Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Mustafa filmine elestiriler...


Süzgeç!

Önerilen İletiler

Yaşar Nuri Öztürk, Ceviz Kabuğu programında Mustafa filmini sert bir dille eleştirdi

 

HULKİ Cevizoğlunun Ceviz Kabuğu programına katılan Yaşar Nuri Öztürk, Mustafayı Atatürkü önce sıradanlaştırmak, sonra da dışlamak için yapılmış bir film olarak değerlendirdi. Öztürk, Bana göre bu film Atatürkü aleladeleştirmek için yapılmış. Aleladeleşirse etkisizleşir. Bu, Atatürke pusu kuranların oyunudur. Mustafa Kemal, Süleymaniye camisine haç takmalarına engel oldu. Hala Mustafa Kemalin rakısı ile uğraşmaları ayıptır. Fatih Sultan Mehmet çok şarap içerdi. Şimdi onu kaç fıçı ile çağ açtı diye mi değerlendirmeli? dedi.

 

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.as...mp;Categoryid=1

 

Bu filmle ilgili gazeteci ve okuyucu yorumlarini okudugumda, gercek Atatürkcü olanlarin elestirileri, digerlerinin methiyeleri ile karsilastim. Filmi (belgeseli) seyretmedigimden, olumlu bir yorum yapmamda mümkün degil.

 

Sarizeybek gibi bir belgesel'e imza atan Can Dündar'a, böyle bir film yapmasini yakistiramadim. Tamda iktidardaki partinin isteklerine cevap vermis,geldigi misyonu terketmis görünüyor. Biryerlerden belediye baskanligi, yada milletvekilligi sözümü aldida, böyle bir film yapma geregi duydu gelecekte ögreniriz.

 

Gazetelerdeki haberleri taradigimda, akp li belediyelerin cocuklara izletme yarislarina girdigini okudugumda, nekadar yanli,nekadar tarafli yapilan bir eser olduguda ortaya cikiyor zaten.

 

Bizim insanlarimiz,bizim yazarlarimiz neden 90 degil,180 derece dönüs yapabiliyorlar? Bunuda anlamis degilim sahsen.

 

Türkselin sponsorluk anlasmasini fesetmesinde belkide bu sorunlar yatiyordu. Böyle bir filme ancak ve ancak, zaman benzeri kurulusler para yatirirdi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kişisel Gelişim - 31.10.2008 - 12:30

 

Mustafa filmi gösterime girmeden önce ve girdikten sonra tartışmalar devam ediyor. Bu anlamda dikkatle incelenmesi gereken bir konu. Can Dündar bir röportajında "Hangi belgesel üzerine çalışıyorsunuz? " sorusuna şu cevabı veriyor. "Neşet Ertaş belgeseli montaj aşamasında. Mülkiye belgeselini bitirmek üzereyiz. Bu kadar Atatürk lafı edilen bir ülkede Atatürk belgeseli bile henüz yapılamadı. Said-i Nursi üzerine bir teklif var, ona da çalışıyoruz. "

 

Atatürk Lafı kelimeleri oldukça ilginç. Sonraki cümle de ise Said'i Nursi Belgeseli üzerine çalışıldığının söylenmesi daha da ilginç. Demek ki bu dönemde Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili bir çalışma yok. Mustafa Kemal'i normalleştirmek özellikle tarikatçı kesimin isteklerinden birisi. Blogda yayınlanan Mustafa Kemal Hakkında internette dolayan bir yazı üzerine düşünceler de böyle bir yapıda hazırlanmış yazının altında yatan düşüncelerin neler olduğunu gösteriyor. http://blog.milliyet.com/erenlp blogunda en çok okunan yazı kısmında görebilirsiniz.

 

Filmde vurgulanan temel öğe yanlızlık. Liderlerin yanlız olması doğal sayılabilir ama bunun acınılacak bir durum olması ve bu şekilde verilmesi Can Dündar'ın temel yanlışlarından bir tanesi. John Nash'in hayatının anlatıldığı Beautiful Mind filminde de anlatılmaya çalışılan alt mesaj bu idi. John Nash'in hastalıkları ve çektiği acının altında dahi olmasının yattığı farkında olmadan söyleniyordu. "Dahi olursanız, acı çekersiniz" mesajı derinden derine veriliyor, Forrest Gump gibi olun, herşeye kavuşun demek istiyor olabilirlerdi.

 

Can Dündar da Laf olarak gördüğü Atatürk'ü geçmişini arayan adam olarak gösterirken yanlızlık acı çekmektir demek istiyor. Said'i Nursi'yi incelerken onun yanlızlığından etkilenmiş olabilir mi? Bunu kendisi bilebilir. Ama bu öğenin etkin olarak kullanılması gelecekteki bir açılım yüzünden olabilir. Şu anda tarikat lideri olup yaşayan, acı ve yanlızlık çeken birisi Fetullah Gülen'dir. Said'i Nursi belgeselinden önce Mustafa yorum-belgesel filmininyapılması gelecekte çekilecek ve para kazanılacak bu iki filme hazırlık olsa gerektir.

 

Mustafa Kemal yanlızlıktan dolayı acı çekti, bari yaşayanlar çekmesin diyerek Türkiye'ye gelemeyen kişilerin getirilmesine çalışılabilir.

 

Kendisi de yanlızlıktan çok korkmaktadır. Yazılarına baktığımızda herkese verilecek mesajı olduğu halde hiçbir zaman açık bir tavır ortaya koyamamaktadır. Duygulu yazıları internette dolaşır ama insanları biraz da Orhan Gencebay, Sezen Aksu şarkıları gibi pasifleştirir. Pasiflora etkili yazılar içinde hayır yoktur ve tavır yoktur.

 

Bunları yaparken bu sefer önemli bir hata yapmış ve konuya Turkcell'i karıştırmıştır. Turkcell'e vurulmak istenen darbeyi kurum atlatmış ve film üzerindeki tartışmalar Can Dündar tarafından başka bir alana çekilmeye çalışılmıştır. Bu anlamda Turkcell yönetimini de tebrik etmek gerekiyor sponsor olamadığı için bu filme. Önemli sayılabilecek bu hata yakın zamanda Can Dündar'ı bir seçim ve karar noktasına getirecektir.

Yılmaz Erdoğan bir televizyon kanalı tarafından beğenilmeyen bir bölümün geri dönmesi üzerine "boş kaset göndersem yayınlamak zorundadırlar" dedikten sonra tükenmiştir. Can Dündar için de benzer bir süreç yaşanabilir.

 

Sonuçlarını hep birlikte göreceğiz ve izleyeceğiz. Sonuç umarım kaynakları zengin Can Dündar'ın değişim sürecine olumlu katkılarda bulunur ve bilgilerini yeniden tarafsız olarak aktarmaya başlar yeniden. Mustafa Kemal Atatürk ise bu yanlış filmden dolayı zayıflamadığı gibi kavram olarak daha da güçlenerek çıkacaktır.

 

Cengiz Eren

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ülkeyi sürükledikleri durumda, Atatürk değerimiz için nabız yoklamaktan başka bişey değil bu.. " Bakalım, bu kadar çalıştık didindik, Türk milletinin bütün kültürünü eğitimini dinini yerlere çaldık, acaba ülke istediğimiz kıvama ulaşmış mı?" Mustafa! Mustafa kim? mahallelerinin çocuğu mustafa mı? okul arkadaşları mı? mustafa kim? Bu afişler bir de boy boy Ankara nın sokaklarını süsledi..Bizde otobüslerden ordan burdan en içsel en kötü çığlıklarımızı savurduk.. Onlar otursunlar, ekranlarda gösterilmeyen ama şu anda youtube u süsleyen şehit cenazelerine, ekranlarda yasaklanan şehit cenazelerine baksınlar. Oralarda, Mustafa Kemal Atatürk ler var.. kendi mustafalarına asla benzetemeyecekleri yürekler var orda.. Oralarda Asker gibi Askerler var hazır bekleyen.. Biz mustafa yı tanımayız.. Bizim tüm dünyada adı gururumuzla duyrulmuş Mustafa Kemal Atatürk adında bir tarihimiz ve liderliği devam eden bir Liderimiz var..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Atatürk birtanedir ama herkesin gördügü Atatürk farklidir,belgeseller benim görüsüme göre objektif olmak durumundadirlar yani bunun anlami,Atatürk neydiyse onun verilmesi gerekir,hal böyle iken herkes kendi Atatürk'ünü belgesellestiriyor.Can Dündar,bence yazar olarak belki bi deger olabilir ama milli degerlere yaklasis tarzi tartisilabilecek bir isimdir.

Ben dogrusu bu *Mustafa*belgeselini görmedim,duyduklarim kadariyla pekte Atatürkcü degilmis.Degilmis derken yani Dündarca bir MUSTAFA resmi cizilmis.

Can Dündar'in bu belgesel adi altinda kendi MUSTAFA'sini resimlendirmis olmasinda onun kimlerden kaynak aldigini bilmektede bence yargar vardir.Bildigim kadariyla Ingiliz yazar Armstong'un BOZKURT adli kitabindada (ki bu kitap yasaklanmis fakat Atatürk'ün emriyle serbest birakilmistir.)Atatürk'ün hem yalnizligi hemde o yalnizliktaki yasam tarzi abartilida olsa rahatca anlatilmistir,O kitaptada Atatürk'ün asker olarak cephedeki basarilari eksiksiz olarak anlatilmaktadir.Armstong bir Ingilizdir ve Atatürk karsiti bir yazardir,ve Atatürk'ü, kendi siyasi görüslerine göre canlandirmistir kitabinda.Yani Atatürk'ün yalnizligini ve kendi düsünceleri ile onun bu yalnizliktaki yasamini anlatarak ona olan antipatisini tatmin etmistir.

Bence Can Dündar'in MUSTAFA'sinida bu anlamda degerlendirmekte fayda vardir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Atatürk'ün manevi kızı 'Mustafa'yı eleştirdi

 

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi kızı Ülkü Adatepe, ''Bugünlerde 'Mustafa' filmi var.

 

Orada Atatürk'ü yalnız ve son derece tedirgin, tek başına gösteriyorlar. Atatürk hiçbir zaman yalnız değildi.

 

Arkasında milleti vardı, sevgi dolu milleti vardı.

 

Onun için bunu katiyetle reddediyorum'' dedi.

 

Adatepe, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Taşlıçiftlik Yerleşkesi Konferans Salonu'nda,

 

''Atatürk ile Çocukluğum ve Atatürk'ün İnsani Yönü'' konulu konferans verdi.

 

Hiçbir devlet adamının Atatürk kadar milletini sevmediğini ifade eden Adatepe,

 

''Atatürk, milletinden hiçbir zaman, hiçbir şeyini esirgememiştir'' dedi.

 

Gençlerden Atatürk'ü ders gibi okumamalarını isteyen Adatepe, şunları kaydetti:

''Onu ruhunuzla, canınızla ve kalbinizle okuyun.

 

Çünkü size o öğretti.

 

Onun için siz de onu öğreteceksiniz. Onun için her şeyini okuyun.

 

Her okuyuşta Atatürk'ten bir şey öğrenin.

 

Atatürk bize yoktan pırıl pırıl vatan emanet etti.

 

Bunu hiç ama hiç unutmayın.

 

Atatürk'ü şimdikiler gibi 500 kişi korumuyordu.

 

Atatürk'ün koruması halkıydı.

 

Atatürk yalana son derece kızardı.

 

Derdi ki

'Yalan bütün kötülüklerin başlangıcıdır.' Bana 'Sakın yalan söyleme' derdi.

'Doğru söyle bırak belki güç duruma düşersin, ama hiç olmazsa kendine olan güvenini kaybetmezsin' derdi.''

 

Atatürk'ün milletini, milletinin de Atatürk'ü çok sevdiğini belirten Adatepe, ''Bugünlerde 'Mustafa' filmi var.

 

Orada Atatürk'ü yalnız ve son derece tedirgin, tek başına gösteriyorlar.

 

Atatürk hiçbir zaman yalnız değildi. Arkasında milleti vardı. Sevgi dolu milleti vardı. Onun için bunu katiyetle reddediyorum.

 

Dayanamadım söylüyorum'' diye konuştu.

 

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zehra Seyfikli, konferansın ardından Adatepe'ye plaket verdi.

 

Adatepe, daha sonra kitaplarını imzaladı.

 

Konferansı Tokat Vali yardımcıları Şükrü Çakır ve Ahmet Turgay İmamgiller ile Erbaa Belediye Başkanı Ahmet Yenihan,

 

öğretim üyeleri, çok sayıda öğrenci ve davetli izledi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dünyanın belli başlı tüm güçlerini arkasına alan ve iktidarı belki de ilk ve son kez ele geçirdiğinin çok iyi farkında olan, bu fırsatı bir avuç ulusalcının direnişi yüzünden kaçıramayacağını düşünen Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları, özellikle dış desteklerin doğrudan finansal destekleri de işin içinde olarak tüm kozlarını oynamaya çalışıyorlar.

 

Bu psikolojik bir savaştır. Bir kere başta filmin adının "Mustafa" olması psikolojik savaşın ilk adımıdır. "Muhammed Mustafa mı, Mustafa Kemal mi? Hangisini seçiyorsunuz ve hangisinden yanasınız?" ikilemini zihinlere daha filme gitmeden bir ekiyor.

 

Eğer gider izlerseniz de zihninize enjekte etmeye çalıştığı zehir şu:

 

Atatürk son günlerinde yaptıklarından pişman, huzuruna gideceği ve yaptıklarının hesabını vereceği tanrı ile yüzleşmekten tedirginlik içinde, kendini içkiye, sigaraya verdi, pencerelerde gökyüzüne bakarak yalnız, dalgın, korkak, düşüncelere daldı. Vicdan azabı ile kendini yedi bitirdi!

 

Vicdan azabından bir elinden sigara, bir elinden kadeh hiç düşmedi. Tüm yaptıklarından pişman şekilde hayatı sona erdi.

 

İşte zihinlere ekmek istediği afyon zehiri, tam olarak budur! Dinci güçlerin, arkalarında olan dünyanın tüm belli başlı güçlerine rağmen bir türlü sindiremediği, susturamadığı, aşamadığı, bir türlü etrafından dolaşamadığı Atatürk Cumhuriyetçilerinin psikolojik desteklerini yıkmaya, zihinlerine "öte taraf" korkusu aşılamaya çalışmak!

 

Amaç net ve kesin biçimde budur. E tabii ,yemezler... Cehenneminiz, zebanileriniz, tüm iblisleriniz ve en kara karanlıklarınız çullansın.**********!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

73732candundarrq4.jpg....'Mustafa' Belgeseline Suç Duyurusu

Sigarayla Savaşanlar Vakfı Onursal Başkanı Prof. Dr. Orhan Kural, vakıf ve Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi

 

Prof. Dr. Ahmet Ercan ile birlikte, Atatürk'ün hayatının anlatıldığı "Mustafa" adlı belgesel filmdeki

 

"Sigara ve içki tüketilen sahneler nedeniyle" yapımcı Can Dündar hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.

 

Prof. Dr. Orhan Kural, filmde dolaylı olarak sigara reklamı yapıldığını, gençlerin sigara içmeye teşvik edildiğini öne sürdü.

 

Filmde, "Atatürk'ün içki ve sigaraya zaafı olan, yalnız ve mutsuz biri olarak gösterildiğini, sigaranın yalnızlığın tek çaresi olarak

 

lanse edildiğini" savunan Prof. Dr. Kural, Atatürk'ün sigara içtiğinin bilindiğini, ancak filmde sigara ağırlıklı sahnelerin ön plana

 

çıkarılmasının anlamlı olduğunu söyledi.

 

Prof. Dr. Kural, "Filmde Türk milleti için bir idol olan Atatürk gençlere farklı tanıtılmak istenmiş, sigara yalnızlığın,

 

çaresizliğin tek çaresi olarak gösterilmiş.

 

Bu film hem Atatürk'ün imajını zedeler niteliktedir hem de yasaya aykırıdır.

 

Zira 19 Mayıs'ta yürürlüğe giren Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkındaki Kanun'un 3. maddesinin 6. şıkkına göre,

 

televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz ve

 

görüntülerine yer verilemez.

 

Bu filmin gençliğe vereceği zarar çoktur. 'Atatürk günde 3.5 paket sigara içerdi' gibi ifadelerle Atatürk gençlere farklı tanıtılmak istenmiştir.

 

Bu durum bizi çok üzdü ve kafamızda 'sigara reklamı mı yapılıyor' şeklinde soru işaretleri bıraktı" dedi.

 

Prof. Dr. Ercan ile birlikte filmin yapımcısı Can Dündar hakkında 10 Kasım'da İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunacaklarını,

 

avukatlarının bu konudaki hazırlıklarının sürdüğünü kaydeden Prof. Dr. Kural, ayrıca RTÜK Denetleme Kurulu'na da yazılı başvuruda bulunacaklarını

 

kaydetti.

~~

 

73726mujdatgezenxt5.jpg.....'Büyük Yanlış Yaptık: Çok Özür Dileriz'

Taraf gazetesi bugün politika sayfalarında "Büyük Yanlış Yaptık: Çok Özür Dileriz Müjdat Gezen" başlıklı bir yazı yayınladı. İşte örnek alınacak o özürün sebebi...

3 Kasım 2008 tarihli Taraf'ın manşetindeki "Hazreti Atatürk Kavgası" başlıklı haberde sanatçı Müjdat Gezen'in Can Dündar'ın Mustafa filmiyle ilgili bir televizyonda katıldığı programda boykot çağrısı yaptığı ve Can Dündar ile ilgili hakaretimsi ifadeler kullandığı bilgisi yer aldı.

 

Bu haber altında bizim imzamız olan bir gazetecilik zaafıdır ve tümüyle gerçek dışıdır.

 

Bir internet forumunda Müjdat Gezen'in bir televizyonda Mustafa filmi ile ilgili yaptığı değerlendirmeler olarak yer alan bu ifadeleri hiç sorgulamadan ve kendisine hiç sormadan gazeteye taşıması tarafımızdan yapılmış bir gazetecilik ayıbıdır.

 

Bu haberimiz, Yeni Şafak gazetesinde konuyla ilgili bir yazı yazan Ali Bayramoğlu'nu da yanıltmıştır.

 

Bu büyük ayıbımız için en başta Müjdat Gezen'den, yanlış bilgilendirdiğimiz okuyucularımızdan, Can Dündar'dan ve Ali Bayramoğlu'ndan çok özür dileriz.

 

TARAF

 

Ali Bayramoğlu'nun 5 Kasım 2008 tarihli yazısı (Yeni Şafak)

Kemalizm, Mustafa ve Müjdat Gezen..

Düşüncenin, sanatın, duygunun "resmi görüşün tekeli"ne alınması açık bir totaliterizm göstergesidir.

Bu durumla bizde sık karşılaşılır.

 

Nitekim"Mustafa"ya, Atatürk'e insani ve subjektif yanlarından yaklaştığı için, açılan ateş, totaliterizm türlerinden birisi olan "kemalizm" meselesi etrafında seyrediyor.

 

Kemalizmin ne denli sert bir çekirdek olduğunun kanıtı belgeselin yönetmeninin son dönem kemalist refleksin sadık kullarından birisi olmasıdır.

 

Evet, çekirdek sertleştikçe kemalizmin çıtası düşüyor…

 

"Çağın rasyonalitesi"yle "kemalizmin rasyonalitesi" arasındaki mesafe arttıkça, bu model arkasındaki işadamı, basın, elit desteğini kaybeder noktaya geliyor...

 

Ve meydan, Müjdat Gezen'lere kalıyor…

 

Şöyle demiş Müjdat Gezen:

 

"Bugün Can Dündar Türkiye liboşlarının en önde gidenidir. İşine gelir içinden çıktığı dernek ve grupları yerden yere vurur. Gün gelir Atatürk'ün sofrasına hakaret eder. Herkese Müjdat Gezen tiyatrosunda gösterime giren Mustafa Kemal oyununu tavsiye ediyorum. Can Dündar gavurundan iyidir…"

 

Düzeye, zekaya, tepkiye bakın…

 

Bu sözler "sembol-sofra", "düşünce-ahmaklık", "sanatçılık-taklitçilik", "zeka-kemalizm" ilişkileri üzerine kalem oynatmayı hakediyor…

 

Yapmayalım…

 

Ama neden çıta bu kadar düştü, sormaktan da geri kalmayalım…

 

Kemalizm her şeyden önce, siyaset ve toplumsal siyaset karşıtlığı üzerine temellenen "devlet ve asker merkezci" bir yönetim zihniyeti ve örgütlenmesidir.

 

Hakim bakış açısının hilafına, bu zihniyet ve örgütlenme, bu ülkede toplumun modernleşmesini, siyasetçi profilinin olgunlaşmasını, siyasetin kurumlaşmasını ve toplumla bağ kurmasını engelleyici bir rol oynamıştır.

 

Modernleşmeci model, "siyaset ve devlet arasında hiyerarşik ancak karşılıklı denetime açık kurumsal bir ağ kurar, düzenleyici rolü hukuka ve bağımsız yargıya bırakır, merkezileşen yetkilerin kurumlar ve makamlar çerçevesinde, özellikle yetki-sorumluluk silsilesi içinde dağıtılması üzerine oturur."

 

Kemalizm ise şu dört ana ekseniyle bunun tersine işler:

 

İlk eksen, atanmışların, özellikle askerin uhdesindeki "devlet iktidarı" ile seçilmişlerin kontrolundaki "siyasi iktidar" arasındaki "ayrışma"dır. Ve "birinci iktidar"ın "ikinci"si üzerine kurduğu yapısal, yasal, fiili tahakkümdür.

 

İkinci eksen, bu ayrışmayı ve tahakkümü mümkün kılan özgün ve "parçalı bir yetki sorumluluk mekanizması"dır. Başka bir deyişle, devlet iktidarının sorumluluk taşımadan siyasi yetkiye haiz olması, siyasi iktidarın ise taşımadığı yetkilerden dolayı sorumlu olmasıdır.

 

Bu yolla siyaset marjinalleşir, toplum-siyasi karar bağı kopar, devlet iktidarı ise her yeri denetleyen, ancak kendisini denetime kapayan, bu koşullarda doğal olarak aşırı siyasi, aşırı güçlü ve rantlardan yolsuzluklara değin her tür kirliliğe zemin hazırlayan keyfi bir yapıya kavuşur.

 

Bu durumu hem mümkün kılan hem bu durumun kaçınılmaz sonucu olan "üçüncü eksen" ise, "kişisel ilişkilerin kurumlara, dayanışmacılığın ve cemaatimsi dokunun kurumsallığa galebe çalması"dır.

 

"Dördüncü eksen" özgürlüklerden insan haklarına ve hukuk devleti ilkelerine uzanan hatta "yasal yapı ile toplumsal ve evrensel meşruiyet kaynakları arasındaki ciddi bir kopuş yaşanması"dır. Bu çerçevede denetleyici güç olan devlet iktidarının hukuku bir araç haline getirmesi, onun kendi lojistik desteğinden ibaret olarak görmesidir.

 

Bu dört unsur bugün Türkiye'de yaşanan sorunların temelini oluşturmakta ve ülke her geçen gün bu unsurlardan uzaklaşarak varolma mücadelesi vermektedir…

 

Doğal olarak bugün saf kemalizmi savunan kimse kalmamıştır…

 

Baykal gibi bundan nemalananlar ve Müjdat Gezen gibilerin temsil ettikleri gruplar dışında…

 

Ne var ki demokrasi yolu mutlak:

 

Atatürk insani hale gelecektir…

 

Atatürk insani hale geldikçe, demokrasi iyice filizlenecektir, yönetim zihniyeti kendisini hapsettiği 23-50 takıntısından, diğer ifadeyle tarihsizlikten kurtulacaktır…

 

Ali Bayramoğlu bugün Yeni Şafak'taki köşesinin sonuna ise Müjdat Gezen'den özür dileyen bir not düştü ve Taraf'a ise uyarı yaptı:

 

NOT: : Dün yazdığım, Müjdat Gezen'in adının geçtiği yazı üzerine sanatçı beni aradı. Taraf Gazetesi'nde Müjdat Gezen'e atfen yayınlanan sözleri hiçbir şekilde kendisinin söylemediğini ifade etti. Ayrıca kendisinin Taraf Gazetesi'nden herhangi bir muhabir tarafından aranmadığını,

 

kaldı ki Can Dündar'ın "Mustafa" filmini çok beğendiğini ve bunu başta öğrencileri olmak üzere, yakın çevresine söylediğini belirtti.

 

Bu durumda bana Müjdat Gezen'den ciddi bir şekilde özür dilemek ve mahçubiyetimi belirtmek düşüyor. Taraf Gazetesi'nin ise bu konuda (dürüstlük ve güvenilirlik açısından) bir açıklama yapması gerekiyor. Bu asparagas haberi açıklaması icap ediyor. Aksi taktirde bundan böyle Taraf Gazetesi'nin haberlerini hiçbir şekilde ciddiye almayacağımı bir gazeteci olarak ilan ediyorum.

06.11.2008 16:09:42 - Sansursuz.com

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

....*M.Kemal Atatürk,daha elli yedisinde dünyadan ayrildi.Onun 'safahat'sonucu sagligini yitirdigini Ingiliz istihbaratcisi agziyla yayanlari unutarak düsünüyorum:

O,57 yilda kac saat calisti?Yillarca,cepheden cepheye kosup,kuru topraklarda,karlar üstünde,izbelerde kac gün uyuyabilmisti?Üsenmeyip,Büyük Taarruz'dan önceki üc ayina ya da Türkce'yi yeniden ana dil yaptigi günleri incelerseniz;onca isi 24 saate nasil sigdirdigina sasar kalirsiniz.

Bicok devlet adami gibi,orasi senin,burasi benim gezip tozsaydi,ticari ikili görüsmelerle,dügün derneklerle yetinseydi,vatanin topraklarina el konulurken,saatine bakip 'mesai bitti'diyerek uzansaydi;Türkler soykirimla suclanirken,Avrupa yönetimlerinin önünde egilseydi,57 degil ,en az 100 yil yasamazmiydi?Onca yorucu islere dayanabilen bir bedeni olduguna göre,belkide 157 yil yasardi.* Mustafa Yildirim,savasmadan yenilmek,

 

Can Dündar'in Mustafa'si o bilmesede bilipte söylemesede iste böyleydi.Mustafa Kemal'in insan oldugundan zaaflari olabileceginden onun insan yanini öne cikarmak icin bu belgeseli yaptigini söylüyor Can Dündar,ve Can Dündar'a bugün üniversiteli gencler* Mustafa'nin* nasil oldugunu cok iyi anlattilar,eger anlayabildiyse tabiiki.

 

saygilala

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Taraf gazetesi Türkiye genelinde en az miktarda olan tirajini arttirmak icin böyle bir asparagas haber atip sonra özür dileme ayaklarinda dürüst gazetecilik reklami yapmaya calisiyor.TSK ve Atatürke karsi almis oldugu düsmanca cephe ve Türkiye Cumhuriyeti devletine karsi asagilayici ve pkk yanlisi yayinlari nedeni ile kamuoyunda büyük bir nefret kazanmis olan bu gazetenin artik suyu cikmistir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dünyanın belli başlı tüm güçlerini arkasına alan ve iktidarı belki de ilk ve son kez ele geçirdiğinin çok iyi farkında olan, bu fırsatı bir avuç ulusalcının direnişi yüzünden kaçıramayacağını düşünen Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları, özellikle dış desteklerin doğrudan finansal destekleri de işin içinde olarak tüm kozlarını oynamaya çalışıyorlar.

 

Bu psikolojik bir savaştır. Bir kere başta filmin adının "Mustafa" olması psikolojik savaşın ilk adımıdır. "Muhammed Mustafa mı, Mustafa Kemal mi? Hangisini seçiyorsunuz ve hangisinden yanasınız?" ikilemini zihinlere daha filme gitmeden bir ekiyor.

 

Eğer gider izlerseniz de zihninize enjekte etmeye çalıştığı zehir şu:

 

Atatürk son günlerinde yaptıklarından pişman, huzuruna gideceği ve yaptıklarının hesabını vereceği tanrı ile yüzleşmekten tedirginlik içinde, kendini içkiye, sigaraya verdi, pencerelerde gökyüzüne bakarak yalnız, dalgın, korkak, düşüncelere daldı. Vicdan azabı ile kendini yedi bitirdi!

 

Vicdan azabından bir elinden sigara, bir elinden kadeh hiç düşmedi. Tüm yaptıklarından pişman şekilde hayatı sona erdi.

 

İşte zihinlere ekmek istediği afyon zehiri, tam olarak budur! Dinci güçlerin, arkalarında olan dünyanın tüm belli başlı güçlerine rağmen bir türlü sindiremediği, susturamadığı, aşamadığı, bir türlü etrafından dolaşamadığı Atatürk Cumhuriyetçilerinin psikolojik desteklerini yıkmaya, zihinlerine "öte taraf" korkusu aşılamaya çalışmak!

 

Amaç net ve kesin biçimde budur. E tabii ,yemezler... Cehenneminiz, zebanileriniz, tüm iblisleriniz ve en kara karanlıklarınız çullansın. **********!

 

Şimdi, daha mustafa adını görmeye başladığım andan beri etrafımda tepki verdiğim ve tepkimi yaydığım şu koşullarda , öte taraf inancı olan,zebani iblis cehennem inancı olan,dindar insanın, Atatürk ismine ve maneviyetine verdiği değer,hemen es geçilebilir öyle değil mi? Ülkenin başındaki, ne dinli olduğu belli olmayan, din adı altında süslü cümle kurup vatandaşa damardan girip pirim kazanan yüzünden, suç yine dinin oldu değil mi? Yani bu ülkede imanlı insanlar Atatürk ü sevemez değil mi?

Yapmaya çalıştıkları şey belli ve sizlerde yapmaya çalıştıkları şeyin parçalarısınız, aynen parçası olan din sömürücüleri kadar. Ortada dindar güç diye bişey yok, dinci güç diye bir kavram yok, ortada Atatürk ü sömüren, ortada dini sömüren ,ortada ırkımızı sömüren, ortada siyasi ayrımlarımızı sömüren, ortada bizden tarihler boyunca nefret eden insanların piyesleri var. Mümkünse o piyeslerde rol almadan önce biraz daha etrafınıza bakın.. Etrafınızda Atatürk ü seven ,Cumhuriyete sahip çıkacak, ama ben müslümanım diyen nice analarımız babalarımız var. Atatürkçülük ve Cumhuriyet siz ateistlere ait değil,olmayacak.. Zebanilere gelince, onlar geldiğinde and sökmez.. İnanmazsanız,İstiklal Marşımızı düşünerek ve anlamına vararak yeniden okursunuz. Okuyunca, dine olan öfkenizden, İstiklal Marşımızın değişmesini bile istersiniz bu gidişle...

Nasıl bir Muhammed nefreti ise bazen taşan, insanlar artık her yerde Muhammed adını görmeye başladı.. Nefret ne kötü bir kemirgenmiş yüreklerde..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben filmi izlemedim ama izlemeyide acikcasi dusunmuyorum, bir film ile gercekleri nakadar anlatabilirsinizki Ataturkun hayati oyle bir film seridine sigacak kadar kisami ayrica film resmen duygusallik kokuyor Cem yilmazin dedigi gibi yani menfaat cikar buda gosteriyorki acik ve net sekilde yillardir Ataturk uzerinden oyun oynaniyor ve halende oynanmakta bizde bunu mis gibi yiyoruz

saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

....*M.Kemal Atatürk,daha elli yedisinde dünyadan ayrildi.Onun 'safahat'sonucu sagligini yitirdigini Ingiliz istihbaratcisi agziyla yayanlari unutarak düsünüyorum:

O,57 yilda kac saat calisti?Yillarca,cepheden cepheye kosup,kuru topraklarda,karlar üstünde,izbelerde kac gün uyuyabilmisti?Üsenmeyip,Büyük Taarruz'dan önceki üc ayina ya da Türkce'yi yeniden ana dil yaptigi günleri incelerseniz;onca isi 24 saate nasil sigdirdigina sasar kalirsiniz.

Bicok devlet adami gibi,orasi senin,burasi benim gezip tozsaydi,ticari ikili görüsmelerle,dügün derneklerle yetinseydi,vatanin topraklarina el konulurken,saatine bakip 'mesai bitti'diyerek uzansaydi;Türkler soykirimla suclanirken,Avrupa yönetimlerinin önünde egilseydi,57 degil ,en az 100 yil yasamazmiydi?Onca yorucu islere dayanabilen bir bedeni olduguna göre,belkide 157 yil yasardi.* Mustafa Yildirim,savasmadan yenilmek,

 

Can Dündar'in Mustafa'si o bilmesede bilipte söylemesede iste böyleydi.Mustafa Kemal'in insan oldugundan zaaflari olabileceginden onun insan yanini öne cikarmak icin bu belgeseli yaptigini söylüyor Can Dündar,ve Can Dündar'a bugün üniversiteli gencler* Mustafa'nin* nasil oldugunu cok iyi anlattilar,eger anlayabildiyse tabiiki.

 

saygilala

Can Dündar'a bugün üniversiteli gencler* Mustafa'nin* nasil oldugunu cok iyi anlattilar,eger anlayabildiyse tabiiki.

Anladi anlamasinida kafasini bir oyana bir buyana cevirmeside onun sahte dünyasini ortaya koyuyordu o sahtelikten vaz gececegini zannetmiyorum bunu meslek edinmisler.. haince siritmaya devam edecektir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ftoyd, senden filmin empoze etmek istediği düşünceye verdiğim tepkiyi, genelleştirmemeni saygı ile rica ediyorum.

dindar insanın, Atatürk ismine ve maneviyetine verdiği değer,hemen es geçilebilir öyle değil mi?

Hayır, bunu yapmaya hakkım olmadığını düşünüyorum.

 

Yani bu ülkede imanlı insanlar Atatürk ü sevemez değil mi?

Bunu da söylemeye hakkım olamaz. Tabii ki sevebilirler. Kıskanmaya, esirgemeye hiç hakkım olamaz.

 

Ayrıca belirtmeyi bir görev sayarım ki hiç kimseden nefret ettiğimi söyleme yetkisini kendimde bulmam. Aşırı tepkiler göstererek bölme oyununa hizmet etmemeye çalışıyorum. Hatta beni en çok durduran bu düşünce. Yine de tepkimin ölçüsü bazen kaçabilir, hepimiz insanız.

 

İstiklal Marşımızın değişmesini bile istersiniz

Bu çok ayrı bir konu ama, özetle söylemek ve deklere etmek isterim, değişmesini istemiyorum. Benden aksini beklesen de Ftoyd, düşüncem samimi olarak böyle. İstiklal marşımız aynen kalsın. Konu açılırsa nedenlerini detaylı açıklarım belki. Ben ateist olmadığımı çok kez deklere ettim ama, senin ısrarla bana ateist demene tepki göstermeyeceğim. Çünkü insanlar ateist de olabilirler, ben olmasam bile. Bu bir hak ve özgürlüktür.

 

Muhammed konusunda şimdi forumun neresinde kaldı bilmem ama, ilk eşi Hatice'yi hiç unutamadığına dair bir yorum yazmıştım. Bu insani bir şeydi ve ben öyle hissediyorum. Onun tek yadigarı olan kızı Fatıma'yı sırf bu yüzden çok sevdiğini hissedebiliyorum. Bu da benim ondan nefret etmediğimi kanıtlar sanırım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ftoyd, senden filmin empoze etmek istediği düşünceye verdiğim tepkiyi, genelleştirmemeni saygı ile rica ediyorum.

 

Hayır, bunu yapmaya hakkım olmadığını düşünüyorum.

 

 

Bunu da söylemeye hakkım olamaz. Tabii ki sevebilirler. Kıskanmaya, esirgemeye hiç hakkım olamaz.

 

Ayrıca belirtmeyi bir görev sayarım ki hiç kimseden nefret ettiğimi söyleme yetkisini kendimde bulmam. Aşırı tepkiler göstererek bölme oyununa hizmet etmemeye çalışıyorum. Hatta beni en çok durduran bu düşünce. Yine de tepkimin ölçüsü bazen kaçabilir, hepimiz insanız.

 

 

Bu çok ayrı bir konu ama, özetle söylemek ve deklere etmek isterim, değişmesini istemiyorum. Benden aksini beklesen de Ftoyd, düşüncem samimi olarak böyle. İstiklal marşımız aynen kalsın. Konu açılırsa nedenlerini detaylı açıklarım belki. Ben ateist olmadığımı çok kez deklere ettim ama, senin ısrarla bana ateist demene tepki göstermeyeceğim. Çünkü insanlar ateist de olabilirler, ben olmasam bile. Bu bir hak ve özgürlüktür.

 

Muhammed konusunda şimdi forumun neresinde kaldı bilmem ama, ilk eşi Hatice'yi hiç unutamadığına dair bir yorum yazmıştım. Bu insani bir şeydi ve ben öyle hissediyorum. Onun tek yadigarı olan kızı Fatıma'yı sırf bu yüzden çok sevdiğini hissedebiliyorum. Bu da benim ondan nefret etmediğimi kanıtlar sanırım...

 

Kusura bakma Demirefe.. Artık şu dini güç, dindar,dinci muhabbetinden o kadar usanmışımki sanırım, sana da biraz fazla tepkiyle karşılık verdim.. Senin ateist olmadığını biliyorum ama forumda bi ağız alışkanlığı oldu bu kelime benim için... ve Muhammed Mustafa olayı ile iletişim kurulması aykırı geldi sadece.. Kısa ve öz, en azından hepimizin ortak bir tepkisi olduğu kanaatindeyim bu film için. Belediyelerin ise bangır bangır reklam olayına hevesi,herşeyi açıklıyor zaten.. Ben Ankara da hiçbir filmin reklamını bu kadar görmemiştim. Hoş, bir de Erdoğanın dev boy resimleri kaynıyor tabi..Nedense Saddam aklıma geldi şimdi :) Böyle ne bileyim, tepkiler oluşsun, imzalar toplansın, bişeyler yapılsın istiyorum bazen. Yani bazen günlük yaşamımda, forumdaymış gibi hissediyorum kendimi.. Ama sonra etrafıma bakıyorum, herkes işinde gücünde,umursamaz,bilmez.. Bi ülkenin geldiği duruma görünen kısmından bakıyorum,bu bile fazla geliyor.. Bi diyorum ,şehit cenazelerinden görüntüleri izleyip , yok diyorum, başaramayacaklar diyorum,bu halk elinde sonunda bu gidişi durdurur diyorum...Bi karamsarlık bi ümit.. Günahlarım kadar ağır geliyor bazen bu haller... :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Can Dündar'in Mustafa'si o bilmesede bilipte söylemesede iste böyleydi.Mustafa Kemal'in insan oldugundan zaaflari olabileceginden onun insan yanini öne cikarmak icin bu belgeseli yaptigini söylüyor Can Dündar,ve Can Dündar'a bugün üniversiteli gencler* Mustafa'nin* nasil oldugunu cok iyi anlattilar,eger anlayabildiyse tabiiki.

 

saygilala

 

 

Üniversiteli gencler sorulariyla Can Dündar'i köseye sikistirdilar. Ama benim aklim, bu filmin 2009 yilindaki film festivallerinde alacagi ödüllere takildi. Bence, onlarca ödülün sahibi olacaktir bu film...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ödül almak birseyin iyi oldugunu ispatlamaz ödül verilen seyin ve ödül alanin birileri icin iyi oldugunu anlatir,örnegin bizde nobel ödülü kime ve ne icin verildi.Iste Mustafa'ya da ödül verecek olanlari böyle degerrlendirmek gerekir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bence, onlarca ödülün sahibi olacaktir bu film...

Ona kuşku yok. Tıpkı Orhan Pamuk'un Nobel'i niye aldığını çok iyi bildiğimiz gibi...

 

Fakat üniversiteliler bu filme gerçekten gerekli yanıtları verdiler, hepsini tebrik ediyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Atatürk içerdi. Sigara da, içki de… Ben ikisini de çok az içerim. Bu konuda Atatürk’ü örnek almıyorum, almamı gerektirecek bir durum da yok. Ama Atatürk’e, ilkelerine gönülden, ölesiye bağlıyım. Bula bula içmesini mi bulacağım örnek alacak? Yarın öbür gün ala da bilirim. Zaten biz Atatürk’e dogma olmadığı, ne yaparsa yapsın harfiyen bizim de yapmamız gereken bir kutsal varlık olmadığı için bağlıyız. İçmesi mevzu bile değil, mevzu edip Atatürk’ü böyle ön plana çıkaranları olabilecek en şiddetli şekilde kınıyorum. “Bu benim Mustafa’m”mış! Bakış açını ucuz ve kelepir bulduk, beğenmemenin ötesinde nefret ettik Can efendi! Üstelik baktığın teleskopun camı öyle kirli ki, hemen hiç bir şey göstermiyor!

 

Yıldızları gözlemek için yeraltına inildiği nerde görülmüş?

 

Bu filmi yapanları, destekleyenleri, ilkokul çocuklarını alıp bu filme götürenleri, filmin izlenmesini teşvik edenleri kınama düzeyim, en ağır ve akla gelebilecek en üst düzeydedir. Can Dündar diye biri benim için yok düzeydedir. Bu kadar ağır eleştiriyorum. Atatürk bu dünyadan gelmiş geçmiş en büyük efsanedir. O yaşlanıp yatağında ölemeyecek kadar asil bir ruha sahipti. O asil ruh, boyun eğmeye, korkmaya katlanamazdı. Onun için korku, bitmek, tükenmekle eşdeğerdi. Acizlik, üstesinden gelememe ve başa çıkamama, onun en büyük kabusu, hafakanıydı.

 

O yüzden yaşlanmadan ölmek için içmiş olması gerçekten de mümkün. Sonuçta o da ölüme yenik düşecek bir insandı. Hepimiz gibi. Bu onun zaafı değil, asaletidir. Ben o ruhu tanıyorum. Elim silah tutarken, yaşlanmadan, titremeden, gözüm görüşüm buğulanmadan, inandığım ilkelere, ülkeme, bayrağıma, dedemin, kızkardeşimin vatanına saldıran düşmanla savaşırken bir savaş meydanında kanıma bürünmeyi şereflerin en büyüğü sayarım. Atatürk savaş meydanlarında yaralandı ama canını veremedi. Dünyada herkese korkak diyebilirsiniz, ona asla diyemezsiniz. O canını adamaya her an hazır olmuştur. Hatta fazladan yaşadığını bile düşünmüş, hayatını hiçe sayıp içmiş olabilir. Bir yere kadar ölmemek, yaşamak için çaba göstermek mantıklıdır. Çünkü bu dünyada yaşamak ve bir şeyler başarmak için varız. Ama sonunda artık bir noktada da ölümle yüzleşmek, onun üzerine gitmek için varız.

 

Ölümün üzerine üzerine gitmek, ölümün gözünü korkutmak, ondan korkmamak insanın en asil davranışıdır.

 

Hatta yaşarken Saddam Hüseyin, en hazzetmediğim kişilerden biriydi. Ama ölüme giderkenki soğukkanlılığı, mertliği ve eğilmeyişi, bükülmeyişi onu benim gözümde yüceltmiştir. Ben tüm yaptıkları bir yana, sırf o son anlarının hatırına, onu mert bir adam olarak saygı ile hatırlıyorum. Cellatlarına ise, biraz sonra kendisinden alacakları artık hiç bir şeyi kalmayacak bir adamı en az düzeyde incitmeye çalışmadıkları için saygı duymuyorum. Ben olsam, ölümün eşiğinde boyun eğmeden yüzüme bakan o adamın omuzuna son olarak dostça vurarak içten bir hoşçakal der, “sorun yok adamım, biz de fazla gecikmeyiz…” diye içtenlikle gülümser, “şu an sadece senin sıran geldi, sonra sırada hepimiz varız” diye moral verirdim…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Atatürk içerdi. Sigara da, içki de… Ben ikisini de çok az içerim. Bu konuda Atatürk’ü örnek almıyorum, almamı gerektirecek bir durum da yok.

 

O yüzden yaşlanmadan ölmek için içmiş olması gerçekten de mümkün.

 

Atatürk neden içki ve sigara içmişti. Atatürk iradesine hakim olamayan, zayıf karakterli, alkolik yada zevk içinde işaret alemlerinde kendini harcamış bir adam mıydı ? Erken ölmek, intihar etmek için mi içti ? Ölüme meydan okumak için mi?

 

Peki, içki içtiği için mi Siroz olup öldü ? Bir insan neden içki içer ? Neden sigara içer ? Milyonlarca içki ve/veya sigara içenler olduğu gibi milyonlarca da sebep var tabii. Herkes kendine göre yorum yapabilir. Dönemindeki çoğu kişi gibi Atatürk de sigara içerdi. Neden 3-4 paket içerdi ? Hayatının çoğu cephelerde geçmiş birisi için sorulmaması gereken bir soru bu. Sigara içen gençler askere gittiklerinde çoğunlukla neden daha çok içerler sigarayı, bir paralellik olabilir mi ? Yada bir şey tasarlarken daha çok sigara içen bir mimar, mühendis, grafiker, sanatçı, bir problemi çözmeye çalışan bir bilim adamı, bir arızayı tespit etmeye çalışan bir usta bir ipucu olabilir mi ?

 

Öncelikle Atatürk bir dava adamıydı. Hayatını Türk milletine vakfetmiş bir liderdi. Bu uğurda çok az uykuyla, sürekli düşünen, kitap okuyan, araştıran, projelerini hayata geçirmek için tutkulu ancak ölçülü, milletinin geleceği için veliaht yapmasınlar diye soyunu bilinçli olarak devam ettirmemiş bir dava adamı...Zamanını asla boşa geçirmemiş, her anını, Türk milletinin geleceği, çağdaşlaşması bağımsızlığı için değerlendirmiş gerçek bir vatansever, milliyetçi. Öyle ki hasta yatağından kalkıp Hatayın bağımsızlığı için bizzat girişimlerde bulunmuş ve başarmıştı. Çünkü Hatayın Türkiyeye bağlanması da onun tüm benlğiyle inandığı bir dava idi.

 

Neden Siroz oldu ? Alkolden mi ? Yoksa Suriye cephesinde kaptığı Malarya( Sıtma ) hastalığından mı ? O güvendiği Türk hekimleri arasında bulunan, kurulmasına şiddetle karşı çıktığı mason locası üyesi Dr.M.Kemal Öke'nin içeriğinde civa bulunan sıtma droglarından mı ?

 

Çok fazla mı içerdi ? Gerçekten hergün bir büyük devirirmiydi. Sofrasında işret alemi mi yapardı ? Yazdıklarımdan sigarayı ve alkolü savunuyormuş gibi bir anlam çıkmasın ama, yoksa, en yakın silah arkadaşlarının bile Hilafet yanlısı olduğu, 9 kez suikast teşebbüsü yapıldığı, kendisini koruyan, gönülden bağlı bir avuç insan dışında, alkolün insanların zihninde ayrıştırıcı etkisini bildiği için çevresindekileri tahlil etmek, gerçek niyetlerini, bilinçaltlarını açığa çıkartmak ve geleceğe yönelik planlarını sağlama almak için mi ?

 

Filmde, Atatürk'ün insani yönlerini gösterme ve sempati kazandırma kılıfı ardında onu, yalnız, yaptıklarından pişman olmuş hatta depresyona girmiş, alkolik, zayıf karakterli bir insan gibi gösterme çabaları olduğu çok açık ve bu yolla Atatürk'ü milletin gözünde küçük düşürme, gerçekleştirdiği devrimleri değersizleştirme, insanımızın kalbindeki o güveni yıkmaya yönelik amaca hizmet ettiği de AKP'li belediyelerin sağa sola çarşaf, çarşaf film afişi yapıştırmalarından, AKP'ye yanaşıp iş yapan Sabancı sponsorluğundan belli. Can Dündarın bir sonraki projesinin Saidi Nursi olması da düşündürücü. Bakalım Can Dündarın o ağlamaklı sesi ile Saidi Nursi nin hangi insani(!) yönü ortaya konulacak merakla bekliyorum.

 

Satın alınabilen, ilkesiz aydınların, insanların olduğu bir ortamda da böyle şeyleri normal görmek gerek. Vatanı bir çift kadın memesine satarım diyen Ahmet Altan gibi...

Milletin en büyük ahlaki tahribata uğradığı 12 Eylül ve Özal döneminden sonra para kazanmanın, paranın her türlü ilkenin üstünde tek ilke olması bu ülkenin ana sorunudur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben bugün izledim hoşuma gitti. Atatürk'ün sivri zekasını,bu vatan için ne çileli günler geçirdiğini anasından sevdiklerinden senelerce ayrı kaldığını doğru düzgün bir yuva bile kuramadığını güzel anlatmış bence... ama bence eksik olmuş biraz...sonuçta bir film hepsini sığdıramaz tabi..bide çocukken hocasından dayak yediği,ondan sonra cumhuriyeti kurup medreseleri kapatarak intikamını aldı demesi çok yanlış olmuş bence...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben bugün izledim hoşuma gitti. Atatürk'ün sivri zekasını,bu vatan için ne çileli günler geçirdiğini anasından sevdiklerinden senelerce ayrı kaldığını doğru düzgün bir yuva bile kuramadığını güzel anlatmış bence... ama bence eksik olmuş biraz...

 

Herhalde, 'ince zekasını' demek istemişsiniz.

 

sonuçta bir film hepsini sığdıramaz tabi..bide çocukken hocasından dayak yediği,ondan sonra cumhuriyeti kurup medreseleri kapatarak intikamını aldı demesi çok yanlış olmuş bence...

 

Filmin asıl ana teması bu zaten. İsteyen, bir filme istediğini sığdırabilir bu mazeret olamaz, bundan emin olun :)

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

'Mustafa'ya en sert tepki

Cumhuriyet, 'Mustafa' hakkındaki görüşünü öyle bir karikatürle anlattı ki...

 

Can Dündar'ın Mustafa belgeseline en sert eleştiri Cumhuriyet Gazetesi'nden geldi. Cumhuriyet'te yer alan ve Murat Sayın'ın çizdiği karikatür çok tartışılacak gibi. Gazete ayrıca Devrim Tarihçisi Yrd. Doç. Dr. Görgülü'nün 'Mustafa' hakkındaki görüşlerine de yer verdi:

238375.jpg

 

 

Atatürk?ü Silmek

 

Devrim Tarihi uzmanı Yrd. Doç. Dr. İsmet Görgülü, ?Mustafa? filmini izledi, notlarını tuttu. Ciddi bir hazırlık içinde. Pop kültürüne bulanmış niyeti belli operasyona karşı bilimsel yanıtlar verecek. Görgülü, şöyle düşünüyor:

 

?Olay, Mustafa Kemal?i ?Atatürk? olmaktan düşürmek, Mustafa Kemal?i Türk insanının gönlünden çıkarmak, dimağından silmek amaçlı idi. Duruma bu gözle bakınca, işin ciddiyeti, önemi büyüdü.?

 

Atatürk?ün uydurmalarla, iftiralarla neden kötülendiğini, asıl hedefin Atatürk mü olduğunu sorgulayan İsmet Görgülü, yanıtın Amerikalı gazeteci Nick Ludington?un sözlerinde bulunabileceği kanısında:

 

?Türkiye?yi birleştiren, Türkiye Cumhuriyeti?nin kuruluşu ve Mustafa Kemal Atatürk?tür. Bunlarsız Türkiye dağılabilir??

 

Görgülü?nün vardığı sonuç şu:

 

?Asıl hedef Türkiye?dir, Türkiye?nin dağıtılması, bölünmesidir. Bunun için, Türkiye?nin kuruluş felsefesi olan Kemalizmi tasfiye etmek, Kemalizmin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk?ü Türkiye?den silmek politikası izlenmektedir.

 

Bu politikayı kimlerin izlediğini anlamak için Kemalizme yaklaşımlarına bakmak yeterli olur. Hangi ülke veya ülkeler Kemalizme karşıt ise bu politikanın peşindedir ve Türkiye üzerine bir niyeti vardır. İçerideki dinciler, bölücüler ve işbirlikçiler ise bunların vasıtasıdır.?

 

Obama?nın Irak politikası

 

ABD siyasetini yakından izleyen deneyimli gazeteci Yılmaz Polat, yeni ABD Başkanı Obama?ya seçilir seçilmez, geçen perşembe günü üst düzey bir istihbarat brifingi verildiğini aktardı bize. Brifing, Irak, İran ve El-Kaide üzerine olmuş.

 

Türkiye açısından en güncel konu belli: Obama, Irak politikasını nasıl biçimlendirecek? Yılmaz Polat?a göre perşembenin gelişi çarşambadan belli:

 

?Bence oradaki Amerikan çıkarları başka hangi yollardan fazla zarar görmeden devam ettirilecek çalışması yapılacaktır. Bush?un Irak?ın işgaline Demokratların da hemen hemen tam kadro destek verdiğini, Obama?nın Irak danışmanları arasında şahinlerin olduğunu da unutmamak lazım. Örneğin, Büyükelçi Peter Galbright, çok uzun yıllardır Kürt konusunun mimarıdır. Barzani ve Talabani?yle ilişkileri, uzun yıllar önce Senato?da Claiborne Pell adlı çok etkili bir senatörün yardımcısı olduğu günlerde başlamıştır. Hoşyer Zebari ve Behram Salih?in yakın arkadaşıdır. Şu anda Obama?nın Irak danışmanları arasındadır ve Barzani?nin de Washington?da lobiciliğini yapmaktadır. Kendisi Senatör Pell?in yanında çalıştığı zaman Pell, Senato Dış İlişkiler üyesiydi ve Joseph Biden?ın yakın arkadaşıydı. Burada, Obama?nın yardımcısı Joseph Biden?in Irak?ın 3?e bölünmesi gerektiği yolunda açıklamalarını hatırımıza getirmeliyiz.

 

Sonuç olarak, Obama?nın yanındaki bu isimler ve geç- mişlerine baktığımızda, Obama?nın Irak politikasının nasıl şekilleneceğini de tahmin etmek zor olmayacaktır.

 

Bu isimlerin AKP değil ama, Türkiye?deki siyaset tüccarları diye adlandırdığım çok Cumhuriyetli karakterlerle öteden beri yakın ilişkisi olmuştur. Ayrıca bunların DTP?li Ahmet Türk ve Leyla Zana?nın HEP yıllarında Washington?da pazarlandığı 90?lı yılların başında da çalışmaları vardır. Bu isimler şu anda Irak konusunda hareket halindeler.?

 

Tarih anlayışı

 

Can Dündar?ın ?Mustafa? filminin tarih danışmanı Faruk Alpkaya imiş.

 

SBF öğretim üyesi olan Faruk Alpkaya, ?Kemalizm, ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder? diyen liberal düşünceci Prof. Dr. Atila Yayla?ya destek bildirisi ile ?türbana özgürlük? bildirisine imza atan akademisyenler arasındadır.

 

Faruk Alpkaya, Türkiye?deki tarih ders kitaplarının ?ulusçuluk ideolojisini aşılayan? metinler olduğunu, hatta ?düşmanlık? ve ?potansiyel şiddet? kaynağı olduğunu ?okullarda anlatılan tarihin hayattan tamamen koptuğunu, tarih eğitiminin bugünü yönlendiremez hale geldiğini? dile getiren raporlara imza atan akademisyen olarak da tanınır.

 

Faruk Alpkaya ayrıca, Tarih Vakfı?nın, ?Çocuklar ve Yetişkinler İçin Tarih Aracılığı Avrupa Yayınları Projesi? kapsamında öğrenciler için yayımladığı ?20. Yüzyıl Dünya ve Türkiye Tarihi? kitabının yazarları arasındadır.

 

Faruk Alpkaya?nın bu kitabında, okullarımızda yıllardır ?İzmir?in işgali? olarak öğretilen olay, ?...Yunan kuvvetleri İzmir?e çıkarak, Rum nüfusunun da desteğiyle Ege bölgesinde işgal yönetimi kurdu. Bu son gelişme İzmir?in de Selanik gibi kaybedileceği endişesini güçlendirdi? gibi bir anlatımla aktarılmış, yine okullarımızda ?İzmir?in kurtuluşu? olarak okutulmakta olan 9 Eylül 1922 tarihi ise ?İzmir?in alınması? ifadesi ile tanımlanmıştır.

 

Yani Yunan İzmir?e çıkmakta, Türk ise İzmir?i almaktadır.

 

Böylece tarih, ?ulusçuluk ideolojisini aşılayan? metin olmaktan da, ?düşmanlık? ve ?potansiyel şiddet? kaynağı olmaktan da çıkmaktadır.

 

Piyasaya yeni sürülen ?Mustafa? filmi ekibinin tarih anlayışı işte bu kadar yalındır...

 

İnce sanat

 

Can Dündar, ?Mustafa filminde Atatürk korkak biri olarak mı gösterildi? sorusuna şu karşılığı veriyor:

 

?Atatürk ?Ben karanlıkta yatamam çocuk? diyor. Karanlıktan korktuğunu söylemiyor filmde. Benim o sahneyi koymamın amacı, o dönem mum alacak paralarının bile olmadığını anlatmaktı. Eğer buradan Atatürk?e korkak denildiği imajı çıkıyorsa bunda kötü niyet var demektir.?

 

Arkadaş çok iyi niyetli aslında da, izleyici *****... Öyle ince sanat yapıyor ki, anlayamıyorlar

1518.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Can Dündar'a suç duyurusu

 

Mustafa adlı film ve yapımcısı Can Dündar hakkında suç duyurusunda bulundular.

 

Prof. Dr Ahmet Ercan ve Prof. Dr. Orhan Kural ile bazı sivil toplum kuruluşu temsilcisi, Atatürk'ün hayatının anlatıldığı "Mustafa" adlı film ve yapımcısı Can Dündar hakkında suç duyurusunda bulundu.

 

ADLİYEYE BAYRAKLARLA GELDİLER

Prof. Dr Ahmet Ercan ile Prof. Dr. Orhan Kural ile bazı sivil toplum kuruluşu temsilcisi Şişli Adliyesi'ne gelerek, Can Dündar'ın yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği "Mustafa" adlı film ve Dündar hakkında suç duyurusunda bulundu.

 

Suç duyurusunda bulunmak için, Atatürk'ün ölüm yıl dönümü olan 10 Kasım seçilirken, Ahmet Ercan ve Orhan Kural ile beraberindekiler, ellerindeki Türk bayrakları ile adliyeye girdiler. Suç duyurusunun ardından çıkışta basın mensuplarına açıklama yapan Prof.

 

Dr. AhmetErcan, Mustafa filmi için yargıya başvurduklarını belirterek, "Çünkü film cumhuriyetin değerlerini, Türkiye'nin birliğini ve Atatürk'ün saygınlığını aşındırıcı bir nitelik taşıyor. Asla bunların aşındırılmasına izin vermeyiz

.

Eğer Atatürk'ün saygınlığa giderse, ülke parçalanır ve bölünür. Dolayısıyla buna izin vermeyiz. Bu konuda Can Dündar hakkında suç duyurusunda bulunduk" dedi.

 

Filmde Cumhuriyet değerleri ve Atatürk'ün aşındırıldığını söyleyen Ercan, "Bu yüzden suç duyurusunda bulunuyoruz. Parçalanmış ve bölücü düşünceler bu filmde aşılanmıştır. Atatürk düşkün gösteriliyor. Düşkün biri üniformalarını giyip Hatay'ı almaya gidiyor.

 

Türk milletini küçük düşürücü bir film. Gösterimden kaldırılmasını istiyoruz. Buna özgürlük denilemez. Eğer Can Dündar'ın özgürlüğü Türk ulusunun özgürlüğünü zedeliyorsa o özgürlük ve hürriyet değildir" diye konuştu.

 

ATATÜRK YANLIZLIĞA İTİLMİŞ BİRİ OLARAK NİTELENDİRİLMİŞ

Prof Dr. Orhan Kural ise filmin belgesel niteliğinde olduğunun söylendiğini ve bu nedenle filmi 2 defa izlediğini ifade ederek, "Mesela bugün Atatürk'ün ölüm yıl dönümü. Atatürk'ün ölümünde binlerce kişi ağlamıştır.

 

Filmde Atatürk'ün ölümüyle ilgili halkın üzüntüsü anlatılmamış. Filmde Atatürk devamlı yalnız, işi gücü olmayan, komutan kimliğinin dışında yalnızlığa itilmiş bir kişi olarak nitelendirilmiş.

 

Aynı zamanda bu filmde gençlere sigara içmeyi aşılamak için Atatürk'ün kullanıldığını görüyoruz. Zaten bu filmin sponsoruna dikkatli bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Burada Atatürk içki ve sigara içen biri olarak gösterilmiş.

 

Bu filmi yüzlerce çocuk izleyecek. Türkiye de bundan daha iyi sigara reklamı yapılamazdı herhalde. Bu filmin gösterimden kaldırılmasını istedik. Biran öncede Can Dündar hakkında soruşturma açılmasını istedik" diye konuştu. Prof. Dr Ahmet Ercan ve Prof. Dr. Orhan Kural ile beraberindekiler daha sonra Şişli Adliyesi'nden ayrıldı.

 

 

 

Aynı zamanda bu filmde gençlere sigara içmeyi aşılamak için Atatürk'ün kullanıldığını görüyoruz. Zaten bu filmin sponsoruna dikkatli bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Burada Atatürk içki ve sigara içen biri olarak gösterilmiş. Bu filmi yüzlerce çocuk izleyecek. Türkiye de bundan daha iyi sigara reklamı yapılamazdı herhalde

 

 

"yüzlerce çocuk izleyecek".... Bura' da sormak gerek... ayle' in bir ferdi ictiğin' de izlemiyor'mu...

 

yada bakalar' ın kasasının hemen arkasın da sıra' lı bir şekil' de paket paket hergün görmüyor'mu

 

Cakmaklarin rengarek olduğunu sıraya dizilmiş olarak...hemen kasanın yanın' da görmüyorlar' mı

 

"sigara icmeyi aşılamak icin..." gercekten kim aşılıyor diye soruyorum kendi kendime

 

izleyecek olduklar' ı Film' mi.....ki toplasan toplasan tüm sigara sahnelerini...1 dakika sürmez... ve kac defa bu film' i izlecek

 

bir çocuk, kendin elinden tutup' ta götürmez isen...

 

aynı zaman' da hergün tanık olduğu gündemde' ki sahneler.

 

Birde dikatimi ceken başka birşey oldu..yine film' e işlenmiş... tarih kitapların' da dahi yer alan resimler'i ile...

 

Trenin penceresinden dışarıya bakan bir resmi....zaten cogunluk'la eski resimler yer alıyor filmde' de...ve pencereden

 

dışarıya bakarken elin' de sadece birkac saniye görebilecegin... o da cok dikatli bakar isen elin' de tutmuş oldugu sigara...

 

Tarih kitaplarindan' da mi bu resimleri acaba kaldiracak' lar!

 

 

Icki olayına gelince....Filmin icersin' de bir cümle geciyor...benzerini yazıcam tam kelime kelimesine hatırlayamıyorum...

 

"hergün aynı masa kuruluyor ve hep aynı yüzler"

 

ben ne yapıyorum...yiyorum iciyorum, haplarımı alıyorum, dışarda gezecek isem az geziyorum ve tekrar uyumamı bekliyorum.

 

( bura' da kendisinin caresiz kaldığı bir izlenim bıraktı bende ) sanki mecburiyeten miş gibisine.. mecburen uyum saglayacak gibi sanki...

 

eger ki öyle ise.... sormak gerek bence yine... suclu olan asıl kimler!

 

Tamam daha cok araştırılabilinir daha cok özenerek bu film yapılabilir di diye düsünüyorum..

 

Fakat imkanları bu kadar imiş... yada bu kadar düşünebilmiş...ne diyeyim başka bilemiyorum...

 

Neden devam'li kötü yanları eleştiriliyor da

 

Güzel yanlar'i hic yer almiyor..

 

Hic mi yok

 

Gercekten de beyenilmedi mi

 

Yoksa birisinin ( artık bilemem orasını kim di ) ilk başta daha dikatini cektip te ...media' lara görüşünü aktarmış ...

 

ve halen tek tartışılan sigara ve icki olayı

 

Onca Filmin Icersin' de.

 

Saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

*Mustafa*filmini izlemis olan cocuklar üzerrinde yapilan sembolik bir anketin sonucu olarak cocuklar Atatürk'ü 'alkolik sigara tiryakisi,gözü hatali ve yapayalnizbir insan'olarak nitelediklerini söylediler.

 

Iste Can Dündar ve onun sponsorlugunu yapanlarin amaclarida buydu zaten,Can Dündar'i zaten bilen biliyor onun Cumhuriyete Atatürk'e bakis acisi yeni bir olay degil ki.

 

Tamamen Atatürk karsitligi amacini tasiyan,Atatürk'e duyulan saygi ve sevgiyi sarsmaya odaklanan bu belgesel Atatürk karsiti yerli ve yabanci yazarlardan derlenmis karamalarla meydana getirilmis dolayisiyla bir tasla iki kus vurma amaci güdülmüstür.

A-Atatürk karsiti cevrelere malzeme verilmistir,

B-Halkimizin Atatürk sevgisi sabote edilmeye calisilmistir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.