı tekrar bir diyalogları okuyuver...

 

Forumdaki insanların hemen hepsi, önce dünya görüşlerini belirliyorlar...

Daha sonra o konuda düşündüklerini ve inandıklarını...

Daha sonra karşısına muhalefet birisini buluyor, ve başlıyor tartışmaya...

Zaman zaman sözler karşılaşınca tansiyon yükseliyor...

Söyledikleri sözler şunlar;

Sen bu konuyu bilmiyosun, öğren gel...

Kurallar şunlar, benim inancımın kuralları şunlar, çelişiyorsun,

soruma cevap alamıyorum, vs.vs

Zaman zaman bunlar olacak ve oluyorda...

Kişiler görüşlerin savunucuları, insiyatifte o şahısların

Üslupları farklı farklı, kimisi kavgacı, kimisi uzlaşıcı...

 

İnsanlar karşısındakinin kişiliğini küçümseyip hakaret etmediği sürece...

Örneğini seninkilerde de verdiğim gibi, kişisel eleştirilerdede bulunabiliyor...

Tartışmacılar robot değilller, onların hisleri de mevcut, hissi konuşabilirler...

 

Kimseninin tartışma sırasında biribirinin kaşını gözünü tabiiki eleştirmeye niyeti yok...

Nihayetinde kişinin şahsında fikirlerini eleştiriyorlar...

 

İlk bana söyleyerek sen başlattın, polemiğe dönüştü...

Her polemiğe cevap huyun da var...

Son örneğin "incinin değerini sarraflar bilir... mahalle esnafı boncuk sanıp güler geçer..."

Altta kalmama düşüncesi...

 

Sevmediğin üslubu görmemezlikten gelip,

tekrar tartışma içine çekebilirsin kişileri...

Büyüklüktür, olgunluktur...

Özünde varsa eğer...

Bunu yap lütfen...

Sözler ve resimlerle insanları acıtıp yaralamaktan çok daha iyidir...

 

İyi dileklerimle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hazret, "Osmanlı'da toplam 6 kez hırsızlık yapılmış" diyor, sonra da bizi saçmalamakla itham ediyor... :D

 

Gözü arap ve bedevi kültüründen başka bir şey görmeyen, toplumsal yaşam şartları ve gerekliliklerinden bihaber kişilik örneği sergiliyor... Aloo uyan artık... 1400 yıl öncesinde yaşamıyoruz...

 

yanlışın var biz Türk kültürünü görüyoruz, senin göremediğin..

 

Teist arkadaşların her defasında ateistlere karşı kullandığı argüman :

 

"Ben inanarak bir şey kaybetmem.. Ama ya varsa? "

 

Halbuki öyle değildir. Din bir yaşam biçimidir. İbadetiyle, düşünce sistemiyle, korkularıyla ve beklentileriyle... İnanan biri, dinin tüm emirlerini yerine getirmek zorundadır. Aksi takdirde günahkar olacaktır. Bu, inananın omzuna yüklenmiş bir ağırlıktır. İbadetini tam yerine getirememenin verdiği sıkıntılar yaşar..

 

İnanan birisi hurafelere açıktır. Büyüye inanır.. Cinlere ve meleklere de.. Pek çok teist absürd ötesi hurafeler içinde geçirir hayatını. (Gece tırnak kesmemek, gece sakız çiğnememek, yapılan bir fiil için meleklerin kaçacağını düşünmek, kadınların muayyen günleri için kendilerini pis görerek bebek ya da mezar ziyaretine gidememeleri, muska ve üfürkçülerden medet umma ve daha sayılamayacak binlerce hurafe)

 

İnanan birisi ümmetçidir...Hümanist olamaz. Kendi dininden olmayanı dost edinemez. Hele ateistlere karşı Kur'an'dan gelen önyargıları vardır. İnananın gözünde ateist, "helak edilesi canlılar" dır.

 

.

.

 

evet inanan birinin yerine getirmesi gereken yükümlülükler vardır: O da insanca yaşamak ve yaşatmaktır..

bir müslüman insanın en mükemmel varlık olduğuna ve tüm kainatı korumakla sorumlu olduğuna inanandır, bir müslümanın "benim için" diyerek hiçbir canlıya zarar verme hakkı yoktur..Eğer biraz objektif olarak baksanız dine, dinlerin ve dindarların kainatla olan uyumlu ilişkilerini görürsünüz, fakat hatanız yaşanmayan bir islama bakmanız..Haklısınız çünkü ortada İslamı yaşayan çok az ve muhtemelen karşılaşmadınız, onun için diyorum ya sizin ateist olmanızın sorumlusu bizleriz..

 

saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

merhabalar hepinize

 

epeydir foruma giremedim sizleri özlemişim :D

 

burdaki tartışma alevlenmiş ben biz süre yorum yazmayacağım ilgi ile okuyacağım...

 

bilimselci nasılsın bu arada :)

 

sedelinacım sen nasılsın seni özlemişim yaww... :clover:

 

sevgiler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

merhabalar hepinize

 

epeydir foruma giremedim sizleri özlemişim :D

 

burdaki tartışma alevlenmiş ben biz süre yorum yazmayacağım ilgi ile okuyacağım...

 

bilimselci nasılsın bu arada :)

 

sedelinacım sen nasılsın seni özlemişim yaww... :clover:

 

sevgiler

 

Sardunya kardeş,

 

Merhaba samimi söylüyorum seni merak ettim...

Alışmıştık sana...

Bir ara aklımdan geçirdim yoksa burayamı gelmiyo diye...

Profilden nereye yazdığına bakacaktım..

Sensiz yavan oluyor ayrılma sakın...

Hatta okumaklada kalma...

Tartışmak iyi seninle...

 

En iyi dileklerimle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

genelleme yapmak gibi yanlışlara düşüyorsunuz,hayat sizin tanıdığınız insanlardan ibaret değildir :excl:

ben inancımı yaşıyorum,hurafelerle ve falcılarda gezinmiyorum,ve ayrıca falcılara giden medyumlara gıden inançsız ınsanlarda var hatırlatırım :excl:

ateist arkadaşım da var,Alevi arkadaşımda var,Hrıstıyanda hepsi ile insanlık noktasında buluşabiliyorum..

inancımı yaşadığım için huzurluyum ve içimde herhangibir baskı hısstmıyorum,her alanda kendımı geliştiriyorum,gelişmiş çocuklar yetiştiriyorum..

herkesi kendi dar kalıplarınızda genellemeyın,benim ateıst arkadaşlarım sizler kadar dar görüşlü değiller..

dünya sizin gördüğünüzden ibaret değildir

 

sedelina bu kelimeler beni acayip etkiledi sanki ben bunlari yasiyomm.annem ve kardeslerim acayip inancli kuzenlerim ateist cevremde asyali bir cok arkadasim var her dini sanki yasiyorum ama ben inanmiyorum ama icimde anlamadigim bir huzur var niye bilmiyorum sadece Allaha inanmakla yatiniyom bu bana yetiyoooo dahasi olmasada olur cunku turkiyede muslumanligin icine doguyoz ama burda ole degil cevrende 100lerce dinvar ve icinde kaybolmamak imkansizz ole guzel yazmissinki hepsinle evet insanlik noktasinda bulusuyoz tattisiyozz ama kimse bir birini gel sen budistol yada cristian olsun diye zorlamiyoooherkez bir birinin inancin a saygili olmasi gereken gibi...............

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.