Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2015 Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2015 seviştik ya deliler gibi söndürdük bir bir ateşleri saate 62 bin defa çarpardı kalbimiz biz nefes nefese yığılır kalırdık terden ıslanmış çarşafların üzerine... sonra şüpheler filizlenir iççekişlerin gölgesinde çok sormamak gerek belkide çok mutlu olmak için elindekiyle mutlu ol derken elimde ne vardı? sonra küfürler mırıldanırsın gelmişine geçmişine geleceğine elindekine elinin değmediğine Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2015 Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2015 sustukların büyütüyor beni daha iyi oynuyorum artık mesela beklemiyormuş gibi yapıyorum durup durup telefonumu kontrol ederken gizlice... aklından geçenleri sormak yerine cevaplarıma inanıyorum değişiyoruz yavaşça rollerimizi, ben beklediğin oluyorum, sen tutunacak bir yer arıyorsun, 'acaba'ların dehlizinde düşerken... yine en zoruna yaklaşıyoruz doğru kadın, yanlış erkeği oynamaktan yoruldum! yanlış zaman, bütün doğrularıma mezar oluyor şimdi! ne senin tek kelimelik cevapları olan soruların vardı, ne de benim, cevap olacak paragraflarım, kullanıldıkça eskimemiş... akıl oyunlarının yazarı ben değilim, tam ortasına düşmüş, kırıp dökmemek için, billur güzelliğini, sesini bile çıkaramayan, bir figüran... bunun için mi bu kadar kontrollüsün? bunun için mi? özenle seçiyorsun her kelimeni, içime işliyorsun sınırlarını, çarpmaktan korktuğun yer, kalbim mi? aklına her düştüğümde gülümsetebiliyorsam seni,tutup hiç görmediğim ellerinden,götürebiliyorsam seni,denizin mavisine ve saçlarının kokusu siniyorsa satırlarıma yanlış bunun neresinde? nasıl açıklayabilirim ki sana, uzak durmak, daha çok canın yanmasın diye, senden daha iyi, kim bilebilir ki? ne çok beklemek sıkıştırıyoruz artık, söylemek istediklerimizin arasına, susarak haykırdıklarımızın altında kalıyoruz, oysa gel desen, gelirdim... saklandığımız yerleri bilirken, gözlerimizi yummak neye yarıyor? kimi kandırıyorduk? bulduğumuzda birbirimizi, yeniden kaçmayacakmıydık? yeniden başlamak yerine bitmesin istemek, belki son baharı olacak ömrümün, son defa yumduğumda gözlerimi bir daha açmayacağım... bu yüzden belki de, bilsemde saklandığın yerleri, gelip tutmuyorum ellerini... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 29 Nisan , 2015 Gönderi tarihi: 29 Nisan , 2015 bağlanmak yok! tutunup bir sevdanın kanadına, uçmayı hayal etmek yok! tutamayacağımız sözler verip, ardından kırmak kırılmak yok... bağlanmak yok! körü körüne vurulup, vazgeçmek yorulmak, yormak yok birbirimizi ne kadar istesekte sabah birlikte uyanmak, gecesinde sevişsekte adını koymak yok bunun! söyleme nolur... söyledikçe kuruyor çiçekler susalım sonsuza kadar sürmeyecek biliyorum en azından şimdi sadece tadını çıkaralım... bağlanmak yok! gün boyu ne yapıyor diye, meraklanmak, tutamayacağını anladığında kendini aramamak için bir sigara daha yakmak yok... nasıl da hırsından deli gibi çarpıyordu kalbin... ne yapıyorumlara neredeyimleri ekliyordun durmadan cevabını bulamadığın soruları sormak yok! bağlanmak yok! özlemek olsa da sonunda, özledim diyerek, iç çekmek yok... hem kötüyüm ben, hem bencil... nasıl da hoşuma gidiyordu, dinlerken seni, adam sanmak kendimi... sahiplenmek yok! desekte, nereye koyacağız şimdi? yokluğumuzda aklımızı kemirip duran, gerçekleri... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 29 Nisan , 2015 Gönderi tarihi: 29 Nisan , 2015 en derinine düşüyorum durmadan, daha derini olmaz derken üstelik beklemediğim yerden geliyor tüm sorular hangi son ne zaman beklenirdi? çok mu mutluyum şimdi? mutluluk nasıl birşeydi? anımsamıyorum. ya sevmek? bir kız çocuğunu öpmek dudaklarım hissetmezmi bundan sonra bir nefesin sıcaklığını üzerinde... kırılamazmıyım bükülüp dururken hayat karşısında ne kadarına hazır oluyor insan, ne kadar daha yüklenirse üzerine vazgeçmeden kaçıp gitmek yerine yüzleşiyor kendiyle... nasıl da kızamıyorum sana nasıl da hafifetiyorsun her suçunu bu kadar mı içime işledin, oysa ben daha yeni tanıyorken seni... iklim bozukluğu, zamansız açan çiçekleriyle bir erik ağacı gibiyim biraz içim ısınsa renkleniyor, ardından ayaz yiyiyor yüreğim küfrediyorum, gelmişime geçmişime, bir daha açmayacağım diye kapıyorum kollarımı uslanmıyor yeniden yakıyorum dallarımı kimi kandırıyorum? kime daha iyi oynuyor? kim daha cok seviyor beni? bu yalnızlıktan nerden geliyor? neden geçmiyor gece neden her sabah daha yorgun daha vazgecmiş kimse görmemiş diye suçladığım yok görünmeyen benim! söylediklerimi anlamıyorsun sustuklarımdan kaçarken yakalandığın benim! ne çok konuşmak istedikçe seni duyacağımı bilip ısrarla uzak duran ben... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2015 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2015 Bu gece sevişmeyelim olmaz mı sevgili?ben konuşayım, sen dinle...sen dinle, ben ağlıyayım...avuçlarınla sil gözlerimi... bu gece sevişmeyelim ilişmeyelim geceye sabah olsun başım göğsünde uyanayım bırak yalanlarımız inkar götürmesin inandığımız yerde uyuyakalalım sevişmeyelim tutuşmasın bedenlerimiz bu gece de bizden olsun be sevgili yazmayalım şehvetini kollarının arasından başka gidecek neresi var? neresi sakinleştirir bizi yağsa yağmur kanar mı içimizdeki susuzluk? sen tutma beni ben vazgeçerim be sevgili yokmuşsun gibi yapıp sıradan bir güne daha paylaştırırım yaşamak ağrısını taşırım sen yorulma varmışsın gibi bir sigara daha yakıp yalnızlık söndürürüm kültabaklarında sen gönderme ben yolu biliyorum kaybolduğum yerde bir ufak daha açar takviyeleriyle alışırım nelere alışmadık be sevgili? bahaneler mi tükenir önce? sıradanlaşırmı sevda? kim daha önce vazgeçti? hangimiz sildi ansızın gitmelerin etkisini... ben vazgecmedim... hala kollarımdasın kendime sakladım ne varsa senden sonra gerekli olur diye bunu da çok görme be sevgili.... bu gece sevişmeyelim dinle sadece neresinde tutuldum sana neresinde bıraktın beni çok sorumluluklara bağlanıp hapsettik kendimizi oysa ikimizde biliyorduk ilk anda beri kural tanımazlık başka birşeydik biz biz olmayı beceremesekte sevdik... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2015 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2015 içince çok konuşmak, ayıkken çok susmaktan daha mı kötü? kahraman olmaya değer mi? sıradan bir adam olmak varken... o anlamı yükleme bana! ansızın çekip gitmek varken... bir bar taburesi üzerinde kulaklarımda uğuldamalar duymuyorum konuşuyorum yanımdaki kadınla anlamıyorum kanımda belli belirsiz yalnızlık emareleri elime dokunan eli hissetmiyorum ten pazarında düş satıyorum... mutluluk verip karşılığında, özlenmek alıyorum... bir gemi kaptanı kadar mutsuzum şimdi, her 'kimbilir? sorusunun, cevabının 'ben' olmasından... sessiz bir isyankarlık geçiyor gözlerinden. sussan olmayacak, söylesen, hiç olmayacak... hangisi daha mantıklı? sığmıyorken aklına, sabaha bırakıyorsun bu hesaplaşmayı... sanki sabah, daha iyi bir savunma avukatı olacakmış gibi, yaptığın hatalar karşısında, avutacak içindeki serseriyi.... şimdi sensiz bir geceyi avuçluyor ellerim. göğüslerinin diriliğini hayal etmek varken uzanıp bir sigara daha alıyorum paketinden yanmak değil de, her gece yanacağımı bilmek canımı sıkıyor bu kadar sönmek bir kadının teninde hafifletir mi günaha girmenin bedelini? nasıl da bırakıyorsun kendini kollarıma, sözlerime, hayallerime... her mutsuzluğumda üstleniyorsun yalnızlığımı, her vazgectim dediğimde en öne sürüyorsun kendini benden de vazgec diyorsun, beni de vazgeçir... her sorumun cevabı sen olma! zaten yeterince tutuyorsun beni, ayakta... bir son daha yazılıyor satırlara bir yalnızlık daha dolduruluyor bardaklara sen olmadan da kalabilirim ayakta kalabilirim... kalmak istemiyorum artık... gitmekte olmalı kapatır gibi hesabı ödeyip biraz da bahşiş bırakmalı tanrıya... bir şehveti avuçluyorum bedeninde aklımın almadığı bir sevişmeyi gecesinde yanmak umurumda değil darmadağın bir hayatı üzerime oturmayan takım elbise gibi her sabah yeniden giymekten yoruldum vazgeçsem diyorum geçtiğim yerden tutuyorsun beni olur olmaz aklıma düşüp sarılıyorsun... sanki sarılınca, geçecekmiş gibi... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2015 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2015 ağlayarak geldiğimiz dünyada gülümsemeyi amaçlamak, ütopyanın dibi değildir de nedir? umutsuzluğumu kelimelerimle süsleyip satışa çıkarıyorum, okuyanlar şiir sanıyor... deniz kenarında olmak vardı şimdi, akşam serinliğinde, rakı masasında demlenmek... kendimizi çok kurtarmışız gibi, ülkeyi kurtarmaya yeltenmek... en güzel hangi deniz kenarında içilir?en güzel hangi şehrin gecesinde,olmayacaklar düşlenir?en güzel, güzel midir?ayılınca kalmıyorsa aklında... sürekli geçmişi yazıyoruz...yazdığımız her kelime,yazdığımız an'da geçmişimizdeki yerini alıyor...neden hayaller kuruyoruz durmadan? tutmak mümkün mü?akıp giden zamanı...tuttum dediğin an bile,arkasından bakmıyor mu?şimdiki gerçekliğinin...neden zorluyoruz? paradokslardan yorgun,paralel gerçeklikler uydururken kendime,ne çok kapılmışım,umutsuzlukların hezeyanına... belki de tenime en yakışan parfüm, teninin kokusudur sevgilim... her sabah uyanmamı sağlayan, bunca olmayacaklara rağmen... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2015 Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2015 şimdi bir yoksun'luk mevsiminde yeni bir düş kırığı ekiyorum hasadında karamsarlığın açmıyor çiçekleri diye yorgunluğumu bahane ediyorum tutarsızlığım diz boyu ne istediğimi biliyorum ne de bildiğimi istiyor ben huzur arıyordum kime sorsam sen de diyor... soyunup geldiğim bu sıcaklık bu teninin aklımı kavuran ateşi en iyi bildiğimiz sevişmek mi? sevmeyi ne zaman öğreneceğiz? kaç gece daha doyamadan, açlığımızla terbiye olunup, başka bedenlere sarkacak sarılıp uyuma isteklerimiz? en sıkı sarılan, en çok hakeden mi? adalet bunun neresinde? düş diye kurduğumuz, düştüğümüz yer değil mi? kim kaldıracak bizi? uyandığımızda yatağımızdan, yalnız olduğumuz gerçekliğine.... kimi kandırıyoruz? en iyi bahanelerimizi tüketirken kiminle oynuyoruz? kaybeden, üzerimizde iyi durmuyor mu? oysa sıyrılıp gelmemişmiydik, korkularımızdan, hırslarımızdan, beklentilerimizden... şimdi neyi bekliyorduk ki? bulduklarımız yetmedi bize... benim bağlanmayı beceremeyen bir içim vardı, senin içindekiler yarım kaldı.. gitmeme bile razıydın dokunsan ürkerdim tutmaya çalışırken beni sadece var olmamı istedin. ben yetinemiyorken, sen öptün dudaklarımdan, öpmek, sadece erteliyorken, korkularımla yüzleşmeyi... hayal diye kurduklarımı yaşıyorken sen, farkına varamamıştım. içini tutuşturup yakarken, geçer sanmıştım... geçen, zamanmış... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2015 Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2015 yansımalarını görüyorum günlerdir. senle uyanıp, uyuduğum geceleri hatırlayıp martı sesleri nakaratında bir vapurun yan tarafında denize dalıp gidiyorum acemi bir balıkçının teknesinde yalnızım kızıyorum balıklara oysa kimden miras kaldı bana bu çaresizlik şimdi kime kifrediyorum geçse geçerdi şimdiye geçmiyorsa benimdir hangi kız çocuğu tutar ellerimden ellerim, kırış kırış bu kadar mı ihtiyarladım ben kimden saklıyorum kime saklıyorum aslında? olmyacakları sıralıyorum önüme, olacakları çıkarınca mutlu olmak hoşuma gitmiyor. oysa bir kız çocuğu öpse dudaklarımı razı çeyrek yüzyıllık yalnızlığıma oysa bir kadın sevdim desem tutacak ellerimden ayağa kaldıracak belki ayağa kalkmayı kim istiyor ki? şimdi seviş benimle sevgili tenini dayarken tenime unut çareziliği başka dünyanın cocukları değildik biz, başka tanrı affetmeyecek, çok isteyipte olmayınca isyan ettiklerimizi..... sarıl bana sevgili, kasıklarında hisset ateşimi. unutabildin mi? her gece sanki ilk defa gibi, beni içinde hissettiğini.... şimdi uyuyorsun ya sevgili, uyandığında, kokum olmayacak yastığında. yine de özleyip, yanında olsaydım diye, aklına düşürmeyecekmisin beni? ısırıp dudaklarını, derin bir nefes alıp, bu da geçer deyip, gecesinde soyunup öfkeni, sanki az önce öpmüşsün gibi, koynuna almayacakmısın beni? Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2015 Gönderi tarihi: 18 Temmuz , 2015 nasıl da bir rüzgar gibi girdim koynuna. nasıl da ansızın beklemiyordun, beklemediğim yerden soruldum sana cevapsızlığım yordu seni. her gördüğün bende başka bir karanlığa neden oldu. oysa nasıl da razıydın gülümsediğim anda karşılıksız bir huzur doğardı içinde gerçek olamayacak kadar güzeldi inanmadım belki de bu yüzden her inandığında sen kendimi içime kapattım... hangimiz hazır değildi? hangimiz beklemiyordu kurtulmayı? bu kadar mı hazırdık kaybetmeye? bu kadar mı? yolunda gidiyor diye hep bekledik daha büyük yıkımları. altından kalkamadıklarımızı büyütürken gözümüzde, kalkmak istemedik. öyle alışmıştım ki enkaz altında yaşamaya kollarında olmayı hayal sandım hayal tutarken ellerimden nasıl da sıcaktın aklıma sığmazdı sığmayanları yok saydım... sonra gidiyorum dedin senden sonra içimdeki boşluğa, hicbir gerçeği sığdıramadım.... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2015 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2015 sen durmaksızın konuşuyorken,kelimelerinle sevişiyordum ben...dokunduğumu hissedip,görmezden geliyorken... bedeninde yayılan sıcaklık,bir yanardağ patlamış sankiyakıyorken kasıklarınınasıl da iç çekişlerine sarıyordun,kelimelerine sığmayanları heyecanın boğazında kurumuş,yutkunsan canın yanacak,yutkunmasan,nefesimin tenindeki etkisi,kaç gece uykusuzluğa,neden olacak? kendinden bile saklıyorsun beni,ne zaman dokunsan,dudaklarından çıkarıyorsun hıncını...ne zaman istesen,tenimde alıyorsun soluğunu... ne çok özledin beni.her gece yanıp söndün,her gece yenidenbir günaha bozdun yeminleri söyle ey sevgili!cehenneme girmeye değecek mi?bu kadar sevmek beni? Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2015 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2015 susmalarımızın ardına mı saklanıyoruz artık?söyleyeceklerimiz hangimize daha ağır gelecek? ne zaman giyindik başka'sı maskelerimizi?oysa hep birlikte değilmiydik? sustun! bir bıçak gibi kesip attın söylenmeyecekleri. boşlukları bana bıraktın, sen yanına ne aldın? bilmiyorum... hangimizi cezalandırıyordun? hangimiz geride kalan olmayı, yazacaktı satırlarına, hangimiz, bekleyecekti gideni, gelir diye belki kulak kabartıp sessizliğe, duyamadık diye durup durup kapıya bakacğız? şehvet dolu inlemeleri mi saracağız bundan sonra? içimizde açılan yaralara, kanamasın diye, kanamasın, yeni kapanmadı mı bu yara? kimi kandırdık, şimdi bir özgürlük rüzgarında, uçurmaya çalışıyoruz kuyruksuz uçurtmaları, kuyruklu yalanlarımız, avutacak mı bizi? yalnız kaldıktan sonra? sustun... bir karanlık bıraktın ardından, kelimelerinin ışığı sönerken, arkanı dönüp uyudun. dokunsam uyanacaktın, kıyamadım. eski alışkanlıklarımın koynuna sığınıp, ısırdım dudaklarımı, geçer diye sabaha... her sabah geçmeyenleri, geceye taşırken... bekledin... sevilmeyi değilde, anlaşılmayı... bekledin... gelmeyeceğimi bile bile, sakladın hıçkırıklarını... iç kırıkların, iyileşmek yerine, kangrene dönerken, kanındaki zehri, sevmeyi öğrendin, her dakika canını, daha çok yakarken... yeni bir yalnızlık ektim göğsüne, oysa kelebekler uçarken karnında, nasıl da bir çocuk gibi, heyecanla, annesi tutmuş elinden, çıkarmış sokağa, parkında eğlenmek düşüncesi, büyümüşsün, zorla alıp koymuş seni bu sevda, bir kadın bedenine, itiraz bile etmemişsin... susmuşsun, en çok sevdiğin anlar diye seni, beklemişsin... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2015 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2015 sinsi bir iç çekiş peydahlanır göğsüne,bir çığ kopar yükseklerden,kulaklarında uğultusu,korkmak,kaçıp saklanmaya yeter mi? sevmek?bir kültablasında sönmeye unutulan bir sigara gibi,yalnızken üstelik şimdi,kimin ah'ı?kimin duası?hangi tanrı bağışlayacak bizi? telli arabasının ardından köşturan çocukluğum,dizlerimdeki yaralardan arta kalan,gözlerimde masumiyetimdüştüğümde yeniden,gelip kaldırabilir misin beni? büyümüş olsam da,geçecek deyip,avutabilir misin?iyileşmeyecekleri... sarılmaya alıştım sana,şimdi hangi yastık dolduracak?sırtının göğsümde açtığı boşluğu... hangi şehvet an'ı öpecek dudaklarımdan?nefesin gibi,damağımda hissettiğimde,yeni bir yangın başlatacak... 'geçecek!' diye avut beni,söz inanacağım...geçmezse bile,küçük ellerinden tutup,yeniden ayağa kalkacağım... şimdi öp beni!bir çığlık gibi,bir isyan gibi,daha önce hiçbir adamı,öpmemişsin gibi,öp beni... yorgunluğumu al dudaklarımdan,uykusuzluğumu.hırsımı ehlileştir,yeni baştan başlıyormuş gibi,yazmaya,nokta koyduğun yerden,öp beni! ya da unut gitsin!en mutlu olduğun yerden... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2015 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2015 tenindeki yangınları söndürebilmek için,kelimelerimi bırakabilmek isterdim,en mahrem yerlerine... kurusun diye mürekkebim,nefesimi bırakırken tenine,sanki ateşi canlandırır gibi,alevlendiğindetutuştuğunu görmeliyim... tutup saçlarımdan bastırıyorken,bir girdap bu, bir fırtına,savruluyorken,bırakıyorken kendimi derinlerime,fısıldadığın her kelime, beni istediğin her an,yankılanırken,her teslimiyetin,bedenimde bir iç savaş,kaybetmek umurumda değil,yenildiğim sensen! kollarımın arasına gelip öpüyorken,inkar neyi? inkar neden?ertelediğimiz hayal hangisi? kaç gerçek gerekecek?içinde yaşadığım huzurubozabilecek?ısırırken dudaklarını,seviştiğin,yalnızca kelimelerim mi? nasıl da istiyorsun şimdi beni.tenim alev alev,dokunsan ağlarım belki,dokunsan,söndürebilirmisin bu ateşi? alırken beni içine,nasıl da titriyorsun şimdi...sanki çok özlemişte,söylersen,büyüsü bozulacakmış gibi.... o masal hangisi?ben mi uyandırmaya kıyamadım seni öperken,sen mi çekindin benden,bilmiyorum... al beni!sımsıkı tut içinde...kimse bilmesin,nasıl yandığını,kimse görmesin,gecelerce seviştiğin adamı... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2015 Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2015 Bazen sadece gitmek istersin... koyu gri bulutların arasına. aklında kapatılmamış hesaplar, cebinde isimsiz fotoğraflar, kalbinde arkası yarınlara ertelenmiş ağrılarla, bazen sadece gitmek istersin... dalgaların sesleri arasında yol alırken,. hüzün dolu gözler, gelmeyecekleri ararken, senin gelmeyenin kim? diye sorarken yakalarsın kendini, kendine... kim tutupta bıraktı seni, kim izin verdi? kırılacağını bile bile, susmana... bazen sadece gitmek istersin... üzerinde günlük kıyafetlerin, beğenilmek kaygısında uzak, elinde fotoğraf makinan, görenler belki çok beğenecek, görmesi gereken, habersizce hayatına devam ederken, sen gitmek isteyeceksin... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2015 Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2015 bazen sebepsiz yere akşam oluyor. en güzel anında kızıla dönüyor günün ışıkları. bir bardak demli çay kıvamında, dirseklerini dayayıp yorgun korkuluklara. ne çok ayrılığa tanık oldu İstanbul'um... ne çok masaya meze, ayrılığa gebe, sancılı doğumların ardından, yalnız başına çay içilen akşamların oldu senin... oysa kargaşasında hayatın, kaçırdıklarımızı biriktirdik biz. dalıp giderken mavi sularına, yüzme bilmiyor olmak, hep kurtarılmayı umut etmektendi... son nefesi bırakırken boğazımızdan dışarı, elimizde hissedemeyip, o sıcak eli, sorgularken bulduk kendimizi... hangimiz daha çok sevmedi'yi... bazen sebepsiz yere, yorgunluk çöküyor omuzlara... kimse anlamıyor olsa da, anlaşılmak sanki çok bir halta yarıyormuş gibi, ayrıntısına kapıldık her sevdanın, her sevdanın, elin, elimin üzerinde olsaydı eğer, ayrılmazdık'ı kurduk... oysa herkes bilir, kalbine giremediğinin avucunda, oyuncak olmaktan öteye gidemezdi sevda dediğin... onun bir mesajıyla maviye dönen göğün, sustuğu anda işte o an'da kızıl ışıkları çarpardı yüzüne, zamansız akşam oluşların... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2015 Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2015 sustukların büyütüyor beni daha iyi oynuyorum artık mesela beklemiyormuş gibi yapıyorum durup durup telefonumu kontrol ederken gizlice... aklından geçenleri sormak yerine cevaplarıma inanıyorum değişiyoruz yavaşça rollerimizi, ben beklediğin oluyorum, sen tutunacak bir yer arıyorsun, 'acaba'ların dehlizinde düşerken... yine en zoruna yaklaşıyoruz doğru kadın, yanlış erkeği oynamaktan yoruldum! yanlış zaman, bütün doğrularıma mezar oluyor şimdi! ne senin tek kelimelik cevapları olan soruların vardı, ne de benim, cevap olacak paragraflarım, kullanıldıkça eskimemiş... akıl oyunlarının yazarı ben değilim, tam ortasına düşmüş, kırıp dökmemek için, billur güzelliğini, sesini bile çıkaramayan, bir figüran... bunun için mi bu kadar kontrollüsün? bunun için mi? özenle seçiyorsun her kelimeni, içime işliyorsun sınırlarını, çarpmaktan korktuğun yer, kalbim mi? aklına her düştüğümde gülümsetebiliyorsam seni,tutup hiç görmediğim ellerinden,götürebiliyorsam seni,denizin mavisine ve saçlarının kokusu siniyorsa satırlarıma yanlış bunun neresinde? nasıl açıklayabilirim ki sana, uzak durmak, daha çok canın yanmasın diye, senden daha iyi, kim bilebilir ki? ne çok beklemek sıkıştırıyoruz artık, söylemek istediklerimizin arasına, susarak haykırdıklarımızın altında kalıyoruz, oysa gel desen, gelirdim... saklandığımız yerleri bilirken, gözlerimizi yummak neye yarıyor? kimi kandırıyorduk? bulduğumuzda birbirimizi, yeniden kaçmayacakmıydık? yeniden başlamak yerine bitmesin istemek, belki son baharı olacak ömrümün, son defa yumduğumda gözlerimi bir daha açmayacağım... bu yüzden belki de, bilsemde saklandığın yerleri, gelip tutmuyorum ellerini... bir kırlangıç süzülüyor. nasıl da hüzünle, kırılganlığa gebe, sonbahar dökülüyor yaprak yaprak, boktan sabahlara uyanıyor bedenim, oysa sev desen, bir varmış olacaktı düşlerim, bir yokla kararmayacak... salınmayacak düşlerim var benim, üzerine sonbahar yağmış, kim görse yakıştırmayacak, hüzün, hangi adam da iyi dururdu ki? Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2017 Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2017 ve ben yine gideceğimbırakıp seni kendi halindekendi halime kapanıpkafamı gömdüğüm kum yığınları arasındamutlu mesut,mesut kimin umrundaysa artıkişte öyle yaşayacağız birliktesen geleceğim günü bekleyeceksinben geldiğimde gideceğim anıbir hayal kırıklığına teslim olacaksın sonundabile bile heyecanlancaksındefalarca izlediğin bir filmi yeniden izlerkensanki sonunu bilmiyormuş gibisanki bu defa seslensen sonunudeğiştirecekmişsin gibimerakla bekleyeceksindur biraz diyeceksin soluk ekrandaki adamabiraz daha beklesustuklarını söyle şimdiertelemedinlemeyecek seniama yine de umut iştesesleneceksinadam duymayacakbırakıp gidecek yine sevgilisiniyıllar sonra karşılaştıklarındasevgilisi başkasının annesiadam ihtiyarlamışgüzel günlerdi...diyeceklerevet diye onaylarken bakamayacaklar gözlerinin içineyaşamadık çünkü diye bahaneler hazıryıllarca çalışmışlar bu konuya ikisi debellisenin beklentilerin farklıydı diyecek kadınsenin beklediğin ben değildim diyecek adamtabiat kanununa aykırı bir karşılaşmaydı bizimkisionaylayacak kadınbir gözü kızındauzaklaşmasın diyeadamın bakışları yerdeayrıldıkları gündeki gibikadın anlayacak her şeyianlamamazlıktan gelecekartık çok geç dönebilmek için geriadam ayağa kalkıp hoşçakal derkensus diyeceksin içinden söylemebir şans daha olmalıolacak biraz daha kalkalmayacak adamkadın kızının yanına gidipkucağına alırkenadam uzaklaşacakbiliyorsun işte kaç defa izledinzamanında söylenmemiş sevgi sözleriuzun vadede suskunluklara yol açarkenikimizden başka kim daha iyi bilir bunu?ve ben yine gideceğimtıpkı izlediğin o filmdeki adam gibisen sustuklarımı merak ederkenbenbelki bir gün diyeertelerken umutlarımıdoğru zaman, doğru mekan kavramınıbu kadar ıskalamışken üsteliksen üstüne çekip yorganınıiçini çekerkenben bir şişe daha açıpyenisini eklerkençok bilmişliğimin yanılgılarınayalnız kalınca bir şişe dahasonrasıdoldurmaya çalışmakdipsiz bir kuyuyuunutmakher hatırladığındabir şişe daha açıp... Alıntı
Admin ™ Admin Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2017 Admin Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2017 İnanmıyorum ya. 12 yılda 100 bin kişi görüntülemiş başlığını.... Tekrar hoşgeldin.... Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2017 Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2017 Hoşbuldum Açıkçası ben de beklemiyordum bu kadarını... hatta bu son kullanıcı hesabımın şifresini bile kaybetmiştim, defterlerimin arasında küçük bir kağıt parçasında buldum. Hala duruyor mu yazdıklarım diye merak ettim... Teşekkür ederim, değerli görüp sakladığınız için... son bir kaç yıldır yazdıklarımı da eklemeye çalışacağım... Artık imla kurallarına daha çok dikkat ediyorum daha önce yazdıklarımdaki imla hataları yüzünden tüm okuyan arkadaşlardan özür dilerim. son yarım saattir eski yazdıklarımı okuyorum. Zamanda yolculuk yapmak gibi... Yeni sözlerim var artık... eskimiş olsam da... Uzun soluklu aralar versem de her geldiğimde sizi burada görmek öyle güzel ki... Umarım çok uzun yıllar burada olmaya devam edersiniz.... 1 Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2017 Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2017 dükkanı kapatma zamanı şimdi,sandalyeler ters cevrilip konacak masaların üzerineve yerler süpürülecek...sandalyelere başke yere konabilme şansı vermemek ne acıocağın altı kapanacakve daha fazla çay demlenmeyecek bundan sonra,tezgahın altından çıkacak rakı şişesi...gün boyu nasıl sıkılmış o izbe yerde durmaktanMüslüm söyleyecek tutamadığını zamanı,çay bardağından susuz içilecek rakı,mezesi şalgam suyu....acılı üstelik,yaşadığımız kadar olmasa da...hafız kapıyı kilitle içeriden,kimse gelmesin dışarıdan...içimizdekilerden çektiğimiz kafi,susalım bir süre,dinleyelim ustayı...karart ışıkları,gereksizse söndür yazmadık diye miışıl ışıl dünyamız...dışı seni yakariçi sönmüş volkanbelgeselciler meraklanıp gelir üzerimizene yandık be hafız zamanında!şimdi kraterimizde tuz gölünasıl sevişmişsek terimiz birikmişdinle bakinlemeleri hala yankılanırtaşa dönmüş lavlarımızdakapıyı kilitledin mi hafız?açılırsa kabul görmek borcumuztanrının ne vakit misafir göndereceğini kim bilir?aklımıza düşen başımıza gelirsebu zenginlik bizi bozar...çok mu mutluyuz bu gece?çok mu fazla gelmiş gülümsemegün boyu somurtan yüzümüzearar birazdanaramasa son görülmemize bakarkonuşmuşmuyuz başka biriyleteknoloji icad oldubozuldu çapkınlığınyakalansak da unutur bir süre sonratesellisi...neyse hafız...geçmiş bizdenbir sevdayı zor taşıyorkenikincilere meyletme çabası...doldur bir bardak dahakorkak alıştırma eliniyarın yeniden buradayız,yeniden yaşıyormuş gibi yapmaların telaşıyeniden açılacako az önce kilitlediğin kapıaynı yüzler gelecek hayatınaeski bir deste iskambil isteyecek sendenaynı oyunları oynayacaklaryeniden kaybedip kazanırkenöldürecekler zamanısanki ellerinde çok varmış gibive biz seninle yarın gecekapatıp kapıyı oturup bu masanın iki köşesindeyine içeceğizgün boyu taktığımız maskeleri çıkarıpbıraktığımızdasandalyelere konacak daha iyi bir yer bulamadık diyehayıflanacağızbelkidördüncü kadehten sonraarayamadığımız kadınları anımsayıpbeşinciyi dolduracağız...öyle işte be hafızkilitle kapıyıiçimizdekiler bize yetertanrı yollamasın dışarıdan kimseyi...kalabalık bizi bozarkapalı yazısını astın mı? Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2017 Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2017 şeytanlarım suratını asmış bu gecealevlerini beslemiyorum daha fazlakazanımın altındaki ateşinaltını kısıp demlenmeye bıraktım ruhumuacısı damağında kalacakşeker kullanmazsın bilirimbu sadelik zerafetinseni benden ne kadar koruyacak?ne zaman takılsa boğazıma söyleyecekleriminiyorum sahil kenarınademirden kiliseye gitsem şimdiçıkarsam günahlarımıçıplaklığım ayıplanmaz mı?rakıma meze,kulağıma sesunutmayı istemekle unutmaya çalışmak arasında kaç fark var?kırışmış elleriyle tutuyor kadın erkekliğimiböyle pervasız istediği ben mi?nefesim hızlanıyor,kalbim, unuttuğum yerlerime gönderiyor kanımıbedenimdekikulaklarımda uğultugözlerimde karartıteslimiyetteki acziyetbu kadar mı acınası?bu kadar kabullenilesigözlerini dikip yüzümün aldığı şekillereher dokunuşunda daha dikkatleher dokunuşundasahiplenmesikırılma anımda daha bir şehvetlekavramasııslanırken parmaklarıyaklaştırıp yüzünü boynumaşah damarımdan öpmesikoklar gibivarlığıma anlam yüklemesitaşıyabileceğimden fazlaonunla gideceğim hayaliburadan kalkıncaalacak beni koynunane sabah ne akşamsonsuz bir şimdi beklentisiylenasıl da sabırla tutuyor kendinişimdi avuçlarındabirazdan içindekasıkları yanıyor belkibelli etmiyor yine deısrarla konuşuyorkonusturuyor beni deduymak istediklerini alıncaya dekişkencesine devam eden sorgu yargıcı gibien zayıf yerimden yakalamış benikokusunu verip çekiyor kendinipeşinden geleyim diye değilbileyim diye geride kalırsamne kaybettiğimi...bir peçeteyle temizliyor elinibir şey olmamış gibigeçip karşıma gülümsüyorkaldırıyor kadehiniyaşayacaklarımızın şerefineçünkü saçma artık diyoryaşadık bittilere.... Alıntı
Φ Evrim Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2017 Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2017 tebrikler @Johnydoe bazen işte o orada o uzaklıkta güzeldir. öyle olduğu için midir böyle hissettirir bilemedim ama umarım bu güzel dizeler yerini bulur Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2017 Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2017 Güzel dilekleriniz ve beğeniniz için teşekkür ederim Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2017 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2017 cümle içinden çıkarılsa bileanlam bütünlüğünü bozmayacak kelime gibi hissediyorum kendimihayatındayken....beni okumasalar bile orada olduğumu bilecekler mi?yoksa oradaki yokluğum umursanmayacak mı?insanların sabah erken kalkmak içinsaatlerini kurmasını anlayamıyorum bazengidecek işleri vardır elbetrandevuları, belki sabah kahvaltısıiş toplantılarıaylık durum değerlendirmelerisatış grafiğindeki eğrilerden bahsedilenbunun için insan sabah erken uyanır mı?saçma...desen ki kalkıp deniz kenarında yürüyüş yapacaksın,kaç kişi kalkar?belki bisiklet süreriz...yorulduğumuz yerde simit peynir çay,ayaklarımızı sarkıtırız denize doğrugünün anlamsızlığı ve önemsizliği üzerine konuşuruz bir süreüstelik üzerimizde pijamalarımızüşürsek kaldırım taşlarının kenarında ateş yakarızis kokar üstümüz başımızolsunısındık ya...yokluğu anlam bütünlüğünü bozmadığı için çıkarılmışızbaşkasının cümlesindenlaf kalabalığı olmasın diyesöylenmedikçe susmuşuzbir sessizlik çökmüş üzerimizeherkes bir şarkıda rast gelmiş kendinebir şiirin kafiyesi oturmuş içinebiz yarım bile kalamadıkyarım bırakamadık kimseyi diyekız kulesi yalnızlığı reva görülmüşonun bile var bir hikayesiüst katı lokanta yapılmış,bahçesi şiir cennetigeri dönme garantisiyle bile olsaziyaret etmekte hala birilerinereye gömdüler bizi?cümlelerinin içinden çıkarıldığımızdaanlama etki etmeyecek kelimeleri?sözünü etmeye bile değer görülmemişbunca şair bunca yazar esirgemiş kendiniözenle uzak durmuş sankibizim gibilerden...kırgınlığının bir karşılığı yok!öğrendiğin kelimeler ve cümleler yetmeyecekti,biliyorsun!ne söylesen,söylemesen,anlamını bozmuyordu hiç bir cümlenin...aidiyetinden yoksundun,yorgundun boşlukta düşmedendurmaya çalışmaktankaraladıkların, sildiklerin,aksini yapsan da değişmeyecekti.sakınıp sakladığın kalbin,saklamaya çalıştıkça açılıyordu sankibir söze bir bakışa dayanmıyordu sözde korunmalarınmuhafızın senden de yorgungüçsüzlüğüne bakıpvarlığından şüphe duydun kalbinden...aklında olduğunu bilmeyen birine,gülümsemek gibi yanlışbir türlü anlamayacakneden ağladığını,neden görsün ki şimdigülümsediğini...sahne karardı.perde indişimdi kendinle yüzleşme anı mı?yeni bir oyun mu kendine?çok mutluymuş gibi yapmaları,dizlerini yukarı çekip uzandığında yatağınaannenin karnındaki gibisığındığında kendinesarıldığındadevam edecek mi korunması?insanın kendine bir yer bulma çabası hayatındaharf oyunlarından anlam yoğunluğuna geçerkenbirikenleri içindeatamadıklarıbu boğuşma, bu direnmebitmiyor ki bir türlü!geçmiyor işte...hep aynı girdabındabir süre kaldırıyor başınıderin bir nefes aldığındayeniden dalıyor derinlerine...hep aynı, her şey aynıve kötüsü biliyor artıknasıl kurtulacağınıve kurtulamayacağını... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.