Φ YARASA Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2009 Devrimler renk ve zevk işi değildir. Bu tür tanımlar; devrimlerin, gelişen sosyal yaşamın, kaçınılmaz tarihsel diyalektiğinin gerekliliği olduğunu bilemeyenlerin demagojileridir. Benzer demagojinin farklı renkleri devrimcilik terimi altında sürdürülmüştür ve sürdürülmektedir. Geniş bir anlamı olan devrimcilik terimini sadece ve sadece materyalist felsefenin ve sosyalist düşünce sisteminin bir getirisi olarak düşünmek "devrimcilik" terimine gerçek anlamı dışında duygusal ve yöresel hatta töresel bir anlam katmaktan öteye geçemez. Geçmemiştir de. Zira devrimci olmayan insan yeniliğe karşı olan insandır.Devrimci olmayan insan; sömürüye razı olan insandır. Devrimci olmayan insan; bazı kesimin iktisadi ve sosyal özgürlüğünü istemeyen insandır. Devrimci olmayan insan; modern köleciliği tasvip eden insandır. Devrimci olmayan insan; bazı kesimin imtiyazlılığını kabullenen insandır. Devrimci olmayan insan; etnik farklılıkları önemseyen insandır. Devrimci olmayan insan; emperyalizmin yardımcısı olan insandır. Sonuçta devrimci olmayan insan; barışa, kardeşliğe, eşitliğe, sosyal adalete, emeğin değerine, üretenin emeğine karşı olan insandır. Bu tanımlar örneğin ülkemiz için yöresel hatta töresel anlamlara karşılık gelmektedir. Sosyalist bir ülkede, karşı devrimciler kendilerini devrimci olarak nitelemek durumundadır. Bu bizim ülkemizdeki şartların dışında olduğu için bu yönüyle bakılmamakta. Hatta, tarihte devrim terimi çoğunlukla sosyalist devrim için, evrensel bir devrim için, sömürüye karşı duruş için kullanıldığından akla ilk gelen materyalist felsefenin öğretisi doğrultusundaki devrimdir. Ancak gerçek öyle değildir. Bu durum terimi sahiplenmenin ötesine geçemez. Materyalist felsefe tabanlı, sosyalist düşüncede yoğrulan bir devrim ve devrimcilik farklıdır, şahı devirip yerine dinsel öğretiler doğrultusunda yapılacak bir devrim için devrimci olmak farklıdır. İkisi de devrimciliktir. Terimlere sahip çıkıp, onları dilin verdiği anlam dışında yorumlamak yerine ne için devrim neyin devrimi demek daha faydalıdır. Zira, burada etnik çıkarlar doğrultusunda Türkiye Cumhurietini bölmek adına devrimcilik yapan ya da karşı devrim adına devrimcilik yapan arkadaşlar da vardır elbet... Bunlar devrimci değil mi? Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2009 Niye zor olsunki? Tabii ki "Filistinli çocukların da en temel insan hakkı olan yaşama hakkını tanırım" Bu cocuklarin Anneleri ve Babalarida onlarin haklarini biliyorlarmi, onlara "Intihar Ceketlerini" giydirip, lokantalara ve otobuslere binip kendilerini patlattiginda? BU hakkı tanımanız,gerçekten güzel. Ben de tanırım,ama sadece tanımak yetmiyor yada başka bir iletiniz de belirrtiğiniz kınamak. Anlamak da gerekiyor,doğru okumak da. İntihar ceketleri ile savaş uçakları arasında ki farkı bana açıklar mısınız? Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 BU hakkı tanımanız,gerçekten güzel. Ben de tanırım,ama sadece tanımak yetmiyor yada başka bir iletiniz de belirrtiğiniz kınamak. Anlamak da gerekiyor,doğru okumak da. İntihar ceketleri ile savaş uçakları arasında ki farkı bana açıklar mısınız? Bu farki anlatmakla, benim Savasi benimsedigimi sanmayin. Sadece mantik kullanarak anlatmak isterim. Savaş - iki taraftan, karşılıklı olan , biribirleriyle duşman olanlar arasindaki vahset ve şiddet, ateş dolu olayin, bilinen ve istenen bir netice ulaşmasidir. Siz kendinize sorun Hamasin hedefi nedir bu Savaşin devam etmesinde? Onlarin hedefi Israili yok etmek. Tabii, kabul etmeniz gerek ki, Israil buna itiraz edebilir! Savas acilinca, masum insanlarin tehlikeli yerlerden kacma firsatlari var. genellikle Savaslar supriz olmaz. Tarihte, bir cok supriz ornekler vardir ama bu Israil savasi supriz olmadi. Ben ucaklarin hedeflerini gordum, Televisyonda, onlar Hamasin merkezlerini bombabalamak gayesindediler. Bu arada savasta, ne yazikki, cirkin bir olay oldugundan dolayi, ister istemez masumlar olur. Bunu inkar etmek faydasiz. Savasin cirkinligidir bu. Kimse Savas iyi bir seydir demedi (belki Hamas der!) Intihar Ceketler: Bir Anne derki çocuguna, git öl. Inanilmiyacak bir sey ama, onun bildigi cocuk tekrar eve gelmeyecek. Bu Intihar ceketini giyerken, bunu filim cektiriyorlar. Bu cocuk oldukten sonra kendi toplumunda bir kahraman olarak biliniyor. Ailesine bazilari para gonderiyor. Sadam eskiden gonderirdi onlara. Iran para gonderir. Bunlarin devam etmesi icin. Yani cocuklarini para icin satiyorlar. Intihar saldirisinin hedefi nedir:? Bunlar gidip , turistlerin yedigi, ictigi lokantalar girip, veya ilk okulun icine girip, hic boyle siddet beklemiyen insanlari sebepsiz gidip katletmek. Bunlar bombalarin dugmesine basarken, "Allahu Akbar" derler.... umarim simdi anlarsin, ben niye Islam dusmaniyim. Kanimca, butun bu insanlar, Islam dininin esirleri, mahkumlaridir. Kendinizi 15 yasindaki cocugun yerine koyun. Annesi ve Babasi bunu olumune gonderiyor. Cocugun hayatta kimsesi yok. Onu Annesi ve Babasi bile demekki sevmiyor. Bu acilarla yasayan cocugun hayattan ne beklerki? Bu ne bicim bir kultur? Bu kulturu Israile mal etme. Bu kultur, Araptir. Bu kultur Islam dir. Son olarak sana sunu soylemek isterim. Ben daha evvel bahsetmedim bunu. Eylul 11, 2001 de ben New York ta idim. Kendi gozumle sabahta saat 9:00am Terrorism'in ne oldugunu gordum. Bu binalarda olen 3000 civarindaki insanlarin ne sucu vardi? Bu ucaklari New Yorkta ki kulelere ucuran araplar eminimki, inaniyorlardi ki, onlar cennete gidecekler. Bol bol bakire kizlara kavusacaklar.... Kardesim, eger obur dunya var ise, onlar Cehennemdedirler.... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Benzer demagojinin farklı renkleri devrimcilik terimi altında sürdürülmüştür ve sürdürülmektedir. Geniş bir anlamı olan devrimcilik terimini sadece ve sadece materyalist felsefenin ve sosyalist düşünce sisteminin bir getirisi olarak düşünmek "devrimcilik" terimine gerçek anlamı dışında duygusal ve yöresel hatta töresel bir anlam katmaktan öteye geçemez. Geçmemiştir de. Bu tanımlar örneğin ülkemiz için yöresel hatta töresel anlamlara karşılık gelmektedir. Sosyalist bir ülkede, karşı devrimciler kendilerini devrimci olarak nitelemek durumundadır. Bu bizim ülkemizdeki şartların dışında olduğu için bu yönüyle bakılmamakta. Hatta, tarihte devrim terimi çoğunlukla sosyalist devrim için, evrensel bir devrim için, sömürüye karşı duruş için kullanıldığından akla ilk gelen materyalist felsefenin öğretisi doğrultusundaki devrimdir. Ancak gerçek öyle değildir. Bu durum terimi sahiplenmenin ötesine geçemez. Materyalist felsefe tabanlı, sosyalist düşüncede yoğrulan bir devrim ve devrimcilik farklıdır, şahı devirip yerine dinsel öğretiler doğrultusunda yapılacak bir devrim için devrimci olmak farklıdır. İkisi de devrimciliktir. Terimlere sahip çıkıp, onları dilin verdiği anlam dışında yorumlamak yerine ne için devrim neyin devrimi demek daha faydalıdır. Zira, burada etnik çıkarlar doğrultusunda Türkiye Cumhurietini bölmek adına devrimcilik yapan ya da karşı devrim adına devrimcilik yapan arkadaşlar da vardır elbet... Bunlar devrimci değil mi? Konu dışı bir tartışma olmuş ama. Sanırım kavram karmaşası var. Devrim ve devrimcilik dünya siyasal literatüründe ileri doğru yapılan köklü değişiklikler ve bunları gerçekleştirenler için kullanılır. Dolayısıyla bu tanımlar devrimlerin gerçekleştiği zamanın şartlarına ve her ülkenin kendi iç dinamikleri ile kendi konjonktürüne göre anlam kazanır. Dünya literatüründe her bir sistemi yada iktidarı yıkıp köklü değişiklikler yapmak devrim olarak adlandırılmaz. Mesela nazilerin Almanya'da yaptıkları, ya da Franco'nun İspanya'da Cumhuriyeti yıkıp yerine diktatörlük kurması. Kimsede bunlara devrimci demez. İran islam devrimi; Eğer İran'da demokratik parlamenter bir sistemi yıkıp yerine dinsel bir devrim yapmış olsalardı. Kimse buna devrim adını falanda vermezdi dünyada. Ancak, koyu diktatörlükle yönetilen Şah İran'ında şahı tahttan indirip, modern ölçülere göre çok geri, ama Şah İran'ına göre oldukça ileri bir rejim kurdukları için buna devrim deniyor. Yani "islam cumhuriyeti" bile olsa, monarşiye oranla eninde sonunda bir cumhuriyet olduğu için. Burada önemli olan kişilerin veya yapıların kendilerini nasıl tanımladıkları değil. Mussolini'de yaptığı şeyin adını "faşist devrim" olarak koymuştu. Ama dünyada hiçkimse faşistlerin italya'da iktidara gelişini bir devrim olarak görmez. Zira mussolini bunu ilerici bir hamle olarak görsede, dünya tarihinde gerici bir hamle olarak kalacaktır. Ve devrim sadece ilerici değişiklikler için kullanılır. Peki bugün dünyada devrim ve devrimci tanımlarının materyalist felsefi öğretiler ve bu temelli devrimleri savunanlar için kullanılması anormal midir ? Marksist ekonomik modelin, liberal ekonomik modelden daha ileri olduğu, daha ideal ve daha insani olduğu, ister ortodoks marksist olsun, ister ortodoks liberal tüm ekonomistlerin ortak görüşüdür. Evet marksist ekonomik model idealdir, insanidir, ileridir. Kapitalist liberal ekonomik modelde kendini marksist ekonomik modelin öğretileriyle geliştirmiştir tarihi boyunca. Ona getirilen bütün eleştiriler uygulanabilir olup olmamasıyla ilgilidir. mümkün olup olmamasıyla. Onun daha ileri bir ekonomik model olduğu konusunda ise kimsenin itirazı yoktur. Fakat sadece bir ütopya mıdır. Yoksa mümkün müdür, uygulanabilir midir? görüşler arasındaki fark bu noktadadır. Peki şimdi, kapitalist dünyada ekonomik sistemde yapılacak başka hehangi bir devrim var mıdır ? Yani marksist ekonomik öğreti dışında nasıl bir devrim olabilir kapitalist dünyada? Köklü ve rejimi temelden değiştirecek bir devrim ? Yani herhalde geriye doğru feodalizme falan dönülmez. Dönülse bile adı devrim olmaz. Geriye doğru bir dönüş olduğu için. Başka herhangi bir alternatif var mı ? Olur olmaz, ancak olursa şuan var olan açısından ancak sosyalist bir devrim olabilir finans kapital sisteminde ? Eğer yarın bugüne kadar adını hiç duymadığımız, ve kapitalizme alternatif yeni bir ekonomik model doğmazsa. Evrensel literatürde tabiki devrim ve devrimcilik marksistler için kullanılır. Çünkü onlar varolan ekonomik modelden daha ileri bir ekonomik modeli savunmaktadırlar. Bir ekonomik modelin teorik ve kuramsal yapısı ile, a ve b ülkelerinde uygulanış şekilleri eşit değildir. Ülkeler bazında ise dediğim gibi. Her ülkenin konjonktürü ve yapısına göre anlam kazanır. Bugün suudi arabistanda, parlamenter demokrasiyi savunmak devrimciliktir. Ama cumhuriyet ya da meşruti monarşi ile yönetilen Avrupa ülkelerinde bunu savunmak devrimcilik değildir zira o ülkeler zaten parlamenter demokrasiyle yönetilmektedir. Dolayısıyla orada bir cumhuriyet devrimi yapmak gibi bir amaç olamaz. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Devrim ve devrimcilik dünya siyasal literatüründe ileri doğru yapılan köklü değişiklikler ve bunları gerçekleştirenler için kullanılır. ........................ Evrensel literatürde tabiki devrim ve devrimcilik marksistler için kullanılır. Çünkü onlar varolan ekonomik modelden daha ileri bir ekonomik modeli savunmaktadırlar. Bir ekonomik modelin teorik ve kuramsal yapısı ile, a ve b ülkelerinde uygulanış şekilleri eşit değildir. Ülkeler bazında ise dediğim gibi. Her ülkenin konjonktürü ve yapısına göre anlam kazanır. Bugün suudi arabistanda, parlamenter demokrasiyi savunmak devrimciliktir. Ama cumhuriyet ya da meşruti monarşi ile yönetilen Avrupa ülkelerinde bunu savunmak devrimcilik değildir zira o ülkeler zaten parlamenter demokrasiyle yönetilmektedir. Dolayısıyla orada bir cumhuriyet devrimi yapmak gibi bir amaç olamaz. Devrim ve devrimciliği çok güzel tanımlamışsın CYRANO kutlarım. Demekki devrim; ne "zevk ve renkler için" ne de "irandaki din devleti düzeni" doğrultusunda, ne de benzerleri gibi yapılan düzen değişiklikleri değilmiş. Sosyal devrimlerin insan yararına olması, kazanılan sosyal hakların daha ileriye doğru gelişiminin sağlanmasıdır. Ama asla, kazanılan hakların geri alınması yolunda düzen değişikliği değildir. Bu değişimin ismi olsa olsa hakların gaspı faşist düzen olur. Devrimler, daha çok toplumun ayakta durmasını sağlayan, üretici ve aydın kesimin yararı doğrultusunda yapıldığı takdirde haklılık kazanır. 1 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Artık burada "Filistinliler müslüman oldukları için ölümü hakediyorlar " diyen olmuşçasına konuyu kutuplaştırma amaçlı iletilere yanıt verme tuzağına düşmeyeceğim. Bu konuda söylenecek olan söylendi. Durup durup şu plağı yine tersten çalmayın artık! Konu devrime geldi. Bu konudaki sıkıntının, dünyadaki gelişmeleri geriden izlemek ve daha bir devrimi olgunlaştırmadan, vaz geçip "bu olmadı ya, başka bir devrim yapalım" denmesi olduğunu düşünüyorum. Hani önce bir burjuva devrimini yapacaksın ki, sonra sosyalist devrimi yapacaksın derler ya, onun gibi. Feodaliteyi yıkıp burjuvazi deneyimini gerçekleştirmeden, sosyalizme geçmek istemek sancılı oluyor. Birileri "siz bu işi beceremeyeceksiniz, bize ısmarlayın, biz size biçip giydirelim" diyorlar. Aslında bunları geçmiş zamanlı cümlelerle ifade etmek gerekirdi, sosyalizm rüzgarlarının estiği dönemler böyleydi. Neyse, gelmek istediğim şurası: Bir çağdaşlaşma devrimi, bir kültür devrimi sürecini tamamlamadan, yarım bırakıp maymun iştahlılıkla hazır ısmarlala konfeksiyonlara atılmaya meraklı bir halkız. Sovyet devriminin arkasında bir çağdaşlaşma vardı. Çin'de Mao devriminin arkasında bir kültür devrimi vardı. Sonra Stalin örneğinde olduğu gibi yozlaştı, onu şimdilik söz konusu etmiyorum. Ama bu devrimlerin arkasında bir motor, bir kültürel altyapı vardı. Kötü mötü, totaliter motaliter. Kıyım oldu, kan aktı, o eleştirilere tabii ki girilir, eleştirilebilir, tartışılabilir. Savunma da yapmıyorum. Bütün söylediğim, bu devrimler bir dönüşüm sağladı sonuçta. Müjik, okumaz yazmaz Rus köylüsünü proleter yaptı. Mao devrimden önce köy köy gezerek kültürel bir altyapı oluşturdu. Özellikle vurguluyorum: Beğenmeyiz, totaliter yapı ortaya çıkardı, eleştiririz, bunları başka bir parantezde tartışalım. Burada söylediğimi ısrarla şu bağlamda sınırlıyorum: Rusya bu devrim sonrası dünya egemenliğine oynayacak güce eriştiyse, Çin o yoldaysa, bu insanlar bir şeyleri değiştirebilmişler. Ortaçağ kalıntılarından sıyrılabilmişler. Burada otur, hiç bir yapıyı elleme, hiç bir geleneği eleştirme, bir çağdaşlaşma, bir kültür atılımı yapma, yapmak isteyeni köstekle, işi kayıkçı kavgasına çevir, bir o tarafa çek, bir bu tarafa, bir o yana yıkıl, bir bu yana. Totalde bir adım atama! Yani şimdi Atatürk devrimleri yerleşti mi? Hayır. Benimsendi, daha ilerisine göz dikildi mi? Hayır. "Çağdaş uygarlık düzeyi" yakalanabildi mi? Hayır. E sana hazır konfeksiyon ne yapsın, ne katsın? Söz meclisten dışarı, hani köylü garibanım bacım şehire gelip şalvarı çıkarır, eteklik giyer. Ama alışkanlığını bırakamadığı paçalı iç donu çorabından kurtulup bileğine iner. Ya da ne bileyim, dışı mozaik sıvalı pırıl pırıl granit kayalar gibi parlayan apartman dikersin, ilk yağmurda altyapı olmadığı için çamur seli ortasında kalır. Çağdaşlaşmayı, çağdaş değerleri bir yakalayın ki, sosyalist mi olacak, liberal mi olacak, kapitalist mi olacaksınız bir karar verirsiniz elbet. Her istasyonda kaçırdığımız trenin son vagonuna zor yetiştiğimiz için, ön vagonlara geçemiyoruz bir türlü. Ülke tablosuna hiç dikkat ediyor musunuz? Her yapıyı eleştirmek sonuna kadar demokratlık, Kürt milliyetçiliğini pompala, demokratsın. Ulusalcılığı eleştir, demokratsın. Ama İslam dinine bir laf etme, faşistsin. Diktacısın. Hegemonyacısın, dayatmacısın. Tabulara sakın el süreyim deme! Cısss! Bu tabloya hiç dikkat eden var mı? Bu tavrı bu ortama kim pompalıyor hiç düşünüyor musunuz? Bu internet ortamında yapılan eleştirilere aldanmayın. Onun bile ne kadar tepkiyle karşılandığını, hatta devrimci - dinci elbirliği ile tabu savunusu yapıldığını görüyorsunuz. Çıkıp medyada bir tane din eleştirisi yapabilen kaldı mı? "Çöl bedevisinin çöl kanunları" başlıkları atmakla ün salmış ünlü bir gazete bile sayfalarca dokunulmaz tabu, eleştirilmez dogma, cici din propagandası yapıyor. Daha önce de söyledim: Bu kadar dayatma sonunda mutlaka sonuç verecek. Ilımlı İslam projesi dayatılacak. Tespihleri, takkeleri hazırlayın, sure ezberlemeye, ramazanda bir kaç gün oruç tutmaya alışın. Yaşınız otuzbeşin altındaysa bu tavsiyemi dikkate almanız yararınıza olur, sonra zor gelecek. Kırkınızdaysanız muhayyersiniz, siz bilirsiniz. Veli Küçük gibi "Azrail amcamoğlu olsa maksimum on sene daha zaman tanır" diyorsanız bildiğiniz gibi gidin. Asacaklarsa da umursamayın. Ha, yalnız arada bir tatillerde filan traş olmayarak yüzünüzdeki kaşıntıya alıştırmaya çalışmanıza hiç gerek yok. Fethullah tipi sakalsız İslam olacak bu. O yönden endişeye mahal yok. Güzelce sakal traşınızı olun, bu değişmeyecek. Yalnız bıyık traşı için garanti veremem. Bıyıksız olunca dudak bükülerek şüphe ile karşılanmanız olası olabilir... Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Artık burada "Filistinliler müslüman oldukları için ölümü hakediyorlar " diyen olmuşçasına konuyu kutuplaştırma amaçlı iletilere yanıt verme tuzağına düşmeyeceğim. Bu konuda söylenecek olan söylendi. Durup durup şu plağı yine tersten çalmayın artık! Sayın demirefe. Gönderdiğim son iletinin sizinle bağlantısı yok. Sonra Gazze'de olan bitenin Yahudi (siyonist) saldırısı olduğunu bütün Dünya yazıp çizdiği halde (Müslüman Filistinlilere) sizin alınganlık göstermeniz biraz mübalağa olmuyormu. Israilli radikallerin kullandigi lisanda, günümüzdeki Araplar; Yebusiler'dir, Amalekler'dir ya da Kenan diyarinin Tevrat tarafindan lanetlenen yedi kavminden herhangi birisidir... Tesniye'de, 'geride hiç bir sey kalmayacak sekilde' Amalek'i yok etmek üzere verilen emir, dogrudan bugünkü Araplar'a yönelik olarak yorumlanmaktadir... Israil'in savaslari da bu çerçevede anlasilmakta ve bu savaslarda bu 'yeni Amalekler'e karsi insancil davranilmamasi gerektigi söylenmektedir. Amnon Rubinstein, The Zionist Dream Revisited: From Herzl to Gush Emunim and Back, 1.b., New York: Schocken Books, 1984, s. 116 Olayın arka planı nerelerde bak üstelik "goyim" olma durumunuda unutmamak gerekir... Öbür yazdıklarınız ise aynen bu yıl Kurban bayramı Hacca rast geldi diyen gazetenin her gün pompaladığı asparagas haber duyurusu gibi yoksa sizdemi çöl bedevisinin çöl kanunları yazmakla modern çağdaş ve devrimci olunacağını zannediyorsunuz,olay şu artık 21. yüzyıl bilgi çağında İnsanlar nano teknoloji,kuantum teorisi ile uğraşıyorlar mao,lenin vs vs geride kaldı artık durağan evren modeli ve 19. yüzyıl pozitivzm'i öldü... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Bakın sarıgöl, Hamas terörü mü haksız, İsrail terörü mü tartışmasından bir sonuç çıkmayacağı gibi, hangi dogma daha mantıksız tartışması da bir yere götürmez. Biz yüzelliyedi kere İslam'ın Tevrat'tan devşirme olduğunu söyledik. Tevrat İncil ile bir tarafa çekildi, Kurân "yok o kadar da değil" deyip düzeltmenin ve ikisinin bileşkesinin alınmasının ürünüdür... Hani bir banka reklamı vardı. Yok aslında birbirimizden farkımız, ama biz filanca bankayız... Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Bakın sarıgöl, Hamas terörü mü haksız, İsrail terörü mü tartışmasından bir sonuç çıkmayacağı gibi, hangi dogma daha mantıksız tartışması da bir yere götürmez. Biz yüzelliyedi kere İslam'ın Tevrat'tan devşirme olduğunu söyledik. Tevrat İncil ile bir tarafa çekildi, Kurân "yok o kadar da değil" deyip düzeltmenin ve ikisinin bileşkesinin alınmasının ürünüdür... Hani bir banka reklamı vardı. Yok aslında birbirimizden farkımız, ama biz filanca bankayız... Sayın demirefe. Şimdi size Tevrat,İncil hakkında tarihi bir yazı yazacak değilim ama İsrail tarihi sürgünler ve savaşlarla doludur Ermeni kralı bile İsrailden binlerce Yahudiyi alıp Ermenistana getirmiştir ve İncilin Aslı Mevcut değildir veya Tahrif edilmiştir hakeza Tevrat Babil sürgünü sonras ıEzra tarafından yeniden şekillendirilmiştir dolayısı ile İçerlerinde kalan doğru bilgilerle Kur’an’ın örtüşmesi normaldir Semitik din anlayışı gereği zaten İslam Adem a.s. dan beri var olduğundan gönderilen her Peygamberin öğretileri bozulmuş bundan dolayı Son Peygamber Hz. Muhammed’e a.s.v, Kur’an ALLAH c.c. tarafından vahy olunmuştur. Sizin yüzelli değil,yüzelli bin kere kere İslam Tevrat’tan devşirme diye yazmanız hakikati gölgelemez ve değiştirmez. Sonuç; İsrail teör uyguluyor ve kuruluşuda terör ve zorbalık üstüne üstelik gözümüzn önünde somut olarak devam eden bir kıyım ve katliam var ne yani yazmayalımmı,görmeyelimmi ve fikrimizi beyan etmeyelimmi. Esas dogma yapılan olayı görüp reel düşünce Abd ve İsrail’in böyle davranması gerekir deyip olayları emperyalizm penceresinden görmektir ve siyonizm’lede taçlandırılmasıdır Ortadoğunun,ötesi Gaz,petrol,maden vs vs ve teferruat… Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Artık burada "Filistinliler müslüman oldukları için ölümü hakediyorlar " diyen olmuşçasına konuyu kutuplaştırma amaçlı iletilere yanıt verme tuzağına düşmeyeceğim. Bu konuda söylenecek olan söylendi. Durup durup şu plağı yine tersten çalmayın artık! Konu devrime geldi. Bu konudaki sıkıntının, dünyadaki gelişmeleri geriden izlemek ve daha bir devrimi olgunlaştırmadan, vaz geçip "bu olmadı ya, başka bir devrim yapalım" denmesi olduğunu düşünüyorum. Hani önce bir burjuva devrimini yapacaksın ki, sonra sosyalist devrimi yapacaksın derler ya, onun gibi. Feodaliteyi yıkıp burjuvazi deneyimini gerçekleştirmeden, sosyalizme geçmek istemek sancılı oluyor. Birileri "siz bu işi beceremeyeceksiniz, bize ısmarlayın, biz size biçip giydirelim" diyorlar. Aslında bunları geçmiş zamanlı cümlelerle ifade etmek gerekirdi, sosyalizm rüzgarlarının estiği dönemler böyleydi. Neyse, gelmek istediğim şurası: Bir çağdaşlaşma devrimi, bir kültür devrimi sürecini tamamlamadan, yarım bırakıp maymun iştahlılıkla hazır ısmarlala konfeksiyonlara atılmaya meraklı bir halkız. Sovyet devriminin arkasında bir çağdaşlaşma vardı. Çin'de Mao devriminin arkasında bir kültür devrimi vardı. Sonra Stalin örneğinde olduğu gibi yozlaştı, onu şimdilik söz konusu etmiyorum. Ama bu devrimlerin arkasında bir motor, bir kültürel altyapı vardı. Kötü mötü, totaliter motaliter. Kıyım oldu, kan aktı, o eleştirilere tabii ki girilir, eleştirilebilir, tartışılabilir. Savunma da yapmıyorum. Bütün söylediğim, bu devrimler bir dönüşüm sağladı sonuçta. Müjik, okumaz yazmaz Rus köylüsünü proleter yaptı. Mao devrimden önce köy köy gezerek kültürel bir altyapı oluşturdu. Özellikle vurguluyorum: Beğenmeyiz, totaliter yapı ortaya çıkardı, eleştiririz, bunları başka bir parantezde tartışalım. Burada söylediğimi ısrarla şu bağlamda sınırlıyorum: Rusya bu devrim sonrası dünya egemenliğine oynayacak güce eriştiyse, Çin o yoldaysa, bu insanlar bir şeyleri değiştirebilmişler. Ortaçağ kalıntılarından sıyrılabilmişler. Sayin Demirefe' Sakarya gibi muhafazakar bir bölgede orda ki depremde ölenler icin `7.4 yetmedi mi?´ pankartını acanlar dan bahsetmiyorsunuz herhalde .. Konu devrime geldi. Bu konudaki sıkıntının, dünyadaki gelişmeleri geriden izlemek ve daha bir devrimi olgunlaştırmadan, vaz geçip "bu olmadı ya, başka bir devrim yapalım" denmesi olduğunu düşünüyorum. Hani önce bir burjuva devrimini yapacaksın ki, sonra sosyalist devrimi yapacaksın derler ya, onun gibi. Feodaliteyi yıkıp burjuvazi deneyimini gerçekleştirmeden, sosyalizme geçmek istemek sancılı oluyor. Birileri "siz bu işi beceremeyeceksiniz, bize ısmarlayın, biz size biçip giydirelim" diyorlar. Aslında bunları geçmiş zamanlı cümlelerle ifade etmek gerekirdi, sosyalizm rüzgarlarının estiği dönemler böyleydi. Bakın, Lenin "Sol Komünizm" adlı broşüründe, kriz dönemlerine ilişkin nasıl bir yorumda bulunuyor: "Devrimin temel yasası, bütün devrimler tarafından ve özellikle 20. yüzyıldaki üç Rus devrimi tarafından doğrulanan devrimin temel yasası şudur: Devrim olabilmesi için, sömürülen ve ezilen yığınların, eskiden olduğu gibi yaşamanın olanaksız olduğu bilincine varması yetmez. Devrimin olması için, sömürücülerin eskiden olduğu gibi yaşayamaz ve hükümeti yürütemez durumuna düşmeleri gerekir. Ancak 'aşağıdakilerin' eski tarzda yaşamak istemedikleri ve 'yukarıdakilerin' de eski tarzda yaşayamadıkları durumdadır ki, ancak bu durumdadır ki, devrim başarıya ulaşabilir. Bu gerçeği başka şekilde şöyle ifade edebiliriz; Sömürüleni de, sömüreni de etkileyen ulusal bir bunalım olmadan devrim olanaksızdır.. Neyse, gelmek istediğim şurası: Bir çağdaşlaşma devrimi, bir kültür devrimi sürecini tamamlamadan, yarım bırakıp maymun iştahlılıkla hazır ısmarlala konfeksiyonlara atılmaya meraklı bir halkız. Sovyet devriminin arkasında bir çağdaşlaşma vardı. Çin'de Mao devriminin arkasında bir kültür devrimi vardı. Sonra Stalin örneğinde olduğu gibi yozlaştı, onu şimdilik söz konusu etmiyorum. Ama bu devrimlerin arkasında bir motor, bir kültürel altyapı vardı. Kötü mötü, totaliter motaliter. Kıyım oldu, kan aktı, o eleştirilere tabii ki girilir, eleştirilebilir, tartışılabilir. Savunma da yapmıyorum. Bütün söylediğim, bu devrimler bir dönüşüm sağladı sonuçta. Müjik, okumaz yazmaz Rus köylüsünü proleter yaptı. Mao devrimden önce köy köy gezerek kültürel bir altyapı oluşturdu. Özellikle vurguluyorum: Beğenmeyiz, totaliter yapı ortaya çıkardı, eleştiririz, bunları başka bir parantezde tartışalım. Burada söylediğimi ısrarla şu bağlamda sınırlıyorum: Rusya bu devrim sonrası dünya egemenliğine oynayacak güce eriştiyse, Çin o yoldaysa, bu insanlar bir şeyleri değiştirebilmişler. Ortaçağ kalıntılarından sıyrılabilmişler. Bizde islam kültürel alt yapiya ragmen gerceklestirilen atilimlari hic bir ülke gerceklestiremez.Gerceklestirmeye kalktigi zamanda iranda ki gibi ismarlama fasist bir rejim gelir ki geldigi ülkede rönesans dan bir pay almadiysa ömür boyu kalici olur tabii dünyanin geri kalani ateis olmadigi müddetce bu kalicilik devam eder..cünkü kendini gelistirecek kültürel gücü bulamaz..bu gücü bulabilmesi icin biryerlere siparis vermek zorundadir. Batı Rönesans dönemiyle birlikte ihtilal ve devrimlerin yavas yavas elde ederken bizler Atatürk'ün sayesinde yüce Atamizin sayesinde zaferle birlikte bunlarida kavustuk.. En basta Din devlet islerinin birbirinden ayrilmasi Rönesans´in kalbi olan Laiklik´le beraber harf, giyim, kuşam i yasamizin icine sokmus.. Atatürk Devrimleri ile birlikte Türkiye.. Türk halki cagdas dünyada yerini almistir..Rus köylüsü ne kadar proleter olduysa Türk köylüsüde üreten olarak toplumda yerini almis ürettigi malin kavgasini her daim vermistir.. Ülkemizde yapilmasi gereken devrim adina hersey yapilmistir aydinlik gerceklestirilmistir aydinligin üzerine yeni bir aydinlik olmaz artik gelisim olur.. bu gelisimden rahatsiz olan disardaki gücler kisacasi emperyal gücler? icerdeki devrimleri bir türlü kan davasi gibi icine sindiremeyenlerin bunlarin sönmeyen atesi üzerine vakit kaybetmeden birlikte ortak paydalari kullanarak hareket etmeleri? iste karsi devrimde böyle dogar karsi devrim sadece icerden beslenmez? Çin o yoldaysa, bu insanlar bir şeyleri değiştirebilmişler. Ortaçağ kalıntılarından sıyrılabilmişler. Sıyrılabilmişler, sıyrılabilmişler. onlarin arkasindan kovalayan din fasizim´i diye bir olgu yok? Ama bizde kan davasi pesimizi birakmiyor ne kadar bu ülkeye izdirap versede. Burada otur, hiç bir yapıyı elleme, hiç bir geleneği eleştirme, bir çağdaşlaşma, bir kültür atılımı yapma, yapmak isteyeni köstekle, işi kayıkçı kavgasına çevir, bir o tarafa çek, bir bu tarafa, bir o yana yıkıl, bir bu yana. Totalde bir adım atama! Cumhuriyetimizin kuruldugundan beri AKP nin mason anlayisinla bu kadar olur? herseyi din adina kirlilige kullanan cete! Yani şimdi Atatürk devrimleri yerleşti mi? Hayır. Benimsendi, daha ilerisine göz dikildi mi? Hayır. "Çağdaş uygarlık düzeyi" yakalanabildi mi? Hayır. E sana hazır konfeksiyon ne yapsın, ne katsın? Söz meclisten dışarı, hani köylü garibanım bacım şehire gelip şalvarı çıkarır, eteklik giyer. Ama alışkanlığını bırakamadığı paçalı iç donu çorabından kurtulup bileğine iner. Ya da ne bileyim, dışı mozaik sıvalı pırıl pırıl granit kayalar gibi parlayan apartman dikersin, ilk yağmurda altyapı olmadığı için çamur seli ortasında kalır. Yani şimdi Atatürk devrimleri yerleşti mi? tabiki yerlesti birilerinin kafasinda degil beden olarak da cok iyi yerlesti ve bu kisilerin bedeninden söküp atamazsin bu kesim azinlikda degil cogunluktur.. hatda toprak isteyenlerin bedeninden bile atamazsin? okadar kuvvetli. Benimsendi, daha ilerisine göz dikildi mi? evet o benimseyenlerin bugün artik benimsemiyoruz diye meydan okumalari daha ileriye götürmemizi engelleyen en büyük abs frenidir.. buna ragmen bu freni sogutacak ulusal güc vardir.."Çağdaş uygarlık düzeyi" yakalanabildi mi? yakalandi bugün türbani takan genc salvar giyer karacarsafi giymez.. türbanla kendisene göre cagdasligi yakalamissa bunu esarp a veyahutda karacarsafa dönüstürmez.. köylü garibanım bacım şehire gelip şalvarı çıkarır, eteklik giyer. Ama alışkanlığını bırakamadığı paçalı iç donu çorabından kurtulup bileğine iner. Ya da ne bileyim, O köylü garibanım Almanda olsa fransizda olsa köyden indi mi dogalligini belli süre korur ondan sonra bileğine inmesine engeller.. birden natural hayatdan kopulmaz dogal olarak tekrar geri dönülürde tabii buda moda edabiyla.. Ya da ne bileyim, dışı mozaik sıvalı pırıl pırıl granit kayalar gibi parlayan apartman dikersin, ilk yağmurda altyapı olmadığı için çamur seli ortasında kalır. TOKI gibi herseyleri din iman para olan bu sahislarin para icin yapamayacaklari yoktur? bakin Avrupadan iki kat daha fazla parayla satarlar malzemeler Avrupa standart´larina göre cöplüktür.. bu Toki rezaleti insaat sektörünede darbe vurmustur.. ben bunu Türkiyede gördüm örnegin siradan bir mütahit bir sokak yazlik, ev yapmis alt yapisinida avrupadaki gibi yani sokak gibi tamamini alt yapisinida beraber yapmis inceledim bire bir avrupa capinda.. demek yapilabiliyor? Sosyal gelisimde alt yapida genelinde sosyal dürüstlük gerekiyor bu dürüstlügüde kurumlarin saglamligi ve kurumlarin harekete gecmedigi yerde harekete gecirecek halkin sosyal yasantisidir..ciddi kültür birikimini olusturabilmesi.. Çağdaşlaşmayı, çağdaş değerleri bir yakalayın ki, sosyalist mi olacak, liberal mi olacak, kapitalist mi olacaksınız bir karar verirsiniz elbet. Her istasyonda kaçırdığımız trenin son vagonuna zor yetiştiğimiz için, ön vagonlara geçemiyoruz bir türlü. ATAMIZ zorla bizi son vagona yerlestirmis.. yerlestirmesine ama birileri daha bilmiyor vagon dan vagon´a yürünülen o bosluk´u o arayi sokak olmadigini bilmeden. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Başlığı böyle attım ama kuşkuluyum: Şimdi birçok solcu ve de halkçı, ?fariza ne demek? diye soracak, sinirimi bozacak. Hani hac mevsiminin ?bu sene kurban bayramına? denk gelmesine şaşan gazeteci kızlar vardı ya, onlar gibi... ****** Deniz Baykal, partisinin kuruluş yıldönümünde, yanına binlerce adamını alıp Anıtkabir?e çıkmış. ?İzdiham? yaşanmış, falan filan. Orada gelenektir, ?şeref defteri? imzalanır ve daha önce iki satır da birşeyler yazılır. Atatürk kalkıp onları okuyamayacağına göre, arkada bekleyen muhabirlerin okumaları ve gazetelerine bildirmeleri için. Yazılanlar genellikle ya imza sahibinin ?Atatürk?ün ne kadar izinde olduğunu? belirtmeye yöneliktir, ya da birşeyler ya da birileri bu yoldan ?Atatürk?e şikâyet? edilirler. Elbette şikâyet edildikleri merci, aslında Cumhuriyet Gazetesi ve Genelkurmay falandır. Bu ziyaret yerli yersiz, vara yoğa yapılan bir ziyarettir. Milli bayramlarda da oraya gidilir, maç kazanıldığı zaman da, parti kuran da soluğu orada alır, ihracat rekoru kıran da. Bir örneği başka bir ülkede yoktur. Sovyet yöneticileri bile resmi törenlerde Lenin?in anıtkabirinin içine girmezler, damına çıkarlardı... Bir arkadaş, 10 Kasım günleri Ankara?ya gidemediği için Dolmabahçe Sarayı?na gidiyor, yani Atatürk?ün yattığı yere ulaşamayınca öldüğü yeri tavaf ediyor, bunu her sene yapıyor ve okuyucularına da hararetle tavsiye ediyordu... (Fariza, izdiham, hararet, şikâyet, tavaf, muhabir, sene... Sen iyice gerici oldun be Engin Ardıç!) Aynı arkadaşlar, halk kadınları bağlı başlarıyla türbe türbe gezip çaput bağlayınca çok kızarlar. Yapılan, temelde aynı şeydir. Eh, Nutuk?u kutsal kitap, Çankaya?yı Kâbe, Atatürk portrelerini ikona, ilkokul öğretmenlerini rahip, tayyör-etek giyen iri kalçalı memur hanımlarını da rahibe gibi algılarsan, Anıtkabir?i de elbette peygamber türbesi kabul edeceksin! Onlar çaput bağlayacaklar, sen şeref defterine yazı yazacaksın. Onlar dua edecekler, sen esas duruş göstereceksin. Orada ezan okunacak, burada Onuncu Yıl Marşı. Sonra da ya kızıp köpüreceksin, ya da kara kara soracaksın, ?biz nerede yanlış yaptık?... Atatürk?ü sevdirmediniz, insanları ondan soğuttunuz, bıktırdınız, yanlışı orada yaptınız. Öğretmediniz, ezberlettiniz. Düşündürtmediniz, korkuttunuz. Özgür bırakmadınız, ezdiniz. Açıklamadınız, yasakladınız. Tartışmadınız, örtbas ettiniz. Atatürk size hedef olarak çağdaş yaşama biçimini, rehber olarak da bilimi gösterdi, siz tuttunuz bir ?Kemalizm dini? icat ettiniz. Üstüne üstlük, faşizmi de solculuk diye satmaya kalktınız. Bir kısım basın yuttu ama halk yutmadı. Atatürk?ü anmak mı istiyorsun sevgili dostum? Andrew Mango?nun mükemmel Atatürk biyografisini oku... Lord Kinross?a da, Şevket Süreyya Aydemir?e de beş basar. Üstelik kırk sekiz Anıtkabir ve de yirmi altı Dolmabahçe ziyaretinden daha faydalıdır. Zihnin açılır. Engin Ardıç Aslında fikir jimlastiği iyidir müzikle beraber iştah açar... Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Başlığı böyle attım ama kuşkuluyum: Şimdi birçok solcu Bir arkadaş, 10 Kasım günleri Ankara’ya gidemediği için Dolmabahçe Sarayı’na gidiyor, yani Atatürk’ün yattığı yere ulaşamayınca öldüğü yeri tavaf ediyor, bunu her sene yapıyor ve okuyucularına da hararetle tavsiye ediyordu... (Fariza, izdiham, hararet, şikâyet, tavaf, muhabir, sene... Sen iyice gerici oldun be Engin Ardıç!) Aynı arkadaşlar, halk kadınları bağlı başlarıyla türbe türbe gezip çaput bağlayınca çok kızarlar. Yapılan, temelde aynı şeydir. Onlar çaput bağlayacaklar, sen şeref defterine yazı yazacaksın. Onlar dua edecekler, sen esas duruş göstereceksin. Engin Ardıç Aslında fikir jimlastiği iyidir müzikle beraber iştah açar... Bayrak bayrak dolasip bayraklarin altinda hangisi benim bayragim diye arayanlarla karistirmis Engin Ardıç bey.. merak ediyorum bu arkadas kac kere müzeye gitmis.. gittigi bir müzeyi bir daha gitme ihtiyaci duymusmudur acaba.. tabiiki bir insan bayraksiz sa zor ama cok zor.. bugün hitler´e mumyasini görmek icin hergün siraya girenler aklima geldi? birde türbe türbe gezenler bir gün fatihi görmeye gitmislermidir sonra türbe türbe gezenleri kimi rahatsiz etmis sabaha kadar gezsinler sonra yazilanlar mide bulandirici? Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 İyi de 1967 de durdurulması gereken İsrail değil Arap ittifakıydı. Tüm Araplar topyekün birlik olup İsrail'i haritadan silmek için saldırıya geçtiler. Kıtalara yayılmış bir çok devletin birleşip, el kadar toprağa sahip bir ulusu topyekün yok etmelerine seyirci kalınamazdı herhalde öyle değil mi? Iste bakinne güzel yaziyorsunuz,Arap ittifaki,ne yapabildiler koskoca bir hic.Bunu yazmakla tabiiki Israil'in haritadan silinmesi taraftaridegilim de zaten kimse de silemez kolay kolay. saygilarla Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Bayrak bayrak dolasip bayraklarin altinda hangisi benim bayragim diye arayanlarla karistirmis Engin Ardıç bey.. merak ediyorum bu arkadas kac kere müzeye gitmis.. gittigi bir müzeyi bir daha gitme ihtiyaci duymusmudur acaba.. tabiiki bir insan bayraksiz sa zor ama cok zor.. bugün hitler´e mumyasini görmek icin hergün siraya girenler aklima geldi? birde türbe türbe gezenler bir gün fatihi görmeye gitmislermidir? Üzerinde derin derin düşünmek istediğim bir konu var: ... 19 Mayıs günü Anıtkabir?e gidenler arasında, secdeye varıp, mezar taşının kendisini de değil, çelenk konulan o eğik mermer tabanlığı öpenlerin resmini gördüm... Türbelere çaput bağlayanlara gerici oldukları için çok kızan bu çağdaş vatandaşlar, belki de o kırmızı mermer blokun bir aldatmaca olduğunu, Atatürk?ün daha derinde, birkaç metre aşağıda yattığını bildikleri için ?pozitif enerjilerini? eğri düzlemden içeriye, diplere gönderiyorlardı. Belki de düz dangalaktılar, ne bileyim? Aynı gün aynı sıralarda, bendeniz de Loire nehri kıyısında, Amboise şatosunun avlusunda yer alan Saint-Hubert kilisesinde, Leonardo da Vinci?nin mezarını ziyaret etmekteydim. 19 Mayıs gününü Anıtkabir?de değil de Leonardo?nun mezarında geçirdiğim için beni bağışlayınız. Bu yaptığımın çok büyük bir terbiyesizlik olduğunu biliyorum. ******* Oysa Tours şehrinin garından trene binip Amboise?a gitmek yerine, Bandırma vapurunun benzerini bulamayıp balıkçı takasıyla Samsun?a çıkartma yapmak yakışırdı o gün bir cumhuriyet çocuğuna. Özür dilerim. Engin Ardıç Bendeniz Fatih Camii ve Türbesini gördüm İstanbullu olmam hasebiyle'de İstanbulun Güzel müzelerini bilirim. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Bayrak bayrak dolasip bayraklarin altinda hangisi benim bayragim diye arayanlarla karistirmis Engin Ardıç bey.. Kimdi o, Güllü mü diğeri mi ? ****** Mangodan öğrendiği Atatürkçülükten anladığı bu kadarmış demek Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Bayrak bayrak dolasip bayraklarin altinda hangisi benim bayragim diye arayanlarla karistirmis Engin Ardıç bey.. merak ediyorum bu arkadas kac kere müzeye gitmis.. gittigi bir müzeyi bir daha gitme ihtiyaci duymusmudur acaba.. tabiiki bir insan bayraksiz sa zor ama cok zor.. bugün hitler´e mumyasini görmek icin hergün siraya girenler aklima geldi? birde türbe türbe gezenler bir gün fatihi görmeye gitmislermidir sonra türbe türbe gezenleri kimi rahatsiz etmis sabaha kadar gezsinler sonra yazilanlar mide bulandirici? Sayin EFENDI,Bu Engin Ardic var ya inanki yine ölmesinde eger ölürse hergün Tayyip Erdoganin mezarina gidip,ya niye öldün ben simdi kimin canagiyla ugrasacam diye aglar. Kendisi kendisiyle girgir gecmis ama yemin ederim ki bu adam tam irticaci! saygilarla Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Büyük kurtarıcının yanında Leonardo da Vinci kaç paralık köpekti ki? ****** kaç paraya satın alınmış ki böyle konuşacak kadar ? Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Bendeniz Fatih Camii ve Türbesini gördüm İstanbullu olmam hasebiyle'de İstanbulun Güzel müzelerini bilirim. Iyiki gördün bak buna sevindim ben daha Anitkabiri görmek nasip olmadi issallah görecegiz benim gibi bir cok arkadas ve cevrem var.. Simdi alintiladiginiz bu yazinizla cok etkilendim düsünce mi gözden gecirecegim.. Sevgiylekal Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Üzerinde derin derin düşünmek istediğim bir konu var: ... 19 Mayıs günü Anıtkabir’e gidenler arasında, secdeye varıp, mezar taşının kendisini de değil, çelenk konulan o eğik mermer tabanlığı öpenlerin resmini gördüm... Türbelere çaput bağlayanlara gerici oldukları için çok kızan bu çağdaş vatandaşlar, belki de o kırmızı mermer blokun bir aldatmaca olduğunu, Atatürk’ün daha derinde, birkaç metre aşağıda yattığını bildikleri için “pozitif enerjilerini” eğri düzlemden içeriye, diplere gönderiyorlardı. Belki de düz dangalaktılar, ne bileyim? Aynı gün aynı sıralarda, bendeniz de Loire nehri kıyısında, Amboise şatosunun avlusunda yer alan Saint-Hubert kilisesinde, Leonardo da Vinci’nin mezarını ziyaret etmekteydim. 19 Mayıs gününü Anıtkabir’de değil de Leonardo’nun mezarında geçirdiğim için beni bağışlayınız. Bu yaptığımın çok büyük bir terbiyesizlik olduğunu biliyorum. ********* Oysa Tours şehrinin garından trene binip Amboise’a gitmek yerine, Bandırma vapurunun benzerini bulamayıp balıkçı takasıyla Samsun’a çıkartma yapmak yakışırdı o gün bir cumhuriyet çocuğuna. Özür dilerim. Engin Ardıç Bendeniz Fatih Camii ve Türbesini gördüm İstanbullu olmam hasebiyle'de İstanbulun Güzel müzelerini bilirim. Vee sizde bu yaziyi alip foruma tasidiniz,neyi ispat ettiniz peki? saygilarla Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Marx'i bile inkar edenlerin devrimciligi nasil anladigi ortada degilmi. Ben Devrimi anlatirken,onun hem felsefi anlamini,hemde Marx'in devriminden bahsettim. Devrimcilerin niteliginden bahsediliyor,siir gibi altalta siralanmis. Devrimin özünde kan dökmek vardir,eger silaha basvurarak devrim yapmaya kalkarsaniz bu kanli olur.Eger Devrim sartlariniz hazir degilse yani halk sizinle birlikte degilse devrimin D'sini bile yapamazsiniz.Ne oldu 70'li yillarin sonunda,Türkiye kan gölüne dönmüstü neredeyse.Bir tarafta devrim devrim diye diger tarafta komünistler diye insanlar öldürülüyordu,kardes kardesi vuruyordu,Devrim öylemi olacakti.Bugün yine ayni seyler denenmektedir.Allahtan ki insanlar biraz daha insanca düsünüyorlar simdi. Insan olmak icin devrimci olmak gerekmiyor.EMPERYALIZME,FASIZME,INSANIN INSANI SÖMÜRMESINE karsi olmak illede devrimci olmayi gerektirmiyor. Devrim kelime anlamiyla devirmek birseyin yerini degistirmektir.Sizin iddia ettiginiz sey,devrimlerin hep ilerici oldugudur.Hayir,bu tamamen ideolojik bir yaklasimdir.Evet Iran'da olana da devrim deniyor,kansizmi oldu bu devrim,insanlar baski altina alinmadimi,insanlar takipe ugramadimi?Hani devrim insan icindi devrimciler insancil olurdu nerede kaldi Irandaki insancillik. saygilarla Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Atatürk Devrimleri ile birlikte Türkiye.. Türk halki cagdas dünyada yerini almistir..Rus köylüsü ne kadar proleter olduysa Türk köylüsüde üreten olarak toplumda yerini almis ürettigi malin kavgasini her daim vermistir.. Ülkemizde yapilmasi gereken devrim adina hersey yapilmistir aydinlik gerceklestirilmistir aydinligin üzerine yeni bir aydinlik olmaz artik gelisim olur.. bu gelisimden rahatsiz olan disardaki gücler kisacasi emperyal gücler? icerdeki devrimleri bir türlü kan davasi gibi icine sindiremeyenlerin bunlarin sönmeyen atesi üzerine vakit kaybetmeden birlikte ortak paydalari kullanarak hareket etmeleri? iste karsi devrimde böyle dogar karsi devrim sadece icerden beslenmez? Buradaki arkadaşlara (özellikle Cyrano ve Bilimselci), devrim konusunda yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür ederim. Sevgili Efendi Türkler, benim söylemek istediklerimi daha açık bir biçimde yazmışsın sana da teşekkür ederim. Atatürk devrimleri üzerine devrim yapılmaz, bu devrime sahip çıkılır ve geliştirilir. Bunu ilk yazımda söylemiştim. Bu devrime sahip çıkıp, onu geliştirmek yerine yeni bir devrim yapmak isteyenlerin neyi devireceğini ise çok merak ediyorum! Umarım devirdiklerinin altında ezilmezler... Bunun yanısıra, kavram kargaşasına neden olan "devrimcilik" terimi adı altında, yenilikleri savunan, Atatürk devrimini ileriye taşımayı kasteden arkadaşların ise ne demek istediğini zaten anlıyorum. İşte bu nedenle bir çizgi çizmek gerekiyor diyorum. Neyin devrimciliği? hangi devrim? Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Atatürk devrimleri üzerine devrim yapılmaz, bu devrime sahip çıkılır ve geliştirilir. Bunu ilk yazımda söylemiştim. [/b] Dünya değişiyor! Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Büyük kurtarıcının yanında Leonardo da Vinci kaç paralık köpekti ki? (E.A.) ****** kaç paraya satın alınmış ki böyle konuşacak kadar ? Bu köşe yazarının işi insanları nasıl sinir edeceğinin türlü yollarını keşfetmektir. Dikkate, yanıta değer biri değildir. Yanıt mı? "Michelangelo buldozeri kullansın, Leonardo da vinci!" Gül geç git... Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Bu köşe yazarının işi insanları nasıl sinir edeceğinin türlü yollarını keşfetmektir. Dikkate, yanıta değer biri değildir. Yanıt mı? "Michelangelo buldozeri kullansın, Leonardo da vinci!" Gül geç git... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2009 Hep bakiyorumda hemen her firsat degerlendirilip,Atatürk'ten ve onun devrimlerinden memnun olmayanlar ama,yapmcakitan Atatürkcü gibi görünenler hemen hedefe yöneliyorlar;zaman degisiyor! saygilarla Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.