Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Tanzimat Fermanı'nda sadece ilke olarak toprak üzerinde özel mülkiyet olabileceği belirtilmiştir. Uygulama olarak ise sadece yabancılara mülkiyet hakkı tanınmıştır.

 

1858'de arazi kanunu ile , tebanın da toprak üzerinde mülk sahibi olabilmesi karar bağlanmış, 1875'de tapu uygulamasına geçilmiş, fakat tarım arazileri mülkiyete konu olma kapsamının dışında tutulmuştur. Arazi Kanunu, toprağı beş parçaya bölerek tanımlamıştır; Ölü topraklar, vakıf toprakları, ıssız topraklar, mülk toprakları ve miri topraklar. Uygulamada mülk topraklar yani üstünde ev, bark, mandıra, ahır vs bulunan toprakların mülkiyeti tapu senedi ile devredilmiş. Miri topraklar ise, mutasarrıflar ve diğer idareciler eliyle, daha sonra toprak ağalarına dönüşecek kimselere kiralanmış ya da ürün karşılığı kullanıma hakkı verilmiştir. 20. yy'da bu miri toprakların bir kısmı tapu senediyle dağıtılmaya başlansa da, savaş öncesinde elinde tapusu olan bir toprak ağasının olup olmadığı bile belli değildir. Muhtemelen Kurtuluş savaşından sonra Cumhuriyet'in ilk yıllarında doğan boşlukta bir kısım toprağa tapu yoluyla sahip olabilmişlerdir. Osmanlı mutasarrıfları ve diğer kamu görevlilerinden aldıkları miri topraklar üzerinde tasarruf yetkisi bildirir belgelerini tapuya çevirmişlerdir. İki devlet arasında yani.

 

Tanzimat Fermanı'nda ilkesel olarak toprak üzerinde özel mülkiyet kabul edildiği doğrudur, ben de aksini iddia etmedim. Ama sadece yabancılara bu hakkın tanındığı yanlıştır, Tanzmat Fermanında bu hak bütün müslim-gayri müslim tüm tebaya ilkesel olarak tanınmıştır. Teba için uygulama 1858'deki ''arazi kanunnamesi'' ile başlatılmıştır. Yabancılara ise daha sonra 1867'de bu hak tanınmıştır.

 

Cumhuriyet öncesi tapusu olan bir toprak ağasının olup olmadığının bilinmediği bilgisi de yanlıştır. 1864 Vilayetler kanunu ile vilayetlerde, kazalarda, livalarda arazi anlaşmazlıklarını çözmek için oluşturulan Meclis-i idarelerde, Miri arazilerin tapulandırılması işlemlerinde nüfuzlu kişiler, ayan artığı eşraf gibi belli zümreler lehine kararlar verildiği biliniyor. Cumhuriyet döneminde de yine toprak ağaları tarafından zaman aşımı le tapuya geçirilen miri araziler var.

 

Cumhuriyet döneminde tüm miri toprakların yani üzerinde tarım yapılan toprakların %10'u bile tapulu değildir. Zaten, Cumhuriyet'in hazırladığı toprak reformu projelerinin hiçbirisi şahsi tapulu topraklar üzerine değildir. Fiilen feodal unsurların elinde bulunan tapusuz miri toprakların, tapu senediyle çiftçi bireylere ya da kooperatiflere devri üzerinedir.

 

1945'de köylüye veya kooperatiflere dağıtılan topraklar, sadece savaş sırasında ve sonrasındaki boşlukta daha önce saydığım yollarla ele geçirilen tarıma elverişsiz, büyük bir oranı kıraç devlet arazileri ve çayır ve meraların bir kısmı olmuştur. Daha öncesinde ele geçirilerek tarım alanı olarak kullanılan sadece tapulu değil, tapusuz miri araziler için de toprak reformu gerçekleştirilememiştir.

 

Şimdi ben de senin Cyrano'cu olduğun sonucuna varabilirim senin mantığınla :)

 

Varabilemezsin çünkü bazı nüanslar varsa bile genelde seninle fikirlerimizin örtüştüğünü sevinerek gördüğüm iletilerindeki anlattıkların üstüne bir şey koymamış değilim. İletilerindeki anlattıklarına ilaveten fiili değil düşünsel anlamda feodalitenin devam ettiği konusundaki görüşüm olmasaydı o iletimde, böyle bir mantık yürütebilirdin ve ben bundan asla gocunmazdım dostum. Marks konusunda da anlatmaya çalıştığım bu. :)

Gönderi tarihi:

Evet cümlem anlaşılmadığı için, yanıt da ona göre olmuş. Kalınlaştırdığın ilk ifadem tabiiki tüm iktisadi görüş ve teorilerin ortak kavramı... Bunu bilmediğim varsayımı ile iletimi yanıtlamış olman senin tartışma yönteminin de, benim, bir ileti önceki eleştirdiğin tartışma yöntemimden farkının olmadığını gösterir. O zaman aynı şeyden ben de yakınayım şimdi; '' kafanda benim için oluşturduğun kalıplarla düşünmek yerine cümlemi anlamadıysan sorabilirdin en azından '' .

 

Görece anlaşılabilir olan kısmını kalınlaştırıp cevap verdim. Senin zorlama muhalefet diye tabir ettiğin ifadelerin basit iktisadi tanımlar olduğunun altını çizmek için.

 

1- Toprağın imal edeni yok, emek harcanmadan ele geçirilmiş diyorsun. Ben de belli bir milada göre düşünmez isen, ilk çağlarda ormanlarla veya tarıma uygun olmayan arazilerle dolu olan toprakları ele geçiren kabilelerin onları tarım alanı haline getirmek için kaçınılmaz biçimde sarfettikleri emekleri öne sürüyorum. Ve neticede günümüze kadar uzanan feodal bir kabilenin egemenlerine ait olan toprağın serflere dağıtılması konusunda anlaşıyoruz. Fakat, neticede reform yada ulusallaştırılması açısından, bu toprakların tarım alanı olması için harcanan emeklerin 1000 yıl önce verilmiş olması, diğer bir üretim aracı olan örneğin bir fabrikaya göre önceliğini kanıtlamaz diyorum.[/color][/size]

 

Şimdi,bu itirazda sen bir ciddiyet görebiliyor musun ?

 

Toprak bir ürün değildir, hiç kimse tarafından üretilmemiştir, bir toplumun mülkiyetine tüm toplumun çabalarıyla girmiştir diyorum, bana olur mu ilkel kabileler ıslah etmişti diyorsun :)

 

Biz üzerinde tarım yapılan topraktan bahsediyoruz. Onu ıslah etmek, tarım dediğimiz üretim sürecinin bir parçası, bir unsurudur.

 

2- Toprak sadece tarım için değil tüm üretim faaliyetleri için de baş faktördür diyorsun. Tamam, ama toprağı ulusallaştırma dediğimizde sadece feodalizmin önlenmesi adına toprak reformu yani köylülerin tarım faaliyetleri için kullandığı topraklar söz konusu oluveriyor. Kentsel mülkiyet ( emlak ) yada fabrikalar gibi diğer üretim faaliyetleri için günümüzde kapitalist ülkelerden verilen bir örnek göremiyoruz.

 

...

 

Özel mülkiyetin tek alternatifi kamulaştırma ve toplumsal mülkiyet değildir. Kısmi kollektif mülkiyet vardır, kooperatif mülkiyeti vardır.

 

Türkiye'de ilkel seviyede de olsa, işçi sendikalarının, meslek kooperatiflerinin mülkiyetinde olan araziler, konutlar, tesisler vardır. Kullanım hakkı, dönüşümlü olarak o kollektifin üyelerine aittir. Bazı ülkelerde bunun çok daha gelişmiş versiyonları vardır.

 

"göremiyoruz" yanlış olmuş.

 

 

Böyle olunca da ister istemez, önerdiğin bu sosyalist ülkelerin uygulamalarına yaklaşan gunumuz devletlerindeki toprak reformu uygulamalarının feodalizmle savaş konusundaki faydasının, kapitalizmin tahribatlarını önleme konusundaki faydasının yanında sosyalist devrime zemin hazırlama açısından önemli olduğu için savunduğunu düşünüyorum.

 

Sosyal Devlet diye bir kavram duymuşsundur değil mi dostum? Sosyal Devlet uygulamalarının, sosyalist rejime hazırlık amacıyla mı düzenlendiğini düşünüyorsun :)

 

Sosyalist devrime zemin hazırlamak için, kapitalizmi iyileştirmek , halkın kapitalizmin sebep olduğu tahribattan daha az etkilenmesini sağlmak pek mantıklı bir yöntem olmasa gerek. Sosyalistler buna "reformizm" diyor değil mi ?

 

 

Eğer toprağın ulusallaştırılmasının önceliğini kanıtlamak için öne sürdüğün çok daha büyük rantların döndüğü kentsel mülkiyetin sona erdirilmesini öne almış olsaydın yada dünyadan bu tür uygulamaların günümüzde yaygın olduğu konusunda örnek verebilseydin tabiiki böyle düşünmezdim.( Umarım bu kez anlaşılır cümleler kurmuşumdur :))

 

Yukarda daha önce ki bir iletimden alıntı yaptığım gibi örnekler vermiştim. Daha da açayım;

 

Kamu toplu konut idareleri (Türkiye'de TOKİ). Mesleki birliklerin, sendikaların, odaların mülkiyetinde bulunan konut kooperatifleri.

 

Forumun bir başka topiğinde de bu yanılsamadan bahsetmiştim. Hukuktaki özel mülkiyet ile üretimdeki özel mülkiyet tanımlarını eş görme yanılgısı. Hukukta özel mülkiyet bireyin kişisel mülkiyetine sahip olduğu her varlığı ifade eder. Bir insanın elbisleri, yatağı, sabunu,evi, arabası, kol saati, işyeri, işyerindeki makinalar yani o ülkenin yasalarında mülkiyete konu edilebilen tüm varlıkları ifade eder özel mülkiyet tanımı.

 

Ekonomide ise özel mülkiyet tanımı sadece üretim araçları , üretim faktörleri üzerindeki mülkiyeti tanımlayan bir ifadedir.

 

İki literatürde de özel mülkiyetin ortak ve genel anlamı, üzerinde şahsi kullanım hakkı bulunma ve başkalarının kullanımdan mahrum edilebilmesidir.

 

Peki, sosyalist ülkelerin hukuğunda "özel mülkiyet" yok mudur ? Elbette vardır. Sosyalist sistemde de, kapitalist sistemde de bir insanın, elbiseleri, yatağı, sabunu, evi, arabası, kol saati onun özel mülkiyetidir. Ona aittir. Ancak sosyalist sistemde ekonomide özel mülkiyet yoktur. Yani üretim araçları üzerinde özel mülkiyet yoktur.

 

Bir vatandaşın, evi, arabası vs vardır özel mülkiyetinde. Fakat bunları bir üretim aracı olarak kullanamaz (mesela kendisi kardeşinin evinde kalıp, kendi mülkiyetindeki evini kiraya veremez. Aracını kiraya veremez) Diğer üretim araçları üzerinde mülkiyet sahibi olamaz.

 

Dolayısıyla, kapitalist ülkelerde insanlar ev sahibi olabiliyor ama sosyalist ülkelerde olamıyor, lojman gibi oturuyorlar gibi bir yanılgıya düşme.

 

"Vatandaşların, çalışma ve biriktirdikleriyle oluşan kişisel mülkleri; evleri, ek gelir kaynakları, araçları, ev eşyaları, günlük araç gereçleri ve kişisel mülkiyetlerini miras bırakma hakları yasalarca güvence altına alınmıştır."

 

Sovyetler Birliği Anayasası: Madde 10

 

İnsanların, ev, araba, yaşamını devam ettirmesini sağlayan diğer araç gereçler üzerinde mülkiyet sahibi olma ve bu mülkiyetin miras yoluyla devredilebilmesi hem kapitalizm de, hem sosyalizm de vatandaşlara tanınan bir haktır.

 

Sosyalist ülkelerde konut edinme ve edindirme yöntemleri, yukarıda örnek verdiğim uygulamalardan farklı değildir. Devlet konutlar inşa eder ve kendine ait bir konut sahibi olmak isteyen vatandaşlara satar, bedelini kaç yıllık kesinti karşılıyorsa, o kadar yıl maaşından keser.

 

Dünyanın her yerinde kapitalist ülkelerde de TOKİ benzeri devlet kuruluşları vardır. Konut sahibi olmayan vatandaşları, alt gelir grupları öncelikli olmak üzere konut sahibi yapmak için çalışırlar. Kar amacı gütmezler. Sosyalist ülkelerdeki konut edindirme kurumları ile bu anlamda aralarında bir fark yoktur. Toplu konutlar içerisinde hane, bahçe, oyun alanları, spor alanları, dinlenme alanları, eğlence alanları barındıran kompleks yapılardır. Haneler tek tek vatandaşların bireysel mülkiyetinde olur ancak, kompleksin diğer alanları tüm toplu konut mensuplarının kollektif mülkiyetindedir.

 

Mesleki birlikler, sendikalar ve odaların mülkiyetinde bulunan mülkler; Bu kurumlar da devlet kurumları gibi kendi üyeleri için, kar amacı gütmeden toplu konutlar, dinlenme tesisleri vs inşa ederler. İnşa edilen toplu konutları kendi üyelerine satar bedelini taksitle üyelerinden tahsil ederler. Dinlenme tesisi gibi alanlar ise tüm üyelerin dönüşümlü kullanımına açıktır.

 

Ülkemizde hem sendikacılık ve sendikalılık oranı dünya ölçeğinin çok altında olduğu hem de meslek odalarının dünyadaki örneklerinin tersine sadece üyelerinden aidat alan kuruluşlar olduğu için bu tarz kooperatifcilik de fazla gelişememiştir. Türk-iş bu anlamda gelişmiş bir sendikadır. Hemen hemen her ilde Türk-iş blokları vardır.

 

Dünyada ise, İsviçre, Fransa, Amerika ve Latin Amerika ülkelerinde bu model söz konusu sendikaların ve mesleki birliklerin o ülkelerin sayılı holdingleri kadar mülk sahibi olmasını sağlamıştır. Amerika'da İtalyan mafyasının sendikaları ele geçirmesiyle istismara konu olsa da (bu mülklerin istismarı italyan mafyasının ana gelir kaynaklarından birisidir), aynı kıtadaki Latin Amerika ülkelerinde sendikaları ve meslek birliklerini, siyasi partilerden daha güçlü birer toplumsal baskı grubu haline getirmiştir.

 

Bir kişinin bağlı olduğu sendika, meslek birliği ya da oda, o kişinin sadece mesleki çıkarlarını korumaktan ibaret bir kurum olmaktan çıkıp, bünyesindeki konutlarda yaşadığı, bünyesindeki tesislerde tatil yaptığı, bünyesindeki kültür sanat faaliyetlerine katıldığı bir "yaşam alanı"na dönüşmüştür. Böylece hangi sendikadan olduğun, nereli olduğun, hangi ırktan olduğun, hangi siyasi partiyi desteklediğinden daha önemli hale gelmiştir.

Gönderi tarihi:
Biz üzerinde tarım yapılan topraktan bahsediyoruz. Onu ıslah etmek, tarım dediğimiz üretim sürecinin bir parçası, bir unsurudur.

 

Evet, ıslah etmek, tarım dediğimiz üretim sürecinin bir parçası ise miladin onemi kalmaz.

 

"göremiyoruz" yanlış olmuş.

 

 

Ve ''görememek'' bana ait bir durummuş.

 

Şimdi herşey yerli yerine oturdu. Revizyonist de deseler fikirlerini paylaşıyorum, farklı düşünmüyormuşuz. Marks'ın bu konudaki fikirlerini doğrudan savunmamak için düşünsel kılıf uydurduğun konusundaki suçlamamı geri alıyorum.

 

Ekonomide ise özel mülkiyet tanımı sadece üretim araçları , üretim faktörleri üzerindeki mülkiyeti tanımlayan bir ifadedir.

 

İki literatürde de özel mülkiyetin ortak ve genel anlamı, üzerinde şahsi kullanım hakkı bulunma ve başkalarının kullanımdan mahrum edilebilmesidir.

 

Peki, sosyalist ülkelerin hukuğunda "özel mülkiyet" yok mudur ? Elbette vardır.

 

Yalnız bu ayrımı bilmediğimi zannetmene içerledim doğrusu dostum.

 

Neyse, bilmeyenler için konuya bu şekilde giriş yapmanın gerekli olduğu düşüncesiyle bunları yazdığına yoruyorum. Seni yorduğum, uykusuz bıraktığım için kusura bakma. Ayrıca üşenmeyip yaptığın geniş açıklamalar için de teşekkür ederim. :)

Gönderi tarihi:

Şimdi herşey yerli yerine oturdu. Revizyonist de deseler fikirlerini paylaşıyorum, farklı düşünmüyormuşuz. Marks'ın bu konudaki fikirlerini doğrudan savunmamak için düşünsel kılıf uydurduğun konusundaki suçlamamı geri alıyorum. [/color][/size]

 

Hepimiz biliyoruz ki fizyokrat, klasik liberal ekonomik savların birer safsata olduğu 20. yüzyılın ilk yarısında görüldü. Piyasa devletin müdahelesi olmadan, kendi dengeleriyle düzeni sağlayamadı. Dünya iki büyük savaşla yıkıma . Bilim, sanat, felsefe, ekonomi anlamında en gelişkin ülkelerde en geri ve vahşi ideolojiler doğdu. Dünya iki büyük savaşla sarsıldı. Bu sarsıntı dünyanın bir kısmında zinrileme olarak kapitalist rejimleri yıktı, bir kısmında sosyalist ekonomik teorinin uygulmalarıyla kapitalizm tamir edildi. Sosyal devlet politikaları dediğimiz uygulamarla, karma ekonomi çıktı ortaya.

 

Bir sosyalist devrimci için bir önceki iletimde saydığım uygulamalar, kapitalizmi onarmak, ömrünü uzatmak ve kısmı refah sağlamaya dönük uygulamalardır. Kapitalizmin kendi çelişkilerinin yarattığı krizle yıkılması ve sosyalist rejimin kurulmasını ortodoks bir şekilde savunan insanlar için reformist, revizyonist politikalar ve fikirler kabul edilemez. Bu düşünceye sahip arkadaşlarla yaptığımız tartışmalarda temel yaklaşımları da bu olmuştur. Onlara göre kapitalizm onarılmamalı yıkılmalıdır...

 

Marks, kapitalizmin çelişkileri derinleştikçe işçi sınıfının bilinçlenip sosyalizme yaklaşacağını öngörmüştür. Ama böyle bir yasa yok. Marks'ın sosyalizme en yakın iş sınıfına sahip olduğunu düşündüğü ve sosyalist devrimi beklediği ülkeden faşizm çıkarken, Marks'ın sosyalizme en uzak gördüğü tarım toplumlarından birinden sosyalist devrim çıktı.

 

Kapitalizmin yarattığı yıkımın sonuçları öngörülebilir değil. Daha insanca bir düzen özlemi yerine saf hayvanlık da çıkabiliyor ortaya.

 

Not: Benim siyasi görüşüm için tahminlerde bulunmak yerine sorabilirdin :) Ben Galiyevciyim.

Gönderi tarihi:

Peki o zaman, Türkiye kelimesi ırkçılık ise, sen nasıl bir isim olmasını önerirsin ? Türkiye ismi değişince haksızlık ortadan kalkacaktir mı diyorsun yani?

 

 

 

Uzaylılar ve derin dünya devleti kötü diilse, bizi neden kötü bildiğin, tırnak içinde ırkçı devletlere bölüyor. Savası, huzursuzlugu körüklüyor, haksızlığa yol açıyor. Tamam biz bilinçli olalım oyuna gelmiyelim, bu tamam. Fakat bizi oyuna getirenler nasıl kötü olamaz, bunu anlamıyorum. Üstelik uzaylılar ve derin dünya devletini de yöneten Allah var diyorsun. Peki onlar haksızlığa yol açıyorlarsa, Allah da haksızlığa yol açmış olmuyor mu ? Allah haksızlık yapar mi ? Yapmaz diyorsan demek ki derin dunya devletinin ve uzaylilarin Allahla baglantisi yoktur yada savaslar ve haksizliklarin sebebi derin dunya devleti ve uzaylilar degildir baska biseydir

devletin ismi hiçbir milleti içermemelidir çünkü belli bir ırkın anılması diğer ırkların anılmamaıs adil olmaz bunun yerine adil olab ilmek için hiçbir milletin isminin devletin ismi olarak verilmemesi uygun olur onun yerine ırksal bir ad içermeyen ve herkesin mutabık olduğu bir isim olmalıdır mesela türkiye için ırksal bir ad içermediği için anadolu cumhuriyeti olabilir çünkü burda ırksal bir çağrışım yoktur yada eski rusyada olduğu gibi sosyal sovyet cumhuriyetler birliği yada amerika birleşik devletleri gibi ırksal bir temele dayanmayan bir isim olmalıdır.

 

şimdi derin dünya devleti toplumu ırksal devloetlere ayırmasındaki gaye küresel bir savaşın çıkıp tüm insanlığın yokolmasını engellemektir zira devletler günümüz teknolojileriyle kendi toplumunun refahı ve katliamın olmaması için yani savaşmayacaklardır yani her devlet birbirnden çekinecek ve dünyayı ele geçirmek gibi bir katliam olmayacaktır çünkü diğer devletlerin hışmından korkacaktır yani bir devlet başka bir devlete yanlış yapacağı zaman karşılık göreceğini bildiği için savaş çıkmayacaktır.temel mantık budur.işte insanların barış içersinde durması için dünyanın böylesi devletlere bölünmesi gerekiyordu ve bunu yaptılar ama tüm insanlık olarak bilinçleniriz ve hoş görünün ve barışın tüm insanlığın huzuru için tek yol olduğunu görmesi sayesinde ve adaletin ve insan hakkının korunmasının tek yolunun bu olduğunu bilkincine varmamızla birleşmemiz ve hoşgörüyü temel anlayış haline getirmemiz sayesinde bu tür oyunlara gerek kalmadan barışı sağlar ve hepimiz mutlu oluruz.

Gönderi tarihi:

devletin ismi hiçbir milleti içermemelidir çünkü belli bir ırkın anılması diğer ırkların anılmamaıs adil olmaz bunun yerine adil olab ilmek için hiçbir milletin isminin devletin ismi olarak verilmemesi uygun olur onun yerine ırksal bir ad içermeyen ve herkesin mutabık olduğu bir isim olmalıdır mesela türkiye için ırksal bir ad içermediği için anadolu cumhuriyeti olabilir çünkü burda ırksal bir çağrışım yoktur yada eski rusyada olduğu gibi sosyal sovyet cumhuriyetler birliği yada amerika birleşik devletleri gibi ırksal bir temele dayanmayan bir isim olmalıdır.

 

Tamam ülkenin adı Anadolu olsun ( Trakyalılara haksızlık olacak ama :) ), peki resmi dil ne olacak ?

 

şimdi derin dünya devleti toplumu ırksal devloetlere ayırmasındaki gaye küresel bir savaşın çıkıp tüm insanlığın yokolmasını engellemektir zira devletler günümüz teknolojileriyle kendi toplumunun refahı ve katliamın olmaması için yani savaşmayacaklardır yani her devlet birbirnden çekinecek ve dünyayı ele geçirmek gibi bir katliam olmayacaktır çünkü diğer devletlerin hışmından korkacaktır yani bir devlet başka bir devlete yanlış yapacağı zaman karşılık göreceğini bildiği için savaş çıkmayacaktır.temel mantık budur.işte insanların barış içersinde durması için dünyanın böylesi devletlere bölünmesi gerekiyordu ve bunu yaptılar ama tüm insanlık olarak bilinçleniriz ve hoş görünün ve barışın tüm insanlığın huzuru için tek yol olduğunu görmesi sayesinde ve adaletin ve insan hakkının korunmasının tek yolunun bu olduğunu bilkincine varmamızla birleşmemiz ve hoşgörüyü temel anlayış haline getirmemiz sayesinde bu tür oyunlara gerek kalmadan barışı sağlar ve hepimiz mutlu oluruz.

 

Küresel bir savaş olması için bu savaşı gerçekleştirebilecek organize güçlerin yani devletlerin olması gerekir. Madem derin devlet, dünyayı böyle devletlere bölebilecek kudrete sahip, o dediğin bilincin oluşumunu da rahatlıkla sağlayabilir. Eğer, derin dünya devleti uzaylılara, onlar da direk Allaha bağlı ise ve Allah da haksızlık yapmaz ise, derin dünya devleti hoş görünün ve barışın tüm insanlığın huzuru için tek yol olduğunu görmemizi ve adaletin ve insan hakkının korunmasının tek yolunun bu olduğunun bilincine varmamızla birleşmemizi ve hoşgörüyü temel anlayış haline getirmemiz sayesinde bu tür oyunlara gerek kalmadan barışı gerceklestirmemizi sağlar ve hepimiz mutlu oluruz. :)

Gönderi tarihi:

Tamam ülkenin adı Anadolu olsun ( Trakyalılara haksızlık olacak ama :) ), peki resmi dil ne olacak ?:)

Galatasaray adasında yaşayanlara da haksızlık olacak, bir de merak ettiğim konu boğaz köprüleri. Bir uçta Asya'ya bir uçta Avrupa'ya hoşgeliniyor, tam ortası tampon bölge mi? Trakonya olsa veya Antrakya iyi mi teklif benden!

Resmi dil ise Trakonca yada Antrikot olabilir kanımca.

Küresel bir savaş olması için bu savaşı gerçekleştirebilecek organize güçlerin yani devletlerin olması gerekir. Madem derin devlet, dünyayı böyle devletlere bölebilecek kudrete sahip, o dediğin bilincin oluşumunu da rahatlıkla sağlayabilir. Eğer, derin dünya devleti uzaylılara, onlar da direk Allaha bağlı ise ve Allah da haksızlık yapmaz ise, derin dünya devleti hoş görünün ve barışın tüm insanlığın huzuru için tek yol olduğunu görmemizi ve adaletin ve insan hakkının korunmasının tek yolunun bu olduğunun bilincine varmamızla birleşmemizi ve hoşgörüyü temel anlayış haline getirmemiz sayesinde bu tür oyunlara gerek kalmadan barışı gerceklestirmemizi sağlar ve hepimiz mutlu oluruz. :)

Tamamen katılıyorum ve ek olarak diyorum ki; hepimiz uzaylı bey kardeşlerimizin aramızda olmasından son derece memnunuz, onlarsız bir dünyada yalnız kalırdık, sıkılırdık. Allah'ın hata yaptığına katılmıyorum ayrıca! Uzaylı diye bir şey yok çünkü. Uzayda boşluk var, yani yok birşey! O halde bunlar gezegenli uzaylı değil. Gezegenliler binbir zahmet gelmişler, nerede dünya misafirperverliğimiz, kovacak mıyız misafiri. Aslında misafir umduğunu değil bulduğunu yer. Geldikleri gibi de giderler. Biz de oraya gideriz. Böylece aramızda bir samimiyet doğar. Belki Allah bizi de yönetir. Gezegenlilerle aramızda genel kurul toplar Allahın en sevgili kulunu seçeriz, peygamber ilan eder ömür boyu maaş veririz. Gezebilsin diye bir de deve veririz.

 

Ha?

Gönderi tarihi:

devletin ismi hiçbir milleti içermemelidir çünkü belli bir ırkın anılması diğer ırkların anılmamaıs adil olmaz bunun yerine adil olab ilmek için hiçbir milletin isminin devletin ismi olarak verilmemesi uygun olur onun yerine ırksal bir ad içermeyen ve herkesin mutabık olduğu bir isim olmalıdır mesela türkiye için ırksal bir ad içermediği için anadolu cumhuriyeti olabilir çünkü burda ırksal bir çağrışım yoktur yada eski rusyada olduğu gibi sosyal sovyet cumhuriyetler birliği yada amerika birleşik devletleri gibi ırksal bir temele dayanmayan bir isim olmalıdır.

 

şimdi derin dünya devleti toplumu ırksal devloetlere ayırmasındaki gaye küresel bir savaşın çıkıp tüm insanlığın yokolmasını engellemektir zira devletler günümüz teknolojileriyle kendi toplumunun refahı ve katliamın olmaması için yani savaşmayacaklardır yani her devlet birbirnden çekinecek ve dünyayı ele geçirmek gibi bir katliam olmayacaktır çünkü diğer devletlerin hışmından korkacaktır yani bir devlet başka bir devlete yanlış yapacağı zaman karşılık göreceğini bildiği için savaş çıkmayacaktır.temel mantık budur.işte insanların barış içersinde durması için dünyanın böylesi devletlere bölünmesi gerekiyordu ve bunu yaptılar ama tüm insanlık olarak bilinçleniriz ve hoş görünün ve barışın tüm insanlığın huzuru için tek yol olduğunu görmesi sayesinde ve adaletin ve insan hakkının korunmasının tek yolunun bu olduğunu bilkincine varmamızla birleşmemiz ve hoşgörüyü temel anlayış haline getirmemiz sayesinde bu tür oyunlara gerek kalmadan barışı sağlar ve hepimiz mutlu oluruz.

 

Anadolu Cumhuriyeti ha :D

Dakka bir gol bir. Ben Anadolulu değilim hiç olmadım asla olmak istemiyorum ne yapmalıyım? :)

Bu teklifinizi İtalyanlara, İspanyollara Arnavutlara, İngilizlere, Fransızlara, Almanlara, yunanlılara, Ruslara, Çinlilere, Japonlara, Bulgarlara, Makedonlara, Gürcülere, Azerilere, Hintlilere, Kırgızlara, Özbeklere, Afganlara, Sırplara, Araplara ………. da götürün lütfen :)

Eski Rusyada olduğu gibi diye başlamışsınız ki RUS bir ırk adıdır. Hadi o bir yana SOSYAL SOVYET CUMHURİYETLER BİRLİĞİ de ne yahu?

Amerika Birleşik Devletleri gibi ırksal bir temele dayanmayan bir ad arıyorsunuz yani öyle mi? Yani tarihinde sömürgeciliğin ve ırkçılığın alasını görebileceğimiz bir ülkeyi ırkçı ayrımcılık karşıtı biri olarak kalkıp örnek mi alıyorsunuz? Gerçekten söyleyecek söz aradım fakat bulamadım efendim… Ayrıca ABD’nin oluşum sürecine bakarsak neden adını belli bir ırktan almadığını görürüz. İspanyollar, Portekizliler, İngilizler ağırlıkta olmak üzere sömürgeleştirilerek kolonicilik faaliyetiyle ve üzerinde yaşayan Kızılderili, Maya ve İnkaların esaslı bir biçimde soykırımı ve sömürülmesiyle ortaya çıkmış bir ülkedir de ondan adında bir ırk adı yoktur. O adı dikkatli bakarsanız ruhunda bulabilirsiniz!

Irksal Devlet ten bahsediyorsunuz. Eğer ırksal devlet dediğiniz ırk temeline dayalı devlet yapısıysa, biliyor musunuz, dünyada böyle bir devlet yok!

Mutluluk adına ortaya atmış olduğunuz tezi gerçekten eğlenceli bulduğumu da eklemek isterim :)

Gönderi tarihi:

Tamam ülkenin adı Anadolu olsun ( Trakyalılara haksızlık olacak ama :) ), peki resmi dil ne olacak ?

 

 

 

Küresel bir savaş olması için bu savaşı gerçekleştirebilecek organize güçlerin yani devletlerin olması gerekir. Madem derin devlet, dünyayı böyle devletlere bölebilecek kudrete sahip, o dediğin bilincin oluşumunu da rahatlıkla sağlayabilir. Eğer, derin dünya devleti uzaylılara, onlar da direk Allaha bağlı ise ve Allah da haksızlık yapmaz ise, derin dünya devleti hoş görünün ve barışın tüm insanlığın huzuru için tek yol olduğunu görmemizi ve adaletin ve insan hakkının korunmasının tek yolunun bu olduğunun bilincine varmamızla birleşmemizi ve hoşgörüyü temel anlayış haline getirmemiz sayesinde bu tür oyunlara gerek kalmadan barışı gerceklestirmemizi sağlar ve hepimiz mutlu oluruz. :)

resmi dil ortak oluşturulacak bir dil olabilir.zaten insanoğlu allah tarafından yavaş yavaş mutlu olabileceği yani barışa doğru yavaş yavaş ilerlemekte ve eninde sonunda dünyada hoşgörü ve barış oluşacaktır ama bu yavaş yavaş olmaktadır ama bunu hızlandırmak bizim elimizde.

 

Anadolu Cumhuriyeti ha :D

Dakka bir gol bir. Ben Anadolulu değilim hiç olmadım asla olmak istemiyorum ne yapmalıyım? :)

Bu teklifinizi İtalyanlara, İspanyollara Arnavutlara, İngilizlere, Fransızlara, Almanlara, yunanlılara, Ruslara, Çinlilere, Japonlara, Bulgarlara, Makedonlara, Gürcülere, Azerilere, Hintlilere, Kırgızlara, Özbeklere, Afganlara, Sırplara, Araplara ………. da götürün lütfen :)

Eski Rusyada olduğu gibi diye başlamışsınız ki RUS bir ırk adıdır. Hadi o bir yana SOSYAL SOVYET CUMHURİYETLER BİRLİĞİ de ne yahu?

Amerika Birleşik Devletleri gibi ırksal bir temele dayanmayan bir ad arıyorsunuz yani öyle mi? Yani tarihinde sömürgeciliğin ve ırkçılığın alasını görebileceğimiz bir ülkeyi ırkçı ayrımcılık karşıtı biri olarak kalkıp örnek mi alıyorsunuz? Gerçekten söyleyecek söz aradım fakat bulamadım efendim… Ayrıca ABD’nin oluşum sürecine bakarsak neden adını belli bir ırktan almadığını görürüz. İspanyollar, Portekizliler, İngilizler ağırlıkta olmak üzere sömürgeleştirilerek kolonicilik faaliyetiyle ve üzerinde yaşayan Kızılderili, Maya ve İnkaların esaslı bir biçimde soykırımı ve sömürülmesiyle ortaya çıkmış bir ülkedir de ondan adında bir ırk adı yoktur. O adı dikkatli bakarsanız ruhunda bulabilirsiniz!

Irksal Devlet ten bahsediyorsunuz. Eğer ırksal devlet dediğiniz ırk temeline dayalı devlet yapısıysa, biliyor musunuz, dünyada böyle bir devlet yok!

Mutluluk adına ortaya atmış olduğunuz tezi gerçekten eğlenceli bulduğumu da eklemek isterim :)

günümüz rusya devleti eskiden adı sosyal sovyet cumhuriyetler birliğiydi ve bir ırka dayalı değildi ve amerikayı örnek olarak verdim çünkü devletin ismi herhangi bir ırkı temsil etmiyor ve devletin adı bir milleti ifade ediyorsa bu ırkçılık demektir devlet hiç bir toplumun ismini ayrıcalıklı tutup kendi ismi olarak veremez bu haksızlık olur ve adalete ters düşer yani türkiye,almanya,italya,fransa gibi devletler olamaz ve dünya devletlere bölünüp paylaşılamaz çünkü dünya tüm dünya halkınındır ve paylaşılamaz bir bütündür hepimizin eşit birşekilde ortak malıdır.

Gönderi tarihi:

günümüz rusya devleti eskiden adı sosyal sovyet cumhuriyetler birliğiydi ve bir ırka dayalı değildi ve amerikayı örnek olarak verdim çünkü devletin ismi herhangi bir ırkı temsil etmiyor ve devletin adı bir milleti ifade ediyorsa bu ırkçılık demektir devlet hiç bir toplumun ismini ayrıcalıklı tutup kendi ismi olarak veremez bu haksızlık olur ve adalete ters düşer yani türkiye,almanya,italya,fransa gibi devletler olamaz ve dünya devletlere bölünüp paylaşılamaz çünkü dünya tüm dünya halkınındır ve paylaşılamaz bir bütündür hepimizin eşit birşekilde ortak malıdır.

 

Değerli arkadaşım, gerçekten şaka yapmıyorsun değil mi? hayır bişey değil ama sazan pozisyonuna düşmek istemem...

 

sosyal sovyet cumhuriyetler birliği değil onun adı; sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği. sovyet, işçi köylü ve askerlerin oluşturduğu konseyleri ifade eder. bunlar pek tabiki rus milletinin bir eseridir. yani siz o tarihlerde moskovaya gidip siz hangi millettensiniz diye sorsanız onlar pek tabi ki rus olduklarını söylerlerdi. hatta siz onlara rus değilsiniz derseniz onlarda bu tavrınızdan dolayı sizi uzaylı yerine koyabilirlerdi :) yani bu adamlar rustur ve kendilerini de rus olarak tanımlarlar. fakat bu bir ırkçılık değildir.

yeryüzünde kurulu olan devletlerin çok büyük bir bölüm bir ırkın adını taşıyor. bu da ırkçılık değildir. ırkçılık bütün bunların dışında farklı bir kavramdır.

 

amerika'nın adına duyduğunuz hayranlığa hala diyecek bir şey bulamıyorum. adı üstünde amerika birleşik devletleri. oluşum süreci türkiye gibi fransa gibi değil. farklı bir süreç.

Gönderi tarihi:

günümüz rusya devleti eskiden adı sosyal sovyet cumhuriyetler birliğiydi ve bir ırka dayalı değildi

 

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, 15 cumhuriyetin oluşturduğu bir devlettİ, kısaltma adlarıyla yazarsak ; Rusya Sovyet Cumhuriyeti, Kırgızistan Sovyet Cumhuriyeti, Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti, Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti, Kazakistan Sovyet Cumhuriyeti, Gürcistan Sovyet Cumhuriyeti vs gördüğün gibi federasyonu oluşturan cumhuriyetlerin adında milli isimler de var fakat bir ülkenin adında milli isim olması o ülkeyi ırkçı yapmaz. O ülkenin milli ismi nasıl tanımlamadığıdır önemli olan.

 

sosyal sovyet cumhuriyetler birliği değil onun adı; sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği. sovyet, işçi köylü ve askerlerin oluşturduğu konseyleri ifade eder. bunlar pek tabiki rus milletinin bir eseridir. yani siz o tarihlerde moskovaya gidip siz hangi millettensiniz diye sorsanız onlar pek tabi ki rus olduklarını söylerlerdi. hatta siz onlara rus değilsiniz derseniz onlarda bu tavrınızdan dolayı sizi uzaylı yerine koyabilirlerdi :) yani bu adamlar rustur ve kendilerini de rus olarak tanımlarlar.

 

Sovyetler Birliği sadece Rus Milleti tarafından kurulmamıştır. Ne Çarlık Rusyası'nda ne de Sovyetler'de, Rus Milleti tanımı, tüm etnik kimlikleri kapsayan bir tanım olarak alınmamıştır. Sovyetler Birliği'nde "hang millettensiniz" sorusuna alacağınız cevaplar elbette farklıdır. Sovyetler Birliği'ni oluşturan milletlerden hangisine mensupsa onun ismini söyler. Zira adı "Özbekistan Sovyet Cumhuriyeti" olan bir cumhuriyetin vatandaşının kendini Rus olarak tanılmalaması mantıklı olmaz. Devletin anlayışı böyle olsaydı, federasyonu oluşturan her cumhuriyetin adına, o bölgede yaşayan milletin adı verilmezdi. Sovyetler Birliği'nde Rus ismi, Rusya Sovyet Cumhuriyeti'nde yaşayan, anadili Rusça olan Slavlar'ın ismidir.

 

Aksine siz bir Azeri'ye ya da Ermeni'ye "sen Russun" derseniz o zaman uzaylı gibi bakarlar.

 

Sovyetler de, Amerika, Büyük Britanya gibi Türkiye'den farklı bir kuruluş ve devlet biçimine sahiptir.

Gönderi tarihi:

Değerli arkadaşım, gerçekten şaka yapmıyorsun değil mi? hayır bişey değil ama sazan pozisyonuna düşmek istemem...

 

sosyal sovyet cumhuriyetler birliği değil onun adı; sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği. sovyet, işçi köylü ve askerlerin oluşturduğu konseyleri ifade eder. bunlar pek tabiki rus milletinin bir eseridir. yani siz o tarihlerde moskovaya gidip siz hangi millettensiniz diye sorsanız onlar pek tabi ki rus olduklarını söylerlerdi. hatta siz onlara rus değilsiniz derseniz onlarda bu tavrınızdan dolayı sizi uzaylı yerine koyabilirlerdi :) yani bu adamlar rustur ve kendilerini de rus olarak tanımlarlar. fakat bu bir ırkçılık değildir.

yeryüzünde kurulu olan devletlerin çok büyük bir bölüm bir ırkın adını taşıyor. bu da ırkçılık değildir. ırkçılık bütün bunların dışında farklı bir kavramdır.

 

amerika'nın adına duyduğunuz hayranlığa hala diyecek bir şey bulamıyorum. adı üstünde amerika birleşik devletleri. oluşum süreci türkiye gibi fransa gibi değil. farklı bir süreç.

hala anlamamktasınız devletin adı herhangi bir ırkın adı olamaz bu adil olmaz çünkü bu diğer milletlerin görülmemesi demektir onların ırkının anılmayıp sadece bir milletin anılması haksızlık olur hem zaten dünyanın ırkçı devletlere ayrılması doğru değildir dünya hepimizindir asla bölünemz onun için dünya tek çatı altında toplanmalıdır.

Gönderi tarihi:

Aranıza yeni katıldım, anlaşılan tartışma başlıktan öte farklı yerlere gitmiş... Onlara ben de bir yorum yapmak isterdim fakat 6 sayfayı okumak zor olacak:) Sadece CHP hakkında yorum yapmak istiyorum...

 

Deniz Baykal gidince olmayan muhalefet ve solun(!) boşluğunu Kılıçdaroğlu'nun dolduracağını düşünüyor halkımız... İlgi de alıyor hani...Etrafımda Kılıçdaroğlu'na çok sempati duyan, ona inanan bir sürü insan var. Fakat durum bu kadar basit değil.Kı lıçdaroğlu yönetimindeki CHP'nin, Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma direnç göstermesini beklemek saçmalık olur... Kılıçdaroğlu CHP'si, yani yeni CHP, sadece bu sürecin ürünü olarak meydanlara sürülüyor... Deniz Baykal'ın kutlu doğum gecesinde yaptığı konuşmada "İslam tüm dünyaya yayılsa sorun kalmaz" mealindeki sözlerinin ve Deniz Baykal skandalının ortaya çıkmasının bir kesişmesi olabilir mi:) Resmen AKP'nin görevini gasp etti=) Gönderirler...

 

Ama Deniz Baykal'ın gitmesi alternatifsiz ve kontrolden çıkmış bir duruma sebebiyet verip dümene kimin geçeceğini belirsiz kılar... Eh o zaman alternatifin kendisiyle aynı programa sahip bir ikili yapı ortaya çıkarmak en mantıklısı dimi... Kısacası Türkiye iki (büyük) partili Amerikanvari bir sistemi bir kez daha deneyecek. Sol kamuoyunun onca yıl sonra ikinci bir Karaoğlan zokasını yutmaya hazırlandığı, bu kapsamda daha düne kadar CHP'ye demediğini bırakmayan neo ve sol liberallerin rol üstlendikleri, AKP'nin buna yardımcı olduğu, medyanın bir üs gibi çalıştığı günler bize de görev yüklüyor.

 

1970'lerdeki Ecevit dalgası ile bugünkü Kılıçdaroğlu heyecanı arasındaki söylemsel fark, dünya ve Türkiye ölçeğindeki karşı-devrimlerle, neo-liberal saldırılarla açıklanabilir. İçeriden bakacak olursak fark, 12 Eylül'dür, Özal'dır, AKP'dir.

 

Bülent Ecevit'in "düzen değişikliği" söyleminin Kemal Kılıçdaroğlu'nun "varoşlar" söyleminin solunda olması, iki siyasetçi arasındaki farktan çok, dönemin farklarından kaynaklanmakta.

Gönderi tarihi:

 

Sovyetler Birliği sadece Rus Milleti tarafından kurulmamıştır. Ne Çarlık Rusyası'nda ne de Sovyetler'de, Rus Milleti tanımı, tüm etnik kimlikleri kapsayan bir tanım olarak alınmamıştır. Sovyetler Birliği'nde "hang millettensiniz" sorusuna alacağınız cevaplar elbette farklıdır. Sovyetler Birliği'ni oluşturan milletlerden hangisine mensupsa onun ismini söyler. Zira adı "Özbekistan Sovyet Cumhuriyeti" olan bir cumhuriyetin vatandaşının kendini Rus olarak tanılmalaması mantıklı olmaz. Devletin anlayışı böyle olsaydı, federasyonu oluşturan her cumhuriyetin adına, o bölgede yaşayan milletin adı verilmezdi. Sovyetler Birliği'nde Rus ismi, Rusya Sovyet Cumhuriyeti'nde yaşayan, anadili Rusça olan Slavlar'ın ismidir.

 

Aksine siz bir Azeri'ye ya da Ermeni'ye "sen Russun" derseniz o zaman uzaylı gibi bakarlar.

 

Sovyetler de, Amerika, Büyük Britanya gibi Türkiye'den farklı bir kuruluş ve devlet biçimidir.

 

biliyoruz efendim biliyoruz. konuyla alakası olmayan noktalara girmeye gerek yok. arkadaşa bir rusa hangi millettensin diye sorulursa rusum yanıtını vereceğini ve bunun ırkçılık olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. eski sovyetler birliğinin adının sosyal sovyet cumhuriyetler birliği olmadığını izah etmeye çalışıyoruz. azeriye ya da ermeniye neden russun diyelim. ben böyle bir şey söylemedim. onun dışında engin bilginizi başka konularda bizlere aktarırı cahillimizi giderirsiniz. şimdi konumuz bunlar değil.

Gönderi tarihi:

biliyoruz efendim biliyoruz. konuyla alakası olmayan noktalara girmeye gerek yok. arkadaşa bir rusa hangi millettensin diye sorulursa rusum yanıtını vereceğini ve bunun ırkçılık olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. eski sovyetler birliğinin adının sosyal sovyet cumhuriyetler birliği olmadığını izah etmeye çalışıyoruz. azeriye ya da ermeniye neden russun diyelim. ben böyle bir şey söylemedim. onun dışında engin bilginizi başka konularda bizlere aktarırı cahillimizi giderirsiniz. şimdi konumuz bunlar değil.

arkadaşım devlet herkesin devletiyse neden bütün ırkların devleti değilde tekbir ırkın devleti oluyor mesela çin halk cumhuriyetinde birçok farklı ırk var ama neden sadece devletin adı çin halk cumhuriyeti oluyor ve ayrıca dünya tüm dünya toplumunun ortak malı ama her nedense ırkçı devletler bölünmüş durumda ortak olan dünyada ırkçı yani ayrımcılık olacağına herkes birleşerek ortak ırk temeline dayanmayan dünyada herkesin eşit hakka sahip olduğu bir dünya olması lazımdır şayet adil bir dünya istiyoersak.

Gönderi tarihi:

arkadaşım devlet herkesin devletiyse neden bütün ırkların devleti değilde tekbir ırkın devleti oluyor mesela çin halk cumhuriyetinde birçok farklı ırk var ama neden sadece devletin adı çin halk cumhuriyeti oluyor ve ayrıca dünya tüm dünya toplumunun ortak malı ama her nedense ırkçı devletler bölünmüş durumda ortak olan dünyada ırkçı yani ayrımcılık olacağına herkes birleşerek ortak ırk temeline dayanmayan dünyada herkesin eşit hakka sahip olduğu bir dünya olması lazımdır şayet adil bir dünya istiyoersak.

 

valla bu temenniye ben de katılırım :)

Gönderi tarihi:
resmi dil ortak oluşturulacak bir dil olabilir.

 

 

Ortak oluşturulacak dilin adını sordum sana raif. Bütün dilleri kapsayan bu dil ''Anadoluca'' mı olacak mesela ? E peki, bakalım bakalım halihazırda böyle bir dil var mı elimizde, boşa uğraşmayalım değil mi ? Evet.

 

Türkçe dediğimiz dil Anadoludaki antik diller dahil tüm dillerden sözcükler, deyimler almıştır. Hatta Anadolu dışından da hem sözcük, deyim hem de tamlama alarak bir tür ortak dil olmuştur tarihsel süreçte. Senin dediğin gibi olsa, Anadoluyu işgal eden Türkmenlerin dili olan Türkmence'nin resmi dil olması gerekirdi. Ama Türkçe dediğimiz dil, Türkmenceden farklıdır. Yanlış hatırlamıyorsam sadece %30'u Türkmencedir Türkçenin. Türkçe, Tarihsel süreçte Anadolulu halkların kaynaşması ile kendiliğinden oluşmuş, her dilden sözcükler içeren gerçek anlamda bir ortak dil olmuştur. Yani Anadoluca=Türkçedir zaten.Türkçe'nin Batıdaki karşılığı ancak Esperantoca olabilir. Esperantoca da Avrupa için ortak bir dil olarak geliştirilmiş, önerilmiş ama tutmamış zamanında.

 

Türkiye adını da esasen biz değil, Avrupalılar vermiştir. Bu ülkeyi tarihsel süreçte Türkiye diye adlandırmışlardır. Dikkat et bak Türkmenya diil Türkiye.

 

zaten insanoğlu allah tarafından yavaş yavaş mutlu olabileceği yani barışa doğru yavaş yavaş ilerlemekte ve eninde sonunda dünyada hoşgörü ve barış oluşacaktır ama bu yavaş yavaş olmaktadır ama bunu hızlandırmak bizim elimizde.

 

 

Bak şimdi raifciğim, hem '' zaten insanoğlu allah tarafından yavaş yavaş mutlu olabileceği yani barışa doğru yavaş yavaş ilerlemekte'' diyorsun hem de bunu yapan önce uzaylılara sonra Allaha bağlı olan derin dünya devletinin dünyayı ırkçı devletlere böldüğünü, bu şekilde dünyada barışı sağladığını söylüyorsun, senin yazdıklarına göre demekki Allah barışı sağlamak için dünyayı ırkçı devletlere bölmüş oluyor. Ama sen '' ırkçılık kötü bişi '' diyorsun. Peki, Allah haksızlık yapmaz ise, devletlerin senin deyiminle '' ırkçı '' olmasına niye itiraz ediyorsun ? O halde ya ırkçılık iyi bir şeydir çünkü barışı sağlıyor ya da devletler senin sandığın gibi ırkçı değildir çünkü barışı sağlıyor. :)

 

 

Gönderi tarihi:

arkadaşım devlet herkesin devletiyse neden bütün ırkların devleti değilde tekbir ırkın devleti oluyor mesela çin halk cumhuriyetinde birçok farklı ırk var ama neden sadece devletin adı çin halk cumhuriyeti oluyor

 

Çünkü Çin ismi o coğrafyanın tarihsel süreçte yerleşmiş olan ismidir. Çindeki tüm farklı ırklar da Çinli oluyor bu durumda hani o çok beğendiğin Amerika, Amerikalı ismi gibi raifcigim. :)

 

Not: Amerika ismi de Amerikayı keşfeden ve sonrasında işgal eden İspanyolun ismi, dolayısıyla o isimde de bir kişiye ve onun mensup olduğu ırka gönderme var.

Gönderi tarihi:

arkadaşım şimdi sen türkçülüğü savunmaya çalışıyorsun ama sen bir çok milletin olduğu bir devleti düşün ve bu devletin adil bir şekilde isim verilmesi gerktiğini düşün yani ayrımcılık olmayan bir isim sen ne yapardın diyelim ki bu ülke türkiye şimdi bizim topraklarda kürt,laz,çerkez,abaza,türklerden oluşuyor şimdi biz bu devlete hiçbir ırka ayrımcılık yapmadan isim vereceğiz sence ne yapmamız gerekirdi bi düşün bakalım biz devletin adını türkiye versek diğer toplumlara haksızlık olmazmı yada kürdiye versek diğer toplumlara haksızlık olmazmı çünkü bu devlet bütün milletlerin toplumu olacak şayet bir milletin ismini verirsek bu haksızlık olur adil olmanın gereği tarafsız olmaktır.

Gönderi tarihi:

arkadaşım şimdi sen türkçülüğü savunmaya çalışıyorsun ama sen bir çok milletin olduğu bir devleti düşün ve bu devletin adil bir şekilde isim verilmesi gerktiğini düşün yani ayrımcılık olmayan bir isim sen ne yapardın diyelim ki bu ülke türkiye şimdi bizim topraklarda kürt,laz,çerkez,abaza,türklerden oluşuyor şimdi biz bu devlete hiçbir ırka ayrımcılık yapmadan isim vereceğiz sence ne yapmamız gerekirdi bi düşün bakalım biz devletin adını türkiye versek diğer toplumlara haksızlık olmazmı yada kürdiye versek diğer toplumlara haksızlık olmazmı çünkü bu devlet bütün milletlerin toplumu olacak şayet bir milletin ismini verirsek bu haksızlık olur adil olmanın gereği tarafsız olmaktır.

 

Raif önce aç bir ansiklopediyi Türkçülük neye denir onu önce okumalısın. Ondan sonra millet ( ulus ) nedir, ırk nedir bunları da, ondan sonra da daha önce bir ton yazı yazdım, millet ne zaman ortaya çıkmıştır, her etnik unsura millet denilebilir mi diye...onları da oku, gel buraya yaz. Kavramları karıştırıyorsun raif.

 

Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Türkmen,Tatar vs. hepsine birden Türk deniyor, Anayasada. Cunku, bunların hepsinin harmanlanması ile zaten ortak dil de Türkçe olmuş tarihsel süreçte. Demiyoruz ki her etnik grup kendi dilini geliştirmesin, kendi gazetesini, TV'sini açmasın. Ama ortak ve resmi dil Türkçedir. Amerika'da resmi ve ortak dil İngilizceye bişey demiyorsun da, Türkiye'de Türkçe mi tuhaf geliyor sana ? :)

Gönderi tarihi:

Raif önce aç bir ansiklopediyi Türkçülük neye denir onu önce okumalısın. Ondan sonra millet ( ulus ) nedir, ırk nedir bunları da, ondan sonra da daha önce bir ton yazı yazdım, millet ne zaman ortaya çıkmıştır, her etnik unsura millet denilebilir mi diye...onları da oku, gel buraya yaz. Kavramları karıştırıyorsun raif.

 

Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Türkmen,Tatar vs. hepsine birden Türk deniyor, Anayasada. Cunku, bunların hepsinin harmanlanması ile zaten ortak dil de Türkçe olmuş tarihsel süreçte. Demiyoruz ki her etnik grup kendi dilini geliştirmesin, kendi gazetesini, TV'sini açmasın. Ama ortak ve resmi dil Türkçedir. Amerika'da resmi ve ortak dil İngilizceye bişey demiyorsun da, Türkiye'de Türkçe mi tuhaf geliyor sana ? :)

arkadaşım kimse türklük adı altında olmak zorunda değildir yani kimse ben türküm demek zorunda değildir yani kişi hangi millete mensupsa o millettendir ve kendi milletin benimser ve türklüğü reddedebilir kimsye türklük dayatması yapamazsın. dilde tüm toplumun rızası alınmalıdır ve kullanışı en uygun ve kolay olan dil seçilmelidir bu dil illaki türkçe olmak zorunda değildir insanlar için en iyi dil seçilmelidir bu ingilizcede olabilir ama kişilere sen türksün dayatması yapamazsın ve devletin ismininde sadece türklerin adı geçmesi ve devleti türklerin devleti olarak adlandırmak türk ırkçılığı yapmak yada türkler lehine ayrımcılık yapmak demektir.

Gönderi tarihi:

arkadaşım kimse türklük adı altında olmak zorunda değildir yani kimse ben türküm demek zorunda değildir yani kişi hangi millete mensupsa o millettendir ve kendi milletin benimser ve türklüğü reddedebilir kimsye türklük dayatması yapamazsın. dilde tüm toplumun rızası alınmalıdır ve kullanışı en uygun ve kolay olan dil seçilmelidir bu dil illaki türkçe olmak zorunda değildir insanlar için en iyi dil seçilmelidir bu ingilizcede olabilir ama kişilere sen türksün dayatması yapamazsın ve devletin ismininde sadece türklerin adı geçmesi ve devleti türklerin devleti olarak adlandırmak türk ırkçılığı yapmak yada türkler lehine ayrımcılık yapmak demektir.

Yani, Almanya, İspanya, İtalya, Fransa, İngiltere, Rusya, Hindistan vs. vs. hepsinin ismine karşıyız ve değişmeli tüm dünya ülke isimleri diyorsunuz demek ki! Bu ülke insanları da kendilerini Alman, İspanyol, İtalyan, Fransız, İngiliz, Rus, Hintli vs. vs. olarak görmemeli ve ayrıca Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Fransızca, İngilizce, Rusça, Hintçe vs. vs. konuşmamalı iddiasındasınız. İşiniz zor tüm dünya ülkelerine bu fikirleri kabul ettirirsiniz umarım. Kolay gelsin.

Gönderi tarihi:

arkadaşım kimse türklük adı altında olmak zorunda değildir yani kimse ben türküm demek zorunda değildir yani kişi hangi millete mensupsa o millettendir ve kendi milletin benimser ve türklüğü reddedebilir kimsye türklük dayatması yapamazsın. dilde tüm toplumun rızası alınmalıdır ve kullanışı en uygun ve kolay olan dil seçilmelidir bu dil illaki türkçe olmak zorunda değildir insanlar için en iyi dil seçilmelidir bu ingilizcede olabilir ama kişilere sen türksün dayatması yapamazsın ve devletin ismininde sadece türklerin adı geçmesi ve devleti türklerin devleti olarak adlandırmak türk ırkçılığı yapmak yada türkler lehine ayrımcılık yapmak demektir.

 

Bak raif yine kısa bir özet geçeyim :

 

İlk çağlarda toplumda ırksal siyasi birlik vardı. Bu topluma kabile deniyordu.

 

Ortaçağda toplumda din (mezhep ) siyasi birliği vardı. Bu topluma ümmet deniyordu.

 

Yakınçağdan gunumuze kadar ise toplumda din ve mezhep birliği kalmadığı için yerine, kendiliğinden gelişmiş ortak dili esas alan laik siyasi birlik geldi. Bu topluma da millet deniyor.

 

Türkiyedeki Kürtler, Çerkesler, Lazlar, Türkmenler vs. farklı din, mezhep veya ırktan da olsalar, eğer, kendliğinden gelişmiş ortak dili esas alan laik bir siyasi birlik oluşturuyorlarsa -ki buna Türkiye Cum. devleti deniyor- bu topluma Türk milleti deniyor.

 

Tabiiki bunu zorla kimseye dayatamazsın. İsteyen istediği milletten sayabilir kendini. Ama Türkiyede ne Kürtlerde, ne Çerkeslerde, ne Araplarda, ne Türkmenlerde, ne de diğerlerinde laikliği temel alan siyasi bir birlik yani devlet yok. Onun için bu saydığım hiçbir etnik gruba millet denemez.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.