Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ŞU BEYAZ TÜRKLER


bekir

Önerilen İletiler

Ben varligimi kimseye borclu degilim. Benim kaderimi Ataturk yaratmadi. O hicbir seyi yoktan var etmedi.

 

M.Kemal kurtuluş mücadelesi vermeseydi siz bugün bağımsız yaşabilir miydiniz? Evet o tek başına vermedi bu mücadeleyi ama öncülük etti, başlattı. Ve asla geri çekilmeden yönetti Türk ordusunu. Ve bugün siz inançlarınız doğrultusunda bağımsız şekilde onun sayesinde yaşıyorsunuz şuanda. O olmasaydı belki bugün dininizi bile özgür şekilde dile getiremezdiniz,dini bayramlarınız özgür şekilde tatilleriyle birlikte kutlayamazdınız bile. Kıymetini bilmediği o Atatürk'e aslında ne kadar çok şey borçulusunuz bir bilseniz!!!

 

“1- Ata­türk en bü­yük in­san­dır! 2- Ata­türk en bü­yük Türk’tür! 3- Ata­türk en bü­yük ku­man­dan­dır! 4- Ata­türk en bü­yük dâ­hi­dir! 5- Ata­türk en bü­yük öğ­ret­men­dir! 6- Ata­türk en bü­yük in­kı­lâp­çı­dır! 7- Ata­türk en bü­yük teş­ki­lat­çı­dır! 8- Ata­türk en bü­yük li­der­dir! 9- Ata­türk en bü­yük dev­let ada­mı­dır! 10- Ata­türk en bü­yük si­ya­set ada­mı­dır!”

 

Ol­du mu şim­di? Be­ğen­di­niz mi? Doğ­ru­su, Ata­türk bu 10 tes­bi­tin hiç­bi­ri­sin­de yok­tur.

M. Kemal için bu cümleler çok yetersiz kalır. Sizin kıymetini bilmediğiniz Atatürk'e sadece biz Türkler değil bütün dünya saygı duymaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben varligimi kimseye borclu degilim. Benim kaderimi Ataturk yaratmadi. O hicbir seyi yoktan var etmedi. Onun dindarligina gelince. Bu konu cok su goturur.

 

Atatürk'ün bu sözlerinden kolaylıkla anlaşılacağı gibi, Din Birliğinin, Türk Milleti'nin millet teşkilinde etkili olmadığını, tam tersine zararı olduğunu vurgulamaktadır. Yazılarının devamında ise Atatürk, İslam Dini'ni açık olarak Arap Dini olarak tanımlamakta ve bu tanımlamayı tekrar etmektedir.

 

Türk’ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi.. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi.

 

Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah'a kendi lisanında değil Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyyet karşısında Türk Milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin

manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler.....

 

Benim de biz­zat için­de bu­lun­du­ğum ba­zı res­mî tö­ren­ler­de, yüz­ler­ce ki­şi­yi ba­ğır­ta ba­ğır­ta, Ata­türk’ü şöy­le an­la­tı­yor­du:

 

“1- Ata­türk en bü­yük in­san­dır! 2- Ata­türk en bü­yük Türk’tür! 3- Ata­türk en bü­yük ku­man­dan­dır! 4- Ata­türk en bü­yük dâ­hi­dir! 5- Ata­türk en bü­yük öğ­ret­men­dir! 6- Ata­türk en bü­yük in­kı­lâp­çı­dır! 7- Ata­türk en bü­yük teş­ki­lat­çı­dır! 8- Ata­türk en bü­yük li­der­dir! 9- Ata­türk en bü­yük dev­let ada­mı­dır! 10- Ata­türk en bü­yük si­ya­set ada­mı­dır!”

 

Ol­du mu şim­di? Be­ğen­di­niz mi? Doğ­ru­su, Ata­türk bu 10 tes­bi­tin hiç­bi­ri­sin­de yok­tur.

 

Muh­te­şem Edip Ayel, bir siirinde, Ata­türk’ü hem pey­gam­ber hem de Al­lah, ola­rak gös­te­ri­yor­du:

 

 

“Zin­dan ke­si­len ruh­la­ra bir nur gi­bi doğ­dun,

Türk ır­kı­nın en son ulu pey­gam­be­ri ol­dun.

Öl­mez bi­ze cen­net­le­rin uf­kun­dan inen ses,

İn­san­lar ölür; Türk­lü­ğe Al­lah olan öl­mez!”

 

 

Al sana Kemalism.

 

Atatürk, belki abartılı bir tespit yapmış ama neticede Emevilerin Arap milliyetçiliği ile İslamı ne hale getirdikleri konusunda doğru söylemiş. Ama, orada asıl vurgulamak istediği, Modern milletleri oluşturan etkenler arasında aynı dine mensup olmanın gerekli olmadığı.

 

Ayrıca, yalaka şairlerin şiirlerine bakıp da Atatürk ve Kemalizm karalanamaz.Kimseye borçlu olup olmadığına gelince, Neyzen Tevfik’in bu konuyla ilgili bir şiiri var bilirsin. Buraya yazmaya gerek yok, çünkü herkes bilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aslinda oyle bir mantik var. Allah'i pek sevmeyen rejimin temelleri o zaman, o kisiler tarafindan atildi. O kisiler toplu idamlara imza attilar.

 

Hamurun kivamini mayayi calan belirler.

 

Hamura mayayı çalıp karan, kafasına göre değil, yemek kitabındaki ölçülere uymak zorundadır. Yoksa, hamur tutmaz. İdam edilenler, dindarlar değil, savaştan kaçan sahte dindar vatan hainleridir. Bu da dünyanın neresinde olursa olsun normaldir.

 

Ve dünyanın hiçbir ciddi kaynağı, Atatürk’ün öyle din karşıtı, din düşmanı olduğu yazmaz. Bu iddia, emperyalist emelleri gereği, Müslüman 3.dünya ülkelerinin geri kalmalarını, Türk devrimini örnek almamaları için, CIA’nın üretip, kullandığı bir propogandadır. Şimdi ise CIA, tam tersi olarak, güncel emperyalist emelleri gereği, Erdoğan ve F.Güleni, Müslüman ülkeler gözünde lider yapmak istiyor. Kuklalar da oynatıcılarının her dediğine inanıp emirlerini yerine getiriyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mevzubahis vatan ise gerisi teferruattır.( M. Kemal Atatürk )

 

Ben de Aytaç DURAK'ın demedim.

 

 

Alltaki alıntıyı hatırlarsın.

 

Şartlar normalleşmiş mi acaba ? Bir bakalım :

 

Söylediğim sözleri hatırlamakta mahirim. Başkalarının söylediklerini de hatırlarım. Hiç aramadan o sözleri; Kurtuluş Savaşı paralelinde söylediğimi belirtsem olur mu?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ben şahsen istemem, öyle bir dönemi yaşamış biri olarak. :) Abartı genellemelerden kaçınmalı bence :excl:

 

Murat MENTEŞ; "mübalağa bir sanattır anlayışı kolaylaştırır" demiş. Bu mübalağa için geçerli olabilir de mübalağanın genellenmesi doğru mudur? Denklemin başı abartı olduğu doğrudur. Pekiyi abartı sanılan hakikatle twist yapıyorsa.

 

 

Bak bu doğru. Fakat, farazi(!) olarak söylüyorum, ya demokrasi yok olmaya doğru giderse nasıl olacak ?

 

sui kuruntudur der geçerim. Geçtiğim yerde de durmaz devam ederim. Demokrasinin doğasında hegemonya vardır ve tüm sistemlere galebe çalar dersem ne orjinal ve kendini bilmez bir laf etmiş olurum değil mi? Korkmayın birşey olmaz yeter ki "Okey" deyin.

 

 

Temel eğitimi 8 yıl yaptılar fena mı ? Eğitim olmadan demokrasi olur mu ?

 

Niyet hayır akıbet hayır. Niyet kötü akıbet hayr. Ne denilir ki;

 

 

Korku bir hakaret veya övgü değil ki hak edilsin. :D

 

Hakaret ve övgü olan kısmı korkunçluktur değil mi :unsure: ? Bazen böyle hatalar da olmuyor değil hani...Neyse; korkulanlar sanılan kadar korkunç değildir belki de diyelim de böyle geçsin burası da...

 

Daha kanıtlanmamış, hüküm verilmemiş Ergenekon komplo teorisini mi ?

Eh burası da komik olmuş. Hem kanıtlanmamış hem hüküm verilmemiş demişsiniz ve hem de hemen ardından "komplo teorisi" demişsiniz. Tabii burada komplo teorisi hem doğru hem yanlış olabilir denebilir. Ancak; bugün komplo teorisi hakkında iki farklı görüş belirdiğine ve bu görüşlerden bir tanesine göre; komplo teorisi inanılmazı gerçek olarak ortaya süren ve bunu etkili bir dille ortaya koyan görüş olmakla birlikte iki farklı görüşte biri bunun doğru olduğuna inanan, diğeri sırf bir anlayışı insanların beynine zerk etmek için ortaya atılan çamur olduğu yönündedir.

 

Bu benim tespitim dersem haddimi aşmam umarım. Dolayısıyla bir şeye komplo teorisi dediğinizde iki görüşten birini kabul ediyorsunuzdur. Ya bu bir yalandır diyorsunuzdur veya inanılmaz ama gerçek budur diyorsunuzdur. Sahi siz hangisini diyorsunuz.

 

 

 

Zaman okuyarak çağdaş olunacaksa kalsın, ben okumam.

 

Süper espri. Lakin bana kalırsa okuyun. Zamanı okumak bir ayrıcalık olmakla beraber Zaman'ı artık hemen herkes okuyor ayrıcalık vasfı kalmadı.

 

 

 

E, nolacak şimdi ? Menemende kafa keserek işe başlayanlar kim ? Yoksa, o da mı ergenekon du ? :lol:

 

Benim Menemen'le ilgili çok enteresan tespitlerim vardır birgün paylaşırız. Bu konuda süper komplo teorilerim var. ;)

 

 

Evet, ne yaptılar ? 8 yıllık eğitim ve türban yasağı mı ?

 

Yok bunlar değil. Katsayı...Polis okullarına alımda enteresan şartlar. Bu ikisi basit bir tespittir isterseniz çok sayıda ekleyebilirsiniz. İslami sitelerde (bu da ne demek yahu) bulunabilecek metinlerdendir gibi geliyor 28 Şubat'ın müslümanlara (veya -dan bazılarına) yaptıkları.

 

Valla, okumadık. Sen okuduysan bizahmet bir anlatıver biz de bilelim neymiş Kemalizmin terakkiye manisi. :(

 

Yok olmaz. Kitap zaten kısa, değişen fiyatlarına göre de en fazla 4 lirayı geçmez. Hatta 2,75 TL'ye kadar bulunabilir. Herkes okusun diye bir ara 1 lira olarak çıkmıştı galiba.

 

Kitabevim falan yok ha. Yanlış anlaşılmasın, Hakan ALBAYRAK'la aram o kadar iyi değil. Kötü de değil de kitabının satışından elde edebileceğim birşey yok. Sanırım Hakan ALBAYRAK'ın da kitap satışlarından artık bir gelir elde etmesi mümkün değildir. Zaten kitap okunsun diye o kadar düşük bir bedelle piyasaya çıkartılmıştı...

 

Mevzubahis vatan ise gerissi teferruattır. Suheda'da geçen bir gün bu sözü bir tartışma esnasında yazmıştı. O bu söze itimat ediyor ancak ben bu söz dolayımında ciddi endişeler taşıyorum. Hegelyen devlet anlayışında hikmetinden sual olunmayacak otoriteden daha beteri de vardır. Bir de herkes her yaptığı herzeyi "Ben vatanı korumak için yaptım" derse, kim neye itimat edecek. Kim vatansever, kim cepsever..Neyse buraya sonra değinelim. Ne/ye değineceksek artık...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mevzubahis vatan ise gerisi teferruattır.( M. Kemal Atatürk )

 

Ben de Aytaç DURAK'ın demedim.

 

Ben de bir ihtimal Etyen Mahçupyan'ın sözü zannedilebilir diye belirtme gereği duymuştum. ;)

 

Söylediğim sözleri hatırlamakta mahirim. Başkalarının söylediklerini de hatırlarım. Hiç aramadan o sözleri; Kurtuluş Savaşı paralelinde söylediğimi belirtsem olur mu?

 

Maalesef olmaz. Devrimlerin Jakoben karakterli olması gerektiği ile ilgili söylediklerinizin Kurtuluş savaşı ile alakası olamaz.

 

İnsanın söylediklerini hatırlaması bir maharettir değil mi ? :)

 

Ne diyordu Rocknrolla'da adamın teki..."Hadi biraz dans edelim ha" mı...Yahu bunun konumuzla ne alakası var...

 

Bir de patinaj mevzuu vardı ama onu hatırlatmayalım, şimdilik...

 

Murat MENTEŞ; "mübalağa bir sanattır anlayışı kolaylaştırır" demiş. Bu mübalağa için geçerli olabilir de mübalağanın genellenmesi doğru mudur? Denklemin başı abartı olduğu doğrudur. Pekiyi abartı sanılan hakikatle twist yapıyorsa.

 

İster twist yapsın ister halay çeksin, ben şahsen istemem dedim ya. '' Çoğu, bazısı, bir kısmı '' gibi belirtme sıfatları da var güzel Türkçemizde değil mi ? Mesela, ben '' Bu dincilerin hepsi ellerine fırsat geçse karşı olduklarını hani reklamdaki gibi kıtır kıtır kör satırlarla keserler '' dersem, doğru olur mu bu söylediğim ve bazılarını da rahatsız etmez mi desem ?

 

sui kuruntudur der geçerim. Geçtiğim yerde de durmaz devam ederim. Demokrasinin doğasında hegemonya vardır ve tüm sistemlere galebe çalar dersem ne orjinal ve kendini bilmez bir laf etmiş olurum değil mi? Korkmayın birşey olmaz yeter ki "Okey" deyin.

 

:) Kime '' Okey '' ? ABD’ye mi ? '' Tamam '' dersem anlamazlar değil mi ? Hiçbir demokrasi kendisinin göz göre göre ortadan kaldırılmasına '' Okey '' demezse bunun adı Hegemonya mı olur diye de ne orjinal ve kendini bilmez bir laf etmiş olurum değil mi?

 

Niyet hayır akıbet hayır. Niyet kötü akıbet hayr. Ne denilir ki;

 

:) Türban ( bunu da anlamsız buluyorum sıkmabaş dersek daha doğru ) yasağını ( bence gereksiz bir yasaktı ) başarılı bir siyasi argüman yapıp, mağdur edebiyatıyla siyasi prim yapmak gibi mi ?

 

Hakaret ve övgü olan kısmı korkunçluktur değil mi (IMG:http://www.turkish-media.com/forum/style_emoticons/default/unsure.gif) ? Bazen böyle hatalar da olmuyor değil hani...Neyse; korkulanlar sanılan kadar korkunç değildir belki de diyelim de böyle geçsin burası da...

 

Öyle olsun diyelim ve bekleme yapmadan devam edelim...

 

Eh burası da komik olmuş. Hem kanıtlanmamış hem hüküm verilmemiş demişsiniz ve hem de hemen ardından "komplo teorisi" demişsiniz. Tabii burada komplo teorisi hem doğru hem yanlış olabilir denebilir. Ancak; bugün komplo teorisi hakkında iki farklı görüş belirdiğine ve bu görüşlerden bir tanesine göre; komplo teorisi inanılmazı gerçek olarak ortaya süren ve bunu etkili bir dille ortaya koyan görüş olmakla birlikte iki farklı görüşte biri bunun doğru olduğuna inanan, diğeri sırf bir anlayışı insanların beynine zerk etmek için ortaya atılan çamur olduğu yönündedir.

 

Bu benim tespitim dersem haddimi aşmam umarım. Dolayısıyla bir şeye komplo teorisi dediğinizde iki görüşten birini kabul ediyorsunuzdur. Ya bu bir yalandır diyorsunuzdur veya inanılmaz ama gerçek budur diyorsunuzdur. Sahi siz hangisini diyorsunuz.

 

Madem komik, biraz daha güldüreyim o zaman. Cevap veriyorum '' e ) hiçbiri '' B)

 

Komplo teorisi, adı üstünde, hedefi olan şahısa yada zümreye yada kavrama yada herneyse işte ona yönelik bir komployu içerir. Hukuk diliyle, hüküm verilmemiş demekle davayı kastedebilirim ancak. Peki bu dava, için Ergenekon komplosu deseydim bir hüküm ( yargı ) belirtmiş olurdum değil mi ? Ergenekon komplo teorisi dediğimiz zaman ise, olduğu iddia edilen Ergenekon terör örgütünün iddia edilen eylemlerinden bahsettiğimi anlamak zor olmasa gerek.Bunlar kanıtlanmış mı, doğru yada yanlış diye bir hüküm ( yargı ) verilmiş mi,? Peki, bir komplo teorisi , hakim tarafından hüküm verilince kanıtlanmış oluyor mu, kanıtlanınca hüküm verilmesi zorunlu hale gelmez mi yada kanıtlanmış gibi yapılması hüküm vermek için yeterli olur mu, bunlar sizin konunuza giriyor aslında ama hüküm derken, hukuk diline uygun olmasa da beraat değil de sadece cezadan bahsettiğimi de belirtmek gerekir değil mi ? Öyle ya karşımızda hukukçu var, kelimelerden anlam çıkartabilir.

 

Süper espri. Lakin bana kalırsa okuyun. Zamanı okumak bir ayrıcalık olmakla beraber Zaman'ı artık hemen herkes okuyor ayrıcalık vasfı kalmadı.

 

Bunu da beğendiğinize memnun oldum. Gaza geldim, bir tane daha yapacağım :

 

Zaman'ı da, zaman zaman değil, her gün bizim evin kapısına üçer beşer atıyorlar ne hikmetse ve bu yoğurdun bolluğu nerdense ? Silifkeden veya Silivriden olmadığı kesin de, Misak-ı Milli sınırları dışından olma ihtimali de epeyce yüksek. ( Silifke bağlamında ah seni kimler doğurdu )

 

Benim Menemen'le ilgili çok enteresan tespitlerim vardır birgün paylaşırız. Bu konuda süper komplo teorilerim var. (IMG:http://www.turkish-media.com/forum/style_emoticons/default/wink.gif)

 

Eminim vardır, olmazsa şaşarım. ;) Bu ülkede irtica şiddeti namına ne varsa zaten ya komplodur yani yeni moda deyimle Ergenekon işidir yada meczubun birinin meczupluğudur. Ne de olsa, AK partisi irticai olayları AKlamak için çıkmıştı yola…aynen gerçekleri tersine çevirmeye, yola devam!

 

Yok bunlar değil. Katsayı...Polis okullarına alımda enteresan şartlar. Bu ikisi basit bir tespittir isterseniz çok sayıda ekleyebilirsiniz. İslami sitelerde (bu da ne demek yahu) bulunabilecek metinlerdendir gibi geliyor 28 Şubat'ın müslümanlara (veya -dan bazılarına) yaptıkları.

 

Hımm..gardlar alınmış, güzel! :)

 

Evet, hangi bağlamda söylenmiş sözümüz, hani diri diri adam yakmalar, Ramazanda oruç tutmayanları bıçaklamalar hatta alkol içenlere saldırı, ( alkol mü bana ne alkolden içmeyiversinler ) ve mütekabilen, katsayı ve İslamsal (!) sitelerden bulunabilecek çok fazla tespit. Bu da Güzel!

 

Ne demiştik ?

 

Hiçbir demokrasi kendisinin göz göre göre ortadan kaldırılmasına '' Okey '' demezse bunun adı Hegemonya mı olur diye de ne orjinal ve kendini bilmez bir laf etmiş olurum değil mi?

 

Yok olmaz. Kitap zaten kısa, değişen fiyatlarına göre de en fazla 4 lirayı geçmez. Hatta 2,75 TL'ye kadar bulunabilir. Herkes okusun diye bir ara 1 lira olarak çıkmıştı galiba.

 

Kitabevim falan yok ha. Yanlış anlaşılmasın, Hakan ALBAYRAK'la aram o kadar iyi değil. Kötü de değil de kitabının satışından elde edebileceğim birşey yok. Sanırım Hakan ALBAYRAK'ın da kitap satışlarından artık bir gelir elde etmesi mümkün değildir. Zaten kitap okunsun diye o kadar düşük bir bedelle piyasaya çıkartılmıştı...

 

:) Herkes okusun da bilinçlensin diye değil mi ? Yoğurt konusu yine aklıma takıldı nedense ? Bir de yoğurt ömrü uzatırmış ne alakası varsa konuyla. Bir de şey vardı. Hani, milli mücadele sırasında İngiliz uçaklarından atılan, Halifenin ağzından yazılmış Kuvvay-ı Milliyenin desteklenmemesini, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının vatan haini olduklarını yazan el ilanları vardı değil mi ?

 

Mevzubahis vatan ise gerissi teferruattır. Suheda'da geçen bir gün bu sözü bir tartışma esnasında yazmıştı. O bu söze itimat ediyor ancak ben bu söz dolayımında ciddi endişeler taşıyorum. Hegelyen devlet anlayışında hikmetinden sual olunmayacak otoriteden daha beteri de vardır. Bir de herkes her yaptığı herzeyi "Ben vatanı korumak için yaptım" derse, kim neye itimat edecek. Kim vatansever, kim cepsever..Neyse buraya sonra değinelim. Ne/ye değineceksek artık...

 

:) Kim vatansever, kim cepsever anlarız heyecan yok, telaş yok, panik yok, elimizdeki kriterler muğlaklaştırılmadıkça da sorun yok.

 

Bu arada '' Etyenyen devlet anlayışı '' da var mı acep ? ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mevzubahis vatan ise gerisi teferruattır.( M. Kemal Atatürk )

 

 

Ben de Aytaç DURAK'ın demedim. bekir

 

 

 

Ben de bir ihtimal Etyen Mahçupyan'ın sözü zannedilebilir diye belirtme gereği duymuştum. Doğrucu Davut

 

2009 Mahalli İdareler Seçimi esnasında Adana’da birçok yerde Aytaç Durak, üstadımız “konunun vatan olması durumunda yapılacak herşeyin meşru olacağına” dair Atatürk tarafından dile getirilmiş olan Mevzubahis vatan ise gerisi teferruattır sözünü kullandı. Bu sözü kullanmasında makul bir gerekçe vardı. Neydi o gerekçe; Aytaç Durak; AKP’den önce başka partiliydi ancak 2002’de AKP’den aday oldu. 2009’da AKP aday göstermedi ancak bağımsız seçime girmesi durumunda seçimi kaybetme ihtimali vardı MHP ile güçleri birleştirdiler ama bu kez de Aytaç Durak’ın partiden partiye gezmesi halkın gözünde dö.neklik durumunu güçlendirebilirdi. Aytaç Baba; zekice kotarılmış bir seçim taktiğiyle (hilesi değil) Adana için partiden partiye gezsem ne olacak; mevzubahis Adana olduktan sonra gerisi teferruattır dedi çaktırmadan. Veya çaktırtarak. Nerden mi çıkardım bunu; engin tecrübelerden…

 

Bu sözü herkes kendine yontabilmiştir ve yada şöyle diyelim. Herkes; yediği herze için bu sözü temel olarak almıştır. Mevzubahis vatan ise canımın bir önemi yok seve seve ölürüm diyen de; mevzubahis vatan olduğu için gazetelere sansür koyanda, mevzubahis vatan olduğu için insanları sürgüne gönderen de, ülkenin geleceği için kardeş katline fetva bulan da aynı düşünceye mensuptu. Ya devlet başa ya kuzgun leşe mi mesela. Hadi bunlar açısından belki en önemli mesele gerçekten vatandı da; bazıları için mevzubahis para olmakla beraber yedikleri naneyi meşrulaştırmak için biz vatanı savunduk diyenlere ne denilecek. Hani Mehmet AĞAR kendini yargılama teşebbüsünde bulunanlara ne yaptıysa ülkesi için yaptığını kendisini yargılayanların bu yargılamayı kimin için yaptığını sorması gibi bir şey de olabilir.

 

Hasılı millet mi vazgeçilmezdir devlet mi denklemine varacak bir tartışma süper olur değil mi Beyaz Türkler paralelinde.

Nihayetinde bazıları devletini korumak için milletini haklıyor olabilir. Acaba bazıları da milleti korumak için devleti hacklama yolunu seçmiş olabilir mi? Bilinmez.

 

Hukuk bunun için var değil mi?

 

Ne için; bilinmezleri bilinir kılmak için değil.

 

 

 

 

Maalesef olmaz. Devrimlerin Jakoben karakterli olması gerektiği ile ilgili söylediklerinizin Kurtuluş savaşı ile alakası olamaz.

 

Olur olur, hem de süper olur. Basit kurtuluş yolu; asıl kurtuluş savaşı cephe aşaması bitip masa/meclis aşaması başladığında verilmeye başlanmıştır. Böyle bir yola saparak erdemden ödün veremem. Devrimlerin jakoben tarzda yapılması gerektiğine dair yaklaşımım Kurtuluş Savaşıyla ilgili bir tartışmaya dayanmaktadır. Devrimlerin jakoben tarzda yapılması gerektiğine dair genelleme yaptığım yok. Halkın teveccüh gösterdiği devrimlerin jakobenlikle alakası yoktur. Halkın karşı çıkabileceği devrimler, değişimler halka rağmen veya halka karşı (ve halk için) yapılırlar. Bunun adı bellidir. Kurtuluş Savaşı bitip de Atatürk, kafasındaki Türkiye tasavvurunu canlandırmak için o tarihte yaşayan halkın pek de yaşantısına/düşüncesine uymayan bir yapılanmanın yolunu tuttu. Pekiyi bu yolu seçmese idi devrimler nasıl yapılabilirdi. Hasılı; sözlerimi Kurtuluş Savaşı paralelinde söyledim dememim esbab-ı mucibi budur. Aslında bu tartışmanın çok deruni taraflarına da girmiştik diye hatırlıyorum. CYRANO ile tartışmış olmamız gerekiyor bu konuda. Ve ben, bu jakobenliğe o zamanlar da karşı çıkmıştım şimdi de karşı çıkıyorum. Her zamanda çıkacağım gibi geliyor. Hiç benimseyemedim, halkın yerine düşünmeyi, halkın yerine karar almayı ve belki halka karşı karar almanın erdemini. Ancak; o kararı alanlar da ancak ve ancak o şekilde müreffeh bir toplumun böyle oluşabileceğinin hesabını yaparak; yaptıklarının daha erdemli olduğunu düşünmüşlerdir belki de…

Lakin buradaki can yakıcı mesele; eğer bahsini ettiğimiz devrimleri gerçekleştirmek istiyorsanız başka bir yolunuz yok. Evvela amacınızı tespit edeceksiniz. Bu amacı hangi yollardan gerçekleştirebilirsiniz sorusu bunun arkasından gelir.

 

İnsanın söylediklerini hatırlaması bir maharettir değil mi ?

Şüphesiz. Aslında o kişi için aynı zamanda ödüldür de denebilir. Bu sebeple çok konuşmamakta (yazmamakta) kişinin kendisi için büyük cevherler vardır.

 

 

Ne diyordu Rocknrolla'da adamın teki..."Hadi biraz dans edelim ha" mı...Yahu bunun konumuzla ne alakası var... bekir

 

 

Bir de patinaj mevzuu vardı ama onu hatırlatmayalım, şimdilik...Doğrucu Davut

Ben, büyüklük gösterip nezaketle bazı şeyleri unutmaya çaba sarf ederim. Kişi yaptığı hata kendisine gösterildiği halde hala bunun bir hata olmadığını vehmedip de galeyana gelirse; pehlivan senin güreşeceğin adam ben değilim sıkletine göre birini bul der geçeriz.

 

 

 

İster twist yapsın ister halay çeksin, ben şahsen istemem dedim ya. '' Çoğu, bazısı, bir kısmı '' gibi belirtme sıfatları da var güzel Türkçemizde değil mi ? Mesela, ben '' Bu dincilerin hepsi ellerine fırsat geçse karşı olduklarını hani reklamdaki gibi kıtır kıtır kör satırlarla keserler '' dersem, doğru olur mu bu söylediğim ve bazılarını da rahatsız etmez mi desem ?

Diyen diyor zaten. Bazısı, çoğu gibi kelimeleri pek sevmem. Bir kısmı daha uygun duruyor. Konu Beyaz Türkler olunca bu bir genelleme değil bir kısmı kategorisine giriyor. Hani mesela; güvencingiller ailesinden taklacı güvercinler vardır ya. Koca bir güvercin familiası içinden sadece taklacılar. Bizim beyaz Türkler’de, Türk ailesi içinden sadece küçük ama kuvvetli bir grup dersem olur mu?

 

 

sui kuruntudur der geçerim. Geçtiğim yerde de durmaz devam ederim. Demokrasinin doğasında hegemonya vardır ve tüm sistemlere galebe çalar dersem ne orjinal ve kendini bilmez bir laf etmiş olurum değil mi? Korkmayın birşey olmaz yeter ki "Okey" deyin. bekir

 

 

Kime '' Okey '' ? ABD’ye mi ? '' Tamam '' dersem anlamazlar değil mi ? Hiçbir demokrasi kendisinin göz göre göre ortadan kaldırılmasına '' Okey '' demezse bunun adı Hegemonya mı olur diye de ne orjinal ve kendini bilmez bir laf etmiş olurum değil mi?

ABD’ye mi!?

 

 

ALINTI(bekir @ 22-06-2009, 10:20)

Niyet hayır akıbet hayır. Niyet kötü akıbet hayr. Ne denilir ki;

 

 

 

 

 

 

 

Madem komik, biraz daha güldüreyim o zaman. Cevap veriyorum '' e ) hiçbiri ''

 

Komplo teorisi, adı üstünde, hedefi olan şahısa yada zümreye yada kavrama yada herneyse işte ona yönelik bir komployu içerir. Hukuk diliyle, hüküm verilmemiş demekle davayı kastedebilirim ancak. Peki bu dava, için Ergenekon komplosu deseydim bir hüküm ( yargı ) belirtmiş olurdum değil mi ? Ergenekon komplo teorisi dediğimiz zaman ise, olduğu iddia edilen Ergenekon terör örgütünün iddia edilen eylemlerinden bahsettiğimi anlamak zor olmasa gerek.Bunlar kanıtlanmış mı, doğru yada yanlış diye bir hüküm ( yargı ) verilmiş mi,? Peki, bir komplo teorisi , hakim tarafından hüküm verilince kanıtlanmış oluyor mu, kanıtlanınca hüküm verilmesi zorunlu hale gelmez mi yada kanıtlanmış gibi yapılması hüküm vermek için yeterli olur mu, bunlar sizin konunuza giriyor aslında ama hüküm derken, hukuk diline uygun olmasa da beraat değil de sadece cezadan bahsettiğimi de belirtmek gerekir değil mi ? Öyle ya karşımızda hukukçu var, kelimelerden anlam çıkartabilir.

 

Nihayetinde cümleler kelimelerden müteşekkil olup, anlamı da cümlelerden çıkartırız. Hakimin hüküm vermesi dahi benim açımdan bir şeyi doğrulamaz. O hüküm doğru veya yanlış olma ihtimalini üzerinde barındırmakla beraber artık uygulanacak bir şeydir. Hüküm; mecburiyettir. Diğer forumlardan bazılarında Ergenekon denilen yapılanma için teori ifadesini kaldırıp atmışsınız gibi geldi.

Doğrucu Davut- Ergenekon başlangıçta küçük bir örgüttü, Jitemle Jandarmayı dahil ettiler, şimdi daha da genişletip tüm TSK’yı içerisine almak istiyorlar. En son aşama da, tabii ki CHP’den başlayıp, AKP dışındaki tüm siyasi partilere bulaştırmak... ( Saadet dahil ) Çünkü, ABD ağabeyleri öyle uygun görmüş.

 

AKP de tek parti diktasının ikinci mümessili olmaya aday, degil mi?

 

Varlığı da yokluğu da hükmen sabit değil. Kanaatimce mevcut bir örgütten bahsederken; savunmada bulunan insanlar “suçluluğun hükümle olabileceğini söyleyip daha hüküm yokken niye suçlama yapıyorsunuz” diyerek objektif bir tavrı esas alırken aynı zamanda vatanseverlerin filan içeri alındığı noktasında bindirmeler yapmaları da objektifliğin hangi tarafında olduğunu işaret ediyor. Neyse; benim için bu güruh zaten bir ehemmiyet kesbetmiyor. Ne diyordu Murat MENTEŞ, orijinal bir cümle sarf ettikten sonra…”Ehemmiyetsiz bir muammaya zararsız acayiplikler takviye ediyorum”

 

 

 

Bunu da beğendiğinize memnun oldum. Gaza geldim, bir tane daha yapacağım :

 

Zaman'ı da, zaman zaman değil, her gün bizim evin kapısına üçer beşer atıyorlar ne hikmetse ve bu yoğurdun bolluğu nerdense ? Silifkeden veya Silivriden olmadığı kesin de, Misak-ı Milli sınırları dışından olma ihtimali de epeyce yüksek. ( Silifke bağlamında ah seni kimler doğurdu )

 

Gaza gelmiş insanları severim. Tartışmaya ayrı bir tat katarlar. Yeter ki ayarımı bozmasınlar. Çocuğunuz kaliteli bir dershane diye Işık’a gönderirsiniz bir ton da para verirsiniz, bir bakmışınız bir ay sonra çocuğunuz elinde bir zaman gazetesiyle gelir. Baba, bundan sonra hergün bu gazeyi okuyacak mışız. Man.yak mısın oğlum evde gazete okuyan kimse yok en azından kağıt olanını dersiniz. Hocam, bize zaman gazetesi gelmediğini söyledi der. Yok dersiniz, birgün sonra hoca gelir. Niye okumuyorsunuz. Sanane lan. Denmez, hocadır. İşte şöyle, işte böyle. Evvela bedava derler. Sonra para faslına girerler. Birkaç ay sonra. Sahi; Ankara’da bir öğrenci evinde birkaç gün misafir kaldığın bir-iki yıl önce daireye 4 tane zaman gazetesi geliyordu. Yahu dedim; orijinal bir ek-kitap falan mı veriyor. Yok. E nedir o zaman 4 gazete. Bu ne lan hiçkimse gazetesini başkasına okutmuyor mu? Yok. Neymiş, tiraj artacak reklam alınacakmış. Neymiş; herkes okusunmuş. Herkes zamanı okuyamaz diyemedim tabii o zamanlar.

 

Her ne ise; Misak-ı Milli sınırları dışı dediniz de bir an aklıma nevzuhur bir şey geldi. Ulaaa dedim Musul-Kerkük civarından birşeyler gelir de…

 

 

 

Eminim vardır, olmazsa şaşarım. Bu ülkede irtica şiddeti namına ne varsa zaten ya komplodur yani yeni moda deyimle Ergenekon işidir yada meczubun birinin meczupluğudur. Ne de olsa, AK partisi irticai olayları AKlamak için çıkmıştı yola…aynen gerçekleri tersine çevirmeye, yola devam!

Size şaşırtmak istemem. İrtica şiddeti namına ne varsa komplodur diyemem. Mesela diğer bir forumda CYRANO sormuş. Bu ülkede oruç tutmayanlara karşı saldırıda bulunulmadı mı? Bulunuldu. Mini etekli kızlara saldırıda bulunulmamış mıdır? Bulunulmuştur. Ancak; bazı olaylar da vardır ki bunlarda olayın vehameti ile sonucu arasında, cereyan edişiyle zamanı arasında sakatlıklar, eğrilikler vardır. Biz komplocular kompleks(li değil ha) bakar, komplike sorular üretir sonra da; suçu hücumcuya (mürteciye saldıran mütegalibe ve yada muasıra) atarak bir abandone durumu meydana getiririz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Vatan mevzubahis olduğu zaman durumun ne olacağını açıklayan sözde kastedilen, tabii ki ve elbette vatan için canın feda edileceğidir. Bunun dışında anlamı yoktur. Kötüye kullananlar nalıncı keseri kullanmış olurlar. Nitekim bazı vatanını çok sevenler de onun en kaymaklı yerlerini sevenler olabilmekte...

 

Vatan olmadan hiç bir insanlık ülküsü olmaz. Ben her vesile ile en büyük sevginin doğa sevgisi, ondan sonra vatan sevgisi olduğunu söylerim. Sebep: Doğa olmadan vatan olmaz. Doğayı yozlaştırmak vatan toprağını satmaktan beter bir ihanettir. Ha vatanı satmışsın, ha ormanını yakıp çöle çevirmişsin. Vatan olmadan da en değerli ülküler olan özgürlükten, aşktan, erdemden söz etmenin hiç bir anlamı yoktur. O yüzden, vatan için ölünür. Ölmeye zaten ölünecek. Kertenkele gibi deliğe saklanıp ölmektense vatan için ölmek, ulaşılabilecek şereflerin en büyüğüdür...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fena halde yeri geldi, anlatmadan olmaz:

 

Bir köyün imamı ölünce, yerine yenisi gelmiş. İlk namazını kıldıracak, cemaatle apdes almaya caminin avlusuna çıktığında bir de ne görsün? Cemaat apdes alırken oryantal tarzı hareketler yapıyorlar!

 

-"Bu ne yahu? Delirdiniz mi siz?" diye çıkışmış. Cemaat:

 

-"Böyle yapmamızı eski imam söyledi. Kitapta yazar yerinde de varmış, gösterdi!" demişler. İmam iyice kızmış:

 

-"Gösterin bakayım şu yazar yerini!'" demiş. Camiye girip kitabı çıkarmışlar. İmam bir bakmış, gösterdikleri kitap Osmanlıca yazılmış ve metinde "apdes alırken yüzüklerinizi oynatın" diyecekmiş, ta ki altına su gitsin diye... Fakat hattat yazarken Osmanlıca harflerden "ye" harfi iki noktalı olacakken, bir noktasını unutmuş.

 

Not: Bu Arap harfi iki noktalı olunca "y" tek noktalı olunca "b" sesini karşılar. Eski imamın bir muziplik yapıp noktanın birini silmiş olması da olasılık dahilinde...:D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

-"Gösterin bakayım şu yazar yerini!'" demiş. Camiye girip kitabı çıkarmışlar. İmam bir bakmış, gösterdikleri kitap Osmanlıca yazılmış ve metinde "apdes alırken yüzüklerinizi oynatın" diyecekmiş, ta ki altına su gitsin diye... Fakat hattat yazarken Osmanlıca harflerden "ye" harfi iki noktalı olacakken, bir noktasını unutmuş.

 

Not: Bu Arap harfi iki noktalı olunca "y" tek noktalı olunca "b" sesini karşılar. :D

 

:D

Çok çok iyiydi demirefe, sevgiler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi başka bir başlıkta dedik ki, hisse olmadan kıssa anlamsızdır. Burada da hisseyi çıkarmak şart: Kayıtsız şartsız dogma bağlılığı insanı ne durumlara sokabiliyor.

 

NOT: Dogma demek, doğruluğu araştırılmadan, peşin olarak doğru varsayılan inançlar demektir.

 

Tabii burada sözkonusu ettiğim araştırma, "daha sağlam yazar yerine bakmak, fıkıh tefsir karıştırmak" değil. Dogmanın çapını genişletmenin bir anlamı yok, bu araştırma değildir.

 

Örneğin gerçekten Adem ile Havva'dan mı geldik, Havva Adem'in eğe kemiğinden mi yaratıldı, bunu araştırmak gibi kökten sorgulamalardan bahsediyorum. Yok şimdi, eğe kemiği "yazar yerinde" geçmiyor da, bu "tek kaynak" kabul edip etmemeye bağlı bir olgu. "Tek kaynak" diye ısrar edenler eğe kemiği olayını dışarda bırakabilir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fena halde yeri geldi, anlatmadan olmaz:

 

Bir köyün imamı ölünce, yerine yenisi gelmiş. İlk namazını kıldıracak, cemaatle apdes almaya caminin avlusuna çıktığında bir de ne görsün? Cemaat apdes alırken oryantal tarzı hareketler yapıyorlar!

 

-"Bu ne yahu? Delirdiniz mi siz?" diye çıkışmış. Cemaat:

 

-"Böyle yapmamızı eski imam söyledi. Kitapta yazar yerinde de varmış, gösterdi!" demişler. İmam iyice kızmış:

 

-"Gösterin bakayım şu yazar yerini!'" demiş. Camiye girip kitabı çıkarmışlar. İmam bir bakmış, gösterdikleri kitap Osmanlıca yazılmış ve metinde "apdes alırken yüzüklerinizi oynatın" diyecekmiş, ta ki altına su gitsin diye... Fakat hattat yazarken Osmanlıca harflerden "ye" harfi iki noktalı olacakken, bir noktasını unutmuş.

 

Not: Bu Arap harfi iki noktalı olunca "y" tek noktalı olunca "b" sesini karşılar. Eski imamın bir muziplik yapıp noktanın birini silmiş olması da olasılık dahilinde...:D

Çok Güzeldi demirefe :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

demirefe, Arabca 'y' ve 'b' seslerini temsil eden harflerle ilgili menkibeni okudum. Tek baslarina bulunduklarinda ya da kelimenin sonuna geldiklerinde iki harfin sekil olarak benzerlikleri yoktur. Dili ve Dini bilen bunu anlar. Kelimenin ortasinda bulundukalrinda ise aralarindaki tek fark tek ya da iki noktali olmalaridir.

 

*****

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu Beyaz Türkler konusu da "Ergenekon Terör! Örgütü?" meselesine döndü! Şimdi bunlar bölücü ya, nasıl bölüp parçalayıp bazı zümreler yaratacağız, nasıl bölük pörçük edeceğiz onun uğraşındalar. Hayallerinden örgütler, gruplar yaratıyorlar. Çünkü amaçları farklılıklar, karşıtlıklar yaratmak ve bunlar üzerinden kin ve nefret tohumları serpip çatışma ortamları hazırlamak. Bunların nemalanabilecekleri tek ortam böyle kin ve nefrete dayalı çatışma ortamıdır. Normal bir ortamda nemalanacak bir şey bulamazlar.

 

Zahir, bu iktidara kadar kendisini eleştiren bir başlık atan her gazeteyi "düşman" ilan eden kimse olmamıştı. E normal! Bunların dogmatik düşünce kaynaklarına göre, kendi dogmalarına inanmayanlara her türlü hakaret serbest. Açıp bakarsanız, kutsal diye nitelenen bir metin için çok acaip olan her türlü mahlukat adları başta olmak üzere her hakareti görebilirsiniz. Sebep ne bu hakaretlere? Onlar gibi düşünmemek ve onların inandıklarına inanmamak.

 

Diğer yandan kendilerine, inançlarına yönelik her eleştiri bunlar için hakarettir. Sadece "bu söylediğine katılmıyorum, inancını paylaşmıyorum. Bu inanç mantığıma uymuyor" de, tamamdır. Hakaretin dik alasını yapıyorsun demektir. Bunların dogmaları, inanılması zorunlu şeylerdir, nasıl oluyorsa?

 

Dünyada böylesi bir çifte standart başka alanda görülmemiştir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

demirefe, Arabca 'y' ve 'b' seslerini temsil eden harflerle ilgili menkibeni okudum. Tek baslarina bulunduklarinda ya da kelimenin sonuna geldiklerinde iki harfin sekil olarak benzerlikleri yoktur. Dili ve Dini bilen bunu anlar. Kelimenin ortasinda bulundukalrinda ise aralarindaki tek fark tek ya da iki noktali olmalaridir.

 

*****

 

sen boşver şekilciliği, içeriğe bak :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sen boşver şekilciliği, içeriğe bak :)

Yok, ayrıca da yani biz de biliyoruz bu yazı biçimini. Y ve B harfleri sadece kelimenin sonunda farklı yazılırlar. Kelimenin başında da, içinde de sadece nokta farkıyla yazılırlar. Ha, elli çeşit hat var, kufisi var sufisi var, ne bileyim bazı hatlarda öyleyse böyleyse... İşi gücü bırakıp hatla mı uğraşacağız?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

2009 Mahalli İdareler Seçimi esnasında Adana’da birçok yerde Aytaç Durak, üstadımız “konunun vatan olması durumunda yapılacak herşeyin meşru olacağına” dair Atatürk tarafından dile getirilmiş olan Mevzubahis vatan ise gerisi teferruattır sözünü kullandı. Bu sözü kullanmasında makul bir gerekçe vardı. Neydi o gerekçe; Aytaç Durak; AKP’den önce başka partiliydi ancak 2002’de AKP’den aday oldu. 2009’da AKP aday göstermedi ancak bağımsız seçime girmesi durumunda seçimi kaybetme ihtimali vardı MHP ile güçleri birleştirdiler ama bu kez de Aytaç Durak’ın partiden partiye gezmesi halkın gözünde dö.neklik durumunu güçlendirebilirdi. Aytaç Baba; zekice kotarılmış bir seçim taktiğiyle (hilesi değil) Adana için partiden partiye gezsem ne olacak; mevzubahis Adana olduktan sonra gerisi teferruattır dedi çaktırmadan. Veya çaktırtarak. Nerden mi çıkardım bunu; engin tecrübelerden…

 

Bu sözü herkes kendine yontabilmiştir ve yada şöyle diyelim. Herkes; yediği herze için bu sözü temel olarak almıştır. Mevzubahis vatan ise canımın bir önemi yok seve seve ölürüm diyen de; mevzubahis vatan olduğu için gazetelere sansür koyanda, mevzubahis vatan olduğu için insanları sürgüne gönderen de, ülkenin geleceği için kardeş katline fetva bulan da aynı düşünceye mensuptu. Ya devlet başa ya kuzgun leşe mi mesela. Hadi bunlar açısından belki en önemli mesele gerçekten vatandı da; bazıları için mevzubahis para olmakla beraber yedikleri naneyi meşrulaştırmak için biz vatanı savunduk diyenlere ne denilecek. Hani Mehmet AĞAR kendini yargılama teşebbüsünde bulunanlara ne yaptıysa ülkesi için yaptığını kendisini yargılayanların bu yargılamayı kimin için yaptığını sorması gibi bir şey de olabilir.

 

Ne Aytaç Durak ne de Mehmet Ağar beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Onların yaptıklarını tasvip ediyor değiliz. Hatta zamanında en çok biz karşı çıktık.

 

Hasılı millet mi vazgeçilmezdir devlet mi denklemine varacak bir tartışma süper olur değil mi Beyaz Türkler paralelinde.

Nihayetinde bazıları devletini korumak için milletini haklıyor olabilir. Acaba bazıları da milleti korumak için devleti hacklama yolunu seçmiş olabilir mi? Bilinmez.

 

O zaman devleti hacklamaya kalkanları da eleştirmeniz gerekir. Onu pek göremiyoruz yorumlarınızda, neden acaba ?

 

Mehmet Ağar, Aytaç Durak Beyaz Türk müdir, Kemalist midir ?Beyaz Türkler Kemalist midir ? Mehmet Ağarı himaye eden Robert koleji mezunu Tansu Çiller Kemalist midir ? Bu soruların cevabı da bu bağlamda önem kazanıyor. O nedenle, bence bu Beyaz Türk- Siyah Türk paraleli laflarını bırakın.

 

Konu Beyaz Türkler olunca bu bir genelleme değil bir kısmı kategorisine giriyor. Hani mesela; güvencingiller ailesinden taklacı güvercinler vardır ya. Koca bir güvercin familiası içinden sadece taklacılar. Bizim beyaz Türkler’de, Türk ailesi içinden sadece küçük ama kuvvetli bir grup dersem olur mu?

 

Kemalizmi eleştirmekse derdiniz kişiler üzerinden değil fikirler üzerinden yapın.

 

Hukuk bunun için var değil mi?

 

Ne için; bilinmezleri bilinir kılmak için değil.

 

Evet.

 

Olur olur, hem de süper olur. Basit kurtuluş yolu; asıl kurtuluş savaşı cephe aşaması bitip masa/meclis aşaması başladığında verilmeye başlanmıştır. Böyle bir yola saparak erdemden ödün veremem. Devrimlerin jakoben tarzda yapılması gerektiğine dair yaklaşımım Kurtuluş Savaşıyla ilgili bir tartışmaya dayanmaktadır. Devrimlerin jakoben tarzda yapılması gerektiğine dair genelleme yaptığım yok. Halkın teveccüh gösterdiği devrimlerin jakobenlikle alakası yoktur. Halkın karşı çıkabileceği devrimler, değişimler halka rağmen veya halka karşı (ve halk için) yapılırlar. Bunun adı bellidir. Kurtuluş Savaşı bitip de Atatürk, kafasındaki Türkiye tasavvurunu canlandırmak için o tarihte yaşayan halkın pek de yaşantısına/düşüncesine uymayan bir yapılanmanın yolunu tuttu. Pekiyi bu yolu seçmese idi devrimler nasıl yapılabilirdi. Hasılı; sözlerimi Kurtuluş Savaşı paralelinde söyledim dememim esbab-ı mucibi budur. Aslında bu tartışmanın çok deruni taraflarına da girmiştik diye hatırlıyorum. CYRANO ile tartışmış olmamız gerekiyor bu konuda. Ve ben, bu jakobenliğe o zamanlar da karşı çıkmıştım şimdi de karşı çıkıyorum. Her zamanda çıkacağım gibi geliyor. Hiç benimseyemedim, halkın yerine düşünmeyi, halkın yerine karar almayı ve belki halka karşı karar almanın erdemini. Ancak; o kararı alanlar da ancak ve ancak o şekilde müreffeh bir toplumun böyle oluşabileceğinin hesabını yaparak; yaptıklarının daha erdemli olduğunu düşünmüşlerdir belki de…

 

O alıntı Cyrano ile tartışmanızdan değil, benimle tartışmanızdan alınmıştır. Ve o tartışma Kurtuşu Savaşı bağlamında değil, " Hegelyen Devlet anlayışı " iddianız bağlamındaydı. Olabilir ."İnsan-i beşer ara sıra şaşar " yada "Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür" müydü o söz hatırlayamadım şimdi.

 

Lakin buradaki can yakıcı mesele; eğer bahsini ettiğimiz devrimleri gerçekleştirmek istiyorsanız başka bir yolunuz yok. Evvela amacınızı tespit edeceksiniz. Bu amacı hangi yollardan gerçekleştirebilirsiniz sorusu bunun arkasından gelir.

 

Bu yol ve yöntem konusunda benim de eleştirilerim vardı başka başlıklarda. Bunları da burada ayrıca tartışsak daha sağlıklı olur.

 

Şüphesiz. Aslında o kişi için aynı zamanda ödüldür de denebilir. Bu sebeple çok konuşmamakta (yazmamakta) kişinin kendisi için büyük cevherler vardır.

 

Doğru, hatta fazla konuştukça ( yazdıkça ) ve edebiyat parçaladıkça insan daha fazla da batabilir.

 

Ben, büyüklük gösterip nezaketle bazı şeyleri unutmaya çaba sarf ederim. Kişi yaptığı hata kendisine gösterildiği halde hala bunun bir hata olmadığını vehmedip de galeyana gelirse; pehlivan senin güreşeceğin adam ben değilim sıkletine göre birini bul der geçeriz.

 

Hegel’in Devlet kitabındaki cümlesini ve ardındaki bir cümlelik yorumu kaynak belirtmeden kendi cümlelerim arasına aldığımı kastediyorsanız, ondan ekmek çıkmaz size zorlamayın. Ortaya attığı iddiayı ispat edemeyip, patinaja geçenler ve sonrasında patinajdan beyni bulananlar, hatanın, söylenmek istenen şeyden bağımsız olduğunu anlayamayıp ve kendini dev aynasında görüp, tartışılmak istenen konudan kaçarak hakaret etmeyi nezaket zannedebilirler. ( Güreş te de iyiyimdir ha )

 

 

Nihayetinde cümleler kelimelerden müteşekkil olup, anlamı da cümlelerden çıkartırız. Hakimin hüküm vermesi dahi benim açımdan bir şeyi doğrulamaz. O hüküm doğru veya yanlış olma ihtimalini üzerinde barındırmakla beraber artık uygulanacak bir şeydir. Hüküm; mecburiyettir. Diğer forumlardan bazılarında Ergenekon denilen yapılanma için teori ifadesini kaldırıp atmışsınız gibi geldi.

 

Varlığı da yokluğu da hükmen sabit değil. Kanaatimce mevcut bir örgütten bahsederken; savunmada bulunan insanlar “suçluluğun hükümle olabileceğini söyleyip daha hüküm yokken niye suçlama yapıyorsunuz” diyerek objektif bir tavrı esas alırken aynı zamanda vatanseverlerin filan içeri alındığı noktasında bindirmeler yapmaları da objektifliğin hangi tarafında olduğunu işaret ediyor. Neyse; benim için bu güruh zaten bir ehemmiyet kesbetmiyor. Ne diyordu Murat MENTEŞ, orijinal bir cümle sarf ettikten sonra…”Ehemmiyetsiz bir muammaya zararsız acayiplikler takviye ediyorum”

 

Daha kanıtlanmamış, hüküm verilmemiş, Ergenekon komplo teorisi cümlemi, anlayamadığı için çelişkili ve komik bulan, kendisine o cümlenin ne demek istediği çaktırıldığında ( Azerice anlatmak ), başka başlıktaki kişisel görüşümü bulup, haklı çıkmaya çalışması, kişinin tartışma adabını ne derece bildiğini kanıtlar.

 

Eğer, o başlıkları sadece kişisel açık arama niyetiyle değil de, düzgün okumuş olsaydınız, Ergenekon davasının çelişkilerinin tarafımdan nasıl objektif bakışla ortaya konduğunu da anlardınız.

 

Gaza gelmiş insanları severim. Tartışmaya ayrı bir tat katarlar. Yeter ki ayarımı bozmasınlar.

 

Konu biraz sert, biraz ironik olacak gibi görünüyor. İroniden hoşlanmayanlar hele hele anlamayanlar, hele de kinayenin ne olduğunu bilmeyenler töğbe yaklaşmasınlar...Benden demesi, sonra sen beni anlamadın, ben seni anlamadım olmasın. Konu tamamen yanlış anlamalar üzerine gidebilir; size düşen; siz derken konuya katılanları kastediyorum. Tek katılan Suheda olduğuna göre. Suheda sana düşen; Bekir sana düşen saçmalamamak, Suheda'ya düşene sen mi karar vereceksin.

 

Aynen. B)

 

Çocuğunuz kaliteli bir dershane diye Işık’a gönderirsiniz bir ton da para verirsiniz, bir bakmışınız bir ay sonra çocuğunuz elinde bir zaman gazetesiyle gelir. Baba, bundan sonra hergün bu gazeyi okuyacak mışız. Man.yak mısın oğlum evde gazete okuyan kimse yok en azından kağıt olanını dersiniz. Hocam, bize zaman gazetesi gelmediğini söyledi der. Yok dersiniz, birgün sonra hoca gelir. Niye okumuyorsunuz. Sanane lan. Denmez, hocadır. İşte şöyle, işte böyle. Evvela bedava derler. Sonra para faslına girerler. Birkaç ay sonra. Sahi; Ankara’da bir öğrenci evinde birkaç gün misafir kaldığın bir-iki yıl önce daireye 4 tane zaman gazetesi geliyordu. Yahu dedim; orijinal bir ek-kitap falan mı veriyor. Yok. E nedir o zaman 4 gazete. Bu ne lan hiçkimse gazetesini başkasına okutmuyor mu? Yok. Neymiş, tiraj artacak reklam alınacakmış. Neymiş; herkes okusunmuş. Herkes zamanı okuyamaz diyemedim tabii o zamanlar.

 

Valla, ben kapıma bırakılanları okumadan direk kağıt toplayanlara veriyorum. :)

 

Her ne ise; Misak-ı Milli sınırları dışı dediniz de bir an aklıma nevzuhur bir şey geldi. Ulaaa dedim Musul-Kerkük civarından birşeyler gelir de…

 

Bu ne demek şimdi ? Bekir şu bilmece gibi yazma merakını bıraksak da lafı direk söylesek diyorum. Yoksa, ben de size uyuyorum ve kimse bir şey anlamıyor.

 

Size şaşırtmak istemem. İrtica şiddeti namına ne varsa komplodur diyemem. Mesela diğer bir forumda CYRANO sormuş. Bu ülkede oruç tutmayanlara karşı saldırıda bulunulmadı mı? Bulunuldu. Mini etekli kızlara saldırıda bulunulmamış mıdır? Bulunulmuştur. Ancak; bazı olaylar da vardır ki bunlarda olayın vehameti ile sonucu arasında, cereyan edişiyle zamanı arasında sakatlıklar, eğrilikler vardır. Biz komplocular kompleks(li değil ha) bakar, komplike sorular üretir sonra da; suçu hücumcuya (mürteciye saldıran mütegalibe ve yada muasıra) atarak bir abandone durumu meydana getiririz.

 

Yine okumama ve okunsa da anlamama ( ya da anlamak istememe ) problemi var karşımızda. :)

 

Ne demişiz :

 

Türkiyenin Natoya girişi çok bağlayıcı olmuş. Gladyo denen yapı, soğuk savaş sırasında, Sovyetlere karşı, Türkiye’de solun gelişmemesi için bu tür provakasyonlar yapmıştır. Olaylardan sonra kim iktidardan düşmüş ona dikkatini çekerim.

 

Ergenekon yereldir, Gladyo Nato ve ABD’ye bağlıdır. Ergenekon daha önce Gladyo içerisinde yer almış, aynı yöntemleri kullanmaya kalkan ama ABD desteği olmadığı için beceremeyen bir yapıdır.

 

Her olayı Ergenekon’a mal etmeye çalışmak, bir hedef saptırma taktiğidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Açıp bakarsanız, kutsal diye nitelenen bir metin için çok acaip olan her türlü mahlukat adları başta olmak üzere her hakareti görebilirsiniz. Sebep ne bu hakaretlere? Onlar gibi düşünmemek ve onların inandıklarına inanmamak.

 

Bu söylediğine katılmıyorum, inancını paylaşmıyorum. Bu inanç mantığıma uymuyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

M.Kemal kurtuluş mücadelesi vermeseydi siz bugün bağımsız yaşabilir miydiniz? Evet o tek başına vermedi bu mücadeleyi ama öncülük etti, başlattı. Ve asla geri çekilmeden yönetti Türk ordusunu. Ve bugün siz inançlarınız doğrultusunda bağımsız şekilde onun sayesinde yaşıyorsunuz şuanda. O olmasaydı belki bugün dininizi bile özgür şekilde dile getiremezdiniz,dini bayramlarınız özgür şekilde tatilleriyle birlikte kutlayamazdınız bile. Kıymetini bilmediği o Atatürk'e aslında ne kadar çok şey borçulusunuz bir bilseniz!!!

 

 

M. Kemal için bu cümleler çok yetersiz kalır. Sizin kıymetini bilmediğiniz Atatürk'e sadece biz Türkler değil bütün dünya saygı duymaktadır.

 

 

Hem kaderin ipleri kimsenin elinde degil. O olmasaydi, bu olmasaydi masali havanda su dovmekten ote gidemez. Boyle bir teori karsisinda ben de, O olmasaydi bir baskasi kurtulusa onculuk eder ve onun onculugunde kurulan yeni rejim benim basortusuyle universiteye girebilmeme olanak saglardi, diye daha pembe bir teori gelistirebilirim. Bu mantikli degil.

 

Belki de o olmasaydi benim icin ve sizin icin daha iyi olurdu. Kader gecmise bakarak yorumlanamaz ya da ongorulemez.

 

Dunya'nin saygisina gelince. Protokol konusmalarini gercek ve samimi dusunceler saniyorsaniz yaniliyorsunuz. Herhalde Amerikalilar Turklerin George Washington askindan olduklerini dusunmuyor. Kahraman devlet adami diyorsaniz, iste orada da var bir tane. Hem ordu yonetmis. Hem devlet yonetmis. Anayasanin hazirlanmasinda aktif rol almis. Birligin civilerini cakmis.

 

Kimsenin saygi falan duydugu yok. Sadece aman agsimizi acmayalim da Turkler heyecana gelip yeni bir boykot baslatmasin, McDonald's magazalarini taslamasin diye dusunerek sessiz kaliyorlar. ABD'de Washington'a yapilan agir elestirilerin ve dalga gecmelerin yuzde 1'i ayni ulkede Ataturk'e yapilsa herhalde Atlantik uc gun kirmiziya boyanirdi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Atatürk, belki abartılı bir tespit yapmış ama neticede Emevilerin Arap milliyetçiliği ile İslamı ne hale getirdikleri konusunda doğru söylemiş. Ama, orada asıl vurgulamak istediği, Modern milletleri oluşturan etkenler arasında aynı dine mensup olmanın gerekli olmadığı.

 

Ooo, bunlar sadece abartili ifadeler oyle mi? Hayir, bu apacik bir dinsizlik. Tekrar okuyalim da Ataturk'un burada sadece 'millilestirilmis/Araplastirilmis Islam'a saldirmadigini tesbit edelim:

 

Türk’ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi.. Bilakis, [islam] Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi.

 

Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu.

 

[bunu soyleyebilen bir adam artik Islam catisi altinda barinamaz. Ne yapmak istiyor? Islam'i Peygamber'den alip yeniden Turkluge gore sekillendirmek mi?]

 

Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular.

 

[Hangi Muhammed'in dininden soz ediyor? Hem Muhammed onun mekteplik arkadasi mi? Karga kovarken birlikte miydiler? Hem neden Allah kelimesinin her yerde yukseltilmesinden rahatsiz oluyor? Ben burada Araplasmis Islam'a yonelik bir elestiri okumuyorum. Ataturk burada bizzat Allah fikrine atifta bulunuyor. Boyle birini seversem herhalde onun gittigi yere giderim. Bu sizin icin de gecerli.]

 

Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler.....

 

[bu ne? Neden beyni sulanmis hafizlar olsunlar. Allah kalplere ilham ve bilgi indiremez mi? Din'in askin bir yonunun oldugunu bilmiyor mu?]

 

Emevilerle ilgili sozleri de tarihci olmadiginin acik bir tescili. Onun hedefinde Din vardi. Emevilik ya da Hafizlik sadece bahane idi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hamura mayayı çalıp karan, kafasına göre değil, yemek kitabındaki ölçülere uymak zorundadır. Yoksa, hamur tutmaz. İdam edilenler, dindarlar değil, savaştan kaçan sahte dindar vatan hainleridir. Bu da dünyanın neresinde olursa olsun normaldir.

 

Ve dünyanın hiçbir ciddi kaynağı, Atatürk’ün öyle din karşıtı, din düşmanı olduğu yazmaz. Bu iddia, emperyalist emelleri gereği, Müslüman 3.dünya ülkelerinin geri kalmalarını, Türk devrimini örnek almamaları için, CIA’nın üretip, kullandığı bir propogandadır. Şimdi ise CIA, tam tersi olarak, güncel emperyalist emelleri gereği, Erdoğan ve F.Güleni, Müslüman ülkeler gözünde lider yapmak istiyor. Kuklalar da oynatıcılarının her dediğine inanıp emirlerini yerine getiriyor.

 

Dunyanin butun ciddi kaynaklari Ataturk'un Din karsiti oldugunu tesbit ve tescil etmistir. Ama ne yazik ki insanlar bu konuda acikca gorus bildiremiyorlar. Cunku bu ulkede Ataturk bustunu deviren bile surgune gonderildi. Hem de 2009'un cagdas TC'sinde.

 

Mustafa Kemal Pasa'nin el yazisindan:

 

"Türk milletini Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah'la mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. (..)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dunyanin butun ciddi kaynaklari Ataturk'un Din karsiti oldugunu tesbit ve tescil etmistir. Ama ne yazik ki insanlar bu konuda acikca gorus bildiremiyorlar. Cunku bu ulkede Ataturk bustunu deviren bile surgune gonderildi. Hem de 2009'un cagdas TC'sinde.

 

Mustafa Kemal Pasa'nin el yazisindan:

 

"Türk milletini Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah'la mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. (..)

 

"Milletimiz, din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz." (ATATÜRK'ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, sf. 66)

 

"Ey millet, Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kuran'daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor." (ATATÜRK'ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, S.93)

 

Sonra ne yapmış Atatürk?

 

İslam dininin doğru anlaşılması ve yaşanması için Diyanet İşleri Başkanlığı'nı oluşturmuştur.

 

Siz, daha hala Atatürk'ün din karşıtı olduğundan mı bahsediyorsunuz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu söylediğine katılmıyorum, inancını paylaşmıyorum. Bu inanç mantığıma uymuyor.

Bu bir inanç değil, somut bilgi. Açar böyle bir şey yazıyor mu diye bakar, yazdığını görürsün, konu hallolur.

 

Konunun geneli hakkında ise şunu belirtmem gerekiyor: Şimdi biz burada filanca veya falancanın inancını tartışırsak, dinli mi dinsiz mi diye karar vermeye çalışacak olursak bu abesle iştigaldir. Kimsenin inancı kimseyi enterese etmez. Dinli mi dinsiz mi olduğu, dinli ise hangi dinden olduğu da kimsenin ilgi alanında olacak bir konu değildir. İster dinli olur, ister dinsiz. İşter Budist olur, ister Şintoist. Bizim niye dinli, niye dinsiz, benim gibi inanaydı, benim dinimden olaydı, olmayaydı diye bir varsayımımız olamaz.

 

İnanç tartışma abukluğu bu coğrafyaya özgü bir kendini bilmezliktir. İnancın tartışması olmaz. İnancın ancak şöyle tartışması olur: Birisi birisine inancını ifade eder, öbürü de ona kendi inancını ifade eder. Birbirlerinin inançlarını değerlendirebilir, eleştirebilir, paylaştıklarını veya paylaşmadıklarını, paylaşıyorlarsa neden, paylaşmıyorlarsa neden, bunları ifade ederler. Sonra evli evine, köylü köyüne. Vay sen benim inancımı niye paylaşmadın, sen ne biçim insansın gibi bir muhabbet olabilemezdir.

 

Böyle bir muhabbeti uygar bir ülkede yaparsan adama ne gözle bakacaklarını ben söylemeyeyim.

 

Mümin, münafık, kafir gibi tanımlamalar dogmatik tanımlardır. Kimseyi bağlamaz. Kimse ne inancını açıklamakla mükelleftir, ne saklamak zorundadır. Kimse inancını belli bir kalıp içinde tutmak zorunda da değildir. İstediği şeye, istediği biçimde inanabilir. İnanç kişiseldir. Hiç bir ikinci kimse, bir kimsenin inanç standartlarına uymak zorunda değildir. Bir dinin kuralları gökte yazılı, evren din standartları enstitüsünce onaylı ve ihlal edilemez değildir. İsteyen kendine istediği standardı koyar, bu standartlardan sadece kendine karşı sorumludur. Hiç bir kimseyi standart dışılıkla suçlayamaz.

 

Bu gerçekleri anlamadıkça havanlar daha çok su döver, çok fırın ekmekler yenir, eski tas yine eski hamam hep eski tas ve eski hamam olarak kalmayı sürdürür...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dunyanin butun ciddi kaynaklari Ataturk'un Din karsiti oldugunu tesbit ve tescil etmistir.

 

Getir şu kaynakları da görelim !

Dünyanın bütün ciddi kaynaklarıymış :)

Cümleden ne kadar gayri ciddi olduğu ortada. Hangi ciddi kaynak Atatürk'ün dini ile uğraşır be?

Hangi ciddi kaynak, yapılana değil de cemaatlerin yarasına matem olsun diye böyle bir şey yazar?

 

Ama ne yazik ki insanlar bu konuda acikca gorus bildiremiyorlar.

 

Kimse böylesine anlamsız bir olaydan cemaatler gibi anlam çıkarıp emellerine alet etmiyor da ondan!

 

Mustafa Kemal Pasa'nin el yazisindan:

 

"Türk milletini Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah'la mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. (..)

 

Sevgili Muki gerekli cevabı vermiş Ata'nın kendi ağzından.

 

Demek ki neymiş? Cımbızla alıp kendinize yonttuğunuz cümleler başka şeyler ifade ediyormuş. Senin o alıntıladığın cümlenin din karşıtlığı ile ne alakası var onu da anlatsana?

 

Dini duygular sömürülüp insanlar soyulduğunda "bu insanlar dini kullanıp insanları uyutmuş" yorumu yapan dine mi karşıdır? Yoksa dinin kullanılıp insanların uyutulmasına mı, soyguna hayır demeye mi karşıdır?? Ya hu bu kadar net bir şeyden bile neler çıkarıp pazarlamaya çalışıyorsunuz, gerçekten helal olsun! Ama yapın devam edin ki, gerçek yüzünüz her alanda ortaya çıksın!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:clover: :clover: :clover:

Ya yeryüzünde başka hangi insan kendisinin rahatça yaşayabileceği bir ülkeyi ve bu ülkenin kurulmasında başı çeken önderini bu kadar eleştirmek için bunca çabayı gösterebilir? Yakılan elektriğe, harcanan oksijene, zamanlara yazık! Hepinize teşekkürler, bu soruların cevabını uygulamalı bir biçimde ispatlayıp verdiniz.

Sağ olun, var olun...

:clover: :clover: :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.