Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Üç gün önce Kandil dağı, Mahmur Kampı ve kısa bir süre sonra Avrupa’dan gelecek olan grup olmak üzere üç grup PKK mensubunun gelişi, Kürt ve Türk barış severlerinin umutlarını zirveye çıkarmıştır. Ama ne yazık ki hemen ilk açıklamalarında her zaman olduğu gibi o bilinen tavırlarını ortaya koyan CHP lideri Deniz BAYKAL ve MHP lideri Devlet BAHÇELİ insanları hiç şaşırtmadılar.

 

Evet barış onların neyine ki, Devlet BAHÇELİ’nin çocuğu yok. Deniz BAYKAL’ın da yakını operasyonlara gönderilmez herhalde.

 

Kürtlerin mücadelesi ve bu mücadelenin getirdiği sonuçlardan yıllardır Deniz BAYKAL ve Devlet BAHÇELİ siyasi olarak nemalanmaktalar. Koltuklarını ve mevkilerini kan ve göz yaşı ile kuruduklarına inanırlar. Kürt açılımı ve barış sözcükleri karşısında bocalamaya başladılar. Bu telaş neden diye sormak gerek. Barıştan endişe edenler sadece bunlar mı sizce, hayır.

 

26 yıl süren bu savaş az insanın ekmeğine yağ sürmedi. Doğu ve güneydoğuya yığdırılan on binlerce asker ve polisin ihtiyaçlarının karşılanması için akan trilyonlardan nemalananların neyine ki barış,

 

Bu savaş olmasaydı, ülkenin batısında görev yapan ile ülkenin doğusunda görev yapanların ücretlerinde herhangi bir farklılık olur muydu, sizce. Ülkenin batısında görev yapan memurlar aldıkları ücretlerle ay sonuna zar zor yetişirken. Doğu da üç yıl ve üstü görev yapanlar, özel taksi sahibi, batıda daire sahibi olur ve tasarrufları oluyor. Barış bunların neyine.

 

Dikkat edin 26 yıllık geçmişte gerek devlet güçleri ve gerekse Pkk saflarında hayatlarını kaybedenlerin %99’u emekçi, köylü ve yoksul aile çocuklarıdır. Hal böyle olunca sorumluluk mevkiindekilerin neyine ki barış.

 

Samimi bir çözüm aramak yerine, ölüleri bulunan ailelere papağan gibi ısrarla söyletilen üç cümle vardır. Vatan sağ olsun, şehitler ölmez vatan bölünmez yada kahr olsun pkk. Peki bu sözler ölenleri geri getirmeye yetti mi, yada barışa ne kadar katkısı oldu, hayır. Kin ve nefreti daha da büyütmekten başka bir işe yaramadı.

 

Tabi silah üreticileri ve ticareti yapanları da bu arada unutmamak gerek. Bu yolla servetlerine servet katanlarda mutlaka barış umutları karşısında telaşa kapılmışlardır.

 

Ülkenin batısında emeklilik hayatı bir çok insanın kabusudur. Çünkü çevreleri ve yakınları tarafından fazlada önemsenmezler. Uzun yıllarca çalıştıkları kurumlarında artık genç insanlar çalışır ve onların beklediği ihtişamlı geçmişleri geçmişte kalıyor.

 

Bu ülkede barış şarkıları söylenince, Kürt ve Türk kardeşliği tesis edilince emekliler huzur evlerine çekilmeliler. Artık kim arar PAMUKOĞLU’nu, kim sorar SARIZEYBEK’İ ve nicelerini.

 

Kürtlerin barışa ne kadar ihtiyaçları var ise Türklerinde en az o kadar ihtiyacı vardır. Öldürülen Kürtler kadar, en az bir o kadarda Türkler öldürülüyor. Kürtler tüketici durumuna düştüler. Ancak Türk gelirleri ile bu açık kapatılmak zorunda. Kısacası Kürt ve Türk’ler bir vücudun farklı organları durumundalar.

 

Bu savaş için harcanan milli gelir, Kürt ve Türk halklarının cebinden çıkmaktadır. Dünya teknolojik olarak ilerlerken ülkemizin büyümesi gecikmekte ve sonraki nesillere gelişmeyen ve yoksul bir ülke devredilmektedir.

 

Kürt açılımını ilk tartışmaya açan Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL ve bu doğrultuda bir çok yanlış icraatlar ile olsa da büyük çabalar sarf eden Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN ve ona destek veren partisini kutlamak gerek. Yine bütün bu çabalara destek olan sayısızca bürokrat, sivil toplum örgütü, basın, yayın, yazar ve diğer tüm aydınları kutlamak gerek.

 

Yıllarca Türk halkına taraflı görsel ve yazılı basın, özgür olmayan basın, Kürt düşmanlığını siyasi prim olarak algılayan siyasiler halkı yanlış hazırlamaya vesile oldular. Bu nedenle birden bire düşmanlık sözcüklerinden vaz geçip kardeşlik ve barış sözcüklerine insanları hazırlamak kolay değildir.

 

Cumhurbaşkanı ve Başbakanın Kürt açılımına bu kadar sahip çıkmalarına PKK’nin çatışmasızlık kararı vermeleri ve bunu uzatmaları çok iyi bir karşılık olmuştur.

 

Ardından son olarak pkk lideri Abdullah ÖCALAN’ın emri üzerine üç grubun ülkeye gelip teslim olmaları hem dünyaya ve hem de ülkemize çok ciddi bir mesajdır.

 

Bu mesaja karşılık gerek Kandil dağından ve gerekse mahmur’dan gelen 34 kişinin Türk yargısı tarafından serbest bırakılması barışa önemli bir katkı sağlamıştır.

 

Ancak son Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının açmaydı tasarladığı incelemenin düşündürücü olduğunu da belirtmek gerek.

 

Türkiye’de ciddi sayıda savaş çığırtkanları olmasına rağmen barışın kazançlı çıkacağını umuyorum. Akan kardeş kanının durması için herkesin bir şeyler yapması gerekiyor.

 

Özellikle evlatlarını ve yakınlarını kaybeden Türk ve Kürt anne-baba ve diğer yakınları sloganlarını bir daha gözden geçirmeleri ve idareciler üzerine baskı unsuru olmaları gerektiğine inanıyorum.

 

Onların sloganı “benim yüreğim yandı, başkasının yüreği yanmasın” olmalıdır.

 

Kürtler ta Kandil dağından, Mahmur’dan, Avrupa’dan, Habur’dan, Diyarbakır’dan ve ülkenin büyük bir bölümünde ortaya koydukları barış şarkıları ile ne kadar barışa susadıklarını ortaya koydular.

açılım adı altında, içerdeki dağdaki pkk silah bırakıp teslim oluyorda,bizde onları affedip barış için destek vermiyoruz??!! Ya içerde adamlar devam ederken Avrupadan pkk desteği geliyor, bunun nesi barış .Yapmayın ,Allah aşkına yapmayın ya.Bu milletle bu kadar dalga geçilmez.
Gönderi tarihi:

Bakiyorum konu iyice dagilmis. Konu CHP'nin Kurt Sorunu'ndaki tutumu uzerineydi, zira MHP'nin tutumunu hepimiz cok iyi biliyoruz.

 

CHP'yi savunanlara bir tek sorum var: Baykal Bey neden zamaninda Kurtce konusan CHP'li milletvekillerini partisinden ihrac etti?

 

Boyle bir tutum sergileyen bir insandan Kurtlere demokratik haklarini vermesinden yana olmasini kim hangi akilla bekliyor. KELIME OYUNLARI degil ICRAATLER ile gelin tartisin! CHP Kurt Sorunu'nu cozmek icin ne gibi atilimlardfa bulundu bugune kadar?

Gönderi tarihi:

Mhp'ye bu tutumundan dolayı kızmaya hakkımız yok aslında,Mhp her fırsatta Türkçü olduğunu dile getiriyor zaten, ama Chp

'yi anlamak çok zor,Kürt raporları hazırlayan Kürtlerin varlığını kabul eden Chp sorunun çözümü için öneri ortaya koymuyor,1989'daki raporun arkasında olduğunu söylüyor,o rapordakilerden daha azını yapmaya çalışan Hükümetle görüşmeme kararı alıyor,aldığı kararı bir yana bırakın ülkeyi ortadan ikiye bölüyor,Sivas'tan öteye gidemiyor,yani resmen ülkeyi blüyor....

Gönderi tarihi:

-Acaba MHP lideri Devlet Bahçeli, 1980 sonrası Diyarbakır Cezaevi’nde bulunsaydı ve tutukluların-mahkumların, lağım içinde yüzdürüldüğüne, buz üstünde süründürüldüğüne tanık olsaydı, kendisi de bu zulümden pay alsaydı, o gün-bugün hadiselere bakışı ne olurdu?

 

Bu soru, içimde, 1912 doğumlu ve Dersim olaylarına tanık olan Alişan Aslan’ın sözlerini okuduğumda doğdu. Alişan Aslan, Zaman muhabiri Ali Rıza Karasu’ya, yaşadığı acıları anlatıyor ve Onur Öymen’e ulaştırılmak üzere şu soruyu soruyor:

 

-Senin hiç 3 ve 4 yaşlarındaki kardeşlerin kurşuna dizildi mi?

 

Yani sorunun altındaki soru şu:

 

-Sen empati yapabilir misin? Beni anlayabilir misin? Dersimli’yi anlayabilir misin?

 

Sahi Bahçeli, Diyarbakır Cezaevi cehennemini yaşasa, yaşasa değil, bir “insan” olarak tanık olsa ne derdi?

 

-Oh olsun, onlar zaten hak etmişlerdi. Hatta daha kötüsünü hak etmişlerdi de Türk devletinin şefkati o kadarla yetindi mi derdi?

 

Demezdi diye düşünüyorum. Devlet Bahçeli’nin yüreği dayanmazdı.

 

Bence Devlet Bahçeli, bir mezrada bir subay bir köylüye pislik yedirirken de isyan ederdi.

 

Köyün erkekleri eşlerinin önünde soyulup yere yatırılıp üzerleri çiğnenirken gördüğünde de isyan ederdi.

 

O emri veren komutan ya da o emri uygulayan asker olmak istemezdi.

 

Bir örnek var. Vatan yazarı Mine Kırıkkanat.

 

O, Dersim isyanının devlet tarafından bastırılmasını “Ne yani savunmayacak mıydı devlet kendisini?” diyerek onaylıyor.

 

Ama babası o operasyonda irtibat subayı olarak bulunan Mine Kırıkkanat şunları yazmaktan da geri kalmıyor:

 

“Cumhuriyet hükümetinin ‘Tunceli tedip harekâtı’nda yaptığı ve tartışılması gereken büyük hata, 4 Mart 1937’de aldığı gizli bir kararla, ordudan isyanın örnek olacak bir şiddetle bastırılmasını istemesidir. Dersim’de ayaklanmaya orantısız, gaddarlık ölçüsünde bir şiddet kullanılmıştır ve benim babam, irtibatla görevli olduğu için kimseyi öldürmek zorunda kalmadığı bu savaşta gördüklerini, ağlamadan anlatamadı hiç.” (Vatan, 18 Kasım 2009)

 

İşte bunu söylemek istiyorum:

 

-Babam, irtibatla görevli olduğu için kimseyi öldürmek zorunda kalmadığı bu savaşta gördüklerini, ağlamadan anlatamadı hiç.

 

Vahşete tanıklık edenle, uzaktan seyreden ya da sonradan hikayesini okuyan aynı derinlikte etkilenmiyor.

 

Onun için de, birbirimizin acıları karşısında yeterli duyarlılık sergileyemiyoruz.

 

“Bu Kalp Seni Unutur mu?” isimli dizide, biri ülkücü diğeri solcu iki kişinin şahsında, farklı ideolojik grupların yaşadığı travma anlatılıyor. Ülkücü Mustafa, Diyarbakır’ı gördükten sonra başka bir adam oluyor, solcu -belki Kürt- Sinan, “Cezaevindeyken bir terör örgütü kurmayı ve orada bize o vahşeti yaşatanları yok etmeyi düşündüm.” diyor. O terör örgütünün PKK olduğu biliniyor ve Diyarbakır Cezaevi’nin PKK’nın fideliği olduğu biliniyor.

 

Eminim ki Devlet Bahçeli de Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkencelere tanık olsaydı, birtakım insanın oradan çıktıktan sonra terör örgütüne katılmasını daha farklı değerlendirebilirdi (Hiçbir şey terör adına yapılanları mazur göstermese dahi).

 

Türkiye tarihini incelediğimizde, farklı ideolojik çizgiler olarak uzaktan yargılamalarımızı ve acıları görmezden gelmelerimizi ortadan kaldırabilmek için birbirimize soracağımız tonlarca soru olurdu diye düşünüyorum.

 

-Senin annen (evet annen), şapka giymediği için yargılanıp asıldı mı, diye sormak mesela�

 

-Senin deden, şapka giymediği için, başındaki sarığı boynuna dolanıp sokaklarda sürüklendi mi?

 

-Senin annen, çarşaf giydiği için sokaktan alınıp karakola, oradan mahkemeye götürüldü mü, üzerindeki çarşaf çıkartılıp suç aleti olarak müsaderesine karar verildi mi?

 

-Sen, mukaddes kitabını okuyabilmek için jandarmadan fellik fellik kaçtın mı, samanlıklarda Kur’an öğrenmek zorunda kaldın mı?

 

Menemen’de yaşananlar Dersim’den farklı mı?

 

Orada da devletin “ibret olsun” mantığı ile darağaçları sıra sıra dizilmedi mi?

 

Menemen’deki olaylara katıldığı farz edilen kişilere, Karadeniz’in bilmem hangi ilinde ip satan bir bakkal, irticacı diye mahkum edilip asılmadı mı?

 

Vatan’da magazin yazıları yazan Selahattin Duman birgün kalkıp “Atatürk’ün çevresindekiler”in çetelesini tutacak olmuş.

 

Bakın nasıl bir çetele çıkmış ortaya:

 

“Yakın çevrenin başına ne gelmiş şöyle bir bakalım..

 

İstiklâl Savaşı’nın bir numaralı askeri gücüne sahip Kazım Karabekir Paşa.. İdamdan döndü.. Gazi ölene kadar gözaltında yaşadı..

 

En yakın arkadaşlarından ve komutanlarından Ali Fuat Cebesoy Paşa.. İdamdan döndü.. Gazi ölene kadar gözaltında yaşadı..

 

Refet Bele Paşa.. İdamdan döndü.. Gazi ölene kadar gözaltında yaşadı..

 

Cafer Tayyar Paşa.. İdamdan döndü.. Gazi ölene kadar gözaltında yaşadı..

 

Yakın arkadaşı ve başbakanı Fethi Okyar.. İdamla yargılanmamak için yurt dışına kaçtı..

 

Yakın arkadaşı ve başbakanlarından Rauf Orbay.. Asılma ihtimaline karşı yurt dışına kaçtı..

 

Kurtuluş Savaşı’nın Rüştü Paşası.. Emekliydi.. Niye asıldığını bile anlamadı..

 

Anadolu’ya geçerken annesini emanet ettiği ve Şişli’deki evinin anahtarını verdiği İsmail Canpolat.. Asıldı..

 

Lozan’da İsmet Paşa’ya teknik bilgi anlamında büyük yardımlar yapan Maliyeci Cavit Bey.. Asıldı..

 

Cephe ve sofra arkadaşı Albay Ayıcı Arif.. Asıldı.. Sadık adamlarından Sarı Edip Efe.. Asıldı..” (Vatan, 15 Kasım 2009)

 

Asıldı, asıldı, asıldı...

 

Ne yapmalı şimdi bu asılanları?

 

Asanların gözüyle mi görmeli, yoksa bir de asılanların duygu dünyasına mı eğilmeli?

 

Osmanlı’nın yıkılmasından sonra Türkiye’nin karar odaklarının gündeminde hep bir “Beka sorunu” var olmuş, doğru.

 

Ama bu “Beka sorunu”nun halli sırasında, o işte hiç de günahı bulunmayanlar, büyük acılar yaşamış.

 

Neredeyse bu acıların istisnası da yok.

 

Hatta bir gün zulüm icra eden, ertesi gün zulme maruz bile kalabilmiş.

 

Geçen gün bir habere rastladım:

 

Töre gereği kız kardeşini öldüren genç, “Rüyalarıma giriyor” diyerek gelmiş, suçunu itiraf etmiş.

 

Demek istiyorum ki, insan olanın yüreği dayanmaz, bir gün isyan eder.

 

Ve demek istiyorum ki “Memleketin beka sorunu”nu önemsemeye devam edelim, ama bu arada, asla zulme yönelmeyelim, şu veya bu zamanda şu veya bu şekilde zulüm icra edilmişse, ondan dolayı da özür beyan etmekten kaçınmayalım.

 

Devlet Bahçeli veya Deniz Baykal, kalksalar da:

 

-Dersim’de isyanı bastırmak tamam ama, aşırı güç kullanıldı ve “ibret olsun” mantığı ile günahı olmayanlar bile katledildi, diyebilse neyi kaybederler?

 

- “Doğu ve Güneydoğu’da terörle mücadeleye evet” ama, bu çerçevede yapılan haksızlıklara hayır, dense ne kaybedilir?

 

Madımak’ta insanların diri diri yanmasını “insan olan” kim onaylayabilir?

 

Madımak Oteli’nde bir yakınımız olsaydı nasıl acı duyardık?

 

Menemen’de bir yakınımız “ibret olsun” diye idam edilmiş olsaydı...

 

Diyarbakır Cezaevi’nde bir yüzbaşı, babamızın karnına basıp onun ölümüne yol açsaydı...

 

Ve Dersim’de 3-5 yaşındaki kardeşimizin kömürleşmiş bedeniyle karşılaşsaydık...

 

Devlet, devlet, devlet...

 

Tamam ama devlet de insan için var değil mi?

 

Aksiyon

Gönderi tarihi:

Bugün Türkiye'de AKP-DTP disinda bölücülük yapan baska parti yoktur.Kürt acilimi,Milli Birlik acilimi olmadi Demokratik acilim sözleri ici bos kavramlar olup tamamen etnik ayrismayi öngörmektedir.Bu etnik ayrismayi birileri cözüm olarak bizlere sunarken ayni zamanda MHP-CHP niye yapmadi diyerek ayni zamanda AKP VE DTP'nin bölücülügünüde itiraf etmis olmaktalar.Asala'dan almis olduklari terör misyonunu Kürt sorunu adi altinda Türk ulusuna dayatmaya calisip 40 bin insanin hayatina malolan bu kanli terörü hala Kürt sorununun cözümü icin diye savunanlara söylenecek tek kelimeye bile yaziktir.

12 Metrekarelik kogusu varmisda simdi 6 metrekareye düsürmüsler teröristbasinin kogusunu!Sizlanmaya bakin,sizlananlar kimin adina sizlanmaktadirlar?Terörist basinin adina sizlanmaktadirlar.Cakal Karlos nerede cekti cezasini acaba?terörist basinin adina sizlananlar Izmir'de halkin protestosunu Kürtlere karsi diye de lanse etmekten yüzleri bile kizarmamaktadir.

 

 

saygilarla

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Açık konuş beyefendi, en son kaça biter bu iş?

 

Oğlu şehit düşmüş, al bayrağa sarılmış tabutu hemen önünde duruyor. Az sonra toprağa verilecek can paresi. Bağırmıyor. Haykırmıyor.

 

Ağlamıyor. Dudaklarında titriyor yüreği belli. Tam bu sırada mikrofon uzatan televizyon muhabirinin sorusu da...

 

"Bir şehit babası olarak ne düşünüyorsunuz?"

 

Ben ağlamaya başladım verdiği cevabı duyduğumda.

 

Ekranın karşısında oturduğum yerde eridim.

 

"Bitsin artık bu mânâsız savaş!" diyordu şehit askerin babası.

 

"Vurulan da bu memleketin evladı" diyordu.

 

"Vuran da bu memleketin evladı" diyordu.

 

Şehit oğlunu, onu toprağa düşüren katil elden ayırmıyordu.

 

Ve "Bitsin artık!" diyordu.

 

Yeryüzünde sadece bu ülkenin insanlarında görülür böyle peygamberane feraset!

 

Sadece bu ülkenin insanlarında bulunur, oğlunu vuran katilin de bir oğul olduğunu düşünüp "Bitsin artık!" diyerek yavrusunun katilini ana-babasına bağışlayacak yücelikte kainata eş yürek.

 

Sadece bu ülkenin topraklarında açar, görünür görünmez, bilinir bilinmez bütün âlemlerin renklerini ve ıtrını sinesinde toplayan çiçek.

 

Televizyonda topu topu 20-30 saniyelik bir görüntü bu, size o an içinde ezel ve ebed ruhunu ve sarhoşluğunu yaşatan. İçinizdeki büyük patlama paramparça ediyor sizi ve git-gellerinizle dağlar yutan dalgalar doğuran bir okyanus fırtınası kopuveriyor.

 

O an içinde siz, işte bu şehit babasının yaşadığı ülkeyi yönetenler arasında, "Nil kenarında bir kurt bir kuzuyu parçalasa korkarım ki Allah bunun hesabını benden sorar." diyen Halife Ömer'i görmek istiyorsunuz.

 

Kendi bölgesinde yaşayan bir Yahudi kadıncağızın Muaviye terörünün kurbanları arasında olduğunu görünce, rahmani sorumluluk hissiyle minbere çıkıp "Bir insan bunun utancıyla ölürse ancak, belki o zaman kınanmayabilir" diyen İmam Ali'yi işitmek istiyorsunuz.

 

Fakat karşınıza çıka çıka, partisinin liderliğini, seçimde aldığı oyların cami avlularına konulan şehit tabutlarının sayısıyla doğru orantılı olmasına borçlu bulunan zatın merhamete set kuran çehresi ve haykırışı çıkıyor:

 

"Bu şartlar altında demokratik açılımdan söz etmek ihanettir!"

 

İşte o zaman kainatın tepesinden arzın en alt çukuruna muazzam bir hızla düştüğünüzü hissediyorsunuz.

 

Ve bağırmak istiyorsunuz:

 

İstediğiniz nedir? Açık söyleyin!

 

Düzde kaç asker ölürse siz tek başınıza iktidar olabilirsiniz?

 

Dağda kaç Kalaşnikoflu öldürülürse şu bölünmez vatanın gidemediğiniz bölgelerinden size oy gelir?

 

Güneydoğu meselesi kaç köy yakılırsa, kaç şehir boşaltılırsa, kaç aile sürgün edilirse çözüme ulaşır?

 

Bugüne dek 400 milyar dolar harcanmış, şehit babasının "mânâ" bulamadığı ve bulması da imkânsız görünen bu vur-kır, hır-gür için. Daha kaç milyar dolar harcanması gerekiyor söyleyin?

 

Cami avlusundaki her şehit ailesinin üstü başı biraz daha dökülürken, sofrasındaki ekmek, kâsesindeki yemek biraz daha azalırken birileri besleniyor bu paradan.

 

Birileri servetine servet katıyor.. Birileri çöpleniyor... Birileri ziftleniyor...

 

Birileri tabut önünde "Allahü Ekber" derken, o sabah masasına konulan son anket sonuçlarındaki oy artış oranını düşünüyor...

 

Bir yanda dilinde "Bitsin artık bu mânâsız savaş!" feryadı, elinde oğlunun şehadet beratı ile yüreği yangın yeri bir baba...

 

Öbür yanda, onun elindeki şehitlik belgesini oy pusulası olarak gören politikacı...

 

Cami avlularını miting alanı, al bayraklı şehit tabutlarını oy sandığına çeviren bir zihniyet!

 

Şehit cenazelerindeki artış ile hangi partilerin oy artışı paralellik arz ediyorsa orada yaşar bu zihniyet!

 

Ve yine sadece bu ülkenin siyaset meydanında görülebilir işte bu kahredici manzara!

 

Oy anam oy! [email protected]

 

Komşu ve Derviş

 

Bir Derviş tanımıştım yıllar önce. Hem kör hem cahil derdi ilk bakışta hemen her gören.

 

Komşusu kendisini kaybedip namusuna el uzatmış, komşu iken namus düşmanı olmuştu.

 

Fakat canım Derviş bir kez olsun "düşmanım" demedi namusuna el uzatan komşusuna.

 

Düşman-komşu hapse düşüp kötürüm annesi ortada kaldığında, Derviş gönlünün gücüyle sırtında hastanelere taşıdı kadını, sofrasını ekmeksiz, ekmeğini katıksız bırakmadı. Kendi anasına nasıl bakarsa öyle baktı, namusuna göz koyan komşu hapisten çıkana kadar.

 

Sonrasında da yıllarca göz göze gelmemeye çalıştı. Adını anmamaya. Bir tek çirkin lakırdı çıkmadı dudaklarının arasından.

 

Ta ki namus düşmanı komşu bir uçak kazasında parçalanıp ölene dek. Kazayı duydu, ölenler arasında düşmanının bulunduğunu öğrendi. Sessizce kalkıp abdest aldı, iki rekat namaz kıldı ve iki elini açıp "Sen affedicisin, affetmeyi seversin, affet Yarabbi!" dedi.

 

O kadar!

 

Yirmi yıllık malum şahıs

 

Yazı işiyle uğraşan bilir, hoş duygudur okurundan mektup almak, okuruyla yazışmak ve hatta oturup sohbet etmek.

 

Yirmi yıl önce köşe yazarı olduğumda bana, yazdığım absürd mizah yazılarına benzeyen mektuplar gönderen bir okurum vardı. Mektuplarını 'Malum Şahıs' diye imzaladı senelerce. Hangi gazeteye gitsem, hafta sekmez, yeni köşemde de bulurdu beni. Adı nedir, necidir, nerelidir belirtmezdi. Üslubundan tanırdım o olduğunu, bir de imzasından.

 

Sonra sonra biraz yer biraz yen belirtmeye başladı, imzasını 'Malum Şahıs' imzasının altına 'Adana Akıl Hastanesi Azılılar Koğuşu' adresini koyarak.

 

Yirmi yıl geçti böyle. Yirmi yıl önceki mektuplarından saklarım hâlâ bazılarını. Zaman'da yazmaya başlayana dek açık adını, gerçek unvanını öğrenemedim. Yüzünü ise bir kez bile görmedim elbet. Zaman ile zamanı gelmiş olmalı ki, önce "Dünya değişti artık mektup değil e-mail var" diyerek e-posta gönderdi. Cep telefonunun numarasını vererek. Hemen aradım.

 

Gerçekten Adana'da kendi tabiri ile Akıl Hastanesi'ndeymiş ama sadece bana malum değil, bütün Adana'da bilinen, tanınan ve sevilen başhekim olarak görevli bir psikiatr imiş.

 

Adı mı? Bırakın kalsın! Yazar kaprisi der misiniz bilmem! O hâlâ "malum şahıs" bana!

 

Ahmet Tezcan

Gönderi tarihi:

Buraya alıntılanan ve vıcık vıcık duygu sömürüsü yaparak aslında CHP ye ve MHP ye saldıran bu yazıyı kim yazmıştır önce buna bakalım;

 

Ahmet Tezcan...kimdir bu şahıs?...uzun süre sağcı-islamcı basın ve TV ler de çalıştıktan sonra Başbakan Erdoğan tarafından,Başbakanlık Basın Müşavirliğine getirilen...orada 5 yıl çalıştıktan sonra da istifa ederek Çalık grubuna geçen ve şimdi de o grup da (Zaman) kalem oynatan birisi...

 

Şehitler üzerine değil...şehit babasınının, ''nemalanacağı'' sözleri üzerine yukarıdaki yazıyı kaleme alan Ahmet Tezcan, amacını daha başlıkta ortaya saçıveriyor;

 

''Açık konuş beyefendi,en son kaça biter bu iş?...''

 

"Bitsin artık bu mânâsız savaş!" diyordu şehit askerin babası.

"Vurulan da bu memleketin evladı" diyordu.

"Vuran da bu memleketin evladı" diyordu.

Şehit oğlunu, onu toprağa düşüren katil elden ayırmıyordu.

Ve "Bitsin artık!" diyordu.

Yeryüzünde sadece bu ülkenin insanlarında görülür böyle peygamberane feraset!

Sadece bu ülkenin insanlarında bulunur, oğlunu vuran katilin de bir oğul olduğunu düşünüp "Bitsin artık!" diyerek yavrusunun katilini ana-babasına bağışlayacak yücelikte kainata eş yürek.

Sadece bu ülkenin topraklarında açar, görünür görünmez, bilinir bilinmez bütün âlemlerin renklerini ve ıtrını sinesinde toplayan çiçek.

 

Televizyonda topu topu 20-30 saniyelik bir görüntü bu, size o an içinde ezel ve ebed ruhunu ve sarhoşluğunu yaşatan. İçinizdeki büyük patlama paramparça ediyor sizi ve git-gellerinizle dağlar yutan dalgalar doğuran bir okyanus fırtınası kopuveriyor.

 

O an içinde siz, işte bu şehit babasının yaşadığı ülkeyi yönetenler arasında, "Nil kenarında bir kurt bir kuzuyu parçalasa korkarım ki Allah bunun hesabını benden sorar." diyen Halife Ömer'i görmek istiyorsunuz.

 

Kendi bölgesinde yaşayan bir Yahudi kadıncağızın Muaviye terörünün kurbanları arasında olduğunu görünce, rahmani sorumluluk hissiyle minbere çıkıp "Bir insan bunun utancıyla ölürse ancak, belki o zaman kınanmayabilir" diyen İmam Ali'yi işitmek istiyorsunuz.

 

Bunca tumturuklu...bunca uhrevi...bunca ermişlik ve bunca abartıdan sonra ise...bu kutsiyet ve barış(!) kokan dil...birdenbire çatallaşarak zehirli bir yılan dili gibi savaşacağı/sokacağı hasımlar aramaya başlıyor;

 

Fakat karşınıza çıka çıka, partisinin liderliğini, seçimde aldığı oyların cami avlularına konulan şehit tabutlarının sayısıyla doğru orantılı olmasına borçlu bulunan zatın merhamete set kuran çehresi ve haykırışı çıkıyor:

 

"Bu şartlar altında demokratik açılımdan söz etmek ihanettir!"

İşte o zaman kainatın tepesinden arzın en alt çukuruna muazzam bir hızla düştüğünüzü hissediyorsunuz.

Ve bağırmak istiyorsunuz:

İstediğiniz nedir? Açık söyleyin!

 

Düzde kaç asker ölürse siz tek başınıza iktidar olabilirsiniz?

Dağda kaç Kalaşnikoflu öldürülürse şu bölünmez vatanın gidemediğiniz bölgelerinden size oy gelir?

Güneydoğu meselesi kaç köy yakılırsa, kaç şehir boşaltılırsa, kaç aile sürgün edilirse çözüme ulaşır?

Bugüne dek 400 milyar dolar harcanmış, şehit babasının "mânâ" bulamadığı ve bulması da imkânsız görünen bu vur-kır, hır-gür için. Daha kaç milyar dolar harcanması gerekiyor söyleyin?

 

Cami avlusundaki her şehit ailesinin üstü başı biraz daha dökülürken, sofrasındaki ekmek, kâsesindeki yemek biraz daha azalırken birileri besleniyor bu paradan.

Birileri servetine servet katıyor.. Birileri çöpleniyor... Birileri ziftleniyor...

Birileri tabut önünde "Allahü Ekber" derken, o sabah masasına konulan son anket sonuçlarındaki oy artış oranını düşünüyor...

 

Bir yanda dilinde "Bitsin artık bu mânâsız savaş!" feryadı, elinde oğlunun şehadet beratı ile yüreği yangın yeri bir baba...

Öbür yanda, onun elindeki şehitlik belgesini oy pusulası olarak gören politikacı...

Cami avlularını miting alanı, al bayraklı şehit tabutlarını oy sandığına çeviren bir zihniyet!

Şehit cenazelerindeki artış ile hangi partilerin oy artışı paralellik arz ediyorsa orada yaşar bu zihniyet!

Ve yine sadece bu ülkenin siyaset meydanında görülebilir işte bu kahredici manzara!

 

CHP nin ve MHP nin; açılımın hangi amaçla piyasaya sürüldüğünü saptaması ve ulusu bu konuda bilinçlendirmesi, öyle anlaşılıyor ki...''zehiri çukulata kağıdına sarıp yedirin'' cileri çok rahatsız etmişe benziyor...

 

Ahmet Tezcan... diğer altı şehidin babasının-annesinin al bayraklı tabutlar önünde söylediklerini neden yazmıyor?..

 

''...şehitler ölmez vatan bölünmez...bir oğlum var onu da askere göndereceğim...VATAN SAĞOLSUN!...''

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Birakin bu ucuz milliyetcilik oyunlarini. Hic bakiyormusunuz kimin evladi al bayraga sarilarak ailelerine gonderiliyor. Sehit ailelerine hic baktinizmi nerede yoksul derme catma bir ev, sofrada yiyecek bir ekmekleri dahi yok. Tek varliklari Vatana bekcilik icin yolladiklari evlatlari. Hic gordunuzmu varlikli bir ailenin evladi al bayraga sarili olarak geri gelmis ailelerine goremezsiniz yoktur neden cunku onlarin eli uzun hele oyle birsey olsun bakin onlarin tekerlerine nasil comak sokuyorlar. Zavalli fakirler dertlerini kime dinleteceklerki kim dinliyecek baykalmi, bahcelimi, erdoganmi yoksa turkmu.. Ellerine sıkıştırırlar uc bes kurus birde maas baglarlar giden gitti nasilsa siz hayatinizi kurtarin gibisinden.. Bugun 550 milletvekili yada enseleri kalin zaatlarmi deseydim halkinin huzurunu refahini dusunuyor olmus olsalardi hepsi el ele verip bir cozum bulmaya calisirdi haa adina illa kurt acilimi demenize gerek cok cunku ulkede bana gore sorun kurt sorunundanda ileri derin mafyaciliktir alt tabaka ust tabaka ezilen herzaman alt tabakadir ezense simdi hepsi mecliste 550tane bunlar bir sekilde somuruyor ulkeyi kimi milliyetcilik kimi dincilik kimi etnik kokencilikle bulmuslar bir yolunu ati alan uskudari gecti siz halen sehitler olmez vatanbolunmezlikten soz ediyorsunuz... Bu bana gore cehaletin onde gidenidir.. Herkes vatanini seviyor kimsenin vatanini inkar ettigi yok ama hakkinizi aramasini bilmediginiz surece daha cok somurulur ve oyuna gelirsiniz.

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Birakin bu ucuz milliyetcilik oyunlarini. Hic bakiyormusunuz kimin evladi al bayraga sarilarak ailelerine gonderiliyor. Sehit ailelerine hic baktinizmi nerede yoksul derme catma bir ev, sofrada yiyecek bir ekmekleri dahi yok. Tek varliklari Vatana bekcilik icin yolladiklari evlatlari. Hic gordunuzmu varlikli bir ailenin evladi al bayraga sarili olarak geri gelmis ailelerine goremezsiniz yoktur neden cunku onlarin eli uzun hele oyle birsey olsun bakin onlarin tekerlerine nasil comak sokuyorlar. Zavalli fakirler dertlerini kime dinleteceklerki kim dinliyecek baykalmi, bahcelimi, erdoganmi yoksa turkmu.. Ellerine sıkıştırırlar uc bes kurus birde maas baglarlar giden gitti nasilsa siz hayatinizi kurtarin gibisinden.. Bugun 550 milletvekili yada enseleri kalin zaatlarmi deseydim halkinin huzurunu refahini dusunuyor olmus olsalardi hepsi el ele verip bir cozum bulmaya calisirdi haa adina illa kurt acilimi demenize gerek cok cunku ulkede bana gore sorun kurt sorunundanda ileri derin mafyaciliktir alt tabaka ust tabaka ezilen herzaman alt tabakadir ezense simdi hepsi mecliste 550tane bunlar bir sekilde somuruyor ulkeyi kimi milliyetcilik kimi dincilik kimi etnik kokencilikle bulmuslar bir yolunu ati alan uskudari gecti siz halen sehitler olmez vatanbolunmezlikten soz ediyorsunuz... Bu bana gore cehaletin onde gidenidir.. Herkes vatanini seviyor kimsenin vatanini inkar ettigi yok ama hakkinizi aramasini bilmediginiz surece daha cok somurulur ve oyuna gelirsiniz.

Aynen katılıyorum nerde bir fakir fukara çocuğu var o şehit oluyor nedense.... :clover: :clover: :clover:

Gönderi tarihi:

Aynen katılıyorum nerde bir fakir fukara çocuğu var o şehit oluyor nedense.... :clover: :clover: :clover:

Kac yildir sora sora agzimiza küpe oldu. Masa basi "vatanseverlerin" kac tane evladi dogru dürüst askerlik yapmislar ve yapanlarinda kac tanesi PKK'ya karsi cephedeydi vya sehit oldu?

 

Cevap yok, herkes susuyor veya soranlari karalama politikasi yapiyorlar diye sucluyorlar.

 

Her sey ortada. Ucuz "vatanperverlik" yaparak insanlari galiyana getiriyorlar. Askere gitnek istemeyenler mahkeme yolundayken linc girisimlerine taruz kaliyorlar ve terörüst olarak fisleniyorlar.

Gönderi tarihi:

Konuyu açan arkadaş Chp ve Mhp demiş ama Dtp den veya yeni ismiyle Bdp den pek bahsetmemiş..Bir ülkeyi bölmek ne demektir?..Tarlaya sınır çekmekten mi bahsediyoruz?..Peki tarlaya sınır çekmek iyi bir tabir oldu,bu tarla kimin?..Bu tarladan alınacak yarar (hasat diyelim)kimlere gidecek?...Tarlanın sahibi olduğunu düşünenler tarlanın bölünmesi karşılığında o tarlayı canlarının istediği gibi süreceklerini mi zannediyorlar?..Tamam tarla özerkleşti diyelim tarla zararlılarından kim koruyacak sahibini?..Dtp,bu güne kadar bu tarladan yarar sağlamayı güden bir çaba içerisine girdi mi?..Mecliste bir tek soru önergesi yasa taslağı hazırladı mı?..Tek yaptıkları İmralının ağzının içine bakmak oldu..Bölmek kelimesi artı parantez çok traji-komik olmuş..Bu güne kadar Kürdistan hayalleriyle fiili bir bölünmeden bahseden ve bunu silahlı mücadele haline getirip sonrada politikanın kirli rüzgarıyla yön bulmaya çalışan oluşumlar nasıl bir bölünme anlayışından bahsedebilmekteler?..Bu ülke için elini taşın altına sokmayanlar ne mevcut sorunların çözümüne katkı sağlayabilirler nede bu çözüm çabalarının sonuçlarından nemalanabilirler..Hak ve talepler gözünüzü bürümüş hoş bir perde arkasından...Ama bu ülkede yaşayanların tamamı için gerçeklik taşıyor mu?..Bu güne kadar Kürt sorununun çözümüne ilişkin ajitasyondan başka bir şey yapmayanlar bakıyoruz demokrasi ve politika havarisi kesildiler..Bastırılmış duygular açığa çıktığında bir miktar -az yada çok- duygu sömürüsünü de beraberinde getirecektir..Bu duygu sömürüsünün ülkeye yararı olmayacaktır...

Gönderi tarihi:

Koro yine sahnede..."Kimin evladi sehit oluyor" demagojileri ile tartisma yöntemini baska alanlara cekme gayretlerinde.

 

Bu ülkede, zenginin cocugu, bazi milletvekillerinin cocugu askere gitmiyor diye, yani ne olmasini isterdiniz. "Onlar gitmiyorsa, bölünsün Türkiye" dememizi mi bekliyorlar yoksa? Ya bune aymazlik böyle. Ülkenin savunmasi icin sart mi kosulmasi gerekiyor. Kurtulus savasini verenler kimlerdi? Zenginlerin cocuklari mi yoksa ayaklari ciplak Anadolu köylüsümü? Birakin bu ucuz demagojileride ciddi olarak tartismayi deneyin.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Öncelikle sayın Evvelsiz; Dtp-Bdp Türkiyenin her iline gidebilen her yörenin sorunlarını meclise taşıyan bir partidir,daha önceki başlıklara bakarsanız meclis gündemine getirdiği konuların ülkenin her bölgesinden olduğunu sizde göreceksinizdir,oysa Chp ve Mhp Sivas'ın ötesinin değil sorunlarıyla ilgilenmek oralara gitme cürretini bile gösteremeyecek kadar ülkeyi bölmüş durumdadırlar.

Sayın Politika,Amerikanın ırak'ı işgalini anlatırken,çıkarlardan bahsetmesini biliyorsunuz ancak ülkemizde belli zümrelerin çocuklarının evlerinin kapısında askerlik yapmalarını yada hiç aSkerlik yapmamalarını neden tartışamıyorsunuz?

Bunu tartışabilmek gündeme getirmek denokratik bir haykırışta bulunmak suç oluyorda,bu kepazeliğe sessiz kalmak ne oluyor,bu savaş artık ülke bütünlüğünü koruma yada ülkeyi bölmeden öte çıkar dengesi savaşına dönüşmüştür bunun farkına varmış olmak vatan evlatlarının iki cephede bu çıkarlar uğruna ölüyor olması içimizi sızlattığı için biz bunları gündeme taşıyoruz,bunları gündemde tutmayı vatana ihanet sayanların ölenlerin arkalarında bıraktıkları fakir-fukara ailelerin ne şartlarda yaşadıklarına bakmaları gerekmektedir,ancak böyle vicdanlarında (eğer varsa) bir sızlama olurda bunları gündeme getirip sorgulayabilirler....

Gönderi tarihi:

Öncelikle sayın Evvelsiz; Dtp-Bdp Türkiyenin her iline gidebilen her yörenin sorunlarını meclise taşıyan bir partidir,daha önceki başlıklara bakarsanız meclis gündemine getirdiği konuların ülkenin her bölgesinden olduğunu sizde göreceksinizdir,oysa Chp ve Mhp Sivas'ın ötesinin değil sorunlarıyla ilgilenmek oralara gitme cürretini bile gösteremeyecek kadar ülkeyi bölmüş durumdadırlar.

Biji tirkiye arkadaşım Dtp-Bdp Türkiye'nin her iline gidebilen bir parti değildir..Dolayısıyla o illerin sorunlarını da meclise taşımaları bu bağlamda asla mümkün değildir,olmamıştır..Sözünüzle ilgili (her ilin sorunlarını meclise taşıma)örnekleri gösterirseniz sevinirim..Hatta meclis gündemine getirdiği konulardan bir tek örnek verirseniz bilgi alışverişi düzeyinde konuşmamız devam edebilir..Dtp bu güne kadar İmralı perspektifi dışında bir meclis gündemi oluşturmamıştır..Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

Öncelikle sayın Evvelsiz; Dtp-Bdp Türkiyenin her iline gidebilen her yörenin sorunlarını meclise taşıyan bir partidir,daha önceki başlıklara bakarsanız meclis gündemine getirdiği konuların ülkenin her bölgesinden olduğunu sizde göreceksinizdir,oysa Chp ve Mhp Sivas'ın ötesinin değil sorunlarıyla ilgilenmek oralara gitme cürretini bile gösteremeyecek kadar ülkeyi bölmüş durumdadırlar.

Sayın Politika,Amerikanın ırak'ı işgalini anlatırken,çıkarlardan bahsetmesini biliyorsunuz ancak ülkemizde belli zümrelerin çocuklarının evlerinin kapısında askerlik yapmalarını yada hiç aSkerlik yapmamalarını neden tartışamıyorsunuz?

Bunu tartışabilmek gündeme getirmek denokratik bir haykırışta bulunmak suç oluyorda,bu kepazeliğe sessiz kalmak ne oluyor,bu savaş artık ülke bütünlüğünü koruma yada ülkeyi bölmeden öte çıkar dengesi savaşına dönüşmüştür bunun farkına varmış olmak vatan evlatlarının iki cephede bu çıkarlar uğruna ölüyor olması içimizi sızlattığı için biz bunları gündeme taşıyoruz,bunları gündemde tutmayı vatana ihanet sayanların ölenlerin arkalarında bıraktıkları fakir-fukara ailelerin ne şartlarda yaşadıklarına bakmaları gerekmektedir,ancak böyle vicdanlarında (eğer varsa) bir sızlama olurda bunları gündeme getirip sorgulayabilirler....

Demagoji yapiyorsunuz.Ben her konuyu tartisirim ve de sizin bugün yazdginiz konuyu ben cok öncleri tartistim.Polemik yaparak biryere varamazsiniz.Zenginin cocugunun askere gitmemesi baskadir,ülkenin savunbulmasi baskadir,Bunlari biribirine karistirip,zenginin cocugu askere gitmiyor diyerek,hem ülke savunmasina sart kosmaktasiniz hemde fakirlik zenginlik tartismasi yapmaktasiniz,yani kiskirtici bir tavir bu.Ayrica birkac zenginin cocugu askere gitmiyor diyerek cocugu askere giden milyonlarca insana hakaret etmeyin.

 

Vatan savunmasinda cikar olmaz,cikar varsa o da vatanin cikaridir.Konuyu saptirmayin.Terörle savas cikar savasi degildir.Terörle savas Türkiye'yi bölmek isteyen ic

ve dis düsmanlarla savastir.Ister öyle deyin ister baska,somut olan sey,Kürtcülerin irkcilik yaptigi ve ülkeyi bölmeye calistiklaridir.Bunu zenginin cocugunun arkasina saklanarak inkar edemezsiniz.

 

saygilarla

  • 4 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Tabii ki CHP ve MHP'ninde cözüm planlari var,ekonomik planlari mevcuttur ne var ki gündem de Erdogan ve sürekasinin ayrimcilik programi varken ve bu programi savunanlarin tümünün bu ayirimcilik taraftari olmalari nedeniyle MHP ve CHP'nin planlari kamuoyuna aciklanmamaktadir.Bu bir danisikli dögüstür.ABD-AB den talimat alarak kimlerin calistigini görmek icin illede gözümüze sokulmasi gerekmiyor akli olan herkes ne olup bittiginin farkindadir.Efendi Tüerklerin de dedigi gibi Kürt sorunu degil Kürtcülük ve terör sorunu vardir Türkiye'de.Kimse Türkiye Cumhuriyetinden özel haklar beklemesin,bu ülkede sadece Kürtler degil daha bircok etnisite yasamaktadir.Bölücülük her daim Kürtcülerden kaynaklanmistir.Tarafsiz arastirmacilar bunu böyle tespit etmislerdir.Evet Türkiye'de Türkiye Cumhuriyetinin yasalari gecerlidir öylede olmasi gerekir.Bu yasalar kimsenin hicbir etnik zümrenin cikarlari dogrultusunda degistirilemez,eger degistirilmesi gerekiyorsa tüm Türk uluus icin degistirilebilir.

 

 

saygilarla

 

hangi çözüm planıdır bu. apoyu asamadıkları bir planmıdır.yoksa daha öncesine ait baykalın içinde olduğu hükümetlerin planlarımıdır.

 

veya artık bu planlardan bize ekmek yok değiştirelim mi diyorlar.

 

bence planlarından önce plancılarını değiştirmelidirler.

Gönderi tarihi:

hangi çözüm planıdır bu. apoyu asamadıkları bir planmıdır.yoksa daha öncesine ait baykalın içinde olduğu hükümetlerin planlarımıdır.

 

veya artık bu planlardan bize ekmek yok değiştirelim mi diyorlar.

 

bence planlarından önce plancılarını değiştirmelidirler.

 

CHP ve MHP nin planları vardır, yoktur bilemem. Ama birşey çok kesin AKP birileri tarafından yazılan büyük bir oyunun fiğüranıdır!

İdam meselesine gelince, idamı kaldıran karar incelendiğinde altlarında kimin imzaları olduğunu apaçık görülmektedir. AKP bunu istismar ediyor, onlar asmadı; iktidarda sen varsın asta analar ne aslan doğuruyor millet görsün!

 

saygılar...

Gönderi tarihi:

CHP ve MHP nin planları vardır, yoktur bilemem. Ama birşey çok kesin AKP birileri tarafından yazılan büyük bir oyunun fiğüranıdır!

İdam meselesine gelince, idamı kaldıran karar incelendiğinde altlarında kimin imzaları olduğunu apaçık görülmektedir. AKP bunu istismar ediyor, onlar asmadı; iktidarda sen varsın asta analar ne aslan doğuruyor millet görsün!

 

saygılar...

biz oyunu iyi oynayamadığı için erbakanın ne hale getişrildiğini çok iyi biliyoruz.akp erbakanın düştüğü hatalara ve geldiği oyuna gelmiyor .bazılarının canını sıkanda budur.

 

millet dayatmalara boyun eğmeyen bir iktidar görüyor. millet ergenekoncuların planlarını görüyor.millet hsyk nın işgüzarlığınıda görüyor.

 

ve bu millet sırf dik durduğu ve eğilmediği için bu hükümeti destekliyor.yoksa kimse kimsenin kara kaşına kara gözüne meraklı değil.

 

bu hükümetin gösterdiği dirayeti erbakan gösterseydi ve 28 şubat sürecindeki tankların sincandan geçişini geçiştirmeyipte çıkıp televizyona bizim ülkeyi yönetmemize müsade etmiyorlar biz parti olarak topluca istifa ediyoruz buyursun gelsin kendileri yönetsin diyebilselerdi sonraki seçimi 450 millet vekili ile kazanırdı.ama onların yapamadığını akp yapıyor.seçimlerde gene tek başına gelecek .çünkü millet artık 50 100 kişilik bir bürokrasinin dayatmacı zihniyetinden bıkmış vaziyette.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.