Φ Legendary Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Can YÜCEL (1926-1999) 21 Ağustos 1926'da İstanbul'da doğdu. Milli Eğitim eski bakanlarından Hasan Ali Yücel'in oğlu. Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Klasik Filoloji Bölümü ve İngiltere'de Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim gördü. Uzun süre Fransa'da Paris ve İngiltere'de yaşadı. Yurda dönüp 1953'te Kore Savaşı'na katılan Türk birliğinde askerliğini tamamladı. Tekrar İngiltere'ye gitti. Londra'da BBC'nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. 1963'te Türkiye'ye döndükten sonra Marmaris'te bir süre turist rehberi olarak çalıştı. Ardından İstanbul'a yerleşti. Bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını sürdürdü. 12 Mart döneminde Che Guevara'nın "Gerilla Harbi" ile "İnsan ve Sosyalizm" kitaplarının çevirisi nedeniyle 15 yıl hapis cezasına mahkum edildi. 1974 affıyla özgürlüğüne kavuştu. İstanbul'da Vatan, Demokrat, Söz gazetelerinde köşe yazıları yazdı. Önce İzmir'e oradan da Muğla'nın Datça ilçesine taşındı. 12 Ağustos 1999'da yaşamını yitirdi. Edebiyata şiirle başladı. Çeşitli dergilerde yayınlanan şiirlerini 1950'de basılan ilk şiir kitabı "Yazma"da topladı. Bu kitabın ardından uzun süre biçim arayışlarıyla uğraştı. İlk şiirlerinde uyaklı söyleyiş, coşkulu anlatım, geleceğe umut ve güvenle bakış belirgin özelliklerdi. 1973'te basılan ikinci şiir kitabı "Sevgi Duvarı"nda imge-sözcük-anlam üçlüsünün birbiriyle dengelendiği insan-doğa ilişkilerini konu alan şiirleri dikkat çekti. Kara mizah öğeleri taşıyan siyasal içerikli bazı şiirlerinde tarihsel ve günlük olayları iç içe işledi. 1974'te çıkan üçüncü kitabı "Bir Siyasinin Şiirleri", önceki dönemlerin bileşkesiydi. Bu şiirlerde cezaevinden dışarıya dönük gözlemlerini, izlenimlerini, duygu ve düşüncelerini politik kiliğini de sorgulayarak yansıttı. Hiciv gücü ve sözcük oyunlarıyla eriştiği dil ustalığı, geniş kültürüyle beslenen şiirini yeni boyutlara ulaştırdı. Halk ağzı, türküleri ve deyişlerinden de yararlandı. Şiirin yanısıra tiyatro oyunları da çevirdi. 12 Eylül sonrasında müstehcen olduğu iddiasıyla "Rengahenk" adlı kitabı toplatıldı. ESERLERİ ŞİİR Yazma (1950) Her Boydan (1959, Çeviri Şiirler) Sevgi Duvarı (1973) Bir Siyasinin Şiirleri (1974) Ölüm ve Oğlum (1976) Şiir Alayı (1981, ilk dört şiir kitabı) Rengâhenk (1982) Gökyokuş (1984) Beşibiyerde (1985, ilk beş şiir kitabı) Canfeda (1985) Çok Bi Çocuk (1988) Kısa Devre (1990) Kuzgunun Yavrusu (1990) Gece Vardiyası (1991) Güle Güle-Seslerin Sessizliği (1993) Gezintiler (1994) Maaile (1995) Seke Seke (1997) Alavara (1999) Mekânım Datça Olsun (1999) En Uzak Mesafe DÜZYAZI Düzünden (1994) Ve Can'dan Yazılar (1995) ÇEVİRİ ŞİİR Her Boydan (1957) Lorca, Shakespeare, Weiss, Brecht'den tiyatro oyunları da çevirdi. Türk Dili ve Edebiyatı Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2009 ÖĞRETMENİN DÜŞÜ "Okumuş filler ki her birinin Nice Bostan, Gülistan ezberidir." Mavi bir ışık yandı gözlerimde, Gökyüzü öyle yakın Çocuklar doğacak çocuklarım Ve öyle yağmut ki toprak, koklarsın Ellerin bütün hayvanlar alemi, Hangi ağacı çalsam açıyor Uzaylar uslu, Yönlerim yörük, Sağduyularım sol duyu. Mavi kalemlere yordum bu düşü, Su resimleriyle öğrencilerin, Göğerttik bozkırın sarı defterini, Şu yoncalar yurttaşlık bilgisi. Geçen gün okudum söğütlerin tarihini, Bi çiğdem var onlar kadar yiğit, Şu bey, şu eşek, şu yaban, şu işçi arı, Biz beş sınıfta kaldırdık bütün sınıfları. Korkuluklar ektiği kargaları biçsin, Sevginin de kendi planları var, Beş yılları, yıldızları, dokuz ayları, İlerde yarım kalmış bir okulun duvarı, Duvardı diyor, varım diyorum ben de, Gitsin bütün okumuş filler Gülistana, Ben Türk'üm bu bozkırda çalışmaya geldim... Can YÜCEL Alıntı
Φ gloria Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2010 Anladım ki aşk; her iki tarafı'da mağdur eden, Yürekte izinsiz gösteri yapan, mutluluk karşıtı bir eylem. -Can Yücel- Alıntı
Φ Aries Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2010 Yaşadıklarını kâr sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.... Can Yücel Alıntı
Φ gloria Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2010 Unutma! Yüreğinde bir ismin imzası var ve sen onu silemezsin. Söküp atamazsın, ne kadar uğraşsan da. Seninle beraber büyür içindeki sızı. İlk önce onu hissedersin başkasına dokunduğunda. Unutma! Bir kere sevdin mi, uzun uzun yanarsın. Sitemler, öfkeler birikirken içinde, sen azalırsın. Dilinde küfür, elinde kadeh eksik... olmaz Günler böyle geçer; alışırsın. Unutma! Sabahlar artık gecikir. İster sağa dön ister sola, gözüne uyku değil gidenin hayali gelir. Kendini şiirlere verirsin. Elin sigaraya gider her on dakika da bir; fena zehirlenirsin. Unutma! Bir süre güvenmeyeceksin kimseye, kendine sığınacaksın. Aşk konuşulduğunda sen susacaksın. Of larla ah larla başlayacaksın her cümleye. Çevrende senden başka herkes haksız olacak. Senin haklılığınsa çaresiz gidecek çöpe. Unutma! Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın, biri seni bulacak. Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan, biraz ürkeceksin. Ne kadar dirensen de nafile, insansın sonuçta, seveceksin. Eski acılara bakıp da küsme sevdalara. Gavura kızıp da oruç bozulmaz. Sök at kafandan acaba ları! Bir kemik, aynı yerden iki defa kırılmaz. Artık kararmaz gecelerin. Bir daha yaşlar akmaz gözünden. Sabahların gecikmez. Kim bilir ağladığın günlere gülersin. Bir defa öldün ya zamanında, bir daha ölmezsin… Can Yücel Alıntı
Φ gloria Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2010 Gitmek istiyorsa, bırakacaksın gitsin. Aklı seninle olmayan, bedeni yanında olsun ister misin? Can Yücel Alıntı
Φ Aries Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2010 SUDA Bir çift yaprakmış dalında yumuşacık, Tutmuşum tutmuşum ellerinden senin; Düşmüşüz yavaşça bir sâkin derenin İçindeymişik, yeşilmişik, sazmışık. ... Balıklar gibiymiş, sessiz ve karanlık, Yüzermiş saçların, yüzermiş nefesin; Susarmışız öyle, bir sâkin derenin İçindeymişik, yeşilmişik, sazmışık. CAN YÜCEL Alıntı
Φ aleastaratan Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2010 Can Yücel'in özellikle çevirileri ne kadar şahsına münhasır birisi olduğunu gösterir. Mutlaka okumalısınız... Alıntı
Φ 1nefes Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2010 Senin için ‘ yasak ‘ dediler. —Yasaklar çiğnenmek içindir, dedim. Senin için ‘ imk...ânsız ‘ dediler. —...Önemli olan imkânsızı başarmak, dedim. Senin için ‘ olmaz ‘ dediler. —Dünya da olmayacak şey yok, dedim. Senin için ’ zor ‘ dediler. —Kolay olsaydı değeri olmazdı, dedim. ‘ Onda bulduğun nedir ki ‘ dediler. —Herkeste arayıp bulamadığım, dedim. Senin için ‘ o ne ‘ dediler. —Hayattaki gülen yüzüm, dedim. ‘ Ona öyle nasıl bağlandın ‘ dediler. —Ben değil o ”bağladı” dedim. ‘ Oda senin gibi sevdi mi ‘ dediler. İşte cevap veremediğim tek şey buydu. ‘ Eğer bunu bilmiyorsan vazgeç ‘ dediler. —Vazgeçecek olsaydım sevmezdim, dedim. Can yücel Alıntı
Φ Legendary Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2010 Bilmelisin ki.. Bilmelisin ki ... Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez. ...Bilmelisin ki ... Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır. Bilmelisin ki ... Karsındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor. Bilmelisin ki ... Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da! Bilmelisin ki ... Tecübenin kaç yasgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var. Bilmelisin ki ... Aile hep insanın yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi,sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. Aile her zaman biyolojik değil Bilmelisin ki ... Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir. Bilmelisin ki ... Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor. Bilmelisin ki ... Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor. Bilmelisin ki ... Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz Bilmelisin ki ... İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez. Bilmelisin ki ... Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır. Bilmelisin ki ... sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor. Can Yücel Alıntı
Φ Legendary Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Sevgili dediğin koluna değil, yüreğine yakışmalı.. Ve öyle gelip geçici bir heves değil, Sonsuza dek nefesin olmalı ! Can Yücel Alıntı
Φ Legendary Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 CAN YÜCEL - BİRAZ DEĞİŞTİM Biraz değiştim, Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar… Değiştim… Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum, Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni Ben benimle savaşıyorum, Seninle değil… Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın, ne kazanabileni ne de kaybedeniyim… Sorun değil… Elbet Alışırım… Biraz alıştım. Her şey kadar, her kez kadar, sen kadar… Alıştım! Varlığını istemediğim tüm eksik yanları Ve çokluğunu da, yokluğunu da istemediğim iki arada bir derede duyguya alışıyorum… Bir yanım bırak diyor bir yanıma Kesin değil! Henüz tanıştık… Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar… Tanıdığımı sandığım bana daha yakınım artık Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda Ve aynalarda ağlarken gördüklerim kendi tarafımda Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha Samimi değil… Bir hayli kırıldım… Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar… Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime Gözlerimden tut da ciğerlerime kadar kırgınım… Aslında ne sana, ne olanlara… Kendime kırgınım!.. Maziye hiç değil, âna kırgınım Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına Dinlediğim şarkılarda bana seni anımsatan şarkıcılara Beni anladığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşuna Bir hayli kırgınım… Beni ben kırdım oysa… İyi değilim. Galiba yoruldum… Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar… Kalbime, kalbimi kanıtlamaktan Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum!.. Sadece beni kaybettikçe seni kaybediyorum. Şu kalp denen, beni bana sorgulatıyor artık Ki Seni sorgulamamasını nasıl beklerim?.. Toprağa bakan yanım senden zate ayrı Sana bakan yanımsa toprakla aynı Hıh! Ne yaparsan yap, gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin! Gözlerim yorgun… Dudaklarım, dudaklarım hissiz… Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır… Sarılmadan geçip giden uğurlamaların, kavuşmaları hep beklentisiz Söyleyemediklerini söylesende şimdi Sesine aşina yanım, onca sessizlikten sonra artık sağır! İsteyerek değil… Çok çalıştım Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı git izine Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkiye Ve bence bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen Daha öncede gitmiştim… Çok çalıştım… Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı git izine Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine Ve bende bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen Gitmek için, bitmek için, sana huzur vermek için Çok çalıştım Daha öncede gitmiştim Kendi isteğimle Anladım ki daha önce sevmemiştim! Çok çalıştım inan Değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye Her defasında daha da tozlanan canımı kırmadan korumaya Ve alışmaya kendime Bu göz gözü görmez dumanlı halime Çok alışmaya çalıştım hem de Tanıştım seninle doğan yanımla da, ölen yanımla da Birini yaşattım! Yaşatıyorum da hala Ama diğerinin ölmesine engel olamıyorum da Yorulmak, dinlenmekten geçmiyor An be an çöküyor, insanın içindeki güç Işığı sönüyor Beyaza dönüyor rengi git gide Hissizleşiyor Ne yormak istedim Seni, Nede yormak kendimi Çok çalıştım Gitmeye de kalmaya da İkisi de aynı acı, ikiside rezil Daha öncede gitmiştim Ama böyle kalarak değil Böyle kalarak değil... Alıntı
Φ Radya Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2011 Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2011 Usta şairimiz Can YÜCEL'i vefatının 12. yılında saygı ve özlemle anıyoruz... Şiirin Can dostu, Can Baba Söyledikleri her şey basitti, 'basit' bir söylem içeri- yordu. Evet, 'basit' gibi görünse de aslında basit değildi. Basit söylemin kökeninde Garip akımı yatıyordu. Ama Yücel, devrimci bir kökenden geli- yordu, felsefeyi seviyordu. Aynı zamanda hümanistti ve nedensiz tanıyıp tanımadığı insanları, nedensiz sevmiyordu. Yazdığı 'basit' şiirlerde boyun eğme diye bir şey yoktu. Sırf bu yüzden bile şiiri 'basit' diye nitelendirilemezdi. Şiiri ironi ve homurdan oluşuyordu, günlük dili kullanmış olsa da; o dilin yakasını yırtmıştı. İki ayrı sözcüğü bir araya getirip ürettiği yeni terimlerle yazdığı günlük dille müthiş yaratıcılıklara imza attı. Ürettiği birçok yeni sözcükle şiire yeni bir pencere açtı. Siyaseti seviyordu, şiirin, hayatta olan biten hiçbir şeye kayıtsız kalmadığını, kalamayacağını iyi bilen bir şairdi ve şiirinde çok iyi ve de güzel işlemesini bildi. İnsanlara bir şey anlatırken basit anlatılsın istiyordu. Bu, bazıları tarafından anlaşılmayan felsefe olsa bile. Bu yüzden şiirini basit gibi görünse de -basit anlatım- giysileriyle kuşandırmıştı. Bugün TV'lerde karşılaşıyoruz ve ibretle izliyoruz; Marxizm'i nasıl kendilerine göre yontup anlatıklarını ve nasıl günümüz modasına uydurup çarpıttıklarını. Basit anlatım Can Yücel için bir kurtuluştu veya öyle düşünmüştü. Şiirinin en önemli kökeni belki de buydu. Ama bunu yaparken bir şeyi asla göz ardı etmiyordu: Ele aldığı konu, seçtiği sözcüklerle 'cuk' diye oturmasını bilirdi. Evet, felsefeyi ve insanı amansız seviyordu; ama, hep içten içe kanayan bir yarası olmuştu. 'Adam evli ama kadınsız yaşamakta; işçinin çalışıp sendikası olmadığı veya çalıştığının bilincinde olmadığı gibi' diyordu. Hep uç şeylerin ütopyasını düşledi ve insanların hayatta karşılığı zor oluşabilecek şeyleri yaşamasını sevdi, istedi. Hayatta yaşananlar karşısında ödlek olmadığı için, yani yaşanan bütün haksızlıklara, dedikodulara açık sözlü olduğu için olsa gerek, kimileri tarafından çekilmez ve sevilmezdi. Kimin umurunda! Metin Fındıkçı alıntı Akşam gazetesi Kitap eki "Ne şeymiş bu, bu dünyadan ayrılmak Demir tarar gibisin bigün Gözlerin arkalarda deryaya açılmak?" Hadi bre gide gide dönmüşlüğüm İyadesiz iyadeli tahütlüğüm Seni bilem gide koydum, gidi ölüm! CAN YÜCEL - ÖLEMSİZ Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2011 Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2011 Datça'nın en güzel mekanı "Can Yücel Sokağı" Datça’nın tarihi yerleşimi olan “Eski Datça Mahallesi” aynı zamanda Can Yücel’in mahallesidir. Güler Yücel’le 20 yıl önce buraya yerleşmeleriyle birlikte özgün mimarili yerel dokusu daha bir “fark edilen” mahallenin sit olarak korumaya alınması da 90’lara rastlar. Son şiirlerini Datça’ya adayan Can Yücel, 1992’de yayımlanan “Datça’dan Gara Galemler”inde yeni hemşerilerini yerel ağızla bakın nasıl anlatıyor: “Bakkal Hasan’ın orda Gulak daha önce gelmiş dükkâna Bana bir guru fasule, dedi Buz dolabından ossun! Ben de kuru fasulye buz dolabında Ne arıyor? Diye sordum. Biz şaraba guru fasule deriz, dedi.” İşte böylesi “can”dan insanlarla beraber yaşarken, ünlü “Vasiyet” şiirini de yine Eski Datça Mahallesi’nde yazan Can Yücel; “Beni kuzum Datça’ya gömün / Geçin Ankara’yı İstanbul’u!” dedikten sonra şöyle devam eder: Oralar ağzına kadar dolu / Alabildiğine de pahalı, Örneğin Zincirlikuyu’da / Bir mezar 750 milyona Burası nispeten ucuzluk / Ortada kalma tehlikesi de yok Hayır dua da istemez, / Dediğim gibi beni Datça’ya gömün Şu deniz gören mezarlığın orda, / Gömü sanıp deşerlerse karışmam ama!” Belediye yöneticileri, yerinde bir kararla evinin bulunduğu sokağa “Can Yücel” adını vermişlerdi… Tarihi mahalleyi dar sokaklarından küçük meydancıklarına kadar tüm “insan ölçeği”ndeki özellikleriyle geleceğe taşımayı hedefleyen “Koruma Amaçlı İmar Planı” daha tamamlanmamıştı.. Muğla Koruma Kurulu evinin bahçesine mimar Ersen Gürsel’in tasarladığı “Can Yücel Kitaplığı”na onay verirken, sit alanındaki “ilave imar kararı”nın gerekçesini özetle şöyle yazmıştı: “Cumhuriyetin yurtsever şairini yeni nesillerle buluşturacak özenli ve alçakgönüllü bir kültür mekânının tarihi dokuya uyumlu katılımı, kamu yararınadır.” İşte böylesi duyarlılıklarla ve yüzlerce yılın ürünü özgün dokusuyla yaşatılmaya başlanan mahallede “bozulma” ve “yozlaşma”nın başladığına dikkat çeken duyuruda özetle deniyor ki; “Can Yücel Evi’ne komşu binaların yöreye özgü yüksek bahçe duvarları yıkıldı. Planda mesken işleviyle korunan eski evler atölye vb. bahanelerle işyerlerine, ticari mekânlara dönüştürülüyor. Üstelik geleneksel dokuyu bozan bu uygulamalar sit kurallarına aykırı ve Koruma Kurulu’ndan izinsiz yapılıyor.” Eski Datça Mahallesi sakinlerinin, yaşadıkları o çok özel dokuyu bozmamaları için belediyeyi ya da Koruma Kurulu’nu göreve çağırmak bile hüzün verici; çünkü orası Can Yücel’in mahallesidir… Orayı paylaşan herkesin bu eşsiz ayrıcalığa yakışanı yapması; geleneksel dokuyu “gönülden” ve “bilinçle” sahiplenmesi gerekir. OKTAY EKİNCİ / Cumhuriyet "Kuzu gibi olun diyorlar Büyüyüp ortaya çıkınca Koyun gibi güdebilmek için bizi" Can Yücel Alıntı
Φ Radya Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2012 Gecenin yarısı, bir kitabın orta yerinden başlamak gibiydi; Seninle birlikte olmak.. "Başını anlamadan sona yaklaşmak.. Sonunu okuyamadan uyuyakalmak".. Ve uyandığında kaldığın sayfayı karıştırmak".. "İşte böyle birşeydi seni yaşamak, Yarım yamalak".. Can Yücel Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.