Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Sayın Canraşit çok haklı. Neyi beğenmiyorsanız, ne size aykırı geliyorsa buyrun ortaya koyun sayın Fuzuli. Elimizden geldiğince açıklamaya çalışırız, neresini yanlış anladınızsa Atatürkçülüğün, ilkelerinin, doğru anlamanıza yardımcı olmaya çalışırız karınca kararınca.

 

Yok eğer siz de benim gibi Atatürk öldükten sonra her gün 11 Kasım diyorsanız, Atatürkçüyüz diyenler Atatürk'ü temsil etmekte yetersiz kaldılar diyorsanız o zaman anlaşırız. Çünkü ben de böyle düşünüyorum. Yani İsmet İnönü bile bence Atatürkçü değildir. Atatürk öldüğünün ertesi günü de, sonraki günler de hep 11 Kasım olmuştur, maalesef. Atatürk bu ülkeye birazdan da çok fazla büyük numara geldi. Bu kilit jeopolitikte, çok çok daha fazla uyanık olmamız gerekiyor. Yani hakkını veremeyeceksek gelmemeliydik bu kilit coğrafyaya. Geldiysek buranın hakkı bu. Çünkü dünyanın kilidi. Bunu dünyalı değil, uzaylı dünyaya hiç gelmeden gezegeninden teleskopuyla baksa anlar, gözü ilk Anadolu yarımadasına takılır. Bu böyle yani...

Gönderi tarihi:

Beyefendi, ciddi tartıştığımızı sanıyordum. Fikirlerimle alay edecekseniz hiç tartışmayalım.

 

Neye itiraz ettiğinizi somut olarak ortaya koymanız gerekir ki, tartışmamız devam etsin.

 

Bu şekilde, yapılan yoğun propogandanın etkisiyle kafada adeta bir dogma gibi yer etmiş intibaları doğru kabul etmek, akla, mantığa sığar mı ?

 

Evet, bu forumda olsun, memleketimizde olsun Atatürkçülüğü hiç üzerinde kafa yorma gereği duymadan ordudan öğrenen, adeta bir dogma gibi algılayan çok insan var.

 

Herkesin doğru bildiği doğrudur diye bir kural mı var ?

 

Ben size, somut örneklerle Atatürkçülük yorumlarının hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu göstermeye çalışıyorum.

 

Eğer itiraz etmek istiyorsanız, şu dediğin yanlıştır, öyle olmamıştır gibi bir somut gerekçe ile yapmalısınız. Yoksa, itirazlarınız havada kalır, geçerli olmaz.

 

 

 

Saygılar sunarım.

 

Öncelikle bu kadar yüz ifadesi kullanıp da üslubumun seviyesizleşmesi benim de tasvip etmediğim lakin muhabbet ettiğim insanın tavrına göre şekillenen istemediğim bir durum.Sizin kullandığınız ifadelerde de belki farkında değilsiniz ama aynı tavrı görmek mümkün efendim.Anlamadığım fikrine sahip olabilirsiniz, bunu ifade eden cümlelerinizin arkasına koyduğunuz gülücükle ortaya çıkan anlamı birazcık düşünün isterseniz efendim.Bu tarz bir üsluba karşılık bu tarz bir üslup çıkıyor ortaya sonuç olarak...Üslupla ilgili düşüncelerim bu...

 

 

Atatrükçülüğü hiç bilmiyormuşum ya da bu konuda hiçbir fikrim yokmuş gibi bir üslup benimsemem genellikle tartışmalarda kullandığım karşıyı sorularla anlama,muhatabımdan hareketle sorularla, sorumun içeriğinde düşüncemi sergileme üslubundan kaynaklanıyor, çok bilindik bir tartışma üslubu değil, biliyorum, bu konuda da bunu kullandım;ama biraz hatalı oldu...

 

Önce ben anladığım Mustafa Kemal'i söyleyeyim.Mustafa Kemal öncelikle ''paragmatik'' yani faydacı bir kişiliğe sahip...Kendi fikirlerinin görünür hale gelmesinde doğmatikçe davranmamış bence.Şartları çok iyi değerlendirmiş...Cumhuriyet bu fikir zemininde kurulmuş.Mustafa Kemal bilimsel düşünceye bağnazca değil özü itibariyle değer veren, bilimin faydalı yönünü gören, bilimi ilerlemeye araç olarak gören bir insan.Birilerinin bilimi dini inançlara karşı alternatif gibi sadece inançlara savaş aracı olarak gören bilimsiz bilim savunucuları gibi değil ki bunu özellikle söyledim bazı muhteremler Atatürk'ü bu düşüncede görüp Atatürk'ü kendi inançsızlığına ve dine düşmanlığına kılıf yapıyor.Atatürk akılla, bilimle, inancı bütünleştirmiş bir insan.İslam'a bakışı da bu yönde bununla ilgili bakışını anlatan sözleri var şimdi buraya yazmıyorum.HY'nın linkini verdiğiniz malum eserinde de konuyla alakalı sözleri vardı.Yani ne İslam'a düşman ne de inançsızlığı savunan, bunun yerine bilimi inanç yerine ikame etmeye çalışan biri.Mustafa Kemal Türkiye'nin yüzünü Batı'ya çevirmek istemiş, kendi kültürümüzden uzaklaşarak değil, kendi kültürümüzle sanatta, bilimde, eğitimde, ekonomide Batı'nın seviyesine ulaştırmak isteyen... İlle de batı değil tabi ''muasır medeniyet'' sözünün anlamı yeterli bunun için.Mustafa Kemal halkçı, lafla değil gerçekten halkçı, halka değer veren, halkı halk yapan her türlü değere itibar eden, halktan hareket eden biri...Mustafa Kemal Cumhuriyetçi, Cumhuriyet görünümlü totaliter rejim düşünceli değil gerçekten halka inmiş bir Cumhuriyetten yana...Mustafa Kemal milliyetçi ama faşist değil, tanımını yaptığı Türk milliyetçiliği müthiş bir ilke ama bunu gerçekten yapamadık, doğru anlayamadık ya da bunun uygulanması o kadar da kolay değil başka bir açıdan...Mustafa Kemal yenilikçi, sürekli iyiye, zamanın iyi olan neyi varsa o yeniyi bulma, yaşatma, ilerleme taraftarı...Mustafa Kemal laik, ama laikliği inanç düşmanlığı zeminine taşıyan, laikliği inançlarla mücadele aracı olarak gören bazı inançsızların inançsızlıklarına kılıf yaptıkları, inanca, inançlılara karşı tahammülsüzlüklerini laiklikle dile getirdikleri gibi bir düşünce değil.

 

Daha söylenecek çok söz var tabiki de üç aşağı beş yukarı düşünce çerçevesi bu bendeki Atatürk'ün...Bu düşünce yapısı tam manasıyla Mustafa Kemal tarafından ortaya konmuş mudur?Farklı algı uyandıracak uygulama ve sözlerini de bulmak mümkündür...

 

Mustafa Kemal'i herkes kendi düşünce temelinde bir yere koyabilir esasında.''Hayatta en hakki mürşit ilimdir.'' sözünü referans alarak hayata bakışınızı sadece bilimsel temelde oluşturabilir inançsızlığı bu bağlamda Atatürk'ün bu düşüncesiyle savunabilir, bu yönde bir siyaset yapabilirsiniz....Sadece Bursa Nutuk'uğuna dayanarak bile darbe yapmayı, rejimi savunmayı devletin sahibi biziz mantığını üretip, rejimi korumak için demokrasiyi eğip bükebilir, yargıya hakim olabilir, orduyu rejimin yönlendiricisi, savunucusu olarak görebilir, ordunun siyaseti yönlendirmesini bu zeminde savunabilirsiniz ve darbe yapabilirsiniz....

 

''Ne mutlu Türküm diyaene!'' sözünün anlamını Atatürk'ün milliyetçilik anlayışından uzaklaştırıp ya da bu haliyle anlayıp ırka dayalı Türk milliyetçiliğini savunup bugün Milliyetçi cephede çok belirgin olmasa da Atatürk'ü Başbuğ olarak bile görebilirsiniz....

 

Atatürk'ün devrimciliğinden esinlenip kendinizi Milli Şef bile ilan edebilir, paranın üstüne resminizi bastırabilir, aklınızda hangi demokrasi varsa kimseye sormadan aklınıza esen anlayışı uygulayabilir bunu Atatürkçülük olarak savunabilirsiniz....original.gif

 

Hatta Atatürk'ün ''Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.'' sözünden hareketle halka yaslanabilir, yaptığınız siyaseti Atatürkçülere karşı Atatürkçülük karşıtı olarak görülse bile Atatürk'e yaslanarak savunabilirsiniz....smile.gif

 

Deniz Baykallı CHP farklı bir Atatürkçülükla siyaset üretti, Kılıçdaroğlu farklı bir Atatürkçülük anlayışıyla başka bir siyaset benimsiyor, bu iki siyaset anlayışı arasında sadece siyaset üretme anlayışı farklılığı var demeyin bugün Kılıçdaroğlu'nun Atatürkçülükten uzaklaştığını düşünen bu sayfada sayın demirefe buna örnek olmakla birlikte ülkemizde çok Atatürkçü var ki bunu televizyonlarda görebiliyorum.Ordumuz kendini hiç de kendini Kemalist değilim ben Atatürkçüyüm gibi sizin ortaya koyduğunuz ''Kemalistliği kabul etmiyor...'' düşüncesiyle savunmuyor efendim...Ordumuzun Atatürkçüyüm demesi sizin savunduğunuz ordumuz Kemalistliği kabul etmiyor düşüncesi anlamını taşımaz efendim bu sizin algınız.Kabul etmiyor demek, bu yönde beyanı vardır demek, var mı, varsa ben bilmiyorum, yoksa sadece sizin düşünceniz....

 

 

CHP ve altı ok demekle Atatürkçülüğü anlatmış olmuyorsunuz ki ortada olan Atatürkçülük düşüncelerini kıyaslayabileceğimiz bütün samimi Atatürkçülerin dahi hemfikir oldukları bir Atatürkçülük terasizi de yok efendim...

 

Siz de Atatürkçüsünüz sayın demirefe de ama CHP'nin Atatürkçülüğüne bakışınız farklı hem de ayrılma noktasında.Hanginizin Atatürkçülüğü doğru ki CHP'ye bakışta hangi düşünce Atatürkçülük temelinde doğru olsun ve bana Atatürkçülüğü anlatacaksınız oldu mu şimdi?

 

Muhabbetle...

 

 

 

 

 

 

Gönderi tarihi:

:) Yeryüzünde çift taraflı yorumlanmaktan kurtulabilecek bir nesne, bir kavram, bir olgu gösterebilin, ben de Atatürkçülük çelişkiler barındırıyor görüşünü kabul edeyim. Ateş deyin, bir yandan teknolojinin, uygarlığın temeli, bir yandan felaketlerin kaynağı. Su deyin, öyle. Özgürlük deyin yahu, insanları yok etme özgürlüğüne kadar vardırabilir misiniz? Sevgi deyin, aşk deyin, öldüresiye sevmek doğru mudur? Ne aklınıza gelirse... Olumsuzluk yüklemekte aciz kalacağınız bir kavram bulamazsınız.

 

Yani mecburen getirilerine, götürülerine bakacağız. Atatürk'ün ben bu ülke ve ulusa kaybettirdiği bir şey göremiyorum. Bakış açısına göre gören varsa söyler, bakar değerlendiririz. Şu yaptığı hayırlı olmamıştır denir. Bakarız. Yani öyle iyi de kötü de olabilir deyip sıyrılmak olmaz. Açıkladığım gibi bunun söylenemeyeceği nesne ve kavram yok zaten...

 

Her konuda olduğu gibi Atatürkçülük üzerinde de fikir birliği olmayabilir. Üzerinde fikir birliği olması garantisi altında korunan bir kavram yoktur zaten. Dogma bile onca korkutma araçları ile bunda başarılı olamazken, başka konuda nasıl fikir birliği beklersiniz?

 

Hiç tartışmadan, fikir ayrılığı olmadan her şeye he he diyenlerin oluşturduğu topluluktan korkarım ben, fikir ayrılığına düşülen, herkesin farklı bir fikir söylediği topluluklardan değil. Tabii bu keşmekeş olacak demek değil. Sonuçta bir yol ayrımına gelindiğinde, bunu yapacak mıyız yapmayacak mıyız noktasında bir uzlaşı gerekiyor. Bu da oy birliği ile olmazsa oy çokluğu ile sağlanacaktır.

 

Liderin fonksiyonu da gözardı edilemez. Sonuçta toparlayıcı olacak olan liderdir. Genelde saygı duyulan bir liderin işaret ettiği yönde oylar çoğalır ve karar çıkar. Bu böyledir, doğa böyle işliyor. Liderliğin söz konusu olmadığı forum gibi ortamlarda ne kadar farklı sesler çıkarsa o kadar iyidir.

Gönderi tarihi:
Öncelikle bu kadar yüz ifadesi kullanıp da üslubumun seviyesizleşmesi benim de tasvip etmediğim lakin muhabbet ettiğim insanın tavrına göre şekillenen istemediğim bir durum.Sizin kullandığınız ifadelerde de belki farkında değilsiniz ama aynı tavrı görmek mümkün efendim.Anlamadığım fikrine sahip olabilirsiniz, bunu ifade eden cümlelerinizin arkasına koyduğunuz gülücükle ortaya çıkan anlamı birazcık düşünün isterseniz efendim.Bu tarz bir üsluba karşılık bu tarz bir üslup çıkıyor ortaya sonuç olarak...Üslupla ilgili düşüncelerim bu...

Efendim, dönüp baktığımda, doğrudur, ilk gülen adam ifadesini ben kullanmışım ama '' deeeermişim '' gibi gayri ciddi bir ifadeyi görünce ve ortaya konulan düşüncenin mantıksızlığını görünce. Zira, huyum kurusun mantık dışılık görünce gülmekten kendimi alamıyorum tabiat meselesi. Ama kızmaktan da iyidir bence...Her neyse, şunu bilin ki sizi ciddiye almazsam cevap hiç vermezdim.

 

 

 

HY'nın linkini verdiğiniz malum eserinde de konuyla alakalı sözleri vardı.

.

Daha söylenecek çok söz var tabiki de üç aşağı beş yukarı düşünce çerçevesi bu bendeki Atatürk'ün...Bu düşünce yapısı tam manasıyla Mustafa Kemal tarafından ortaya konmuş mudur?Farklı algı uyandıracak uygulama ve sözlerini de bulmak mümkündür...

Evet, HY linkinde de gördüğümüz gibi Atatürk'ün kişiliği bolca övülmüş, dinine ne kadar bağlı bir Türk milliyetçisi olduğu vurgulanmış. Fakat, '' Gerçek Atatürkçülük '' anlatılırken dikkatinizi çekmiştir belki Laiklik, Devletçilik, Halkçılık, Devrimcilik ilkeleri hakkında tek bir bir söz bile edilmeyerek tamamen es geçilmiş, doğrular yanında bu arada yanlışlar da araya sokuluvermiş.

 

 

 

Mustafa Kemal'i herkes kendi düşünce temelinde bir yere koyabilir esasında.''Hayatta en hakki mürşit ilimdir.'' sözünü referans alarak hayata bakışınızı sadece bilimsel temelde oluşturabilir inançsızlığı bu bağlamda Atatürk'ün bu düşüncesiyle savunabilir, bu yönde bir siyaset yapabilirsiniz....

Atatürk'ün fikirlerini herkes kendi eğitim düzeyine, havasına, temayulüne, amacına göre çarpıtabilir tabii ki ve nitekim, öyle de olmuştur. Ancak, daha önce de vurguladığım gibi sizin Kemalist olduğunu sandığınız ABD kontrolündeki ordumuzun gerçekleştirdiği her darbe sonrası Atatürkçülük tekrar yorumlanıp, ABD siyasetine uygun hale getirildiği gibi, HY'nın linki de bu gözle incelendiğinde, 1960 sonrası Atatürkçülük nasıl laik ama Alevileri baskılayan bir Türk-İslam çizgisine yakın yorumlanıp, Atatürk'e atıf yapılarak Komünizmin en büyük düşman olduğunu söylediği yalanı kullanılmışsa, bugünde ABD'nin AKP eliyle yaptırdığı '' Sivil Darbe '' süreci sonucu, Atatürkçülük, HY yorumu ile, yani; Laik değil Sekülerliğin ön plana çıktığı, İslam motifleriyle süslü, adeta ABD rejiminin İslami versiyonu olan '' Ilımlı Siyasal İslam ''a uygun olarak, Türk-İslam sentezi yerine, önceliğin Müslümanlığa verildiği Müslüman-Türk sentezi çizgisinde yorumlandığı görülür.

 

İçi boşaltılmış Atatürkçülük dediğim de budur. Yani; 1960'tan bugüne kadar, devlet ve ordu nezninde Laiklik, Milliyetçilik çarpıtılmış, Halkçılık, Devletçilik, Devrimcilik bırakılmış iken, bugünden sonra da Laiklik yerini Sekülerliğe bırakırken, Milliyetçiliğin önüne de Müslümanlık koyularak yine Atatürçülük olarak lanse edilecektir. Gerek Mustafa Armağan'ın, gerekse HY'nin Atatürkçülük yorumu da bu yöndedir.

 

 

 

Sadece Bursa Nutuk'uğuna dayanarak bile darbe yapmayı, rejimi savunmayı devletin sahibi biziz mantığını üretip, rejimi korumak için demokrasiyi eğip bükebilir, yargıya hakim olabilir, orduyu rejimin yönlendiricisi, savunucusu olarak görebilir, ordunun siyaseti yönlendirmesini bu zeminde savunabilirsiniz ve darbe yapabilirsiniz....

Bursa Nutkuyla darbenin ne alakası var efendim, anlamadım, biraz açarmısınız ?

 

 

 

Atatürk'ün devrimciliğinden esinlenip kendinizi Milli Şef bile ilan edebilir, paranın üstüne resminizi bastırabilir, aklınızda hangi demokrasi varsa kimseye sormadan aklınıza esen anlayışı uygulayabilir bunu Atatürkçülük olarak savunabilirsiniz....

İsmet İnönü'den bahsediyorsunuz ama bilmeniz gerekr ki, onun Milli Şef ilan edilmesi Celal Bayar ve Adnan Menderes',in teklifi ile olmuştur. Atatürk'ün ölümüyle millette doğan boşluk ve sahipsizlik hissini bertaraf etmek ve memleketin başsız kalmadığı mesajı için düşünülmüş bir çaredir. Paranın üstüne İnönü'nin resminin bastırılması ise, hem Osmanlı'dan kalan bir kanunda yazan bir zorunluluktan( Türk devletlerinin geleneği, padişahların tuğrası olur ) hem de bu bu karamsar atmosferi dağıtmak için gerekli görülmüş uygulamalardır. Nitekim, daha sonra paradan kendi resminin kaldırılmasına imkan veren kanunun değiştirilmesini teklif edip, değiştirilmesine de ve sonuçta kaldırılmasına yol açacak olan da İnönü olmuştur.

 

 

 

Deniz Baykallı CHP farklı bir Atatürkçülükla siyaset üretti, Kılıçdaroğlu farklı bir Atatürkçülük anlayışıyla başka bir siyaset benimsiyor, bu iki siyaset anlayışı arasında sadece siyaset üretme anlayışı farklılığı var demeyin bugün Kılıçdaroğlu'nun Atatürkçülükten uzaklaştığını düşünen bu sayfada sayın demirefe buna örnek olmakla birlikte ülkemizde çok Atatürkçü var ki bunu televizyonlarda görebiliyorum.

Sayın Fuzuli, işte ben de onu diyorum zaten. Atatürk'ün fikirlerini herkes kendi eğitim düzeyine, havasına, temayulüne, amacına göre çarpıtabilir. Deniz Baykal CHP'si ile Kılıçdaroğlu CHP'sinin Atatürkçülük yorumlarında bir fark yoktur. Bir fark vardır demeniz için, yine somut delil ortaya koymak gerekir.

 

 

 

Ordumuz kendini hiç de kendini Kemalist değilim ben Atatürkçüyüm gibi sizin ortaya koyduğunuz ''Kemalistliği kabul etmiyor...'' düşüncesiyle savunmuyor efendim...Ordumuzun Atatürkçüyüm demesi sizin savunduğunuz ordumuz Kemalistliği kabul etmiyor düşüncesi anlamını taşımaz efendim bu sizin algınız.Kabul etmiyor demek, bu yönde beyanı vardır demek, var mı, varsa ben bilmiyorum, yoksa sadece sizin düşünceniz....

Efendim, ordu'ya Kemalist olduğu bir suçlama şeklinde mi yapılıyor ki, kalksın yok biz Kemalist değiliz desin ? Şimdiye kadar ben hiçbir Genelkurmay Başkanı'nın ağzından Kemalizm diye bir kelime duymadığım gibi, Genelkurmayın yayınları, İnternet sitesi dahil hiçbir iletişim kanalında Kemalizm kelimesi geçmez. Varsa gösterirseniz, bu iddiamdan vazgeçerim tabii.

 

 

 

CHP ve altı ok demekle Atatürkçülüğü anlatmış olmuyorsunuz ki ortada olan Atatürkçülük düşüncelerini kıyaslayabileceğimiz bütün samimi Atatürkçülerin dahi hemfikir oldukları bir Atatürkçülük terasizi de yok efendim...

 

Siz de Atatürkçüsünüz sayın demirefe de ama CHP'nin Atatürkçülüğüne bakışınız farklı hem de ayrılma noktasında.Hanginizin Atatürkçülüğü doğru ki CHP'ye bakışta hangi düşünce Atatürkçülük temelinde doğru olsun ve bana Atatürkçülüğü anlatacaksınız oldu mu şimdi?

Ama hiç somut bir şey söylememişim gibi yazmışsınız. Daha önce yok sayılan Devrimcilikten, Halkçılıktan bahsetmiştim, Laikliğin yanlış uygulandığından bahsettim, Milliyetçiliğin Kürtleri inkar noktasında yorumlandığını söyledim. Bunlar ölçü değil mi efendim ?

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Fatih'e gelince, siz dikkatimi çekince izledim. Sanırım kafasına saksı falan bir şey düşmüş :D Doğrusu, bu işin içinde bir şey var ama çözemedim henüz. NTV, CNN, Habertürk, KanalD vs. bunlar emir kulu sonuçta. Yapmaya çalıştıkları, klasik emperyalist strateji '' tavşana kaç tazıya tut '' ise, Kılıçdaroğlu'nun bu tuzağa düşmeyeceğini umuyorum.

 

Bu aksam sansürlü sansürsüz programında bir ilk daha yaşandı ve eskiden 3 e karşı 1 olurdu, şimdi tam tersi oldu 1 e karşı 3 kişi oldu. Demek istediğim şu, eskiden 3 iktidar yandaşı tartışmaya katılırken bu kez sadece Nazlı Ilıcak a karşı Can Ataklı, Hikmet Çetinkaya ve Prf. Dr. Deniz Ülke Arıboğan vardı. Bence Habertürk ün başına bayağı büyük bir şey düşmüş. :D

Gönderi tarihi:

Valla benim inadım kırıldı, HaberTürk'ü tekrar cihaz belleğine kaydettim! :D

 

Altaylı'yı asla affetmem. Etsem bile içimde ukde soğukluk kalır. Fakat Ilıcak bile öyle fazla eskisi kadar körü körüne savunmaz oldu. Hatta onun lafı mı olur, saman gazetesinde "çılgın değil akıllı projeye ihtiyacımız var" başlığını görünce hayretim şaştı! :D Bir Barlas kaldı "Özal'dan beri bu misyonu savunacağız diye ne çektik, bırakamam" diye ayak sürüyen! Tabii çanı dar olup genişlemeye müsait olmayan ve enginardı çit oldu sonra, tekrar enginar olması mümkün olmayacaklardan bahsetmiyorum bile...

 

Ortalıkta bir işler dönüyor ama!...

Gönderi tarihi:

Valla benim inadım kırıldı, HaberTürk'ü tekrar cihaz belleğine kaydettim! :D

 

Altaylı'yı asla affetmem. Etsem bile içimde ukde soğukluk kalır. Fakat Ilıcak bile öyle fazla eskisi kadar körü körüne savunmaz oldu. Hatta onun lafı mı olur, saman gazetesinde "çılgın değil akıllı projeye ihtiyacımız var" başlığını görünce hayretim şaştı! :D Bir Barlas kaldı "Özal'dan beri bu misyonu savunacağız diye ne çektik, bırakamam" diye ayak sürüyen! Tabii çanı dar olup genişlemeye müsait olmayan ve enginardı çit oldu sonra, tekrar enginar olması mümkün olmayacaklardan bahsetmiyorum bile...

 

Ortalıkta bir işler dönüyor ama!...

 

Valla habertürk kendisi taraflı da olsa muhalefetten birilerini de çıkarttı Allahları var kendileri yok onun için benim en çok izlediğim kanallardan biri. Ilıcaklara gelince, onlar iktidar değişmeden değişmez çünkü adetleri öyle. Saman gazetesinin böyle bir başlık attığına ben de inanamadım, onu da zaten sizden duydum çünkü Saman Gazetesi bende saman nezlesi yapıyor ve bu yüzden okumuyorum.

Gönderi tarihi:

Okuduğumdan mı, ama çekirgeler gibi her tarafa yaydıkları için para ödemeden her yerde bulunabiliyor. (Gazeteye eskiden ceride denirdi, bu da çekirge demek! Ceradün münteşir: Yayılan çekirgeler. Kuran'da geçer.)

 

O yüzden bazen bakıyorum ne gevelemişler diye, her baktığımda da şıp diye böyle bir şey görürüm mutlaka. Bazen gülünç derecede yandaşlık uğruna abuk şeyler yazarlar. Ama buna gerçekten şaşırdım.

 

Şahsiyet erozyonunun böylesine daha da şaşıyorum. Bunların 12 Eylülde Evren'e yaktıkları yağların bini bir para olduğunu hatırladıkça ne diyeyim ya! Ne desem yıldızlanır şimdi neme lazım... Bu kadar yağ mide bozuyor diyeyim yeter.

 

Yok, kendileri diyorlardı, "siyasetle uğraşırsak savunduğumuz dine zarar veririz, siyasetle uğraşmak elmasları cam parçalarına çevirmek demek olur" diyorlardı. Kuyu var kuyu var diye diye kuyuya düştüler!

 

Hepsi takiyye, hepsi sahte, hepsi yalanmış...

 

Yüzüklerin Efendisinde Ölü Bataklıklardan geçerken Gollum: "heppisi çürümüş... Heppisi kokmuş..." diyordu ve Fredo ile Sam'i bataklığa bakmadan geçmeleri için uyarıyordu ya! Hatta Fredo baktığı için bataklık onu neredeyse yutacaktı.

 

Ben bilinçli bakıyorum! O yüzden yutamaz! B)

Gönderi tarihi:

Okuduğumdan mı, ama çekirgeler gibi her tarafa yaydıkları için para ödemeden her yerde bulunabiliyor.

 

Bir gün baktım ahan da bizim kapıya koymuşlar, kaldırdım çöpe attım, sonra baktık ki bizim komşunun patronu gönderiyormuş. Anlayacağınız bizim binaya da girdi. :sweatingbullets:

Gönderi tarihi:

Tirajı en fazla olan gazeteler Zaman'la Posta. Zaman zaman Posta öne geçiyor zaman zaman ''Zaman'' takip ettiğim kadarıyla.Posta'nın bu kadar satılmasında Haydar Dümen Hoca'nın çok büyük katkısının olduğu söyleniyor.Zaman da okuyucusunu artırmak için iyi çalışıyor her yerde ''Zaman''a abone olmak ister misin sorusunu soran cemaatten bir arkadaş bulabilirsiniz.

 

Şu linkte de gazetelerin, yazarların tekzip, yalan haber gibi konularla ilgili istatistiki bilgileri var, ne kadar doğruyu yansıtıyor bilmiyorum ama fikir edinmek açısından iyidir:

 

-http://www.medyatekzip.com/denial_report.php?type=2&first_Day=05&first_Month=05&first_Year=2010&last_Day=05&last_Month=05&last_Year=2011-

Gönderi tarihi:

Gazeteler icersinde bedava dagitilan ZAMAN ve Türkiye gazetesi disinda kalan gazetelerden en cok satan gazeteler asagidaki gibidir:

Posta 489 bin

Hürriyet 469 bin

Sabah 366 bin

Habertürk 284 bin

SÖZCÜ 230 bin

Milliyet 165 bin

Vatan 102 bin

Cumhuriyet 54 bin

 

Bu gazetelerin SÖZCÜ disinda olanlarinin hepsi kuponlu,promosyonlu,ek veren ,hormonludur yani vatandasin gözünü boyayip gazete satarlar.

 

ZAMAN Gazetesi o kadar ilginc ki tiraji 996 bin adet ama asil satis rakami 22 bindir ZAMAN Gazetesi'nin.22 bin adetin disinda kalan tiraj sayisi Ülkenin dört bir yninda beles dagitiliyor.Evler,Apartmanlar,isyerleri,belediyeler,kamu kurumlari,adliye binalari,yüksek yargi organlari,karakollar,hastaneler herer bu beles dagitimdan nasibini aliyor,tam bir AKP ve Fetulah propagandisti gibi calisiyor bu gazete,degirmenin suyu nereden geliyor bunu anlamak icin kahin olmaya gerek yok.

 

Aksam Gazetesi 137 bin adet:Iddaa bayilerinde beles dagitiliyor.

Star Gazetesi 163 bin Kiler marketlerde ve her yerde beles dagitiliyor.

Radikal 68 bin, Benzincilerde ve bazi kitapcilarda bedava dagitiliyor.

 

Bedava dagitilan gazete nasil olurda satis rakamlarinda yer alir diye soranlar olabilir.Bu da Türkiye'ye özgü bir tuhafliktir.

 

Bedava dagitim icinde olsa bu gazeteler dagtim sirketlerine verilir.Türkiye'de iki dagitim sirketi vardir.Biri Aydin Dogan'in öteki ise Ahmet Calik'in yani Sabah gazetesi ile ATV'nin sahibi yani Erdogan'in adami Ahmet Calik'in dagitim sirketidir.Zaman gazetesi bazen bu gazeteyi eldende dagitir evlere ve isyerlerine.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Zaman gazetesinin yalan yazılarının farkına varabilmek için objektif olmak, ayrıca ODATV okumak gerekir.

Gönderi tarihi:
abone olmak ister misin sorusunu soran

Bana bile sordular! Öyle bir cevap verdim ki bir daha da sormadılar! Şimdi görünce selam bile vermiyorlar! :lol:

 

Bir şeyden nefret etmek hayat felsefeme aykırıdır ama maalesef artık nefret ettiğim ve benim de çöpe attığım şeyler var. Bunu başardılar, helal olsun. İyi çalışıyorlar. Kendilerine yüklenen topluma nefret pompalama misyonunu hakkıyla yerine getiriyorlar.

 

Hatta öyle başarılılar ki, nefret edip çöpe attıklarım sadece gazeteler de olmayacak belki artık... Daha üst düzey olduğuna inanılan kağıt tomarları da olabilecek! Başardılar yani, tebrik etmek lazım!

Gönderi tarihi:

Bu aksam sansürlü sansürsüz programında bir ilk daha yaşandı ve eskiden 3 e karşı 1 olurdu, şimdi tam tersi oldu 1 e karşı 3 kişi oldu. Demek istediğim şu, eskiden 3 iktidar yandaşı tartışmaya katılırken bu kez sadece Nazlı Ilıcak a karşı Can Ataklı, Hikmet Çetinkaya ve Prf. Dr. Deniz Ülke Arıboğan vardı. Bence Habertürk ün başına bayağı büyük bir şey düşmüş. :D

Efendim, bunların hepsi taktik, danışıklı dövüş ! Neden derseniz, öncelikle Habertürk'ün işlevi, tarafsızlık sloganıyla okumuş Ulusalcı kesimin aklını çelmek, ufkunu genişletmek(!) idi.

 

Ama son zamanlarda kantarın topuzunu kaçırıp, jöle kafa nedeniyle de ayan beyan deşifre olduklarından, kaybetmeye başladıkları hedef kitleyi tekrardan kazanabilmek için, damardan bir giriş yaptılar sanırım. Fakat, yine de genel olarak eski çizgisinden fazla uzak bulmuyorum HT'yi.

 

Bu kadar şüpheci düşünmezsek, belki de bu aralar verilmeyen bir ihale falan da olabilir tabii. :D

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Bu kadar şüpheci düşünmezsek, belki de bu aralar verilmeyen bir ihale falan da olabilir tabii. :D

 

İşte biz de olanlara bakıp şüpheci yaklaşımla acaba birileri CHP ye operasyon mu yapıyor? Diyoruz.

Gönderi tarihi:

Sayın yılmaz, internet sansürü konusundaki iletinizi okudum, konu siyasi olduğu için burada yanıt vermeyi uygun buldum.

 

İşte sesimiz kesilmeden diyeceğimizi diyoruz ya biz de!

 

Benim kanaatim odur ki iktidar kim olursa olsun, ABD dayatacaklarını yine dayatacak. "Durmak yok, yola devam" bir AKP değil, ABD sloganıdır. "Yola devam, AKP ile veya başkasıyla!"

 

Bunun emareleri öyle çok ki, ergenekon sanıklarının aday gösterilme şokunu atlatan liboşlar bir bir atın yorulduğundan, at değiştirmekten ve CHP'nin eski CHP olmadığından, açılımı daha iyi onun götüreceğinden söz etmeye başladılar ve yeni CHP de özerklik açılımını vaat etti. Hatta bu aday gösterme işi, ergenekon bataklığından sıyrılmak için işe bile yarayabilir, olay kapatılır, mağdur olanlar kurtulduklarına sevinip susarlar bile! Bahçeli boşuna mı ergenekon mağdurlarının gösteri yapmasını eleştirdi? Şimdiden olayı kapatmaya hazırlanıyorlar!

 

Evet, AKP nin cesaret edemediği, Cumhurbaşkanı Sezer veto ettiği için çekince koyularak AB ile imzalanan özerklik taahüdündeki o çekinceyi CHP kaldırmayı kabul etti.

 

MHP bile ABD ile stratejik müttefikliği seçim bildirisine koydu. Hepsine, tüm oyunlara hayır diyen tek adam gibi adam var! AB komiserinin "gelişmesine engel olun" direktifi verdiği tek parti var!

 

AKP yerine CHP-MHP koalisyonu ile yola devam şeklinde bir plan sezinleniyor. Son bir manevra değişikliği olması da olası. Sanki ABD bir dönem daha bu attan inmek istemez gibime de geliyor ama, bilemiyorum. Savaşta şaşırtmaca esastır. Bu savaş mı derseniz, değil ama ön hazırlığıdır. Basra petrolünden sonra hedef Hazar, kesin yani, hiç şüphe yok...

Gönderi tarihi:

Gazeteler icersinde bedava dagitilan ZAMAN ve Türkiye gazetesi disinda kalan gazetelerden en cok satan gazeteler asagidaki gibidir:

Posta 489 bin

Hürriyet 469 bin

Sabah 366 bin

Habertürk 284 bin

SÖZCÜ 230 bin

Milliyet 165 bin

Vatan 102 bin

Cumhuriyet 54 bin

 

Bu gazetelerin SÖZCÜ disinda olanlarinin hepsi kuponlu,promosyonlu,ek veren ,hormonludur yani vatandasin gözünü boyayip gazete satarlar.

 

75 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip olan bir ülke olarak yukarida saydiginiz gazetelerin tümünü topladigimiz zaman 2 milyonu biraz asiyor ve söylemize görede bu kadar satanlar aslinda hormonlayarak satiyorlar.

2 Milyonun biraz üzerinde gazete traji ülke nüfusunun %3 kadarina denk geliyorki bizim ne kadar aydin, okuyan, ögrenen, arastiran,..... bir toplum oldugumuzun güzel bir isbatidir.

Böyle bir toplumda zaten sorunlarini görüpte care bulacak bir kapaziteye sahip degildir. Yani günümüz itibariyla geldigimiz yeri toplum olarak hak ediyoruz diyebilirim.

Gönderi tarihi:

MHP bile ABD ile stratejik müttefikliği seçim bildirisine koydu. Hepsine, tüm oyunlara hayır diyen tek adam gibi adam var! AB komiserinin "gelişmesine engel olun" direktifi verdiği tek parti var!

 

Müsaade ederseniz "adam gibi adam" dediginiz sahsi tahmin etmek isterim. Bu sahis sayin Pamukoglu. :blushing:

Gönderi tarihi:

Müsaade ederseniz "adam gibi adam" dediginiz sahsi tahmin etmek isterim. Bu sahis sayin Pamukoglu. :blushing:

 

sayın dominik, geçen zaman içerisinde siz de CHP li oldunuz mu veya sizin istediğiniz çizgiye gelmeye başladı mı CHP?

Gönderi tarihi:

Sayın yılmaz, internet sansürü konusundaki iletinizi okudum, konu siyasi olduğu için burada yanıt vermeyi uygun buldum.

 

Bu internet sansürü yenilir, yutulur gibi değil, bahaneyi de bulmuşlar çocukları korumak vs. Bu düpedüz internette yazılan yazıların denetlenmesi ve yazılı basında uygulanan sindirme politikasının sanal aleme uygulanması.

Siyasi konulara gelirsek ben de sizin gibi düşünüyorum, bu ülkenin siyasi tablosu ABD nin isteğine göre dizayn ediliyor. Yalnız CHP de Süheyl Batum var, yıllardır çizgisini hiç bozmadı, onu izliyoruz, bakalım ne yapacak? CHP de fren tertibatı var, AKP kadar hasar vermez gibime geliyor.

Diğer bir soru da tüm siyasi partileri kontrol edebilen bir ABD, sadece HEPAR mi kontrol edemiyor, bu da benim aklıma takılıyor.

Gönderi tarihi:

Sayın demirefe'nin duruşunun mantığı şu benim anladığım:HEPAR'ın iktidar olup olmamaması, HEPAR'ın çok oy alıp almaması değil mesele.Mesele AB/D güdümlü bu düzende bu düzene karşı olduğunu, bu düzene karşı olduğunu düşündüğü bir parti olarak gördüğü HEPAR'ı destekleyerek göstermek.HEPAR AB/D'nin konusu olabilecek kadar Türkiye siyasetini etkileyebilecek bir parti mi, değil, dolayısıyla kontrol etmek ya da istediği çizgiye çekmek için bir çaba sarffetmesine de gerek kalmıyor bu durumda.

 

Yahu mesle AB/D'nin ülkemiz üzerindeki etkisini kırmak, ona boyun eğmemekse bu adamlar siyasi arenayı kendileri istedikleri gibi tertipliyorlarsa seçim meçim hak getire, kim iktidar olursa AB/D'ye karşı direnç gösterir, kim bu güçlerin oyununu bozar asıl mevzusunda seçimi tartışmak bataklık orda dururken bu sivrisinekleri acaba kim azaltır, yokedebiliri tartışmakla aynı...

 

AB/D'nin gücünün kendiliğinden azalmasını bekleyeceğiz galiba, bunlardan kurtulmak için siyasete bel bağlamanın ne anlamı var, siyaset bu adamların elindeyse?

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:

İşte biz de olanlara bakıp şüpheci yaklaşımla acaba birileri CHP ye operasyon mu yapıyor? Diyoruz.

Anlıyorum da sayın y.yılmaz, acaba Ulusalcıların böyle düşünmesini sağlayarak CHP'ye oy kaybettirmek de geniş çaplı bir operasyon olamaz mı ? Çünkü, bu dediklerinizi yandaş dediğimiz medya da işliyor, holding medyası dediklerimiz de. Holding medyasının destekler görünüşü de, bu algıyı pekiştirmek için olmasın ? Seçimden sonra yeniden asli görevlerine dönecekler belki.

 

Zira, sonuçta HEPAR'ı da, DP'yi de ön plana çıkararak Ulusalcıları ve Mlliyetçileri, CHP ve MHP'ye yerine bunlara yönlendirme durumu da var. Yapılabilecekleri kadar maksimum Ulusalcı ve Milliyetçi oyu, CHP ve MHP'den kaçırmak, AKP ezici çoğunluklu 2 partili meclis hedefi için ve dolayısıyla rejimi ve üniter yapıyı değiştirecek anayasayı bir an önce sorunsuz hazırlayabilmek için en akıllıca taktik.

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Savaşta şaşırtmaca esastır. Bu savaş mı derseniz, değil ama ön hazırlığıdır.

Adam dağlarda vatan için canını hiçe saymış. Üç kuruş dünyalık için siyaset yapmaya tenezzül eder mi? Siyasete yeni ve düzgün bir dizayn verecek tek lideri ayakta alkışlıyorum! Oyum ana sütü gibi helal olsun ona!

Şimdi sayın demirefeye göre, hem savaşta hem de savaş ön hazırlığında şaşırtmaca esasmış ama, dağlarda savaşmış Pamukoğlu, savaş ön hazırlığı olan siyaseti yapmaya tenezzül etmeyip, doğruları söylermiş. Yani; Savaşçı Pamukoğlu, savaşı kaybedeceğini bile bile şavaşta esas olan şaşırtmaca yapmaya, karşı taraf yapsa bile tenezzül etmezmiş. Öyle büyük adammış yani ! :)

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Yahu mesle AB/D'nin ülkemiz üzerindeki etkisini kırmak, ona boyun eğmemekse bu adamlar siyasi arenayı kendileri istedikleri gibi tertipliyorlarsa seçim meçim hak getire, kim iktidar olursa AB/D'ye karşı direnç gösterir, kim bu güçlerin oyununu bozar asıl mevzusunda seçimi tartışmak bataklık orda dururken bu sivrisinekleri acaba kim azaltır, yokedebiliri tartışmakla aynı...

 

AB/D'nin gücünün kendiliğinden azalmasını bekleyeceğiz galiba, bunlardan kurtulmak için siyasete bel bağlamanın ne anlamı var, siyaset bu adamların elindeyse?

Efendim, siyaseti bu adamların elinden alabilmek için en önemli ve gerekli şey olan '' bilinçlenmeye, bilinçlendirmeye '' yönelik tartışmaları, sorgulamaları önemsiz göstermenin bir mantığı var mı ?

 

Bu adamların siyasi arenayı kendileri istedikleri gibi tertiplemelerine engel olmanın yolu bilinçlenmekten, bilinçlendirmekten geçmiyor mu ? Bataklığı kurutarak, sivrisinekleri uzaklaştırmak kimin elinde ?

 

Elbette, AB/D'nin gücünün kendiliğinden azalmasını beklememek için, bunlardan kurtulmak için, siyasete doğru bilinçle bel bağlamak için bunlar konuşulacak, insanlar bilinçlenecek, bilinçlendirilecek. Bundan neden rahatsız oluyorsunuz anlamadım doğrusu ? Siyasete bel bağlanmasın da darbe mi yapılsın istiyorsunuz efendim ? :D

 

Yoksa, nasıl olsa ipler her halükarda AB/D'nin elinde, yapacak bir şey yok, '' yok aslında birbirlerinden farkları ama onlar Osmanlı bankası '' mantığıyla, '' en iyisi düzen bozulmasın, kötünün iyisi denilip oylar yine AKP'ye verilsin '' mi diyorsunuz yani ? :)

 

 

 

Saygılar sunarım.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.