Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

‘Laiklik yeniden tanımlanmalı’ diyen Yargıtay Başkanı’na hukukçulardan destek

 

 

Yargıtay Başkanı Osman Arslan’ın yeni adli yılın açılışında yaptığı ‘laikliğin yeniden tanımlanması’ gerektiği yönündeki açıklamalarına baro başkanlarından destek geldi.

 

Arslan, önceki gün yapılan adlî yılın açılış töreninde, “Devletin laik olması ilkesini benimseyenleri, dinsiz olarak kötülemek ne kadar yanlış ise Cumhuriyet’e, Atatürk ilkelerine bağlı olan ve dininin gereklerini yerine getiren kişileri çeşitli sıfatlarla suçlamak da bir o kadar yanlıştır.” demişti.

 

Konya Baro Başkanı Hasip Şenalp, kişilerin değil, devletlerin veya kurumların laik olabileceğini söyledi. Laikliğin herkesçe kabul edilen bir tanımının yapılarak yasada yer verilmesi gerektiğini savunan Şenalp, laikliğin tanımındaki karmaşanın insanların birbirlerini hayali suçlarla suçlamasına zemin hazırladığı yorumunu yaptı. Hoşgörünün önemine değinen Şenalp, “İnsanlar neye inanırsa inansın ne ‘ateist’ ne ‘mürteci’ diye suçlama yapmak bu memlekette kimsenin hakkı ve haddi değildir.” dedi. Yargıtay Başkanı’nın laiklikle ilgili konuşmasını isabetli bulan Şenalp, “Kendini aydın sayan, ancak bu milletin değerlerinden uzak kimseler yasalarımızda laikliğin tarifini yapmaya bir türlü yanaşmıyorlar. İrtica, mürteci suçlamaları 1950 yıllarında da vardı. Yani 1950 yılındaki bu terminolojiyi bugün geri getirdiler. Onun için laikliğin tarifinin mutlaka yapılması, yasalarda yer alması gerekiyor. İnsanlar laik olamaz devletler, kurumlar laik olabilir.” dedi.

 

Kahramanmaraş Baro Başkanı İsmail Kahveci ise demokratik bir ülkede kimsenin birbirini suçlamaması gerektiğini kaydetti. Herkesin birbirine saygı göstermesinin birlikte yaşamanın gereklerinden olduğunu anlatan Kahveci, “İnsanlar birbirlerinin fikirlerini tasvip etmeyebilir; ama saldırgan, aşağılayıcı bir şekilde davranmaması, birbirini hazmetmesi lazım. Başörtüsü ve YÖK’teki çözümsüzlük insanların birbirlerini hazmedememesi yüzünden oluyor.” değerlendirmesinde bulundu. Kişilerin değil doğruların destekçisi olduklarını aktaran Kahveci, laikliğin uygulanırlığının kişilere göre değil herkesi içine alacak şekilde olması gerektiğini kaydetti.

 

Erzincan Baro Başkanı Avukat Hamit Sekman da herhangi bir grup veya dine mensup bir insanın toplumun huzurunu bozacak hal, davranış veya olayların içerisine girebileceğini belirterek, “Ancak bu kesinlikle topluma mal edilmemelidir. Sadece İslam dini değil, diğer dinlere mensup insanlardan da terör olayları içerisine giren kişiler olabilir. Bu durumda o dine mensup insanların tamamını ‘terörist’ diye nitelendirmek ne kadar yanlışsa İslam dininin gereklerini yerine getiren kişileri çeşitli sıfatlarla suçlamak da bir o kadar yanlıştır.” diye konuştu.

 

Yargıtay Başkanı Arslan’ın ‘dindarları çeşitli sıfatlarla suçlamayın’ şeklindeki konuşmasını yerinde bir tespit olarak değerlendiren Manisa Baro Başkanı Remzi Demirkol da, Türkiye’nin kritik dönemlerde laik-anti laik, Kürt-Türk, sağcı-solcu gibi gruplara ayrılarak dış güçler tarafından kullanılmaya çalışıldığını, bu durumun artık son bulması gerektiğini kaydetti.

 

Zaman'dan , inşaalah şu hain istismarın önüne geçerler..

  • Cevaplar 69
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Olur mu hiç???

 

Bu kadar güzel malzemeleri varken...

 

Ne yapsan anti-laik diyebilirler şu an...

 

Misal:"Ben domates olmak istiyorum" "hiiiiiiiiiii! Laiklik karşıtı;taşlayın"(Burada modern taşlar kullanırlar)

 

:zorro:

Gönderi tarihi:

Laiklikten niye bukadar rahatsız oluyorsunuz...Din ile devlet ve siyaseti ayırmak niye bukadar

zorunuza gidiyor. Yoksa bir yaranızmı var :D

Gönderi tarihi:

Laiklik sadece bu mu; o zaman çıkıp söylesinler gerisine karışmasınlar...

 

Anladın???

 

Yoksa bu şekilde bir yerde cemaatçe namaz kılınıyor diye bile laf edilebiliyor...

 

Anladın???

 

Ya da birilerinin giyim kuşamı halk çoğunluğuna uysa da birilerine uyamayabiliyor???

 

Anladın???

 

:zorro:

Gönderi tarihi:

Evet yaraları var , sen bu ülkede ne kadar tertemiz insan hiçbir günahı olmayanlar suçsuz yere önlerini kesildi hayatlarıı alt üst oldu biliyormusun aa dertsiz..

 

O zaman adam dini kullanarak bir yerlere gelmeye çalışıyor demektir.

Tabi sende haklısın bize garip yada gayri ahlaki gelen şeyler bazılarına

normal gelebilir.Önü kesildide o yüzdenmi iktidarlar. Yahu ağlayın

ağlayında biraz insaflı ağlayın.Dünyaları alsanız doymayacak gibisiniz.

Gözünüzü allah doyursun gayri :D

Gönderi tarihi:

Din simsarlarınınkorkulu rüyası olan Laiklik her zaman konuşulan ve tartışılan bir konudur.Elbette dindar olan insanı dincilerden ayırmak gerekir.Mevcut hükümetim amacı türbanı Çankaya'ya sokmaktır.Bu yönde çaba sarfediyorlar.Modern, çağdaş görünmeye çalışıyorlar.Yani takiyye yapıyorlar.AB sürecindeki gelişmeleri ve Tayyip beyi görüyoruz.Ne demişler: ******** ******* ******!

  • 6 ay sonra...
Gönderi tarihi:

LAİKLİĞİN tarifinin/tanımının yapılması isteğini, laikliğe karşı bir hareket olarak görenler var. Millet soruyor: Böyle bir isteğin ne gibi sakıncaları olabilir? Bu bir suç mudur, kabahat midir? Bundan daha haklı ve mâkul (akla uygun) bir istek olabilir mi? Böyle bir tarifin yapılması niçin isteniyor? Çünkü ülkemizde “Laikçiler” diyebileceğimiz “Aşırı Laik” bir kesim var. Bunlar laikliği çığırından çıkartarak din, inanç, vicdan, inandığı gibi yaşamak hürriyetini gayr-i âdil ve gayr-i demokratik bir şekilde kısıtlamak istiyor. Bu zihniyet laikliği, vatandaşın temel hak ve hürriyetlerini ihlal etmek için bir alet ve vasıta olarak kullanıyor. Laikliği bir tabu, bir dogma, dine karşı bir din haline getiriyor. Aydınlarımız, milletvekillerimiz, düşünürlerimiz, hukukçularımız bu durumu müzakere etsinler ve laiklik nedir, ne değildir ortaya koysunlar; yıkıcı olmamak, yapıcı olmak şartıyla bu konuda tartışsınlar. Dünyada, anayasalarında laiklik yazılı olan “laik sistemli” ciddî ve demokrat iki devlet vardır. Biri Fransa, ötekisi Portekiz. Afrika’da birkaç laik muz veya ananas cumhuriyeti vardır ama onları kaale almıyorum. Fransa’ya ve Portekiz’e bakılsın, o iki devlet laikliği nasıl anlıyor, nasıl tanımlıyor, nasıl uyguluyor? Laiklik bize Fransa’dan ithal edilmiş bir kavram ve kurum değil midir? Orada nasıl bir laiklik vardır, incelenmesi iyi olmaz mı? Bizim laikliğimizde, laik devletin Diyanet İşleri Başkanlığı isminde, İslâm dini işleriyle ilgilenen resmî bir genel müdürlüğü vardır. Bu dairenin başkanını devlet seçer ve isterse azl eder, yerine başkasını getirir. Katolik Fransa’da resmî bir “Katolik Din İşleri Dairesi” veya başkanlığı var mıdır? Hayır, orada Katolik kilisesi hürdür. Fransa devleti Roma’daki Vatikan ile bir anlaşma imzalamış ve Katolikleri, kendi din işlerini idare etmek konusunda hür ve serbest bırakmıştır. Laik Fransa’da devlet din işlerine, kiliselere, papazların tâyinlerine, din hizmetlilerinin maaş ödenmesine doğrudan doğruya karışmaz. Fransa’nın ikinci dini İslâm’dır, orada (kesin rakam bilinmiyor ama) 4-5 milyon Müslüman yaşadığı söylenmektedir. Müslümanların yüzlerce din derneği, hatta bir de “İslâm Partisi” mevcuttur o laik ülkede. Binlerce cami ve mescid vardır. Ayrı bir statüye sahip Alsace vilayeti hariç, laik Fransa devleti imamların, müftülerin, din ve Kur’ân öğretmenlerinin işlerine karışmaz, onların maaşlarını ödemez. Laik Türkiye’de ise devlet bütün İslâmî hizmet ve faaliyetlere doğrudan doğruya karışır. 1. Resmî bir Diyanet dairesi ve Diyanet reisi vardır. 2. Bütün imamlar, müezzinler, müftüler, vaizler, okullardaki din dersi öğretmenleri devlet memurudur, devlet bütçesinden maaş alırlar. 3. Devletin 500 kadar resmî İmam-Hatip lisesi bulunmaktadır. 4. Devletin yirmi kadar resmî ilahiyat fakültesi vardır. 5. İslâm Vakıfları devletin elindedir. Onları bildiği gibi idare eder, hattâ satar. (Sata sata bitiremediler...) Böyle laiklik olur mu?.. Bu konu tartışılsın, laikliğin tanımı/tarifi yapılsın demek niçin suç olacakmış? Hür, demokrat, çoğulcu bir toplumda bu gibi tartışmalı konuların müzakere edilmesinde ne gibi sakıncalar görüyor birileri? Lütfen bize gerekçelerini açıklasınlar. Din ve devlet münasebetleri bakımından bugünkü Türkiye’de kesinlikle lâiklik yoktur. Bizdeki sistem “Devlet dini sistemidir!..” Yirminci yüzyılın ikinci yarısında evrensel ve temel insan hakları, hürriyetleri, haysiyetleri hakkında beyannameler, sözleşmeler, uluslararası metinler ortaya çıkmıştır. Türkiye devleti bunlara imza koymuş, hükümlerini ve ilkelerini uygulayacağına söz vermiştir. Bu beyanname ve metinlerin hepsinde DİN, İNANÇ, İNANDIĞI GİBİ YAŞAMAK, ÇOCUKLARINA DİN EĞİTİMİ VERDİRMEK gibi haklar ve hürriyetler birer DEĞER olarak kabul edilmiştir. İnsan haklarıyla ilgili beyanname, sözleşme ve metinlerinin hiçbirinde LAİKLİK DİYE BİR DEĞER yazılı değildir. Ortadaki boşluk bundan ileri gelmektedir. Laikçiler, laikliğin tanımlanmasını istemenin laiklik düşmanlığı olduğunu söylüyor. Gerekçeleri yok... “Biz böyle düşünüyoruz, öyleyse böyledir...” zihniyetine sahipler. Açık, serbest, çoğulcu, demokrat bir rejimde böyle diretmelerin yeri var mıdır? Laiklik tehlikede, öyleyse Cumhuriyet tehlikede diyorlar. Gerçekten böyle bir tehlike ve tehdit var mıdır? Bunun tartışılmasında ne gibi sakıncalar olabilir? Aşırı laikçilerin diretmelerine, tabularına, tehditlerine karşı dindar olmayan aydınlar ve düşünürler de isyan ediyor. Dindar bir vatandaş “Laiklik tanımlansın” deyince ona hemen “Laiklik düşmanı!..” damgası basılıyor. Peki, dindar olmayan ve gerçekten laik olanlara ne diyecekler? Laikliğin yeniden târif edilmesini istemekle Cumhuriyet düşmanlığı arasında nasıl bir illiyet rabıtası kuruyorlar, bunu anlamak çok zordur. Bir insan pekâlâ su katılmamış bir laik olabilir ve laikliğin yeniden tanımlanmasını isteyebilir. Bu memleketin hukukçuları, aydınları, seçkinleri, düşünürleri, büyük gazetecileri; devletin, Cumhuriyetin, ülkenin, halkın, menfaati için aşağıdaki konuları mutlaka iyi niyetle, olumlu bir şekilde tartışmalıdır: (1) Laiklik nedir, laikçilik nedir?.. (2) Laik bir devlet, ülkesindeki gayr-i müslim azınlıklara cemaat kurma hürriyeti ve serbestliği verirken, Müslümanların din işlerini bizzat, doğrudan doğruya idare edebilir mi? (3) Yüz binden fazla din görevlisinin (İmam, müezzin, müftü ve saire) resmî devlet memuru olduğu, maaşlarının devlet bütçesinden verildiği bir sistem laik midir? (4) Laiklik, tartışılmaz bir tabu mudur? (5) 1923’te Cumhuriyet ilan edildiğinde Anayasa’nın (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) ikinci maddesinde “Devletin dini, din-i İslâm’dır” yazılı idi. O zaman Cumhuriyet yok muydu? (6) Gerçek laiklikte (Fransa’da ve Portekiz’de olduğu gibi) devletin dinlere, ibadetlere, ibadet lisanına, dinî eğitime müdahale etmesi ve bunları bizzat idare etmesi var mıdır? (7) Laiklik bazı laikçilerin (veya aşırı laiklerin) anladığı gibi din düşmanlığı mıdır? (8) Laik bir devlet Ezan diline ve bir namazda okunan kıraatin hangi lisanla yapılacağına karışabilir mi? (9) Ezan Türkçe okunsun diyenler, “Yahudiler sinagoglarda ibadetlerini İbranice ve Ladino ile yapmasınlar, Türkçe yapsınlar” diyebilir mi? (10) İstanbul Fener’deki Rum Patriğini kilisenin Sen Sinod dinî meclisi seçmesin, Ankara’daki laik Cumhuriyet seçsin diyebilirler mi? (11) Sabataycıların gizli Hahambaşısını Cumhurbaşkanı seçsin ve siyasî iktidar tâyin etsin diyebilirler mi? Böyle konuların müzakere edilmesinin Cumhuriyet düşmanlığı ile uzaktan veya yakından bir alakası olamaz. Dindarlık, kesinlikle laiklik aleyhtarlığı olarak algılanamaz. Bir vatandaş hem dindar olabilir, hem de devletine ve cumhuriyetine sâdık olabilir. Nitekim realitede durum böyledir. Dindar vatandaşlara “Dinci” demek ayıptır, Türkiye’nin bütünlüğüne, iç barışına, selametine karşı işlenmiş bir suçtur. Laiklik ile laikçilik asla birbirine karıştırılmamalıdır. Dindarlara iç-düşman gözüyle bakmak bu memlekete, bu devlete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Laiklik bir kavramdır, bir tabu değildir. İleri, akıllı, medenî, mantıklı, demokrat ülkeler, devletler, rejimler nelerle uğraşıyor, biz nelerle... Japonya’da, bizdeki gibi bitmez tükenmez müzmin bir din-devlet kavgası, laiklik dayatmaları olsaydı ilerleyebilirler miydi? Laikliği çığırından çıkartmasınlar, Türkiye’nin önünü tıkamasınlar, geleceğini karartmasınlar...

 

Mehmet Şevket Eygi

 

saygılar

Gönderi tarihi:

Fransada,Portekizde laiklik bizdeki gibi degildir.Tabiiki degildir.Cünkü orada hic kimse kalkipta dini siyasetin icine sokmak icin gece gündüz calismaz.Yeterli egitim almislardir bu yönde.Devleti dine baglamak icin her firsati degerlendirmezler.Orada basbakanlar veya Cumhurbaskanlari bir ordu gazeteci ve koruma esliginde Allahin evine gitmeye kalkismazlar kalkisirlarsa meclislerinde ve kamuoyunda agizlarinin payini alir otururlar koltuklarinda.Tabiiki oradaki laiklik ayridir.Cünkü onlar laikligin ne anlama geldigini cok iyi bilirler,kiliseye gittiginde meclis yoktur aklinda, mecliste ikende kiliseyi düsünmez.Iste onlarla bizim farkimiz.Laikligi dinsizlik olarak görenler,Atatürkcülere yaftalar yapistiranlar,Özgürlük var diye devletin yasalarini hice sayanlar önce Laiklere nekadar saygi duyduklarini düsünsünler.Saygi bekleyen saygi gösterir.Türban sorunu var diye Laiklik yeniden tanimlansin diyenlere bende diyorum ki o zaman Islamda yeniden tanimlansin.Cünkü Islam diye bizlere yutturulmaya calisilan bircok seyin Islamla alakasi yoktur.Uydurmadir,saptirmadir,Yahudilikten alinmadir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

keşke din konusuna hiç girmeseydiniz.şimdi bana bir tane bişey gösterin İslam da yahudilikten alınma.buna mantıklı bir cevap bekliyorum.ikincisi laikliği dinsizlik olarak tanıtanlar laiklerin bizzat kendileridir.gerek yaşayış tarzları gerek se düşünceleri.amerika da bir rütbeli bir asker eğer kiliseye bağlı değilse ordudan ihraç edilir.bizde de eğer rütbeli abdestli namazlıysa, eşi başörtülüyse ordudan ihraç edilir.bakın din pek ala siyasete alet edilir.eğer atatürkçülük laiklik siyasete alet ediliyosa din de edilir.çünkü din hayatın her alanını kapsar yeri geldiğinde bir ideolojidirde.insanların dini düşüncelerini dile getirerek siyasi partilerin oy alması da çok normaldir.örneğin bir siyasi parti imam hatiplerin önündeki engeli kaldıracaz, baş örtüsü sorununu çözecez, askerler ibadetlerini yapabilecek diye seçmenine vaatte bulunablir.bu gayet normaldir.biz de İslam'ı kısıtlamak için yapılan her hareketin adı laiklik konuyor.sanki yeni bir dinmiş gibi.

saygılar

Gönderi tarihi:

ataturkun tanımladıgı laıklıkten asla vazgecmemelıyız.

Turkıyede laıklık dıger ulkelerdekı laıklıge benzemez.Turkıye hıc bır zaman tam laık bır ulke olamaz ve olmamalıdır.dıger ulkelerdekı devletler kılıseye kaynak ayırmaz.kılısenın kendı kaynakları vardır.dıyanetın kurulmasındakı nedende budur. camılerın kılıseler gıbı kaynagı yok.camılere ve orda calısanlara kaynak ayrılmak zorundadır.eger kaynak ayrılmazsa tam laık ulke olalım derken serıatın ıcıne dogru suruklenırız.cunku devlet bunları kontrol altında tutmazsa kaynagı keserse camıler ve orda calısanlar kaynagı nerden bulacak.devreye cemeatler ve tarıkatlar gırecek.buda cok tehlıkelı bır durum.Ataturk dıyanetı kurmakla kalmayıp ılk ılahıyat fakultesınıde acmıstır.cunku dının tarıkatlar ve cemeatler tarafından deıl kurmus oldugu fakultelere ınsan yetıstırerek dıyanet ıslerı baskanlıgı tarafından kontrol edılmesını saglamıstır.dıyenetı kurmasındakı amac budur.

Gönderi tarihi:
ataturkun tanımladıgı laıklıkten asla vazgecmemelıyız.

Turkıyede laıklık dıger ulkelerdekı laıklıge benzemez.Turkıye hıc bır zaman tam laık bır ulke olamaz ve olmamalıdır.dıger ulkelerdekı devletler kılıseye kaynak ayırmaz.kılısenın kendı kaynakları vardır.dıyanetın kurulmasındakı nedende budur. camılerın kılıseler gıbı kaynagı yok.camılere ve orda calısanlara kaynak ayrılmak zorundadır.eger kaynak ayrılmazsa tam laık ulke olalım derken serıatın ıcıne dogru suruklenırız.cunku devlet bunları kontrol altında tutmazsa kaynagı keserse camıler ve orda calısanlar kaynagı nerden bulacak.devreye cemeatler ve tarıkatlar gırecek.buda cok tehlıkelı bır durum.Ataturk dıyanetı kurmakla kalmayıp ılk ılahıyat fakultesınıde acmıstır.cunku dının tarıkatlar ve cemeatler tarafından deıl kurmus oldugu fakultelere ınsan yetıstırerek dıyanet ıslerı baskanlıgı tarafından kontrol edılmesını saglamıstır.dıyenetı kurmasındakı amac budur.

atatürkün tanımını yazarmısınız?din ve vicdan özgürlüğümü diyo yoksa müslümanların inançlarını engelleyin diğer türlü düşünenlerin hepsini serbest bırakın falan mı diyo?bakın Kuran kursları yıkılıyo ama kilieler yapılıyo üstelik bunu şeriatçı dediğiniz akp yapıyo.bu ülkede laiklik falan yok hiçbir zman da olmamıştır.ne zman ki bir müslüman bir ateist ya da farklı dinden bir insan gibi aynı haklara sahip olur o zman laiklikten söz edebiliriz.

saygılar

Gönderi tarihi:
keşke din konusuna hiç girmeseydiniz.şimdi bana bir tane bişey gösterin İslam da yahudilikten alınma.buna mantıklı bir cevap bekliyorum.ikincisi laikliği dinsizlik olarak tanıtanlar laiklerin bizzat kendileridir.gerek yaşayış tarzları gerek se düşünceleri.amerika da bir rütbeli bir asker eğer kiliseye bağlı değilse ordudan ihraç edilir.bizde de eğer rütbeli abdestli namazlıysa, eşi başörtülüyse ordudan ihraç edilir.bakın din pek ala siyasete alet edilir.eğer atatürkçülük laiklik siyasete alet ediliyosa din de edilir.çünkü din hayatın her alanını kapsar yeri geldiğinde bir ideolojidirde.insanların dini düşüncelerini dile getirerek siyasi partilerin oy alması da çok normaldir.örneğin bir siyasi parti imam hatiplerin önündeki engeli kaldıracaz, baş örtüsü sorununu çözecez, askerler ibadetlerini yapabilecek diye seçmenine vaatte bulunablir.bu gayet normaldir.biz de İslam'ı kısıtlamak için yapılan her hareketin adı laiklik konuyor.sanki yeni bir dinmiş gibi.

saygılar

Din konusuna girmemiz isinize gelmiyor dimi,cünkü halkin nasil din simsarlarinca sömürüldügü din adina ne kadar Yahudi hurafesi varsa dine sokulup insanlarin aldatildigi ortaya cikacak diye ödünüz kopuyor.Dinde neyin Yahudilikten alinmis oldugunu bilmiyorsaniz demekki sizde bu hurafelere inanmislardansiniz.Bana soracaginiza acin din kitaplarini okuyun ve neyin dogru neyin yanlis oldugunu ögrenin.

Siz birakin Avrupayi Amerikayi onlar din konusunu asmislar aya gidiyorlar biz ise hala sacin teli görünürse yillara cehennemde yanmakta kaldik.

Din insanin özel alanini kapsar,dindevletlerinde her alani kapsar Türkiye din devleti degildir.Türkiye Laik bir Cumhuriyettir.Bu böyle biline...

 

 

sayglarla

Gönderi tarihi:
atatürkün tanımını yazarmısınız?din ve vicdan özgürlüğümü diyo yoksa müslümanların inançlarını engelleyin diğer türlü düşünenlerin hepsini serbest bırakın falan mı diyo?bakın Kuran kursları yıkılıyo ama kilieler yapılıyo üstelik bunu şeriatçı dediğiniz akp yapıyo.bu ülkede laiklik falan yok hiçbir zman da olmamıştır.ne zman ki bir müslüman bir ateist ya da farklı dinden bir insan gibi aynı haklara sahip olur o zman laiklikten söz edebiliriz.

saygılar

 

AKP nin basi cumhurbaskaniniz olacak fenami iste,istediginiz bu degilmi?

Gönderi tarihi:
Din konusuna girmemiz isinize gelmiyor dimi,cünkü halkin nasil din simsarlarinca sömürüldügü din adina ne kadar Yahudi hurafesi varsa dine sokulup insanlarin aldatildigi ortaya cikacak diye ödünüz kopuyor.Dinde neyin Yahudilikten alinmis oldugunu bilmiyorsaniz demekki sizde bu hurafelere inanmislardansiniz.Bana soracaginiza acin din kitaplarini okuyun ve neyin dogru neyin yanlis oldugunu ögrenin.

Siz birakin Avrupayi Amerikayi onlar din konusunu asmislar aya gidiyorlar biz ise hala sacin teli görünürse yillara cehennemde yanmakta kaldik.

Din insanin özel alanini kapsar,dindevletlerinde her alani kapsar Türkiye din devleti degildir.Türkiye Laik bir Cumhuriyettir.Bu böyle biline...

sayglarla

ne güzel yan çiziyosunuz birtek örnek bile gösteremiyosunuz.sizlerin zoruna gidiyo artık müslümanların bu ülkede biyerlere gelmesi.ama boşuna. çünkü artık ok yaydan çıktı.bu ülkede birzamanlar şeriat hüküm sürüyodu tepeden laiklik geldi.tam tersi de olabilir.bakın din konusunda biraz bilgilenmeniz gerekiyo din insanın tüm hayatını kapsar bunu kabul etmek istesenizde istemesenizde bu böyle.ayrıca insanların dini inançlarıyla dalga geçemezsiniz.en azından puta tapmıyorlar.kimseyi putlaştırmıyorlar.bence o çoooooooooooook daha saçma.

Gönderi tarihi:

LAIKLIGI KAVRADINIZMI,.,

 

Bu Ülke O kadar Laikki,.,bir baska benzeri yoktur,.,bu Ülkemizi kol kola bölmek istiyenlere bile

Efendice ,.Efendi Türklere yakisir sekilde,,,,

PKK .,.,Kahrolsun.,.diyebilmektedir,.,hergün dis mihraklarin disardan.,havadan yapilan silah yardimlariyla

Bu Milleti karsi karsi getirmeye calisanlara karsida,.,.

LAIKLiK DERSI VERMEKTEDiR,.,Bunu Adi kahrolsun PKK dir,.,,.

Bunu Dünyada hangi ULUSUN COCUKLARI BASARA BILMISTIR.,.,

iste basaramiyanlarin,.,durumu O kadar Aciki,,

bizim icimizde basarmamiz icin ugrasanlar

utanmadan diyebiliyorlarki bizler

niye onlara yardima

gitmiyoruz

 

KIM ONLAR ARAYIN BULUN,.,.Heseyi biliyorsunuz .,,!!! .,.Onumu bilemiyeceksiniz

AH ATAM AH NE GÜNLERE KALDIK

Yurtta sulh Cihanda Barisi bile Kavrayamamislar,.,

 

Saygilar

 

:shuriken: yamyam frankfurt

Gönderi tarihi:

Yusuf Kaplan:

 

Laikçi körleşmenin şiddeti ;

 

Türkiye'nin sorunu sığlaşma, yüzeyselleşme, ikiyüzlüleşmedir: Batı'yla da, İslâm'la da kurduğumuz ilişki biçimi, ezberlenmiş klişelere ve sloganlara dayanan sığ, yüzeysel, iki yüzlü bir ilişki/sizlik biçimidir.

 

Batıcı / seküler, özellikle de laikçi çevrelere göre, İslâm, sadece bireysel bir inanç meselesidir. Oysa İslâm'ın kaynakları, hayatın her alanına müdahale etmek zorunda olduğunu söylüyor. Ama Türkiye'deki seküler ve laik/çi çevreler, tam tersini dayatıyorlar bize. Totaliter zihin böyle bir şey olsa gerek.

 

Peki, bütün seküler, özellikle de laikçi çevrelerin, İslâm'ın hayatımızı, siyaset, ekonomi, kültür, sanat, düşünce ve medeniyet anlayışımızı düzenleyemeyeceğini bize dayatırlarken, önerdikleri dişe dokunur bir şey var mı?

 

Önerdikleri şey, seküler, dolayısıyla Batılı bir dünya ve hayat algısıdır. İyi de kendilerinin seküler / Batılı dünya ve hayat algısına ilişkin sahip oldukları bilgileri nedir ve doğru mudur?

 

Batı'dan / sekülerlikten anladıkları, dinin hayata, siyasete, kültüre, sanata, düşünceye karışamayacağı dogma'sıdır: Buna göre, İslâm, hayattan, siyasette, kültürden, düşünceden, sanattan uzaklaştırılmalı; Allah'ın dini değil, kendi algıladıkları "din" topluma dayatılmalıdır. Bilim, her şeyin merkezine yerleştirilmelidir. İyi de hangi bilim? Newton'ın bilimi mi, Heisenberg'in bilimi mi, Einstein'ın, Planck'ın bilimi mi, yoksa Batlamyus'un bilimi mi? Hangisi? Çünkü bu bilim anlayışlarının zihinsel önermeleri birbiriyle uyuşmaz ki?

 

Bilimsel mantık, zamanla, mekânla kayıtlı bir mantıktır; geçicidir; değişir. Ama biz, bilimsel mantığı, değişmez, tartışılmaz, mutlak bir din katına yükseltiyoruz. Aklı çöp tenekesine atıyoruz. İlkel bir pozitivizmden başka bir şey değil bizim "bilim" anlayışımız.

 

Yani aklımızla, zihnimizle değil, duygularımızla ve hislerimizle, adeta iman edercesine yaklaşıyoruz bilime. Hiç bir şeyi anlayamayan çocuksu bir psikolojiyle.

 

İşin daha da ürkütücü boyutlar kazandığını da görüyoruz: Türkiye'deki laikçi ve ulusalcı çevreler, İslâm'ı gericilik, laikliği ise tartışılmaz bir din gibi kabul etmediğiniz sürece, size bu ülkede yaşama hakkınız olmadığını söyleyecek kadar şirretleşiyorlar. Max Weber'in modernlik için yaptığı "demir kafes" tanımlaması, aslında bizim laikçi / ulusalcı kesimler için "cuk oturan" bir tanımlama. Weber, daha önce de söylediğim gibi, modernliğin / demir kafesinin bir özgürlük kaybı ve anlam krizi ürettiğini söylüyordu.

 

Aslında asıl özgürlük kaybını ve anlam krizini hem de berbat bir şekilde biz yaşıyoruz. Laikçi ulusalcılar, bir yandan bağımsız bir Türkiye'den sözediyorlar; öte yandan da tam bir din hâline getirdikleri ve gerçekte bambaşka bir dinsizlik biçimine dönüşen dünyada eşi benzeri olmayan bir laiklik biçimini, "laiklik budur" diye bize dayatıyorlar.

 

Oysa bu tam bir körleşmedir. Laikliğimizin esin ve besin kaynağı olan Fransa'da bile orta dereceli okulların üçte birinin katolik okullarından oluştuğunu, bizde ise Kur'ân'ın eğitiminin değil, Kur'ân öğrenmenin 12-15 yaşına kadar çocuklarımıza resmen yasaklandığını gözönünde bulundurursanız, bizdeki laikçi-ulusalcılığın nasıl berbat bir körleşme ve "dinsizleşme" biçimine dönüştüğünü anlamakta zorlanmazsınız.

 

Laikçi-ulusalcılık tam bir körleşme ve bu toplumu demir bir kafese hapsetme biçimidir. Bir taraftan tam bağımsızlıktan sözedeceksiniz, öbür taraftan da laikçiliğin tek çıkar yol olduğunu söyleceksiniz! Laikçiliğin tek çıkar yol olarak görülmesinin, bu toplumu Batılıların karikatürü hâline getirdiğini ve zamanla bu toplumun büyük iddialarını, rüyalarını, ideallerini yok eden, sığ, ilkel ve bayağı arabesk ve eurobesk kültürün kıskacına hapsolan bir toplum ürettiğini göremeyecek ve bu iki ilkel kültürle bırakınız dünyaya esaslı şeyler söyleyebilmeyi, bu ülkenin önümüzdeki çeyre asırda yok olmanın eşiğine geleceğini göremeyeceksiniz! Zihinsel körleşme ve köleleşme değil de nedir bu?

 

Oysa körleşme olgusu, kaçınılmaz olarak iktidar ve çıkar çatışmalarını tetikliyor ve Türkiye'de farklı ideolojik ve siyasal kesimler arasında söylemsel ve fiîli şiddet biçimleri üretiyor. Bunun Türkiye'yi nereye sürükleyeceğini söylemek bile gerekmiyor!

Gönderi tarihi:
Yusuf Kaplan:

 

Laikçi körleşmenin şiddeti ;

.

.

.

Oysa körleşme olgusu, kaçınılmaz olarak iktidar ve çıkar çatışmalarını tetikliyor ve Türkiye'de farklı ideolojik ve siyasal kesimler arasında söylemsel ve fiîli şiddet biçimleri üretiyor. Bunun Türkiye'yi nereye sürükleyeceğini söylemek bile gerekmiyor!

saygılar

Gönderi tarihi:
ataturkun tanımladıgı laıklıkten asla vazgecmemelıyız.

Turkıyede laıklık dıger ulkelerdekı laıklıge benzemez.Turkıye hıc bır zaman tam laık bır ulke olamaz ve olmamalıdır.dıger ulkelerdekı devletler kılıseye kaynak ayırmaz.kılısenın kendı kaynakları vardır.dıyanetın kurulmasındakı nedende budur. camılerın kılıseler gıbı kaynagı yok.camılere ve orda calısanlara kaynak ayrılmak zorundadır.eger kaynak ayrılmazsa tam laık ulke olalım derken serıatın ıcıne dogru suruklenırız.cunku devlet bunları kontrol altında tutmazsa kaynagı keserse camıler ve orda calısanlar kaynagı nerden bulacak.devreye cemeatler ve tarıkatlar gırecek.buda cok tehlıkelı bır durum.Ataturk dıyanetı kurmakla kalmayıp ılk ılahıyat fakultesınıde acmıstır.cunku dının tarıkatlar ve cemeatler tarafından deıl kurmus oldugu fakultelere ınsan yetıstırerek dıyanet ıslerı baskanlıgı tarafından kontrol edılmesını saglamıstır.dıyenetı kurmasındakı amac budur.

asıl siz nie bu kadar korkuyosunuz şeriattan.eminim daha ne olduğunu bile tam olarak bilmiyosunuzdur.türkiye laik bir ülke olamaz diyosunuz.bazı çevreler laikliği din gibi görmeye başladılar.bırakın herkes dinini yaşasın.bakın hep müslümanlar taviz verdi bu konuda ve bunun ardı arkası kesilmedi ama artık yeter.başörtüsü özgürlüğümüzü, imamhatiplilerin haklarını geri istiyoruz ve alacaz inşallah.

gözünüz aydın ülke bir başka şekilde yine bölünüyo laikler ve dindarlar.hep çatışma hep karışıklık güzel ülkemin kaderi olsa gerek.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.